2013-II İçindekiler 1. GENEL DEĞERLENDİRME 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar 2 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar 6 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü 1.4. Riskler ve Para Politikası 2. 3. 4. 5. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER 19 20 2.2. Emtia Fiyatları 23 2.3. Küresel Enflasyon 25 2.4. Finansal Koşullar ve Risk Göstergeleri 27 2.5. Sermaye Akımları 29 2.6. Küresel Para Politikası Gelişmeleri 30 ENFLASYON GELİŞMELERİ 37 3.1. Enflasyon 37 3.2. Beklentiler 47 ARZ ve TALEP GELİŞMELERİ 57 4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep 57 4.2. Dış Talep 60 4.3. Emek Piyasası 64 FİNANSAL PİYASALAR ve FİNANSAL ARACILIK 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler 7. 9 12 2.1. Küresel Büyüme 5.1. Finansal Piyasalar 6. 1 KAMU MALİYESİ 87 88 101 117 6.1. Bütçe Gelişmeleri 118 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler 121 ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 125 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar 125 7.2. Orta Vadeli Görünüm 128 7.3. Riskler ve Para Politikası 131 KUTULAR Kutu 1.1. Kredi İvmesi ve İktisadi Konjonktür 15 Kutu 2.1. İhracat Ağırlıklı Küresel PMI Endeksi ve Büyüme Eşiği Kutu 3.1. TÜFE ve ÜFE Enflasyon Oranları Arasındaki Farklılaşmanın Nedenleri 33 Kutu 3.2. Asgari Ücret, İşveren Maliyeti ve ÜFE Enflasyonu 48 52 Kutu 4.1. Sanayi Üretim Endeksinde Güncellemeler 70 Kutu 4.2. Sermaye Birikiminin Kapasite Kullanım Oranlarına Etkisi 74 Kutu 4.3. Altın Dış Ticaretinin Makro Büyüklüklere Etkisi 78 Kutu 4.4. İşgücüne Katılım Oranına Katkılar 80 Kutu 4.5. 2008 Yılı İstihdam Teşviklerinin Farklı Demografik Gruplar İtibarıyla İstihdama Etkisi Kutu 5.1. Geleneksel Olmayan Para Politikası Araçları ve Kredi Büyümesi 84 Kutu 5.2. Gecelik Kur Takası Faizleri ve BİST Gecelik Repo Faizleri Arasındaki İlişki 107 112 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1. Genel Değerlendirme Yılın ilk çeyreğinde küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini korurken küresel ekonomiye dair süregelen belirsizliklere paralel olarak risk iştahı ve sermaye akımları oynak bir görünüm sergilemiştir (Grafik 1 ve Grafik 2). Euro Bölgesi’ne dair sorunlar ve gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarına dair belirsizlikler bu dönemde risk iştahındaki oynaklığı artıran başlıca gelişmeler olmuştur. Yakın dönemde Japonya Merkez Bankasının açıkladığı ek parasal genişleme paketi riskli varlıklara yatırım yapma iştahını artırırken, Güney Kıbrıs ve İtalya’daki gelişmeler küresel ekonomideki kırılganlıkların önemini koruduğunu göstermiştir. Grafik 1. Grafik 2 Küresel Risk İştahı Endeksleri Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları (4 Haftalık HO, Milyar ABD doları) Credit Suisse Risk İştahı Endeksi VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş) Hisse Senedi Fonları Borçlanma Senedi Fonları 30 0 0 -4 35 -2 -2 -6 40 -4 -4 -8 45 -6 -6 1010 0410 Kaynak: Credit Suisse, Bloomberg. 0113 -2 0712 2 0112 2 0711 25 0111 0 0710 4 0110 4 0709 20 0109 2 0708 6 0108 6 0413 15 1012 4 0412 8 1011 8 0411 10 6 Kaynak: EPFR, Bloomberg. Gelişmiş ülkelerde miktarsal genişlemenin sürmesi küresel faizlerin tarihteki en düşük düzeylerde seyretmesine neden olmakta ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını beslemektedir. Öte yandan, küresel ekonomiye dair kırılganlıkların devam etmesi risk iştahının istikrarsız bir seyir izlemesine yol açmaktadır. Küresel likidite ve risk iştahındaki bu görünüm gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının yüksek hacimli ve oynak bir seyir izlemesine sebep olmaktadır (Grafik 2). Bu durum, esnek ve çok araçlı bir politika çerçevesine sahip olmanın önemini ortaya koymaktadır. Enflasyon Raporu 2013-II 1 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2010 yılının sonlarından itibaren makro finansal riskleri de gözeten yeni bir para politikası çerçevesi tasarlamış ve uygulamaya koymuştur. Uygulanan politikalar orta vadede fiyat istikrarından ödün vermeden iç ve dış talep dengesini gözeterek makro finansal riskleri azaltmayı amaçlamış, bu kapsamda ek politika araçları geliştirilmiştir. Yeni politika stratejisinde sermaye akımlarındaki oynaklığın fiyat istikrarını ve finansal istikrarı bozucu etkisinin sınırlanmasına özel önem atfedilmiştir. Bu çerçevede kredilerin büyüme hızı yavaşlatılıp kredi büyüme oynaklığı azaltılırken döviz kurunun iktisadi temellerle daha uyumlu hareket etmesi sağlanmıştır. Uygulanan politikaların sonucu olarak 2012 yılı bir dengelenme yılı olmuştur. Bu dönemde büyümenin kompozisyonu daha sağlıklı bir görünüme kavuşurken cari işlemler dengesindeki iyileşme sürmüştür (Grafik 1.1.1). Net ihracatın büyümeye katkısı belirgin şekilde artmıştır (Grafik 1.1.2). Grafik 1.1.1. Grafik 1.1.2. Cari İşlemler Dengesi Yıllık GSYİH Büyümesine Katkılar (12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) (Yüzde Puan) Nihai Yurt İçi Talep Stok Değişimi CİD 30 30 10 10 -10 -10 -30 Thousands CİD (enerji ve altın hariç) -30 -50 -50 -70 -70 Kaynak: TÜİK, TCMB. 25 25 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 - 10 -10 - 15 -15 - 20 -20 - 25 -90 0208 0508 0808 1108 0209 0509 0809 1109 0210 0510 0810 1110 0211 0511 0811 1111 0212 0512 0812 1112 0213 -90 Net İhracat GSYİH -25 12341234123412341234123412341234 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Kaynak: TÜİK, TCMB. 2012 yılının ikinci yarısında kredilerdeki yavaşlamanın belirginleşmesi, iç talebin zayıf seyri ve enflasyonda gözlenen düşüş eğilimi sonrasında TCMB piyasaya verdiği likiditeyi kademeli olarak artırarak para politikasını daha destekleyici bir konuma getirmiştir. 2012 yılının sonlarından itibaren ise sermaye girişlerindeki güçlenme, kredilerde gözlenen canlanma ve Türk lirası üzerinde oluşan değerlenme baskısı TCMB’nin yeniden makro finansal risklere odaklanmasına neden olmuştur. Para Politikası Kurulu (Kurul), böyle bir konjonktürde bir yandan faiz oranlarının düşük tutulmasının diğer yandan makro 2 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ihtiyati tedbirlere devam edilmesinin yerinde olacağını belirtmiştir. Bu doğrultuda, yılın ilk çeyreğinde kısa vadeli faiz oranları indirilirken zorunlu karşılıklara ilişkin sıkılaştırıcı yönde ölçülü adımlara devam edilmiştir. (Grafik 1.1.3). 