2013-II

advertisement
2013-II
İçindekiler
1.
GENEL DEĞERLENDİRME
1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar
2
1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar
6
1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü
1.4. Riskler ve Para Politikası
2.
3.
4.
5.
ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER
19
20
2.2. Emtia Fiyatları
23
2.3. Küresel Enflasyon
25
2.4. Finansal Koşullar ve Risk Göstergeleri
27
2.5. Sermaye Akımları
29
2.6. Küresel Para Politikası Gelişmeleri
30
ENFLASYON GELİŞMELERİ
37
3.1. Enflasyon
37
3.2. Beklentiler
47
ARZ ve TALEP GELİŞMELERİ
57
4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep
57
4.2. Dış Talep
60
4.3. Emek Piyasası
64
FİNANSAL PİYASALAR ve FİNANSAL ARACILIK
5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler
7.
9
12
2.1. Küresel Büyüme
5.1. Finansal Piyasalar
6.
1
KAMU MALİYESİ
87
88
101
117
6.1. Bütçe Gelişmeleri
118
6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler
121
ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER
125
7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar
125
7.2. Orta Vadeli Görünüm
128
7.3. Riskler ve Para Politikası
131
KUTULAR
Kutu 1.1. Kredi İvmesi ve İktisadi Konjonktür
15
Kutu 2.1. İhracat Ağırlıklı Küresel PMI Endeksi ve Büyüme Eşiği
Kutu 3.1. TÜFE ve ÜFE Enflasyon Oranları Arasındaki Farklılaşmanın Nedenleri
33
Kutu 3.2. Asgari Ücret, İşveren Maliyeti ve ÜFE Enflasyonu
48
52
Kutu 4.1. Sanayi Üretim Endeksinde Güncellemeler
70
Kutu 4.2. Sermaye Birikiminin Kapasite Kullanım Oranlarına Etkisi
74
Kutu 4.3. Altın Dış Ticaretinin Makro Büyüklüklere Etkisi
78
Kutu 4.4. İşgücüne Katılım Oranına Katkılar
80
Kutu 4.5. 2008 Yılı İstihdam Teşviklerinin Farklı Demografik Gruplar İtibarıyla İstihdama Etkisi
Kutu 5.1. Geleneksel Olmayan Para Politikası Araçları ve Kredi Büyümesi
84
Kutu 5.2. Gecelik Kur Takası Faizleri ve BİST Gecelik Repo Faizleri Arasındaki İlişki
107
112
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
1. Genel Değerlendirme
Yılın ilk çeyreğinde küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini korurken küresel
ekonomiye dair süregelen belirsizliklere paralel olarak risk iştahı ve sermaye
akımları oynak bir görünüm sergilemiştir (Grafik 1 ve Grafik 2). Euro Bölgesi’ne
dair sorunlar ve gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarına dair belirsizlikler bu
dönemde risk iştahındaki oynaklığı artıran başlıca gelişmeler olmuştur. Yakın
dönemde Japonya Merkez Bankasının açıkladığı ek parasal genişleme paketi
riskli varlıklara yatırım yapma iştahını artırırken, Güney Kıbrıs ve İtalya’daki
gelişmeler küresel ekonomideki kırılganlıkların önemini koruduğunu göstermiştir.
Grafik 1.
Grafik 2
Küresel Risk İştahı Endeksleri
Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları
(4 Haftalık HO, Milyar ABD doları)
Credit Suisse Risk İştahı Endeksi
VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş)
Hisse Senedi Fonları
Borçlanma Senedi Fonları
30
0
0
-4
35
-2
-2
-6
40
-4
-4
-8
45
-6
-6
1010
0410
Kaynak: Credit Suisse, Bloomberg.
0113
-2
0712
2
0112
2
0711
25
0111
0
0710
4
0110
4
0709
20
0109
2
0708
6
0108
6
0413
15
1012
4
0412
8
1011
8
0411
10
6
Kaynak: EPFR, Bloomberg.
Gelişmiş ülkelerde miktarsal genişlemenin sürmesi küresel faizlerin tarihteki
en düşük düzeylerde seyretmesine neden olmakta ve gelişmekte olan ülkelere
yönelik sermaye akımlarını beslemektedir. Öte yandan, küresel ekonomiye dair
kırılganlıkların devam etmesi risk iştahının istikrarsız bir seyir izlemesine yol
açmaktadır. Küresel likidite ve risk iştahındaki bu görünüm gelişmekte olan
ülkelere yönelik portföy akımlarının yüksek hacimli ve oynak bir seyir izlemesine
sebep olmaktadır (Grafik 2). Bu durum, esnek ve çok araçlı bir politika
çerçevesine sahip olmanın önemini ortaya koymaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-II
1
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2010 yılının sonlarından itibaren
makro finansal riskleri de gözeten yeni bir para politikası çerçevesi tasarlamış ve
uygulamaya koymuştur. Uygulanan politikalar orta vadede fiyat istikrarından
ödün vermeden iç ve dış talep dengesini gözeterek makro finansal riskleri
azaltmayı amaçlamış, bu kapsamda ek politika araçları geliştirilmiştir. Yeni
politika stratejisinde sermaye akımlarındaki oynaklığın fiyat istikrarını ve finansal
istikrarı bozucu etkisinin sınırlanmasına özel önem atfedilmiştir. Bu çerçevede
kredilerin büyüme hızı yavaşlatılıp kredi büyüme oynaklığı azaltılırken döviz
kurunun iktisadi temellerle daha uyumlu hareket etmesi sağlanmıştır.
Uygulanan politikaların sonucu olarak 2012 yılı bir dengelenme yılı
olmuştur. Bu dönemde büyümenin kompozisyonu daha sağlıklı bir görünüme
kavuşurken cari işlemler dengesindeki iyileşme sürmüştür (Grafik 1.1.1). Net
ihracatın büyümeye katkısı belirgin şekilde artmıştır (Grafik 1.1.2).
Grafik 1.1.1.
Grafik 1.1.2.
Cari İşlemler Dengesi
Yıllık GSYİH Büyümesine Katkılar
(12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları)
(Yüzde Puan)
Nihai Yurt İçi Talep
Stok Değişimi
CİD
30
30
10
10
-10
-10
-30
Thousands
CİD (enerji ve altın hariç)
-30
-50
-50
-70
-70
Kaynak: TÜİK, TCMB.
25
25
20
20
15
15
10
10
5
5
0
0
-5
-5
- 10
-10
- 15
-15
- 20
-20
- 25
-90
0208
0508
0808
1108
0209
0509
0809
1109
0210
0510
0810
1110
0211
0511
0811
1111
0212
0512
0812
1112
0213
-90
Net İhracat
GSYİH
-25
12341234123412341234123412341234
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2012 yılının ikinci yarısında kredilerdeki yavaşlamanın belirginleşmesi, iç
talebin zayıf seyri ve enflasyonda gözlenen düşüş eğilimi sonrasında TCMB
piyasaya verdiği likiditeyi kademeli olarak artırarak para politikasını daha
destekleyici bir konuma getirmiştir. 2012 yılının sonlarından itibaren ise sermaye
girişlerindeki güçlenme, kredilerde gözlenen canlanma ve Türk lirası üzerinde
oluşan
değerlenme
baskısı
TCMB’nin
yeniden
makro
finansal
risklere
odaklanmasına neden olmuştur. Para Politikası Kurulu (Kurul), böyle bir
konjonktürde bir yandan faiz oranlarının düşük tutulmasının diğer yandan makro
2
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ihtiyati
tedbirlere
devam
edilmesinin
yerinde
olacağını
belirtmiştir.
Bu
doğrultuda, yılın ilk çeyreğinde kısa vadeli faiz oranları indirilirken zorunlu
karşılıklara ilişkin sıkılaştırıcı yönde ölçülü adımlara devam edilmiştir. (Grafik 1.1.3).
2012 yılının sonlarına doğru gerek Avrupa Merkez Bankası’nın aldığı
destekleyici kararla Euro Bölgesi’ne dair risklerin göreli olarak azalması, gerekse
Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM)’nın daha etkin bir şekilde devreye girmesi
geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltmıştır. Dolayısıyla, TCMB gecelik borç
verme faiz oranını düşürmek suretiyle faiz koridorunu kademeli olarak daraltmıştır
(Grafik 1.1.3).
Grafik 1.1.3.
Faiz ve Likidite Politikası Uygulamaları
Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
BIST Gecelik Repo Faizleri (10 günlük HO)
Politika Faizi
15
15
0413
0213
0313
1
0113
1
1112
1212
3
0912
1012
3
0812
5
0612
0712
5
0412
0512
7
0212
0312
7
0112
9
1111
1211
9
0911
1011
11
0811
11
0611
0711
13
0511
13
Kaynak:,TCMB, BİST.
TCMB yüzde 15 referans değerinin oldukça üzerinde seyreden kredi artış
hızını yavaşlatmak amacıyla Şubat ayının sonlarından itibaren likidite duruşunu
normalleştirmiştir. Nitekim gecelik piyasa faizleri yakın dönemde politika faizi
etrafında dalgalanmaya başlamıştır (Grafik 1.1.3). Ayrıca, sermaye girişlerinin
krediler üzerindeki aşırı genişletici etkisini sınırlamak için zorunlu karşılıklar
aracılığıyla ölçülü bir şekilde sıkılaştırma yapılmaya devam edilmiştir. Bu
dönemde sermaye akımlarının güçlü seyretmesi, ROM’un daha etkin bir şekilde
kullanılabilmesini teminen Rezerv Opsiyon Katsayıları (ROK)’nın artırılmasını
gerektirmiştir.
Yılın ilk çeyreğinde Kurul, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye
akımlarındaki oynaklığın devam ettiğine dikkat çekerek para politikasında her iki
yönde de esnekliğin korunması gerektiği şeklindeki duruşunu korumuştur. Bu
çerçevede, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri
Enflasyon Raporu 2013-II
3
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
üzerindeki etkilerinin dikkatle takip edileceği ve Türk lirası fonlama miktarının
gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacağı vurgulanmıştır.
Risk iştahındaki oynaklığa paralel olarak yılın ilk çeyreğinde piyasa faizleri
de dalgalı bir seyir izlemiştir. Ocak Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı dönemi
takiben Euro Bölgesindeki belirsizlikler getiri eğrisinin yukarı kaymasına neden
olmuştur. Yakın dönemde ise Japonya Merkez Bankası’nın açıkladığı miktarsal
genişleme paketi sonrasında sermaye girişleri tekrar hızlanmıştır. Bunun yanı sıra
Nisan ayında TCMB’nin politika faizlerini indirmesi ve Türkiye’ye yönelik risk
algılamalarının
olumlu
seyretmesi
de
faizlerdeki
aşağı
yönlü
hareketi
desteklemiştir. Bu gelişmeler sonucunda getiri eğrisinin bir önceki Rapor
dönemine kıyasla her vadede sınırlı miktarda aşağı kaydığı gözlenmiştir
(Grafik 1.1.4). Reel faizler de benzer bir hareket sergileyerek tarihsel olarak düşük
seviyelerde seyretmeye devam etmiştir (Grafik 1.1.5).
Grafik 1.1.4
Grafik 1.1.5.
Getiri Eğrisi*
(Yüzde)
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi*
(Yüzde)
27 Mart
26 Nisan
6,5
6,2
6,2
5,9
5,9
5,6
5,6
5,3
5,3
5
5
0,5
1
1,5
2
2,5
Vade(yıl)
3
3,5
5
5
4
4
3
3
2
2
1
1
0
0
-1
-1
0410
0610
0810
1010
1210
0211
0411
0611
0811
1011
1211
0212
0412
0612
0812
1012
1212
0213
0413
Getiri (yüzde)
29 Ocak
6,5
4
*BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları
kullanılarak, Extended Nelson-Siegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur.
Kaynak: BIST, TCMB.
* Getiri eğrisinden hesaplanan 2 yıllık iskontolu tahvil getirisinden TCMB
Beklenti Anketi’nden alınan 2 yıl sonrası TÜFE enflasyon beklentisinin
çıkarılmasıyla hesaplanmıştır.
Kaynak: BIST, TCMB.
Yurt dışı finansman koşullarındaki rahatlamanın ve TCMB’nin uyguladığı
para politikasının etkisiyle son aylarda kredi faiz oranlarındaki düşüş devam
etmiştir. Uzun vadeli piyasa faizlerindeki azalışa paralel olarak tüketici kredisi
faizlerindeki aşağı yönlü eğilim sürerken, faiz koridorunun üst sınırındaki
indirimlerin
de
etkisiyle
ticari
kredi
faizlerindeki
düşüş
belirginleşmiştir
(Grafik 1.1.6). Ayrıca mevduat faizleri ve bankalarca ihraç edilen tahvil/bono
faizleri de TCMB ortalama fonlama faizindeki düşüşü takip ederek yılın ilk
çeyreğinde aşağı yönlü bir hareket sergilemiştir (Grafik 1.1.7).
4
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.1.6.
Grafik 1.1.7.
TL Kredi Faizleri
Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Gelişmeler
(Yüzde)
(Yüzde)
Taşıt
Konut
İhtiyaç
Ticari
Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi
Mevduat Faizi
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
7
7
9
9
6
6
7
7
5
5
5
5
4
4
12
0811
0911
1011
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0313
8
11
0113
8
11
1112
13
0912
9
13
0712
9
0512
15
0312
10
15
0112
10
1111
11
17
0911
11
17
0711
19
0511
19
0311
12
0111
21
1110
21
Kaynak: TCMB.
Kaynak: KAP, TCMB.
2012 yılının sonlarından itibaren krediler tekrar ivmelenme eğilimine
girmiştir. Son dönemde toplam kredilerin artış eğiliminin geçtiğimiz yılların
ortalamasına yakın seyrettiği görülmektedir. (Grafik 1.1.8). Bu gelişmeler
sonucunda yıllık kredi artış oranları da referans seviyenin üzerinde seyretmektedir
(Grafik 1.1.9).
Grafik 1.1.8.
Grafik 1.1.9.
Kur Etkisinden Arındırılmış Toplam Kredilerin
Büyüme Eğiliminin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
Kredilerin Yıllık Büyüme Oranı
(Yüzde)
(Haftalık Değişimin 13 Haftalık Hareketli Ortalaması,
Yıllıklandırılmış, Yüzde)
2007-2012 Ortalaması
2013
2012
Ticari
Tüketici
Toplam
20
5
5
15
15
0
0
10
10
May
Nis
Mar
Şub
Oca
Kaynak: TCMB.
0313
20
0113
10
1112
10
0912
25
0712
25
0512
15
0312
15
0112
30
1111
30
0911
20
0711
20
0511
35
0311
35
0111
25
1110
25
Ara
40
Kas
40
Eki
30
Eyl
30
Ağu
45
Tem
45
Haz
35
35
Kaynak: TCMB.
Özetle, sermaye akımlarının güçlü seyri ve faiz oranlarındaki düşüş
sonucunda yılın ilk çeyreğinde finansal koşullar endeksindeki iyileşme devam
etmiştir (Grafik 1.1.10).
Enflasyon Raporu 2013-II
5
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.1.10.
sıkılaştırıcı
destekleyici
Finansal Koşullar Endeksi
2,0
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
0,0
0,0
-0,5
-0,5
-1,0
-1,0
-1,5
-1,5
-2,0
-2,0
-2,5
-2,5
-3,0
-3,0
-3,5
-3,5
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012 13
Kaynak: TCMB.
Yöntem İçin Bakınız: “Türkiye İçin Finansal Koşullar Endeksi”, TCMB Ekonomi Notları 12/31 ve
Enflasyon Raporu 2012-IV, Kutu 5.2.
1.2.Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar
Enflasyon
Enflasyon 2013 yılının ilk çeyreğinde öngörülenin üzerinde bir artış
göstererek
çeyrek
sonu
itibarıyla
yüzde
7,3
düzeyinde
gerçekleşmiştir
(Grafik 1.2.1). Enflasyonun beklenenden yüksek gerçekleşmesinde esas olarak
Ocak Enflasyon Raporu’nda yukarı yönlü risk oluşturduğu vurgulanan işlenmemiş
gıda fiyatlarındaki gelişmeler belirleyici olurken temel enflasyon göstergeleri de
beklentilerin bir miktar üzerinde seyretmiştir.
Grafik 1.2.1.
Ocak Ayında Yapılan Enflasyon Tahminleri ve Gerçekleşmeler
(Yüzde)
Ocak ER Baz Senaryo Tahminleri*
Gerçekleşme
12
Yüzde
10
8
6
0313
1212
0912
0612
0312
4
* Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70 olarak verilmiştir.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
6
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Bu dönemde döviz kurundaki gelişmelerin yıllık enflasyona aşağı yönlü
katkısının azalması ve iç talepteki kısmi canlanma sonucu temel malların fiyat
artış hızındaki gerileme yavaşlamıştır. Hizmet fiyatlarının ana eğiliminde ise sınırlı
bir yükseliş gözlenmiştir (Grafik 1.2.2). Bu gelişmeler çerçevesinde temel
enflasyon göstergeleri ilk çeyrekte yatay bir görünüm sergilemiştir (Grafik 1.2.3).
Temel enflasyon göstergelerinin beklenenden daha yüksek gerçekleşmesi
nedeniyle enflasyon tahminlerinin başlangıç noktası sınırlı ölçüde yukarı yönlü
güncellenmiştir. Bu güncellemenin yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi
yaklaşık 0,2 puan artırıcı yönde olmuştur.
Grafik 1.2.2.
Grafik 1.2.3.
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
(Yıllık Yüzde Değişim)
H
Hizmet
Kaynak: TÜİK.
0
0
0313
2
0912
2
0911
4
0311
4
0910
6
0310
6
0909
8
0309
8
0908
10
0308
10
0907
12
0307
-2
I
12
0906
-2
0113
0
0912
0
0512
2
0112
4
2
0911
4
0511
6
0111
6
0910
8
0510
8
0110
10
0909
12
10
0509
12
0109
14
0908
14
0306
Temel Mallar
0312
(Yıllık Yüzde Değişim)
Kaynak: TÜİK.
Arz ve Talep
2012 yılının son çeyreğine ilişkin milli gelir verileri yurt içi talebin özel yatırım
talebi kaynaklı olarak gerilediğine işaret etmiştir. Bu dönemde talep koşulları
Ocak Enflasyon Raporu’nda sunulan görünüme kıyasla daha zayıf seyretmiştir.
Öte yandan, yılın ilk çeyreğine dair veriler tüketim talebinde ılımlı bir artış,
yatırımlarda ise kayda değer bir toparlanmaya işaret etmektedir. Son dönemde
finansal koşulların destekleyici konumunun sürmesi, güven endekslerindeki
iyileşme ve kredilerin artış eğilimi yılın ikinci çeyreğinde toparlanmanın devam
edeceğine işaret etmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde, tahminler üretilirken
2012 yılında toplam talebin bir önceki Rapor dönemine göre sınırlı ölçüde daha
zayıf olduğu bir görünüm esas alınmış, ancak 2013 yılı geneli için belirgin bir
değişiklik yapılmamıştır.
Enflasyon Raporu 2013-II
7
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2013 yılının ilk çeyreğinde dış talep zayıf seyrini korumuştur. Bu dönemde
Euro Bölgesi iktisadi faaliyetindeki yavaşlamaya rağmen küresel büyümeye ilişkin
tahminlerde önemli bir farklılaşma gözlenmemesi nedeniyle ihracat ağırlıklı
küresel büyüme endeksinde kayda değer bir değişiklik olmamıştır (Grafik 1.2.4).
Grafik 1.2.4.
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)*
Nisan 2013
Ocak 2013
1113
0913
0713
0513
0313
0113
101
1112
101
0912
102
0712
102
0512
103
0312
103
0112
104
1111
104
0911
105
0711
105
0511
106
0311
106
* Yöntem için bakınız: Enflasyon Raporu 2010-II, Kutu 2.1 “Türkiye için Dış Talep Göstergesi”.
Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Ocak 2013 ve Nisan 2013 Bültenleri.
Özetle, iç ve dış talep gelişmeleri birlikte değerlendirildiğinde, toplam
talep koşullarının enflasyon tahminleri üzerindeki etkisinde bir önceki Rapor’a
kıyasla önemli bir değişim olmamıştır.
Enerji, İthalat ve Gıda Fiyatları
Ocak Enflasyon Raporu’nun yayımlanmasından itibaren geçen süre
zarfında ithalat fiyatları varsayılandan düşük gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.5).
Özellikle yakın dönemde emtia fiyatlarında beklenenin ötesinde bir gerileme
olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Ocak Enflasyon Raporu’nda 108 ABD
doları olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı, Nisan ayının ilk
üç haftasındaki vadeli fiyatların ortalamasıyla uyumlu şekilde aşağı yönlü
güncellenerek 103 ABD dolarına düşürülmüştür (Grafik 1.2.5). Bu güncelleme
2013 yıl sonu enflasyon tahminini 0,2 puan aşağı yönde etkilemiştir. Öte yandan,
gıda fiyatlarının yıllık artış oranı bir önceki Rapor’da olduğu gibi yüzde 7 olarak
korunmuştur.
8
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.2.5.
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil)
İthalat Fiyatları* (ABD Doları, 2010=100)
Nisan 2013
Ocak 2013
130
120
120
110
110
100
100
90
90
80
80
70
70
60
60
Nisan 2013
120
120
115
115
110
110
105
105
100
100
95
95
90
90
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
130
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
Ocak 2013
* 2010 ortalaması 100 olarak alınmıştır.
Kaynak: TCMB, TÜİK.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları
Orta vadeli tahminler üretilirken, yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine
yönelik
ek
vergi
ayarlaması
yapılmayacağı
varsayılmıştır.
Diğer
vergi
ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların ise enflasyon hedefleri ve
otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır.
Maliye politikasının duruşu için Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonları
temel alınmıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceği ve
faiz dışı harcamaların GSYİH’ye oranında önemli bir değişim olmayacağı
varsayılmıştır. Dolayısıyla, yıl sonu enflasyon tahmininde maliye politikasından
kaynaklanan bir değişiklik yapılmamıştır.
1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü
Orta vadeli tahminler oluşturulurken yakın dönemde hızlanan sermaye
akımlarından kaynaklanabilecek risklerin dengelendiği bir görünüm çizilmiştir.
Diğer bir ifadeyle, faiz oranları düşük tutulurken makro ihtiyati tedbirlerin devam
ettiği bir politika duruşu esas alınmıştır. Bu doğrultuda, kredilerin yüzde 15
civarında büyüyeceği varsayılmıştır. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70
olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 4,1 ile yüzde 6,5 aralığında (orta noktası yüzde
5,3), 2014 yılı sonunda ise yüzde 3,1 ile yüzde 6,7 aralığında (orta noktası yüzde
4,9) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5
düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 1.3.1).
Enflasyon Raporu 2013-II
9
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.3.1.
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
12
Tahmin Aralığı*
Belirsizlik Aralığı
Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri
Çıktı Açığı
10
10
Kontrol
Ufku
8
8
6
6
4
4
2
2
0316
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
1213
0913
0613
-4
0313
-4
1212
-2
0912
0
0612
0
-2
0312
Yüzde
12
* Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
Sonuç olarak, enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımlar ve dışsal
koşullar bir arada değerlendirildiğinde, enflasyonun başlangıç noktasındaki
yukarı yönlü güncelleme emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü güncelleme ile telafi
edilmiş ve 2013 yıl sonu enflasyon tahmininde bir önceki Rapor’a kıyasla
değişiklik yapılmamıştır. Bu çerçevede, yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 5,3
olarak korunmuştur.
Enflasyonun kısa vadede enerji fiyatlarındaki baz etkisi kaynaklı olarak
dalgalı bir seyir izlemesi beklenmektedir. Bu çerçevede yıllık enflasyonun Nisan
ayında belirgin bir düşüş gösterdikten sonra Mayıs-Temmuz döneminde sınırlı
artışlar göstermesi beklenmektedir. Sonraki aylarda ise tekrar aşağı yönlü bir
eğilimin başlayacağı ve enflasyonun yıl sonunda yüzde 5,3 düzeyine ineceği
tahmin edilmektedir (Grafik 1.3.1). Çekirdek enflasyon göstergelerinin ise ılımlı
seyrini koruması beklenmektedir.
Yıl sonu tahmininde değişiklik yapılmamasına rağmen, son dönemde
özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen hızlı artışlar nedeniyle enflasyon
patikası kısa vadede yukarı yönlü güncellenmiş ancak yıl sonuna doğru Ocak
Enflasyon Raporu’nda sunulan patikaya yaklaştığı bir görünüm esas alınmıştır
(Grafik 1.3.2).
10
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Ocak 2013 Enflasyon Raporu ve Nisan 2013 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması
Grafik 1.3.2.
Grafik 1.3.3.
Enflasyon Tahmini
8
Çıktı Açığı Tahmini
8
Gerçekleşme
1
1
Ocak 2013
0,5
7
0,5
7
0
0
Nisan 2013
6
6
5
5
-0,5
-0,5
-1
-1
-1,5
Ocak 2013
4
4
-1,5
-2
-2
Nisan 2013
Kaynak: TÜİK, TCMB.
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
1213
0913
0613
-2,5
0313
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
1213
0913
0613
0313
1212
3
1212
-2,5
3
Kaynak: TCMB.
Grafik 1.3.3’te çıktı açığı tahminlerindeki güncelleme de sunulmaktadır.
2012 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyetin beklenenden zayıf gerçekleşmesi
nedeniyle başlangıç noktası itibarıyla çıktı açığı tahminleri bir önceki Rapor’a
kıyasla sınırlı ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir. Bununla birlikte iç talepte
beklenen toparlanma ile uyumlu olarak, yıl genelinde çıktı açığının Ocak ayında
öngörülen patikaya yakın seyredeceği bir çerçeve esas alınmıştır.
Sunulan enflasyon tahminlerinin ve politika duruşunun makrofinansal riskler
gözetilerek
oluşturulduğu
tekrar
vurgulanmalıdır.
Tahminler,
bir
yandan
enflasyonun yüzde 5’lik hedefe yakın gerçekleşmesini diğer yandan ekonominin
dengeli
büyümesini
gözeten
bir
yaklaşımı
yansıtmaktadır.
Önümüzdeki
dönemde enflasyon hedefe doğru yönelirken dış dengenin bozulmaması
açısından kredilerdeki artışın makul oranlarda seyretmesi (Grafik 1.3.4.) ve döviz
kurunda aşırı değerlenme olmaması (Grafik 1.3.5.) gerekmektedir. Bu nedenle bir
yandan yurt dışındaki düşük faiz ortamına uyum sağlarken diğer yandan döviz
rezervlerini artırıcı yönde adımlara devam etmenin mevcut konjonktürde en
uygun politika bileşimi olduğu değerlendirilmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
11
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1.3.4.
Grafik 1.3.5.
Kredi Değişimi/GSYİH ve Cari İşlemler
Dengesi/GSYİH
TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100)
Cari İşlemler Dengesi/GSYİH
Kredi Değişimi/GSYİH (sağ eksen)
12
140
TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100)
%2 artış trendi
%1,5 artış trendi
140
130
130
10
120
120
8
110
110
100
100
90
90
80
80
16
14
10
12
8
6
6
4
4
2
2
0303
0903
0304
0904
0305
0905
0306
0906
0307
0907
0308
0908
0309
0909
0310
0910
0311
0911
0312
0912
0313
1112
0612
0112
0811
0311
1010
0510
1209
0709
0209
0908
0408
1107
0607
0
0107
0
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Kaynak: TCMB.
Açıklanacak her türlü yeni veri ve haberin para politikası duruşunun
değiştirilmesine
tahminleri
neden
oluşturulurken
olabileceği
para
vurgulanmalıdır.
politikası
Dolayısıyla,
enflasyon
görünümüne ilişkin ifade edilen
varsayımlar, TCMB tarafından verilmiş bir taahhüt olarak algılanmamalıdır.
1.4. Riskler ve Para Politikası
Yılın ilk çeyreğinde yaşanan gelişmeler küresel ekonomideki kırılganlığın
sürdüğüne işaret etmektedir. Bu dönemde küresel iktisadi faaliyete dair
açıklanan veriler istikrarlı bir görünüm çizmezken, gelişmiş ülkelerin ekonomi
politikalarına ilişkin belirsizlikler devam etmektedir. TCMB’nin makro finansal
riskleri dengelemeye yönelik tasarladığı çerçeve ve bu kapsamda geliştirdiği
araçlar, küresel ekonomideki kırılganlıklardan kaynaklanabilecek şokların yurt içi
ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik esnek bir çerçeve
sunmaktadır.
Yakın dönemde sermaye girişleri tekrar hızlanma eğilimi göstermiştir. Gerek
Türkiye’ye yönelik olumlu beklentiler, gerekse Japonya Merkez Bankasının
açıkladığı
parasal
hareketlerinin
genişleme
gücünü
paketi
önümüzdeki
koruyabileceğine
işaret
dönemde
etmektedir.
portföy
Sermaye
akımlarındaki hızlı seyrin zayıf küresel büyüme görünümü ile birlikte bir süre daha
devam etmesi olasılığı, dış dengeyi bozarak makro finansal riskleri artırma
potansiyeli taşımaktadır. Önümüzdeki dönemde bu senaryonun gerçekleşmesi
halinde TCMB son dönemde yaptığı gibi kısa vadeli faiz oranlarını düşük
düzeylerde tutarken zorunlu karşılıklar ve ROM aracılığıyla sıkılaştırmaya devam
edebilecektir.
12
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Öte yandan, özellikle Euro Bölgesine dair belirsizliklerin sürmesi risk iştahının
dalgalı bir seyir izleyebileceğine işaret etmektedir. Gelişmiş ülkelerin uyguladığı
miktarsal
genişleme
paketleri
göz
önüne
alındığında
risk
iştahındaki
dalgalanmaların sermaye akımları üzerindeki etkisinin artarak sürmesi olasılık
dahilindedir. Her ne kadar ROM olası şoklara karşı dengeleyici bir rol oynasa da,
küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın sürmesi
nedeniyle
para
politikasında
her
iki
yönde
de
esnekliğin
korunması
gerekmektedir. Bu doğrultuda, son dönemde alınan tedbirlerin krediler, yurt içi
talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek, Türk lirası
fonlama miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacaktır.
Ayrıca,
önümüzdeki
dönemde
küresel
ekonomiye
dair
sorunların
beklenenden daha hızlı ve kararlı bir şekilde çözülmesi halinde, gelişmiş
ülkelerde para politikasının normalleşme sürecine girmesi de olasılık dahilindedir.
Böyle bir senaryoda toplam talep ve ithalat fiyatlarında öngörülenden daha hızlı
bir artış gözlenebileceğinden bütün politika araçlarının sıkılaştırıcı yönde
kullanılması gerekebilecektir.
Rapor’da ana senaryoda yer alan tahminler, 2013 yılında enflasyonun
hedefe yakın gerçekleşirken dış dengenin bozulmaması için iç talebin ılımlı bir
artış sergilemesi ve kredilerin makul oranlarda büyümesi gerektiğine işaret
etmektedir. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde iç talep ve kredilerin
öngörülenden daha güçlü seyretme olasılığı bulunmaktadır. Son dönemde
finansal koşulların giderek daha destekleyici bir konuma geçmesi kredilere dair
yukarı yönlü risklere işaret etmektedir. TCMB önümüzdeki dönemde iç talep ve
kredilerdeki artışları dikkatle izleyecek ve fiyatlama davranışlarında bozulma
riskinin ortaya çıkması halinde elinde bulundurduğu araçlarla gerekli tedbirleri
alacaktır.
Rapor’da
yer
alan
tahminlerde
gıda
fiyatlarına
dair
varsayım
değiştirilmemiştir. Ancak, işlenmemiş gıda fiyatlarının oynak seyri enflasyon
görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. TCMB gıda fiyatlarından
kaynaklanan oynaklıklara tepki vermeyecek; uzun süreli bir artış olması ve bunun
fiyatlama davranışlarını bozma olasılığının ortaya çıkması halinde ise gerekli
sıkılaştırmayı yapacaktır. Öte yandan son dönemde küresel talepte gözlenen
yavaşlama
ve
emtia
fiyatlarına
dair
gelişmeler
gıda
fiyatlarından
kaynaklanabilecek yukarı yönlü riskleri telafi edebilecektir.
Enflasyon Raporu 2013-II
13
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TCMB, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ve vergi
düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından
yakından takip etmektedir. Rapor’da baz senaryoda oluşturulan enflasyon
tahminleri OVP’de belirlenen çerçeveyi esas almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki
dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda
öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının
söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da
güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması
açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi
kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve
tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi, makroekonomik
istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para
politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma
faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu
katkıda
bulunacaktır.
Bu
çerçevede,
OVP’nin
gerektirdiği
yapısal
düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
14
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
1.1
Kredi İvmesi ve İktisadi Konjonktür
Türkiye’de
2010 yılının sonlarından itibaren finansal istikrarı makro perspektiften
gözeten bir politika çerçevesine geçişle birlikte krediler önemli bir politika
değişkeni niteliğine kavuşmuştur. Bu kapsamda, uygulanan makro ihtiyati ve
parasal politikalarla son yıllarda kredi büyümesi kademeli olarak finansal istikrarla
daha uyumlu düzeylere getirilmiştir. Yaşanan bu süreçte iç talepte gözlenen
yavaşlama arzu edilen ve sağlıklı bir düzeltme olsa da, 2012 yılında GSYİH
büyümesinin potansiyelin belirgin oranda altına inmesi kredi politikaları ve iktisadi
büyüme ilişkisini ön plana çıkarmıştır. Bu kutu Kara ve Tiryaki (2013) çalışmasından
yola çıkarak, krediler ve iktisadi faaliyet arasındaki ilişkinin değerlendirilmesine
katkıda bulunmak amacıyla “kredi ivmesi” kavramını tanıtmakta ve Türkiye için
hesaplamaktadır.
Kredi İvmesi
İktisat
yazınında, özellikle finansal krizlerin ardından gözlenen toparlanma
dönemlerinde, nihai yurt içi talepteki ilk toparlanmanın genelde kredi stokunda
artış
olmadan
gerçekleştiği
gözlemi
“kredisiz
toparlanma”
olarak
adlandırılmaktadır. Bu gözleme kuramsal bir açıklama getirmek amacıyla Biggs,
Mayer ve Pick (2009) basit bir model yardımıyla, krediler ile iktisadi büyüme oranı
arasındaki ilişkide bazı dönemlerde kredi stokundan çok yeni kredi kullanımının
belirleyici rol oynadığını ortaya koymuştur. Yazarlar, ekonomideki toplam talep
büyümesinin krediler ile ilişkisini aşağıdaki şekilde ifade etmiştir:
(
Bu
)
denklemde
(
GSYİH’yi,
kredi kullanımı),
)
( )
kredi stokunu,
kredi stokundaki değişimi (net
sermaye stokunun aşınma oranını,
ise faiz oranını temsil
etmektedir. Eşitliğin sağ tarafındaki ilk terim kredi kullanımındaki değişimin milli
gelire oranını göstermektedir. Bu terim kredi değişiminin değişimi, yani ikinci türev
şeklinde tanımlandığından, “kredi ivmesi” olarak adlandırılacaktır. Denklemdeki
ikinci ifade ise kredilerin milli gelire oranı ile ağırlıklandırılmış kredi büyüme oranını
vermektedir. Kara, Küçük, Tiryaki ve Yüksel (2013) çalışmasında da vurgulandığı
gibi,
finansal
istikrarla
doğrudan
ilişkili
görülen
bu
değişken
“net
kredi
kullanımı/GSYİH” (ΔD/Y) oranına denk gelmekte olup borçluluk oranlarının sağlıklı
seviyelere yakınsayabilmesi için bu oranın zaman içinde istikrarlı bir seyir izlemesi
beklenmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
15
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Yukarıdaki denklem ve sözü geçen ampirik bulgular genel iktisadi sezgiler ile de
uyumludur. Akım bir değişken olan toplam harcamaların, stok kredi verileri yerine
net kredi kullanımı gibi akım verilerle daha ilişkili olması beklenir.1 Dolayısıyla toplam
harcamalardaki değişim oranının (GSYİH büyümesinin) da net kredi kullanımındaki
değişimle (kredi ivmesi ile) daha ilişkili olması gerekir.
Türkiye’de Kredi İvmesi ve Ekonomik Büyüme İlişkisi
Türkiye’de
kredilerle GSYİH büyümesi arasındaki ilişkiyi inceleyebilmek amacıyla,
öncelikle yukarıdaki denklemde yer alan kredi ivmesi ve (GSYİH’ye oranla) net
kredi
kullanımı
değişkenleri
oluşturulmuştur.
GSYİH
ve
kredi
serilerinin
mevsimsellikten arındırılmasına dair sorunlar göz önüne alınarak, yukarıdaki
denklem çeyreklik frekansta yıllık değişimleri gösterecek şekilde uyarlanmıştır.
Örneğin, 2011 yılının dördüncü çeyreği için kredi ivmesi şöyle tanımlanmış:
(
)
(
)
( )
net kredi kullanımı ise şu şekilde oluşturulmuştur:
(
)
( )
Denklem 2 ve 3’te, kredi stoku ( ) serisi için her bir dönem sonundaki bankacılık
sektörünün finansal olmayan kesime kullandırdığı toplam kredi hacmi serisi
nominal değeriyle ve kur etkisinden arındırılmadan kullanılmış, ( ) serisi için ise
çeyreklik nominal GSYİH verisi kullanılmıştır.
Grafik
1, denklem 2 ve 3 kullanılarak hesaplanan kredi ivmesini ve net kredi
kullanımını GSYİH büyümesi ile birlikte göstermektedir. Örneklem döneminde
kredilerde sıkça ivme değişiklikleri olduğu için özellikle kredi ivmesi ile ekonomik
büyüme arasında oldukça kuvvetli bir ilişki olduğu göze çarpmaktadır. 2008-2009
döneminde
küresel
finansal
krizin
yol
açtığı
tedirginlik
nedeniyle
kredi
büyümesinde kaydedilen sert düşüş kredi ivmesine ve GSYİH büyümesine de
yansımıştır. Takip eden dönemde
ise küresel
ölçekte
parasal genişleme
politikalarının bir yansıması olarak hızlanan sermaye girişlerinin de etkisiyle kredi
hacminde normalleşmenin ötesinde bir artış yaşanmış, kredi ivmesi 2010 yılının son
çeyreğinde zirve yapmıştır. Bu tarihten itibaren TCMB’nin diğer kurumlarla
koordineli bir şekilde uygulamaya koyduğu makro-ihtiyati politikaların sonucunda
Toplam kredilerde akım verisine erişilemediğinden bu çalışmada akım yerine stoktaki değişim kullanılmıştır. Mutluer-Kurul (2012)
çalışması tüketici kredilerinin akım verilerinin tüketim talebi ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu çalışmada
kullanılan akım veriler stoktaki değişim ile kıyaslandığında iki serinin benzer bir eğilim izlediği gözlenmektedir.
1
16
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
kredi büyümesinde belirgin bir düşüş gözlenmiştir. Net ihracatın katkısındaki artış
nedeniyle bu düşüş GSYİH büyümesine birebir yansımasa da, yine de 2011 ve 2012
yıllarında kredi ivmesinin GSYİH büyümesine verdiği katkıda keskin bir düşüş olduğu
gözlenmektedir. Öyle ki, 2012 yılının üçüncü çeyreğindeki kredi ivmesi, küresel kriz
sonrası dönem olan 2009 yılında gözlenen değerlere yakın gerçekleşmiştir.
Grafik 1. Reel GSYİH Büyümesi, Kredi İvmesi ve Net Kredi Kullanımı*
(Yüzde)
Reel GSYİH büyümesi (yıllık)
Reel GSYİH büyümesi (yıllık)
Kredi ivmesi (sağ eksen)
Net kredi kullanımı (sağ eksen)
7
-4
5
-6
3
-8
1
-5
-4
-6
2008Ç1
2012Ç3
2012Ç1
2011Ç3
2011Ç1
2010Ç3
2010Ç1
2009Ç3
2009Ç1
2008Ç3
-10
2008Ç1
-8
2012Ç3
9
-2
-2
2012Ç1
11
0
0
0
2011Ç3
13
2
2
2011Ç1
15
4
5
4
2010Ç3
6
2010Ç1
17
6
2009Ç3
8
2009Ç1
19
8
10
2008Ç3
10
10
Kaynak: TCMB.
*Kredi ivmesi ve net kredi kullanımı serileri sırasıyla 2 ve 3 numaralı denklemlerde tanımlandığı şekilde oluşturulmuştur.
TCMB
orta vadede kredilerde yüzde 15 büyüme oranının makul ve sağlıklı
olacağını dile getirmiştir.2 Ne var ki, bu oranın 2013 yılı için ekonomide beklenen
toparlanma
ile
uyumlu
olup
olmadığı
konusu
kamuoyunda
sıklıkla
sorgulanmaktadır. Bunun sebebi, krediler ile GSYİH büyümesi arasındaki ilişkinin
sadece kredi büyüme oranları üzerinden düşünülmesidir. Ancak, yukarıda da
gösterildiği gibi, bazı dönemlerde salt kredi büyüme oranlarına bakarak kredilerin
büyümeye katkısını değerlendirmek yanıltıcı olabilmektedir. Özellikle (2011-2012
yılları gibi) kredilerin büyüme hızında önemli değişimler gözlenen dönemlerin
ardından, iktisadi büyüme açısından kredi ivmesi (net kredi kullanımındaki değişim)
yüksek bilgi değeri taşıyabilmektedir.
2013
yılında kredi ivmesinin iktisadi büyümeye verebileceği potansiyel desteği
görebilmek amacıyla, Grafik 2’de kredi artışı için yüzde 15 oranı referans alınarak,
bu oranla tutarlı olan kredi ivmesi ve yıllık net kredi kullanımı çizdirilmiştir.3 2013 yılı
GSYİH büyümesi için de Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonu kullanılmıştır. Sağ
panelde yer alan net kredi kullanımı serisi, kamuoyu algılamasını yansıtır şekilde,
2013 yılında bir önceki yıla göre yatay bir seyre işaret etmektedir. Dolayısıyla bu
2
3
Bakınız, 2013 Yılında Para ve Kur Politikası, TCMB (2012).
OVP’deki projeksiyonlar yıllık olduğu için grafikler de yıllık olarak çizdirilmiştir.
Enflasyon Raporu 2013-II
17
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
göstergeye bakıldığında kredilerin yüzde 15 büyümesi halinde 2013 yılında iç
talebin 2012 yılındaki gibi zayıf seyredebileceği yanılsaması oluşabilmektedir. Böyle
bir değerlendirme, (sol panelde gösterilen) kredi ivmesinin 2013 yılı için bir önceki
yıla kıyasla keskin bir şekilde arttığı bilgisini dikkate almadığı için eksik kalacaktır.
Diğer bir ifadeyle, toplam kredilerin büyüme oranında bir önceki yıla kıyasla
belirgin bir değişim olmadığı bir senaryo altında dahi, net kredi kullanımındaki
değişim (kredi ivmesi) arttığı için, 2013 yılında kredilerin büyümeye verdiği destek
artmaktadır. Bu basit örnek, kredi projeksiyonlarının ekonomik büyüme tahminleri
ile uyumu değerlendirilirken kredi ivmesi değişkeninin de hesaba katılmasının
önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Grafik 2. 2013 Yılına Dair Reel GSYİH Büyümesi, Kredi İvmesi ve Net Kredi Kullanımı Projeksiyonları*
(Yüzde)
Reel GSYİH büyümesi (yıllık)
Kredi ivmesi (sağ eksen)
10
15
8
10
6
Reel GSYİH büyümesi (yıllık)
Net kredi kullanımı (sağ eksen)
10
16
8
14
6
4
5
2
12
4
10
2
2013
2012
2
2011
-6
2010
4
2009
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
-10
2005
-6
-4
2008
-4
6
-2
2007
-5
2006
-2
8
0
2005
0
0
Kaynak: TCMB.
*Kredi ivmesi ve net kredi kullanımı serileri sırasıyla 2 ve 3 numaralı denklemlerde tanımlandığı şekilde oluşturulmuştur.
Sonuç olarak bu bulgular, orta vadede referans alınan yüzde 15
kredi büyüme
oranının 2013 yılı için kredi ivmesinde önemli bir artışa tekabül ettiğine ve
dolayısıyla hızlanan bir toplam talep büyümesi ile uyumlu olduğuna işaret
etmektedir. Bu çerçevede, TCMB referans alınan tarafından kredi büyüme
oranlarının OVP’de yer alan büyüme projeksiyonları ile büyük ölçüde uyumlu
olduğu düşünülmektedir.
Kaynakça
Biggs, M., T. Mayer, ve A. Pick (2009). “Credit and Economic Recovery,” De
Nederlandsche Bank Working Paper, No. 218/2009.
Kara, H., H. Küçük, S.T. Tiryaki ve C. Yüksel (2013). “Türkiye için Makul Kredi Büyüme
Oranı Ne Olmalı?” TCMB Ekonomi Notları No. 13/03.
Kara, H. ve S.T. Tiryaki (2013). “Kredi İvmesi ve İktisadi Konjonktür,” TCMB Ekonomi
Notları No. 13/10.
Mutluer Kurul, D. (2012). “Akım Verilerle Tüketici Kredileri,” TCMB Ekonomi Notları
No. 12/35.
TCMB (2012). 2013 Yılında Para ve Kur Politikası, TCMB.
18
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler
Geçtiğimiz üç aylık dönemde yayımlanan veriler küresel iktisadi faaliyetin
belirgin bir toparlanma eğilimine henüz girmediğini göstermektedir. Güney Kıbrıs
Rum Yönetimi (GKRY)’nde yaşanan bankacılık krizi, Çin ekonomisinin büyüme
hızının beklentilerin altında gerçekleşmesi ve Japonya Merkez Bankası (Bank of
Japan - BoJ)’nın uygulamaya koyduğu genişletici politikalar geçtiğimiz
dönemde öne çıkan gelişmeler olmuştur.
Ocak Enflasyon Raporu döneminden sonra Euro Bölgesi iktisadi faaliyeti
yavaşlamaya devam etmiş, buna paralel olarak 2013 yılı büyüme tahmini
belirgin olarak aşağı yönlü güncellenmiştir. GKRY’de yaşanan bankacılık krizi,
Euro Bölgesi’nde sorunların çözümüne yönelik atılan adımlara karşın, finansal
sisteme ilişkin risklerin halen mevcut olduğunu göstermektedir.
ABD ekonomisi, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde yüzde 1,6 (yıllıklandırılmış)
büyüyerek diğer gelişmiş ülkelerden ayrışmasına karşın, son 1,5 yılın en düşük
büyümesini kaydetmiştir. Benzer şekilde, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2,5
(yıllıklandırılmış) büyüyerek beklentilerin altında kalmış ve bu da maliye
politikasındaki sıkılaştırıcı tedbirlerin etkilerinin görülmeye başlandığı şeklinde
değerlendirilmiştir. Bütçe harcamalarındaki kesintilerin önümüzdeki dönemde
ABD büyümesi üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaya devam edeceği
düşünülmektedir.
