C. Senatosu B : 41 nin (AP sıralarından «Lâf, lâf» sesleri

advertisement
C. Senatosu
B : 41
nin (A. P. sıralarından «Lâf, lâf» sesleri)., dü­
şerken suni birtakım tertiplerle ötesini, berisin
kırmadan, oya dayanmıyan bir temsille Yasamc
Meclislerinde çoğunluğu elde tutmak hırsının
emelinin tipik bir örneğidir. Ve tarihte buna
benzer bir örnek daha vardır. Bildiğiniz gibi
Demokrat Parti adı ile anılan bir parti var idi
1954 yılında 2 Mayısta yapılan seçim sonunda
1950 ye nisbetle çok daha fazla oy almış olma
sına rağmen, her halde bir hissi kablelvuku, bir
malûm olma hali içinde olacak, 14 Mayıs ldh(
te mevcut Seçim Kanununu bugünküna benzebir şekilde, kendisini oy almadığı zaman dah:'
Mecliste ayakta tutmanın isabetini aramış bir
parti vardır. Ve 2 Mayıs 1954 te yapılan se­
çimlerde iktidara gelmiş olmasından 12 gün
sonra Seçim Kanununu değiştiren bir partinin
hakikaten öngörüşlü bir parti oluşu sabit oldr
ve 1957 senesinde yapılan seçimlerde o Demok­
rat Parti denilen parti oyların yüzde 47 sini al­
dığı halde, Millet Meclisinde yüzde 65 in üze­
rinde üyelik kazandı ve böylece az oyla iktidar
sürdürmenin tek dayanağı kanuna taptı âdeta
(C. H. P. sıralarından «Sonra ne oldu?» sesle­
ri.) Şimdi A. P. aynı hissi kablelvuku içindedir.
Çünkü Türk ulusunun bütün katlarının eskiden
olduğu gibi vatan, millet, Sakarya nutuklariyle
aldanmıyan, artık her şeyi iyi değerlendiren, bi­
linçlenen büyük halk kütlelerinin gittikçe daha
çok memleket meselelerine dolavsız sahip çıkma
arzularının en geliştiği bir dönemi yaşadığımı­
zı A. P. idrak ediyor ve altındaki zeminin kay­
makta olduğunu görüyor. İşte bu zemin kaymasındandır ki, aman tutunayım deyip, naçar kal­
mış bir insan gibi eline ne geçtiyse ona tutunma­
ya çalışıyor ve şimdi ilk tutunduğu dal bir si­
yasi bid'at ve ricat olan bu Seçim Kanununu bu
yama kanunu Yüksek Meclisinizden geçirmek
istiyor.
Muhterem arkadaşlarım, bu kanun A. P. nin
bir başka eskimiş fakat kendisinin eskidiğinin
pek farkına varmadığı bir taktiği uygulama
peşinde olduğunu açıkça gösteriyor. A. P. sos­
yal sahada ve özellikle ekonomik sahada Türk
toplumunun hayat düzeyini getirememiş bir
parti olarak gözlerini tekrar boş ve kuru rejim
meselelerine döndürmek, boş ve kuru siyasi mü­
cadele ortamı yaratmak, halkı böylece hissiyat
içinde tutmak, düşman kampları içinde bulun­
durmak ve kendisinin beceriksizliklerini bu su— 144
19 . 3 . 1968
O :2
retle örtmek ve herkesin gözünü 1950 - 1960 se­
nelerinde olduğu gibi, Meclis kavgalarına ve
dışarılarda yapılan kuru çekişmelere, anlamsız,
hiçbir değer ve önem taşımadığı tarihen sabit
olan o biçimsel mücadelelere sürüklenmek isti­
yor. Büyük bir taktik, muvaffakiyetsizliğini
kamufle etmek istiyen Adalet Partisi tekrar re­
lim meselelerini sahneye getirmek ve herkesi
onunla meşgul etmek, ama ekonomik meseleleri,
sosyal meseleleri, Türkiye'nin çözüm bekliyen
âcil sorunlarını bir tarafa itmek ve böylece bi­
raz daha hükümran olmak istiyor. Bu kanun
işte A. P. nin böylesine bir ruh haleti içinde
bulunduğunu, böylesine bir davranış içinde bu­
lunduğunu göstermesi bakımından kanaatimce
çok önemlidir, aynı zamanda Türk siyasi tarihi
ve toplum tarihi için de güzel bir örnektir.
Türk toplumu bu kanunla A. P. nin neyi yap­
mak istediğini, neyi getirmek istediğini, neyi
kapanmak istediğini, muvaffakiyetsizliğini na­
sıl örtmek istediğini anlıyacaktır, bu anlaşıla­
caktır. Türk toplumu bu kanunla A. P. nin
neyi yapmak istediğini, neyi getirmek istediğini,
neyi kazanmak istediğini, muvaffakiyetsizliğini
nasıl örtmek istediğini anlıyacaktır ve bu anla­
tılacaktır hemen söyliyeyim C. H, P. olarak
bu kanundan hiçbir sureti veçhile mütees­
sir olan insanlar zihniyetiyle şikâyet etmek yo­
lunda değiliz. Çünkü..
İSKENDER CENAP EGE (Aydın) — Siz
getirdiniz, sizin metanız.
C. H. P. GRUPU ADINA FİKRET GÜNDOĞAN (Devamla) — Cevabını alacaksın ve
mahcubolacaksm. (Gülüşmeler) Çünkü C. H. P.
olarak biz her hangi bir şekilde halk teveccü­
hü dışında her hangi bir kuvvetten dayanak
alarak bu ülkeyi idare etmek istemiyoruz ve istemiyeceğiz. Uğraşacağız, didineceğiz, bütün
güçlüklere rağmen, bütün engellemelere rağ­
men, bütün sun'i tedbirlere rağmen Türk halkı­
nın teveccühünü kazanacağız. Çünkü; Türk hal­
kının kurtuluşu, millî demokratik devrim adiyle
anılacak kurtuluşu açan partiyiz. 1923 te, 1968
de aynı heyecanla bu devrimi başarmanın yolun­
dayız. Bütün engelleri, 1923 le bilmem hangi ta­
rih arasında yenmişsek, bundan sonraki engel­
leri de istenildiği kadar sert olsun, istenildiği
kadar ağır olsun, yenmek azmindeyiz ve mut­
laka bu Türk halkını şunun veya bunun esare-
Download