T.B.M.M. B:32 20.12.1997 0 : 2 Bunlardan birincisi, İslam

advertisement
T.B.M.M.
B:32
20.12.1997
0:2
Bunlardan birincisi, İslam Konferansında maruz kaldığımız vahim durumdur. Tahran zirvesi­
ne gelinceye kadar, bu konferansın en itibarlı, en dirayetli, bütün kararlarda en belirleyici üyesi
olan Türkiye, âdeta azarlanmıştır, dışlanmıştır; aleyhine karar çıkmasını önleyememiş, arkasına
bakmadan, toplantıyı yarıda kesip gelmiştir. Bu işte bir yanlışlık, bir eksiklik, bir umursamazlık
vardır. Ya bizim Ortadoğu ve İslam ülkeleriyle ilgili politikamız doğrudur- o zaman anlatım, bilgi­
lendirme ve gayret eksikliğimiz vardır- ya da bu politikalarımız kökten yanlıştır. Her iki halde de,
bunu gözden geçirmemiz lazımdır. Bu kararların alınmasında başı çekenler, korkarım ki, önümüz­
deki günlerde ve gelecek toplantılarda, Türkiye'ye karşı, daha şovenist, daha hasmane tavırlar takı­
nabilirler; aynen Yunanistan gibi, kendi iç ve dışpolitikalarında, Türkiye düşmanlığına dayalı yeni
bir husumet cephesi oluşturabilirler; bundan da Türkiye zarar görür.
Biz, bu ülkelerin terörist ülkeler olduğunu, bu konferansta dile getiremedik, aleyhlerine bir ka­
rar çıkarmayı başaramadık; ama, onlar, bizi dışlamayı başardılar.
Türkiye, bu ay içinde, birincisinin şokunu üzerimizden atmadan, bizi dışlayan, bizi yok sayan,
millî bütünlüğümüzü bozma yolunda yeni unsurlar taşıyan ikinci bir başarısızlığa, Lüksemburg
bozgununa maruz kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, Batılılaşma, bizim 158 yıllık maceramız, karşılıksız, ihanetlerle dolu
bir aşkımızdır. Biz, bu uğurda çok bedel Ödedik, hâlâ da ödüyoruz. Yeri geldi, Batılılaşma sevda­
sına, tarihimizi inkâr ettik, geçmişimizle bağlarımızı kopardık; yeri geldi, kendi öz değerlerimizi,
tertemiz kültürümüzü ve muhteşem medeniyetimizi dışladık; yeri geldi, reddi miras ettik; yeri gel­
di, bu milletin hayat kaynağı yüce dinine, onun müminlerine "Batılılaşmaya engel bunlardır, geri
kalmışlığımızın sebebi bunlardır" diyerek tarihin en büyük iftirasını ve bühtanını yaptık. (RP sıra­
larından alkışlar) Yeri geldi, bu Batılılaşma uğruna, ihtilaller yaptık, idamlar yaptık, dayatmalarda
bulunduk; yeri geldi, bu Batılılaşma uğruna, demokrasi diye göstermelik bir ucubeye, bir illüzyo­
na razı olduk.
Sonunda geldiğimiz nokta ortadadır; şimdi, zihnimiz karışık. Lüksemburg Zirvesine dayalı ha­
yaller de hesaplar da altüst oldu. Sonunda iş buraya gelecek idiyse, hani hikâyede adam kendi ken­
dine soruyor ya "biz bu yanlışı niye yaptık" daha da önemlisi, nerede yanlış yaptık!..
Ben, bunları, Avrupa'ya karşı olduğum için söylemiyorum; tam tersine, Avrupa'yı dışlamanın,
demokrasidışı güçlere fırsat vereceğine inanıyorum ve ne olacaksak şahsiyetli olalım diye söylüyo­
rum; onu, yeni baştan burada gözden geçirelim diye söylüyorum; Batılılaşma uğruna kırıp döktük­
lerimize, yakıp yıktıklarımıza, ezip geçtiklerimize, geriye dönüp bir bakalım ve evvela, tarihimiz­
le, milletimizle, kültürümüzle yeniden barışalım diye söylüyorum. (RP sırlarından "Bravo" sesleri,
alkışlar) Devletimizi güçlü, milletimizi daha yüce yapalım diye söylüyorum. Ama, görünen o ki,
bugün Avrupa Birliğine girişimizin önündeki en büyük engel, Türkiye'deki Batıcılardır; onların,
çarpık, dayatmacı demokrasi anlayışlarıdır. (RP sıralarından alkışlar) Başkalarının azarlamasına
fırsat vermeden, insanımıza ve millettimize yakışan, onun yararına işleyen gerçek bir demokrasiyi
kuralım diye söylüyorum.
Değerli milletvekilleri, biz, Türkiye'yi, iki kıta, iki medeniyet ve iki dünya arasında hep köp­
rü ülke olarak niteledik. Tahran zirvesinde, köprünün doğu ayağı çok ciddî hasar gördü; Lüksem­
burg Zirvesinde bu köprünün batı ayağı, en az doğu ayağı kadar hasar gördü; şimdi, Hükümet, ser­
vis köprüsünü kullanmaya çalışıyor. (RP sıralarından alkışlar) Bu, bizi alternatifsiz kılar, işimizi
zora sokar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çiçek, lütfen toparlayalım.
- 609 -
Download