2012 yılının sonlarına doğru gerek Avrupa Merkez Bankası’nın aldığı destekleyici kararla Euro Bölgesi’ne dair risklerin göreli olarak azalması, gerekse Rezerv Opsiyonu Mekanizması (ROM)’nın daha etkin bir şekilde devreye girmesi geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltmıştır. Dolayısıyla, TCMB gecelik borç verme faiz oranını düşürmek suretiyle faiz koridorunu kademeli olarak daraltmıştır (Grafik 1.1.3). Grafik 1.1.3. Faiz ve Likidite Politikası Uygulamaları Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru TCMB Ortalama Fonlama Faizi BIST Gecelik Repo Faizleri (10 günlük HO) Politika Faizi 15 15 0413 0213 0313 1 0113 1 1112 1212 3 0912 1012 3 0812 5 0612 0712 5 0412 0512 7 0212 0312 7 0112 9 1111 1211 9 0911 1011 11 0811 11 0611 0711 13 0511 13 Kaynak:,TCMB, BİST. TCMB yüzde 15 referans değerinin oldukça üzerinde seyreden kredi artış hızını yavaşlatmak amacıyla Şubat ayının sonlarından itibaren likidite duruşunu normalleştirmiştir. Nitekim gecelik piyasa faizleri yakın dönemde politika faizi etrafında dalgalanmaya başlamıştır (Grafik 1.1.3). Ayrıca, sermaye girişlerinin krediler üzerindeki aşırı genişletici etkisini sınırlamak için zorunlu karşılıklar aracılığıyla ölçülü bir şekilde sıkılaştırma yapılmaya devam edilmiştir. Bu dönemde sermaye akımlarının güçlü seyretmesi, ROM’un daha etkin bir şekilde kullanılabilmesini teminen Rezerv Opsiyon Katsayıları (ROK)’nın artırılmasını gerektirmiştir. Yılın ilk çeyreğinde Kurul, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın devam ettiğine dikkat çekerek para politikasında her iki yönde de esnekliğin korunması gerektiği şeklindeki duruşunu korumuştur. Bu çerçevede, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri Enflasyon Raporu 2013-II 3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası üzerindeki etkilerinin dikkatle takip edileceği ve Türk lirası fonlama miktarının gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacağı vurgulanmıştır. Risk iştahındaki oynaklığa paralel olarak yılın ilk çeyreğinde piyasa faizleri de dalgalı bir seyir izlemiştir. Ocak Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı dönemi takiben Euro Bölgesindeki belirsizlikler getiri eğrisinin yukarı kaymasına neden olmuştur. Yakın dönemde ise Japonya Merkez Bankası’nın açıkladığı miktarsal genişleme paketi sonrasında sermaye girişleri tekrar hızlanmıştır. Bunun yanı sıra Nisan ayında TCMB’nin politika faizlerini indirmesi ve Türkiye’ye yönelik risk algılamalarının olumlu seyretmesi de faizlerdeki aşağı yönlü hareketi desteklemiştir. Bu gelişmeler sonucunda getiri eğrisinin bir önceki Rapor dönemine kıyasla her vadede sınırlı miktarda aşağı kaydığı gözlenmiştir (Grafik 1.1.4). Reel faizler de benzer bir hareket sergileyerek tarihsel olarak düşük seviyelerde seyretmeye devam etmiştir (Grafik 1.1.5). Grafik 1.1.4 Grafik 1.1.5. Getiri Eğrisi* (Yüzde) Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi* (Yüzde) 27 Mart 26 Nisan 6,5 6,2 6,2 5,9 5,9 5,6 5,6 5,3 5,3 5 5 0,5 1 1,5 2 2,5 Vade(yıl) 3 3,5 5 5 4 4 3 3 2 2 1 1 0 0 -1 -1 0410 0610 0810 1010 1210 0211 0411 0611 0811 1011 1211 0212 0412 0612 0812 1012 1212 0213 0413 Getiri (yüzde) 29 Ocak 6,5 4 *BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları kullanılarak, Extended Nelson-Siegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur. Kaynak: BIST, TCMB. * Getiri eğrisinden hesaplanan 2 yıllık iskontolu tahvil getirisinden TCMB Beklenti Anketi’nden alınan 2 yıl sonrası TÜFE enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: BIST, TCMB. Yurt dışı finansman koşullarındaki rahatlamanın ve TCMB’nin uyguladığı para politikasının etkisiyle son aylarda kredi faiz oranlarındaki düşüş devam etmiştir. Uzun vadeli piyasa faizlerindeki azalışa paralel olarak tüketici kredisi faizlerindeki aşağı yönlü eğilim sürerken, faiz koridorunun üst sınırındaki indirimlerin de etkisiyle ticari kredi faizlerindeki düşüş belirginleşmiştir (Grafik 1.1.6). Ayrıca mevduat faizleri ve bankalarca ihraç edilen tahvil/bono faizleri de TCMB ortalama fonlama faizindeki düşüşü takip ederek yılın ilk çeyreğinde aşağı yönlü bir hareket sergilemiştir (Grafik 1.1.7). 4 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.6. Grafik 1.1.7. TL Kredi Faizleri Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Gelişmeler (Yüzde) (Yüzde) Taşıt Konut İhtiyaç Ticari Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi Mevduat Faizi TCMB Ortalama Fonlama Faizi 7 7 9 9 6 6 7 7 5 5 5 5 4 4 12 0811 0911 1011 1111 1211 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 1012 1112 1212 0113 0213 0313 0313 8 11 0113 8 11 1112 13 0912 9 13 0712 9 0512 15 0312 10 15 0112 10 1111 11 17 0911 11 17 0711 19 0511 19 0311 12 0111 21 1110 21 Kaynak: TCMB. Kaynak: KAP, TCMB. 2012 yılının sonlarından itibaren krediler tekrar ivmelenme eğilimine girmiştir. Son dönemde toplam kredilerin artış eğiliminin geçtiğimiz yılların ortalamasına yakın seyrettiği görülmektedir. (Grafik 1.1.8). Bu gelişmeler sonucunda yıllık kredi artış oranları da referans seviyenin üzerinde seyretmektedir (Grafik 1.1.9). Grafik 1.1.8. Grafik 1.1.9. Kur Etkisinden Arındırılmış Toplam Kredilerin Büyüme Eğiliminin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması Kredilerin Yıllık Büyüme Oranı (Yüzde) (Haftalık Değişimin 13 Haftalık Hareketli Ortalaması, Yıllıklandırılmış, Yüzde) 2007-2012 Ortalaması 2013 2012 Ticari Tüketici Toplam 20 5 5 15 15 0 0 10 10 May Nis Mar Şub Oca Kaynak: TCMB. 0313 20 0113 10 1112 10 0912 25 0712 25 0512 15 0312 15 0112 30 1111 30 0911 20 0711 20 0511 35 0311 35 0111 25 1110 25 Ara 40 Kas 40 Eki 30 Eyl 30 Ağu 45 Tem 45 Haz 35 35 Kaynak: TCMB. Özetle, sermaye akımlarının güçlü seyri ve faiz oranlarındaki düşüş sonucunda yılın ilk çeyreğinde finansal koşullar endeksindeki iyileşme devam etmiştir (Grafik 1.1.10). Enflasyon Raporu 2013-II 5 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.10. sıkılaştırıcı destekleyici Finansal Koşullar Endeksi 2,0 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 0,0 0,0 -0,5 -0,5 -1,0 -1,0 -1,5 -1,5 -2,0 -2,0 -2,5 -2,5 -3,0 -3,0 -3,5 -3,5 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 13 Kaynak: TCMB. Yöntem İçin Bakınız: “Türkiye İçin Finansal Koşullar Endeksi”, TCMB Ekonomi Notları 12/31 ve Enflasyon Raporu 2012-IV, Kutu 5.2. 1.2.Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar Enflasyon Enflasyon 2013 yılının ilk çeyreğinde öngörülenin üzerinde bir artış göstererek çeyrek sonu itibarıyla yüzde 7,3 düzeyinde gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.1). Enflasyonun beklenenden yüksek gerçekleşmesinde esas olarak Ocak Enflasyon Raporu’nda yukarı yönlü risk oluşturduğu vurgulanan işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gelişmeler belirleyici olurken temel enflasyon göstergeleri de beklentilerin bir miktar üzerinde seyretmiştir. Grafik 1.2.1. Ocak Ayında Yapılan Enflasyon Tahminleri ve Gerçekleşmeler (Yüzde) Ocak ER Baz Senaryo Tahminleri* Gerçekleşme 12 Yüzde 10 8 6 0313 1212 0912 0612 0312 4 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70 olarak verilmiştir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 6 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bu dönemde döviz kurundaki gelişmelerin yıllık enflasyona aşağı yönlü katkısının azalması ve iç talepteki kısmi canlanma sonucu temel malların fiyat artış hızındaki gerileme yavaşlamıştır. Hizmet fiyatlarının ana eğiliminde ise sınırlı bir yükseliş gözlenmiştir (Grafik 1.2.2). Bu gelişmeler çerçevesinde temel enflasyon göstergeleri ilk çeyrekte yatay bir görünüm sergilemiştir (Grafik 1.2.3). Temel enflasyon göstergelerinin beklenenden daha yüksek gerçekleşmesi nedeniyle enflasyon tahminlerinin başlangıç noktası sınırlı ölçüde yukarı yönlü güncellenmiştir. Bu güncellemenin yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi yaklaşık 0,2 puan artırıcı yönde olmuştur. Grafik 1.2.2. Grafik 1.2.3. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I (Yıllık Yüzde Değişim) H Hizmet Kaynak: TÜİK. 0 0 0313 2 0912 2 0911 4 0311 4 0910 6 0310 6 0909 8 0309 8 0908 10 0308 10 0907 12 0307 -2 I 12 0906 -2 0113 0 0912 0 0512 2 0112 4 2 0911 4 0511 6 0111 6 0910 8 0510 8 0110 10 0909 12 10 0509 12 0109 14 0908 14 0306 Temel Mallar 0312 (Yıllık Yüzde Değişim) Kaynak: TÜİK. Arz ve Talep 2012 yılının son çeyreğine ilişkin milli gelir verileri yurt içi talebin özel yatırım talebi kaynaklı olarak gerilediğine işaret etmiştir. Bu dönemde talep koşulları Ocak Enflasyon Raporu’nda sunulan görünüme kıyasla daha zayıf seyretmiştir. Öte yandan, yılın ilk çeyreğine dair veriler tüketim talebinde ılımlı bir artış, yatırımlarda ise kayda değer bir toparlanmaya işaret etmektedir. Son dönemde finansal koşulların destekleyici konumunun sürmesi, güven endekslerindeki iyileşme ve kredilerin artış eğilimi yılın ikinci çeyreğinde toparlanmanın devam edeceğine işaret etmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde, tahminler üretilirken 2012 yılında toplam talebin bir önceki Rapor dönemine göre sınırlı ölçüde daha zayıf olduğu bir görünüm esas alınmış, ancak 2013 yılı geneli için belirgin bir değişiklik yapılmamıştır. Enflasyon Raporu 2013-II 7 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2013 yılının ilk çeyreğinde dış talep zayıf seyrini korumuştur. Bu dönemde Euro Bölgesi iktisadi faaliyetindeki yavaşlamaya rağmen küresel büyümeye ilişkin tahminlerde önemli bir farklılaşma gözlenmemesi nedeniyle ihracat ağırlıklı küresel büyüme endeksinde kayda değer bir değişiklik olmamıştır (Grafik 1.2.4). Grafik 1.2.4. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100)* Nisan 2013 Ocak 2013 1113 0913 0713 0513 0313 0113 101 1112 101 0912 102 0712 102 0512 103 0312 103 0112 104 1111 104 0911 105 0711 105 0511 106 0311 106 * Yöntem için bakınız: Enflasyon Raporu 2010-II, Kutu 2.1 “Türkiye için Dış Talep Göstergesi”. Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Ocak 2013 ve Nisan 2013 Bültenleri. Özetle, iç ve dış talep gelişmeleri birlikte değerlendirildiğinde, toplam talep koşullarının enflasyon tahminleri üzerindeki etkisinde bir önceki Rapor’a kıyasla önemli bir değişim olmamıştır. Enerji, İthalat ve Gıda Fiyatları Ocak Enflasyon Raporu’nun yayımlanmasından itibaren geçen süre zarfında ithalat fiyatları varsayılandan düşük gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.5). Özellikle yakın dönemde emtia fiyatlarında beklenenin ötesinde bir gerileme olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Ocak Enflasyon Raporu’nda 108 ABD doları olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı, Nisan ayının ilk üç haftasındaki vadeli fiyatların ortalamasıyla uyumlu şekilde aşağı yönlü güncellenerek 103 ABD dolarına düşürülmüştür (Grafik 1.2.5). Bu güncelleme 2013 yıl sonu enflasyon tahminini 0,2 puan aşağı yönde etkilemiştir. Öte yandan, gıda fiyatlarının yıllık artış oranı bir önceki Rapor’da olduğu gibi yüzde 7 olarak korunmuştur. 8 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.2.5. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) İthalat Fiyatları* (ABD Doları, 2010=100) Nisan 2013 Ocak 2013 130 120 120 110 110 100 100 90 90 80 80 70 70 60 60 Nisan 2013 120 120 115 115 110 110 105 105 100 100 95 95 90 90 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 130 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 Ocak 2013 * 2010 ortalaması 100 olarak alınmıştır. Kaynak: TCMB, TÜİK. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken, yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine yönelik ek vergi ayarlaması yapılmayacağı varsayılmıştır. Diğer vergi ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların ise enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Maliye politikasının duruşu için Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceği ve faiz dışı harcamaların GSYİH’ye oranında önemli bir değişim olmayacağı varsayılmıştır. Dolayısıyla, yıl sonu enflasyon tahmininde maliye politikasından kaynaklanan bir değişiklik yapılmamıştır. 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü Orta vadeli tahminler oluşturulurken yakın dönemde hızlanan sermaye akımlarından kaynaklanabilecek risklerin dengelendiği bir görünüm çizilmiştir. Diğer bir ifadeyle, faiz oranları düşük tutulurken makro ihtiyati tedbirlerin devam ettiği bir politika duruşu esas alınmıştır. Bu doğrultuda, kredilerin yüzde 15 civarında büyüyeceği varsayılmıştır. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 4,1 ile yüzde 6,5 aralığında (orta noktası yüzde 5,3), 2014 yılı sonunda ise yüzde 3,1 ile yüzde 6,7 aralığında (orta noktası yüzde 4,9) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 1.3.1). Enflasyon Raporu 2013-II 9 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.3.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 12 Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 10 10 Kontrol Ufku 8 8 6 6 4 4 2 2 0316 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 -4 0313 -4 1212 -2 0912 0 0612 0 -2 0312 Yüzde 12 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Sonuç olarak, enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir arada değerlendirildiğinde, enflasyonun başlangıç noktasındaki yukarı yönlü güncelleme emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü güncelleme ile telafi edilmiş ve 2013 yıl sonu enflasyon tahmininde bir önceki Rapor’a kıyasla değişiklik yapılmamıştır. Bu çerçevede, yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 5,3 olarak korunmuştur. Enflasyonun kısa vadede enerji fiyatlarındaki baz etkisi kaynaklı olarak dalgalı bir seyir izlemesi beklenmektedir. Bu çerçevede yıllık enflasyonun Nisan ayında belirgin bir düşüş gösterdikten sonra Mayıs-Temmuz döneminde sınırlı artışlar göstermesi beklenmektedir. Sonraki aylarda ise tekrar aşağı yönlü bir eğilimin başlayacağı ve enflasyonun yıl sonunda yüzde 5,3 düzeyine ineceği tahmin edilmektedir (Grafik 1.3.1). Çekirdek enflasyon göstergelerinin ise ılımlı seyrini koruması beklenmektedir. Yıl sonu tahmininde değişiklik yapılmamasına rağmen, son dönemde özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen hızlı artışlar nedeniyle enflasyon patikası kısa vadede yukarı yönlü güncellenmiş ancak yıl sonuna doğru Ocak Enflasyon Raporu’nda sunulan patikaya yaklaştığı bir görünüm esas alınmıştır (Grafik 1.3.2). 10 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Ocak 2013 Enflasyon Raporu ve Nisan 2013 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması Grafik 1.3.2. Grafik 1.3.3. Enflasyon Tahmini 8 Çıktı Açığı Tahmini 8 Gerçekleşme 1 1 Ocak 2013 0,5 7 0,5 7 0 0 Nisan 2013 6 6 5 5 -0,5 -0,5 -1 -1 -1,5 Ocak 2013 4 4 -1,5 -2 -2 Nisan 2013 Kaynak: TÜİK, TCMB. 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 -2,5 0313 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 1212 3 1212 -2,5 3 Kaynak: TCMB. Grafik 1.3.3’te çıktı açığı tahminlerindeki güncelleme de sunulmaktadır. 