Kurumsal Yönetim İlkeleri

advertisement
Kurumsal Yönetim İlkeleri
Prof.Dr.Doğan Cansızlar
Atılım Üniversitesi
2011 Ekim ayı içerisinde yayımlanan 654 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
Sermaye Piyasası Kuruluna verilen yetki çerçevesinde SPK tarafından yayınlanan Kurumsal
Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin Esaslar bu sene yürürlüğe
girmiştir. Buna göre; kurumsal yönetim konusunda SPK`nun 2003 yılından bu yana
benimsediği “Uygula-Uygulamıyorsan Açıkla” yönündeki yaklaşımının bir adım ötesine
geçilerek halka açık anonim ortaklıklar tarafından özellikle küçük yatırımcıların etkin
bilgilendirilmelerini ve şirket yönetimlerinde etkin ve adil temsilini sağlamak amacıyla
seçilmiş bazı Kurumsal Yönetim İlkelerinin zorunlu olarak uygulanması öngörülmüştür.
SPK tarafından 2003 yılında yayımlanan Kurumsal Yönetim İlkeleri ya da iyi şirket
yönetim ilkeleri, başta halka açık anonim ortaklıklar olmak üzere, özel sektör ve kamuda
faaliyet gösteren tüm anonim şirketlerin faaliyetlerini uluslararası standartlarda
sürdürebilmelerine ve böylece daha etkin ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla uluslararası finans
kaynaklarından daha rahat ve ucuz maliyetle faydalanabilmelerine katkıda bulunacak bir
yönetim anlayışı getirmeyi hedeflemiştir.
Daha önce bankalar haricindeki İMKB-30 Endeksinde yer alan halka açık anonim
ortaklıklar için belirlenen kapsam, son düzenlemelerle Gelişen İşletmeler Piyasası ve Gözaltı
Pazarında işlem görenler hariç olmak üzere payları İMKB’de işlem gören halka açık anonim
ortaklıkları içine alacak şekilde genişletilmiş ve çoğu kurumsal yönetim ilkesinin uygulaması
zorunlu hale getirilmiştir.
Kurumsal yönetim ilkelerini uygulayan şirketlerin daha düşük sermaye maliyeti ile
kaynaklarını verimli şekilde kullanmaları, içsel ve dışsal finansal etkilere karşı daha proaktif
pozisyon almaları mümkündür.
Payları İMKB’de işlem gören halka açık anonim ortaklıklar (Borsa Şirketleri) sistemik
önemlerine göre piyasa değerleri ve fiili dolaşımdaki payların piyasa değerleri dikkate
alınarak üç gruba ayrılmış ve farklı gruptaki şirketler için farklı seviyede zorunluluklar
öngörülmüştür.
Piyasa değerinin ortalaması 3 milyar TL’nin ve fiili dolaşımdaki payların piyasa
değerinin ortalaması 750 milyon TL’nin üzerinde olan ortaklıklar, “Birinci Grup” şeklinde
tanımlanmıştır. Söz konusu nitelikleri taşıyan şirketler, sermaye piyasasının gerek piyasa
büyüklüğü gerekse yatırımcı tabanı açısından önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bu gruptaki
şirketlerde yaşanabilecek herhangi bir olumsuzluğun sadece ilgili şirketi değil, tüm piyasayı
önemli ölçüde etkilemesi muhtemeldir. Bu gerekçeyle, sistemik risklerin azaltılabilmesi
amacıyla birinci gruptaki şirketler için yatırımcının korunmasını sağlamaya yönelik
mekanizmalar genişletilmiş ve yükümlülükler ağırlaştırılmıştır.
Diğer taraftan, sistemik etkileri daha düşük olan ikinci ve üçüncü gruptaki şirketlerde
de temel kurumsal yönetim prensiplerinin yerleşmesi için gerekli düzenlemeler yapılmış ve
asgari bazı zorunluluklara uyum öngörülmüştür.
Borsa şirketlerini ilgilendiren ve belkide çok tartışılacak en önemli yenilik yönetim
kurulunun oluşumu ve bağımsız yönetim kurulu üyelerinin seçimidir.
Buna göre ;
1. Borsa Şirketlerinin yönetim kurulu üye sayısının asgari beş olması ve yönetim
kurulu üyelerinin çoğunluğunun icrada görevli olmayan üyelerden oluşması zorunlu hale
gelmiştir.
2. Olası çıkar çatışmalarından uzak, objektif bir görüşle Şirket’in karar
mekanizmalarına katkıda bulunması ve şirketin uzun vadeli hedeflerini gözetmesi beklenen
bağımsız yönetim kurulu üyelerinin, Gelişen İşletmeler Piyasasında ve Gözaltı Pazarında
işlem görenler hariç olmak üzere tüm Borsa şirketlerinde görev alması zorunlu hale
getirilmiştir.