2013 yılının ilk çeyreğinde genel emtia fiyat endeksi bir önceki çeyreğe
göre sınırlı bir miktar artarken enerji fiyatları dışındaki emtia fiyatlarının düşüş
kaydettiği gözlenmiştir. Aynı dönemde yıllık tüketici enflasyon oranları, gelişmiş
ülkelerde sınırlı miktarda aşağı yönlü bir eğilim sergilerken, gelişmekte olan
ülkelerde ise yukarı yönlü hareket etmiştir. Söz konusu dönemde küresel
enflasyonun düşük
seyretmesinin de
etkisi
ile para
politikası
kararlarını
şekillendiren temel faktör ülkelerin büyümeye ilişkin kaygıları olmuş ve para
politikalarındaki gevşeme eğilimi gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan
ülkelerde devam etmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak küresel para politikasının
önümüzdeki dönemde de, çoğunlukla gelişmiş ülkeler kaynaklı olarak, gevşek
seyretmeye devam etmesi beklenmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
19
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.1. Küresel Büyüme
Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde, gelişmekte olan ülkelerde iktisadi
faaliyetin artmış olmasına bağlı olarak, küresel iktisadi faaliyetin de sınırlı bir
miktar yukarı yönlü hareket ettiği görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise, iktisadi
faaliyeti destekleyici parasal genişleme politikalarının devamına karşın, zayıf
büyümenin yılın son çeyreğinde de devam etmiş olduğu gözlenmiştir. Söz
konusu çeyrekte Türkiye’nin ihracatında önemli paya sahip ülkelerin büyüme
oranları da zayıf görünümünü korumuştur (Grafik 2.1.1 ve Grafik 2.1.2).
Grafik 2.1.1.
Grafik 2.1.2.
Küresel Büyüme Oranları*
Küresel Büyüme Oranları*
(Yüzde Değişim, Yıllık)
(Yüzde Değişim, Yıllık)
Gelişmekte Olan Ülkeler
GSYİH Ağırlıklı Büyüme
Gelişmiş Ülkeler
İhracat Ağırlıklı Büyüme
6
6
4
4
2
2
0
0
-2
-2
-4
-4
-6
-6
123412341234123412341234
2007
2008
2009
2010
2011
2012
* İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı
içindeki payları ile ağırlıklandırılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
10
10
8
8
6
6
4
4
2
2
0
0
-2
-2
-4
-4
-6
-6
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4
2007
2008
2009
2010
2011
2012
* Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları
kullanılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
2012 yılının son çeyreğinde ABD ekonomisi, bir önceki çeyreğe göre
yüzde 1,6 (yıllıklandırılmış) büyüyerek son 1,5 yılın en düşük büyümesini
kaydetmiştir. Söz konusu büyümeye özel kesim tüketim ve yatırımları ve ithalat
pozitif katkıda bulunurken, kamu kesimi tüketim ve yatırımları ve ihracat negatif
katkı vermiştir. ABD ekonomisi 2013 yılının ilk çeyreğinde de beklentilerin altında
kalarak yüzde 2,5 (yıllıklandırılmış) büyümüş ve bu da kamu harcamalarındaki
kesintilerin ABD ekonomisi üzerindeki etkilerinin görülmeye başlandığı şeklinde
yorumlanmıştır.
Euro Bölgesi iktisadi faaliyeti ise olumsuz seyrini geçtiğimiz yılın son
çeyreğinde de devam ettirerek 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0,6
oranında daralma kaydederken; PMI verileri daralmanın yılın ilk çeyreğinde de
devam edeceğine işaret etmektedir (Grafik 2.1.3). Bir önceki Enflasyon Raporu
döneminde Euro Bölgesi’nde 2013 yılı için pozitif büyüme öngörmüş olan
Eurostat, bu Enflasyon Raporu döneminde Euro Bölgesi’nin 2013 yılında da
20
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
daralmaya devam ederek büyümenin yüzde 0,6 oranında gerileyeceğini,
ancak 2014 yılında pozitif büyümeye geçeceğini öngörmüştür. Dolayısıyla, Euro
Bölgesi’nin 2013 yılı içerisinde de küresel büyüme görünümünü olumsuz
etkilemeye devam edeceği değerlendirilmektedir.
Grafik 2.1.3.
Euro Bölgesi PMI Endeksleri
İmalat Sanayii
Hizmetler
35
30
30
0313
35
0912
40
0312
40
0911
45
0311
45
0910
50
0310
50
0909
55
0309
55
0908
60
0308
60
Kaynak: Bloomberg.
Gelişmekte olan ekonomiler içerisinde ise Çin, geçtiğimiz yılın son
çeyreğinde kaydetmiş olduğu yüzde 7,9’luk büyümenin ardından 2013 yılının ilk
çeyreğinde, beklentilerin aksine, yavaşlayarak yüzde 7,7 oranında büyümüş ve
yeni
bir
“düşük
büyüme”
dönemine
girebileceğine
dair
endişeleri
de
beraberinde getirmiştir. Zayıf seyreden sanayi sektörü ve beklenenin altında
seyreden perakende satışları düşük büyümeye yol açan başlıca unsurlar olurken,
genişleyici para politikası uygulamalarının da reel sektör üzerinde beklenen etkiyi
oluşturmadığına dair algılamaları güçlendirmektedir.
Küresel iktisadi faaliyete ilişkin PMI verileri, gerek imalat gerekse hizmetler
sektöründe yılın ilk çeyreğine sınırlı bir miktar artışa işaret etmektedir (Grafik 2.1.4).
Gelişmiş ekonomilerin iktisadi faaliyeti destekleyici ek tedbir paketlerinin devam
etmesinin, sınırlı da olsa yukarı yönlü olan bu hareketin belirleyicilerinden biri
olabileceği düşünülmektedir. Ne var ki, gevşek seyreden küresel para
politikasına karşın, Euro Bölgesi krizine ilişkin sorunların devam ediyor olması
önümüzdeki dönem küresel büyümenin seyrine ilişkin belirsizlik oluşturmaya
devam etmektedir. Consensus Forecasts tahminlerine bakıldığında, 2013
yılsonuna ilişkin küresel büyüme tahminlerinin Ocak Enflasyon Raporu dönemine
göre aynı kaldığı görülürken Euro Bölgesi’ne ilişkin 2013 yılı büyüme tahmininin
belirgin olarak aşağı yönlü güncellenmiş olduğu dikkat çekmektedir (Tablo
Enflasyon Raporu 2013-II
21
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.1.2). Nisan ayı Consensus Forecasts tahminleri ile güncellenen GSYİH ve ihracat
ağırlıklı küresel üretim endeksleri ise dış ekonomilerde önümüzdeki dönem
belirgin bir toparlanmanın beklenmediğini ve küresel ölçekteki belirsizliklerin dış
talebi baskılamaya devam edeceğini teyid eder niteliktedir (Grafik 2.1.5).
Grafik 2.1.4.
Grafik 2.1.5.
JP Morgan Küresel PMI Endeksleri
Küresel Üretim Endeksleri*
(2008 Ç2=100)
112
65
60
60
55
55
50
45
106
50
104
104
45
102
102
100
100
98
98
96
94
0313
0912
0312
0911
0311
30
0910
30
0310
35
0909
110
108
35
0309
112
106
40
0908
110
108
40
0308
ER-Ocak (İhracat Ağırlıklı)
ER-Nisan (İhracat Ağırlıklı)
ER-Ocak (GSYİH Ağırlıklı)
ER-Nisan (GSYİH Ağırlıklı)
İmalat Sanayii
Hizmetler
65
Gerçekleşen
Beklenen 96
1234123412341234123412341234
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
94
* İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı içindeki
payları ile ağırlıklandırılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB.
Kaynak: Bloomberg.
Tablo 2.1.2.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Büyüme Tahminleri
Consensus Bültenleri
(Ortalama Yüzde Değişim, Yıllık)
Ocak
Nisan
2013
2014
2013
2014
2,6
3,2
2,6
3,2
-
-
-
-
ABD
2,0
2,8
2,1
2,7
Euro Bölgesi
-0,1
0,9
-0,4
0,9
Almanya
0,7
1,7
0,7
1,7
Fransa
0,1
0,8
-0,1
0,7
İtalya
-0,9
0,5
-1,4
0,5
İspanya
-1,6
0,3
-1,6
0,2
Yunanistan
-4,5
-1,3
-4,9
-1,4
Japonya
0,7
1,0
1,3
1,3
İngiltere
1,0
1,7
0,7
1,6
-
-
-
-
6,6
6,8
6,6
6,7
Çin
8,1
8,0
8,2
8,0
Hindistan
6,5
-
6,1
6,8
Latin Amerika
3,5
3,9
3,4
3,8
Brezilya
3,3
3,9
3,1
3,7
Doğu Avrupa
2,9
3,9
2,7
3,6
Dünya
Gelişmiş Ülkeler
Gelişmekte Olan Ülkeler
Asya Pasifik
Kaynak: Consensus Forecasts.
22
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.2. Emtia Fiyatları
2013 yılının ilk çeyreğinde genel emtia fiyat endeksi bir önceki çeyreğe
göre sınırlı bir miktar artarken enerji fiyatları dışındaki emtia fiyatlarının düşüş
kaydettiği gözlenmiştir. Söz konusu dönemde, enerji fiyatları yüzde 2,4 artarken;
metal fiyatları yüzde 0,9, tarım fiyatları yüzde 7,4 ve değerli metal fiyatları yüzde
6,4 oranında düşüş göstermiştir (Grafik 2.2.1).
Grafik 2.2.1.
Grafik 2.2.2.
S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri*
WTI – Brent Fiyat Gelişmeleri
(ABD Doları/Varil)
Genel
Metal
Tarım
280
Enerji
Değerli Metal
280
240
Brent
Fark (sağ eksen)
WTI
140
30
130
25
240
120
200
200
20
110
15
100
160
160
120
120
10
90
5
80
*Ocak 2009 ortalaması 100 olarak alınmıştır.
Kaynak: Bloomberg.
0413
0113
1012
0712
0412
0112
1011
0711
0411
0111
1010
-5
0710
60
0410
0
0110
0113
0712
0112
0711
0111
0710
0110
0709
80
0109
80
70
Kaynak: Bloomberg.
Yılın ilk çeyreğinde gerek Brent tipi gerekse WTI tipi petrol fiyatları bir
önceki çeyreğe göre sınırlı bir miktar artış göstermiş olsa da, Nisan ayının ortası
itibarıyla her iki tip petrol fiyatının da düşüş eğilimine girdiği ve bir önceki
Enflasyon Raporu dönemine göre, sırasıyla, yüzde 13 ve yüzde 7 oranında değer
kaybettiği görülmektedir (Grafik 2.2.2). ABD ekonomisinde gözlenen pozitif
büyümeye karşın işgücü göstergelerinin halen kalıcı bir toparlanmaya işaret
etmemesi ve Euro Bölgesi’ndeki daralmanın 2013 yılında da süreceğine dair
yaygın beklentiler gözönüne alındığında petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir
hareket oluşturacak bir talep baskısı olmadığı düşünülmektedir. Buna ilaveten,
ABD ham petrol stoklarının yüksek seviyelerde seyretmekte olması (Grafik 2.2.3)
ve OPEC ülkelerinin cari üretim düzeylerini koruyacağına dair beklentiler ham
petrol fiyatlarında yukarı yönlü harekete neden olacak arz yönlü bir baskının da
olmadığını göstermektedir. Özetle, ortadoğu kaynaklı politik sorunların devam
ediyor olmasına rağmen, arz ve talep koşulları bir arada değerlendirildiğinde,
petrol fiyatlarında aşağı yönlü eğilimin önümüzdeki dönemde de devam
edeceği değerlendirilmektedir. Nitekim, önümüzdeki 18 ay için yapılan vadeli
Enflasyon Raporu 2013-II
23
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
sözleşmelerde petrol fiyatlarında bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla
belirgin bir değişim olmadığı görülmektedir (Grafik 2.2.4).
Grafik 2.2.3.
Grafik 2.2.4.
ABD Ham Petrol Stokları
Ham Petrol (Brent) Fiyatları*
(Milyon Varil)
(ABD Doları/Varil)
400
400
350
140
25 Ocak
Gerçekleşen
26 Nisan
140
120
120
100
100
80
80
60
60
40
40
350
300
250
1982
1984
1986
1988
1990
1992
1994
1996
1998
2000
2002
2004
2006
2008
2010
2012
250
Kaynak: ABD Enerji Bakanlığı.
0109
0509
0909
0110
0510
0910
0111
0511
0911
0112
0512
0912
0113
0513
0913
0114
0514
0914
300
* 1-25 Ocak ve 1-26 Nisan tarihleri arasında vadeli sözleşmelerde
oluşan fiyatların basit ortalamalarıdır.
Kaynak: Bloomberg.
WTI ile Brent petrol fiyatları arasındaki farkın 2013 yılı içerisinde giderek
azaldığı görülmektedir. 2012 yılının son çeyreğinde 22,3 ABD doları olan fiyat farkı
Nisan ayının ortası itibarıyla ise 10,6 ABD dolarına gerilemiştir (Grafik 2.2.2).
ABD’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltma potansiyeli taşıyan gelişmelere
rağmen söz konusu farkın kapanıyor olmasında ABD ekonomisinin Avrupa’ya
kıyasla güçlü büyümeye devam etmesinin belirleyici bir faktör olduğu
değerlendirilmektedir.
2012 yılının ilk yarısındaki yukarı yönlü hareketine karşın yılın genelini 2011
yılının altında tamamlamış olan tarım fiyatlarının söz konusu aşağı yönlü eğilimini
2013 yılının ilk çeyreğinde de devam ettirdiği ve yüzde 7,4 oranında azaldığı
görülmektedir (Grafik 2.2.1). Ne var ki, tarım fiyatlarının önümüzdeki dönem seyri
iklim koşullarına bağlı olarak belirsizliğini korumakta ve 2013 yılı geneli için gerek
aşağı yönlü gerekse yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
Enerji ve endüstriyel metal fiyatları üzerinde küresel büyümenin seyri
belirleyici olmaya devam etmektedir. ABD ve Euro Bölgesi’nde ve son olarak
Japonya’da ekonomiyi canlandırmaya ve finansal istikrarı sağlamaya yönelik
olarak uygulanan parasal genişleme politikaları ve ekonomik belirsizlikler değerli
metal fiyatları üzerinde etkili olurken, arz yönlü gelişmeler emtia fiyatlarının her iki
yönde de değişimini olası kılmaktadır.
24
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.3. Küresel Enflasyon
2013 yılının ilk çeyreğinde genel ve çekirdek tüketici enflasyon oranları,
gelişmiş ülkelerde sınırlı miktarda aşağı yönlü bir eğilim sergilerken, gelişmekte
olan ülkelerde ise, Mart ayında bir miktar düşmüş olmasına karşın, bir önceki
Enflasyon Raporu dönemine göre artış göstermiştir (Grafik 2.3.1 ve Grafik 2.3.2).
Sözkonusu dönemde enerji hariç emtia fiyatlarında gözlenen düşüş enflasyon
oranlarındaki yatay seyri desteklerken, özellikle gelişmiş ülkelerde zayıf seyreden
büyüme enflasyon üzerinde talep baskısı oluşturmamıştır.
Grafik 2.3.1.
Grafik 2.3.2.
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler
Tüketici Fiyat Enflasyonu
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler
Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu
(Yıllık, Yüzde)
(Yıllık, Yüzde)
GOÜ
GÜ
GOÜ
GÜ
0
0
1
1
-2
-2
0
0
0609
1208
0608
0113
2
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
6
0712
2
0112
2
0711
2
0111
3
0710
3
0110
4
0709
4
0109
4
0708
4
0108
6
1212
6
0612
5
1211
5
0611
8
1210
8
0610
6
1209
10
10
Kaynak: Bloomberg, Datastream, TCMB.
2013 yılının ilk çeyreğinde Euro Bölgesi enflasyon telafisi sınırlı bir miktar
aşağı yönlü hareket ederken, ABD enflasyon telafisinde sınırlı bir miktar yukarı
yönlü değişim gözlenmiştir. Euro Bölgesi’ndeki daralmanın 2013 yılında da
devam edeceği beklentisinin güçlenmesi ve sorunlu ülkelere yönelik desteğin
devamı bölgede telafi oranlarının düşüşünde etkili olmuştur. Öte yandan, 2013
yılında da makul düzeylerde pozitif büyüme sergilemesi beklenen ABD’nin
enflasyon bekleyişlerinde belirgin bir artış meydana gelmemiştir. Ne var ki, Mart
ayının ortasından itibaren her iki bölgede de enflasyon telafilerinin bir miktar
yukarı yönlü hareket etmiştir (Grafik 2.3.3).
Enflasyon Raporu 2013-II
25
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2.3.3.
ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Telafisi
(Yüzde)
3,5
Euro Bölgesi
3,5
ABD
0,5
0,0
0,0
0313
0,5
0912
1,0
0312
1,0
0911
1,5
0311
1,5
0910
2,0
0310
2,0
0909
2,5
0309
2,5
0908
3,0
0308
3,0
Kaynak: Bloomberg.
Küresel enflasyon tahminlerine bakıldığında 2013 yılsonu için bir değişim
olmazken
2014
yılsonuna
ilişkin
tahminin
sınırlı
bir
miktar
yukarı
yönlü
güncellendiği görülmektedir (Tablo 2.3.1). Euro Bölgesi’ne ilişkin tahminler gerek
2013 gerekse 2014 yılsonu için aşağı yönlü güncellenirken ABD’ye ilişkin enflasyon
tahminleri ise değişmemiştir. Japonya için ise gerek 2013 gerekse 2014 yılı için
enflasyon tahminleri yukarı yönlü güncellenmiş ve 2013 yılında deflasyondan
enflasyona geçileceği öngörüsü yapılmıştır. Öte yandan, yılın ilk çeyreğinde
yatay seyretmiş olan emtia fiyatlarının önümüzdeki dönem seyrinin de küresel
enflasyon oranları üzerinde belirgin bir baskı ve risk unsuru olarak görülmediği
değerlendirilmektedir. Buna ilaveten, daralan ya da zayıf büyüyen gelişmiş
ülkelerin ekonomilerini canlandırmaya yönelik adımlarının olumlu beklentiler
oluşturamadığı ve buna bağlı olarak enflasyon oranları üzerinde önümüzdeki
dönemde gelişmiş ülkeler kaynaklı yukarı yönlü bir baskının söz konusu olmadığı
düşünülmektedir.
Tablo 2.3.1.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Enflasyon Tahminleri
(Yıllık Yüzde Değişim)
Ocak
Dünya
Gelişmiş Ülkeler
ABD
Euro Bölgesi
Almanya
Fransa
İtalya
İspanya
Yunanistan
Japonya
İngiltere
Gelişmekte Olan Ülkeler
Asya Pasifik*
Çin
Hindistan
Latin Amerika
Brezilya
Doğu Avrupa
2013
2,8
1,9
1,9
1,9
1,5
2,0
2,3
0,2
-0,2
2,6
3,9
3,2
7,6
6,4
5,5
5,4
Nisan
2014
3,0
2,1
1,7
2,0
1,8
1,8
1,5
1,4
1,6
2,3
3,9
3,4
6,8
6,3
5,6
4,7
2013
2,8
1,9
1,7
1,7
1,2
1,9
2,0
-0,1
0,1
2,9
3,9
3,2
8,2
6,6
5,7
5,2
2014
3,1
2,1
1,6
2,0
1,6
1,7
1,5
1,3
1,9
2,5
4,0
3,5
7,4
6,5
5,7
5,0
* Japonya hariç tahminleri göstermektedir.
Kaynak: Consensus Forecasts.
26
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.4. Finansal Koşullar ve Risk Göstergeleri
2013 yılının ilk çeyreği özellikle Euro Bölgesi’ne ilişkin riskler nedeniyle
belirsizliklerin devam ettiği bir dönem olmuş, küresel risk iştahı bu dönemde düşüş
göstermiştir (Grafik 2.4.1). ECB’nin ve Euro Bölgesi hükümetlerinin kararlı
tutumlarına rağmen gerek İtalya’da ortaya çıkan genel seçim sonuçları gerekse
GKRY’nin yaşadığı mali kriz ve bankacılık krizi bölgeye ilişkin risk algılamalarını
artırmıştır. Seçim sonrasında İtalya’da ortaya çıkan oy dağılımının hükümet
kurulmasını zorlaştırması ve siyasi istikrarın sağlanmasına ilişkin endişeler ülke kredi
notunun düşürülmesine ve tahvil getirilerinde artış yaşanmasına sebep olmuştur
(Grafik 2.4.2).
Grafik 2.4.1.
Grafik 2.4.2.
Küresel Risk İştahı Endeksleri
GIIPS Ülkeleri Getiri Farkı *
45
12
9
20
6
10
3
0
0
0113
-8
0113
40
0712
-6
0112
35
0711
-4
0111
30
0710
25
0110
0
-2
15
30
0712
20
0112
2
0711
15
0111
10
4
0710
VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş)
6
(Almanya Tahvillerine Kıyasla, Yüzde)
Yunanistan(sol eksen)
Portekiz
İrlanda
İspanya
40
0110
Credit Suisse Risk İştahı Endeksi
*GIIPS Ülkeleri: Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya.
Kaynak: Bloomberg.
Kaynak: Bloomberg, Credit Suisse.
Para piyasalarında karşı taraf riskini gösteren gecelik endeks takası (OIS)
farkları yılın ilk çeyreğinde ABD için bir miktar gerilerken Euro Bölgesi için bir
miktar artış göstermiştir. Euro – ABD doları çapraz kur takas oranında ise Şubat
ayından bu yana artış yaşanmıştır (Grafik 2.4.3 ve Grafik 2.4.4).
Grafik 2.4.3.
Grafik 2.4.4.
Gecelik Endeks Takası (OIS) Farkları
Euro – ABD Doları Çapraz Kur Takası Oranı
(3-Aylık, Puan)
(1-Yıllık, Baz Puan)
0
ABD Doları
Euro
1,0
1,0
0,8
0,8
0,6
0,6
0,4
0
-100
Kaynak: Bloomberg.
Enflasyon Raporu 2013-II
0113
-100
0712
0,0
0112
0,0
0711
-80
0111
-80
0710
0,2
0110
0,2
0113
-60
0712
-60
0112
0,4
0711
-40
0111
-40
0710
-20
0110
-20
Kaynak: Bloomberg.
27
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ECB’nin 2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin kredi eğilim anketine göre, Euro
Bölgesi’nde bankacılık sektörü kredi koşullarındaki sıkılaştırma 2012 yılının son
çeyreğine kıyasla bir miktar azalmış olsa da, kredi talebindeki daralma
ağırlaşmıştır (Grafik 2.4.5). Fed’in yayımladığı son kredi eğilim anketi ise, ABD’de
kredi koşullarındaki gevşemenin yılın son çeyreğinde de devam ettiğini, kredi
talebinin ise gerek büyük ve orta ölçekli firmalar gerekse küçük ölçekli firmalar
için arttığını göstermektedir (Grafik 2.4.6).
Grafik 2.4.5.
Grafik 2.4.6.
Euro Bölgesi Kredi Eğilim Anketi*
ABD Kredi Eğilim Anketi*
(Yüzde)
(Yüzde)
Kredi koşulları, büyük firma
Kredi koşulları, küçük/orta firma
Talep, büyük firma
Talep, küçük/orta firma
Kredi koşulları, büyük/orta firma
Kredi koşulları, küçük firma
Talep, büyük/orta firma
Talep küçük firma
100
100
75
75
75
75
50
50
50
50
25
25
25
25
0
0
0
-75
*Kredi koşullarında yukarı yönlü hareketler sıkılaşmaya işaret etmektedir.
Kaynak: ECB.
2012
-50
-75
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
-75
2006
-75
-50
2011
-50
-25
2010
-50
100
-25
2009
-25
2008
-25
2007
0
2006
100
Kaynak: Fed.
Yılın ilk çeyreğinde, başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülke hisse senedi
piyasalarına ilgi artmış, bu dönemde gelişmiş ülkeler MSCI endeksi artış
gösterirken, gelişmekte olan ülkeler MSCI endeksinde belirgin bir gerileme
görülmüştür (Grafik 2.4.7). Aynı dönemde, gelişmekte olan ülke borçlanma
senetlerine ait getiri endekslerinde ise artış gözlenmiştir (Grafik 2.4.8).
Grafik 2.4.7.
Grafik 2.4.8.
Küresel Hisse Senedi Piyasaları
Bölgesel EMBI+ Gelişmeleri
(ABD Doları Bazında, 2007=100)
300
300
70
70
200
200
60
60
100
100
0113
400
0712
400
0112
80
0113
80
0712
90
0112
90
0711
100
0111
100
0710
110
0110
110
Kaynak: Bloomberg.
28
120
0711
120
0111
500
Asya
Latin Amerika
500
0110
MSCI - Gelişmiş Ülkeler
0710
Genel
Avrupa
MSCI - Gelişmekte Olan Ülkeler
Kaynak: Bloomberg.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2.5. Sermaye Akımları
2012 yılının son çeyreğinde hızlanma eğilimine giren gelişmekte olan ülke
sermaye akımları, 2013 yılı Ocak ayında ivmelenmiş, ancak takip eden aylarda,
küresel risk iştahının göreli yüksek seviyesine karşın, yavaşlamıştır (Grafik 2.5.1).
Gerek hisse senedi, gerekse borçlanma senedi piyasalarına girişlerin güçlü
seyrettiği Ocak ayını takiben, sermaye akımları gerilemiş, Mart ve Nisan
aylarında borçlanma senedi piyasalarına yönelen fon miktarı belirgin biçimde
azalırken, hisse senedi piyasalarından çıkışlar gözlenmiştir (Grafik 2.5.2).
Grafik 2.5.1.
Grafik 2.5.2.
Gelişmekte Olan Ülkeler Yıllık Fon Akımları
Gelişmekte Olan Ülkeler Aylık Fon Akımları
(Birikimli, Milyar ABD Doları)
(Milyar ABD Doları)
Borçlanma Senedi Fonları
Hisse Senedi Fonları
Hisse Senedi Fonları
100
100
Borçlanma Senedi Fonları
40
0
VIX Endeksi (sağ eksen, ters çevrilmiş)
80
80
60
60
40
40
20
20
0
0
30
10
20
20
10
30
0
40
Kaynak: EPFR, Bloomberg.
0113
0712
0112
0711
0111
0710
0110
0709
0109
0708
0108
0113
0712
70
0112
-30
0711
60
0111
-20
-60
0710
-40
-60
0110
-40
0709
50
0109
-10
0708
-20
0108
-20
Kaynak: EPFR, Bloomberg.
Çeyreklik bazda incelendiğinde, hem portföy dağılımı bazında, hem de
bölgesel dağılım bazında sermaye akımlarının kompozisyonu yılın ilk çeyreğinde,
önceki çeyreğe kıyasla değişmemiştir (Tablo 2.5.1). Uluslararası yatırımcılar,
ağırlıklı olarak hisse senedi piyasalarına yönelen fonları tercih ederken, bölgeler
itibarıyla en çok yatırımcı çeken ülke grubu yükselen Asya ülkeleri olarak
kalmaya devam etmiştir. Ancak, her ne kadar yılın ilk çeyreğinde, gelişmekte
olan ülkelere geçen çeyrekteki ile aynı miktarda giriş gözlenmiş olsa da, sermaye
akımlarının oynaklığının arttığı değerlendirilmektedir.
Tablo 2.5.1.
Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Fon Akımlarının Kompozisyonu (Çeyreklik, Milyar ABD Doları)
Portföy Dağılımı
Toplam
2012
2013
1.Çeyrek
2.Çeyrek
3.Çeyrek
4.Çeyrek
1.Çeyrek
32,4
-3,5
19,2
42,8
42,9
Hisse Senedi
Fonları
21,2
-7,8
7,0
27,9
27,8
Bölgesel Dağılım
Borçlanma
Senedi Fonları
Yükselen
Asya
Yükselen
Avrupa
Latin
Amerika
Orta Doğu
ve Afrika
11, 2
4,3
12,1
14,9
15,1
14,7
-4,0
6,2
24,0
24,5
5,7
0,0
4,5
6,3
6,2
9,3
0,2
6,8
9,9
9,2
2,7
0,3
1,7
2,7
3,0
Kaynak: EPFR.
Enflasyon Raporu 2013-II
29
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Japonya’nın uygulamaya koyduğu yeni miktarsal genişleme politikası,
önümüzdeki
dönemde
gelişmekte
olan
ülkelere
sermaye
akımlarını
hızlandırabilecek önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede,
gerek sermaye akımlarındaki olası güçlü seyre ve gerekse oynaklık artışına bağlı
olarak, gelişmekte olan ülkelerde finansal istikrara yönelik risklerin önümüzdeki
dönemde canlı kalmaya devam edeceği düşünülmektedir.
2.6. Küresel Para Politikası Gelişmeleri
2013 yılının ilk çeyreğinde para politikası uygulamaları, olumsuz seyreden
küresel büyüme görünümüne paralel olarak, gevşeme yönünde olmuştur. Söz
konusu dönemde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde belirgin bir farklılaşma
olmuş, politika faizleri gelişmekte olan ülkelerde hızla düşmeye devam ederken
gelişmiş ülkelerde durağan bir görüntü arz etmiştir. 2012 yılının son çeyreğinde
faiz indirimine giden İsveç, Güney Kore, Çek Cumhuriyeti, İsrail ve Avustralya gibi
ülkeler, halen hareket alanına sahip olmalarına karşın, yılın ilk çeyreğinde politika
faizlerini sabit tutmayı tercih etmişlerdir. Faiz indirimi konusunda pek fazla hareket
alanı olmayan dört büyük merkez bankasından Fed ve Japonya merkez
bankaları parasal genişlemeye devam etmiş, Euro Bölgesi ve İngiltere’de ise
varlık alımları yavaşlamış ve merkez bankası toplam aktifleri ve GSYİH içindeki
payı 2012 yılı sonuna göre gerilemiştir (Grafik 2.6.1). Ayrıca, yılın ilk dört ayında,
gelişmekte olan ülkelerden Hindistan, Meksika ve Türkiye 50, Macaristan 100,
Polonya ve Kolombiya 100’er baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirmiştir. Ne var ki,
enflasyon oranının yüzde 6,5’in üzerine çıkmasına bağlı olarak, Brezilya Merkez
Bankası
Nisan
ayı
toplantısında
politika
faizini
25
baz
puan
artırmıştır
(Grafik 2.6.2).
Grafik 2.6.1.
Grafik 2.6.2.
Merkez Bankası Toplam Aktiflerinin GSYİH’ye Oranı*
Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki
Değişimler: Ocak 2012 - Nisan 2013*(Baz Puan)
-100
-300
-300
-500
-500
0,0
0,0
1234123412341234123412341
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
* 2013 1. Çeyrek için tahmini GSYİH değerleri kullanılmıştır.
30
Romanya
-100
Türkiye
100
Güney Afrika
0,1
100
Rusya
0,1
300
Macaristan
0,2
500
2012 Ç1 - Ç2
Endonezya
0,2
Şub'13
2012 Ç3-Ç4
300
Polonya
0,3
Mar'13
Kolombiya
0,3
Nis'13
500 Oca'13
Peru
0,4
Şili
0,4
Tayland
ECB
Japonya MB
Brezilya
Fed
İngiltere MB
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
* 29 Nisan 2013 itibarıyla.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Gelişmiş ülkeler para politikası uygulamalarına bakıldığında, Fed’in
üçüncü parasal genişleme paketi ile açıkladığı tahvil alımlarını sürdürdüğü ve
parasal genişlemeyi devam ettirdiği görülmektedir. ABD büyümesinde kısmi bir
toparlanma olmasına rağmen Fed öngörüleri geçtiğimiz dönemde telaffuz
edilen
yüzde
6,5’lik
işsizlik
oranına
2014
yılı
son
çeyreğinden
önce
ulaşılamayacağı ve para politikasının bir süre daha gevşek devam edeceği
yönündedir. Japonya ise ekonomiyi tekrar büyüme patikasına sokabilmek adına
genişletici maliye ve para politikası uygulamaları içeren yeni bir paketi Nisan ayı
başında uygulamaya koymuştur. Bu paket çerçevesinde daha önce açıklanan
paketin öngördüğü aylık 3,8 trilyon yen tutarındaki tahvil alımları 7,5 trilyon yene
(yaklaşık 75 milyar ABD doları) yükseltilmiştir. Japonya Merkez Bankası yüzde 2’lik
enflasyon hedefine ulaşılması için kararlı olduğunu ve para tabanını iki yıl
içerisinde iki katına çıkaracağını ortaya koymuştur.
Gelişmekte olan ülkelerde ise politika faizlerinin düşmeye devam ettiği
gözlenmiş, enflasyon hedeflemesi yapan ülkelerden GSYİH ağırlıklı olarak
oluşturulan ortalama politika faizinde, 2013 ilk çeyreği sonunda 2012 yılı sonuna
göre 27 baz puanlık bir gerileme meydana gelmiştir. İndirim yapan merkez
bankaları
genel
olarak
bu
indirimleri
ekonomik
aktivitedeki
yavaşlığa
bağlamışlar, yapılan indirimlerin enflasyon hedefleriyle tutarlı olduğu yolunda
açıklamalar yapmışlardır.
Grafik 2.6.3.
Grafik 2.6.4.
Gelişmiş Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
Enflasyon Hedeflemesi Yapan Gelişmekte Olan
Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
Politika Faizi
Beklenti Nisan
Politika Faizi
Beklenti Nisan
Beklenti Ocak
Beklenti Ocak
0,85
6,75
6,75
0,80
0,80
6,50
6,50
0,75
0,75
6,25
6,25
0,70
0,70
6,00
6,00
0,65
0,65
5,75
5,75
0,60
0,60
5,50
5,50
0,55
0,55
5,25
5,25
0,50
0,50
5,00
5,00
0,45
0,45
4,75
0,85
1
2
3
2011
4
1
2
3
4
2012
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
1
2
3
2013
4
1
2014
4,75
1
2
3
2011
4
1
2
3
4
1
2012
2
3
2013
4
1
2014
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
2013 yılı Nisan ayı itibarıyla gelişmiş ülkelerde ortalama politika faizinin
Ocak ayında öngörülen düzeye gerilemediği görülmüş bu gelişmede, geçtiğimiz
dönemde olduğu gibi, bir kez daha ECB’nin beklenen faiz indirimini yapmamış
Enflasyon Raporu 2013-II
31
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
olması etkili olmuştur (Grafik 2.6.3). Buna karşın, ECB’nin 25 baz puanlık indirimi
2013 yılı ikinci çeyreğinde yapacağına yönelik tahminler Nisan ayında da
geçerliliğini korumaktadır. Gelişmekte olan ülkeler içinse ortalama politika
faizindeki düşüşün Ocak ayında beklenenin oldukça üzerinde gerçekleştiği
görülmüştür (Grafik 2.6.4). Nisan ayı beklentileri bu hızlı düşüşle birlikte gelişmekte
olan ülkelerde para politikasındaki gevşemenin sonuna gelindiği yönündedir.
Söz konusu ülkeler için hem tüketici enflasyonunun hem de çekirdek enflasyon
göstergelerinin son aylarda yükseliş eğilimine girmiş olması, ekonomik büyümeyi
destekleme amaçlı faiz indirimlerinin önümüzdeki dönemde devam ettirilmesini
güçleştirmektedir. Nitekim beklentiler de yılın ikinci çeyreğinden itibaren
gelişmekte olan ülkelerde ortalama politika faizinin yükseliş eğiliminde olacağına
işaret etmektedir. Son olarak, Ocak ayı ile karşılaştırıldığında 2013 yılı sonu için
beklentilerin Nisan ayında her iki ülke grubu için fazla değişmediği, yalnızca yılın
ilk çeyreğindeki sapma ayarlanarak aynı patikada devam ettiği görülmektedir.
32
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
İhracat Ağırlıklı Küresel PMI Endeksi ve Büyüme Eşiği
2.1
Satın alma yöneticileri endeksi (PMI), bir ülkedeki veya sektördeki iktisadi faaliyetin
bir önceki aya kıyasla nasıl değiştiği hakkında niteliksel bilgi içeren ve aylık
yayınlanan önemli bir göstergedir. Ülkeler ölçeğinde bakıldığında, PMI, Gayri Safi
Yurt İçi Hasıla büyümesi için erken açıklanan bir öncü gösterge olma özelliği
taşımaktadır. Bu kutuda, Türkiye için hesaplanan ihracat ağırlıklı küresel büyüme
oranlarını (Bakınız Enflasyon Raporu 2010-II, Kutu 2.1) önceleyecek yeni bir küresel
PMI serisi oluşturulmakta ve bu seri için büyüme eşik değeri, diğer bir ifadeyle
yüzde 0 büyüme oranına karşılık gelen PMI rakamı, hesaplanmaktadır.
PMI
rakamları, firmaların satın alma yöneticilerine düzenlenen aylık bir anketin
sonuçlarına göre hesaplanmaktadır.1 Kullanılan hesaplama yöntemine göre,
bütün katılımcıların işlerinin bir önceki aya göre değişmediği cevabını verdiği bir
ankette, PMI değeri 50 olarak bulunacaktır. Bu nedenle 50, kuramsal büyüme eşiği
veya nötr seviye olarak da adlandırılmaktadır. Tanım gereği, kuramsal büyüme
eşiğinin üzerindeki bir PMI değeri ekonomideki büyümeye, altındaki bir değer ise
daralmaya işaret edecektir. Buradan hareketle, bu çalışmada, Koenig (2002)
tarafından kullanılan bir regresyon denklemi yardımıyla yüzde 0 büyüme oranına
karşılık gelen PMI değeri, büyüme eşiği, tahmin edilmekte ve kuramsal büyüme
eşiği ile karşılaştırılmaktadır.
İhracat
ağırlıklı küresel büyüme hesaplamasına dahil edilen ülkelerin reel GSYİH
verileri Bloomberg’ten alınmaktadır (Hesaplama yöntemi için Enflasyon Raporu
2010-II, Kutu 2.1’e bakınız.). Ülkelerin GSYİH verileri mevsimsellikten arındırılmış ve
çeyreklik frekanstadır. Öte yandan, ihracat ağırlıklı küresel PMI hesaplamasına,
Markit tarafından PMI verisi yayınlanan ve Türkiye’nin ihracat yaptığı toplam 34
ülke dahil edilmektedir.2 Türkiye’nin bu ülkelere yaptığı ihracat için TÜİK verileri
kullanılmaktadır. İhracat ve PMI rakamları, orijinal frekansları aylık olduğu için
çeyrekliğe dönüştürülmektedir. Çeyreklik PMI’lar aylık PMI’ların basit aritmetik
ortalaması
olarak
hesaplanmaktadır.
Yapılan
analizler,
1999-2012
yıllarını
kapsamaktadır.
Ankette katılımcılara işlerinin bir önceki aya göre nasıl olduğu sorulmakta ve “daha iyi”, “daha kötü”, ve “değişmedi”
cevaplarından birini seçmeleri istenmektedir. Daha sonra, toplam katılımcı sayısı 100’lük ölçeğe çevrilmekte ve buna göre her
bir cevabı veren katılımcı oranı hesaplanmaktadır. “Daha iyi” cevabını verenlerin ağırlığı 1, “değişmedi” cevabını verenlerin
ağırlığı 0,5 ve “daha kötü” cevabını verenlerin ağırlığı da 0 olacak şekilde bir endeks değeri hesaplanmaktadır.
2 Bu ülkelerin Türkiye ihracatındaki toplam payı yüzde 60’lar civarındadır.
1
Enflasyon Raporu 2013-II
33
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Markit
her ülke ve o ülkedeki değişik sektörler için kapsam olarak farklı PMI
rakamları yayınlamaktadır. Amaç her ülkenin GSYİH’si için en iyi öncü göstergeyi
seçmek olduğundan, en geniş kapsamlı PMI serisi tercih edilmekte ve eğer
herhangi bir dönem için bu endeks değeri mevcut değilse, onun yerine ikinci en
kapsamlı seri kullanılmaktadır. Örneğin, bir ülkenin bileşik PMI serisi 2007 yılında
başlıyorsa, sonraki dönemler için bileşik endeks, önceki dönemler için ise imalat
sanayi PMI’ı kullanılmaktadır. GSYİH büyümelerini en iyi önceleyecek PMI serileri
kullanılarak, ihracat ağırlıklı küresel PMI,
,
∑
denklemi ile hesaplanmaktadır. Bu denklemde,
değerini,
i ülkesinin t dönemindeki PMI
ise i ülkesinin t-1 zamanında Türkiye ihracatındaki payını ifade
etmektedir.
İhracat ağırlıklı küresel PMI ve küresel büyüme rakamları kuramsal büyüme eşiği ile
birlikte Grafik 1’de çizdirilmektedir.3 Grafik incelendiğinde, PMI’ın kuramsal eşiğin
üzerinde (altında) ve küresel büyümenin sıfırın altında (üzerinde) olduğu durumların
çokluğu dikkat çekmektedir.4 Bu durum, gerçek büyüme eşiğinin başka bir
seviyede olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Bu nedenle, ihracat ağırlıklı
küresel büyümenin,
, bağımlı değişken ve ihracat ağırlıklı küresel PMI’ın,
,
açıklayıcı değişken olduğu;
(
(
)
)
(
)
basit regresyon denklemi tahmin edilmektedir. İlgili t-istatistikleri parantez içerisinde
gösterilmektedir. Bu denkleme göre, ihracat ağırlıklı küresel PMI değerindeki her 1
puanlık artış, ihracat ağırlıklı küresel büyümede 0,1 yüzde puanlık artışa karşılık
gelmektedir.
İki seri arasındaki ilgileşim katsayısı 0,86 olarak bulunmuştur.
Bu şekilde toplam 14 gözlemin olduğu görülmektedir. Örneğin, son üç dönemde, PMI doğal büyüme eşiğinin altında kalmakta
fakat buna rağmen küresel büyüme devam etmektedir.
3
4
34
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1. Türkiye İçin İhracat Ağırlıklı PMI ve Kuramsal
Büyüme Eşiği (50)
Grafik 2. Türkiye İçin İhracat Ağırlıklı PMI ve
Hesaplanan Büyüme Eşiği
(Çeyreklik Frekans, Büyüme Rakamları Çeyrekten
Çeyreyedir)
(Çeyreklik Frekans, Büyüme Rakamları Çeyrekten
Çeyreyedir)
İhracat Ağırlıklı Küresel PMI
Büyüme Eşiği
İhracat Ağırlıklı Küresel Büyüme (sağ eksen)
2,0%
İhracat Ağırlıklı Küresel PMI
İhracat Ağırlıklı Küresel Büyüme (sağ eksen)
60
2,0%
60
1,5%
1,5%
55
1,0%
55
1,0%
0,5%
0,5%
50
45
0,0%
50
0,0%
-0,5%
47,5
-0,5%
-1,0%
45
-1,0%
-1,5%
-1,5%
40
-2,0%
40
-2,0%
-2,5%
-2,5%
Kaynak: Markit, TCMB.
35
-3,0%
0399
1299
0900
0601
0302
1202
0903
0604
0305
1205
0906
0607
0308
1208
0909
0610
0311
1211
0912
-3,0%
0399
1299
0900
0601
0302
1202
0903
0604
0305
1205
0906
0607
0308
1208
0909
0610
0311
1211
0912
35
Kaynak: Markit, TCMB.
Tahmin denklemine göre, yüzde 0’lık büyüme oranına karşılık gelen PMI değeri,
hesaplanan büyüme eşiği, kuramsal büyüme eşiğinin yaklaşık 2,5 puan altında
kalmaktadır. Grafik 2’de, PMI ve büyüme rakamları ile birlikte bu eşik değeri de
çizdirilmektedir. Grafikten de görüleceği üzere, PMI’ların hesaplanan eşik değerine
göre ima ettiği büyüme oranları ile gerçekleşen büyüme oranları büyük oranda
örtüşmektedir. Diğer bir ifadeyle, kuramsal büyüme eşiği kullanıldığında 14
gözlemde uyuşmazlık olduğu görülürken, hesaplanan büyüme oranları ile bu
rakamın 3’e gerilediği gözlenmektedir. Bu nedenle, büyümenin yönüne ilişkin
beklentiler oluşturulurken kuramsal büyüme eşiği yerine hesaplanan büyüme
eşiğinin kullanılmasının daha doğru olacağı değerlendirilmektedir.
Özetle, Türkiye ihracatı açısından önemli bir gösterge olan ihracat ağırlıklı küresel
büyüme verisi için öncü nitelikte küresel bir PMI serisi oluşturulmakta ve bu seri için
büyüme eşiği tahmin edilmektedir. Bulgular, hesaplanan büyüme eşiğinin
kuramsal büyüme eşiği olan 50’ye kıyasla, büyümenin yönüne ilişkin daha başarılı
tahminler ürettiğini göstermekte, dolayısıyla değerlendirmelerde göz önünde
bulundurulması gerektiği düşünülmektedir.
Kaynakça
Koenig, E. F. (2002), “Using the Purchasing Managers’ Index to Assess the
Economy’s Strength and Likely Direction of Monetary Policy”, Federal
Reserve Bank of Dallas Economic and Financial Policy Review,
Vol: 1,No: 6.
Enflasyon Raporu 2013-II
35
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
36
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
3. Enflasyon Gelişmeleri
3.1. Enflasyon
2013 yılının ilk çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe
kıyasla 1,1 puan artarak yüzde 7,29 oranına yükselmiştir. Bu gelişmede
işlenmemiş gıda ile tütün ürünleri fiyat artışları temel belirleyici olmuştur. Bu
dönemde temel mal grubu yıllık enflasyonunda azalış eğilimi yavaşlayarak da
olsa sürmüş, hizmet enflasyonunda ise sınırlı bir artış gözlenmiştir. Ekonomik
faaliyetteki toparlanmanın sınırlı olması enflasyon görünümüne olumlu katkı
sunmuş, aynı dönemde maliyet yönlü baskıların da zayıf seyri ile temel enflasyon
göstergeleri ılımlı bir görünüm sergilemiştir. Ancak yılın ilk çeyreğinde enflasyon,
temelde
işlenmemiş
sonucunda
Ocak
gıda
fiyatlarının
Enflasyon
öngörülenin
Raporu’nda
de
sunulan
üzerinde
patikanın
artması
üzerinde
gerçekleşmiştir.