2012 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyetin beklenenden zayıf gerçekleşmesi nedeniyle başlangıç noktası itibarıyla çıktı açığı tahminleri bir önceki Rapor’a kıyasla sınırlı ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir. Bununla birlikte iç talepte beklenen toparlanma ile uyumlu olarak, yıl genelinde çıktı açığının Ocak ayında öngörülen patikaya yakın seyredeceği bir çerçeve esas alınmıştır. Sunulan enflasyon tahminlerinin ve politika duruşunun makrofinansal riskler gözetilerek oluşturulduğu tekrar vurgulanmalıdır. Tahminler, bir yandan enflasyonun yüzde 5’lik hedefe yakın gerçekleşmesini diğer yandan ekonominin dengeli büyümesini gözeten bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Önümüzdeki dönemde enflasyon hedefe doğru yönelirken dış dengenin bozulmaması açısından kredilerdeki artışın makul oranlarda seyretmesi (Grafik 1.3.4.) ve döviz kurunda aşırı değerlenme olmaması (Grafik 1.3.5.) gerekmektedir. Bu nedenle bir yandan yurt dışındaki düşük faiz ortamına uyum sağlarken diğer yandan döviz rezervlerini artırıcı yönde adımlara devam etmenin mevcut konjonktürde en uygun politika bileşimi olduğu değerlendirilmektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 11 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.3.4. Grafik 1.3.5. Kredi Değişimi/GSYİH ve Cari İşlemler Dengesi/GSYİH TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100) Cari İşlemler Dengesi/GSYİH Kredi Değişimi/GSYİH (sağ eksen) 12 140 TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100) %2 artış trendi %1,5 artış trendi 140 130 130 10 120 120 8 110 110 100 100 90 90 80 80 16 14 10 12 8 6 6 4 4 2 2 0303 0903 0304 0904 0305 0905 0306 0906 0307 0907 0308 0908 0309 0909 0310 0910 0311 0911 0312 0912 0313 1112 0612 0112 0811 0311 1010 0510 1209 0709 0209 0908 0408 1107 0607 0 0107 0 Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TCMB. Açıklanacak her türlü yeni veri ve haberin para politikası duruşunun değiştirilmesine tahminleri neden oluşturulurken olabileceği para vurgulanmalıdır. politikası Dolayısıyla, enflasyon görünümüne ilişkin ifade edilen varsayımlar, TCMB tarafından verilmiş bir taahhüt olarak algılanmamalıdır. 1.4. Riskler ve Para Politikası Yılın ilk çeyreğinde yaşanan gelişmeler küresel ekonomideki kırılganlığın sürdüğüne işaret etmektedir. Bu dönemde küresel iktisadi faaliyete dair açıklanan veriler istikrarlı bir görünüm çizmezken, gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlikler devam etmektedir. TCMB’nin makro finansal riskleri dengelemeye yönelik tasarladığı çerçeve ve bu kapsamda geliştirdiği araçlar, küresel ekonomideki kırılganlıklardan kaynaklanabilecek şokların yurt içi ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik esnek bir çerçeve sunmaktadır. Yakın dönemde sermaye girişleri tekrar hızlanma eğilimi göstermiştir. Gerek Türkiye’ye yönelik olumlu beklentiler, gerekse Japonya Merkez Bankasının açıkladığı parasal hareketlerinin genişleme gücünü paketi önümüzdeki koruyabileceğine işaret dönemde etmektedir. portföy Sermaye akımlarındaki hızlı seyrin zayıf küresel büyüme görünümü ile birlikte bir süre daha devam etmesi olasılığı, dış dengeyi bozarak makro finansal riskleri artırma potansiyeli taşımaktadır. Önümüzdeki dönemde bu senaryonun gerçekleşmesi halinde TCMB son dönemde yaptığı gibi kısa vadeli faiz oranlarını düşük düzeylerde tutarken zorunlu karşılıklar ve ROM aracılığıyla sıkılaştırmaya devam edebilecektir. 12 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Öte yandan, özellikle Euro Bölgesine dair belirsizliklerin sürmesi risk iştahının dalgalı bir seyir izleyebileceğine işaret etmektedir. Gelişmiş ülkelerin uyguladığı miktarsal genişleme paketleri göz önüne alındığında risk iştahındaki dalgalanmaların sermaye akımları üzerindeki etkisinin artarak sürmesi olasılık dahilindedir. Her ne kadar ROM olası şoklara karşı dengeleyici bir rol oynasa da, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın sürmesi nedeniyle para politikasında her iki yönde de esnekliğin korunması gerekmektedir. Bu doğrultuda, son dönemde alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek, Türk lirası fonlama miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacaktır. Ayrıca, önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye dair sorunların beklenenden daha hızlı ve kararlı bir şekilde çözülmesi halinde, gelişmiş ülkelerde para politikasının normalleşme sürecine girmesi de olasılık dahilindedir. Böyle bir senaryoda toplam talep ve ithalat fiyatlarında öngörülenden daha hızlı bir artış gözlenebileceğinden bütün politika araçlarının sıkılaştırıcı yönde kullanılması gerekebilecektir. Rapor’da ana senaryoda yer alan tahminler, 2013 yılında enflasyonun hedefe yakın gerçekleşirken dış dengenin bozulmaması için iç talebin ılımlı bir artış sergilemesi ve kredilerin makul oranlarda büyümesi gerektiğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde iç talep ve kredilerin öngörülenden daha güçlü seyretme olasılığı bulunmaktadır. Son dönemde finansal koşulların giderek daha destekleyici bir konuma geçmesi kredilere dair yukarı yönlü risklere işaret etmektedir. TCMB önümüzdeki dönemde iç talep ve kredilerdeki artışları dikkatle izleyecek ve fiyatlama davranışlarında bozulma riskinin ortaya çıkması halinde elinde bulundurduğu araçlarla gerekli tedbirleri alacaktır. Rapor’da yer alan tahminlerde gıda fiyatlarına dair varsayım değiştirilmemiştir. Ancak, işlenmemiş gıda fiyatlarının oynak seyri enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. TCMB gıda fiyatlarından kaynaklanan oynaklıklara tepki vermeyecek; uzun süreli bir artış olması ve bunun fiyatlama davranışlarını bozma olasılığının ortaya çıkması halinde ise gerekli sıkılaştırmayı yapacaktır. Öte yandan son dönemde küresel talepte gözlenen yavaşlama ve emtia fiyatlarına dair gelişmeler gıda fiyatlarından kaynaklanabilecek yukarı yönlü riskleri telafi edebilecektir. Enflasyon Raporu 2013-II 13 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCMB, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip etmektedir. Rapor’da baz senaryoda oluşturulan enflasyon tahminleri OVP’de belirlenen çerçeveyi esas almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi, makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, OVP’nin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. 14 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 1.1 Kredi İvmesi ve İktisadi Konjonktür Türkiye’de 2010 yılının sonlarından itibaren finansal istikrarı makro perspektiften gözeten bir politika çerçevesine geçişle birlikte krediler önemli bir politika değişkeni niteliğine kavuşmuştur. Bu kapsamda, uygulanan makro ihtiyati ve parasal politikalarla son yıllarda kredi büyümesi kademeli olarak finansal istikrarla daha uyumlu düzeylere getirilmiştir. Yaşanan bu süreçte iç talepte gözlenen yavaşlama arzu edilen ve sağlıklı bir düzeltme olsa da, 2012 yılında GSYİH büyümesinin potansiyelin belirgin oranda altına inmesi kredi politikaları ve iktisadi büyüme ilişkisini ön plana çıkarmıştır. Bu kutu Kara ve Tiryaki (2013) çalışmasından yola çıkarak, krediler ve iktisadi faaliyet arasındaki ilişkinin değerlendirilmesine katkıda bulunmak amacıyla “kredi ivmesi” kavramını tanıtmakta ve Türkiye için hesaplamaktadır. Kredi İvmesi İktisat yazınında, özellikle finansal krizlerin ardından gözlenen toparlanma dönemlerinde, nihai yurt içi talepteki ilk toparlanmanın genelde kredi stokunda