13.05.2015 BASINA VE KAMUOYUNA Değerli Basın Emekçileri, Ülkemiz doludizgin 7 Haziran Genel Seçimlerine giderken, AKP’nin bildik siyaset tarzının devreye girmesiyle, her geçen gün gerilimin arttığı bir süreci yaşamaktayızb Özellikle muhalefet partilerinin artarda açıkladığı seçim beyannameleri sonrasında asgari ücret, emekliye ikramiye, emekçiler ve yoksul halkımız üzerindeki vergi yükü vb. konularda ortaya konulan vaatler AKP ile muhalefet partileri arasında kaynak tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın bile israf konusunda eleştirdiği AKP, sıra emekçilerin taleplerine gelince “kaynak yok” derken diğer taraftan şaha kalkan ekonomiden bahsedebilmektedir. 12 yıllık AKP iktidarı süresince kişi başına düşen milli gelirin artması, büyüme oranının yüksek veya düşük olması, enflasyon oranı, cari açık, vb. makro değerlerin olumlu ya da olumsuz olması emekçilerin ve yoksul halkımız için hiçbir şey ifade etmezken, AKP açısından pembe tablolar çizmekten başka bir işe yaramamıştır. 12 yıllık AKP iktidarında kamu emekçilerine düşük zam, işçilere düşük asgari ücreti alışkanlık haline getiren siyasi iktidar, çalışma hayatını taşeronlaştırırken; esnek, kuralsız, güvencesiz çalışma biçimlerini de kamuda her geçen yaygınlaştırma çabası içerisinde olmuştur. Kamu hizmetlerinin piyasalaşması, adaletsiz vergi sistemi, temel tüketim ürünlerine yapılan yüksek oranlı zamlar emekçileri giderek yoksullaştırırken, AKP emekçilerin taleplerine her dönem kayıtsız kalmıştır. Güvenlik gibi komik gerekçelerle ertelenen grevler, kamuda ayrımcı uygulamalar, kadrolaşma, olağan uygulamalara dönüşmüştür. İç güvenliğin iş güvenliğinin önüne geçtiği bu süreçte, iş cinayetleri artarak devam etmiş, ülke tarihinin en büyük katliamı Soma’da yaşanmış, 301 emekçi kardeşimiz iş cinayetine kurban gitmiştir. 2013 yılında yandaş sendika Memur-Sen ile AKP arasında imzalan satış sözleşmesinin sonuçları ortadadır. Bu yıl Ağustos ayında 2016-2017 yıllarını kapsayacak toplusözleşme süreci yaşanacaktır. AKP Seçim, Emekçiler Geçim Derdinde! AKP’nin “… Çalışma barışını, çalışma hayatında hakkaniyeti ve insan onuruna yakışır çalışma ortamlarını tesis edilmesini esas alıyoruz” cümlesi ile başlayan seçim beyannamesinin “Çalışma Hayatı” başlıklı bölümü “İkinci atılım dönemimizde de evrensel standartlarda ve uluslararası taahhütlere uygun, kaliteli ve güvenceli bir çalışma hayatını tam olarak tesis etmeyi hedefliyoruz.” cümlesi ile devam etmektedir. Bu söylemlerle adeta emekçilerle alay edilmekte, aynı ülkede mi yaşıyoruz? Eğer aynı ülkede yaşıyorsak, ülkeyi 12 yıldır başka bir parti mi yönetiyor? Sorularını akla getirmektedir. Değerli Basın Emekçileri, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP’nin Bakanlarının, “Türkiye’yi A.