NİSAN 2017 ULUSAL EGEMENLİK ve Cilt 1 Sayı 4 Sağlık Bülteni 23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI 28 NİSAN DÜNYA LABORANTLAR GÜNÜ 17 NİSAN DÜNYA HEMOFİLİ GÜNÜ 21-28 NİSAN EBELER HAFTASI Kandıra Ecz. Kazım Dinç Devlet Hastanesi HAZIRLAYAN: EĞİTİM HEMŞİRESİ Gizem YILMAZ FOTOĞRAFLAR: İLETİŞİM ASİSTANI Muhammet BURUŞ KATKIDA BULUNANLAR: ””””””””” • Başhekim/Yönetici V. Dr. Şeref KASIMOĞLU • Sağlık Bakım Hiz. Müdürü Hilal AZAKLI • Sağlık Bakım Hiz. Sorumlusu Melek ÖZDEMİR • Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeynep SAYAR • Kardiyoloji Uzmanı Dr.Onur ARGUN • İdari ve Mali Hizmetler Müdür Yardımcısı Metin ÖZDAMAR • Kanser Kayıt Hemşiresi Nurcan VURAL • Kalite Direktörü Ramazan AKGÜL Bu Sayıda: • Uzm. Dr. Zeynep SAYAR Röportajı Sayfa 2-3’de • 1-7 Nisan Kanser Haftası Röportajı Sayfa 4’te • Hastanemizde Nisan Ayı Eğitim Programı Sayfa 5’te • Nisan Ayı Yemek Listesi Sayfa 6’da Çok değerli çalışanlarımız; Kandıra Ecz. Kazım Dinç Devlet Hastanesi olarak Sağlık Bakanlığımızın destekleriyle tüm olanaklarımızı hastalarımızın ve sizlerin daha kaliteli ve konforlu sağlık hizmeti alabilme ve sunabilmesi için kullanmaktayız. Hastanemiz poliklinik ve klinik tedavisinde verimlilik ve kalite standartlarını sağlamak ve siz çalışanlarımızın daha verimli hizmet sunmaları için tüm fiziki koşulları oluşturma gayreti içerisindeyiz. Misyonumuz ; Hastanemize müracaat eden hastalarımızın hiçbir fark gözetmeksizin, hasta ve çalışan güvenliğini sağlayarak en iyi ve doğru sağlık hizmetini sunmaktır. Vizyonumuz; Hasta ve çalışanların memnuniyetinin sağlandığı, fiziki şartların çağdaş ölçülerde olduğu, uluslararası standartlarda sağlık hizmeti veren bir modern kuruluş olmaktır. Kalite Politikamız; Sağlık hizmeti alan ve sunanların, memnuniyetini sağlayarak devamlı gelişen ve iyileşme planlayan kaliteli ve modern sağlık hizmeti sunmaktır. • Uzm.Dr. Onur ARGUN Röportajı Sayfa 7-8’de Sizlerin memnuniyetlerinin artması, şevk ve istekle çalışması bu hedeflerimizde bizler için en büyük güç kaynağı olacaktır. • Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Yönelik Yönetmelik Sayfa 9’da Hastalıkta ve sağlıkta her zaman yanınızda olduğumu belirtir, siz değerli çalışanlarımıza sevgi ve saygılarımı sunarım. • Sağlıkta Kalite Sayfa 10’da Dr. Şeref KASIMOĞLU BAŞHEKİM/YÖNETİCİ V. Mevsimsel alerjik rinit diğer adıyla bahar nezlesi en sık görülen alerjik hastalıklardan biri. Her yıl aynı zamanlarda kendinizi iyi hissetmiyorsanız, siz de bahar alerjisi olan kişilerden biri olabilirsiniz. Bu kapsamda hastanemiz Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeynep SAYAR, yaptığımız röportajda sorularımızı yanıtladı. • Rinit nedir? Rinit burun iltihabı demektir, allerjik rinit ise iltihabın allerji kaynaklı olmasıdır. Allerjik rinit, hapşırma, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı ile karakterizedir, Sıklıkla göz, burun ve damak kaşıntısı eşlik eder. Ülkemizde görülme sıklığı çocuklarda %2-37, erişkinlerde %8-30 arasında değişmektedir. Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilirse de ilk belirtiler çoğunlukla çocukluk ve genç erişkin çağda ortaya çıkar. Allerjik rinitli kişilerde diğer allerjik hastalıkların (egzema, astım, oral allerji sendromu) görülme sıklığı daha fazladır. Örneğin hastaların üçte birinde astım gelişebilir. • Allerjik rinit (saman nezlesi) nedir? Allerjik rinit (saman nezlesi), burun içini kaplayan mukozanın allerjik nedenli iltihaplanmasına denir ve özellikle allerjik yatkınlığı olan kişilerde daha sık görülür. Çoğunlukla ömür boyu sürer ancak, ileri yaşlarda şiddeti azalabilir. En sık görülme nedeni rüzgarın havada uçurduğu polenlerdir ancak herhangi bir alerjen tarafından tetiklenebilir. Kendiliğinden geçme olasılığı çok düşüktür. Ama soruna neden olan alerjenlerden uzak durmak önemli faydalar sağlamaktadır. Hastalığın yaygınlığı oldukça yüksektir ve bilimsel çalışmalara göre, toplumun yaklaşık beşte birinin allerjik rinitli olduğu belirtilmektedir. Allerjik rinit olan kişilerde sosyal ve psikolojik sorunlar daha sık görülmektedir. Allerjik rinit, allerjenlerin burunda bulunan hava yolu mukozasına yapışarak iltihabi reaksiyonları başlatması ile oluşur. Belirli mevsimlerde (polenlerin uçuştuğu bahar aylarında) meydana gelen türüne mevsimsel rinit denir. Mevsimsel allerjik rinit saman nezlesi olarak ta bilinir. Allerjik rinitin birde tüm yıl boyunca süren tipi vardır ve perenial rinit olarak isimlendirilir. Perenial rinittin nedeni, genellikle yıl boyunca ortamda bulunan hayvan tüyü, çeşitli kimyasallar veya ev tozu gibi alerjen faktörlerdir. Eğer gerekli tedbirler alınır ve uygun tedavi verilirse bu hastalığın atak sayısını oldukça azaltmak mümkündür. • Allerjik rinitin nedenleri nelerdir? Allerjik rinitin en önemli nedeni havada uçuşan polenler ve ağaçlardır. Benzer reaksiyonlar küf, hayvan tüyü, ev tozu ve akarları gibi alerjenlere karşı da gelişebilir. Kuru ve rüzgarlı havalarda polen miktarı fazladır ve allerjik rinit görülme sıklığı da artar. Mevsimsel allerjik rinite özellikle bahar aylarında ortaya çıkan ağaç polenleri neden olur. Tüm yıl devam eden allerjik rinit ise hamam böcekleri ve ev tozu akarlar neden olur. Evde köpek, kedi, kuş gibi hayvanları beslemek allerjik rinitin şiddetini arttırabilir • Allerjik rinitin belirtileri nelerdir? Allerjik rinitli hastalar hapşırık, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve burun kaşıntısı şikayetleri ile başvururlar. Ayrıca geniz akıntısı, öksürük, halsizlik, koku almada güçlük olabilir. Bazı hastalarda damak ve kulak içinde kaşıntı görülebilir. Beraberinde allerjik konjunktivit de varsa gözlerde kaşıntı, sulanma ve kızarıklık eşlik edebilir. Sürekli ağız solunumuna bağlı yüksek damak ve diş bozuklukları oluşabilir. Allerjik rinitte şikayetler çift taraflıdır, tek taraflı veya sarı/yeşil renkli burun akıntısı olması allerjik rinit ile uyumlu değildir. Kaşıntı nedeniyle sık sık elleriyle burunlarını yukarıya doğru itme hareketi (allerjik selam) ve buna bağlı burun ucunda yatay çizgi oluşumu ile beraber gözaltlarında görülen ödem, hafif koyu renk değişikliği allerjik rinitin tipik bulgularıdır. Tedavi edilmeyen hastalarda rahat nefes alamama nedeniyle uyku bozuklukları görülebilir. Çocuklarda dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, sınav başarısızlığı ve özgüvende azalma olabilir. Erişkinlerde anksiyete, depresyon, akademik performansta ve iş üretkenliğinde azalma bunların sonucunda da yaşam kalitesinde düşme görülebilir. • Allerjik rinit ve nezle arasındaki farklar nelerdir? Allerjik rinit ve nezle belirtileri birbirlerine benzeyebilir. Ayırt etmenin birkaç yolu vardır: Ateşiniz yoksa ve ince, sıvı bir burun akıntınız varsa allerjik rinite yakalanmışsınız