artış olmadan gerçekleştiği gözlemi “kredisiz toparlanma” olarak adlandırılmaktadır. Bu gözleme kuramsal bir açıklama getirmek amacıyla Biggs, Mayer ve Pick (2009) basit bir model yardımıyla, krediler ile iktisadi büyüme oranı arasındaki ilişkide bazı dönemlerde kredi stokundan çok yeni kredi kullanımının belirleyici rol oynadığını ortaya koymuştur. Yazarlar, ekonomideki toplam talep büyümesinin krediler ile ilişkisini aşağıdaki şekilde ifade etmiştir: ( Bu ) denklemde ( GSYİH’yi, kredi kullanımı), ) ( ) kredi stokunu, kredi stokundaki değişimi (net sermaye stokunun aşınma oranını, ise faiz oranını temsil etmektedir. Eşitliğin sağ tarafındaki ilk terim kredi kullanımındaki değişimin milli gelire oranını göstermektedir. Bu terim kredi değişiminin değişimi, yani ikinci türev şeklinde tanımlandığından, “kredi ivmesi” olarak adlandırılacaktır. Denklemdeki ikinci ifade ise kredilerin milli gelire oranı ile ağırlıklandırılmış kredi büyüme oranını vermektedir. Kara, Küçük, Tiryaki ve Yüksel (2013) çalışmasında da vurgulandığı gibi, finansal istikrarla doğrudan ilişkili görülen bu değişken “net kredi kullanımı/GSYİH” (ΔD/Y) oranına denk gelmekte olup borçluluk oranlarının sağlıklı seviyelere yakınsayabilmesi için bu oranın zaman içinde istikrarlı bir seyir izlemesi beklenmektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 15 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yukarıdaki denklem ve sözü geçen ampirik bulgular genel iktisadi sezgiler ile de uyumludur. Akım bir değişken olan toplam harcamaların, stok kredi verileri yerine net kredi kullanımı gibi akım verilerle daha ilişkili olması beklenir.1 Dolayısıyla toplam harcamalardaki değişim oranının (GSYİH büyümesinin) da net kredi kullanımındaki değişimle (kredi ivmesi ile) daha ilişkili olması gerekir. Türkiye’de Kredi İvmesi ve Ekonomik Büyüme İlişkisi Türkiye’de kredilerle GSYİH büyümesi arasındaki ilişkiyi inceleyebilmek amacıyla, öncelikle yukarıdaki denklemde yer alan kredi ivmesi ve (GSYİH’ye oranla) net kredi kullanımı değişkenleri oluşturulmuştur. GSYİH ve kredi serilerinin mevsimsellikten arındırılmasına dair sorunlar göz önüne alınarak, yukarıdaki denklem çeyreklik frekansta yıllık değişimleri gösterecek şekilde uyarlanmıştır. Örneğin, 2011 yılının dördüncü çeyreği için kredi ivmesi şöyle tanımlanmış: ( ) ( ) ( ) net kredi kullanımı ise şu şekilde oluşturulmuştur: ( ) ( ) Denklem 2 ve 3’te, kredi stoku ( ) serisi için her bir dönem sonundaki bankacılık sektörünün finansal olmayan kesime kullandırdığı toplam kredi hacmi serisi nominal değeriyle ve kur etkisinden arındırılmadan kullanılmış, ( ) serisi için ise çeyreklik nominal GSYİH verisi kullanılmıştır. Grafik 1, denklem 2 ve 3 kullanılarak hesaplanan kredi ivmesini ve net kredi kullanımını GSYİH büyümesi ile birlikte göstermektedir. Örneklem döneminde kredilerde sıkça ivme değişiklikleri olduğu için özellikle kredi ivmesi ile ekonomik büyüme arasında oldukça kuvvetli bir ilişki olduğu göze çarpmaktadır. 2008-2009 döneminde küresel finansal krizin yol açtığı tedirginlik nedeniyle kredi büyümesinde kaydedilen sert düşüş kredi ivmesine ve GSYİH büyümesine de yansımıştır. Takip eden dönemde ise küresel ölçekte parasal genişleme politikalarının bir yansıması olarak hızlanan sermaye girişlerinin de etkisiyle kredi hacminde normalleşmenin ötesinde bir artış yaşanmış, kredi ivmesi 2010 yılının son çeyreğinde zirve yapmıştır. Bu tarihten itibaren TCMB’nin diğer kurumlarla koordineli bir şekilde uygulamaya koyduğu makro-ihtiyati politikaların sonucunda Toplam kredilerde akım verisine erişilemediğinden bu çalışmada akım yerine stoktaki değişim kullanılmıştır. Mutluer-Kurul (2012) çalışması tüketici kredilerinin akım verilerinin tüketim talebi ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu çalışmada kullanılan akım veriler stoktaki değişim ile kıyaslandığında iki serinin benzer bir eğilim izlediği gözlenmektedir. 1 16 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kredi büyümesinde belirgin bir düşüş gözlenmiştir. Net ihracatın katkısındaki artış nedeniyle bu düşüş GSYİH büyümesine birebir yansımasa da, yine de 2011 ve 2012 yıllarında kredi ivmesinin GSYİH büyümesine verdiği katkıda keskin bir düşüş olduğu gözlenmektedir. Öyle ki, 2012 yılının üçüncü çeyreğindeki kredi ivmesi, küresel kriz sonrası dönem olan 2009 yılında gözlenen değerlere yakın gerçekleşmiştir. Grafik 1. Reel GSYİH Büyümesi, Kredi İvmesi ve Net Kredi Kullanımı* (Yüzde) Reel GSYİH büyümesi (yıllık) Reel GSYİH büyümesi (yıllık) Kredi ivmesi (sağ eksen) Net kredi kullanımı (sağ eksen) 7 -4 5 -6 3 -8 1 -5 -4 -6 2008Ç1 2012Ç3 2012Ç1 2011Ç3 2011Ç1 2010Ç3 2010Ç1 2009Ç3 2009Ç1 2008Ç3 -10 2008Ç1 -8 2012Ç3 9 -2 -2 2012Ç1 11 0 0 0 2011Ç3 13 2 2 2011Ç1 15 4 5 4 2010Ç3 6 2010Ç1 17 6 2009Ç3 8 2009Ç1 19 8 10 2008Ç3 10 10 Kaynak: TCMB. *Kredi ivmesi ve net kredi kullanımı serileri sırasıyla 2 ve 3 numaralı denklemlerde tanımlandığı şekilde oluşturulmuştur. TCMB orta vadede kredilerde yüzde 15 büyüme oranının makul ve sağlıklı olacağını dile getirmiştir.2 Ne var ki, bu oranın 2013 yılı için ekonomide beklenen toparlanma ile uyumlu olup olmadığı konusu kamuoyunda sıklıkla sorgulanmaktadır. Bunun sebebi, krediler ile GSYİH büyümesi arasındaki ilişkinin sadece kredi büyüme oranları üzerinden düşünülmesidir. Ancak, yukarıda da gösterildiği gibi, bazı dönemlerde salt kredi büyüme oranlarına bakarak kredilerin büyümeye katkısını değerlendirmek yanıltıcı olabilmektedir. Özellikle (2011-2012 yılları gibi) kredilerin büyüme hızında önemli değişimler gözlenen dönemlerin ardından, iktisadi büyüme açısından kredi ivmesi (net kredi kullanımındaki değişim) yüksek bilgi değeri taşıyabilmektedir. 2013 yılında kredi ivmesinin iktisadi büyümeye verebileceği potansiyel desteği görebilmek amacıyla, Grafik 2’de kredi artışı için yüzde 15 oranı referans alınarak, bu oranla tutarlı olan kredi ivmesi ve yıllık net kredi kullanımı çizdirilmiştir.3 2013 yılı GSYİH büyümesi için de Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonu kullanılmıştır. Sağ panelde yer alan net kredi kullanımı serisi, kamuoyu algılamasını yansıtır şekilde, 2013 yılında bir önceki yıla göre yatay bir seyre işaret etmektedir. Dolayısıyla bu 2 3 Bakınız, 2013 Yılında Para ve Kur Politikası, TCMB (2012). OVP’deki projeksiyonlar yıllık olduğu için grafikler de yıllık olarak çizdirilmiştir. Enflasyon Raporu 2013-II 17 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası göstergeye bakıldığında kredilerin yüzde 15 büyümesi halinde 2013 yılında iç talebin 2012 yılındaki gibi zayıf seyredebileceği yanılsaması oluşabilmektedir. Böyle bir değerlendirme, (sol panelde gösterilen) kredi ivmesinin 2013 yılı için bir önceki yıla kıyasla keskin bir şekilde arttığı bilgisini dikkate almadığı için eksik kalacaktır. Diğer bir ifadeyle, toplam kredilerin büyüme oranında bir önceki yıla kıyasla belirgin bir değişim olmadığı bir senaryo altında dahi, net kredi kullanımındaki değişim (kredi ivmesi) arttığı için, 2013 yılında kredilerin büyümeye verdiği destek artmaktadır. Bu basit örnek, kredi projeksiyonlarının ekonomik büyüme tahminleri ile uyumu değerlendirilirken kredi ivmesi değişkeninin de hesaba katılmasının önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Grafik 2. 