CSR Turkey Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Ocak-Şubat 2012 • Sayı: 1 Tıpkı insanlar gibi kurumlar da kendi kişiliklerini geliştirirler C M Y CM MY CY CMY K Muzaffer ‹zgü çok do€ru söylemifl. Biz de 2006 y›l›nda bu cümleden yola ç›kt›k ve Türkiye E€itim Gönüllüleri Vakf›’yla “Okuyorum Oynuyorum” projesine bafllad›k. ‹yi ki de bafllam›fl›z. Bu proje sayesinde tam 80.000 çocu€a okumay› sevdirmeyi baflard›k. Çünkü Yap› Kredi'de ülkemizin gelece€ine hizmette de s›n›r yoktur. M “Çocuk okuru olmayan bir toplumun büyük okuru da olmaz.” Ma Bu yapıya dönüşen bir şirketin çalışanları sosyal hakları, insan hakları temelinde çalışır, şirketin gelirleri ve karları devlete vergi olarak katkı sağlar, şirket paydaşları alacılığı ile şirket faaliyetlerinden olumlu ya da olumsuz etkilenen tüm kesimlerin çıkarlarını gözetir ve saygı gösterir ve aynı oranda da saygı görür saygınlık kazanır ve itibarı artar. Bunlarla birlikte şirketin yapmış olduğu KSS uygulamaları rakip şirketler veya diğer kurumlar tarafından da benimsendiğinde uygulamalar yaygınlaşır ve toplumun refah düzeyine pozitif etki yapar. Çevre, ekonomik ve sosyal ilişkileri bir noktada buluşturan şirket kendi işleyişini olduğu kadar kurumsal yurttaşlık görevini de sürdürülebilirlik temelinde gerçekleştirir. kale KSS’ye olan ilgi Türkiye’de her geçen gün hızla artıyor. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği olarak kurulduğumuz günden beri Türkiye’de bu konunun doğru algılanması ve kurumlar tarafından doğru işlenmesi için çalıştık. Bugün gelinen noktada özellikle İletişim ve PR şirketlerinden kaynaklanan eksiklikler devam etse de kurumsal şirketlerin KSS uygulamalarını şirket işleyişlerine dahil ederek KSS’yi sadece bir projeden ibaret görmedikleri ortaya kondu. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Başkanı Serdar Dinler Öncelikle KSS Dergisi’nin hayata geçmiş olmasından dolayı olan mutluluğumuzu dile getirmek isterim. T ürkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD), sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal başarı için çalışmalarında, sosyal sorumluluk bilincini geliştirmek, yerel ve ulusal düzeyde KSS bilincini yaymak amacıyla 2004 yılında kuruldu. Ancak bu yolda dünya uygulamaları ile karşılaştırdığımızda inovatif KSS uygulamaları olsa da stratejik ve sürdürülebilirlik boyutunda halen önemli eksikler mevcut. son üç yıldır Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri Etkinliği’ni de hayata geçiriyor. 3 yılda 100 şirketin katılım sağladığı KSS Pazaryeri’nin sonuncusu 25 şirketin katılımı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, CSREurope ortaklığında gerçekleşti. 750 bireysel katılımcının yer aldığı bir günlük etkinlik medya, özel sektörde ve kamuda geniş yer buldu. Türkiye’de ilk kez hazırlanan KSS Dergisi’ne dernek TKSSD, zaman içinde Türkiye’de kurumsal olarak içerik desteği sağlayarak KSS değerlerini daha sosyal sorumluluğun geniş kitlelere yaymak yaygınlaştırılmasında öncü üzere yapılan bu kabul edilen kuruluşlardan Türkiye’de ilk kez özel girişime gönüllü biri haline geldi. Dernek, desteğimizi sunmuş hazırlanan KSS Dergisi’ne 20 kurumsal üyesi ve bulunuyoruz. 100 bireysel üyesi ile dernek olarak içerik desteği Türkiye’de kurumsal sosyal Bize göre Kurumsal sağlayarak KSS değerlerini sorumluluk alanında Sosyal Sorumluluk bir kapsamlı ve stratejik daha geniş kitlelere yaymak şirketin kültürünün ve çalışmalar gerçekleştiriyor. yönetim gücünün de üzere yapılan bu özel girişime Bu kapsamda farkındalık bir yansıması olarak programları, kampanyalar, gönüllü desteğimizi sunmuş görülmelidir. Kurumsal sosyal paydaş yönetimi, Sosyal Sorumluluğun, en bulunuyoruz. sertifikasyon ve raporlama, başta bir şirketin işleyişine danışmanlık, eğitim ve ve stratejilerine dahil yayınlar gibi farklı çalışmalar olduğu bir anlayışı geliştirmesi hedeflenir. Bir şirketin yapıyor. ekonomik, hukuksal, ahlaki sorumluluklarına ilaveten sosyal sorumluluklarını yerine getiriyor olmasının, Aynı zamanda Avrupa KSS Derneği’nin (CSR-Europe) o şirketi ‘Kurumsal Sosyal Sorumlu’ bir şirket haline Türkiye temsilcisi olan TKSSD, CSR-Europe ile birlikte getirmesi beklenir. " 4 Bunların başında da şirketlerin kendilerini şeffaf ve hesapverebilir biçimde denetime açık ve raporlamaya ikna olmuş bir anlayışta olmamaları geliyor. Bunun topyekün firmalarda yaygınlaşması ve her yıl tekrar edilen sürekli bir uygulamaya dönüşmesi bekleniyor. Şu anda şirketlerde yapılacak bir araştırmayla, KSS bütçelerinin her yıl değiştiği görülür. Çok yıllı programlar nadiren uygulansa da KSS çalışmalarının ağırlıklı olarak proje bazlı görüldüğü ortaya çıkıyor. Bu nedenle şirketlerin sürdürülebilir sonuçlara odaklanması son derece önem taşıyor. Bununla beraber, şirketlerin de bu konuda duyarlı olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada KSS’ye önem veren yeni nesil yöneticilerin etkisi çok yüksek, bu yaklaşımla çalışan yöneticilerin artması ve şirketlerde karar verici olması KSS uygulamalarını da geliştirecektir. Kurumsal sosyal sorumluluk konusunda değerli haber, bilgi ve makalelerin yer alacağı bu dergiyi hazırlayan Eylem Altıok’a teşekkürlerimizi sunuyor ve dergiyi keyifle okuyacağınıza inanıyoruz. Saygılarımla, İÇİNDEKİLER KSS Söyleşileri 8 CSR Europe Başkanı Stefan Crets Tuna Aksel Melike Özener Ellen Gladders Şebnem Erverdi Yankı Özkan Yıldırır Fatma Çelenk 12 Yüksel Holding 23 P&G 34 Tesco&Kipa 45 Zorlu Enerji Grubu 53 Shell&Turcas Petrol 60SOYAK Rapor 28 Sürdürülebilirlik Uygulamaları 43 Küresel Vizyon 2050 18 Sosyal Sorumlu Anayasa TKSSD 64 Enterprise 2020 KÜNYE Makale 4 Serdar Dinler 26 Salim Kadıbeşegil 39 Dr. Yılmaz Argüden KSS Uygulamaları 15 Yapı Kredi 50 Pfizer Nurcan Erhan 56 OMO 20 Banvit 58Bayer 30 Avea 62 Renault 32TSKB 63AVON 37Henkel 63 Anadolu Sigorta 38Kalekim 66Türkiye Vodafone Vakfı 48 McDonald’s STK 67 68 70 73 Respect Projesi KAGİDER Özel Sektör Gönüllüler Derneği İstanbul Sanayi Odası KSS Üniversiteler 44 Hacettepe Üniversitesi la Baş rken Merhaba, Yayın dünyasına yeni bir soluk getirmeyi ve kurumsal sosyal sorumluluk konusundaki mevcut boşluğu doldurmayı amaçlayan ‘KSS Türkiye’ Dergisi’nin ilk sayısını sizlerle paylaşıyor olmak heyecan verici. Sosyal sorumluluk konusunda basılı bir materyal hazırlama fikri birkaç sene öncesine dayanıyor aslına bakılırsa. Birkaç ay önce kafamı kaldırıp ‘evet şimdi ne yapıyoruz?’ dediğimde görünen tablo şuydu; zaman geçmişti, çok şey değişmişti ama uzun zamandır sosyal sorumluluk konusunda ‘mutlaka olmalı’ diye düşünülen bir çalışma yapılmamıştı. Beklemek artık gereksizdi ve start verildi. KSS Türkiye, ‘sosyal sorumlu’ olan kurum ve kuruluşları ortak bir mecrada bir araya getirmeyi ve itici bir güç olabilmeyi hedefledi. Bu özel konulu dergi; KSS konusunda çalışan, fikir ve proje üreten kısacası ‘sosyal sorumlu’ olan kurum ve kuruluşları ortak bir mecrada bir araya getirmeyi ve itici bir güç olabilmeyi hedefledi. Çünkü, ‘bu derginin başka bir derdi var’. Dolayısıyla, ‘KSS Türkiye’, birçok örneği olan sektörel yayınlardan ayrılıyor. Dünya, yetişilmesi zor bir hızla değişiyor. Kuruluşlar açısından bakıldığında da eski trendler yerini bambaşka gerekliliklere bırakıyor. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramını yadsımak veya adapte olamamak tüm olan bitenin gerisinde kalmaya sebep olduğu gibi kurumsal itibarın da önemli bir ayağını aksatıyor. Türkiye özelinde bakarsak, evet durum on yıllar öncesine göre daha ‘sorumlu’ bir noktaya geldi. Fakat burası olması gerektiği yer mi? Hayır. Türkiye’nin halen, KSS uygulamaları konusunda çok daha fazla ‘sosyal sorumlu’ kurum-kuruluşa ve daha fazla ‘sorumlu’ insana ihtiyacı var. Yalnızca ticari kaygılar güderek, toplumsal meselelere uzaktan bakmanın, hatta anlaşılmaz bir bencillik haline bürünen bireyselciliğin, uzun vadede hatırı sayılır bir başarı getirmediği gibi ne ölçüde yıkıcı olabileceği defalarca tecrübe edildi. Kurumsal sosyal sorumluluk yalnızca, web sitelerine görüntü amaçlı eklenen bir sayfa değil, insani ve kurumsal bir gereklilik olduğu için gösterilen bir tavır olmalı. Bu çalışmanın, konuya dikkat çekme noktasında katkısı olmasını ümit ediyorum. ‘KSS Türkiye’ Dergisi, elbette ki tüm sektörlerin desteğiyle sürdürülebilir hale gelecek. Bu sebeple tüm kurum, kuruluş ve kişilerle oluşan işbirliğimizin devamını diliyor, birlikte yol alacağımıza inanıyorum. Desteklerinden ötürü herkese teşekkürler. Sevgi ve Saygılarımla, D. Eylem Altıok 6 Yaşamın her anındayız Çalışanlarımız ve markalarımızla, bugün ve gelecek nesiller için yaşamları iyileştirmeye odaklandık. Dünyanın daha fazla yerinde daha çok tüketiciye daha iyi hizmet sunmak için tüketicilerimizden aldığımız güçle büyüyoruz. Kurumsal vatandaş olarak Türkiye’ye hizmet etmek, sosyal sorumluluk projeleriyle birlikte bir adım daha ileriye gitmek için hep buradayız. www.pg.com.tr KSS ri e leşil y ö S Sizce, son yıllarda kurumsal sosyal sorumluluğun yükselişine sebep olan nedir? Kurumsal sosyal sorumluluk, bugün şirket liderlerinin yüzleştiği en dinamik ve ilgi çekici konulardan ve dünyamızın geleceğini şekillendiren en önemli meselelerden biri. CSR Europe Başkanı Stefan Crets CSR Europe’un vizyonu nedir? CSR Europe, 35 ulusal kuruluş, yaklaşık 80 çok uluslu şirketin üye olduğu, kurumsal sosyal sorumluluk alanında Avrupa’nın lokomotif iş ağıdır. CSR Europe faaliyete başladığından bu yana, kurumsal sosyal sorumlulukta, Avrupa ve dünya çapında önde gelen işadamlarına ilham veren bir oluşum haline geldi. Bu oluşum, Avrupa’da yaklaşık 4000 şirketi temsil ediyor. Kurumsal sosyal sorumlukta Avrupa’daki son trendler nelerdir? 1990’ların başında ve ortalarında, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) birçok şirket için yeni bir kavramdı. Bugün ise KSS, kuruluşların kurumsal söyleminin bir parçası oldu. Şirketler, çevresel ve sosyal konuların iş etkilerinin daha çok farkındalar. Ayrıca iş liderleri, küresel tehditlerin şirketlerinin uzun vadeli başarısının önünde engel teşkil ettiğini düşünüyorlar. Atık azaltılması, iklim değişikliği ile mücadele ve doğal kaynakların kullanımı gibi çevresel kaygılar temel sorunlar haline geldi. Buna ek olarak yaşanan mali krizin yanı sıra, sosyo-ekonomik açıdan da, Avrupa’daki şirketler, giderek artan çeşitlilik ve yaşlanan nüfusun getirdiği sıkıntılarla ile başa çıkmak zorundaydılar. Çağdaş şirketler günümüzde, sürdürülebilirliği inovasyon ve yeni iş fırsatlarının kaynağı olarak görüyorlar. Ayrıca son yıllarda, şirketler, kanun yapıcılar, diğer paydaşların sürdürülebilir kalkınma, toplumsal refaha katkıda bulunmak adına kurumsal sosyal sorumluluğun nasıl beraber geliştirilebileceğine dair artan bir ilgi olduğu görüldü. Tüm bu eğilimlerin ortak teması, başarılı KSS uygulamaları, tartışmasız olarak, şirketleri etik değerler, insanlara, toplumlara ve doğal çevreye saygıda rehber konumuna getireceğidir. Bunun yanında kurumsal sosyal sorumluluğu, dünya çapında sürdürülebilir kalkınma için, global tedarik zincirlerine entegre etmek şirketler için büyük bir sorun olmaya da devam ediyor. 8 Kurumsal sosyal sorumluluk, sosyal değişim ve kurumsal yönetim müşterek olarak şirketlerin kimliğini şekillendiriyor. Bu nedenle gittikçe artan bir şekilde günümüzün en başarılı şirketlerinin iş stratejilerine entegre ediliyor. Kamu otoritelerine ek olarak, diğer bir çok pay sahibi grup kurumsal sosyal sorumluluk tartışmalarında git gide daha gözle görülür bir rol oynuyorlar. Son zamanlarda, bunun içine tüketicilerin ve yatırımcıların rolü de girdi. Araştırmalar, Avrupa’da tüketicilerin etik, çevre dostu ürün ve hizmetleri ilgisinin arttığını gösteriyor. Diğer yandan da birçok tüketici, her gün satın aldığı ürünlerle ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığını aksine çok fazla kafa karıştıran bilgiyle uğraşmak durumunda kaldığını düşünüyor. Bu bakımdan şirketler, tüketicilerin daha sürdürülebilir seçimler yapması konusunda anahtar rol oynuyor. Yatırımcılar, kendi adlarına şirketlere, iklim değişikliği ve su kıtlığı gibi konularla ilgili riskleri nasıl yönetecekleri konusunda daha şeffaf olunması için çağrı yapıyorlar. Şirketlerin çevresel, sosyal konuları yönetebilme ve maruziyeti azaltabilme yetenekleri yatırımcılar için önemli bir faktör haline geliyor. Ayrıca yaşanan ekonomik gerileme, şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluğu temel aktivitelerine eklemeleri gerektiğinin farkına varmalarına sebep oldu. İyi planlanmış ve iyi uygulanmış bir kurumsal sosyal sorumluluk stratejisi, marka ve itibarın güçlenmesine, yeteneği çekmeye ve elde tutmaya, verimlilik artışı ve maliyetlerin düşürülmesine, toplumsal beklentilerin karşılanması ve yeni iş olanaklarının yaratılmasını sağlayabilir. Bugünün en başarılı şirketleri, kurumsal sosyal sorumluluğu stratejik uygulamalar ve değer yaratmak adına önemli bir faktör olarak görüyor. Ekim 2010’ da Enterprise 2020’yi başlattınız. Bu girişimin amacı nedir? CSR Europe’un, 2010 yılında başlattığı Enterprise girişimi, sosyal inovasyonu iş stratejisinin temeline koyarken iyi geliştirilmiş kurumsal sosyal sorumluluk yönetimi ve şeffaflığı teşvik ediyor. CSR Europe, şirketler ve paydaşları için en iyi uygulamaların paylaşımına öncülük etmek ayrıca şirketlerin iş modellerini yenilemek için uygulamalı bir şekilde birlikte çalışabilecekleri bir platform oluşturarak üyelerini desteklemeyi amaçlıyor. Gelecek girişimi vizyonuna dayalı Enterprise 2020, yenilikçi iş uygulamaları geliştirmeye kendini adamış ve oluşan sosyal ihtiyaçlara çözüm getirmek amacıyla paydaşlarıyla birlikte çalışan şirketler için bir referans girişimidir. yakın zamanda başlattığı Enterprise 2023 girişiminden dolayı alkışlıyor. Enterprise 2023, CSR Türkiye tarafından Türkiye’nin 2023 yılında kutlanacak olan 100. kuruluş yıldönümü onuruna başlatıldı. Bu girişim, Türk şirketlerine sivrilmek ve kurumsallaşmayı hızlandırmak yolunda Türkiye’nin stratejik vizyonunun bir parçası olabilmak için bir fırsattır. Sorumlu iş uygulamaları arenasında Türkiye›yi nasıl değerlendirirsiniz? Kurumsal sosyal sorumluluğun Türkiye’deki büyümesini nerede görüyorsunuz? KSS konusunda ilerlemenin yolu nedir? Türkiye’de kurumsal sosyal sorumluluk henüz ilk aşamalarda ve daha geniş kitlelere ulaşması için geliştirilmesi ve eğitimin içine dahil edilmesi gerekiyor. Türkiye, herkese daha iyi bir gelecek inşa etmek, uzun vadeli sürdürülebilir büyüme ve gelişme için temellerini güvenceye almalıdır. Pratikte, şirketler ve paydaşları Enterprise 2020’ye birkaç şekilde angaje olabilirler. Girişimin merkezinde ortak projeler, şirketlerin öncülüğünde, CSR Europe ve partner organizasyonlarının koordinatörlüğünde oluşturuluyor. CSR Europe, anahtar kurumsal sosyal önceliklerinin; Bu ortak projelerde, iş uygulayıcıları, karar alıcılar, STK temsilcileri ve diğer • İstihdam yaratma, paydaşlar, sosyo-ekonomik ekonomik büyüme ve ve çevresel sorunları ele Diğer ülkelerden alınan yoksulluğun azaltılması alarak çözüm getirmek dersler, kurumsal sosyal • Eğitim ve beceri amacıyla yakın şekilde geliştirme yoluyla beşeri birlikte çalışıyorlar. Mevcut sorumluluğun yerleşmesinde sermayenin güçlendirilmesi projeler, demografik devletin önemli bir • Kurumsal sosyal değişimden sağlık ve destekleyici ve kolaylaştırıcı rol sorumluluğun tanıtılması refaha, şeffaflıktan finansal ve yaygınlaştırılmasında içerik ve sorumlu tedarik oynadığını ve hükümetin anahtar rol oynamak üzere, zinciri yönetimine kadar bir kendi kurumsal sosyal sorumluluk akademik kurumların çok konuyu ele alıyor. gündemini oluşturması kullanılması (Yarının eğitimli liderleri bu Enterprise 2023 gibi bir gerektiğini gösteriyor. kurumlardan yetişecektir) programın Türkiye’ de olduğuna inanıyor. uygulanmasıyla ilgili ne " düşünüyorsunuz? Enterprise 2023’e aktif katılım, şirketlere kurumsal sosyal sorumluluk konusunda pek çok farklı sektörün ve dünyanın önde gelen oyuncularının deneyimlerinden faydalanma imkanı sağlar. Güven ve işbirliği ruhuyla Enterprise 2023, şirketler için geniş bir yelpazedeki sektörlerle kurumsal sosyal sorumluluğu müzakere etmek adına bir fırsattır. Ayrıca Enterprise 2023, kurumsal sosyal sorumluluk uzmanlarına yeni yaklaşımlar konusunda ezber bozan projelere katılma şansı da sunacaktır. Hızlandırılmış bir eylem için ilham kaynağı ve bir sıçrama tahtası olarak Enterprise 2023 girişimi, daha sürdürülebilir bir küresel ekonomiye doğru yolculuğa katılmak için diğer ülkeler, şirketler ve paydaşlara açık bir davettir. Enterprise 2023 girişimi, tüm ölçeklerdeki Türk şirketlerini sorumlu iş hareketine katılmaya davet ederek, Türkiye’de sürdürülebilir ekonomik büyümeye, daha iyi işler yapmaya ve daha fazla sosyal dayanışmaya katkıda bulunabilir. Bu sebeple CSR Europe, CSR Türkiye’yi 10 Diğer ülkelerden alınan dersler, kurumsal sosyal sorumluluğun yerleşmesinde devletin önemli bir destekleyici ve kolaylaştırıcı rol oynadığını ve hükümetin kendi kurumsal sosyal sorumluluk gündemini oluşturması gerektiğini gösteriyor. Türk hükümetleri, kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları için güvenilirlik veren iyi uygulamaları ödüllendirmek ve tasdik mekanizmaları oluşturulması konusunda öncülük etmelidir. CSR Türkiye’nin Enterprise 2023 girişimi, başlangıç için iyi bir yer. Şirketler bu girişimin Türkiye için bir kilometretaşı ayrıca kurumsal sosyal sorumluluk adına uluslararası bir hareket olacağını ve bu sayede uluslararası rekabet gücünün artacağını farketmeliler. CSR Europe, ulusal ortağı CSR Türkiye ve Türkiye kurumsal üyesi TTNET aracılığıyla, Türkiye’deki kurumsal sosyal sorumluluk ağını güçlendirmeyi umuyor. ETKİNLİKLER En iyi ‘Yeşil Ekonomi’ uygulamaları Türkiye’yi Rio +20’ye götürecek Rio +20 Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı 20-22 Haziran 2012’de Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleşecek. R io +20 Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’na Türkiye’nin sunacağı ulusal raporda yer alacak sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi alanındaki en iyi uygulamalar, ‘Türkiye’nin 2012 BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’na Hazırlıkların Desteklenmesi Projesi’ kapsamında seçilecek. Rio+20 Konferansına Türkiye’nin sunacağı ulusal rapor içerisinde yer almak üzere kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, sivil toplum, yerel yönetimler, ve akademi tarafından sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi alanlarında yürütülen yirmi en iyi uygulama, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) desteği ile seçilecek. 11 KSS ri e leşil y ö S Yüksel Holding Genel Koordinatörü Tuna Aksel Yüksel Holding Genel Koordinatörü Tuna Aksel, Yüksel’in KSS bakışını, projelerini ve yayınladıkları aynı zamanda da inşaat sektöründe bir ilk olan sürdürülebilirlik kendi deyimleriyle ‘Yükselebilirlik’ raporunu anlattı. Yüksel, inşaat sektöründe sürdürülebilirlik raporu yayınlayan ilk şirket oldu. Bunun sizler için anlamından söz eder misiniz? Yüksel olarak kurulduğumuz günden bu yana yalnız ekonomik çıkarlarımızı gözetmek değil, iş yaparken içinde bulunduğumuz topluma ve tüm paydaşlarımıza karşı sorumlu davranmak, “sorumlu iş yapmak” anlayışımızı tüm çalışanlarımızla birlikte sahiplenmek öncelikli değerlerimizden oldu. " Bu bakış açısıyla 48 yıldır hayata geçirdiğimiz tüm çalışmalarımızı ve topluma yarattığımız katma değeri tüm şeffaflığıyla paydaşlarımıza iletmek gayesiyle 2011 yılında Yükselebilirlik adını verdiğimiz ilk sürdürülebilirlik raporumuzu hazırladık. Dileğimiz sektörümüzde bir ilk olan Yükselebilirlik’in, hem faaliyet gösterdiğimiz alanlarda, hem de tüm özel sektörde, sürdürülebilirlik bilincinin yaygınlaşması için örnek olması… çok önemli katkıları olan Türkiye KSS Derneği ve Dernek Başkanı Sn. Serdar Dinler ile uzun yıllardır verimli çalışmalar içerisinde olduk. Türkiye KSS Derneği tarafından gerçekleştirilen KSS Çözümleri Pazaryeri Etkinliği’nin 2010 yılında yapılan ikincisinde Yüksel Holding olarak Alaca Höyük projemiz ile Türkiye’nin En İyi 2. KSS Çözümü Ödülü’nün sahibi olduk. Geçtiğimiz yıl da uluslararası raporlama standardı Küresel Raporlama Girişimi (GRI) ilkeleri kapsamında C uygulama seviyesine göre oluşturduğumuz Yükselebilirlik Raporu’muzu, sürdürülebilir kalkınmanın yaygınlaştırılması konusunda Türkiye’deki en etkin kurumlardan olduğuna inandığımız Türkiye KSS Derneği ile paylaştık. Dernek yaptığı değerlendirmede raporumuzun şeffaflığını ve GRI ilkelerine uyumluluğunu onayladı. Böylece raporumuz Türkiye’de ilk defa bağımsız bir kuruluş tarafından onaylanan GRI raporu olarak C+ uygulama seviyesinde yayımlanmış oldu. Dileğimiz sektörümüzde bir ilk olan Yükselebilirlik’in, hem faaliyet gösterdiğimiz alanlarda, hem de tüm özel sektörde, sürdürülebilirlik bilincinin yaygınlaşması için örnek olması… Yayınladığınız sürdürülebilirlik raporu, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından denetlendi ve Türkiye’de GRI İlkelerine uygunluğu bağımsız bir kurum tarafından onaylanmış ilk rapor olma özelliği taşıyor. Dernek ile işbirliğinizi anlatır mısınız? Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ile kurulduğu günden bugüne yakın ilişkilerimiz oldu. Kurumsal sorumluluk konusunda hassasiyetle çalışan bir kurum olarak, Türkiye’de özel sektörün bilinçlenmesinde 12 KSS farkındalığı konusuna inşaat sektörü özelinde baktığınızda, nasıl bir tablo görüyorsunuz? Sektör sosyal sorumlu mu? Doğal kaynakların giderek azaldığı ve toplumsal ihtiyaçlarımızın giderek arttığı günümüz koşullarında kaçınılmaz olarak kurumsal sorumluluk kavramının önemi her geçen gün artıyor. Kurumlar sosyal paydaşlarının ihtiyaçlarını gözeterek, pek çok farklı alanda sosyal sorumluluk projeleri ortaya koyuyor. Konuya ilişkin olarak artan farkındalıkla; “kurumsal vatandaşlık” kavramı ön plana çıkıyor. Sosyal sorumluluk, özellikle şirketlerin toplumsal yapılanmada etkin şekilde yer alabilmeleri için vazgeçilmez bir kavram hâline geliyor. İnşaat sektörü özelinde baktığımızda ise konuya dair bir bilincin var olduğunu söyleyebilmemize rağmen; sektörün iç dinamikleri nedeniyle konuya ilişkin somut girişimlerin istenilen düzeyde olmadığını görüyoruz. Sektörde iyi niyetli ve daha ziyade hayırseverlik olarak nitelendirebileceğimiz projeler yürütülüyor; ancak bunların kurum kültürünün bir parçası haline gelmesi ve daha uzun soluklu değer yaratabilmesi konusunda henüz kat edilmesi gereken süreçler var… Bu noktada kamu politikaları ile özel sektörün sosyal yatırımlar konusunda özendirilmesi büyük önem taşıyor. Kamu - özel sektör işbirliklerinin artması ile özel sektörde mevcut olan potansiyelin çok daha fazla ön plana çıkabileceğine ve topluma katma değer yaratacak daha nice başarılı projelere imza atılacağına inanıyoruz. Sektörünün şemsiye kuruluşu Türkiye Müteahhitler Birliği de bu bilincin yaygınlaştırılması ve sosyal projeler konusunda üyelerini teşvik etmek noktasında ciddi çalışmalar yürütüyor, bunlar sektör adına sevindirici ve önemli gelişmeler… KSS projelerinizi oluştururken neleri baz alıyorsunuz? Sizin için öne çıkan bir konu başlığı / alan var mıdır? Topluma katkı sağlayabildiğimiz her proje Yüksel için önemli ve değerli. Ancak geçtiğimiz yıllar boyunca yürüttüğümüz projelerde önceliğimiz yarınlarımızın emanetçisi çocuklarımız ve onlara aktarmak için özenle koruduğumuz kültürel mirasımız oldu. Bu kapsamda bugüne kadar hayata geçirdiğimiz sosyal sorumluluk projelerimizin başında Yılmaz Sazak Uluslararası Atletizm Yarışmaları ve Alaca Höyük kazı çalışmaları yer alıyor. Bu projelerin yanında Yüksel Holding olarak eğitime olan inancımızla, kurulduğumuz günden bugüne yüzlerce öğrenciye burs imkanı vermenin yanı sıra, ayni ve nakdi yardımlarımızı da her dönemde hassasiyetle devam ettirdik. Özellikle projelerimiz dolayısıyla gittiğimiz bölgelerde yöreye ve yöre halkına artı değer yaratmaya, onların Hitit Uygarlığı gibi büyük bir medeniyetin kültürel mirasının gün yüzüne çıktığı kazı çalışmalarının yanında bu proje ile Anadolu’nun bilinen en eski sulama barajı yaşam koşullarını iyileştirmeye önem verdik. Okullar, sağlık ocakları yaptırmak, yolları iyileştirmek, yöre halkına istihdam yaratmak gibi yerel kalkınmaya fayda sağlayacak pek çok çalışmaya imza attık. 2011 yılında yürüttüğünüz projeler ve hedefleriniz nelerdi? Yüksel olarak tüm iş süreçlerimizde olduğu gibi, KSS projelerimizde de öncelikli olarak uzun soluklu ve sürdürülebilir işlere imza atabilmeyi amaçladık. Bu bakış açısıyla, 2011 yılında 15 yıldır devam ettirmekte olduğumuz Yılmaz Sazak Uluslararası Atletizm Yarışmaları’nın 16.’sını hayata geçirdik; 2005’ten bu yana destek verdiğimiz Alaca Höyük kazı çalışmaları da devam eden bir diğer sorumluluk projemiz. 2011 yılında ayrıca Yüksel olarak çevresel sürdürülebilirlik faaliyetlerimize de hız verdik. Sektörümüzde bir diğer ilk olmasını gururla ifade edebileceğimiz karbon ayak izi sayım sürecimizi tamamladık ve elde ettiğimiz neticeler doğrultusunda enerji verimliliği ve geri dönüşüm konusunda iyileştirme çalışmalarımıza hız verdik. Projelerinizin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hedeflere ulaşıldı mı? Etkilerini saptayabildiniz mi? Bu yıl 16.sını gerçekleştirdiğimiz Yılmaz Sazak Uluslararası Atletizm Yarışmaları bugün kendi yaş grupları kategorisi olan 12 -17 yaşta Avrupa’nın ilk üç yarışmasından biri… Her yıl yaklaşık 20 ülkeden 1.500’den fazla genç atleti bir araya getirdiğimiz yarışmalarda bugüne kadar ulusal ve uluslararası toplam 76 rekor kırıldı. Bu proje kapsamında ayrıca Yarışmalar esnasında Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar ve İletişim Fakülteleri öğrenci ve öğretim görevlileri tarafından çekilen fotoğraflardan oluşan, 8 yıldır devam ettirmekte olduğumuz Yılmaz Sazak Fotoğraf Kulvarı Sergisi’ni hayata geçiriyor, sporu sanatla buluşturarak daha geniş kitlelere ulaşmaya çalışıyoruz. Yarışmaların çatısı altında geliştirdiğimiz bir diğer projemiz ise, başarılı genç atletlere bireysel sponsorluk desteği sağladığımız, “Yükselen Yıldızlar”. Pınar Aday ve Nimet Karakuş gibi uluslararası arenadaki büyük başarılarıyla ülkemizi gururlandıran genç atletler ‘Yükselen Yıldızlar’ımız olarak spor hayatlarını devam ettiriyorlar. 