Sahaflar, bibliyomanlar ve yuppiler - ŞEHİR e

advertisement
,
‘90\n son müzayedesinde 238 kitap 70 milyon liraya satıldı
Sahaflar, bibliyomanlar ve yuppiler
18 kasım pazar günü Etap
Marmara Oteli’nde yapılan kitap
müzayedesi çok canlı geçti. Olası
satış fiyatlarının düşük tutulması
bu canlılığın nedenlerinden biriydi.
Müzayede 1700’lü yıllarda
Amsterdam’da basılan İstanbul
Boğazı haritası 1.5 milyon,
Alexander Raymund’un İslam
seramiklerini incelediği kitabı ise
2.5 milyon TL’ye alıcı buldu.
B
ÜMİD bayazoülu
u yılın son kitap müzayedesi 18 kasım pazar
günü, Etap Marmara Oteli’nde yapıldı. 1990’ın
dördüncü ve sonuncu müzayedesini Muhsin
Kitabevi’nin sahibi M ünir Saatçi düzenledi.
Bu müzayede diğerlerinden çok farklı bir havada geç­
ti. Daha öncekiler ya zarar etti ya da ucu ucuna zarar­
dan döndüler. Oysa Münir Saatçi, müzayededen sonra
dudaklarında hoş bir fiyongla dolaşıyordu. Toplam 39
milyon muhammen bedelle satışa çıkardığı 238 kitap­
tan toplam 70 milyon lira hasılat yapan Saatçi’nin ba-
Avusturyalı ressam Wilhelm Victor Krauszün 1916 yılında yaptığı devlet ricali
portreleri albümü 1 milyon 750 bin liraya satıldı.
T
şarısı nedensiz değil tabii. Bir kere ilk kez bu kadar çok
sayıda kitap satışa sunuldu. İkincisi, muhammen bedel­
leri çok düşük tutmuştu, 15-25 bin liraya kitaplar var­
dı müzayedede. Başarıyı etkileyen bir başka faktör ise
müşterilerin dikkatini dağıtan uzun konuşmalar yap­
madı satışı yönetenler.
Kitap müzayedesi ülkemizde yeni bir “ müessese” .
Dolayısıyla alıcı da acemi, satıcı da. Bir kere müzaye­
de deyince akla önce “ antika” kavramı geliyor. Anti­
kalar da her zaman “ pahalı” olacağına göre müşteri bu
çekingenlikle müzayedeye gelmiyor, gelse de kıyıda kö­
şede sessiz kalıyor. 3 Mart 1991’de yeni bir müzayede­
ye hazırlanan Münir Saatçi, katılımı daha da arttırmak
için bazı tedbirler aldıklarını söylüyor. “ Önümüzde­
ki yılın ilk müzayedesinde 500’ün üzerinde kitap sat­
mayı planlıyoruz. Fiyatlar yine çok düşük tutulacak.
Bundan amaç, orta gelirli kitap dostlarını da müzaye­
de heyecanına katmak. Sonra kitabın başından şu
‘antika’ sıfatını da kaldırıyoruz. Kitabın antikası olmaz
da ondan. En önemli değişikliğimiz ise katalogda ola­
cak. Bir müzayedenin belini büken katalog maliyeti­
dir. Bundan sonra hazırlayacağımız katalogda kitap
hakkında hiç bilgi olmayacak. Sadece adı, kodu ve ön
bedeli bulunacak. Bundan maksat kataloğun şişmesini
önlemek.”
Bir müzayedenin, katalog maliyeti ve salon kirasıyla
beraber 15-20 milyon liraya mal olduğunu belirten Sa­
atçi, bu iki giderden sağlanacak tasarrufla, daha sık açık
arttırmalar yapmayı amaçladığını söylüyor.
Son müzayedenin ağır toplarına gelince, bunların he­
men hepsi İstanbul kitaplarıydı. Ayrıca şehir yıllıkla­
rı, sözlükler, salnameler ve folklor araştırmaları da çok
para ettiler.
Avusturyalı ressam Wilhelm Victor Krausz’un 1916
yılında yaptığı devlet ricali portreleri bir milyon 750
bin lirayla kapanın elinde kalırken, 65 bin lira gibi cü­
zi bir bedelle satışa sunulan Fehmi Edhem Karatay’ın
minyatürlerle ilgili kitabı bir milyon 700 bin liraya alıcı
buldu.
