T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÜRİNER İNKONTİNANSI OLAN ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA EĞİTİMİN ETKİNLİĞİNİN İNCELENMESİ Doktora Tezi Hale UYAR HAZAR DANIŞMAN Prof. Dr. Ahsen ŞİRİN İZMİR 2008 ÖNSÖZ Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı’ndaki doktora eğitimimde bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım ve beni yetiştiren tez danışmanım Prof. Dr. Ahsen ŞİRİN’e, Aynı Anabilim Dalında Öğretim Üyesi ve izleme jürim olan Yrd. Doç. Dr. Aynur SARUHAN’a, doktora tez çalışmalarımın başlangıcından itibaren desteğini esirgemeyen ve tez izleme jürim olan Prof. Dr. Niyazi AŞKAR’a, tez savunma sınavındaki katkılarından dolayı Doç.Dr. Asiye AKYOL ve Doç.Dr. Sabri BARUTCA’ya Doktora tez çalışmalarımın başlangıcında ve araştırma programının oturmasında desteğini esirgemeyen merhum Prof. Dr. Eker DOĞANAVŞARGİL (rahmetle anıyorum) ve Uzm. Dr. Gonca ÖDER’e, Doktora tez çalışmamın tamamlanmasında destek veren Yrd. Doç. Dr. Fatma DEMİRKIRAN, Yrd. Doç. Dr. Nevin AKDOLUN BALKAYA veYrd. Doç. Dr. Sakine MEMİŞ’e, Araştırmaya katılmayı kabul eden hastalarıma teşekkür ediyorum. Bugünlere gelmemde hiç şüphesiz en büyük payı olan, beni yetiştiren ve emeklerini hiçbir zaman ödeyemeyeceğim canım babam Ferit UYAR ve canım annem Vacide UYAR’a Daha karnımda iken doktora eğitim programıma katılan ve devam eden çocuklarım Ferit Sami HAZAR ve Fatih Can HAZAR’a ve Her zaman bana destek olan ve ayrı kalmak zorunda kaldığımız doktora eğitim programlarımız sürecinde bile yanımda hissettiğim çok değerli eşim Yrd. Doç. Dr. Fatih HAZAR’a teşekkürlerimi sunuyorum. Aydın, 31 Temmuz 2008 Hale UYAR HAZAR 2 İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ iii İÇİNDEKİLER iv TABLOLAR DİZİNİ viii BÖLÜM I 1. GİRİŞ ……………………………………………………………………………11 1.1. ARAŞTIRMANIN KONUSU ………………………………………….11 1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI …………………………………………….15 1.3. ARAŞTIRMANIN HİPOTEZLERİ ………………………………......15 1.4. SAYILTILAR …………………………………………………………...16 1.5. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ………………………………………….....16 1.6. SINIRLILIKLAR …………………………………………………........17 1.7. TANIMLAR …...…………………….………………………………….17 1.8. GENEL BİLGİLER …………………………………………………….18 1.8.1. ALT ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ ……….....18 1.8.1.1. Alt Üriner Sistem Anatomisi …………………………..….…18 1.8.1.2. Alt Üriner Sistem Fizyolojisi … ……………………..….… ..21 1.8.2. KONTİNANS MEKANİZMASI ……………………………..……22 1.8.3. ÜRİNER İNKONTİNANSIN EPİDEMİYOLOJİSİ..….……..…....24 1.8.4. ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLERİ …………..…….25 1.8.5 ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİ ………………………..….….28 1.8.5.1 Stres Üriner İnkontinans ……...……….………………..…. 29 1.8.5.2 Urge İnkontinans …………………….…………………..... 29 1.8.5.3 Miks İnkontinans ………………….………………….…… 30 1.8.5.4 Fonksiyonel İnkontinans ……................……………..…… 31 1.8.5.5 Overflow İnkontinans ……………………...……………… 31 1.8.5.6 Refleks İnkontinans ………………………………….……. 32 1.8.6 ÜRİNER İNKONTİNANSI OLAN HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ……………………………..33 1.8.7 DAVRANIŞSAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ …………………….. 36 1.8.7.1 Mesane Eğitimi …………………………….…….……….. 36 1.8.7.2 Kegel Egzersizi ……………………………….….……….. 37 3 1.8.8 BAĞ DOKUSU VE ROMATOİD ARTRİT .……………………....38 1.8.8.1. Romatoid Artrit ve Tanımı ………………………………... 39 1.8.8.2. Romatoid Artrit ve İnsidansı ……………………………… 40 1.8.8.3. Romatoid Artrit ve Risk Faktörleri ……………………….. 40 1.8.8.4. Romatoid Artritin Belirti ve Bulguları ……………………. 41 1.8.8.5. Romatoid Artrit ve Sınıflandırılması ……………………... 42 1.8.8.6. Romatoid Artrit ve Tedavisi ……………………………… 43 1.8.8.7. Romatoid Artrit ve Hemşirelik Bakımı …………………… 44 1.8.9 KADINDA ÜRİNER İNKONTİNANS VE ROMATOİD ARTRİT………………………………………………46 BÖLÜM II 2. GEREÇ VE YÖNTEM ……………………………………………………….. 49 2.1. ARAŞTIRMANIN TİPİ ……………………………………………......49 2.2. ARAŞTIRMANIN YERİ VE ZAMANI…………………………….... 49 2.3.ARAŞTIRMANIN EVRENİ………………………………………….....50 2.4. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ …………………………………….50 2.5. VERİ TOPLAMA YÖNTEMİ…………………………………………52 2.5.1. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN GEREÇLER ……………..52 2.5.1.1. Anket Formu..………………………………………..…… 52 2.5.1.2. Katz Bağımsızlık İndeksi ……………………………..…...52 2.5.1.3. Beden Kitle İndeksi …………………...................................53 2.5.1.4. İnkontinans Şiddet İndeksi …………………………….…...54 2.5.1.5. Üriner Günlük ……………………………………………...55 2.5.1.6. Mesane Eğitimi Programı..……………………………….. 55 2.5.1.7. Kegel Egzersizleri Eğitim Programı …...…………………..56 2.5.1.8. İzlem Formu ….………………………………………...… 56 2.5.2. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN YÖNTEMLER ………........56 2.6. VERİLERİN TOPLANMASI …………………...……………….…... 61 4 2.7. ARAŞTIRMANIN BAĞIMLI VE BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLERİ............................................................62 2.7.1. Araştırmanın Bağımlı Değişkenleri..……………………………….. 62 2.7.2. Araştırmanın Bağımsız Değişkenleri..……………………………… 62 2.8. VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BULGULARIN ANALİZİ ………………………………………………………………...62 2.9. SÜRE VE OLANAKLAR ……………………………………………...63 2.10. ARAŞTIRMADA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER ……………….64 2.11. ETİK AÇIKLAMALAR …………………...……………………….. .66 BÖLÜM III 3. BULGULAR……………………………………………………………………..67 3.1. ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA İNKONTİNANS PREVELANSININ DAĞILIMI ……….................71 3.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARI .…………………………….71 3.3. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SAĞLIK DURUMU BULGULARI …...……………………………...72 3.4. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK BULGULARI ……………..…….78 3.5. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA BULGULARI.......………..80 3.6. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ VE ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ DURUMU BULGULARI …………….....................................................85 3.7. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA İDRAR YAKINMALARININ ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLERİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI…………………87 3.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI………………………………………………..90 3.9. SON TEST VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASI ….……....……………………..91 5 3.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI.................94 BÖLÜM IV 4. TARTIŞMA……………………………………………………………………...99 4.1. ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA İNKONTİNANS PREVELANSININ İNCELENMESİ ……………………………….. 99 4.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARININİNCELENMESİ ….…100 4.3. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SAĞLIK DURUMU BULGULARININ İNCELENMESİ…………..101 4.4. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK BULGULARININ İNCELENMESİ…………………………………105 4.5. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA BULGULARININ İNCELENMESİ …………... ……………………106 4.6. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ VE ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ DURUMUNUN İNCELENMESİ ………………. …………………..110 4.7. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAKINMALARININ ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLER İLE KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ………..………………………………………………111 4.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ…………....................112 4.9. SON TEST VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ………..113 6 4.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ…………..………...115 BÖLÜM V 5. SONUÇ VE ÖNERİLER………………………………………………………119 5.1. SONUÇ ……………………………………………………………….119 5.2. ÖNERİLER………………………………………………...………....122 BÖLÜM VI ÖZET ve ABSTRACT ……………………………………………………….…..123 KAYNAKLAR …………………………………………………………………...127 7 EKLER EK-I Anket formu EK-II Katz Bağımsızlık İndeksi EK-III İnkontinans Şiddet İndeksi EK-IV Üriner Günlük EK-V Mesane Eğitimi Programı EK-VI İdrar Sıklığı ve Sızıntı Formu EK-VII Kegel Egzersizi Eğitim Programı EK-VIII Kegel Egzersizi Kayıt Formu EK-IX İzlem Formu EK-X Hodge Sanvik’ten alınan İnkontinans Şiddet İndeksi kullanım izini EK-XI Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Etik Kurul Kararı EK-XII Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İzin Yazısı EK-XIII Üriner İnkontinans Varlığı Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu EK-XIV Mesane Eğitimi Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu EK-XV Kegel Egzersizi Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu EK-XVI Kontrol Grubu Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu EK-XVII Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi Eğitim Kitapçığı 8 TABLOLAR DİZİNİ TABLO İSMİ Tablo No Sayfa No 1 Romatoid Artritte Kullanılan İlaçlar 43 2 Uygulama Akış Diyagramı 61 3 Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansının Dağılımı 71 4 Deney ve Kontrol Gruplarının Sosyo-Demografik 71 Özelliklerinin Dağılımı 5 Deney ve Kontrol Gruplarının Fonksiyonel Durumu ve Beden Kitle 72 İndeksi Özelliklerinin Dağılımı 6 Deney ve Kontrol Gruplarının Hastalık Durumu ve İlaç Kullanma 73 Durumunun Dağılımı 7 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Alışkanlıklarının Dağılımı 75 8 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit 75 Özelliklerinin Dağılımı 9 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit 77 Tedavisinde Kullandıkları İlaçların Dağılımı 10 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik 78 Özelliklerinin Dağılımı 11 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Jinekolojik 79 Özelliklerinin Dağılımı 12 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yapma 80 Özelliklerinin Dağılımı 13 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Kaçırma 82 Özelliklerinin Dağılımı 14 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinans 84 Tiplerinin Dağılımı 15 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar Kaçırmanın 85 Psiko-Sosyal Etkilerinin Dağılımı 16 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinansa 86 Yönelik Tedavi Görme Durumlarının Dağılımı 17 Mesane Eğitimi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmalarının 87 9 Üriner İnkontinans Risk Faktörleri ile Karşılaştırılması 18 Kegel Egzersizi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmalarının 88 Üriner İnkontinans Risk Faktörleri ile Karşılaştırılması 19 Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmalarının 89 Üriner İnkontinans Risk Faktörleri ile Karşılaştırılması 20 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test Verilerinin 90 Karşılaştırılması 21 Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Son Test Verilerinin 90 Karşılaştırılması 22 Son Test Verilerinin Kontrol ve Mesane Eğitimi Grupları Arasında 91 Karşılaştırılması 23 Son Test Verilerinin Kontrol ve Kegel Egzersizi Grupları Arasında 92 Karşılaştırılması 24 Son Test Verilerinin Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi Grupları 93 Arasında Karşılaştırılması 25 Mesane Eğitimi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin 94 Karşılaştırılması 26 Mesane Eğitimi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre 94 Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması 27 Kegel Egzersizi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin 95 Karşılaştırılması 28 Kegel Egzersizi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre 96 Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması 29 Kontrol Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin 97 Karşılaştırılması 30 Kontrol Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre 97 Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması 10 BÖLÜM I GİRİŞ 1.1. ARAŞTIRMANIN KONUSU Dışkı ya da idrar tutabilme anlamında olan kontinans, mesane ve bağırsak kontrolünü yapabilme, dışkı ya da idrar kaçırma olan inkontinans ise mesane ve bağırsak kontrolünün kaybı olarak tanımlanırken üriner inkontinans, yalnızca mesane fonksiyonunun kaybını ifade etmekte ve en sık görülen inkontinans türünü oluşturmaktadır (1, 6, 7, 84). Üriner inkontinans; Uluslararası Kontinans Birliği (1979) tarafından “sosyal yada hijyenik problem haline gelen ve objektif olarak gösterilebilen istemsiz idrar kaçırma” olarak tanımlanırken, günümüzde (2002) ise “herhangi bir istemsiz idrar kaçırma yakınması” olarak değiştirildi (1, 48, 47). Üriner inkontinans, farklı kültürlerdeki ve ırklardaki bütün yaştaki kadınların 2/3’sini etkileyen dünya çapında ortak bir problemdir (74). Kızılkaya’nın belirttiği gibi (2002), Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsünün (NIH) raporlarına göre, Amerika’da yaklaşık 10 milyon kişinin, İngiltere’de yapılan çalışmalarda kadınların % 40’ında üriner inkontinans yakınması olduğu bildirilmektedir. Genel olarak, kadınların tümü için üriner inkontinans prevelansı ortalaması % 25 olarak bildirilmekle birlikte kesin bir değer verilememektedir (48). Ülkemizde inkontinans görülme sıklığı konusunda sağlıklı bilgiler olmamasına karşın, paritenin inkontinans 11 risk faktörü olması nedeniyle ülkemizde parite nedeniyle inkontinansın daha sık rastlanılan bir sorun olduğu tahmin edilmektedir (54). Üriner inkontinans, görünüşleri sağlıklı olan insanlarda, özellikle de kadınlarda sık rastlanan bir durumdur (13, 48). Üriner inkontinans insidansı yaşla birlikte artmaktadır. Ancak, kadınlarda sık rastlanan bu durum yaşlanmanın normal bir parçası veya menopozun doğal bir sorunu olarak kabul edilmemelidir (60, 69, 77). Hayatı tehlikeye sokan bir problem olmayan üriner inkontinans, yaşanan ıslaklığa bağlı irritasyon, enfeksiyon, fekal inkontinans, düşmeler ve immobilite risklerini artırmakta ve kişisel hijyeni etkilemektedir. Bu nedenlere bağlı olarak kadınlarda rahatsızlık ve depresyona kadar varan çeşitli ruhsal sorunlara da yol açabilmektedir (38, 42, 69). Kadınlar bu rahatsızlıktan dolayı kendilerine olan güvenlerini yitirmekte, kendilerini bir başkasına bağımlı olarak görmekte, sosyal ve fiziksel aktivitelerini ve sıvı alımlarını kısıtlamaktadırlar. Ayrıca üriner inkontinanslı kadınların ev içi ve iş faaliyetleri ve cinsel yaşamları da olumsuz yönde etkilenmektedir (48, 54). Arslan’ın (1999) yaptığı araştırmada, idrar kaçırma nedeniyle kadınların % 30 oranında hobilerinin, % 41–100 oranında tatil, aile ve sosyal yaşamlarının etkilendiği belirtilmektedir (10). Öztaç Özerdoğan’ın (2003) araştırmasında; üriner inkontinans yaşam kalitesi ölçeğine göre üriner inkontinans yaşayan kadınların, yaşam kalitesinin en olumsuz etkilendiği alanın sosyal izolasyon olduğu, daha sonra davranışların sınırlanması ve psiko-sosyal etkilenmenin olduğu belirtilmektedir (66). Kadınların yaşam kalitesini etkileyen üriner inkontinansın gelişiminde yaş ve cinsiyet, seks hormonları, ırk, doğum, sigara, obesite, kronik konstipasyon, abdominal tümörler, histerektomi, radyoterapi, üriner sistem enfeksiyonu, sekonder spinal kord yaralanmaları gibi pek çok risk faktörünün rol oynadığı belirtilmektedir 12 (47, 48). Üriner inkontinansın gelişiminde; genital prolapsus ve üriner inkontinansın birlikte olmasının yanı sıra kontinent ve inkontinent kadınların bağ dokusu farklılığının dikkat çekici olduğu belirtilmektedir (48). Stres durumlarında kadın üretrasının etkili kapanması, organlara bağlanmış olan farklı anatomik yapıların işlevselliğine dayanır. Fonksiyonel yönden bu yapıların en önemlisi subüretral vajinal duvar, puboüretral ligamentler, pubokoksigeal kaslar ve paraüretral bağ dokularıdır. Tüm bu yapıların temel dokusu “bağ doku” dur. Bu nedenle özellikle adı geçen yapıları birbirine ve üretraya bağlayan paraüretral bağ dokudaki kusurlar; etkisiz üretral kapanmaya neden olmaktadır. Bundan dolayı kadınlarda kusurlu bağ dokusunun kendisi ile ve/veya adı geçen yapıların bağlarının kesilmesi ile üriner inkontinans gelişebilir. Böylece üretra stres durumlarında kapanamayacaktır (79). Ülkemizde inkontinans görülme sıklığı konusunda sağlıklı bilgiler olmamasının yanı sıra üriner inkontinans prevelansını belirlemeye yönelik yapılmış az sayıda çalışma bulunmaktadır (48). Bu yapılan az sayıdaki çalışmalar içerisinde bağ dokusu risk faktörüne yönelik olarak kadınlarda üriner inkontinansla ilgili çalışmanın yapılmamış olması konuya olan ilgiyi yoğunlaştırmaktadır. Yapılan araştırmalar prolapsus ve stres inkontinansı olan nulliparların kollojen yapısında bir defekt olabileceğini ortaya koymaktadır. Kızılkaya’nın (2002) belirttiği gibi, Landon ve Smith stres inkontinanslı kadınların karın duvarı kollajen yapısının kontinentlere göre daha sert yapıda olduğunu, Sayar ve ark. stres inkontinanslı kadınlarda pubovezikal fasiadaki kollajen fibrinlerin anormal çapraz bağlar nedeniyle daha zayıf yapıda olduğunu belirtmektedir (48). Tip I kollajen kalın ve sert fibrinlerden, Tip III kollajen ince, zayıf ve izole fibrinlerden oluşmaktadır. Kızılkaya’nın belirttiği gibi (2002), Keane ve ark.’nın 13 yaptığı nullipar ve stres inkontinaslı 30 hastanın periüretral biyopsi örnekleri incelemesinde, Tip I kollajenin Tip III kollajene göre daha az olduğu ve aynı zamanda genel kollajen miktarının da düşük olduğu belirtilmektedir (48). Kızılkaya ve ark. (1999) tarafından kadınlarda stres üriner inkontinansta risk faktörlerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmada bağ dokusu yetmezliği oranının deney grubunda % 27.8, kontrol grubunda % 16.7 oranında olduğu belirtilmektedir (47). Araştırmanın Konusu (Problem) Üriner inkontinans yakınması olan romatoid artritli kadınlarda Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizlerinden hangisi üriner inkontinansın şiddetini azaltmada daha etkili bir yöntemdir? Alt Problemler 1. Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinan prevelansı nedir? 2. Üriner inkontinans yakınması olan romatoid artritli kadınlarda Kegel Egzersizleri inkontinansın şiddetini azaltmada etkili bir yöntem midir? 3. Üriner inkontinans yakınması olan romatoid artritli kadınlarda Mesane Eğitimi inkontinansın şiddetini azaltmada etkili bir yöntem midir? 14 1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI Üriner inkontinans kadın sağlığı sorunları içerisinde yer alan önemli bir sağlık problemidir ve kadının yaşamında psikolojik, sosyal, davranışsal, vb. birçok değişiklikleri de beraberinde getirmektedir. Bağ dokusu hastalığı olan kadınlarda üriner inkontinans yakınmalarının varlığı kadın sağlığı probleminin önemini daha da artırmaktadır. Bu araştırmada, üriner inkontinans olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitimi ve Kegel egzersizlerinin etkinliğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. 1.3. HİPOTEZLER H1: Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans prevelansı yüksektir. H2: Mesane Eğitimi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini azaltır. H3: Kegel Egzersizi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini azaltır. H4: Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi uygulayan kadınlarda üriner inkontinansın şiddeti hiç eğitim almayan kadınlara göre daha azdır. 15 1.4. SAYILTILAR 1. İnkontinans Şiddet İndeksinin üriner inkontinans yakınmasının şiddetini belirlemede etkili olduğu varsayılmaktadır. 2. Katz Bağımsızlık İndeksinin romatoid artritli hastaların fonksiyonel durumunu belirlemede etkili olduğu varsayılmaktadır. 1.5. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ Kadınların idrar kaçırmayı, ileri yaş kadına özgü bir durum olarak algıladıkları, utanıp mahcup oldukları, önemsenmeyeceği kuşkusu yaşadıkları ve bakım sağlayıcılarına idrar kaçırma yakınmalarını ifade etmekte güçlük çektikleri ve asla söz etmedikleri düşünülmektedir (20, 52, 69). Bunun sonucu olarak üriner inkontinansın bütün ülkelerde ve kültürlerde, rapor edilemeyen ve utanılan bir durum olarak algılandığı ve insanların hala mesane eğitimi ve Kegel egzersizi gibi davranışsal tedavi yöntemlerinden haberdar olmadıkları düşünülmektedir (79). Üriner inkontinans kadın sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve aynı zamanda çözümlenmesi mümkün olan bir yakınmadır. Ancak, bağ dokusu hastalıklarının en sık görülen türü olan romatoid artritli hastalarda üriner inkontinans ele alınması gereken öncelikli problem niteliği taşımaktadır. Romatoid artritle mücadele, hastaların tüm zamanını almakta ve üriner inkontinans yakınmasının hastalar açısından öncelikli olamayacağı düşünülmektedir. Yurt dışında bağ dokusu hastalığı olan kadınlarda üriner inkontinansa yönelik çalışmaların çok kısıtlı olması ve ülkemizde de konuyla ilgili yapılan çalışmanın olmaması araştırma konusunun önemini daha da artırmaktadır. 16 1.6. SINIRLILIKLAR Araştırma; • Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarla, • Sisteminin ve ekibinin çok iyi oturmuş olması ve hasta sayısının yüksek olması nedeniyle, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Polikliniği Romatoloji Bölümüyle sınırlandırıldı. 1.7. TANIMLAR Frequency: Çok sık idrara çıkma olarak tanımlanır. İnkontinans: Mesane ve bağırsak kontrolünün kaybı veya dışkı ya da idrar kaçırmadır. Kontinans: Mesane ve bağırsak kontrolünü yapabilme veya dışkı ya da idrar tutabilmedir. Miks İnkontinans: Stres ve urge inkontinansın birleşimidir. Noktüri: Geceleri idrara çıkmak için bir defadan fazla uyanma durumudur. Stres İnkontinans: Hapşırma, öksürme, efor ile istemsiz idrar kaybıdır. Urge İnkontinans: Şiddetli idrar yapma isteği ile birlikte istemsiz idrar kaçırmadır. Urgency: Ani ve aşırı idrar yapma hissi ya da idrara sıkışmadır. Üriner inkontinans: Mesane fonksiyon kaybıdır (1). 17 1.8. GENEL BİLGİLER 1.8.1. ALT ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ 1.8.1.1. Alt Üriner Sistem Anatomisi Alt üriner sistemin anatomisinde (48); • Üreterler, • Mesane (vesica ürinaria) ve • Üretra yer almaktadır. Üreterler alt üriner sistemde yer almadığı halde, ilişkisi nedeniyle ele alınmalıdır. Üreterler renal pelvis ile mesane arasında uzanan oluşumlardır ve mesanenin fundus duvarına ulaştıktan sonra Trigonum’un ön köşelerine açılır. Mesane (vesica ürinaria); boşken yassı, distansiyon halinde küre biçiminde aktif, kontraktil ve içi boş musküler bir organdır. Mesane mukoza, kas (detrüsör) ve seroza tabakalarından, Detrüsör ise birbirine girift düz kas demetlerinden oluşur. Detrüsör kasının mesanenin dolumu süresince istem dışı kontraksiyon olmadan inaktif kalması gereklidir (48). Trigon (Trigonum Vesicae): Mesane tabanında, iki üreteral orifis ve internal üretral orifis arasında üçgen bir yapıdır. Trigon; yüzeyel katman ve derin katman olmak üzere iki kas katmanından meydana gelir. Trigonun başlıca görevleri (48): • İdrarın depolanması sırasında mesaneden idrar çıkışını önlemek • İdrarın boşalması sırasında huni biçimini alarak mesanenin etkin olarak boşaltımını kolaylaştırmak • İdrarın boşalması sırasında veziko-üretral reflüye engel olmaktır. 18 Mesane (Vesica) boynu: Üç katman halinde düz kaslardan oluşur. Sfinkter yapısı yoktur, ancak doku tonüsünü yükselterek mesaneden idrar kaçışını önler, detrüsör kasılırsa mesane boynu gevşer ve açılır (12, 48). Kadın üretrası mesaneden çıkarak vajinal açıklığın üzerinden vestibula açılan oluşumdur. Normalde, üretra ile mesane arkasının oluşturduğu açı 90o - 120o’dir. Üretral eğim açısı (inklinisyon) 30o’dir. Bu açıların değişmesi anatomik desteğin bozulduğunu göstermektedir. Üretra ve mesane boynunun destek mekanizması (48); • Pubo-üretral ligamentler • Ürogenital diyafragma • Pelvic diyafragma (levator ani) kaslarının karşılıklı faaliyetleri ile sağlanmaktadır. Bu destek dokulardaki bir defekt ile üretra hipermobilitesi, sistosel ve anatomik stres inkontinans meydana gelmektedir (48). Pelvik taban ve destek dokuları: Pelvik tabandaki her sistem (üriner, genital, intestinal sistem) pelvisi geçerek, kendisine ait çıkıştan dışarıya açılır. Bu nedenle bu sistemler fonksiyonel ve anatomik destek olarak birbirleriyle karmaşık bir şekilde bağlıdırlar. Pelvik tabanın çizgili kasları fasiyal bağlantıları ile birlikte; • Pelvik organların yer değiştirmelerini engellemek, • Kontrolü sürdürmek ve • Boşaltım aktivitelerini kontrol etmek için bir pelvik “ekosistem” halinde çalışırlar (48). 19 Pelvik taban kasları, değişen şartlara cevap vermek amacıyla gerginlikleri ayarlayarak dinamik bir destek sağlarlar. Pelvik taban kasları, üriner ve fekal kontrolü sürdürmek için kasılır, mesane ve barsakların boşalmasına izin vermek için gevşerler (12, 48). Levator ani (pelvis taban kaslarının çoğu için kullanılan geniş terim); diyafragmatik (iliococygeus) ve daha önemli olan pubovisseral (pubococygeus) kısımdan oluşur. Diyafragmatik kısım pelvis yan duvarlarından başlar, ince kas yapraklarından oluşur ve rektum arkasında raphe (birleşme noktası) ye yapışır. Pubovisseral kısım, pubik kemikten başlayıp vajina ve rektumun yan duvarlarına bağlanan kalın, U / hamak şeklinde kas bandından oluşur. Pubovisseral kas kasıldığında rektum, vajina ve üretrayı öne pubik kemiğe doğru çeker ve pelvik organların lümenlerini sıkıştırır. Bu kontraktile özelliği üriner ve fekal kontrolü sağlamada çok önemlidir. Pubovisseral kasın medial kısımları lateralde vajinal duvarı çevreleyen endopelvik fasia örgüsüne bağlanırlar. Bu kas kısmı (puborektalis) tonik olarak kasılan tip I (yavaş kasılan) lifleri içerir. Bu baseline kas aktivitesi üretraya sürekli elastik destek sağlar. Tip II (hızlı kasılan) lifler ise pubovisseral kasın karın içi basıncındaki hızlı değişikliklere (öksürme, hapşurma) çabuk cevap vermesini ve bu durumlarda üretral kapalılığın sürdürülmesini sağlar (12, 48). Pelvik Ligamentler: Ligamentler uzun süre destek sürdürmede uygun değildirler. Çünkü fibröz doku sürekli gerilmeye maruz kaldığında uzayarak normal anatomisini kaybeder. Ligamentlerin asıl fonksiyonu, kas aktivitesince desteklenen yapıları yerlerinde tutmaktır. Pelvik ligamentler ve endopelvik fasya, uterus ve vajinayı pelvis yan duvarlarına bağlamakta ve pelvik taban kasları tarafından desteklenmesini sağlamaktadır (48). 20 Bağ Dokusu: Vücudun yapıştırıcısı olan bağ dokusu yetersiz olursa kas desteği zayıflar. Çünkü destek için gerekli bağlantılar yeterli olmaz. Çalışmalar, bağ dokusu defektlerinin prolapsus vb. durumlara neden olan önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. Stres inkontinanslı kadınların fasyasında hem kollajen içeriğin hem de kollajen gücün azalmış olabileceği düşünülmektedir (48). 