2005 yılından bu yana Anadolu’nun en eski uygarlığı Hititler’e ev sahipliği yapmış, Dünyanın en önemli kültür miraslarından Alaca Höyük’te, Ankara Üniversitesi’nin değerli kazı ekibi ve Kazı Ekibi Başkanı Sn. Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu tarafından yürütülen kazı çalışmalarına destek veriyoruz. 14 Uyg “Alaca Höyük Hitit Barajı”nın tekrar kullanıma açılmasını sağladık. Böylece Hitit Barajı dünya üzerinde hala kullanılan tartışmasız en eski baraj olmak gibi bir özelliğe sahip oldu. KSS ulam alar ı Bu proje ile 2006 yılında TÜHİD tarafından kurumsal sosyal sorumluluk alanında verilen “Altın Pusula” ödülünün yanında daha önce bahsettiğim gibi derneğinizin gerçekleştirdiği KSS Çözümleri Pazaryeri Etkinliği’nde En İyi İkinci KSS Çözümü seçildik. Yapı Kredi KSS Projeleri Yöneticisi 2011 yılında ise sizlerin de bildiği gibi sektörümüzün ilk sürdürülebilirlik raporunu yayınladık. ‘‘Öncelikli hedef topluma faydalı bir kurum olabilmek’’ Tüm bu tabloya baktığımızda, bugüne kadar yürüttüğümüz projelerle topluma ve paydaşlarımıza önemli bir değer yarattığımıza gönülden inanıyoruz. Projelerimizle sektörümüzde ve tüm özel sektörde pek çok yeniliğin öncüsü olmanın yanında kurum içinde, çalışanlarımızın algısında yarattığımız değişim ve gelişim de bizim için çok değerli bir kazanım. KSS uygulamalarının şirketinize katkısı ne şekilde oldu? Kurumsal sorumluluk projelerinin içerisine girerken kurum olarak öncelikli hedefimiz daha iyi bir dünya için topluma bir artı değer yaratabilmek. Bugüne kadar verdiğimiz sayısız eğitim desteklerinde, 17 yıldır atletizm sporuna gönül vermiş genç yeteneklere verdiğimiz desteklerde, Dünyanın en önemli kültür miraslarından birine sahip çıkarken yürüttüğümüz özverili süreçte ortak paydamız hep yarınlara kalıcı faydalar sağlayabilmek oldu. Bu süreç boyunca çalışanlarımızda da her zaman bu farkındalığı oluşturmaya, yarınlara bir değere yaratabilmenin mutluluğunu hep birlikte paylaşamaya çalıştık. Bu hedef ve gönül birliği Yüksel ailesi olarak her zaman övündüğümüz kurumsal aidiyetimizi pekiştiren en önemli unsurlardan oldu. Yüksel’in sonraki adımı ne olacak? 2012 proje ve hedefleriniz nelerdir? 2012 yılında hali hazırda yürütmekte olduğumuz projelerimize olan desteklerimiz yine devam edecek. Bunların yanı sıra 2012 yılı için kurumsal iletişim süreçlerimizde, sosyal sorumluluk bakış açımıza yön verecek ana gündem maddelerimizden biri “çalışan gönüllülüğü” olacak. Bu doğrultuda çok yakında tüm çalışanlarımızın entegre olacağı, hep birlikte “sahada” olacağımız güzel projelerin müjdesini de vereceğiz. Eklemek istedikleriniz B asın dünyamızda önemli bir boşluğu, en yetkin kalemlerle dolduracak olan KSS Türkiye Dergisi’ne yayın hayatında başarılar ve uzun ömürler dileriz. Nurcan Erhan, Yapı Kredi KSS Projeleri Yöneticisi Nurcan Erhan, ‘‘Kurulduğumuz günden bu yana eğitim, kültür-sanat, çevre gibi birçok farklı alanda gerçeklestirdiğimiz ve desteklediğimiz projeler ile topluma olan sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin markanın itibarına, bilinirliğine ve tercih edilirliğine etki ettiği araştırmalarla ispat edilen bir gerçek. Ancak Yapı Kredi olarak bu projeleri gerçekleştirirken en önemli hedefimiz, toplum için faydalı bir kurum olabilmek. Bu düşünceden hareketle, eğitimden çevreye, sanattan tarihe kadar pek çok alanda kurumsal sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor ve bunlara destek veriyoruz.’’ ‘‘Okuyorum Oynuyorum’’ E ğitim alanında 2006 yılından beri Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) işbirliğiyle gerçekleştirdikleri, “Okuyorum Oynuyorum” projesini anlatan Nurcan Erhan, ‘‘Oynuyorum projesinin ilköğretim çağındaki çocukların kendi yaratıcılıklarını harekete geçirebilmeleri, her türlü ortamda kendilerini özgür bir şekilde yazılı ve sözlü olarak ifade edebilmeleri, okuduklarını, dinlediklerini anlayan, yorumlayan, okuma alışkanlığına sahip, kelime dağarcığı zengin bireyler haline gelmeleri misyonunu taşıdığını ve çocuklara okuma ve dinleme zevki kazandırmak, onların bilimsel, eleştirici, yapıcı ve yaratıcı düşünme yolları edinmelerine yardımcı olmak, kütüphane/kitaplık kültürü edindirmek ve belirli bir konu çerçevesinde konuşma, tartışma becerisi kazandırmanın projenin en önemli hedefleri olduğunu söyledi. Erhan, ‘‘Proje, 7-11 yaş grubu çocukların okuma becerilerini geliştirmek amacıyla her düzey için seçilmiş 8 ayrı öyküden ve bu öyküleri anlamaya yönelik çalışmalardan oluşan, özel tasarlanmış okuma odalarında uygulanan bir program. Bu program, Milli Eğitim Bakanlığı Türkçe öğretim programının genel ve özel amaçlarının yanı sıra yaratıcı okuma teknikleri de dikkate alınarak hazırlandı. Okuyorum Oynuyorum eğitimleri, TEGV’in gönüllüleri tarafından TEGV’in Türkiye çapındaki eğitim parkı ve öğretim birimlerinde uygulanıyor.’’ dedi. ‘‘Okuyorum Oynuyorum’’ projesinin 2009 yılına kadar olan ilk etabında, Türkiye çapındaki 11 Eğitim Parkı ve 55 Öğrenim Birimi’nde 50 bin çocuk/etkinlik sayısına ulaşmasını hedeflediklerini belirten Erhan, 2009 yılı sonunda elde edilen hedeflerin üzerindeki başarı ve çocuklar ile ailelerin gösterdikleri ilgiden ötürü projeyi 3 yıl daha uzatarak 2010-2012 yılları arasında da devam ettirme kararı alındığını ve bugün 90.000 çocuk/etkinlik sayısına ulaşılan projede, 2012 yılı sonunda 100 bin çocuk/etkinlik sayısına ulaşmayı hedeflediklerini ifade etti. Yapı Kredi Kız Teknik ve Meslek Lisesi Y apı Kredi’nin son yıllarda eğitim alanında yaptığı en önemli çalışmalardan bir diğeri ise, resmi açılışı 18 Şubat 2009 tarihinde gerçekleştirilen Yapı Kredi Kız Teknik ve Meslek Lisesi oldu. Kocaeli Çayırova’da 2008-2009 eğitim öğretim yılında açılan okulda bugün yiyecek içecek, fotoğraf grafik, bilişim, çocuk gelişimi ve giyim teknolojisi bölümlerinde toplam 450 öğrenci eğitim görüyor. ‘‘Sınırsız Mavi’’ N urcan Erhan, Deniz Temiz Derneği - TURMEPA işbirliği ve Milli Eğitim Bakanlığı desteğiyle iki aşamalı bir eğitim programı olarak tasarlanan, ilk ve ortaöğretim çağındaki öğrencilerde doğal varlıkları korumak konusunda farkındalık yaratmak amacıyla başlatılan “Sınırsız Mavi”nin bir diğer önemli eğitim projesi olduğunu ifade etti. Erhan, ‘‘TURMEPA eğitmenleri tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların öğretmenlerine verilen eğitimler neticesinde, öğrencilerin denizlerin korunması konusunda bilinçlendirilmesini hedefliyoruz. Eğitimlerde denizlerin özellikleri, denizde yaşayan canlılar, karalar ve denizler arasında etkileşim, deniz kirliliğine karşı alınacak önlemler ve bu konuda bireylerin üzerine düşen görevler anlatılıyor. Bugüne kadar verilen eğitimlerle Sınırsız Mavi Projesi kapsamında 2011 yılı sonunda 6 milyon 600 bin öğrencimiz çevre elçisi oldu.’’ diye konuştu. 15 Nurcan Erhan, ‘‘Engelsiz Bankacılık’’ programı kapsamında hayata geçirdikleri web sitesinin bilgisini vererek, finans sektörüne örnek teşkil edecek bu site ile engelli vatandaşların yaşamının kolaylaştırılması konusunda daha çok adım atılmasına katkıda bulunarak, toplumda bu konuda bilinç oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Erhan, ‘‘Bu anlamda Türkiye’deki 8.5 milyon engelli vatandaşımızın finans sektörüne erişimini kolaylaştırıyor ve hem sektörde hem de toplumun genelinde farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Engelli vatandaşların öneri, beklenti ve yorumlarına göre şekillenecek sitede bu alandaki gelişmeler ve yenilikler günü gününe duyurulacak.’’ dedi. Yapı Kredi Gönüllüleri Y apı Kredi çalışanları arasında gönüllülük bilincinin ve takım çalışmasının yaygınlaştırılması amacıyla kurulan Yapı Kredi Gönüllüleri Platformu kapsamında, Yapı Kredi Emeklilik gönüllüleri Yontu, Perakende Bankacılık gönüllüleri Yaşlanmayanlar Dünyası, Yapı Kredi Sigorta gönüllüleri Darüşşafaka ile Elele, İnsan Kaynakları gönüllüleri Altı Nokta Körler Vakfı ile İyilik Kaynağı ve Yapı Kredi Operasyon çalışanları Her Çocuk Bir Dünya projelerini gerçekleştiriyor. Ayrıca Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık çalışanları ise çeşitli yerlerde ağaçlandırma çalışmaları gerçekleştiriyor. Yapı Kredi ve Kültür Sanat N Engelsiz Bankacılık Programı N urcan Erhan, “Hizmette Sınır Yoktur” anlayışı doğrultusunda 2008 yılında Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştirerek, engelli vatandaşların bankacılık hizmetlerine daha kolay ve çağdaş bir biçimde ulaşmalarını sağlamak amacıyla ‘‘Engelsiz Bankacılık’’ ismiyle yeni bir programı hayata geçirdiklerini, her yıl yeni uygulamalarla geliştirdikleri bu program ile engelli vatandaşların bankacılık hizmetlerinden kolayca yararlanabilmelerini amaçladıklarını söyledi. Engelsiz Bankacılık Programı Kapsamında Sunulan Hizmetler Görme Engellilere Yönelik Engelsiz ATM: Görmeyen veya görme güçlüğü olan kişiler için brail alfabesi kabartmalı yönlendirmeleri ve kulaklığı ile sesli işlem yapma özelliği sunuluyor. Görme Engellilere Yönelik Engelsiz POS: Dünya çapında ilk defa Yapı Kredi tarafından hizmete sunulan Engelsiz POS’lar sesli işlem yapma özelliği ile görme engellilere kredi kartı işlemlerinde büyük kolaylık sağlıyor. Görme Engellilere Yönelik Yazıyı Sese Çeviren Teknoloji: Yazıyı sese çeviren bu özel teknoloji ile görme engelli müşterilerin piyasalardaki anlık değişimler hakkında sesli olarak bilgi alabilmeleri sağlanıyor. Ortopedik Engellilere Yönelik Engelsiz ATM: Bu hizmet ile ortopedik engelli müşterilerin bankacılık hizmetlerine daha kolay ve çağdaş bir biçimde ulaşmaları sağlanıyor. 2011 sonu itibariyle ortopedik engelliler için İstanbul’dan Samsun’a, Aydın’dan Erzurum’a Türkiye’nin 15 farklı noktasında 120’yi aşkın Engelsiz ATM ile hizmet veriyoruz. Bu sayının önümüzdeki dönemde arttırılması planlanıyor. İşitme Engellilere Yönelik Online Chat O nline chat hizmeti ile şube veya çağrı merkezine yönlendirilmeden, kayıp-çalıntı kart bildirimi, kart kapama, manyetik hasar nedeniyle yeni kart talebi, kredi kartı bilgi güncelleme ve benzeri işlemlerin tamamı gerçekleştirilebiliyor. urcan Erhan, Yapı Kredi olarak, Türkiye’nin kültürel yaşamını da şekillendiren bir kurum olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti ve ekledi, ‘‘Bu çerçevede müzik, resim, heykel, arkeoloji, tiyatro, edebiyat, fotoğraf ve tarih gibi kültür sanatın hemen hemen her alanında sanata ve sanatçılara destek veriyoruz. Yapı Kredi Kültür Sanat yılda ortalama 25 sergi açan, 150 yeni kitap yayımlayan ve 250 kültür-sanat etkinliği gerçekleştiren dev bir kurum olarak bu yıl 20. yaşını kutluyor. Yapı Kredi Yayınları 2011 yılında edebiyattan şiire, sanattan tarihe, genel kültürden klasiklere, çizgi romandan felsefeye 233 başlıkta ilk, 432 başlıkta tekrar baskı yaparak toplamda 1 milyondan fazla kitabı okurla buluşturdu. Yapı Kredi Yayınları ayrıca 3468. kitabını yayımlayarak Türk yayıncılık tarihinde ulaşılması güç bir başarıya imza attı.’’ Çevre Projeleri ve Yatırımları D oğanın korunması kapsamında, sadece ağaçlandırma çalışmaları ile büyük kayıpların önlenmesinin yeterli olmayacağı fikrinden yola çıkarak, doğal kaynak tasarrufu için de çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Nurcan Erhan, 2011 yılı içerisinde başlatılan geri dönüşüm kampanyası kapsamında Yapı Kredi, Genel Müdürlük Binası, Bankacılık Üssü, tesisleri ve Bölge Müdürlükleri’ne kağıt, plastik, cam ve metal atık kutuları yerleştirdiklerini, Mayıs ayında başlayan kampanya sayesinde yıl sonu itibariyle 282.360 kg kağıt, 783 kg plastik, 744 kg cam ve 281 kg metal atık çeşitli Belediye ve atık merkezlerine teslim edilerek geri dönüşümlerinin sağlandığını belirtti. Erhan, çevrenin korunması ve iklim değişikliğinin etkilerinin en aza indirgenmesi için yenilenebilir enerji projelerinin önemine inandıklarını ve bu doğrultuda 2011 ilk altı ay sonu itibarıyla 113 farklı enerji projesine toplam 2.11 milyar ABD Doları tutarında finansman sağlandığını, yenilenebilir enerji projelerinin bu finansman içindeki oranının da yaklaşık yüzde 80 gibi ciddi bir oranda gerçekleştiği bilgisini aktardı. Erhan şöyle devam etti, ‘‘Yenilenebilir enerji projelerinin finansmanıyla yetinmeyip bu konudaki akademik çalışmaları da destekliyoruz. Bu yıl Koç Üniversitesi ile işbirliği yaparak “Yapı Kredi Yenilenebilir Enerji Bursu” oluşturduk. Bu kapsamda yenilenebilir enerji üzerine yüksek lisans yapan bir öğrenciye burs veriyoruz. Burs programının içeriğinde yenilenebilir enerji kanunu, yenilenebilir enerji kaynaklarının tanıtımı, bu kaynakların avantajlarına, kullanılabileceği alanlara, çevreye olan duyarlılıklarına dikkat çekilmesi, küresel enerji tüketimindeki payları, Türkiye’deki enerji tüketimindeki payı, yenilenebilir enerji ekonomisi, enerji piyasaları, gelişen ülke pazarları, kısıtlamalar, olanaklar ve nükleer enerji ile rekabet gibi konular yer alıyor. Yapı Kredi olarak, farklı alanlarda kurumsal sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir gelecek için çalışmalarımıza devam ediyor olacağız.’’ Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri T ürkiye’nin ilk müslüman kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale anısına düzenlenen Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, Yapı Kredi’nin desteği ve Haldun Dormen’in danışmanlığıyla 1997 yılından bu yana sürdürülüyor. Türkiye’nin en saygın sanat ödülleri arasında önemli bir yere sahip olan Afife Tiyatro Ödülleri bu yıl 16 yaşında. Tiyatro camiasının büyük bir merak ve heyecanla beklediği ödüller, her zaman olduğu gibi Nisan ayında yapılacak görkemli bir törenle sahiplerini bulacak. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nin eşsiz hikayesi için ayrıca 15. yıl vesilesiyle geçtiğimiz sene bir kitap yayımlandı. Bugüne kadar ödüle layık görülen 191 sanatçı ve kurum ile 14 prodüksiyona yer verilen kitapta, ödül alan tüm sanatçıların biyografileri ile tiyatro yaşamlarının özeti bulunuyor. Hazırlanan kitap Türk tiyatrosu için bir kaynakça niteliğinde. Çatalhöyük Kazıları Y apı Kredi olarak 1997 yılından bu yana Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarındaki, 9 bin yıl öncenin sırlarını barındıran, Çatalhöyük arkeolojik kazılarının ana sponsorları arasında yer alıyoruz. Her yıl Haziran Eylül ayları arasında gerçekleştirilen kazı çalışmalarının başkanlığını aynı zamanda İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Başkanı olan Ian Hodder yapıyor. Çatalhöyük kazılarında her yıl insanlık tarihine ışık tutan bulgular ortaya çıkarılıyor. 17 Sosyal Sorumlu Anayasa Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Yeni Anayasa 2012 yılının en önemli gündem maddelerinden biri olacak. Yeni anayasanın hazırlık çalışmaları devam ederken anayasanın hazırlanması sürecinde katılımcı bir anlayış izlenmeye çaba harcanıyor. Son dönemde gündem yoğunluğu nedeniyle konular anayasaya odaklanamasa da son 6 aydır Türkiye’de yeni bir anayasa hazırlanıyor. Bu anayasa hazırlığı kurusal Anayasa Uzlaşma Komisyonu tarafından oluşturuluyor. İlkeleri, yaklaşımı, ruhu ve anlayışı her siyasi partiden üçer milletvekilinin katılımı ile sürüyor. T emsili demokraside temel karar alıcı organ olan Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle yürütülürken uzlaşmacı bir ruha sahip olması için hazırlık süreci bu anlayışla yapılıyor. Yani partilerin birbirine üstünlüğünden ziyade parti temsilinin eşit olmasına dayanıyor. Burada yine bir kırılma noktası da temsili demokrasinin yaklaşımları ile yetinmeyerek anayasa sürecine sivil toplumun da dahil edilmesi sürecinin başlatılmış olmasıdır. Bu noktada medya ve teknoloji aracılığı ile katılımcı demokrasinin başlangıcı kabul edilebilecek bir anlayış anayasa yapım süreci ile denenmektedir. Vatandaşların bireysel olarak http://yenianayasa.tbmm.gov.tr adresi aracılığı ile doğrudan anayasaya yönelik önerilerini iletmesi sağlamaktadır. Bununla birlikte güncel gelişmeler ve ilerlemeler de bu site aracılığı ile paylaşılmaktadır. Anayasa yapım sürecinin katılımcı anlayışla yapılması kapsamında bir diğer önemli adım da sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri ve önerilerini iletmesinin sağlanması ve iletilen bu rapor ve anayasa taslaklarının web sayfası aracılığı ile güncel olarak yayınlanmasıdır. Yeni anayasanın hazırlanma yönteminin yanı sıra içeriğinin ve ruhunun da Türkiye’nin günümüz ve gelecek nesillerinin hayatını kolaylaştıracak ve geçmişten taşıdığımız mirası yansıtacak çerçevede olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ile yeni anayasanın toplumu ve vatandaşı ön planda tutması ve sosyal devlet 18 anlayışının yanına “sosyal sorumluluk” anlayışını dahil etmesi önemli olacaktır. Son yıllarda önemli bir kavram olarak öne çıkan “kurumsal sosyal sorumluluk” kurumları yaptıkları işlerden ve bunların ortaya koyduğu sosyal ve çevresel sonuç ve etkilerden dolayı sorumlu kılmaya dair bir süreci tarif ediyor. Bu nedenle yeni anayasada “kurumsal sosyal sorumluluğun” dahil edilmesi çok önemlidir. Bu kapsamda farklı ülkelerin anayasaları incelendiğinde son yıllarda kurumsal sosyal sorumluluğun temel bir yasal hak olarak görüldüğü ortaya çıkmaktadır. Örneğin İtalyan Anayasası’nın 41. maddesi “kamu ve özel işletmelerin faaliyetlerinin sosyal etkileri göz önünde bulundurulmalıdır”. Alman Anayasası’nda özellikle çevre, şeffaflık, yolsuzluk ve kurumsal yönetim konularında anayasal haklar yer almıştır. Bununla birlikte özellikle 2004 yılında çıkarılan Kurumsal Yönetim Kanunu ile şirketleri uyması gereken kurallar tanımlanmıştır. Bunların yanı sıra son yıllarda özellikle doğu ve güneydoğu Avrupa ülkelerinde kurumsal sosyal sorumluluğun anayasalarda yer almaya başladığını ve bu temel hak temelinde kurumsal yönetim çerçevesi de yeniden tanımlanmaktadır. Bu kapsamdaki son anayasal gelişmelerden biri de Amerika Birleşik Devletleri’nde Mart 2011’de Temsilciler Meclisi’nde kurumsal sosyal sorumluluk ve çevre konusunda anayasaya ilgili maddelerin eklenmesi önerisi geitirilmiştir. Senatonun Adalet Komisyonu’na sunulan bu öneri ile şirkelerin çevresel ve kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları düzenlemesi ve vatandaşları çıkarını gözetmesi önerilmektedir. Bununla birlikte ABD’de devlet sistemine özgü özellikle seçimlerin finansmanı sürecinde de şirketlerin sosyal sorumluluğunun daha yakından takip edilmesi önerilmektedir. Kurumsal Sosyal Sorumluluğun en ideal yaklaşımı kurumların yasal zorunluluklar sebebiyle değil gönüllü olarak ve KSS’yi şirket stratejilerine dahil ederek uygulaması en sürdürülebilir yol olarak kabul edilmektedir. Ancak uygulamalar göstermektedir ki özellikle şirketlerin gönüllü ve stratejik olarak gerçekleştirdikleri KSS uygulamaları uzun vadeli yatırımları gerektirmektedir. En etkili ve karlılığı artıran bir girdi olarak KSS’nin bu yaklaşımla ele alınması çok önemlidir. Ancak şirketlerin iş çevresinin yoğun bir rekabet ortamında gerçekleştirildiği düşünüldüğünde bazı temel normların KSS temelinde anayasal olarak güvence altına alınması ve olumsuz sonuçlara yönelik yaptırım ve önleyici uygulamalar getirilmesi kaçınılmazdır. Bu nedenler temel KSS uygulamalarını getirecek bir anayasal güvence ve oluşturulacak bağımsız bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ajansı bu uygulamaları izleyerek çeşitli yaptırımlar geliştirebilecektir. Türkiye’de 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girecek olan Türk Ticaret Kanunu’nda özellikle haksız rekabet başlığı altında şirketlerin daha şeffaf ve hesapverebilir olması zorunlu hale gelmektedir. Şirketlerin web sayfası kurma zorunluluğu, faaliyet raporlarını ve bütçelerini yayınlama zorunluluğu birçok somut uygulama ile bu uygulamalar somut olarak desteklenmektedir. Ancak Türk Ticaret Kanunu dışında kurumsal sosyal sorumluluk ile kesişen yasal mevzuatı ve uygulamaları geliştirmek amacıyla bağımsız bir KSS Ajansı kurulması gelecek yıllar için de bir çok ülkeye örnek olacak ve KSS uygulamalarını da düzenleyecek bir yapı olacaktır. İngiltere’de müsteşarlık düzeyinde “Kurumsa Sosyal Sorumluluk Dairesi” bulunması ve işleyişinde başarı gelecek yıllarda oluşacak KSS Ajansları için de bir örnek uygulama teşkil etmektedir. Dileğimiz sosyal sorumluluk ruhu taşıyan bir anayasadır ve bu alanda somut öneriler geliştirmek tüm kurumları bir görevidir. U KSS ları ama l u g y ’ten eğitim odaklı projeler ‘‘Akıllı Çocuk Sofrası’’ Banvit tarafından, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) işbirliği, Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nün danışmanlığında 2008 yılı başında hayata geçirilen, yeterli ve dengeli beslenme bilincini oluşturmayı hedefleyen “Akıllı Çocuk Sofrası”, 3 yılda 1 milyonun üzerinde çocuğa yeterli ve dengeli beslenmenin önemini anlattı... A kıllı Çocuk Sofrası Projesi’nin temeli Banvit’in toplumumuzun beslenme konusundaki temel bilgi açığı ve eğitim eksikliğinin giderilmesine katkıda bulunma amacına dayanıyor. Yeni nesillerin gelişimi için sağlıklı gıdalar üreten Banvit, sosyal sorumluluklarının bilincinde bir kuruluş olarak bu proje ile yeterli ve dengeli beslenme konusunda özellikle çocuklarda bir bilinç oluşturmayı hedefledi. Akıllı Çocuk Sofrası 1. faz eğitimleri ile Adana, Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul ve İzmir’de yer alan 1.082 ilköğretim okulunda eğitim gören 861 bin 300 öğrenciye ve 20 bin civarında öğretmene yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite ile temel hijyenin önemi konularında eğitim verildi ve 2008 yılı sonunda okullarda öğrencilere doğrudan verilen eğitim çalışmaları tamamlandı. Ancak gelen talepler üzerine eğitimlere 2009 yılında da münferit olarak devam edilerek yıl sonunda yüzyüze eğitim alan öğrenci sayısı 862 bin 80’e ulaştı. Banvit, 2010 - 2011 eğitim döneminde ise sadece İstanbul’da yürüttüğü 2. faz çalışmaları ile 257 okulda 138.995 öğrenciye ulaştı. Böylece 3 yıldır 1. ve 2. faz çalışmaları kapsamında verilen yüzyüze eğitimler sonucunda, ‘‘Akıllı Çocuk Sofrası’’ projesiyle toplam 1.001.075 öğrenciye yeterli ve dengeli beslenme bilinci aşılanmış oldu. Proje, yakaladığı bu başarılarından ötürü 2011 yılı sonunda Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) tarafından düzenlenen “Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Çözümleri Pazaryeri” etkinliğinde, “Sağlık Bilinçlendirme Uygulaması” kategorisinde 1.’lik ödülüne lâyık görüldü. 21 Söy KSS leşil e ri P&G Kurumsal İletişim Grup Müdürü ‘‘Kızlar Banvit’le Okula’’ Türkiye’de, özellikle belirli kesimlerde hâlâ eğitim olanaklarına ulaşmakta güçlük çeken veya bu olanaklardan mahrum kalan pek çok kız çocuğu bulunuyor. Balıkesir’in Bandırma ilçesi de sanayileşmenin getirdiği göç ve dolayısıyla kız çocuklarının okula gönderilmemesi sorunundan payını almış yerleşim yerlerinden biri. B anvit, merkez üretim tesislerinin bulunduğu Bandırma’da bu sorunun çözümüne katkı sağlamak amacıyla 2007 yılında, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) Bandırma Şubesi ile birlikte başlattığı “Kızlar Banvit’le Okula” burs programını hayata geçirdi. İlköğretim kademesindeki 100 kız çocuğunun desteklendiği burs programında öğrencilerin sadece eğitimleriyle değil, hayata katılımlarıyla da yakından ilgileniliyor ve düzenlenen sosyal aktivitelerle kişisel gelişimleri de desteklendi. Eğitim sürecine, ailelerin çocuklarına olan ilgi ve alakalarının büyük bir etkisi olduğu düşüncesiyle, burs programı kapsamında öğrencilerin ailelerine de ulaşıldı ve eğitim seminerleri ile ailelerin bilinç düzeyleri, farkındalıklarının artırılmasına çalışıldı. Banvit, yerel kapsamlı bir eğitime kazandırma programı olan ‘‘Kızlar Banvit’le Okula’’ çerçevesinde, 2010 ile 2011 yıllarında Banvit Basketbol Kulübü yönetimi ve oyuncularının destekleriyle oluşturulan takvim çalışmalarıyla, kız öğrencilerin eğitime kazandırılmaları, çocukların eğitim yaşamlarındaki başarılarında yeterli ve dengeli beslenme ile fiziksel hareketin önemine dikkat çekmeye çalıştı. Önümüzdeki yıllarda da sürdürülmesi planlanan takvim çalışmalarından elde edilen gelirler Banvit tarafından burs olarak değerlendirilmek üzere ÇYDD Bandırma Şubesi’ne bağış olarak aktarılıyor. Melike Özener KSS konusundaki farkındalık Türkiye’de de gittikçe artıyor. Bugün itibariyle şirketiniz bu uygulamanın neresinde? Faaliyet gösterdiği ülkelerde toplumların ihtiyaçlarını karşılama konusunda duyarlılık sahibi olan P&G, bugün ve gelecekte yaşamları iyileştirecek kalite ve değerde ürünler sunmak için çalışıyor. Sosyal sorumluluğu sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde ele alan P&G eğitim, sağlık ve çevre gibi alanlarda gelişime katkıda bulunmak ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmek için önemli adımlar atmaktadır. Bu sebeple dünya çapında öncü sosyal sorumluluk projelerine imza atarak Türkiye’de faaliyete başladığımız 1987’den beri de yerel çapta lider projelerle yaşamları iyileştirmeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve toplumsal anlamda daha yüksek standartlara ulaşabilmesi için sosyal sorumluluk projelerine önemli bir rol düşüyor. Şimdiye dek altına imza attığımız projelerle milyonlarca insana ulaştık ve bu insanların yaşam standartlarında gözle görülür iyileşmelere şahit olduk. İçinde yaşadığımız toplum için iyi bir kurumsal vatandaş olmayı ilke edinerek önümüzdeki yıllarda da toplum ve çevre sorunlarına çözüm üretmeye devam edeceğiz. " örtüşmesine özen gösteriyoruz. Dolayısıyla bu projeler hem toplumun için hem de P&G’nin gelişimi ve ilerlemesi için önemli yatırımlar olarak düşünülebilir. 