Alt gruplar detayında bakıldığında, yılın ilk çeyreğinde gıda, tütün-altın ve
temel mal ana harcama gruplarında çeyreklik fiyat değişim oranları, geçmiş yıl
ortalamalarına kıyasla daha yüksek gerçekleşirken enerji grubu enflasyonunda
daha olumlu bir seyir gözlenmiştir (Grafik 3.1.1). Bu dönemdeki tüketici fiyatları
artışında yıllık enflasyonu yaklaşık 10 puan yükselen işlenmemiş gıda fiyatları etkili
olmuştur. Bu grubun enflasyona yaptığı katkı 2012 yılı sonuna kıyasla 1 puan
yükselmiştir (Grafik 3.1.2). Aynı dönemde tütün-altın grubunun enflasyona yaptığı
katkı Ocak ayında tütün ürünlerinde yapılan vergi ayarlaması neticesinde 0,79
puan yükselirken enerji grubunun katkısı ise 0,63 puan azalmıştır. Bu dönemde
hizmet ve temel malların enflasyona toplam katkıları ise değişmemiştir.
Sonuç olarak, yılın ilk çeyreğinde uluslararası emtia fiyatlarının ılımlı seyri,
döviz kurlarındaki istikrarlı gidişat ve ekonomik faaliyetteki sınırlı toparlanma
enflasyon görünümüne olumlu katkı sunmuş, ancak işlenmemiş gıda ve tütün
ürünleri kaynaklı olarak yıllık enflasyon yükselmiştir. Önümüzdeki dönemde
işlenmemiş gıda fiyatlarının, tüketici enflasyonun seyrinde belirleyici olmayı
sürdürmesi
beklenmektedir.
Grup
enflasyonunun
yılın
ikinci
ve
üçüncü
çeyreğinde dalgalı bir seyir izledikten sonra 2012 yılının sonunda oluşan düşük
bazın etkisi ile son çeyrekte yükselmesi beklenmektedir. Diğer taraftan, yılın kalan
döneminde işlenmiş gıda, hizmet ve temel mal grubu fiyat artış oranlarının bir
miktar yavaşlayacağı tahmin edilmektedir. Son olarak, tüketici enflasyonunda
öngörülen düzeylere ulaşmada enerji fiyatlarında mevcut ılımlı görünümün
Enflasyon Raporu 2013-II
37
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
sürmesi, özellikle yönetilen enerji fiyat artışlarının sınırlı düzeylerde olması, büyük
önem taşımaktadır.
Grafik 3.1.1.
Grafik 3.1.2.
Gruplar İtibarıyla TÜFE
Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı
(Birinci Çeyrek Yüzde Değişim)
2007-2012 Ortalaması
14
12
12
10
10
8
8
6
6
4
4
2
2
0
0
-2
-2
-4
-4
Gıda
Temel Mallar**
Tütün ve Altın*
2013
14
Enerji Tütün ve Temel Hizmet
Altın* Mallar**
TÜFE
Hizmetler
Gıda ve Enerji***
12
12
10
10
8
8
6
6
4
4
2
2
0
0
I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I
2008
2009
2010
2011
2012 2013
* Tütün ve Altın: Alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın.
** Temel Mallar: Gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın dışında kalan mallar.
*** Gıda ve Enerji: Gıda ve alkolsüz içecekler ile enerji.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2012 yılının son çeyreğinde belirgin olarak düşen mevsimsel etkilerden
arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları bu çeyrekte önemli bir oranda yükselmiştir
(Grafik 3.1.3). Böylelikle 2012 yılında istisnai bir şekilde gerileyen grup fiyatlarında
öngörülenin de üzerinde bir düzeltme gözlenmiştir. Bu gelişmede ana belirleyici,
fiyatları genel tüketici fiyat seviyesinin tekrar üzerine çıkan taze meyve ve sebze
grubu olmuştur (Grafik 3.1.4). Özellikle taze sebze tüketici fiyatlarında endeks
tarihinin en yüksek ilk çeyrek artışı (yüzde 42) gözlenmiştir. İklim koşullarının
görece daha olumlu gerçekleştiği ve bitkisel ürünler ile meyve ve sebze üretici
fiyatlarının sınırlı bir oranda arttığı bu dönemde, taze meyve ve sebze fiyatlarının
öngörülenin oldukça üzerinde artması, sözkonusu fiyatların kısa dönemde
işlenmemiş gıda ve genel tüketici enflasyonu üzerinde önemli bir belirsizlik
kaynağı oluşturmaya devam ettiğini göstermektedir. Diğer taraftan, meyvesebze dışında kalan işlenmemiş gıda fiyatları bu dönemde beyaz et fiyatları
kaynaklı olarak artış kaydetse de bu grupta yıllık enflasyon yüzde 1,68 ile ılımlı
seyrini korumuştur. Sonuç olarak, yılın ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda grubu yıllık
enflasyonu 9,6 puan artarak yüzde 6,79’a yükselmiştir. Bu yükseliş, aynı dönemde
1,1 puan artan yıllık TÜFE enflasyonunun yaklaşık 1 puanını oluşturmuştur.
38
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.3.
Grafik 3.1.4.
İşlenmemiş Gıda Fiyatları
Taze Meyve-Sebze ve Tüketici Fiyatları
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık Ortalama
Yüzde Değişim)
(Mevsimsellikten Arındırılmış Fiyat Endeksi, 2003=100)
100
Taze Meyve-Sebze Fiyatları
Tüketici Fiyatları
100
260
80
240
240
60
60
220
220
40
40
200
200
180
180
160
160
140
140
120
120
100
100
80
80
80
20
20
0
0
-20
260
-20
0905
0306
0906
0307
0907
0308
0908
0309
0909
0310
0910
0311
0911
0312
0912
0313
0313
1112
0712
0312
1111
0711
0311
1110
0710
0310
1109
0709
-60
0309
-60
1108
-40
0708
-40
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
İşlenmiş gıda ürünleri fiyatları ilk çeyrekte yüzde 1,63 ile tarihsel
ortalamaların altında bir oranda artarken yıllık enflasyon sınırlı da olsa azalarak
yüzde 8,71’e gerilemiştir (Grafik 3.1.5 ve Tablo 3.1.1). 2012 yılı genelinde grup
enflasyonunun seyrinde belirleyici olan ekmek ve tahıllar alt grubunda bu
dönemde yavaşlayarak da olsa fiyat artışları sürmüştür. Uluslararası piyasalarda
buğday fiyatlarının gerilemesine karşın yurt içi buğday fiyatlarındaki artış eğilimi
korunmaktadır. Bu çerçevede özellikle ekmek fiyatlarında artışlar devam etmiştir.
Ekmek ve tahıllar dışındaki işlenmiş gıda alt grubunda ise yıllık enflasyon temelde
katı sıvı yağ fiyatlarındaki azalış eğilimi kaynaklı olarak gerilemiştir. Diğer taraftan,
Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği’nde yapılan değişikliğin Mart ayında
yürürlüğe girmesi ile işlenmiş et ürünleri fiyatlarında yükselişler gözlenmiştir. Söz
konusu yükselişler kısa dönemde grup fiyatları üzerinde artırıcı bir etki oluştursa
da grup enflasyonundaki azalış eğiliminin yılın kalan döneminde sürmesi
beklenmektedir (Grafik 3.1.5 ve Grafik 3.1.6).
Grafik 3.1.5.
Grafik 3.1.6.
Gıda Fiyatları
Seçilmiş İşlenmiş Gıda Ürünleri Fiyatları
(Endeks, 2003=100)
10
5
5
0
-5
-10
-10
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0
-5
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
170
170
150
150
130
130
110
110
0313
15
10
190
0912
15
190
0312
20
210
0911
20
230
210
0311
25
0910
30
25
0310
30
İşlenmiş Et ve Süt Ürünleri
Katı ve Sıvı Yağlar
Ekmek ve Tahıllar
230
0909
35
0309
35
0908
İşlenmemiş Gıda
0308
İşlenmiş Gıda
0907
(Yıllık Yüzde Değişim)
Kaynak: TÜİK, TCMB.
39
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sonuç olarak, 2012 yılında yüzde 3,90 olarak gerçekleşen gıda enflasyonu,
2013 yılının ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak yüzde 8,10’a
yükselmiştir. Böylelikle gıda enflasyonu Ocak Enflasyon Raporu’nda öngörülen
seviyenin üzerinde gerçekleşmiştir.
Tablo 3.1.1.
Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
(Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim)
I
2012
II
III
IV
Yıllık
2013
I
1,55
0,39
1,36
2,74
6,16
2,63
1. Mallar
1,54
-0,19
1,12
3,25
5,82
2,95
Enerji
5,08
-0,57
3,70
5,02
13,79
0,86
Gıda ve Alkolsüz İçecekler
2,89
-5,85
4,01
3,12
3,90
7,06
İşlenmemiş Gıda
3,66
-14,76
7,01
2,82
-2,78
13,87
İşlenmiş Gıda
2,25
1,55
1,92
3,35
9,37
1,63
-1,14
4,78
-2,24
2,50
3,78
0,92
-1,32
5,88
-2,93
3,03
4,49
-1,52
1,41
-0,05
-0,69
-0,48
0,17
2,54
-0,33
-0,17
1,03
0,04
0,57
12,41
TÜFE
Enerji ve Gıda Dışı Mallar
Temel Mallar
Dayanıklı Mallar (Altın Hariç)
Alkollü İçecek, Tütün ve Altın
2. Hizmetler
1,57
1,96
2,00
1,38
7,09
1,78
Kira
0,89
1,27
1,59
1,61
5,46
1,25
Lokanta ve Oteller
1,99
2,62
2,66
1,74
9,31
2,07
Ulaştırma
2,12
1,79
3,21
0,81
8,16
1,88
Haberleşme
0,06
2,07
1,79
3,00
7,08
0,40
Diğer Hizmetler*
2,24
2,00
1,27
0,41
6,04
2,58
* Kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetler.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enerji
fiyatları
yılın
ilk
çeyreğinde
yüzde
0,86
oranında
artmıştır
(Tablo 3.1.1). Grup enflasyonunun seyrinde uluslararası petrol fiyat gelişmeleri
belirleyici olmuştur. Yılın ilk çeyreğinde uluslararası petrol fiyatlarındaki ılımlı seyir
paralelinde yurt içi akaryakıt fiyatlarında endeks tarihindeki en düşük ilk çeyrek
artışı (yüzde 0,60) gözlenmiştir. Tüp gaz fiyatları da bu dönemde belirgin olarak
gerilemiştir. (Grafik 3.1.7). Diğer taraftan, geçmiş yıl ortalamalarının üzerinde artış
kaydeden su fiyatları (yüzde 5,62) enerji fiyatlarındaki bu olumlu görünümü
sınırlamıştır. Sonuç olarak, geçen yıl yapılan vergi ve kamu fiyat ayarlamaları ile
oldukça yüksek seviyelere ulaşan enerji grubu yıllık enflasyonu yılın ilk çeyreğinde
4,57 puan azalarak yüzde 9,22 olmuştur. Yılın kalan döneminde, grup
fiyatlarındaki mevcut ılımlı seyrin süreceği ve yıllık enflasyonun baz etkisi ile
kademeli olarak azalmaya devam edeceği öngörülmektedir.
40
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.7.
Grafik 3.1.8.
Enerji Grubu Fiyatları
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
(Endeks, 2003=100)
(Yıllık Yüzde Değişim)
Konut Grubu*
Akaryakıt
Enerji (genel)
Temel Mallar
Hizmet
4
4
2
2
0
0
-2
-2
230
220
220
0313
1212
0912
0612
0312
1211
0911
200
0611
200
0311
210
1210
210
*Konut grubunda yer alan enerji kalemleri elektrik, su, doğalgaz, tüp gaz
ve katı yakıtlardır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0113
6
230
0912
6
240
0512
8
240
0112
10
8
0911
10
0511
250
0111
250
0910
12
0510
260
0110
260
0909
14
12
0509
14
0109
270
0908
270
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Temel mal grubu yıllık enflasyonundaki düşüş eğilimi yılın ilk çeyreğinde
yavaşlayarak da olsa sürmüş ve enflasyon yüzde 4,3 seviyesine gerilemiştir
(Grafik 3.1.8). Öte yandan, temel mal grubu fiyatlarının mevsimsellikten
arındırılmış artış eğilimi ise önceki çeyreğe kıyasla yükselmiştir (Grafik 3.1.9). Türk
lirasındaki değer kaybının enflasyon üzerindeki etkilerinin azalmasıyla dayanıklı
tüketim mallarında 2012 yılı boyunca gerileyen yıllık enflasyon, yılın ilk çeyreğinde
yüzde 1,29’a yükselmiştir (Grafik 3.1.10). Alt gruplar bazında, bu yükselişte
otomobil ve mobilya fiyatlarının belirleyici olduğu görülmektedir (Tablo 3.1.2).
Türk lirası cinsinden ithalat
fiyatlarındaki
ılımlı
seyre
karşın iç talepteki
toparlanmanın da etkisiyle dayanıklı tüketim mallarında yıllık enflasyonun
önümüzdeki dönemde yükseliş eğiliminde olacağı öngörülmektedir. Dayanıklı
tüketim mallarındaki görünümün tersine diğer temel mal gruplarında yıllık
enflasyon
yavaşlama
eğilimindedir.
Yılın
ilk
çeyreğinde,
giyim
grubu
fiyatlarındaki mevsimsel düşüş geçen yıla kıyasla daha yüksek bir oranda
gerçekleşmiş ve yıllık enflasyon yüzde 6,44’e gerilemiştir. Bu grupta 2011 yılında
tekstil ve hazır giyim ithalatında alınan koruma önlemleri kapsamında yapılan
gümrük vergisi artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerinin azalarak da olsa
sürdüğü tahmin edilmektedir. Türk lirasındaki değer kaybının yansımalarının daha
uzun bir döneme yayıldığı giyim ve dayanıklı dışı temel mallar grubunda ise 2012
yılının ikinci yarısında başlayan yavaşlama bu yılın ilk çeyreğinde de sürmüştür.
Bu grupta Mart ayı itibarıyla yüzde 5,79 olan yıllık enflasyonun kademeli olarak
gerilemeye devam edeceği öngörülmektedir (Grafik 3.1.10 ve Tablo 3.1.2).
Enflasyon Raporu 2013-II
41
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.10.
Temel Mal Fiyatları
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık
Ortalama Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
-5
-10
-10
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0313
-5
0906
0
0308
-10
0
0907
-10
5
0307
-5
0905
0306
0906
0307
0907
0308
0908
0309
0909
0310
0910
0311
0911
0312
0912
0313
-5
5
0912
0
10
0312
0
15
10
0911
5
0311
5
15
0910
10
0310
10
Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar
Dayanıklı Mal (altın hariç)
Giyim
0909
15
0908
15
0309
Grafik 3.1.9.
Temel Mal Fiyatları
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Tablo 3.1.2.
Temel Mal Fiyatları
(Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim)
2012
2013
I
II
III
IV
Yıllık
I
Temel Mallar
-1,32
5,88
-2,93
3,03
4,49
-1.52
Giyim ve Ayakkabı
-10,90
22,34
-11,37
12,00
8,20
-12.35
1,41
-0,05
-0,69
-0,48
0,17
2.54
Mobilya
3,19
1,76
-0,58
1,84
6,33
4.09
Elektrikli ve Elektriksiz Aletler
0,94
-2,75
-0,65
-0,96
-3,41
0.18
Otomobil
1,09
0,42
-0,82
-1,07
-0,40
3.03
Diğer Dayanıklı Mallar
1,22
3,13
0,69
0,54
5,68
1.05
2,76
2,42
1,28
1,05
7,71
0.93
Dayanıklı Mallar (Altın Hariç)
Diğer
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Hizmet grubu yıllık enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,23 puan artarak
yüzde 7,32 seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 3.1.8). Yılın ilk çeyreğinde fiyat
artışları hizmet grubu genelinde geçmiş yıl ortalamalarının altında seyrederken,
ulaştırma ve diğer hizmet grupları bu eğilimin dışında kalan alt gruplar olmuştur
(Grafik 3.1.11). Mart ayı itibarıyla yıllık artış oranları incelendiğinde, lokanta-otel
grubu enflasyonunun hizmet grubu genelinin üzerindeki yatay seyrini koruduğu,
diğer alt gruplarda ise 2012 yılı sonuna kıyasla yükseliş olduğu görülmektedir
(Grafik
3.1.12).
Buna
rağmen,
hizmet
enflasyonunun
halen
tarihsel
ortalamalarına kıyasla düşük seyretmesi 2012 yılı süresince iktisadi faaliyette
gözlenen yavaşlamanın ve döviz kurlarındaki istikrarlı seyrin etkilerinin sürdüğünü
göstermiştir.
42
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.11.
Grafik 3.1.12.
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
(Birinci Çeyrek Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
2007-2012 Ortalama
3,0
2013
Diğer Hizmetler*
Ulaştırma
Lokanta ve Otel
3,0
2,5
Haberleşme
Kira
2,5
20
2,0
2,0
16
16
1,5
1,5
12
12
8
8
4
4
0
0
-4
-4
-8
-8
0,5
0,0
0,0
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
Ulaştırma
Kira
Hizmet
Diğer H.*
0,5
Haberleşme
1,0
Lokanta Otel
1,0
20
*Diğer hizmetler kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetlerdir.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Bununla birlikte mevsimsellikten arındırılmış veriler ana eğilimler hakkında
daha sağlıklı bilgiler içermektedir. Buna göre, yılın ilk çeyreğinde hizmet
enflasyonu ana eğiliminin yukarı yönlü olduğu görülmektedir (Grafik 3.1.13).
Halen hizmet grubu genelinin altında seyretse de mevsimsellikten arındırılmış kira
enflasyonunda da kademeli bir artış eğilimi dikkat çekmektedir. Bu göstergeler
yayılım endeksindeki son dönem artışı ile birlikte değerlendirildiğinde, hizmet
sektöründe genele daha fazla yayılan ve daha yüksek oranlı fiyat artışları olduğu
söylenebilmektedir.
Grafik 3.1.13.
Grafik 3.1.14.
Hizmet Fiyatları
Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi*
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık
Ortalama Yüzde Değişim)
(Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama)
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
0313
0,2
0912
0,2
0312
0,3
0911
0,3
0311
0,4
0910
0,4
0310
0,5
0909
0,5
0309
0,6
0908
0,6
0308
-2
0,7
0907
-2
0,7
0307
0
0313
2
0
0912
2
0312
4
0911
6
4
0311
6
0910
8
0310
8
0909
10
0309
12
10
0908
12
0308
14
0907
16
14
0307
16
* Yayılım Endeksi: Ay içinde fiyatı artan maddelerin sayısı ile fiyatı azalan
maddelerin sayısı arasındaki farkın toplam madde sayısına oranı olarak
hesaplanmaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
43
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Temel enflasyon göstergelerinden H ve I’nın yıllık enflasyonları yılın ilk
çeyreğinde sırasıyla yüzde 6,33 ve 5,80 olmuştur (Grafik 3.1.15). Yıllık enflasyon I
göstergesinde temel mal grubu enflasyonundaki yavaşlamaya karşın hizmet
grubu enflasyonundaki sınırlı artış kaynaklı olarak yatay seyrederken, H
göstergesinde işlenmiş gıda grubu enflasyonundaki yavaşlama paralelinde sınırlı
bir oranda azalmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler incelendiğinde, ana
eğilimin yukarı yönlü olduğu gözlenmiştir (Grafik 3.1.16). Nitekim bu dönemde,
hem temel mal hem de hizmet fiyatlarının mevsimsellikten arındırılmış eğilimleri
önceki çeyreğe kıyasla yükselmiştir.
Grafik 3.1.15.
Grafik 3.1.16.
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış
Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim)
I
H
Kaynak: TÜİK.
I
0313
0912
-5
0312
-5
0911
0
0311
0
0910
5
0310
5
0909
10
0309
10
0908
15
0308
15
0907
20
0307
20
0906
0313
0912
0312
0
0911
0
0311
2
0910
2
0310
4
0909
4
0309
6
0908
6
0308
8
0907
8
0307
10
0906
10
0306
12
0306
H
12
Kaynak: TÜİK, TCMB.
TÜFE ve H göstergesine ilişkin yayılım endeksleri ilk çeyrekte sınırlı bir artış
göstermiştir (Grafik 3.1.17). Benzer şekilde, TCMB bünyesinde takip edilen
alternatif çekirdek enflasyon göstergeleri de 2012 sonuna kıyasla bir miktar
artmıştır (Grafik 3.1.18). Hizmet ve temel mal fiyatlarının yayılım endeksleri de yılın
ilk çeyreğinde bir artış kaydetmiştir. Sonuç itibarıyla temel enflasyon göstergeleri,
yayılım endeksleri ve alternatif çekirdek göstergeler birlikte incelendiğinde,
enflasyonun ana eğiliminin 2012 sonuna kıyasla görece daha yüksek bir
seviyede olduğu değerlendirilmektedir.
44
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.17.
Grafik 3.1.18.
TÜFE ve H Yayılım Endeksleri
Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE*
(Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama)
TÜFE
(Üç Aylık Ortalama)
H
0,6
SATRIM
1,6
1,4
1,4
1,2
1,2
1,0
1,0
0,8
0,8
0,6
0,6
0,4
0,4
0,2
0,2
0,0
0,0
-0,2
-0,2
0,5
0,5
FCORE
1,6
0,6
0,4
0,4
0,3
0,3
0,2
0,2
0313
0912
0312
0911
0311
0910
0310
0909
0309
0908
0308
0907
0307
*SATRIM: Mevsimsellikten arındırılmış veriler ile hesaplanan budanmış
ortalama enflasyon.
FCORE: Faktör modele dayalı gösterge
(Bakınız Enflasyon Raporu 2011-I, Kutu 3.2).
Kaynak: TCMB.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2013
0306
0313
0912
0312
0911
0311
0910
0310
0909
0309
0908
0308
0907
0307
0906
0,0
0306
0,1
0906
0,1
yılı
ilk
çeyreğinde
tarım
fiyatlarında
belirgin
bir
değişiklik
gözlenmezken imalat sanayi fiyatlarındaki artışın etkisiyle üretici fiyatları yüzde
0,50 oranında artmıştır. Bir önceki çeyreğe kıyasla üretici fiyatları yıllık artış oranı
ise 0,15 puan azalarak yüzde 2,30’a gerilemiştir. Tarım grubunda bitkisel ürün ve
meyve sebze fiyatları bu çeyrekte 2,32 puanlık artış gösterirken bu alt grupta yıllık
enflasyon yüzde -3,58 olmuştur. Anılan dönemde canlı hayvan fiyatları yüzde
8,18 oranında azalarak tarihsel ortalamaların altında bir düşüş kaydetmiştir.
Böylelikle, tarım grubu yıllık enflasyonu birinci çeyrek sonunda yüzde -5,77’ye
gerilemiştir. Tarım ürünleri fiyatlarında ilk çeyrekte gözlenen ılımlı seyir aynı
oranda taze meyve ve sebze fiyatları yoluyla tüketici fiyatlarına yansımamıştır.
Her ne kadar uzun vadede birbirine paralel bir hareket sergilese de, bu grupta
üretici ve tüketici fiyatları arasında dönem dönem gözlenen farklılaşma ÜFE ve
TÜFE genel enflasyonları arasındaki farkı açıklayan temel unsurlardan biridir
(Kutu 3.1).
Tablo 3.1.3.
ÜFE ve Alt Kalemler
(Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim)
ÜFE
Tarım
Bitkisel, Meyve ve Sebze Ürünleri
Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünler
Sanayi
Madencilik
İmalat
Petrol Ürünleri Hariç İmalat
Petrol ve Ana Metal Ürünleri Hariç İmalat
Elektrik, Gaz ve Su
I
0,65
1,65
0,76
-0,28
0,45
0,90
1,06
0,79
0,93
-4,64
II
-0,89
-3,36
-3,75
-2,44
-0,37
2,24
-0,83
-0,36
-0,09
2,57
2012
III
0,97
0,91
2,82
-0,16
0,98
2,13
1,22
0,87
1,15
-1,41
IV
1,72
-3,31
-4,78
-0,29
2,74
0,13
-0,17
0,18
0,48
28,21
Yıllık
2,45
-4,17
-5,05
-3,15
3,83
5,49
1,27
1,48
2,50
23,64
2013
I
0,50
-0,06
2,32
-8,47
0,61
3,90
1,87
1,75
1,76
-11,28
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
45
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.19.
Grafik 3.1.20.
Üretici ve Tüketici Fiyatları
Tarım Fiyatları
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Birinci Çeyrek Yüzde Değişim)
ÜFE
TÜFE
25
25
20
15
2013
4
20
2
2
15
0
0
-2
-2
-4
-4
-6
-6
-8
-8
10
5
5
0
-10
Kaynak: TÜİK.
-10
Bitkisel Ürünler Canlı Hayvan
ile Meyve ve
ve Hayvansal
Sebze Ürünleri
Ürünler
-5
0305
0905
0306
0906
0307
0907
0308
0908
0309
0909
0310
0910
0311
0911
0312
0912
0313
-5
6
4
10
0
2007-2012 Ortalaması
6
Tarım
Kaynak: TÜİK.
İmalat fiyatları 2013 yılı ilk çeyreğinde istikrarlı döviz kuru ve emtia
fiyatlarındaki ılımlı seyir doğrultusunda tarihsel ortalamalara kıyasla düşük bir
oranda (yüzde 0,90) artmıştır (Grafik 3.1.20). İthalat fiyatları bu dönemde bir
önceki çeyreğe kıyasla sınırlı bir artış göstermiştir (Grafik 3.1.21). Petrol hariç
imalat sanayi fiyatları bu çeyrekte yüzde 1,75 oranında artmış ve bu grupta yıllık
enflasyon bir önceki çeyreğe kıyasla 0,97 puan artarak yüzde 2,44 olmuştur. Bu
dönemde ara malı, sermaye malı ve dayanıksız tüketim malları fiyatlarında artış
gözlenirken dayanıklı tüketim malları fiyatlarında düşüş kaydedilmiştir. Dayanıklı
tüketim malları fiyatlarında mücevherat ve mobilya imalatı fiyatlarındaki düşüş
etkili olmuştur. Dayanıksız tüketim malları fiyatlarındaki artışta ise gıda imalatı
fiyatları belirleyici olmuştur. Genel olarak değerlendirildiğinde, 2013 yılı ilk
çeyreğinde petrol hariç imalat sanayi fiyatlarında artış eğilimi bir miktar hızlansa
da, mevcut seviyesi itibarıyla tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı
belirgin bir maliyet baskısı gözlenmemiştir. Maliyet unsurlarından biri olan asgari
ücretle ÜFE enflasyonu arasındaki ilişkiye dair analiz ise Kutu 3.2’de sunulmuştur.
Grafik 3.1.21.
Grafik 3.1.22.
ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat
Fiyatları*(Endeks, 2010=100)
Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları
(Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim)
150
150
125
125
100
100
75
75
*Mart ayı verisi tahmindir.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
46
0313
0912
0312
0911
0311
0910
0310
0909
0309
0908
0308
0907
0307
0906
50
0306
50
3,0
3,0
2,5
2,5
2,0
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
0,0
0,0
-0,5
-0,5
-1,0
-1,0
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
İthalat Fiyatları (ABD Doları)
İthalat Fiyatları (TL)
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
3.2. Beklentiler
2013 yılı ilk çeyreğinde manşet enflasyonunda yaşanan yükselişe karşın,
temel enflasyon göstergelerindeki ılımlı görünüm paralelinde orta vadeli
enflasyon beklentilerinde yatay bir seyir izlenmiştir (Grafik 3.2.1). Enflasyon
beklentileri vadeler bazında incelendiğinde, yakın dönem enflasyon beklentileri
bir önceki çeyreğe kıyasla artarken, vade uzadıkça aradaki farkın kapanmaya
başladığı gözlenmiştir (Grafik 3.2.2). Bununla birlikte enflasyon beklentileri halen
2013 ve 2014 yıl sonları için yüzde 5 olarak belirlenen hedefin üzerinde
seyretmektedir.
Grafik 3.2.1.
Grafik 3.2.2.
12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri*
Enflasyon Beklentileri Eğrisi*
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
Ocak 2013
Belirsizlik Aralığı
12 Ay
4
4
4
3
3
2
2
*TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi
beklentileridir.
Kaynak: TCMB.
0415
5
0108
0408
0708
1008
0109
0409
0709
1009
0110
0410
0710
1010
0111
0411
0711
1011
0112
0412
0712
1012
0113
0413
5
5
4
0215
5,9
6
5
1214
6
1014
6
7
6
0814
6,1
8
7
0614
7
9
8
0414
7
10
9
0214
8
11
10
1213
8
Enflasyon Hedefi
Nisan 2013
11
1013
9
0813
9
0613
10
0413
24 Ay
10
*TCMB Beklenti Anketi’nde çeşitli vadelerde oluşan enflasyon beklentileri
kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemiyle oluşturulmuştur. 2013 yılı
öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir.
Kaynak: TCMB.
Bu dönemde, katılımcıların gelecek 12 aylık enflasyon beklentileri
arasındaki uyumda yılın başına göre sınırlı bir artış görülürken, gelecek 24 aylık
enflasyon beklentileri arasındaki uyumun Ocak ayına kıyasla belirgin şekilde
arttığı gözlenmiştir (Grafik 3.2.3 ve Grafik 3.2.4).
Grafik 3.2.3.
Grafik 3.2.4.
Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı*
Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı*
Ocak 2013
Ocak 2013
Nisan 2013
Nisan 2013
0,8
0,8
0,8
0,8
0,7
0,7
0,7
0,7
0,6
0,6
0,6
0,6
0,5
0,5
0,5
0,4
0,4
0,4
0,3
0,3
0,3
0,2
0,2
0,2
0,1
0,1
0,5
0,4
0,3
0,2
0,1
0,1
0,0
0,0
3
5
7
9
11
0,0
0,0
3
5
7
9
11
* Yatay eksen enflasyon değerlerini, dikey eksen Kernel tahminini ifade etmektedir. TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket
dönemi beklentileridir.
Kaynak: TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
47
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
3.1
TÜFE ve ÜFE Enflasyon Oranları Arasındaki Farklılaşmanın Nedenleri
Tüketici
ve üretici fiyat endeksleri arasında tanım ve kapsam itibarıyla önemli
farklar
bulunmakta,
bu
durum
enflasyon
oranlarında
ayrışmaya
sebep
olabilmektedir. Tanımsal anlamda en önemli fark vergi etkisi iken, kapsama dair en
belirgin farklılık tüketici fiyatları içinde mal grubuna kıyasla farklı bir dinamik içeren
hizmet grubunun varlığıdır. Kontrol edilen fiyatlar ve hizmet grubu dışlandığında
dahi, üretim-maliyet-fiyatlama zincirine etki eden yapısal ve konjonktürel etkenler
(piyasa yapısı, ekonominin çevrimsel durumu, fiyat ayarlama sıklığı, vb.) üretici
fiyatlarından
tüketici
fiyatlarına
geçişin
bire-bir
ve
eş
anlı
olmasını
engelleyebilmektedir. Bu kutuda, iki endeksin artış oranlarında farklılaşmaya sebep
olan alt gruplar irdelenmektedir.
Gıda Fiyatları: İşlenmiş ve işlenmemiş ürünler ayrımında incelendiğinde, tarım
fiyatları ile işlenmemiş gıda fiyatlarının eğilim olarak paralel seyrettiği görülmektedir
(Grafik 1). Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkın açıldığı dönemler, büyük
ölçüde mevsim nedeniyle üretimi olmayan (ÜFE’de yer almayan) fakat tüketici
sepetinde bulunan ürünlere gelen fiyat şoklarının etkilerini yansıtmaktadır. Tablo 1,
2013 yılı TÜFE sepetinde kapsanan taze meyve-sebzenin ne kadarının eş anlı olarak
ÜFE sepetinde yer aldığı göstermektedir. Görüldüğü üzere, aydan aya iki sepet
arasındaki kapsam uyumu değişmektedir.
Tablo 1. 2013 Yılı TÜFE Sepetindeki Taze Meyve-Sebzelerin Eşanlı Olarak ÜFE Sepetinde Kapsanma
Oranları, (Yüzde)
Oca
Şub
Mar
Nis
May
Haz
Tem
Ağu
Eyl
Eki
Kas
Ara
53,3
53,3
41,4
26,1
78,3
73,1
85,7
82,1
80,8
87,5
66,7
56,7
Buna ek olarak, Ocak 2013 fiyat gelişmeleri üretici ve tüketici sepetindeki farkların
etkilerine iyi bir örnek teşkil etmektedir. Ocak ayında tüketici sepetinde yer alan
fakat üretici sepetinde yer almayan ürünlerde (domates, biber, kabak ve
patlıcan) yüzde 40’ın üzerinde artışlar kaydedilmiştir. Bu etki TÜFE’de gözlenirken,
ÜFE’de gözlenmemekte ve bu dönemde iki endeks arasındaki farkın açılmasına
katkı sağlamaktadır.
İşlenmiş
gıda fiyatları ise, ekmek ve tahıllar dışlandığında, gıda ürünleri imalat
fiyatları ile yakın bir ilişki sergilemektedir (Grafik 2). Salt gıda fiyatları özelinde
yapılan karşılaştırmalar dahi, tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki aylık ilişkinin
bire-bir olmadığını, ancak makul biçimde seçilen alt gruplar detayında anlamlı bir
paralellik yakalanabileceğini göstermektedir.
48
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 1. Yıllık Enflasyon Oranı
Grafik 2. Yıllık Enflasyon Oranı
(Yüzde)
(Yüzde)
35
35
30
30
25
25
20
20
15
15
10
10
5
5
0
-5
-10
-10
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
0113
0
-5
Kaynak: TÜİK, TCMB.
25
Gıda (ÜFE)
Ekmek Tahıllar Dışı İşlenmiş Gıda (TÜFE)
25
20
20
15
15
10
10
5
5
0
0
-5
-5
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
0113
Tarım (ÜFE)
İşlenmemiş Gıda (TÜFE)
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enerji fiyatları: ÜFE’deki elektrik, gaz ve su fiyatları TÜFE’de konut grubunda yer
alırken,
TÜFE’deki
akaryakıt
fiyatları
ÜFE’de
rafine
petrol
ürünleri
imalatı
fiyatlarından takip edilebilmektedir. Elektrik, gaz ve su fiyatları ile konuttaki enerji
fiyatlarının eğilimi benzerdir (Grafik 3). Burada vurgulanması gereken nokta,
ÜFE’deki elektrik, gaz ve su grubunda zaman zaman üretici ve dağıtıcı kuruluşlar
arasında gözlenen, fakat nihai tüketicilere (sanayi ve hanehalkı) yansımayan
geçici fiyat hareketlerinin varlığıdır. Akaryakıt fiyatlarına bakıldığında, vergi payının
yüksek olması sebebiyle üretici fiyatlarındaki yüksek oranlı değişimler tüketici
fiyatlarına aynı oranda yansımamaktadır (Grafik 4). Ayrıca, tüketici akaryakıt
fiyatlarında sıkça ÖTV ayarlamaları gözlenmektedir.1
Grafik 3. Yıllık Enflasyon Oranı
Grafik 4. Yıllık Enflasyon Oranı
(Yüzde)
(Yüzde)
40
35
50
30
40
25
30
20
20
15
10
10
0
5
-10
0
-20
-5
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
0113
60
Kaynak: TÜİK, TCMB.
80
Akaryakıt (ÜFE)*
Akaryakıt (TÜFE)
40
60
30
40
20
20
10
0
0
-20
-10
-40
-20
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
0113
Elektrik, Gaz ve Su (ÜFE)
Enerji (Konut, TÜFE, sağ eksen)
70
Kaynak: TÜİK, TCMB.
*Kok Kömürü ve Rafine Petrol Ürünleri İmalatı
Akaryakıtta üretici ve tüketici fiyatları arasında 0,84 olan korelasyon, vergi değişimlerinin etkisi arındırıldığında 0,94’e
yükselmektedir.
1
Enflasyon Raporu 2013-II
49
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Hizmet fiyatları: Hizmet sektörü, görece kapalı olması sebebiyle gerek dış gerekse
iç rekabetin mal grubuna kıyasla daha az olduğu ve maliyet kompozisyonu
itibarıyla ithalat fiyatları/döviz kuru geçişkenliğinin daha zayıf olduğu bir yapıya
sahiptir. Ortalama fiyat ayarlama sıklığının mal grubuna kıyasla daha düşük
frekanslı olması (ücret ayarlamaları, kira kontratları, rekabetçi piyasa eksikliği vb.)
grup enflasyonunda güçlü bir atalete neden olmaktadır (Grafik 5). Buna karşılık
üretici fiyatlarının önemli bir bölümü uluslararası fiyatlar ile döviz kurları tarafından
belirlenmekte ve bunlardaki değişikliklere oldukça hızlı tepki vermektedir.
Dolayısıyla, hizmet grubunun varlığı tüketici ve üretici fiyatlarındaki ayrışmanın
önemli kaynaklarından biridir.
Grafik 5. Yıllık Enflasyon Oranı
Grafik 6. ÖTV Değişimlerinin Yıllık Enflasyona
Katkısı (TÜFE, Yüzde Puan)
(Yüzde)
ÜFE
Tütün
Otomobil
Hizmet (TÜFE)
Akaryakıt
25
2,0
20
20
1,5
1,5
15
15
1,0
1,0
10
10
0,5
0,5
5
5
0,0
0,0
0
0
-0,5
-0,5
-5
-5
-1,0
-1,0
2,0
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
0113
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
0113
25
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Vergiler: Tüketici ve üretici fiyatları arasındaki en temel yöntemsel fark üretici
fiyatlarının vergi hariç olarak toplanmasıdır. Özellikle ÖTV’ye tabi olan belirli
ürünlerde yüksek oranlarda olabilen vergi değişiklikleri gözlenmektedir. Bu mallar
arasında ön plana çıkanlar tütün ürünleri, akaryakıt ve dayanıklı mallardır.
Grafik 6’da akaryakıt, tütün ürünleri ile otomobildeki ÖTV değişikliklerinin yıllık TÜFE
enflasyonuna olan katkıları hesaplanmıştır. Söz konusu vergi değişimleri de ilgili
gruplar için üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkın büyük bölümünü
açıklamaktadır.
Bu
noktaya kadar yıllık enflasyon oranlarında aydan aya gözlenen ayrışma bir
kenara bırakıldığında, genel endeksler ve bunların birbiriyle ilişkili olması beklenen
alt
grupları
için
ortalama
yıllık
artış
oranlarında
belirgin
bir
farklılık
gözlenmemektedir (Tablo 2). Diğer gruplarda olmasa da istisnai olarak dikkat
çeken
tütün
ve
akaryakıt
ürünlerinde
tüketici
fiyatlarına
yansıyan
vergi
ayarlamalarının etkisi açıkça görülmektedir.
50
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 2. Seçilmiş Gruplar Ocak 2004-Mart 2013 Döneminde Ortalama
Yıllık Enflasyon, Yüzde
ÜFE
8,3
TÜFE
8,4
Tarım (ÜFE)
9,2
İşlenmemiş Gıda (TÜFE)
9,5
Gıda İmalatı (ÜFE)
8,5
Ekmek ve Tahıllar Dışı İşlenmiş Gıda (TÜFE)
8,0
Elektrik, Gaz ve Su (ÜFE)
10,1
Enerji (Konut) (TÜFE)
10,7
Tütün Ürünleri (ÜFE)
5,3
Tütün Ürünleri (TÜFE)
15,4
Akaryakıt (ÜFE)*
20,0
Akaryakıt (TÜFE)
11,0
* Kok kömürü ve rafine petrol ürünleri imalatı fiyatlarıdır.
Piyasa yapısı, ekonominin çevrimsel durumu ve fiyat ayarlama sıklığı gibi unsurlar
olabilecek en alt detayda dahi üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına geçişin birebir ve eş anlı olmasını engelleyebilmektedir. Ancak, uzun dönemli ortalamalar
itibarıyla
TÜFE
ve
ÜFE
enflasyon
görülmemekte,
alt
gruplardaki
oranları
arasında
farklılaşmadaki
en
belirgin
önemli
bir
ayrışma
etkenin
vergi
ayarlamaları olduğu görülmektedir. Bunun yanında, fiyat değişim büyüklükleri
yüksek olan tarım ve işlenmemiş gıda fiyatları arasındaki fark da, özellikle mevsim
nedeniyle üretimi olmayan (ÜFE’de yer almayan) fakat tüketici sepetinde bulunan
ürünlere gelen fiyat şoklarının belirgin olduğu dönemlerde açılmaktadır. Nitekim
son dönem ele alındığında, 2013 yılının Mart ayında sırasıyla yüzde 7,3 ve yüzde
2,3 oranlarında gerçekleşen TÜFE ve ÜFE yıllık enflasyon oranları arasındaki farkın
önemli bir kısmı tütün ve akaryakıt fiyatlarındaki vergi etkisi ile işlenmemiş gıda–
tarım fiyatları arasındaki makasla açıklanabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Mart
ayında 5 puan olan farkın yaklaşık 2,7 puanı bu üç kalem ile açıklanabilmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
51
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
3.2
Asgari Ücret, İşveren Maliyeti ve ÜFE Enflasyonu
Asgari ücret hem yaygınlığı hem de ekonomi genelindeki ücretlere referans teşkil
etmesi bakımından firmaların üretim fonksiyonundaki işgücü maliyetlerinin seyrine
ışık tutabilecek bir unsurdur. Maliyetlerdeki değişimin üretici fiyatlarına olası etkisinin
tespit edilmesi ise enflasyon gelişmeleri açısından önem arz etmektedir. Bu
çerçevede bu kutuda ampirik bir yaklaşımla asgari ücretteki değişimlerin, kalifiye
olmayan işgücü istihdam etme davranışlarındaki sektörler arası farklılıklar göz
önüne alınarak, ÜFE enflasyonuna yansıyıp yansımadığı analiz edilmektedir.
Asgari ücret Türkiye’de düzenli aralıklarla toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu
tarafından belirlenmektedir. Net ve brüt asgari ücretin yanında, sosyal güvenlik
prim
ödemelerinin
varlığı
sebebiyle,
asgari
ücretin
işverene
maliyeti
de
açıklanmaktadır. 2003 yılından bu yana net ve brüt asgari ücret ile işveren maliyeti
Grafik 1’de görülmektedir.
Grafik 1. Türkiye’de Asgari Ücretler
Grafik 2. Türkiye’de Göreli Asgari Ücretler
(TL)
(Ocak 2003=1)
1100
1000
900
800
700
600
500
400
300
200
100
0
0103
0703
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
1000
900
800
700
600
500
400
300
200
100
0
Kaynak: ÇSGB.
İktisadi
İşveren AÜ / Brüt AÜ
Brüt AÜ / Net AÜ
İşveren AÜ / Net AÜ
1,15
1,15
1,1
1,1
1,05
1,05
1
1
0,95
0,95
0,9
0,9
0,85
0,85
0103
0703
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
Asgari Ücretin İşveren Maliyeti - (16 yaş üstü çalışanlar
için, Cari Fiyatlarla TL)
Brüt Asgari Ücret (16 yaş üstü çalışanlar için, Cari
Fiyatlarla TL)
Net Asgari Ücret (16 yaş üstü çalışanlar için, Cari
Fiyatlarla TL)
1100
Kaynak: ÇSGB.
olarak üretim maliyetleri açısından daha belirleyici olan işverene
maliyetteki seyirdir. Örneklem boyunca işverene maliyet, net ve brüt asgari ücretin
üzerinde seyretmiştir. Ancak, zaman içinde işverenin yaptığı sosyal güvenliğe ilişkin
katkıdaki değişiklikler asgari ücret ve işverene maliyet arasıdaki göreli seyri de
değiştirmektedir (Grafik 2).2 Görüldüğü üzere, örneklemin ilk döneminde işverene
maliyet göreli olarak net asgari ücrete kıyasla oldukça yüksek seyrederken, son
döneme bakıldığında, işverene maliyet göreli olarak net asgari ücretten daha
yavaş artmaktadır.
Söz konusu değişiklikler arasında 2003 yılında SSK primine esas oluşturan taban ücretin artırılması ve 2004 yılında tekrar asgari
ücret düzeyine düşürülmesi ve Temmuz 2008’de yürürlüğe giren ve daha sonra kapsamı genişletilen SSK primi işveren payının
azaltılmasına yönelik teşvikler yer almaktadır.
2
52
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Asgari
ücret ekonomi genelindeki ücretleri de yönlendirebilmektedir. Hanehalkı
İşgücü Anketi verileri incelendiğinde, asgari ücretin hem ücret dağılımının modunu
oluşturduğu hem de zaman içinde dağılımı kaydıran unsur olduğu görülmektedir
(Grafik 3).
Grafik 3. HİA Aylık Net Nakdi Gelir – SGK’ya Kayıtlı Çalışanlar (Pay)
2007
.004
.004
Density
.002
.003
600
800
1000
S69_
1200
1400
1600
1800
.001
2000
0
200
400
600
800 1000 1200 1400
Earnings/Month main job cash only
1800
0
2000
200
400
600
800 1000 1200 1400
Earnings/Month main job cash only
1600
1800
2000
0
200
400
600
800 1000 1200 1400 1600
Earnings/Month main job cash only
2010
1800
2000
.003
2011
.002
5.0e-04
.001
.001
Density
Density
.0015
.001
Density
.002
.002
.0025
.002
.0015
.001
0
200
400
600
800 1000 1200 1400
Earnings/Month main job cash only
1600
1800
0
2000
200
400
600
800 1000 1200 1400
Earnings/Month main job cash only
1600
1800
2000
0
0
0
0
5.0e-04
Density
1600
2009
.0025
2008
0
400
.003
200
0
0
0
0
.001
.001
.001
.002
Density
.002
Density
.003
.003
.002
Density
2006
.003
2005
.004
2004
0
200
400
600
800
1000
s69
1200
1400
1600
1800
2000
0
200
400
600
800
1000
s69_
1200
1400
1600
1800
2000
Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi kullanılarak yazarların kendi hesaplamaları.
Çalışmanın ampirik aşamasında asgari ücretin işverene maliyetindeki değişimlerin
üretici fiyatlarına etkisi incelenmektedir. Bu aşamada bu etkinin ayrıştırılması için
izlenen strateji ve hipotez şu şekildedir: Ekonomide asgari ücrete tabi çalışanlar
genellikle kalifiye olmayan işgücüdür. Dolayısıyla, asgari ücretteki bir artıştan
toplam faktör ödemeleri içinde kalifiye olmayan işgücünün payının daha yüksek
olduğu sektörlerin daha çok etkilenmeleri beklenmektedir. Bu çerçevede tahmin
edilen ekonometrik denklem Model 1 tarafından gösterilmektedir. Model 2’de ise,
yukarıdaki tartışma dahilinde, asgari ücretin işverene maliyeti ile net asgari ücret
arasındaki farklılaşmanın ÜFE enflasyonu üzerine etkisi dikkate alınmıştır.