3.Yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye sayısı toplam üye sayısının üçte
birinden az olmamak üzere en az fiili dolaşımdaki pay oranını temsil edecek kadar olması
gerekmekle birlikte, ortaklık genel kuruluna yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye oranını
%50 ile sınırlandırabilme yetkisi tanınmıştır.
4. Üçüncü gruptaki şirketler açısından bağımsız yönetim kurulu üye sayısının her
durumda iki olması yeterli görülmüştür.
5. Bağımsız üyelerin görev süresi üç yıl olarak belirlenmiş ve bağımsız üyeliğe ilişkin
kriterler yeniden düzenlenmiştir. Daha önce belirlenen kriterlerin yanı sıra, görevini gereği
gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olmak; Türkiye’de yerleşmiş
sayılmak gibi ilave kriterler tanımlanmış ve bağımsız yönetim kurulu üyelerinin şirket ile
herhangi bir menfaat ilişkisinin bulunmamasının yanı sıra şirket faaliyetlerine en üst seviyede
katkıda bulunmayı sağlayacak özellikleri de taşıması gerektiği açık olarak ifade edilmiştir.
6. Bağımsız üyelerin seçim süreci yeniden tasarlanmıştır. Buna göre bağımsız üyelerin
bağımsızlık kriterlerini taşıyıp taşımadığının Aday Gösterme Komitesi tarafından
incelenmesi ve düzenlenecek raporun yönetim kuruluna sunulması ve bağımsız yönetim
kurulu aday listesinin genel kurul toplantı ilanı ile birlikte kamuya açıklanması
gerekmektedir.
7. Sadece Birinci Gruptaki şirketler tarafından, bağımsız yönetim kurulu aday
listesinin, genel kurul toplantısından en az 60 gün önce Kurul’a gönderilmesi gerektiği
İlkelere eklenmiştir. SPK` nun olumsuz görüş bildirmiş olduğu kişi genel kurula bağımsız üye
adayı olarak sunulamayacaktır.
8. Tasarruf sahiplerinin bağımsız üye seçimine aktif şekilde katılmalarının sağlanması
amacıyla, seçim esnasında olumsuz oy kullanmış sermayenin yüzde birini temsil eden pay
sahiplerine, seçilen bağımsız üyenin bağımsızlık kriterlerini sağlayıp sağlamadığına ilişkin
SPK`na itiraz hakkı tanınmıştır.
9. Borsa şirketlerinin tamamında bulunması zorunlu hale getirilen bağımsız yönetim
kurulu üyelerine, bazı görev ve sorumluluklar getirilmiş, ilişkili taraf işlemleri ile önemli
varlık alım veya devirlerinde bağımsız yönetim kurlu üyeleri için onay ve gözetim
mekanizmaları oluşturulmuştur. Örneğin; İlkelerde belirtilen önemli nitelikteki işlemlerin icra
edilmesi genel kurul onayına bağlanmakla birlikte, bağımsız üyelerin çoğunluğunun onayı
olmayan önemli nitelikteki işlemlerin genel kurul onayına sunulmasına imkan
tanınmamıştır.
10. Şirketlerin her türlü ilişkili taraf işlemlerinde ve üçüncü kişiler lehine teminat,
rehin ve ipotek verilmesine ilişkin yönetim kurulu kararlarında bağımsız üyelerin
çoğunluğunun onayı aranacaktır.
Ayrıca, şirketlerin yönetim kurulu bünyesinde kurması gereken komite sayısı
artırılarak bu komitelerin görevleri ve sahip olması gereken üyelere ilişkin esaslar
belirlenmiştir. Bu komiteler; Denetimden Sorumlu Komite, Kurumsal Yönetim Komitesi,
Aday Gösterme Komitesi, Riskin Erken Saptanması Komitesi ve Ücret Komitesidir. Ancak
yönetim kurulu yapılanması gereği ayrı bir Aday Gösterme Komitesi, Riskin Erken
Saptanması Komitesi ve Ücret Komitesi oluşturulamaması durumunda, Kurumsal Yönetim
Komitesinin bu komitelerin görevlerini yerine getirebileceği belirtilmiştir.
Bu düzenlemeler, payları İMKB’de işlem gören bankalar için 1 Ocak 2013 , diğer
Borsa Şirketleri için ise yayımı tarihinde yani 31 Aralık 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş
ve yapılan düzenlemelere uyum amacıyla gerçekleştirilmesi gereken esas sözleşme
değişikliklerinin ve yönetim kurulu yapılanmalarının, 30.6.2012 tarihinden geç olmamak
üzere yapılacak ilk genel kurul toplantısına kadar tamamlanması zorunlu kılınmıştır.
Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte
borsa şirketleri açısından oldukça radikal olan bu düzenlemelere uyum sağlamak biraz
sıkıntılı ve zaman alacak gibi görünüyor....
Download