M. Meclisi B : 57 SELAMİ G Ü R G Ü Ç (Aydın) — Efendim, ben si­ zin tutumunuzla ilgili söz istiyorum, siz kalkıp baş­ kasına veriyorsunuz. BAŞKAN — Ben uyardım efendim, o takdirde onu söylüyorsanız uyardım zaten. Buyurun efendim. FEYZULLAH DEĞERLİ (Devamla) — Muhte­ rem arkadaşlarım, bu kürsü kimin dinli, kimin dinsiz, kim ne derse dinli olur, kim ne derse dinsiz olur fet­ vasının verileceği kürsü değildir. Bu arkadaşımız, «Ahirete taalluk edenleri kaldırmadı, dünyaya taal­ luk eden İslam hükümlerini kaldırmıştır, bunun için de dinsiz denilmez» demek suretiyle kendine göre bir din ortaya koymuş, ona göre de «Dinli, dinsiz» ayı­ rıyor... ZEKİ EROĞLU (İstanbul) — Hayır, dini Atatürk kaldırdı demedim, yalan söylüyorsun. (CHP sırala­ rından gürültüler) BAŞKAN — Sayın Eroğlu, Sayın Eroğlu rica edi­ yorum. (CHP sıralarından gürültüler) FEYZULLAH DEĞERLİ (Devamla) — Sevgili arkadaşım zabıtlarda mevcuttur. Açık açık dediniz ki, açık açık arkadaşımız dedi­ ler ki; «Birtakım dünyaya taalluk eden seri hukuku kaldırmıştır» dediniz. (CHP sıralarından «Sayın Baş­ kan, bunların sizin tutumunuzla ne ilgisi var?» sesleri) Kendisi söyledi, «Seri hukuku kaldırmıştır» dedi. BAŞKAN — Sayın Değerli, benim tutumuma ge­ liniz lütfen, lütfen. FEYZULLAH DEĞERLİ (Devamla) — Geliyo­ rum. Öyle ise, İslam dininde isterseniz bir hükmü kal­ dırın, isterseniz bin hükmü kaldırın, İslam dini bir küldür, bir hükmü kaldırmakla İslama ait bir insanın durumu din ve diyanet babında ne ise, din hükmünü kaldırırsanız gene odur. (CHP sıralarından gürültü­ ler) Bu bakımdan, diyorum ki, arkadaşımız, kendisi, «Atatürk dünyaya taalluk eden seri hukuku kaldır­ dığı için, Atatürk'e dinsiz diyorlar; dinsiz değildir» demek suretiyle hem kaldırdığını söylüyor hem Ata­ türk'ü kendisi dinsiz icat ediyor. BAŞKAN —--Sayın Değerli, beni tekrar müdaha­ leye mecbur etmeyin, rica ediyorum. FEYZULLAH DEĞERLİ (Devamla) — Sayın Başkan, Grup Başkanvekili, sevgili arkadaşımız gru­ bun yöneticisidir; ben buraya çıkmadan kendisi, «İşte hadise çıkaranlardan biri» diye sataşmaya başladı. (CHP sıralarından «Doğru» sesleri) ve konuşmasının 19 . 2 . 1979 O : 2. sonunda «mollaların değil» dedi. (CHP sıralarından «Değil» sesleri) Molla; İslam dininde, lügatta; bazı belli şeylerle bilgiye sahip olan, içi dolu olan kişidir. ZEKİ EROĞLU (İstanbul) — Ders istemiyoruz senden. FEYZULLAH DEĞERLİ (Devamla) — Binaen­ aleyh; molla demek... BAŞKAN — Sayın Değerli, çok rica ediyorum. Çok rica ediyorum, keseceğim aksi takdirde sözü­ nüzü. FEYZULLAH DEĞERLİ (Devamla) — ...Bugün molla demek suretiyle hakaret ettiğiniz kişilerin, ki Arap ülkelerinde gidip mollaların önünde dilenen Başbakana siz sahip çıkın, biz sahip değiliz. (AP sı­ ralarından «Bravo» sesleri, alkışlar) Bundan dolayı tutumunuzu takdirde karşılıyorum, kürsüden indirdiğiniz için, bu tarz konuşmalara mey­ dan vermediğiniz için size takdirle tebriklerimi su­ nuyorum, hürmetlerimi arz ediyorum. (AP sıraların­ dan «Bravo» sesleri, alkışlar; CHP sıralarından «Yüh» sesleri, gürültüler) ÖAŞKAN — Teşekkür ederim. ÇAĞLAYAN EGE (İstanbul) — Sayın Başkan, tutumunuz hakkında söz vereceğinizi beyan etmişti­ niz. Şimdi tutumunuzun aleyhinde söz istiyorum. BAŞKAN — Sayın Ege, memnuniyetle vermek isterdim, fakat bir aleyhte bir lehte söz verdim. ÇAĞLAYAN EGE (İstanbul) — Hayır, «birkaç kişiye» dediniz. Zabıtlara geçti. BAŞKAN — ... Ve bu tutumum hakkındaki gö­ rüşmeyi tamamladım. Aslında tumumum hakkındaki görüşler, tutumumu değil, Mecliste yeni olayları or­ taya koydu. Bu bakımdan yeni bir olaya imkân vermeyeceğim efendim. MEHMET ÖZUTKU (Afyonkarahisar) — Sayın Başkan... BAŞKAN — Bir dakika Sayın Özutku... ZEKİ EROĞLU (İstanbul) — Sayın Başkan, lüt­ fedin, Sayın Başkan, lütfedin efendim. BAŞKAN — Sizi dinlemiyorum sayın üye, dinle­ me imkânım da yok. Önce yerinize geçersiniz, bir milletvekili olarak nasıl davranılır, öyle yaparsınız ben de dinlerim. (AP sıralarından ı«Bravo Başkan» sesleri) MEHMET ÖZUTKU (Afyonkarahisar) — Sayın Başkan, ben de söz -istiyorum, yerimden arz edece­ ğim.