2011 yılında yürüttüğünüz projeler ve hedefleriniz nelerdi? P&G, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda içinde yaşadığı toplum için iyi bir kurumsal vatandaş olmayı ilke edinmiştir. P&G bu ilke doğrultusunda 2011 yılında birçok projeye sürdürülebilir adımlar ekleyerek devam etmektedir. Bu sürdürülebilir projeler arasında Hayalden Gerçeğe, Özel Olimpiyatlar projeleri ve Mahalle Afet Gönüllüler işbirliği yer almaktadır ‘‘Hayalden Gerçeğe’’ Projesi İçinde yaşadığımız toplum için iyi bir kurumsal vatandaş olmayı ilke edinerek önümüzdeki yıllarda da toplum ve çevre sorunlarına çözüm üretmeye devam edeceğiz. KSS projelerinizi oluştururken neleri baz alıyorsunuz? Projelerimizi geliştirirken farkındalık yaratacak ve sürdürülebilir bir çerçeveye oturacak temalar üzerinden ilerlemeye çalışıyoruz. Toplumun ihtiyaç ve beklentilerini belirleyip ona göre rotamızı çiziyoruz. Toplumun öncelikli ihtiyaçları, acilen iyileştirilmesi gereken alanlar ve içinde yaşadığımız habitat bizim ilk sıraya aldığımız konular arasında yer alıyor. Öte yandan üstleneceğimiz sosyal sorumluluk projelerinin P&G’nin lider yetiştirme ve sürdürülebilir kalkınma gibi kurumsal misyonlarıyla P&G Darüşşafaka Cemiyeti ile 2009 yılında bir araya gelerek geleceğin liderlerini yetiştirecek “Hayalden Gerçeğe” projesini başlattı. Sanattan spora, bilimden kültüre farklı dallarda çocuklara içlerindeki potansiyeli ortaya çıkarma imkânı sunan proje ile çocukların başarıları desteklenerek geleceğin liderlerinin yetiştirilmesi hedeflendi. Projenin ilk çalışması Darüşşafakalı öğrencilerin hayalleri doğrultusunda inşa edilen “Hayalden Gerçeğe Fatin Gökmen Planetaryumu” oldu. 16 Nisan 2010’da açılan planetaryumda bugüne kadar 15.000’in üzerinde çocuk gökyüzünü keşfetme imkanı buldu. Şimdi de tüm öğrencilerin ücretsiz kullanımına açık gözlemevini aynı alanda hayata geçiriyoruz. ‘Hayalden Gerçeğe Projesi’nde çocukların hayallerinden doğup devam eden diğer bir program ise fotoğraf platformu oldu. Türkiye’nin kültürel mirasını diğer okullardaki arkadaşları ile geleceğe taşıyan Darüşşafakalı öğrenciler, bugüne kadar İstanbul, Mardin, Hasankeyf’te 23 binlerce anlamlı kare çekti. Proje; kasım ayı içinde Darüşşafakalı ve Safranbolu’lu çocukların da katıldığı gezi ile devam etmektedir. Özel Sporculara Destek Kampanyası P&G Özel Olimpiyatlar ve Migros işbirliği ile 2004 yılından bu yana zihinsel engelli sporcuları hayata bağlamak ve başarmalarını sağlamak amacıyla Özel Olimpiyatlar kampanyasını hayata geçirmiştir. Bu işbirliği çerçevesinde, her yıl Migros mağazalarında satılan P&G ürünlerinden elde edilen gelirin belirli bir miktarı 500 zihinsel engelli sporcunun eğitimini desteklemek amacıyla Özel Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu’na aktarılıyor. Sekiz yılda toplam 4000’e yakın yeni özel sporcuya bu olanak sağlandı. Sağlanan desteklerle yurtdışında gerçekleşen Özel Olimpiyatlar Oyunları’nda özel sporcular madalyalarla yurda döndüler. Bu yıl da Migros ve Özel Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu işbirliği ile yürüttüğümüz kampanyaya yeni bir açılım daha ekledik. Zihinsel engelli çocuk ve gençleri sporla hayata bağlamayı hedefleyen kampanyamızda 8 yıldır bizleri destekleyen 5000’i aşkın tüketicimize özel bir teşekkür konseri düzenledik. Sanatçı Candan Erçetin’in zihinsel engelli özel sporculardan oluşan koro ile seslendirdiği şarkıların yer aldığı konserde, çocuklarımızın spor alanı dışında müzikte de başarılı olması ve takdir toplaması bizleri çok mutlu etti. Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı İşbirliği M ahalle Afet Gönüllüleri Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz projemizle konuya duyarlı yaklaşan ilk şirket olarak diğer şirketlere de örnek olanın gururunu yaşıyoruz. Bu işbirliği ile hem gönüllülere eğitimler verdik, hem de Mahalle Afet Destek Merkez’lerini kurduk. Yaklaşık 36 hafta boyunca devam eden eğitimler sonucunda 100’e yakın gönüllü katılımcıya sertifikaları töreni düzenlendik. Gerçekleştirilen eğitimlerde, afetlere hazırlık ve afet zararlarının azaltılması alanında gönüllüleri bilgilendirildik. Aynı zamanda, Gebze’de biri Arapçeşme diğeri de Mimar Sinan Mahallesi’de olası bir afet durumunda her türlü destek sağlayacak ‘Mahalle Afet Destek Merkez’lerini kurduk. P&G olarak markalarımızla da bugüne kadar bir çok sosyal sorumluluk projesine imza attık. Bu projelerin arasında ‘Orkid: Ergenlik Dönemi Değişim Projesi’, ‘Prima: Bilinçli Anne, Sağlıklı Bebek’, ‘Ariel ile Bir Adım Öne’, ‘Prima: Umuda Destek Kampanyası’ gibi kampanyaları sayabilirim. Kampanya isimlerinden de anlayacağınız gibi daha çok annelerin, çocukların, gençlerin, kadınların desteklenmesi ve bilinçlendirilmesi için eğitim, sağlık ve çevre temalı projelere imza atıyoruz. Projelerinizin sonuçlarini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hedeflere ulaşıldı mı? Etkilerini saptayabildiniz mi? P&G olarak, bugüne kadar hayata geçirdiğimiz her projenin birincil ve ikincil paydaşlar nezdinde değer ve anlam yaratması bizim hedeflerimize ulaştığımızın bir göstergesidir. Çocukların hayallerini gerçeğe dönüştürmek, zihinsel engelli genç ve çocuklarımızın sporla hayata tutunmalarını sağlamak ve toplumda sosyal sorumluluk bilincinin oluşmasında sağladığımız katkı ile yarattığımız etkinin büyük ve efektif olduğunu söyleyebiliriz. Projelerinizin, şirketinizine katkısı ne şekilde oldu? Sürdürülebilir kalkınma ve sosyal sorumluluk, P&G için iş geliştirme modelinin ayrılmaz bir parçası. Bu açıdan sosyal sorumluluk projeleri kurum adına toplumsal katkıyı sağlayarak önemli bir görev üstlenmektedir. Ayrıca çalışanlar da firmaları ile gurur duyduklarını iletiyorlar. P&G, gerek markaları, gerek sosyal sorumluluk projeleriyle milyonlarca öğrenciye, gence ve ailelerine ulaşmış, onların hayatlarında olumlu değişim ve dönüşüm yaratmıştır. Bu yaklaşımla onlara da sosyal sorumluluk bilinci aşılanmış, topluma fayda sağlayacak fikir ve projeler geliştirmeleri için önayak olunmuştur. Bu açıdan kurumsal sosyal sorumluluk projeleri hem topluma hem de kuruma artı değer yaratmaktadır. P&G bundan sonra neler yapacak? En büyük yatırımın insana yapılan yatırım olduğu bilinciyle P&G Türkiye olarak bundan sonra da desteklenmesi gereken alanları belirleyip projelerimizi hayata geçirmeye devam edeceğiz. KSS uygulamalarında sektörel değerlendirmeniz nedir? Son yıllarda ülkemizde sosyal bilinç konusunda ciddi iyileşmeler yaşanıyor. Artık hem bizle aynı hem de farklı sektörlerde olan pek çok kurum sürdürülebilirlik politikaları çerçevesinde farklı projelere destek oluyor. Eğitim, sağlık, çevre, istihdam gibi alanlarda şirketler toplumsal fayda yaratmak adına çalışıyorlar. Bu projelerde devletin, özel sektörün, STK’ların ve toplumun bir arada yaşamları iyileştirmek için attığı her adımın gelecek için fark yaratacağına inanıyorum. Mak ale Salim Kadıbeşegil Parayı nasıl kazandığınız sosyal sorumluluktur Ben sosyal sorumluluğun her dönem geçerli olacak tanımını Prof. Mervyn King’den öğrendim. Global Reporting Initiative Başkanı ve King I-II-III kurumsal sorumluluk kodlarının yazarı Mervyn 2008 yılında İstanbul’da iken bir yemek sohbetimizde “parayı nasıl kazandığın sosyal sorumluluktur” demişti. O günden bu yana sosyal sorumluluk ile ilgili tespitlerimi bu tanımın başlığı altında değerlendiriyorum. G ünümüzde ahlâki anlamda erozyona uğramış olan tüm değerlerimizi “para” karşısında yitirdiğimizi düşünecek olursak söz konusu tanım tam anlamıyla beklentimizi karşılıyor. " Yaşamın gerçeği ise, kurum itibarı, doğru bir reçete ile uzun yıllara yayılan ve tüm sistemlerin bir arada, uyum içinde çalıştığı bir sistemler bütünüdür. Özü de “samimiyettir”. Sosyal sorumluluk günümüzde “prim” yapıyor. Şirketlerin itibarlarına bir katkısı oluyor. Bu nedenle, net olarak ölçümleyemeselerde, şirketler bu yatırımın bir “getirisi” olduğunu görüyorlar. Ayrıca, bu ayrılan kaynaklar ile toplumun kanayan yaralarına da dokunulmuş oluyor ve yapanın da alanın da duygusal platformdaki ortak mutluluklarına dikkat çekiliyor. Aslında toplum olarak beklentimiz sadece bu mutluluk pastasının paylaşılmasına yönelik olsa bu kavram üzerinde hiç bu kadar tartışma olmayacak. Sadece ülkemizde değil, dünyanın her tarafında sosyal sorumlulukla ilgili tartışmanın odağını işi yaparken ve yönetirken ”sorumluluğun” nerede başlayıp bittiği oluşturuyor. Günümüzde olduğu gibi, sosyal sorumluluk projeleri şampiyonu bir takım şirketlerin işlerini teknik olarak yönetirken; kanunları çiğnemek, toplumsal değerleri görmezden gelmek, hile, dolandırıcılık, sahkekarlık gibi işlere adlarının karışmış olması bu kavramın içinin boşaltıldığını ortaya koyuyor. İtibarlarını yönetmek konusunda irade ortaya koyan şirketlerin kısa dönemde, hem de bir kaç ayda, bu konuda sonuç alabilecekleri konusundaki en öncelikli beklenti bir kaç sosyal projeye dayanıyor. Yaşamın 26 gerçeği ise, kurum itibarı, doğru bir reçete ile uzun yıllara yayılan ve tüm sistemlerin bir arada, uyum içinde çalıştığı bir sistemler bütünüdür. Özü de “samimiyettir”. Sosyal sorumluluk reçetedeki ilaçlardan sadece bir tanesidir. Bunu böyle göremeyen, ya da algılayamayan şirketlerin doğal olarak sosyal sorumluluk alanına yaptıkları yatırımlardan bir geri dönüş beklemesi biraz “boş” bir beklenti haline dönüşmektedir. Amerikan kapitalizminin doruklarda olduğu 1940 ve 1950’lerde Howard Bohen, Peter Drucker gibi ustalar sosyal sorumluluğa dikkat çekmişler ve yarım asır önce iş dünyasının buna dikkat etmemesi halinde neler olabileceğini öngörmüş ve uyarmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti GSMH’dan daha büyük gelirlere sahip finans kuruluşlarının dominonun taşları gibi devrilmelerinin arkasında bu uyarıların kulak arkası edilmesi meselesi vardır. Çünkü hiç biri “parayı nasıl kazandıklarının hesabını verememişlerdir”. Bu hesabı veremeyeceklerini bildiklerinden kendilerine göre sözde “yasal” yan yollara sapmışlar ve paranın üzerine battaniye örtmeye çalışmışlardır. Bunların hepsinin bir zamanların sosyal sorumluluk şampiyonları olduğunu unutmamak gerekir. Yaptıkları, eğitim, kültür, sanat, sağlık, spor yatırımları ile yıllarca manşetlerden inmemişlerdir! Peki bu iş nereye gidiyor? 20. yüzyıl bir “tüketim yüzyılı” idi ve içinden tüketim toplumu doğdu. 21. Yüzyıl ise tam aksine “tüketmeme” üzerine kurulu dinamiklerin egemen olacağı bir dönem olacak. Yani “sorumluluk” kavramı biraz daha derinleşecek. İhtiyacımız olmadığı halde tüketilen herşeyle “sorumsuzluk karnemizdeki sicilimiz kabaracak!” doğal olarak bu eğilim yaşam biçimlerimizi de etkileyecek. Hatta günlük yaşamımızı, aile ilişkilerimizi. İş yapma biçimlerimiz bunun dışında kalamaz. Birbirimize gönderdiğimiz elektronik iletilerin altında “ihtiyacınız yoksa çıktı almayın, kağıt üretmek için kesilen ağaçları düşünün” gibi ifadelerin yer alıyor olması ve bu uyarıları ciddiye alıyor olmamız bu eğilimin sadece sıradan bir habercisi. Öte yandan, küreselleşme “faz” değiştirdi. Devletler ve şirketlerden sonra sıra “bireylerin küreselleşmesine” geldi. Enformasyon teknolojilerinin sunduğu imkanlar ile her bir birey uluslararası “güç” oldu. Bu da sivil toplumun yapısını değiştirdi ve STK’lar güçlendi. “Sorumluluk” alanındaki “en yetkili adres” olarak artık STK’lar rol oynuyor. Yaptırım güçleri yüksek olduğundan şirketler çatışmaktansa “uyum” içinde olmayı tercih ediyorlar. Bu durum sosyal sorumlulukla ilgili beklentileri bir nebze olsun doğru platforma taşıyabiliyor. Ama temel sorun, iş yapma biçimlerindeki tercihlerde. Eski, terkedilmiş, köhnemiş, toplum tarafından değerlerine aykırı bulunduğu için dışlanmış iş modellerinde ısrar mı edeceğiz yoksa, yeni dönemin beklentilerine uygun organizasyon kabiliyeti olan modeller mi oluşturacağız? Toplum tercihlerine baktığımızda, bireyler değişimden yana. İçinde sosyal sorumluluk projelerinin de olduğu “sürdürürlebilirlik” kavramı bu yüzden son on yıldır şirketlerin benimsediği yeni iş modelleri arasında. Çünkü, bu kavramın tanımladığı süreçler şirketlere “parayı nasıl kazandıklarını” açıklama fırsatı veriyor. Yeterli mi? Değil tabii. Çünkü sırf “sürdürülebilirlik raporu” üretmek ve bununla “sınıf geçmek” arzusunda olan ama madalyonun arka tarafında işlerini “bildiği” gibi yöneten şirketlerin sayısı da “çığ” gibi artıyor. Dönüp dolaşıp “samimiyet” kavramına geliyoruz. Özünde samimiyet kokmayan hiç bir şey, ne itibar oluyor ne de sosyal sorumluluk. Rap or Şirketler, sürdürülebilirlik stratejilerini hayata geçirmekte zorlanıyor İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi projesi kapsamında Türkiye’deki sürdürülebilirlik uygulamalarını irdeleyen bir rapor hazırladı. “Türk İş Dünyası’nda Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Raporu” başlıklı araştırmaya göre, İMKB’de işlem gören şirketler arasından ankete katılan 215 şirketin %62’sinin sürdürülebilirlik yaklaşımı bulunuyor. Ancak şirketler sürdürülebilirlik stratejilerini hayata geçirmekte sorunlar yaşıyor. İ MKB’de işlem gören 11 farklı sektörden 215 şirketin katıldığı araştırma PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından raporlandı. Türk İş Dünyası›nda Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Raporu, iş dünyasının sürdürülebilirlik tanımlamasında ve uygulamalarında eksiklikleri olduğunu ortaya koyuyor. Ankete katılan şirketlerin %62’si sürdürülebilirlik stratejilerinin olduğunu belirttiler. Sonuçlar ise Türk iş dünyasının, operasyonel süreçlerini sürdürülebilirlik stratejilerine göre yapılandırmaları açısından çeşitli sorunlar yaşadığını ortaya koydu. Rapor, dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde olmayı hedefleyen Türkiye’nin, yeşil ekonomiye dönüşen küresel ekonomide yerini sağlamlaştırabilmesi için kurumsal ve ulusal sürdürülebilirlik stratejisinin hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Kamu - özel sektör işbirliklerinin artmasına imkân sağlayacak olan bu gelişmelerde İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi’nin bir kılavuz görevi göreceği ifade edildi. Yasal yaptırımı olan alanlara odaklanılıyor A raştırmaya katılan şirketlerden sürdürülebilirlik stratejisi olduğunu belirten %62’lik kısma daha detaylı bakıldığında, %80’inin sürdürülebilirlik yaklaşımını şirketin misyon ve vizyonunda ifade ettiği görülüyor. Ayrıca söz konusu şirketlerde bu stratejilerden sorumlu bir kişinin bulunduğu, bu stratejilerin doğru performans göstergelerine bağlandığı ve iletişimin tüm organizasyona doğru bir şekilde yapıldığı gözlemleniyor. Buna rağmen şirket içi politikalarının birçoğu sürdürülebilirliğin yasalarla kontrol edilen konuları üzerine oluşturuluyor ve çevresel konular göz ardı ediliyor. Bu durum, şirketlerin sürdürülebilirlik konusuna tüm perspektiflerden hâkim olmadığını ortaya koyuyor. 28 Raporun sonuçları dikkat çekici S ürdürülebilirlik uygulamalarının küresel gelişimi ile paralel olmakla beraber Türkiye pazarına uyarlanarak oluşturulan ankette, benzer anketlere göre çok daha fazla soru yer aldı. Bu şekilde Türk iş dünyasının sürdürülebilirlik konusundaki bilgi ve deneyim seviyesinin tam anlamıyla ortaya konulması amaçlandı. Ankete katılan şirketlerin %95’i sürdürülebilirlik konusunun iş yapış tarzlarıyla ilgili olduğunu belirtiyor. Şirketler, sürdürülebilirlik alanında ekonomik ve sosyal konularla daha çok ilgileniyor. Çevresel konular ise son sıralarda yer alıyor. Şirketlerin sürdürülebilirliği bir rekabet unsuru olarak algılamaları, ilerleyen dönemlerde risk almayan yapılarından sıyrılarak girişimci bir yaklaşım tarzı sergileyeceklerini gösteriyor. Ankete katılan şirketlerin %62’si sürdürülebilirlik stratejilerinin olduğunu belirtiyor. Olmadığını belirten şirketlerin en önemli nedenleri ise böyle bir stratejiye ihtiyaçlarının olmaması, maliyet ve bilgi eksikliği olarak sıralanıyor. Rapor, yerel otoriteler ve düzenleyici kurumların şirketlerin operasyonları üzerinde büyük etkileri olduğunu, şirket çalışanları ve hissedarların ise şirketin operasyonlarından en çok etkilenen paydaşlar olduklarını kanıtlıyor. Ancak paydaşlar arasındaki iletişimin çift taraflı olması gerekirken tek taraflı olduğu görülüyor. Çalışanların şirket içi karar alma mekanizmalarında, şirketlerin de yerel yönetim ve yasa düzenleyicilerin karar alma mekanizmalarında etkin bir şekilde yer almaması, Türk iş dünyasının önümüzdeki yıllarda geliştirmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor. Türk iş dünyasının operasyonel süreçlerini sürdürülebilirlik yaklaşımına göre yapılandırma noktasında sorunlar yaşadığı görülüyor. İşçi ve çalışan eğitimleri, atık ve kaynak yönetimi gibi konular şirketlerin en düzenli veri topladığı alanları oluşturuyor. İnsan hakları ve ayrımcılık gibi konularda hiç veri toplanmıyor. Şirketler ekonomik ve sosyal konularda genellikle kısa vadeli hedefler belirliyor. Çevresel konularda ise bir hedef belirlemiyorlar. Kendilerine ek maliyet oluşturan veya yasal bir düzenleme sonucu uygulama zorunluluğu getiren konuların şirketlerin en önemli çevresel sorunları olduğu ortaya çıkıyor. İnşaat ve otomotiv sektörlerinin yukarıda belirtilen iki konu dışında, sera gazı ve diğer zararlı gaz salınımları konularına diğer sektörlere göre daha fazla önem verdikleri görülüyor. Ayrıca ankete katılan şirketlerin %21 ile %48 arasında değişen oranlardaki kısmının, sera gazı salınımı, su kaynaklarının kirlenmesi, atıklar gibi alanlarda ölçüm yapmadığı; en çok ölçümü yapılan alanın %61 ile enerji alanı olduğu belirtiliyor. Şirketlerin çok büyük bir kısmının sürdürülebilirlik raporu hazırlamadığı görülüyor. Her yıl rapor yayınladığını belirten şirketlerin çoğunluğunu üretim şirketleri oluşturuyor. Şirketlerin büyük kısmı İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer almayı düşünüyor. Şirketlerin böyle bir endekse girme kararlarında etkili olan faktörlerin ise maliyet ve rekabetçi avantaj olduğu görülüyor. U “Türkiye’nin Minikleri İyi Taraftar” KSS ları ama l u g y “Türkiye’nin Minikleri, İyi Taraftar” projesi çerçevesinde verilecek eğitimlerle 2012 yılında 1000 çocuğa ulaşmayı ve hayatlarına farklı bir renk katmayı amaçlayan Avea, sadece Türkiye için değil, dünya futbolu için de iyi taraftarlığın futbolun sürdürülebilirliği için çok önemli olduğu inancında. Dünyanın birçok yerinde tribünlerdeki istenmeyen davranışların; futbol kulüplerine, ekonomik ve manevi anlamda zarar verdiğini ve bu durumun ailelerin çocuklarını maça götürmekten ya da çocuklarının takım formalarını giymesinden kaçınmasına sebep olduğunu gören şirket, sektörün maddi anlamda sürdürülebilirliği için geleceğin büyüklerinin iyi taraflarlık anlamında örnek modellerle karşılaşmaları gerektiğini düşüncesiyle, yanına kamu kurumlarını ve sivil toplum kuruluşlarını da alarak, kısa vadede etkili çalışmalar yapmayı planladı ve ilk etkinlik olarak da Üsküdar Belediyesi’nin katkılarıyla Fenerbahçe - Eskişehir maçı 20 çocuk ve ebeveynleri ile birlikte izlendi. toplumun öncelikli ihtiyaçlarını baz alıyor Avea, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının temelini, topluma değer katan yenilikçi projeler uygulayarak, Türkiye’nin geleceğine yatırım yapacak sosyal fırsatlar yaratmak olarak ifade ediyor. Sosyal sorumluluk önceliklerini ve projelerini de bu doğrultuda; Türkiye’nin ve toplumun öncelikleri, ihtiyaçlarını göz önüne alarak belirliyor ve tasarlıyor. Türkiye’nin önceliklerini aynı zamanda kendi öncelikleri olarak gören Avea, şirketlerin kurumsal birer vatandaş olarak içinde yer aldıkları toplumun sosyal ihtiyaçlarına karşılık vermek durumunda olduğuna inanıyor. A vea projelerinin uygulanabilir, katılımcı bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir ve ölçülebilir somut sonuçlar üretebiliyor olması da şirket için en önemli kriterler arasında. Bir diğer önemli kriter ise şirketin üstlendiği projelerin fırsat eşitliği sunması. ‘‘Memleketim Anadolu İşim Teknoloji’’ “M emleketim Anadolu, İşim Teknoloji Projesi” ile mobil, çoklu ortam ve web tabanlı teknolojiler üzerinde yenilikçi fikirlere sahip genç girişimcileri desteklemeyi hedefleyen bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk projesi. Avea, geliştirdiği yenilikçi ve katma değer sağlayan projelerle iyi eğitim almış gençlerin, yetkinliklerini Anadolu’ya değer katacak şekilde kullanmalarına olanak tanıyacak bir “girişimcilik platformu” kurmayı amaçladı. Anadolu’ya kurulması planlanan Kuluçka Merkezi’nin, Van’daki deprem sonrası pozitif bir ayrımcılık yaparak Van’a kurma kararı alan şirket, çok yakın zamanda açmayı planlıyor ve hali hazırda 150’nin üzerinde başvuru almış durumda. İyi projeleri olan gençlere belirli miktarda alım garantisi de vererek kalkınmada dezavantajlı merkezlerde sürdürülebilir, kalıcı teknoloji girişimciliği oluşturmayı hedefleyen Avea, tersine bir beyin göçünü başlatmış olacak. 30 A The Best Business Awards 2011 kapsamında en iyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü, “Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları” vea, “Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları” projesi ile, The Best Business Awards 2011 kapsamında “En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü”nün sahibi oldu. Bu, Avea’nın Best Business Awards’dan 2011 yılı içerisinde aldığı ikinci ödül oldu. Avea, Türk futbolu ve futbolcusunun gelişmesi için 10 yıldır kesintisiz sponsorluk destek veriyor. Avea, dünyanın en büyük yıldızlarını kadrosunda barındıran, futbola her geçen gün yeni yetenekler kazandıran İspanyol futbol devi Barcelona’nın 2013 sezonu sonuna kadar Türkiye’deki resmi telekomünikasyon iş ortağı oldu. Bu projenin akabinde, Türkiye genelinde yaşayan parlak futbolcu adaylarını aramaya ve belirlemeye, gençlerin beden ve ruh sağlığına katkıda bulunurken geleceğin yıldız futbolcularının yetişmelerine destek olmaya yönelik “Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları” projesini de hayata geçirildi. Bu çalışmalar sırasında altyapının önemini gören Avea ekipleri, Türkiye’ye de kulüpler dışında neler yapılabilir konusundaki çalışmaları, Barselona işbirliğiyle farklı bir boyuta taşıdı. Proje, futbol özelinde gibi görünsede Avea bunu, Türkiye’nin farklı coğrafyalarından gelen gençleri sosyal ve kültürel anlamda kaynaştıran ve hedefleri olan yeteneklere dünyanın kapılarını açan bir proje olarak tanımlıyor. Avea, Mayıs ayında imzaladıkları protokolle birlikte FCB Avea Camp - “Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları” projesi kapsamında Türkiye Okul Sporları Federasyonu (TOSF) ve 4 büyük takımla protokol imzaladı. Proje kapsamında GSGM-MEB-TFF tarafından “Yıldız Erkekler Futbol Türkiye Birinciliği” adı altında ilköğretim çağındaki, A vea, “Türkiye’nin Minikleri, İyi Taraftar” projesi ile futbola erişim imkanı sınırlı minik taraftarların futbol karşılaşması izlemesine ve iyi taraftarlık kriterlerine erişimi mümkün kılmayı hedefledi ve Kasım 2011’de projeye start verdi. 13-14 yaşındaki çocuklar Antalya’da 26-30 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen Türkiye’nin en iyi 96 futbol okul takımının mücadele ettiği şampiyonada yarıştı. Bu şampiyonada kendi yaş gruplarının en iyisi olan 1000’den fazla futbolcu adayı arasında en iyi 24 genç seçildi. 24 genç İstanbul kampına geldi, bir haftalık eğitim ve elemelerin ardından en iyi 18 gencin Barselona yolculuğu başladı. Hakkari, Diyarbakır, Kırklareli, Bursa, Trabzon, İstanbul yurdun dört bir yanından, 18 genç ve hocalarla 09-13 Ağustos tarihinde Barcelona Nou Camp’ta eğitime gitti. Tam bir Türkiye karması olan 18 genç hayatlarında ilk kez yurtdışına çıkmanın evlerinden uzaklaşmanın heyecanı yaşadı. Ardından da dünyaca ünlü futbolcuların Messi’nin, Pigue’nın top koşturdukları sahada top koşturmanın heyacanını yaşadılar. Dünyanın en iyi takımının altyapı hocalarından eğitim aldılar, bu eğitim onlara futbolun nasıl bir takım oyunu olduğunu gösterdi. Eğitim dışındaki sosyal programlarla da farklı bir kültürü anlama va tanıma fırsatı buldular. “FEV - Özrümüzle Üretiyoruz” F iziksel Engelliler Vakfı ile birlikte “Özrümüzle Üretiyoruz Projesi”nin 2005 yılından bu yana ana sponsorluğunu yürüten Avea, engelli vatandaşların istihdamı, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama entegrasyonu konularında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler geliştirmek amacı ile bu işbirliğini başlattı. Bu proje ile İŞKUR’a başvuruda bulunan engellilere engel, eğitim ve vasıf durumlarına uygun iş ortamlarında istihdam olanağı sunulurken kendi kendilerine yeter ve ekonomik olarak bağımsız hale gelmeleri hedeflendi. Proje, Engelli-Özel Sektör-Sivil Toplum Örgütü üçgeninde tüm tarafları biraraya getirmesi bakımından önem taşıyor. İşveren ne istiyor ne talep ediyor, engelli olmayan diğer çalışanlarla engelli nasıl uyum sağlayacak, engelli nasıl bir ortamda çalışmak istiyor, engelli işi başvurusunu nasıl yapıyor gibi tüm süreçler bu projenin argümanlarını oluşturuyor. Proje kapsamında FEV, projeye dahil olan her engelliyi en uygun işyeri ile eşleştiriyor ve işe yerleştirme sonrası iş ortamlarına uyum eğitimlerini de sağlıyor. Hedeflenen bir diğer nokta da; işveren ve işyerlerine verim alabilecekleri, üretimlerine katkı sağlayabilecek ve diğer engelsiz işçilerle uyum içinde çalışabilecek engelli istihdam katkısı sağlamaktı. 6 yıldan bu yana İstanbul’da uygulanan proje kapsamında Türkiye İş Kurumu’na iş başvurusunda bulunmuş engellilerden 6904’unu işverenle bir araya getirildi. 2 bin 865 engellinin özel sektör kuruluşlarında istihdamı gerçekleştirildi. Kasım 2011’de 1078 engelli işverenle buluşturularak, 321’ine işveren tarafından iş teklifinde bulunuldu ve bunlardan 229’u sunulan teklifi kabul ederek istihdam edildi. 31 U TSKB’nin sürdürülebilir bankacılık alanındaki İlkleri KSS ları ama l u g y Türkiye’nin ilk karbon-nötr bankası Karbon Saydamlık Projesi’ne katılan 11 firmadan birisi ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikasına sahip olan ilk Türk bankası Yeşil enerji kullanıyoruz UNEP FI’a üye tek Türk bankası Birleşmiş Milletler “Global Compact”a üye ilk Türk Yatırım ve Kalkınma Bankası Üç kez “Yılın Sürdürülebilir Bankası” ödülünü kazandı Sürdürülebilirlik Raporu yayınlayan ilk Türk bankası çevre ve sürdürülebilirlik konusunda model oldu Türkiye’nin ilk özel sermayeli kalkınma ve yatırım bankası TSKB’de (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) hedef, sürdürülebilir bankacılık ve çevre konusundaki çalışmalarla model olmayı sürdürmek. S ürdürülebilirlik raporu yayınlayan ilk Türk bankası olduklarını ifade eden Banka temsilcileri, “Çevre ve sürdürülebilir bankacılık konularında Türkiye için bir model olarak, bu konulardaki yoğun çalışmalarımızı ve ilkleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve çevre alanındaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” ifadesini kullandı. Bankanın hedefleri, çalışmaları ve geleceğe bakışına ilişkin olarak, dergimize TSKB yetkililerince yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Sürdürülebilir bankacılık felsefemizin temelinde, çevre ve sürdürülebilirlik politikalarını iş süreçlerine başarıyla entegre eden ve doğrudan üst yönetim tarafından desteklenen bir yönetim anlayışı bulunmakta. Sürdürülebilirlik yaklaşımı, 2006 yılından itibaren gündemimizde geniş yer tutmaya başladı. Aynı yıl, Çevre Yönetim Ekibi kurduk ve bu alandaki yol haritamızı ve stratejimizi oluşturduk. Bir banka olarak karbon ayak izimizin boyutlarını belirledik. Çünkü karbon ayak izimizi azaltabilmek için öncelikle düzenli olarak ölçümlemeye başlamamız gerekiyordu.” "Proje degerlendirmede çevresel konuları da dikkate alıyoruz" “B ugün geldiğimiz noktada; Kredilendirme faaliyetinden dolayı oluşan çevresel ve sosyal riski ölçecek uluslararası duyarlılıkta bir risk modeli oluşturduk. 