1.8.1.2. Alt Üriner Sistem Fizyolojisi Alt üriner sistemin nörolojik kontrolü, merkezi sinir sisteminin kontrolü altında periferik, somatik ve otonom sinir sistemlerini de içine alan lokal inervasyon ile olmaktadır. Bu sistem, otonom sinir sistemi tarafından inerve edilmesine rağmen istemli kortikal kontrol altında çalışan nadir organlardan oluşmuştur (12, 30, 48, 74). Otonomik sinir sistemi sempatik ve parasempatik bölümlere sahiptir. Otonom sinir sisteminde sempatik lifler; α ve β adrenerjik reseptörler ile aktive olurlar. α adrenerjik reseptörler düz kaslarda kontraksiyon, β adrenerjik reseptörler ise düz kaslarda relaksasyon sağlar (12, 26, 48). Sempatik sinir sistemi mesane ve üretrayı inerve eder. Trigon, mesane boynu ve üretrada yoğun bulunan α adrenerjik reseptörler kontraksiyon sağlarken, detrüsörde bulunan β adrenerjik reseptörler gevşemeye neden olurlar. Böylece sempatik sinir sistemi β adrenerjik reseptörler aracılığıyla mesanenin dolum fazını kolaylaştırır (12, 26). Parasempatik sinir sistemi mesane ve üretrayı pelvik sinir aracılığıyla inerve eder. Parasempatik lifler uyarılara duyarlı detrusör ve üretradaki düz kasları gevşeterek mesanenin boşalma fonksiyonunu kontrol eder (48). Mesane bir β adrenerjik, üretra ise bir α adrenerjik organdır. 21 Somatik sinir sistemi pelvik taban ve eksternal üretral sfinkerin inervasyonunu sağlar. Bu fonksiyon afferent ve efferent sinir dalları olan N. Pudendus ile sağlanır (48). Spinal kord mesane, pelvis, periüretral ve anal sfinkter çizgili kasların motor innervasyonunu sağlar. Spinal kordun sakral S2-4 segmentinde spinal işeme merkezi bulunur. İşeme refleks merkezinin bu bölge olduğu düşünülmektedir (48). 1.8.2. KONTİNANS MEKANİZMASI Kontinans, miksyonun istemli olarak gerçekleştirildiği dönemlerde idrarını mesanede tutabilme yeteneğidir. Kontinans mekanizması, abdominal basıncın artışı sırasında üretranın pasif ve aktif kapanmasını kapsar. Pasif kapanma mekanizması temel olarak intraabdominal basıncın mesaneye ve proksimal üretraya ani aktarımını kapsar ve üriner kontinansta rolü büyüktür (11, 22). Aktif kapanma mekanizması üç temel klinik bulgu üzerine oturtulur (22): • Üretral basınç öksürmeden önce artar • Öksürme sırasında artan üretral basınç, mesane basıncındaki artışı geçer • Öksürme boyunca üretral kapanma basıncı, bilateral pudental sinir bloğuyla önemli derecede azalır. Kontinans, idrarın depolanması sırasında mesane basıncının düşük üretral basıncın yüksek tutulması ile başarılır ve bu aşamada mesane içi basınç minimal düzeyde tutulur (11). Kontinans mekanizması idrarı depolama fonksiyonu ve idrarı boşaltma fonksiyonu olmak üzere iki önemli aşama ile gerçekleştirilir (48). 22 Mesanenin bu fizyolojik uyum yeteneği mesane duvarındaki bağ dokusunun yapısı ve kaslarının elastik özellikleri ile sağlanır. Mesane duvarı anormalliklerinde idrar kaçırma ya da idrar yapmada fonksiyon bozukluğu görülebilir. İdrarın Depolanması Sırasında; Mesanede idrarın toplanması, tutulması, uygun zamanda ve yerde dışarı atılması mesane-üretra ünitesinin birbirine karşıt ama tam uyum içindeki fonksiyonları ile yürütülür. Biri kontrakte olunca diğeri refleks yollarla gevşer. • İdrar mesanede 200 ml’ye ulaşınca ilk idrar yapma hissi uyanır • İdrar hacmi 400–500 ml’ye ulaşınca mesane, maksimum kapasite sınırına ulaşır fakat yine de mesane basıncı üretra iç basıncından (10 cm H2O) düşüktür • Mesanedeki gerginlik ve dolgunluk hissi, detrüsörde kontraksiyon sağlar (8, 11, 48). İdrarın Boşaltılması Sırasında; • Diyafram ve karın kasları kasılır. Karın içi basınç yükselirken pelvik taban ve üretral çizgili kaslar gevşer ve üretra içi basınç düşer • Detrüsör kontraksiyonu ile mesane içi basınç artar • Detrüsör ile birlikte üretral düz (longitudinal) kaslar da kasılarak üretranın kısalıp genişlemesini sağlar • Mesane boynu ve proksimal üretra hafif aşağı iner • Mesane üretra aksına doğru eğilir, üretrovezikal açı düzleşir ve idrar akışı başlar (8, 11, 48). 23 1.8.3. ÜRİNER İNKONTİNANSIN EPİDEMİYOLOJİSİ Uluslararası Kontinans Kuruluşunun tanımına göre üriner inkontinans; hasta veya ailesi tarafından belirtilen, istemsiz idrar kaybıyla karakterize, objektif olarak gözlenebilen ve gerçekten kanıtlanabilen sosyal ve hijyenik bir problemdir (1, 48, 53). İdrar inkontinansı görünüşleri sağlıklı olan insanlarda, özellikle kadınlarda sık rastlanılan bir durumdur (1, 48, 77). Üriner inkontinans yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, medikal olduğu kadar sosyal bir problemdir. Aslan’nın 1999 yılında yaptığı çalışmada, kadınların % 30’unun idrar kaçırma nedeniyle hobilerinin, % 41–100 oranında da tatil, aile ve sosyal yaşamlarının etkilendiği belirtilmektedir (9). Ülkemizde inkontinans görülme sıklığı konusunda sağlıklı bilgiler olmamasına karşın paritenin inkontinans risk faktörü olması nedeniyle, daha sık rastlanılan bir sorun olduğu tahmin edilmektedir. Kızılkaya’nın belirttiğine göre (2002); Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün (NIH) raporlarına göre Amerika’da yaklaşık on milyon kişinin üriner inkontinans yakınması olduğu, İngiltere’de yapılan çalışmalarda kadınlarda inkontinans prevelansının % 40.0 olduğu belirtilmektedir (48). İnkontinans prevalansını belirten tek ve kesin bir değer bulunmamakla birlikte genel olarak % 14–49 arasında değişmektedir (49). Bu da prevalans konusunda veri toplamanın zor olmasından kaynaklanmaktadır. Avrupalı birçok araştırmacı inkontinans prevalansının % 17–51 arasında olduğunu belirtmektedirler (48, 77). Türk toplumunda 1990 yılından sonra yapılan çalışmalarda, prevalans değerlerinin öncekilerine göre yükselmeye başladığı ve değişik yaş gruplarına göre farklılık gösterdiği belirtilmektedir. Gruplara göre prevalans oranlarının değişmesi genelleme yapmayı zorlaştırmaktadır (48). 24 Türk toplumunda, üriner inkontinansa yönelik prevalans çalışmaları sınırlı sayıda bulunmaktadır. Coşkun ve arkadaşlarının 1997 yılında Kuştepe’de yaptıkları epidemiyolojik çalışmada kadınlarda inkontinans prevelans değerleri 25–34 yaş aralığında % 23.4, 35–44 yaş aralığında % 23.9, 45–59 yaş aralığında % 23.6, 60 yaş ve üzerinde ise % 17.0 olarak belirtilmektedir (26). Turan ve ark.’nın (1996) 1250 Türk kadınıyla yaptıkları çalışmada 307 kadının % 24.5 oranıyla istem dışı idrar kaçırma yakınması yaşadığı, inkontinanslı kadınların % 50.0’sinden fazlasının haftada en az bir kere , % 27.0’sinin günde bir kere, % 21.0’inin ise elbiselerini değiştirecek ölçüde idrar kaçırma yakınması yaşadığı, ayrıca üriner inkontinans prevelansının en düşük 18–29 yaş grubunda % 12.0, en yüksek 40–44 yaş grubunda % 29.0 olduğu belirtilmektedir (78). Demirci ve Kızılkaya’nın (1998) 1020 postmenoposal kadın üzerinde yürüttükleri çalışmada, % 56.4’ünün arasıra idrar kaçırdıkları, % 37.0’sinin ayda iki kez veya daha sık idrar kaçırdıkları, % 42.3’ünün stres inkontinans, % 19.3’ünün urge inkontinans ve % 38.4’ünün miks inkontinans yakınmasının olduğu belirtilmektedir (31). 1.8.4. ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLERİ 1. Yaş ve Cinsiyet: Üriner inkontinans kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür ve yaşla birlikte prevalans oranları yükselir (12, 26, 48, 58). 2. Seks Hormonları: Menopozal dönemde östrojen yetmezliği sonucu alt üriner sistemde gelişen atrofik değişiklikler kontinansı olumsuz etkilemektedir. Gebelikte hormonal değişiklikler nedeniyle inkontinans artmaktadır. Gebelik alt üriner sistem yakınmalarının oldukça sık görüldüğü bir dönemdir (48). Gebelikte 25 ortaya çıkan inkontinans genellikle doğumdan sonraki haftalarda kaybolmaktadır. Ancak, kalıcı inkontinans gelişme olasılığı da vardır (26, 48). 3. Irk: Üriner inkontinans prevalansı zenci, eskimo ve Doğulu kadınlarda, beyaz kadınlara oranla daha düşüktür. Bu kadınların pelvik taban kaslarının ve ligamentlerin beyaz kadınlara göre daha güçlü olduğu düşünülmektedir (26, 48). 4. Doğum: Doğumun pelvik taban kaslarını zayıflattığı ve özellikle stres inkonsitans insidansını artırdığı tespit edilmiştir. Prevalans nulliparlarda multiparlara oranla daha düşük bulunmuştur (26, 48). Yüksek doğum kilosunun da üriner inkontinans insidansını artırdığı belirtilmektedir (21, 35, 55, 67). 5. Sigara, Obesite ve Kronik Konstipasyon: İntraabdominal basıncın kronik olarak artışına sebep olan her durum, üriner inkonsitansın oluşması ve ağırlaşması için risk oluşturur. Çalışmalar, BKİ yüksek olan kadınlarda düzenli inkontinans yakınmalarının olduğunu, kilo alımıyla artan inkontinans yakınmalarının kilo kaybıyla azaldığını göstermektedir. Günde bir paketten fazla sigara içen kadınlarda stres inkontinans riski beş kez artar. Nedeni ise sigaraya bağlı kronik öksürük olması, kollajen sentezi, kan damarları ve östrojen seviyeleri üzerine olumsuz etkileri ile açıklanmaktadır (18, 26, 47, 48). 6. Abdominal Tümörler: İntravezikal basıncı arttırarak sfinkter kontrolü zorlaştırıcı rolü vardır (48). 7. Histerektomi: Genellikle inkontinans, operasyonun bir yan etkisi olarak ortaya çıkar. Histerektomi esnasında oluşan kas ve fasya hasarları, pelvik sinir zedelenmeleri ve östrojen eksikliği nedenler arasındadır. Prolapsus ve anterior onarım için de aynı durum söz konusudur (48, 55). 26 8. Radyoterapi: Radyoterapi sonucu fibrotik mesane hasarı veya mesanenin aşırı duyarlı hale dönüşmesiyle hastaların yaklaşık % 50’sinde frequency, urgency gelişmektedir (48). 9. Üriner Sistem Enfeksiyonu: Diabetik nefropati, üriner sistem yapı ve üriner sistem fonksiyon bozuklukları, uzun süreli kateterizasyon; ağır ve tekrarlayan üriner enfeksiyonlara neden olur. Enfeksiyonun oluşturduğu mukozal inflamasyon istemsiz detrüsör kontraksiyonlarına yol açar ve endotoksinlerin alfa adrenerjik etkisi ile üretral sfinkterik yetmezlik gelişir (48, 66). 10. Sekonder Spinal Kord Yaralanmaları: Sekonder spinal kord yaralanmalarına bağlı üriner disfonksiyon gelişebilir. En çok detrüsör instabilitesi görülmektedir. Genç hastalarda multipl skleroz ve spinal kord yaralanmaları gibi dejeneratif durumlar inkontinans nedenleri arasında ön sıralarda yer almaktadır. Nörolojik bir problem olan Alzheimer Hastalığı da bu gruba dahil edilmelidir (12, 48). 11. Bağ Dokusu: Tip I kollajen kalın ve sert fibrinlerden, Tip III kollajen ince, zayıf ve izole fibrinlerden oluşmaktadır. Kollajenlerin dağılımı ve miktarının kontinans mekanizmasında etkili olduğu düşünülmektedir (48). Kızılkaya’nın belirttiğine göre; yapılan çalışmalardan üriner inkontinansın risk faktörlerine ve bunları önlemeye odaklanılması gerektiği sonucuna varıldığı, birçok araştırmacının özellikle küçük çapta yapılan prevalans çalışmalarına ihtiyaç olmadığını belirttiği ve üriner inkontinansa yönelik tedavi modellerinin geliştirilmesi, iyileştirilmesi ve risk faktörlerinin önlenmesi gibi konular üzerinde durulması gerekmektedir (48). 27 1.8.5 ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİ Üriner inkontinans hastalık değil bir belirtidir. Bu sorunun altında yatan bir ya da birden çok neden olabilir. Tedavi ve bakımı ise inkontinansın tipine ve nedenlerine bağlı olarak değişmektedir (12, 48). Bebek bezi anlamına gelen DIAPPERS kısaltmasıyla üriner inkontinansın olası nedenleri belirtilmektedir (33): • Delirium or confusional state: Delirium ya da konfüzyon durumu • Infection: Enfeksiyon – Üriner (semptomatik) • Atrophic urethritis or vaginitis: Atrofik üretritis ya da vajinitis • Pharmacaceuticals: İlaçlar • Psychological disorder: Psikolojik nedenler (özellikle şiddetli depresyon) • Excessive urine output: Aşırı idrar üretimi (Hiperglisemi, konjestif kalp yetmezliği durumlarında) • Retricted mobility: Mobilitede sınırlama • Stool impaction: Fekal tıkaç Üriner inkontinans tipleri belirtilerine göre (12, 48); • Stres üriner inkontinans • Urge inkontinans • Foksiyonel inkontinans • Miks inkontinans • Overflow inkontinans • Refleks inkontinans şeklinde sınıflandırılmaktadır. 28 1.8.5.1 Stres Üriner İnkontinans İnkontinansın en yaygın tipi olan SUİ, kadınlarda istemsiz idrar kaçırmanın en sık rastlanan nedenlerinden bir tanesidir (22, 40, 48). Uluslararası Kontinans Derneği tarafından stres inkontinans; belirti olarak “hapşırma, öksürme durumunda karın içi basıncın artışına bağlı olarak istemsiz idrar kaybı” ve bulgu olarak “hapşırma, öksürme, efor ve egzersiz anıyla uyumlu olarak üretradan istemsiz idrar kaybı görülmesi” olarak tanımlanmaktadır (1, 20). Bu idrar kaybı ani olarak, stresle beraber ve genellikle hiçbir uyarı vermeden gerçekleşir. Stres Uriner Iinkontinans’in primer etiyolojik faktörü, kas, sinir ve bağ doku yaralanmalarının birleşimi olan vajinal doğumdur (22, 48, 74). Vajinal doğumun tek başına SUİ için en önemli risk faktörü olduğu belirtilmektedir (64). SUİ, mesane tabanı ve üretrayı destekleyen pelvik taban kaslarındaki ve dokulardaki gevşeme ve intrinsik sfinkter yetmezliği nedeniyle oluşur. İntrinsik sfinkter yetmezliği üretral hipermobilite ve üretral sfinkterin kötü işlev görmesi anlamına gelir (48). SUİ, gülme, öksürme, hapşırma, öne eğilme, ağır eşya kaldırma gibi durumlarda karın içi basıncın yükselmesiyle detrüsör fonksiyonu olmaksızın mesane içi basıncın üretra içi basıncı aşmasıyla oluşan istemsiz idrar kaçırmadır. Genellikle kaçırılan idrar miktarı azdır (11, 48). 1.8.5.2 Urge İnkontinans Sıkışma tipi idrar kaçırma olarak da bilinir. Şiddetli idrar yapma isteği ile birlikte istemsiz idrar kaçırmadır. İstemsiz detrüsör instabilitesi/kontraksiyonu sonucu olur. Genellikle tuvalete gidene kadar idrar kaçırılır. Ciddi miktarda idrar kaybolur. Mesaneyi irrite edici enfeksiyonlar, cerrahi girişimler, serebrovasküler 29 sorunlar ile diüretik kullanımına bağlı olabilir. Stres inkontinanstan sonra en sık görülen inkontinans tipidir (48, 74). Uluslararası kontinans derneğinin tanımına göre sıkışma hissinden hemen önce ya da sıkışma ile birlikte oluşan istemsiz idrar kaybı olarak tanımlanmaktadır (1, 48). Uluslararası Kontinans Derneği herhangi bir nörolojik bozukluğa bağlı olmadan gelişen urge inkontinans için “idiyopatik detrüsör aktivitesi”, nörolojik varlığında bozukluklar ise “nörojenik sonucu detrüsör gelişen aktivitesi” mesane kontraksiyonlarının terimlerinin kullanılmasını önermektedir (1, 48). Detrüsörün hiperaktivitesi sonucu mesane içindeki idrar miktarı yeterli düzeye ulaşmadan istem dışı kontraksiyonlar sonucu sıkışma tipi inkontinans tablosu oluşabilir. Kaçırılan idrar miktarı stres inkontinans tipine kıyasla daha fazladır (13, 48). Pek çok kadın urge inkontinanstan çok urgency (ani idrar yapma hissi) ve frequencyden (sık idrara çıkma) yakınmaktadırlar. Bu yakınmaların 1/3’i urge inkontinansa neden olurken, 2/3’si kuru kalmaktadır (1, 48). 1.8.5.3 Fonksiyonel İnkontinans Fiziksel ya da bilişsel fonksiyonlarda bozulma gibi tıbbi olarak iyileşebilir durumlar nedeniyle geçici olarak ortaya çıkan, alt üriner sistem dışındaki faktörler nedeniyle oluşan idrar kaybıdır. Delirium gibi akut konfüzyonlar, enfeksiyon, atrofik, üretrit ve vajinit, farmakolojik ajanlar, diabet, hiperkalsemi veya aşırı sıvı alımına bağlı aşırı idrar yapma, artrit veya yürüme zorluğu nedeniyle hareket sınırlılığı olması ve konstipasyon fonksiyonel inkontinansa neden olmaktadır (48). 30 Fonksiyonel inkontinans, hastanede yatan yaşlılarda ortalama % 50 oranında görülmekte, tedavi edilirse hastaların çoğu kontinant olabilmektedir (33). 1.8.5.4 Miks İnkontinans Stres ve urge inkontinans veya urge ve fonksiyonel inkontinans belirtilerinin birlikte görüldüğü inkontinans tipidir. Stres ve urge inkontinansın belirtileri sfinkter, mesane, nöromüsküler ve zihinsel olabilir. Üriner inkontinanslı hastaların en azından 1/3’i miks inkontinaslıdır. Bu miks inkontinansda detrusor sensori motor kontrolünde ve sfinkter mekanizmasında fonksiyon bozukluğu görülür. Hem stres hem de urge inkontinansın bileşenlerinin nedenleri miks inkontinansın da nedenleri olarak düşünülebilir (74). Üriner inkontinansın farklı derecelerindeki birçok hastada stres, urge ve miks inkontinansın belirtileri görülür (74). 1.8.5.5 Overflow İnkontinans Mesanenin aşırı gerilmesiyle birlikte oluşan istemsiz idrar kaybıdır. Detrüsörde kasılma olmazken üretra overaktiftir. Mesane içi basıncın üretra içi basıncı geçmesiyle oluşur. Özellikle diabetes mellitus, multibıl skleroz gibi nörolojik bozukluk yapan hastalıklarda, mesanenin gevşemesini engelleyen (radyoterapi gibi) durumlarda veya sistosel gibi boşaltımı sınırlayan durumlarda görülür. Hastada, sıkışma hissi olmaksızın sık sık ya da sürekli damlamalar şeklinde idrar kaçırma vardır (48). 31 1.8.5.6 Refleks İnkontinans Diğer bir adıyla total veya devamlı inkontinans, herhangi bir uyarı ya da duyusal faktör olmaksızın meydana gelen idrar kaybıdır. Detrüsör kasılması ve/veya üretral relaksasyona bağlı istemsiz idrar kaçırmadır. Beyin tümörü, spinal kord yaralanmaları veya sinir sistemi ile üriner sistem arasındaki nörolojik iletiyi bozan cerrahi girişimler ve overflow inkontinans sonucu oluşabilir. Post miksiyonel ya da sürekli damla damla idrar kaçırma ve ciddi urgency yakınmaları görülür (48). Üriner inkontinans sorunuyla ilgili olarak frequency, urgency, noktüri ve overaktif mesane gibi terimler de sık kullanılmaktadır. Frequency: Çok sık idrara çıkma olarak tanımlanır. 24 saatte sekiz kezden daha fazla sayıda idrara çıkma durumudur. Uluslararası kontinans derneği frequency terimini kişinin yakınmasına neden olacak kadar sık idrara çıkması olarak tanımlamaktadır. Bu terim pollaküri olarak da bilinir (48). Urgency: Ani ve aşırı idrar yapma hissi ya da idrara sıkışma olarak tanımlanır. Erteleyememe durumu söz konusudur. Ağrı ya da ıslanma korkusuyla ani ve güçlü bir şekilde mesaneyi boşaltma isteği söz konusudur (48). Noktüri: Geceleri idrara çıkmak için bir kezden fazla uyanma durumudur. Uykusuzluk nedeniyle geceleri tuvalete gitme noktüri değildir (46). Overaktif Mesane (Overactive Bladder – OAB): Aşırı aktif mesane anlamına gelen “overaktif mesane” kavramı çoğunlukla iritatif mesane dolumu ve boşalmasını belirtmektedir. Aşırı aktif mesane; urge inkontinans olsun ya da olmasın frequency, urgency belirtilerini içeren tıbbi bir durumdur. Overaktif mesanesi olan kadınlarda çoğunlukla inkontinans yakınması görülmezken, sadece frequency ve urgency belirtileri kadınların yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkilemektedir. 32 Dünyada milyonlarca kişiyi etkilemesi ve kadınlarda erkeklerden daha fazla görülmesine rağmen yapılan çalışmaların sayısı oldukça sınırlı kalmaktadır. (48). 1.8.6 ÜRİNER İNKONTİNANSI DEĞERLENDİRİLMESİ OLAN HASTANIN Üriner inkontinansı olan hastanın detaylı ve dikkatli değerlendirilmesi; inkontinansın tanılanmasında ve uygun tedavisinin planlamasında ilk adımdır ve inkontinansla baş etmenin önemli adımı problemin doğru teşhisidir. Son yıllarda hemşireler inkontinans problemi yaşayan hastaların tanı ve tedavisinde, kontinansın sürdürülmesinde vazgeçilmez bir rol üstlenmişlerdir. Hemşireler bu değerlendirmede oldukça ideal bir konuma sahiptirler. Bu sadece gerekli becerilere sahip olduklarından değil aynı zamanda hastayla iyi bir diyalog kurabilmek için yeterli zamanlarının olmasından da kaynaklanmaktadır. Hasta bu yeterli zaman içerisinde duygusal problemini hemşireye tam olarak anlatabilmektedir (12, 48, 49, 74). Anamnez üriner inkontinanslı hastanın değerlendirmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Anamnezin hemşire tarafından alınması; hem hasta-hemşire ilişkisinin gelişmesini hem de gerekli bilgilerin alınmasını sağlayan en iyi yöntemdir. Anamnez alınırken (48, 49, 66); • Hastanın yaşı, medeni hali, evlilik yaşı, mesleği, • İnkontinansın süresi, başlangıç yaşı, gece-gündüz sıklığı, idrarını nasıl kaçırdığı, • Günlük idrar yapma sayısı, ped kullanma gereksinimi, • Stres inkontinans, urge inkontinans, yatak ıslatma, ayakta iken ıslatma, gece uykuda ıslatma, 33 • Frequency, dizüri, noktüri, hematüri ve süprapuik ağrı yakınmalarının varlığı, • Gebelik ve doğum sayısı, iri bebek varlığı, • İdrar kaçırmanın; psikolojik durumu ve cinsel ilişki ile ilişkisi, • İdrarını tutabilme yeteneği, gülme, öksürme veya hapşurma ile idrar kaçırma durumu, • İdrar sonunda damlama, mesanenin dolu olduğu hissi, • İdrar akışının iyi olup olmaması, idrar yapmada zorlanma, idrar retansiyonu, • Dizüri, miksiyon hissi, ıslatmanın farkında olup olmama, prolapsusu farketme, konstipasyon, dışkı kontrolü, • lomber Geçirilmiş operasyon üriner enfeksiyon, durumu, sistemik jinekolojik, (diabetus pelvik, mellitus), perineal, nörolojik, GIS rahatsızlığı durumu, cerrahi-medikal tedavi görme durumu, diğer sistemler için antihipertansif, antidepresan ve diüretik ilaç, hormon replasman terapisi (HRT), radyoterapi kullanma durumu, • Menarj-menopoz durumunu içeren detaylı bir tıbbi özgeçmiş sorgulanmalıdır. Üriner günlük üriner belirtileri değerlendirmede kullanılan güvenilir bir yöntemdir. Üriner günlük ya da mesane günlüğü hastanın inkontinans şeklini ve sıklığını objektif olarak değerlendirmek, pelvik egzersiz programı ve mesane eğitimi süresince sorunlardaki düzenlemeyi belirlemek için kullanılan kayıt formlarıdır. Üriner günlük, hastanın üç veya yedi gün süreyle sıvı alım miktar ve sıklığını, idrar yapma saatini, inkontinansın şekli ve sıklığını, o sırada yaptığı aktiviteyi saatleriyle kaydetmesini gerektirir. Böylelikle idrara sıklığı, günlük alınan sıvı miktarı ve kafein 34 vs. gibi türü, kaçırma ve zorunluluk sıklığı, bu sırada yaptığı işler, noktüri ve gece kaçırma durumunu değerlendirir. Her gün için yeni bir karta başlanır. Bir gün için gerektiğinde birden fazla kart kullanılabilir. Her bir durumun saati kaydedilir. Maksimum boşalım hacmi mesane kapasitesinin doğru hacmini verir. Günlük doldurulurken günde altı-sekiz bardak sıvı alması gerektiği belirtilir. Sıvı alım hacmi ve sıklığı aşırıysa not edilir. Hasta bir günde altı kezden fazla idrara çıkma durumu bildirdiğinde idrar yapma isteğini baskılaması, gece iki kezden fazla noktürü yaşayanlara ise akşam yemeğinden sonra sıvı kısıtlaması yapmaları ve kafein alımını sınırlandırmaları önerilir (48, 73). Fizik muayene ürogenital muayene, jinekolojik muayene (sistosel -hafif/geniş, rektosel, desensus -1./2./3. derece-), GIS muayenesi ve nörolojik muayeneden (mental durum, duyu ve motor fonksiyonlar) oluşmaktadır. Fizik muayene, inkontinansa neden olan faktörlerin belirlenmesinde yardımcı olur ve pelvik taban desteğinin değerlendirilmesi, kardiyovasküler, pelvik nöromüsküler ve genitoüriner fonksiyon muayenesini içerir. Abdominal muayene mesanenin palpasyonu, mesane globu ya da olabilecek bir kitleyi belirlemek açısından yararlıdır. Rektal muayene pelvik taban kaslarında relaksasyon, fekal tıkaç ve rektosel gibi durumları belirlemek açısından anlamlıdır. Jinekolojik muayene ile atrofik vajinit, sistosel, uterus prolapsusu ve pelvik taban kas tonüsü belirlenir. Pelvik taban kaslarını doğru olarak kasabilme durumu muayene ile anlaşılabilir. Nörolojik muayene ile de fonksiyonel inkontinansa yol açabilecek durumlar değerlendirilir (48, 73). Laboratuar bulguları üriner inkontinanslı hastayı değerlendirmede kullanılan veriler arasındadır. Üriner enfeksiyonu ve diyabeti ortaya koymak için idrar tahlili ve kültürü, poliüriye yol açabilecek durumları belirlemek için açlık kan şekeri ve serum kalsiyum düzeylerine, obstrüksiyon ve üriner retansiyon düşünüldüğünde böbrek 35 fonksiyon testlerine, ayrıca hemogram, sedimantasyon ve vajinal smear’a bakılır (48, 73). 1.8.7 DAVRANIŞSAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ Davranışsal tedavi yöntemleri her zaman tedavinin birinci basamağı olmalı ve hemen tüm hastalarda öncelikle denenmelidir. Ucuz, yan etkisinin olmayışı, evde iş yerinde ve klinikte kolay uygulanabilir yöntemler olması avantajlarıdır. Stres inkontinansta davranışsal tedavi yöntemleri oldukça önemlidir. Davranışsal tedavi yöntemlerinin uygulanışı sırasında hastanın tedaviye cevabını belirleyebilmek amacıyla üriner günlük, pelvik kas gücü değerlendirmesi ve inkontinansın yaşam kalitesine olan etkisinin değerlendirilmesi gereklidir. Etkili tedavinin belirlenmesi için inkontinansın belirtileri altında yatan nedenleri çok iyi belirlenmelidir. Böylece etkili tedavi yöntemi seçilebilir. Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizleri üriner inkontinansın davranışsal tedavisinde kullanılan temel, etkili iki yöntemdir (48, 70). 1.8.7.1 Mesane Eğitimi Basit ve ucuz bir tedavi şeklidir. Davranışsal tedaviler içerisinde birinci kademe tedavi şeklidir ve ilaç tedavisiyle birlikte kullanılabilir. Mesane eğitiminin ana karakteristikleri hasta eğitimi, programlı boşaltma ve pozitif güçlendirmedir. Terapinin amacı normal mesane fonksiyonunu sağlamaktır. Tedavinin başlıca hedefleri; • Sık idrar çıkmayı azaltma, • Mesane kapasitesini artırma, • İdrar yapma aciliyetini giderme, • İdrar yapma aralığını uzatma (üç-dört saate çıkarma) 36 İdrar çıkarma aralıklarının kademe kademe artırılması, mesane dolum hacminde bir artışa ve idrar yapma refleksinin MSS kontrolünü tekrar kazanmasına yardımcı olur. Mesane eğitiminde başarı oranı % 44- % 97 arasındadır (48, 83). Eğitim, altı haftalık ayakta tedavi programını kapsar. Hastaya bir hafta boyunca 30–60 dakikalık aralıklarla idrar yapması söylenir ve bir haftalık idrar yapma günlüğü oluşturulmuş olur. Şiddetle kendini tutamama durumu olsa da, hastaya, programı bozmamak için elinden geleni yapması söylenir. Kişinin toleransına göre her hafta 30 dk. aralıklarla idrar yapma aralıkları uzatılır. Hasta programı uygulamaya başladığı gün sabah kalkar kalkmaz mesaneyi tamamen boşaltır. İdrarı yapma zamanından önce idrar yapma ihtiyacı duyarsa baskılaması ve idrar yapma saatinde tuvalet ihtiyacı olmasa bile tuvalete gidip mesaneyi boşaltmayı denemesi söylenir. Her idrar yapma tedavi fişine kaydedilir. Programın durdurulması, idrar kaçırma, sızdırma, gece kaçırma durumları tedavi fişine kaydedilir. Tuvalete gitme ihtiyacının mesanenin dolmuş olması anlamına gelmediği ve bir süre sonra yatışacağı hastaya anlatılmalıdır. Hızlı hareket etme idrar kaçırmaları kolaylaştıracağından, tuvalete sakin ve yavaş yavaş gitmeleri tavsiye edilir (48, 83). 1.8.7.2 Kegel Egzersizi Arnold Kegel 1948 yılında pelvis taban egzersizini, stress inkontinans tedavisinde bir seçenek olarak tarif etmiştir. Genel olarak Kegel egzersizi diye adlandırılan pelvik taban egzersizi levator kasının tekrar eden kasılmasından oluşur ve hastaya hemşire veya hekim tarafından öğretilebilir (35, 36). 