demektir. Ama burun akıntısı daha sarıysa, vücudunuzda ağrılar varsa ve düşük de olsa ateşiniz çıkmışsa bu bir nezle belirtisi. Allerjik rinit alerjen maddeyle temas halinden hemen sonra başlar. Nezleyse virüsü kaptıktan birkaç gün sonra ortaya çıkar. Allerjik rinit, alerjen maddeye maruz kaldığınız sürece devam eder. Nezleyse sadece üç beş gün sürer. • Allerjik rinit kimlerde ve ne zaman görülür? Allerjik rinit genellikle allerji yatkınlığı olan, atopik olarak adlandırılan kişilerde görülür. Bu kişilerde diğer allerjik hastalıkların (egzema, ürtiker, astım) görülme sıklığı da artar. Ailesinde allerjik hastalık öyküsü olan kişilerde de allerjik rinit görülme sıklığı artar. Hastalık semptomları genellikle 40 yaşından önce görülür, yaş ilerledikçe şikayetler azalır. Hastalığın kendiliğinden tamamen geçmesi çok nadir görülen bir durumdur. • Allerjik rinitin farklı tipleri var mıdır? Allerjik rinit belirtilerin süre ve şiddetine göre sınıflandırılır. Bulgular haftada dört günden az veya dört haftadan kısa süreli ise “intermitan (aralıklı)”, haftada dört günden çok ve dört haftadan uzun süreli ise “persistan (süregen)” alerjik rinit denir. Şiddetine göre sınıflarken ise uykuda bozulma, günlük aktivite ve egzersizde bozulma, iş/okul hayatında bozulma, sıkıntı verici belirtiler eşlik ediyorsa “orta/ağır”, hiç birisi eşlik etmiyorsa “hafif” allerjik rinit olarak tanımlanır. Günlük pratikte ise daha sık olarak; bahar mevsiminde görülüyorsa “mevsimsel”, tüm yıl boyunca görülüyorsa perenial (yılboyu) allerjik rinit olarak sınıflandırılır. Mevsimsel allerjik rinit çoğunlukla havada uçuşan ağaç, çayır ve ot polenlerine bağlı olarak oluşur ve “saman nezlesi” olarak da adlandırılır ancak doğru bir tanımlama değildir. Yaşanılan coğrafi bölgeye göre polen miktarları değişebilir. Kuru ve rüzgarlı havalarda polen miktarları daha yoğundur ve allerjik rinit bulgularında artış görülebilir. Yıl boyu allerjik rinitte ise nedenler daha çok ev tozu akarı, küf mantarı, hamamböceği, hayvan tüyü gibi ev içi allerjenlerdir. • Allerjik rinitin tanısı nasıl tanı konur? Allerjik rinit tanısında en önemli nokta hastanın hikayesidir. Hekimler allerjik rinit tanısı için öncelikle hastada görülen belirtileri inceler. Belirtilerin hangi mevsimde, ne ile karşılaşıldığında, nasıl ortaya çıktığı teşhis için önemlidir. Nelerin tetiklediği ve hangi mevsimde ortaya çıktığı tanıyı koymada yardımcı olacaktır. Allerjik rinit tanısı için antikor IgE testi gibi pek çok tanı testi bulunur. Deriye uygulanan allerji testleri en sık kullanılan yöntemler arasındadır. Kan veya deriden yapılan allerji testleri ile rinite neden olan allerjik ajan ortaya çıkarılabilir. Ancak testlerin sonuçları negatif olsa bile, hastada görülen belirtilerle de teşhis konulabilir. • Ne zaman doktora gitmek gerekir? Belirtileriniz aşırı derecede arttıysa, Sizi tüm yıl boyunca rahatsız ediyorsa, Allerji ilaçları belirtileriniz azaltmaya yardım etmiyorsa, Allerji ilaçlarınız yan etkilere neden oluyorsa, Allerji aşıları hakkında bilgi almak istiyorsanız bir uzmana başvurunuz. • Allerjik rinitli kişiler neye dikkat etmelidir? Allerjik rinitli kişilerin tozlu ve polenli ortamlarda bulunmaması, eğer bulunmak zorunda kalacaklarsa maske kullanmaları gerekir. Polenlerin uçuştuğu mevsimlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalıdır. Özellikle kaloriferli