2006 yılından beri incelediğimiz her projeye bu modeli uyguluyoruz. Proje değerlendirme sırasında sadece finansal verilere değil çevresel konuları da en başta dikkate alıyoruz. Faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel etkileri enerji kullanımı, kâğıt tüketimi ve en önemlisi CO2 32 emisyonunu - 2006 yılından beri ölçüyor ve sistematik olarak azaltıyoruz. Azaltamadığımız karbondioksit emisyonlarımızı 2008 yılından beri GOLD Standart karbon kredisi ile siliyoruz. Enerji tüketimimizi sürekli azaltıyoruz. Tüm çalışanlarımıza iklim değişikliğinin önemi ve bu konuda günlük hayatta uygulayabileceğimiz basit çözümler konusunda eğitiyoruz, farkındalık düzeyini artırmaya çalışıyoruz.” Öne çıkan kredi enstrümanları “K redilendirme faaliyetlerimizde de iklim değişikliği ile mücadele eden kredi enstrümanları ön plana çıkmaktadır. Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası ve Alman Kalkınma Bankası gibi uluslarüstü finans kuruluşlarından sağladığımız yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, çevre ve KOBİ kredileri ile çevre ve enerji yatırımlarını destekliyoruz. TSKB’nin finanse ettiği yenilenebilir enerji projelerinin faaliyete geçmesi ile Türkiye’nin sera gazı salınımı 6 milyon ton diğer bir deyişle yüzde 1 azalacaktır. Bu konuda diğer büyük adım ise dünyada bu konuda kabul gören ve öne çıkan tüm inisiyatiflere üye olup, aynı bakış açısı ve duyarlılıkta olduğumuz bu kurumlarla ortak çalışmalar yapmak yönünde. UNEP FI, Carbon Disclosure Projesi, Water Dislosure Projesi, Global Compact ve Global Reparting Initiative üyeyiz. Bu inisiyatiflerin hepsine birden üye olan tek banka olmanın ayrıcalığını yaşıyoruz.” Sosyal Sorumluluk Projeleri “Ö te yandan, sosyal sorumluluk projeleri de TSKB’nin sürdürülebilir bankacılık felsefesinin yapıtaşlarından birisi. Sürdürülebilirlik önceliklerini; çevre ve sürdürülebilir bankacılık, kurumsal yönetim ve uyum ile sosyal sorumluluk ana eksenlerinde belirleyen ve uygulamaya koyan TSKB olarak; örnek ve öncü banka rolümüzü yeni çalışmalarla pekiştirmeyi, aynı zamanda iyileştirme sağlamayı öngördüğümüz alanlarda da hızlı bir ilerleme kaydetmeyi amaçlıyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimiz kapsamında, kurumsal yetkinliklerimizi ve iletişim ağlarımızı kullanarak, Türkiye’de bugüne kadar hayata geçirilmiş bulunan ve konusu “çevre” olan en kapsamlı sosyal sorumluluk projelerinden birine imza attık. 2007 yılından bu yana devam eden “Önceliğimiz Çevre” projemiz ile Türkiye’de çevre bilincini artırmaya yönelik platformlar oluşturmayı hedefleyen kapsamlı ve uzun soluklu bir sosyal sorumluluk projesi. ‘Önceliğimiz Çevre’ projesini çeşitli etkinlikler ve sponsorluklarla geliştirerek bu kapsamda çevresel platformlarda yoğun olarak yer alıyoruz. Önceliğimiz çevre projemiz kapsamında, çevre için hala yapabileceğimiz çok şey var düşüncesi ile hayata geçirdiğimiz web sitelerimiz aracılığıyla çevreye yönelik toplumsal duyarlılığı artırmaya çalışıyoruz. "Çevreye dair tüm sorular burada" T SKB çevreye dair tüm sorulara yanıt bulunabilmesi amacıyla, Türkiye’nin en kapsamlı çevre portalı www.cevreciyiz.com’u oluşturdu. Siteden, çevre ile ilgili fotoğraf sergileri izlenebiliyor ve çevreci başarı hikayelerine yer veriliyor. ‘Fark etmek için günde bir dakika yeter!’ sloganı ile yayın hayatına başlayan www.cevreciyiz.tv, bağımsız yönetmenlerin çevre temalı filmlerinden Sivil Toplum Kuruluşları’nın filmlerine kadar farklı alanlardaki prodüksiyonlarla yayın hayatına devam ediyor.” Sürdürülebilirlik raporunda ilk T SKB, “daha yaşanabilir bir dünyanın ancak çevre ve iklim değişikliği konusunda atılacak sorumlu adımlarla mümkün olduğu inancıyla 2009 yılında, bir ilke imza atarak Türk Bankacılık Sektöründe Sürdürülebilirlik Raporu yayınlayan ilk kurum oldu. Rapor, aynı zamanda dünya çapında kabul görmüş ve standart hale getirilmiş tek sürdürülebilirlik raporu çerçevesi olan GRI (Global Reporting Initiative - Küresel Raporlama Girişimi) onaylı ilk rapor olma özelliği ile ön plana çıkıyor. TSKB, Aralık 2011’de de Sürdürülebilirlik Raporu’nun ikincisini çıtayı bir kademe daha yükselterek yayınladı. Türkiye’nin ”Çevreci Bankası” olma misyonunu ile çıktığı yola 2008 yılında itibaren IFC ve Financial Times tarafından verilen ödüllerle “Sürdürülebilir Banka” olmaya devam ediyor. ETKİNLİKLER Skoll Vakfı Ödülleri Skoll Vakfı, her yıl sosyal girişimcilik için Skoll Ödüllerini dünyanın en önemli sorunlarına odaklanan sosyal girişimcileri seçerek veriyor. S koll Ödülü, kuruluşa üç yıllık süre içinde verilen maddi bir destek ve her bahar Skoll Dünya Forumunda sosyal girişimciye verilen maddi olmayan bir ödülü içeriyor. 2013 Skoll Ödülleri için, 1 Mart 2012 tarihine kadar başvuru yapılabiliyor. 2013 Skoll Ödülleri seçim süreci zaman çizelgesi Başvurunun durumuyla ilgili bilgilendirilme: Temmuz 2012 Seçilen kuruluşlardan finalistin belirlenmesi: Temmuz - Ekim 2012 Skoll Ödülü kazananların açıklanması: Kasım 2012 Ödül alanların Skoll Dünya Forumunda kutlanması: Mart 2013 33 KSS ri e leşil y ö S Tesco Kipa Kurumsal İlişkiler Direktörü Ellen Gladders Şirketinizin KSS vizyonundan bahseder misiniz? Tesco Kipa olarak kurulduğumuz ilk günden bu yana topluma karşı sorumluluklarımızın farkındayız. Yalnızca Türkiye’de değil, bulunduğumuz tüm ülkelerde ulusal ve yerel ağlarla birlikte çalışmaya özen gösteriyor; sivil toplum ile yakın ilişkiler kuruyoruz. Çevre, eğitim ve toplum konularına özellikle eğiliyoruz. Bunlar arasında, müşterilerimize daha çevre dostu ürünler kadar, çevre dostu alışkanlıklar sunan “Çevre Dostu Yaşam” programımız ya da okulların fiş toplayarak bilgisayardan temizlik ürünlerine acil ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olan “Kipa ile Okullara Destek” projelerimiz var. Tesco’nun “Birlikte fark yaratabiliriz” felsefesi içinde, Türk Kızılayı ile uzun soluklu bir işbirliği yaptık ve bir madalya ile ödüllendirildik. Ayrıca, Türkiye genelinde 7.000 saat gönüllü çalışma yapacak Kipa çalışanlarından oluşan Kipa Toplum Elçileri ve Aile Kulüpleri aracılığıyla müşteri ve çalışanlarımızla birlikte küçük de olsa fark yaratmayı hedefleyen pek çok adım atıyoruz. Projelerinizi kurgularken öncelikleriniz neler oluyor? Çevre ve eğitim konularına önem veriyoruz ve içinde bulunduğumuz toplumdan gelen ihtiyaçları da dikkatle dinliyoruz. Ancak, karşımıza çıkan pek çok proje arasında seçim yaparken en önem verdiğimiz kriterlerden biri, sürdürülebilirlik. Bir projeyi “başarılı” olarak tanımlayabilmek ancak ve ancak zamana dayanıklı olması ve hedeflediği sorunla ilgili olarak sürdürülebilir bir fark yaratmasına bağlı. Projelerimizi oluştururken müşterilerimizi ve çalışanlarımızı dinleyerek karar vermemiz sürdürülebilirlik konusunda önümüzü açıyor. Örneğin, küresel ısınmayla mücadeleye yönelik çalışmalarımızı planlarken Kipa müşteri araştırmalarından da faydalandık. Bu araştırmalarda müşterilerimizin de, aynı bizim gibi kendilerini iklim değişikliği konusunda sorumlu hissettiklerini ancak bu konuda neler yapabileceklerine ilişkin bilgilenme ihtiyacı içinde olduklarını gördük. İşte bu araştırma sonucundan hareketle küresel ısınma karşıtı çalışmalarımızı belirledik. Örneğin, Van depreminde, sadece Tesco Kipa olarak 25,000 pound nakti yardım ve depremzedelere kışlık kıyafet yollamakla kalmadık; mağazalarımızda kurulan Kızılay standları vasıtasıyla müşterilerimizin de gerekli malzemeyi alarak bölgeye göndermelerini ya da nakti yardımda bulunmalarını sağladık. Tesco 2011’de neler yaptı? En başta söylediğim gibi, 2011 yılında da küresel ısınma karşıtı projelerin yanı sıra, müşterilerimizden ve çalışanlarımızdan gelen sosyal sorumluluk ve hayırseverlik taleplerini karşılamayı hedefleyen çalışmalarımız sürdü. 2006’da Tesco Kipa olarak mağazalarımız ve dağıtım merkezlerimizde metrekareye düşen karbon salınımını 2020 yılında %50 azaltma sözü vermiş, 2050 yılına kadar sıfır karbon salgılayan bir firma olmayı hedeflediğimizi açıklamıştık. Bu sözümüz doğrultusunda; 24 adet çevre dostu mağazamızı hizmete soktuk. Kuşadası, Mersin, Marmaris, Salihli, Derince, Yalova, Edirne, Çorlu, Lüleburgaz, Kırklareli, Keşan, Silivri, Balıkesir, Ayvalık, Turgutlu, Polatlı, Torbalı, Muğla, Fethiye, Çerkeköy, Edremit, Adapazarı, Isparta ve Çiğli’deki mağazalarımızda doğal enerji kaynaklarının kullanımına ağırlık veriyoruz. Marmaris ve Kuşadası mağazalarımızda her biri 30 kw kapasiteye sahip olan güneş (fotovoltaik) enerjisi panellerini ve birçok mağazamızda elektrik enerjisinden tasarruf etmemizi sağlayan gün ışığı sistemlerini kullanıma soktuk. Bu sistemlerimizi yeni açacağımız mağazalarda da kullanmaya devam edeceğiz. Çiğli mağazamızda elektrik ihtiyacımızın %80’ini doğalgazdan karşılıyoruz. Ayrıca, bu tesis ile elde ettiğimiz ısıyı yazın soğutma ve kışın ısıtma amaçlı da kullanıyoruz. Tüm mağazalarımızdaki muslukları su kullanımını azaltmak için fotoselli musluklarla yeniledik. Sadece bizim “çevre dostu” olmamızın ötesinde, müşterilerimizin de çevre dostu bir yaşam sürmelerine katkıda bulunmak istiyoruz. Bu çerçevede, Çevre Dostu Yaşam projemizle, mağazalarımızda çevre dostu ürünlere özenle yer veriyor; Çevre Dostu Yaşam websitemiz aracılığıyla da müşterilerimizin günlük hayatlarında ufak alışkanlıklarla çevreye katkıda bulunmalarına yol gösteriyoruz. “Kipa ile Okullara Destek” kampanyası ile, İzmir ve Derince’deki okullarda büyük bir fark yaratacağımıza inanıyoruz. Daha önce Amerika’da da başarıyla uygulanan bu projemizle, kaydolan 150 okul, Kipa mağazalarında toplanan fişler sayesinde, temizlik malzemesinden bilgisayara, demirbaş eşyadan okul üniformalarına pek çok acil ihtiyacını karşılayacak. Yarının İzleri Çocuklarımıza Temiz Bir Dünya “Yarının İzleri” geleceğimize bırakmayı hedeflediğimiz temiz bir dünya için attığımız güçlü bir adım. TOÇEV, Kipa, Unilever ve M.E.B’in işbirliğiyle hayata geçirilen Yarının İzleri projesinde hedef ilkokul 2. ve 3. sınıftaki çocuklarda Küresel ısınma konusunda bilinç yaratmaktır. 2009’dan bugüne değin, 19 ilden 36.656 çocuğa küresel ısınma konusunda eğlenceli bir şekilde eğitim verdik. B u projede en önem verdiğimiz aracımız, interaktif tiyatro oyunumuz. Bu oyunun çocukları da işin içine katarak sergilenmesi, onlara verdiğimiz bilgi ve mesajların akılda kalıcılığını artırıyor. Çocukların olduğu kadar yetişkinlerin de oldukça ilgisini çeken oyunumuzun yöntmenliğini usta tiyatrocu, TOÇEV Yönetim Kurulu Üyesi ve TOÇEV Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Yönetmeni Hakan Bilgin üstleniyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sergilediğimiz oyunumuzun adı “Dünya Kurtarıcıları”. Oyun ilerleyen dakikalarda öyle eğlenceli bir hal alıyor ki; çocukların yüzündeki heyecan ve mutluluk görülmeye değer oluyor. Bu denli önemli ve hassas bir konuda farkında olmadan, hiç sıkılmadan çok önemli şeyler öğreniyorlar. Aslında amacımız her geçen gün ilerleyen teknolojinin dezavantajlarının en aza indirmek. Bunun için de en doğru yol “ağaç yaşken eğilir” sözünden yola çıkarak çocuklarımıza en doğru eğitimleri vermek. Projelerin sonuçları neler oldu? 2020 yılına kadar karbon emisyonunu %50 düşürmek olan hedefimizin ilk beş yıllık sürecinde yarısından fazlasını tamamladık. Mart 2011 itibariyle sıfır karbon şirket olma hedefimizin ise %26’sına ulaştık. Bu başarının doğaya 334.204 ağaç dikmek ile eşdeğer olduğunu bilmek tüm Tesco Kipa çalışanlarının motivasyonunu artırıyor. KSS çalışmalarının şirkete etkisi ne şekilde oldu? Karbon emisyonunu azalttığımız projelerimiz sayesinde mağazalarımızdaki enerji sarfiyatını azaltmakla kalmadık, gezegenimize karşı da önemli bir sorumluluğumuzu yerine getirme yönünde adım attık. Ayrıca, kurumsal sorumluluk projeleri aracılığıyla bir araya gelen ve küçük de olsa ‘birlikte fark yaratma’yı deneyimleyen Tesco Kipa çalışanlarının ekip çalışması yapmanın keyfini yaşadıklarını gözlemliyoruz. Müşterilerimizden de çok olumlu tepkiler alıyoruz. Faaliyet gösterdiğiniz sektörün KSS’ye ilgisi hakkında neler söylersiniz? Hepimizin çok iyi bildiği gibi perakende son derece dinamik ve teknolojiye en çabuk ayak uyduran sektörlerden biri. Artık hemen her perakende zinciri en taze, en iyi ve en fiyat avantajlı ürünü müşterisine sunmak için çok çalışıyor. Bu rekabet ortamında fark yaratmak için çok daha farklı şeylerle öne çıkmak gerekiyor. Günümüzde artık müşterilerimiz de sorumlu firmaları tercih ediyorlar. Kurumsal sosyal sorumluluk alanında perakende sektörümüzü bu alanda da son derece dinamik ve öncü buluyoruz. Bir doğal afet olan ve hepimizi büyük üzüntüye boğan Van depreminde sektörümüz çok hızlı ve yapıcı davrandı. Tesco KSS’de nasıl ilerlemeyi planlıyor? 2050 yılında sıfır karbon emisyonuna sahip bir şirket olma hedefimiz doğrultusunda çalışmayı sürdüreceğiz. Buna ek olarak, müşterilerimizi ve çalışanlarımızı dinlemeye, onların bizden istedikleri doğrultuda bulunduğumuz her yere katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Kipa’nın “her küçük şey değer katar” felsefesine inanıyor ve tüm operasyonlarımıza uyguluyoruz. Her durumda gerek müşterilerimizle gerekse çalışanlarımızla birlikte fark yaratmak için çok çalışıyoruz. Bu felsefe doğrultusunda tüm çalışmalarımızı geliştirerek sürdürmek istiyoruz. ETKİNLİKLER The European Diversity & Inclusion Congress 1 - 2 Mart 2012 Viyana, Avusturya Guardian Sustainable Business Awards 2 Mart 2012 Londra, İngiltere Organizasyon The Guardian Partnering for Global Impact 9 - 10 Mart 2012 Lugano, İsviçre Organizasyon EBD Group Business in the Community’s Responsible Business Convention 2012 14 - 15 Mart 2012 Londra, İngiltere - Business Design Centre Organizasyon BITC How to Manage Social and Environmental Risk for Oil, Gas and Mining 21 - 22 Mart 2012 Londra, İngiltere Organizasyon Ethical Corporation Investing in a Sustainable Future 29 Mart 2012 New York, ABD - Hudson Theatre Organizasyon Financial Times 36 Uyg KSS ulam alar ı şında a b iş ı r a l ız k n ’i l e k n He Türk Henkel “Henkel’in Kızları İşbaşında” projesi ile üç yıldır kızlara kendi geleceklerini kurma şansı sundu. T ürk Henkel, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte 2009 yılından bu yana “Henkel’in Kızları İşbaşında” isimli sosyal sorumluluk projesini yürütüyor. Projede, geleceğini kendi elleri ile kurmak isteyen kız öğrencilere destek sağlanıyor, ilkokuldan sonra öğrenimine devam edememiş kız öğrencilere eğitim bursu ve mentorluk desteği veriliyor. Henkel çalışanları, genç kızların “mentorluğunu” üstlenip iletişim halinde kalarak gençlere manevi destek veriyor ve gönüllü koçluklarını üstleniyor. Burs verilen öğrenciler meslek liselerinin saç bakımı ve güzellik hizmetleri bölümlerinde okuyorlar. Henkel’in Kızları İşbaşında projesi, kuruluşun faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde ve Türkiye’de yürüttüğü “Henkel Smile” programı çerçevesinde hayata geçiriliyor. Henkel Smile Henkel’in, uluslararası kurumsal vatandaşlık kimliğiyle gerçekleştirdiği sosyal taahhütlerinin bir araya getirildiği bir program. Henkel program çerçevesinde çalışanlarının ve emeklilerinin dahil olduğu sosyal sorumluluk projelerine finansal yardım, ürün yardımı ve çalışanlarının projelerine gerekli zamanı ayırabilmesi için ücretli izin vererek destek oluyor. Henkel’in Kızları İşbaşında projesinin üçüncü yılında destek sağlanan 60 kız öğrenci bu yıl eğitimlerini tamamlayarak okullarından mezun olacaklar. Türk Henkel, kız öğrencilere, önlerinde parlak bir gelecek kurmak için ihtiyaç duydukları desteği hem maddi, hem manevi olarak sunmaya devam ediyor. U KSS ları ama l u g y Mak ale Yalıtımla, cari açıgın 7 milyar dolarlık kısmı kapatılabilir Fotoğrafçı Bennu Gerede ve Blue’Safe Mavi Kale ortaklığında hazırlanan “Yalıtımın Mavi Yüzü” projesi tanıtıldı. Projede Bennu Gerede tarafından çekilen ve yalıtım ürünlerine basılan fotoğrafların tamamı ilk kez sergilenirken şirket yöneticileri yalıtım sektörü hakkında çarpıcı bilgiler verdi. Y apı sektörüne, Mardav, Kalekim ve Dow Chemical tarafından kazandırılan Blue’ Safe Mavi Kale, ısı yalıtımı ile sağlanacak enerji tasarrufuna dikkat çekmek ve yalıtım yaptırılma oranlarını yükselterek hem çevreye hem ekonomiye katkı sağlanabileceğine işaret etmek için ‘Yalıtımın Mavi Yüzü’ projesini hayata geçirdi. Projenin tanıtımında, Türkiye’de toplamda kullanılan enerjinin üçte birinin yapılarda kullanıldığı düşünüldüğünde en büyük tasarruf kalemlerinden birinin yalıtım olduğuna dikkat çekildi. Kalekim Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Altuğ Akbaş, binaların artık yeşil binalara, hatta pasif evlere dönüştürülmesi gerektiğini, elde edilecek tasarruf ile cari açığın kapanabileceğini, nükleer santral yapılma gerekliliğinin ortadan kalkacağını söyledi. Akbaş, ayrıca, ısı yalıtım ile elde edilecek yüzde 50 tasarrufunun, ülke ekonomisine bu şekilde yansırken, hane ekonomisine doğalgaz ve elektrik faturalarının yüzde 50 azalması şeklinde yansıyacağını, bunun da yalıtım için harcanan masrafın 3 yıl içinde amorti edilip, sonrasında ömür boyu kar edileceği anlamına geldiğini belirtti. Mardav Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Alper Doğruer ise, “Yalıtım ile her yıl 6.75 milyar dolar enerji tasarrufu yapılarak cari işlemler açığının kapatılmasına büyük katkı sağlanabilir. 2010 yılı rakamlarına göre dış ticaret açığımız 71.6 milyar dolar. Enerji ihtiyacımızın yüzde 75’ini de 34 milyar dolar vererek ithal ediyoruz. Bu rakamın 6.75 milyar dolarlık kısmını yalıtımla tasarruf etmek mümkün” dedi. Türkiye’nin dışa bağımlılıktan kurtulup enerjiyi ithal eden değil, ihraç eden bir ülkeye dönüşmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Doğruer, tüketicilerin mevcut binalara daha kolay yalıtım yaptırılabilmesi için yalıtım ürünlerindeki KDV oranının azaltılması ve devlet destekli, düşük faizli kredilerin sağlanması gerektiğinin de altını çizdi. Bennu Gerede: ‘‘Yalıtım hayatımızın her yerinde’’ P rojede yer alan fotoğrafçı Bennu Gerede, vizörün arkasındaki kişi olarak yalıtımı anlattı ve yalıtım malzemelerini kullanarak birçok farklı senaryoda fotoğraflar çekti. Kendisine proje teklif edildiğinde çok heyecanlandığını belirten Bennu Gerede, enerji tasarrufu konusunda bilinçli davranmaya çalıştığını ve çocuklarına da bunu aşıladığını belirtti. Oluşturduğu fotoğraf konseptleri için; “Çekerken yalıtım malzemeleri kullandım ve yalıtımın hayatın her yerinde olduğunu düşünerek tüm bu senaryoları hazırladım. Hepsi hayatın bir anını ve bir şekilde yalıtımı anlatıyor. Yalıtım, yağmurun altında birini yağmurdan koruyan şemsiye de olabilir, güneşlenirken uzandığımız şezlong da… Amacımız dikkat çekmekti. Umarım başarırız” dedi. Mum ışıgı ile ısınabilen Pasif Ev A vrupa Birliği ülkelerinin artık yüzde 95’lere varan oranda düşük enerji ile sıfır emisyon salınımını yakalayan “Pasif Ev”lere geçtiğini belirten yöneticiler, dünyada hızla gelişen bu trende yetişebilmek için ilk adımı attıklarını ve ilk örneğini de İzmir’de inşa ettiklerini belirtti. 180 m²’lik bu evde, evin yapı maliyetinin yüzde 5’i kadarı ile ısı yalıtımı yapıldı. Bu şekilde evdeki tasarruf oranı yüzde 90’lara kadar yükseldi. Alper Doğruer, bu evin bir mum ışığı enerjisi ile ısınabildiğinin altını çizdi. Dr. Yılmaz Argüden Kurumsal Vatandaşlık ve Küresel İlkeler Sözleşmesi Dünya tarihinde ilk kez, dünya nüfusunun çoğunluğu demokrasi ile yönetilen ülkelerde ve pazar ekonomisine dayalı ekonomik bir sistem içinde yaşıyor. Ekonomik, teknolojik ve politik gelişmeler dünyada herkesin birbirine olan ile bağımlılığını artırıyor. Refah düzeyinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınması için bireylere olduğu kadar kurumlara da önemli sorumluluklar düşüyor. Küresel piyasalarda faaliyet gösteren şirketlerden kurumsal vatandaşlığın haklarıyla birlikte küresel sorumlulukları da olduğunu anlamaları bekleniyor. İş dünyasında önemli kaynaklara hükmeden yöneticilerde de “devlet adamlığı” nitelikleri aranıyor. E " lbette, şirketlerden en öncelikli olarak beklenenler, kaliteli ürün üretmeleri, kâr elde etmeleri ve kanunlara uymaları. Ancak, küreselleşme ile şirketlerin boyutları ve etki alanları genişledikçe, toplumun şirketlerden beklentileri de çeşitleniyor ve artıyor. Kendilerine sadece kar etme sorumluluğu değil, aynı zamanda kamu sektörü, diğer özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde refah artışının yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir kılınması konusunda duyarlı yaklaşımlar geliştirme sorumluluğu da yükleniyor. İkinci önemli boyut çalışanlarla ilişki konusu oluyor. Bu ilişkide kaıtılımcı bir anlayışın sergilenmesi, performans ölçütü haricinde herhangi bir nedenle ayırımcılık yapılmaması, farklılıkların zenginlik olarak algılanması ve bu anlayışın taşeron olarak çalışanlara da uygulanması önem taşıyor. Ayrıca, insan kaynakları sistemlerinin kişisel gelişimi desteklemesi, çalışma ortamının güvenli ve sağlıklı olması, çalışanların şirketten ayrılmaları veya emekli olmaları durumunda tutarlı bir politika uygulanması da önem taşıyor. “Kurumsal vatandaşlık” kavramını yaşayan şirketler arasında yer almak gerekiyor. Şirketlerden ne bekleniyor? T iş süreçlerinin çevre etkilerinin incelenerek raporlanması ve bu konudaki incelemenin üretilen ürünlerin sadece şirketten çıkışına kadar olan süreyi değil, aynı zamanda ürün yaşamı boyunca ortaya çıkabilecek çevresel etkileri de içermesi önem taşıyor. oplumun şirketlerden beklentileri farklı boyutlarda ele alınıyor. Birincil olarak küresel ısınma konusundaki duyarlılıklar arttıkça şirketlerin çevre sorumlulukları konusundaki beklentiler de artıyor. Bu konudaki yönetim anlayışının çevreyi gelecek nesillerden ödünç aldığımız şeklinde belirlenmesi, bu konuda çalışanların eğitilmesi, Üçüncü boyut, şirketin yönetişim sistemini ve değerlerini içeriyor. Kurumun, özellikle halka açık şirketler için zorunluluk haline gelmekte olan, kurumsal yönetim ilkelerine uyumu, etik ilkelere uyum konusundaki kararlılığı ve bu anlayışın kurum kültürünün bir parçası olarak yaşatılması önem taşıyor. Bu amaçla düzenli olarak öz değerlendirme yapılıyor olması önemli bir gösterge sayılıyor. Benzer şekilde, bu anlayışın paydaş ilişkilerine ve rakiplerle ilişkilere yansıtılması ve sosyal konulardaki girişimler için sağlanan girdilerin ve bunun sonucunda elde edilen çıktıların kamuoyuna açıklanması da önem verilen gösterge oluyor. Dördüncü boyut tedarikçileri içeriyor. Tedarikçi seçimi kriterleri içerisinde bu yönetim anlayışına sahip olunması ve özellikle çocuk veya esir çalıştırılması gibi politikaların özenle takip edilmesi önem taşıyor. Tedarikçilerin gelişimi 39 Etkin bir “kurumsal vatandaşlık” bilincine sahip şirketlerin en üst düzey yönetiminin bu konuda liderlik göstermesi, kendisi için bu kavramı ve sosyal paydaşlarını net olarak tanımlaması, bu konudaki faaliyetlerini sonuç odaklı olarak yürütmesi ve yapılanlar hakkında şeffafça hesap vermesi bekleniyor. Şirket liderlerinden, bu kavramın şirket için niçin faydalı olduğunu ve şirketin bu konudaki faaliyetlerini genel kurullarda, yatırımcılarla görüşmelerde, yıllık raporlarda, kurum içi ve dışı çeşitli platformlarda dile getirmeleri bekleniyor. Ayrıca, zamanlarının bir kısmını, dünyanın daha iyi yaşanılır bir yer haline gelmesi için, sivil toplum örgütlerinde ve çeşitli platformlarda gönüllü katkılar yaparak kullanmaları bekleniyor. Kurumsal vatandaşlık kavramı ve sosyal paydaşlar her şirket için daha detaylı olarak tanımlanmalıdır. Bir ilaç firmasının toplum için yapabilecekleri ile bir çimento veya petrol şirketinin yapabilecekleri arasında çok farklar var. Dolayısıyla hedef kitlelerin ve atılabilecek adımların net olarak tanımlanması çalışmaların başarı derecesini takip edebilmek açısından önem taşımaktadır. konusunda duyarlı olunması da önemli kriterler arasında yer alıyor. Beşinci boyut müşterilerle ilişkileri içeriyor. Şirketin ürün ve hizmetlerinin müşteriler için oluşturabileceği her türlü risk konusunda müşterilerin bilgilendirilmesi ve bu riskleri en aza indirecek yaklaşımların benimsenmesi önem taşıyor. Müşterilerin yanlış veya eksik bilgi sunularak aldatılmaması vazgeçilmezi bir kriter olarak belirleniyor. Şirketlerin müşteri bilgilerinin gizliliğini korumaları ve amaç dışında kullanımlarının engellenmesi bekleniyor. Altıncı boyut toplumla ilişkileri içeriyor. Bu boyutta şirketin yakın çevresine yapmış olduğu etkilerin analizinin yapılması ve yöredeki çeşitli kurumlarla ilişkilerde seffaflığın ve karşılıklı yarar anlayışının temel alınması önem taşıyor. Bunun yanısıra, şirketin çevrenin gelişimine yaptığı maddi ve manevi katkıların da ölçülmesi ve değerlendirilmesi önemli bir gösterge olarak kabul ediliyor. finans kaynaklarına erişimlerinin kısıtlanması veya kendilerine karşı siyasi baskı uygulanmasına kadar varan yaptırımlarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu nedenle, şirket yönetimleri sadece ürün geliştirme, üretimi ve pazarlaması gibi konularla değil, aynı zamanda bu toplumsal beklentileri de kapsayacak konularla yakından ilgilenmek durumunda kalıyorlar. Uluslararası camianın saygın bir üyesi olabilmek için bu beklentileri karşılayan, “kurumsal vatandaşlık” kavramını yaşayan şirketler arasında yer almak gerekiyor. Kurumsal vatandaşlık üç ana tema ile tanımlanıyor; • Her şeyden önce şirketlerin ticari faaliyetlerini yürütürken kanuna, ahlak standartlarına, insan haklarına tam anlamıyla uyumlu davranmaları ve faaliyetlerinin dünyanın her yerinde çevreye verebileceği zararı en aza indirgemek durumunda olduklarını kabul etmeleri ve buna uygun davranmaları. Yedinci boyut, devlet kuruluşlarıyla ilişkileri içeriyor. Bu anlamda rüşvetin önlenmesi, politik partilere yapılan bağışlar için sınırların belirlenmesi ve bu konudaki bilgilerin şeffafça paylaşılması da önem taşıyor. • Şirket