37 Pelvik taban kasları pelvik organ desteği sağlamada, bağırsak ve mesane kontinansında önemli rol üstlenirler. Pelvik taban kasına uygulanan egzersiz ise üriner inkontinans için standart bir tedavi yöntemidir (30, 36, 51). Egzersiz sırasında kasları yukarı doğru çekmesi ve aynı sürede serbest bırakması söylenir. Program kademe kademe artırılmalı ve düzenli olarak uygulanmalıdır. Egzersiz programları 10 sn.’lik pelvik kas kontraksiyonlarının 10 tekrarını gerektiren, günde üç oturumla başlamalıdır. Her 4 haftada bir 5 tekrarlama eklenmeli, ulaşılmak istenen son tekrarlama aralığı 35 olarak tanımlanır. Egzersiz sırasında karın, kalça ve uyluk kasları kasılmamalıdır. Her kontraksiyonda maximum çaba harcanmalıdır. Egzersizlere mesane boşaltılarak başlanır. İki kas kontraksiyonu arasında 10 sn.lik gevşeme süresi olmalıdır. Egzersiz tekrarlandıkça daha iyi öğrenilir (48, 70, 85). Pelvik taban egzersizleri stres inkontinansın tedavisinde 50 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Cochrone Kütüphanesinde sistematik bir derleme olarak verilen ve derlemesi yapılan 43 randomize kontrollü çalışmanın sentezinde pelvik taban kasları egzersizinin inkontinans tedavisinde etkili olduğu belirtilmekte (19), pelvis taban kaslarının kasılmasıyla idrar kaçağı önlenebilmektedir (52). Çünkü pelvis taban kaslarının kuvvetiyle fonksiyonu arasında kuvvetli bir korelasyon olup doğru orantılı olarak artmakta ya da azalmaktadır (16, 61). 1.8.8 BAĞ DOKUSU VE ROMATOİD ARTRİT Bağ dokusu; • Fibröz elementler (kollajen ve elastik fibrinler) ve • Protoglikojen içermektedir. 38 Fiberle kuvvetlendirilen yapışkan, elastik bileşiğe benzeyen bağ doku hücreleri, doku hacminin % 20’sini oluştururlar. Tip I ve tip III kollajenler temel olarak dokunun gerilmesinden sorumlu iken dokularda daha az miktarlarda bulunan diğer kollajenler büyük yapı ve diğer doku bölümleri arasında bağlayıcı elementler olarak görev yaparlar. Tip IX, XII ve XIV kollajenler fibrinlerle bağlanırlar. Tip IX kollajeni kıkırdakta, tip II kollajeni fibrinler boyunca bulunur. Tip XII ve tip XIV kollajenleri, öncelikle kıkırdak olmayan dokuda, tip I kollajen ise çoğunlukla fibrinler boyunca bulunurlar (79). Yaş, mekanik stres, hormonlar, enzimler ve inhibitörleri, büyüme faktörleri ve sitokinler gibi faktörler bağ dokusu metabolizmasının düzenlenmesinde etkilidirler. Kollajen değişimi, ilerleyen yaşla daha da yavaşlar. Kollajen yoğunluğu fertil yaşta değişmez fakat menopozdan sonra farklı organlarda artar (79). 1.8.8.1. Romatoid Artrit ve Tanımı Romatoid artrit bağ dokusu hastalıkları içerisinde en yüksek oranda görülen bir bağ doku hastalığıdır (34, 63). En yaygın enflamatuar artrit olan romatoid artrit kıkırdak ve kemiklerin kaybı, sinoviyal eklemlerin ilerleyici yıkımı ile karakterize kronik, sistemik, otoimmun bir hastalıktır (75). Romatoid artritle ilgili olarak son yıllarda yapılan birçok çalışmaya rağmen, hastalığın sebebi bilinmemektedir. Ancak, romatoid artritin genellikle bağışıklık sistemindeki bir bozukluk sonucunda ortaya çıktığı bilinmektedir. Romatoid artritte bu hücrelerin bir yerde yanlış ve aşırı reaksiyon vererek kendi eklem dokularına saldırması söz konusudur. Diğer bir deyişle, vücut eklem dokuları gibi kendisine ait olan dokuları tanıyamaz ve bağışıklık sistemi vücuttaki sağlıklı dokulara saldırarak 39 hasar verir. Bunun sonucunda eklemlerde iltihaplanma ve eklem hasarı meydana gelir. Sonuçta genetik yapının % 30-35 oranında, çevresel etkenlerin de % 65–70 oranında hastalığın mekanizmasında rol oynadığı düşünülmektedir (37, 39). 1.8.8.2. Romatoid Artrit ve İnsidansı Romatoid artritin dünyada görülme sıklığı % 0.5–1.0 arasında değişmektedir. ABD’de ise yaklaşık olarak 2.1 milyon kişinin romatoid artritli olduğu belirtilmektedir. Romatoid artritin kadınlardaki prevelansı erkeklerden 2 ile 4 kez daha fazla iken 60 yaşından sonra risk eşitlenmektedir. Daha çok 35 yaş hastalığı olarak bilinmekte olan romatoid artritin başlama yaşı genellikle 35–60 yaşlar arasında değişmekte, ancak daha erken yaşta da başlayabilmektedir (23, 37, 39, 68). 1.8.8.3. Romatoid Artrit ve Risk Faktörleri Romatoid artrite neden olan risk faktörleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Hastalık aynı aile içinde birden çok kişide görülmektedir. Örneğin, birinci derece akrabaları arasında bir romatoid artritli bulunan bir kişide romatoid artrit gelişme riski, genel topluma göre 16 kez daha fazla bulunmaktadır. Romatoid artritli bir kişinin birinci derece akrabaları arasında hastalık bulunma sıklığı ise %10 kadardır. Tek yumurta ikizleri arasında hastalığın birlikte görülme sıklığı %30, çift yumurta ikizlerinde ise %5 oranındadır. Romatoid artriti başlatan çevresel faktörler arasında üzerinde en çok durulanlar infeksiyonlardır. Birçok bakterinin romatoid artrit patogenezinde yeri olabileceği ileri sürülmüşse de hiçbiri yeterli kabul görmemektedir. Rubella, parvovirus 19 gibi çeşitli virüslerin akut poliartrit yaptıkları bilinmekle birlikte bu ajanların romatoid artrit gibi kronik bir poliartrit yaptıklarına 40 ilişkin veri yoktur. Viral ajanlar arasında son zamanlarda en güncel olanları retrovirüsler ve Epstein Barr virüsüdür (37, 39). 1.8.8.4. Romatoid Artritin Belirti ve Bulguları Romatoid artrit bütün eklemleri de etkileyebilen, en çok el ve ayak bileklerinin küçük eklemlerinde gözlemlenen, bunun yanı sıra iç organları da tutabilen sistemik bir hastalıktır. Kronik yani kendisi uzun zaman içinde gelişen ve tedavisi de uzun süren bir hastalıktır (25, 37, 39). Romatoid artrit hastalığının en temel belirtileri arasında ağrı, eklemlerde, şişme, harekette sınırlılık ve yorgunluk yer alır. Hastalık sürecinde gözlenen diğer belirtiler ise iştah kaybı, ateş, güç kaybı, yorgunluk, enerji eksikliği kansızlık, elleri kullanmada zorluk ve bazen dirsek gibi basınca maruz kalan bölgelerde deri altında doku yumrularının oluşmasıdır (68, 75, 82). Klinik seyri, hastadan hastaya büyük değişiklikler gösterir. Bazı hastalarda az sayıda, hafif seyirli ve kısa süreli eklem tutulmaları görülürken, bir grup hastada ise, tedavi ne kadar yoğun olursa olsun, kısa sürede sakatlıklar ve önemli organ hasarları gelişebilmektedir (37, 39). Hastalığın kompleks ve kronik yapısı bireyin yalnızca fiziksel sağlığını değil aynı zamanda psikolojik sağlığını da etkilemektedir (25, 68). Kronik rahatsızlığın duygusal etkisi ihmal edildiğinde depresyon, romatoid artrit ile birleşen temel psikolojik bulgulardan birisi olmaktadır (68). Romatoid artritli hastalarda depresyonun en kuvvetli göstergesi aşırı gerginlik ve kendine olan düşük saygı olup, diğer göstergeler yorgunluk, ağrı ve fiziksel yetersizlikteki artıştır (68). 41 Depresyona neden olan faktörler ise sosyal stres, sosyal destek eksikliği, artan ağrı seviyesi ve aktivitelere katılımda azalmayı içermektedir (68). Covic’in (2006) romatoid artritli hastaların % 80 doğrulukla, 12 gösterge ile depresyonlu veya non-depresyonlu diye gruplandırılabileceğini belirtmektedir (27). Romatoid artritli hastalarda depresyon prevelansı net olarak belirtilmemekle birlikte, bir çalışmada romatoid artritli hastaların genel popülasyona göre yüksek oranda depresyon deneyimledikleri açıklanmaktadır (32). Hastanın psikolojik sağlığıyla baş edebilmesi için romatoid artritle ilgili tıbbi yardım da alması gerekmektedir (32). 1.8.8.5. Romatoid Artrit ve Sınıflandırılması Amerikan Romatizma Derneği’nin (The American Rheumatism Association) belirlediği romatoid artritin sınıflamasına yardımcı olacak yedi tanı kriteri ( 37,39, 82): 1-Eklemlerde ve etrafında en az bir saat süren sabah katılığı 2-Aynı anda yumuşak doku şişmesi veya proximal interphalangeal (PIP), metacarpophalangeal (MCP) ve el bileği, dirsek, diz, ayak bileği, metatarsophalangeal (MTP) en az üç eklem bölgesinde sıvı olması 3-El bileği, MCP veya PIP eklemlerinden birinde en az bir bölgenin şişmesi 4-Aynı zamanda tutuklukların simetrik olması 5-Kemik çıkıntılarında veya eklem bölgelerinin dış yüzeyinde subkutan nodüller 6-Serum romatoid faktörünün anormal miktarda artması 7-Posterio anterior el ve el bileği röntgeninde tipik radyografik romatoid artrit değişiklikleri içeren kriterlerin en az altı hafta boyunca devam etmesiyle tanı konur. 42 1.8.8.6. Romatoid Artrit ve Tedavisi Romatoid artritin tedavisi, ağrı ve tutulumu ortadan kaldırmak için farmakolojik ve non-farmakolojik yaklaşımları içeren tedavilerin bir kombinasyonu üzerine oturtulmalıdır (50). Romatoid artrit tedavisinde; hastalık aktivitesini modifiye ederek, aşınma zararını önleyerek, fonksiyonel yeterliliği optimal düzeyde tutarak ve hastalığın seyrinde hafifletme sağlayarak, ağrı ve tutulmanın hafifletilmesi ve ortadan kaldırılması ve yaşam kalitesinin arttırılması hedeflenir (25, 34, 63). Romatoid artrit çok geniş yelpazede ilaçla tedavi edilmektedir. Romatoid artrit tedavisinde kullanılan ilaç grupları ile tedavi aşamaları Tablo 1’de gösterilmektedir. Tablo 1: Romatoid Artritte Kullanılan İlaçlar Romatoid Artrit Tedavisi Birinci Aşama Tedavi İkinci Aşama Tedavi Biyolojikler NSAİD* Kortikosteoridler DMARD’lar** Metotrexote Hidroksiklorokin altın bileşenleri penisilamin sulfasalazin leflunamid siklosperin Anti TNF alfa terapileri * NSAID: Non Steroid Antienflamatuar Drugs ** Disease Modifying Anti Rheumatic Drugs Birinci Aşama Tedavi: NSAİD grubu ilaçlar, romatoid artrit tedavisinde yaygın olarak kullanılırlar. Kortikosteoridler romatoid artritli hastalarda inflamasyonu azaltırlar fakat hipertansiyon, diyabet, osteoperoz, kas zayıflığı gibi önemli, uzun süreli yan etkilerinden dolayı geçici olarak bulgularda hafifleme sağlamak için kullanılırlar (34). 43 İkinci Aşama Tedavi: DMARD’lar (Disease Modifying Anti Rheumatic Drugs) romatoid artritli hastalar için ikinci aşamadaki en büyük destektirler. Eklemlerde aşınma ve deformite gelişimini önleme özelliği olan DMARD’lar sık sık birinci aşama tedaviyle kombine olarak ve romatoid artritin erken evrelerinde hastalık aktivitesini durdurmak için kullanılırlar (34). Metotrexote, romatoid artritli hastaların tedavisinde kullanılan en yaygın DMARD’dır. Folik asitin yapısal bir analoğudur. Diğer DMARD’lar arasında hidroksiklorokin, altın bileşenleri, penisilamin, sulfasalazin, leflunamid ve siklosperin yer alır (34). Biyolojikler: Romatoid artritli hastalarda enfeksiyon ve malignite oluşma riskine karşı anti TNF alfa tedavisi kullanılır (TNF: Tümörü Nekrotize Edici Faktör). Anti TNF alfa fonksiyonda artışla birlikte, ağrı, sabah tutulumu, eklem şişmesi ve yorgunlukta azalma sağlar. Bu tedavi hafiflemeyi sağlayabilir (50, 63). 1.8.8.7. Romatoid Artrit ve Hemşirelik Bakımı Romatoid artrit, hastaların vücudunda bıraktığı hasarlardan dolayı fonksiyonel problemlere neden olmakta ve hastalar günlük işlerini yapmakta zorlanmaktadırlar. Bu nedenle de romatoid artrit, hastaların aktivite seçimlerini değiştirmeye ve alışık oldukları yaşam tarzından uzaklaşmaya zorlamaktadır (37, 39, 68). Romatoid artrit hastalarının yarısı ile 2/3’si, bağımsızlıklarını önleyici ve sosyal izolasyona neden olan ulaşım problemleriyle karşılaşırlar. Teşhisin ilk beş yılında romatoid artrit hastalarının % 40’ının işlerini kaybettiği ve çalışamamadan dolayı sosyal izolasyon yaşadıkları belirtilmektedir (68). Bu noktada hastaların yeni 44 yaşam tarzına uyum sağlayabilmesi için hemşireye büyük sorumluluklar düşmektedir (37, 39). Hemşirenin romatoid artritli hastada temel rolü; ilaç tedavisi alan hastaya tavsiyelerde bulunma, hastalık aktivitesini ve ilaç tedavisini izleme ve tedavi seçimlerinde destek olmadır (56). RA’nın fiziksel bulgularıyla başetme stratejileri: • RA’in erken teşhis edilmesini • Hastalığın ilerlemesini geciktirmek için bulguların ve komplikasyonların erken tedavi ve kontrolünün sağlamasını • Hastaların yaşamını tehdit eden komplikasyonların gelişimini önlemek için ilaç tedavisinin düzenli olarak izlenmesini içerir (56). Hemşirenin hastaya uygun düzeyde destek ve bakım sağlaması için, hastalığın tedavi ve bakım Hemşirenin, birçok protokolünü alandaki bilmesi sağlık ve ve sosyal işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürmesine, anlaması bakım gerekmektedir. profesyonelleriyle romatoid artritli hastaların ihtiyacı vardır. Hemşirenin destek, rehberlik ve bilgi sağlayarak hastanın bakımıyla ilgili karar vermesine yardımcı olması ve hasta bakımında hastanın karar verme sürecine katılımını sağlanması çok önemlidir (25, 37, 39). 45 1.8.9 ÜRİNER İNKONTİNANS VE ROMATOİD ARTRİT Stres Üriner İnkontinansın (SUI) nedenlerinin tam olarak anlaşılması zordur. Kelly bir dizi çalışmayı takiben üriner inkontinansı, “orta yaşta başlayan bu hastalık, multiparda en yaygın olan ve bir kural olarak, hafif sızıntıyla başlayan, yavaş yavaş daha da kötüleşen ve tam bir inkontinansla sonuçlanan” şeklinde tanımladı (79). Şu ana kadar, “üretra’ya olan abdominal basınç iletiminin azaldığı inkontinent kadınlarda” yaygın olarak kabul edilen teori, Enhörning’in intraabdominal basınç eşitleme teorisidir. Son zamanlarda bu teori soruları da beraberinde getirmektedir. Çünkü sorumlu anatomik ve fizyolojik faktörleri anlamak, doğrulamak ve kabul etmekte zorlanılmaktadır. Kontinant/İnkontinantın mekanizmalarını anlamak ve açıklamak için yapılan son araştırmalar, üretra’nın içinde ve dışında farklı yapılarla ilgili olarak bütünleşen ve kapsamlı bir görüşü önermektedirler. Yeni geliştirilen teorilere göre üretrayı aktif ve pasif olarak sabitleyen ve kapatan destekleyici dokulardaki kusurlar inkontinansa neden olurken, mukozal ve submukozal baskıdan dolayı urethranın kapanma mekanizmasında oluşan bir fonksiyon bozukluğu ise daha az derecede inkontinansa neden olmaktadır (79). Bütünlük teorisine göre SUI’a neden olan bir faktör olarak yukarıda anlatılan yapılardaki biyokimyasal ve yapısal hastalıklar, anatomik fonksiyon bozukluğunu desteklemektedir. Urethral kapanma mekanizmasında meydana gelen oldukça küçük kusurlar, önemli inkontinans risklerine neden olabilirler. Gerçek yapılardaki birkaç milimetrelik bir yer değişimi dahi kontinans ve inkontinans arasında sınır olabilir (79). 46 Bu yöndeki en önemli yapılar (79): • Pubo-ürethral ligamentler: Orta uretra ve suburetral vajinal duvarı pubik kemiğin arkasına bağlayan ligamentlerdir. • Subürethral vajinal duvar: Uretraya bir taban gibi fonksiyon gösteren elastik yapıdır. • Paraüretral bağ dokusu: Pubouretral ligamentler ve pubokoksigeus kasın fasiyal yapıları arasında bir yapıştırıcı görevi yapan dokudur. Burada anlatılan bütün yapılar temel olarak bağ dokusundan oluştuğundan dolayı inkontinansın neden olabileceğini anlamak için bu dokunun mekanik ve biyokimyasal özelliklerini incelemek gereklidir. Bu sırasıyla bağ dokudaki bağımsız elementlerin/moleküllerin yapılarının birbirleriyle olan etkileşimlerini ve onların bütünüyle ayrıntılı oranlarının derin bir bilgisini gerektirir (79). Paraüretral Kollajen ve Menopoz Menopozdaki değişimler, daha yüksek konsantrasyonda kollajen ve farklı özelliklerde bir paraüretral bağ dokusu üretiyor gibi görünmektedir. Ancak bu değişimlerde dokuda yük taşıma yeteneği artarken, protoglikojen / kollajen oranı ve elastiklik azalır (79). Parauretral Kollajen ve Stres Üriner İnkontinans Fertil yaşta, kontinans kontrollü kadınlara göre stres üriner inkontinanslı kadınlarda yüksek kollajen konsantrasyonu bulunmaktadır. Protoglikojenler ve kollajen fibrilleri arasındaki değişimler, kollajen fibril çapında yapısal farklılıklara neden olur. Bir fibrin uzunluğunun çapına oranı, fibrin dokuyu kuvvetlendirmede ne kadar etkili olduğunu belirler. Uzunluk ve çaptaki bir artış daha sert / katı bir doku 47 özelliğindedir. Üretra, açma ve kapama için kas gücü gerektiren düz bir tüptür. Eğer uretra, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bir şekilde “katı/bükülmez” ise kapanmak için daha fazla kuvvet gerektirecektir. Bu da stres durumlarında dinamik bir kapanma gerektiğinde probleme neden olacaktır (79). Parauretral bağ dokusunun fonksiyonu, doğumdan sonra da gerileyip zayıflayabilir. Bunun nedeni ise bir bağ doku organı olan serviks, uterus kontraksiyonları sırasında fetüsün çıkmasına izin vermek amacıyla yumuşayarak genişler. Bu süreç servikal yumuşama olarak adlandırılır ve biyokimyasal olarak serviks bağ dokunun önemli bir yapılanmasıdır (79). Serviks bağ dokusundaki değişimlerin, serviks bölgesindeki bağ dokuyu (pubouretral ligamentler, parauretral bağ doku gibi) ve vajinal duvarı etkilediğini anlamak zor olmayacaktır. Bağ doku metabolizması bozulan hastalarda, hamilelik gibi değişimler gerçek bağ dokunun fonksiyonunun bozulması riskine neden olabilir. Yukarıda açıklandığı gibi, önemli anatomik yapılardaki küçük fonksiyon bozuklukları, stres durumlarda önemli bir idrar sızıntısına neden olabilir (79). Son çalışmalar, SUI’nin en azından kısmen bir bağ dokusu hastalığı olarak tanımlanabileceğini göstermektedir. Kadınlarda stres üriner inkontinansın patofizyolojisi, fertil kadınlarda ve menopoz sonrası kadınlarda farklı olabilir. İleri derece SUI’li fertil kadınların, parauretral bağ dokusunda önemli değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimler daha katı ve daha az destekleyici parauretral bağ dokusuna neden olabilir. Bununla birlikte bağ doku yapışkanında bir hastalık olabilir. Stres durumlarda “elastik kollajen” miktarı, uretra’nın kapanmasında önemlidir (79). 48 BÖLÜM II GEREÇ ve YÖNTEM 2.1. ARAŞTIRMANIN TİPİ Araştırma, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizinin etkinliğini belirlemek amacıyla planlanan “tanımlayıcı, prospektif ve deneysel” bir araştırma tipindedir. 2.2. ARAŞTIRMANIN YERİ VE ZAMANI Araştırma, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünde, 09 Ekim 2006 – 31 Haziran 2007 tarihleri arasında yürütüldü. İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniğinin Romatoloji Bölümü, bağ dokusu hastalıklarının türüne göre haftanın günlerini isimlendirmekte ve randevu sistemiyle çalışmaktadır. Bu nedenle her hafta Pazartesi romatoid artritli hastaların günü olup, romatoid artritli hastaların randevusu yalnızca Pazartesi’ye verilmektedir. Temmuz-Ağustos ayları izin dönemi olarak geçmekte ve bu aylarda hastalara randevu verilmemekte, yalnızca Eylül-Haziran ayları arasında poliklinik hizmeti verilmektedir. Poliklinik hizmetinin verildiği 10 ay boyunca hastalar mutlaka bir kez, çoğunlukla da iki kez izlenmekte ve hastanın klinik tablosuna göre randevu sıklığı değişebilmektedir. Polikliniğe kontrole gelen bir hastanın daha sonraki romatoloji 49 randevusu, hastayı muayene eden uzman hekim tarafından ve hastanın klinik tablosuna göre değişebilmekle birlikte, rutinde altı ay sonraya verilmektedir. Araştırma, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünün poliklinik çalışma sisteminden dolayı 09 Ekim 2006 – 31 Haziran 2007 tarihleri arasında (araştırmanın uygulama izni 10 Ekim 2006 tarihinde çıktığı için), her hafta Pazartesi günü öğleye kadar Romatoloji Polikliniğinde yürütüldü. Araştırmanın uygulama aşamasında, polikliniğe kayıtlı olan tüm romatoid artritli hastaların taraması yapıldı. 2.3. ARAŞTIRMANIN EVRENİ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümüne başvuran tüm romatoid artritli 131 kadın, araştırmanın evrenini oluşturdu. 2.4. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümüne başvuran üriner inkontinans yakınması olan 97 romatoid artritli kadın araştırmanın örneklemini oluşturdu. Mesane eğitiminin etkinliğini belirlemek amacıyla 30 kadın, Kegel egzersizinin etkinliğini belirlemek amacıyla 30 kadın olmak üzere toplam 60 kadın deney gurubunu, deney grubuna eşlenik özelliklere sahip 30 kadın da kontrol grubunu oluşturdu. Örneklem özelliklerini gösteren, araştırmaya katılmayı kabul eden ve üriner inkontinansı olan 90 kadın, tüm üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlar arasından “olasılıksız örneklem yöntemiyle” seçildi. 50 Araştırmanın yürütülmesi sırasında, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların yaş ve doğum sayısı yönünden eşlenik özellikte olanlar deney ve kontrol gruplarını oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi aşağıdaki özelliklere göre oluşturuldu: 1. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlar, 2. Katz Bağımsızlık İndeksi skoru üç puan ve üzerinde olan ve fonksiyonel durumu çalışmaya katılmasını ve sürdürmesini engellemeyen, 3. Düzenli olarak idrar kaçırma, ani idrar yapma hissi, sık idrara çıkma ya da gece idrar kaçırma yakınması olanlar, 4. İdrar yolu enfeksiyonu olmayanlar, 5. Üriner inkontinansı etkileyebilecek türde nörolojik hastalığı olmayanlar, 6. Okuma-yazma bilenler, 7. Yaşı 20–60 arası olanlar, 8. Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden kadınlar araştırma kapsamına alındı. Araştırmada; 1. Katz Bağımsızlık İndeksi skoru iki puan ve altında olan ve fonksiyonel durumu çalışmaya katılmasını ve sürdürmesini engelleyen, 2. Okuma-yazma bilmeyen, 3. Dört ve daha fazla doğum yapan, 4. Üriner enfeksiyonu olanlar, 5. İdrar kaçırma nedeniyle herhangi bir şekilde tedavi gören romatoid artritli kadınlar araştırma kapsamına alınmadılar. 51 2.5. VERİ TOPLAMA YÖNTEMİ 2.5.1. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN GEREÇLER Araştırma verilerini toplamak amacıyla, kaynaklarda yer alan güncel literatürden yararlanılarak hazırlanan formlar, araçlar ve ölçekler kullanıldı. 2.5.1.1. Anket Formu Literatür doğrultusunda araştırmacı tarafından hazırlanarak geliştirilen ve ilk görüşme formu olan anket formu Romatoloji Polikliniğine gelen romatoid artritli kadınlara uygulandı. Anket formu romatoid artritli kadınların demografik, genel sağlık özelliklerini, obstetrik ve jinekolojik özelliklerini, alışkanlıklarını, üriner inkontinans varlığını, üriner yakınmaların sıklığını, tiplerini ve risk faktörlerini, romatoid artrit özelliklerini belirlemeyi amaçlayan 41 maddelik açık ve kapalı uçlu sorulardan oluşmaktadır. Veri toplama formunun ön uygulaması 10 hasta ile görüşülerek yapıldı (9, 26) (EK I). Görüşme formu, polikliniğe başvuran tüm romatoid artritli kadınlara araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulandı. 2.5.1.2. Katz Bağımsızlık İndeksi Romatoid artritli kadınlarda, eklem tutulumlarından dolayı şekilsel bozukluklar görülür. Bu şekilsel bozukluklar kadınların, mesane eğitimi ve Kegel egzersizlerini etkin olarak uygulamasını engelleyebileceğinden fonksiyonel açıdan hastanın yeterli olması gerektiği düşünüldü. Bu amaçla araştırmada romatoid artritli kadınların fonksiyonel durumları Katz Bağımsızlık İndeksiyle değerlendirildi. Altın (2006), Günlük Yaşam Aktiviteleri (GYA) Skalasının Katz ve arkadaşları (1963) tarafından geliştirildiğini belirtmektedir (5). Açıkgöz ve Uzun’un 52 (2007) ifade ettiği gibi Katz GYA Skalası beslenme, giyinme, banyo yapma, tuvalete gitme, hareket etme ve kontinans gibi temel günlük yaşam aktivitelerini içermektedir (2). Toplam altı sorudan oluşmakta olan Katz’ın GYA skalası cevap seçenekleri bireyin aktivitelerini gerçekleştirip gerçekleştirememesine göre evet/gerçekleştirebiliyor (1), hayır/gerçekleştiremiyor (0) şeklinde iki sınıfta toplanmaktadır. Skalanın puanlaması, sıfır-altı puan arasında değişmektedir. Toplam puanın yüksek olması bireyin GYA gerçekleştirebildiğini göstermektedir. Bireyin skaladan beş-altı puan alması GYA gerçekleştirebildiğini, üç-dört puan alması “orta derecede” bozukluk olduğunu, ikinin altında puan alması “ciddi derecede” bozukluk olduğunu ifade etmektedir. Katz Bağımsızlık İndeksi, tedaviden önceki ilk görüşmede üriner inkontinansının olduğu tespit edilen tüm romatoid artritli kadınlara uygulandı. Katz Bağımsızlık İndeksi skoru puanlamasına göre üç puan ve üzerinde olan ve günlük gereksinimlerini yardımsız yapabilen kadınlar örneklem grubuna dahil edildi (2, 81) (EK II). 2.5.1.3. Beden Kitle İndeksi Beden kitle indeksi, ağırlık/boy2 (kg/m2) formülü ile hesaplanmakta ve vücut yağ oranının bir ölçütü olarak kullanılmaktadır. BKİ skorlarının puanlaması aşağıda görülmektedir (15): BKİ <18.50 Zayıf BKİ 18.50–24.99 Normal BKİ 25.00–29.99 Şişman BKİ >30.00 Obez 53 Deney ve kontrol grubundaki romatoid artritli kadınların elde edilen BKİ değerleri, kullanılan uluslararası sınıflama sistemine göre zayıf, normal, şişman ya da obez olarak değerlendirilmektedir. 2.5.1.4. İnkontinans Şiddet İndeksi Araştırmaya katılan üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda inkontinansın şiddetini belirlemek, Mesane eğitimi ve Kegel egzersizi sonrası iyileşmeyi değerlendirmek amacıyla ISI kullanıldı (41, 71, 72). Uyar Hazar ve Şirin’in belirttiği gibi Sandvik, Hunskaar, Seim ve ark. (1993) tarafından geliştirilen “İnkontinans Şiddet İndeksi”nin Türkiye’deki geçerlik ve güvenirlik çalışması Uyar Hazar ve Şirin tarafından yapıldı (80). Farklı şiddetteki üriner sızıntılı kadınları belirlemek için epidemiyolojik ve klinik çalışmalarda kullanılmak üzere geliştirilen, birçok farklı üriner inkontinans çalışmalarında kullanılan ve ikinci ve üçüncü Uluslararası İnkontinans Grubu tarafından en yüksek tavsiyeyi alan, evrensel olarak kabul gören ISI kolay uygulanan, kısa, basit, maliyetsiz ve non-invaziv bir indekstir (80). Kaçırılan idrarın “sıklık” ve “miktar”ının sorgulandığı ve iki sorudan oluşan ISI’nın; Kendall W analizi sonucunda Kendall W= 0.706 olarak (P<0.001), Cronbach alfa güvenirlik analizi sonucunda güvenirlik katsayısı α = 0.67 olarak, Test-Tekrar Test arasındaki katsayıları r1=0.963 ve r2=0.932 (P<0.001) olarak elde edildi (EK III). Mesane eğitimi grubunda ilk görüşmede ve ilk görüşmeden altı hafta sonra, Kegel egzersizi grubunda ilk görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra, kontrol grubunda ise ilk görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra ISI’ne, bakıldı ve romatoid artritli kadınların ISI puanları belirlendi. 54 2.5.1.5. Üriner Günlük Araştırmada standart formlar olan üriner günlük formları kullanıldı. Üriner günlük ya da mesane günlüğü hastanın inkontinans şeklini ve sıklığını objektif olarak değerlendirmek, mesane eğitimi ve pelvik egzersizinin uygulanması sonrasında inkontinans yakınmalardaki değişikliği belirlemek amacıyla kullanılan güvenilir kayıt formlarıdır. Üriner günlük hastanın üç ya da yedi gün süreyle sıvı alım miktarını ve sıklığını, idrar yapma sıklığını, sıkışma hissi ve sıklığını, sıkışma ve idrar kaçırma sırasındaki aktiviteyi saatleriyle kaydetmesini gerektirir. Üriner günlük doldurulurken hastanın günde altı-sekiz bardak sıvı alması gerekmektedir. Akşam yemeğinden sonra sıvı alımı kısıtlanmalı, kafein alımı sınırlandırılmalıdır (28, 83). Araştırmaya katılan üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlardan mesane eğitimi grubunda tedavi öncesi ve tedaviden altı hafta sonra, Kegel egzersizi grubunda tedavi öncesi ve tedaviden altı ay sonra, kontrol grubunda ise ilk görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra olmak üzere üç gün süreyle üriner günlük formlarını doldurmaları istendi (EK IV). 