Emperyalizmin sadık bölge temsilcisi olan Şah'ın ve habis rejiminin karşısına çıkan, laik ve batıcı bir zihniyete sahip olan Dr. Musaddık'a destek veren Ayetullah Kaşani’nin, bu tavrına önceleri, hükümetin ve sistemin İslam'a yönlendirmesi amacıyla sempatiyle bakan ve sürekli olarak Kaşanî'yi siyasî ve politik cereyana kendini kaptırmayıp aslî (İslamî) misyonunu ihmal etmemesi hususunda uyaran13 İmam Humeynî (ra), olayların menfî istikamette seyretmesi üzerine, merhum Kaşanî'nin Dr. Musaddık'a olan desteğinin kesilmesini de (dolaylı da olsa) sağlamış, İslamî hareketin direkt etkili ve alternatif olamayacağı durumlarda, müdahil olmamanın ve ileriye yönelik ilmî ve insanî temel-alt yapılar oluşturulmasının gerekliliğini bil-fiil ortaya koymuştur... Ayetullah Bürûcerdî ve benzeri meşahir-i ulema için de, benzeri usule başvuran İmam Humeynî (ra) böylece; toplum ve yönetim üzerinde etkinlik kazanmış İslamî şahsiyetlerin, İslam muhalifi güçler ve çevreler tarafından batıl amaçlar için istismar edilmesini önlemiş, hem de bu nüfuz ve itibarlarını Gerçek İslam'ın yüceltilmesi ve güçlendirilmesine 14 yöneltmiştir. ... 13 Konuyu İmam Humeynî (ra)'den dinleyelim: "... Ayetullah Kaşanî ve Dr. Musaddık hareketleri sırasında, hareketin 'siyasî' (politik) yönü daha güçlüydü. Kaşanî'ye yazdığım bir mektupta, hareketin 'dinî' yönünün (güçlü) bulunmasının gerekliliğine işaret ettim. O, bu dinî yönü güçlendireceğine, siyasî yöne karşı 'galib' geleceğine; aksine davrandı ve 'Millî Şûra' başkanı oldu, bu bir 'hata' idi... Ben, ondan 'din için' çalışmasını istedim, siyasetçi olması için değil... Aksine; bugünkü (bizim) hareket, bütün yönleriyle 'dinî'dir!.. Siyaset de, onun içinde yer almaktadır..." (Hatt-ı İmam, Kelam-ı İmam: 1/113-114) 14 ... Peyamha ve Fetevâ-yi İmam Humeynî: Sahife: 7-8; ve yine İmam'ın (ra) bu tür ilgiilişki ve yönlendirmeleriyle ilgili hatıralarından bir örnek: ".../... Birgün, Merhum Bürûcerdî, Merhum Hüccet, Merhum Sadr, Merhum Hünsarî (R. Aleyhim) 'siyasî' bir hususu müzakere etmek üzere evimizde toplanmış idiler. Onlara arzettim ki: 'Sizler, her işten önce, bu kutsallık(?) taslayanların karşısında tutumunuzun ne olması gerektiğini anlatınız,../... Bugün; müslüman toplum, o duruma gelmiştir ki, 'sahte mukaddes' kişiler, İslam'ın ve müslümanların nüfuzunu engellemekte, İslam adına İslam'a 'tekme' vurmaktadırlar. Toplumda var olan bu 'cemaatin' kökü, dinî merkezlerdedir.../..." (İslam Fıkhında Devlet: 177);...