Model 1:
Ys,t= α0,a Ys,t-1 + α1 ulss x X1,t + α2 ulss x X1,t-1 + γs+ ωt + γs x t + es,t
(1)
Model 2:
Ys,t= α0,a Ys,t-1 + β1 ulss x X2,t + β2 ulss x X2,t-1 + β3 ulss x (X1,t – X2,t)
+ β4 ulss x (X1,t-1 – X2,t-1)+γs+ ωt + γs x t + es,t
(2)
Burada,
Ys,t
: ÜFE’deki s sektöründe t döneminde gözlenen aylık fiyat artışı
X1,t : Asgari ücretin toplam işveren maliyetindeki aylık artışı
X2,t : Net asgari ücretteki aylık artışı
ulss : s sektöründe kalifiye olmayan işçinin sektör gelirinden aldığı payı
γs
: Sektörel sabit etkileri
ωt
: Zaman sabit etkileri
t
: Zamanı göstermektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
53
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Asgari ücretin işverene maliyetindeki değişimlerin s sektöründeki ÜFE enflasyonu
üzerindeki etkisi Model 1’de “(α1+α2) x ulss” şeklindedir. Örneğin, uls değeri 0,20
olan bir sektörde bu etki “0,20 x (α1+α2)” olarak hesaplanmaktadır. Model 2’de ise,
“(β1+β2) x ulss” net asgari ücret değişimlerinin; “(β3+β4) x ulss” ise net asgari ücret
veri iken işverene maliyet ile net asgari ücretin arasındaki değişim farkının s sektörü
ÜFE enflasyonuna etkisini göstermektedir. “(β1+β2+ β3+β4) x ulss” ise s sektörü için,
net asgari ücretteki artışın 1 yüzdelik puan, asgari ücretin işveren maliyetinin ise
ekstra 1 yüzdelik puan artması durumunda s sektöründe ÜFE enflasyonun ne kadar
artacağını göstermektedir.
Ampirik analizde kullanılan veriler farklı kaynaklardan derlenmiştir. Hedef değişken
kalifiye olmayan işgücünün toplam faktör gelirleri içindeki payıdır (uls). Bu
değişken, kalifiye olmayan iş gücünün toplam ücretten aldığı pay ile işgücü
ödemelerinin toplam faktör gelirleri içindeki payın çarpımına eşittir. Kalifiye
olmayan iş gücünün toplam ücretten aldığı pay, GTAP (Global Trade Analysis
Project) veri tabanından derlenen toplulaştırılmış sektörler bazında kalifiye iş gücü
ücret paylarından elde edilmiştir. İşgücü ödemelerinin toplam faktör gelirleri
içindeki payı verisi ise OECD girdi-çıktı tabloları ile ILO’nun sektörel bazda kendi
hesabına çalışanların payı verileri kullanılarak hesaplanmıştır. Daha sonra sektörel
üretici fiyatları ÜFE’nin alt kalemleri kullanılarak yukarıdaki tanımlama ile uygun 25
alt sektör için hesaplanmıştır. Asgari ücrete ilişkin veriler ise ÇSGB’den alınmıştır.3
Farklı kontrol değişkenleri ile tahmin edilen Model 1 ve Model 2’nin sonuçları Tablo
1’de sunulmaktadır. Tahmin sonuçları değerlendirildiğinde ortaya çıkan temel
bulgular şöyledir: Asgari ücretin işverene maliyetinde 1 yüzdelik puan daha yüksek
artış, ULS’si medyan düzeyde olan sektör ile (0,097), en yüksek olan sektör (0,244)
arasında yaklaşık 0,22 puanlık bir enflasyon farkı yaratmaktadır. Öte yandan, ele
alınan örneklemde, net asgari ücretin artışı veri iken, asgari ücretin işveren
maliyetinin net asgari ücrete nazaran yüzde 1 puan daha fazla artırılması, söz
konusu iki sektör arasında 0,65 puanlık bir aylık enflasyon farkına yol açmıştır. Net
asgari ücretin yüzde 1, asgari ücretin işveren maliyetinin ise bunun üzerine ekstra
yüzde 1 artırıldığı bir durumda ise, medyan sektör ile en yüksek ULS’ye sahip
sektörler arasındaki aylık ÜFE enflasyon 0,87 oranında farklılaşacaktır.
Sonuç
olarak, çalışmanın bulguları Türkiye’de asgari ücretin maliyet kanallı bir
üretici enflasyonu etkisinin var olduğuna işaret etmektedir. Daha da önemlisi,
Türkiye’de net asgari ücret değişimleri kadar, alınan ek prim ve vergilerin işverene
ne kadar maliyet olarak yansıdığı da üretici fiyatlarının seyri açısından belirleyicidir.
Dolayısıyla bulgulardan, net asgari ücretten bağımsız olarak, asgari ücretin
işverene maliyetinin azaltılmasının enflasyondaki düşüşe katkı sağlayacağı şeklinde
bir çıkarım yapmak mümkündür.
3
Çalışmada kullanılan veriler ve hesaplama detayları için bakınız: Başkaya ve Özmen (2013).
54
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tablo 1. Tahmin Sonuçları
Bağımlı Değişken: Aylık ÜFE Enflasyonu (Y)
α0,a
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
0,229
(0,042)***
-
0,229
(0,041)***
-
-
-
1,245
-
1,244
1,234
-
(0,293)***
-
α0,b
α1
(0,291)*** (0,293)***
0,893
1,046
-
-
-
(0,659)
(0,642)
-
-
-
0,597
0,628
-
-
-
(0,382)
(0,400)
-
-
-
-
-
0,897
1,047
1,072
-
-
(0,677)
(0,659)
(0,653)*
-
-
0,615
0,649
0,675
-
-
(0,379)
(0,396)
(0,397)*
-
-
2,123
2,191
2,243
-
-
(1,476)
(1,459)
(1,430)
-
-
2,371
2,570
2,624
-
-
(1,156)**
(1,351)*
(1,331)**
Sektör sabit etkiler
Evet
Evet
Evet
Evet
Evet
Zaman sabit etkiler
Evet
Evet
Evet
Evet
Evet
Sektörel doğrusal zaman trendi
Hayır
Hayır
Hayır
Hayır
Evet
R
0,21
0,18
0,21
0,18
0,18
Gözlem Sayısı
2825
2825
2825
2825
2825
1,49
1,67
-
-
-
(0,79)*
(0,78)**
-
-
-
α2
β1
β2
Β3
β4
2
α1+α2
standart hata
H0: α1+α2=0 için t değeri
1,88
2,14
-
-
H0: α1+α2=0 için olasılık değeri
0,06
0,033
-
-
-
β1+β2
-
-
1,51
1,70
1,75
standart hata
-
-
(0,80)*
(0,79)**
(0,79)**
H0: β1+β2=0 için t değeri
-
-
1,88
2,14
2,22
H0: β1+β2=0 için olasılık değeri
-
-
0,06
0,03
0,03
β3+β4
-
-
4,49
4,76
4,87
standart hata
-
-
(1,87)**
(1,97)**
(1,91)***
H0: β3+β4=0 için t değeri
-
-
2,41
2,41
2,55
H0: β3+β4=0 için olasılık değeri
-
-
0,02
0,02
0,01
β1+β2+β3+β4
-
-
6,01
6,46
6,61
standart hata
-
-
(2,37)***
(2,47)***
(2,39)***
H0: β1+β2+β3+β4=0 için t değeri
-
-
2,53
2,61
2,77
H0: β1+β2+β3+β4=0 için olasılık değeri
-
-
0,01
0,01
0,01
Notlar: (1) 1 ve 3 numaralı sütunlarda sektörel ÜFE enflasyonundaki birinci derece otoregresyon katsayısının sektörler
arası değişmediği spesifikasyon kullanılmıştır, 2, 4 ve 5 numaralı sütunlardaki spesifikasyonlarda bu katsayının sektörler
arasında değişiklik göstermesine izin verilmiştir, (2) İlk 4 sütunda sektör ve zaman sabit etkileri kontrol edilmiş, 5,
Sütunda buna ek olarak sektörlerin enflasyonunda farklı doğrusal eğilimler olabileceği olasılığına da yer verilmiştir, (3)
Regresyonlarda veriler sektörlerin ÜFE’deki ağırlıkları ile ağırlıklandırılmıştır, Standart hatalar sektör düzeyinde
toplulaştırılarak raporlanmıştır, (4) *,** ve *** sırasıyla yüzde10, yüzde 5 ve yüzde 1 anlamlılık seviyelerini ifade
etmektedir
Kaynakça
Başkaya, S. ve M. U. Özmen (2013), “Türkiye’de Asgari Ücret–ÜFE Enflasyonu İlişkisi
Üzerine
Ampirik
Bir
Analiz”,
TCMB
Ekonomi
Notları,
Yayınlanma
aşamasında.
Enflasyon Raporu 2013-II
55
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
56
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
4. Arz ve Talep Gelişmeleri
2012 yılının son çeyreğine ilişkin milli gelir verilerine göre iktisadi faaliyet
Ocak Enflasyon Raporu’nda ortaya koyulan görünümden daha olumsuz
gerçekleşerek dönemlik bazda yataya yakın bir seyir izlemiştir. Böylece, 2012
yılında yıllık büyüme yüzde 2,2 olarak gerçekleşmiştir. Son çeyrekte özel kesim
yatırımlarındaki daralmanın sürmesinin yanı sıra özel kesim tüketim talebinin de
gerilemesi ile yurt içi talep zayıf seyrini korumuştur. Buna karşılık, son çeyrekte net
ihracatın
büyümeye
olan
yüksek
oranlı
katkısının
sürmesi
ile
talep
kompozisyonundaki dengelenme sürmüştür.
2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyetin toparlanma
eğilimine girdiğini göstermektedir. Nitekim, Ocak-Şubat döneminde talebe ilişkin
göstergelerden tüketim ve yatırım mallarının üretim ve ithalatları son çeyreğe
göre artış göstermiştir. İnşaat yatırımlarına ilişkin göstergelerden diğer mineral
maddeler üretimi ve ithalatı da anılan dönemde son çeyreğe göre artış
kaydetmiştir. Bu göstergelerin yanı sıra, toplam kredilerin 2012 yılındaki seviyesinin
üzerinde seyretmesi de ilk çeyrekte nihai yurt içi talepte artışa işaret etmektedir.
Dış ticaret verilerine göre altın hariç ihracat ve ithalatın yılın ilk çeyreğinde ılımlı
bir oranda artacağı ve net dış talebin büyüme üzerindeki süregelen pozitif
katkısının azalarak da olsa devam edeceği öngörülmektedir.
Yurt
içi
talebi
etkileyen
gelir,
finansman
ve
beklentiler
kanalları
toparlanmayı destekleyici yönde hareket etmektedir. Nitekim, son dönemde
tarım dışı istihdamın artmaya devam ettiği ve harcanabilir gelir kanalından
talebe
destek
verdiği
görülmektedir.
Finansal
koşullar
da
talepteki
toparlanmaya destek vermektedir. Öte yandan, küresel ekonomik belirsizliklerin
azalmakla birlikte devam etmesi toparlanmayı sınırlayabilecek bir unsur olarak
önemini korumaktadır. Nitekim, tüketici ve yatırımcı güveninde toparlanma olsa
da seviye olarak endekslerin, güçlü büyüme dönemlerine kıyasla, halen zayıf
seyretmesi özel kesim talebi üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır.
4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep
TÜİK tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre GSYİH 2012 yılının son
çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,4 oranında artış
kaydetmiştir. Bu dönemde, stok değişimi ve toplam nihai yurt içi talep yıllık
büyümeyi düşürücü yönde hareket etmeye devam ederken, net ihracat yıllık
Enflasyon Raporu 2013-II
57
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
büyümenin sürükleyicisi konumunu korumuştur. 2012 genelinde ise büyüme
yüzde 2,2 olarak gerçekleşmiştir (Grafik IV.1.1). Geçtiğimiz yıl büyümenin temel
sürükleyicisi ihracat olurken, özel kesim büyümeye olumsuz katkı yapmıştır.
Böylece, özel kesim talebi kaynaklı yüksek oranda büyüme kaydedilen ve cari
açığın önemli ölçüde yükseldiği 2010 ve 2011 yıllarının ardından 2012 yılı talep
bileşenleri açısından dengelenme yılı olmuştur.
Mevsimsellikten arındırılmış veriler incelendiğinde, GSYİH’nin yılın son
çeyreğinde önceki çeyreğe göre değişmediği görülmektedir. Net ihracat son
çeyrekte de dönemlik büyümeye pozitif katkı yapmıştır. Nihai yurt içi talep ise
özel kesim talebi kaynaklı olarak gerilemeye devam etmiştir (Grafik 4.1.2).
Grafik 4.1.1.
Grafik 4.1.2.
GSYİH Büyümesine Katkılar
GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar TL, 1998 Fiyatlarıyla)
Özel Tüketim
Kamu Yatırım
Stok Değişimi
İthalat
20
Kamu Tüketim
Özel Yatırım
İhracat
20
GSYİH
15
15
10
10
5
5
0
0
-5
-5
-10
-10
-15
-15
GSYİH
Nihai Yurt İçi Talep
32
30
30
28
28
26
26
24
24
22
22
20
20
18
1999
2001
2003
2005
2007
2009
Kaynak: TÜİK.
2011
32
Millions
(Yüzde Puan)
18
1234123412341234123412341234123412341234
2003200420052006200720082009201020112012
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Son dönemde açıklanan veriler, nihai yurt içi talepte ılımlı bir artışa işaret
etmektedir. Nitekim, talebe ilişkin göstergelerden tüketim ve yatırım mallarının
üretim ve ithalatları Ocak-Şubat döneminde son çeyreğe göre artış göstermiştir
(Grafik 4.1.3 ve Grafik 4.1.4). İnşaat yatırımlarına ilişkin göstergelerden diğer
mineral maddeler üretimi ve ithalatı da anılan dönemde son çeyreğe göre artış
kaydetmiştir (Grafik 4.1.5). Özetle, ilk çeyrekte nihai yurt içi talepte bir artış
beklenmektedir (Grafik 4.1.6).
58
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 4.1.3.
Grafik 4.1.4.
Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri
Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar
Endeksleri
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
(Taşımacılık Araçları Hariç, Mevsimsellikten Arındırılmış,
2010=100)
Üretim
Üretim
İthalat (sağ eksen)
İthalat
115
125
140
140
110
115
130
130
105
120
120
95
110
110
85
100
100
75
90
90
65
80
80
55
70
70
45
60
105
100
95
90
85
80
60
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
* Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Grafik 4.1.5.
Grafik 4.1.6.
Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve
İthalatı
Nihai Yurt İçi Talep
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100)
( Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
Üretim
115
İthalat (sağ eksen)
125
115
110
105
105
100
100
95
95
90
90
85
85
80
80
105
105
95
100
85
95
75
90
65
85
55
80
45
75
75
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
2013
* Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
* Tahmin
Kaynak: TÜİK, TCMB
Önümüzdeki döneme ilişkin verilerden iç talebe dair İYA göstergelerinde
ılımlı bir toparlanma görülmektedir (Grafik 4.1.7). İktisadi faaliyetin genel seyrine
ilişkin göstergeler de önümüzdeki dönemde toparlanmaya işaret etmektedir
(Grafik 4.1.8). Son dönemde iş gücü piyasası gelişmeleri değerlendirildiğinde,
tarım dışı istihdamın artmaya devam ettiği ve harcanabilir gelir kanalından
talebe
destek
toparlanmaya
verdiği
destek
görülmektedir.
vermektedir.
Bu
Finansal
koşullar
çerçevede,
yurt
da
talepteki
içi
talepteki
toparlanmanın önümüzdeki dönemde de devam etmesi beklenmektedir. Öte
yandan,
küresel
ekonomik
belirsizliklerin
devam
etmesi
toparlanmayı
sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır. Nitekim, tüketici ve
Enflasyon Raporu 2013-II
59
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
yatırımcı güveninde toparlanma olsa da seviye olarak endekslerin, güçlü
büyüme dönemlerine kıyasla, halen zayıf seyrettiği görülmektedir (Grafik 4.1.9 ve
Grafik 4.1.10).
Grafik 4.1.7.
Grafik 4.1.8.
Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri ve
Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri
Öncü Göstergeler Endeksi*
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
Kayıtlı Siparişler (Normal Üstü-Normal Altı)
İç Piyasa Sipariş Beklentileri
(Artacak-Azalacak, sağ eksen)
0
40
101
101
-10
30
100
100
20
99
99
10
98
98
0
97
97
-10
96
96
-70
-20
95
95
-80
-30
94
94
-20
-30
-40
-50
0305
0905
0306
0906
0307
0907
0308
0908
0309
0909
0310
0910
0311
0911
0312
0912
0313
0413
1012
0412
1011
0411
1010
0410
1009
0409
1008
0408
* Yöntem için bkz. TCMB Ekonomi Notları Sayı:12/02.
Kaynak: TCMB.
Kaynak: TCMB.
Grafik 4.1.9.
Grafik 4.1.10.
CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri
İYA Yatırım Beklentisi
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
TÜİK-TCMB (sağ eksen)
40
40
30
30
20
20
75
10
10
70
0
0
Kaynak: CNBC-e, TÜİK, TCMB.
-50
-60
-60
0413
-40
-50
1012
-30
-40
0412
1212
0413
0812
1211
0412
0411
0811
0810
1210
1209
0410
50
0409
0809
50
1208
55
0408
0808
60
-20
-30
1011
60
0411
70
-10
-20
1010
65
0410
80
-10
0409
90
1008
100
0408
80
110
1007
85
120
0407
CNBC-e
1009
1007
0407
-60
Kaynak: TCMB
4.2. Dış Talep
2012 yılı son çeyreğine ilişkin milli gelir verileri talep bileşenlerindeki
dengelenmenin sürdüğüne işaret etmektedir. Bu dönemde mal ve hizmet
ihracatı yıllık bazda yüzde 15,0 , mal ve hizmet ithalatı ise yüzde 3,2 oranında
artış göstermiştir. Böylece, net ihracat önceki dört çeyrekte olduğu gibi, bu
çeyrekte de yıllık büyümeye en yüksek katkı yapan harcama bileşeni olmuş ve
böylelikle net dış talep büyümenin sürükleyicisi olmaya devam etmiştir
(Grafik 4.2.1). Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, mal ve hizmet ihracatı 2011 yılı
60
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ikinci çeyreğinden itibaren altı çeyrek üst üste artış kaydederken, mal ve hizmet
ithalatı ise zayıf seyrini sürdürmüştür (Grafik 4.2.2).
Grafik 4.2.1.
Grafik 4.2.2.
Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı
Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı
(Yüzde Puan)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Sabit Fiyatlarıyla Milyar TL)
İhracat
Net İhracat
8
İhracat
İthalat
9
9
8,5
6
6
4
4
8
2
2
7,5
0
0
-2
-2
8,5
8
7,5
7
7
6,5
-4
-4
-6
-6
-8
-8
-10
-10
1
20112012
2
3
2011
* Tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
4
1
2
3
2012
4
1*
2013
Millions
İthalat
8
6,5
6
6
5,5
5,5
5
5
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
2013
* Tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin veriler değerlendirildiğinde, ihracat miktar
endeksinin bir önceki çeyrekte olduğu gibi Ocak-Şubat döneminde de azaldığı
görülmektedir. Bu düşüş altın ihracatındaki yavaşlamadan kaynaklanmaktadır
(Kutu 4.3). Nitekim, altın ihracatı dışlanarak oluşturulan çekirdek endeks, genel
endeksin aksine anılan dönemde ılımlı bir artış kaydetmiştir (Grafik 4.2.3). Yakın
döneme ilişkin göstergeler Mart ayında ihracat genel endeksinin ve altın hariç
ihracat miktar endeksinin aylık bazda gerileyebileceğine ancak, çeyreklik olarak
mevcut görünüme benzer bir eğilimde devam edeceğine işaret etmektedir.
Küresel eğilimlere bakıldığında, dünya geneli ithalat talebinin Ocak-Şubat
döneminde sınırlı oranda artarak artış eğilimini sürdürdüğü görülmektedir.
İhracatımızda önemli paya sahip olan ana ticaret ortağımız Euro Bölgesi ithalat
talebinin 2011 yılı ikinci çeyreğinden itibaren ilk kez sınırlı da olsa artış göstermesi
dikkat çekicidir. Afrika ve Orta Doğu ülkelerinin ithalat talebinde son dönemde
görülen güçlü artış eğilimi devam etmektedir. Ayrıca, Orta ve Doğu Avrupa
bölgesi ithalat talebinde de kayda değer bir toparlanma göze çarpmaktadır.
Öte taraftan, Asya bölgesi ithalat talebinin son çeyrekteki önemli artışın
ardından Ocak-Şubat döneminde gerilediği görülmektedir (Grafik 4.2.4). Bu
doğrultuda, dış talep koşullarında ılımlı bir toparlanma olduğu vurgulanmalıdır.
Bu gelişmeler ışığında, yılın ilk çeyreğinde mal ve hizmet ihracatının ana
eğiliminin güçlendiği, bununla birlikte altın ihracatındaki düşüş kaynaklı olarak
Enflasyon Raporu 2013-II
61
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
mal ve hizmet ihracatının yataya yakın bir seyir izlediği tahmin edilmektedir
(Grafik 4.2.2).
Grafik 4.2.3.
Grafik 4.2.4.
İhracat Miktar Endeksleri
Dünya ve Bölge İthalatları
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
(Reel, Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100)
İhracat
Orta ve Doğu Avrupa
Afrika ve Orta Doğu
Asya
Dünya
Euro Bölgesi
Altın Hariç İhracat
140
140
210
120
120
100
100
80
80
60
60
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
190
190
170
170
150
150
130
130
110
110
90
90
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
2013
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Ocak-Şubat dönemi.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Küresel
210
*Ocak-Şubat dönemi.
Kaynak: Netherlands Bureau for Economic Policy Analysis.
PMI
göstergeleri
iktisadi
faaliyetin
global
düzeyde
toparlanacağına dair sinyaller içermektedir. Nitekim, küresel PMI imalat endeksi
Mart ayında son iki ayda olduğu gibi 50 düzeyinin üzerinde gerçekleşmiştir.
Ayrıca, hizmetler endeksi artış eğilimini ilk çeyrek genelinde sürdürerek hizmetler
üretiminde bir hızlanmaya işaret etmektedir. Ek olarak, küresel yeni ihracat
siparişleri Mart ayında on ay aranın ardından ilk kez 50 seviyesinin üzerinde
gerçekleşmiştir (Grafik 4.2.5). Orta vadeli göstergelerden ihracat ağırlıklı küresel
büyüme görünümünde bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre önemli bir
değişim görülmemektedir. Bu bağlamda, dış pazarların büyümesinin 2013 yılında
bir önceki yıla kıyasla bir miktar hızlanacağı öngörülmektedir (Grafik 4.2.6).
Grafik 4.2.5.
Grafik 4.2.6.
Küresel PMI Endeksleri
İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi (Mevsimsellikten
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
Arındırılmış, 2009 Ç1=100)
İmalat
Hizmetler
Yeni İhracat Siparişleri
İhracat Ağırlıklı (Ocak)
60
60
55
55
50
50
45
45
40
40
35
35
30
30
0306
0706
1106
0307
0707
1107
0308
0708
1108
0309
0709
1109
0310
0710
1110
0311
0711
1111
0312
0712
1112
0313
İhracat Ağırlıklı (Nisan)
112
110
110
108
108
106
106
104
104
102
102
100
100
98
98
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4
2010
Kaynak: Markit.
62
112
2011
2012
2013
2014
Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Ocak-Şubat döneminde ithalat miktar endeksi bir önceki çeyreğe kıyasla
yüzde 4,8 oranında kayda değer bir artış göstermiştir. Yakın dönem göstergeleri
ithalat miktar endeksinin Mart ayında düşüş gösterdiğine işaret etse de, mal
ithalatının ilk çeyrek genelinde önemli bir artış gösterdiği tahmin edilmektedir.
Bununla birlikte, ithalatın ana eğilimine ilişkin göstergelerden altın hariç ithalatın
bir önceki çeyreğe göre daha ılımlı bir artış kaydettiği görülmektedir
(Grafik 4.2.7). Bu doğrultuda, GSYİH altında yer alan mal ve hizmet ithalatının ilk
çeyrekte toparlandığı düşünülmektedir (Grafik 4.2.2). Toplam krediler 2007-2012
ortalamasına yakın ancak, yurt içi talebin zayıf seyrettiği 2012 yılına kıyasla daha
güçlü seyretmektedir. (Grafik 4.2.8). Ek olarak, güven endekslerinin iyileşmesi ve
faizlerin düşük seyretmesi, nihai yurt içi talep üzerinde yukarı yönlü risk
oluşturmaktadır. Bu gelişmeler ışığında, önümüzdeki dönemde iç talebin
büyümeye daha fazla katkı yapacağı, dolayısıyla ithalat talebinde bir
canlanma yaşanabileceği öngörülmektedir.
Grafik 4.2.7.
Grafik 4.2.8.
İthalat Miktar Endeksleri
Toplam Krediler*
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden
Arındırılmış, Yüzde)
İthalat
Toplam Krediler (2007-2012)
Altın Hariç İthalat
Toplam Krediler (2012)
125
125
35
115
115
30
30
105
105
25
25
95
95
20
20
85
85
15
15
75
75
10
10
5
5
65
65
0
0
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
2013
* Ocak-Şubat dönemi.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
35
1
4
7
10
13
16
19
22
25
28
31
34
37
40
43
46
49
52
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
Toplam Krediler (2013)
* Toplam bankacılık sektörü (Katılım bankaları dahil), kredi kartları dahil,
TGA hariç.
Kaynak: TCMB.
Cari işlemler dengesinde bir süredir gözlemlenen iyileşme sürecinde 2013
yılı ilk çeyreği itibarıyla özellikle ithalat talebindeki güçlü artışın etkisiyle bir miktar
bozulma görülmektedir. Ancak, ana eğilime ilişkin göstergelerden altın ve enerji
hariç cari işlemler dengesindeki bozulmanın daha sınırlı olduğu görülmektedir.
Enerji hariç cari işlemler dengesinin enerji ve altın hariç cari işlemler dengesine
oranla daha fazla gerilemesi altın dış ticaretinin de bozulmada önemli bir rol
oynadığını göstermektedir (Grafik 4.2.9). Cari açıktaki iyileşme sürecinin kesintiye
uğraması 12 aylık birikimli cari işlemler dengesinin de son aylarda yatay bir seyir
Enflasyon Raporu 2013-II
63
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
izlemesine neden olmuştur (Grafik 4.2.10). Cari açığın sürdürülebilir düzeylere
gelebilmesi için yurt içi talebin yakından takip edilmesi gerekmektedir.
Grafik 4.2.9.
Grafik 4.2.10.
Cari İşlemler Dengesi (CİD)
Cari İşlemler Dengesi (CİD)*
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar ABD Doları)
(12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları)
CİD
CİD (enerji hariç)
CİD (enerji ve altın hariç)
CİD
CİD (enerji ve altın hariç)
-20
-70
-70
-25
-90
-90
-25
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Mart için tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
0313
-20
1112
-50
0712
-50
0312
-15
1111
-15
0711
-30
-10
0311
-30
-10
1110
-10
-5
0710
-10
-5
0310
10
0
1109
10
0
0709
5
0309
5
1108
30
0708
30
0308
10
10
* Mart için tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB
4.3. Emek Piyasası
Toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2012 yılının son çeyreğinde bir önceki
döneme göre artış göstermiştir (Grafik 4.3.1). Bu dönemde, tarım dışı istihdamda
önceki dönemlere kıyasla belirgin bir artış gözlenmesine karşın işgücüne katılım
oranının işsizlik oranı üzerindeki etkisi daha kuvvetli olmuştur (Grafik 4.3.2).
İşgücüne katılım oranının geçtiğimiz yıllarda istikrarlı bir artış eğilimi sergilediği
gözlenmektedir (Kutu 4.4). Öte yandan, Aralık döneminde yükseliş gösteren
toplam ve tarım dışı işsizlik oranları, 2013 yılının Ocak döneminde bir önceki
döneme göre azalarak sırasıyla yüzde 9,4 ve yüzde 11,8 oranlarında
gerçekleşmiştir (Grafik 4.3.1). Bu gelişmede tarım dışı istihdam artışının yanı sıra,
nüfus artışının genel eğilimine kıyasla oldukça düşük kalması da etkili olmuştur.
64
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 4.3.1.
Grafik 4.3.2.
İşsizlik Oranları
Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
İşgücüne Katılım Oranı (sağ eksen)
İşsizlik Oranı
Tarım Dışı İşsizlik Oranı
20
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
Katılım Oranı Etkisi
Nüfus Artışı Etkisi
İstihdam Kaybının Etkisi
4
Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Üç Aylık Fark)
52
4
51
18
50
16
2
2
0
0
-2
-2
49
14
48
12
47
10
46
8
45
-4
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2006
2007
2008
2009
2010
2011
-4
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1*
20122013
2006
* Ocak dönemi.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2007
2008
2009
2010
2011
20122013
* Ocak dönemi itibarıyla iki aylık fark.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2012 yılında tarım dışı istihdam artışları asıl olarak hizmetler sektöründen
kaynaklanmıştır. Hizmetler sektörü içinde en yüksek katkıyı ise mali kuruluşlar,
gayrimenkul kiralama ve iş hizmetleri alt kalemleri ve kamu yönetimi, eğitim ve
sağlık hizmetlerini ihtiva eden toplum hizmetleri sağlamıştır. Ancak, hizmetler
sektörü istihdamının Kasım döneminden itibaren yavaşlamaya başladığı ve
Aralık
döneminde
bir
önceki
döneme
göre
azaldığı
gözlenmektedir
(Grafik 4.3.3). 2012 yılının Aralık döneminde tarım dışı istihdam yıllık artış oranı
yüzde 5,5 olarak gerçekleşirken, toplum hizmetleri alt kalemi hariç tutulduğunda
yüzde 3,9 ve tüm hizmetler sektörü dışarıda bırakıldığında ise yüzde 1,6 düzeyine
inmektedir (Grafik 4.3.4). Hizmetler sektörü istihdamı bu yılın Ocak döneminde
yeniden bir önceki döneme göre sınırlı bir miktarda artmıştır (Grafik 4.3.3).
Bununla birlikte, hizmetler sektörünün tarım dışı istihdam yıllık artışına katkısı 2013
yılının Ocak döneminde bir önceki döneme göre azalmıştır (Grafik 4.3.4).
Grafik 4.3.3.
Grafik 4.3.4.
Hizmet ve İnşaat Sektörleri İstihdamı
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyon Kişi)
Tarım Dışı İstihdam
(Yıllık Yüzde Değişim)
Tarım Dışı istihdam
İnşaat -Kayıtlı
İnşaat -Kayıt dışı
Hizmet (sağ eksen)
Tarım Dışı istihdam (Toplum hizmetleri hariç)
12,7
1,8
12,2
1,6
11,7
1,4
10
Thousands
2,0
Tarım Dışı istihdam (Hizmet hariç)
10
8
8
6
6
1,2
11,2
4
4
1,0
10,7
2
2
10,2
0
0
9,7
-2
-2
9,2
-4
-4
0,8
0,4
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
0113
0712
0112
0711
0111
0710
0110
0709
0109
0708
0108
0707
0107
0706
0106
0,2
0107
0507
0907
0108
0508
0908
0109
0509
0909
0110
0510
0910
0111
0511
0911
0112
0512
0912
0113
0,6
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
65
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Benzer biçimde, inşaat sektörü istihdamında 2012 yılının başından bu yana
süregelen artış eğilimi yılın son aylarında kırılmıştır. Yılın son çeyreğinde bir önceki
döneme göre yükselen inşaat sektörü istihdamı, 2012 Aralık döneminde
gerilemiş, 2013 Ocak döneminde ise sınırlı da olsa yeniden bir önceki döneme
göre artış göstermiştir (Grafik 4.3.3). Ayrıca, sanayi istihdamı 2012 yılının son
çeyreğinin ardından hem Aralık döneminde hem de 2013 yılının Ocak
döneminde önceki dönemlere göre artış sergilemiştir. Bu dönemde sanayi
istihdamında gerçekleşen artışlar tarım dışı istihdamdaki artışta belirleyici bir rol
oynamıştır. Sanayi sektöründe kayıtlı istihdam üretim gelişmeleriyle uyumlu
hareket ederek artmaya devam etmiştir (Grafik 4.3.5).
Grafik 4.3.5.
Grafik 4.3.6.
Sanayi İstihdamı ve Üretimi
Toplam İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Endeksi
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005 = 100)
Sanayi İstihdamı
Sanayi İstihdamı-Kayıtlı
Üretim
Toplam İstihdam Beklentisi
PMI (sağ eksen)
45
100
100
80
40
90
90
70
35
80
80
0213
90
0812
110
0212
110
0811
50
0211
100
0810
120
0210
120
0809
55
0209
110
0808
130
0208
130
0807
60
0207
120
0806
140
0206
140
60
30
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2*
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
* Nisan ayı itibarıyla.
Kaynak: TCMB İktisadi Yönelim Anketi, Markit.
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
Öncü göstergeler, 2013 yılının ilk çeyreğinde istihdam koşullarının olumlu
olduğu yönünde sinyaller vermektedir. İlk olarak, sanayi üretimi Ocak-Şubat
döneminde bir önceki yılın son çeyreğine göre artış göstermiştir (Grafik 4.3.5).
Ayrıca, imalat sanayi istihdamı için gösterge niteliğinde olan PMI istihdam değeri
yılın ilk çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre bir miktar azalmasına karşın, iyimser
bekleyişler yönündeki hareketini sürdürmüştür (Grafik 4.3.6). Benzer biçimde,
İktisadi Yönelim Anketi göstergeleri arasında yer alan ve imalat sanayi
sektöründe faaliyet gösteren özel şirketlerin görüşlerini yansıtan Toplam İstihdam
Beklentisi yılın ilk çeyreğinde geçen yılın son çeyreğine göre belirgin bir biçimde
artmıştır (Grafik 4.3.6). Toplam İstihdam Beklentisi Nisan ayında bir önceki aya
göre
bir
miktar
azalmasına
karşın
iyimser
bekleyişler
yönündeki
seyrini
sürdürmüştür Bunlara ek olarak, inşaat sektörüne ara malı sağlayan metalik
olmayan mineral ürünler imalatı sektörünün yılın ilk çeyreğine ilişkin üretim ve
ithalat gelişmeleri inşaat faaliyetinde iyileşmeye işaret etmektedir. Mineral ürün
66
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
imalatı sektörü Ocak-Şubat döneminde sınırlı bir oranda artarken, ithalatında ise
belirgin bir artış gözlenmektedir (Grafik 4.3.7).
Türkiye genelinde hanehalkının görüşlerini yansıtan TCMB Tüketici Güven
Endeksi 2013 yılının ilk çeyreğinde bir önceki döneme göre artarak uzun dönem
ortalamasına ulaşmıştır (Grafik 4.3.8). Tüketici Güven Endeksi Mart ayında bir
önceki aya göre bir miktar gerilemesine karşın, Nisan ayında yeniden artış
göstermiştir. Benzer biçimde, Tüketici Güven Endeksi’nin alt kalemleri arasında
yer alan İşsiz Sayısı Beklentisi Mart ayında bir önceki aya göre yüksek bir oranda
azalarak kötüleşmişti, fakat Nisan ayında bir miktar artmıştır. İşgücü piyasasına
ilişkin
diğer
öncü
göstergelerle
çelişen
bu
sinyalin
izlenmesi
gerektiği
düşünülmektedir.
Grafik 4.3.7.
Grafik 4.3.8.
Metalik Olmayan Mineral Ürün Üretimi, İthalatı ve
İnşaat Katma Değeri
Hanehalkı Beklentileri ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005 = 100)
Katma Değer
İthalat
150
150
140
140
130
130
120
120
110
110
100
100
90
90
80
80
70
70
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Üretim ve ithalat gelişmeleri Ocak-Şubat dönemi verileri ile
hesaplanmıştır.
Kaynak: TÜİK HİA, TCMB.
Tarım Dışı İşsizlik Oranı (mev. arın.)
Üretim
Yeni TCMB Tüketici Güven Endeksi (sağ eksen)
20
Yeni TCMB Tüketici Güven Endeksi (2005-2012
dönemi ortalaması)
100
18
90
16
80
14
70
12
60
10
50
1234123412341234123412341234123412
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012013*
* Tarım dışı işsizlik oranı 2013 yılı I. çeyreği için Ocak dönemi verisi
kullanılmıştır. Tüketici Güven Endeksi 2013 yılı II.çeyreği için ise Nisan ayı
verisi kullanılmıştır.
Kaynak: TÜİK, TCMB Tüketici Eğilim Anketi.
Emek piyasası gelişmeleri iç talep açısından değerlendirildiğinde, toplam
ücret ödemelerindeki artışın 2012 yılı genelinde yurt içi tüketim harcamalarına
destek sağladığı görülmektedir. Asgari ücrette gözlenen artışlara paralel olarak
İşgücü Maliyeti Endeksleri kapsamında yayımlanan tarım dışı sektörde saatlik
kazanç endeksi yılın son çeyreğinde reel olarak artmaya devam etmiştir
(Grafik 4.3.9). Ancak, dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar dışarıda
bırakılarak hesaplanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamalarında 2012 yılı
genelinde belirgin bir artış gözlenmemektedir (Grafik 4.3.10).
Enflasyon Raporu 2013-II
67
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 4.3.9.
Grafik 4.3.10.
Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2008=100)
Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi* ve Reel Ücret
Ödemeleri** (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100)
Kazanç Endeksi (Yıllık Yüzde Artış, sağ eksen)
Reel Ücret Ödemeleri - Kısa Dönem İş İstatistikleri
Reel Kazanç Endeksi*
112
14
110
12
Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, UlaştırmaHaberleşme ve Eğlence-Kültür Hariç Tüketim
Harcamaları
150
150
140
140
130
130
120
120
4
110
110
2
100
100
0
90
108
10
106
104
8
102
6
100
98
96
94
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4
2007
2008
2009
2010
2011
90
12341234123412341234123412341234
2012
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
* Sabit fiyatlar ile açıklanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamalarından
Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, Ulaştırma ve Haberleşme ile
Eğlence ve Kültür alt kalemlerinin çıkarılması ile hesaplanmıştır.
** Sanayi, İnşaat, Ticaret, Konaklama-Yiyecek Hizmet Faaliyetleri ve
Ulaştırma-Depolama sektörlerindeki toplam ücret ödemelerinin ağırlıklı
ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. Ücret ödemeleri reelleştirilirken
TÜFE kullanılmıştır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
* Reelleştirilirken üç çeyreklik TÜFE ortalaması kullanılmıştır.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Ücret gelişmeleri maliyet unsuru olarak incelendiği takdirde, sanayi ve
hizmetler sektörlerinde reel birim ücretlerin 2012 yılının son çeyreğinde bir önceki
döneme göre azaldığı gözlenmektedir (Grafik 4.3.11). Hizmetler sektörüne ilişkin
olarak reel birim ücretlerde 2011 yılından itibaren süregelen artış eğiliminin 2012
yılının ikinci yarısında meydana gelen ciro artışlarının etkisiyle kesintiye uğradığı
anlaşılmaktadır.
Bu
dönemde,
sanayi
sektöründe
hem
toplam
ücret
ödemelerinde hem de üretimde artış gözlenmiştir (Grafik 4.3.11).
Grafik 4.3.11.
Grafik 4.3.12.
Reel Birim Ücret* (Çalışılan Saat Başı Ücret/Verimlilik)
Tarım Dışı Sektörde Katma Değer ve İstihdam
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2008=100)
Sanayi
115
Hizmetler
Katma Değer
İstihdam (sağ eksen)
İnşaat
115
140
140
110
135
135
130
130
125
125
120
120
110
105
105
100
100
95
95
115
115
90
90
110
110
85
105
105
100
100
95
95
85
80
80
75
75
12341234123412341234123412341234
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
* Hizmetler sektöründe reel birim ücret toplam ücret ödemelerinin ciroya
bölünmesi ile hesaplanmıştır. Sanayi ve İnşaat sektörlerinde ise toplam
ücret ödemeleri üretim ve üç çeyreklik TÜFE ortalamasına bölünmüştür.
Kaynak: TÜİK Kısa Dönem İş İstatistikleri, TCMB.
68
90
90
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41*
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013
* Tahmin.
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Özetle, geride kalan yılın son çeyreğinde tarım dışı sektörlerde istihdam
artışları gerçekleşmesine karşın işgücüne katılım oranının daha hızla yükselmesi
işsizlik oranlarının bir önceki döneme göre artmasına yol açmıştır. 2013 yılının ilk
çeyreğine ilişkin öncü göstergeler ve Ocak 2013 dönemi işgücü piyasası verileri
ışığında,
tarım
dışı
istihdam
artışlarının
yılın
ilk
çeyreğinde
de
sürmesi
beklenmektedir (Grafik 4.3.12). Bununla birlikte, küresel iktisadi görünüme ilişkin
belirsizliklerin özellikle sanayi sektöründe istihdam koşullarındaki iyileşmeyi
sınırlandırabileceği düşünülmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
69
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
4.1
Sanayi Üretim Endeksinde Güncellemeler
Sanayi üretim endeksi (SÜE) iktisadi faaliyetin seyrine ilişkin takip edilen en önemli
göstergelerdendir. TÜİK tarafından ilk kez 1986=100 bazlı olmak üzere 1989 yılında
yayımlanan SÜE, daha sonra 1992=100 ve 1997=100 bazlı olarak güncellenmiştir.
Ekim 2008’de 1997=100 bazlı endeksin yayımlanması sona ermiş ve TÜİK, Avrupa
Topluluğu Ekonomik Faaliyet Sınıflaması olan NACE Rev.1.1’e göre veriler
yayımlamaya başlamıştır (Tablo 1). Diğer taraftan, 2011 yılı Ocak ayından itibaren
NACE Rev.2’ye geçilmiş ancak, baz yılı değiştirilmemiştir. 2013 yılı Ocak ayından
itibaren ise SÜE verileri 2010=100 bazlı olarak yayımlanmaya başlanmıştır.
Önümüzdeki dönemde de gerek SÜE gerekse diğer göstergelerde bu tür
güncellemeler olacaktır. Bu çerçevede, bu kutuda 2005=100 ve 2010=100 bazlı
SÜE verileri karşılaştırılmakta, yapılan güncellemeler sonucu iktisadi faaliyetin
seyrine ilişkin yapılan analizler değerlendirilmektedir.
Tablo 1. SÜE Verileri
Baz Yılı
Sınıf
Yayımlanmaya
Başlanılan Tarih
Verinin Başlangıç
Tarihi
1997=100
ISIC
1999
Ocak 1997
Ekim 2008
2005=100
NACE 1
2008
Ocak 2005
Aralık 2010
2005=100
NACE 2
2011
Ocak 2005
Aralık 2012
2010=100
NACE 2
2013
Ocak 2005
-
Ekonomideki
yapısal
değişiklikleri
Verinin Bitiş Tarihi
yansıtabilmek amacıyla oluşturulan yeni
endekste baz yılı değiştirilmiş, işyeri ve madde sayıları artırılarak kapsam
genişletilmiştir. Buna bağlı olarak, sanayi üretim endeksi alt sektörlerinin ağırlık
yapısı da değiştirilmiştir. Bu değişiklik kapsamında madencilik ve elektrik-gaz-buhar
sektörlerinin ağırlıkları artarken imalat sanayinin payı gerilemiştir (Tablo 2).
Tablo 2. SÜE Alt Kalemler Ağırlık Yapısı (Yüzde)
NACE Rev.2
2005=100
2010=100
B- Madencilik ve Taşocakçılığı
3,60
6,05
C- İmalat Sanayi
85,85
81,51
D- Elektrik-gaz-buhar ve iklimlendirme
10,55
12,44
Toplam Sanayi
100,00
100,00
2010 bazlı yeni endeksin ana ve alt kalemleri 2005 bazlı eski endeksin yıllık büyüme
oranları ile geriye götürülmüştür. Bu sebeple, değişen ağırlık yapısının etkisiyle 2010
yılı sonrasında seviye olarak bazı dönemlerde ayrışan her iki endeksin 2010 öncesi
verilerinde önemli bir fark yoktur (Grafik 1). Öte yandan, 2010 ve sonrası dönemler
için yıllık yüzde değişimler incelendiğinde, bazı aylarda 2,9 puana varan
ayrışmalar görülmektedir (Grafik 2). Bununla birlikte, her iki endeksin seviye olarak
Aralık 2012 itibarıyla oldukça yakın olduğu not edilmelidir.
70
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 2. Eski ve Yeni Endeksin Yıllık Yüzde
Değişimleri
Grafik 1. Eski ve Yeni Endeks Seviyelerinin
Karşılaştırması
(2010=100)
Eski Endeks
Fark (yeni endeks-eski endeks, sağ eksen)
Eski Endeks
Yeni Endeks
10
Yeni Endeks
10
4
85
85
5
2
0
0
-5
-2
-10
-4
65
Kaynak: TÜİK.
Yeni
0410
65
0110
75
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
75
1012
95
0712
95
0412
6
0112
15
1011
8
105
0711
20
105
25
0411
115
0111
115
1010
125
0710
125
Kaynak: TÜİK.
yayımlanmaya
başlanan
endeksteki
en
önemli
değişikliklerden
biri
mevsimsellikten arındırma yöntemine ilişkindir. İklim ve talep şartlarının aylara göre
değişmesi nedeniyle yakın dönemli analizler için SÜE’nin mevsimsel etkilerinden
arındırılması gerekmektedir. Mevsimsel bileşenin gözlemlenemeyen bir değişken
olması nedeniyle bu bileşenin çeşitli yöntemlerle (TRAMO SEATS ve X12 gibi)
tahmin edilmesi gerekmektedir. Birden fazla verinin toplamı şeklinde yayımlanan
verilerde mevsimsel bileşenin tahmin yöntemi seçimine ek olarak, mevsimsellikten
arındırılmış verinin doğrudan mı yoksa dolaylı yolla mı hesaplanacağı sorusu da
ortaya çıkmaktadır. Doğrudan mevsimsellikten arındırma yönteminde, ilgili seri alt
bileşenlerin toplamı (mevsimsellikten arındırılmamış) olarak elde edildikten sonra
bu seri mevsimsellikten arındırılmaktadır. Dolaylı yöntemde ise her bir alt bileşen
mevsimsellikten arındırıldıktan sonra bu serilerin ağırlıklı toplamı şeklinde ana serinin
mevsimsellikten arındırılmış verileri elde edilebilmektedir. TÜİK, 2005 bazlı endekste
SÜE’yi doğrudan mevsimsellikten arındırma yöntemiyle açıklarken, yeni endeksle
birlikte ikili ekonomik faaliyet bazındaki sektörlerin (gıda, tekstil, mobilya gibi)
mevsimsellikten
arındırılmış
verilerin
ağırlıklandırılmasıyla
hesaplanan
dolaylı
yönteme geçmiştir.
Enflasyon Raporu 2013-II
71
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3. Doğrudan ve Dolaylı Olarak
Mevsimsellikten Arındırılmış SÜE Verileri
Grafik 4. Doğrudan ve Dolaylı Olarak
Mevsimsellikten Arındırılmış Endekslerin Aylık
Yüzde Değişimleri
(2010=100)
Yeni Endeks (Dolaylı)
Eski Endeks (Doğrudan)
Yeni Endesk (Dolaylı)
120
Eski Endeks (Doğrudan)
120
6
6
-2
90
85
85
-4
-4
80
80
-6
-6
0812
Kaynak: TÜİK.
