Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP - E

advertisement
STERİLİZASYON DERSİ
1. HAFTA DERS NOTLARI
Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP
HASTANE ENFEKSİYONU NEDİR?
11.08.2005 tarihli Resmî Gazete de
yayımlanarak yürürlüğe giren Yataklı
Tedavi Kurumları Enfeksiyon Kontrol
Yönetmeliğinde hastane enfeksiyonu,
“Yataklı tedavi kurumlarında, sağlık
hizmetleri ile ilişkili olarak gelişen
tüm
enfeksiyonlar”
şeklinde
Bir enfeksiyonun hastane enfeksiyonu olup olmadığına;
1)
Klinik
gözlem,
2)
Laboratuvar
sonuçları,
3) Hasta kayıtlarının değerlendirilmesi ve diğer destekleyici
bulgular
dikkate
alınarak
karar
verilmektedir.
Hastane enfeksiyonları, hastanede kalış süresini, tedavi
maliyetini ve işgücü kaybını artırmakta, hastaları
olduğu kadar sağlık çalışanlarını da tehdit etmektedir.
İleri vakalarda ise, özellikle bağışıklık sistemi zayıf
olan hastalarda (yeni doğan, prematüre bebekler, kanser ve
AIDS
hastaları,
yaşlı
hastalar,
vb.)
ölümlere
de
Kuş gribi, domuz gribi, at gribi, Kırım-Kongo hastalığı
derken, şimdi de bütün antibiyotiklere dirençli bir bakterinin
Dünya’ya korku saldığı haberi basın ve yayın organlarında
sıkça yer almaya başladı. New Delhi metallo-betalactamase-1 (NDM-1) olarak
adlandırılan bu şey nedir, virüs mü, bakteri mi yoksa başka bir
şey mi bu konuda da bir kafa karışıklığı hakim. Daha da
önemlisi Hindistan’da ortaya çıktığı daha sonra Pakistan ve
Afganistan’da görülmeye başlandığı ifade edilen bu şey artık
ABD, Kanada, Avustralya’ya ilave olarak İngiltere, Belçika ve
Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde de görülmeye başlamış
bulunuyor.
İngiltere’de 50 hastada NDM-1 tespit edildiği, Belçika’da
ise bir hastanın NDM-1’e sahip bir bakterinin yol açtığı
enfeksiyon sonucu hayatını kaybettiği bildirilmektedir. NDM-
NDM-1 içerisine girdiği bakterinin, antibiyotiklere karşı direnç
kazanmasına yol açan ve aynı ortamda bulundukları sırada bir
bakteriden diğerine geçebilen, yani bulaşıcı özelliğe sahip bir
plazmittir (bir tür genetik materyal). Bu plazmit en çok “Escherichia
coli” ve “Klebsiella” gibi hastane ortamında bulunan ve hastane
enfeksiyonuna yol açtığı bilinen bakterilere yerleşmektedir.
NDM-1 bilinen ilk plazmit değildir. Bundan önce de benzer
şekilde antibiyotik direncine yol açan plazmitler bilinmektedir. Ancak
bu yeni plazmite sahip olan bakteriler şu anda etkin olarak
kullandığımız antibiyotiklerin hemen hemen hepsine dirençli hale
gelmektedirler. Bu nedenle böyle bir bakteri ile meydana gelen bir
enfeksiyonun tedavisi çok zor bazen de imkansız olmaktadır. Bu
yüzden de şu anda dünya yine çok önemli bir tehdit altındadır.
NDM-1 Hindistan ve Pakistan’a ucuza estetik ameliyat
veya organ nakli yaptırmak için giden hastalar tarafından
diğer ülkelere de yayılmış bulunuyor. Bu hastalar, hastanede
yattıkları ve ameliyat oldukları sırada NDM-1 taşıyan
hastane bakterileri ile enfekte olmakta ve daha sonra bu
dirençli bakterileri kendi ülkelerine taşımaktadırlar.