faaliyetlerinin sadece şirketin içini değil, aynı zamanda piyasayı, tedarik piyasalarını, içinde yaşanılan yöreyi, sivil toplum örgütlerini ve kamu sektörünü de etkilediğinin ve tüm bu sosyal paydaşlar ile işbirliği içinde çalışma gereğinin bilincinde olmaları. Bu konulardaki beklentileri karşılamayan şirketler ürünlerinin boykot edilmesi, kendilerine karşı kampanyaların geliştirilmesi, nitelikli elemanlara ve • Bu sorumluluğun en başta şirket Yönetim Kurulları, Yönetim Kurulu Başkanları ve Genel Müdürlerinin olduğunun kabul edilmesi. " yapılması ve performansın açıkça paylaşılması şirketlerin toplumsal saygınlığını artırıyor. Bu nedenle, özellikle dış iletişimde kullanılacak kriterler ve hedefler konusunda başta mütevazi ve gerçekçi bir yaklaşım sergilenmesi, ancak zaman içinde daha zorlayıcı hedeflere yönelinmesi toplumsal güvenin artmasına yardımcı oluyor. Dikkat edilmesi gerek bir konu da, duyurulan hedeflere ulaşmada güçlükler yaşandığı durumlarda bile şeffaflıktan ödün verilmemesi oluyor. Kurumsal vatandaşlık konusunu ciddiye alan şirketler önemli kazanımlar sağlıyorlar. Yapılan çalışmalar sunucunda belirlenen faydalar şu şekilde sıralanabilir: • Bu şirketlerin marka değerleri ve dolayısıyla piyasa değerleri artıyor • Daha nitelikli personeli cezbetme, motive etme ve tutma imkanı doğuyor • Kurumsal öğrenme ve yaratıcılık potansiyeli artıyor • Özellikle bu konularda hassas yatırımcılara ulaşma imkanı oluştuğundan, gerek hisse değerleri artıyor, gerekse borçlanma maliyetleri düşüyor • Yeni pazarlara girmekte ve müşteri sadakati sağlamada önemli avantajlar elde ediliyor • Verimlilik ve kalite artışları yaşanıyor • Risk yönetimi daha etkin hale geliyor • Kamuoyunun ve kural koyucuların şirketin görüşlerine önem vermesi sağlanıyor Şirketlerin, saygın birer yurttaş olabilmeleri için, faaliyetleri hakkında şeffaflıkla hesap verme alışkanlığını kazanmaları gerekiyor. Şirketler sadece işlerini değil, toplumsal sorumluluklarını da ciddi bir planlama ve uygulama ile gerçekleştirmeli. ‘‘Ölçülmeyen performans iyileştirilemez” ilkesi doğrultusunda, toplumsal sorumlulular ile ilgili performans kriterleri de tespit edilmeli ve düzenli olarak izlenmelidir. Gönüllü kuruluşlarla yapılan işbirliklerinin başarılı olabilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı konular var. Öncelikle işbirliğinin hangi toplumsal soruna, nasıl bir katkı için gerçekleştirildiği konusunda kurumlar arasında fikir birliğinin sağlanması gerekir. Sonrasında hedefler ve bu hedefe ulaşma yolunda nasıl bir ölçümleme yapılacağı konusu da planlanmalı ve işbirliği ile ilgili iletişim planlaması yapılarak hedef kitlenin her iki kurumun ilgilileri ve işbirliği içinde olduğu tüm kesimler olduğu unutulmamalıdır. Son olarak, işbirliğinin topluma katkıdaki etkinliğinin takip edilmesi ve sürekli iyileştirme çalışmalarına açık olması sağlanmalıdır. Hedeflenen sonuçlara ulaşabilmek için yaratıcı çözümlere fırsat tanınmalı ve bu konuda öncü faaliyetlerde bulunan geleceğin liderlerinin yetiştirilmesi ve teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Şirketlerin, saygın birer yurttaş olabilmeleri için, faaliyetleri hakkında şeffaflıkla hesap verme alışkanlığını kazanmaları gerekiyor. Bunun için öncelikle, hangi faaliyetlerin nasıl ölçümleneceği konusunda karar verme gereği var. Daha sonra düzenli olarak bu ölçümlerin Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) K üresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından ilk olarak 31 Ocak 1999 tarihinde Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşma sırasında önerilmiş ve 26 Temmuz 2000 tarihinde Birleşmiş Milletler merkezinde başlatılmıştır. Bu sözleşme yasal yaptırımı olmayan gönüllü bir uygulamadır. İmzalayan kurumları küresel ekonominin dengeli konularda belli ilkelere uymaya tüm dünya halkları için yatırımlar yapmaya, özetle kurumsal vatandaşlık sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyor. BM Global Compact’e imza atan kurumlar, “insan haklarına saygılı olmayı, insan hakları ihlallerine karışmamayı, örgütlenme ve toplu sözleşme hakkına saygı göstermeyi, insanları zorla çalıştırmaktan kaçınmayı, çocuk işçiliğini yasaklamayı, işte ayrımcılığı ortadan kaldırmayı, çevresel sorunlarla ilgilenmeyi, bu kapsamda sorumluluk almayı, çevreyle uyumlu teknolojiler geliştirmeyi ve yolsuzluğu yasaklamayı” taahhüt ediyorlar. 41 BM Global Compact İlkeleri İnsan Hakları İlke 1: Etki alanları içinde evrensel insan haklarının korunmasına destek ve saygı gösterilmesi İlke 2: Kendi kuruluşlarının insan hakları ihlaline karışmamış olmalarının sağlanması Çalışma İlke 3: Örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme haklarının etkin bir şekilde tanınması İlke 4: Her türlü zorlayıcı ve baskı altında çalıştırmanın engellenmesi İlke 5: Çocuk isçiliğinin etkin bir şekilde önüne geçilmesi İlke 6: İşe alma ve çalışma süreçlerinde ayrımcılığın önlenmesi Çevre İlke 7: Çevre ile ilgili konularda, zarar oluşmadan önleyici yaklaşımın desteklenmesi İlke 8: Daha etkin bir çevre sorumluluğunun yaygınlaştırılması için girişimde bulunulması İlke 9: Çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlastırılmasının özendirilmesi Şeffaflık ve etik değerler İlke 10: Rüşvetin ve kara para ile ilişkilerin önlenmesi G lobal Compact’i imzalamanın tek zorunluluğu var: Her sene kurumun bu ilkeler çerçevesinde yaptıklarını kamuoyuna açık bir rapor ile duyurması. Bu gerekliliği yerine getirmeyenler için ise tek bir yaptırım var: listeden çıkarılmak. Çok basit gözüken ve etkinliği düşük gözüken bir yaklaşım olmasına rağmen, bu yaklaşım aslında imzalayan şirketlerin bu ilkeler çerçevesindeki faaliyetlerini disiplin altına almalarına, ölçmelerine, her sene kendilerini geliştirecek yeni hedefler belirlemelerine ve kamuoyunun önüne sunmaları nedeniyle aykırı olabilecek davranışlardan daha büyük bir dikkatle kaçınmalarına neden oluyor. Bu nedenle, Global Compact dünyadaki en yaygın gönüllü sorumluluk projesi haline geliyor. Bugüne kadar dünyada 10.000’e yakın şirket ve sivil toplum kuruluşu insan hakları, çalışan hakları, çevre ve yolsuzluk gibi konular çerçevesinde Küresel İlkeler Sözleşmesini imzaladı. Türkiye’de de ivme kazanan girişim 200’ü aşkın kurumun Global Compact’e imza koymasıyla Türkiye’yi Global Compact Ağını dünyadaki en yaygın 10 ağdan birisi haline getirdi. zamanda dünyaya da örnek olarak önderlik yapıyor. Türkiye’den Yenilikçi Bir Yaklaşım: Sektörel Yayılım Stratejisi G lobal Compact, tüm dünyada bugüne kadar genel tanıtım ve çağrılarla gönüllü üye ediniyordu. Yenilikçi sektörel bazlı yayılım stratejisi Global Compact’in 42 benimsenmesi konusunda önemli bir ivme ve avantajlar sağlıyor. Odaklanma çalışmalarının sektörel bazda yapılmasıyla; • Global Compact’in 10 ilkesinin sektör genelinde gündeme getirilmesi, sorun ve çözümlerin tartışılması ve uygulamaya geçilmesi • Sektör öncülerinin Global Compact’i imzalayarak örnek olması • Sektör genelinde Global Compact doğrultusunda hareketin tetiklenmesi • İyi örneklerden cesaretle sektörde tüm Global Compact ilkleri yönünde gelişim sağlanması • Ortak sorun ve çözümlerin ortaya konması ile sektör dernek/sendika gibi kuruluşların çözüm ve gelişime destek vererek sinerji yaratılması • Sektör bazında alınması gereken karar, kural ve standartların tetiklenmesinde katalizör olunması amaçlanıyor. Bu kapsamda ilk önce çalışan sayısı, ihracat potansiyeli, Türkiye’nin rekabet gücüne etkileri gibi kriterleri baz alarak ilaç sanayi, otomotiv sanayi ve tekstil sektöründe bu yaklaşımın uygulanması kararlaştırıldı. Örneğin, ilaç sektöründe ilk on senede tüm dünyada 84 şirket Global Compact’i imzalamışken, bu yaklaşım sonucunda Türkiye’den 33 ilaç şirketi daha Global Compact’i imzaladı. Dünya’da karşılıklı bağımlılık arttıkça, küreselleşmenin güvenilir bir parçası olmanın önemi de artıyor. Birleşmiş Milletlerin “Küresel İlkeler Sözleşmesi” gibi girişimlerinde aktif rol üstlenmek küresel ağların güvenilir bir odağı olmanın bir göstergesi oluyor. Bu nedenle bu gibi gelişmeleri Türk şirketlerinin yakından takip edip, bunların gelişimine katkıda bulunup, zorunluluk haline gelmeden çok once iş süreçlerinin bir parçası haline getirmeleri “Türkiye” markasının gelişimi açısından önem taşımaktadır. Eğer dünyanın daha iyi bir yer olmasını istiyorsak, daha rahat çalışabileceğimiz, daha huzurlu yaşayabileceğimiz bir ortam istiyorsak hem bireysel, hem de kurumsal olarak bizlere de sorumluluklar düştüğünü kavramalıyız. Aynı zamanda ülkemizde yapılan iyi çalışmaların dünyaya da örnek olabilmesi için uluslararası arena da iyi pazarlanması gerekiyor. Sonuç olarak, uluslararası camianın saygın bir üyesi olabilmek için, Türkiye’nin de hem “kurumsal vatandaşlık” kavramını yaşayan, hem de bu konuda öncü örnekler oluşturduğunu dünyaya iyi anlatabilen şirketlere ihtiyacı var. Rap or “Küresel Vizyon 2050” raporuna göre, 2050 yılında 9 milyar insan iyi standartlarda yaşayabilecek İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin yayınladığı ‘Küresel Vizyon 2050’ Raporu’nda yaşamsal konular ele alınıyor ve gerekli çalışmalar yapıldığı taktirde 2050 yılında 9 milyar insanın iyi standartlarda yaşayabileceği belirtiliyor. Raporda, iyi eğitim ve sağlık standartlarının sunulabilmesi; doğal kaynaklar tükenmeden, herkesin refah içinde yaşayabilmesi için bir uyarı var; Sürdürülebilirliğin sağlanması için iş süreçlerinin hızlı bir şekilde değişmesi gerekiyor. S KD, Türkiye’nin ve Türk iş dünyasının küresel rekabette sürdürülebilir başarısı için toplumsal, çevresel ve ekonomik ortam ve şartların olumlu gelişimine destek verme hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. “Küresel Vizyon 2050” Raporu, önümüzdeki 40 yılın yol haritasını çizecek bir strateji dokümanı olma özelliğini taşıyor. Bu raporun Türkçeye kazandırılması, SKD’nin iş dünyasının sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığını artırmak ve bu konuda aksiyon alınmasını sağlamaya yönelik çalışmaları arasında bulunuyor. SKD Yönetim Kurulu Başkanı ve Coca-Cola Türkiye Başkanı Galya Frayman Molinas “Vizyon 2050 Türkiye Raporu”yla ilgili olarak, Türkiye’nin ve Türk iş dünyasının rekabetçi gücünün artması hedefiyle hareket eden Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin, sürdürülebilir kalkınmayı, hem ekonomik büyümenin sağlandığı hem de doğal kaynakların sürdürülebilir olarak yönetildiği bir yaklaşımın hayata geçirilmesi olarak tanımladığını söyledi. MOLİNAS, Küresel Vizyon 2050 Raporu’nun, insanlık ve üzerinde yaşadığı gezegen açısından önümüzdeki 40 yılın bir resmi niteliğinde olduğunu belirterek, “Türkiye’yi 2050 hedeflerine taşıyacak olan ana stratejilerden biri, doğal kaynaklar ile ekonomik büyümenin arasındaki dengenin gözetildiği sürdürülebilir kalkınma yaklaşımıdır. TÜSİAD ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği tarafından ortaya konulan işbirliğinin, Türkiye’nin büyüme hedeflerini sürdürülebilir kalkınma temelinde gerçekleştirmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz” dedi. Sürdürülebilirlik için yol haritası R aporda, Birleşmiş Milletlerin tahminlerine göre 2050 yılına kadar küresel nüfusun 6.9 milyardan 9 milyara çıkmasının beklendiği ve bunun dünya üzerinde yaşam için bir risk olduğu belirtiliyor. Nüfus artışının %98’inin gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşeceğine dikkat çeken raporda, 9 milyarlık dünya nüfusuyla dahi sürdürülebilirliğin mümkün olduğu, ancak bunun için ele alınması gereken kritik konuların da bulunduğu vurgulanıyor. ‘Vizyon 2050 Küresel Raporu’nda, sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için hızla tamamlanması gereken çalışmalar şöyle sıralandı: • Milyonlarca insanın gelişim ihtiyacını ele almak; özellikle kadınlara eğitim ve ekonomik gelişim fırsatı sağlamak ve daha radikal eko-verimli çözümler, yaşam tarzları ve davranışlar geliştirmek • Karbon, su ve ekosistemlerden başlayarak dışsallıkların maliyetlerini dahil etmek • Kullanılan arazi ve su miktarını artırmadan tarımsal çıktıyı iki katına çıkarmak • Ormansızlaşmayı durdurmak ve dikili ormanların getirisini artırmak • Düşük karbonlu enerji sistemlerini ve talep yönlü enerji verimliliğini azami ölçüde iyileştirmek, böylece dünya çapında 2020’li yıllarda (2005 seviyesine göre) zirveye ulaşacak sera gazları salınımını 2050’de yarıya indirmek • Düşük karbonlu mobiliteye evrensel erişim sağlamak • Kaynak ve malzeme kullanımında dört ila on katlık bir iyileştirme gerçekleştirmek. Raporda, bu değişikliklerin gerçekleştirilmesi sonucunda, bugünün davranışlarıyla devam edilmesi durumunda harcayacağımız 2,3 gezegene oranla, 2050’de sadece yaklaşık 1 gezegenlik kaynağın yeterli olmasını sağlayacağı belirtildi. Ayrıca raporda, sürdürülebilirlikte başarının elde edilebilmesi için iş dünyasının, hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışması gerektiği, temel sorunların çözülmesinin yanı sıra teşviklerin ve mekanizmaların geliştirilmesinin önem taşıdığının altı çizildi. KSS ler te ersi v i n Ü Hacettepe Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi Hacettepe Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi (HUSSAM), Eylül 2010’da faaliyete geçti. Merkez’in temel hipotezini; Geleceğe yönelik toplumsal problemlerin çözümü ve daha demokratik, eşitlikçi, katılımcı ve barışcıl bir dünyayanın, toplumsal sorumluluk ve dayanışma bilinciyle gençlerin toplumsal yaşama daha fazla katılmasıyla olanaklı olabileceği düşüncesine dayandırıyor. M erkez, bu bağlamda öncelikle üniversitenin ilgili akademik birimlerinin ve ulusal ya da uluslar arası ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği ile başta gençler 44 ve yaşlılar olmak üzere toplumun kırılgan gruplarının yaşam koşullarının iyileştirilmesi, toplumsal hayata faydalı bireyler olarak kazandırılması ve bütünleşmenin sağlanması, gençlerin demokratik toplumsal yönetişime daha etkin katılımlarının sağlanması ve bu yönde sorumluluklar üstlenerek sosyal, kültürel, akademik birikimlerinin arttırılması amacıyla sosyal gruplar arasındaki dayanışmayı sağlayıp çağdaş değerler ve bilimsel verilerin ışığında örnek sosyal sorumluluk projelerinin geliştirilerek, söz konusu grupların etkin katılımıyla uygulamasının sağlanması ve bunların toplumda yaygınlaştırılmasını amaçlıyor. Merkez, projelerini üniversite, gençlik ve yaşlılar olmak üzere üç temel unsur üzerine kuruyor. Söy KSS leşil e ri Zorlu Enerji Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Şebnem Erverdi KSS şirketinizin kurumsal söyleminin neresinde? Günümüzde kurumsal sosyal sorumluluk ile ilgili farkındalık oranı yükselirken, uygulamaya geçen proje sayısı ve bu projelerin topluma kattığı değerin de arttığını görebiliyoruz. Başarılı şirketler sadece ürün ve hizmetleriyle değil, topluma yönelik sosyal, ekonomik ve kültürel katkılarla da dikkat çekiyor ve fark yaratıyor. Kamuoyu nezdinde itibar kazanmak bir marka için aynı zamanda değer artışı anlamına da geliyor. Şirketin ve markanın itibarı yükseldikçe yeni işbirlikleri ve projeler için de zemin oluşuyor. 2011’de yürüttüğünüz projeler ve hedefleriniz nelerdi? Zorlu Enerji Grubu olarak kurumsal sorumluluk projelerimizde “eğitim” ve “çevre” konularına öncelik veriyoruz. Eğitim alanında yürüttüğümüz “Enerjimiz Çocuklar İçin” kurumsal sorumluluk projemizi 2011 yılından bu yana sürdürüyoruz. 6-12 yaş arasındaki ilköğretim öğrencilerini hedef alan projemizi 2010 yılının Mart ayında başlattık ve bir buçuk yılda 45 bin çocuğa ulaştık. “Enerjimiz Çocuklar İçin”, Türkiye’de bir enerji şirketi tarafından ulusal ölçekte hayata geçirilen, enerji konulu ilk eğitim projesi olması sebebiyle özel bir proje. Zorlu Enerji Grubu olarak, sosyal sorumluluk çalışmalarımıza başladığımız zamandan bu yana başta çevre ve eğitim konuları olmak üzere kalıcı etki yaratan, uzun soluklu ve sürdürülebilir fayda sağlayan projeler yürütmeye özen gösteriyoruz. Kurumsal sorumluluk, Grubumuzun kurumsal stratejisinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Projelerimizi de katılımcı ve şeffaf yönetim anlayışıyla, tüm paydaşlarımızı kapsayacak şekilde, toplumun ihtiyaçlarına odaklanarak tasarlıyoruz. Zorlu Enerji Grubu’nun sevimli maskotu Yeşil Ejderha, eğitimlerimiz kapsamında enerji kaynakları, yenilenebilir enerji kaynakları ve dünyamızın geleceğine katkıda bulunmak için nasıl enerji tasarrufu yapılabileceğini eğlenceli ve interaktif bir sunumla anlatıyor. Eğitimin sonunda “Enerji Biriktirme Takımı”na üye olan çocuklar görev rozetlerini takarak enerjinin tasarruflu kullanımını yaymak için çalışma sözü veriyorlar. KSS uygulamalarında kriterleriniz nelerdir? Biz yerleşmiş KSS kavramını daha geniş tanımlayarak kurumsal sorumluluk tanımını kullanıyoruz. Kurumsal sorumluluk alanlarımızı çevre ve eğitim olarak belirledik. Bu alandaki projelerimizi faaliyette olduğumuz bölgelerde, yerel halkın sosyal ve ekonomik hayatına katkıda bulunacak şekilde tasarlamaya özen gösteriyoruz. Önceliğimiz, kurum kimliğimizi eksiksiz yansıtacak, sosyal paydaşlarımızın benimseyeceği ve maksimum fayda sağlayacak projeler üretmek. Bir kurumsal sorumluluk projesini oluşturma sürecinde, gerçek bir sorun ya da ihtiyaca çözüm bulunması, yaygınlaşabilecek bir toplumsal fayda yaratılması, projenin ulaşılabilir somut hedefler içermesi ve sürdürülebilir olması, hedef kitle ve özellikle yerel paydaşlar tarafından benimsenmesi ile yaratıcı ve kurum kimliğimizle uyumlu olması dikkat ettiğimiz temel kriterlerdir. Eğitimlerimizi bugüne kadar yatırımlarımızın bulunduğu Osmaniye, Denizli, Rize, Erzincan, Kars, Gaziantep, ve Tekirdağ’da bulunan ilköğretim okulları ile TEGV öncü şirketlerin kullandığı bir raporlama standardı olan Global Reporting Initiative (Küresel Raporlama Girişimi) tarafından da onaylandı. Ayrıca, 15 Ocak 2012 tarihinde santralistanbul’da sona eren “İklim Değişikliği Sergisi”nin sponsorlarından biriyiz. Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nin 2008 yılında ilk kez New York’ta dünyaya tanıttığı sergi, iklim değişikliğinin önemini ve etkilerini vurguluyor ve tüm bireyleri dünyamızın enerji kaynaklarının kullanımı konusunda hassasiyete davet ediyor. KSS uygulamalarının şirkete etkisi anlamında beklentiniz nedir? Sürdürülebilir başarının kurumların içinde yaşadıkları topluma kazandırdığı ölçüde gerçekleştiğini göz önüne alırsak, kurumsal sorumluluk projelerimizin iş sonucu ya da ciro olarak geri dönmesini beklemiyoruz. Başarılı bir kurumun, ürün ve hizmetlerinin ötesinde, topluma sağladığı katkı ve değerle fark yaratacağına inanıyoruz. Bu noktada kurumsal sorumluluğun önemi anlaşılıyor ve kurumların itibarı için çalışmalarının bir bölümü haline geliyor. Zorlu Enerji Grubu olarak günümüzde geçmişe ve geleneklerimize bağlılığımızı kaybetmeden, aynı zamanda modern dünyanın gerekleriyle hareket ederek çevresel, kültürel ve sosyal değerlerimizi kuşaklar ötesine taşımak üzere çalışıyoruz Enerji sektörünün KSS farkındalığı hangi düzeyde? eğitim parklarında ve LÖSEV’in Ankara’da bulunan Lösemili Çocuklar Köyü’nde düzenledik. Ayrıca, Zorlu Enerji Grubu’nun santrallerinin bulunduğu illerde çalışanlarımızın çocuklarına enerji eğitimlerini ulaştırdık. Gelecek nesillerin yetişmesine destek olmak amacıyla 23 Nisan 2011 tarihinde “Her Nefes Bir Enerji” kurumsal sorumluluk projemizi başlattık. Sosyal medya araçlarını kullanarak internet ortamında yürüttüğümüz proje ile ülkemizin farklı bölgelerindeki köy okullarının bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılıyoruz. " projesine destek verenler, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya siteleri aracılığıyla arkadaşlarını da bu harekete katılmaya davet edebiliyor. Çevre konusunda yürüttüğümüz projelerde önceliğimizi “doğru enerji” vizyonumuzdan yola çıkarak paydaşlarımızın ihtiyaç ve önceliklerine önem vererek sürdürüyoruz. 2010 yılında katıldığımız, iklim değişikliği karşısında tüm dünyada önemli bir kurumsal sorumluluk aracı olarak kabul edilen Karbon Saydamlık Projesi çevre alanında gurur duyduğumuz çalışmalardan biri. Bu projeye Türkiye’den katılan tek enerji şirketiyiz. Proje kapsamında geçtiğimiz yıl sera gazı salımı ve iklim değişikliği riskleri yönetim stratejilerini kamuyla en şeffaf şekilde paylaşma kriterinde en yüksek puanı alarak Karbon Saydamlık Liderliği Ödülü’nü aldık. Ödülü, sera gazı salımı ve iklim değişikliği riskleri yönetim stratejilerini kamuyla en şeffaf şekilde paylaşma kriterinde en yüksek puanı alarak kazandık. 2012 yılının Haziran ayına kadar devam edecek projemize nefesleri ile destek verenlerin sayısı arttıkça ulaştığımız okul sayısı da artacak. Sese duyarlı bir sistemle çalışan site açıldığında, ziyaretçi üstü bulutlarla kaplı bir köy okulu manzarası ve rüzgar türbinleri ile karşılaşıyor. Bugüne kadar projemize toplam 93 ülkeden yaklaşık 55 bin kişi destek verdi. Biz de Grup olarak ziyaretçilerin sitede sanal olarak toplanan nefeslerini enerjiye dönüştürerek 28 köy okulunun bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılıyoruz. 2012 yılının Haziran ayına kadar devam edecek projemize nefesleri ile destek verenlerin sayısı arttıkça ulaştığımız okul sayısı da artacak. Herkesin kolaylıkla katılabildiği “Her Nefes Bir Enerji” 46 Sektörümüz çok hızlı geliştiği için enerji şirketlerinin sürekli olarak stratejilerini, faaliyetlerini ve iş anlayışlarını gözden geçirmeleri ve yenilemeleri gerekiyor. Bu hızlı gelişim sürecinde yer alan şirketlerden biri olarak, sorumluluk bilinci ile hareket ediyor, çevreyi bize emanet edildiği haliyle gelecek nesillere aktarabilmek için çaba harcıyoruz. Sürdürülebilir yönetim sistemimiz ile çevre bilincini geliştirmek, doğal kaynakların korunmasını sağlamak amacıyla çalışıyoruz. Gençlerimize eğitimler vererek onları enerji verimliliği ve tasarrufu konularında bilinçlendirmek önceliğimiz. Yine geçtiğimiz yıl sektörümüzde bir ilke daha imza atarak Sürdürülebilirlik Raporu yayınladık. Grubumuzun sürdürülebilirlik performansını, çevre, çalışanlar, paydaş kitlesi ve sosyal sorumluluk ana eksenlerinde değerlendiren rapor, dünya çapında faaliyet gösteren Projeleriniz hedeflerine ulaştı mı? Ölçümleyebildiniz mi? Her Nefes Bir Enerji projesine başladığımızda hedeflediğimiz okul sayısı, projemizin ilgi görmesinin ardından duyduğumuz heyecanla artış gösterdi. Projemiz internet üzerinden yürütüldüğü ve dijital medya ölçümlemesi açısından hızlı geri dönüş alınabildiği için projeye destek veren kişi sayısı oldukça hızlı öğrenilebiliyor. Artmakta olan ziyaretçi sayımız bizi projede mutlu sonuçlara ulaştırıyor. Öte yandan “Enerjimiz Çocuklar İçin” projemize katılan çocukların enerji sektörü hakkında daha fazla bilgi edindiğini, hatta gelecekte kariyerini bu sektörde sürdürmek isteyenler olduğunu yaptığımız görüşmelerle belirledik. Gerek aileler gerek öğretmenlerden aldığımız geri bildirimler de bize ne kadar doğru bir proje sürdürdüğümüzü gösteriyor. Bu projemiz ile çocuklarımıza, seçtikleri meslek ne olursa olsun, insanlığa ve çevreye her zaman saygılı ve özenli birer birey olmaları gerektiği bilincini aşılamaya gayret ediyoruz. Enerjimizi sağlayan dünyamıza, sonra ülkemize ve ailemize sorumluluklarımız olduğunu ve çocuklarımıza da bu sorumlulukları en doğru şekilde aktarmakla yükümlü olduğumuzu biliyoruz. Şunu söyleyebiliriz ki, ülkemizde hayırseverlik anlayışı yerini sosyal sorumluluğa bırakıyor. Sektörümüzde çeşitli kurumsal sorumluluk projeleri yürüten şirketler mevcut olsa da ölçülebilir ve sürdürülebilir proje geliştiren çok az. Uluslararası enerji şirketlerine baktığımızda ise bulundukları bölgelerde sağlık, alt yapı hizmeti, ağaçlandırma, eğitim gibi alanlarda toplumsal katkı sağlayan projeler sürdürdüklerini görebiliyoruz. KSS çalışmalarının toplumsal yaşam alanlarına katkı ve gelişim açısından çok önemli destekler olduğuna inanıyorum. Gelecek projelerinizle ilgili bilgi verir misiniz? Sosyal sorumluluk çalışmalarımızda eğitim ve sürdürülebilir çevre ana temalarımız olmaya devam edecek. “Enerjimiz Çocuklar İçin” ve Her Nefes Bir Enerji projelerimiz 2012 yılında da devam edecek. Projelerimizde sivil toplum kuruluşları ve Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliklerini artırmayı planlıyoruz. “Ayrıca projelerimizin daha geniş kitlelere ulaşmasına yönelik iletişimi sürdürürken, diğer yandan yepyeni ve yaratıcı projelerle vizyonumuzu faydaya dönüştürmeye devam edeceğiz. 47 U KSS ları ama l u g y McDonald’s Çocuk Vakfı, 70 bin çocugu göz taramasından geçirdi McDonald’s Çocuk Vakfı’nın GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonu, Gaziantep Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nın tıbbi desteği ve Gaziantep Valiliği’nin işbirliği ile uyguladığı ‘Sağlıklı Göz ve Eğitimde Başarı Projesi’nin uygulaması yerinde izlendi. Ç ocukların sağlığı ve mutluluğu için projeler gerçekleştiren McDonald’s Çocuk Vakfı, ‘Sağlıklı Göz ve Eğitimde Başarı Projesi’ kapsamında dört yılda 70 bin çocuğu göz taramasından geçirdi. Proje, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin’den sonra Gaziantep’te devam ediyor. McDonald’s Çocuk Vakfı’nın GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonuyla hayata geçirdiği ‘Sağlıklı Göz ve Eğitimde Başarı Projesi’, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin’in ardından ve Gaziantep Valiliği ve Gaziantep Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nın tıbbi desteğiyle Gaziantep’te uygulanıyor. Bölgedeki ilköğretim okulu öğrencileri arasındaki göz hastalıklarının tespiti ve tedavisini sağlayan proje ile öğrencilerin göz kusurları yüzünden eğitimden yeteri kadar yararlanamama risklerinin azaltılması amaçlanıyor. Projeyle yaklaşık 15 bin Gaziantepli çocuğun göz taramasından geçirilmesi hedeflendi. Dört yıl boyunca dört ayrı şehirde 70 bin öğrenciye ulaşan proje, Gaziantep Hatice Karslıgil İlköğretim Okulu’nda GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil, Gaziantep Valisi Erdal Ata, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Bülent Gürler ve McDonald’s Çocuk Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Başarır’ın da katılımlarıyla yerinde incelendi. Göz kusurları çocuklarımızın egitimini etkilemesin Ç ocuk Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Başarır “McDonald’s Çocuk Vakfı, 1999 yılından beri çocuklarımızın sağlığı ve mutluluğu için projeler yaratmak, geliştirmek ve desteklemek misyonu ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Vakfımız kurulduğundan beri bu alanda birçok önemli projeyi hayata geçirmiştir. Bu faaliyetlerin devamı olarak Gaziantep’te de, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Gaziantep Valiliği ve Gaziantep Üniversitesi ile birlikte başlatmış olduğumuz “Sağlıklı Göz ve Eğitimde Başarı” projesinin uygulamasını yerinde izlemekten büyük mutluluk duyuyorum” dedi. Başarır, “Bu projenin, çocuklarımızın hayatları ve eğitimleri üzerinde olumlu etkisi olacağını bilmek mutluluğumu daha da artırıyor. Bu doğrultuda, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve son olarak Gaziantep’te ortaklaşa yürüttüğümüz “Sağlıklı Göz ve Eğitimde Başarı” projemiz buna güzel bir örnek teşkil etmektedir. 