Mevsimsellikten
0205
0805
0206
0806
0207
0807
0208
0808
0209
0809
0210
0810
0211
0811
0212
0812
-2
90
0112
0
95
0611
0
95
1110
2
0410
2
100
0909
105
100
0209
105
0708
4
1207
4
1006
0507
110
0306
110
0805
115
0105
115
Kaynak: TÜİK.
arındırılmış verilerdeki güncellemeler incelendiğinde, doğrudan
arındırılmış olarak hesaplanan eski endeks ile dolaylı olarak arındırılmış yeni
endeksin zaman zaman önemli oranda ayrıştığı görülmektedir. Nitekim, her iki
endeksin seviye olarak 2012 yılı sonu itibarıyla oldukça yakın olmalarına karşın
geçmiş dönemlerde farklı iktisadi anlam içeren hareketler izlediği gözlenmektedir
(Grafik 3). Doğrudan arındırılmış endeks 2011 yılı Ocak ayı ile 2012 yılı Aralık ayı
arasında oldukça dalgalı bir seyir izlerken, dolaylı olarak arındırılmış endeks daha
yumuşak hareketler göstermiştir. Aylık değişimler de bu durumu teyid etmektedir.
Son dönemde eski endeksin aylık değişimleri oldukça geniş bir bantta
dalgalanırken
yeni
endeksin
aylık
değişimleri
daha
dar
bir
bantta
dalgalanmaktadır (Grafik 4). Böylece, aylık değişimler arasında bazı aylarda
belirgin farklar oluşmaktadır (Grafik 5).
Grafik 5. Aylık Yüzde Değişimler Arasındaki Fark
(Mevsimsellikten Arındırılmış ,Yeni Endeks-Eski Endeks)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
SÜE (2005=100, doğrudan)
4
4
6
3
3
5
5
2
2
4
4
3
3
2
2
1
1
1
1
6
SÜE (2010=100, dolaylı)
0
-1
-1
0
0
-2
-2
-1
-1
-3
-3
-2
-2
-4
-4
0205
0805
0206
0806
0207
0807
0208
0808
0209
0809
0210
0810
0211
0811
0212
0812
0
Kaynak: TÜİK.
72
Grafik 6. SÜE’nin Bir Önceki Döneme Göre
Değişimi
-3
-3
2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4
2009
2010
2011
2012
Kaynak: TÜİK.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Yazında
SÜE gibi bir seri için mevsimsellikten arındırılmış değerlerin elde
edilmesinde doğrudan ya da dolaylı yöntemin daha iyi olduğuna dair teorik ya
da ampirik bir bulgu yoktur (Avrupa İstastik Ofisi (Eurostat) Yöntem Kitapçığı, Sayfa
20). Öte yandan, son küresel krizin sektörel dinamikler üzerindeki farklılaşan etkileri
nedeniyle mevsimsellikten arındırmada dolaylı yaklaşımı da takip etmenin önemi
artmıştır. Örneğin, Koçak, Mazzi ve Moaura (2010) Euro Bölgesi sanayi üretimi için
yaptıkları analizde kriz döneminde doğrudan ve dolaylı yolla hesaplanan verilerin
farklı sinyaller verebileceğini göstermiştir. Nitekim, Avrupa İstatistik Ofisi de, Ocak
2012’den itibaren Euro Bölgesi verilerinin mevsimsellikten arındırılmasında dolaylı
yönteme geçmiştir (Avrupa Merkez Bankası Aylık Bülten, Nisan 2012). Türkiye
ekonomisi için de GSYİH verilerinin doğrudan ve dolaylı yolla mevsimsel etkilerden
arındırmanın kriz sonrası farklı sinyaller verebileceği gösterilmiştir (Enflasyon Raporu
2012-II, Kutu 4.1).
Sonuç olarak, ekonominin dinamik yapısının sonucu olarak ortaya çıkan yapısal
değişiklikler verilerde güncelleme gereksinimi doğurmaktadır. Güncellemeler
sonucu bir verinin bazı dönemlere ilişkin verdiği sinyaller belirgin olarak
farklılaşabilmektedir. Örneğin, mevsimsellikten arındırılmış SÜE’nin bir önceki
çeyreğe göre değişimi incelendiğinde, 2005=100 bazlı veriler 2012 yılı üçüncü ve
dördüncü çeyreklerinde SÜE’de önemli bir değişim olmadığına işaret ederken,
güncellenen veriler üçüncü çeyrekte üretimin daraldığı, son çeyrekte ise bunu
telafi ettiği şeklinde yorumlanabilmektedir (Grafik 6). Bu durum, anket göstergeleri,
ihracat ve ithalat ile finansal koşullar gibi göstergelerin hareketi ile SÜE arasındaki
ilişkiye dair geçmişte yapılan çıkarımları da değiştirebilecektir. Bu çerçevede, SÜE
ve GSYİH gibi verilerde güncelleme olabileceği ve güncellemeler sonrası ilgili
serilerdeki hareketlere ilişkin analizlerin geriye dönük olarak gözden geçirilmesi
gerekebileceği dikkate alınmalıdır.
Kaynakça
Avrupa İstatistik Ofisi Mevsimsellikten Arındırma Klavuzu (ESS Guidelines on
Seasonal Adjustment), 2009.
“İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi ve Mevsimsellikten Arındırılmış Veriler”, Enflasyon
Raporu, Kutu 4.1, Nisan 2012.
Koçak, A., Mazzi, G., ve Moaura, F. (2010), “How seasonal adjustment can affect
the message delivered to policy makers: a simulation approach based
on the euro area industrial production” 6. Avrupa İstatistik Ofisi İş Çevrimi
Analizi Toplantısında Sunulan Çalışma.
“The New Approach to Seasonal Adjustment of European Aggregates in ShortTerm Statistics”, Avrupa Merkez Bankası Aylık Bülteni, Kutu 5, Nisan 2012.
Enflasyon Raporu 2013-II
73
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
4.2
Sermaye Birikiminin Kapasite Kullanım Oranlarına Etkisi
İktisadi faaliyette 2009 krizinden sonra görülen hızlı toparlanma sürecinde GSYİH ve
sanayi üretimi gibi başlıca makro göstergeler kriz öncesi eğilimlerine hızlı bir şekilde
geri ulaşmış (Grafik 1 ve 2), ancak imalat sanayi kapasite kullanım oranı (KKO) kriz
öncesindeki yıllarda hakim olan seviyesinin oldukça altında seyretmeye devam
etmiştir (Grafik 3). Enflasyon baskıları açısından takip edilen önemli göstergelerden
biri olan KKO’nun çıktı açığına ilişkin diğer göstergelerle uyumsuz seyri para
politikası uygulamasında önemli bir soru olarak gündeme gelmektedir. Bu kutuda,
yatırımlardaki
güçlü
seyrin
bahsedilen
uyumsuzlukta
oynadığı
rol
1
değerlendirilmektedir.
Grafik 1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
Grafik 2. Sanayi Üretim Endeksi
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Fiy., Milyar TL)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100)
Sanayi Üretimi
35
35
30
30
25
25
20
20
15
15
2012
2009
2007
2004
2002
1999
1997
1994
5
1992
5
1989
10
1987
10
Kaynak: TÜİK, Kendi hesaplamalarımız.
2001
120
Ortalama Eğilim
120
110
110
100
100
90
90
80
80
70
70
60
60
50
50
40
40
Ortalama Eğilim
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2010
2011
2012
GSYİH
Kaynak: TCMB, Kendi hesaplamalarımız.
krizini takip eden büyüme döneminde ekonominin genelinde yatırımlar
güçlü seyretmiştir. Genel olarak, yatırımlar güçlü olduğunda üretim kapasitesi hızlı
bir şekilde artar; eğer bu artış üretim miktarındaki artıştan yüksekse kapasite
kullanım oranı düşer. Grafik 4’te 2005 sonrası dönemde GSYİH’deki artış ile
yatırımların
güçlü
olmasından
kaynaklanan
üretim
kapasitesi
artışı
karşılaştırılmaktadır.2 Şekildeki kesikli çizgi GSYİH’nin 2005-2012 dönemindeki
ortalama büyüme eğilimini göstermektedir. Bu ortalama eğilime sermayedeki
ortalama üstü büyümenin etkisi eklendiğinde ortaya çıkan ve aynı grafikte
gösterilen ölçü, güçlü yatırımların 2005-2012 döneminde üretim kapasitesindeki
artışı ortalama büyüme eğilimindeki artışın üzerinde tuttuğunu göstermektedir.
GSYİH’deki artış ise bu ölçüdeki artıştan daha az, ortalama eğilim civarında
gerçekleşmiştir. Anılan sermaye etkisinin kaynağı olan ortalama üstü sermaye
birikimi ise ayrı olarak Grafik 5’te gösterilmektedir.3
Bu kutu Demiroğlu ve Sarıkaya (2013) çalışmasına dayanmaktadır.
2005 yılının ilk çeyreği çıktı açığının sıfıra görece yakın olarak değerlendirildiği bir dönem olduğu için grafikler 2005 yılından
başlatılmıştır.
3 Bu grafikteki seri, Demiroğlu (2012) çalışmasında hesaplanmış olan sermaye endeksinin ortalama üstü büyümelerinin birikimli
toplamını göstermektedir. Grafik 4’teki sermaye etkisi ise, anılan birikimli toplamın sermaye payı olan 0,5 ile çarpılması yoluyla
elde edilmiştir. Detaylar için bakınız Demiroğlu ve Sarıkaya (2013).
1
2
74
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3. Kapasite Kullanım Oranı
Grafik 4. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ve Eğilimi
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005-I=100)
70
70
65
65
60
60
125
120
120
115
115
110
110
105
105
100
100
95
95
2005
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
55
2005
55
130
125
Kaynak: TÜİK, TCMB.
2012
75
135
130
2011
75
140
135
2010
80
145
140
2009
80
145
2008
85
2006
85
2004
GSYİH (2005-I=100)
1987-2012 Eğilimi
1987-2012 Eğilimi + Sermaye Etkisi
Yeni Seri (TCMB)
2007
Eski Seri (TUİK)
Kaynak: TÜİK, Kendi hesaplamalarımız.
GSYİH’yi Grafik 4’teki üretim kapasitesi ölçüsünün yüzdesi olarak ifade ettiğimizde,
ekonominin geneli için kapasite kullanım oranı olarak yorumlanabilecek bir ölçü
ortaya çıkmaktadır (Grafik 6’daki kesikli çizgi). GSYİH kriz öncesi eğilimine
dönmesine rağmen, anılan oran sermaye birikiminin etkisiyle kriz öncesi eğilimine
dönememiştir.
Grafik 5. Ortalama Üstü Sermaye Büyümesi
Grafik 6. Kapasite Kullanım Oranları
(Yüzde)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
Anılan
-15
58
2012
0
65
2011
0
-10
2010
1
71
2009
2
1
-5
2008
3
2
78
2007
3
84
0
2006
4
Ekonomi Geneli (tahmin)
İmalat Sanayi (veri, sağ eksen)
5
2005
5
4
2012
5
2011
6
2010
7
6
2009
7
2008
8
2007
8
2006
9
2005
9
Kaynak: TÜİK, TCMB, Kendi hesaplamalarımız.
dönemde imalat sektöründe de yatırımların oldukça güçlü seyretmiş
olması, bu sektörde de güçlü bir sermaye etkisi olabileceğini ve kapasite kullanım
oranını düşük tutmuş olabileceğini düşündürmektedir (Grafik 7). Nitekim, Grafik
6’da imalat sanayi KKO serisi ile ekonomi genelinden gelen seri benzer davranış
göstermektedir.4 Ancak, yukarıda ekonominin geneli için hesaplanmış olan
4
Grafik 6’da eski ve yeni KKO serileri birleştirilmiş olarak gösterildiği için Grafik 3’tekinden farklı görünmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
75
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
sermaye etkisi, imalat sanayi için doğrudan hesaplanamamaktadır.5 Öte yandan,
Grafik 7’de görüldüğü gibi, yatırımlardaki güçlü seyir imalat sanayisinde
ekonominin geneline kıyasla çok daha güçlü olmuştur. Dolayısıyla, imalat
sanayisinde de ortalama eğilime ek olarak en azından Grafik 5’te gösterilen
miktarda bir kapasite artışının gerçekleşmiş olması beklenebilir.6 Eğer böyle bir
kapasite artışı olmasaydı, imalat sanayi üretimindeki toparlanma altında KKO’ya
ne olurdu sorusunun cevabı, KKO verisini oluşturan sayıları Grafik 5’te görülen
yüzde miktarlarda artırarak bulunabilir (Grafik 8). Bu çerçevede yapılan
hesaplamalar, anılan imalat sanayi kapasite artışı olmasaydı, KKO verisinin kriz
sonrasında
daha
yüksek
bir
seviyeye
(2005’teki
düzeyine)
ulaşacağını
göstermektedir. Grafik 8’deki bu yeni seri, Grafik1 ve 2’de görülen GSYİH ile sanayi
üretimindeki toparlanma ile uyumludur.
Grafik 8. Kapasite Kullanım Oranında
Yatırımların Etkisi
Grafik 7. Yatırımların Katma Değere Oranı
(Yüzde)
(Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde)
KKO (Veri)
İmalat
Toplam
40
40
80
80
75
75
70
70
65
65
60
60
55
55
30
30
20
20
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, Kendi hesaplamalarımız.
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
0
2000
0
1999
10
1998
10
2012
85
2011
85
2010
50
2009
50
2008
KKO (Hızlı Sermaye Birikiminin Etkisi
90
Çıkarıldığında)
2007
90
2006
60
2005
60
Kaynak: TCMB, Kendi hesaplamalarımız.
Özetle bu analizde, KKO’nun görece düşük kalması yatırımların kriz öncesindeki
yıllardan başlayarak güçlü seyretmiş olmasına bağlanmaktadır. Yatırımlardaki hızlı
büyüme (ve bu yatırımların sağladığı sermaye birikimi) üretim kapasitesinin
ortalama üstü büyümesini sağlarken, üretim aynı dönemde ortalama bir hızda
büyümüştür. Bu gelişme, kapasite kullanım oranının kriz öncesi eğiliminin altında
kalmasında önemli bir etken olarak değerlendirilmektedir.
Yatırım verilerinin sektörel düzeyde türlerine göre ayrıştırılmamış olması bunun nedenidir.
KKO verisine kaynak teşkil eden İktisadi Yönelim Anketi sorusunda, “fiziki kapasiteye göre fiilen gerçekleştirilen kapasite
kullanımı” sorulmaktadır. Firmaların cevap verirken fiziki sermayelerini kullanma oranlarını göz önünde bulundurduğu
değerlendirilirse, anılan sermayenin yüzde1 fazla olması (üretim düzeyi sabit tutulduğunda) kapasite kullanım oranının yüzde1 az
olmasını gerektirecektir.
5
6
76
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kaynakça
Demiroğlu, U. (2012). “Türkiye'de Sermaye Stoğu ve Sermaye Hizmetleri Endeksi”,
TCMB Ekonomi Notları, 12/26.
Demiroğlu, U. ve Ç., Sarıkaya (2013). “The Capacity Buildup over the Past Decade
and the Capacity Utilization Rate in Turkey”, TCMB Ekonomi Notları, 13/12.
Enflasyon Raporu 2013-II
77
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
4.3
2012
Altın Dış Ticaretinin Makro Büyüklüklere Etkisi
yıl genelinde nominal altın ithalatı yüzde 22,2 oranında artarken nominal
altın ihracatı yüzde 804,8 oranında artış göstermiştir. Altın ihracatının ithalata
kıyasla oldukça güçlü bir oranda yükselmesi altın dış ticaretinin makro büyüklükler
üzerine etkilerine dair tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu kutuda, altın dış
ticaretinin GSYİH büyümesine ve cari açığa olan etkileri incelenmektedir.
Net
altın ihracatının büyümeye katkı yapabilmesi için altının ihraç edilen
dönemde yurt içinde üretilmesi veya işlenmesi gerekmektedir. Yurt içinde
üretilmeyen veya işlenmeyen altının ihraç edilmesi büyümeyi değiştirmezken
büyümenin kompozisyonuna etki etmektedir.7
Altın ticareti miktar bazında değerlendirildiğinde 2012 yılında yaklaşık olarak 251
ton ihracat, 146 ton ithalat ve 27 ton üretim yapıldığı görülmektedir (Grafik 1). Bu
dönemde altın ihracatı bir önceki yıla göre 222 ton artış gösterirken, ithalat 25 ton,
üretim ise 3 ton artış kaydetmiştir. Başka bir ifadeyle, net altın ihracatındaki artış 197
ton civarında gerçekleşirken, bu farkın yalnızca 3 tonu üretim artışı tarafından
karşılanmıştır. Dolayısyla, altın net dış talebinin karşılanmasında cari yıl içerisinde
yapılan yurt içi üretimin payının çok düşük olduğu ve bu nedenle son dönemde
yapılan yüksek miktarlı altın ihracatının GSYİH büyümesine yansımasının oldukça
sınırlı kaldığı tahmin edilmektedir.
Grafik 1. Altın Üretim, İhracat ve İthalatı
Grafik 2. 2012 Yılı GSYİH Büyümesine Katkılar
(Ton)
(Yüzde Puan)
Altın İhracatı
Altın Üretimi
300
Altın İthalatı
Net Altın İhracatı
300
250
250
200
200
150
150
100
100
50
50
0
0
-50
-50
-100
-100
-150
-150
1
20082009201020112012
2
3
Altın Hariç
5
4,1
4
4
3,6
3
3
2,2 2,2
2
2
1
1
0,0 0,1
0
0
-1
-1
-0,9
-1,3
4
2012
Kaynak: Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası,
TÜİK ve Yazarların hesaplamaları.
7
Altın Dahil
5
-2
GSYİH
İhracat
İthalat
-2
Stok
Kaynak: TÜİK, Yazarların Hesaplamaları.
Net altın ihracatının GSYİH büyümesine ve kompozisyonuna olan etkisi için bakınız: Aktaş ve diğerleri (2012).
78
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Bu bilgiler ışığında yapılan hesaplamalara göre altın ihracatının büyüme üzerine
net etkisinin 0,1 puandan daha az olduğu düşünülmektedir. Öte yandan, altın
dahil ihracatın yıllık büyümeye katkısı 4,1 puan olarak gerçekleşirken, altın
dışlandığında ihracatın katkısı 3,6 puana gerilemektedir. Altın hariç ithalat
büyümeye sınırlı da olsa pozitif katkı yaparken, altın dahil ithalat katkı yapmamıştır.
Böylece, net altın ihracatının önemli bir kısmının stoklardan karşılandığı ve stokların
katkısına yaklaşık olarak 0,4 puan azaltıcı yönde etki ettiği tahmin edilmektedir
(Grafik 2).
Altın
dış
ticaretinin
cari
işlemler
dengesi
üzerindeki
etkisi
Tablo
1’de
gösterilmektedir. 2011 yılında altın ithalatındaki artış cari işlemler açığının yaklaşık
4,3 milyar ABD doları fazla gerçekleşmesine neden olmuştur. 2012 yılında ise, cari
işlemler dengesinde görülen 27,6 milyar ABD doları düzeyindeki iyileşmenin yaklaşık
10,5 milyar ABD dolarlık kısmı net altın ihracatından kaynaklanmıştır. Bununla
birlikte, cari işlemler dengesindeki iyileşme esas olarak, alınan politika tedbirleri
çerçevesinde,
altın
hariç
cari
işlemler
açığının
17,1
milyar
ABD
doları
daralmasından kaynaklanmıştır.
Tablo 1. Altın Ticaretinin Cari İşlemler Dengesi Üzerine Etkisi
(Milyar ABD Doları)
2009
2010
2011
2012
(düzey)
1. Toplam
-12,2
-45,4
-75,1
-47,5
2. Altın Hariç
-15,2
-45,0
-70,3
-53,2
(yıllık fark)
1. Toplam
-33,3
-29,6
27,6
2. Altın Hariç
-29,8
-25,3
17,1
Kaynak: TCMB, Yazarların Hesaplamaları.
Kaynakça
“Altının Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkileri”, Enflasyon Raporu, Kutu
4.3, Ekim 2012.
Aktaş Z., Altan A., Aydın F., Bozok İ. ve İ. B., Kanlı (2012), “Türkiye’de Altın: Dış
Ticaret, Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkisi,” TCMB Ekonomi
Notu, No.12/29.
Enflasyon Raporu 2013-II
79
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
4.4
İşgücüne Katılım Oranına Katkılar
Türkiye’de
işgücüne katılım oranının geçtiğimiz yıllarda istikrarlı bir artış eğilimi
sergilediği gözlenmektedir. Ayrıca, işgücüne katılım oranında gözlenen bu artış
eğilimi işsizlik oranının düşüşünü yavaşlatan bir etken olarak ortaya çıktığı için
giderek daha fazla önem kazanmaktadır. TÜİK tarafından yayımlanan Hanehalkı
İşgücü Anketi verilerine göre işgücüne katılım oranı 2007 yılından 2012 yılına kadar
olan dönemde 3,7 puan artarak yüzde 50 düzeyine ulaşmıştır. Bu dönemde,
erkeklerde işgücüne katılım oranı 1,3 puan artarak yüzde 71,1 oranında,
kadınlarda ise 5,9 puan gibi yüksek bir miktarda artarak yüzde 29,5 oranında
gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, bu çalışmada Türkiye genelinde 2005 ile 2012 yılları
arasında kalan dönem için işgücüne katılım oranına katkılar yaş grupları ve
cinsiyet bazında incelenmektedir.
Tüm
yaş gruplarının toplulaştırılması ile işgücüne katılım oranında bir önceki yıla
göre gerçekleşen değişim (1) numaralı denklem ile hesaplanmaktadır. Bu
denklemde, eşitliğin sağ tarafında yer alan ilk bileşen, yaş grubunun çalışma
çağındaki nüfus içindeki payının bir önceki yıl gerçekleşen düzeyinde kaldığı
varsayımı altında oluşan “işgücüne katılım oranı” etkisini göstermektedir. İkinci
bileşen ise yaş grubunun işgücüne katılım oranının bir önceki yıl gerçekleşen
düzeyini koruduğu takdirde gözlenen “nüfus yapısı” etkisini ifade etmektedir. Her iki
etkenin toplamı ise ilgili yaş grubunun toplam işgücüne katılım oranında bir önceki
yıla göre meydana gelen değişime katkısını göstermektedir.
∑
∑
{[
]
[
]}
(1)
LFt:
İşgücü
Nt:
Çalışma çağındaki nüfus
LFPRt:
İşgücüne katılım oranı
Pt :
Çalışma çağındaki nüfus içindeki payı
∆LFPRt:
İşgücüne katılım oranında bir önceki yıla göre gerçekleşen değişim
∆Pt:
Çalışma çağındaki nüfus içindeki payında bir önceki yıla göre gerçekleşen değişim
a:
Yaş aralığı veya eğitim düzeyi
t:
Zaman (yıl)
80
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Bu
yaklaşım ile yaş gruplarının toplam işgücüne katılım oranına katkıları, söz
konusu yaş grubunun işgücüne katılım oranı ve çalışma çağındaki toplam nüfus
içerisindeki payı olmak üzere iki farklı bileşene ayrılmaktadır. İşgücüne katılım
oranına katkılar kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı hesaplanmakta ve 15-24, 25-39,
40-59 ve 60 yaş ve üzeri olmak üzere dört yaş grubunda ele alınmaktadır.
Erkeklerin
işgücüne katılım oranındaki yıllık değişimlere yaş gruplarının katkıları
incelendiğinde, ilk olarak çalışma çağındaki olgun nüfusun (40-59 yaş aralığı) diğer
kategorilere kıyasla belirgin bir biçimde daha fazla katkı sağladığı gözlenmektedir
(Grafik 1). 2007 yılı sonrasında ortaya çıkan bu gelişmenin sosyal güvenlik
sisteminde gerçekleştirilen yasal düzenlemelere bağlı olarak emeklilik yaşının
kademeli olarak yükseltilmesinden kaynakladığı düşünülmektedir.8 Aynı dönemde,
60 yaş ve üzerindeki fertlerin olumlu katkısının olduğu görülmektedir. Öte yandan,
15-24 ve 25-39 yaş aralığındaki çalışma çağındaki genç nüfus incelenen dönem
boyunca işgücüne genel olarak eksi katkı yapmıştır. Özellikle, 2012 yılında söz
konusu yaş gruplarının işgücüne katılım oranındaki değişime kuvvetli ve olumsuz bir
katkı yapması dikkat çekmektedir.
1,0
Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi.
* Sağ eksen.
0,4
26,8
0,2
25,6
0,0
24,4
-0,2
23,2
-0,4
22,0
2012
2012
2011
2010
2009
2008
68,6
2007
-1,0
2006
69,6
2005
-0,5
28,0
2011
70,6
0,6
2010
0,0
29,2
2009
71,6
30,4
0,8
2008
0,5
72,6
2006
1,0
15-24
25-39
40-59
60+
Katılım Oranı (yüzde, sağ eksen)
2005
15-24
25-39
40-59
60+
Katılım Oranı (yüzde, sağ eksen)
Grafik 2. Yaş Gruplarına göre İşgücüne Katılım
Oranına Katkılar (Türkiye, Kadın, 15 + yaş)
2007
Grafik 1. Yaş Gruplarına göre İşgücüne Katılım
Oranına Katkılar (Türkiye, Erkek, 15 + yaş)
Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi.
* Sağ eksen.
Kadınlarda ise işgücüne katılım oranında gözlenen artışa çalışma çağındaki hem
genç nüfusun (25-39 yaş aralığı) hem de olgun nüfusun (40-59 yaş aralığı) katkı
sağladığı görülmektedir (Grafik 2). Küresel ekonomik kriz döneminde kamu kesimi
tarafından uygulanan teşvik politikaları ekonominin canlanmasını sağlamayı
amaçlamıştır. İstihdam paketi kapsamında, 2008 yılı Temmuz ayından itibaren,
23 Mayıs 2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilip 1 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 4759
Sayılı Kanun’a bakınız.
8
Enflasyon Raporu 2013-II
81
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
gençler ve kadın işçiler için işverenin sosyal güvenlik katkılarının Hazine tarafından
ödenmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır (Kalkınma Bakanlığı, 2010). Söz
konusu
teşvik
politikalarının
işgücüne
katılım
oranını
olumlu
etkilediği
düşünülmektedir.9 Ayrıca, 40-59 yaş grubunda yer alan kadınların işgücüne katılım
oranına katkısının artmasında, erkeklerde olduğu gibi, emeklilik yaşının kademeli
olarak yükseltilmesinin de etkili olabileceği düşünülmektedir.
Hem
erkeklerde hem de kadınlarda işgücüne katılım oranında gözlenen
artışlarda katılma oranı etkisinin nüfus yapısındaki değişim etkisine göre daha
güçlü olduğu anlaşılmaktadır (Grafik 3, 4, 5 ve 6). Bu durum, kadınlarda özellikle ön
plana
çıkmaktadır.
İşgücüne
dâhil
olmama
nedenlerinin
yaklaşık
yarısını
oluşturmasına karşın “ev işleri ile meşgul olma” alt kaleminin toplam içerisindeki
payı incelenen dönem boyunca belirgin bir biçimde azalmıştır. Bu durum,
kadınların işgücüne katılım oranında gerçekleşen artış ile uyumlu bir görünüm
sergilemektedir.
Grafik 3. İşgücüne Katılım Oranı Etkisi (Türkiye, Erkek,
Grafik 4. Nüfus Yapısındaki Değişim Etkisi (Türkiye,
15 + yaş)
Erkek, 15 + yaş)
15-24
25-39
40-59
60+
15-24
25-39
40-59
60+
0,3
0,3
0,3
0,2
0,2
0,2
0,2
0,1
0,1
0,1
0,1
0,0
0,0
0,0
0,0
-0,1
-0,1
-0,1
-0,1
-0,2
-0,2
-0,2
-0,2
-0,3
-0,3
-0,3
-0,3
-0,4
-0,4
-0,4
-0,4
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
0,6
2012
0,4
0,3
2011
0,4
2010
0,4
2009
0,5
0,4
2008
0,5
2007
0,5
0,5
2006
0,6
2005
0,6
0,6
Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi.
Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi.
Grafik 5. İşgücüne Katılım Oranı Etkisi (Türkiye, Kadın,
Grafik 6. Nüfus Yapısındaki Değişim Etkisi (Türkiye,
15 + yaş)
Kadın, 15 + yaş)
15-24
25-39
40-59
1,0
60+
1,0
1,0
0,8
0,8
0,6
0,6
0,4
1,0
15-24
25-39
40-59
60+
-0,2
-0,2
-0,2
Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi.
2012
-0,2
2011
0,0
2010
0,0
2009
0,0
2008
0,0
2007
0,2
2006
0,2
2005
0,2
2012
0,2
2011
0,4
2010
0,4
2009
0,4
2008
0,6
2007
0,6
2006
0,8
2005
0,8
Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi.
Balkan, Başkaya ve Tümen (2013) söz konusu teşviklerin özellikle 30 yaş ve üzeri kadın istihdamında önemli bir artışa yol açtığını
göstermektedir.
9
82
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Özetle, Türkiye’de işgücüne katılım oranının 2007-2012 yılları arasında belirgin bir
şekilde arttığı ve bu artışın asıl olarak kadınların işgücüne katılım oranındaki artıştan
kaynaklandığı görülmektedir. Gerek kadınlarda gerekse erkeklerde en fazla katkıyı
çalışma çağındaki olgun nüfusun (40-59 yaş aralığı) yaptığı gözlenmektedir. TÜİK
tarafından hazırlanan nüfus projeksiyonlarına göre önümüzdeki yıllarda hem nüfus
artış hızının yavaşlayacağı hem de çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus
içindeki payının artacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, emeklilik yaşının
kademeli olarak artacağı da dikkate alındığında, işgücüne katılım oranındaki artış
eğiliminin güçlenerek sürmesi beklenmektedir.
Kaynakça
Balkan, B., Y. S. Başkaya ve S. Tümen (2013). “2008 İstihdam Teşvik Programının
Etkisinin İncelenmesi”, TCMB Ekonomi Notu, yayımlanma aşamasında.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 4759 sayılı kanun.
T.C. Kalkınma Bakanlığı, 2010 Yılı Programı.
Enflasyon Raporu 2013-II
83
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
4.5
2008 Yılı İstihdam Teşviklerinin Farklı Demografik Gruplar İtibarıyla İstihdama
Etkisi
İstihdamı teşvik etmek amacıyla pek çok ülkede programlar uygulanmakta ve bu
programların istihdam üzerindeki etkileri ilgili iktisadi yazında detaylı bir biçimde
analiz edilmektedir. Söz konusu programların mahiyeti politika yapıcısının nihai
amacına göre değişmekte, bazı durumlarda genel anlamda istihdamı teşvik
etmeyi, bazılarında ise kadınlar ve gençler gibi işgücü piyasasında göreli olarak
daha az yer teşkil eden grupların istihdamını desteklemeyi hedeflemektedir.
İstihdam teşvik programları Aktif İşgücü Programları (AİP) ana başlığı altında yer
almakta ve genelde; (1) yeni iş oluşturma amaçlı teşvikler, (2) işverene istihdamın
maliyetini düşürücü doğrudan teşvikler ile (3) işsizleri girişimciliğe yönlendirecek
teşvikler şeklinde uygulanmaktadır.
Bu
kutuda, Türkiye’de istihdamı teşvik edebilmek amacıyla 2008 yılı sonunda
uygulamaya koyulan istihdam teşvik programının farklı demografik grupların iş
bulma olasılıklarına etkileri mikroekonometrik bir yaklaşımla analiz edilmektedir.
Çalışmada Türkiye İstatistik Kurumu tarafından düzenlenen Hanehalkı İşgücü
Anketi’nin
2004-2011
dönemini
kapsayan
yıllık
frekanstaki
mikro
verileri
kullanılmaktadır.
Etkisi
analiz edilen istihdam teşvik programı Mayıs 2008’de yürürlüğe giren ve 1
Temmuz 2008 tarihinden itibaren uygulamaya koyulan 5673 no’lu kanunla hayata
geçirilmiştir. Başvuruların 30 Haziran 2009’da bitmesi planlanan program, daha
sonra 30 Haziran 2010’a kadar uzatılmıştır. Bahsi geçen program kapsamında, son
6 ayda kayıtlı olarak çalışmayan kadın ve gençlerden (18 – 29 yaş arası) iş yerinin
çalışan sayısına ek olarak istihdam edilenlerin SGK priminin asgari ücrete karşılık
gelen
kısmının
firma
tarafından
ödenen
bölümü
kamu
bütçesinden
karşılanmaktadır. Bu tanıma göre, söz konusu teşvik programı “işverene istihdamın
maliyetini düşürücü doğrudan teşvikler” kapsamına girmektedir.
Çalışmada, söz konusu politikanın kapsadığı ve kapsamadığı demografik gruplar
arasındaki istihdam farkının uygulama öncesinde ve sonrasında nasıl farklılaştığı
incelenmiş, bu anlamda ekonometrik olarak farkların farkı (difference-indifferences) yöntemi kullanılmıştır. Program 2008 yılının Temmuz ayında hayata
geçirildiği ve elimizdeki veri sadece yıllık bazda karşılaştırma yapma imkanı tanıdığı
için iki farklı deneysel varsayım yapılmıştır. İlk varsayımda, 2007 yılına kadar (2007
dahil) olan gözlemler kontrol grubuna, 2008 yılı ve sonrasına ait gözlemler ise
84
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
uygulama grubuna dahil edilmiştir. Bu sayede, programın 2008 yılında ortaya
çıkması muhtemel etkileri de hesaba katılmaktadır. İkinci varsayımda ise 2008
yılına kadar (2008 dahil) olan gözlemler kontrol grubuna, 2008 yılından sonraki
gözlemler uygulama grubuna dahil edilmiştir. Analizlerde kullanılan temel
ekonometrik spesifikasyon aşağıdaki şekildedir:
y:
Bir kişinin çalışması durumunda 1, çalışmaması durumunda 0 değerini alan ikili değişken
dT:
Gözlemin teşvik dönemine ait olması durumunda 1, aksi durumda 0 değerini alan ikili değişken
dM<30:
30 yaşından küçük erkekler için 1, bunun dışındaki durumlarda 0 değerini alan kukla değişken
dF<30:
30 yaşından küçük kadınlar için 1, bunun dışındaki durumlarda 0 değerini alan kukla değişken
dF≥30:
30 yaş ve büyük kadınlar için 1, bunun dışındaki durumlarda 0 değerini alan kukla değişken
X:
Diğer demografik ve iktisadi faktörleri kontrol eden bağımsız değişkenler
Bu
çalışmada tahmin edilmek istenen temel parametreler – farkların farkı
yönteminin belirttiği üzere – politika değişkeni ile hedef grupları belirten
değişkenlerin etkileşimini gösteren
,
ve
parametreleridir. Bu parametreler
sırasıyla, 30 yaş altı erkeklerin, 30 yaş altı kadınların ve 30 ve üstü yaş grubuna dahil
kadınların, yeni politikalar sonucunda referans grubu olarak seçilen 30 yaş ve üstü
erkeklere nazaran istihdam edilme olasılığının teşvik programı uygulaması
süresinde ne kadar değiştiğini ifade etmektedir. Tahminler programın 2008 ve 2009
yıllarında başladığı varsayımları için ayrı ayrı üretilmiştir. Bu iki alternatif senaryo için
elde edilen sonuçlar Tablo (1)’de özet bir biçimde sunulmaktadır.
Tablo 1: Regresyon Sonuçları
Parametre
Tahmin
-0,001
0,011*
0,011
0,029**
Standart Hata
2008
0,008
0,006
0,013
0,010
- değeri
0,952
0,067
0,412
0,004
2009
0,001
0,006
0,019
0,043**
0,008
0,006
0,015
0,010
0,873
0,297
0,191
0,000
Tablo(1) – Regresyon sonuçları: * ve ** sırasıyla %10 ve %1 anlamlılık seviyelerini ifade
etmektedir. Regresyonda probit fonksiyonel spesifikasyonu kullanılmıştır, tabloda
marjinal etkiler raporlanmaktadır. Veriler uygun ağırlıklar kullanılarak ulusal temsil
düzeyine çekilmiştir. Standart hatalar NUTS2 düzeyinde toplulaştırılarak
raporlanmıştır. Gözlem sayısı 2.876.518’dir. Regresyon sonucunda elde edilen
değeri her iki regresyonda da 0,19 olarak hesaplanmıştır.
Enflasyon Raporu 2013-II
85
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Çalışmanın ana bulguları Tablo (1)’deki parametre tahminleri ışığında şu şekilde
özetlenebilir: Programının teşvik programı kapsamına giren tüm demografik
gruplar için istihdamı artırıcı etki yaptığı pozitif parametre tahminlerinden
anlaşılmaktadır. Programın etkilerinin 2008 yılından itibaren görülmeye başladığı
durumda tahminler 30 yaş altı erkekler ve 30 yaş ve üzeri kadınlar için istatistiksel
anlamlılık taşımaktadır. Söz konusu program, kontrol grubu olarak kullanılan 30 yaş
ve üzeri erkeklere nazaran, 30 yaş ve üzerindeki kadınların iş bulma olasılıklarını
yüzde 2,9 oranında artırırken, 30 yaş altı erkeklerin iş bulma olasılıklarını yüzde 1,1
düzeyinde artırmıştır. Etkilerin 2009 yılından itibaren görülmeye başladığı durumda
ise tahminler sadece 30 yaş ve üzeri kadınlar için istatistiksel olarak anlamlıdır. Söz
konusu durumda, 30 yaş ve üzerindeki kadınların iş bulma olasılıkları, 30 yaş ve üzeri
erkeklere nazaran, yüzde 4,3 oranında artmıştır. İstatistiksel anlamlılık düzeyleri göz
ardı edildiğinde, en güçlü ikinci etki 30 yaş altı kadınlar için gözlenmektedir.
Politikanın erkeklerin istihdamına etkisi sınırlı olmuştur. Bu sonuçların regresyon
spesifikasyonuna duyarlı olup olmadığını değerlendirebilmek amacıyla alternatif
regresyon modelleri de tahmin edilmiştir. Daha az tercih edilen regresyon
alternatiflerinin bazılarında 30 yaş altı kadınlar ve 30 yaş altı erkeklere ilişkin
tahminlerde de istatistiksel anlamlılık elde edilebilmektedir, ancak Tablo (1) verilen
sonuçların niteliği korunmaktadır.10
Sonuç olarak, 2008 yılı sonunda hayata geçirilen istihdam teşvik programının en
belirgin olarak 30 yaş ve üzerindeki kadınlar için etkili olduğu görülmektedir.
Programın erkek istihdamı üzerindeki etkisi ise sınırlıdır. İşgücü piyasasına katılımı
kısıtlı olan gruplara istihdam sağlama amacı çerçevesinde irdelendiğinde, söz
konusu politikanın etkin sonuçlar ürettiği değerlendirilmektedir.
Kaynakça
Balkan, B., Y. S. Başkaya ve S. Tümen (2013). “2008 İstihdam Teşvik Programının
Etkisinin İncelenmesi”, TCMB Ekonomi Notu, yayımlanma aşamasında.
10
Detaylar için bkz. Balkan, Başkaya ve Tümen (2013).
86
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık
Genel Görünüm
2013
yılının
ilk
çeyreğinde
Avrupa
Birliği
ülkelerinde
yaşanan
olumsuzluklara rağmen sermaye akımlarının güçlü seyrini devam ettirmesi
nedeniyle hem küresel hem de Türkiye’ye ilişkin finansal koşullar genel itibarıyla
destekleyici yönde seyretmiştir. Bu dönemde, TCMB’nin likidite yönetiminde
normalleşmeye gitmesi, ROK’ları ve zorunlu karşılık oranlarını artırması yurt içi
finansal koşullardaki gevşemeyi sınırlayan faktörler olmuştur. ROK’lardaki ve
zorunlu karşılıklardaki artış kredi büyümesinin sermaye akımlarına hassasiyetini
azaltan bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.
Grafik 5.a.
Finansal Koşullar Endeksi ve Katkılar*
destekleyici
2,0
sıkılaştırıcı
Reel Efektif Döviz Kuru
Kredi Standartları
Borsa Getirisi
Ticari Kredi Faizi
Gösterge Faiz
Sermaye Akımları
FKE
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
0,0
0,0
-0,5
-0,5
-1,0
-1,0
-1,5
-1,5
-2,0
-2,0
-2,5
-2,5
-3,0
-3,0
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012 13
*Finansal koşullar endeksine ilişkin detaylar için bakınız: Ekonomi Notu, No.12/31.
Çeşitli finansal göstergelerin ağırlıklı ortalaması alınarak Türkiye için
hesaplanan finansal koşullar endeksi (FKE) ilk çeyrekte de artış eğilimini
sürdürmüştür (Grafik 5.a). Sermaye girişleri endekse en fazla pozitif katkıda
bulunan kalem olurken, endekste yer alan diğer tüm değişkenler de finansal
koşullara pozitif yönde katkı sağlamıştır. Borsa endeksindeki artış, kredi
standartlarındaki gevşeme, kredi faizlerindeki düşüş ve gösterge faizdeki
gerilemenin endekse katkısı benzer ölçülerde olurken, döviz kurundaki değişimin
FKE’ye katkısı diğer değişkenlere göre düşük düzeyde gerçekleşmiştir. Bu
durumda TCMB politika uygulamaları nedeniyle döviz kurundaki değerlenmenin
sınırlı kalması etkili olmuştur. Türkiye’ye yönelik risk algılamalarının daha da
olumluya gittiği ve BoJ’un aldığı kararlar ile küresel likiditenin daha da
bollaşmasının beklendiği mevcut konjonktürde önümüzdeki dönemde de hem
Enflasyon Raporu 2013-II
87
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
yurt içi hem de yurt dışı finansal koşulların ekonomik büyümeyi destekleyici
yönde seyrini devam ettireceği düşünülmektedir.
5.1. Finansal Piyasalar
Küresel Risk Algılamaları
Yılın ilk çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin parasal genişleme politikalarına
devam
etmesine
karşın
İtalya’da
yeni
hükümetin
kurulamamasından
kaynaklanan politik belirsizlikler ve Güney Kıbrıs’a ilişkin mali problemlerin kriz
boyutuna gelmesi küresel risk iştahını düşürmüştür. Bu dönemde gelişmekte olan
ülke risk primlerinde artışlar gözlenmiştir (Grafik 5.1.1). Mart ayı sonunda, Güney
Kıbrıs ile AB’nin söz konusu krizin çözümü konusunda anlaşmaya varması ve
Nisan ayı başında Japonya Merkez Bankası’nın ilave parasal genişleme tedbirleri
almasının ardından risk iştahı yeniden toparlanma eğilimine girmiştir. Yılın ilk
çeyreğinde gelişmekte olan ülke risk primlerindeki artışlara paralel olarak hisse
senedi fiyatları da gerileme göstermiştir (Grafik 5.1.2). Bununla birlikte Türkiye
hisse senedi piyasaları not artırımı, cari açık verisinin beklenenden olumlu
gelmesi, yeni bir not artırımı beklentisi ve politika faizindeki düşüş beklentilerinin
etkisiyle Şubat ayı sonundan bu yana diğer gelişmekte olan ülkelerden olumlu
yönde ayrışmaya devam etmiştir.
Grafik 5.1.1.
Grafik 5.1.2.
Göreli EMBI Endeksleri (30.04.2012 =1)
Göreli MSCI Borsa Endeksleri* (30.04.2012 =1)
1,5
1,3
0,8
0,5
0,7
0,7
0,7
0,6
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
0313
0213
0113
1212
1112
1012
0912
0812
0712
0612
0512
0412
0,5
0313
0,6
0,7
0213
0,9
0,8
0,8
0113
0,9
0,8
1212
1,0
0,9
1112
0,9
0912
1,1
1
1
0812
1,2
1,1
1,1
0712
1,3
1,2
1,1
0612
1,3
1,2
0512
1,4
1,2
1
1,5
1,4
0412
1,3
Gelişen Avrupa
Latin Amerika
Gelişen Asya
Türkiye
1012
EMBI Avrupa
EMBI Türkiye
EMBI Asya
EMBI Latin Amerika
*MSCI (Morgan Stanley Capital International) endeksleri çeşitli ülke ya
da ülke gruplarının borsalarının Amerikan doları cinsinden
performanslarını yansıtmaktadır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Portföy Hareketleri
Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları 2012 yılının son
çeyreğindeki güçlü seyrini korumuştur. Bununla beraber, bazı Avrupa ülkelerinde
88
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
yaşanan olumsuzlukların bir yansıması olarak başta hisse senedi piyasalarında
olmak üzere sermaye akımlarının oynaklığı artmıştır (Bakınız Grafik 2.5.2).
2013 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’ye yabancı yatırımları genellikle DİBS
piyasası kaynaklı olarak devam etmiştir (Grafik 5.1.3). DİBS piyasasındaki yabancı
girişleri özellikle uzun vadelerde yoğunlaşmakta, bu durumda Türkiye’nin orta ve
uzun vadeli makroekonomik performansına ilişkin olumlu beklentilerin rol
oynadığı düşünülmektedir. Yabancıların diğer portföy kalemleri ise dalgalı bir
seyir izlemiştir. Sermaye girişleri Nisan ayında hızlanmış, DİBS piyasasına girişler ilk
üç hafta itibarıyla devam ederken ilk iki hafta itibarıyla kur takası işlemlerinde
ciddi artış kaydedilmiştir. Geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminden bu yana
küresel sermaye akımlarındaki oynaklığa paralel olarak Türkiye’de de sermaye
hareketlerinin oynaklığında artış görülmüştür (Grafik 5.1.4).
Grafik 5.1.3.
Grafik 5.1.4.
Yurt Dışı Yerleşiklerin Net Portföy Hareketleri*
Sermaye Akımlarının Oynaklığı*
(Milyar ABD Doları)
(13 Haftalık Standart Sapma, Milyar ABD Doları)
8
10
2,5
2,5
2,0
2,0
1,5
1,5
1,0
1,0
0,5
0,5
8
6
6
4
4
2
2
0
-2
-4
-4
-6
-6
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
0
-2
*Bankaları bilanço dışı YP pozisyonu verisi 12 Nisan 2013, diğer veriler
19 Nisan 2013 itibarıyladır.
Kaynak: BDDK, TCMB.
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
10
Bilanço Dışı YP Pozisyon
Repo
DİBS
Hisse Senedi
Toplam
*Haftalık toplam portföy akımlarından hesaplanmaktadır. 19 Nisan 2013
itibarıyladır.
Kaynak: BDDK, TCMB.