Ş gibi yöneteceğiz”, “Kamu emekçilerinin tazminatını ödeyip kapının önüne koyacağız”, taşeron çalışanları kastederek “nankörlük yapmayın,”, asgari ücreti kastederek “800 TL iyi para, bu parayla geçinilir”, “Türkiye’de emekli maaşları yüksek”, Soma’yı kastederek “Bu işlerin fıtratında var” söylemleri hala hafızalarımızdayken, seçim beyannamelerindeki, içi boş süslü, püslü laflara artık emekçilerin karnı toktur. Büro Emekçileri Eşitlik, Adalet ve İnsanca Bir Yaşam İstiyor! Sendikamız tarafından, Toplu Sözleşme süreci yaklaşırken, işkolumuzda 17 Mart-7 Nisan tarihleri arasında elektronik ortamda taleplerimizi açığa çıkarmak için yaptığımız ankette; katılımcı üyelerimizin çoğu personel yetersizliğini, idarecilerin çalışanlara tarafsız ve eşit davranmadığını, mobbing uygulandığını, mesai saatleri ve görevleri dışında çalıştırıldığını, meslek hastalıklarından en az biri nedeniyle hasta olduğunu ifade etmiştir. Ekonomik taleplerde; eşit işe eşit ücret talebi öne çıkarken, taban aylık miktarı, ek ödemelerin emekli aylığına yansıtılması ve vergi dilimi sorunları ön sıralarda yer almaktadır. Özlük ve sosyal haklar ile ilgili ise; mobbingin ve kadına yönelik ayrımcılığın sonlandırılması, atama, terfi, tayin konularında adalet, güvencesizleştirme politikalarına son verilmesi, 4688 sayılı Yasanın demokratikleştirilmesi talepleri öne çıkmaktadır. Anketimizde öne çıkan 32 talep içerisinde ilk dört sırayı ayrımcılığın ve mobbingin sonlandırılması, atama, terfi ve tayinlerde adalet ve güvencesizleştirme politikalarına son verilmesi taleplerinin almış olması, AKP’nin kamuyu ne hale getirdiğini de özetlemektedir. Grevdeyiz! Özelleştirmeler ve 2B Yasası gibi uygulamalarla kamuya ait ne varsa haraç mezat satanlara, Kamu hizmetlerini piyasalaştıranlara, Kamu emekçilerini yoksulluk sınırı rakamının altında, açlık sınırına yakın maaşa mahkûm edenlere, Kamuda yaratıkları ayrımcılık, adaletsizlik ve kadrolaşma politikaları ile kamu emekçilerini AKP’nin memuru olmaya zorlayanlara, Besleyip büyüttükleri yandaş sendikaları Memur-Sen eliyle kamu emekçilerini satış sözleşmelerine mahkûm edenlere, Kamuda rotasyondan, performans ücretinden bahsedenler, liyakat ve kariyer ilkelerini baypas edenlere, Kamuda güvencesiz çalışmayı öne çıkaranlara, Kamu emekçilerinin iş güvencesini kaldırma planları yapanlara, İş cinayetlerini fıtrat, kader vb söylemlerle geçiştirenlere, Her alanda kendi yandaşını yaratanlara, Kendisi gibi düşünmeyenleri ötekileştirenlere, Kamu emekçilerinin grev hakkını yok sayanlara, işçilerin grevlerini yasaklayanlara, Yargı kararlarına uymayanlara... DUR demek için GREVDEYİZ! İş Güvencemize Sahip Çıkmak İçin Grevdeyiz! AKP tarafından sürekli gündeme getirilmeye çalışılan, kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılması, performans rotasyon derken, Türkiye’yi A.Ş gibi yöneteceğiz söylemi ile zirve yapmıştır. Kamu emekçilerini itibarsızlaştıran açıklamaları görev belleyen ve kamu emekçilerine AKP’nin memuru olmayı dayatan anlayışa karşı emeğimize ve onurumuza sahip çıkmak için grevdeyiz. İş Cinayetlerine Karşı Grevdeyiz! Soma katliamından sonra madenlerimizi Avrupa standartlarına çıkaracağız ivedilikle iş güvenliği yasalarını çıkaracağız diyen hükümetin TBMM’ye getirdiği torba yasa bırakın Soma’yı ülkeyi bir bütün taşeron cumhuriyetine çevirmeyi planlayan düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Siyasi iktidar gereğini yapmadığı için 6 Eylül 2014 tarihinde Mecidiyeköy’deki Torun Center’da