2.5.1.6. Mesane Eğitimi Programı Mesane Eğitimi Programı, araştırmacı tarafından standart form olarak kullanılmakta olan mesane eğitimi programı temel alınarak ve uygun kaynaklardan yararlanılarak üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların kolaylıkla uygulayabileceği şekilde hazırlandı (EK V). Mesane eğitiminin uygulanması sırasında kadının idrar yapma ve idrar kaçırma saatlerini kayıt etmesini ve yakınmalarının zaman içerisindeki değişim aşamalarını hastanın kendisinin de değerlendirmesini sağlayan, “İdrar Sıklığı ve Sızıntı Formu” hazırlandı (EK VI). İdrar sıklığı ve sızıntı formu, mesane eğitiminin uygulanması sırasında idrar yapma 55 aralarının izlenmesi ve inkontinans özelliklerinin değerlendirilmesi açısından anlamlı bir öneme sahiptir (83). 2.5.1.7. Kegel Egzersizi Eğitim Programı Kegel egzersizi eğitim programı, araştırmacı tarafından ilgili kaynaklardan yararlanılarak üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların kolaylıkla uygulayabileceği şekilde hazırlandı (EK VII). Kegel egzersizi uygulaması sırasında hastanın günlük egzersiz kayıtlarını tutmasını sağlayan “Kegel Egzersizi Kayıt Formu” hazırlandı (85) (EK VIII). 2.5.1.8. İzlem Formu İlk görüşme formu olan anket formundan yararlanılarak oluşturulan izlem formu idrar kaçırma ile ilgili yakınmaların devamı, şiddeti, sıklığı ve inkontinansın şiddet puanının tekrar belirlenerek karşılaştırılması amacıyla hazırlandı (EK IX). İzlem formu mesane eğitimi grubunda tedaviden altı hafta sonra, Kegel egzersizi grubunda tedaviden altı ay sonra, kontrol grubunda ise ilk görüşmeden altı ay sonra uygulandı. 2.5.2. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN YÖNTEMLER Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümündeki romatoid artritli kadınlar randevu listesinden kontrol edilerek görüşmeye alındı. Görüşmenin süresi uygulamanın ilgili aşamasına ve araştırma grubunun türüne göre farklılık gösterdi. Tüm randevulu hastalara uygulanarak araştırmanın tanımlayıcı tipteki aşamasını oluşturan anket formunun doldurulması, dört-on dakika arasında değişti. Alınan öyküye göre hastada idrar 56 kaçırma belirlendi ise sorgulamanın derinlemesine devam etmesinden dolayı görüşme dokuz-on dakika sürerken, hastada idrar kaçırma belirlenmedi ise görüşme dört-beş dakika sürdü. İdrar kaçırma yakınması olan hastalarda araştırmanın bir sonraki aşamasına geçilerek görüşmeye devam edilirken, idrar kaçırma belirlenmeyen hastalarda görüşmeye son verildi. Üriner inkontinans belirlenen tüm hastaların Katz Bağımsızlık İndeksi ve İnkontinans Şiddet İndeksi skorlarına bakıldı. Sonraki aşamada hastaya üriner günlük hakkında bilgi verildi ve üriner günlüğün nasıl doldurulacağı öğretildi (EK IV). Kegel egzersizi grubu kadınlarından tedaviye başlamadan önce ve tedavi bittikten altı ay sonra, mesane eğitimi grubu kadınlarından tedaviye başlamadan önce ve tedavi bittikten altı ay sonra ve kontrol grubu kadınlarından ilk görüşmeden sonra ve ilk görüşmeden altı ay sonra olmak üzere iki kez üç günlük üriner günlük doldurmaları istendi. Yöntemin bu aşaması ise iki-üç dakika sürdü. Deney ve kontrol grupları oluşturulurken uygulamasının altı ay sürmesi nedeniyle öncelikle Kegel egzersizi grubundan başlandı. Kegel egzersizi grubuna öncelikle iki-üç dakika süren üriner günlük eğitimi verildi. Devamında Kegel egzersizi eğitimine geçildi. Öncelikle egzersizle ilgili detaylı ve anlaşılabilir bilgi verildi. Verilen bilginin hasta tarafından anlaşıldığından emin olduktan sonra hasta üzerinde uygulamalı eğitime geçildi. Bu aşamada, verilen bilgilerin uygulama yaptırılarak, davranışa dönüştürülmesi amaçlandı. Uygulamalı eğitimin birinci kısmında; Kegel egzersizinin doğru öğretilebilmesi için hastanın önce pelvis tabanındaki “doğru kası tespit etmesi” sağlandı. Aynı zamanda hastanın doğru kası tespit ettiğinden ve doğru kası çalıştırdığından emin olundu. Uygulamalı eğitimin birinci kısmı 10–15 dakika sürdü. 57 Uygulamalı eğitimin devamında artık bu sizin “ilaçsız tedavi reçeteniz” ya da “antrenman programınız” diyerek keyifli hale getirilen, egzersiz programı hastaya uygulatıldı. Uygulamada önce doğru kas beş saniye kasılı kalıyor ve saatin saniyeleri takip edilerek (hastayı motive eden vurgulu ses tonuyla) kas, iki, üç, dört, beş deniyor (pelvis tabanı beş saniye kasılı durumda). Daha sonra 10 saniye gevşek kalıyor ve saatin saniyeleri takip edilerek (hastayı motive eden vurgulu ses tonuyla) gevşe, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on deniyor (pelvis tabanı 10 saniye gevşek durumda). Bu arada hasta pelvis taban kaslarını kullandığını zannederek karın kaslarını kasıp gevşetebilir. Bu da uygulama sırasında hastanın karnının elle palpe edilmesiyle kontrol edilmelidir. Egzersizin etkili olabilmesi için uygulama sırasında, bu beş-on saniyelik periyotlar hiç ara verilmeden ard arda yapılmalıdır. Dolayısıyla pelvis taban kası beş saniye kasılı 10 saniye gevşek kalmaktadır. Bu ritmik egzersiz sayı komutlarıyla hastaya beş, altı veya yedi kez gibi, uygulanmaktadır. Öğrenilen davranışın daha da pekiştirilmesi amacıyla kasılma sayısı 10 olan birinci düzey Kegel egzersizi, araştırmacının gözetiminde saatin saniyesini hastanın takip etmesi istenerek hastaya uygulanmaktadır (EK VII). Daha sonra hastaya tedavi süresince doldurması gereken Kegel egzersizi kayıt formu dökümanı verildi (EK VIII). Kegel egzersizi grubuna altı aylık uygulamanın sonunda tekrar üriner günlük doldurtuldu. Hastadan altı ay sonraki romatoloji kontrolüne gelirken doldurduğu kayıt formlarını da getirmeleri istendi. Uygulamalı eğitimin ikinci kısmı; beş-yedi dakika sürdü. Sık romatoloji kontrollerinden dolayı sekiz hasta altı ayın sonunda polikliniğe gelemedikleri için hastalardan doldurdukları formları posta yoluyla ödemeli olarak (bunu hiçbir hasta kabul etmedi) araştırmacıya ulaştırmaları istendi. 58 Kegel egzersizi grubunun toplam uygulama eğitimi süresi 26 dakika ile 35 dakika arasında değişmekteydi. Araştırmanın Kegel egzersizi grubunun oluşturulması tamamlandıktan sonra bir taraftan Kegel egzersizi grubunun takipleri sıkı bir şekilde devam ederken diğer taraftan da mesane eğitimi grubunu oluşturmak amacıyla poliklinikte hasta tanımlamasına devam edildi. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlara önce iki-üç dakika süren üriner günlük eğitimi verildi. Daha sonra da eğitim verilerek mesaneyi eğitmenin mümkün olduğu söylendi. Mesane için hazırlanan eğitim programının nasıl uygulanacağı öğretilerek hazırlanan yazılı doküman hastaya verildi (EK V). Ayrıca hastalardan, altı haftalık mesane eğitimi süresince her gün olmak kaydıyla idrarını yaptığı ve idrarını kaçırdığı vakitleri yalnızca saatleriyle kayıt etmesi istendi ve bunun için hazırlanan yazılı doküman hastaya verildi (EK VI). Mesane eğitimi grubuna, altı haftalık uygulamanın sonunda tekrar üriner günlük doldurtuldu. Altı haftanın sonunda hastadan doldurduğu kayıt formlarını mümkünse elden, değilse posta yoluyla ödemeli olarak (bunu hiçbir hasta kabul etmedi) araştırmacıya ulaştırması istendi. Hastanın mesane eğitimi beş-yedi dakika sürdü. Mesane eğitimi grubunun toplam eğitim süresi 16 ile 20 dakika arasında değişmekteydi. Deney grupları oluşturulmaya çalışılırken bir taraftan da kontrol grubu oluşturulmaya çalışıldı. Genel anket formu doldurulduktan sonra idrar kaçırma yakınması olduğu tespit edilen kadınlardan üç günlük üriner günlük doldurmaları istendi. Muayenesini yapan uzman hekim tarafından hastanın romatoloji randevusunun sıklıkla altı ay sonraya verilmesi nedeniyle kontrol grubundaki kadınlara da ilk görüşmeden altı ay sonra ikinci üriner günlük doldurtuldu. Uygulama sürecinde altı hafta ya da altı aylık tedavinin uzun olduğunu düşünen 59 kadınlar araştırmaya katılmak istemediler. Bu kadınlar ise (kabul ettikleri için) kontrol grubu kapsamına alındılar. Kontrol grubunun eğitim süresi 11 ile 13 dakika arasında değişmekteydi. Poliklinikte uygulama sırasında tüm kadınlar varsa eşleri, yoksa kendilerine eşlik eden kızı, oğlu, torunu gibi refakatçı eşliğinde görüşmeye alındılar. Eş ya da yakınından hastanın egzersizini uygulaması, kayıtlarını tutması, egzersiz zamanını hatırlatması gibi konularda hastaya yardımcı olmaları istendi ve hatta hastayla birlikte kendilerinin de uygulama yapmalarının yararlı olacağı belirtildi. Aile desteğinin sağlanmasının, hastanın uygulamaya motive olmasında etkili olacağı düşünüldü. Uygulamanın nasıl gittiğini sorgulamak amacıyla, hastaya telefon edildiğinde yerine göre hastanın eş ya da yakınından da bilgi edinildi. Bu da hastanın uygulamayı ihmal etmediğini düşündürdü. Kegel egzersizi grubundaki kadınlar altı ay boyunca, mesane eğitimi grubundaki kadınlar altı hafta boyunca ve kontrol grubundaki kadınlar başlangıçta ve altı ayın sonunda üriner günlüklerini doldurmaları sürecinde telefonla, bazen her gün, bazen egzersiz saatlerinde gibi sık sık aranarak uygulama yapıp yapmadıkları, uygulama sırasında her hangi bir sorun yaşayıp yaşamadıkları veya yaptıkları uygulamadan memnun olup olmadıkları, kontrol edildi. Araştırmanın bu süreci, araştırmacı açısından oldukça zorlu ve masraflıydı. Tablo 1’de mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve Kontrol grubu olmak üzere toplam üç grup üzerinde yürütülen ve araştırmanın uygulamasında kullanılan iş akış diyagramı belirtilmektedir. 60 Tablo 2. Araştırmanın Uygulamasında Kullanılan İş Akış Diyagramı İşlem Basamakları Mesane Eğitimi Kegel Egzersizi Kontrol Grubu Grubu Grubu Görüşme Formu Katz Bağımsızlık İndeksi BKI’ni Belirleme İnkontinans Şiddet İndeksi Mesane Eğitimi (6 Hafta) Kegel Egzersizi (6Ay) (Ön Test) Üriner Günlük (3 günlük) (Ön Test) İnkontinans Şiddet İndeksi (Son Test) Üriner Günlük (3 günlük) (Son Test) İzlem Formu İlk Görüşmede Uygulandı İlk Görüşmeden Altı Hafta Sonra Mesane Eğitiminin Sonunda Uygulandı İlk Görüşmeden Altı Ay Sonra Kegel Egzersizinin Sonunda Uygulandı 2.6. VERİLERİN TOPLANMASI Araştırmaya başlamadan önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Eker Doğanavşargil ve ekibiyle görüşüldü. Yapılmak istenen araştırmanın amacı ve kapsamı hakkında romatoloji ekibine bilgiler verildi ve ekibin görüşlerinden de yararlanıldı. Romatoloji ekibinin desteği sağlandıktan sonra araştırmanın yürütülmesi için gerekli uygulama izinleri alındı. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak görüşme, kayıt ve anket formu kullanıldı. Hazırlanan veri toplama formu olan anket formunun ön uygulaması Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünde 61 yapıldı. Veri toplama formlarına işlerliğine karar verilerek gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra son şekli verildi. Verilerin toplanması 09 Ekim 2006- 31 Haziran 2007 tarihleri arasında olmak üzere dokuz aylık süreyi kapsadı. 2.7. ARAŞTIRMANIN BAĞIMLI VE BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLERİ 2.7.1. ARAŞTIRMANIN BAĞIMLI DEĞİŞKENLERİ ISI skoru, gündüz idrar yapma sayısı, gece idrar yapma sayısı, sık sık idrara gitme durumu, aniden şiddetli şekilde gelen idrar yapma isteği, idrar kaçırma yakınması gibi inkontinansla ilgili ifadeler araştırmanın bağımlı değişkenlerini oluşturmaktadır. 2.7. 2. ARAŞTIRMANIN BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLERİ Araştırmanın bağımlı değişkenlerine etkisi olan, bağımsız değişkenleri, yaş, boy, kilo, BKİ, medeni durum, öğrenim durumu, doğum şekli, sigara, kahve, alkol alışkanlığı ve genel sağlık durumudur. 2.8. VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BULGULARIN ANALİZİ Elde edilen verilerin analizinde aritmetik ortalama (±standart sapma), frekans dağılımı ve yüzdelik testleri ile Kruskal Wallis-H, Mann-Whitney U ve Wilcoxon Testi gibi non-parametrik testlerden yararlanıldı (3, 65). Genel verilerin analizinde deney ve kontrol grupları arasında fark olup olmadığını test etmek amacıyla Kruskal Wallis-H Testi, deney ve kontrol gruplarında bağımlı ve bağımsız değişkenler arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını analiz etmek amacıyla Pearson Korelasyon Testi, aralarında anlamlı fark olan ikili gruplar 62 arasındaki farklılığın kaynağını test etmek amacıyla Mann Whitney-U Testi, ön test ve son test verilerine ait dağılımın aynı olup olmadığını test etmek amacıyla Wilcoxon testi kullanıldı (3, 65). 2.9. SÜRE VE OLANAKLAR Araştırma 2006–2008 tarihleri arasında planlandı ve uygulandı. 1. Doktora Danışmanı ve oluşturulması planlanan Tez İzleme Jürisiyle ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bölümü Başkanıyla araştırmanın konusu ve yöntem hakkında görüşüldü ve sözlü olarak bilgi verildi. 2. Tez önerisi, 24 Mayıs 2006 tarihinde Tez İzleme Jürisiyle yapılan toplantı sonucunda kabul edildi. 3. Araştırma konusu, 01 Haziran 2006 tarihinde Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü tarafından onaylandı. 4. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Bilimsel Etik Kurulu tarafından 17 Temmuz 2006 tarihinde “Araştırmanın Yürütülmesi Uygun”dur onayı verildi. 5. Araştırmanın yapılabilmesi için 03 Ekim 2006 tarihinde Ege Üniversitesi Rektörlüğü Hastane Başhekimliğinden onay alındı. 6. Araştırmanın yapılabileceğini onaylayan yazı 10 Ekim 2006 tarihinde Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü tarafından Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanlığına tebliğ edildi. 7. Ön hazırlıklar tamamlandıktan sonra 09 Ekim 2006 tarihinde Araştırmanın veri toplama aşamasına geçildi. 63 8. Araştırmanın veri toplamak amacıyla hastalarla yürütülen görüşme süreci 30 Haziran 2007’de tamamlandı. Böylece Romatoloji polikliniğine kayıtlı olan tüm hastaların taraması yapıldı. 9. Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarına ait kayıt formlarının toplanması işleminin tamamlanmasıyla araştırmanın veri toplama aşaması sona erdi. 10. Araştırmanın I. Tez izleme toplantısı 15 Ocak 2007, II. Tez izleme toplantısı 18 Ekim 2007, III. Tez izleme toplantısı ise 19 Haziran 2008 tarihinde yapıldı. 11. Araştırmanın yazım aşaması tamamlandıktan sonra tez izleme jürisinin onayıyla tez savunulabilir hale geldi. 2.10. ARAŞTIRMADA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER 1. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünde Romatoid Artritli hastaların günü Pazartesi olduğu için araştırma verilerinin toplanması haftada bir günle sınırlandırıldı. 2. Araştırmanın sınırlılıkları içerisinde örneklem gruplarının oluşturulmasında zorlanılmaya başlandı ve istenilen sayıya ulaşılamayacağı endişesi yaşandı. Polikliniğin Romatoloji bölümü Eylül 2006’da hasta karşılamaya başladı. Ancak araştırmanın uygulama izni 10 Ekim 2006’da çıktı. Eylül ayının başından 10 Ekim’e kadar ki ara zamanda polikliniğe gelen hastaları atlamış olmamak ve araştırma gruplarının toparlanmasına katkı sağlamak amacıyla Romatoloji Bölümü başkanıyla görüşüldü. Bölüm başkanının önerisiyle Çarşamba günleri ek poliklinik 64 yapılması kararlaştırıldı. Alınan arasında polikliniğe gelen evden telefonla çağrılarak karar doğrultusunda romatoid görüşüldü. Ek bu tarihler artritli kadınlarla, poliklinik çalışması, 10 Ocak 2007 tarihinden itibaren üç hafta devam etti ve araştırmaya anlamlı katkı sağladı. 3. Uygulamanın başlangıcından bu yana romatoloji polikliniğine 131 romatoid artritli kadının başvurduğu ve bunların 97 tanesinde üriner inkontinans yakınmasının olduğu belirlendi. 4. Üriner inkontinansı olan 97 kadından 90 tanesiyle de deney ve kontrol grupları oluşturuldu, kalan üriner inkontinanslı yedi kadın da, uygulamayı bırakan olursa diye yedekte tutuldu. 5. Uygulama sırasında Kegel egzersizi grubundan iki kadın tedaviyi yarıda bıraktığı için yedekte tutulan üriner inkontinanslı kadınlardan ikisiyle poliklinikte görüşme yapılarak Kegel egzersizi grubuna dahil edildiler. 6. Üriner inkontinansla ilgili bağ dokusu hastalıklarında ya da romatoid artritte yapılan araştırma yeterli olmadığı için makale/araştırma bulma ve ulaşmada güçlük yaşandı. 7. Bağ doku hastalığı olan romatoid artritli kadınlarla çalışmakta oldukça güçlük çekildi 65 2.11. ETİK AÇIKLAMALAR Hogne Sandvik (2005) tarafından geliştirilen ve araştırmada kadınların inkontinansın şiddetini belirleyebilmek amacıyla araştırmada kullanılması planlanan İnkontinans Şiddet İndeksi için kullanım izni alındı (EK XV) (71). Araştırmanın başlayabilmesi için gerekli olan onay izni, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Bilimsel Etik Kurulu’ndan alındı (EK XI). Araştırmanın yapılacağı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimliği’nden uygulama izni alındı (EK XII). Mesane eğitimi, Kegel Egzersizi ve kontrol grubunu oluşturan kadınlardan bilgilendirilmiş onam izni alındı (EK XIII, EK XIV). Araştırmacı tarafından, hastaların bilgilendirilmesi ve onaylarının alınması amacıyla bilgilendirilmiş onam formu hazırlandı. Mesane eğitimi ve Kegel egzersizini uygulayacak olan kadınlara, oluşturulan onam formunun içeriği hakkında bilgi verildi ve soru sormaları için cesaretlendirildi, daha sonra da onam formunu okumaları ve imzalamaları istendi. Etik açıdan kontrol grubunun da eğitim gereksinimlerini gidermek amacıyla çalışmanın sonunda kontrol grubuna da eğitim kitapçıkları verilerek eğitim yapıldı (EK XV). 66 BÖLÜM III BULGULAR Araştırma grupları oluşturulurken örneklem özellikleri göz önünde bulunduruldu ve yaş ve doğum sayısı yönünden eşlenik özellikte olmaları sağlandı. Elde edilen araştırma verileri bulgular bölümünde 10 ana başlık altında gruplandırıldı. Her bir başlık altında yer alan tabloların içeriğine göre dağılımları yapıldı. Elde edilen bulgular uygun istatistiksel yöntemlerle analiz edildi. 3.1. Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansı Bulguları; Tablo 3’te: Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansının Dağılımı 3.2. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sosyo-Demografik Bulguları; Tablo 4’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sosyo-Demografik Özelliklerinin Dağılımı 3.3. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sağlık Durumu Bulguları; Tablo 5’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Katz Bağımsızlık İndeksi ve Beden Kitle İndeksi Özelliklerinin Dağılımı Tablo 6’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Hastalık ve İlaç Kullanma Durumunun Dağılımı 67 Tablo 7’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Alışkanlıklarının Dağılımı Tablo 8’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit Özelliklerinin Dağılımı Tablo 9’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit Tedavisinde Kullandıkları İlaçların Özelliklerinin Dağılımı 3.4. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik ve Jinekolojik Bulguları; Tablo 10’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik Özelliklerinin Dağılımı Tablo 11’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Jinekolojik Özelliklerinin Dağılımı 3.5. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Günlük Yapma ve İdrar Kaçırma Bulguları; Tablo 12’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Günlük İdrar Yapma Özelliklerinin Dağılımı Tablo 13’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Kaçırma Özelliklerinin Dağılımı Tablo 14’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinans Tiplerinin Dağılımı 68 3.6. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar Kaçırmanın Psiko-Sosyal Etkileri ve Üriner İnkontinansa Yönelik Tedavi Durumu Bulguları; Tablo 15’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar kaçırmanın Psiko-Sosyal Etkilerinin Dağılımı Tablo 16’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda Üriner İnkontinansa Yönelik Tedavi Görme Durumlarının Dağılımı 3.7. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı Tablo 17’de: Mesane Eğitimi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı Tablo 18’de: Kegel Egzersizi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı Tablo 19’de: Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı 3.8. Deney ve kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması; Tablo 20’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test Verilerinin Karşılaştırılması Tablo 21’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Son Test Verilerinin Karşılaştırılması 69 3.9. Son Test Verilerinin İkili Gruplar Arasında Karşılaştırılması; Tablo 22’de: Son Test Verilerinin Kontrol ve Mesane Eğitimi Grupları Arasında Karşılaştırılması Tablo 23’de: Son Test Verilerinin Kontrol ve Kegel Egzersizi Grupları Arasında Karşılaştırılması Tablo 24’de: Son Test Verilerinin Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi Grupları Arasında Karşılaştırılması 3.10. Mesane Eğitimi, Kegel Egzersizi ve Kontrol Gruplarında Ön Test ve Son Test Verilerinin ve Mesane Eğitimi, Kegel Egzersizi ve Kontrol Gruplarında Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması; Tablo 25’de: Mesane Eğitimi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması Tablo 26’da: Mesane Eğitimi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması Tablo 27’de: Kegel Egzersizi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması Tablo 28’de: Kegel Egzersizi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması Tablo 29’de: Kontrol Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması Tablo 30’da: Kontrol Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması yer almaktadır. 70 3.1. ROMATOİD PREVELANSI ARTRİTLİ KADINLARDA İNKONTİNANS Tablo 3. Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansının Dağılımı ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLAR Kontinans İnkontinans Toplam n % n % n % 34 25.95 97 74.10 131 100.0 Tablo 3’te romatoid artritli kadınlarda inkontinans prevelansının dağılımı incelendiğinde; % 74.10’unda üriner inkontinans olduğu, %25.95’inde üriner inkontinans olmadığı görülmektedir. 3.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARI Tablo 4. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sosyo-Demografik Özelliklerinin Dağılımı Sosyo-Demografik Özellikler 20–30 yaş 31–40 yaş 41–50 yaş 51–60 yaş Yaş Ortalaması Yaş Grupları Eğitim Durumu Çalışma Durumu Medeni Durum Mesane Eğitimi Gurubu n % 0 0.0 1 3.3 12 40.0 17 56.7 52,63±7.21 Kruskal Wallis H Okur-Yazar 5 İlkokul 16 Ortaokul 0 Lise 7 Üniversite 2 Kruskal Wallis H Çalışan 7 Çalışmayan 23 Kruskal Wallis H Bekar 0 Boşanmış 3 Eşi Ölmüş 5 Evli 22 Kruskal Wallis H 16.7 53.3 0.0 23.3 6.7 23.3 76.7 0.0 10.0 16.7 73.3 Kegel Egzersizi Gurubu n % 1 3.3 0 0.0 9 30.0 20 66.7 51,90±8.06 x2=0.621 1 15 3 9 2 x2=5.047 12 18 x2=2.674 2 1 5 22 x2=0.095 p>0.05 3.3 50.0 10.0 30.0 6.7 p>0.05 40.0 60.0 p>0.05 6.7 3.3 16.7 73.3 p>0.05 Kontrol Gurubu n % 0 0.0 1 3.3 8 26.7 21 70.0 53,50±6.68 8 15 0 4 3 26.7 50.0 0.0 13.3 10.0 7 23 23.3 76.7 1 2 4 23 3.3 6.7 13.3 76.7 71 Tablo 4’e göre; mesane eğitimi grubunun yaş ortalaması 52,63±7.21 yıl, Kegel egzersizi grubunun yaş ortalaması 51,90±8.06 yıl ve kontrol grubunun yaş ortalaması 53,50±6.68 yıldır. Araştırmanın her üç grubunda yer alan kadınların % 50’sinin eğitimi ilkokul düzeyindedir. Mesane eğitimi grubunun % 76.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 60.0’ı ve kontrol grubunun % 76.7’sinin çalışmadığı saptandı. Mesane eğitimi uygulayan kadınların % 73.3’ü evli, Kegel egzersizi uygulayan kadınların% 73.3’ü evli ve % 6.7’si bekar, kontrol grubunu oluşturan kadınların % 76.7’si evli ve % 3.3’ü bekar olduğu gözlendi. Tablo 4’e göre araştırma grupları arasında sosyo-demografik özellikler açısından istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 3.3. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ SAĞLIK DURUMU BULGULARI KADINLARIN Tablo 5: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Katz Bağımsızlık İndeksi ve Beden Kitle İndeksi Özelliklerinin Dağılımı Özellikler Katz Bağımsızlık İndeksi Beden Kitle İndeksi Tam Fonksiyon Orta Derece Yetersiz Kruskal Wallis Normal Şişman Obez Kruskal Wallis Mesane Eğitimi Gurubu n % 23 76.7 7 23.3 6 12 12 x2=7.258 20.0 40.0 40.0 x2=0.217 Kegel Egzersizi Gurubu n % 27 90.0 3 10.0 Kontrol Gurubu n % 18 60.0 12 40.0 p<0.05 5 16 9 p>0.05 8 8 14 16.7 53.3 30.0 26.7 26.7 46.6 Tablo 5’de; Katz bağımsızlık indeksine göre mesane eğitimi grubunun % 67.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 90.0’nı ve kontrol grubunun % 60.0’ı yeterli fonksiyona sahip, mesane eğitimi grubunun % 23.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 10.0’u ve kontrol grubunun % 40.0’ı orta derece yetersiz fonksiyona sahiptir. 72 Beden Kitle İndeksine göre; mesane eğitimi grubunun % 20.0’si normal, % 40.0’ı obez, Kegel egzersizi grubunun %16.7’si normal, % 30.0’u obez, kontrol grubunun ise % 26.7’si normal, % 46.6’sı da obezdir. Araştırma grupları arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Tablo 6: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Hastalık ve İlaç Kullanma Durumunun Dağılımı Hastalık Durumu İlaç Kullanma Durumu Mesane Eğitimi Kegel Egzersizi Gurubu Gurubu n % n % Var 22 73.3 19 63.3 Hastalık Yok 8 26.7 11 36.7 Durumu Kruskal Wallis x2=0.74 p>0.05 Kalp Hastalığı 2 9.1 1 5.3 *Hastalığı Yüksek Tansiyon 13 59.1 10 45.5 Olan KOAH 2 9.1 1 5.3 Kişilerin Şeker Hastalığı 1 4.5 2 9.1 Kronik, Guatr 3 13.6 3 13.6 Psikolojik Bel Fıtığı 2 9.1 3 13.6 veya Parkinson 0 0.0 0 0.0 Nörolojik Depresyon 7 31.8 4 18.2 Hastalık Diğer 7 31.8 8 36.4 Dağılımı 1.68±0.84 1.70±0.66 Hastalık Sayısı Kruskal Wallis Sürekli İlaç Kullanma Durumu Var Yok Kruskal Wallis Sürekli Kullanılan İlaç Sayısı 19 11 x2=1.233 p>0.05 63.3 17 56.7 36.7 13 43.3 x2=0.647 p>0.05 1.60±0.82 1.56±0.70 Kontrol Gurubu n % 19 63.3 11 36.7 1 5.3 8 42.1 3 15.8 1 5.3 5 26.3 0 0.0 0 0.0 5 26.3 4 21.1 1.47±0.61 16 14 53.3 46.7 1.47±0.72 Kruskal Wallis x2=0.250 p>0.05 Antihipertansif 14 73.3 11 64.7 8 50.0 Sürekli Antidiabetik 2 10.5 2 11.8 1 6.3 Kullanılan Sedatif 4 21.1 3 17.6 4 25.0 İlaçların Diğer 13 68.4 11 64.7 11 68.7 Dağılımı Kruskal Wallis x2=1.086 p>0.05 n katlanmıştır Opere edilmiş bel kırığı, reflü, anemi, vertigo, osteoporoz, glokom, migren, boyun fıtığı, epilepsi, alerji, hepatit-B Tiroid ve antitiroid, osteoporoz, demans, venöz yetmezlik, antihiperlipoproteinemik, antiviral antikoagülan, proton pompası inhibitörü, bronkodilatatör, koroner dilatör, antianemik, antihistaminik, sempatomimetik, kardiyoselektif, vazodilatör, antiemetik, antiepileptik, antikoagülan tedavileri Tablo 6’ya göre kronik hastalığı olanların dağılımının; mesane eğitimi grubunda % 73.3, Kegel egzersizi grubunda % 63.3 ve kontrol grubunda % 63.3 olarak saptandı. Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun ortalama 73 kronik hastalık sayıları sırasıyla; 1.68±0.84, 1.70±0.66 ve 1.47±0.61’dir. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Mesane eğitimi grubunun % 59.1’inde yüksek tansiyon, % 31.8’inde depresyon, % 31.8’inde diğer grup hastalıklar ve % 13.6’sında guatr saptandı. Kegel egzersizi grubunun % 45.5’inde yüksek tansiyon, % 36.4’ünde diğer grup hastalıklar ve % 18.2’sinde depresyon saptandı. Kontrol grubunun % 42.1’inde yüksek tansiyon, % 26.3’ü guatr, % 26.3’ünde depresyon ve % 21.1’i diğer grup hastalıklar saptandı. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun sırasıyla ortalama kullandıkları ilaç sayıları; 1.60±0.82, 1.56±0.70 ve 1.47±0.72’dir. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Mesane eğitimi grubunun % 73.3’ü antihipertansif, % 68.4’ü diğer grup ilaçlar, % 21.1’i sedatif grubu ilaç kullanılmaktadır. Kegel egzersizi grubunun % 64.7’i antihipertansif, % 64.7’si diğer grup ilaç, % 17.6’si sedatif ve % 11.8’i antidiabetik grubu ilaç kullanmaktadır. Kontrol grubunun % 68.7’si diğer grup ilaç, % 50.0’si antihipertansif ve % 25.0’i sedatif grubu ilaç kullanmaktadır. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 74 Tablo 7: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Alışkanlıklarının Dağılımı Alışkanlıklarıyla İlgili Özellikler Sigara Kullanma Evet Hayır Durumu Mesane Eğitimi Gurubu n % 1 3.3 29 96.7 Kruskal Wallis Kahve İçme Alışkanlığı Evet Hayır 5 25 Kegel Egzersizi Gurubu n % 5 16.7 25 83.3 x2=4.902 p>0.05 8 22 26.7 73.3 x2=2.856 p>0.05 16.7 83.3 Kruskal Wallis Kontrol Gurubu n % 1 3.3 29 96.7 3 27 10.0 90.0 Tablo 7’ye göre; mesane eğitimi grubunun % 3.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 16.7’si ve kontrol grubunun % 3.3’ü sigara kullanmaktadır Mesane eğitimi grubunun % 16.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 26.7’si ve kontrol grubunun % 10.0’u kahve içmektedir. Araştırma gruplarının hiçbirisi alkol kullanmadığında “alkol kullanma durumu” tabloda yer almamaktadır. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Tablo 8. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit Özelliklerinin Dağılımı Romatoid Artrit Özellikleri Mesane Eğitimi Gurubu n % 3 10.0 7 23.3 14 46.7 4 13.3 2 6.7 34.33±10.39 20 yaş ve altı 21–30 31–40 41–50 51–60 Romatoid Artrit Yakınmalarının Başlama Yaşı Kruskal Wallis Romatoid Artrit Yakınmalarının Başlama Yaşı 0–11 ay Romatoid Artrit 1–10 yıl Tanısının 11yıl ve üzeri Koyulma Zamanı Romatoid Artrit Tanısının Koyulma Zamanı Kruskal Wallis Kegel Egzersizi Gurubu n % 3 10.0 8 26.7 8 26.7 9 30.0 2 6.7 35.17±10.97 x2=0.162 8 18 4 26.6 60.0 13.4 5.72±10.14 x2=2.682 Kontrol Gurubu n % 5 16.7 4 13.3 13 43.3 6 20.0 2 6.7 34.50±10.97 p>0.05 13 13 4 43.3 43.3 13.4 3.95±7.72 6 19 5 20.0 63.3 16.7 6.18±10.08 p>0.05 Tablo 8’e göre; romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı mesane eğitimi grubunun % 46.7’sinde 31-40 yaş, % 23.3’sinde 21-30 yaş, % 13.3’ünde 41-50 yaş 75 arasındadır. Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalaması 34.33±10.39 yıldır. Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı Kegel egzersizi grubunun % 30.0’unda 41–50 yaş, % 26.7’sinde 31–40 yaş, % 26.7’sinde 21–30 yaş arasındadır. Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalaması 35.17±10.97 yıldır. Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı kontrol grubunun % 43.3’ünde 31–40 yaş, % 20.0’sinde 41–50 yaş, % 16.7’sinde 20 yaş ve altındadır. Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalaması 34.50±10.97 yıldır. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Romatoid artrit tanısının, mesane eğitimi grubunun % 60.0’ında 1–10 yıl sonra, % 26.7’sinde 0–11 ay sonra, % 13.4’ünde 11 yıl ve daha fazla sürede koyulduğu, Kegel egzersizi grubunun % 43.3’ünde 0–11 ay sonra, % 43.3’ünde 1–10 yıl sonra, % 13.4’ünde 11 yıl ve daha fazla sürede koyulduğu, kontrol grubunun % 63.3’ünde 1–10 yıl sonra, % 20.0’sinde 0–11 ay sonra, % 16.7’sinde 11 yıl ve daha fazla sürede koyulduğu saptandı. Romatoid artrit tanısı koyulma zamanı ortalamalarının sırasıyla 5.72±10.14 yıl, 3.95±7.72 yıl ve 6.18±10.08 yıldır. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 76 Tablo 9. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit Tedavisinde Kullandıkları İlaçların Dağılımı Romatoid Artrit Özellikleri Metotreksat Sulfosalazin Kinin Leflunomid Romatoid Kortizon Artrit Tedavisinde NSAİ Folik Asit Kullanılan Osteoporoz Tedavisi İlaçlar Kalsiyum, D-Vit Mide Koruyucular Diğer Romatoid Artrit Tedavisinde Kullanılan İlaç Sayısı Kruskal Wallis Mesane Eğitimi Gurubu n % 18 60.0 7 23.3 7 23.3 2 6.7 25 83.3 18 60.0 12 40.0 4 13.3 18 60.0 36.7 11 0 0.0 2.00±0.83 Kegel Egzersizi Gurubu n % 56.7 17 5 16.7 6 20.0 10.0 3 19 63.3 15 50.0 10 33.3 1 3.3 13 43.3 8 26.7 5 16.7 1.80±0.71 x2=1.886 Kontrol Gurubu n % 22 73.3 20.0 6 16.7 5 3 10.0 86.7 26 56.7 17 36.7 11 23.3 7 15 50.0 10 33.3 1 3.3 2.07±0.64 p>0.05 n katlanmıştır Anksiyolitik, Antikolinerjik, Vazoterapötik, Antianemik, Siklosporin Tablo 9’a göre; mesane eğitimi grubunun romatoid artrit tedavisinde kullandığı ilaç sayısı ortalaması 2.00±0.83 olup % 83.3’ü kortizon, % 60.0’ı metotreksat, % 23.3’ü salozoprin ve % 23.3’ü kinin kullanmaktadır. Kegel egzersizi grubunun romatoid artrit tedavisinde kullandığı ilaç sayısı ortalaması 1.80±0.71 olup % 63.3’ü kortizon, % 56.7’si metotreksat, % 20.0’si kinin ve % 16.7’si salozoprin kullanmaktadır. Kontrol grubunun romatoid artrit tedavisinde kullandığı ilaç sayısı ortalaması 2.07±0.64 olup % 86.7’si kortizon % 73.3’ü metotreksat, % 20.0’si salozoprin ve % 16.7’si kinin kullanmaktadır. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 77 3.4. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK BULGULARI Tablo 10. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik Özelliklerinin Dağılımı Obstetrik Özellikler Mesane Eğitimi Gurubu n % 0 0.0 7 23.3 11 36.7 12 40.0 2.17±0.79 0 1 2 3 Doğum Sayısı Doğum Sayısı x2=0.528 Kruskal Wallis Doğum Şekli Normal Doğum Vaginal Operatif (Vakum, Forseps) Sezaryen Normal-Sezaryen Doğum En Ağır Bebeğin Kilosu Kontrol Gurubu n % 0 0.0 6 20.0 9 30.0 15 50.0 2.30±0.79 p>0.05 21 - 70.0 - 23 - 85.2 - 25 1 83.3 3.3 3 6 10.0 20.0 4 14.8 2 2 6.7 6.7 Kruskal Wallis H Doğum Yapılan Yer Kegel Egzersizi Gurubu n % 3 10.0 3 11.1 14 51.9 10 37.0 2.26±0.66 x2= 2.421 p>0.05 Ev Hastane Her İkisi 5 18 7 Doğum Yapmayan 3 Kruskal Wallis 16.7 60.0 23.3 0.0 4 16 7 3 x2=1.058 13.3 53.3 23.3 10.0 p>0.05 9 14 7 0 30.0 46.7 23.3 0.0 3500 gr’ın altı 8 3500–3999 gr 10 4000–4499 gr 8 4500–4999 gr 1 5000 gr ve üzeri 3 Kruskal Wallis 26.7 33.3 26.7 3.3 10.0 3 13 6 4 1 x2=1.319 11.1 48.2 22.2 14.8 3.7 p>0.05 12 5 7 2 4 40.0 16.7 23.3 6.7 13.3 Tablo 10’a göre; mesane eğitimi grubunun doğum sayısı ortalaması 2.17±0.79, Kegel egzersizi grubunun doğum sayısı ortalaması 2.26±0.66 ve kontrol grubunun doğum sayısı ortalaması 2.30±0.79’dur. Her üç grubun da en fazla üç doğum yaptığı ve sırasıyla % 70.0’i, % 85.2’si ve % 83.3’ünün en fazla normal doğum yaptığı, sırasıyla % 60.0’ı, % 53.3’ü ve % 46.7’sinin doğumlarını hastanede yaptığı ve sırasıyla % 40.0’ı, % 40.7’si ve % 43.3’ünün en ağır bebeğin kilosunun 4000 gr ve üzeri olduğu saptandı. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 78 Tablo 11. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Jinekolojik Özelliklerinin Dağılımı Jinekolojik Özellikleri Menopozda Olma Durumu Menopozda Menopozda değil Mesane Eğitimi Gurubu n % 19 63.3 11 37.7 Kegel Egzersizi Gurubu n % 22 73.3 8 26.7 Kontrol Gurubu n % 22 73.3 8 26.7 2 10.5 1 5.2 12 63.2 4 21.1 46.16±6.46 1 4.5 2 9.1 12 54.5 7 31.8 46.95±5.94 4 18.2 1 4.5 12 54.5 5 22.7 46.32±4.21 40 yaş ve altı 41–44 yaş 45–49 yaş 50–59 yaş Menopoz Yaşı Menopoz Yaşı x2=0.29 Kruskal Wallis 1–3 yıl 4–6 yıl 7–9 yıl 10–12 yıl 13 yıl ve üzeri Menopoz Süresi Menopoz Süresi 2 10.5 3 15.8 1 5.3 7 36.8 6 31.6 10.16±4.49 Evet Hayır 4 18.2 5 22.7 4 18.2 7 31.8 2 9.1 7.59±4.10 x2=5.754 Kruskal Wallis HRT Kullanma Durumu p>0.05 19 11 63.3 37.7 p>0.05 22 8 x2=0.898 Kruskal Wallis 1 4.5 4 18.2 4 18.2 7 31.8 6 9.1 10.45±4.36 73.3 26.7 22 8 73.3 26.7 p>0.05 HRT Kullanma Süresi 1 yıl 2 yıl 3 yıl ve üzeri 1 17 1 5.2 89.5 5.2 1 20 1 4.5 90.9 4.5 1 18 3 4.5 81.8 13.6 Geçirilen Pelvik Ameliyat Yok Var 23 7 76.7 23.3 20 10 66.7 33.3 26 4 86.7 13.3 Kruskal Wallis x2=4.358 p>0.05 Tablo 11’e göre; mesane eğitimi grubunun % 63.3’ü, Kegel egzersizi grubunun ve kontrol grubunun % 73.3’ü menopozda olduğunu ifade ettiler. Her üç grupta menopoz yaşı ortalamaları sırasıyla 46.16±6.46 yıl, 46.95±5.94 yıl ve 46.32±4.21 yıl ve yine sırasıyla 10.16±4.49 yıl, 7.59±4.10 yıl ve 10.45±4.36 yıldır menopozda olduklarını ifade ettiler. Menopozdaki kadınlar sırasıyla % 89.5’i, % 90.9’u ve % 81.8’i en fazla iki yıl süreyle HRT kullandıklarını ifade ettiler. Mesane eğitimi grubunun % 76.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 66.7’si ve kontrol grubunun % 86.7’si pelvik ameliyat geçirmediğini, mesane eğitimi grubunun 79 % 23.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 33.3’ü ve kontrol grubunun % 13.3’ü pelvik ameliyat geçirmediğini ifade ettiler. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 3.5. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA BULGULARI Tablo 12. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Günlük İdrar Yapma Özelliklerinin Dağılımı İdrar Yapma Sayıları Mesane Eğitimi Kegel Egzersizi Gurubu Gurubu n % n % 1 3.3 3 1 3.3 8 26.7 8 26.7 4 23.4 5 16.7 7 5 Gündüz 6 20.0 6 9 30.0 İdrar Yapma 3 10.0 7 3 10.0 Sayısı 0 0.0 8 2 6.7 3.3 3 10.0 10 1 1 3.3 12 1 3.3 0.0 1 3.3 13 0 5.77±1.92 6.07±2.52 Gündüz İdrar Yapma Sayısı Kruskal Wallis x2=0.143 p>0.05 0 1 2 Gece 3 İdrar Yapma 4 Sayısı 5 6 8 Gece İdrar Yapma Sayısı 6 20.0 6 20.0 10 33.4 1 3.3 3 10.0 2 6.7 1 3.3 1 3.3 2.17±1.97 x2=0.526 Kruskal Wallis 1. Freguency Sık Sık İdrara Çıkma Durumu Evet Hayır 20 10 66.7 33.3 Evet Hayır 14 16 46.7 53.3 Evet Hayır 7 23 Kruskal Wallis 13 17 x2=0.631 Kruskal Wallis 3. Noktüri Gece İdrar Kaçırma Durumu 22 8 x2=0.428 Kruskal Wallis 2. Urgency Aniden Şiddetle Gelen İdrar Yapma İsteği 3 10.0 8 26.7 8 26.7 5 16.7 2 6.7 1 3.3 1 3.3 2 6.7 2.47±2.06 23.3 76.7 3 23 x2=1.954 Kontrol Gurubu n % 3.3 1 26.7 8 2 6.7 40.0 2 10.0 3 3.3 1 2 6.7 1 3.3 0 0.0 5.93±2.02 2 6.7 9 30.0 9 30.0 3 10.0 4 13.3 1 3.3 2 6.7 0 0.0 2.30±1.60 p>0.05 73.3 26.7 22 8 73.3 26.7 11 19 36.7 63.3 6 24 20.0 80.0 p>0.05 43.3 56.7 p>0.05 10.0 90.0 p>0.05 80 Tablo 12’ye göre; mesane eğitimi grubunun % 23.3’ü gündüz yedi kez ve daha fazla, % 80.0’i gece en az bir kez idrar yaptığını ifade ettiler. Gündüz idrar yapma sayısı ortalaması 5.77±1.92, gece idrar yapma sayısı ortalaması 2.17±1.97’dir. Kegel egzersizi grubunun % 26.6’sı gündüz yedi kez ve daha fazla, % 90.0’ı gece en az bir kez idrar yaptığını ifade ettiler. Gündüz idrar yapma sayısı ortalaması 6.07±2.52 ve gece idrar yedi kez yapma sayısı ortalaması 2.47±2.06’dır. Kontrol grubunun % 23.3’ü gündüz ve daha fazla, % 93.3’ü gece en az bir kez idrar yaptığını ifade ettiler. Gündüz idrar yapma sayısı ortalaması 5.93±2.02 ve gece idrar yapma sayısı ortalaması 2.30±1.60’dır. Mesane eğitimi grubunun % 66.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 73.3’ü ve kontrol grubunun % 73.3’ü sık sık idrara çıkmaktadır (Freguency). Sırasıyla idrara % 46.7’si, çıkmaktadır % 43.3’ü (Urgency). ve % Mesane 36.7’si aniden, şiddetle eğitimi grubunun % gelen 23.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 10.0’u ve kontrol grubunun % 20.0’si gece idrar kaçırmaktadır (Noktüri). Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 81 Tablo 13. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Kaçırma Özelliklerinin Dağılımı İdrar Kaçırma Özellikleri İdrar Kaçırma Sıklığı Günde Bir Kez Günde Bir Kezden Fazla Haftada Bir Kez Haftada Bir Kezden Fazla Ayda Birkaç Kez Ayda Bir Kez / Nadiren Kruskal Wallis 1–5 yıl 6–10 yıl 11–15 yıl 16 yıl ve üzeri İdrar Kaçırma Süresi İdrar Kaçırma Süresi İdrar Kaçırma Miktarı Ped Kullanma Durumu ve Sıklığı İdrar Kaçırmanın Hangi Olaydan Sonra Başladığı Kruskal Wallis y Birkaç Damla, Pedi / İç Çamaşırı Nemlendirecek Kadar y Pedi / İç Çamaşırı Islatacak Kadar y Dış Kıyafetleri Islatacak Kadar y Bacaklardan Sızacak Kadar Kruskal Wallis Kullanmıyor Günde 1–2 Adet Günde 3–4 Adet Kruskal Wallis Doğum Menapoz Jinekolojik /Ürolojik Ameliyat Tıbbi Hastalık Doğum-Tıbbi Hastalık Menapoz-Tıbbi Hastalık Diğer Kruskal Wallis Mesane Eğitimi Gurubu n % 3 10.0 8 26.7 4 13.3 5 16.7 5 16.7 5 16.7 x2=5.840 Kegel Egzersizi Gurubu n % 1 3.3 10 33.3 4 13.3 10 33.3 2 6.7 3 10.0 p>0.05 Kontrol Gurubu n % 2 6.7 3 10.0 3 10.0 5 16.7 12 40.0 5 16.7 17 56.7 9 30.0 2 6.7 2 6.7 6.53±7.68 24 80.0 5 16.7 0 0.0 1 3.3 3.93±3.47 11 36.7 15 50.0 1 3.3 3 10.0 7.93±7.96 17 x2=8.056 56.7 p>0.05 20 66.7 18 60.0 12 40.0 9 30.0 11 36.7 1 3.3 1 3.3 1 3.3 0 0.0 0 0.0 0 0.0 x2=0.593 76.7 13.3 10.0 x2=0.486 13.3 36.7 3.3 p>0.05 23 4 3 p>0.05 1 10 2 76.7 13.3 10.0 25 3 2 83.3 10.0 3.3 3.3 33.3 6.7 7 15 1 23.3 50.0 3.3 23.3 13.3 0.0 10.0 x2=10.540 6 8 2 1 p<0.01 20.0 26.7 6.7 3.3 4 3 0 0 13.3 10.0 0.0 0.0 23 4 3 4 11 1 7 4 0 3 Tablo 13’e göre; mesane eğitimi grubunun % 36.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 36.7’si ve kontrol grubunun % 16.7’si günde en az bir kez idrar kaçırmaktadır. Mesane eğitimi grubu ortalama 6.53±7.68 yıldır, Kegel egzersizi grubu ortalama 3.93±3.47 yıldır ve kontrol grubu ortalama 7.93±7.96 yıldır idrar kaçırmaktadır. 82 Mesane eğitimi grubunun % 56.7’sinin birkaç damla ya da iç çamaşırı nemlendirecek kadar, % 40.0’ının pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak kadar, % 3.3’ünün ise dış kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırmadığı belirlendi Kegel egzersizi grubunun % 66.7’sinin birkaç damla ya da iç çamaşırı nemlendirecek kadar, % 30.0’unun pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak kadar, % 3.3’ünün ise dış kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırdığı belirlendi Kontrol grubunun % 60.0’ının birkaç damla ya da iç çamaşırı nemlendirecek kadar, % 36.7’sinin pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak kadar, % 3.3’ünün ise dış kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırdığı belirlendi Mesane eğitimi grubunun % 76.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 76.7’si ve kontrol grubunun % 83.3’ü hiç ped kullanmadığını, her üç grupta yer alan kadınların sırasıyla % 13.3’ü, % 13.3’ü ve % 10.0’ı 1–2 adet/günde ped kullandığını ifade ettiler. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Mesane eğitimi grubunun % 36.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 33.3’ü ve kontrol grubunun % 50.0’sinin menopozdan sonra idrar kaçırmaya başladığı belirlendi. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmaktadır (p<0.01). 83 Tablo 14. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinans Tiplerinin Dağılımı Üriner İnkontinans Tipleri 1. Stres İnkontinans Gülme, öksürme, hapşırma sırasında / hareketle 2. Urge İnkontinans Ani idrar yapma hissiyle sıkışıp tuvalete gidemeden 3. Miks İnkontinans 1 ve 2 durumunda 4. Overflow İnkontinans Uzun süre idrara gitme ihtiyacı duymadan Kruskal Wallis Mesane Eğitimi Gurubu n % 63.3 19 Kegel Egzersizi Gurubu n % 21 70.0 Kontrol Gurubu n % 19 63.3 7 23.3 4 13.3 5 16.7 4 13.3 5 16.7 6 20.0 0 0 0 0.0 0 0.0 x2=0.292 p>0.05 Tablo 14’e göre; araştırma grubundaki kadınların inkontinans tipleri: ● Mesane eğitimi grubunda; - Stres inkontinans = % 63.3 - Urge inkontinans = % 23.3 - Miks inkontinans = % 13.3 ● Kegel egzersizi grubunda; - Stres inkontinans = % 70.0 - Urge inkontinans = % 13.3 - Miks inkontinans = % 16.7 ● Kontrol grubunda; - Stres inkontinans = % 63.3 - Urge inkontinans = % 16.7 - Miks inkontinans = % 20.0’dir. Araştırma gruplarını oluşturan kadınlar “uzun süre idrara gitme ihtiyacı duymadan idrar kaçırma” yakınmalarının olmadığını ifade ettiler. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 84 3.6. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ VE ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ DURUMU BULGULARI Tablo 15. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar Kaçırmanın Psiko-Sosyal Etkilerinin Dağılımı İdrar Kaçırmanın Psiko-sosyal Etkisi İdrar Kaçırma Nedeniyle Endişelenme Durumu İdrar Kaçırma Nedeniyle Yaşanılan Endişe İdrar Kaçırmanın Aktivitelerini Etkileme Durumu Mesane Eğitimi Gurubu n % 12 36.7 Endişelenen Endişelenmeyen 18 63.3 17 56.7 24 80.0 p>0.05 9 6 30.0 20.0 4 3 13.3 10.0 7 7 x2=4.185 23.3 23.3 10 0 33.3 0.0 9 2 30.0 6.7 6 1 20.0 3.3 Etkilenen 8 26.7 8 26.7 5 16.7 Etkilenmeyen 22 73.3 22 73.3 25 83.3 1 3 7 x2=4.053 3.3 10.0 23.3 p>0.05 2 2 6 6.7 6.7 20.0 0 2 5 0.0 6.7 16.7 1 0 3.3 0.0 3.3 3.3 0 0 0.0 0.0 y Tatil y Aile Yaşantısı y Sosyal yaşantısı (Arkadaşla görüşme, Dışarı çıkma, Alış-veriş, Gezinti) y Özel Zevkleri / İlgi alanları y Diğer Kontrol Gurubu n % 6 20.0 Kruskal Wallis y İdrar Kokma y Ped / Bezlerinden idrar sızma y Giysilerini ıslatma y Diğer Kruskal Wallis İdrar Kaçırmanın Etkilediği Aktiviteler Kegel Egzersizi Gurubu n % 13 43.3 1 1 n katlanmıştır Tablo 15’de; idrar kaçırma nedeniyle mesane eğitimi grubunun % 63.3’ü endişelenmediğini, % 36.7’si endişelendiğini, idrar kaçırma nedeniyle endişelenenlerin % 33.3’ü giysilerini ıslatacağı, % 23.3’ü idrar kokacağı ve % 23.3’ü ise ped ya da bezlerinden idrar sızacağı için endişelendiklerini ifade ettiler. İdrar kaçırma endişelenmediğini, nedeniyle % 43.3’ü Kegel egzersizi endişelendiğini, grubunun idrar kaçırma % 56.7’si nedeniyle endişelenenlerin % 30.0’ı idrar kokacağı, % 30.0’ı giysilerini ıslatacağı ve % 20.0’si, ped ya da bezlerinden idrar sızacağı, % 6.7’si de diğer bir neden olarak “idrar kaçırmanın şiddeti daha da artarsa” endişesi yaşadıklarını ifade ettiler. 85 İdrar kaçırma nedeniyle kontrol grubunun % 80.0’i endişelenmediğini, % 20.0’si endişelendiğini, idrar kaçırma nedeniyle endişelenenlerin % 20.0’si giysilerini ıslatacağı, % 13.3’ü idrar kokacağı ve % 10.0’u ped ya da bezlerinden idrar sızacağı ve %3.3’ü diğer bir neden olarak “eşimle ilişkimi etkilerse” endişesi yaşadıklarını ifade ettiler. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Mesane eğitimi grubunun % 73.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 73.3’ü ve kontrol grubunun % 83.3’ü idrar kaçırma problemlerinin aktivitelerini etkilemediğini belirttiler. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). Mesane eğitimi grubunun % 23.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 20.0’ı ve kontrol grubunun % 16.7’si idrar kaçırmanın sosyal yaşantılarını etkilediğini bunun yanı sıra Kegel egzersizi grubunun % 3.3’ü idrar kaçırmanın “eşiyle olan ilişkisini” etkilediğini ve % 3.3’ü “dışarı çıkacağı zaman öncesinde sıvı kısıtlaması yaparak” aktivitesini etkilediğini ifade ettiler. Tablo 16. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinansa Yönelik Tedavi Görme Durumlarının Dağılımı Üriner İnkontinansa Yönelik Tedavi Durumu İdrar Kaçırma Nedeniyle Tedavi Alma Durumu Alınan Tedavi Evet Hayır Kruskal Wallis İlaç Tedavisi Kruskal Wallis Mesane Eğitimi Gurubu n % 4 13.3 26 86.7 4 Kegel Egzersizi Gurubu n % 3 10.0 27 90.0 x2=0.205 p>0.05 100.0 3 100.0 2 x =1.750 Kontrol Gurubu n % 4 13.3 26 86.7 2 100.0 p>0.05 Tablo 16’ya göre mesane eğitimi grubunun % 13.3’ünün, Kegel egzersizi grubunun % 10.0’unun ve kontrol grubunun % 13.3’ünün idrar kaçırma nedeniyle tedavi aldıkları saptandı. 86 Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunda idrar kaçırma nedeniyle tedavi alanların % 100’ünün ilaç tedavisi aldığı saptandı. Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05). 3.7. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAKINMALARI İLE ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLERİNİN DAĞILIMI Tablo 17. Mesane Eğitimi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı İdrar Yakınmaları Risk Faktörleri Yaş BKİ Doğum Sayısı Doğum Şekli Menopoz Yaşı Sigara Kullanan Kahve İçen En Ağır Bebek Kilosu Frequency Urgency Noktüri İdrar Kaçırma r .136 .329 -.299 -.190 p 473 .076 .224 .315 n 30 30 30 30 r -.067 -.027 -.127 -.003 p .725 .885 .504 .988 n 30 30 30 30 r .030 .200 -.287 -.302 p .874 .288 .124 .105 n 30 30 30 30 r -.088 -.083 .342 .102 p .645 .663 .064 .593 n 30 30 30 30 r -.242 -.325 .197 .221 p .318 .174 .418 .363 n 19 19 19 19 r .131 .199 -.102 .116 p .489 .293 .590 .542 n 30 30 30 30 r .316 .299 -.247 -.337 p .089 .109 .189 .067 n 30 30 30 30 r -.193 -.053 -.176 .037 p .307 .781 .352 .845 n 30 30 30 30 Pearson Korelasyon Testi, p>0.05. 87 Tablo 17’ye göre mesane eğitimi grubunda bulunan kadınlarda yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu ile frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0.05). Tablo 18. Kegel Egzersizi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı İdrar Yakınmaları Risk Faktörleri Yaş BKİ Doğum Sayısı Doğum Şekli Menopoz Yaşı Sigara Kahve Bebek Kilosu Frequency Urgency Noktüri İdrar Kaçırma r -.011 .227 .345 -.160 p .952 .228 .014 .400 n 30 30 30 30 r .198 .039 -.013 -.038 p .293 .839 .946 .841 n 30 30 30 30 r .024 .129 -.106 -.382 p .904 .522 .599 .011 n 27 27 27 27 r -.247 -.366 .188 .301 p .215 .014 .558 .127 n 27 27 27 27 r -.435 -.234 .388 -.041 p .043 .295 .021 .855 n 22 22 22 22 r .067 -.211 -.149 .255 p .723 .264 .432 .174 n 30 30 30 30 r .193 .233 -.201 -.335 p .306 .215 .287 .070 n 30 30 30 30 r -.243 .095 .056 -.082 p .222 .637 .780 .684 n 27 27 27 27 Pearson Korelasyon Testi , p>0.05 88 Tablo 18’e göre Kegel egzersizi grubunda bulunan kadınlarda yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu ile frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0.05). Tablo 19. Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı İdrar Yakınmaları Risk Faktörleri Yaş BKİ Doğum Sayısı Doğum Şekli Menopoz Yaşı Sigara Kahve Bebek Kilosu Frequency Urgency Noktüri İdrar Kaçırma r .172 .195 -.254 -.153 p .363 .302 .176 .418 n 30 30 30 30 r -.126 -.388 -.044 .218 p .508 .034 .818 .247 n 30 30 30 30 r -.039 -.062 -.128 .294 p .839 .745 .500 .144 n 30 30 30 30 r .369 .310 .203 .081 p .045 .096 .281 .671 n 30 30 30 30 r .248 -.066 -.248 -.108 p .266 .771 .266 .633 n 22 22 22 22 r .112 -.141 -.093 .121 p .556 .456 .626 .523 n 30 30 30 30 r .201 .208 -.167 .123 p .287 .271 .379 .517 n 30 30 30 30 r .083 .145 -.149 .115 p .665 .443 .432 .546 n 30 30 30 30 Pearson Korelasyon Testi , p>0.05 89 Tablo 19’a göre kontrol grubunda bulunan kadınlarda yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu ile frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0.05). 3.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Tablo 20. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test Verilerinin Karşılaştırılması X2 P ISI-1 4.284 0.117 ÜGIDKS-1 7.750 0.061 ÜGİÇSIV-1 14.892 0.052 IDKSIK-1 6.983 0.058 IDKMİK-1 0.735 0.693 ÖN TEST Kruskal Wallis-H testi, P>0.05 ISI: İnkontinans ÜGİÇSIV: Şiddet Üriner İndeksi, Günlükte ÜGIDKS: İçilen Sıvı Üriner Miktarı, Günlükteki IDKSIK: İdrar İdrar Kaçırma Kaçırma Sayısı, Sıklığı, IDKMİK: İdrar Kaçırma Miktarı-Ön Test, 1: Ön Test Tablo 20’de; deney ve kontrol grubundaki kadınların ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Tablo 21. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Son Test Verilerinin Karşılaştırılmasının Dağılımı X2 P ISI-2 28.301 0.000** ÜGIDKS-2 11.703 0.003* ÜGİÇSIV-2 59.940 0.000** IDKSIK-2 23.659 0.000** IDKMİK-2 11.546 0.003* SON TEST Kruskal Wallis-H testi, * P<0.01 ** P<0.001 2: Son Test 90 Tablo 21’de; deney ve kontrol grubundaki kadınların ISI, ÜGİÇSIV ve IDKSIK arasında ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.001) ve ÜGIDKS ve IDKMİK arasında anlamlı fark bulunmaktadır (p<0.05). 3.9. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SON TEST VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASI Tablo 22. Son Test Verilerinin Kontrol ve Mesane Eğitimi Grupları Arasında Karşılaştırılması SON TEST ISI2 ÜGİDKS2 ÜGİÇSIV2 İDKSIK2 İDKMİK2 n ORT±SD Z P Kontrol Grubu 30 4.23±2.42 -5.038 0.000** Mesane Eğitimi Grubu 30 1.57±1.76 Kontrol Grubu 30 0.5000±0.5954 -2.905 0.004* Mesane Eğitimi Grubu 30 0.1800±0.2265 Kontrol Grubu 30 6.80±1.27 -6.215 0.000** Mesane Eğitimi Grubu 30 9.87±1.11 Kontrol Grubu 30 2.80±0.76 -4.587 0.000** Mesane Eğitimi Grubu 30 1.33±1.12 Kontrol Grubu 30 1.47±0.57 -3.496 0.000** Mesane Eğitimi Grubu 30 1.07±0.37 Mann Whitney-U Testi, * P<0.01 ** P<0.001 Tablo 22’de kontrol ve mesane eğitimi grubundaki kadınların son test verileri arasındaki farkın, ISI2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu, ÜGİDKS2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.01 düzeyinde anlamlı olduğu, ÜGİÇSIV2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu, İDKSIK2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu, 91 İDKMİK2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu bulgulandı. Tablo 23. Son Test Verilerinin Kontrol ve Kegel Egzersizi Grupları Arasında Karşılaştırılması SON TEST ISI2 ÜGİDKS2 ÜGİÇSIV2 İDKSIK2 İDKMİK2 n ORT±SD Z P Kontrol Grubu 30 4.23±2.42 -1.859 0.063 Kegel Egzersizi Grubu 30 3.67±3.21 Kontrol Grubu 30 0.5000±0.5954 -.617 0.537 Kegel Egzersizi Grubu 30 0.6500±0.7210 Kontrol Grubu 30 6.80±1.27 -2.567 0.010* Kegel Egzersizi Grubu 30 6.03±0.76 Kontrol Grubu 30 2.80±0.76 -1.596 0.110 Kegel Egzersizi Grubu 30 2.43±1.01 Kontrol Grubu 30 1.47±0.57 -1.050 0.294 Kegel Egzersizi Grubu 30 1.37±0.67 Mann Whitney-U Testi, P<0.05 Tablo 23’de kontrol ve Kegel egzersizi grubundaki kadınların son test verilerinde, ÜGİÇSIV2 değişkenine göre farkın, kontrol grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı olduğu (p<0.05), ISI2, ÜGİDKS2, İDKSIK2 ve İDKMİK2 değişkenlerine göre farkın, istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı (p>0.05) saptandı. 92 Tablo 24. Son Test Verilerinin Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi Grupları Arasında Karşılaştırılması SON TEST ISI2 ÜGİDKS2 ÜGİÇSIV2 İDKSIK2 İDKMİK2 n ORT±SD Z P Mesane Eğitimi Grubu 30 1.57±1.76 -3.672 0.000*** Kegel Egzersizi Grubu 30 3.67±3.21 Mesane Eğitimi Grubu 30 0.1800±0.2265 -3.012 0.003** Kegel Egzersizi Grubu 30 0.6500±0.7210 Mesane Eğitimi Grubu 30 9.87±1.11 -6.741 0.000*** Kegel Egzersizi Grubu 30 6.03±0.76 Mesane Eğitimi Grubu 30 1.33±1.12 -3.407 0.001** Kegel Egzersizi Grubu 30 2.43±1.01 Mesane Eğitimi Grubu 30 1.07±0.37 -2.442 0.015* Kegel Egzersizi Grubu 30 1.37±0.67 Mann Whitney-U Testi, * P<0.05 ** P<0.01 *** P<0.001 Tablo 24’de mesane eğitimi ve Kegel egzersizi grubundaki kadınların son test verilerinde, ISI2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu, ÜGİDKS2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.01 düzeyinde anlamlı olduğu, ÜGİÇSIV2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu, İDKSIK2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.01 düzeyinde anlamlı olduğu, İDKMİK2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.05 düzeyinde anlamlı olduğu bulundu. 93 3.