Döviz Kurları
Ocak ayı Enflasyon Raporu döneminden bu yana sermaye akımlarının
oynaklığındaki artışa paralel olarak gelişmekte olan ülke para birimlerinde
dalgalı bir seyir gözlenmiştir. Bu dönemde küresel risk iştahındaki düşüş
gelişmekte olan ülke risk primlerine olumsuz yansımıştır. Buna paralel olarak
gelişmekte olan birçok para birimi ABD doları karşısında değer kaybetmiştir. Öte
yandan, çeyrek sonunda risk iştahının yeniden toparlanma eğilimine girmesiyle
birlikte gelişmekte olan ülke para birimleri yeniden değerlenmiştir. Yılın ilk
çeyreğinde Türk lirası da gelişmekte olan ülke para birimlerine paralel bir eğilim
izlemiştir (Grafik 5.1.5). Risk primindeki dalgalı seyre rağmen Türk lirasının euro
Enflasyon Raporu 2013-II
89
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
karşısında
değerlenmesinin
etkisiyle
sepet
kurda
belirgin
bir
değişim
gözlenmemiştir (Grafik 5.1.6).
Grafik 5.1.5.
Grafik 5.1.6.
TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin
ABD Doları Karşısında Değeri (01.11.2010=1)*
Kur Sepeti ve Risk Primi
%20-%80 Aralığı
GOÜ Ortalaması
Türkiye
Kur Sepeti
EMBI+ Türkiye (sağ eksen)
1,40
1,40
1,30
1,30
1,20
1,20
2,3
450
2,2
400
350
2,1
300
2
1,10
250
1,10
1,9
1,00
1,00
0,90
1,8
150
1,7
100
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
1210
0211
0411
0611
0811
1011
1211
0212
0412
0612
0812
1012
1212
0213
0413
0,90
200
*Gelişmekte olan ülkeler arasında Polonya, Brezilya, Şili, Macaristan,
Güney Afrika, Endonezya, Kolombiya, Meksika, Çek Cumhuriyeti,
Güney Kore, Romanya, Filipinler, Malezya ve Türkiye yer almaktadır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Yılın ilk çeyreğinde gelişmekte olan ülke risk primlerinde ve döviz
piyasalarında
yaşanan
dalgalanma
opsiyonların
ima
ettiği
döviz
kuru
oynaklıklarına da yansımıştır. Gelişmekte olan ülkelerin döviz kuru oynaklıklarında
son dönemde yaşanan artışa rağmen TCMB tarafından uygulanan politikalar
Türk lirasının ima edilen kur oynaklığının cari açık veren gelişmekte olan ülke para
birimlerine kıyasla hem kısa hem de orta vadelerde düşük seviyelerini
korumasına katkıda bulunmuştur (Grafik 5.1.7 ve Grafik 5.1.8).
Grafik 5.1.7.
Grafik 5.1.8.
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı*
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı*
(1 Ay Vadeli)
(12 Ay Vadeli)
Cari Açık Veren
Gelişmekte Olan
Ülkeler
30
27
30
30
27
27
24
24
21
21
Türkiye
18
Cari Açık Veren
Gelişmekte Olan Ülkeler
30
27
24
24
Türkiye
21
21
18
18
15
18
15
15
0413
0213
1212
1012
0812
0612
0412
0212
1211
1011
0811
0413
0213
6
1212
6
1012
3
0812
9
3
0612
12
9
0412
12
6
0212
9
6
1211
9
1011
12
0811
12
15
*Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Meksika,Polonya,G. Afrika, Endonezya,Romanya ve
Kolombiya yer almaktadır.
Kaynak: Bloomberg.
90
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Para Politikası Uygulamaları
Ocak ayı Enflasyon Raporu’ndan bu yana, küresel belirsizliklerin devam
etmesinin yarattığı makro finansal riskleri de gözeterek TCMB esnek para
politikası uygulamalarına devam etmiştir. Güçlü sermaye akımlarının etkisiyle
kredi büyümesinin öngörülenden daha hızlı bir seyir izlediği bu konjonktürde,
finansal istikrara dair riskleri dengelemek amacıyla bir yandan kısa vadeli faiz
oranları düşük tutulmuş, diğer yandan döviz rezervlerini artırıcı yönde makro
ihtiyati tedbirlere devam edilmiştir. Bu doğrultuda Şubat ayında gecelik borç
verme ve alma faiz oranları 25’er baz puan indirilmiştir. Mart ayında rezerv
opsiyonu mekanizmasının etkinliğini artırmak amacıyla yeni bir dilim eklenmiş ve
ROK’larda artışa gidilmiştir. Mart ayında ayrıca, rezerv opsiyonu mekanizmasının
otomatik dengeleyici özelliği sayesinde geniş faiz koridoruna duyulan ihtiyacın
azalması sebebiyle gecelik borç verme faiz oranı 100 baz puan indirilmiştir. Diğer
gelişmekte olan ülkelerin politika faiz indirimlerinin devam etmesi, BoJ’un aldığı
kararlardan dolayı küresel likiditede artış beklentisi ve Türkiye’ye sermaye
akımlarının tekrar ivmelenme eğilimi göstermesi sebebiyle, Nisan ayında finansal
istikrara dair riskleri dengelemek amacıyla politika faiz oranı, gecelik borç verme
ve borç alma faiz oranları 50’şer baz puan indirilmiş, döviz rezerv opsiyonu
katsayılarında artışa gidilmiştir.
Grafik 5.1.9.
BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faizler*
(Yüzde)
Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
BIST Gecelik Repo Faizleri (10 günlük HO)
Politika Faizi
15
15
0413
0213
0313
1
0113
1
1112
1212
3
0912
1012
3
0812
5
0612
0712
5
0412
0512
7
0212
0312
7
0112
9
1111
1211
9
0911
1011
11
0811
11
0611
0711
13
0511
13
*BIST Repo-Ters Repo Pazarı’nda banka dışı finansal kuruluşlardan fon sağlayan bankalar , elde
ettikleri fonlar için yüzde 11,5 oranında zorunlu karşılık tesis etmekle yükümlüdürler. Dolayısıyla bu
piyasada oluşan faizlerin bankalar açısından maliyeti gecelik repo faizinden daha yüksek
seyretmektedir.
Kaynak: BIST, TCMB.
TCMB’nin destekleyici para politikası uygulamaları çerçevesinde ortalama
fonlama faizi yılın ilk çeyreğinde politika faizine yakın seviyede yatay bir seyir
izlemiştir (Grafik 5.1.9). Bu dönemde TCMB piyasayı ağırlıklı olarak miktar
Enflasyon Raporu 2013-II
91
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
ihalesiyle gerçekleştirilen bir hafta vadeli repo ve geleneksel ihale yöntemiyle
düzenlenen aylık repo ile fonlamıştır (Grafik 5.1.10).
Ayrıca, bu çeyrekte TCMB likidite duruşunda normalleşmeye giderek
piyasaya verdiği fazla likiditeyi azaltmıştır (Grafik 5.1.11). TCMB’nin piyasaya
verdiği fazla likiditedeki azalmanın sonucunda BIST para piyasasında gecelik
repo faizleri artış göstererek politika faizine yakın bir seyir izlemiştir. Ayrıca, yılın ilk
çeyreğinde bir ay vadeli repo ihaleleri ile gerçekleştirilen fonlama tutarının
toplam fonlama tutarına oranı azalmış ve buna bağlı olarak TCMB ortalama
fonlama vadesi kısalmıştır. Ortalama fonlama vadesindeki kısalma TCMB’ye
likidite yönetimi açısından esneklik sağlamaktadır.
Grafik 5.1.10.
Grafik 5.1.11.
TCMB Fonlaması
Likidite Duruşu*
(2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL)
BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen
TCMB Diğer Fonlama
Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle)
Aylık Repo
Net APİ
Fonlama/ Net APİ
0,8
0,8
15
0,7
0,7
5
5
0,6
0,6
-5
-5
0,5
0,5
-15
-15
0,4
0,4
0413
0213
1212
1012
0812
0612
0412
0212
1211
1011
0811
0413
25
15
0213
0313
25
0113
0,9
1212
35
1112
35
1012
1,0
0,9
0912
45
45
0812
1,1
1,0
0712
1,1
0612
55
0512
1,2
55
0412
1,3
1,2
0212
0312
1,3
65
0112
75
65
75
* Endeksin t zamanındaki değeri, TCMB’nin son 20 iş günü içerisinde bankalararası para piyasasında yaptığı toplam fonlamanın yine son 20 iş
gününde bankalararası para piyasasında oluşan likidite açığı üzerine koşulan regresyonun katsayısını ifade etmektedir.TCMB’nin likidite ihtiyacı kadar
fonlama yaptığı dönemlerde endeks 1 değerini alacak, likidite politikası ile ek sıkılaştırma amaçlandığında endeks 1’in altına düşecek ve son olarak
genişleyici likidite politikaları uygulandığında ise endeks 1’i aşacaktır.
Kaynak: TCMB.
Yılın ilk çeyreğinde güçlü seyretmeye devam eden sermaye akımlarının
kredilerde ivmelenmeye yol açması nedeniyle TCMB, Ocak ve Şubat aylarında
hem
finansal
istikrarı
desteklemek
hem
de
bankacılık
sektörünün
yükümlülüklerinin vadesini uzatmak amacıyla, Türk lirası ve yabancı para zorunlu
karşılık oranlarını kısa vadeli mevduat ve diğer yükümlülükler için ölçülü
oranlarda artırmıştır (TCMB’nin finansal istikrarı desteklemek amacıyla almış
olduğu önlemlerin kredi büyümesi üzerine etkisi için bakınız Kutu 5.1). Böylece
Türk lirası ve yabancı para ortalama zorunlu karşılık oranları sırasıyla yüzde 11 ve
yüzde 11,5 seviyesine yükselmiştir (Grafik 5.1.12 ve Grafik 5.1.13).
92
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.12.
Grafik 5.1.13.
Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları
Türk Lirası Zorunlu Karşılık Oranları
(Yüzde)
(Yüzde)
TL Zorunlu Karşılık Aralığı
YP Zorunlu Karşılık Aralığı
Ağırlıklı Ortalama YP Zorunlu Karşılıklar
14
14
12
12
Ağırlıklı Ortalama TL Zorunlu Karşılıklar
18
18
16
16
14
14
4
2
2
0
0
0610
0313
1212
0912
0612
0312
1211
0911
0611
0311
0
1210
0
0910
2
0610
2
Kaynak: TCMB.
0313
4
4
1212
6
4
0912
8
6
0612
8
0312
6
1211
10
6
0911
10
0611
12
8
0311
12
8
1210
10
0910
10
Kaynak: TCMB.
Son dönemde kurulum aşamasını tamamlamak ve böylece rezerv
opsiyonu mekanizmasının etkinliğini artırmak amacıyla döviz rezerv opsiyon
oranlarına yüzde 35-40 basamağı, altın rezerv opsiyon oranlarına ise yüzde 15-20
basamağı ilave edilmiştir. Ayrıca hem döviz hem de altın rezerv opsiyonu
katsayıları ilk dilim hariç diğer dilimlerde Mart ve Nisan aylarında 0,1 ve 0,2 puan
artırılmıştır (Grafik 5.1.14 ve Grafik 5.1.15). Mevcut durumda döviz ve altın rezerv
opsiyonunun son dilimine denk gelen katsayılar sırasıyla 2,7 ve 2,5 olmuştur.
Grafik 5.1.14.
Grafik 5.1.15.
Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları
Altın Rezerv Opsiyonu Katsayıları
60
60
2 2,2 2,3 2,4 2,5 2,7
1,9 1,9 2,1 2,2 2,3 2,4 2,6
50
1,7 1,7 1,7 1,9
1,4 1,4 1,4 1,4 1,6
40
2
2,1 2,2 2,4
1,7 1,8 1,9 2,1
30
30
2
50
2,3
2,4
2,5
25
25
1,5
40
2,2
1,5
1,7
1,8
1,9
2
20
20
1,5 1,7
1,5
30
30
15
15
20
20
10
10
10
5
0
0
Enflasyon Raporu 2013-II
1
1
1
1,2
1,3
1,4
1,4
5
0
12.04.13
10.05.13
12.04.13
07.12.12
09.11.12
12.10.12
31.08.12
03.08.12
06.07.12
22.06.12
11.11.11
14.10.11
30.09.11
0
Kaynak: TCMB.
1
1,1 1,3 1,4 1,4 1,4 1,4
01.03.13
1
04.01.13
1
21.12.12
1
14.09.12
1
20.07.12
1
13.04.12
1
11.11.11
10
Kaynak: TCMB.
93
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Rezerv opsiyonu mekanizması ile bankalara Türk lirası zorunlu karşılıkları
daha düşük maliyetle tesis etme imkânı sağlansa da rezerv opsiyonu
katsayılarının artırılması bankalar açısından imkânın maliyetini kademeli olarak
yükseltmektedir. Buna rağmen 26 Nisan 2013 tesis dönemi itibarıyla hem döviz
hem de altın rezerv opsiyonu imkânını yüksek oranlarda kullanan çok sayıda
banka olduğu dikkat çekmektedir (Grafik 5.1.16 ve Grafik 5.1.17). Bu durum
rezerv opsiyonu mekanizmasının otomatik dengeleyici olarak çalışabilmesi için
sürecin henüz tamamlanmadığını göstermektedir.
Grafik 5.1.16.
Grafik 5.1.17.
Bankaların Döviz ROM Kullanma Oranı Dağılımı*
Bankaların Altın ROM Kullanma Oranı Dağılımı*
10
10
4
4
5
5
0
0
0
0
Yüzde
25-30
8
20-25
8
15-20
15
10-15
15
5-10
12
0-5
12
55-60
20
50-55
20
45-50
16
40-45
16
35-40
25
30-35
25
25-30
20
20-25
20
15-20
30
10-15
30
0-5
24
5-10
24
Yüzde
*Bankaların rezerv opsiyonu mekanizmasını kümülatif kullanma oranını göstermektedir. Sol ve sağ eksenler mekanizmayı kullanan bankaların sayısını
göstermektedir.
Kaynak: TCMB.
Rezerv opsiyonu kullanma oranlarında bankalar arasında farklılaşmalar
olmasına rağmen göreli olarak büyük bankaların imkândan daha fazla
faydalanmaları sebebiyle hem altın hem de döviz için sektör kullanım oranı
yüksek seyretmektedir. Bankaların imkândan faydalanma oranı 26 Nisan 2013
tesis dönemi itibarıyla döviz imkânı için yüzde 92,6 (55,5/60), altın imkânı içinse
yüzde 81,8 (24,5/30) olarak gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.18 ve Grafik 5.1.19). 26
Nisan tesis döneminde ROK’lardaki artışın devreye girmesine rağmen kullanım
oranında artış gözlenmesinde bankalar için mekanizmayı kullanmanın hala
avantajlı olması ve Türkiye’ye sermaye hareketlerinin ivme kazanması etkili
olmaktadır.
94
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.18.
Grafik 5.1.19.
Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları
Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları
(Yüzde)*
(Yüzde)*
Döviz İmkanı (Üst Limit)
Döviz İmkanı Kullanımı
Altın İmkanı (Üst Limit)
Altın İmkanı Kullanımı
29.03.13
29.03.13
03.02.12
23.12.11
11.11.11
30.09.11
15.02.13
0
*Tesis dönemleri itibarıyladır.
Kaynak: TCMB.
35
04.01.13
0
23.11.12
0
12.10.12
5
0
31.08.12
10
5
20.07.12
10
10
08.06.12
20
10
27.04.12
20
16.03.12
15
03.02.12
15
23.12.11
30
11.11.11
20
30
30.09.11
25
20
15.02.13
25
40
04.01.13
50
40
23.11.12
50
12.10.12
30
31.08.12
30
20.07.12
60
08.06.12
60
27.04.12
35
16.03.12
70
70
*Tesis dönemleri itibarıyladır.
Kaynak: TCMB.
Bankaların yabancı para cinsi bilanço kalemlerindeki değişimler yabancı
para cinsi tutulan zorunlu karşılık yükümlülüklerini nasıl fonladıkları hakkında
önemli bilgi vermektedir. İmkânın başladığı 2011 yılı Eylül ayından itibaren
yabancı para cinsi bilanço kalemlerindeki değişimler incelendiğinde, bankaların
özellikle mevduat, bankalara borçlar ile menkul kıymet ihraçlarını artırdıkları göze
çarpmaktadır (Grafik 5.1.20). Ayrıca bu dönemde kredi artışı mevduat artışının
altında kalmıştır.
Ocak ve Şubat aylarında TL ve YP zorunlu karşılık oranlarının artırılması ile
Mart ayında hem döviz hem de altın için rezerv opsiyonu katsayılarının
artırılmasının sonucunda TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri artış göstermeye
devam etmiştir (Grafik 5.1.21). Ayrıca, Nisan ayında döviz ROK’larının artırılması
ile 10 Mayıs 2013 tesis tarihinde döviz rezervlerinde yaklaşık olarak 1,4 milyar ABD
doları artış olması beklenmektedir.
Grafik 5.1.20.
Grafik 5.1.21.
Bankaların Seçilmiş YP Bilanço Kalemlerindeki
Değişim (Şubat 2013-Eylül 2011 Arası, Milyar ABD Doları)
TCMB Döviz Rezervleri
(26 Nisan 2013 İtibarıyla, Milyar ABD Doları)
50
50
40
40
30
30
120
120
20
20
100
100
10
10
80
80
0
0
60
60
40
40
20
20
0
0
TCMB diğer döviz rez.
ROM döviz
TCMB diğer altın rez.
YP ZK için döviz
ROM altın
Kıym.mad. için altın
140
Kaynak: BDDK,TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
0911
1011
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
Sermaye Benzeri
Borçlar
İhraç Edilen Menkul
Kıymetler
Bankalara
Borçlar
Mevduat
Bankalardan
Alacaklar
Menkul
Kıymetler
Krediler
-10
Zorunlu
Karşılıklar
-10
140
Kaynak: TCMB.
95
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TCMB, bankaların likidite yönetimlerini kolaylaştırmak ve toplam fonlama
maliyetlerini öngörebilmelerine yardımcı olmak amacıyla miktar ihalesi açılacak
günlerdeki fonlama tutarını ve bir ay vadeli repo ihale miktarına ilişkin üst sınırı
yılın son çeyreğinde de duyurmaya devam etmiştir. Yapılan TL likidite öngörüleri
çerçevesinde, geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminden bu yana politika
faizinden yapılan fonlama miktarının alt ve üst sınırı 0,2 milyar TL ile 6,5 milyar TL
olarak korunmuştur. Geleneksel yöntemle yapılan bir ay vadeli repo ihaleleri
kapsamında ise üst sınır Şubat ve Mart aylarında sırasıyla 2,5 milyar TL ve 1 milyar
TL’ye düşürülmüştür.
Piyasa Faizleri
Yılın ilk çeyreğinde gelişmekte olan ülke piyasa faizlerinin risk iştahına
paralel olarak önce artış, ancak daha sonraki dönemde düşüş gösterdiği
gözlenmiştir (Grafik 5.1.22 ve Grafik 5.1.23). Türkiye’de ise 2012 yıl sonuna göre
piyasa faizlerinin uzun ve kısa vadelerde sınırlı olarak düşüş gösterdiği
gözlenmektedir (Grafik 5.1.24 ve Grafik 5.1.25).
Grafik 5.1.22.
Grafik 5.1.23
Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri*
Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri**
(26 Nisan 2013 İtibarıyla, Yüzde)
(26 Nisan 2013 İtibarıyla, Yüzde)
Türkiye
GOÜ Ortalama
GOÜ Ortalama
Türkiye
*Grafik 5.1.24’de yer alan ülkeler kullanılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
96
0413
0313
0213
0
0113
0
1212
0
1112
0
1012
2
0912
2
0812
2
0712
2
0612
4
0512
4
0412
4
0312
4
0212
6
0413
6
0313
6
0213
6
0113
8
1212
8
1112
8
1012
8
0912
10
0812
10
0712
10
0612
10
0512
12
0412
12
0312
12
0212
12
**Grafik 5.1.25’de yer alan ülkeler kullanılmıştır.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.24.
Grafik 5.1.25.
İlk Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki
Değişim
İlk Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki
Değişim
(29 Ocak 2013-26 Nisan 2013, Yüzde)
0,4
0,4
0,2
(29 Ocak 2013-26 Nisan 2013, Yüzde)
1
0,2
0
0
0,8
0,8
0,6
0,6
0,4
0,4
0,2
0,2
-0,2
-0,2
0
-0,4
-0,2
-0,4
-0,6
0
-0,2
-0,4
-0,4
-0,6
-0,8
-0,8
-1
-0,6
-0,8
-0,8
-1
-1
-1,2
-1
-1,2
Brezilya
Endonezya
Çin
Peru
Malezya
Çek Cum.
Tayland
G. Afrika
Hindistan
Güney Kore
Sili
Türkiye
İsrail
Kolombiya
Polonya
Meksika
Filipinler
Romanya
Macaristan
Brezilya
Güney Afrika
Peru
Endonezya
Malezya
Çek Cum.
Çin
Güney Kore
Tayland
Şili
Türkiye
Hindistan
Polonya
Kolombiya
Meksika
Romanya
Macaristan
-1,2
-0,6
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Politika faiz beklentilerinin bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla
tüm vadelerde düşüş gösterdiği gözlenmektedir (Grafik 5.1.26). Bu durum piyasa
faizlerini düşürücü yönde etkilemiştir. Bu dönemde enflasyon beklentilerinde ise
sınırlı bir artış gözlenmiştir (Grafik 5.1.27).
Grafik 5.1.26.
Grafik 5.1.27.
Politika Faiz Beklenti Eğrisi*
Enflasyon Beklenti Eğrisi **
Şubat 13
Şubat 13
Nisan 13
5,7
5,7
Nisan 13
7,5
7,5
7,29
5,57
5,6
5,5
5,6
7,1
5,5
6,7
7,1
5,50 5,50
7,03
5,45
5,40
6,7
6,60
6,59
5,4
5,35
5,3
5,4
6,3
5,3
5,9
6,3
6,13
5,35
5,39
5,2
5,31
5,5
*Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla cari ay sonu, 3 ay
sonrası, 6 ay sonrası, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri
göstermektedir.
Kaynak: TCMB.
5,5
0113
0313
0513
0713
0913
1113
0114
0314
0514
0614
0814
1014
1214
0215
0415
0615
0615
0415
0215
1214
1014
0814
0614
0514
0314
0114
1113
0913
0713
0513
5,2
0313
5,9
5,78
5,1
0113
5,85
6,07
5,29
**Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla cari ay sonu, cari yıl
sonu, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri göstermektedir.
Kaynak: TCMB.
Yılın ilk çeyreğinde gecelik borç verme ve borç alma faiz oranlarındaki
indirim, Türkiye’nin kredi notunun artırılması, yeni bir not artırımı beklentisi ve
politika
faiz
beklentilerindeki
düşüşün
etkisiyle
küresel
risk
iştahındaki
dalgalanmaya rağmen tüm vadelerde faizlerin bir önceki çeyreğe göre
düştüğü gözlenmektedir. Bu gelişmeler sonucunda getiri eğrisi aşağı doğru
Enflasyon Raporu 2013-II
97
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
kaymıştır (Grafik 5.1.28). Bu dönemde gösterge faizinin de gerilediği göze
çarpmaktadır (Grafik 5.1.29).
Grafik 5.1.28.
Grafik 5.1.29.
Getiri Eğrisi*
Gösterge Faizin Seyri
(Yüzde)
(Yüzde)
5,3
5,3
5
5
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
9
9
8
8
7
7
6
6
5
5
4
Vade(yıl)
*BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları
kullanılarak, Extended Nelson-Siegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur.
Kaynak: BIST, TCMB.
0413
5,6
10
0213
0313
5,6
10
0113
5,9
11
1112
1212
5,9
11
0912
1012
6,2
12
0812
6,2
12
0612
0712
6,5
Getiri (yüzde)
6,5
0412
0512
26 Nisan
0212
0312
27 Mart
0112
29 Ocak
Kaynak: BIST.
İki yıl vadeli faizlerin düşmesi ve iki yıl sonrası için enflasyon beklentilerinin
sınırlı oranda artmasının etkisiyle iki yıl vadeli reel faiz negatif ve bir önceki
çeyreğe göre daha düşük bir seviyede gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.30).
Gelişmekte olan ülkelerin nominal faiz sıralamasında üst sıralarda bulunan
Türkiye’nin reel faizi diğer gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında orta
seviyelerde yer almaya devam etmiştir (Grafik 5.1.31).
Grafik 5.1.30.
Grafik 5.1.31.
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi* (Yüzde)
İki Yıllık Reel Faizler* (26 Nisan 2013 Tarihi İtibarıyla)
4
4
4
4,00
3
3
3
3,00
2
2
1
1
2
2,00
0
0
1
1,00
-1
-1
0
0,00
-2
-2
-1
-1,00
* Getiri eğrisinden hesaplanan 2 yıllık iskontolu tahvil getirisinden TCMB
Beklenti Anketi’nden alınan önümüzdeki 2 yıla ait TÜFE enflasyon
beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır.
Kaynak: BIST, TCMB.
98
Brezilya
Şili
Macaristan
Kolombiya
Romanya
Polonya
Malezya
Meksika
Peru
Güney Kore
Çin
Türkiye
Güney Afrika
İsrail
Tayland
Endonezya
Hindistan
Filipinler
Çek Cum.
5,00
0410
0610
0810
1010
1210
0211
0411
0611
0811
1011
1211
0212
0412
0612
0812
1012
1212
0213
0413
5
*Ülkelerin 2 yıllık devlet tahvili getirilerinden Consensus Forecasts
tahminlerinden elde edilen gelecek 2 yıla ait enflasyon beklentisinin
çıkarılmasıyla hesaplanmıştır.
Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kredi Faizleri ve Bankacılık Sektörünün Fon Maliyetleri
Finansal olmayan kesime açılan kredilerin faiz oranlarında yaşanan
gerileme eğilimi 2013 yılının ilk çeyreğinde devam etmiştir. TCMB’nin destekleyici
likidite politikalarının bu çeyrekte devam etmesi ve faiz koridorunun alt ve üst
sınırında yapılan indirimlerin beraberinde, tüketici kredisi ve ticari kredi faiz
oranlarında düşüş gerçekleşmiştir. Tüketici kredileri alt kalemler itibarıyla
incelendiğinde, rekabetin en yüksek olduğu konut kredilerinin faiz oranlarında
daha belirgin bir düşüş yaşandığı görülmektedir (Grafik 5.1.32). Önemli ölçüde
kısa vadeli olarak kullandırılan ve TCMB’nin uyguladığı gecelik faiz oranlarına
daha duyarlı olan ticari kredilerin faiz oranlarının da, yılın ilk çeyreğinde yaklaşık
80 baz puan gerilediği görülmektedir (Grafik 5.1.33).
Grafik 5.1.32.
Grafik 5.1.33.
Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler
TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler
(Akım Veriler, Yıllık Faizler, Yüzde)
(Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama,
Yüzde)
Kaynak: TCMB.
8
8
0313
10
0113
10
1112
12
0912
12
0712
14
0512
14
0312
16
0112
16
1111
18
0911
18
0711
20
0511
20
0311
0313
8
0113
8
1112
10
0912
10
0712
12
0512
12
0312
14
0112
14
1111
16
0911
16
0711
18
0511
18
0311
20
0111
20
1110
22
0111
İhtiyaç
Konut
1110
Taşıt
22
Kaynak: TCMB.
Bankacılık sektörünün en önemli finansman kaynağı olan ve ağırlıklı olarak
üç aydan daha kısa vadeye sahip olan mevduatlara ödenen faiz oranı, yılın ilk
çeyreğinde TCMB’nin aldığı faiz kararları doğrultusunda yaklaşık 100 baz puan
azalış kaydetmiştir (Grafik 5.1.34). Bankaların işletmelere kullandırılan kredilere
uyguladıkları kâr marjlarının gevşetici yönde olduğunu ifade etmelerine karşın,
ticari kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki farkın bu çeyrekte nispeten yatay
seyrettiği ve geçmiş yıllara göre yüksek seviyesini koruduğu görülmektedir
(Grafik 5.1.35).
TCMB’nin
Şubat
ayında
zorunlu
karşılık
oranlarında
gerçekleştirdiği ölçülü sıkılaştırmanın, Mart ve Nisan aylarında rezerv opsiyonu
mekanizmasına yüzde 35-40 basamağını ilave ederek ilk dilim hariç diğer
dilimlerde rezerv opsiyon kaysayısını toplamda 0,3 puan artırmasının bankaların
fon maliyetlerini yükseltici yönde olduğu değerlendirilmektedir.
Enflasyon Raporu 2013-II
99
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.1.34
Grafik 5.1.35
TL Mevduat Faiz Oranı ve TCMB Ortalama Faiz
TL Ticari Kredi Faizi – Mevduat Faizi Farkı
(Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama,
Yüzde)
TL Mevduat Faiz Oranı
TCMB Ortalama Faiz (sağ eksen)
11,0
10,5
10,0
13
7
7
12
6
6
5
5
4
4
3
3
2
2
11
9,5
9,0
10
8,5
9
8,0
8
7,5
7
7,0
0313
0113
1112
0912
0712
0512
0312
0112
1111
0811
0911
1011
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
0413
Kaynak: TCMB.
0911
0
0711
0
0511
5
0311
6,0
0111
1
1110
6
1
6,5
Kaynak: TCMB.
Tüketici kredilerinin faiz oranları, benzer vadeye sahip devlet iç borçlanma
senedi getirileri ve kur takası faiz oranları Mart ayında artış kaydettikten sonra
Nisan ayının başında gerilemiştir (Grafik 5.1.36). Bankaların yurt içinde ihraç
ettikleri tahvil ve bonoların birincil piyasa faizleri de 2013’ün ilk çeyreğinde genel
olarak gerilemiş ve mevduat faizlerine yakın gerçekleşmeye devam etmiştir
(Grafik 5.1.37).
Grafik 5.1.36
Grafik 5.1.37
TL Kur Takası İşlemleri Faiz Oranları
Bankalarca Yurt İçinde İhraç Edilen Tahvil ve
Bonoların Birincil Piyasa Faiz Oranları
(7 Günlük Hareketli Ortalama)
5 Yıl
2 Yıl
Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi
1 Ay
12
Mevduat Faizi
12
TCMB Ortalama Fonlama Faizi
12
11
11
10
10
9
9
8
8
7
12
5
4
4
4
Kaynak: Bloomberg.
0811
0911
1011
1111
1211
0112
0212
0312
0412
0512
0612
0712
0812
0912
1012
1112
1212
0113
0213
0313
5
4
0413
5
0213
6
5
1212
6
1012
6
0812
7
6
0612
7
0412
8
7
0212
9
8
1211
10
9
1011
11
10
0811
11
Kaynak: KAP, TCMB.
Bankaların reel kesime açtığı yabancı para cinsinden kredilerin faizlerinde
ve DTH faizlerinde 2012’nin son çeyreğinde yaşanan düşüş eğilimi 2013’ün ilk
çeyreğinde devam etmiştir. Yurt dışı bankalardan sağlanan döviz finansmanının
bu çeyrekte artış kaydetmiş olması da, uluslararası piyasalarda son dönemde
artan risk primlerine karşın, bankaların yurt dışı finansman kaynaklarına erişme
noktasında bir sıkıntı yaşamadıklarını göstermektedir.
100
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler
İktisadi faaliyet ve toplam talepteki gelişmelerle yakından ilişkili olan ve
kredi stokundaki yıllık değişim olarak hesaplanan net kredi kullanımı, 2011 yılının
üçüncü çeyreğinde tepe noktasına ulaştıktan sonra dört çeyrek boyunca
gerilemiştir. 2012 yılının son çeyreğinden itibaren ise, kredilerin büyüme hızında
yaşanan toparlanma ile beraber, net kredi kullanım oranında artış yaşandığı
gözlenmektedir (Grafik 5.2.1).
Grafik 5.2.1.
Grafik 5.2.2.
Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı
Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve
Yıllık Net Kredi Kullanımı (Milyar ABD Doları)
(GSYİH'ye Oran, Yüzde, Yıllık)
Kredi / GSYİH (sol)
Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ)
60
Yurt Dışından Sağlanan Kredi Stoku (sol)
Yurt Dışından Net Kredi Kullanımı (sağ)
18
16
55
10
60
8
14
50
12
45
10
40
8
6
35
4
30
6
57
4
54
2
51
0
-2
48
-4
2
25
0
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1*
2008
2009
2010
* 2013 yılı ilk çeyrek verisi tahmindir.
Kaynak: TCMB.
2011
2012 2013
45
-6
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1*
2008
2009
2010
2011
2012 2013
* Şubat 2013 itibarıyladır.
Kaynak: TCMB
Yurt içinde yerleşik firmaların yurt dışından net kredi kullanımında ise 2011
yılının ortalarından itibaren yaşanan yavaşlamanın ardından, yurt dışı finansman
olanaklarında yaşanan iyileşmenin paralelinde 2012 yılı ikinci çeyreğinden
itibaren ivmelenme kaydedilmiştir (Grafik 5.2.2). 2012 yılı dördüncü çeyrekte ve
2013 yılı Şubat ayında reel kesimin yurt dışı yerleşik kurum ve kuruluşlardan
kullandığı net finansmanda artış yaşandığı gözlenmektedir.
Yurt içi bankalarca reel sektöre açılan kredilerin büyüme hızı, 2012 yılının
Kasım ayından itibaren belirgin bir ivmelenme göstermiş ve 2013 yılının ilk
çeyreğinde kredilerin büyüme hızı TCMB’nin referans olarak aldığı yüzde 15
değerinin üzerinde bir eğilim sergilemiştir. Finansal olmayan kesime açılan
krediler kur etkisinden arındırılmış olarak 2013 yılı ilk çeyreği sonunda bir önceki
yılın aynı dönemine göre yüzde 19,1 (Grafik 5.2.3), ilk çeyrek ortalaması itibarıyla
yıllıklandırılmış bazda ise yüzde 22,2 (Grafik 5.2.4) oranında bir büyüme
kaydetmiştir. Yüksek büyüme hızı hem tüketici kredilerinde hem de ticari
kredilerde görülmekle birlikte, tüketici kredilerindeki büyüme hızının ilk çeyrekte
2007-2012 ortalamasının üzerine çıkarak artışını sürdürdüğü gözlenmektedir. 2012
yılının son çeyreğinde canlanan ve 2013 yılının ilk aylarında da güçlü seyreden
Enflasyon Raporu 2013-II
101
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
sermaye girişleri, TCMB’nin 2012 yılının ikinci yarısından itibaren uyguladığı
destekleyici likidite politikaları ve düşük seyreden kredi faizlerinin etkisiyle artan
kredi talebi, kredilerin büyüme hızındaki ivmelenmenin altında yatan başlıca
unsurlar olmuştur.
Grafik 5.2.3.
Grafik 5.2.4.
Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları
Kredilerin Çeyreklik Büyüme Hızları
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Kur Etkisinden Arındırılmış, 13 Haftalık Hareketli Ortalama,
Yıllıklandırılmış, Yüzde)
Tüketici
10
Ticari
Tüketici
Toplam
15
10
10
10
0
0
1110
0113
0313
20
1112
20
0912
30
0712
30
0512
40
0312
40
0112
50
1111
50
0911
60
0711
60
0113
0313
1112
15
0912
20
0712
20
0512
25
0312
25
0112
30
1111
30
0911
35
0711
35
0511
40
0111
0311
40
1110
45
0511
Toplam
0111
0311
Ticari
45
Kaynak: TCMB.
Kaynak: TCMB.
Tüketici kredilerinin faizlerinde yaşanan düşme eğilimi, Kasım ayından
itibaren tüketici güveninde yaşanan toparlanma ile birlikte hanehalkı kredi
talebini ilk çeyrekte desteklemiştir. 2012 yılının son çeyreğinde geçmiş
dönemlerdeki eğilimin aksine önemli ölçüde ivmelenen tüketici kredilerinin
büyüme hızı, benzer biçimde 2013 yılının ilk çeyreğinde de geçmiş dönemlerdeki
ortalama eğilimin aksi yönünde hareket ederek artış göstermeye devam etmiştir
(Grafik 5.2.5). Alt kalemler incelendiğinde, tüketici kredilerindeki büyümenin
esasen konut ve ihtiyaç kredilerinden kaynaklandığı, taşıt kredilerinin ise
mevsimsel unsurların etkisiyle yavaşladığı görülmektedir (Grafik 5.2.6).
Grafik 5.2.5.
Grafik 5.2.6.
Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş
Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli
Tüketici Kredileri Haftalık Büyüme Hızları
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Yüzde)
Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde)
Konut
2007-2012 Ortalaması
2013
İhtiyaç
Taşıt
15
15
40
40
10
10
20
20
5
5
0
0
0
0
-20
Kaynak: TCMB.
102
-20
0110
0310
0510
0710
0910
1110
0111
0311
0511
0711
0911
1111
0112
0312
0512
0712
0912
1112
0113
0313
Ara
60
20
Kas
60
20
Eki
25
Eyl
80
25
Ağu
80
Tem
100
30
Haz
100
30
May
35
Nis
120
35
Mar
120
Şub
40
Oca
40
Kaynak: TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tüketici kredilerinin sergilediği kuvvetli seyirde arz ve talep yönlü faktörlerin
birlikte rol oynadığı değerlendirilmektedir. 2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin Banka
Kredileri Eğilim Anketi sonuçlarına göre, bankalar konut ve taşıt kredilerine ilişkin
standartlarda gevşemeye giderken, ihtiyaç kredilerine ilişkin standartlarda
önemli bir değişim gerçekleştirmemiştir. Bankalararası rekabet ise tüm tüketici
kredilerinde standartları gevşetici yönde etkide bulunmuştur. Diğer yandan,
konut ve ihtiyaç kredilerine olan talepte artış olduğu bankalarca ifade edilmiştir
(Grafik 5.2.7 ve Grafik 5.2.8). Bankalar 2013 yılının ikinci çeyreğinde tüm alt
kalemlerdeki bireysel kredi talebinde artış beklediklerini bildirmiştir.
Grafik 5.2.7.
Grafik 5.2.8.
Tüketici Kredileri Standartları
Tüketici Kredileri Talebi
(Net Değişim)
(Net Değişim)
Konut
Taşıt
Diğer
150
Konut
150
125
125
100
100
75
75
50
50
0
0
200
175
175
150
150
125
125
100
100
75
75
50
50
25
25
0
0
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
25
Diğer
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
25
Taşıt
200
*Bankalara kredi standartlarının ne yönde değiştiği sorulmaktadır.
Yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arzındaki
değişimin yönünü göstermektedir. Endeks,
(Biraz Gevşetme+Çok
Gevşetme)-(Biraz
Sıkılaştırma+Çok
Sıkılaştırma)+100
şeklinde
hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi standartlarındaki
gevşemeyi ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
*Bankalara kredi talebinin ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların
yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi talebindeki
değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Artış+Çok Artış)-(Biraz
Azalma+Çok Azalma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün
üzerinde olması kredi talebindeki artışı ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
2012 yılının Kasım ayından itibaren belirgin bir toparlanma gösteren ticari
kredilerin büyüme hızı, 2013 yılı ilk çeyreğinde güçlü seyrini sürdürmüştür
(Grafik 5.2.9). Banka Kredileri Eğilim Anketi sonuçları, küçük ve orta ölçekli
şirketlerin kredi talebinde bir miktar azalış olduğunu, büyük ölçekli firmaların kredi
talebinde ise önemli bir değişim yaşanmadığını göstermektedir. Vade bazında
ise, uzun vadeli kredi talebinde bir önceki çeyrekte olduğu gibi artış yaşanırken,
kısa vadeli kredi talebinde azalış gerçekleşmiştir. Borcun yeniden yapılandırılması
ve yatırım amaçlı finansman ihtiyacı, kredi talebini arttıran faktörler olarak öne
çıkmıştır. Ağırlıklı olarak yatırım amacıyla kullanılan yabancı para cinsinden ticari
kredilerde Kasım ayından itibaren yaşanan toparlanma ve uzun vadeli kredi
talebinde yaşanan artış, yatırım amaçlı kredi talebinde canlanmanın devam
ettiğini ima etmektedir (Grafik 5.2.10).
Enflasyon Raporu 2013-II
103
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 5.2.9.
Grafik 5.2.10.
Ticari Kredilerin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
TL ve YP Ticari Kredilerin Büyüme Hızları
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur
Etkisinden Arındırılmış, Yüzde)
(13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Kur
Etkisinden Arındırılmış, Yüzde)
TL Ticari Krediler
Kaynak: TCMB.
60
10
10
0
0
0313
20
1212
20
0912
30
0612
30
0312
40
1211
40
0911
50
0611
50
0311
0
YP Ticari Krediler (yurt dışı şubeler dahil)
60
1210
0
Ara
5
Eki
5
Kas
10
Eyl
10
Ağu
15
Haz
15
Tem
20
Nis
20
May
25
Mar
25
Şub
30
Oca
30
0910
35
0610
2013
0310
2007-2012 Ortalaması
35
Kaynak: TCMB.
Bankaların Kredi Eğilim Anketi’ne verdikleri yanıtlar, 2013 yılı ilk çeyreğinde
bankaların genel olarak ticari kredi standartlarında önemli bir değişime
gitmemekle birlikte, büyük ölçekli işletme kredilerinde standartları gevşetme,
KOBİ kredilerinde ise standartları sıkılaştırma eğiliminde olduklarını göstermektedir
(Grafik 5.2.11). Önceki üç çeyreğin aksine, 2013 yılı ilk çeyreğinde genel iktisadi
faaliyete ilişkin risk algılamasının, standartları sıkılaştırıcı yönde etkileyen en
önemli faktör olmaktan çıkmasının ve etkisinin sınırlı düzeyde kalmasının, iktisadi
faaliyette yaşanan toparlanma ile uyumlu olduğu değerlendirilmektedir.
Nitekim, bankaların 2013 yılının ikinci çeyreğinde tüm vadelerde ve ölçeklerde
kredi talebinde artış bekledikleri gözlenmektedir.
Grafik 5.2.11.
Grafik 5.2.12.
İşletmelere Verilen Kredilere İlişkin Standartlar
İşletmelerin Kredi Talebi
(Net Değişim)
(Net Değişim)
Genel
KOBİ
KOBİ
150
150
125
125
100
100
75
75
50
50
0
0
175
175
150
150
125
125
100
100
75
75
50
50
25
25
0
0
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
25
200
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
25
Genel
200
*Bankalara kredi standartlarının ne yönde değiştiği sorulmaktadır.
Yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arzındaki
değişimin yönünü göstermektedir.
Endeks,
(Biraz Gevşetme+Çok
Gevşetme)-(Biraz
Sıkılaştırma+Çok
Sıkılaştırma)+100
şeklinde
hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi standartlarındaki
gevşemeyi ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
*Bankalara kredi talebinin ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların
104
yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi talebindeki
değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Artış+Çok Artış)-(Biraz
Azalma+Çok Azalma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün
üzerinde olması kredi talebindeki artışı ifade etmektedir.
Kaynak: TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Yılın ilk çeyreğinde tüketici kredilerinde ve ticari kredilerde güçlü seyrin
devam ettiği ve kredilerdeki artışın öngörülen seviyelerin üzerinde olduğu
görülmüştür. TCMB’nin 2012 yılının ikinci yarısında uyguladığı likidite politikasıyla
bankacılık sistemini desteklemesine ilave olarak 2012 yılının son çeyreği ile 2013
yılının ilk çeyreğinde güçlü seyreden sermaye girişleri kredi arzı açısından
destekleyici rol oynarken, yurt içi nihai talepte hem tüketim hem yatırım
tarafında yaşanan toparlanmanın beraberinde kredi talebinin kuvvetlendiği
görülmüştür. Son dönemde küresel ekonomiye dair belirsizliklerin etkisiyle
sermaye girişlerinin oynaklığının arttığı gözlenmektedir. Şubat ayı ortalarından
itibaren yavaşlayan sermaye girişleri, Japonya Merkez Bankasının parasal
genişleme politikasını açıklamasını takiben yakın dönemde yeniden hızlanmıştır.
TCMB mevcut durumda referans değerin üzerinde seyreden kredi artış oranını
kontrol altında tutmak amacıyla, likidite politikası ve makro ihtiyati tedbirleri
kullanarak gerekli önlemleri almaya devam edecektir.
Parasal Göstergeler
Özel sektöre açılan kredilerdeki artışa paralel olarak M3 tanımlı para
arzının yıllık büyümesi yılın ilk çeyreğinde artış eğilimini devam ettirmiştir. Karşılık
kalemlerinin M3 büyümesine verdikleri katkılara bakıldığında aynı dönemde
parasal sektörün net dış varlıklarında belirginleşen artışın, Kamudan Alacaklar
kalemindeki azalışla dengelendiği gözlenmektedir. Diğer kaleminin ise banka
kârlılıklarına paralel olarak bankacılık sektörü için mevduat dışı fon kaynağı
yaratma gücünü koruduğu anlaşılmaktadır (Grafik 5.2.13).
Grafik 5.2.13.
Grafik 5.2.14.
M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri
Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları*
(M3’ün Yıllık Büyümesine Katkılar)
(Mevsimsellikten Arındırılmış)
4. Diğer
3. Özel Sektörden Alacaklar
2. Kamudan Alacaklar
1. Net Dış Varlıklar
1+2+3+4= M3 (Yıllık Yüzde Büyüme)
40
30
Cari Tüketim Harcamaları (yıllık yüzde değişim)
Emisyon Hacmi (yıllık yüzde değişim)
40
30
20
20
10
10
0
0
Emisyon Hacmi (sağ eksen)
Yüzde
Milyar TL
35
65
30
60
55
25
50
20
45
15
40
10
-10
-10
-20
0507
0807
1107
0208
0508
0808
1108
0209
0509
0809
1109
0210
0510
0810
1110
0211
0511
0811
1111
0212
0512
0812
1112
0213
-20
Kaynak: TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
35
5
30
0
25
3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1
2009
2010
2011
2012 2013
*Tüketim harcamaları cari fiyatlarla mobilya, ev aletleri ve ulaştırma
haberleşme hariç özel tüketim ve kamu tüketimini içermektedir.
Kaynak: TÜİK,TCMB.
105
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Mevsimsellikten arındırılmış emisyon hacmi, 2009 yılı sonrasında sergilediği
güçlü eğilimin ima ettiği seviyenin altında kalmış olmasına rağmen, yıllık artış hızı
yılın ilk çeyreğinde de artmaya devam etmiştir. (Grafik 5.2.14). Dengeye
uyarlama süreci nedeniyle emisyon büyüklüğünün geçmişte cari tüketim
harcamalarındaki gelişmelerle gösterdiği eş anlı hareketlilik son dönemde bir
miktar zayıflamış gibi görünse de, yılın ilk çeyreğinde artış eğiliminin güçlenerek
devam etmesi iktisadi faaliyette toparlanmanın yaşandığına dair bir işaret olarak
algılanmaktadır.
106
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
5.1
Geleneksel Olmayan Para Politikası Araçları ve Kredi Büyümesi
Küresel
kriz öncesinde dünyada yaygın olarak fiyat istikrarını amaçlayan para
politikaları
kabul
görürken,
kriz
sonrasında
para
politikasının
finansal
ve
makroekonomik istikrarı da dikkate almasının gerekliliği yaygınlık kazanan bir görüş
olmuştur. Para politikasının sadece fiyat istikrarına odaklanması ve enflasyon
hedeflerinin nispeten kısa vadeli olması merkez bankalarının sistemde biriken diğer
riskleri
gözetmesini
engelleyebilmektedir.