Yine 1916 tarihli Illustrirte Zeitung dergisinin Tür­
kiye özel sayısı 475 bin liradan satıldı. Renkli resimle­
ri, ilginç ilanlarıyla kitapseverleri büyüleyen bu enfes
derginin gradosunu arttıran bir diğer özelliği de zama­
nın ünlü siyasetçilerini fotoğraflarıyla bir bir tanıtma­
sı^ dı.
1634 yılında Venedik’te basılan Paulus Ram nusius’un Latince eseri müzayedenin cirosuna iki milyon gi­
bi ciddi bir rakam ekledi. İstanbul’un Latin işgali
dönemindeki savaşları anlatan kitap döneminin cildindeydi.
1700’lü yıllarda Amsterdam’da basılan İstanbul Bo­
ğazı haritası bir buçuk milyon liraya, Alexander Ray­
m und’un İslam seramiklerini incelediği kitabı ise iki
buçuk milyon liraya el değiştirdiler.
1655-1673 arasında Suriye, Mezopotamya, Eski Kai­
de ve Anadolu’nun büyük bölümünü gezerek izlenim­
lerini iki kitapta anlatan Fransız misyoner Michel
Febure’in kitabı bir milyon 250 bin lira muhammen
bedelle satışa sunuldu. Hıristiyan okurlarına İslam di­
nini tanıtmayı amaçlayan bu ilginç kitap iki milyon 250
bin liraya satıldı.
Yeni kitapların para etmediği söylenir. Ancak bu mü­
zayedede böyle olmadı. 1968 baskısı N uri Pere’nin
“ Osmanlılar’da Madeni Paralar” kitabıyla, Cem Yayın­
ları arasında çıkan 1980 baskılı Süha Um ur imzalı “ Os-
1916 tarihli Illustrirte Zeitung dergisi "Türkiye Özel Sayısı" 475 bin TL’den
alıcı buldu.
manii Padişah Tuğraları” kitapları “ ağır” paralara
satıldılar. İlki 500 bin, İkincisi 425 bin liraya gitti.
Bu yılın son müzayedesinin müşterileri arasında ün­
lü sahaflar, esrarengiz bibliyomanlar, kimliğini gizle­
yen “ multi” bibliyofillerin “ yuppi” temsilcileri vardı.
Bu ünlüler arasında “ Sevmek Zamanı” nın yönetmeni
Metin Erksan da bulunuyordu. Onunla ‘kitabın satı­
lıp satılamayacağını’ konuştuk mola sırasında. Bakın
Erksan nasıl düşünüyor:
“ Düşünmek, bilmek ve yaratmak ürünü olan kültür
ve sanat yapıtlarının, müzayedede, açıkarttırma ile ti­
cari bir mal gibi satılması, yaklaşan kültür ve sanat
‘kıyametinin’ açık belirtisi ve habercisidir. Bilenlere,
düşünenlere, yaratanlara yararsız, gerçekten bilmek, dü­
şünmek, yaratmak isteyenlere yararsız, ölçüsü para olan
bu alışverişler, büyük bir yabancılaşmayı simgeler.
içinde yaşadığımız kültür kaosunun, kültür boşluğu­
nun sonuçlarının yanında, doğal dengenin bozulması,
filin yanındaki pire gibi kalacaktır. Önüne gelen doğal
dengenin bozulmasıyla uğraşıyor. Hiç kimse kültür ve
sanat dengesinin bozulması, altüst olmasıyla ilgilenmi­
yor. Shakespeare Hamlet’te, ‘Hayaletler kötü günlerin
habercisidir’ der. Kültür ve sanat müzayedeleri, kültür
ve sanatın, yaratıcılarına ve asıl yararlanacak olan in­
sanlara yabancılaşmış ve yararsız bir para ortamında alı­
nıp satılması, bir kez daha söylüyorum, ‘yaklaşan
kıyametin apaçık belirtisi ve gelecek kötü günlerin
uğursuz bir habercisidir.’ ” □
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği
Taha Toros Arşivi
Download