B : 12 2.12 1949 Başbakan Yardımcısı nedense suallerime daima böyle garip cevaplar vermektedir. «Anayasaya göre, adalet cihazının Meclise mi yoksa icra kuvvetine mi bağlı bulunması ica­ beder?.» Anayasa, hâkimiyetin bilâkaydüşart millette olduğunu ve bu hâkimiyetin de ancak Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılmakta oldu­ ğunu zikrediyor. Şu vaziyete göre, üç kuvvetin de Meclis tarafından kullanılması lâzımgeldiği mutlaktır. Gene Ana}rasa diyor ki; icraî kuvvet Meclis üyeleri arasından Reisicumhur tarafın­ dan seçilen bir Hükümet tarafından kullanılır. Fakat Büyük Millet Meclisinin mütemadi mura­ kabesi altındadır. Yani icrai ve teşrii kuvvetler Meclisin içinde mevcuttur. Anayasanın 8 nci maddesi bu hususta gayet sarihtir. Bu maddeyi aynen okuyorum: «Yargı hakkı, millet adma usul ve kanuna göre bağımsız mahkemeler tara­ fından kullanılır» Meclis icra kuvvetinin içeri­ sinde kaza kuvvetinin mevcut olmaması lâzımgel­ diği kanaatine varılmış mıdır?. Hiç şüphesiz ki, va­ rılmıştır. Çünkü yargı hakkı doğrudan doğruya; hâkimiyeti milliye üzerine müessestir. Hakkı hükümraniyi Meclis kullanır. Binaenaleyh icra kuvvetinin içerisinde kaza kuvveti mevcut olursa her zaman icra kuvvetinin tehdidi altındadır. İstediği gibi teftiş eder, iste­ diği gibi murakabe eder hâkimleri terfi ettirir, tefeyyüz ettirir, istediği gibi vekâlet emrine alır, hattâ teminatlı hâkim dediklerini bile bir sebep bularak vekâlet emrine alır ve hattâ tebdil eder. Şu hale, şu vaziyete göre icra kuvvetinin içinde bulunan kaza kuvveti istediği kanunları yapar ve ekseriyet partisi içinde olduğu takdirde kanunu da istediği gibi çıkarır. Benim mâruzât ve maksadım şudur; hiç şüp­ he yok ki, demokratik bir sistemde yürüyen mem­ leket de hâkimiyetin tamamiyle millette oldu­ ğunu göstermek için kaza kuvvetini millete ver­ mek zamanı artık gelmiştir. Binaenaleyh arka­ daşlar-, sekizinci maddeye göre, icra kuvvetin de olduğu gibi kaza kuvvetini de temsil eden zatı Meclisin seçmesi lâzımgelir. tcra kuvvetini seçmek icabetmez. Binaenaleyh Adalet Bakanının kanaatine gö­ re, şu okuduğum maddeye göre bunu B. M. Mec­ lisinin seçmesi icabeder. icra kuvvetinin içinden değil, doğrudan doğruya B. M. Meclisinden se­ çilir ve B. M. Meclisinin murakabesinde bulu- ! 0:1 nur. Bugünkü şekle göre adalet cihazı tam mânasiyle müstakil midir?. Ben size soruyorum?. Müstakil midir?. (Soldan bir ses^ müstakildir). Fakat hiç şüphe yok ki, bâzı noktalarda de­ ğildir. Meselâ Meclise yeni olarak Hâkimler Kanununu tadil eden bir tasarı gelmiştir. Bu kanunun müzakeresi sırasında göreceksiniz ki, hâkimlere verilen salâhiyetlerin bir kısmı geri almıyor. Şu halde kaza kuvveti icra kuvvetinin elin­ de bulundukça onun tesirinden kurtulamaz. BAŞKAN — Tekelioğlu, zatıâliniz bugünkü kanunlar muvacehesinde adalet cihazının bağlı­ lığında ve tatbikatında kanunlara aykırı birşey görüyorsunuz da onun tashihini mi istiyorsu­ nuz?. Yoksa bugünkü mevzuat karşısında tat­ bikatın değişmesini mi istiyorsunuz?. SlNAN TEKELtOĞLU (Seyhan) — Onu is­ tiyorum. BAŞKAN — Onu istiyorsanız bu husustaki, mütalâam z soru mevzuunun dışındadır. SÎNAN TEKELİOĞLU (Devamla) — İçin­ dedir. BAŞKAN — Değildir. Münakaşa yapmıyalım, mevzua intikâl ediniz. SİNAN TEKELİOĞLU (Devamla) — Bina­ enaleyh sorumun tefsir olmadığı meydana çık­ mıştır. Şimdi ikinci suale geliyorum. Anayasaya gö­ re masuniyeti teşriiye tâbiri mânasına neleri alı­ yoruz ve neleri aldık?. Biliyoruz ve bugün görü­ yoruz ki, masuniyeti teşriiyeye riayet edilmiyor. Bir Milletvekilinin evinde ve üstünde arama ya­ lı ılıyor. Masuniyeti teşriiyesi refi edilmiyen bir Milletvekilinin evinde ve üstünde bir arama ya­ pılabilir mi?. Onun aranması yapılırken üç tane sivil polis memuru da benim evime geliyorlar, Sa­ dık Aldoğan'm evini biliyormusunuz, acaba nere­ dedir diye soruyorlar. Bir Milletvekili bu şartlar dairesinde vazifesini yapabilir mi?. İcrai kuvvet bu salâhiyeti nereden alıyor da kaza kuvvetini harekete geçiriyor?. Binaenaleyh bir Milletvekili­ nin, demokrasi sisteminde kendi vazifesini, kendi fikrini, kendi içtihadmı kürsüden serbestçe söyliyebilmesi için, bütün dünyanın kabul etmiş ol­ duğu masuniyeti teşriiyeye mükemmeliyet ve mu­ tavaatla riayet etmemiz icabeder. Hiç şüphe yok ki, masuniyeti teşriiye işi âmme kaideleri icabatmdandır. Acaba Adalet Bakanı bunun âmme ka-