BULTEN AUSTOS-EYLÜL 2010.indd

advertisement
AKP’nin Tabela Üniversiteleri…
Y
eni kurulan üniversiteler için açılan 2 bin akademik kadroya gerçekleştirilen rekor
başvuru, Türkiye’de genç işsizlik oranının geldiği durumu açıkça göstermektedir.
Gerçekleştirilen 10 binlerce başvuru hem işsizlik sorununu ertelemek için
gençlerin akademiye yöneldiği hem de iş güvenceli çalışma biçiminin öneminin
il ve üniversite tercihinin önüne geçtiği sonucunu da içermektedir. Özellikle batı
illerine gerçekleştirilen başvuru sayıları akademinin iş kapısı olarak görüldüğünün açık
ifadesidir. Örneğin Karabük, Bartın ve Yalova Üniversitesi’nin her birine gerçekleştirilen
başvuru sayısı 10 bine yakındır.
(Basında yer alan haberlerden derlenmiştir.)
26 I Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Bülteni I Ağustos - Eylül 2010 I
“ Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü OECD’nin İstihdam
Raporuna göre, Türkiye’de, genç
nüfustaki işsizlik oranı 1999’da
yüzde 15 iken, 2008’de yüzde
20,5’e ve geçen yıl da yüzde 25,3’e
çıkmıştır. ”
Böylesi kurumlar içerisinde eleştirel,
bilimsel çalışmaların yapılabilme imkanları
yaratmayan sadece eğitim- öğretime
odaklanan bu mekanlarda bilim insanı
olabilmenin imkanları da sorgulanmalıdır.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
OECD’nin İstihdam Raporuna göre,
Türkiye’de, genç nüfustaki işsizlik oranı
1999’da yüzde 15 iken, 2008’de yüzde
20,5’e ve geçen yıl da yüzde 25,3’e
çıkmıştır. Her dört gençten birinin işsiz
olduğu gerçeği ile beraber düşünüldüğünde
üniversitelerin akademik kadrolarına
gerçekleştirilen başvuruların arkasındaki
çarpıcı gerçeklik gün yüzüne çıkmaktadır.
hizmeti sunması planlanan ve bir nevi
ortaöğretimin bir üst kademesi olarak
kurgulanan bu üniversiteler ile bilimsel
çalışmalar arasındaki bağın gücü, siyasi
iktidarların bu kurumlara yükledikleri
anlamla
doğru
orantılı
olacaktır.
Üniversitelere bugün için yüklenen işlev,
bu kurumların Bologna sürecinin de
önemli amaçlarından biri olan sermayenin
ar-ge birimi haline dönüştürülmesidir.
Planlaması yapılmadan kurulan yeni
üniversiteler “kervanı yolda düzme” mantığı
ile oluşturulmaktadır. Birçok üniversitenin
fiziki alt yapı olanaklarının yanında,
akademik kadrolarının da yetersiz olması bu
mantığın sonucudur. AKP’nin üniversiteler
üzerinden
gerçekleştirdiği
popülist
politikalarının hedefinde hem üniversitenin
kurulduğu ilde yaşayanlar hem de işsizlik
kıskacındaki diplomalı işsizler ordusu
bulunmaktadır. Topluma ve insanlığa karşı
sorumlu, özerk-bilimsel ve demokratik
bir üniversite talebinin yakıcılığı artık
daha fazla hissedilir olmaktadır. Eleştirel
düşünce yöntemlerinin edinilebileceği ve
devletin tek tip yurttaş yaratma politikasına
kısmen müdahaleler gerçekleştirilebilecek
bu kurumlara Türkiye’nin ne kadar
ihtiyacı olduğu açıktır. Yükseköğretim
sistemine dönük politikaların merkezine
popülist politikalar değil, özerk-bilimsel ve
demokratik üniversite kurgusu oturmalıdır.
Üniversite bünyesinde nitelikli akademik
çalışmaların yapılabilmesi, üniversitenin
sahip olduğu bütçe ve akademik kadroların
niteliği ile de doğru orantılıdır. YÖK’ün
gerçekleştirdiği atamaların büyük bir kısmını
ÖYP usulü atamalar oluşturmaktadır. Söz
konusu usul, lisans not ortalamasının
yanı sıra belirlenen sınavlardan alınan
puanlardan belirli oranlarda alınarak ortaya
çıkan sonuca göre sıralama yaparak kabul
koşulu getirmektedir. Niteliksel ölçütlerden
çok nicel değerlendirme kriterlerinin
öne çıkarılması, sınav odaklı zihniyetin
akademiye karşı yaklaşım tarzını da
belirlemektedir.
Üniversitelerin kuruluş felsefesi bugün
için sadece eğitim ve öğretim üzerinden
şekillenmektedir. Sadece eğitim-öğretim
I Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Bülteni I Ağustos - Eylül 2010 I
27
Download