evlerde kuru ev havası allerjik rinitin kötüleşmesine neden olabileceğinden, evde hava nemlendiricileri kullanılmalıdır. Oda havasının temizliğine dikkat edilmelidir. Evde hayvan ve bitki beslemekten kaçınılması gerekir. Tüylü ve yünlü battaniyeler yerine pamuklu ve sentetik olanları tercih edilmelidir. Toz barındırabilecek tarzda kilim, halı gibi ev eşyaları kullanılmamalıdır. İlaçlarınızı hekiminizin önerdiği şekilde kullanmaya özen gösterin. Genel sağlık kurallarına uyun. Her gün egzersiz yapın, sigarayı bırakın, dengeli beslenin ve bol vitaminli besinler tüketin. Kanser ölümcül olabilen bir hastalıktır. Bir çok kanser türünde kanser belirtileri görüldüğünde erken evre aşılmış ölümcül aşamaya geçilmiş demektir. Bu yönüyle oldukça tehlikeli olan kanser hastalığına dikkat çekmek ve kanser hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapmak üzere Nisanın 1’i ile 7’si arası Kanser Haftası etkinlikleri düzenlenmektedir. Konu ile ilgili Kanser Kayıt Hemşiresi Nurcan Vural ‘Kanser Haftası’ kapsamında yapılan röportajda sorularımızı yanıtladı. 1.Kanser nedir? Kanser, vücuttaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde çoğalması ile karakterize bir grup hastalığın ortak adıdır. Kanser günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi olup, sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de önemli bir halk sağlığı sorunundur. 2.Kanser neden önemlidir? Kişinin yaşam süresini önemli ölçüde kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kanser, kalp hastalıklarından sonra 2. ölüm nedeni dir. 2012 yılında Dünya’da toplam 14,1 milyon yeni kanser vakası gelişmiş ve 8,2 milyon kansere bağlı ölüm olmuştur. Dünya’da en çok tanı konulan kanserler akciğer (%13,0), meme (%11,9) ve kolon (%9,7) iken kanserden ölümlerin ise en çok akciğer (%19,4), karaciğer (%9,1) ve mideden (%8,8) gerçekleştiği belirtilmiştir. (Her iki cinsiyet!) Bu şekilde kanser artış hızının devam etmesi durumunda, Dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak 2025 yılında toplam 19,3 milyon yeni kanser vakası olacağı belirtilmiştir. 3.Kanserin belirtileri neler olabilir? Dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişiklikler, uzun süren, iyileşmeyen yaralar, beklenmeyen kanama ve akıntılar, açıklanamayan kilo kaybı,halsizlik,ateş,ağrı, meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler, yutma güçlüğü veya hazımsızlık, siğil ve benlerde belirgin değişiklik, uzun süren ses kısıklığı ve öksürük kanserin belirtisi olabilir. 4.Cinsiyete göre en sık görülen kanser türleri nelerdir? Erkeklerde En Sık Görülen Kanser Türleri ; Dünyada: Türkiyede: 1. Akciğer 1. Akciğer 2. Prostat 2. Prostat 3. Kolorektal 3. Kolorektal 4. Mide 4. Mesane 5. Karaciğer . 5. Mide Kadınlarda En Sık Görülen Kanser Türleri : Dünyada: Türkiyede: 1. Meme 1. Meme 2.Kolorektal 2. Tiroid 3. Serviks 3. Kolorektal 4.Akciğer 4.Akciğer 5.Uterus 5. Uterus 5.Kansere neden olan faktörler nelerdir? Kanser, vücuttaki hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde çoğalması ile karakterize bir grup hastalığın ortak adıdır. Şişmanlık ve bedensel hareketsizlik, Aşırı güneş ışığı,Sigara ve kimyasal maddeler, radyasyon, virüsler gibi çevresel nedenlerle, hormonal nedenler, bağışıklık bozuklukları, kalıtsal mutasyonlar ve diğer genetik nedenler kanserin oluşumunda rol oynar. 