C. Senatosu B : 33 Meclise sevk etmiş bulunuyoruz. Bu tasarı, bu mevzudaki çalışmalarımıza, bize büyük imkân­ lar getirecektir. Hazırlığımız bol miktarda per­ sonel yetiştirmek. Sözlerimin başında ifade et­ tiğim gibi, 60 kadar sağlık personeli okulu hizmettedir. 2 500 her sene mezun vermekte­ dir. önümüzdeki seneler üçbin, üçbin beşyüze kadar yükselecektir. Tıp Fakültelerini 9 a çı­ kardık; 12 ye yükselecektir. Kapasiteleri art­ tıkça bu sene 900 olan hekim mezunu önümüz­ deki senelerde 2 500 e kadar ulaşmak suretiy­ le bu mevzuda bu açığı da kapatmış olacağız. Halen 15 598 kadar hekimimiz mevcuttur. Ba­ kanlığımız elinde 4 195 hekim var. Yalnız İstanbul, Ankara, izmir gibi üç büyük şehri­ mizde onbir bine yakın doktor mevcut. Türki­ ye, arkadaşlarımın ifade ettiği gibi bugün bir hekim sıkıntısı içinde değildir. Ama, hekimleri istediğimiz yere götürebilmek, gönderebilmek sıkıntısı içindeyiz. Yoksa hekimimiz mevcut­ tur. Büyük şehirlerimizde üçyüz liraya, beşyüz liraya çalışan hekimlerimiz var. Üçyüz, beş­ yüz liraya çalışan hekimlerimiz var. Personel Kanunundan evvel beş, altı bin lira veriyorduk bu büyük şehirlerden başka yere hekimlerimiz gitmiyordu. Ama, beşyüz liraya Ankara'da çalışan hekimlerimiz var. Binaenaleyh, tekrar ediyorum, bunun halli bundan sonra biraz da zorlamayla olacak. Mecburi hizmet kanun ta­ sarılarını getireceğiz ve bu tasarıdan sonra he­ kimlerimizi istediğimiz yerde, bu memleketin, milletin emrinde kullanmanın yollarını bulaca­ ğız, bunun başka yolu yoktur. Arkadaşlarım, Hamdi özer arkadaşıma Türk hekimi hakkında söylediği sözlerden dolayı te­ şekkür ediyorum. Sami Turan arkadaşımız her halde burada değil, o biraz Kayseri politikası yaptı ama bu­ rada konuşup da cevaplarımı almadan gitmeyi doğru bulmadım, kendilerine cevap vermiyo­ rum. Çünkü tamamen hislerinin altında konu­ şan bir izah tarzı içindeydiler. Abdülkerim Saraçoğlu arkadaşım sosyalizas­ yon ve Full - Time tazminatı mevzuunda durdu­ lar. Bunlar ödenecektir. Ayrıca yan ödemelerle sosyalizasyona ve Full - Time'a ayrı avantajlar tanımanın yolu içerisindeyiz. Muhterem arkadaşlar, geri kalmışlığı çok gerilerde bırakmanın her sahada milletçe büyük 31 . 1 . 1971 O :2 mücadelesi içindeyiz. Birinci Beş Yıllık Plânda 60 milyon Tl. lık bir yatırım bu memleket sathı­ na yapılmıştır, ikinci Beş Yıllık Plânda 120 mil­ yon liralık bir yatırım hedeflerine sene vesene varmaktadır. 3 ncü Beş Yıllık Plânda düşünü­ len 180 milyon Tl. dır. Bütün bu rakamlara rağmen hâlâ da daha büyük ihtiyaçlarımız, boşluklarımız ve büyük dertlerimiz vardır. Bi­ ze düşen görev ise bize verilen bütün imkânları en iyi şekilde kullanmak en müessir, en güzel bir şekilde kullanmak ve değerlendirmektir. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı olarak Türk Milletine ve onun gerçek temsilcisi olan T. B. M. M. ne lâyık olmanın büyük gayreti ve onun id­ raki içerisindeyiz. Bu müzakereler sırasında muhterem senatörlerimizin Bakanlığımıza gös­ termiş olduğu kadirşinas teveccühlerinden dola­ yı teşekkürlerimizi arz ediyor ve hepinizi saygiyle selâmlıyorum. (Alkışlar.) BAŞKAN — Sayın Kürümoğlu. ŞEVKET KOKSAL (Ordu) — Bana beş da­ kikalık bir söz vermenizi rica edeceğim, sataş­ ma olmuştur. BAŞKAN — Kime sataştılar efendim? ŞEVKET KOKSAL (Ordu) — Sayın Baş­ kan, Sayın Bakan Sağmalcılar'da çıkan kolera hususunda «Şevket Koksal arkadaşımız hâdise­ leri tetkik etmeden, oraya gitmeden, çalışmala­ rımızı görmeden hattâ teşkilâtımıza bir teşek­ kür dahi etmeden gelişigüzel bu kürsüden ko­ nuştular.» şeklinde bir söz sarf ettiler; bu ba­ kımdan söz rica ediyorum. BAŞKAN — Bu sataşma değil Sayın Kok­ sal; bir cevap mahiyetinde. Burada daha bun­ dan çok ağır sözler sarf ediliyor, bunların ce­ vabı hafif oluyor, ağır oluyor ama, bir hakareti tazammun etmedikçe ben sataşmaya söz vere­ mem, özür dilerim. Yani, vaktimiz de buna mü­ sait değil, zaten. ŞEVKET KOKSAL (Ordu) — Sayın Baş­ kan, bendeniz beş dakikalık söz rica ediyorum. Benim oraya gidip tetkikte bulunduğumu ve hattâ kendilerine bir telgraf çektiğimi biliyor­ lar. Bu bakımdan bendeniz grup adına konu­ şuyorum ve beş dakikalık konuşma hakkı için İsrar ediyor ve direniyorum. BAŞKAN — Direniyorsanız usulüne uygun şekilde oya arz ederim efendim, hay hay.