4 yıldır 4 ilimizde, yaklaşık 70 bin ilköğretim öğrencisi göz taramasından geçirilmiş ve göz kusuru tespit edilen çocuklarımızın gerekli tedaviyi almaları sağlanmıştır. Bu öğretim yılında da Güneydoğu Anadolu Bölgemizin en yoğun çocuk nüfusuna sahip olan illerimizden Gaziantep’te yürüttüğümüz projemizin bölge çocuklarına önemli bir hizmet vermekte olduğuna inanıyorum” diye konuştu. Tarama sonuçları bilimsel çalışmalara ışık tutuyor. Törende konuşan Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Bülent Gürler de yapılan çalışmaların fakültenin bölge ile ilgili yaptığı çalışmalarda geleceğe ışık tuttuğunu belirterek, McDonald’s Çocuk Vakfı’nın üniversiteye bağışladığı göz tarama cihazları ile daha fazla hastaya hizmet götürebileceklerini belirtti. GAP Başkanı “McDonald’s Çocuk Vakfı gibi öncü kuruluşlar ile faydalı projeleri başarıyla sürdürüyoruz” T örende, projenin bölgedeki koordinasyonunu üstlenen GAP Bölge Kalkınma İdaresi adına konuşan Başkan Sadrettin Karahocagil şunları söyledi: “GAP İdaresi olarak kalkınmanın özel hedef grupları olan genç kız ve kadınlar ile çocukların durumunun iyileştirilmesine, özellikle çocukların eğitimde başarılarının artırılmasına yönelik olarak bütüncül ve entegre bir yaklaşımla projeler yürütmeye özen göstermekteyiz. Bu nedenle McDonald’s Çocuk Vakfı gibi öncü kuruluşlar ile Bölgemizde çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik faydalı projeleri başarıyla sürdürmekteyiz. Çocuklarımızın sağlıkla bakacakları bir geleceği onlara sağlayan McDonalds Çocuk Vakfı’na gösterdikleri hassasiyet, hayırseverlik ve sosyal sorumluluk nedeniyle tekrar teşekkür ediyorum.” Tarama sırasında kullanılan cihazlar bagışlanıyor M cDonald’s Çocuk Vakfı’nın GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı koordinasyonu ve Gaziantep Valiliği ve Gaziantep Üniversitesi destekleriyle yürüttüğü projede, göz taraması sırasında kullanılmak üzere McDonald’s Çocuk Vakfı tarafından satın alınan cihazlar, proje bitiminde Gaziantep Üniversitesi Göz Sağlığı Ana Bilim Dalı’na bağışlanacak. Çocukların sağlığı ve mutluluğu için doğrudan yarar sağlayacak projeler yaratmak, geliştirmek ve desteklemek amacıyla 1999 yılında kurulan McDonald’s Çocuk Vakfı, bugüne kadar Türkiye’nin çeşitli illerinde 100 bini aşkın çocuğun daha sağlıklı ve mutlu olmasını sağlamak amacı ile onlarca proje gerçekleştirdi. Bu projeler için 1 milyon doları aşkın kaynak aktardı. McDonald’s Çocuk Vakfı M cDonald’s Çocuk Vakfı 1999 yılında, çocukların sağlığı ve mutluluğu için doğrudan yarar sağlayacak projeler yaratmak, geliştirmek ve desteklemek amacıyla kuruldu. Vakıf, İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın, Afyon, Konya, Çorlu, Eskişehir, Kayseri, Samsun, Trabzon, Mersin, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır’da gerçekleştirdiği projeler ile hastanelerde tedavileri süren çocukların yüzünü güldürmeye, refakatçi annelerin günlük ihtiyaçlarını karşılayarak onlara hastane içinde ev konforunu yaşatmaya devam ediyor. McDonald’s Çocuk Vakfı, bugüne kadar, Türkiye’nin 18 ilinde; 4 Aile Odası, 4 Acil Servis Ünitesi, 1 Pediatrik Onkoloji Servisi, 1 Çocuk Poliklinik Binası, 1 Genel Pediatri Servisi, 2 Çocuk Servisi Hasta Odası, 3 Hastane İlköğretim Dersliği, 1 Hastane Görsel Eğitim Odası, 3 Hastane Oyun Alanı, 1 İlköğretim Okulu Oyun ve Bilgisayar Odası, 1 Çocuk Göz Servisi, 1 Yenidoğan Yoğunbakım Anne Destek Ünitesi, Çocuk Acil Odaları, Çocuk Enfeksiyon Servislerinin inşa ve tefrişinin yanı sıra Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin’de yaklaşık 60 bin çocuğun göz taramasının yapıldığı “Sağlıklı Göz ve Eğitimde Başarı” projesini gerçekleştirdi. Aynı proje bu yıl Gaziantep’te devam ediyor. U yüzyüze yapılan birebir görüşmelerden sonra eğitmen adayları seçiliyor. Seçimlerde kriterlerden bazıları; adayların Toplum Gönüllüleri Vakfı içinde başka bir eğitim projesinde eğitmenlik yapmıyor olmaları, okudukları okullarda son sınıflarda olmamaları, sağlıkla ilgili projelerde daha önce yer almış olmaları ya da sağlıkla ilgili projeler yapmak istemeleri, akran eğitim modeline inanmaları ve güvenmeleri, bütüncül sağlık anlayışını kavramaları ve yaymak istemeleri, çevreleri ile kolay iletişim kurabilmeleri, duyarlı ve sabırlı olmaları. KSS ları ama l u g y Pfizer ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’ndan Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Pfizer Türkiye’nin işbirliğinde hayata geçirilen “Gençlere Sağlık” Projesi 2005 yılında, gençlerimizin sağlık alanındaki bilgilerinin artırılması ve gelecekte daha sağlıklı bir toplum yaratılması amacıyla başlatıldı. Pfizer Türkiye, gençlerde sağlık okuryazarlığını artırmaya yönelik Gençlere Sağlık projesini Toplum Gönüllüleri Vakfı’yla (TOG) birlikte yürütüyor. Gençlere Sağlık projesiyle sağlık konusunda bilgili ve çevresini eğiten gençler yetiştirmek hedeflendi. Egitimlerde hangi konular yer alıyor? “Gençlere Sağlık” Projesi ile 2011 yılı itibariyle Türkiye’nin dört bir yanındaki 2300’den fazla gence eğitim verilerek çevrelerinde birer sağlık gönüllüsü olarak konumlanmaları sağlandı. Gençlerin edindikleri bilgileri çevrelerine aktarmalarını temel alan proje, bu gençler vasıtasıyla 23 bin kişinin temel sağlık bilgilerine ulaşmasını sağladı. Sağlık hakları, hijyen, beslenme, bağımlılık, kazalardan korunma, güvenli cinsel yaşam gibi temel sağlık konularında uygulamalı eğitimler alan gençler, öğrendikleri bilgileri katılımı teşvik eden ve eğlenceli yöntemlerle çevrelerine aktarmaya devam ediyor. Proje kapsamında, Halk Sağlığı ve Aile Hekimliği alanında uzman doktorlar tarafından hazırlanan ve uygulanan eğitmen eğitimleri ile Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın gönüllü eğitmenleri gençlere gerekli bilgi ve becerileri kazandırıyor. ‘Akran eğitimi’ modelini temel alan projede temel sağlık konularının yanı sıra iletişim, sunum teknikleri ve diğer eğitim becerilerini de içeren sekiz günlük programa katılan gençler, öğrendikleri bilgileri 2-4 kişilik gruplar halinde uygulamalı, katılımı teşvik eden ve eğlenceli yöntemler kullanarak, başka gençlere aktarıyorlar. Kimler egitmen olabilir? E ğitimli, bilinçli ve her konuda çevresine örnek olabilen gençler yetiştiren toplumların gelecekte söz sahibi olacağı düşüncesinden yola çıkarak geliştirilen proje ile, 12-16 yaş ve 17-25 yaş arasındaki gençler hedefleniyor. Proje kapsamında, İstanbul’dan Van’a, Edirne’den Mardin’e, Samsun’dan Muğla’ya kadar toplam 36 ilde, 90 eğitmen tarafından 111 eğitim düzenlendi. Proje, yeni eğitim modülleri ile zenginleştirilerek 2012’de de devam edecek. Pfizer Türkiye, ülkemizde faaliyette bulunduğu 50 yılı aşkın süredir toplumsal duyarlılık ve sosyal sorumluluk alanında gerçekleştirdiği faaliyetlerle dikkat çekiyor. Toplum Gönüllüleri Vakfı, gerçekleştirdiği eğitim çalışmaları ve sosyal sorumluluk faaliyetleri ile uzun yıllardır gençlerimizi sosyal sorumluluk sahibi, insan haklarına saygılı, özgüvenli bireyler olmaları konusunda destekliyor. 50 23 bin kişiye ulaştı “G ençlere Sağlık” projesinin hedeflediği misyon, temel sağlık konularında bilgilendirilen üniversite öğrencileri kanalıyla diğer öğrencilere ve gençlere ulaşmak. Proje genelde sosyal sorumluluk ve “uygulamada öğrenme” yöntemini kullanarak; gençlerde sağlık alanında tutum değişikliği yaratmayı ve toplumsal dönüşümü gerçekleştirmeyi hedeflerken, özelde ise gençlerin sağlık konusundaki tutumlarını ve içinde bulundukları koşulları iyileştirmek için aktif katılım ve etkinliklerini artırmayı amaçladı. Bunu “Akran eğitimi” modeli ile üniversite öğrencileri arasında sağlık alanındaki doğru tutumun yayılmasını kolaylaştırarak gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Bu süreçte 17-25 yaş arası gençlerin kişisel gelişimine de katkıda bulunuyor. G ençlere Sağlık akran eğitmeni olabilmek seçilen gönüllü gençler 8 gün boyunca eğitim alıyorlar. Bu eğitim kendi alanlarında uzman Halk Sağlığı doktorları tarafından veriliyor. Eğitimin tematik bölümünü doktorlarla tamamlayan gençler, kişisel gelişimlerini destekleyecek eğitmenlik becerileri, iletişim becerileri gibi konulardaki eğitimlerini de yine akran eğitmenlerden alıyorlar. Eğitimlerden sonra akran eğitmenlere katılım sertifikaları ve kendi verecekleri eğitimlerde kullanabilecekleri yine doktorlar tarafından hazırlanmış olan eğitmen kitapçığı ve kaynak dokümanlar veriliyor. Egitmen Egitimlerine Katılan Genç Gönüllülerin Seçilme Kriterleri E ğitmen Eğitimi için başvurular Gençlere Sağlık Projesi internet sitesinde duyurulduğu gibi Toplum Gönüllüleri Vakfı Genç Gönüllüler e-posta grubunda da duyuruluyor. Başvurular için 15 gün süre tanınıyor ve başvurular proje ekibi tarafından tek tek değerlendirilerek telefonla ve P roje eğitmenlerine doktorlar tarafından Eğitici Eğitimlerinde şu konular yer alıyor: • • • • • • • • • • • • • • • Yaşam boyu sağlık Hijyen ve öz bakım Beslenme Bağımlılık Kazalardan korunma Basit ev tipi tıbbi araç ve gereçler Güvenli cinsel yaşam Sağlık başvurusu İlaç kullanımı Sağlık hakkı Organlarımız ve sistemler İletişim teknikleri ve sunum teknikleri Eğitim programı tasarlama Eğitmenlikte iletişim ve geri bildirim tekniği Eğitimlerde uygulanan metotlar ve araçlar TOG eğitmenleri tarafından 17-25 yaş arası öğrencilere verilen uaygınlaştırma eğitiminde ise şu konular yer alıyor: • • • • • • • • • • • Yaşam boyu sağlık Hijyen ve öz bakım Beslenme Bağımlılık Kazalardan korunma Basit ev tipi tıbbi araç ve gereçler Güvenli cinsel yaşam Sağlık başvurusu İlaç kullanımı Sağlık hakkı Organlarımız ve sistemler Söy KSS leşil e ri Shell & Turcas Petrol A.Ş. Kurumsal İletişim Müdürü Yankı Özkan Yıldırır Belli bir konsept çerçevesinde mi bu çalışmaları uyguluyorsunuz yoksa böyle bir ayırımınız yok mu? Shell, KSS’de ihtisaslaşma-markalaşma stratejisi uyguluyor mu? Eğer uyguluyorsa bunu açıklar mısınız? Yürüteceğimiz sosyal sorumluluk projelerinin çerçevesini belirleme sürecinde bizim için önemli olan, projelerin faaliyetlerimizle ilgili olması, sektörel ve toplumsal geleceğimiz için değer yaratması, bu yöndeki sorumluluk anlayışımızı sergilemesidir. Saglık Okuryazarlıgı Nedir? Saglık okuryazarlıgı neden önemli? S S ağlık okuryazarlığı, kişinin sağlıkla ilgili etkin ve uygun kararları verebilmesi için sağlık bilgilerini okuma, anlama ve kullanma kabiliyetidir. Bireylerin kendilerinin ve yakınlarının hastalıkları, mevcut veya yeni geliştirilen tedaviler ve sağlık alanında yapılan düzenlemeler hakkında bilgi sahibi olmaları en doğal haklarıdır. Pfizer, sağlık hakkının, en başta gelen ve en temel insan hakkı olduğuna olan inançla Gençlere Sağlık projesi ile daha sağlıklı bir toplum oluşturmak için öncelikle temel sağlık konularında bilinçli bireyler yetiştirmeyi amaçlıyor. Sağlıklı bir toplum oluşturarak bedensel ve ruhsal sağlığımızı korumak için bu konularda bilgi sahibi olan gençlerin yetiştirilmesi gerekiyor. Sağlığa ulaşmanın, kaliteli yaşamanın ve toplum içinde sağlık kavramının yerleşmesi için davranışları değiştirmenin önemini görmek sağlık okuryazarlığının temelini oluşturuyor. 52 ağlık okuryazarlığı ve hastaların bilgilenmesi hasta hekim iletişimini destekleyerek, erken teşhis ve tedaviye imkân sağlayarak hastaların sağlıklarıyla ilgili doğru kararlar vermesine yardımcı oluyor. Kronik hastalıklarda tedavinin başarıya ulaşması için en önemli kriterlerden biri olan hasta uyumunun artması, daha çok bireyin daha uzun ve sağlıklı yaşamasına yardımcı olabiliyor. Dünyada hastaların sadece yaklaşık yüzde 50’si ilaçlarını hekim talimatlarına uygun olarak kullanıyor. Hasta uyumu ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan problemler, sağlık bilgisinin ve sağlık okuryazarlığının zayıflığına bağlı olabiliyor. Yapılan araştırmalar bilgili hastaların uzun dönemli tedavilere daha iyi uyum sağladığını gösteriyor. Ayrıca, toplumda sağlık bilgisi ve bilincinin düşük olması, sağlık masraflarının da artmasına sebep oluyor. Amerika’da yapılan bir araştırma sağlık bilgisi az olan kişilerin sağlık masraflarının, sağlık konusunda bilgi sahibi kişilere oranla 4 kat fazla olduğunu gösteriyor. Üstlendiğimiz sosyal sorumluluğu, öncelikle şirket kültürümüzün bir parçası olarak, kurumsal ölçekte benimsiyoruz, daha sonra çalışanlarımıza ve iş ortaklarımızla paylaşıyoruz ve oradan da toplumda daha geniş bir kitleye yaymaya çalışıyoruz. Bu anlayışı, büyük başarı sağladığımız sosyal sorumluluk projelerimizde görmek mümkün. Emniyet kemeri kullanımının yaygınlaşması çalışmalarımız, geleceğin verimli yakıt teknolojilerini geliştirmeye yönelik Shell Eco-marathon yarışması, bu anlayışı temel alıyor. Bunun yanı sıra, sosyal sorumluluğumuzun farklı bir boyutu da, parçası olduğumuz ülkeye, topluma ve kültüre saygı ifadesi niteliğindeki çalışmalarımız oluşturuyor. Dünyanın en büyük arkeolojik çalışmaları arasında yer alan Çatalhöyük kazılarına 15 yıldır verdiğimiz destek ve buna paralel olarak 2003 yılından bu yana öğrencilere tarih bilinci aşıladığımız Çatalhöyük Arkeoloji Yaz Atölyesi etkinliği de, sosyal sorumluluk anlayışımızın farklı bir yüzünü oluşturuyor. Kültür dünyasına armağan ettiğimiz Shell’in kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) politikasını kısaca özetleyebilir misiniz? Sosyal sorumluluk anlayışımızın temelinde, topluma doğrudan katkı sağlayan projeleri hayata geçirerek katma değer yaratmak, tüm faaliyetlerimizde sürdürülebilirlik ilkelerini gözeterek çevresel, ekonomik ve sosyal faydalar sağlamak yatıyor. Shell, öncelikle tüm faaliyetlerinin odağına çevre ve insanı yerleştirerek yürütüyor ve “İş Sağlığı Emniyet ve Çevre” (İSEÇ) ilkelerini titizlikle uyguluyor. Ar-Ge çalışmaları ile tüketiciye dünya kalitesinde ürün seçeneklerini sunmanın yanı sıra, faaliyetlerini de çevre ve topluma uyumlu hale getiriyor. Shell’in sosyal sorumluluk anlayışınının çerçevesini, değer yaratan projeleri kadar, faaliyetlerinde uyguladığı toplumsal ve çevreci anlayış da belirliyor. “Ayasofya” ve “Bu Şehr-i İstanbul” fotoğraf kitapları da, bu çerçevede değerlendirilmelidir. Ülkemizin geçmişini muhafaza etmek, çocuklarımızı hem geçmiş hem de gelecek konusunda bilinçlendirmek için çalışıyoruz. Hedefimiz geçmişe karşı saygılı, geleceğe karşı sorumlu olmak ve bu düşünceyi toplumun tüm katmanlarına yaymaktır. Biz, sosyal sorumluluk projelerimizde ‘etkin ve kalıcı değer yaratmak’ anlayışı üzerine odaklanmayı önemsiyoruz. Şirketiniz aktif olarak hangi tarihten bu yana KSS politikası izliyor? Shell, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetleriyle, hem içinde bulunduğu sektöre değer katıyor hem de toplumu geliştirecek ve katkı sağlayacak projelerle Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayan öncü bir kuruluş olma niteliğini taşıyor. Bir defalık etkinlikler yerine uzun vadeli sosyal yatırımlar üzerinde odaklaşmayı ilke edindik. Sosyal sorumluluk bilinciyle beslenen bu ilkeler doğrultusunda, dünyadaki pek çok girişimin gönüllü destekleyicisi olan Shell, Türkiye’deki operasyonları ile birçok ilke imza attı. “Daha iyi bir toplum” yaratılmasına katkıda bulunma hedefini, başarılı çalışmalarla hayata geçirdi ve geçirmeye devam ediyor. Bu alanda katıldığınız yarışma ve aldığınız ödül var mı? Anlatır mısınız? İDO ile birlikte trafikte güvenli seyahat için İDO’nun feribotlarında 2010 yılında yürüttüğümüz bilinçlendirme çalışmaları, Royal Dutch Shell’in CEO’su tarafından 90 ülke arasında ‘En İyi İş Emniyeti Sağlık ve Çevre Uygulaması’ ödülüne layık görüldü. İşbirliği kapsamında İstanbul Boğazı’nda “Petrol Döküntüsüne Müdahale ve Kriz Yönetimi” eğitimiyle tatbikatının gerçekleştirilmesi, Shell’in güvenli sürüş konusunda eğitici filmlerinin İDO’nun hızlı feribot ve terminallerinde gösterilmesi, İDO feribot park alanlarına yerleştirilen simülatörlerle sürücülere kaza risklerini azaltmaya yönelik eğitimler verilmesi, İDO’nun Yenikapı, Bandırma, Bursa gibi merkezi terminallerinde, araçların bekleme alanında bulunduğu sırada, motor yağı, cam suyu, lastik kontrollerinin yapılması gibi etkinliklerle yaklaşık 60 bin yolcuya ulaşılmıştı. Ticari bir işbirliğinin her iki kuruma ve topluma değer katacak şekilde, hem de Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan trafik ve emniyet konusunda büyük bir bilinçlendirme kampanyasına dönüştürülmesindeki başarı ödülün gerekçesini oluşturdu. Shell’in KSS projeleri diye baktığımızda en çok kişiye ulaşan ve etkin olanı hangisiydi? Kaç kişiye ulaşıldı, neler başarıldı? Bu yıl üzerinde çalışılan projeler neler, neler hedefleniyor, kaç kişiye dokunması planlanıyor? Farklı kitlelere hitap eden sosyal sorumluluk projelerimizin hepsi yoğun ilgi görüyor. Çatalhöyük’te 2003 yılından bu yana yürüttüğümüz Arkeoloji Yaz Atölyesi’ne bugüne kadar 5 bini aşkın çocuk katıldı. Emniyet odaklı çalışmalarımıza da çok büyük ilgi gösteriliyor. Emniyet kemerinin trafik kazalarındaki hayati önemini, devrilme simülatörüyle anlattığımız etkinliğimize, İstanbul’da sadece Temmuz ayında 700’ü aşkın kişi katıldı. Ramazan ayı boyunca Türkiye’nin birçok şehrinde Shell ExtraMola istasyonlarımızda emniyet eğitimi ve sağlık hizmeti sunduğumuz özel etkinliğimiz ile 2 bini aşkın ağır vasıta sürücüsüne ulaştık. Geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen benzer etkinlikler ile bini aşkın ağır vasıta sürücüsüne eğitim verildi. EPDK Sergi Salonu, Beyoğlu Fotoğrafevi, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ve Uluslararası Sabiha Gökçen Havalimanı İç Hatlar Terminali gibi alanlarda ziyarete açtığımız “Bu Şehr-i İstanbul” kitabının fotoğrafları sergimizle de binlerce kişiye ulaştık. Bu sergilerin Türkiye’ye çok önemli bir tanıtım katkısı sağlamasından gurur duyuyoruz. Önümüzdeki yıllara ilişkin bir proje çalışması var mı? Shell olarak uzun vadeli ve kalıcı etkili çalışmaları toplumun faydasına sunuyoruz. Bu nedenle birçok çalışmamız, önümüzdeki dönemler için de süreklilik arz ediyor. Önümüzdeki dönemde de aynı ilke çerçevesinde, kalıcı ve etkin projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz. Sürekliliği olan projeler hangileri, neler hedefleniyor? Çatalhöyük Arkeoloji Yaz Atölyesi, Shell Eco-marathon, trafikte emniyet eğitimi gibi çalışmalarımızın hepsi, süreklilik arz ediyor. Shell Eco-marathon’da geleceğin enerji sorunlarına çözüm üretecek olan gençleri, bugünden ileride kendilerinin kullanacakları araçları tasarlamaları için teşvik ediyoruz. Shell’in sürdürülebilir enerji konusunda bilinç yaratmak ve yakıt verimliliğini teşvik etmek amacıyla 27 yıl önce hayata geçirdiği Shell Eco-Marathon’da; dünyanın dört bir yanından lise, teknik lise ve üniversite öğrencileri, kendi tasarladıkları araçları kullanarak en az yakıtla en uzun mesafeyi katedebilmek için yarışıyorlar. Shell Eco-marathon her yıl, dünyanın birçok yerinden katılan öğrencilerin teknik bilgileri ve çevre duyarlılıkları ile ürettikleri çevreci otomobillerin çetin ama keyifli rekabetine sahne oluyor. 2011 yılında ilk kez “E-mobilite” elektrikli araçlar kategorisinin dahil edildiği ve geçtiğimiz Mayıs ayında Almanya’nın EuroSpeedway Lausitz pistinde 27’incisi düzenlenen yarışa 7 Türk ekibi katıldı. Terakki Vakfı Şişli Terakki Fen Lisesi (Terakki Team), 1 litre yakıt ile 492 kilometre yol kat ederek, içten yanmalı prototip araçlarda 46’ncı, etanol kategorisindeki liseler arasında 3’ncü oldu. Boğaziçi Üniversitesi (Buhar Takımı) ise önceki seneki performansının da üzerine çıkarak, 1 kilowatt saat enerji ile 157 kilometre kat etti ve 38 aracın yarıştığı prototip hidrojen araç kategorisinde 13. oldu. Her yıl Türkiye’den öğrencilerin önemli başarılar elde ettiği Shell Eco-marathon 2012’de Rotterdam’da Ahoy Arena’nın etrafında oluşturulacak olan sokak parkuruna taşınıyor. Normalden daha kısa olan ve daha fazla virajı bulunan sokak parkuru, mücadeledeki heyecanı da yükseltecek. Uzun yıllardır destek verdiğimiz Çatalhöyük’te, bu toprakların 9 bin yıl önceki sahiplerini, bugünün ve geleceğin nesillerine aktarabilmek, tarih ve kültür bilincinin, nesillerden nesillere devamını sağlamak için önemli bir adım atıyoruz. Trafik kazalarının ve yarattığı kayıpların gelecekte azalması için yürüttüğümüz çalışmaları da sürdürülebilir bir dünyanın temel taşları olarak görüyoruz. Emniyet bilincini artırıcı bu çalışmalar aynı zamanda çalışanlarımızın da içselleştirdiği, şirket kültürümüzün önemli bir parçası olarak öne çıkıyor. Çalışanlarınızın bu projelerde gönüllü çalışmasını teşvik amacıyla neler yapıyorsunuz? Destek verdiğimiz projelere yöneticilerimiz ve şirket çalışanlarımız da gönüllü olarak yoğun ilgi gösteriyor ve katılıyor. Çalışanlarımızın katılımı, hem özel projeleri hayata geçirmek, hem de emniyet kemeri kullanımı gibi eğitim unsurlarının toplumda yaygınlaşmasında katalizör görevi üstlenmek şeklinde oluyor. Çalışanlarımız, İzmir’de Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde, bugüne kadar “Yaren Bebek” projesi ve “Süt 1” özel tedavi odasının tefrişi gibi destekleri, öncülük ettikleri gönüllü çalışmalarla gerçekleştirdiler. Shell çalışanları ayrıca İzmir Özel Ege Lisesi öğrencilerine verdikleri eğitimle, emniyet kemeri kullanımı konusunda bilinçlenme çalışmalarına da katkı sağladı. Her yıl çok sayıda yetenekli öğrenciyi buluşturan Shell Eco-marathon yarışmasının açılışını Royal Dutch Shell CEO’su Peter Voser’ın yapması da, Shell yöneticilerinin, sosyal sorumluluk çalışmalarına gösterdiği özenin ve aktif katılımın güçlü bir örneğini oluşturuyor. Şirket yöneticilerinin sponsor olduğu projeler var mı? Shell’in kurumsal olarak belirlediği “Sıfır Kaza” hedefine paralel olarak, Shell operasyonlarında görev alan tanker sürücülerine yol emniyeti, defansif sürüş, doğru beslenme ve dinlenmeyle ilgili detaylı eğitimler veriliyor. Aynı zamanda tanker sürücülerinin eşlerine de, evde emniyetle ilgili eğitim veriliyor. Shell yöneticilerinin gönüllü olarak katıldığı ve 2006 yılından bu yana düzenlenen eğitimle, sürücü eşlerine, tanker sürücüsü olan eşlerinin işleriyle ilgili bilgi, evden - yola devam eden süreçte emniyet tedbirleri, evde oluşabilecek ufak kazalarla ilgili önlemler hakkında bilgi veriliyor. Sizce KSS çalışmaları markaların-şirketlerin pazarlama faaliyetlerinde nasıl bir yer tutuyor? Günümüzde, tüketiciler, parçası oldukları toplumun ve doğal çevrenin yaşadığı sorunların fazlasıyla bilincinde. Bu bağlamda, tercihlerini yaparken, şirketlerin, üreticilerin bu alanlardaki duyarlılıklarını, sosyal sorumluluk bilinçlerini de dikkate alıyorlar. Şirketler, artık sadece faaliyet gösterdikleri alanlarda meydana gelen sorunları çözmeye katkıda bulunmakla yetinmeyerek, bulundukları çevrenin korunması, geliştirilmesi, toplumların bilinçlenmesi, kültürel ve sosyal değerlerine katkı sağlanması gibi çok boyutlu çalışmaları gerçekleştirme ihtiyacı duyuyorlar. Bu ihtiyaç, şirketlerin pazarlama faaliyetlerinde de önemli yer tutuyor. 55 U rakamsal olarak gördü ve sitedeki pratik önerilerden faydalandı. KSS ları ama l u g y SUDAKI AYAK IZIM projesi ile su tasarrufunun önemine dikkat çekiyor Unilever, Türkiye’nin en güvenilir lider markalarından biri olan OMO ile son yılların en önemli konularından biri haline gelen çevre sorunlarıyla ilgili toplumda farkındalık yaratmak, daha güçlü bir çevre bilincinin yaratılmasına katkıda bulunmak ve çocuklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla birçok projeye imza atıyor. D eterjan su döngüsünde tüketilen suyun sadece %5’i üretimde harcanıyor. Tüketicinin deterjan kullanımı sırasındaki su tüketim oranı ise %95 gibi korkutucu bir rakam. Üretim sırasında çevresel faktörleri hassasiyetle göz önünde bulunduran OMO, sürdürülebilirlik ilkesi ışığında 2008 yılında ilk olarak konsantre lansmanını gerçekleştirdi. Fakat tüketiciler yanlış çamaşır yıkama alışkanlıklarını değiştirmediği müddetçe çevreye olan etkiyi minimuma indirmenin mümkün olmadığını bilen OMO, bunun için tüketicileri de bireysel önlemler almaya teşvik etmeye karar verdi. Bu gerçeklerin ışığında, dünya ortalamasının üzerindeki su tüketimi ve 2030’da 100 milyona ulaşacak nüfusu ile su fakiri ülke statüsünde olacağı öngörülen Türkiye’ye daha yaşanabilir bir gelecek sunarak, toplumda suyun doğru kullanımına yönelik farkındalık yaratmayı hedefleyen ‘Sudaki Ayak İzim’ projesi OMO ve WWFTürkiye ortaklığında Mayıs 2009’da hayata geçirildi. OMO, 2010 yılında ise ultra konsantre sıvı teknolojisiyle ürettiği ve çevreye zarar veren tüketici alışkanlıklarının önüne geçecek yıkama önerilerini içinde barındıran OMO Total’i tüketiciyle buluşturdu. Çünkü, tüketicilerin ön yıkama yapmamaları halinde 1 yılda 4 Ömerli Barajı dolusu su tasarrufu, 1 yıl boyunca çamaşırlarını 60 derece yerine 30 derecede yıkadıkları takdirde 21 günlük elektrik tasarrufu yine bir yılda makinelerini her seferinde tam doldurduklarında 5 yıllık içme suyu ihtiyacımızı karşılayacak kadar su tasarrufu edilebiliyor. OMO’nun çevresel etkilerini azaltma hedefiyle sürdürdüğü daha temiz dünya planı çerçevesinde başlattığı ‘Sudaki Ayak İzim’ projesi, su tüketimi konusunda bireysel farkındalık yaratmayı hedefleyen, herkesi su tasarrufu yapmaya davet eden bir entegre iletişim kampanyası. “Eğlen, Öğren, Hijyen” projesi kapsamında verilen eğitimler, önümüzdeki 3 yıl boyunca Türkiye’yi karış karış gezmeye ve çocuklara hijyen alışkanlığı aşılamaya devam edecek. 