Bu
doğrultuda,
para
politikası
uygulamalarında farklı yaklaşımlar gündeme gelmiştir. Bu süreçte aynı zamanda
merkez bankaları dışındaki kurumların finansal sistemde istikrarı sağlamaya yönelik
olarak uyguladıkları politikaların makro finansal riskleri kontrol altında tutmak için
yeterli olmayabileceği görüşü güçlenmekte ve dünyada makro finansal risklerin
azaltılması konusunda merkez bankalarının rolü giderek önem kazanmaktadır.1
Hızlı
kredi
büyümesi
iktisadi
yazında
finansal
krizleri
öncüleyen
önemli
değişkenlerden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Zira ülke tecrübeleri, önemli
bankacılık ve ödemeler dengesi krizlerinin hızlı kredi büyüme süreçleri tarafından
öncülendiğini göstermektedir. Dolayısıyla, kredi büyüme sürecinin yakından takip
edilmesi büyük önem arz etmektedir.2 Küresel kriz sonrasında ortaya çıkan makro
finansal riskleri azaltmak amacıyla TCMB’nin 2010 yılının ikinci yarısından itibaren
uyguladığı yeni politika çerçevesinde finansal istikrarın önemli bir bileşeni olarak
kredi büyümesine büyük önem atfedilmektedir. TCMB kredi büyümesinin iktisadi
dinamiklerle uyumlu gerçekleşmesi amacıyla likidite, zorunlu karşılıklar ve faiz
politikalarını
bir
arada
kullanmaktadır.
Dolayısıyla
yeni
politika
yaklaşımı
çerçevesinde uygulanan farklı politika araçlarının kredi büyümesi üzerinde etkisini
anlamak önem taşımaktadır. Bu kutuda sektör bazında toplam akım kredi verileri
kullanılarak politika faizinin yanı sıra zorunlu karşılık ve faiz koridoru gibi geleneksel
olmayan politika araçlarının kredi büyümesi üzerindeki etkisi incelenmektedir.
Akademik yazında banka kredi kanalı yaklaşımına göre firmalar ve hanehalkının
en temel finansman kaynağı banka kredilerinden oluşmaktadır. Ayrıca kredilerin
daha çok mevduatlar aracılığı ile fonlandığı varsayılmaktadır. Sıkı para politikasının
uygulandığı dönemlerde likidite düşüş göstermekte ve bankaların mevduat dışı
fon kaynaklarına ulaşımının sınırlı olduğu ortamda bankalar kredilerde tayınlamaya
gitmeyi tercih etmektedir. Dolayısıyla mevduat ve mevduat dışı fon kaynakları
1
Bakınız Bloxham ve diğerleri ( 2010).
2
Bakınız Jorda ve diğerleri (2010).
Enflasyon Raporu 2013-II
107
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
arasındaki ve banka kredisi ile diğer alternatif finansman kaynakları arasındaki
ikame
etkisi
banka
kredi
kanalı
etkinliğini
belirleyen
faktörlerin
başında
gelmektedir. Gelişmiş ekonomilerde kredi kanalının etkinliğini araştıran birçok
çalışma politika faizi dışındaki diğer araçların rolünü göz ardı etmektedir.3,4 Ancak,
zorunlu karşılık gibi geleneksel olmayan diğer politika araçları gelişmekte olan
ekonomilerde yaygın olarak kullanılmaktadır.5 Nitekim kriz sonrası dönemde birçok
merkez bankası daha esnek bir politika yaklaşımıyla araç çeşitliliğine gitmiştir.
Örneğin, gelişmiş ülke merkez bankaları genellikle menkul kıymet alımları yoluyla
parasal genişleme gibi bilanço politikalarını tercih ederken, gelişmekte olan ülkeler
ise
zorunlu
karşılık,
faiz
koridoru
ve
döviz
müdahalelerini
etkin
olarak
kullanmaktadır.6
Yeni
politika yaklaşımı çerçevesinde alınan politika önlemlerinin kredi büyümesi
üzerindeki etkisini daha zamanlı bir şekilde anlamak amacıyla kredi değişkeni
olarak akım veriler kullanılmıştır. Akım krediler haftalık bazda raporlanmakta ve ilgili
haftada yeni açılan kredi tutarlarını göstermektedir. Dolayısıyla, politika faizi, faiz
koridoru ile zorunlu karşılıklara ilişkin politika değişimlerinin ve makroekonomik
ortama ilişkin diğer gelişmelerin etkilerini akım kredilerin fiyatı ve tutarı üzerinde
daha eş zamanlı bir şekilde görmek mümkündür. Örneğin,
2010 yılı sonundan
itibaren efektif zorunlu karşılık oranlarındaki artış ve faiz koridorundaki genişleme ile
birlikte akım kredilerdeki aşırı yükselişin düştüğü görülmüştür. 2011 yılı Haziran
ayından itibaren BDDK önlemlerinin de devreye girmesiyle akım kredilerdeki düşüş
daha belirgin hale gelmiştir (Grafik 1).
Grafik 1. Kredi Büyümesi ve Geleneksel Olmayan Politika Araçları
Toplam Akım Krediler ve Koridor
Toplam Akım Krediler ve Zorunlu Karşılık Oranı
Toplam Krediler (TL+YP)
Toplam Krediler (TL+YP)
Efektif Zorunlu Karşılık (sağ eksen)
Koridor Üst Band ve Politika Faizi Farkı (sağ eksen)
80
80
12
70
7
70
10
40
6
30
(Milyar TL)
8
6
60
5
50
40
4
30
3
4
20
(yüzde)
50
(yüzde)
Milyar TL
60
20
10
0
0
0
2
1
0104
0904
0505
0106
0906
0507
0108
0908
0509
0110
0910
0511
0112
0912
2
0104
0904
0505
0106
0906
0507
0108
0908
0509
0110
0910
0511
0112
0912
10
Kaynak: TCMB.
3
Bakınız Bernanke ve Blinder (1988); Kashyap, Stein ve Wilcox (1993).
4
Bakınız Gambacorta (2005).
5
Bakınız Tovar ve diğerleri (2012).
6
Bakınız ER 2012-I Kutu 5.2.
108
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Banka
kredi kanalına ilişkin akademik yazın çerçevesinde, farklı politika
önlemlerinin kredi büyümesi üzerindeki etkilerini sınamak amacıyla tek denklemli
(indirgenmiş formda) ekonometrik bir model tahmin edilmiştir. Makroekonomik
değişkenlerin ve politika değişkenlerinin muhtemel gecikmeli etkilerini de dikkate
almak amacıyla dinamik bir zaman serisi modeli tahmin edilmiştir. İlgili model
denklem (1)’de gösterilmiştir. Makro ve politika değişkenlerinin toplu etkilerini
açıklamak amacıyla ilgili değişkenlerin uzun dönem katsayıları
temsil edilmiştir.
7
,
,
ile
Tahminlerde kullanılan ve X değişkeni ile temsil edilen makro
değişkenler GSYİH büyümesi, enflasyon ve VIX risk iştahı göstergeleridir.8 Para
politikası araçlarını temsilen (Z) bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı, efektif zorunlu
karşılık oranı9 ve faiz koridoru kullanılmıştır. Analizlerde kullanılan gecelik borç
verme faiz oranı (üst bant) ile politika faizi arasındaki fark ve politika faizi ile gecelik
borç alma faiz oranı (alt bant) arasındaki fark kısa vadeli fonlamaya ilişkin yukarı
ve aşağı yönlü belirsizlikleri temsil etmektedir.
+
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
Zaman
serisi dinamik regresyon tahmin sonuçlarının yer aldığı Tablo 1’de uzun
dönemli katsayılar raporlanmıştır.10 Parantez içinde belirtilen standart hatalar
otokorelasyon ve değişen varyans için düzeltilmiştir. Tahmin sonuçlarına göre,
toplam talep göstergesi olarak GSYİH büyümesinin kredi büyümesi üzerinde pozitif
ve istatistiksel olarak anlamlı etkisi mevcuttur. Diğer taraftan, belirsizlik ve fiyat
etkilerinin göstergesi olarak enflasyonun, dışsal koşulların ve risk iştahının bir
göstergesi olarak ise VIX’in kredi büyümesi üzerinde tutarlı ve istatistiksel olarak
7
Dinamik regresyon analizi ve uzun dönem katsayıların hesaplanmasına ilişkin olarak bakınız Wickens ve Breusch (1988).
GSYİH büyümesi kredi talebini, enflasyon belirsizlik ve fiyat etkilerini, VIX ise küresel risk iştahını ve dış koşulları kontrol etmek
amacıyla kullanılmıştır.Tüm değişkenler aylık frekansa dönüştürülmüştür. GSYİH’nin aylık frekansa dönüştürülme işleminde
Fernandez (1991) çalışmasındaki yöntem kullanılmıştır. Örneklemin yetersizliği nedeniyle kredileri sağlıklı bir şekilde
mevsimsellikten arındırmak mümkün olmadığı için krediler dahil tüm değişkenlerin yıllık değişimi alınmıştır.
9 Efektif zorunluk karşılık hesaplamasına ilişkin detaylar için bakınız Binici ve diğerleri (2013).
10 Modelde 1 adet gecikme kullanılmıştır. Gecikme sayısının seçiminde örneklem yetersizliği nedeniyle genelden özele bir
yaklaşım izlemek mümkün olmadığından, özelden genele bir yaklaşımla 1 gecikmeden başlanmış ve 1 adet gecikmenin
denememiz mümkün olan daha fazla gecikmelerin kullanıldığı alternatif modellere göre AIC ve SBC kriterleri açısından daha iyi
performans gösterdiği bulunmuştur.
8
Enflasyon Raporu 2013-II
109
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
anlamlı bir etkisi tespit edilmemiştir. Para politikası değişkenlerinden efektif zorunlu
karşılık oranının tüm kredi türleri üzerinde daraltıcı ve istatistiksel olarak anlamlı etkisi
olduğu görülmektedir. Benzer etki politika faizi ve koridor için de geçerli olmakla
birlikte, politika faizinin daha çok tüketici kredileri, gecelik borç verme faizi ile
politika faizi arasındaki farkın ise ticari krediler üzerinde etkili olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Dolayısıyla, farklı politika araçlarının toplam krediler üzerinde daraltıcı bir
etkisi olmakla birlikte söz konusu politika araçlarının etkileri kredi türlerine göre
farklılık göstermektedir.
Tablo 1. Dinamik Regresyon Analiz Sonuçları
Δ (krediler) (yıllık yüzde değişim)
Toplam
Krediler
Toplam
Krediler
Tüketici
Krediler
Ticari
Krediler
Toplam
Krediler
(TL+YP)
(TL)
(TL)
(TL)
(YP)
3,95***
(0,59)
3,16***
(0,62)
6,20***
(0,73)
1,09*
(0,64)
4,61***
(0,73)
Panel A: Makro Koşullar
GSYİH Büyümesi (yıllık yüzde değişim)
TÜFE Enflasyon (yıllık yüzde değişim)
Δ(VIX) (yıllık yüzde değişim)
-0,33
-2,06
-7,48
-2,01
7,09**
(2,66)
(2,68)
(5,74)
(2,81)
(3,21)
0,07
-0,01
0,33**
-0,26***
0,26***
(0,07)
(0,06)
(0,15)
(0,05)
(0,09)
-5,50***
-5,43***
-11,08***
1,06
-6,44***
(1,94)
(1,90)
(3,30)
(1,38)
(2,42)
-4,98***
-8,08***
-5,52***
(0,92)
(2,26)
(1,27)
Panel B: Para Politikası
Δ(politika faizi) (yıllık bp değişim)
Zorunlu Karşılık
Δ(toplam efektif zorunlu karşılık)
(yıllık bp değişim)
-7,42***
(1,27)
Δ(efektif TL zorunlu karşılık)
(yıllık bp değişim)
Δ(efektif YP zorunlu karşılık)
-20,06***
(yıllık bp değişim)
(5,43)
Faiz Koridoru
Δ(politika faizi-borç alma faizi)
(yıllık bp değişim)
Δ(borç verme faizi- politika faizi)
(yıllık bp değişim)
R2
Gözlem Sayısı
6,88***
5,70***
10,62**
4,90*
7,59
(2,36)
(2,35)
(4,55)
(2,71)
(4,80)
-6,29***
-8,25***
-5,58
-7,23***
-6,96*
(1,85)
(2,03)
(3,83)
(2,46)
(1,29)
0,82
0,85
0,75
0,88
0,79
77
77
77
77
77
Sonuç olarak, akademik yazındaki alışılagelmiş kredi kanalı çalışmalarından farklı
olarak bu çalışmada kredi kanalı aktarım mekanizmasına daha geniş bir
perspektiften bakılmış ve politika faizinin yanısıra diğer politika araçlarının da kredi
büyümesi üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Politika faizi, zorunlu karşılık ve faiz
koridorunun kredi büyümesi üzerinde etkili olduğunu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun
yanısıra çeşitli politika araçlarının etkinliğinin kredi türleri arasında farklılaştığı tespit
edilmiştir. Bulgularımız geleneksel olmayan politika araçlarının kredi kompozisyonu
üzerinde etkili olduğuna ve kredi kanalı aktarım mekanizmasını güçlendirdiğine
110
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
işaret etmektedir. Söz konusu bu sonuçlar enflasyon hedeflemesi rejiminde optimal
para politikası tasarımı ve geleneksel olmayan politika araçlarının finansal istikrar
açısından neden önemli olduğu konusunda önemli bilgiler içermektedir.
Kaynakça
Bernanke, B. S. ve A. S. Blinder (1988), “Credit, Money and Aggregate Demand”,
American Economic Review, Vol: 78(2), 435-39.
Binici, M., Erol, H., Özlü,P. ve D. Ünalmış (2013), “Unconventional Monetary Policy
Tools and Credit Growth", devam eden çalışma.
Bloxham, P., Kent, C. ve M. Robson, 2010. Asset prices, credit growth, monetary
and other policies: An Australian case study. Reserve Bank of Australia
Research Discussion Papers, No: 6.
Gambacorta, L., 2005. Inside the bank lending channel. European Economic
Review, 49(7), 1737-1759.
Jorda, O., Taylor, M. Ve M. Schularick (2010), “Financial Crises, Credit Booms and
External Imbalances: 140 Years of Lessons”, NBER Working Paper,
No:16567.
Kashyap, A. K., J. C. Stein, ve D. W. Wilcox (1993), “Monetary Policy and Credit
Conditions: Evidence from the Composition of External Finance”,
American Economic Review, 83(1), 78-98.
Tovar, C., Garcia-Escribano, M. and M. Martin (2012), “Credit Growth and the
Effectiveness of Reserve Requirements and Other Macroprudential
Instruments in Latin America”, IMF WP, No:142.
Wickens, R. and T.S. Breusch (1988), “Dynamic Specification, The Long-Run and
The Estimation of Transformed Regression Models”, The Economic Journal,
No: 98, 189-205.
Enflasyon Raporu 2013-II
111
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kutu
5.2
Gecelik Kur Takası Faizleri ve BIST Gecelik Repo Faizleri Arasındaki
İlişki
Enflasyon
hedeflemesi rejimi altında merkez bankalarının kısa vadeli piyasa
faizlerini etkilemesi beklenmektedir. Türkiye’de de para piyasaları arasında yer
alan en önemli iki piyasa BIST Repo-Ters Repo Pazarı ile gecelik kur takası
piyasalarıdır. Bu piyasalarda işlemlerin gecelik vadede yoğunlaştığı bilinmektedir.
Bu kutuda gecelik vadede kur takası faizleri ile BIST gecelik repo faizleri arasındaki
teorik ilişki ortaya konulmakta ve bu ilişki Pesaran, Shin ve Smith tarafından
önerilmiş olan eş bütünleşme analizi ile ampirik olarak test edilmektedir.
Gecelik Kur Takası Faizleri ve BIST Gecelik Repo Faizleri Arasındaki İlişki
Bankalar
BIST Repo-Ters Repo Pazarı’nda işlem yaptıklarında elde edilen fonlar
için zorunlu karşılık tesis etmek zorundadırlar.11 Yabancı para cinsi fona sahip olan
bankalar, gecelik vadede BIST Repo-Ters Repo Piyasası’ndan borç almak yerine
yabancı para fonlarını kur takası ile Türk lirası cinsi likiditeye dönüştürebilirler.
Ancak, bu şekilde borçlanmaya yabancı para bulmanın maliyetinin de eklenmesi
gerekmektedir. Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, bankaların
sağladıkları yabancı para fonlar için yabancı para zorunlu karşılık tesis etmekle
yükümlü olmalarıdır. Dolayısıyla, bankaların yabancı para fonlarını gecelik kur
takası ile Türk lirasına çevirmeleri ile borçlanmaları durumunda katlanacağı Türk
lirası cinsi maliyet; borçlandığı yabancı para fonların faizi ile kur takası işleminde
borç vermiş olduğu fonlardan aldığı faiz farkının vadeli döviz alım sözleşmesine
göre Türk lirası cinsinden karşılığı ve kur takasında borç almış olduğu Türk lirasına
ödediği faizden oluşacaktır. Buna göre iki piyasadaki maliyetlerin eşitlenmesi ile
aşağıdaki arbitrajsız ilişki ortaya çıkacaktır.
(
)
(I)
(
Yukarıdaki eşitlikten gecelik kur takası faizleri (
(
)
) ile BIST gecelik repo faizleri
) arasındaki etkileşimde Libor, yabancı para ve Türk lirası zorunlu karşılık
oranları (ZKTL ve ZKy) ile yabancı para cinsi borçlanmada ödenen ek faizin (p) etkili
olduğu gözlenmektedir. Yukarıdaki denklemde vadenin (t) bir gün olması ve
örneklem döneminde Libor faizinin oldukça düşük seviyelerde olması sebebiyle
bazı terimler sıfıra çok yakındır. Dolayısıyla, bu terimleri ihmal edersek, gecelik kur
takası ile BIST Repo-Ters Repo Pazarı gecelik faizleri arasındaki etkileşim aşağıdaki
gibi olacaktır:
Analizin daha kapsayıcı olması açısından bankaların borçlanma maliyetine odaklanılmıştır. Zorunlu karşılık yükümlülüğü
bulunmayan kuruluşların ele alınan piyasalarda borçlanması durumunda TL ve YP zorunlu karşılık oranları sıfır olacaktır. Ancak,
bu piyasalarda bankaların önemli bir ağırlığa sahip olduğu bilinmektedir.
11
112
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(II)
Veri ve Metodoloji
BIST Repo-Ters Repo Pazarı’ndaki gecelik faiz için o gün içerisindeki işlem hacmiyle
ağırlıklandırılmış ortalama gecelik repo faiz oranları kullanılmıştır. Gecelik kur takası
faizi için ise, Reuters’den elde edilen gecelik kur takası alım kotasyon verileri
kullanılmıştır. Yapılan eş bütünleşme analizlerinde 02 Aralık 2007’den 28 Aralık
2012’ye kadar günlük frekansta gözlemlenen 1208 veri yer almaktadır.
Literatürde eş bütünleşme analizi için birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Çalışma
kapsamında Pesaran, Smith ve Shin’in (PSS, 2001) önermiş olduğu eş bütünleşme
yöntemi kullanılmıştır. PSS yöntemi açısından serilerin durağan olup olmadıklarına
dair herhangi bir varsayım bulunmamaktadır. Bu çalışmada bağımlı değişkenler
kur takası ve BIST gecelik faizleri olacak şekilde değiştirilerek iki farklı hata düzeltme
modeli tahmin edilmiştir. Ayrıca, hata düzeltme modeli hem sabit terimli hem de
sabit terimsiz olacak şekilde tahmin edilmiştir.
Buna
ek olarak, repodan sağlanan fonların 2011 yılı başında zorunlu karşılık
kapsamına alınması sebebiyle gecelik kur takası ve BIST gecelik repo faizleri
arasındaki ilişki farklılaşabileceğinden, örneklem 3 Aralık 2007 ile 7 Ocak 2011
arasını ve 10 Ocak 2011 ile 28 Aralık 2012 arasını kapsayacak şekilde ikiye
ayrılmıştır.
Ampirik Bulgular
Bu kısımda iki farklı örneklem dönemi için ampirik bulgular sunulmaktadır. 3 Aralık
2007 ile 7 Ocak 2011 arasını kapsayan ilk döneme ait PSS eş bütünleşme test
sonuçları aşağıda sunulmaktadır (Tablo 1).
Tablo 1. PSS Test Sonuçları, 3 Aralık 2007-7 Ocak 2011 Arası Dönem
Bağımlı Değişken
Test İstatistikleri
Eş bütünleşme Vektörü
Kur Takası
BIST
Sabit
Terimli
Terimli
-3,763***
Terimli
7,079**
Sabit
Terimli
Sabit
Terimsiz
Sabit
Terimsiz
t istatistiği
-4,286***
-3,730***
F istatistiği
9,195***
7,034***
Sabit Terim
-0,072
-
0,025
-
BIST
0,103
0,077
-0,070
-0,062
Kur Takası
-0,101
-0,079
0,068
0,061
-3,821***
10,001***
***%1 seviyesinde anlamlı **%5 seviyesinde anlamlı *%10 seviyesinde anlamlı
Enflasyon Raporu 2013-II
113
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Test
sonuçlarını incelediğimizde BIST gecelik repo faizleri ile gecelik kur takası
faizleri arasında uzun vadeli bir ilişki olduğu gözlenmektedir. Bağımlı değişkenin
sırasıyla kur takası ve BIST gecelik repo faizi olduğu her iki durumda da hata
düzeltme katsayılarının t istatistiklerinin PSS tarafından sağlanan kritik değerlerin
altında kaldığı ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu göze çarpmaktadır. İlk dönem
için söz konusu iki piyasa arasındaki normalize edilmiş eş bütünleşme ilişkisi bağımlı
değişkenin sırasıyla kur takası ve BIST gecelik repo faizi olduğu her iki durum için
aşağıda sunulmaktadır.12
(III.a)
(III.b)
Birinci örneklem döneminde iki piyasa arasındaki arbitrajsız ilişki bir piyasaya gelen
şokun diğerine tamamen yansıması gerektiğini ortaya koymaktadır.
10 Ocak 2011 ile 28 Aralık 2012 arası dönem için eş bütünleşme analiz sonuçları
Tablo 2’de gösterilmektedir.
Tablo 2. PSS Test Sonuçları, 10 Ocak 2011-28 Aralık 2012 Arası Dönem
Bağımlı Değişken
Kur Takası
Sabit
Terimli
Test İstatistikleri
Eş bütünleşme Vektörü
BIST
Sabit
Terimsiz
Sabit
Terimli
Sabit
Terimsiz
t istatistiği
-6,058***
-6,016***
-1,688
-1,527
F istatistiği
18,419***
18,102***
1,764
1,251
-
0,163
-
Sabit Terim
0,095
BIST
0,198
0,204
-0,092
-0,084
Kur Takası
-0,230
-0,224
0,075
0,088
***%1 seviyesinde anlamlı **%5 seviyesinde anlamlı *%10 seviyesinde anlamlı
BIST Repo Ters Repo Pazarı’ndan elde edilen fonların zorunlu karşılık kapsamına
alındığı ikinci dönemde ise eş bütünleşme ilişkisinin sadece bağımlı değişkenin kur
takası olduğu durumda gözlendiği dikkat çekmektedir. BIST gecelik repo faizinin
bağımlı değişken olduğu durumda hata düzeltme katsayılarının t istatistiklerinin
anlamsız olduğu göze çarpmaktadır. Bu durum ikinci dönemde piyasalar
arasındaki etkileşimin daha çok BIST gecelik repo faizleri tarafından belirlendiğini
düşündürmektedir. İkinci dönem için bağımlı değişkenin kur takası olduğu
durumda bu iki piyasa arasındaki normalize edilmiş eş bütünleşme ilişkisi aşağıda
gösterilmektedir.
(IV)
Test sonuçları sabit terimli ve sabit terimsiz olmak üzere iki farklı şekilde sunulmakla birlikte daha uygun yaklaşımın, iki faiz
seviyesi arasındaki farkta etkili olan diğer faktörleri (Libor, yabancı para borç bulma ek maliyeti ve yabancı para zorunlu
karşılıklar) yansıtan sabit terim içeren model olduğu düşünülmektedir.
12
114
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sonuç
olarak, ele alınan iki faiz seviyesi arasındaki ampirik ilişkinin teorik ilişki ile
uyumlu olduğu gözlenmiştir. Bu bulgu para politikası açısından da önem arz
etmektedir. Buna göre, TCMB’nin BIST gecelik repo piyasalarında oluşan faizleri
doğrudan etkileyerek kur takası faizlerini de yönlendirdiği görülmektedir. Diğer bir
ifade ile, kısa vadeli yabancı sermaye akımlarının önemli bir kısmını oluşturan
gecelik kur takası piyasası TCMB tarafından etkilenerek kısa vadeli sermaye
akımları finansal sağlamlığın tesis edilmesi doğrultusunda yönetilebilmektedir.
Kaynakça
Duran, M. ve D., Küçüksaraç (2012). “Are Currency Swaps and Bonds Alternatives
to Each Other in Turkey?”. TCMB Çalışma Tebliği No.12/23, Ağustos 2012.
Engle, R. F. ve Granger, C. W. J. (1987). “Co-Integration and Error Correction:
Representation, Estimation, and Testing”. Econometrica, 55(2), pp. 251276.
Küçüksaraç, D. ve Özel, Ö.(2013). “Gecelik Kur Takası Faizleri ve BIST Gecelik Repo
Faizleri”, TCMB Çalışma Tebliği No.13/20, Nisan 2013
Pesaran, M. H., Shin, Y. ve Smith, R. J. (2001). “Bounds Testing Approaches to the
Analysis of Level Relationships”. Journal of Applied Econometrics, 16, pp.
289-326.
Enflasyon Raporu 2013-II
115
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
116
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
6. Kamu Maliyesi
Bütçe performansının 2012 yılında temel olarak faiz dışı harcamalar içinde
önemli bir yer tutan personel giderleri ile sağlık, emeklilik ve sosyal yardım
giderlerindeki artışlara bağlı olarak geçen yıla göre bir miktar bozulduğu
gözlenmektedir (Grafik 6.1). Buna ilaveten, iç ve dış talepte gözlenen
dengelenme sürecine bağlı olarak büyümenin kompozisyonunda meydana
gelen değişimin vergi gelirlerinin artış hızında yol açtığı belirgin yavaşlama da
gelir kanalıyla bütçe performansındaki bozulmada etkili olmuştur. AB tanımlı
nominal borç stokunun GSYİH’ye oranının ise 2010 yılında başlayan azalma
eğiliminin 2012 yılında da devam ettiği görülmektedir (Grafik 6.2).
Grafik 6.1
Grafik 6.2
Merkezi Yönetim Bütçe Açığı
AB Tanımlı Kamu Borç Stoku
(GSYİH’ye
(GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde)
Oran Olarak, Yüzde)
12
12
80
80
70
10
60
9
60
8
40
31,0
35,0
6
33,0
6
50
30
1,8
2,2
2,0
4
3
20
20
2
10
2015*
2014*
2012
2013*
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
0
2002
0
2001
2015*
2014*
2012
2013*
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
0
2001
0
40
* Orta Vadeli Program (2013-2015) Hedefleri.
Kaynak: Maliye Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015).
2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla bütçe performansının, 2012 yılının Eylül
ayında ve 2013 yılının başında gerçekleştirilen vergi düzenlemeleri çerçevesinde
bazı vergi oranlarının artırılması ve iktisadi faaliyetteki canlanmaya bağlı olarak
tüketime dayalı vergi gelirlerinin belirgin bir şekilde yükselmesiyle birlikte geçen
yılın aynı dönemine göre iyileştiği gözlenmektedir. Faiz giderlerindeki dönemsel
düşüş ve özelleştirme gelirleri de bu dönemde bütçe performansını olumlu
yönde etkileyen diğer unsurlar olmuştur. 2013 yılında iç talep canlanmasına
bağlı olarak dolaylı vergi gelirlerinde ortaya çıkacak artışlar, bu yıl da bütçe
performansını olumlu yönde etkileyebilecek bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Bununla birlikte, orta vadede mali disiplinin kalıcı bir şekilde tesis edilebilmesi
açısından
mali
çerçevenin
OVP’de
belirlenen
yapısal
iyileştirmelerle
güçlendirilmesinin kritik önemini koruduğu vurgulanmalıdır.
Enflasyon Raporu 2013-II
117
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
6.1. Bütçe Gelişmeleri
Merkezi yönetim bütçesi 2013 yılı Ocak-Mart döneminde 0,9 milyar TL açık
verirken, faiz dışı denge 14,3 milyar TL fazla vermiştir (Tablo 6.1.1). 2012 yılının aynı
dönemi
ile
karşılaştırıldığında
bütçe
dengesinin
belirgin
olarak
iyileştiği
görülmektedir. Faiz dışı giderlerdeki yüksek artışa karşın, tüketime dayalı vergi
gelirlerinin hızlı bir şekilde artması, faiz giderlerindeki dönemsel düşüş ve
özelleştirme kaynaklı vergi dışı gelirlerdeki yükseliş, bütçe performansında
gözlenen iyileşmenin temel unsurlarını oluşturmaktadır.
Tablo 6.1.1.
Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri
(Milyar TL)
Ocak-Mart
2012
Ocak-Mart
2013
Artış Oranı
(Yüzde)
Gerçekleşme / Bütçe
Hedefi (Yüzde)
83,8
17,3
66,5
77,4
64,5
9,6
-6,4
10,9
95,0
15,1
79,9
94,1
77,4
13,4
-0,9
14,3
13,3
-12,6
20,1
21,6
20,0
40,2
-86,1
30,8
23,5
28,6
22,8
25,4
24,3
31,1
2,6
74,8
Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri
Faiz Giderleri
Faiz Hariç Bütçe Giderleri
Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri
I. Vergi Gelirleri
II. Vergi Dışı Gelirler
Bütçe Dengesi
Faiz Dışı Denge
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
2012 yılında vergi gelirlerindeki yavaşlama ve faiz dışı harcamalardaki
hızlanma eğilimi neticesinde yükselen merkezi yönetim bütçe açığının GSYİH’ye
oranının 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla yüzde 1,6’ya düşeceği tahmin
edilmektedir (Grafik 6.1.1). Faiz dışı bütçe fazlasının GSYİH’ye oranı ise, 2012 yılı
üçüncü çeyreğinde gördüğü yüzde 1,1 oranındaki düşük seviyeden sonra
artmaya başlamıştır. Söz konusu oranın 2013 yılı ilk çeyreği itibarıyla yüzde 1,6
seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Grafik 6.1.1.
Grafik 6.1.2.
Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri
Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı
Harcamalar
(Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde)
(Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde)
Bütçe Dengesi
Bütçe Gelirleri
Faiz Dışı Bütçe Dengesi
7
7
5
5
3
1,6 3
1
1
-1
-1
-1,6
-3
-5
-7
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1*
2007
2008
2009
2010
2011
20122013
24
24
22
22
20
20
18
18
16
16
-3
-5
-7
Faiz Dışı Harcamalar
14
14
1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1
2007
2008
2009
2010
2011
2012 2013
* 2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler tahmindir.
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
118
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2009
yılında
küresel
ekonomik
krizin
Türkiye
ekonomisine
olumsuz
yansımalarını sınırlamak amacıyla hayata geçirilen mali önlemlerin etkisiyle
belirgin olarak artan merkezi yönetim faiz dışı harcamalarının GSYİH’ye oranının,
izleyen yıllarda azalma eğilimine girdiği, 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren
ise belirgin bir artış eğilimine girerek, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 22,6’ya
yükseldiği tahmin edilmektedir. Diğer yandan, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin
GSYİH’ye oranının, 2012 yılı Eylül ayında gerçekleştirilen vergi düzenlemelerinin
ve iktisadi faaliyetteki göreli hızlanmanın etkisiyle, 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla
son yıllarda gördüğü en yüksek seviye olan yüzde 24,1 oranına çıkacağı
beklenmektedir (Grafik 6.1.2).
Merkezi yönetim faiz dışı bütçe giderlerinde 2012 yılının ikinci yarısından
itibaren kaydedilen yüksek artış eğiliminin 2013 yılının ilk çeyreğinde de sürdüğü
görülmektedir. Bu çerçevede, merkezi yönetim faiz dışı bütçe giderleri 2013 yılı
Ocak-Mart döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,1 oranında
artmıştır (Tablo 6.1.2).
Tablo 6.1.2.
Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları (Milyar TL)
Faiz Hariç Bütçe Giderleri
1. Personel Giderleri
2. SGK Devlet Primi Giderleri
3. Mal ve Hizmet Alım Giderleri
4. Cari Transferler
a) Görev Zararları
b) Sağlık, Emeklilik ve Sosyal Y.G.
c) Tarımsal Destekleme Ödemeleri
d) Gelirden Ayrılan Paylar
5. Sermaye Giderleri
6. Sermaye Transferleri
7. Borç Verme
Ocak-Mart
2012
66,5
21,6
3,7
4,7
32,3
0,4
16,2
2,6
9,0
1,7
0,2
2,2
Ocak-Mart
2013
79,9
25,1
4,2
5,4
37,9
0,7
18,9
2,8
10,2
4,1
0,4
2,7
Artış Oranı
(Yüzde)
20,1
15,9
13,3
14,5
17,5
74,2
16,6
6,0
13,0
141,2
90,4
22,8
Gerçekleşme/ Bütçe
Hedefi (Yüzde)
22,8
25,8
25,2
16,1
25,1
16,0
25,9
30,8
25,0
12,3
7,6
24,5
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
2013 yılının ilk çeyreğinde faiz dışı harcamalar içindeki ana kalemlerden
cari transferler ve personel giderleri geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla
yüzde 17,5 ve yüzde 15,9 oranında artmıştır. Cari transferler büyüklüğünün
yarısından fazlasını oluşturan sağlık emeklilik ve sosyal yardım giderlerindeki artış
oranı her ne kadar cari transferler kalemindeki genel artış oranının bir miktar
gerisinde kalsa da, yüzde 16,6 gibi yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir.
Diğer harcama kalemleri incelendiğinde, 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla
sermaye giderlerindeki ve sermaye transferlerindeki yüksek oranlı artışlar dikkat
çekmektedir. Sermaye giderlerindeki artışın gerisinde yol yapım giderlerindeki
artış yer almaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-II
119
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2013 yılının Ocak-Mart döneminde merkezi yönetim genel bütçe gelirleri
önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22,6 oranında yükselmiştir (Tablo 6.1.3).
Söz konusu dönemde vergi gelirleri yüzde 20 oranında, vergi dışı gelirler ise,
Halkbank’ın ikincil halka arzından elde edilen gelirin 2013 yılının Ocak ayında
bütçeye aktarılmasının katkısıyla, yüzde 40,2 oranında artış göstermiştir. 2013
yılının Ocak-Mart döneminde tüketime dayalı vergilerdeki yüksek oranlı artışlar
dikkat çekmektedir. Bu dönemde ÖTV yüzde 29,6 gibi çok yüksek oranlı bir artış
kaydetmiştir. Söz konusu artışta petrol ve doğalgaz ürünlerinden ve tütün
mamullerinden elde edilen ÖTV tahsilatlarındaki yükselişler etkili olmuştur. Diğer
yandan, ithalde alınan KDV’nin 2012 yılındaki duraklama döneminden sonra
2013 yılının Ocak-Mart döneminde BOTAŞ ödemelerinin de etkisiyle yüzde 36,1
oranında arttığı görülmektedir.
Tablo 6.1.3.
Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri
(Milyar TL)
Genel Bütçe Gelirleri
Ocak-Mart
2012
Ocak-Mart
2013
Artış Oranı
(Yüzde)
Gerçekleşme/ Bütçe
Hedefi (Yüzde)
74,0
90,8
22,6
25,1
I-Vergi Gelirleri
64,5
77,4
20,0
24,3
Gelir Vergisi
13,0
14,2
9,0
22,6
Kurumlar Vergisi
7,4
7,8
5,6
26,6
Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi
8,0
9,4
17,2
25,8
Özel Tüketim Vergisi
13,9
18,0
29,6
21,7
İthalde Alınan Katma Değer Vergisi
10,9
14,8
36,1
24,2
9,6
13,4
40,2
31,1
Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri
2,9
1,6
-45,6
17,1
Faizler, Paylar ve Cezalar
4,8
6,4
33,3
28,4
Sermaye Gelirleri
0,6
5,0
695,8
53,8
II-Vergi Dışı Gelirler
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
2011 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren yavaşlamaya başlayan reel vergi
gelirlerindeki yıllık artış oranı, 2012 yılında iç ve dış talep arasında yaşanan
dengelenme ve baz etkisiyle birlikte on çeyreklik bir dönemin ardından 2012
yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde negatif değerler almıştır. 2012 yılının Eylül
ayında bazı vergi oranlarında gerçekleştirilen artışlar ve baz etkisiyle birlikte
yeniden pozitif değerler almaya başlayan reel vergi gelirlerindeki yıllık artış oranı
2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla yüzde 11,9 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 6.1.3).
2012 yılındaki iç ve dış talep arasındaki dengelenmeden olumsuz yönde
etkilenen vergi kalemlerinin başında tüketime dayalı vergiler gelmektedir. Söz
konusu vergiler 2012 yılının ilk üç çeyreğinde son derece olumsuz bir performans
sergilerken son çeyrekte lehte işleyen baz etkisi ve vergi tedbirlerinin etkisiyle
önemli oranda artışlar gerçekleştirmiştir. 2013 yılının ilk çeyreğinde ise tüketime
120
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
dayalı vergilerdeki hızlanma eğiliminin güçlendiği görülmektedir. Bu çerçevede,
2013 yılının ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak ithalde
alınan KDV yüzde 26,9, ÖTV yüzde 20,9, dahilde alınan KDV ise yüzde 9,3
oranında artmıştır (Grafik 6.1.4).
Grafik 6.1.3.
Grafik 6.1.4.
Reel Vergi Gelirleri
Reel KDV ve ÖTV Gelirleri
(Yıllık Yüzde Değişim)
(Yıllık Yüzde Değişim)
25
60
25
20
50
20
Reel Dahilde Alınan KDV Gelirleri
Reel ÖTV Gelirleri
Reel İthalde Alınan KDV Gelirleri
60
50
40
40
30
30
20
20
11,9 15
15
10
10
5
5
10
10
0
0
0
0
-5
-5
-10
-10
-15
-15
1234123412341234123412341
2007
2008
2009
2010
2011
-10
-10
-20
-20
-30
-30
-40
20122013
-40
1234123412341234123412341
2007
2008
2009
2010
2011
20122013
Kaynak: Maliye Bakanlığı.
6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler
Kamu borç stoku göstergelerindeki iyileşme eğilimi, 2013 yılının Mart ayı
itibarıyla devam etmektedir. Toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel
yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları azalmaya devam etmiş,
borçlanmanın reel maliyeti düşük seviyelerde gerçekleşmiş ve borç stokunun
ortalama vadesi uzamıştır.
2012 yılı sonu itibarıyla, toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel
yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları, bir önceki yıl sonuna göre 5,4
ve 3,1 puan azalarak, sırasıyla yüzde 17 ve 36,1 olarak gerçekleşmiştir
(Grafik 6.2.1). Merkezi yönetim borç stoku ise, 2013 yılı Mart ayı sonunda, 2012
yılındaki seviyesini korumuştur (Grafik 6.2.1).
Enflasyon Raporu 2013-II
121
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 6.2.1.
Grafik 6.2.2.
Kamu Borç Stoku Göstergeleri
Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu
(Yüzde)
Top. Kamu Net Borç Stoku
(GSYİH'nin Yüzdesi Olarak)
AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku
(GSYİH'nin Yüzdesi Olarak)
Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku
(Milyar TL, sağ eksen)
Değişken Faizli *
YP Cinsi/YP Endeksli **
70
500
80
26,9
100
600
537,2
27,3
80
Sabit Getirili
34,7
60
35,7
36,1
40
37,9
400
50
37,4
60
300
40
17,0
30
20
200
100
10
0
20
0
0
2003
2005
2007
2009
2011
2001
2013/3
2003
2005
2007
2009
2011 2013/3
* Borç stokunun GSYİH’ye oranları 2012 yılının sonu itibarıyladır.
** Değişken faizli borç stoku, vadesi bir yıldan kısa olan iskontolu senetleri ve değişken faizli DİBS’leri kapsamaktadır.
*** YP Cinsi/YP endeksli borç stoku, dış borç stoku ile döviz cinsi ve dövize endeksli iç borç stokunu kapsamaktadır.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
Hazine’nin, borç stokunun likidite, faiz oranı ve döviz kuruna olan
hassasiyetini azaltma yönündeki borçlanma stratejisi, 2013 yılının ilk üç ayı
itibarıyla devam etmektedir. Bu bağlamda, sabit getirili borç senetlerinin toplam
borç stoku içindeki payı 2012 yılı ile aynı düzeyde seyretmektedir (Grafik 6.2.2).
Kamu mevduatının aylık ortalama borç servisini karşılama oranı ise yüzde 155,7
düzeyindedir. Nakit iç borçlanmanın ortalama vadesinin 2012 yılı ortalamasına
göre artmasıyla birlikte, iç borç stokunun vadeye kalan ortalama süresi 35,9 aya
çıkmıştır (Grafik 6.2.3). Tahvil ihracı yoluyla gerçekleştirilen dış borçlanmanın tutarı
ise 1,7 milyar ABD doları olup, söz konusu borçlanmanın ortalama vadesi 11,3
yıldır (Grafik 6.2.4).
Grafik 6.2.3.
Grafik 6.2.4.
Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç
Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi (Ay)
Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma
Dış Borçlanma (sağ eksen, milyar ABD doları)*
Dış Borçlanmanın Ortalama Vadesi (yıl)
Dış Borçlanmanın Azami Vadesi (yıl)
İç Borç Stokunun Ortalama Vadesi
Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi
68,3
70
35
8
60
60
30
7
50
50
25
40
20
30
30
15
20
20
10
10
10
5
1
0
0
0
0
70
40
35,9
6
5
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
122
3
2012
2013/3
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2
2001
2013/3
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
4
* İlgili yılda yapılan toplam dış borçlanma miktarını göstermektedir.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İç borç çevirme oranı, 2013 yılı Şubat ayı sonunda yüzde 85,7 düzeyindedir
(Grafik 6.2.5). 2009 yılının başından 2011 yılının başına kadar hızlı bir düşüş eğilimi
gösteren iskontolu hazine bonosu ihalelerinde gerçekleşen ortalama reel faiz
oranı ise, düşük seviyelerde seyretmektedir (Grafik 6.2.6).
Grafik 6.2.5.
Grafik 6.2.6.
Toplam İç Borç Çevirme Oranı
İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama
Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı
(Yüzde)
110
110
800
Vade (gün)
Ort. Bileşik Faiz (sağ eksen)
Reel Faiz (sağ eksen)
700
100
100
35
30
600
25
500
20
90
85,7
90
15
89,3
300
81,4
70
80
70
2003
2005
2007
2009
2011
2013/2
10
200
100
5
0
0
0104
0704
0105
0705
0106
0706
0107
0707
0108
0708
0109
0709
0110
0710
0111
0711
0112
0712
0113
84,5
80
400
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB.
Enflasyon Raporu 2013-II
123
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
124
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
7. Orta Vadeli Öngörüler
Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu
çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para
politikası
görünümü
önümüzdeki
üç
yıllık
dönemi
kapsayacak
şekilde
sunulmaktadır.
7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar
Parasal Koşullar
Risk iştahındaki oynaklığa paralel olarak yılın ilk çeyreğinde piyasa faizleri
de dalgalı bir seyir izlemiştir. Ocak Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı dönemi
takiben Euro Bölgesi’ndeki belirsizliklerin risk iştahında bozulmaya yol açması
getiri eğrisinin yukarı kaymasına neden olmuştur. Yakın dönemde ise Japonya
Merkez Bankasının açıkladığı miktarsal genişleme paketi sonrasında sermaye
girişleri tekrar hızlanmıştır. Bunun yanı sıra TCMB’nin kısa vadeli faizleri düşürmesi
ve Türkiye’ye yönelik risk algılamalarına dair olumlu gelişmeler de faizlerdeki
aşağı yönlü hareketi desteklemiştir. Bu gelişmeler sonucunda getiri eğrisinin bir
önceki Rapor dönemine kıyasla her vadede sınırlı miktarda aşağı kaydığı
gözlenmiştir (Grafik 7.1.1).
Grafik 7.1.1.
Getiri Eğrisi*
Getiri (yüzde)
29 Ocak
27 Mart
26 Nisan
6,5
6,5
6,2
6,2
5,9
5,9
5,6
5,6
5,3
5,3
5
5
0,5
1
1,5
2
2,5
Vade(yıl)
3
3,5
4
*BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları kullanılarak, Extended NelsonSiegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur.
Kaynak: BIST, TCMB.
Enflasyon
2013 yılının ilk çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu yüzde 7,29 oranına
yükselmiş ve Ocak Enflasyon Raporu tahminlerinin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu
gelişmede işlenmemiş gıda fiyatlarının mevsimsel ortalamalarının üzerinde
Enflasyon Raporu 2013-II
125
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
seyretmesi ve tütün ürünlerindeki fiyat artışları etkili olmuştur. Bu dönemde döviz
kurundaki gelişmelerin yıllık enflasyona aşağı yönlü katkısının azalması ve iç
talepteki kısmi canlanma sonucu temel malların fiyat artış hızındaki gerileme
yavaşlamıştır. Hizmet fiyatlarının ana eğiliminde ise sınırlı bir yükseliş gözlenmiştir.
Temel enflasyon göstergelerinin beklenenden daha yüksek gerçekleşmesi
nedeniyle enflasyon tahminlerinin başlangıç noktası sınırlı ölçüde yukarı yönlü
güncellenmiştir. Bu güncellemenin yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi
yaklaşık 0,2 puan artırıcı yönde olmuştur.
2013 yılının ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda fiyatları Ocak Enflasyon
Raporu’nda öngörülen seviyenin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmede 2012 yılı
son çeyreğinde belirgin olarak düşen mevsimsellikten arındırılmış işlenmemiş gıda
fiyatlarının yılın ilk çeyreğinde öngörülenin üzerinde artması etkili olmuştur. Yılın ilk
üç ayında taze sebze tüketici fiyatları endeks tarihinin en yüksek ilk çeyrek artışını
göstermiştir (yüzde 42). Bununla birlikte, işlenmemiş gıda fiyatlarının oynaklığı göz
önüne alınarak bu aşamada 2013 yıl sonu için gıda fiyat artış oranına dair
varsayım Ocak Enflasyon Raporu’nda olduğu gibi yüzde 7 olarak korunmuştur.
Tablo 7.1.1.