Ameliyat olan hastalarda cerrahi yara enfeksiyonları
başta olmak üzere; idrar yolu enfeksiyonu ve solunum
cihazına bağlı yoğun bakım hastalarında, solunum sistemi
enfeksiyonu gibi enfeksiyonlara yol açabilen bu bakteriden
korunabilmek için bireysel önlemlerden çok sağlık
kuruluşlarının hastane enfeksiyonlarını önlemeye yönelik
kurumsal önlemler alması gerekiyor.
Bu bakteriler genellikle hastanede yatan, ameliyat
olmuş hastalar, yoğun bakımda bulunan hastalar
veya bağışıklığı (vücut direnci) zayıflatan, kanser
kemoterapisi veya şua tedavisi gibi tedaviler
uygulanan hastalar için yüksek risk oluşturmaktadır.
Bu risk hastanede yatış süresi uzadıkça artmaktadır.
NDM-1 taşıyan ve mevcut antibiyotiklerin tamamına
direnç kazanmış olan bakterilere etkili yeni
antibiyotikler keşfedilmediği müddetçe bu bakterilerle
başa çıkmak mümkün olmayacak, dirençli bakteriler
bundan önceki örneklerde olduğu gibi giderek bütün
dünyaya yayılacaktır.
HASTANE ENFEKSİYONUNUN
OLUŞUMUNA NEDEN OLAN
Konak (hasta) kaynaklı
ETKENLER
• Hastanın yaşı (uç yaşlar)
• Altta yatan hastalığın olup olmaması (kronik böbrek yetmezliği,
kanser, diyabet)
• Beslenme durumu
• Almakta olduğu ilaçlar
Biyolojik Çevre (mikroorganizmalar) kaynaklı
• Endojen kaynaklı (vücudumuzda normalde bulunan
mikroorganizmalar, bunlar hastanın bağışıklık sisteminde sorun
olduğunda enfeksiyon yapabilirler)
• Ekzojen kaynaklı (hastanede yatmakta olan kişinin bulunduğu
çevreden, sağlık personeli ile kullanılan araç ve gereçlerden bulaşan
mikroorganizmalar).
• Uzun süreli hastanede yatış, antibiyotik kullanımı, hastaya çeşitli
girişimler yapılması hem endojen hem de eksojen kaynaklı
Fiziksel ve Sosyal Çevre kaynaklı
• Hastaya uygulanan tıbbi araç – gereçler (tanı ve tedavi amacıyla
yapılan girişimlerde deri ya da mukoza bütünlüğü bozulmakta ve
mikroorganizmaların vücuda girişi kolaylaşmaktadır)
• Hasta ile ilgilenen sağlık personeli
• Hasta çevresindeki eşyalar
• Hasta ziyaretleri
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapılan bir
çalışmada hastane enfeksiyonu nedeniyle
hastaların
yaklaşık 20 gün daha fazla yattığı, hasta başına maliyetin
1582
dolar
arttığı
tespit
edilmiştir.
A.B.D.’de yılda 2 milyondan fazla insanın hastane
enfeksiyonuna yakalandığı ve bunun yaklaşık 5 milyar
dolardan fazla bir maliyet getirdiği tespit edilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ise hastanede yatarak
tedavi gören yaklaşık her 10 hastadan birinde hastane
enfeksiyonu
görülmektedir.
Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde bu
sorunun daha büyük boyutlarda olduğunu vurgulamaktadır.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE
HASTANE
ENFEKSİYONLARININ ÇOK OLMASININ
SEBEPLERİ
1. Hemşire başına düşen yatak sayısının fazlalığı
2. Eğitim eksikliği,
3.
Eğitim yeterli olsa bile el antiseptiklerinin
yeterli olmayışı,
4.
El antiseptiklerinin pahalılığı,
5. İleri teknolojik sterilizasyon yöntemlerinin
6. Hastanedeki alt yapı noksanlıklarına karşılık ileri
teknoloji isteyen en güç ve karmaşık operasyonların
yapılabilmesi.
7. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin herkes tarafından
rahatça
kullanılabilmesi
gibi
alışkanlıklar
8. Klinik ile mikrobiyoloji laboratuvarı arasında iletişim
kopukluğu: Klinisyenlerin laboratuvardan yeterli destek
veya zamanında doğru sonuç alamadıkları gerekçesiyle
kültür
örneği
almaktan
vazgeçmeleri.
9. Dezenfeksiyon ve sterilizasyona gereken önemin
 Bu
tedavisi güç (bazen
olanaksız!)
hastane
enfeksiyonlarını önlemek
için alınması gereken bir
dizi önlemin en başında el
yıkama gelmektedir.
 CDC
(Centers for Disease
Control)’nin
bir
çalışmasına göre hastane
infeksiyonlarının
%30
unun temel sterilizasyon ve
dezenfeksiyon kurallarının
uygulandığı
zaman
önlenebileceği,
cerrahi
STERİLİZASYON NEDİR?
 Herhangi
bir cismin veya maddenin, birlikte bulunduğu
tüm mikroorganizmaların her türlü canlı şekillerinden,
tamamen temizlenmesi işlemidir.
 Sterilizasyon
 Bir
kesin bir ifadedir.
nesne veya ortam ya sterildir ya da değildir, az steril
veya çok steril gibi bir ifadeler yanlıştır.
 Kabul
edilebilir “sterilite güvence düzeyini” sağlayacak
ölçüde ortamın mikroorganizmalardan arındırılmasıdır.
 Başka
bir deyişle; Sterilizasyondan sonra ortamda canlı
mikroorganizma bulunma ihtimalidir.
 Günümüzde
kabul edilebilir sterilite güvenilirlik düzeyi;
ortamdaki bakteri sporlarını 1/1.000.000 azaltan sterilite
güvenilirlik düzeyidir.
 Bu
tanım sterilizasyon işleminin pratikte ölçülebilir,
DEZENFEKSİYON
NEDİR?

Mikrobiyal kontaminasyonun kabul edilebilir güvenlik sınırlarına
çekildiği, bakteriyel sporların büyük bir kısmının etkilenmediği,
gerçek anlamda yalnızca patojen mikroorganizmaları bulundukları
cansız ortamdan uzaklaştırma işlemidir.

Ortamdaki mikroorganizmaların azaltılmasından sterilizasyona
kadar geniş bir anlamı kapsar.

Başka bir tanımlamada; Bir cisim veya maddenin hastalandırıcı
nitelikteki mikroorganizmalardan arındırılması işlemidir

Tam bir dezenfeksiyon için ortamdaki hastalık yapıcı bakteri,
mantar protozoon gibi çeşitli mikroorganizmanın vejetatif
şekillerinin ve sporlarının ölmesi virusların da inaktive olması
gereklidir.
DEZENFEKSİYONDA KRİTİK
NOKTALAR
1) Yüksek Düzeyde Dezenfeksiyon:
Bakteri sporları hariç tüm bakterilerin öldürülmesi.
2) Orta düzeyde Dezenfeksiyon:
Mikobakteriler ve virüslerin çoğu öldürülmektedir.
3) Düşük Düzeyde Dezenfeksiyon:
Bazı bakteri ve virüslerin öldürülmesi
!!!Dezenfeksiyonda bu gibi düzey derecelendirilmesi yapılması
normal kabul edilirken,
Sterilizasyon için böyle bir durum söz konusu değildir.
DEZENFEKSİYON YÖNTEMLERİ
NELERDİR?
 Genel
olarak Kimyasal, Fiziksel, Mekanik ve Radyasyon
yöntemleriyle dezenfeksiyon yapılır.