2013 Yılına Dair Reel GSYİH Büyümesi, Kredi İvmesi ve Net Kredi Kullanımı Projeksiyonları* (Yüzde) Reel GSYİH büyümesi (yıllık) Kredi ivmesi (sağ eksen) 10 15 8 10 6 Reel GSYİH büyümesi (yıllık) Net kredi kullanımı (sağ eksen) 10 16 8 14 6 4 5 2 12 4 10 2 2013 2012 2 2011 -6 2010 4 2009 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 -10 2005 -6 -4 2008 -4 6 -2 2007 -5 2006 -2 8 0 2005 0 0 Kaynak: TCMB. *Kredi ivmesi ve net kredi kullanımı serileri sırasıyla 2 ve 3 numaralı denklemlerde tanımlandığı şekilde oluşturulmuştur. Sonuç olarak bu bulgular, orta vadede referans alınan yüzde 15 kredi büyüme oranının 2013 yılı için kredi ivmesinde önemli bir artışa tekabül ettiğine ve dolayısıyla hızlanan bir toplam talep büyümesi ile uyumlu olduğuna işaret etmektedir. Bu çerçevede, TCMB referans alınan tarafından kredi büyüme oranlarının OVP’de yer alan büyüme projeksiyonları ile büyük ölçüde uyumlu olduğu düşünülmektedir. Kaynakça Biggs, M., T. Mayer, ve A. Pick (2009). “Credit and Economic Recovery,” De Nederlandsche Bank Working Paper, No. 218/2009. Kara, H., H. Küçük, S.T. Tiryaki ve C. Yüksel (2013). “Türkiye için Makul Kredi Büyüme Oranı Ne Olmalı?” TCMB Ekonomi Notları No. 13/03. Kara, H. ve S.T. Tiryaki (2013). “Kredi İvmesi ve İktisadi Konjonktür,” TCMB Ekonomi Notları No. 13/10. Mutluer Kurul, D. (2012). “Akım Verilerle Tüketici Kredileri,” TCMB Ekonomi Notları No. 12/35. TCMB (2012). 2013 Yılında Para ve Kur Politikası, TCMB. 18 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler Geçtiğimiz üç aylık dönemde yayımlanan veriler küresel iktisadi faaliyetin belirgin bir toparlanma eğilimine henüz girmediğini göstermektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nde yaşanan bankacılık krizi, Çin ekonomisinin büyüme hızının beklentilerin altında gerçekleşmesi ve Japonya Merkez Bankası (Bank of Japan - BoJ)’nın uygulamaya koyduğu genişletici politikalar geçtiğimiz dönemde öne çıkan gelişmeler olmuştur. Ocak Enflasyon Raporu döneminden sonra Euro Bölgesi iktisadi faaliyeti yavaşlamaya devam etmiş, buna paralel olarak 2013 yılı büyüme tahmini belirgin olarak aşağı yönlü güncellenmiştir. GKRY’de yaşanan bankacılık krizi, Euro Bölgesi’nde sorunların çözümüne yönelik atılan adımlara karşın, finansal sisteme ilişkin risklerin halen mevcut olduğunu göstermektedir. ABD ekonomisi, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde yüzde 1,6 (yıllıklandırılmış) büyüyerek diğer gelişmiş ülkelerden ayrışmasına karşın, son 1,5 yılın en düşük büyümesini kaydetmiştir. Benzer şekilde, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2,5 (yıllıklandırılmış) büyüyerek beklentilerin altında kalmış ve bu da maliye politikasındaki sıkılaştırıcı tedbirlerin etkilerinin görülmeye başlandığı şeklinde değerlendirilmiştir. Bütçe harcamalarındaki kesintilerin önümüzdeki dönemde ABD büyümesi üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaya devam edeceği düşünülmektedir. 2013 yılının ilk çeyreğinde genel emtia fiyat endeksi bir önceki çeyreğe göre sınırlı bir miktar artarken enerji fiyatları dışındaki emtia fiyatlarının düşüş kaydettiği gözlenmiştir. Aynı dönemde yıllık tüketici enflasyon oranları, gelişmiş ülkelerde sınırlı miktarda aşağı yönlü bir eğilim sergilerken, gelişmekte olan ülkelerde ise yukarı yönlü hareket etmiştir. Söz konusu dönemde küresel enflasyonun düşük seyretmesinin de etkisi ile para politikası kararlarını şekillendiren temel faktör ülkelerin büyümeye ilişkin kaygıları olmuş ve para politikalarındaki gevşeme eğilimi gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde devam etmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak küresel para politikasının önümüzdeki dönemde de, çoğunlukla gelişmiş ülkeler kaynaklı olarak, gevşek seyretmeye devam etmesi beklenmektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 19 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.1. Küresel Büyüme Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde, gelişmekte olan ülkelerde iktisadi faaliyetin artmış olmasına bağlı olarak, küresel iktisadi faaliyetin de sınırlı bir miktar yukarı yönlü hareket ettiği görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise, iktisadi faaliyeti destekleyici parasal genişleme politikalarının devamına karşın, zayıf büyümenin yılın son çeyreğinde de devam etmiş olduğu gözlenmiştir. Söz konusu çeyrekte Türkiye’nin ihracatında önemli paya sahip ülkelerin büyüme oranları da zayıf görünümünü korumuştur (Grafik 2.1.1 ve Grafik 2.1.2). Grafik 2.1.1. Grafik 2.1.2. Küresel Büyüme Oranları* Küresel Büyüme Oranları* (Yüzde Değişim, Yıllık) (Yüzde Değişim, Yıllık) Gelişmekte Olan Ülkeler GSYİH Ağırlıklı Büyüme Gelişmiş Ülkeler İhracat Ağırlıklı Büyüme 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 -4 -4 -6 -6 123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 * İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı içindeki payları ile ağırlıklandırılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 -4 -4 -6 -6 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 2007 2008 2009 2010 2011 2012 * Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 2012 yılının son çeyreğinde ABD ekonomisi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,6 (yıllıklandırılmış) büyüyerek son 1,5 yılın en düşük büyümesini kaydetmiştir. Söz konusu büyümeye özel kesim tüketim ve yatırımları ve ithalat pozitif katkıda bulunurken, kamu kesimi tüketim ve yatırımları ve ihracat negatif katkı vermiştir. ABD ekonomisi 2013 yılının ilk çeyreğinde de beklentilerin altında kalarak yüzde 2,5 (yıllıklandırılmış) büyümüş ve bu da kamu harcamalarındaki kesintilerin ABD ekonomisi üzerindeki etkilerinin görülmeye başlandığı şeklinde yorumlanmıştır. Euro Bölgesi iktisadi faaliyeti ise olumsuz seyrini geçtiğimiz yılın son çeyreğinde de devam ettirerek 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0,6 oranında daralma kaydederken; PMI verileri daralmanın yılın ilk çeyreğinde de devam edeceğine işaret etmektedir (Grafik 2.1.3). Bir önceki Enflasyon Raporu döneminde Euro Bölgesi’nde 2013 yılı için pozitif büyüme öngörmüş olan Eurostat, bu Enflasyon Raporu döneminde Euro Bölgesi’nin 2013 yılında da 20 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası daralmaya devam ederek büyümenin yüzde 0,6 oranında gerileyeceğini, ancak 2014 yılında pozitif büyümeye geçeceğini öngörmüştür. Dolayısıyla, Euro Bölgesi’nin 2013 yılı içerisinde de küresel büyüme görünümünü olumsuz etkilemeye devam edeceği değerlendirilmektedir. Grafik 2.1.3. Euro Bölgesi PMI Endeksleri İmalat Sanayii Hizmetler 35 30 30 0313 35 0912 40 0312 40 0911 45 0311 45 0910 50 0310 50 0909 55 0309 55 0908 60 0308 60 Kaynak: Bloomberg. Gelişmekte olan ekonomiler içerisinde ise Çin, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde kaydetmiş olduğu yüzde 7,9’luk büyümenin ardından 2013 yılının ilk çeyreğinde, beklentilerin aksine, yavaşlayarak yüzde 7,7 oranında büyümüş ve yeni bir “düşük büyüme” dönemine girebileceğine dair endişeleri de beraberinde getirmiştir. Zayıf seyreden sanayi sektörü ve beklenenin altında