Varsayımlardaki Güncellemeler
Çıktı Açığı
Gıda Fiyat Enflasyonu
(Yılsonu Yüzde Değişim)
İthalat Fiyatları
(ABD doları, Yıllık Ortalama Yüzde Değişim)
Petrol Fiyatları
(Ortalama, ABD doları)
İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi
(Yıllık Ortalama Yüzde Değişim)
Nisan 2013
Ocak 2013
2012 Ç4
-2,27
-2,17
2013 Ç1
-2,00
-1,96
2013-2015
7,0
7,0
2013
-1,4
-0,2
2013
103
108
2013
1,6
1,7
Talep Koşulları
2012 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyet Ocak Enflasyon Raporu’nda
belirtilen görünümden bir miktar daha olumsuz gerçekleşmiştir. Bu gelişmede
özel kesim yatırım ve tüketim talebindeki daralma etkili olmuştur. Net ihracatın
olumlu bir seyir izlemesi büyümeyi destekleyen temel faktör olmuştur.
2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler, ekonominin toparlanma eğilimine
girdiği yönündedir. Ocak ve Şubat tüketim ve yatırım malları üretimi ve
ithalatındaki artış, toplam kredilerin 2012 yılındaki seviyesinin üzerinde seyretmesi
iç
126
talepte
canlanmanın
başladığına
işaret
etmektedir.
Ancak,
küresel
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
büyümenin zayıf seyrini koruması beklenmektedir. Küresel ekonomik belirsizliklerin
azalmakla birlikte devam etmesi toparlanmayı sınırlayabilecek bir unsur olarak
önemini korumaktadır. Bu gelişmeler doğrultusunda, 2012 yılı son çeyreği için
çıktı açığı sınırlı derecede aşağı yönlü güncellenirken 2013 yılı genelinde önemli
bir değişiklik yapılmamıştır.
Grafik 7.1.2.
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)
Nisan 2013
Ocak 2013
1113
0913
0713
0513
0313
0113
101
1112
101
0912
102
0712
102
0512
103
0312
103
0112
104
1111
104
0911
105
0711
105
0511
106
0311
106
Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Ocak 2013 ve Nisan 2013 Bültenleri.
İthalat Fiyatları
Yılın
ilk
çeyreğinde
uluslararası
petrol
fiyatları
Ocak
Enflasyon
Raporu’ndaki varsayımlarla uyumlu seyretmiştir (Grafik 7.1.3a). Ancak Nisan
ayında, ABD ekonomisi işgücü verilerinin kalıcı bir toparlanmaya işaret
etmemesi, Euro Bölgesi’ndeki daralmanın 2013 yılında da devam edeceğine
dair beklentiler, ABD ham petrol stoklarının yüksek seyredecek olması ve OPEC
ülkelerinin cari üretim seviyelerini koruyacağı beklentisi, petrol fiyatlarında düşüşe
neden olmuştur. Bu çerçevede, Ocak Enflasyon Raporu’nda 108 ABD doları
olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı Nisan ayının ilk üç
haftasındaki
vadeli
fiyatların
ortalamasıyla
uyumlu
şekilde
aşağı
yönlü
güncellenerek 103 ABD dolarına düşürülmüştür (Grafik 7.1.1). Bu güncellemeler
2013 yılı enflasyon tahminini 0,2 puan aşağı yönde etkilemiştir.
Enflasyon Raporu 2013-II
127
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 7.1.3.
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil)
İthalat Fiyatları* (ABD Doları, 2010=100)
Nisan 2013
Ocak 2013
130
120
120
110
110
100
100
90
90
80
80
70
70
60
60
Nisan 2013
120
120
115
115
110
110
105
105
100
100
95
95
90
90
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
130
0909
1209
0310
0610
0910
1210
0311
0611
0911
1211
0312
0612
0912
1212
0313
0613
0913
1213
Ocak 2013
* 2010 ortalaması 100 olarak alınmıştır.
Kaynak: TCMB, TÜİK.
Kaynak: Bloomberg, TCMB.
Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları
Orta vadeli tahminler üretilirken, yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine
yönelik
ek
vergi
ayarlaması
yapılmayacağı
varsayılmıştır.
Diğer
vergi
ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların ise enflasyon hedefleri ve
otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır.
Maliye politikasının duruşu için Orta Vadeli Program projeksiyonları temel
alınmıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceği ve faiz
dışı
harcamaların
GSYİH’ye
oranında
önemli
bir
değişim
olmayacağı
varsayılmıştır. Dolayısıyla, yıl sonu enflasyon tahmininde maliye politikasından
kaynaklanan bir değişiklik yapılmamıştır.
7.2. Orta Vadeli Görünüm
Orta vadeli tahminler oluşturulurken yakın dönemde hızlanan sermaye
akımlarından kaynaklanabilecek risklerin dengelendiği bir görünüm çizilmiştir.
Diğer bir ifadeyle, faiz oranları düşük tutulurken makro ihtiyati tedbirlerin devam
ettiği bir politika duruşu esas alınmıştır. Bu doğrultuda, kredilerin yüzde 15
civarında büyüyeceği varsayılmıştır. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70
olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 4,1 ile yüzde 6,5 aralığında (orta noktası yüzde
5,3), 2014 yılı sonunda ise yüzde 3,1 ile yüzde 6,7 aralığında (orta noktası yüzde
4,9) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5
düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 7.2.1).
128
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 7.2.1.
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
12
Tahmin Aralığı*
Belirsizlik Aralığı
Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri
Çıktı Açığı
10
10
Kontrol
Ufku
8
8
6
6
4
4
2
2
0316
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
1213
0913
0613
-4
0313
-4
1212
-2
0912
0
0612
0
-2
0312
Yüzde
12
* Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
Enflasyonun Nisan ayında, bir önceki yılın aynı döneminde enerji
fiyatlarındaki yüksek artışların yarattığı baz etkisi sonucu düşmesi; sonraki üç ay
boyunca ise yine enerji fiyatlarındaki baz etkisinden dolayı yükselmesi
beklenmektedir.
Bu
yükselişin geçici
olacağı,
Ağustos
ayından itibaren
enflasyonun aşağı yönlü eğilim göstererek yıl sonunda yüzde 5,3 düzeyine
ineceği tahmin edilmektedir (Grafik 7.2.1).
Grafik 7.2.2’de çıktı açığı tahminlerindeki güncelleme sunulmaktadır. 2012
yılı son çeyreğine ilişkin açıklanan milli gelir verilerinin öngörülenden olumsuz
gerçekleşmesi nedeniyle bu döneme dair çıktı açığı bir önceki Rapor’a kıyasla
sınırlı ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). Ancak, yakın döneme dair
veriler yılın ilk çeyreğinde ılımlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Bu doğrultuda
yılın geri kalanı için çıktı açığı tahminlerinde önemli bir değişiklik yapılmamıştır
(Grafik 7.2.2).
Yılın ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artıştan dolayı enflasyon,
Ocak tahminlerinin üzerinde gerçekleşmiştir. Gıda fiyatlarına dair yıl sonu
varsayımı değiştirilmese de yıl içinde bu fiyatların kısa vadede bir önceki Rapor’a
göre bir miktar yukardan gideceği beklentisi, enflasyon tahmin patikasının kısa
vadede yukarı yönlü güncellenmesini gerektirmiştir (Grafik 7.2.3). Buna karşın
küresel talepteki yavaşlama ve emtia fiyatlarının görünümü enflasyona ilişkin
yukarı yönlü riskleri azaltmaktadır. Bu doğrultuda Ocak Enflasyon Raporu’nda
belirtilen yüzde 5,3’lük yıl sonu enflasyonu öngörüsü değiştirilmemiştir.
Enflasyon Raporu 2013-II
129
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Ocak 2013 Enflasyon Raporu ve Nisan 2013 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması
Grafik 7.2.2.
Grafik 7.2.3.
Çıktı Açığı Tahmini
Enflasyon Tahmini
1
1
Ocak 2013
0,5
8
8
Gerçekleşme
0,5
7
0
7
0
Nisan 2013
-0,5
-0,5
-1
6
6
5
5
-1
-1,5
-1,5
Ocak 2013
Kaynak: TCMB.
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
3
1213
3
0913
1215
0915
0615
0315
1214
0914
0614
0314
1213
0913
0613
0313
-2,5
1212
-2,5
4
0613
Nisan 2013
4
0313
-2
1212
-2
Kaynak: TÜİK, TCMB.
Kredilerdeki mevcut güçlü seyir makro ihtiyati tedbirlere devam edilmesini
gerektirmektedir. İç talep ve kredilerdeki artışların fiyatlama davranışları
üzerindeki etkileri dikkate alındığında, kredilerin TCMB tarafından referans alınan
değerlere yakın büyümesi, enflasyonun 2013 sonunda tahminlerde öngörüldüğü
gibi hedefe yakın gerçekleşmesi için de önem taşımaktadır. Bu doğrultuda
tahminler; bir yandan makro ihtiyati tedbirlere devam edildiği diğer yandan
hızlanma eğilimi gösteren sermaye girişleri karşısında faiz oranlarının düşük
tutulduğu bir politika duruşunu esas almaktadır.
İşlenmemiş gıda ve tütün gibi para politikasının tamamen kontrolü
dışındaki kalemlerdeki öngörülemeyen oynaklıklar, enflasyon tahminlerinin
sapmasına neden olan başlıca unsurlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle,
işlenmemiş
gıda
ve
tütün
dışı
enflasyon
tahminleri
de
kamuoyuyla
paylaşılmaktadır. Bu çerçevede, işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler
kalemlerini dışlayan enflasyon tahminleri Grafik 7.2.4’te sunulmaktadır. Bu şekilde
hesaplanan enflasyon göstergesinin 2013 yılının ikinci çeyreğindeki baz etkisi
kaynaklı yükseliş haricinde, yıl genelinde düşüş eğiliminde olacağı tahmin
edilmektedir. Yılın ikinci yarısından itibaren düşüş eğiliminin hızlanacağı, orta
vadede işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler kalemlerini dışlayan
enflasyonun yüzde 4,5 civarında istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir.
130
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 7.2.4.
İşlenmemiş Gıda ve Tütün** Dışı Enflasyon Tahmini
Tahmin Aralığı*
Çıktı Açığı
0316
1215
0312
0915
-4
0615
-4
0315
-2
1214
-2
0914
0
0614
2
0
0314
2
1213
4
0913
6
4
0613
6
0313
8
1212
8
0912
10
0612
12
10
Yüzde
12
* Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir.
**Tütün: Alkollü içecekler ve tütün.
TCMB Tahminlerinin Enflasyon Beklentileri ile Kıyaslaması
İktisadi
birimlerin,
geçici
unsurların
farkındalığıyla
hareket
ederek
enflasyonun orta vadeli eğilimine odaklanmaları, sözleşme ve planlamalarında
enflasyon hedeflerini esas almaları büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede,
referans teşkil etmesi açısından, TCMB’nin mevcut enflasyon tahminlerinin diğer
iktisadi birimlerin enflasyon beklentileri ile kıyaslanması önem taşımaktadır.
Beklenti Anketi’ne yanıt veren katılımcıların 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin
beklentilerinin TCMB’nin baz senaryo tahminlerinin bir miktar üzerinde seyrettiği
gözlenmektedir (Tablo 7.2.1). Ayrıca yıl sonu enflasyon beklentisinin Ocak ayına
kıyasla 0,3 puan yükselmiş olması beklentilerin yakından takip edilmesini gerekli
kılmaktadır.
Tablo 7.2.1.
TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler
TCMB Tahmini
TCMB Beklenti Anketi*
Enflasyon Hedefi**
2013 Yıl sonu
5,3
6,6
5,0
12 Ay Sonrası
5,1
6,1
5,0
24 Ay Sonrası
5,0
5,9
5,0
Nisan ayı anket verileri.
*
2013-2015 dönemi yıl sonu enflasyon hedefleri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemi ile oluşturulmuştur.
**
Kaynak: TCMB.
7.3. Riskler ve Para Politikası
Yılın ilk çeyreğinde yaşanan gelişmeler küresel ekonomideki kırılganlığın
sürdüğüne işaret etmektedir. Bu dönemde küresel iktisadi faaliyete dair
açıklanan veriler istikrarlı bir görünüm çizmezken, gelişmiş ülkelerin ekonomi
politikalarına ilişkin belirsizlikler devam etmektedir. TCMB’nin makro finansal
Enflasyon Raporu 2013-II
131
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
riskleri dengelemeye yönelik tasarladığı çerçeve ve bu kapsamda geliştirdiği
araçlar, küresel ekonomideki kırılganlıklardan kaynaklanabilecek şokların yurt içi
ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik esnek bir çerçeve
sunmaktadır.
Yakın dönemde sermaye girişleri tekrar hızlanma eğilimi göstermiştir. Gerek
Türkiye’ye yönelik olumlu beklentiler, gerekse Japonya Merkez Bankasının
açıkladığı
parasal
hareketlerinin
genişleme
gücünü
paketi
önümüzdeki
koruyabileceğine
işaret
dönemde
etmektedir.
portföy
Sermaye
akımlarındaki hızlı seyrin zayıf küresel büyüme görünümü ile birlikte bir süre daha
devam etmesi olasılığı, dış dengeyi bozarak makro finansal riskleri artırma
potansiyeli taşımaktadır. Önümüzdeki dönemde bu senaryonun gerçekleşmesi
halinde TCMB son dönemde yaptığı gibi kısa vadeli faiz oranlarını düşük
düzeylerde tutarken zorunlu karşılıklar ve ROM aracılığıyla sıkılaştırmaya devam
edebilecektir.
Öte yandan, özellikle Euro Bölgesi’ne dair belirsizliklerin sürmesi risk iştahının
dalgalı bir seyir izleyebileceğine işaret etmektedir. Gelişmiş ülkelerin uyguladığı
miktarsal
genişleme
paketleri
göz
önüne
alındığında
risk
iştahındaki
dalgalanmaların sermaye akımları üzerindeki etkisinin artarak sürmesi olasılık
dahilindedir. Her ne kadar ROM olası şoklara karşı dengeleyici bir rol oynasa da,
küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın sürmesi
nedeniyle
para
politikasında
her
iki
yönde
de
esnekliğin
korunması
gerekmektedir. Bu doğrultuda, son dönemde alınan tedbirlerin krediler, yurt içi
talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek, Türk lirası
fonlama miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacaktır.
Ayrıca,
önümüzdeki
dönemde
küresel
ekonomiye
dair
sorunların
beklenenden daha hızlı ve kararlı bir şekilde çözülmesi halinde, gelişmiş
ülkelerde para politikasının normalleşme sürecine girmesi de olasılık dahilindedir.
Böyle bir senaryoda toplam talep ve ithalat fiyatlarında öngörülenden daha hızlı
bir artış gözlenebileceğinden bütün politika araçlarının sıkılaştırıcı yönde
kullanılması gerekebilecektir.
Rapor’da ana senaryoda yer alan tahminler, 2013 yılında enflasyonun
hedefe yakın gerçekleşirken dış dengenin bozulmaması için iç talebin ılımlı bir
artış sergilemesi ve kredilerin makul oranlarda büyümesi gerektiğine işaret
etmektedir. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde iç talep ve kredilerin
132
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
öngörülenden daha güçlü seyretme olasılığı bulunmaktadır. Son dönemde
finansal koşulların giderek daha destekleyici bir konuma geçmesi kredilere dair
yukarı yönlü risklere işaret etmektedir. TCMB önümüzdeki dönemde iç talep ve
kredilerdeki artışları dikkatle izleyecek ve fiyatlama davranışlarında bozulma
riskinin ortaya çıkması halinde elinde bulundurduğu araçlarla gerekli tedbirleri
alacaktır.
Rapor’da
yer
alan
tahminlerde
gıda
fiyatlarına
dair
varsayım
değiştirilmemiştir. Ancak, işlenmemiş gıda fiyatlarının oynak seyri enflasyon
görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. TCMB gıda fiyatlarından
kaynaklanan oynaklıklara tepki vermeyecek; uzun süreli bir artış olması ve bunun
fiyatlama davranışlarını bozma olasılığının ortaya çıkması halinde ise gerekli
sıkılaştırmayı yapacaktır. Öte yandan son dönemde küresel talepte gözlenen
yavaşlama
ve
emtia
fiyatlarına
dair
gelişmeler
gıda
fiyatlarından
kaynaklanabilecek yukarı yönlü riskleri telafi edebilecektir.
TCMB, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ve vergi
düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından
yakından takip etmektedir. Rapor’da baz senaryoda oluşturulan enflasyon
tahminleri OVP’de belirlenen çerçeveyi esas almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki
dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda
öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının
söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da
güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması
açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi
kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve
tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi, makroekonomik
istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para
politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma
faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu
katkıda
bulunacaktır.
Bu
çerçevede,
OVP’nin
gerektirdiği
yapısal
düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Enflasyon Raporu 2013-II
133
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
134
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafikler
1. GENEL DEĞERLENDİRME
Grafik 1.
Grafik 2.
Grafik 1.1.1.
Grafik 1.1.2.
Grafik 1.1.3.
Grafik 1.1.4.
Grafik 1.1.5.
Grafik 1.1.6.
Grafik 1.1.7.
Grafik 1.1.8.
Grafik 1.1.9.
Grafik 1.1.10.
Grafik 1.2.1.
Grafik 1.2.2.
Grafik 1.2.3.
Grafik 1.2.4.
Grafik 1.2.5.
Grafik 1.3.1.
Grafik 1.3.2.
Grafik 1.3.3.
Grafik 1.3.4.
Grafik 1.3.5.
Küresel Risk İştahı Endeksleri
Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları
Cari İşlemler Dengesi
Yıllık GSYİH Büyümesine Katkılar
Faiz ve Likidite Politikası Uygulamaları
Getiri Eğrisi
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi
TL Kredi Faizleri
Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Gelişmeler
Kur Etkisinden Arındırılmış Toplam Kredilerin Büyüme Eğiliminin Geçmiş Yıllarla
Karşılaştırılması
Kredilerin Yıllık Büyüme Oranı
Finansal Koşullar Endeksi
Ocak Ayında Yapılan Enflasyon Tahminleri ve Gerçekleşmeler
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
Enflasyon Tahmini
Çıktı Açığı Tahmini
Kredi Değişimi/GSYİH ve Cari İşlemler Dengesi/GSYİH
TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru
1
1
2
2
3
4
4
5
5
5
5
6
6
7
7
8
9
10
11
11
12
12
2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER
Grafik 2.1.1.
Küresel Büyüme Oranları
20
Grafik 2.1.2.
Küresel Büyüme Oranları
20
Grafik 2.1.3.
Euro Bölgesi PMI Endeksleri
21
Grafik 2.1.4.
JP Morgan Küresel PMI Endeksleri
22
Grafik 2.1.5.
Küresel Üretim Endeksleri
22
Grafik 2.2.1.
S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri
23
Grafik 2.2.2.
WTI – Brent Fiyat Gelişmeleri
23
Grafik 2.2.3.
ABD Ham Petrol Stokları
24
Grafik 2.2.4.
Ham Petrol (Brent) Fiyatları
24
Grafik 2.3.1.
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu
25
Grafik 2.3.2.
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu
25
Grafik 2.3.3.
ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Telafisi
26
Grafik 2.4.1.
Küresel Risk İştahı Endeksleri
27
Grafik 2.4.2.
GIIPS Ülkeleri Getiri Farkı
27
Grafik 2.4.3.
Gecelik Endeks Takası (OIS) Farkları
27
Grafik 2.4.4.
Euro – ABD Doları Çapraz Kur Takası Oranı
27
Grafik 2.4.5.
Euro Bölgesi Kredi Eğilim Anketi
28
Grafik 2.4.6.
ABD Kredi Eğilim Anketi
28
Grafik 2.4.7.
Küresel Hisse Senedi Piyasaları
28
Grafik 2.4.8.
Bölgesel EMBI+ Gelişmeleri
28
Grafik 2.5.1.
Gelişmekte Olan Ülkeler Yıllık Fon Akımları
29
Grafik 2.5.2.
Gelişmekte Olan Ülkeler Aylık Fon Akımları
29
Grafik 2.6.1.
Merkez Bankası Toplam Aktiflerinin GSYİH’ye Oranı
30
Grafik 2.6.2.
Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 - Nisan 2013
30
Grafik 2.6.3.
Gelişmiş Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
31
Grafik 2.6.4.
Enflasyon Hedeflemesi Yapan Gelişmekte Olan Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti
31
3. ENFLASYON GELİŞMELERİ
Grafik 3.1.1.
Gruplar İtibarıyla TÜFE
38
Grafik 3.1.2.
Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı
38
Grafik 3.1.3.
İşlenmemiş Gıda Fiyatları
39
Grafik 3.1.4.
Taze Meyve-Sebze ve Tüketici Fiyatları
39
Grafik 3.1.5.
Gıda Fiyatları
39
Enflasyon Raporu 2013-II
135
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Grafik 3.1.6.
Seçilmiş İşlenmiş Gıda Ürünleri Fiyatları
39
Grafik 3.1.7.
Enerji Grubu Fiyatları
41
Grafik 3.1.8.
Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
41
Grafik 3.1.9.
Temel Mal Fiyatları
42
Grafik 3.1.10.
Temel Mal Fiyatları
42
Grafik 3.1.11.
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
43
Grafik 3.1.12.
Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları
43
Grafik 3.1.13.
Hizmet Fiyatları
43
Grafik 3.1.14.
Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi
43
Grafik 3.1.15.
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
44
Grafik 3.1.16.
Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I
44
Grafik 3.1.17.
TÜFE ve H Yayılım Endeksleri
45
Grafik 3.1.18.
Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE
45
Grafik 3.1.19.
Üretici ve Tüketici Fiyatları
46
Grafik 3.1.20.
Tarım Fiyatları
46
Grafik 3.1.21.
ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları
46
Grafik 3.1.22.
Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları
46
Grafik 3.2.1.
12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri
47
Grafik 3.2.2.
Enflasyon Beklentileri Eğrisi
47
Grafik 3.2.3.
Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı
47
Grafik 3.2.4.
Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı
47
4. ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ
Grafik 4.1.1.
GSYİH Büyümesine Katkılar
58
Grafik 4.1.2.
GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep
58
Grafik 4.1.3.
Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri
59
Grafik 4.1.4.
Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri
59
Grafik 4.1.5.
Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve İthalatı
59
Grafik 4.1.6.
Nihai Yurt İçi Talep
59
Grafik 4.1.7.
Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri ve Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri
60
Grafik 4.1.8.
Öncü Göstergeler Endeksi
60
Grafik 4.1.9.
CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri
60
Grafik 4.1.10.
İYA Yatırım Beklentisi
60
Grafik 4.2.1.
Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı
61
Grafik 4.2.2.
Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı
61
Grafik 4.2.3.
İhracat Miktar Endeksleri
62
Grafik 4.2.4.
Dünya ve Bölge İthalatları
62
Grafik 4.2.5.
Küresel PMI Endeksleri
62
Grafik 4.2.6.
İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi
62
Grafik 4.2.7.
İthalat Miktar Endeksleri
63
Grafik 4.2.8.
Toplam Krediler
63
Grafik 4.2.9.
Cari İşlemler Dengesi (Mevsimsellikten Arındırılmış)
64
Grafik 4.2.10.
Cari İşlemler Dengesi (12-Aylık Birikimli)
64
Grafik 4.3.1.
İşsizlik Oranları
65
Grafik 4.3.2.
Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar
65
Grafik 4.3.3.
Hizmet ve İnşaat Sektörleri İstihdamı
65
Grafik 4.3.4.
Tarım Dışı İstihdam
65
Grafik 4.3.5.
Sanayi İstihdamı ve Üretimi
66
Grafik 4.3.6.
Toplam İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Endeksi
66
Grafik 4.3.7.
Metalik Olmayan Mineral Ürün Üretimi, İthalatı ve İnşaat Katma Değeri
67
Grafik 4.3.8.
Hanehalkı Beklentileri ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı
67
Grafik 4.3.9.
Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti
68
Grafik 4.3.10.
Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi ve Reel Ücret Ödemeleri
68
Grafik 4.3.11.
Reel Birim Ücret
68
Grafik 4.3.12.
Tarım Dışı Sektörde Katma Değer ve İstihdam
68
136
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK
Grafik 5.a.
Finansal Koşullar Endeksi ve Katkılar
87
Grafik 5.1.1.
Göreli EMBI Endeksleri
88
Grafik 5.1.2.
Göreli MSCI Borsa Endeksleri
88
Grafik 5.1.3.
Yurtdışı Yerleşiklerin Net Portföy Hareketleri
89
Grafik 5.1.4.
Sermaye Akımlarının Oynaklığı
89
Grafik 5.1.5.
TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri
90
Grafik 5.1.6.
Kur Sepeti ve Risk Primi
90
Grafik 5.1.7.
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı (1 Ay Vadeli)
90
Grafik 5.1.8.
Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı (12 Ay Vadeli)
90
Grafik 5.1.9.
BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faizler
91
Grafik 5.1.10.
TCMB Fonlaması
92
Grafik 5.1.11.
Likidite Duruşu
92
Grafik 5.1.12.
Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları
93
Grafik 5.1.13.
Türk Lirası Zorunlu Karşılık Oranları
93
Grafik 5.1.14.
Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları
93
Grafik 5.1.15.
Altın Rezerv Opsiyonu Katsayıları
93
Grafik 5.1.16.
Bankaların Kümülatif Döviz ROM Kullanma Oranı Dağılımı
94
Grafik 5.1.17.
Bankaların Kümülatif Altın ROM Kullanma Oranı Dağılımı
94
Grafik 5.1.18.
Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları
95
Grafik 5.1.19.
Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları
95
Grafik 5.1.20.
Bankaların Seçilmiş YP Bilanço Kalemlerindeki Değişim
95
Grafik 5.1.21.
TCMB Döviz Rezervleri
95
Grafik 5.1.22.
Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri
96
Grafik 5.1.23.
Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri
96
Grafik 5.1.24.
İlk Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim
97
Grafik 5.1.25.
İlk Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim
97
Grafik 5.1.26.
Politika Faiz Beklenti Eğrisi
97
Grafik 5.1.27.
Enflasyon Beklenti Eğrisi
97
Grafik 5.1.28.
Getiri Eğrisi
98
Grafik 5.1.29.
Gösterge Faizin Seyri
98
Grafik 5.1.30.
Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi
98
Grafik 5.1.31.
İki Yıllık Reel Faizler
98
Grafik 5.1.32
Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler
99
Grafik 5.1.33
TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler
Grafik 5.1.34
TL Mevduat Faiz Oranı ve TCMB Ortalama Faiz
100
Grafik 5.1.35
TL Ticari Kredi Faizi – Mevduat Faizi Farkı
100
Grafik 5.1.36
TL Kur Takası İşlemleri Faiz Oranları
100
Grafik 5.1.37
Bankalarca Yurt İçinde İhraç Edilen Tahvil ve Bonoların Birincil Piyasa Faiz Oranları
100
Grafik 5.2.1
Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı
101
Grafik 5.2.2
Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı
101
Grafik 5.2.3
Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları
102
Grafik 5.2.4
Kredilerin Çeyreklik Büyüme Hızları
102
Grafik 5.2.5
Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
102
Grafik 5.2.6
Tüketici Kredileri Haftalık Büyüme Hızları
102
Grafik 5.2.7
Tüketici Kredileri Standartları
103
Grafik 5.2.8
Tüketici Kredileri Talebi
103
Grafik 5.2.9
Ticari Kredilerin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması
104
Grafik 5.2.10
TL ve YP Ticari Kredilerin Büyüme Hızları
104
Grafik 5.2.11
İşletmelere Verilen Kredilere İlişkin Standartlar
104
Grafik 5.2.12
İşletmelerin Kredi Talebi
104
Grafik 5.2.13
M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri
105
Grafik 5.2.14
Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları
105
Enflasyon Raporu 2013-II
99
137
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
6. KAMU MALİYESİ
Grafik 6.1.
Grafik 6.2.
Grafik 6.1.1.
Grafik 6.1.2.
Grafik 6.1.3.
Grafik 6.1.4.
Grafik 6.2.1.
Grafik 6.2.2.
Grafik 6.2.3.
Grafik 6.2.4.
Grafik 6.2.5.
Grafik 6.2.6.
Merkezi Yönetim Bütçe Açığı
AB Tanımlı Kamu Borç Stoku
Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri
Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar
Reel Vergi Gelirleri
Reel KDV ve ÖTV Gelirleri
Kamu Borç Stoku Göstergeleri
Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu
Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan
Ortalama Süresi
Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma
Toplam İç Borç Çevirme Oranı
İskontolu
Toplam
İhalelerde
İç Borç Çevirme
Gerçekleşen
Oranı Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı
117
117
118
118
121
121
122
122
122
122
123
123
7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER
Grafik 7.1.1.
Grafik 7.1.2.
Grafik 7.1.3.
Grafik 7.2.1.
Grafik 7.2.2.
Grafik 7.2.3.
Grafik 7.2.4.
Getiri Eğrisi
İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)
Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri
Çıktı Açığı Tahmini
Enflasyon Tahmini
İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon Tahmini
125
127
128
129
130
130
131
Tablolar
2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER
Tablo 2.1.2.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Büyüme Tahminleri
22
Tablo 2.3.1.
2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Enflasyon Tahminleri
27
Tablo 2.5.1.
Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Fon Akımlarının Kompozisyonu
30
3. ENFLASYON GELİŞMELERİ
Tablo 3.1.1.
Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları
40
Tablo 3.1.2.
Temel Mal Fiyatları
42
Tablo 3.1.3.
ÜFE ve Alt Kalemler
45
6. KAMU MALİYESİ
Tablo 6.1.1.
Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri
118
Tablo 6.1.2.
Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları
119
Tablo 6.1.3.
Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri
120
7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER
Tablo 7.1.1.
Varsayımlardaki Güncellemeler
126
Tablo 7.2.1.
TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler
131
138
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Geçmiş Enflasyon Raporlarında Yayınlanan Kutular
2013-I
1.1. Türkiye için Makul Kredi Büyüme Oranı Ne Olmalı?
2.1. Mali Uçurum ve Olası Etkileri
3.1. Tütün Ürünlerinde Vergilendirme Yönteminde Son Değişiklikler ve ÖTV Artışlarının Fiyatlara Etkisi
4.1. Türkiye İhracat Büyümesinin Küresel Hasıla ve Pazar Payı Bileşenleri
4.2. 2012 Yılı Cari İşlemler Dengesinin Geriye Dönük Bir Muhasebesi
5.1. Rezerv Opsiyonu Mekanizması ve Kur Oynaklığı
5.2. TCMB Para Politikası ve ABD Doları/TL Döviz Kuru Beklentileri: Ülkelerarası Karşılaştırma
2012-IV
2.1. Son Dönem Portföy Akımlarını Belirleyen Faktörler
3.1. Yönetilen Fiyatlar ile Dolaylı Vergi Ayarlamalarının Tüketici Enflasyonuna Etkileri
4.1. Stoklardaki Son Dönem Hareketler
4.2. Türkiye’nin Altın Stokunun Hesaplanması
4.3. Altının Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkisi
4.4. Ticaret-Hizmet Sektöründe Reel Birim Ücretler
5.1. Rezerv Opsiyonu Mekanizması
5.2. Finansal Koşullar Endeksi
5.3. Ek Parasal Sıkılaştırma’nın Döviz Kurları Üzerindeki Etkisi
2012-III
2.1. ABD Konut Piyasası Dinamikleri
3.1. TÜFE’de Mevsimlik Ürünler ve Öngörülemeyen Oynaklık
3.2. Türkiye’de Enflasyonun Yüksek Seyrinde Öne Çıkan Alt Gruplar
4.1. İktisadi Faaliyetin İkinci Çeyrekteki Ana Eğilimi
4.2. İhracatta Bölgesel ve Sektörel Çeşitlenme
4.3. 2001 ve 2008 Krizleri Sonrası İşsizlik Oranı Gelişmelerinin, İşgücü,İstihdam ve Büyüme Dinamikleri
İtibarıyla İncelenmesi
5.1. Çapraz Kur Takası ve Bono Piyasaları Arasındaki İlişki
5.2. Türkiye’nin Net Finansal Döviz Pozisyonu
2012-II
2.1. Euro Bölgesi’nde Son Dönemde Öne Çıkan Gelişmeler
4.1. İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi: Mevsimsellikten Arındırılmış Veriler
4.2. Bölgesel Reel İhracat Gelişmeleri
4.3. İthalat Fiyatlarındaki Son Dönem Eğilimler
4.4. GSYİH, İşgücü, İstihdam ve İşsizlik
5.1. Para Politikası Kararlarının TCMB Rezervleri Üzerindeki Etkileri
5.2. Tüketici Kredilerinde Oluşan Marjlar ve Kredi Arzı
6.1. Yeni Teşvik Sisteminin (Yatırımlarda Devlet Yardımları) Temel Özellikleri
7.1. İç ve Dış Talep Ayrımında Çıktı Açığı
7.2. Enflasyon Beklentileri ve İletişim
2012-I
2.1. 9 Aralık Kararları ve Euro Bölgesi Borç Krizi
2.2. Orta Doğu Ülkelerinde Artan Kamu Harcamalarının Ham Petrol Fiyatlarına Olası Etkileri
3.1. Enflasyon Ana Eğiliminin Temel Bileşenler Analiziyle İncelenmesi
4.1. Türkiye İçin Gerçek Zamanlı Bir İş Çevrimi Göstergesi
4.2. Son Dönem Talep Kompozisyonu Gelişmeleri
4.3. İhracatın İthalatı Karşılama Oranlarına Sektörel Bir Bakış
4.4. 2005-2007 ve Son Dönem İşsizlik Oranı Gelişmelerinin Sektörel Kaynakları İtibarıyla Karşılaştırması
5.1. Son Dönemde Likidite Yönetimi ve Etkileri
5.2. Küresel Kriz Sonrasında Para Politikasının Değişen Rolü
7.1. 2011 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları
Enflasyon Raporu 2013-II
139
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
7.2. 2012 Yılı Tüketici Enflasyonu Üzerinde Baz Etkilerinin Rolü
2011-IV
2.1. Bilanço Durgunlukları: Japonya – ABD Kıyaslaması
2.2. Euro Bölgesi Borç Krizi ve Borç Sürdürülebilirliği
2.3. Türkiye İçin Reel Efektif Kur Göstergeleri
3.1. Tütün Ürünlerinde Vergilendirme Yöntemi ve Fiyatlara Etkisi
3.2. Döviz Kuru ve İthalat Fiyat Geçişkenliğinde Güncel Tahminler
3.3. Fiyat Serilerinden Kısa Dönemli Dalgalanmaların Arındırılması
4.1. Türkiye Ekonomisi İş Çevrimlerinin Küresel Ekonomi ile İlişkisi
4.2. Yatırım Oranlarındaki Gelişmeler
5.1. Enflasyon Telafisinin Para Politikası Analizlerinde Kullanılması
2011-III
2.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Portföy Yatırımları
3.1. Mikro Veriler ile Fiyat Katılığı Üzerine Bulgular
3.2. Enflasyon Sürprizlerinin Enflasyon Beklentileri Üzerine Etkisi
4.1. Yatırım Malları Fiyatları ve Yatırım Harcamaları
4.2. Ücret ve Kazanç Verileri
4.3. Ekonomi Saati Bakış Açısı ile İktisadi Faaliyette Son Durum
4.4. Türkiye’nin Son Krizlerinde Sabit Sermaye Büyümesindeki Kayıplar ve Bu Kayıpların
Potansiyel GSYİH’ye Etkisi
5.1. BDDK Düzenlemelerinin Olası Etkileri
5.2. Kredi Notunun “Yatırım Yapılabilir” Seviyeye Yükselmesi
5.3. TCMB Bünyesinde Parasal Analiz
6.1. Yapısal Bütçe Dengesi ve Mali Duruş
2011-II
3.1. Giyim ithalatında Ek Vergi Oranlarının TüFE’ye Olası Etkileri
4.1. İşgücü Piyasasında Farklılaşan Eğilimler
5.1. Kredi Genişlemesi ve Cari Açık
5.2. Zorunlu Karşılıklara İlişkin Kararların Etkileri
7.1. TCMB’nin Yeni Para Politikası Yaklaşımı ve İletişimi
2011-I
2.1. Euro Bölgesi Çevre ülke Ekonomilerinin Borç Krizine Karşı Duyarlılıkları
2.2. İkinci Niceliksel Genişleme Sonrası ABD’de Uzun Vadeli Nominal Tahvil Getirilerinde Gözlenen Artışın
Nedenleri
3.1. İşlenmemiş Gıda Fiyatlarında Oynaklığın Nedenleri
3.2. Çekirdek Enflasyon Göstergeleri Üzerine Bir Değerlendirme
5.1. Döviz Piyasalarında Yakın Dönem Gelişmeler ve Türev Piyasaları
7.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi Çerçevesinde Finansal İstikrar: TCMB Uygulamaları
7.2. Zorunlu Karşılıkların Para Politikasındaki Yeri
7.3. 2010 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları
2010-IV
2.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları
3.1. Buğday Fiyatlarının Seyri ve Tüketici Fiyatlarına Etkileri
4.1. İktisadi Faaliyette Ramazan Ayı Etkisi
4.2. Belirsizlik ve İktisadi Faaliyet
5.1. Döviz ve Sermaye Piyasalarında Finansal Bulaşıcılık Etkisi: Türkiye Uygulaması
7.1. İthalat Fiyatları Projeksiyonu
2010-III
2.1. 2010 Yılı İkinci Çeyreğinde Gelişmekte Olan Ekonomilerde Para Politikası Duruşunun Belirleyicileri
3.1. Enflasyonun “Ana Eğilim”i
4.1. İç ve Dış Piyasaya Yönelik Kapasite Kullanım Oranları
4.2. İstihdam Koşullarına İlişkin Gözlemler
4.3. Tarım Dışı İstihdam ve Üretim Gelişmeleri Açısından 2000-2001 ve 2008-2009 Krizlerinin Karşılaştırılması
6.1. Bütçe Açığı ve Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler: Uluslararası Karşılaştırma
7.1. Eylül 2008-Temmuz 2010 Döneminde Para Politikası
140
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2010-II
2.1. Türkiye İçin Dış Talep Göstergesi
3.1. Gıda Fiyatlarındaki Artışlarda Et Fiyatlarının Rolü
4.1. Küresel Kriz, Dış Talep Şokları ve Türkiye Ekonomisi
5.1. Para Politikası Kararlarının Piyasa Faizleri Üzerine Etkisi
5.2. Türkiye’de Para Politikasının Kriz Sonrası Süreçte Çıkış Stratejisi
6.1. Mali Kural: Genel Çerçeve ve Türkiye İçin Planlanan Uygulama
7.1. Yakın Dönem Enflasyon Gelişmeleri Sonrasında İletişim Politikası ve Enflasyon Beklentileri
2010-I
1.1. 2009 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerinin Geriye Dönük Bir Muhasebesi
3.1. Türkiye’de İşlenmemiş Gıda Enflasyonunda Oynaklık: Durum Tespiti
3.2. Baz Etkileri ve 2010 Yılı Enflasyon Görünümüne Yansımaları
5.1. Merkez Bankasının DİBS Alımlarının Piyasa Getirileri Üzerindeki Etkileri
5.2. Banka Kredileri Eğilim Anketi ve Kredi Gelişmeleri
5.3. Firma Mali Yapısı ve Kredi Aktarım Mekanizması
7.1. 2008 Yılındaki Hedef Revizyonu Öncesi ve Sonrasında Enflasyon Beklentileri
2009-IV
2.1. ABD ve EURO Bölgesinde Deflasyon Riski
2.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları: IIF 2009-2010 Tahminleri
3.1. Dayanıklı Tüketim Malı Fiyatları 2009 Yılı Seyri: Vergi Düzenlemelerinin Etkisi
4.1. Finansal Stres ve İktisadi Faaliyet
5.1. Banka Kredileri Eğilim Anketi ve Kredi Gelişmeleri
2009-III
2.1. Küresel Durgunluklar ve Ekonomi Politikaları
3.1. Geçici Vergi Düzenlemelerinin Tüketici Fiyatları Üzerine Etkisi
4.1. İhracattaki Ana Eğilimin Takibi: Çekirdek Göstergelere İhtiyaç Var Mı?
5.1. Kriz Sürecinde Ülke Riskliliğinin Politika Faizlerine Etkisi
6.1. Küresel Krizin Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Mali Dengeleri Üzerine Etkileri
2009-II
1.1. Küresel Krizin Etkisini Hafifletmeye Yönelik Olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Tarafından Alınan Önlemler
2.2. 2008 Kasım Döneminden Bugüne Uygulanan Ön Yüklemeli Para Politikası ve Etkileri
2.1. Küresel Ekonomiye İlişkin Beklentiler
4.1. İstihdamdaki Ana Eğilimin Takibi: Çekirdek Göstergelere İhtiyaç Var Mı?
5.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Risk Primlerindeki Değişimler ve Faiz Kararları
5.2. Küresel Kriz ve Finansal Aracılık
2009-I
2.1. Küresel Ekonomiye İlişkin Beklentiler
7.1. Enflasyon Hedeflemesi Uygulayan Ülkelerde Hesap Verme Mekanizması
2008-IV
3.1. Bitkisel Üretim Tahminleri ve Fiyat Gelişmeleri
3.2. Petrol Fiyatları Üzerine Ampirik Bulgular
4.1. Türkiye Ekonomisinde Büyümenin Kaynakları
2008-III
2.1. Küresel Enflasyon Gelişmeleri ve Para Politikası Tepkileri
3.1. Gıda Fiyatlarında Orta Vadeli Öngörüler
4.1. 2008 Yılının İlk Çeyreğinde İktisadi Faaliyette Hızlanma Var Mı? Mevsimsel Unsurlar ve
Çalışılan İş Günü Sayısının Milli Gelir Verilerine Etkisi
5.1. Likidite Gelişmeleri ve Para Politikası Referans Faiz Oranı
2008-II
2.1. Küresel Enflasyondaki Son Dönem Gelişmeleri
3.1. Son Dönem Gıda Fiyat Gelişmeleri
4.1. Milli Hesaplar Güncellemesi
5.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Risk Primi Oynaklığı ve Risk İştahı Esnekliği Üzerine Değerlendirme
2008-I
2.1. Yuan’ın Değer Kazanması ve Olası Gelişmeler Üzerine Kısa Bir Değerlendirme
Enflasyon Raporu 2013-II
141
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2007-IV
5.1. Getiri Eğrileri ve Para Politikası Kararları
2007-III
3.1. Son Dönem Tarımsal Hammadde Fiyatları Gelişmeleri
4.1. 2001 Yılı Sonrası Türkiye’nin İhracat Performansındaki Yapısal Değişim
2007-II
3.1. Ücretler ve Hizmet Enflasyonu
5.1. Enflasyona Endeksli Tahvillerin Enflasyon Beklentilerine İlişkin İçerdiği Bilgiler
2007-I
3.1. Dayanıklı Tüketim Malları Fiyatlarının Mayıs Ayı Sonrası Seyri
3.2. Yurt İçi Fiyatlarda Çin Etkisi
6.1. 2007 Yılı Hazine Finansman Programı
2006-IV
2.1. Türkiye’ye Yönelik Sermaye Akımlarını Belirleyen Unsurlar: Yapısal VAR Analizinden Sonuçlar
2.2. Emtia Piyasaları
7.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, Hesap Verebilirlik ve IMF Şartlılığı
2006-III
3.1. Fiyat Seviyesi ve Enflasyonun Olası Şoklar Karşısındaki Davranışları
4.1. Firmaların Fiyatlama Davranışlarının İncelenmesine Yönelik Anket Çalışması Sonuçları
4.2. Uluslararası Enerji Fiyat Artışları ve Cari İşlemler Hesabına Etkileri
5.1. Türkiye’de Firmaların Borç Yapıları
2006-II
2.1. Uluslararası Altın Fiyat Gelişmeleri ve TÜFE Üzerine Etkileri
3.1. Göreli Fiyat Farklılaşması, Verimlilik ve Reel Kur
6.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi ve Hesap Verebilirlik ve IMF Şartlılığı
2006-I
2.1. Çekirdek Enflasyonun Ölçümünde Özel Kapsamlı TÜFE Göstergelerinin Kullanımı
2.2. Türkiye’de Döviz Kurundan Fiyatlara Geçişkenlik:Yeni Endeks ile Birlikte Geçişkenlik Değişti Mi?
3.1. İmalat Sanayinde Verimlilik Gelişmeleri
5.1. Maliye Politikasına İlişkin Taahhütler
6.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi ve Hesap Verebilirlik
142
Enflasyon Raporu 2013-II
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kısaltmalar
AB
Avrupa Birliği
ABD
Amerika Birleşik Devletleri
BDDK
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
BoJ
Japonya Merkez Bankası
CDS
Kredi İflas Takası
DİBS
Devlet İç Borçlanma Senedi
ECB
Avrupa Merkez Bankası
EMBI
Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi
EPFR
Emerging Portfolio Fund Research
Fed
Amerikan Merkez Bankası
GSYİH
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
IEA
Uluslararası Enerji Ajansı
IMF
Uluslararası Para Fonu
BIST
Borsas İstanbul
İYA
İktisadi Yönelim Anketi
KDV
Katma Değer Vergisi
KOBİ
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
Kurul
Para Politikası Kurulu
MKK
Merkezi Kayıt Kuruluşu
OIS
Gecelik Endeks Takası
OPEC
OSD
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü
OVP
Orta Vadeli Program
ÖTV
Özel Tüketim Vergisi
PMI
Satın Alma Yöneticileri Endeksi
ROK
Rezerv Opsiyonu Katsayısı
ROM
SGK
Rezerv Opsiyonu Mekanizması
TCMB
TÜFE
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TÜİK
Türkiye İstatistik Kurumu
WTI
Texas Tipi Ham Petrol
TL
Türk Lirası
Otomotiv Sanayii Derneği
Sosyal Güvenlik Kurumu
Tüketici Fiyat Endeksi
Enflasyon Raporu 2013-II
143
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
2013 Yılı Para Politikası Kurulu Toplantıları ve Rapor Takvimi
144
PPK Toplantıları
PPK Özetinin İnternet
Yayını
Enflasyon Raporu
22 Ocak 2013
29 Ocak 2013
29 Ocak 2013
19 Şubat 2013
26 Şubat 2013
26 Mart 2013
29 Mart 2013
16 Nisan 2013
24 Nisan 2013
16 Mayıs 2013
23 Mayıs 2013
18 Haziran 2013
25 Haziran 2013
23 Temmuz 2013
30 Temmuz 2013
20 Ağustos 2013
27 Ağustos 2013
17 Eylül 2013
24 Eylül 2013
23 Ekim 2013
31 Ekim 2013
19 Kasım 2013
26 Kasım 2013
17 Aralık 2013
24 Aralık 2013
Finansal İstikrar
Raporu
30 Nisan 2013
30 Mayıs 2013
30 Temmuz 2013
31 Ekim 2013
28 Kasım 2013
Enflasyon Raporu 2013-II
Download