1) Kimyasal maddeler arasında Klor, Brom, İyot, Ozon,
Fenol, Alkol; Sabun ve deterjanlar; Hidrojen peroksit ve
çeşitli alkaliler ve asitler vardır.
2) Fiziksel yöntemler arasında, Isı ve ışık bilhassa
Ultraviyole ışığıdır.
3) Mekanik yöntem olarak ızgara, kum tutucu, çökeltme,
biyolojik tasfiye işlemleri.
4) Radyasyon yönteminde ise ,Kobolt 60 gibi (radyoizotop
) maddelerden çıkan gama ışınları suların
dezenfeksiyonunda kullanılır.
İDEAL BİR DEZENFEKTANIN
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
1. Geniş spektrumlu olmalıdır.
2. Hızlı etki gösterebilmelidir.
3. Çevresel faktörlerden etkilenmemelidir.
4. Toksik olmamalıdır.
5. Yüzeye uyum göstermesi gerekmektedir.
6. Uygulanan yüzeyde kalıcı etki gösterebilmelidir.
7. Kokusuz olmalıdır.
8. Suda çözünebilir karakterde olması gerekir.
DEKONTAMİNASYON
 NesnelerdenNEDİR?
veya canlı dokulardan
patojen
mikroorganizmaların
temizlik,
dezenfeksiyon,
sterilizasyon ve/veya antiseptik ile
uzaklaştırma işlemidir.
TEMİZLİK NEDİR?
 Su,
enzimatik
çözücüler
ve
deterjanlar yardımıyla bir nesnedeki
yabancı
uzaklaştırılmasıdır.
materyalin
ANTİSEPSİ NEDİR?
 Patojen
mikroorganizmaları öldürmek veya
çoğalmalarını önlemek için vücut yüzeyine yerel olarak
kimyasal maddelerin uygulanmasıdır.
ANTİSEPTİK NEDİR?
 Mikroorganizmalar
uygulandığında üremelerini
önleyerek veya öldürerek onları zararsız hale getiren,
özellikle canlı dokulara uygulanabilen maddelerdir.
İDEAL BİR ANTİSEPTİĞİN
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
 Mikroorganizmaların
 Kan,
üremesini inhibe etmeli.
cerahat, mukus, serum veya tükürük gibi
ortamlarda etkinliğini korumalı.
 Vücut
 Ağız
dokularını ve hücrelerini tahriş etmemeli.
yıkama suları ve gargaralar etkisini çabuk
göstermeli.
 Açık
yaraya uygulandığında toksik etkili olmamalı.
EL ANTİSEPSİSİ NEDİR?
 El
yıkama mikroorganizmaların bireyler arası
transferini engelleyen en önemli işlemlerden biridir.
 Su,
sabun ve antiseptik madde yeterlidir.
 Günlük
 Hasta
hayatta 30 saniye elleri sabunlamak yeterlidir.
ile temastan önce ve sonra, hastaya ait vücut
sıvılarıyla kontamine bütün maddelerle temas halinde el
antisepsisine mutlaka uyulmalıdır.
 El
antiseptiği, sadece ameliyathane, çocuk ve doğum
CERRAHİ ASEPSİ İLKELERİ
1. Steril obje ve alanın kesin sınırları bilinmelidir.
2. Steril objenin paketleri vücuttan uzağa doğru açılmalıdır.
3. Steril objeler steril malzeme pensi ve ya steril eldiven ile
tutulmalıdır.
4. Steril ve steril olmayan objeler aynı yerlerde saklanmamalıdır.
5. Steril objeler bel seviyesinden yukarda ve görüş alanı içinde
tutulmalıdır.
6. Steril objeler hava sirkülasyonu olan ortamda tutulmamalıdır.
7. Steril alana doğru konuşmamalı öksürmemeli ve
aksırmamalıdır.
8. Yüz daima steril alan ve objeye dönük olmalıdır.
9. Sterilliğinden şüphe edilen objeler kontamine kabul
edilmelidir.
Download