seyreden perakende satışları düşük büyümeye yol açan başlıca unsurlar olurken, genişleyici para politikası uygulamalarının da reel sektör üzerinde beklenen etkiyi oluşturmadığına dair algılamaları güçlendirmektedir. Küresel iktisadi faaliyete ilişkin PMI verileri, gerek imalat gerekse hizmetler sektöründe yılın ilk çeyreğine sınırlı bir miktar artışa işaret etmektedir (Grafik 2.1.4). Gelişmiş ekonomilerin iktisadi faaliyeti destekleyici ek tedbir paketlerinin devam etmesinin, sınırlı da olsa yukarı yönlü olan bu hareketin belirleyicilerinden biri olabileceği düşünülmektedir. Ne var ki, gevşek seyreden küresel para politikasına karşın, Euro Bölgesi krizine ilişkin sorunların devam ediyor olması önümüzdeki dönem küresel büyümenin seyrine ilişkin belirsizlik oluşturmaya devam etmektedir. Consensus Forecasts tahminlerine bakıldığında, 2013 yılsonuna ilişkin küresel büyüme tahminlerinin Ocak Enflasyon Raporu dönemine göre aynı kaldığı görülürken Euro Bölgesi’ne ilişkin 2013 yılı büyüme tahmininin belirgin olarak aşağı yönlü güncellenmiş olduğu dikkat çekmektedir (Tablo Enflasyon Raporu 2013-II 21 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.1.2). Nisan ayı Consensus Forecasts tahminleri ile güncellenen GSYİH ve ihracat ağırlıklı küresel üretim endeksleri ise dış ekonomilerde önümüzdeki dönem belirgin bir toparlanmanın beklenmediğini ve küresel ölçekteki belirsizliklerin dış talebi baskılamaya devam edeceğini teyid eder niteliktedir (Grafik 2.1.5). Grafik 2.1.4. Grafik 2.1.5. JP Morgan Küresel PMI Endeksleri Küresel Üretim Endeksleri* (2008 Ç2=100) 112 65 60 60 55 55 50 45 106 50 104 104 45 102 102 100 100 98 98 96 94 0313 0912 0312 0911 0311 30 0910 30 0310 35 0909 110 108 35 0309 112 106 40 0908 110 108 40 0308 ER-Ocak (İhracat Ağırlıklı) ER-Nisan (İhracat Ağırlıklı) ER-Ocak (GSYİH Ağırlıklı) ER-Nisan (GSYİH Ağırlıklı) İmalat Sanayii Hizmetler 65 Gerçekleşen Beklenen 96 1234123412341234123412341234 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 94 * İhracat ağırlıklı endeks oluşturulurken ülkeler Türkiye ihracatı içindeki payları ile ağırlıklandırılmıştır. Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB. Kaynak: Bloomberg. Tablo 2.1.2. 2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Büyüme Tahminleri Consensus Bültenleri (Ortalama Yüzde Değişim, Yıllık) Ocak Nisan 2013 2014 2013 2014 2,6 3,2 2,6 3,2 - - - - ABD 2,0 2,8 2,1 2,7 Euro Bölgesi -0,1 0,9 -0,4 0,9 Almanya 0,7 1,7 0,7 1,7 Fransa 0,1 0,8 -0,1 0,7 İtalya -0,9 0,5 -1,4 0,5 İspanya -1,6 0,3 -1,6 0,2 Yunanistan -4,5 -1,3 -4,9 -1,4 Japonya 0,7 1,0 1,3 1,3 İngiltere 1,0 1,7 0,7 1,6 - - - - 6,6 6,8 6,6 6,7 Çin 8,1 8,0 8,2 8,0 Hindistan 6,5 - 6,1 6,8 Latin Amerika 3,5 3,9 3,4 3,8 Brezilya 3,3 3,9 3,1 3,7 Doğu Avrupa 2,9 3,9 2,7 3,6 Dünya Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik Kaynak: Consensus Forecasts. 22 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.2. Emtia Fiyatları 2013 yılının ilk çeyreğinde genel emtia fiyat endeksi bir önceki çeyreğe göre sınırlı bir miktar artarken enerji fiyatları dışındaki emtia fiyatlarının düşüş kaydettiği gözlenmiştir. Söz konusu dönemde, enerji fiyatları yüzde 2,4 artarken; metal fiyatları yüzde 0,9, tarım fiyatları yüzde 7,4 ve değerli metal fiyatları yüzde 6,4 oranında düşüş göstermiştir (Grafik 2.2.1). Grafik 2.2.1. Grafik 2.2.2. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri* WTI – Brent Fiyat Gelişmeleri (ABD Doları/Varil) Genel Metal Tarım 280 Enerji Değerli Metal 280 240 Brent Fark (sağ eksen) WTI 140 30 130 25 240 120 200 200 20 110 15 100 160 160 120 120 10 90 5 80 *Ocak 2009 ortalaması 100 olarak alınmıştır. Kaynak: Bloomberg. 0413 0113 1012 0712 0412 0112 1011 0711 0411 0111 1010 -5 0710 60 0410 0 0110 0113 0712 0112 0711 0111 0710 0110 0709 80 0109 80 70 Kaynak: Bloomberg. Yılın ilk çeyreğinde gerek Brent tipi gerekse WTI tipi petrol fiyatları bir önceki çeyreğe göre sınırlı bir miktar artış göstermiş olsa da, Nisan ayının ortası itibarıyla her iki tip petrol fiyatının da düşüş eğilimine girdiği ve bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre, sırasıyla, yüzde 13 ve yüzde 7 oranında değer kaybettiği görülmektedir (Grafik 2.2.2). ABD ekonomisinde gözlenen pozitif büyümeye karşın işgücü göstergelerinin halen kalıcı bir toparlanmaya işaret etmemesi ve Euro Bölgesi’ndeki daralmanın 2013 yılında da süreceğine dair yaygın beklentiler gözönüne alındığında petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir hareket oluşturacak bir talep baskısı olmadığı düşünülmektedir. Buna ilaveten, ABD ham petrol stoklarının yüksek seviyelerde seyretmekte olması (Grafik 2.2.3) ve OPEC ülkelerinin cari üretim düzeylerini koruyacağına dair beklentiler ham petrol fiyatlarında yukarı yönlü harekete neden olacak arz yönlü bir baskının da olmadığını göstermektedir. Özetle, ortadoğu kaynaklı politik sorunların devam ediyor olmasına rağmen, arz ve talep koşulları bir arada değerlendirildiğinde, petrol fiyatlarında aşağı yönlü eğilimin önümüzdeki dönemde de devam edeceği değerlendirilmektedir. Nitekim, önümüzdeki 18 ay için yapılan vadeli Enflasyon Raporu 2013-II 23 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sözleşmelerde petrol fiyatlarında bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla belirgin bir değişim olmadığı görülmektedir (Grafik 2.2.4). Grafik 2.2.3. Grafik 2.2.4. ABD Ham Petrol Stokları Ham Petrol (Brent) Fiyatları* (Milyon Varil) (ABD Doları/Varil) 400 400 350 140 25 Ocak Gerçekleşen 26 Nisan 140 120 120 100 100 80 80 60 60 40 40 350 300 250 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008 2010 2012 250 Kaynak: ABD Enerji Bakanlığı. 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0513 0913 0114 0514 0914 300 * 1-25 Ocak ve 1-26 Nisan tarihleri arasında vadeli sözleşmelerde oluşan fiyatların basit ortalamalarıdır. Kaynak: Bloomberg. WTI ile Brent petrol fiyatları arasındaki farkın 2013 yılı içerisinde giderek azaldığı görülmektedir. 2012 yılının son çeyreğinde 22,3 ABD doları olan fiyat farkı Nisan ayının ortası itibarıyla ise 10,6 ABD dolarına gerilemiştir (Grafik 2.2.2). ABD’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltma potansiyeli taşıyan gelişmelere rağmen söz konusu farkın kapanıyor olmasında ABD ekonomisinin Avrupa’ya kıyasla güçlü büyümeye devam etmesinin belirleyici bir faktör olduğu değerlendirilmektedir. 2012 yılının ilk yarısındaki yukarı yönlü hareketine karşın yılın genelini 2011 yılının altında tamamlamış olan tarım fiyatlarının söz konusu aşağı yönlü eğilimini 2013 yılının ilk çeyreğinde de devam ettirdiği ve yüzde 7,4 oranında azaldığı görülmektedir (Grafik 2.2.1). Ne var ki, tarım fiyatlarının önümüzdeki dönem seyri iklim koşullarına bağlı olarak belirsizliğini korumakta ve 2013 yılı geneli için gerek aşağı yönlü gerekse yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Enerji ve endüstriyel metal fiyatları üzerinde küresel büyümenin seyri belirleyici olmaya devam etmektedir. ABD ve Euro Bölgesi’nde ve son olarak Japonya’da ekonomiyi canlandırmaya ve finansal istikrarı sağlamaya yönelik olarak uygulanan parasal genişleme politikaları ve ekonomik belirsizlikler değerli metal fiyatları üzerinde etkili olurken, arz yönlü gelişmeler emtia fiyatlarının her iki yönde de değişimini olası kılmaktadır. 