6.Kanserde erken teşhis için neler yapılabilir? Günümüzde tedavisi mümkün olan meme, rahim ağzı kanseri ve kolerektal kanserler sadece şikayeti olan kişilere değil, sağlıklı kişilere de yapılan muayene ve tarama testleri ile erken teşhis konabilmesi bakımından önem kazanmaktadır. Meme kanseri; birinci derece akrabalarında (anne, teyze, kızkardeş) meme kanseri öyküsü ola nlarda, 30 yaşına kadar hiç doğum yapmamış olanlarda, sigara içenlerde, sürekli alkol kullananlarda, yağlı beslenme alışkanlığı olanlarda daha fazla görülür. Başta emzirmek olmak üzere, fazla kilolardan kurtulmak, alkol ve sigaradan uzak durmak ve düzenli spor yapmak meme kanserine yakalanma riskini azaltabilir. Meme kanserinin erken tanısı için düzenli klinik meme muayenesi, evde ayda bir kendi kendine meme muayenesi ve 40 yaşın üzerinde hekim kontrolünde 2 yılda bir mamografi çekimi gerekmektedir. Erken tanı ile büyük oranda tedavi edilebilen bir diğer kanser türü de rahim ağzı kanseridir. Başlangıç dönemlerinde pek belirti vermeyen rahim ağzı kanserinde, şikayetlerin ortaya çıkması için çoğunlukla 10 -15 yıl gibi bir süre geçer. Erken tanı için şikayeti ol mayan kadınların da düzenli olarak yıllık muayene ve tetkik yaptırmaları gerekmektedir. Rahim ağzı kanseri taraması için yapılan test, 'pap-smear' testidir. Bu test sonucunda kanser yönünde bir bulgu tespit edilirse, kesin tanı için mutlaka biyopsi gerekir . 7.İlimizde kanser taraması için nereye başvurabiliriz? İlimizde Kocaeli Halk Sağlığı Müdürlüğü'ne bağlı Kanser Erken Teşhis Tarama Ve Eğitim Merkezi'nde meme ve rahim ağzı ve kolorektal kanserlere yönelik muayene ve tetkikler yapılmaktadır. Sağlıklı kişi ler de düzenli bir şekilde kontrollerini yaptırmak üzere bu merkeze başvurabilirler. BU AY KURUMUMUZDA YAPILACAK OLAN HİZMET İÇİ EĞİTİMLER EĞİTİM ADI TARİH-SAAT KİME VERİLECEĞİ YER Mobbing-Tükenmişlik Sendromu-Öfke ve Stres Kontrolü 06.04.2017-12.00 Tüm Çalışanlar Eğitim Salonu Panik Değer 05.04.2017-09.00 Laboratuvar Birimi Çalışanları Eğitim Salonu Güvenlik Raporlama Sistemi 06.04.2017-12.00 Tüm Çalışanlar Eğitim Salonu Nütrisyon Eğitimi 13.04.2017-12.00 Tüm Çalışanlar Eğitim Salonu Hasta ve Çalışan HaklarıBeyaz Kod 06.04.2017-12.00 Tüm Çalışanlar Eğitim Salonu Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı Eğitim Programı 24 Nisan-06 Haziran 2017 tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru tarihleri 03-14 Nisan 2017’dir. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi EAH Yoğun Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı Eğitim Programı 17 Nisan-30 Mayıs 2017 tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru tarihleri 28 Mart-03 Nisan 2017'dir. Samsun EAH Palyatif Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı Eğitim Programı 21 Nisan-12 Mayıs 2017 tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru tarihleri 03-11 Nisan 2017’dır Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı Eğitim Programı 24 Nisan-06 Haziran 2017 tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru tarihleri 28 Mart-03 Nisan 2017'dir. Kocaeli TheGreen Park KartepeResort Otelde “Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kursu” Bakanlığımız ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi işbirliğinde, 12-14 Mayıs 2017 tarihleri arasında düzenlenecektir. 