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Tablo 25. Mesane Eğitimi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması MESANE EĞİTİMİ GRUBU Z ISI2 ISI1 -4,023 P ,000* ÜGIDKS2 ÜGIDKS1 -3,755 ,000* ÜGİÇSIV2 ÜGİÇSIV1 -4,861 IDKSIK2 IDKSIK2 -4,651 ,000* IDKMİK2 IDKMİK1 -3,500 ,000* ,000* Wilcoxon U testi, * P<0.001 Mesane Eğitimi grubunda ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark bulunmaktadır (p<0.001). Tablo 26. Mesane Eğitimi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılmasının Dağılımı ÜRİNER INKONTİNANS TİPLERİ Stres z İnkontinans p ISI2 ISI1 -3.524 ÜGIDKS2 ÜGIDKS1 -2.723 0.000* 0.006** ÜGİÇSIV2 ÜGİÇSIV1 -3.876 IDKSIK2 IDKSIK2 -3.817 IDKMİK2 IDKMİK1 -2.646 0.000* 0.000* 0.008** -2.410 -2.414 -1.890 (n=19) Urge z *** *** *** 0.016 -0.365 -1.604 -1.875 -1.414 -1.414 0.715 0.109 0.063 0.157 0.157 0.027 Miks z İnkontinans p 0.016 *** 0.047 p İnkontinans -2.023 -2.214 0.059 (n=7) (n=4) Wilcoxon U testi, * p<0.001 ** p<0.01 *** p<0.05 p>0.05 94 Tablo 26’da, Mesane eğitimi grubunda stres inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGİÇSIV ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında çok ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.001), ÜGIDKS ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark bulunmaktadır (p<0.01). Mesane eğitimi grubunda urge inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunurken (p<0.05), IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Mesane eğitimi grubunda miks inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Tablo 27. Kegel Egzersizi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması KEGEL EGZERSİZİ GRUBU Z 0.000 p p<0.001 ISI2 ISI1 -4.034 ÜGIDKS2 ÜGIDKS1 -3.425 0.001 ÜGİÇSIV2 ÜGİÇSIV1 -1.672 0.094 IDKSIK2 IDKSIK2 -3.911 0.000 IDKMİK2 IDKMİK1 -1,732 0.083 p>0.05 Kegel Egzersizi grubunda ISI, ÜGIDKS ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.001), ÜGİÇSIV ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). 95 Tablo 28. Kegel Egzersizi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması ÜRİNER INKONTİNANS TİPLERİ Stres z ISI2 ISI1 -3.744 ÜGIDKS2 ÜGIDKS1 -3.647 ÜGİÇSIV2 ÜGİÇSIV1 -1.801 IDKSIK2 IDKSIK2 -3.945 IDKMİK2 IDKMİK1 -1.414 İnkontinans p 0.000* 0.000* 0.072 0.000* 0.157 Urge z 0.000 -1.134 -0.577 0.000 0.000 İnkontinans p 1.000 0.257 0.564 1.000 1.000 Mixks z -1.633 -1.134 -0.577 -0.577 -1.000 İnkontinans p 0.102 0.257 0.564 0.546 0.317 (n=21) (n=4) (n=5) * p<0.001 p>0.05 Tablo 28’de, Kegel egzersizi grubunda stres inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGIDKS ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında çok ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.001), ÜGİÇSIV ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Kegel egzersizi grubunda urge inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Kegel egzersizi grubunda miks inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). 96 Tablo 29. Kontrol Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması KONTROL GRUBU Z ISI2 ISI1 -3.508 p 0.000* ÜGIDKS2 ÜGIDKS1 -1.517 0.129 ÜGİÇSIV2 ÜGİÇSIV1 -1.126 IDKSIK2 IDKSIK2 -3.606 0.260 IDKMİK2 IDKMİK1 -1.414 0.000* 0.157 * p<0.001 Kontrol grubunda, ISI ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı farklılıklar bulunurken (p<0.001), ÜGIDKS, ÜGİÇSIV ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Tablo 30. Kontrol Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılmasının Dağılımı ÜRİNER INKONTİNANS TİPLERİ Stres z ISI2 ISI1 -3.275 ÜGIDKS2 ÜGIDKS1 -0.520 ÜGİÇSIV2 ÜGİÇSIV1 0.000 IDKSIK2 IDKSIK2 3.317 IDKMİK2 IDKMİK1 -1.414 İnkontinans 0.001* 0.633 1.000 0.001* 0.157 p (n=19) Urge z -1.000 -1.732 -1.633 -1.000 0.000 İnkontinans p 0.317 0.083 0.102 0.317 1.000 Miks z -1.000 -1.083 0.816 -1.000 0.000 İnkontinans p 0.317 0.276 0.414 0.317 1.000 (n=5) (n=6) * p<0.01 p>0.05 Tablo 30’a göre kontrol grubunda stres inkontinansı olan kadınların; ISI ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.01), ÜGIDKS, ÜGİÇSIV ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). 97 Kontrol grubunda urge inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). Kontrol grubunda miks inkontinansı olan kadınların; ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05). 98 BÖLÜM IV TARTIŞMA Belirlenen sınırlılıklar çerçevesinde oluşturulan araştırma grupları, mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundan oluşmaktadır. Üriner inkontinansa neden olan risk faktörlerinden yararlanılarak hazırlanan genel anket formu aracılığıyla elde edilen yaş (Tablo 4) ve doğum sayısı (Tablo 10) verileri grupların eşlenik olduğunu ortaya koymaktadır. 4.1. ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA PREVELANSININ İNCELENMESİ İNKONTİNANS Üriner inkontinansın görülme oranının yüksek olduğu yakın zamana kadar çoğunlukla gözlemsel olarak söylenebilmekteyken, son zamanlarda artık dünyada ve Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan araştırma verilerine dayandırılabilmektedir (6, 9, 13, 17, 18, 24, 26, 40, 42, 43, 45, 54, 59, 62, 66, 70, 77, 87). Araştırma verilerine göre Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümüne kayıtlı tüm romatoid artritli kadınların % 74.10’unda ürner inkontinans görülürken, %25.95’inde üriner inkontinans görülmemektedir (Tablo 3). Elde edilen sonuca göre romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın yüksek olduğu görülmektedir. Bu da “Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans prevelansı yüksektir” H1 Hipotezini desteklemekte ve 99 genel olarak kadınlarda üriner inkontinans görülme sıklığının gözlemsel olarak da yüksek olduğunu söyleyebildiğimiz için beklenen olumlu bir sonuç olarak yorumlanmaktadır. Ancak istatistiksel anlamda olumlu olduğu düşünülen bu sonucun kadın sağlığı açısından istenmeyen olumsuz bir sonuç olarak yorumlanması gerekmektedir. 4.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARININ İNCELENMESİ Üriner inkontinansa neden olan risk faktörleri arasında yer alan yaş faktörünün önemi yadsınamaz. Araştırmada mesane eğitimi grubunun yaş ortalaması 52,63±7.21 yıl, Kegel egzersizi grubunun yaş ortalaması 51,90±8.06 yıl ve kontrol grubunun yaş ortalaması 53,50±6.68 yıldır (Tablo 4). Araştırmanın örneklem özelliklerine göre 20–60 yaş arası kadınlar araştırma kapsamına alındılar. Deney ve kontrol gruplarında yaş faktörünün eşlenik olduğunu gösteren bu veri beklenilen, olumlu bir sonuçtur (Kruskal Wallis, x2=0.357, p>0.05). Millard (1998), 45–59 yaş grubu kadınların % 50 oranında (59), Browen ve McElduff (1999), Chiarelli, 45–50 yaş grubunda % 36.1 oranında (24), MacLennan, Taylor ve Wilson (2000), 70–74 yaş grubunda % 51.9 oranında (57), Muscatello, Rissel ve Szonyi’nin (2001), 60–69 yaş grubunda % 40 oranında (62) üriner inkontinansın görüldüğünü belirtmektedirler. Millard (1998) ve Chiarelli, Browen ve McElduff’un (1999) sonuçları araştırma bulgularıyla benzerlik gösterirken, MacLennan, Taylor ve Wilson (2000) ve Muscatello, Rissel ve Szonyi’nin (2001) sonuçları yaş gruplarının yüksek olmasından dolayı araştırma bulgularıyla benzerlik göstermemektedir (24, 57, 59, 62). 100 Kocaöz ve Eroğlu’nun (2002), “kadınlarda stres üriner inkontinans yaygınlığı ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi” çalışmasında, 45 yaş ve üzeri kadınların % 63.8’inde stres üriner inkontinans görüldüğü belirtilmekte ve araştırma gruplarıyla benzerlik göstermektedir (54). Deney ve kontrol gruplarının % 50’sinin ilkokul düzeyinde eğitim aldığı (Kruskal Wallis, x2=1.694, p>0.05), mesane eğitimi ve kontrol grubunun % 76.7’sinin, Kegel egzersizi grubunun % 60’ının ev hanımı olduğu (Kruskal Wallis, x2=1.348, p>0.05), mesane eğitimi ve Kegel egzersizi grubunun % 73.3’ü ve kontrol grubunun % 76.7’sinin evli ve eşiyle kalmakta olduğu belirlendi (Kruskal Wallis, x2=0.075, p>0.05). Deney ve kontrol gruplarının sosyo-demografik özellikler açısından benzer olduğu belirlendi (Tablo 4) . 4.3. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SAĞLIK DURUMU BULGULARININ İNCELENMESİ Romatoid artrit hastalığının klinik tablosunda eklemlerin simetrik tutulumu ve hareket kısıtlılığı vardır. Bu klinik tablo, hastanın fonksiyonel durumunu direk olarak etkileyen bir bulgudur. Mesane eğitimi ve Kegel egzersizini birisine bağımlı kalmadan uygulayabilme düzeyinin belirlenmesi amacıyla, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların Katz bağımsızlık indeksi skorlarına bakıldı (81). Katz puanı üç ve daha fazla olan, fonksiyonel durumu çalışmaya katılmasını engellemeyen kadınlar örneklem grubunu oluşturdu. Katz bağımsızlık indeksine göre grupların %100’ünün en az orta derece bağımsızlık düzeyinde olduğu saptandı (Tablo 5). Katz bağımsızlık indeksi skorlarına göre grupların tam fonksiyonla orta derece arasında değişen bağımsızlık durumundan dolayı benzer özellik göstermediği belirlendi (Kruskal Wallis, x2=3.862, p<0.05). Ancak bu istatistiki sonuç araştırma gruplarını 101 oluşturan kadınların çalışmaya katılmasına engel değildir. Yapılan literatür taramasına göre, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların fonksiyonel durumunu Katz bağımsızlık indeksiyle ilişkilendiren çalışma bulunmamaktadır. BKİ’deki artış sonucu gelişen ve üriner inkontinansa neden olan risk faktörleri arasında yer alan diğer bir neden obesitedir. BKİ’deki artış karın duvarının kalınlaşmasına ve karın içi basıncının artmasına neden olur. BKİ skorlarına göre mesane eğitimi grubunun % 40.0’ı, Kegel egzersizi grubunun % 30.0’u ve kontrol grubunun % 46.6’sı obezdir (Kruskal Wallis, x2=0.396, p>0.05, Tablo 5). BKİ değişkenine göre deney ve kontrol gruplarının benzer olduğu görülmektedir. Öztaç Özerdoğan’ın (2004), “Eskişehir, Bilecik, Afyon, Kütahya illerinde 20 yaş ve üstü kadınlarda üriner inkontinansın prevalansı, risk faktörleri ve yaşam kalitesine etkisi” çalışmasında, kadınların % 50’sinin obez olduğu ve elde edilen verilerle benzerlik gösterdiği görülmektedir (66). Araştırma verilerine göre mesane eğitimi grubunun % 73.3’ünde, Kegel egzersizi grubunun % 63.3’ünde ve kontrol grubunun % 63.3’ünde kronik bir hastalık olduğu, grupların kronik hastalık sayısı ortalamasının sırasıyla 1.68±0.84, 1.70±0.66 ve 1.47±0.61 olduğu ve grupların benzer olduğu görülmektedir (Kruskal Wallis, x2=0.604, p>0.05, Tablo 6). Deney ve kontrol grubunda sıklıkla yüksek tansiyon, depresyon, guatr gibi kronik hastalıkların olduğu ve grupların benzer olduğu görüldü. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda nörolojik bir hastalığın olmaması, sınırlılıklar çerçevesinde oluşturulan gruplarla yürütülmesi açısından istenen olumlu bir sonuç olarak yorumlandı (Tablo 6). Dickens ve Creed (2001) “Romatoid artritli hastalarda depresyon” çalışmasında, romatoid artritli hastaların genel popülasyona göre depresyon 102 deneyimleme riskinin iki kez daha fazla olduğunu belirtmekte ve yapılan çalışmayla benzerlik göstermektedir (32). Araştırma verilerine göre mesane eğitimi grubunun % 63.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 56.7’si ve kontrol grubunun % 53.3’ü hastalığıyla ilgili bazı ilaçlar kullanmaktadır. Grupların kullandıkları ilaç sayısı ortalaması sırasıyla 1.60±0.82, 1.56±0.70 ve 1.47±0.72 adet olup, grupların benzer olduğu görülmektedir. (Kruskal Wallis, x2=0.138, p>0.05). Deney ve kontrol grupları, hastalıklarının uzantısında sıklıkla antihipertansif ve sedatif grubu ilaçlar kullanmaktadır (Tablo 6). Yeşiltepe Oskay, Kızılkaya Beji ve Yalçın’ın (2005), “50 yaş ve üzeri postmenopozal kadınların ürogenital yakınmaları” çalışmasında, kadınlarda kronik hastalık oranı % 51.6, ilaç kullanma oranı % 50.6 olup, çalışma verileriyle benzerlik göstermektedir (87). Mesane eğitimi grubunun % 3.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 16.7’si ve kontrol grubunun % 3.3’ü sigara kullanmakta (Kruskal Wallis, x2=2.536, p>0.05), mesane eğitimi grubunun % 16.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 26.7’si ve kontrol grubunun % 10.0’u kahve içmekte (Kruskal Wallis, x2=1.442, p>0.05) olduğu görülmektedir (Tablo 7). Romatoid artrit, bağ dokusu hastalıklarının kadınlarda görülen en yaygın türüdür. Romatoid artrit, ortaya çıktıktan sonra tüm yaşamı boyunca kadını hiç bırakmayan kronik bir hastalıktır (37). Bu nedenle romatoid artritli kadınlar idrar kaçırmayla ilgili yakınmalarını göz ardı etmektedirler. Ancak üriner inkontinans, ilaç tedavisi (romatoid artritli kadınların en çok gözünü korkutan) gerektirmeyen davranışsal tedavi yöntemleriyle baş edilebilmektedir. Toplumdaki diğer kadınlar gibi romatoid artritli kadınlar da idrar yakınmalarını değişik nedenlerden dolayı yansıtmamakta ve üriner inkontinans önemsenmeyen yaygın bir sorun olarak 103 güncelliğini sessizce korumaktadır. Dolayısıyla, araştırma verilerinde görüldüğü gibi üriner inkontinansın romatoid artritli kadınlarda da yüksek oranda görülmesi, üriner inkontinansın ihmal edilme olasılığını daha da artırdığı düşünülmektedir. Kızılkaya, Yalçın, Ayyıldız ve ark.’nın (1999), “kadınlarda stres üriner inkontinans risk faktörlerinin belirlenmesi” çalışmasında; bağ doku yetmezliği deney grubunda % 27.8 ve kontrol grubunda % 16.7 oranındadır. Kızılkaya, Yalçın, Ayyıldız ve ark.’ı (1999), bağ doku yapı özelliklerinin kadınlarda stres üriner inkontinans için hazırlayıcı bir faktör olarak görülmesi gerektiğini belirtmektedir (47). Yapılan romatoid literatür taramasına artritli göre, kadınlarda bağ üriner dokusu hastalığı inkontinans olan durumunu tanımlayan çalışma bulunmamaktadır. Kızılkaya, Yalçın, Ayyıldız ve ark.’nın üriner inkontinansa neden olan risk faktörlerini belirlenmek amacıyla yaptığı bu çalışmada, bağ dokusu hastalığı durumunun da sorgulanması anlamlı bulunmaktadır (47). Grupların romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalamasının sırasıyla 34.33±10.39, 35.17±10.97, 34.50±10.97 yıl (Kruskal Wallis, x2=0.050, p>0.05) ve romatoid artrit tanısı koyulma zamanı ortalamasının sırasıyla 5.72±10.14, 3.95±7.72, 6.18±10.08 yıl (Kruskal Wallis, x2=0.473, p>0.05) olduğu ve araştırmaya katılan mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarının benzer olduğu belirlendi (Tablo 8). Araştırmaya katılan grupların romatoid artrit tedavisinde kullandığı ilaç sayısı ortalamaları sırasıyla, 2.00±0.83, 1.80±0.71 ve 2.07±0.64 olup sürekli kullanılan ilaçların kortizon, metotreksat, kinin ve salozoprin şeklinde dağılım gösterdiği ve grupların benzer olduğu görüldü (Kruskal Wallis, x2=1.077, p>0.05, Tablo 9). 104 4.4. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK BULGULARININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun en fazla üç doğum yaptığı ve doğum sayısı ortalaması sırasıyla; 2.17±0.79, 2.26±0.66, 2.30±0.79 olduğu belirlendi. Deney ve kontrol gruplarında doğum sayısının eşlenik olduğu gösteren bu veri, araştırma için beklenilen olumlu bir sonuçtur (Tablo 10, Kruskal Wallis, x2=0.246, p>0.05). Grupların sırasıyla % 70.0, % 85.2 ve % 83.3’ünün en fazla normal doğum yaptığı (Kruskal Wallis, x2=0.528, p>0.05), sırasıyla % 60.0, % 53.3 ve % 46.7’sinin doğumlarını en fazla hastanede yaptığı (Kruskal Wallis, x2=0.543, p>0.05) ve sırasıyla % 40.0, % 40.7 ve % 43.3’ünün en ağır bebek kilosunun 4000 gr. ve üzerinde olduğu (Kruskal Wallis, x2=0.490, p>0.05) belirlendi ve obstetrik özellikler açısından grupların benzer olduğu görüldü (Tablo 10). Kocaöz ve Eroğlu’nun (2002) tanımlayıcı ve analitik çalışmasında; stres üriner inkontinansı olan kadınların % 42.2’sinin normal doğum yaptığı, % 38.9’unun hastanede doğum yaptığı, % 50.0’sinin en ağır bebek kilosunun 4000 gr. ve üzerinde olduğu ve normal doğum ve hastanede yapılan doğum oranının daha yüksek, iri bebek oranının daha düşük olduğu görülmekte ve yapılan araştırmayla benzerlik göstermemektedir (54). Bu farklılığın Kocaöz ve Eroğlu’nun çalışmayı sosyo-ekonomik düzeyi düşük, doğum oranı yüksek bir sağlık ocağı bölgesinde yapmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. FitzGerald, Burgio, Borello-France ve ark. (2007) toplam 643 kadın üzerinde yürüttüğü “İnkontinanslı kadınlarda pelvik taban kuvveti değerlendirmesi” çalışmasında; doğum sayısı ortalamasının 2.6±1.6 olduğu belirtilmekte ve yapılan araştırmayla benzerlik göstermektedir (36). 105 Grupların % 63.3, % 73.3 ve % 73.3 oranlarıyla menopozda olduğu (Kruskal Wallis, x2= 1.172, p>0.05), menopoz yaşı ortalamasının 46.16±6.46, 46.95±5.94 ve 46.32±4.21 yıl olduğu (Kruskal Wallis, x2=0.121, p>0.05) ve 10.16±4.49, 7.59±4.10 ve 10.45±4.36 yıldır menopozda oldukları (Kruskal Wallis, x2=2.886, p>0.05) ve % 76.7, % 66.7 ve % 86.7’sinin hiç pelvik ameliyat geçirmediği (Kruskal Wallis, x2=1.310, p>0.05) belirlendi. Jinekolojik özellikler açısından grupların benzer olduğu belirlendi (Tablo 11). 4.5. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA BULGULARININ İNCELENMESİ 4.5.1. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAPMA BULGULARININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarının; % 23.3, % 26.7 ve % 23.3’ünün gündüz yedi kez ve daha fazla idrara çıktığı ve gündüz idrar yapma sayısı ortalamasının 5.77±1.92, 6.07±2.52 ve 5.93±2.02 olduğu ve deney ve kontrol gruplarının benzer olduğu görüldü (Kruskal Wallis, x2=0.144, p>0.05, Tablo 12). Grupların sırasıyla % 80.0, % 90.0 ve % 93.3’ünün en az bir kez gece idrara çıktığı, gece idrar yapma sayısı ortalamasının 2.17±1.97, 2.47±2.06 ve 2.30±1.60 olduğu ve deney ve kontrol gruplarının benzer olduğu görüldü (Kruskal Wallis, x2=0.190, p>0.05, Tablo 12). Grupların % 66.7, % 73.3 ve % 73.3 oranlarıyla sık sık idrara çıktığı (Freguency) (Kruskal Wallis, x2=0.210, p>0.05), % 46.7, % 43.3 ve % 36.7’sinin aniden, şiddetle gelen idrar yapma isteğinin (Urgency) olduğu (Kruskal Wallis, F=0.310, p>0.05) ve % 23.3, % 10.0, % 20.0’sinin gece idrar kaçırdığı (Noktüri) (Kruskal Wallis, x2=0.977, p>0.05) ve grupların benzer olduğu belirlendi (Tablo 12). 106 Üriner inkontinansı olan kadınların araştırma kapsamına alınması sınırlılığına göre deney ve kontrol gruplarının % 100’ü idrar kaçırmaktadır (Tablo 12). Şirin ve Gül’ün (1999), “Zübeyde Hanım huzurevindeki yaşlıların ürogenital semptomlarının incelenmesi” çalışmasında yaşlı kadınların % 40’ının sık sık idrara çıktığı belirtilmekte ve yapılan çalışmayla benzerlik göstermektedir (76). Aslan’nın (2005), “huzurevinde yaşayan üriner şikayetleri olan kadınlarda mesane eğitimi ve Kegel egzersizlerinin etkinliği” çalışmasında; deney ve kontrol gruplarının; % 72.0 ve % 64.0’ünde freguency, % 60.0 ve % 76.0’sında urgency ve % 68.0 ve % 56.0’sında noktüri görüldüğü belirtilmektedir (10). Yapılan araştırmayla Aslan’ın freguency verileri benzerlik gösterirken, urgency ve noktüri verileri yüksek olmasından dolayı benzerlik göstermemektedir. Bu farklılığın Aslan’ın örneklem grubunun yaş ortalamasının yüksek olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. 4.5.2 DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR KAÇIRMA BULGULARININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun % 36.7, % 36.7 ve % 16.7’sinin günde en az bir kez idrar kaçırdığı (Kruskal Wallis, x2=2.763, p>0.05), 6.53±7.68, 3.93±3.47 ve 7.93±7.96 yıldır idrar kaçırmakta olduğu ve grupların idrar kaçırma özelliklerinin benzer olduğu belirlendi (Kruskal Wallis, x2=2.759, p>0.05, Tablo 13). FitzGerald, Burgio, Borello-France ve ark. (2007) toplam 643 kadın üzerinde yürüttüğü “İnkontinanslı kadınlarda pelvik taban kuvveti değerlendirmesi” çalışmasında; günlük idrar kaçırma sıklığının 3.2±3.0 olduğu belirtilmekte ve yapılan araştırmada Kegel egzersizi grubu ile benzerlik göstermektedir (36). 107 Albers-Heiter, Berghmans, Nieman ve ark.’nın (2007), 183 kadınla yürüttükleri çalışmada kadınların % 4.9’unun haftada bir kez ya da daha az, % 7.4’ünün haftada iki-üç kez ve % 77.8’inin haftada yedi kez ya da daha benzerlik fazla idrar kaçırdığı göstermemektedir. göstermemesinde gruplar belirtilmekte ve yapılan Araştırmada elde edilen arasındaki yaş farkının araştırmayla verilerin benzerlik etkili olduğu düşünülmektedir (4). Grupların % 56.7, % 66.7 ve % 60.0’ının en az birkaç damla ya da iç çamaşırı nemlendirecek kadar % 40.0, % 30.0 ve % 36.7’sinin pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak kadar ve % 3.3’ünün dış kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırdığı ve grupların idrar kaçırma özelliklerinin benzer olduğu belirlendi (Kruskal Wallis, x2=0.243, p>0.05, Tablo 13). Grupların % 76.7, % 76.7 ve % 83.3’sinin hiç ped kullanmadığı, ped kullanan kadınların % 13.3', % 13.3 ve % 10.0’unun 1–2 adet/günde ped kullandıkları belirlendi (Kruskal Wallis, x2=0.021, p>0.05, Tablo 13). Grupların % yakınmalarının hangi olaydan arasında anlamlı p<0.05, artritli Tablo 36.7, % 33.3 menopozdan sonra fark 13). kadınlarda sonra idrar olduğu Bu % 50.0’sinin başladığı kaçırmaya belirlendi farklılığın uygulanan ve üriner mesane idrar kaçırma belirlendi. Grupların başladığı özellikleri (Kruskal Wallis, inkontinansı eğitimi x2=5.369, olan romatoid ve Kegel egzersizinin etkilerinin izlenmesinde sorun oluşturmayacak nitelikte olduğu düşünülmektedir. 108 4.5.3. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNİN İNCELENMESİ İnkontinans tiplerinin ayırt edici özellikleri sorgulanarak mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundan alınan öykü ile kadınların inkontinans tipi belirlendi. Buna göre grupların inkontinans tipinin sırasıyla % 63.3, % 70.0 ve % 63.3’ünde stres inkontinans, diğer inkontinans tiplerinin ise % 23.3, % 13.3 ve % 16.7’sinde urge inkontinans ve % 13.3, % 16.7 ve % 20.0’sinde miks inkontinans olduğu ve grupların inkontinans tiplerinin benzer olduğu belirlendi (Kruskal Wallis, x2=0.041, p<0.05, Tablo 14). Yeşiltepe nitelikteki stres Oskay, Kızılkaya Beji ve Yalçın’ın (2005) tanımlayıcı “50 yaş ve üzeri kadınların ürogenital yakınmaları” çalışmasında; inkontinansın inkontinansın % % 30.5 37.2, urge oranında inkontinansın görüldüğü % 32.3 belirtilmekte ve ve miks yapılan araştırmayla farklılık göstermektedir. Araştırmalar arasındaki bu farklılığın Yeşiltepe Oskay, Kızılkaya Beji ve Yalçın’ın (2005) çalışmasında 50 yaş ve üzeri, bu araştırmada ise 20-60 yaş arası kadınlarda çalışılmasından kaynaklandığı düşünülmektedir (87). Albers-Heiter, Berghmans, Nieman ve ark.’nın (2007) yaş ortalaması 62.9 ±13.0 olan 183 kadınla yürüttükleri çalışmada stres inkontinansın % 36.9, urge inkontinansın % 12.3 ve miks inkontinansın % 31.0 oranında görüldüğü belirtilmekte ve yapılan araştırmaya göre bu çalışmada stres inkontinansın düşük, miks inkontinansın yüksek olmasından dolayı benzerlik göstermemektedir. Bunun nedeninin ise kadınların yaş aralığının bu araştırma grubundan yüksek olmasının etkili olabileceği düşünülmektedir (4). 109 Minassian, Drutz ve Al-Badr’in (2003), “1980–2002 yıllarını kapsayan Medline taraması” çalışmasında 40’lı yaşlarda stres inkontinansın, 80’li yaşlarda urge ve mix inkontinansın görüldüğü belirtilmekte ve yapılan çalışmayla benzerlik göstermektedir (60). 4.6. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ VE ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ DURUMUNUN İNCELENMESİ Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların sırasıyla % 63.3, % 56.7 ve % 80.0’i idrar kaçırmadan dolayı hiç endişe yaşamamakta ve grupların benzer olduğu görülmektedir (Kruskal Wallis, x2=2.146, p<0.05, Tablo 15). Elde edilen bu veri olumlu bir durummuş gibi görünmekte ancak, kadınların idrar kaçırmanın bir problem olduğunun farkında olmadıkları ve bunu bir problem olarak algılamadıkları için endişe duymadıkları düşünülmektedir. Çünkü hiçbir zaman kendilerinden ayrı tutamayacakları, başka sorunların onun kadar önemli olmadığını düşündükleri ve asıl bu sorun için endişe yaşadıkları “romatoid artrit” sorunları bulunmaktadır. Grupların sırasıyla % 36.7, % 43.3 ve % 80.0’ninin giysilerini ıslatacağı, idrar kokacağı, ped ya da bezlerinden idrar sızacağı, idrar kaçırmanın şiddetinin artacağı ve bunun eşiyle ilişkisini etkileyeceği gibi değişik nedenlerden dolayı endişe yaşadıkları belirlendi (p>0.05, Tablo 15). Grupların sırasıyla % 73.3, % 76.7 ve % 83.3’ü idrar kaçırma probleminin aktivitelerini etkilemediğini belirtmekte ve gruplar arasında fark olmadığı görülmektedir (Kruskal Wallis, x2=2.075, p<0.05, Tablo 15). İdrar kaçırma probleminin aktivitelerini etkilediğini söyleyenler ise sosyal yaşantısını ve eşiyle 110 olan ilişkisini etkilediği ve dışarı çıkacağı zaman öncesinde sıvı alımını kısıtladığı gibi nedenlerden dolayı aktivitelerini etkilediğini belirtmektedir (Tablo 15). Mesane eğitimi grubunun % 13.3’ünün, Kegel egzersizi grubunun % 10.0’unun ve kontrol grubunun % 13.3’ünün idrar kaçırma nedeniyle geçmiş yaşamlarında tedavi aldığı ve grupların benzer olduğu saptandı (Kruskal Wallis, x2=0.100, p<0.05, Tablo 16). Bu da romatoid artritli kadınların üriner inkontinans problemleri için eğitim ve danışmanlığa ihtiyaçları olduğunu ve bilimsel araştırmalar için boş bir alan olduğunu düşündürmektedir. Cardozo’nın (2005) “Stres üriner inkontinansın nörobiyolojisi: Tedavide yeni gelişmeler ve uygulamalar” konulu çalışmasında, üriner inkontinansı olan kadınların çok büyük bir kısmının tıbbi yardım almadığını (20); Andersson, Johanson, Garpenholt ve ark.’nın (2004) “Üriner inkontinans prevalansı, günlük yaşama etkileri ve tedavi isteği” konulu çalışmasında; kadınların üriner inkontinansı önemli bir problem olarak görmemelerinden dolayı yardım istemediklerini (6) ve Andersson, Johansson, Sahlberg-Blom ve ark.’nın (2005) “Üriner inkontinans – Neden tedaviden kaçınılır?” konulu çalışmasında; üriner inkontinans tedavisi için istekte bulunmayı sızıntının şiddetinin belirlediğini söylemekte ve yapılan araştırmayla benzerlik göstermektedir (7). 4.7. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN İDRAR YAKINMALARININ ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLER İLE KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Bu bölümde mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların frequency, urgency, noktüri, idrar kaçırma gibi bağımlı değişkenleri etkileyen yaş, beden kitle indeksi, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve alışkanlıkları ve bebek kilosu gibi bağımsız değişkenler incelendi. 111 Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma yakınmaları ile yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara, kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu özellikleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (Tablo 17, Tablo 18, Tablo 19, p>0.05). Yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve iri bebek gibi değişkenler üriner inkontinansa neden olan risk faktörleridir. Bu risk faktörleri frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma gibi yakınmaların oluşmasında etkilidir. Bu araştırmada ise frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma gibi yakınmaların yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve iri bebek gibi nedenlerden kaynaklanmadığı görülmektedir (p>0.05). Elde edilen bu sonuç doğrultusunda, romatoid artritli kadınlardaki frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırman yakınmalarına bağ dokusu hastalığının neden olduğu düşünülmektedir. 4.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ 4.8.1. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların, “ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK ve İDKMİK” ön test verileri karşılaştırıldığında, aralarında anlamlı bir fark bulunmamaktadır (Tablo 20, p>0.05). Deney ve kontrol gruplarında tedavi öncesinde yapılan bu ölçümler arasında anlamlı fark olmaması grupların homojen olduğunu gösteren olumlu bir veri olarak yorumlanmaktadır. 112 4.8.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların “ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK, İDKMİK” son test verileri karşılaştırıldığında, ISI, ÜGİÇSIV ve İDKSIK arasında ileri derecede anlamlı fark bulunurken (p<0.001) ÜGİKS ve İDKMİK arasında anlamlı fark bulunmaktadır (Tablo 21, p<0.05). Deney ve kontrol gruplarının ön test verileri arasında anlamlı bir fark bulunmazken, son test verileri arasında anlamlı fark bulunması mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin etkili olduğunu göstermektedir. Bu da araştırmada eğitimin etkinli olduğunu gösteren olumlu bir sonuç olarak yorumlanmaktadır. 4.9. SON TEST VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ ARASINDA 4.9.1. SON TEST VERİLERİNİN KONTROL VE MESANE EĞİTİMİ GRUPLARI ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Kontrol grubu ve mesane eğitimi grubunun son test verileri karşılaştırıldığında; ISI (p<0.001), ÜGİKS (p<0.01), ÜGİÇSIV (p<0.001), İDKSIK (p<0.001) ve İDKMİK’na göre (p<0.001) iki grup arasındaki farkın mesane eğitimi grubu lehine anlamlı olduğu saptandı (Tablo 22). Elde edilen bu sonuç üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitiminin etkili olduğunu göstermekte, “Mesane eğitimi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini azaltır” H2 hipotezini desteklemekte, beklenen olumlu bir sonuç olarak yorumlanmaktadır. 113 4.9.2. KONTROL VE KEGEL EGZERSİZİ GRUPLARI ARASINDA SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Kontrol grubu ve Kegel egzersizi grubunun son test verileri Mann Whitney Testi analizine göre karşılaştırıldığında; ÜGİÇSIV’na göre (p<0.05) iki grup arasındaki farkın kontrol grubu lehine anlamlı olduğu bulgulanırken, ISI, ÜGİKS, İDKSIK, İDKMİK’na göre iki grup arasındaki farkın anlamlı olmadığı bulgulandı (p>0.05, Tablo 23). Elde edilen bu sonuç, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda Kegel egzersizinin etkili olmadığını göstermekte ve beklenmeyen olumsuz bir sonuç olarak yorumlanmaktadır. 4.9.3. MESANE EĞİTİMİ VE KEGEL EGZERSİZİ GRUPLARI ARASINDA SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi ve Kegel egzersizi grubunun son test verileri Mann Whitney Testi analizine göre karşılaştırıldığında; ISI’ya (p<0.001), ÜGİKS’na (p<0.01), ÜGİÇSIV’na (p<0.001), İDKSIK’na (p<0.01) ve İDKMİK’na (p<0.05) göre iki grup arasındaki farkın mesane eğitimi grubu lehine anlamlı olduğu saptandı (Tablo 24). Elde edilen bu sonuç; üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitiminin etkili olduğunu göstermekte ve “Kegel Egzersizi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini azaltır” H3 Hipotezini desteklememekte ve beklenmeyen olumsuz bir sonuç olarak yorumlanmaktadır . 114 4.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarında eğitim öncesi ve eğitim sonrası elde edilen ön test ve son test verileri Wilcoxon Testiyle analiz arasında fark olup arasında fark olması uygulanan ya da edilerek eğitimin Kegel karşılaştırıldı. olmadığı mesane etkili egzersizi Ön belirlendi. eğitimi olduğunu, grubuna test Ön ya fark ve test da uygulanan test verileri son test verileri ve Kegel olmaması son egzersizi ise eğitimin grubuna mesane etkili eğitimi olmadığını göstermektedir. Ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark olan grupta, bu farkın hangi tip inkontinans grubunda görüldüğünü belirlemek amacıyla mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarında üriner inkontinans tiplerine göre eğitim öncesi ve eğitim sonrası elde edilen ön test ve son test verileri Wilcoxon Testiyle analiz edilerek karşılaştırıldı ve o grup içinde üriner inkontinans tiplerine göre ön test ve son test verileri arasında fark olup olmadığı belirlendi. Üriner inkontinans tiplerine göre ön test ve son test verileri arasında fark olması o inkontinans tipi grubuna uygulanan eğitimin etkili olduğunu, fark olmaması ise o inkontinans tipi grubuna uygulanan eğitimin etkili olmadığını göstermektedir. 115 4.10.1. MESANE EĞİTİMİ GRUBUNDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Mesane eğitimi öncesi ve sonrası elde edilen ISI, ÜGİKS, İDKSIK, İDKMİK, ÜGİÇSIV’nın ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark bulunmaktadır (Tablo 25, p<0.001). Elde edilen bu sonuç, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda bir kez daha mesane eğitiminin etkili olduğunu, bir kez daha H2 hipotezinin desteklendiğini ve dolayısıyla da mesanenin eğitilebilir bir organ olduğunu gösteren olumlu bir sonuç olarak yorumlandı. Mesane eğitiminin stres inkontinans grubunda ön test verilerine göre son test verileri olan ISI ve İDKSIK çok ileri derecede anlamlı düzeyde azalmakta (p<0.001), ÜGİÇSIV çok ileri derecede anlamlı düzeyde artmakta (p<0.001) ÜGİKS ve İDKMİK ileri derecede anlamlı düzeyde azalmaktadır (p<0.01, Tablo 26). Mesane eğitiminin urge inkontinans grubunda ön test verilerine göre son test verileri olan ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV ve İDKSIK anlamlı düzeyde azalırken (p<0.05) İDKMİK’ında fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 26). Miks tip inkontinanstaki ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK, İDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 26). Tablo 25’e göre mesane eğitimi grubunun ön test ve son test verileri arasında elde edilen ileri derecede anlamlı fark çoğunlukla stres inkontinans grubunda, kısmen urge inkontinans grubunda görülmektedir. Elde edilen bu sonuç mesane eğitiminin stres inkontinans grubunda anlamlı derecede etkili olduğunu, urge inkontinans grubunda kısmen etkili olduğunu, mix inkontinans grubunda ise etkili olmadığını göstermektedir. 116 Yalnızca stres inkontinans grubunda mesane eğitiminin anlamlı derece etkili çıkmasında, mesane eğitimi grubundaki stres inkontinanslı kadınların sayısının (n/N=19/30) yüksek olmasının etkili olduğu düşünüldü. 4.10.2. KEGEL EGZERSİZİ GRUBUNDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Kegel Egzersizi öncesi ve sonrası elde edilen ISI, ÜGİKS, İDKSIK’nın ön test ve son test verileri arasında ileri derecede anlamlı fark bulunurken (p<0.001), ÜGİÇSIV ve İDKMİK’nın ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 27). Elde edilen bu sonuca göre mesane eğitiminin çok etkili olduğu, Kegel egzersizinin mesane eğitimine göre daha az etkili olduğu kanaatine varıldı. Bu da üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda Kegel egzersizinin de etkili olduğunu göstermekte, “Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi uygulayan kadınlarda üriner inkontinansın şiddeti hiç eğitim almayan kadınlara göre daha azdır” H4 hipotezini desteklemekte ve beklenen olumlu bir sonuç olarak yorumlanmaktadır. Kegel egzersizinin stres inkontinans grubunda ön test verilerine göre son test verileri olan ISI, ÜGİKS ve İDKSIK çok ileri derecede anlamlı düzeyde azalırken (p<0.001), ÜGİÇSIV ve İDKMİK’nda fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 28). Kegel egzersizinin urge ve miks inkontinans grubunda ön test verilerine göre son test verileri olan, ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK, İDKMİK’ı arasında anlamlı bir fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 28). Kincade, Dougherty, Carlson ve ark. (2007), pelvik taban kaslarının kasılmasıyla idrar kaçağının önlenebileceğinden (51), Bo (2003), pelvis taban 117 kaslarının kuvvetiyle fonksiyonu arasında güçlü bir korelasyonun, doğru orantılı olarak artan ya da azalan yönde değiştiğinden söz etmektedirler (16). Ancak bu bilgilerin yapılan araştırmayı desteklemediği düşünülmektedir. Davranışsal tedavi yöntemlerinin etkinliğinin belirlenmesi amacıyla yapılan araştırmalarda, örneklem grubunun bağ dokusu hastalığı olan kadınlardan oluşmamasından dolayı araştırmadan elde edilen sonuçlar genellemenin sınırlarını zorlamaktadır. Ancak bu araştırmadan elde edilen sonuçların da genellenebilir olması henüz mümkün değildir. Araştırmadan elde edilen sonuçların genellenebilmesi için yeterli sayıda benzer çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. 4.10.3. KONTROL GRUBUNDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ Kontrol grubunda ilk görüşme öncesi ve ilk görüşmenin altı ay sonrası elde edilen ön test ve son test verilerinde ISI ve İDKSIK’ğı arasında ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.001, Tablo 29), ÜGİKS, ÜGİÇSIV ve İDKMİK’ı arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 29). Elde edilen bu sonuçlar, ilk görüşmeden altı ay sonra yapılan görüşmede kontrol grubunun idrar kaçırma ile ilgili yakınmalarının arttığını göstermektedir. Tablo 30’a göre; kontrol grubunun ön test ve son test verileri arasında elde edilen ileri derece anlamlı fark stres inkontinans grubunda görülmektedir. Üriner yakınmaların yalnızca stres inkontinans grubunda artmasında, kontrol grubunda stres inkontinanslı kadınların sayısının (n/N=19/30) yüksek olmasının etkili olduğu düşünüldü. 118 BÖLÜM V SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1. SONUÇLAR Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitimi ve Kegel egzersizlerinin etkinliğini belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmadan elde edilen sonuçlar aşağıda belirtilmektedir. Yapılan araştırmada; Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans prevalansının yüksek oranda görüldüğü, Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunda yer alan kadınların yarısının ilkokul düzeyinde eğitim aldığı, büyük bir kısmının çalışmadığı ve evli olduğu, Tüm kadınların pek çoğunda yüksek tansiyon ve depresyonun yüksek oranda görüldüğü, buna paralel olarak antihipertansif ve sedatif kullanım oranının da yüksek olduğu, Her üç grupta da üriner inkontinansı etkileyebilecek türde nörolojik bir hastalığa rastlanmadığı, Çok az sayıda sigara ve kahve tüketilirken, alkol kullanımının olmadığı, Romatoid artrit tedavisinde sıklıkla kortizon ve metotreksat kullandıkları, Araştırmaya katılan kadınların yarısından fazlasının menopozda olduğu, Sık idrara çıkma oranının yüksek olduğu, aniden şiddetle gelen idrar yapma isteğinin daha düşük olduğu, 119 Her üç grupta da stres inkontinansın yüksek oranda görüldüğü, İdrar kaçırma miktarının daha da artabileceği ve eşiyle ilişkisini etkileyebileceği endişesi yaşadıkları, Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların hiçbirinin idrar kaçırma problemleri için herhangi bir etkin tedavi almadıkları, Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunda yer alan kadınlarda yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu gibi bağımsız değişkenlerle frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma gibi bağımlı değişkenler arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı, Deney ve kontrol grubundaki kadınların son test verileri ikili gruplar arasında karşılaştırıldığında sonuçların mesane eğitimi grubu lehine anlamlı olduğu, Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarında ön test ve son test verileri karşılaştırıldığında mesane eğitimi grubunda ileri derecede anlamlı fark olduğu, Mesane eğitimi grubunda stres inkontinans grubunun ön test ve son test verileri arasında anlamlı derecede fark olduğu, Kegel egzersizi grubunun ön test ve son test verileri arasında kısmen anlamlı fark olduğu, Kegel egzersizi grubunda stres inkontinans grubunun ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark olduğu, urge ve miks inkontinans grubunun ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark olmadığı, Kontrol grubunun ön test ve son test verileri arasında kısmen anlamlı fark olduğu, kontrol grubunda stres inkontinans grubunun ön test ve son test verileri arasında çok az anlamlı fark olduğu, urge ve miks inkontinans grubunun ön test ve son test verileri arasında hiç anlamlı fark olmadığı, 120 Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitiminin Kegel egzersizine göre daha etkili olduğu, Kegel egzersizinin kendi içinde kısmen etkili olduğu belirlendi. “Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans prevelansı yüksektir” olan H1 Hipotezi, “Mesane Eğitimi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini azaltır” olan H2 Hipotezi, “Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi uygulayan kadınlarda üriner inkontinansın şiddeti hiç eğitim almayan kadınlara göre daha azdır” olan H4 Hipotezi desteklenirken, “Kegel Egzersizi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini azaltır” olan H3 Hipotezi desteklenmemektedir. Araştırma sonuçları, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin üriner yakınmaları azaltmada ve pelvis tabanındaki kasların gücünü artırmada etkili olduğunu göstermektedir. 121 5.2. ÖNERİLER Araştırma boyunca elde edilen deneyimler ve sonuçlar doğrultusunda; 1. Mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin tüm inkontinanslı kadınlara uygulamalı olarak öğretilmesi 2. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların tespit edilerek mesane eğitimi programına alınması, 3. İnkontinansı olan kadına inkontinans şiddet indeksi kullanımının öğretilerek inkontinans şiddetini kendisinin de izlemesinin sağlanması, 4. Romatoid artritli kadınların üriner inkontinans yakınmalarının farkında olmalarının sağlanması, 5. Romatoid artritli kadınlara üriner inkontinansla ilgili eğitim ve danışmanlık verilmesi 6. Hemşirenin romatoloji polikliniğinde üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların tedavi, bakım ve danışmanlığında görev alması 7. Hastanelerde kontinans birimlerinin oluşturulması 8. Hastanelerde Kontinans Danışman Hemşiresi ünvanıyla görevlendirmelerin yapılması 9. Bağ dokusu hastalıklarında üriner inkontinans durumunun belirlenmesine yönelik tanımlayıcı araştırmaların yapılması 10. Romatoid artritli kadınlar üzerinde üriner inkontinansa yönelik daha fazla sayıda ve kapsamlı çalışmaların yapılması 11. Mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin aynı hastada uygulanacağı yeni çalışmaların yapılması önerilebilir. 122 BÖLÜM VI ÖZET ÜRİNER İNKONTİNANSI OLAN ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA EĞİTİMİN ETKİNLİĞİNİN İNCELENMESİ Araştırma, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin etkinliğini belirlemek amacıyla tanımlayıcı, deneysel ve prospektif bir çalışma olarak planlandı. Araştırma, 09 Ekim 2006–31 Haziran 2007 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünde uygulandı. Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundan oluşan araştırma toplam 90 kadın üzerinde yürütüldü. Araştırma grupları, çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden, idrar kaçırma yakınması olan, Katz Bağımsızlık İndeksi puanı üç ve üzerinde olan ve üriner enfeksiyonu olmayan kadınlardan oluşturuldu. Araştırma verilerinin elde edilmesinde anket formu, Katz Bağımsızlık İndeksi, BKİ, İnkontinans Şiddet İndeksi (ISI), üriner günlük kullanıldı. Ayrıca Deney gruplarına “Mesane Eğitimi” ve “Kegel Egzersizi Eğitimi” verildi ve eğitim sonrasında da izlem formundan yararlanıldı. Araştırma verilerine göre mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun yaş ortalamaları sırasıyla 52,63±7.21, 51,90±8.06 ve 53,50±6.68 yıldır. Her üç grupta stres tip inkontinans sırasıyla % 63.3, % 70.0 ve % 63.3 en yüksek 123 oranlarıyla ve frequency de sırasıyla % 66.7, % 73.3 ve % 73.3 en yüksek oranda görüldü. Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grupları arasındaki farkın mesane eğitimi lehine olduğu (p<0.001), Kegel egzersizinin mesane eğitimine göre daha az etkili olduğu (p>0.05), Kegel egzersizinin kendi içinde kısmen etkili olduğu (p<0.05) ve kontrol grubunun yakınmalarında ise artma olduğu görüldü (p<0.001). Araştırma sonuçları, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin üriner yakınmaları azaltmada ve pelvis tabanındaki kasların gücünü artırmada etkili olduğunu göstermektedir. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlara, üriner inkontinans yakınmalarının azaltılarak ortadan kaldırılması amacıyla, mesane eğitimi ve Kegel egzersizi eğitiminin verilmesi ve uygulamaları için desteklenmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Üriner İnkontinans, Romatoid Artrit, Mesane Eğitimi, Kegel Egzersizi 124 DETERMINATION OF THE EFFECTIVENESS OF EDUCATION IN WOMEN WITH RHEUMATOID ARTHRITIS WHO HAS URINARY INCONTINENCE The purpose of the study was to investigate the effectiveness of bladder training and Kegel exercises in woman with rheumatoid arthritis has urinary incontinence by a descriptive, experimental and prospective research. The research was conducted between 09 October 2006 and 31 June 2007 at Rheumatology Clinic of Internal Diseases Department in Aegean University Medical Faculty. A total of ninety women, thirty women for each research group; bladder training, Kegel exercises and control group, participated voluntarily in the study. The research groups had urinary incontinence complaint, the points of three or above for the Katz Independence Index and did not have any urinary infection. A questionnaire, Katz Independence Index, Body Mass Index, Incontinence Severity Index and urinary diary were used to gather the data. Bladder training was applied to one research group and Kegel exercises to the other research group and a form was used to follow the improvements after education. The mean ages of the bladder training group, Kegel exercises group and control group were as 52,63±7.21, 51,90±8.06 and 53,50±6.68 years respectively. Each group had stress urinary type as 63.3%, 70.0% and 63.3% and frequency 66.7%, 73.3% and 73.3% respectively. Bladder training had significantly more effectiveness with respect to Kegel exercises (p>0.05), Kegel exercises had also significant effectiveness in urinary incontinence (p<0.05), and there were an increase in the complaints of incontinence in the control group (p<0.001). 125 Consequently, bladder training and Kegel exercises were effective on decreasing the complaints of urinary incontinence and increasing the strength of pelvic floor muscles in woman with rheumatoid arthritis. Bladder training and Kegel exercises education and supporting for these practices are suggested to decrease and remove the urinary incontinence complaints in woman with rheumatoid arthritis. Key Words: Urinary Incontinence, Rheumatoid Arthritis, Bladder Training, Kegel Exercises. 126 KAYNAKLAR 1. Abrams, P., Cardozo, L., Fall, M., et al. (2002). The Standardization of Terminology of Lower Urinary Tract Function: Report From The Standardization Subcommittee of The International Continence Society, Neurourol Urodyn 2002;21:167. 2. Açıkgöz, S., Uzun, Ş. (2007). Total Kalça Protezi Uygulanan Bireylerin Günlük Yaşam Aktivitelerine Yönelik Evde Bakımda Karşılaşılan Güçlükler, C.Ü.Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 11 (1):8–12. 3. Akdur, R. (1996). Sağlık Bilimlerinde Araştırma ve Tez Yapma Rehberi (Değerlendirme, Uygulama, Rapor Yazma), Bağırgan Yayınevi, Ankara. 4. Albers-Heitner, P., Berghmans, B., Nieman, F., Lagro-Janssen, T., Winkens, R. (2007). How Do Patients With Urinary Incontinence Perceive Care Given By Their General Practitioner? A Cross-Sectional Study, Int J Clin Pract, March 2008, 62, 3, 508–515. 5. Altın, M. (2006). Alzheimer Tipi Demans Hastalarına Bakım Verenlerde Tükenmişlik ve Anksiyete, Uzmanlık Tezi, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul. 6. Andersson, G., Johansson J.E., Garpenholt, O., Nilsson, K. (2004). Urinary Incontinence/Prevalence, Impact On Daily Living And Desire For Treatment. A population-based study, Scand J Urol Nephrol. 38: 125-30. 7. Andersson, G., Johansson, JE., Sahlberg-Blom E., Pettersson N. & Nilsson K. (2005). Urinary Incontinence-Why Refraining From Treatment? A Population Based Study, Scand J Urol Nephro. 39: 301-/307. 127 8. Arısan, K. (1997). Propedötik Kadın – Doğum. 2. Baskı. Nobel Tıp Kitabevleri Ltd, İstanbul. 9. Arslan, E. (1999). Stres İnkontinansta Ped Testinin Önemi ve Bu Sorunun Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. 10. Arslan, E. (2005). Huzurevinde Yaşayan Üriner Şikayetleri Olan Kadınlarda Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizlerinin Etkinliği. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 11. Ashton-Miller, J.A., Delancey J.O.L. (2007). Functional Anatomy of The Female Pelvic Floor, Ann. N.Y. Acad. Sci. 1101: 266–296. 12. Ashton-Miller, J.A., Howard, D. and DeLancey, J.O.L. (2001). The Functional Anatomy of The Female Pelvic Floor and Stress Continence Control System, Scand J Urol Nephrol Suppl, 207: 1-7. 13. Aşkar, N. (2007). Üriner Inkontinans ve Pelvik Organ Prolapsusunda Epidemiyoloji, Türkiye Klinikleri J Surg Med Sci, 3(48):1-4. 14. Aşkar, N. (2007). Ürojinekolojide Spesifik Tanı Yöntemleri, Turkiye Klinikleri J Surg Med Sci, 1(45):26-31 15. …………. (2008). BMI for Adults (Erişim Tarihi 30.06.2008). http://www.cdc.gov/nccdphp/dnpa/bmi/adult_BMI/about_adult_BMI.htm 16. Bo, K. (2003). Pelvic Floor Muscle Strength and Response to Pelvic Floor Muscle Training For Stress Urinary Incontinence, Neurourological Urodynamics, 22:654–658. 17. Botlero, R., Urquhart, D.M., Davis, S.R. and Bell, R.J. (2008). Prevalence and Incidence of Urinary Incontinence in Women: Review of The Literature 128 and Investigation of Methodological Issues, International Journal of Urology, 15, 230–234. 18. Burgio, K.L., Zyczynski, H., Locher, J.L., Richter, H.E., Redden, D.T., Wright, K.C. (2003). Urinary Incontinence İn The 12-Month Postpartum Period. Obstetrics and Gynecology. 102:1291-1298. 19. Cammu H, Van-Nylen. (1997). Pelvic Floor Muscle Exercises in Genuine Urinary Stress Incontinence, International Urogynecology Journal and Pelvic Floor Dysfunction 8:297 – 300. 20. Cardozo L. (2005). Neurobiology of Stress Urinary Incontinence: New Insights and Implications for Treatment, Journal of Obstetrics and Gynaecology, 25(6): 539-543. 21. Chaliha C, Kalia V, Stanton SL, Monga A, Sultan AH. (1999). Antenatal Prediction of Post-Partum Urinary And Fecal Incontinence. Obstetrics and Gynecology 94:69 – 94. 22. Chancellor M.B., Perkin H. & Yoshimura N. (2005). Recent Advances in The Neurophysiology of Stress Urinary Incontinence, Scand J Urol Nephrol. 39: 21-/24. 23. Chen SY, Wang HH. (2007). The Relationship Between Physical Function, Knowledge of Disease, Social Support and Self-Care Behavior in Patients With Rheumatoid Arthritis, Journal of Nursing Research. 15(3): 183-192. 24. Chiarelli, P., Brown, W., McElduff, P. (1999). Leaking Urine: Prevalence And Associated Factors In Australian Women, Neurourol. Urodyn. 1999; 18: 567–577. 25. Cornell P. (2007). Management of Patients With Rheumatoid Arthritis. Nursing Standard. 22(4): 51-57. 129 26. Coşkun, A., Şahin Hotun, N., Kızılkaya, N. ve ark. (1997). Kuştepe Mahallesi Kadınlarının Demografik Özellikleri İle Üreme Sağlığı Sorunlarını Belirleyen Epidemiyolojik Bir Çalışma. TC İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Araştırma Fonu, Proje No: 774/131295, İstanbul, 89-91. 27. Covic T, Tyson G, Spencer D, Howe G. (2006). Depression In Rheumatoid Arthritis Patients: Demographic, Clinical and Psychological Predictors. Journal of Psychosomatic Research. 60(5): 469-476. 28. Çayır, G. (1999). Üriner İnkontinans Operasyonu Geçiren Kadınlarda Postoperatif Dönemde Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Hemşirelik Girişimlerinin Etkinliği. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. 29. Day, R.A. (Çev. Asker, A.) (2001). Bilimsel Bir Makale Nasıl Yazılır ve Yayımlanır? 7. Baskı, TUBİTAK, Ankara. 30. De Groat WC, Yoshimura N. (2001). Pharmacology of The Lower Urinary Tract, Annual Review of Pharmacology and Toxicology. 41:691 – 721. 31. Demirci, H., Kızılkaya, N. (1998). Üriner İnkontinans Tedavisinde Uygulanan Konservatif Tedavi Yöntemleri. Hemşirelik Forumu, 2:3,102-109. 32. Dickens, C., Creed, F. (2001). The Burden of Depression in Patients With Rheumatoid Arthritis. Rheumotology. 40(12): 1327-1330. 33. Dowling-Castronovo, A. (2001). Urinary Incontinence Assessment. Practices in Nursing Care to Older Adults. 11: 1-2. 34. Emery, P., Breedveld, F.C., Dougados, M., Kalden, J.R., Schiff, M.H., Smolen, J.S. (2002). Early Referral Recommendation for Newly Diagnosed Rheumatoid Arthritis: Evidence-Based Development of A Clinical Guide. Annals of the Rheumatic Diseases. 61. A. 290-297. 130 35. Ewings, P., Spencer, S., Marsh, H., & O’Sullivan, M. (2005). Obstetric Risk Factors for Urinary Incontinence and Preventative Pelvic Floor Exercises: Cohort Study and Nested Randomized Controlled Trial. Journal of Obstetrics and Gynaecology. 25(6): 558 – 564. 36. FitzGerald, M.P., Burgio, K.L., Borello-France, D.F., et al. (2007). PelvicFloor Strength in Women With Incontinence As Assessed By The Brink Scale. Phys Ther. 87:1316–1324. 37. Fox, D.A. (2005). Rheumatoid Arthritis. Ed: Kopman, W.J. and Moreland, L.W. Arthritis and Allied Conditions. Fifteenth Ed. Vol. 1. Philadelphi, USA. 38. Fultz, N.H., Burgio, K., Diokno, A.C., Kinchen, K.S., Obenchain, R., Bump, R.C. (2003). Burden of Stress Urinary Incontinence for Community-Dwelling Women, American Journal of Obstetrics and Gynecology 189:1275 – 1282. 39. Gümüşdiş, G. (1999). Romatoid Artrit. Ed: Gümüşdiş, G. ve Doğanavşargil, E. Klinik Romatoloji. Deniz Matbaası, İstanbul. 40. Hampel, C., Wienhold, D., Benken, N., Eggersmann, C., Thuroff, J.W. (1997). Prevalence and Natural History of Female Incontinence. Eur Urol 32(Suppl 2): 3-12. 41. Hanley, J., Capewell, A. and Hagen, S. (2001). Validity Study of The Severity Index, A Simple Measure of Urinary Incontinence in Women, BMJ, 322: 1096-1097. 42. Hannestad, Y.S., Rortveit, G., Sandvik, H., Hunskaar, S. (2000). A Community-Based Epidemiological Survey of Female Urinary Incontinence: The Norwegian EPINCONT Study. Epidemiology of Incontinence in The County of Nord-Trondelag, Journal of Clinical Epidemiology 53:1150 – 1157. 131 43. Hunskaar, S., Lose, G., Sykes, D., Voss, S. (2004). The Prevalence Of Urinary Incontinence In Women In Four European Countries. British Journal of Urology International, 93:324 – 330. 44. Karan, A., Ayyıldız, H., Aksaç, B., Işıkoğlu, M., Kızılkaya Beji, N. (1999). Üriner İnkontinansta Elektrik Stimülasyonu ve Egzersiz Tedavisinin Altı Aylık Kontrol Sonuçları. İstanbul Jinekoloji ve Obstetrik Dergisi, 3 (3): 187-190, İstanbul. 45. Kızılkaya Beji, N., Çayır, G. (1998). Üriner İnkontinans ve Pelvik Relaksasyon Problemleri Nedenleriyle Ameliyat Olan Hastalara Yönelik El Kitapçığı. İ.Ü.F.N.H.Y.O. İstanbul. 46. Kızılkaya, N., Yalçın, Ö. (1998). Stres Üriner İnkontinans Tedavisinde Uygulanan Fonksiyonel Elektriksel Stimülasyon ve Kegel Egzersizinin Pelvik Kas Gücü Üzerine Etkisinin Belirlenmesi. VI. Ulusal Hemşirelik Kongresi, Ankara. 47. Kızılkaya, N., Yalçın, Ö., Ayyıldız, H., Işıkoğlu, M., Güney, S. (1999). Kadınlarda Stres Üriner İnkontinansta Risk Faktörlerinin Belirlenmesi. I. Ulusal Ürojinekoloji Kongresi, İstanbul. 48. Kızılkaya Beji, N. (Edi) (2002). Kadınlarda Üriner İnkontinans Ve Hemşirelik Yaklaşımı. Emek Matbaacılık, İstanbul. 49. Kızılkaya Beji, N. (2003). Üriner İnkontinans Sorunu, Epidemiyolojisi ve İnkontinanslı Hastanın Tanı Amacıyla Değerlendirilmesi, Hemşirelik Bülteni, Cilt XIII, Sayı: 50. 50. Kidd, B.L., Langford, R.M., Wodehouse, T. (2007). Arthritis And Pain. Current Approaches in The Treatment of Arthritic Pain. Arthritis Research and Therapy. 9(3): 214. 132 51. Kincade, J.E., Dougherty, M.C., Carlson, J.R., Wells, E.C., Hunter, G.S., Busby-Whitehead, J. (2007). Factors Related to Urinary Incontinence in Community-Dwelling Women, Urologic Nursing, 27(4): 307-317. 52. Kinchen, K.S., Burgio, K., Diokno, A.C., Fultz, N.H., Bump, R., Obenchain, R. (2003). Factors Associated with Women’s Decisions to Seek Treatment for Urinary Incontinence, J Womens Health 2003;12:687. 53. Kişnişçi, H.A., Gökşin, E., Durukan, T. ve ark. (1996). Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi. Güneş Kitabevi, Ankara. 54. Kocaöz, S., Eroğlu, K. (2002). Kadınlarda Stres Üriner İnkontinans Yaygınlığı ve Bunu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi, Hemşirelikte Araştırma Dergisi, 4(1): 29-39. 55. Leśniczak, B., Krasomski, G,. Stelmach, W., Kowalska, A. (2007). Urinary Incontinence in Women as A Health and Social Problem. Advances in Medical Sciences,·Vol. 52, Suppl. 1: 93-96. 56. Luqmani, R., Hennell, S., Estrach, C. et al. (2006). British Society for Rheumatology and British Health Professionals in Rheumatology Guideline for the Management of Rheumatoid Arthritis (the first 2 years). Rheumatology. 45 (9): 1167-1169. 57. MacLennan, A.H., Taylor, A.W., Wilson, D.H., Wilson, D. (2000). The Prevalence of Pelvic Floor Disorders and Their Relationship to Gender, Age, Parity and Mode of Delivery, BJOG 2000; 107: 1460–1470. 58. Mason, L., Glenn, S., Walton, I., Appleton, C. (2001). The Relationship Between Antenatal Pelvic Floor Muscle Exercises and Post-Partum Stress Incontinence. Physiotherapy 87: 651–658. 133 59. Millard, R. (1998). The Prevalence of Urinary Incontinence in Australia. Aust. Continence J. 4: 92–99. 60. Minassian, V.A., Drutz, H.P., Al-Badr, A. (2003). Urinary Incontinence As A Worldwide Problem, Int J Gynecology and Obstetrics, 82: 327-338. 61. Morkved, S., Salvesen, K.A., Bo, K., Eik-Nes, S. (2004). Pelvic Floor Muscle Strength and Thickness in Continent and Incontinent Nulliparous Pregnant Women, International Urogynecology Journal of Pelvic Floor Dysfunction 15:384 – 389. 62. Muscatello, D., Rissel, C., Szonyi, G. (2001). Urinary Symptoms and Incontinence in An Urban Community Prevalence and Associated Factors in Older Men and Women. Intern. Med. J. 2001; 31: 151–160. 63. O'Dell, J.R., Scott, D.L. (1999). Rheumatoid, Arthritis: New Developments in The Use of Existing Therapies. Rheumatology. 38, Suppl 2, 24-26. 64. Onyeka, B.A. & Ogah, J. (2006). Cystometric Urine Stream Interruption Test in Women With Urodynamic Stress Incontinence, Journal of Obstetrics and Gynaecology, 26(7): 667 – 668. 65. Özdamar, K. (1999). SPSS İle Biyoistatistik Tıp Biyoloji Eczacılık ve Diş Hekimliği Öğrencileri İçin. 3. Baskı, Kağan Kitabevi, Eskişehir. 66. Öztaç Özerdoğan, N. (2003). Eskişehir, Bilecik, Afyon, Kütahya İllerinde 20 Yaş ve Üstü Kadınlarda Üriner İnkontinansın Prevelansı, Risk Faktörleri, Yaşam Kalitesine Etkisi. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmış Doktora Tezi, İstanbul. 67. Persson, J., Wolner-Hanssen, P., Rydhstroem, H. (2000). Obstetric Risk Factors for Stress Urinary Incontinence: A Population-Based Study, Obstetrics and Gynecology, 96: 440–445. 134 68. Reinseth, L. and Espnes, G.A. (2007). Women with Rheumatoid Arthritis: Non-Vocational Activities and Quality of Life. Scandinavian Journal of Occupational Therapy. 14: 108-115. 69. Rogalski, N.M. (2005). A Graduate Nursing Curriculum for The Evaluation and Management of Urinary Incontinence. Educatinnal Gerontology, 31: 139-15. 70. Sandvik, H. (1995). Female Urinary Incontinance Studies of Epidemiology and Management in General Practise. Univ. Of Bergen, Norway. 71. Sandvik, H., Espuna, M., Hunskaar, S. (2005). Validity of The Incontinence Severity Index: Comparision With Pad-Weighing Tests, Int Urogynecol. 27(4) 256-261 72. Sandvik, H., Seim, A., Vanvik, A. and Hunskaar, S. (2000). A Severity Index for Epidemiological Surveys of Female Urinary Incontinence: Comparision with 48-Hour Pad-Weighing Tests, Neurourology and Urodynamics, 19: 137-145. 73. Smith, D.A. (2002). Evaluation of Urinary Incontinence, JAMDA, Jan-Feb, S:2-S10. 74. Smith, P.P., McCrery, R.J., Appell, R.A. (2006). Current Trends in The Evaluation and Management of Female Urinary Incontinence. Canadian Medical Association Journal, 175(10):1233-1240. 75. Strating, M.M.H., VanSchuur, W.H., Suurmeijer, T.P.M. (2007). Predictors of Functional Disability in Rheumatoid Arthritis: Results from A 13-Year Prospective Study. Disability and Rehabilitation, 29(10): 805–815. 135 76. Şirin, A., Gül, F. (2001). Zübeyde Hanım Huzurevindeki Yaşlıların Ürogenital Semptomlarının İncelenmesi. 1. Ulusal Yaşlılık Kongresi, Ankara. 77. Teunissen, T.A., Van den Bosch, W.J.H, Van den Hoogen, H.J., LagroJanssen, A.L. (2004). Prevalence Of Urinary, Fecal and Double Incontinence In The Elderly Living At Home, Int Urogynecol J, 15: 10–13. 78. Turan, C., Zorlu, C.G., Ekin, M. ve ark. (1996). Urinary Incontinence in Women of Reproductive Age. Gynecologic and Obstetric Invest. 41: 132-134. 79. Ulmsten, U. and Falconer, C. (1999). Connective Tissue in Female Urinary Incontinence, Obstetric Gynecology, 11(5): 509-15. 80. Uyar Hazar, H., Şirin, A. (2008). İnkontinans Şiddet İndeksinin Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. ADU Tıp Fakültesi Dergisi, 2, (Basımda). 81. Wallace, M., Shelkey, M. (2007). Katz Index of Independence in Activities of Daily Living (ADL). Practice Information on Care of Older Adults, 2: 1-2. 82. Weinblatt, M.E., Kuritzky, L. (2007). Rheumatoid Arthritis: Primary Care Initiative for Improved Diagnosis and Outcomes. The Journal of Family Practice. April 3; 1-7. 83. Yalçın, Ö., Ayyıldız, E. H. (2003). Mesane Eğitimi El Kitapçığı (III), Phermacia Sağlık Ürünleri Sanayi ve Tic. Lmtd. Şirketi Yayını, İstanbul. 84. Yalçın, Ö., Kızılkaya, N. (1997). Üriner İnkontinans El Kitapçığı (I). Abdi İbrahim İlaç San. Yayını, İstanbul. 85. Yalçın, Ö., Kızılkaya, N. (1997). Üriner İnkontinans El Kitapçığı (II) (Pelvik Taban Egzersizleri) (II), İstanbul Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Üro-Jinekoloji Ünitesi, İstanbul. 136 86. Yalçın, Ö., Kızılkaya Beji N., Esinyurt, N., Ayyıldız Erkan, H., Aksaç, B., Karan, A. (2002). Pelvik Taban Kas Egzersizlerine Biofeedback Tedavisinin Katkısı. 2. Ulusal Ürojinekoloji Kongresi, İstanbul. 87. Yeşiltepe Oskay, Ü., Kızılkaya Beji, N., Yalçın, Ö. (2005). A Study on Urogenital Complaints of Postmenopausal Women Aged 50 and Over. Acta Obstetricia et Gynecologica Scandinavia, 84: 72–78. 137 EK I ANKET FORMU Değişke n İsmi Kolon X1 1-2 Kod Sorular Tarih ( )( ) Protokol No: Adı-Soyadı: Adres – Telefon No: Demografik Veriler X2 3-4 ( )( ) Kaç Yaşındasınız? ( …….. ) X3 5 () Eğitim Durumunuz ? 1. Okur-Yazar değil 2. Okur-Yazar 3. İlkokul 4. Ortaokul 5. Lise 6. Üniversite X4 6 () Çalışıyor musunuz? 1. Evet (Mesleğinizi Belirtiniz: …….. ) 2. Hayır ( Ev hanımı) X5 7 () Medeni Durumunuz? 1. Hiç Evlenmemiş 2. Boşanmış 3. Eşi ölmüş 4. Evli ve eşi ile kalıyor 5. Evli ve yalnız kalıyor X6 8-9 ( )( ) Boy: Kilo: Beden Kitle İndeksi: Genel Sağlık Durumu X7 10 () Her Hangi Bir Kronik, Psikolojik veya Nörolojik Hastalığınız Var mı? (Sayı: ………. ) 1. Yok 2. Kalp hastalığı 3. Yüksek tansiyon 4. KOAH 5. Şeker hastalığı 6. Böbrek hastalığı 7. Guatr 8. Bel fıtığı 9. Parkinson 10. Depresyon 138 11.Diğer (Belirtiniz: ………….) Sürekli Kullanmakta Olduğunuz İlaç Var mı? 1. Yok 2. Antihipertansif 3. Diüretik 4. Antidiabetik 5. Sedatif 6. Antihistaminik 7. Alfa adrenarjik 8. Beta bloker 9. Diğer (Belirtiniz: …………..) X8 11 () X9 12 () Sigara Kullanıyor musunuz? 1. Evet (Sayı: ........ Adet/Günde) 2. Hayır X10 13 () Alkol Kullanıyor musunuz? 1. Evet (Sayı: …….Kadeh/Günde) 2. Hayır X11 14 () Kahve İçme Alışkanlığınız Var mı? 1. Evet (Sayı: …… Fincan/Günde) 2. Hayır Romatoid Artrit Veriler X12 15-16 ( )( ) Romatoid Artritle İlgili Yakınmalarınız Başladığında Kaç Yaşındaydınız? (……..) X13 17 ( ) Romatoid Artrit Tanısı Ne Zaman Koyuldu? (………….) X14 18 ( ) Romatoid Artrit Tedavisinde Kullandığınız İlaçlar Neler? 1. Metotreksat 2. Salazopirin 3. Kinin 4. Siklosporin 5. İmuran 6. TNF-alpha blokeri 7. Diğer (Belirtiniz:…………) Obstetrik ve Jinekolojik Veriler X15 19-20 X16 21 ( )( ) Doğum Sayısı? ( …….. ) () Doğum Şekliniz? 1. Normal doğum 2. Vaginal Operatif 3. Sezaryen 4. Normal doğum- Sezaryen 139 X17 22 () Doğum Yapılan Yer? 1. Ev 2. Hastane 3. Her ikisi X18 23 () En Ağır Bebeğinizin Kilosunu Belirtiniz? (…….) MENAPOZDA İSENİZ 12. SORUDAN, DEĞİL İSENİZ 15. SORUDAN DEVAM EDİNİZ; X19 24 ( ) Menopozda Olma Durumu 1. Evet 2. Hayır X 20 25-26 ( )( ) Son Adet Yaşınız? (……….) X 21 27-28 ( )( ) Kaç Yıldır Menapozdasınız? X 22 29 () HRT Kullanıyor musunuz? 1. Evet 2. Hayır X 23 30 () HRT Kullanıma Süresi? (……………) X24 31 () Geçirmiş Olduğunuz Pelvik Ameliyat Var mı? 1. Yok 2. TAH-BSO 3. Vajinal histerektomi 4. Ürojinekolojik operasyon 5. Diğer (Belirtiniz: …………..) Üriner İnkontinansla İlgili Şikayetler X25 32-33 ( )( ) Gündüz İdrar Yapma Sayınız? ……..Kez/Gündüz X26 34-35 ( )( ) Gece İdrar Yapma Sayınız? ……..Kez/Gece X27 36 () Sık Sık İdrara Gitme Durumunuz Oluyor mu? 1. Evet 2. Hayır X28 37 () Aniden Şiddetli Şekilde Gelen İdrar Yapma İsteği Oluyor mu? 1. Evet 2. Hayır X29 38 () Gece İdrar Kaçırma Durumunuz Oluyor mu? 1. Evet 2. Hayır 140 X30 39 () Gündüz İdrar Kaçırma Şikayetiniz Var mı? 1. Evet 2. Hayır X31 40 () Ne Kadar Sıklıkla İdrar Kaçırıyorsunuz? 1. Günde bir kez 2. Günde bir kezden fazla 3. Haftada bir kez 4. Haftada bir kezden fazla 5. Ayda birkaç kez 6. Ayda bir kez/ Nadiren X32 41 () Ne Kadar Süredir İdrar Kaçırıyorsunuz (Yıl)? ……. X33 42 () Ne Kadar Miktarda İdrar Kaçırıyorsunuz? 1. Birkaç damla, pedi/ iç çamaşırımı nemlendirecek kadar 2. Pedi/ iç çamaşırımı ıslatacak kadar 3. Dış kıyafetlerimi ıslatacak kadar 4. Bacaklarımdan sızacak kadar X34 43 () Ne Kadar Sıklıkla Ped Kullanıyorsunuz? 1. Kullanmıyorum 2. Günde 1–2 adet 3. Günde 3–4 adet 4. Haftada 1–3 adet 5. Haftada 4–6 adet 6. Devamlı 7. Diğer (Belirtiniz) .......... X35 44 ( ) Hangi Olaydan Sonra İdrar Kaçırmaya Başladınız? 1. Doğum 2. Menopoz 3. Jinekolojik/ Ürolojik Ameliyat 4. Tıbbi Hastalık 5. Diğer (Belirtiniz) .......... X36 45 ( ) İdrar Kaçırma Probleminiz Nedeniyle Endişeleniyor musunuz? 1. Evet 2. Hayır X37 46 () İdrar Kaçırma Probleminizden Dolayı Ne Gibi Endişe Yaşıyorsunuz? 1. İdrar kokma 2. Ped/bezlerimden idrar sızma 3. Giysilerimi ıslatma 4. Ped/bezlerimin belli olması 5. Diğer (Belirtiniz: …………..) 141 X38 47 ( ) İdrar Kaçırma Probleminiz Nedeniyle Aktiviteleriniz Etkileniyor mu? 1. Evet 2. Hayır X39 48 ( ) İdrar Kaçırma Probleminiz Ne Tür Aktivitelerinizi Etkiliyor? 1. Tatil 2. Aile yaşantım 3. Sosyal yaşantım (Arkadaşlarla görüşme, dışarı çıkma, alış-veriş, gezinti ….) 4. Özel zevklerim / İlgi alanlarım X40 49 () İdrar Kaçırma Nedeniyle Tedaviye Başvurdunuz mu? 1. Evet 2. Hayır X41 50 () Uygulanan Tedavi Yöntemini Belirtiniz? 1. İlaç tedavisi 2. Davranışsal tedavi 3. Ameliyat 4. Fizik tedavi 142 EK II KATZ GYA BAĞIMSIZLIK İNDEKSİ Aktiviteler Bağımsız 1 Puan Bağımlı 0 Puan (1 yada 0 Puan) İzlem, Yönlendirme veya Kişisel Yardıma İhtiyacı İzlem, Yönlendirme veya Kişisel Yardıma İhtiyacı Banyo Puan: Giyinme Puan: Tuvalet Puan: Hareket Puan: Boşaltım YOK Kendi kendine banyo yapar veya sırt, genital alan veya engelli bir ekstremite gibi tek bir bölümün banyosunda yardıma ihtiyaç duyar VAR Vücudun birden fazla bölümünde yardıma ihtiyaç duyar. Küvet veya duşa girip çıkarken yardıma ihtiyaç duyar, bütün banyoda yardıma ihtiyaç duyar. Giysilerini dolaptan alır giyer, Giyinmekte yardıma ihtiyaç duyar veya hiç giyinemez. bağlamalarını yapar. Ayakkabılarını bağlamada yardıma ihtiyacı olabilir. Tuvalete gider, girer, çıkar, Tuvalete gitmede, kendini yardımsız genital temizliğini yapar. temizlemede veya lazımlığı veya komodu kullanmada veya temizlemede yardıma ihtiyaç duyar. Yatağa girip çıkmada veya sandalyeye oturup kalkmada yardımsız hareket eder. Mekanik transfer aletleri kabul edilebilir. Miksiyon veya defekasyonda kendini tamamıyla kontrol eder. Yataktan sandalyeye hareket etmede yardıma ihtiyaç duyar yada kendisi hiç yapamaz. Bağırsak veya mesane inkontinansı kısmen veya tamamen vardır. Puan: Beslenme Puan: Toplam Puan Yiyeceği tabağından ağzına Beslenmede kısmen veya yardımsız olarak götürür. tamamen yardıma ihtiyaç duyar. Yiyecekler başka birisi tarafından hazırlanabilir. 6 Puan= Bağımsız) Yüksek (Hasta 0 Puan= Bağımlı) Düşük (Hasta 5-6 puan: Tam fonksiyon 3-4 puan: Orta derece yetersizlik 0-2 puan: Şiddetli fonksiyonel yetersizlik 143 EK III İNKONTİNANS ŞİDDET İNDEKSİ 1. Ne Kadar Sıklıkla İdrar Sızıntınız Oluyor? 1. Ayda 1 kez’den az 2. Ayda birkaç kez 3. Haftada birkaç kez 4. Hergün ve/veya her gece 2. Her Defasında Ne Kadar Miktarda İdrar Kaybediyorsunuz? 1. Damlalar 2. Küçük lekeler 3. Daha fazla “1. sorunun puanıyla 2. sorunun puanının çarpımı sonuç skorunu vermekte.” İnkontinans Şiddet İndeksi skoru 1–2 Hafif 3–6 Orta 8–9 Şiddetli 12 Çok Şiddetli 144 EK IV ÜRİNER GÜNLÜK 1. Bu kart sizin idrar kaçırma ve idrar yapma kayıtlarınızı tutmanıza yardım edecektir 2. Lütfen bu kartı merkeze gelmeden önce 3 gün süreyle doldurunuz 3. Her gün için yeni bir karta başlayınınız 4. Bir gün için birden fazla kart kullanabilirsiniz 5. İdrar kaçırdığınız ya da idrarınızı yaptığınız zamanlar gibi sıvı aldığınız zamanları da kaydediniz 6. Bu kayıtları tutarken her gün 6–8 su bardağı su içmenizi öneriyoruz. 7. Aldığınız sıvının türünü (kahve, su, vb.) ve miktarını (su bardağı, fincan, vb.) kaydediniz. Oda ısısında sıvı olan her şeyin sıvı olarak düşünülerek kaydedilmesi gerekmektedir (Örn; dondurma gibi). 8. İdrar yapma zorunluluğu hissettiğiniz her anı işaretleyiniz 9. İdrar yaptığınız her zamanı işaretleyiniz 10. İdrar sızıntısı olan her zamanı işaretleyiniz 11. İdrar kaçırdığınız sıradaki aktivitenizi, örneğin; oturuyorsanız oturduğunuzu, uzanıyorsanız uzandığınızı, kaydediniz 12. Kartı doldurmanıza yardımcı olmak amacıyla aşağıda üriner günlük örneği yer almaktadır. Tablo 1: Örnek Üriner Günlük Saat (1) Alınan Sıvı Tipi (2) Miktar 08:15 Çay 1 Fincan 09:00 09:30 İdrar Yapma Zorunluluğu (3) (X) İdrar Yapma (4) (X) İdrar Kaçırma (5) (X) Yapılan Meşguliyet (6) Bulaşık (x) Yıkıyorken (x) Öksürürken 145 ÜRİNER GÜNLÜK Adı Soyadı: …………………………………. Saat (1) Alınan Sıvı Tipi (2) Miktar İdrar Yapma Zorunluluğu (3) (X) Tarih:……/……/…….. İdrar Yapma (4) (X) İdrar Kaçırma (5) (X) Yapılan Meşguliyet (6) 146 EK V MESANE EĞİTİMİ PROGRAMI Nasıl Uygulayacaksınız? İlk dört gün düzenli aralıklarla her saat başı idrarınızı yapmaya çalışın. Gün boyunca, her saat tuvalete gidin ve idrar hissiniz olsa da olmasa da idrarınızı yapın. Yaptığınız idrar miktarı önemli değildir. Eğer dört gün sonunda, idrarınızı tutmayı başarıyorsanız, diğer dört gün için bu 1 saatlik süreyi 15–30 dakika arttırın. Eğer idrarınızı başarılı bir şekilde tutamazsanız, zaman aralığını arttırmayın. İdrarınızı rahatlıkla 3–3.5 saat tutana kadar süreyi 15–30 dakika arttırın. Programı bozmayın ve bu belirli süreler dışında tuvalete gitmemeye çalışın. Eğer bu belirli süreler dışında idrarınız sıkıştırırsa, tuvalete gitmeyin. Sıkışmanız geçtikten sonra, tuvalete gitme saatinize kadar beklemeye çalışın. Tekrar sıkışırsanız, tekrar kurtulmaya çalışın. Sıkışma sonrası tuvalete gidin. Nelere Dikkat Edeceksiniz? İdrar yapmayı önlemek için sıvı alımını kısıtlamayın. Yatmadan önceki 2–3 saat içinde sıvı almayın. Yatmadan önce idrarınızı yapın. Günde 6–8 bardak sıvı alın. Daima, idrar torbanızı tamamen boşaltınız ve boşalttığınızdan emin olun. Çay, kahve, kola, kakao gibi içeceklerden uzak durun, zorunlu olmadıkça 2 bardaktan fazla içmeyin. Su, elma suyu, üzüm suyu gibi, “Mesane-Dostu” sıvılar için. Ani sıkışma durumunda tuvalete gitmekten kaçının. Tuvalete gitme hissinizi baskılamak için; o Derin nefes alıp vererek gevşemeye çalışın o Dikkatinizi başka yöne çekmek için bir şeylerle meşgul olmaya çalışın o Hızlı hareket etmeyin o Bacaklarınızı sıkarak tuvaletinizi tutmaya çalışın o Tuvalete doğru yavaşça yürüyün o İdrarınızı yapmayı engelleyemezseniz, mesanenizi tamamen boşaltın ve bu saati başlangıç saati kabul edin. 147 EK VI İDRAR SIKLIĞI VE SIZINTI FORMU A Bu sütunda, tuvalete gittiğiniz saatlerde kutucuğa X işareti koyunuz. B Bu sütunda, idrar sızıntısı olan saatlerde kutucuğa X işareti koyunuz. 1. Gün Saat 24 A 2. Gün B A 3. Gün B A 4. Gün B A 5. Gü B 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 148 A EK VII KEGEL EGZERSİZİ EĞİTİM PROGRAMI Doğru Kasları Nasıl Ayırdeceksiniz? Sırtüstü yere uzanıp, bacakları dizlerden bükün ve ayak tabanları yere basın. Sandalyeyi bacaklarınızın arasına alarak, bacaklarınızla sandalyeyi sıkıştırın. Bu durumda Kegel egzersizi için doğru kasları kullanmaktasınız. Egzersizleri Nasıl Uygulayacaksınız? Pelvik kaslarınızı kasın (sıkın) ve kasılı olarak 5’e kadar sayarak bekleyin. Sonra kaslarınızı gevşetin ve gevşemiş olarak 10’a kadar sayarak bekleyin. Bu “sıkma ve gevşetme” hareketini 10 defa tekrar edin. Bu “10 defa kasıp-gevşetme” yi her gün; sabah, öğlen ve akşam yapın. Kegel Egzersizleri Düzeyleri Düzey Kasılma Sayısı Günde Kaç Kez 1. Düzey 10 3 2. Düzey 15 3 3. Düzey 20 3 4. Düzey 35 3 5. Düzey 30 3 6. Düzey 35 3 Nelere Dikkat Edeceksiniz? Egzersizleri her yerde, her zaman yapabilirsiniz. Oturarak, uzanarak, ayakta Egzersizleri değişik pozisyonlarda yapmak daha yararlıdır. Egzersizleri düzenli olarak yapın. Ancak bu şekilde yararlı olacaktır. Egzersizleri doğru olarak yapın. Egzersizleri uygularken doğru kasları çalıştırdığınızdan emin olun. Cesaretinizi kırmayın. Egzersizleri yaparken nefesinizi tutmayın. Egzersizleri yağmadan önce tuvalete gidin. Egzersiz yaparken, kalçanızı ve bacağınızı hareket ettirmeyin. Egzersiz yaparken, nefesinizi tutmayın. Normal olarak nefis alıp verin. Egzersiz yaparken, karın ve kalça kaslarınızı sıkmayın, gevşek olarak tutun. Egzersiz yaparken, kası güçlü ve hızlı kasmak kadar, kasılı tutmak süresini uzatmak ta önemlidir. Egzersizin etkinliğini ancak sürekli ve düzenli uygularsanız görebilirsiniz 149 EK VIII KEGEL EGZERSİZİ EĞİTİM PROGRAMI Doğru Kasları Nasıl Ayırdeceksiniz? Sırtüstü yere uzanıp, bacakları dizlerden bükün ve ayak tabanları yere basın. Sandalyeyi bacaklarınızın arasına alarak, bacaklarınızla sandalyeyi sıkıştırın. Bu durumda Kegel egzersizi için doğru kasları kullanmaktasınız. Egzersizleri Nasıl Uygulayacaksınız? Pelvik kaslarınızı kasın (sıkın) ve kasılı olarak 5’e kadar sayarak bekleyin. Sonra kaslarınızı gevşetin ve gevşemiş olarak 10’a kadar sayarak bekleyin. Bu “sıkma ve gevşetme” hareketini 10 defa tekrar edin. Bu “10 defa kasıp-gevşetme” yi her gün; sabah, öğlen ve akşam yapın. Kegel Egzersizleri Düzeyleri Düzey Kasılma Sayısı Günde Kaç Kez 1. Düzey 10 3 2. Düzey 15 3 3. Düzey 20 3 4. Düzey 35 3 5. Düzey 30 3 6. Düzey 35 3 Nelere Dikkat Edeceksiniz? Egzersizleri her yerde, her zaman yapabilirsiniz. Oturarak, uzanarak, ayakta Egzersizleri değişik pozisyonlarda yapmak daha yararlıdır. Egzersizleri düzenli olarak yapın. Ancak bu şekilde yararlı olacaktır. Egzersizleri doğru olarak yapın. Egzersizleri uygularken doğru kasları çalıştırdığınızdan emin olun. Cesaretinizi kırmayın. Egzersizleri yapmadan önce tuvalete gidin. Egzersiz yaparken, kalçanızı ve bacağınızı hareket ettirmeyin. Egzersiz yaparken, nefesinizi tutmayın. Normal olarak nefis alıp verin. Egzersiz yaparken, karın ve kalça kaslarınızı sıkmayın, gevşek olarak tutun. Egzersiz yaparken, kası güçlü ve hızlı kasmak kadar, kasılı tutmak süresini uzatmak ta önemlidir. Egzersizin etkinliğini ancak sürekli ve düzenli uygularsanız görebilirsiniz. 150 EK IX İZLEM FORMU Değişke n İsmi Kolon X1 1-2 Kod Sorular ( )( ) Protokol No: Tarih Adı-Soyadı: X2 3 () X2 4 () X3 5 () İdrar Kaçırma Şikayetiniz Var mı? 3. Evet 4. Hayır X4 6 () Ne Kadar Sıklıkla İdrar Kaçırıyorsunuz? 7. Günde bir kez 8. Günde bir kezden fazla 9. Haftada bir kez 10. Haftada bir kezden fazla 11. Ayda birkaç kez 12. Ayda bir kez/ Nadiren X5 7 () Ne Kadar Miktarda İdrar Kaçırıyorsunuz? 5. Birkaç damla, pedi/ iç çamaşırımı nemlendirecek kadar 6. Pedi/ iç çamaşırımı ıslatacak kadar 7. Dış kıyafetlerimi ıslatacak kadar 8. Bacaklarımdan sızacak kadar X6 8-9 ( )( ) Sık Sık İdrara Gitme Durumunuz Oluyor mu? 3. Evet 4. Hayır Aniden Şiddetli Şekilde Gelen İdrar Yapma İsteği Oluyor mu? 3. Evet 4. Hayır Günlük İçtiğiniz Sıvı Miktarı Ne Kadar? ……/ Bardak 151 EK X HODGE SANVİK’TEN ALINAN İNKONTİNANS ŞİDDET İNDEKSİ KULLANIM İZİNİ 152 EK XI EGE ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU ETİK KURUL KARARI 153 EK XII EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İZİN YAZISI 154 EK XIII BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU - I (Üriner İnkontinans Yakınmaları Belirlenecek Hastalar İçin) Bu çalışma, romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans yakınmalarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Üriner inkontinans yakınmalarını belirlemek amacıyla hazırlanan anket formundaki soruları cevaplamanız istenecektir. Anket formu tarafımızdan, sizinle karşılıklı görüşülerek ve gerekli açıklamalar yapılarak doldurulacaktır. Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz. Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır. Teşekkür ederim. Hale HAZAR Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum. Tarih: Hastanın Adı Soyadı: İmzası: 155 EK XIV BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU – II (Mesane Eğitimi Uygulayacak Hastalar İçin) Bu çalışma; Mesane Eğitimi ile üriner inkontinansınızın şiddetini önlemeyi ya da azaltmayı amaçlamaktadır. Sizden ilk dört gün idrar hissiniz olsa da olmasa da her saat başı tuvalete gidip idrarınızı yapmaya çalışmanız istenecektir. Daha sonraki dört gün için bu bir saatlik süreyi 15–30 dakika arttırarak tuvalete gidip idrarınızı yapmaya çalışınız. Eğer idrarınızı başarılı bir şekilde tutamazsanız, zaman aralığını arttırmayınız. İdrarınızı rahatlıkla 3–3.5 saat tutana kadar, süreyi 15–30 dakika arttırarak devam ediniz. Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz. Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır. Teşekkür ederim. Hale HAZAR Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum. Tarih: Hastanın Adı Soyadı: İmzası: 156 EK XV BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU – III (Kegel Egzersizi Uygulayacak Hastalar İçin) Bu çalışma; Kegel Egzersizi ile üriner inkontinansınızın şiddetini önlemeyi ya da azaltmayı amaçlamaktadır. Sizden pelvik kaslarınızı kasıp (sıkın) ve kasılı olarak beşe kadar sayarak beklemeniz, sonra kaslarınızı gevşetip ve gevşemiş olarak 10’a kadar sayarak beklemeniz istenecektir. Bu “sıkma ve gevşetme” hareketini altı ay boyunca her gün sabah 10 defa, öğlen10 defa ve akşam 10 defa tekrar etmeniz ve devamında broşürde açıklandığı gibi uygulayabilme durumunuza göre tedavi düzeylerine uymanız gerekmektedir. Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz. Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır. Teşekkür ederim. Hale HAZAR Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum. Tarih: Hastanın Adı Soyadı: İmzası: 157 EK XVI BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU – IV (Kontrol Grubu Hastalar İçin) Bu çalışma; idrar kaçırma yakınması olan siz romatoid artritli hastaların idrar kaçırma şekli ve sıklığını objektif olarak değerlendirmek amaçlanmaktadır. İlk görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra olmak üzere, doldurulması istenen üriner günlük hastanın, üç gün süreyle sıvı alım miktarını ve sıklığını, idrar yapma sıklığını, sıkışma hissi ve sıklığını, sıkışma ve idrar kaçırma sırasındaki aktiviteyi saatleriyle kaydetmesini gerektirir. Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz. Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır. Teşekkür ederim. Hale HAZAR Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum. Tarih: Hastanın Adı Soyadı: İmzası: 158 ÖZGEÇMİŞ Hale UYAR HAZAR; Lisans eğitimini; 1992–1996 yıllarında İstanbul Üniversitesi, Florance Nightingale Hemşirelik Yüksekokulunda tamamladı. Yüksek lisans eğitimini; 1996–1999 yıllarında İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği programında yaptı ve Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği’nde bilim uzmanlığını aldı. Hemşire olarak, 1997 yılında İstanbul Özel İncirli Hastanesinde çalıştı. Öğretim görevlisi olarak, 1997–2002 yıllarında Muğla Üniversitesi, Muğla Sağlık Yüksekokulunda çalıştı. Doktora eğitimine; 2002 yılında Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği programında başladı ve halen devam etmekte. Hemşire olarak, 2002–2007 yıllarında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekoloji ve Jinekolojik Onkoloji Kliniğinde ve Kadın Doğum Yoğun Bakım Ünitesinde çalıştı. Öğretim görevlisi olarak, 2008 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Sağlık Yüksek Okulunda göreve başladı ve halen devam etmekte. Evli ve iki çocuk annesidir. 159