56 Alışkanlığını değiştirirsen durdurabilirsin! O MO, kampanyayla “kötü” çamaşır yıkama alışkanlıklarının (ön yıkama, makineyi tam doldurmama, yüksek derecede yıkama vb.) doğada bıraktığı sudaki ayak izini ve bunun uzun vadede çevreye negatif etkisini ‘Bunu Durdurabilirsin’ söylemiyle anlattı. OMO-WWF ortaklığında hazırlanan kampanya sitesi www.sudakiayakizim.com’da herhangi bir ürünün üretiminden tüketimine kadar harcanan su miktarlarını gösteren veriler sunuldu, bireyler sudaki ayak izlerini azaltmaya bilgilendirerek teşvik edildi. Sitede ayrıca, bireylerin günlük alışkanlıklarının doğaya etkisi konusunda da bilgilendirme yapıldı. Bugüne kadar 90 binden fazla kişinin ziyaret ettiği sitede yayınlanan test ile bireyler sudaki ayak izlerini ölçerek, doğaya etkilerini Bununla birlikte su kaynaklarına zarar veren tüketici alışkanlıklarının başında gelen ön yıkama oranının, ilk kez OMO tarafından 2004 yılından bu yana gerçekleştirilen bilinçlendirme çalışmaları sayesinde çok azaldığını görüyoruz. Bu rakamlar 2004 yılında %44 iken 2009 yılında %29’a kadar düşmüş görünüyor. Projenin uzun vadedeki hedefi, insanların su tüketimine daha bilinçli yaklaşmalarını sağlayarak gelecek nesiller için su kaynaklarının korunmasına destek vermek. “Sudaki Ayak İzim” projesi son olarak, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından bu sene onuncusu düzenlenen Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde, “Kurumsal Sosyal Sorumluluk-Çevre” kategorisinde en başarılı proje seçildi. Domestos&Lifebuoy “Eğlen, Öğren, Hijyen” Projesi ile 6 ayda 40 bin çocuğa ulaştı U nilever Türkiye’nin, Domestos ve Lifebuoy markaları sponsorluğunda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ile güçlerini birleştirerek hayata geçirdiği “Eğlen, Öğren, Hijyen” projesi, ilk 6 aylık periyotta 40 bin çocuğa hijyen eğitimi ulaştırdı. Toplamda 3 yıl sürecek olan “Eğlen, Öğren, Hijyen”, Türkiye’nin dört bir yanında 84 Etkinlik Noktası’nda interaktif ve eğlenceli oyunlarla çocuklara hijyen alışkanlığı aşılamaya devam ediyor. Unilever Türkiye’nin çocuklara daha hijyenik bir yaşam ve sağlıklı bir gelecek yaratmak amacıyla Domestos ve Lifebuoy sponsorluğunda, TEGV ile birlikte yürüttüğü “Eğlen, Öğren, Hijyen” projesi yurt genelinde devam ediyor. TEGV’in 10 eğitim parkı, 52 öğrenim birimi, 3 il temsilciliği ve 19 ateşböceği olmak üzere toplam 84 etkinlik noktası’nda verilen hijyen eğitimleri kapsamında ilk 6 aylık süreçte 40 bine yakın çocuğa ulaşıldı. “Eğlen, Öğren, Hijyen” eğitim programının ilk 6 aylık sürecine dair hazırlanan raporda, eğitime katılan çocukların hijyen alışkanlıklarına ait davranışlarının değişmeye başladığı verilere yansıdı. Eğitime katılan çocukların, eğitim öncesine kıyasla %22’lik bir farkla hijyen bilinçlerinin geliştiği görüldü. Çocukların ayrıca mikrop türleri alanındaki bilgilerinde %77, ev hijyeni alanındaki bilgilerinde %17 ve kişisel hijyen alanındaki tutumlarında %14 oranında artış gözlendi. Eğitim sonunda uygulanan ankette en iyi öğrendikleri üç şeyi yazmaları istenen çocukların ise en çok “mikrop türleri ve özellikleri”, “hijyenik ve temiz olmanın anlamı”, sağlıklı olmak için el yıkamanın, önemi”, “evimizdeki hijyen bölgeleri” ve “mikroplardan korunma yolları“ cevaplarını verdikleri görüldü. Eğitimciler ve aileler de programdan ve çocuklardaki hijyen alışkanlıklarının gelişiminden memnun kaldı. Bunun yanı sıra “Eğlen, Öğren, Hijyen” eğitimine katılan çocukların %95’i programı çok yararlı bulduğunu dile getirdi ve bu etkinlikleri arkadaşlarına da tavsiye etmek istediklerini belirttiler. U kurulduğundan bu yana, üniversitelerde kulüp, topluluk veya grup olarak örgütlenerek, gençlerin kendi belirledikleri ihtiyaçlara göre eğitim, sağlık, çevre, engelliler, insan hakları vb. birçok alanda ’sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri’ hayata geçiriyor. Sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri kapsamında gençlerle birlikte ilköğretim okullarındaki çocukları da dahil eden projeler yürütüyor. Bayer Genç Bilim Elçileri (BGBE) projesi de bu projelerden biri. BGBE, doğa bilimleri gibi hepimiz için yeni bir çalışma alanı oluşturduğundan önemli bir proje. Doğa bilimlerini sevmek, sevdirmek ve etrafta olan bitene karşı merak uyandırabilmek, gençleri ve gençler aracılığı ile çocukları bilim okuryazarı bireyler haline getirecek. Bu merakı bir adım öteye taşıyıp, sorgulamalarını ve araştırmalarını sağlamanın da günlük hayatlarında karar veren, katılan ve üreten kişiler olmalarını sağlayacağı için bu çalışmanın değerli olduğunu düşünüyorum.“ KSS ları ama l u g y Bayer “Genç Bilim Elçileri”, ilkögretim ögrencilerini bilim insanı olmaları için yüreklendirmeyi amaçladı Bayer ve Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) birlikte hayata geçirecekleri “Bayer Genç Bilim Elçileri” sosyal sorumluluk projesini tanıttı. İ lköğretim çağındaki çocuklara bilimi sevdirmeyi amaçlayan projenin 2012 yılında 4 ilde (İzmir, Ankara, İstanbul, Kars) yapılacak pilot uygulamasıyla binden fazla ilköğretim öğrencisiyle buluşacak. Projenin 2015 yılının sonuna kadar 40 ilde 240 bilim elçisi aracılığı ile 9 bin ilköğretim öğrencisine ulaşması amaçlandı. Bayer ve Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), “Bayer Genç Bilim Elçileri“ isimli yeni bir sosyal sorumluluk projesi başlattıklarını duyurdu. Proje kapsamında, “Bayer Genç Bilim Elçileri“ olarak eğitim alacak toplum gönüllüsü üniversite öğrencilerinin ilköğretim okullarında gerçekleştireceği etkinliklerle; dördüncü, beşinci ve altıncı sınıf öğrencilerine ulaşılarak bilime olan ilgi ve sevgilerinin arttırılması ve bilim okuryazarlığı düzeylerinin yükseltilmesi hedeflendi. stratejisi kapsamında, özellikle sağlık, bilim ve eğitim alanlarında yürüttüğümüz sosyal projelerin önemli bir yeri bulunuyor. İnsanlığa “daha iyi bir yaşam” sunmanın yolunun bilimden geçtiği inancıyla, çeşitli ülkelerde 300’ün üzerinde projeye destek oluyoruz. TOG ile birlikte hayata geçireceğimiz “Bayer Genç Bilim Elçileri” projemizde, ilköğretim çağındaki çocukları gelecekte bilim insanı olma yönünde yüreklendirerek Türkiye’de bilimin gelişimine katkı sağlamayı amaçlıyor. Dünyamızın ve insanlığın önünde; hızla yaşlanan ve artan nüfus, iklim değişimi ve artan gıda ve sağlık hizmetleri ihtiyacı gibi önemli sorunlar bulunuyor. Bu gibi sorunların çözümleri geçmişte olduğu gibi gelecekte de bilim insanları tarafından üretilecek.” “Bayer Genç Bilim Elçileri“ projesi, Bayer Türk CEO’su Dr. Axel Hamann ve TOG Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Paker ile TOG ve Bayer Türk temsilcileri ve ilk grup “Bayer Genç Bilim Elçileri“nin katılımıyla tanıtıldı. Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin Türkiye’de bilim okuryazarlığının gelişimine ve dolayısıyla Türkiyeli bilim insanlarının gelecekte dünyaya sağlayacağı katkılara destek olacağına inandıklarını belirten Dr. Hamann, “Böylesine önemli bir projeyi TOG gibi saygın ve güçlü bir sivil toplum kuruluşu ile birlikte başlatmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Bayer Türk CEO’su Dr. Axel Hamann toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bayer’in sürdürülebilirlik TOG Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Paker ise şunları belirtti: “Toplum Gönüllüleri Vakfı 2002 yılında 58 Toplantıda ayrıca Bayer Genç Bilim Elçileri Proje Koordinanatörü Özge Sönmez gençlere ve çocuklara iki adımda ulaşan projenin uygulama detayları ile ilgili ayrıntılı bilgi verdi. Buna göre ilk olarak, TOG gönüllüsü üniversite öğrencilerinden oluşan Bayer Genç Bilim Elçileri; insanlığın yüzyüze bulunduğu sorunlar ve daha iyi bir yaşam için bilimin ve bilim insanlarının önemi konularında eğitim alıyor. Sonrasında, eğitim alan Genç Bilim Elçileri; ilköğretim dördüncü, beşinci ve altıncı sınıf öğrencileriyle, çocukların bilime ilgisini arttırmak üzere uzman eğitimciler tarafından tasarlanan ve bazı özel deneyleri de içeren eğlenceli ve öğretici bir etkinlik çerçevesinde bir araya geliyor. Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin pilot uygulaması, 2012 yılının ilk yarısında İstanbul, İzmir, Ankara ve Kars’taki birer ilköğretim okulunda hayata geçirilecek. 24 TOG gönüllüsünden oluşan ilk grup Genç Bilim Elçisinin yürüteceği uygulama sonucunda binden fazla ilköğretim öğrencisine doğrudan ulaşılması hedefleniyor. İlk grubu oluşturan 24 Bayer Genç Bilim Elçisi, geçtiğimiz günlerde proje eğitimini aldı ve 2012’nin ilk haftasında okulları ziyaret etmeye başlayacak. Bayer Genç Bilim Elçileri projesi kapsamında 2015 yılının sonuna kadar 240 genç bilim elçisi ile 40 ilde 9 bin öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. ETKİNLİKLER TrainEAST “Gelecek için Eğitim” Projesi’nin son konferansı Romanya’da yapıldı Avrupa Komisyonu Leonardo da Vinci Yaşamboyu Öğrenme Programı kapsamında Formatest (Romanya), Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (Türkiye), TIME (Bulgaristan) ve KÖVET (Macaristan) sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilen TrainEAST “Gelecek için Eğitim” projesinin son konferansı 19 Ocak 2012 tarihinde Cluj-Napoca, Romanya’da gerçekleştirildi. K onferansa Romanya ve Macaristan’dan Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) alanında çalışan ve bu alanda kendini geliştirmek isteyen 60’dan fazla kişi katılım gösterdi. Ağırlıklı olarak özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından gelen kişilerin katıldığı konferansta, projenin amacı, yürütülen faaliyetler (KSS Yaz Akademisi, KSS Kitabı ve Filmi) ve sonuçları, Formatest proje koordinatörü Sorana Olaru tarafından paylaşıldı. Sunumlarda anlatılan KSS tarihi, Avrupa Birliği ve uluslararası KSS standartları, Macaristan KSS Pazaryeri etkinliği ve Macaristan’daki başarılı ve geliştirilmesi gereken KSS uygulamaları, katılımcıların özellikle ilgisini çekti. 2010 yılında yayınlanan ISO 26000 uluslarlararası KSS standardı hakkında da sunum yapılan konferansta TrainEAST projesinin en önemli çıktısı olan KSS Yaz Akademi, Bulgaristan ve Türkiye’den örneklerle paylaşıldı. 59 S KSS ri şile öyle SOYAK Kurumsal İletişim Koordinatörü Fatma Çelenk ‘Bugün aslında yarın’ SOYAK’ın KSS bakışından söz eder misiniz? Soyak olarak inancımız şu ki; kurumsal sosyal sorumluluk projeleri, kurum politikası olarak uygulanıp, kurum hedefleriyle örtüştürüldüğünde “sürdürülebilir” olabilir. Gelecek için atılan her adımın, bugünden atıldığını bize gösteren ‘Bugün aslında yarın’’ motto’muz ile uluslararası çevre standartlarını hedef alarak, sürdürülebilir gelişimi destekleyecek, gelecek nesillerin yaşam kalitesinin yükselmesine katkı sağlayacak projelere imza atarak, faaliyet alanlarımıza sorumluluk bilinci aşılamaya gayret ediyoruz. KSS projelerinizin özellikle yoğunlaştığı alanlar var mı? Sürdürülebilir bir toplumsal gelişim için yenilikçi ürün ve hizmetler kadar, sağlıklı, eğitimli ve temiz bir çevrede yaşayan kuşaklarların yetişmesinin de önemli olduğunu inanarak, sosyal sorumluluk faaliyetlerimizi eğitim, kültür, çevre ve spor alanlarında yoğunlaştırıyoruz. Bu alanlardaki faaliyetlerimizin yanı sıra toplumun gelişimine yönelik Holding dışı etkinlik ve projelere de destek veriyoruz. Tüm şirketlerimiz, sosyal sorumluluk alanındaki yatırımlarına karar verirken destek verilecek projelerin toplumun öncelikli gereksinimlerine hizmet etmesine ve çevre için en iyi olanı gözetmeye de azami dikkat gösteriyorlar. Son dönemde yürüttüğünüz projeler nelerdir? Bu yıl özellikle enerji verimliliğine daha fazla odaklanarak, sürüdürülebilir gelecek ve sağlıklı yaşama bisiklet kullanımı ile katkıda bulunduk. Bisiklet kültürünü yaymak ve gençleri bisiklet kullanımına teşvik etmek için sene içerisinde düzenlenen bir takım bisiklet yarışı ve etkinliklerine destek verdik. Sera Gazı Emisyonu’nu takip etmek üzere ISO 14064 Belgesi’ni alıp, Sosyal Sorumluluk Yönetim Sistemi’ni kurarak SA 8000 Belgesi’ne değer görüldük. Türkiye’de çok az sayıda kuruluşun sahip olabildiği SA 8000 Belgesi’ni ilk kez bir Holding olarak alarak çalışanların temel haklarını garanti altına almanın önemini bir kez daha gündeme taşıdık. Gerçekleştirdiğimiz projelerin yanı sıra çıkardığımız kitaplar, katıldığımız konferanslarla ilklere öncülük etmeyi sürdürürken; kurumsal sorumluluk anlayışımız çerçevesinde farklı işbirlikleri kurarak, bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarımıza devam ettik. Bu doğrultuda, enerji verimliliği ve sürdürülebilir yaşamın geliştirilmesi için “Yeşil İş Konferansı”, “Sürdürülebilir Gelecek Konferansı”, “Uluslararası İnovatif ve Sürdürülebilir Gelişim Sempozyumu” gibi birçok önemli buluşmaya destek verirken “Yeşil Karne” kitabının Türkçe çevirisini de beğeniye sunduk. 60 Holding Binası’na aldığımız LEED sertifikası ile varolan binalar kategorisinde LEED sertifikası alan ilk şirket ünvanını elde ettik. Sosyal sorumluluk algısı sektörel olarak beklenen seviyede mi? Günümüzde artık kurumlardan bireylere doğru yayılan ve yavaş yavaş bireysel bir algı olarak karşımıza çıkmaya başlayan sürdürülebilir ve çevreci yaşam olgusu, geleceği daha yaşanabilir kılmak adına atlanacak en zor eşiklerden bir tanesi. Çünkü bildiğimiz ve geçmişten bugüne deneyimlediğimiz gibi bir işi başarma yolunda atılacak en önemli adım ortak bir bilinç oluşturmak... Bu bilincin toplumun tabanına yayılmaya başladığını görüyor olmak da elbette çok sevindirici. Tüketicilerde oluşan bu bilinç sayesinde yakın bir gelecekte bütün şirketler iş planlarını bu hassasiyetle yapmak durumunda kalacaklardır. Bu da sürdürülebilir yaşamın sağlanmasında tüm sektörlerin önünü açacaktır. Faaliyet alanlarımızdaki sektörlerde de iş yapış biçimlerinin giderek bir toplumsal sorumluluk anlayışıyla kurgulanıp yönetildiğini söyleyebilir. Toplumda oluşan bu bilinç insanları tasarruflu, sürdürülebilir, çevreye saygılı projelere yönelttikçe hizmet veren ve üretenler de bu noktadaki hassasiyetleriyle farklılaşıyor. Kısa ya da uzun vadeli amaçlarınız nedir? 50 yıldır sürdürülebilir kaliteli yaşam kültürünün oluşmasına katkı sağlama ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma hedefi doğrultusunda ilerlemeyi sürdürerek birikim ve tecrübemizi yeni projelere aktarmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda ise uluslararası çevre standartlarını hedef alarak, sürdürülebilir gelişimi destekleyecek, gelecek nesillerin yaşam kalitesinin yükselmesine katkı sağlayacak, eğitim, spor, çevre ve kültürel değerlerin korunmasına destek verecek çalışmalarımıza yenilerini ekleyeceğiz. 61 U KSS ları ama l u g y Uyg AVON Türkiye, Global AVON Vakfı işbirliğiyle ‘Meme Kanseri Burs Programı’ Renault’a yılın sosyal sorumluluk projesi ödülü verildi Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Renault’nun çocukları trafikteki risk ve tehditlere karşı bilinçlendirmek için geliştirdiği Sokakta İlk Adımlar yol güvenliği eğitim projesine Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü’nü verdi. ödülü proje ortaklarımızın yanı sıra, Türkiye’nin dört bir köşesinde bu projeyi omuzlamış, çocuklarımızı trafikteki risklere karşı bilinçlendirmek için gayret sarfeden değerli öğretmenlerimizle paylaşmaktan da onur duyuyoruz.” dedi. İ 10 yılda 40 il 1 milyon 200 bin öğrenci letişim sektörü meslek kuruluşları ve iletişim fakültelerinin temsilcilerinden oluşan ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri Seçici Kurulu’nun Başkanı Fügen Toksü de, törende yaptığı konuşmada, otomotiv sektörünün kurumsal sosyal sorumluluğa daha çok yatırım yapması gerektiğini vurguladı. Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, ODD’nin bu ödülü 10 yıllık emek ve sosyal yatırıma verdiğini ve bu ödülün ‘En Çok Satılan Otomobil Markası Ödülü’ kadar önemli ve gurur verici olduğunu söyledi. Aybar, “Sokakta İlk Adımlar kurumsal sosyal sorumluluğun üçlü sacayağı olan özel şirket, kamu ve STK birlikteliğiyle gelişen, büyüyen bir projedir. Renault olarak 10 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği, Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği, Total Türkiye ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün büyük katkılarıyla sürdürüyoruz bu projeyi. Projemizin 10 yıllık hikayesi, sürdürülebilirlik anlamında da örnek teşkil ediyor. Bu KSS ulam alar T ürkiye’nin en uzun soluklu yol güvenliği eğitim projesi olan Sokakta İlk Adımlar 10 yılda 40 ilde 1 milyon 200 bin öğrenciye ulaştı. Renault’nun önderliğinde, Total Türkiye, Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle sürdürülen proje, daha once de Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından Altın Pusula Büyük Ödülü’ne, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve CSR Europe tarafından da En İyi Bilinçlendirme Uygulaması Ödülü’ne sahip olmuştu. Proje halen Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Karaman, Kayseri, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Muğla, Nevşehir, Rize, Sakarya, Samsun, Siirt, Sivas, Tekirdağ, Trabzon, Urfa, Uşak, Van, Yalova ve Zonguldak’ta uygulanıyor. Avon, “Meme Kanseri ile Mücadele Çalışmaları” projesini 15 yıldır sürdürüyor. Proje, sağlık alanında Türkiye’nin en uzun soluklu kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden biri oldu. A VON Türkiye, Global AVON Vakfı ile birlikte doktorlara meme kanseri ile mücadelede bir gelişim fırsatı sunuyor. Doktorlar Amerika’da gerçekleşecek burs programı kapsamında meme kanseriyle ilgili düzenlenecek olan sempozyuma katılacak ve meme kanseriyle ilgili çalışmak istedikleri alanda eğitim alacaklar. AVON Global Meme Kanseri Burs Programı ile dünyanın pek çok ülkesinden meme kanseri üzerine çalışmaları bulunan doktorların başvuru yapabileceği burs programına, Türkiye’den başvurmuş olan doktorlar da katılım şansı elde edecek. Yapılan başvurular sonucu seçilen doktorlar, 13-15 Eylül 2012 tarihinde Amerika’da düzenlenecek olan ASCO Meme Kanseri Sempozyumu’na katılacak. ı Sempozyumun ardından doktorlar kendi alanlarına uygun olarak seçmiş oldukları ve aralarında John Hopkins Üniversitesi, Boston Medikal Merkezi, Northwestern Üniversitesi’nin de bulunduğu 14 enstitüden birine yerleştirilecek ve 17 Eylül 2012 itibariyle eğitim almaya başlayacak. Meme kanseri ameliyatı, patoloji, radyoloji, medikal onkoloji, klinik dizayn ve kamu sağlığı gibi alanlarda; seçilen alana bağlı olarak 4 ila 8 hafta sürecek eğitimin sonunda doktorlardan çalışmaları hakkında rapor hazırlamaları beklenecek. Burs programı kapsamında 4-8 hafta sürecek olan eğitime katılabilmek için ilgili kurumlardan alacakları izin doktorların sorumluluğunda olacak. AVON’un global olarak sahiplendiği ‘Meme Kanseri ile Mücadele Çalışmaları’ projesi kapsamında yürütülen burs program, doktorların kadınların en fazla yakalandıkları kanser türü olan meme kanseri ile ilgili kendilerinin belirledikleri alanda özel eğitim alarak, edindikleri tecrübe ve bilgileri kendi ülkelerinde de uygulamalarını sağlamayı hedefliyor. Uyg KSS ulam alar ı “Bir Usta Bin Usta“ İZ Iletişimin Zirvesindekiler Ödülleri’nde yılın kurumsal sosyal sorumluluk projesi ödülünü aldı. A nadolu Sigorta’nın kurumsal sosyal sorumluluk projesi “Bir Usta Bin Usta”, Reklamcılar Derneği tarafından verilen ve ajans, reklamveren, medya ile bürokrasi kanadının önde gelen isimlerinin katıldığı İZ İletişimin Zirvesindekiler Ödülleri’nde yılın kurumsal sosyal sorumluluk projesi kategorisinde ödüle layık bulundu. Anadolu Sigorta adına ödülü, Halkla İlişkiler Müdürü Berna Semiz Ergüntan aldı. 63 Enterprise 2020 nedir? Enterprise 2020 E nterprise 2020, CSR Europe tarafından başlatılmış bir girişim. Ortak bir vizyon geleceğin şirketi Enterprise 2020, genel kabul gören sorumluluk ve şeffaflık doğrultusunda kârlı biçimde çalışarak ve tüm dünya ve insanlar için paydaşlarla yakın işbirliği içinde yeni çözümler üretmeye gayret ediyor. Bu unsurlar birlikte, daha akıllı, sürdürülebilir ve katılımcı bir topluma doğru dönüşüme liderlik eden girişim; CSR Europe’un 23 ülkedeki kurumsal üye ve ulusal ortak ağı, Avrupa Komisyonu, Belçika AB Başkanlığı ve Avrupa’da giderek artan sayıdaki devlet tarafından destekleniyor. Enterprise 2020 şunları amaçladı; Günümüzün ekonomik, toplumsal ve çevresel zorlukları dünyayı çok büyük bir değişime sevk ediyor. Önümüzdeki on yıl içinde, mevcut yaşama, çalışma, öğrenme, haberleşme, tüketme ve kaynakları paylaşma kalıpları giderek daha çok sorgulanılır hale gelecek. • Yenilikçilik ve değişim için bir platform sunarak şirketlerin sürdürülebilir rekabetçiliği oluşturmalarını desteklemek, • Sürdürülebilir bir gelecek oluşturmak için birlikte çalışmanın yeni yollarını araştırarak şirketler ve paydaşları arasında yakın bir işbirliğinin gelişmesine yardımcı olmak, • AB kurumlarını ve daha fazla sayıda uluslararası aktörü devreye sokarak Avrupa’nın KSS konusundaki küresel liderliğini güçlendirmek. 2020 yılında dünya neye benzeyecek? Artan küreselleşme, demografik değişim, doğal kaynakların kıtlığı, teknolojik hızlanma, küresel sağlık zorlukları ve sosyal bölünmeler gibi eğilimler, iş hayatını ve toplumu nasıl biçimlendirecek? İşletmelerin ekonomik, toplumsal ve çevresel ilerleyişe katkıda bulunan değerleri oluşturma kapasiteleri bundan nasıl etkilenecek? Mali ve sosyoekonomik değişiklikler ve pazarların hızla küreselleşmesi, yönetim sistemlerimiz üzerindeki etkili baskıyı giderek artırmaya devam ediyor. Devletlerin, şirketlerin, yatırımcıların, sivil toplumun, akademik kurumların birbirleriyle yakın ilişki içinde çalışmalarının zamanı geldi. Birbirine bağlı dünyada, kimse çözümlerin tümüne sahip değil. Karşılıklı güven yaratmak ve çalışma şekillerini değiştirmek, herkesin ortak sorumluluğu. ‘Bilinçli Pazar’ için başlangıç noktası A vrupa’da ve dünyada birçok şirket, sürdürülebilirlik ve sorumluluğun, istikrarlı ekonomilerin ve sürdürülebilir büyümenin kritik faktörleri haline geldiğini görüyor. Bu şirketler, girişimci çözümler yoluyla topluma olumlu bir katkı sağlamaya çalışıyor ve itibarlarını, gücünü güvenilirlik ve şeffaflık, sürdürülebilir ürün ve hizmetler ve paydaşlarla proaktif işbirliğinden alan bir yönetim kültürü üzerine inşa ediyor. Bununla birlikte, kurumsal sosyal sorumluluğu (KSS) tüm iş faaliyetlerinde ana faktör olarak dikkate alma, etkilerini değerlendirme, bildirme ve daha sonraki gelişiminde farklı paydaş gruplarını dahil etme son derece önemli bir zorluk. Bu görevin etraflıca ele alınabilmesi için, kurulan yeni ortaklıklarda birlikte çalışan çok daha fazla şirket ve paydaşın cesareti, yenilikçiliği ve ortak çabası gerekiyor. KSS konulu Avrupa İttifakı üzerine inşa edilen (2006 yılında Avrupa Komisyonu’nun CSR Europe (KSS Avrupa), BUSINESS EUROPE ve UEAPME ile başlattığı) Enterprise 2020 (İşletme 2020), yeni işbirliği anlaşmaları için açık bir davettir. Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso’nun 2009 yılında CSR Europe Genel Asamblesinde açıkladığı gibi, “bilinçli pazarlar”a dayanan bir ekonomiyi hep birlikte inşa etmek için bir başlangıç noktasıdır. CSR Europe, 2010 yılı Ekim ayında Enterprise 2020’yi bu zeminde başlattı. Ortak bir vizyon ve liderlik taahhüdüyle bu ağ, Avrupa’nın içinde ve dışındaki şirket ve organizasyonları, geleceğin işletmesine doğru giden bu yolculuğa katılmaya davet ediyor. Yeni bir model: Uygulama grupları ile çalışma E nterprise 2020, temalı uygulama gruplarında yenilikçilik ve değişim için açık bir platform sunar. Bu uygulamalar, iş dünyasının günümüzde karşı karşıya kaldığı küresel değişikliğin dönüşümsel eğilimlerini ve faktörlerini yansıtır. CSR Europe’un kurumsal üyelerine, ulusal ortaklarına diğer şirketler ve ilgili paydaşlarla öğrenme, paylaşma ve birlikte çalışma için birçok fırsat sunar. İşbirlikçi teşebbüsler geliştirme H er uygulama grubunda oluşturulan işbirlikçi teşebbüsler, şirketler ve paydaşlar arasında ortak liderlik ve işbirliği yoluyla toplumsal zorlukları ele alır. Diğer alanlara ve sektörlere kopyalanıp aktarılabilen ve Avrupa’da ve uluslararası ortamda politika oluşturmaya yönelik yeni sinerjilere temel oluşturabilecek fikir liderliği ve uygulama araçları geliştirmeyi hedefler. Yenilikçi ortaklıklar geliştirme A vrupa Komisyonu ve CSR Europe ağı arasındaki diyalog ve işbirliği, KSS’yi Avrupa’da geliştirmek konusunda 1990’ların başından bu yana sağlam bir temel oluşturdu. AB’nin yeni Avrupa 2020 stratejisi bağlamında Enterprise 2020, iş dünyası ile Avrupa Komisyonu, Konseyi ve Parlamentosu arasındaki yeni ortaklık için dayanak sağlıyor. Komisyonun “Avrupa’yı KSS konusunda bir mükemmellik odağı yapma” hedefini destekliyor ve KSS’yi Avrupa’nın akıllı, sürdürülebilir ve katılımcı büyüme stratejisinin bir parçası olarak teşvik ediyor. Avrupalı şirketler ve kurumlar, KSS’yi sürdürülebilir küresel ekonomi için stratejik bir araç olarak daha da geliştirmekte önemli bir rol oynuyorlar. Enterprise 2020, sorumlu yönetim araştırmalarını desteklemek, gelecekte iş dünyasına ve topluma yönelik sürdürülebilir değerler üretebilmeleri için öğrencilerin ve yöneticilerin kapasitelerini artırmak amacıyla, iş dünyasıyla birlikte çalışmaya istekli okul ve üniversiteler için de bir platform oluşturuyor. Enterprise 2020 katılımcıları, çeşitli girişimler ve işbirlikleri yoluyla endüstriler genelinde haricen paylaşılabilen somut sonuçlar ve modeller üretecek. Enterprise 2020, kendi perspektifleriyle katkıda bulunan paydaşların katılımıyla açık bir platform olarak gelişimine devam ediyor. 