T.B.M.M. B:124 15.6.1995 0:1 Bir kere, 24 üncü maddeyle ilgili tartışmalarda Anavatan Partisinin yeri bellidir. Anavatan Partisi, bu çatı altında bulunan siyasî partiler içinde, şimdiye kadar, demokratikleşme ve özgürleş­ me konusunda, gerçekleştirdiği düşünceler itibariyle en ileri noktada olan partidir. Bu konuda, hiç­ bir partiyle yarış kabul etmiyoruz. Türk ceza sisteminde, Türk demokrasisinin ayıbı olarak yarım asırdan fazla yaşamış olan 141 inci, 142 nci ve 163 üncü maddeleri yürürlükten kaldıran parti Anavatan Partisidir. Bununla, elbet­ te iftihar ediyoruz. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) v Bugün, 141 inci, 142 nci ve 163 üncü maddeleri kaldırmış olmaktan dolayı bir pişmanlığımız yok; ama, bugün, bir anayasa yapıyoruz. Anayasa değişikliği, bir partinin, hatta bir Meclis çoğun­ luğunun yapabileceği bir şey değil; Meclisin aşağı yukarı tümünün konsensüsüyle gerçekleşebile­ cek bir şeydir. Şimdi, 24 üncü maddede, bizim, Refah Partisinden farklı düşündüğümüz hususlar var. Biz, 163 üncü maddeyi kaldırırken, Refah Partisi, zaten, Mecliste de değildi. O süreç başlamıştır; o sü­ reçten geri adım atmış değiliz; ama, biraz önce Anayasa Komisyonunda ortaya çıktı ki, Refah Par­ tisiyle, bizim, burada temel bir anlaşmazlığımız var. Biz, 163 üncü maddeye temel teşkil eden, ki­ şi özgürlükleriyle ilgili kısıtlamanın Anayasadan çıkarılmasını istiyoruz; ama, devletin temel nizamıyla ilgili hükümlerin Anayasada kalması taraflısıyız; zaten, başka türlüsünü de yapmak mümkün değildir. (ANAP ve CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, burada, bir hususu da düzeltme ihtiyacı var. Refah Partisinin sayın sözcüsü "İslam ül­ kelerinde, anayasa, Kur'an-ı Kerim'dir" dedi "edille-i şer'iyye'dir" dedi. Bunlar yanlış bilgilerdir, değerli arkadaşlarım. Kur'an-ı Kerim'i Anayasa derekesine indiremezsiniz. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunlar, siyasî anlamda, bazı çevrelerde kullanılıyor. Bir kere, anayasalar, toplumların, yönetimleriyle yaptıkları mukavelelerdir; toplumların, belli bir tarih dönemi içinde, belli bir coğrafî sınır içinde, kendi aralarında uygulamayı düşündükleri kurallar bütünüdür; yöne­ timle yönetilenler arasındaki mukaveledir... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun, devam edin Sayın Korkmazcan. HASAN KORKMAZCAN (Devamla) - Bu, tamamen, dünyevî olan bir düzenlemelidir. Hazreti Peygamber bile Kur'an-i Kerim'i anayasa kabul etmemiştir. Dünyanın ilk yazılı anayasası -ba­ zı anayasacıların tespitine göre- Medine Sözleşmesidir ve Medine Sözleşmesini, Hazreti Peygam­ ber, oradaki ensarla ve Yahudi kabileleriyle ortaklaşa yapmıştır. Yani, dünyanın ilk yazılı anayasa­ sı, bir federatif devletin anayasasıydı ve federasyonun taraflarından biri de Hazreti Muhammed'di ve "Kur'an-ı Kerim, anayasadır" diye getirip koymamıştır. Hazreti Ömer döneminde, Irak'ta, Mı­ sır'da ve Suudi Arabistan'da uygulanan dünyevî kurallar birbirlerinden farklıydı, toprak mülkiyeti hükümleri farklıydı. Kur'an-ı Kerim, ebedî bir kitaptır ve insanlık var olduğu sürece, kıyamete ka­ dar Allah tarafından korunacağı yine Kur'an-ı Kerim'le ifade edilmiştir. Belki, insanlar, onlardan esinlenebilirler; ama, bu, Anayasadır diye, âdeta, bir okyanusu bir damlanın içine hapseder gibi, Kur'an-ı Kerim'i küçültmek, siyasî bir amaçla bunu yapmak yanlıştır. (ANAP ve CHP sıralarından alkışlar) Tabiatıyla, bu yanlışlıkları tartışmanın yeri burası değil; ama, Anayasa tutanakları dolayısıyla, ileride, bizim, İslam ülkelerine de, demokrasinin gerçekleşmesinde, model olmamız söz konusu­ dur; yani, İslam ülkelerine, biz, "Kur'an-ı Kerim, anayasadır" diyerek model olamayız. Oralarda insan hak ve özgürlüklerinin Kur'an-ı Kerim'in ruhuna uygun şekilde yaşanmasına da örneklik - 1 3 - ;