THE CONSUMER SOCIETY Everyone wants the best for a baby. Everyone: Herkes Want: İstemek Best: En iyi Baby: Bebek Herkes bir bebek için en iyisini ister. A mother wants her baby to have the best in the way of food, toilet preparations (baby lotions, etc.), clothing and equipment. Mother: Anne Have: Sahiip olmak Way: Yol Food: Yemek Toilet: Tuvalet Preparation: Hazırlık Lotion: Losyon Etc.: Vb. Clothing: Giyinme Equipment: Araç gereç Bir anne, bebeğinin yemeği, tuvalet hazırlıkları (bebek losyonları, vb.), giyinme ve araç gereçleriyle ilgili en iyilerine sahip olmasını ister. Most of the time she fails to use her common-sense when it comes to buying for a baby, especially the first one. Time: Zaman Fail: Yapamamak, başarısız olmak Use: Kullanmak Common-sense: Sağduyu (Ancak) Bebek için, özellikle ilki için alışveriş yapmaya geldiğinde, çoğu zaman sağduyusunu kullanmayı başaramaz. Far more is spent on buying push-chairs, special milk, and special powders and lotions for small babies than is necessary. Far more: Daha fazlası Spent: Harcamak Buy: Satın almak Push-chair: Çocuk arabası Special: Özel Milk: Süt Powder: Toz Small: Küçük Necessary: Gerekli Küçük bebekler için çocuk arabası, özel süt ve özel tozlar ile losyonlar için (gerçekten) ihtiyaç duyulandan daha fazla para harcanmaktadır. Manufacturers and advertisers recognise this, and exploit it to the full. Manufacturer: Üretici Advertiser: Reklamcı Recognise: Bilmek, fark etmek Exploit to the full: Sonuna kadar sömürmek/kullanmak Üreticiler ve reklamcılar bunu bilirler ve sonuna kadar kullanırlar. They take advantage of this weakness of a mother and in this way try to increase their sales as much as possible. Take advantage: Tadını çıkarmak Weakness: Zaaf Try: Denemek Increase: Artırmak Sale: Satış Possible: Mümkün Annenin bu zaafını kullanırlar ve bu alanda satışlarını mümkün olduğunca artırmaya çalışırlar. 1 The child himself watches television, a particularly strong influence on small children. Watch television: Televizyon izlemek Particularly: Özellikle Strong: Güçlü Influence: Etki Çocuğun kendisi de küçük çocuklar üzerinde bilhassa büyük bir etkiye sahip olan televizyonu izler. He finds television commercials and children's programmes equally attractive and is affected by the suggestions and guidance of both. Find: Bulmak Commercial: Reklam Equally: Eşit derecede Attractive: Çekici Affect: Etkilemek Suggestion: Öneri Guidance: Rehberlik O (çocuk) televizyon reklamlarını ve çocuk programlarını eşit derecede çekici bulur ve her ikisinin öneri ve rehberliğinden etkilenir. Early in life the child begins to feel that if something is said on television it must be true. Early in life: Yaşamın erken döneminde Begin: Başlamak Feel: Hissetmek Said (say): Söylemek, demek True: Gerçek Çocuk, yaşamın erken döneminde(n itibaren) televizyonda bir şeyler söylendiğini ve bunun doğru olması gerektiğini hissetmeye başlar. For this reason, most Christmas present advertising, and advertising for sweets, cereals, food, washing powders, is geared to children because of the effect their repeated demands can have on their mothers. For this reason: Bu nedenle Christmas: Noel Present: Hediye Advertising: Reklam Sweet: Şeker Cereal: Mısır gevreği Wash: Yıkama Gear: Yönelmek Effect: Etki Repeat: Tekrar etmek Demand: Talep Bu nedenle, (bu çocukların) tekrarlanan isteklerinin anneleri üzerindeki (pozitif) etkilerine dayalı olarak, çoğu Noel hediye reklamları ve şeker, mısır gevreği, gıda, yıkama tozları reklamları çocuklara yönelmişlerdir. By exercising choice in this way, thev become consumers at an early age and it is likely that choosing and buying goods and services will remain an important part of their future lives. Exercise: Uygulamak Choice: Tercih, seçenek Consumer: Tüketici Early: Erken Likely: Olası, mümkün Goods and services: Mal ve hizmetler Remain: Kalmak Important: Önemli Part: Kısım, bölüm Future: Gelecek Tercihlerini bu yönde/şekilde kullanarak, onlar (çocuklar) küçük bir yaşta tüketici haline gelirken; mal ve hizmet seçmek ve satın almak, gelecek yaşamlarının da önemli bir kısmı olarak kalması muhtemeldir. 2