yaşanan asansör faciasında 10, 28 Ekim 2014 tarihinde Ermenek’te 18 maden emekçisi diri diri sular altında kalarak iş cinayetlerine kur ban gitmiştir. İş kazaları yaşanan mahallere, ambulanstan önce çevik kuvvetin geldiği, iş güvenliğinden, iç güvenliğe daha fazla önem verildiği bir düzende ülkemiz iş cinayetlerinde dünya üçüncüsü, Avrupa’da ise birinci sıradadır. Büro emekçileri olarak talebimiz, İş cinayetlerinin yaşanmadığı bir ülke talebidir. İş cinayetlerinin nedenlerinden de birisi olan taşeron çalışmanın yasaklanması talebidir. Türkiye’yi taşeron cumhuriyetine çeviren anlayışa karşı, grevdeyiz. Ülkemizi ucuz emek cennetine çevirenlere karşı nankörlük yapacağız, taşeron ölümdür yasaklansın talebimize kulak tıkayanlara bunun sonucu yaşanan iş cinayetlerine karşı grevdeyiz. YENİ BİR SATIŞ SÖZLEŞMESİNE İZİN VERMEMEK İÇİN TALEPLERİMİZDE ISRARCIYIZ... 2013 yılında gerçekleşen satış sözleşmesinden kaynaklı kayıplarımız karşılanmalı ve insanca yaşayacak ücret verilmelidir. 2011 yılında yasallaşan 666 sayılı KHK ile gasp edilen gelir kayıplarımız karşılanmalıdır. Açlık sınırı altındaki ücretler vergi dışı bırakılmalı, yoksulluk sınırı altındaki ücretler ise ilk vergi diliminden vergilendirilmelidir. Meteoroloji emekçilerine havacılık tazminatı verilmelidir. Her türlü ek ödemeler emekli aylığa esas kazanca dâhil edilmelidir. Ayrımcı uygulamalara ve kadrolaşmaya son verilmeli, personel alım ve görevde yükselme sınavlarında adalet sağlanmalı, sözlü sınavlar kaldırılmalıdır. Yardımcı hizmetliler ve mübaşirler genel idari hizmetler sınıfına geçirilmelidir. Adliyelerde angaryaya son verilmeli, yargı emekçilerine yönelik itibarsızlaştırma politikalarına son verilmelidir. Temel kamu hizmetleri nitelikli ve ücretsiz olmalıdır. Adil bir vergi sistemi kurulmalı, temel tüketim maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalı, servet vergisi uygulanmalıdır. Depreme dayanıklı olmayan hizmet binaları boşaltılmalı, bu binalardaki kamu çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır. Esnek, kuralsız, güvencesiz ve performansa göre çalıştırma yasaklanmalı, turnike ve kamera sistemleri kaldırılmalıdır. Grev hakkımız yasal güvenceye kavuşturulmalı ve gerçek bir toplu sözleşme önündeki engeller kaldırılmalıdır. Rotasyon adı altındaki sürgünlere son verilmeli, sendikal hak ihlallerine, üye, temsilci ve yöneticilerimize yönelik sürgün, soruşturma ve cezalara, görevden uzaklaştırmalara son verilmelidir. Kamuda 4/B, 4/C, taşeron çalıştırma biçimleri yasaklanmalı ve tüm güvencesiz kamu emekçileri kadroya alınmalıdır. Ücret adaletsizliklerine son verilerek, eşit işe eşit ücret ilkesi hayata geçirilmelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri denetlenmeli, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası kamu emekçilerini de içerisine alacak şekilde genişletilmelidir. Olmayan yerlerde ücretsiz kreş, servis ve kaliteli yemek hizmeti verilmelidir. İşyerlerimizde her türlü cinsiyet ayrımcılığı, kadına yönelik şiddet, mobbing ve cinsel taciz fiilleri disiplin cezası kapsamına alınmalıdır. BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI