Haftalık Değerlendirme

advertisement
Azmi Dölen
[email protected]
+90 212 314 8181
[email protected]
+90 212 314 8125
Haftalık Değerlendirme 21 Temmuz 2011
MAKROEKONOMİK STRATEJİ
Yıl: 1 / Sayı: 30
TEMMUZ DEĞERLENDİRMELERİ
Temmuz ayı piyasalarda pek de istenildiği gibi
geçmedi. Aya hızlı bir yükseliş ile başladık.
Beklenti, Mayıs ve Haziran aylarının piyasalara
getirmiş olduğu düşüş eğilimini tersine çevirerek
nispeten daha rahat bir yaz geçirmesi
eğilimindeydi. Bu beklenti ayın ilk yarısında
piyasalarda pozitif bir seyre neden oldu ise de
takip eden günlerde bu kazanımlar tutunamadı
ve yön tekrar tersine döndü. Bunu tetikleyen dış
piyasalardaki gelişmelerdi. Özellikle de ABD
borçlanma limitinin dolması ve Avrupa borç
krizine kalıcı bir çözüm bulunamaması idi.
Aslında genel bir perspektiften baktığımızda
içinde yaşadığımız ortam 2008 krizi ertesidir. Bu
krizin patlamasına neden olan faktörlerin
ortadan kaldırılabilmesi için uygulanan metodlar
bizi bu güne taşıdı. Kriz, finans kesimi
bilançolarında büyük bir delik açmıştı. Bu
noktada yapılacak ya bu firmaların batışına
imkan tanınarak sistemin temizlenmesini
sağlamak, ya da sisteme likidite enjekte ederek
günü
kurtarmaktı.
Finansal
sistemdeki
entegrasyon son derece iç içe olduğu için bir iki
finansal kuruluşun batması ile çözümlenecek bir
durum söz konusu değildi. Böylece ikinci yol
tercih edilerek bankaların içine nakit enjekte
edildi.
Bu çözüm, finansal sistemin belli ölçüde su
yüzüne çıkmasına yardımcı oldu ise de hasarı
kendi bünyesine devralmış olan devletler (kamu
kesimi) bu yükün altından kalkabilmek için
borçlarını arttırıp kamu maliyesi yapılarını da
ciddi ölçüde bozdular.
Avrupa’da içinde bulunduğumuz durum; artık
devletlerin boçlarını finanse edilemez ölçeklere
gelmesi (örneğin Yunanistan) ve kamu
maliyesinde açığın Euro’nun geleceğini bile
tehdit edecek ölçeklere çıkması. Amerika’da ise
durum buna yakın; ABD bütçesinde belirlenen
borç limitlerinin tavanına gelinmesi ile birlikte
ABD’nin borçlanma kapasitesinin bir anda
ortadan kalkması.
2008’de ortaya atılan modelin bu şekilde iflas
etmesinin nedeni de, alınan önlemler ile
kazanılan zaman zarfında ekonomilerin yeterli
büyüme kapasitesine erişememeleri. Ekonomiler
büyüyemediği ölçekte borcunu finanse etmekte
ve bütçe dengelerini sağlamakta zorlanıyorlar.
Bu durum Avrupa için ve belli ölçüde de ABD
için söz konusu.
Bunun tersinin olduğu ülkeler de var; Türkiye
bunlardan biri. Son iki yılda ortalama büyüme
hızının üzerinde bir seyir takip eden
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
Haftalık Değerlendirme
21 Temmuz 2011
2
MAKROEKONOMİK STRATEJİ
ekonomimizde
dış
borç
bir
problem
yaratmazken, kamunun gelirlerindeki artış
sonucunda da kamu açıkları tarihinin neredeyse
en düşük seviyelerinde seyrediyor. Dünyada kriz
ortamı büyüyememe ve borç stoğundaki artış ile
beslenirken, ülkemiz ekonomisi hem büyüyüp,
hem borcunu ödeyip, hem de kamu maliyesini
kontrol ederken bir kriz ortamı varmış gibi
gösterilmesi büyük bir şansızlık olarak
nitelendirilmekte.
Tabii ki bu argumanın bir de diğer tarafı var; o
da ekonomi bu hızda büyürken ısınmakta, hatta
bazılarına göre aşırı ısınmakta, ve neticesinde
de ülkenin ödemeler dengesi tarihinin en
yüksek cari açık rakamlarına ulaşmakta. Türkiye
ekonomisinin yumuşak karnının da cari denge
olduğu göz önüne alınırsa basit (ya da tembel)
bir analiz; “ısınan ülke ekonomisi cari açık verir
ve bu da krize neden olur” sonuçlarını ortaya
koyuyor. Bugünlerde piyasada meydana gelen
hareketlilik; yani borsadaki düşüş ve dövize olan
aşırı talep buradan kaynaklanıyor.
Ancak göz önünde bulundurulması gereken bir
kaç faktör var. Bunların başında Türkiye
ekonomisi dünya krize girmeden önce dahi
ortalama büyümesinin altında büyüyor idi.
Krizde ise dünyada en hızlı daralan
ekonomilerden biri oldu. Son iki yılda takip
edilen büyüme ise krizin telafisi değil, aslında
son 6-7 senelik bir düşük performansın telafisi.
Burada üretim faktörleri olan ara ve sermaye
mallarının ithali ile birlikte ekonomide üretime
yapılan yatırımlar sözkonusu. Bu da doğal
olarak dış kaynaklar ile olacak. Doğal olarak
derken iki konuya dikkat etmek gerekiyor.
Birincisi, ülkede sermaye yapısı üretimi %100
kendi cebinden yapacak kadar güçlü değil;
eskisine nazaran çok daha iyi durumda ama
değil. İkinci faktör ise “üretici neden bunu kendi
iç kaynakları ile finanse etsin” argümanı.
Dünya’da faiz oranları tarihinin en düşük
seviyesinde ve bu seviyede uzun süre kalacak
gibi gözüküyor. Yatırımcı bu ortamdan neden
faydalanmasın? Finansal piyasaların bu kadar
entegre olduğu bir ortamda üretebilme ve
büyüyebilme kabiliyeti olan firmalara kaynak hiç
bir zaman olmadığı kadar fazla.
Türkiye ekonomisi belki 2011 yılında tarihinin en
yüksek cari açığını kaydediyor. Ama asıl
bakılması gereken faktör bunun bir krize neden
olup olmayacağı değil. Bakılması gereken; ülke
ekonomisinin bu yatırımlar ile yenileniyor
olması. Yenilenmiş ve modernleşmiş üretim
faktörleri ile Türkiye sanayisi önümüzdeki 10
yılın yatırımını neredeyse sıfır kaynak maliyeti ile
yapıyor. 2011 yılını belki kriz çığırtkanlıkları ile
geçiririz ancak takip eden yıllarda ekonominin
ne derece performans gösterebileceğini de göz
önünde bulundurmak lazım. Bu yatırımlar bize
uzun vadeli rekabette önemli bir kazanım
sağlıyor. Unutmamak lazım: Hedef 2023.
Ulaşılması gereken ve beklenen ekonomik
büyüklükler gökten zembille inmiyor. Yatırım
yapmak lazım ve biz de bunu yapıyoruz. Bu
günler geçici geleceğe odaklanmak lazım.
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
Haftalık Değerlendirme
21 Temmuz 2011
3
KÜNYE
ARAŞTIRMA BİRİMİ
Azmi DÖLEN
Işıl BÜK
Bora Tamer YILMAZ
Recep BOZKURT
G. Müdür Yrd.
Uzman
Uzman
Uzman
(212)
(212)
(212)
(212)
314
314
314
314
81
81
81
81
25
07
07
07
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
Yönetmen
Yönetmen
Uzman
Uzman Yrd.
(212)
(212)
(212)
(212)
314
314
314
314
81
81
81
81
02
02
02
02
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
Müdür
Yönetmen
Yönetmen
Yönetmen
Yönetmen
Yönetmen
Servis Yetkilisi
(212)
(212)
(212)
(212)
(212)
(212)
(212)
314
314
314
314
314
314
314
81
81
81
81
81
81
81
01
01
01
01
01
01
01
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
Müdür
Yönetmen
Yönetmen
(212) 314 81 06
(212) 314 81 06
(212) 314 81 06
[email protected]
[email protected]
syı[email protected]
TÜREV ARAÇLAR BİRİMİ
Celal Levent BAYAR
Ege Saba EREN
Ilgın DEMİR
Zübeyde DEMİRYÜREK
SATIŞ VE PAZARLAMA BİRİMİ
Feridun ŞEN
Burak AYDIN
Cengiz GÜRBÜZ
Selami YILDIRIM
Ayşe ÖĞÜT
Ufuk Hakkı ÇAYHAN
Soner AYDIN
VARLIK YÖNETİMİ BİRİMİ
Ali İhsan ÇAMCI
Ebru ERCİN
Selçuk YILMAZ
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy
yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.
Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri
tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar
doğurmayabilir. Bu sayfalarda yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan Halk Yatırım
Menkul Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor sayfalarında
yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel basın organlarında yayınlanamaz.
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
Download