65 U KSS ları ama l u g y STK de bı üretimin yakka Giyim ve a aları ygulam u lu m u r o s in iç k e m t e k i teşv Türkiye Vodafone Vakfı Düşler Akademisi Projesi: Hayata eşit katılım Türkiye Vodafone Vakfı’nın Düşler Akademisi Projesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Alternatif Yaşam Derneği’nin (AYDER) ortak çalışması ile 2008 yılında hayata geçti. Proje, dezavantajlı gençlerin sanat aracılığıyla topluma katılmaları, sosyal ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları amacıyla bir gönüllülük platformu oluşturuyor. Tüm bireylerin hayata eşit katılımını simgeliyor ve bütünleşme adına çözümler üretilmesini hedefledi. ‘S anat ve sanatçı engel tanımaz’ sloganı ile ilerleyen Düşler Akademisi, dezavantajlı gençlerin yeteneklerini, yaşadıkları sosyal ortamda kullanarak çevreleriyle eşit koşullarda ilişki sürdürebilmeleri yönünde katkı sağlamak için çalışıyor. Bu güne kadar 620 gencin mezun olduğu Düşler Akademisi atölyelerinde fiziksel, zihinsel, işitme ve görme engelli gençlere, kronik hastalık gruplarına ve yoksul gençlere vokal, ritim, dans, film, fotoğraf, DJ’lik, enstrüman, resim ve tasarım atölyeleri ücretsiz olarak sunuluyor. Proje, PR News CSR Ödülleri’nde finalde T ürkiye Vodafone Vakfı’nın, engelli bireylerin karşı karşıya kaldığı yaşamsal zorlukların ortadan kaldırılmasına destek vermeği amaçladığı Düşler Akademisi Projesi ile dünya çapında çok sayıda projenin yarıştığı PR News CSR Ödülleri’nde “Topluluk İlişkileri” ve “Paydaş Bağlılığı” kategorilerinde finale kaldı. ABD’li strateji ve halkla ilişkiler dergisi PR News tarafından, 2005 yılından beri her yıl düzenlenen PR News CSR Ödülleri dünya çapında en iyi kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarını ödüllendiriyor. Ödüller, kurumların kurumsal sorumluluk çalışmalarına konusunda teşvik etmeyi amaçlıyor. PR News CSR Ödülleri, 17 Nisan 2012’de Washington, düzenlenecek törenle dağıtılacak. ’ T C E P S ‘RE i s e j o r p ve ) farkındalık e S S (K k lu l Sorumlu r üretmey sal Sosya f çözümle ti m a v ru atın o u in K , n k tirere ulana sorumlu s g n liş y rı e u g la a in rı iç rk ıla a ç nın rü rklı bakış a çlerin başında ise m arklı paydaş grupları kstil sektö fa te rı a la rd a a ıll rm y fi n çi bı ndiren süre yapmaları geliyor. F özellikle so lan tedarik ve ayakka im iliğe yönle c ih iy g rc Türkiye’de aları, sektörde yer a im e iş te d ir i lu g ğ m orumlu n sorum k Derne CT eğitim çalış Tedarikçi firmaları, s rin ürünleri seçerke Sorumlulu l a y s o r: RESPE S o l y a r. ile s lu o c o m ti iy ı e s d ru k a e u tü teşvik esi ve Türkiye K jenin parç ikaları izlem azandığı bu çağda vatif bir pro o in in iç alma polit k k e rinin önem teşvik etm ve işbirlikle rumlu uygulamaları so üretiminde A vrupa Birliği Leonardo da Vinci Programı tarafından desteklenen RESPECT projesi tedarikçi firmalara ve satın alım süreçlerini iyileştirmesi ve çalışma standartları üzerindeki etkilerinin iyileştirilmesi için alıcı firmalara yaratıcı yöntemler ve araçlar geliştirmeyi amaçladı. işbirliği kanalları ve eğitim, davranış değişikliği gibi alanlarda ilerleme sağlanması hedeflendi. Projenin uzun vadedeki amacı ise geliştireceği inovatif paydaş işbirliği modelinin diğer ülkeler ve farklı sektörlerce uygulanması sağlamak. Kasım 2011’de başlayan ve Ekim 2013 yılına kadar sürmesi planlanan iki yıllık pilot proje, paydaşlar (alıcıtedarikçi-tüketici) arasında işbirliği yapılması ve iyi uygulamaların paylaşılmasıyla farklı çözümler üretilmesini hedefledi. İsviçre, Fransa ve Belçika’nın, Bulgaristan ve Türkiye’ye inovasyon transferi yapacağı bu projede yer alan ortaklar ise şunlar: Fair Labor Association, New Age, Gibor Alfa (Türkiye), BILSP (Bulgaristan), ESCEM (Fransa), Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği, Limelight ve MAC-Team (Belçika) RESPECT projesi vizyonunu; Alıcı şirketler arasından olumlu bir davranış yaratmak ve daha fazla sorumlu uygulamaları kabul etmelerini sağlamak, tedarikçi firmaların sorumlu üretim uygulamalarını yayması ve alıcılara inovatif yollar teklif etmeleri, pasif satın alma davranışı yerine katılımcı ve sorumlu tedarik zincirine destek olunması için tüketicilerin üretim sürecine dahil edilmesi olarak belirledi. Web 2.0 ve sosyal medya teknolojilerinin kullanılacağı projede, mevcut olan eğitim materyalleri iyi uygulamalar ve RESPECT projesine dahil olan farklı paydaşlar tarafından aktarılan girdilerle zenginleştirerek inovatif 67 Girişimcileri Mentor Ağı” Türkiye’de STK Ö zyeğin Üniversitesi, KAGİDER ve ANGİKAD, işini yeni kurmuş girişimci kadınlara zorlu ilk yıllarında destek olmak üzere Avrupa Birliği destekli “Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı” projesi için yola çıkıyor. Avrupa Birliği desteğiyle ve 1 milyon Euro bütçeyle toplam 17 ülkede uygulanacak olan proje, Özyeğin Üniversitesi, KAGİDER ve ANGİKAD’ın işbirliğiyle bu yıl Türkiye’de de ilk kez uygulanmaya başlanacak. Özyeğin Üniversitesi ve ANGİKAD’ın işbirliği ile KAGİDER tarafından 2 yıl süre ile yürütülecek projede 13 başarılı KOBİ sahibi iş kadını 18 ay boyunca işini yeni kurmuş yeni 26 kadın girişimciye mentorluk yapacak. " Kadınlar siyasete aktif katılmalı KAGİDER’in Ocak ayı Kahvaltı Toplantısı’nın konuğu Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan oldu. Demircan, “Kadın Dostu Yerel Yönetimler” başlığı altında, yaklaşan yerel seçimler öncesinde yerel yönetimlerde kadının varlığı ve etkinliğini artırabilmek için yapılması gereken çalışmaları kendi deneyimleri ışığında anlattı. K AGİDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şila Gök yaptığı konuşmada, kadının yerel siyasete katılımının arttırılması amacıyla KAGİDER’in yaptığı çalışmaların bir uzantısı olarak Ahmet Misbah Demircan’ı KAGİDER’e davet ettiklerini söyledi. Demircan, kadınların yaşamın her alanında çok iyi liderlik örnekleri gösterdiğini ve çok iyi aracılık yaptığını belirti. Kadınların siyasette temsiliyetinin artması için proaktif olmaları ve liderlik yeteneklerini kullanmaları gerektiğini ifade etti. yeterince görünür olmadığını vurguladı. Demircan sözlerini şöyle sürdürdü; “Kadınlar dernek veya farklı sivil toplum kuruluşlarının üyeliği ve yöneticiliği alanlarında mahallede gösterdikleri etkinliği göstermiyorlar, kadınlar bu alanlarla da ilgilenmeli ve aktif olmanın yollarını aramalı.” Siyasi partilerinde aynı iş hayatında olduğu gibi, alanda iş yapmış, becerikli insanlar aradığını belirten Demircan, “İş hayatı ne arıyorsa siyaset onu arıyor, kadınlar yerel yönetimlere katılım konusunda proaktif olmalı ve liderlik yeteneklerini kullanmalı” dedi. Yerel yönetimlere kadınların daha fazla katılması için siyasette kota uygulamasının olması gerektiğini vurgulayan Demircan, belediye meclislerinde nüfusa orantılı olarak yüzde 50 kadınların olması için çaba gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Demircan, ayrıca, kadınlarında siyasete zaman ayırarak, siyasette öne geçmek için liderlik yeteneklerini kullanmasının önemine dikkat çekti. Beyoğlu Belediyesi’nin kadının sosyalleşmesi için semt konakları açtığını ve 10 bin’in üzerinde kadının semt konaklarında kültürel yaşama katıldığını söyledi. Kadınların mahallelerde çok iyi gözlemci ve aracı, okul aile birliklerinde çok iyi başkan olduğuna dikkat çeken Demircan, ancak konu örgütlü katılım olunca kadınların Avrupa Birliği’nden Türk Kadın Girişimcilerine Destek Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen, 17 ülkede toplam 1 milyon euro bütçe ayrılan “Avrupa Kadın 68 “Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı”na başarılı birer girişimci olma potansiyeline sahip, bir yıldan fazla dört yıldan az bir süre önce bir işletmeyi devralmış ya da kurmuş ve yürütmekte olan kadın girişimciler kabul edilecek. Temelleri Avrupa Komisyonu tarafından 2009 yılında atılan ve bugüne dek yaklaşık 270 kadın girişimcinin mentorluk yaptığı “Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı” projesi ilk kez Türkiye’de uygulanacak. Proje, Özyeğin Üniversitesi, KAGİDER ve ANGİKAD’ın işbirliği ile hayata geçecek. 1 milyon Euro bütçeyle toplam 17 ülkede uygulanan projeyle, aralarında başarılı iş kadınlarının olduğu 13 kişi, iş hayatına yeni adım atan 26 kadın girişimciye mentorluk yapacak. Başarılı örneklerin toplumda ön plana çıkarılması ve desteklenmesi yoluyla ülkemizde kadın girişimciliğinin özendirilmesi ve kadın girişimci sayısının artırılmasının amaçlandığı “Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı”na, başarılı birer girişimci olma potansiyeline sahip, bir yıldan fazla dört yıldan az bir süre önce bir işletmeyi devralmış ya da kurmuş ve yürütmekte olan kadın girişimciler kabul edilecek. “Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı”na 2011 yılında Türkiye’nin yanı sıra dahil olan ülkeler ise şöyle: Arnavutluk, Belçika, Hollanda, İspanya, İngiltere, İrlanda, İtalya, Kıbrıs, Makedonya, Macaristan, Karabağ, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Yunanistan. “Kadın girişimci mentor ağını Anadolu’da yaygınlaştıracağız” B u projede kadın girişimci mentor ağının Anadolu’da yaygınlaşmasını hedeflediklerini söyleyen proje paydaşlarından ANGİKAD’ın Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Özyurt, “Kadın girişimcilerimize balık tutmak yerine onlara nasıl balık tutulacağını öğretiyor olacağız. Böylece iş hayatının zorlu koşullarında ayakta kalacak donanıma ilk elden sahip olacaklar. ANGİKAD, 2007 yılından bu yana, öncelikle ülkemizde, iş hayatında ve sosyal hayatta kadınlara fırsat eşitliği yaratılarak, yönetim erki içerisinde kadının etkinliğinin ve payının artırılması ve kadın girişimciliğinin desteklenmesi konusunda çeşitli çalışmalar ve projeler yürütmekte ve bu projede kadın girişimci mentor ağının Anadolu’da yaygınlaşmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır,” dedi. Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı “E uropean Network of Mentors for Women Entrepreneurs” projesi Avrupa Komisyonu İşletmeler Genel Müdürlüğü nezdinde duyurulan ve 2009 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilen “Female Entrepreneurship Ambassadors - ENFEA” projesinin devamı ve onun tamamlayıcısı olan bir proje. “ENFEA” projesi ilk duyurulduğunda 2009 yılında Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmadığı için proje kapsamında yer almamıştı. Ancak 2011 çağrısında 22 üye ülkenin yanı sıra projeye Türkiye de dahil edildi ve başvurucuların mevcut olan ülkelerdeki “Female Entrepreneurship Ambassadors” işbirliği ağlarından yararlanması hedeflendi. “Female Entrepreneurship Ambassadors” projesi ile işbirliği ağı kuran ülkeler arasında Arnavutluk, Belçika, Hırvatistan, Kıbrıs, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Slovakya, İsveç ve İngiltere yer aldı ve bu ağ yaklaşık 270 kadın girişimciyi kapsadı. ETKİNLİKLER CSR in Times of Crisis; an Opportunity for the Future of Companies 27 Mart 2012 Brüksel, Belçika Organizasyon GDF SUEZ CSR Europe Yıllık Genel Kurulu 26 - 27 Nisan 2012 Brüksel, Belçika Organizasyon CSR Europe 69 STK Özel Sektör Gönüllüler Derneği ‘Gonulden Oduller’verdi Türkiye’deki gönüllük projelerini teşvik etmek için Özel Sektör Gönüllüler Derneği (ÖSGD) tarafından verilen Gönülden Ödüller, sahiplerini buldu. G önülden Ödüller, özel sektördeki gönüllülük çalışmalarını destekleyerek yaygınlaşmasını sağlamak ve toplumda fark yaratan iyi örnekleri ödüllendirmek için Özel Sektör Gönüllüler Derneği tarafından 2007 yılından bu yana veriliyor. Bu yıl beşincisini verdiğimiz bu ödüllerin artık çok daha etkin olduğunu görmenin keyfini yaşıyoruz. Bu yıl üye sayımız 64’e yükseldi ve bu üyelerin 150.000 çalışanı ve 6.000 aktif gönüllüsü olduğunu görmekten mutluluk duyuyorum. Derneğimiz aynı zamanda üye firmalarımızın sürekli iletişim halinde olduğu, birbirlerine destek verdiği, yaşayan, sosyal bir platform. Faaliyete geçtiğimiz günden beri pek çok çalışma yaparak özel sektörün gücünü göstermek ve fark yaratan projeleri tanıtarak özendirici olmalarını sağlamak istedik. Ödül kazanan şirketlerimiz başta olmak üzere, gönüllülük projeleri üretip hayata geçiren tüm şirketlerimize teşekkürü borç bilirim.” dedi. En Başarılı Gönüllülük Programı kategorisinde Koç Holding “Ülkem İçin”, En Başarılı Gönüllülük Projesi kategorisinde Garanti ÖSGD Yönetim Kurulu Bankası “Elim Sende”, En Başkan Yardımcısı Dr. Yaratıcı Gönüllülük Projesi Geçtiğimiz 5 yıl içinde Yılmaz Argüden ise, kategorisinde ise Bilim gönüllülük kavramı ve Gönülden Ödüller’in çok İlaç “Kariyerimin Kontrolü uygulamaları benimsendi. önemli bir işleve sahip Bende” çalışmaları ile olduğunu ifade ederek, “Bu ödüle layık görüldü. Bu yıl Çevre, sağlık, eğitim, yılki Gönülden Ödüller ile ilk kez verilen “En Başarılı dezavantajlı gruplar, kültür, tarih gördük ki; özel sektörde Gönüllü” kategorisinde gibi farklı alanlardaki ihtiyaçlara gönüllülük çalışmaları her IBM’den Derya Sel Bozkurt geçen gün daha çok artıyor ve Bilim İlaç’tan Kadir yönelik projeler geliştirilmeye ve özel sektörün tecrübesi Gökbakan ödül alırken, başlandı, yaratıcı çözüm ile sistemli, sürdürülebilir Doğuş Holding’ten Özlem örnekleri geliştirildi. ve yaratıcı projeler Denizmen Seçici Kurul gönüllülük temeliyle Özel Ödülü’nün sahibi oldu. gerçekleştirilebiliyor. Şirketlerin değindikleri toplumsal konuların, sorunların çeşitlendiğini, daha fazla kişi Gönüllülük çalışmaları artıyor ve kurumun katılması için ortamlar yaratıldığını ve işbirliklerinin arttığını memnuniyetle gözlemliyoruz. SGD Yönetim Kurulu Başkanı Agâh Uğur, Gönülden Geçtiğimiz 5 yıl içinde gönüllülük kavramı ve Ödüller’in, gönüllülük kavramının organize ve etkin uygulamaları benimsendi. Çevre, sağlık, eğitim, şekilde yürütülmesi açısından iyi örneklerin çıkmasına dezavantajlı gruplar, kültür, tarih gibi farklı alanlardaki katkı sağladığını belirtti. ihtiyaçlara yönelik projeler geliştirilmeye başlandı, yaratıcı çözüm örnekleri geliştirildi. Bu ödül töreni ile projelerin Agah Uğur; toplumların gelişmesinde paylaşımın etkinliğini ölçerek iyi örnekleri paylaşmak istiyoruz. Bu önemine dikkat çekerek, gönüllülük projelerinin daha sene 19 finalistimiz oldu. Her biri sadece ülkemiz için da yaygınlaşması gerektiğini belirtti. Uğur; “Gönülden değil, dünya için de örnek olabilecek nitelikte değerli Ödüller, sadece özel sektörün gönüllülük projelerinin projeler. Tüm katılımcıları tekrar kutluyorum.” diye desteklenmesini hedeflemiyor. Asıl hedefimiz, konuştu. toplumumuzun gelişimine, refahına katkıda bulunmaktır. " Ö 70 Garanti Bankası “Elim Sende’’ “E lim Sende’’ projesi Garanti Bankası çalışanlarının gönüllülük enerjilerini ortaya çıkaracak bir anasınıfı yenileme projesi olarak planlandı. Okul öncesi eğitime yönelik, çocukların gelişimine katkıda bulunmayı amaçlayan proje anasınıflarının fiziksel koşullarını, eğitim kalitesini artıracak niteliğe kavuşturulması hedeflendi. Elim Sende kapsamında 2010-2011 ve 2011-2012 akademik yıllarında toplam 30 anasınıfının yenilenmesi planlandı. 2010-2011 öğretim yılında İstanbul, Konya, Hatay, Adana, Antalya, Mersin, Bursa ve Adıyamanda toplam 12 anasınıfı yenilendi. Anasınıflarındaki yetersiz fiziksel koşulları iyileştirmeyi hedefleyen Elim Sende projesi kapsamında öncelikle Boğaziçi Üniversitesi Koç Holding ‘‘Ülkem İçin’’ “Ü lkem İçin” Koç şirketleri, çalışanları, bayileri ve tedarikçileri arasında toplumsal sorunlara karşı katılımcı bir tutum geliştirmeyi amaçladı. 2006 yılında başlayan “Ülkem İçin”de iki yılda bir değişen tema çerçevesinde uygulama yapısı belirlenmektedir. 2006-2007’de 81 ilde, “sorumlu vatandaşlık” örneği ile 387 yerel projeye imza atılmıştır. Okul tadilatları, ekipman destekleri, sağlık ocaklarına destek, hayvan barınakları oluşturulması, çevre düzenlemeleri, köy yardımları gibi çalışmalar hayata geçirilen projelerden bazı örneklerdir. 2008’de çevre konusuna odaklanıldı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve TEMA Vakfı’nın işbirliğiyle 7 bölgede “Ülkem İçin Ormanları” oluşturuldu; 1.084.000 fidan toprakla buluşturuldu. 2009’da ise “Dünyayı Kurtaran Çocuk” konsepti çerçevesinde ilköğretim öğrencilerinde çevre bilincinin geliştirilmesi ve doğal kaynakların kullanımında farkındalık yaratmak amacıyla TEMA ile işbirliği içinde 81 ilde 18.000’i aşkın çocuğa çevre eğitimleri verildi. 2010-2011’de Kızılay ile kan bağışının önemi konusunda toplum nezdinde farkındalık yaratmak ve gönüllü, düzenli ve bilinçli kan bağışçıları kazanılması hedeflenilmiş ve 11 Kasım 2011 itibariyle 79.690 kişide farkındalık yaratılarak 63.650 ünite kan bağışı sağlandı. akademisyenleri ile anasınıfı için uygun fiziksel çevre kriterleri geliştirilmiş ve ideal anasınıfı kavramı ortaya çıkarılmıştır. Anasınıfı öğrencilerine dağıtılmak üzere Elim Sende’ye özel eğitici kitap setleri akademisyenler tarafından hazırlanarak yenileme yapılan anasınıfındaki öğretmenlere yeni sınıf düzenini ve kitap setini kullanım bilgileri verilmiştir. İdeal anasınıfı kavramına uygun olarak yenilenen 12 anasınıfında; 200’den fazla gönüllü Garanti çalışanı ve ailelerinin katılımı ile duvar boyama, mobilya tamir ve montajı, pano yapımı gibi birçok yenileme işi gerçekleştirilmiştir. Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri “Kariyerimin Kontrolü Bende” Kişisel Gelişim Kongresi “K ariyerimin Kontrolü Bende” Kişisel Gelişim Kongresi, mezun olmaya hazırlanan bir üniversite öğrencisine verilebilecek en değerli hediye kariyer ve gelişim fırsatı. Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri ülkemizin doğu bölgelerindeki üniversitelerindeki öğrencileri için bu fırsatı yarattı. “İş hayatına girdikten sonra profesyonel eğitmenlerden aldığımız, bizi bir adım öne taşıyan, özel sektördeki başarımıza önemli katkısı olan temel beceri eğitimlerini üniversite yıllarında alsak, yola bir adım önde başlardık!” düşüncesiyle yola çıkan Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri, potansiyeli yüksek, bilgi ve beceriler ile donanımlı bir çalışan adayı olmak isteyen, üniversite öğrencilerinin profesyonel eğitmenlerden 4 tam günlük eğitim almalarını sağlıyor. Öğrencilerine teknik ve mesleki gelişimleri yanında kişisel gelişimleri noktasında dadestek olmak, kariyer gelişimi konusundaki farkındalıklarını artırmak isteyen üniversitelere telekomünikasyon, otomotiv, ilaç gibi dev sektörlerin profesyonel eğitmenlerini götürüyor. Ayrıca yetenekli, potansiyel çalışanları bünyesine katmak isteyen, topluma gönüllülük yolu ile destek olmak isteyen ülkemizin önde gelen 21 lider özel şirketine kongreye katılan öğrenciler arasından stajyer öğrencileri yönlendiriyor. 71 Bilim İlaç Toplum Gönüllülerinin organize ettiği projenin son organizasyonunda 15 farklı eğitim 4 gün süresince 32 oturumda uygulandı. Bu güne kadar programdan yararlanan öğrenci sayısı 4.260 olarak gerçekleşti. Belirlenen kriterlere göre seçilecek 50 öğrenci ise 2012’de Türkiye’nin lider şirketlerinde özel bir staj programına katılma şansı yakalıyor olacaklar. En Başarılı Gönüllüler: Derya Sel Bozkurt - Kadir Gökbakan D erya Sel Bozkurt, on yıldır gönüllü olarak çalışıyor. 2009 yılından itibaren de gönüllülük çalışmalarını IBM On Demand Community çözümleriyle birleştirdi, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ve TOG Mezunlar grubuyla yeni projeler geliştirdi. IBM İş Danışmanlığı Hizmetlerinde Kıdemli Danışman olarak çalışmakta olan Derya, deneyim ve mesleki bilgisini paylaşarak gerçekleştirdiği toplumsal çalışmaları, beceriye dayanan gönüllülük için bir örnektir. Yeni mezun olan gönüllülerden bir mezunlar grubu kurma girişimini başlatan Derya, mesleki kariyerlerinde yeni olan TOG mezunlarının katılımlarını desteklemek üzere bu mezunları bir araya getiren yeni bir model önerdi. 2010 yılında IBM Kurumsal Hizmet Gücü programına seçilen Derya, bu proje çerçevesinde Brezilya’nın Rio De Janeiro kentindeki CEFET/RJ Üniversitesi’nde İnteraktif Eğitim Merkezi kuruluşu planlama çalışmaları yapmış, Pazarlama sınıfı öğrencilerine Müşteri İlişkileri Yönetimi dersleri verdi. Derya’nın girişimiyle IBM in global sosyal sorumluluk projelerinden biri olan World Community Grid uygulamasını Türkiye’de ilk kullanan ortak TOG oldu. Yaptığı gönüllü çalışmalardan dolayı 2009, 2010 ve 2011 Seçici Kurul Özel Ödülü: Özlem Denizmen Ö zlem Denizmen, finansal okuryazarlık alanında başlatmış olduğu “Para Durumu” sosyal girişimi ile bireyleri finansal konularda bilinçlendirmeyi, para konularını tabu olmaktan çıkartıp, konuşulabilir bir olgu yapmayı hedefledi. Para Durumu girişimini kendi insiyatifiyle başlattı ve neredeyse hergün kapsamını, mecralarını ve işbirliklerini genişletti. Para Durumu, toplumsal bir finansal okuryazarlık seferberliği oluşturmak üzere başlamış, Türkiye’nin ilk ve tek multi platform (TV, radyo, gazete, dergi, internet, sosyal medya, eğitim seminerleri…) sosyal girişim projesi. Haftada ortalama 3-5 milyon kişiye ulaşıyor. Özlem Denizmen, çalıştığı şirket, sivil toplum kuruluşları, şirketin müşterileri, tedarikçileri, iş ortakları ve aileler ile sürekli görüşerek bu girişime onları da dahil ederek ve bu girişimi münferit bir girişim olmaktan çıkardı. yıllarında 23,000 $ değerinde IBM Toplum ve Sosyal Medya Hizmet Bağışını TOG’la yürüttüğü çalışmalarını desteklemek üzere kazandırdı. Derya Sel Bozkurt, 2011 yılı Nisan ayından bu yana Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev alıyor. STK Kadir Gökbakan, Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri’ne (BİTG) 2005 yılında üye olan Kadir Gökbakan, 2006 yılında BİTG Ankara bölge ekip liderliği görevini gönüllü olarak üstlendi. Bilim İlaç Toplum Gönüllülerinin ilk projesi olan “Engelleri Kaldırın” projesi kapsamında 2007 - 2008 yıllarında Serçev & BİTG Fotoğraf Sergisi’ne liderlik yaparak Serçev’e önemli bir gelir sağladı ve aynı zamanda BİTG’in ilk büyük projesini gerçekleştirdi. 2008 - 2009 yıllarında Serebral Palsili çocuklarla Gençlerbirliği futbolcularını engelsiz bir futbol maçında karşı karşıya getirerek medyada gönüllülüğe yer verilmesini sağladı. 2009 yılında Samsun bölgeye atandı. Gönüllü projelerin sağladığı liderlik deneyiminin katkısı ile BİTG Samsun bölge liderliğini üstlenerek gönüllülük çalışmalarına hız kattı. 2009 - 2010 yıllarında oyuncuları BİTG ve Bilim Ailem’den oluşan ilk %100 Gönüllü Tiyatro projesini gerçekleştirmeyi başardı. Bu proje sonunda 6.585 çocuk tiyatroyu ücretsiz izledi, yetişkinlerden alınan kitaplar ile 4 köy okuluna BİTG Kütüphanesi kurulmasını sağladı. 2011 Yılında İstanbul bölgeye atanması ile “Bilim’in Kardeşleri Tiyatro’da” projesinin Türkiye liderliğini üstlendi. Şu günlerde tiyatro projesini yaratıcı bir fikirle bir adım daha ileri götürerek BİTG gönüllülerinin yazdığı bir çocuk oyununun yoğun sahne hazırlıklarını sürdürmekte. 2012 yılında genel müdürümüz ve bir çok liderin dahil olduğu müzikal çocuk oyunu ile çocuklarımızı çevre konusunda tiyatro aracılığı ile bilinçlendirmeye devam edecek. İstanbul Sanayi Odası (İSO) çevre ödülleri verildi İstanbul Sanayi Odası’nın çevreye yönelik çalışmaları, üyelerinin çevre bilincini geliştirmek, çevre mevzuatının AB ile uyumlu hale getirilmesine katkıda bulunmak ve sanayiyi çevre dostu teknolojileri kullanmaya teşvik etmek temelinde yürütülüyor. İ SO, çalışmaları kapsamında, çevrenin korunmasını, enerjinin ve hammaddenin daha verimli kullanılmasını, daha az atık üretilmesini ve çevre dostu üretime yönlenmeyi teşvik edici bir mekanizma olarak ödüllendirmeyi gündeme getirdi ve 1995 yılından 2000 yılına kadar 6 yıl boyunca, üyelerine ‘Çevre’ ve ‘Çevre Teşvik’ ödülleri verdi. 2001 yılında yaşanan ağır ekonomik kriz sanayinin gündemine başka öncelikler taşıdığı için ödül uygulamasına bir süre ara verildi ve Çevre Ödülü uygulaması 2005 yılında verilen ‘Sektör Çevre Ödülleri’ ile yeniden başladı. 2006 yılında büyük ölçekli firmalar için ‘Çevre Ödülleri’ verilirken, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında ‘KOBİ Çevre Ödülleri’ verildi. Dünya’da artan yeşil ekonomi eğilimleri çevre ödüllerini çeşitlendirmeyi İSO’nun gündemine getirdi. Bu kapsamda ödüller, ‘Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün ve Uygulama’ teması ile verildi. 73 Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Birincilik Ödülü Arçelik A.Ş. Bulaşık Makinası İşletmesi: Kaktüs Bulaşık Makinası Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün İkincilik Ödülü İpek Kağıt San. ve Tic. A.Ş.: Selpak Tuvalet Kâğıdı, Yarınlara Söz Veriyor Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün İkincilik Ödülü Arçelik A.Ş. Çamaşır Makinası İşletmesi: Ekonomist Serisi Çamaşır Makinaları Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Üçüncülük Ödülü Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Vitra Seramik Grubu: 2,5/4 Litre Klozet Farknda msn oku 5 çocuktan 5 milyona ulaşan TOÇEV, 17 yldr dokunduğu yaşamlara art değer katyor. Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Birincilik Ödülü İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San A.Ş.: Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama İkincilik Ödülü Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Vitra Seramik Grubu: Proses Atıklarının Geri Dönüşümü Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Üçüncülük Ödülü Ford Otomotiv San A.Ş - İnönü Fabrikası: Atık Yağlı Su Arıtımı İyileştirme Projesi Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Birincilik Ödülü Aygaz A.Ş.: Yarın Hava Nasıl Olacak? Projesi Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk İkincilik Ödülü Arçelik A.Ş.: Eğitimde Gönül Birliği Programı / Çevre Temalı Yarışmalar Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Üçüncülük Ödülü Opet Petrolcülük A.Ş.: Yeşil Yol Projesi KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Birincilik Ödülü Friterm Termik Cihazlar Sanayi ve Ticaret A.Ş: CO2 (R744) Akışkanlı Evaporatör ve Gaz Soğutucu Ürünleri KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün İkincilik Ödülü Sarbak Metal Tic. ve San. A.Ş.: Kurşunsuz Pirinç Ekosarı .biz Dereceye Girenler KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Üçüncülük Ödülü Adell Armatür ve Vana Fabrikaları A.Ş.: Termostatik Bataryalar Özel Ödüller Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Adnan Şener Özel Ödülü Ford Otomotiv San A.Ş: Ecotorq® Euro 5 Motor Ailesi Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Jüri Özel Ödülü Akın Tekstil A.Ş.: Su Tüketmeden Üretilen Kumaş, Waterless Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Necati Arıkan Özel Ödülü Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.: CNG İle Çalışabilen Fiat Yeni Doblo / 1.4 16v Turbo Euro 5 CNG Geliştirilmesi Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Yenal Oktuğ Özel Ödülü Subor Boru San ve Tic. A.Ş.: Üretimde Çevreci Uygulamalar Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Jüri Özel Ödülü Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Vitra Seramik Grubu: Fırın Sıcaklıklarının Düşürülmesi Projesi Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Faik Fuat Onur Özel Ödülü Akçansa Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. - Çanakkale Fabrikası: Atık Isı Geri Kazanım Tesisi Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Jüri Özel Ödülü Ford Otomotiv San A.Ş.: Çevre Bilincinin Paylaşılması Projesi KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Umur Ünsal Özel Ödülü Kumsan Döküm Malzemeleri San.Tic A.Ş.: Yeşil Madencilik Uygulamaları 74 0212 282 89 16 TOÇEV Toçev Vak www.tocev.org.tr