25. Ulusal Neonatoloji Kongresi Türk Neonatoloji Derneği tarafından, 12-16 Nisan 2017 tarihleri arasında Antalya RegnumCaryaColfResort Otelde “25. Ulusal Neonatoloji Kongresi” düzenlenecektir. Tokat Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Palyatif Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı Eğitim Programı 08 Mayıs-19 Haziran 2017 tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru tarihleri 27 Mart -03 Nisan 2017'dir. Eğitim Programı 08-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında yapılacak olup, başvuru tarihleri 27 Mart-05 Nisan 2017'dır. Dünyada eğitim ve gelir düzeyinin yükselmesi, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, bulaşıcı hastalıkların kontrolünün sağlanması beklenen yaşam süresinin artmasına neden olmuştur. Yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların görülme sıklığında artış meydana gelmektedir. Yaşlı nüfusun günümüzde giderek arttığı toplumumuzda, çocukluk çağı hastalıklarından ziyade, yaşlı nüfusta görülen bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar daha çok görülmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı kalbi korumaya dikkat çekmek için her yıl 12-18 Nisan Dünya Kalp Sağlığı Haftası olarak kutlanmaktadır. Konu ile ilgili Kardiyoloji Uzmanı Dr.Onur ARGAN ‘Kalp Sağlığı Haftası’ kapsamında yapılan röportajda sorularımızı yanıtladı. 3. Kardiyovasküler hastalıklarda risk faktörleri nelerdir? Kadınlarda risk düzeyi erken yaşlarda daha düşük iken, yaşın ilerlemesi ile risk artmakta ve hastalıktan kadınlar ve erkekler eşit olarak etkilenmektedir. Kardiyovasküler risk faktörleri; yaş ve cinsiyet, birinci derece akrabalarda erken yaşta kardiyovasküler hastalık öyküsü, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, stres, aşırı kilo, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve diyabettir. Davranışsal risk faktörleri yani; sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, tütün kullanımı ve alkol kullanımı koroner kalp hastalığının %80’inden sorumludur. 1.Ölüm sebebi olarak kalp-damar hastalıkları hangi sırada? , Kalp ve damar hastalıkları dünyada en önde gelen ölüm sebebi olmaya devam ediyor. 2008 yılında 17.3 milyon ve 2012 yılında 17.5 milyon kişi kalp ve damar hastalıklarından ölmüş durumda. Bu sayı tüm ölümlerin yaklaşık %30 una denk geliyor ve bu sayının 2030 yılında 23.3 milyon kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor. Ölümlerin çoğunluğu az ve orta gelişmiş ülkelerde olup, bu oran % 40 lara ulaşabiliyor. Kalp ve damar kaynaklı ölümlerin %40-45’i direk kalp krizi ve %30’u felçten kaynaklanıyor. Kalp hastalıkların bu kadar ön plana çıkması dünya sağlık örgütü ve üye ülkelerini tedbir almaya yönlendirmiş ve bu hastalıklara dikkat çekmek için kutlanmaya başlanmıştır. 2.ülkemizde durum nedir? Ülkemizdeki veriler de genel dünya istatistikleri ile paralel seyrediyor. Ölümlerin % 40’ı kalp ve damar hastalıklarından olup, bu yaklaşık her 3 dakikada bir kişinin ölümünü ifade ediyor. 2014 yılında 153 bin ve 2015 yılında 157 bin kişi kalp ve damar hastalıklarından kaybedilmiş. Bu sayı kanserden kaybedilen kişilerin yaklaşık 2 katına denk geliyor. Kardiyovasküler hastalıkların çoğu risk faktörleriyle mücadele edilerek engellenebilir. Risk faktörlerinin kontrolü ile kalp ve damar hastalığı görülme sıklığının yarıya indirilebileceği bildirilmektedir. Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite etkisiyle bireylerde kan basıncında yükselme, kan şekeri yüksekliği, kan lipidlerinde yükselme, fazla kilo veya obezite görülür. Sosyal ekonomik faktörler ve kültürel değişiklikler (küreselleşme, şehirleşme) toplumun yaşlanması, stres, kardiyovasküler hastalıkların diğer belirleyicileridir. 4.Kalp –damar sağlığını korumak için neler yapmalıyız? • Sağlıklı ve yeterli beslenmeli, • Özellikle 5-15 yaş grubunda görülen bademcik iltihapları tedavi edilmediği taktirde, Romatizmal Kalp hastalıklarına neden olabileceği için, üst solunum yolu enfeksiyonlarının erken tanı ve tedavisiyle ileride oluşabilecek kalp hastalıklarından korunulmalı, • Fiziksel aktivite artırılmalı, • Sigara ve alkol gibi zararlı maddelere ” HAYIR ” denmeli, • Stres faktörü kontrol altına alınmalı, • Sağlıklı vücut ağırlığı korunmalı, • Kan basıncı kontrol altında tutulmalı, • Kan değerleri ölçümünü düzenli olarak yaptırmalıyız. Gençlik ve erişkinlik döneminde sağlığa yapılan yatırımlar, gelecekte kalp ve damar hastalıklarından korunmayı sağlayacaktır. Kalbinizi korumak ve sağlıklı bir yaşam tarzı seçmek sizin elinizde. KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA ÇALIŞAN PERSONELİN KILIK VE KIYAFETİNE DAİR YÖNETMELİK (16.7.1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kararlaştırılmış ve 25.10.1982 tarih ve 17849 sayılı resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.) Amaç Kapsam ve Deyimler Madde 1 - Bu Yönetmelik, kamu personelinin Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar, aşırılığa kaçmayacak şekilde sade bir kılık ve kıyafette olmalarını, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Madde 2 - Bu Yönetmelik, genel ve katma bütçeli kurumlar, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar ve kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların iştirakleri ve müesseselerinde çalışan her sınıf ve derecedeki memurlar, sözleşmeli ve geçici görevle çalışan personel ile işçilerin kılık ve kıyafetlerinin düzenlenmesine ilişkin esasları kapsar. Madde 3- Bu Yönetmelikte geçen a"Kurum ve Kuruluş" deyimi, genel ve katma bütçeli kurumlar, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların iştirak ve müesseseseleri, b. "Memur" deyimi, 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde belirtilen sınıflarda (yardımcı hizmetler sınıfı dahil) çalışanları, c. "Sözleşmeli Personel" deyimi, 657 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin (B) fıkrası, 5434 sayılı Kanuna 1101 sayılı Kanunla eklenen Ek 5 nci maddenin son fıkrası ve özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak 2 nci madde kapsamına giren kurum ve kuruluşlarda çalışanlarla 6/11/1980 gün ve 2333 sayılı (x) Kanuna göre çalışanları, d. "Geçici Görevli" deyimi, 657 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin (C) fıkrasına göre çalışanlarla kadrosunun bağlı bulunduğu kurum ve kuruluş dışında başka bir kurum ve kuruluşta çalışanları, e. "İşçi" deyimi, 657 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin (D) fıkrasına giren ve bu Yönetmeliğin 2 nci maddesinde belirtilen kurumlarda çalışanları, ifade eder. Ana İlkeler Madde 4 - Kurum ve kuruluşlarda görevli memur, sözleşmeli personel, geçici personel ile hizmetliler ve işçilerin giyimlerinde sadelik, temizlik ve hizmete uygunluk esastır. Madde 5 - 2 nci maddede sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar: (Degisik 3 Ocak 2002 tarih ve 24629 tarihli R.G.) a) Kadınlar Elbise, pantolon, etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur. Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafeti varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır. Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez. b. Erkekler; Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Hergün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri süveterler giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak verilmişse tek tip elbise giyilir (Değişik: 7/8/1991 tarih ve 91/2048 sayılı B.K.K., R.G.15.8.1991-20961).) Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz. Çeşitli Hükümler Madde 6 - Resmi elbise (üniforma) giymek zorunda olanlar ilgili kurum ve kuruluşun özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara tabidirler Madde 7 - Sağlık, şantiye, arazi, atölye, maden ve benzeri yerlerde çalışanların çalışılan işin ve yerin özelliğine göre giyim eşyasının tipi, modeli ve rengi ilgili kurumca tespit edilir. Ancak, bu Yönetmelikte belirtilen diğer esaslara uyulması zorunludur. Madde 8 - Sağlık özürü bulunan ve bunu resmi doktor raporu ile belgelendiren personelin giyimlerinde bu özürlerin ve mevsim şartlarının gerektirdiği değişiklikler yapılabilir. Madde 9 - Personel, görev yaptığı yerin ve mezun olduğu okulların rozetleri ile Hükümetçe özel günler için çıkarılan rozetler (Atatürk'ün doğumunun 100. Yılı gibi) dışında rozet, işaret, nişan v.b. şeyler takamaz. Madde 10 - Her türlü resmi belgelere yapıştırılacak fotoğrafların, bu Yönetmelik hükümlerine uygun kılık-kıyafetlerle çekilmiş olması zorunludur. Madde 11 - Yaz döneminde personelin kılık, kıyafeti 15 Mayıs - 15 Eylül tarihleri arasında uygulanır. Yaz kıyafetleriyle ilgili hususlar bakanlık merkez teşkilatında ilgili Bakanlarca; illerde, yapılan hizmetin mahiyeti ve çalışılan yerin iklim ve coğrafik özellikleri göz önünde tutularak Valilerce tespit edilir. Madde 12 - Merkezde ve taşrada protokole dahil olan bayan ve erkek kamu görevlileri resmi kutlama törenlerine koyu renk takım elbise ile katılırlar. Cezai Hükümler Madde 16 - Bu Yönetmeliğe aykırı hareket edenlere 657 sayılı Devlet memurları Kanununun disiplin cezalarına ilişkin hükümleri uygulanır.İş Kanununa tabi işçilere de aynı derecedeki cezai hükümler uygulanır. SAĞLIKTA KALİTE Tarih sayfamızda kaliteyi okuduğumuzda bir çok örnekten en dikkat çekeni ahilik teşkilatı olmaktadır.Kalitesiz ürünler teşhir edilerek asgari standartlar sağlanmaya çalışılırdı.Öyle ki pabucunu dama atma deyimi bu kültürün bize mirası olmuş. Bir çok sözlük anlamından sağlıkta kalite için en uygunu, beklentileri karşılayabilme becerisi ve uyum diyebiliriz en sade haliyle. Sağlıkta kalitenin odaklandığı 3 temel unsur;hasta ve çalışan güvenliği, hasta ve çalışan memnuniyeti,etkinlik ve etkililiğin sağlanmasıdır.Bu durum sağlıkta kaliteyi sürekli gelişime zorunlu kılar ve kalitenin ülkemizdeki seyrine baktığımızda ; 1.dönem 2003 2.dönem 2005 3.dönem 2007-2009 4.dönem 2009 Politik Kararlılık 100 Standart 150 Standart 358 Standart 5.dönem 2011 621 Standart 6.dönem 2015 1100 Standart şeklinde devamlı gelişim halinde olduğunu görüyoruz. Orhan Mah. Kabaağaç Cad. No:54 41600 Kandıra/KOCAELİ Telefon:( 0 262) 551 30 38 Faks( 0 262) 551 42 21 E-posta: [email protected] Elektronik Ağ: www.kandiradh.gov.tr Evde Sağlık Birimi: 444 38 33