24 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.3. Küresel Enflasyon 2013 yılının ilk çeyreğinde genel ve çekirdek tüketici enflasyon oranları, gelişmiş ülkelerde sınırlı miktarda aşağı yönlü bir eğilim sergilerken, gelişmekte olan ülkelerde ise, Mart ayında bir miktar düşmüş olmasına karşın, bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre artış göstermiştir (Grafik 2.3.1 ve Grafik 2.3.2). Sözkonusu dönemde enerji hariç emtia fiyatlarında gözlenen düşüş enflasyon oranlarındaki yatay seyri desteklerken, özellikle gelişmiş ülkelerde zayıf seyreden büyüme enflasyon üzerinde talep baskısı oluşturmamıştır. Grafik 2.3.1. Grafik 2.3.2. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu (Yıllık, Yüzde) (Yıllık, Yüzde) GOÜ GÜ GOÜ GÜ 0 0 1 1 -2 -2 0 0 0609 1208 0608 0113 2 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 6 0712 2 0112 2 0711 2 0111 3 0710 3 0110 4 0709 4 0109 4 0708 4 0108 6 1212 6 0612 5 1211 5 0611 8 1210 8 0610 6 1209 10 10 Kaynak: Bloomberg, Datastream, TCMB. 2013 yılının ilk çeyreğinde Euro Bölgesi enflasyon telafisi sınırlı bir miktar aşağı yönlü hareket ederken, ABD enflasyon telafisinde sınırlı bir miktar yukarı yönlü değişim gözlenmiştir. Euro Bölgesi’ndeki daralmanın 2013 yılında da devam edeceği beklentisinin güçlenmesi ve sorunlu ülkelere yönelik desteğin devamı bölgede telafi oranlarının düşüşünde etkili olmuştur. Öte yandan, 2013 yılında da makul düzeylerde pozitif büyüme sergilemesi beklenen ABD’nin enflasyon bekleyişlerinde belirgin bir artış meydana gelmemiştir. Ne var ki, Mart ayının ortasından itibaren her iki bölgede de enflasyon telafilerinin bir miktar yukarı yönlü hareket etmiştir (Grafik 2.3.3). Enflasyon Raporu 2013-II 25 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.3.3. ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Telafisi (Yüzde) 3,5 Euro Bölgesi 3,5 ABD 0,5 0,0 0,0 0313 0,5 0912 1,0 0312 1,0 0911 1,5 0311 1,5 0910 2,0 0310 2,0 0909 2,5 0309 2,5 0908 3,0 0308 3,0 Kaynak: Bloomberg. Küresel enflasyon tahminlerine bakıldığında 2013 yılsonu için bir değişim olmazken 2014 yılsonuna ilişkin tahminin sınırlı bir miktar yukarı yönlü güncellendiği görülmektedir (Tablo 2.3.1). Euro Bölgesi’ne ilişkin tahminler gerek 2013 gerekse 2014 yılsonu için aşağı yönlü güncellenirken ABD’ye ilişkin enflasyon tahminleri ise değişmemiştir. Japonya için ise gerek 2013 gerekse 2014 yılı için enflasyon tahminleri yukarı yönlü güncellenmiş ve 2013 yılında deflasyondan enflasyona geçileceği öngörüsü yapılmıştır. Öte yandan, yılın ilk çeyreğinde yatay seyretmiş olan emtia fiyatlarının önümüzdeki dönem seyrinin de küresel enflasyon oranları üzerinde belirgin bir baskı ve risk unsuru olarak görülmediği değerlendirilmektedir. Buna ilaveten, daralan ya da zayıf büyüyen gelişmiş ülkelerin ekonomilerini canlandırmaya yönelik adımlarının olumlu beklentiler oluşturamadığı ve buna bağlı olarak enflasyon oranları üzerinde önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkeler kaynaklı yukarı yönlü bir baskının söz konusu olmadığı düşünülmektedir. Tablo 2.3.1. 2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Enflasyon Tahminleri (Yıllık Yüzde Değişim) Ocak Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya Yunanistan Japonya İngiltere Gelişmekte Olan Ülkeler Asya Pasifik* Çin Hindistan Latin Amerika Brezilya Doğu Avrupa 2013 2,8 1,9 1,9 1,9 1,5 2,0 2,3 0,2 -0,2 2,6 3,9 3,2 7,6 6,4 5,5 5,4 Nisan 2014 3,0 2,1 1,7 2,0 1,8 1,8 1,5 1,4 1,6 2,3 3,9 3,4 6,8 6,3 5,6 4,7 2013 2,8 1,9 1,7 1,7 1,2 1,9 2,0 -0,1 0,1 2,9 3,9 3,2 8,2 6,6 5,7 5,2 2014 3,1 2,1 1,6 2,0 1,6 1,7 1,5 1,3 1,9 2,5 4,0 3,5 7,4 6,5 5,7 5,0 * Japonya hariç tahminleri göstermektedir. Kaynak: Consensus Forecasts. 26 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.4. Finansal Koşullar ve Risk Göstergeleri 2013 yılının ilk çeyreği özellikle Euro Bölgesi’ne ilişkin riskler nedeniyle belirsizliklerin devam ettiği bir dönem olmuş, küresel risk iştahı bu dönemde düşüş göstermiştir (Grafik 2.4.1). ECB’nin ve Euro Bölgesi hükümetlerinin kararlı tutumlarına rağmen gerek İtalya’da ortaya çıkan genel seçim sonuçları gerekse GKRY’nin yaşadığı mali kriz ve bankacılık krizi bölgeye ilişkin risk algılamalarını artırmıştır. Seçim sonrasında İtalya’da ortaya çıkan oy dağılımının hükümet kurulmasını zorlaştırması ve siyasi istikrarın sağlanmasına ilişkin endişeler ülke kredi notunun düşürülmesine ve tahvil getirilerinde artış yaşanmasına sebep olmuştur (Grafik 2.4.2). Grafik 2.4.1. Grafik 2.4.2. Küresel Risk İştahı Endeksleri GIIPS Ülkeleri Getiri Farkı * 45 12 9 20 6 10 3 0 0 0113 -8 0113 40 0712 -6 0112 35 0711 -4 0111 30 0710 25 0110 0 -2 15 30 0712 20 0112 2 0711 15 0111 10 4 0710 VIX (sağ eksen, ters çevrilmiş) 6 (Almanya Tahvillerine Kıyasla, Yüzde) Yunanistan(sol eksen) Portekiz İrlanda İspanya 40 0110 Credit Suisse Risk İştahı Endeksi *GIIPS Ülkeleri: Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya. Kaynak: Bloomberg. Kaynak: Bloomberg, Credit Suisse. Para piyasalarında karşı taraf riskini gösteren gecelik endeks takası (OIS) farkları yılın ilk çeyreğinde ABD için bir miktar gerilerken Euro Bölgesi için bir miktar artış göstermiştir. Euro – ABD doları çapraz kur takas oranında ise Şubat ayından bu yana artış yaşanmıştır (Grafik 2.4.3 ve Grafik 2.4.4). Grafik 2.4.3. Grafik 2.4.4. Gecelik Endeks Takası (OIS) Farkları Euro – ABD Doları Çapraz Kur Takası Oranı (3-Aylık, Puan) (1-Yıllık, Baz Puan) 0 ABD Doları Euro 1,0 1,0 0,8 0,8 0,6 0,6 0,4 0 -100 Kaynak: Bloomberg. Enflasyon Raporu 2013-II 0113 -100 0712 0,0 0112 0,0 0711 -80 0111 -80 0710 0,2 0110 0,2 0113 -60 0712 -60 0112 0,4 0711 -40 0111 -40 0710 -20 0110 -20 Kaynak: Bloomberg. 27 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ECB’nin 2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin kredi eğilim anketine göre, Euro Bölgesi’nde bankacılık sektörü kredi koşullarındaki sıkılaştırma 2012 yılının son çeyreğine kıyasla bir miktar azalmış olsa da, kredi talebindeki daralma ağırlaşmıştır (Grafik 2.4.5). Fed’in yayımladığı son kredi eğilim anketi ise, ABD’de kredi koşullarındaki gevşemenin yılın son çeyreğinde de devam ettiğini, kredi talebinin ise gerek büyük ve orta ölçekli firmalar gerekse küçük ölçekli firmalar için arttığını göstermektedir (Grafik 2.4.6). Grafik 2.4.5. Grafik 2.4.6. Euro Bölgesi Kredi Eğilim Anketi* ABD Kredi Eğilim Anketi* (Yüzde) (Yüzde) Kredi koşulları, büyük firma Kredi koşulları, küçük/orta firma Talep, büyük firma Talep, küçük/orta firma Kredi koşulları, büyük/orta firma Kredi koşulları, küçük firma Talep, büyük/orta firma Talep küçük firma 100 100 75 75 75 75 50 50 50 50 25 25 25 25 0 0 0 -75 *Kredi koşullarında yukarı yönlü hareketler sıkılaşmaya işaret etmektedir. Kaynak: ECB. 2012 -50 -75 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 -75 2006 -75 -50 2011 -50 -25 2010 -50 100 -25 2009 -25 2008 -25 2007 0 2006 100 Kaynak: Fed. Yılın ilk çeyreğinde, başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülke hisse senedi piyasalarına ilgi artmış, bu dönemde gelişmiş ülkeler MSCI endeksi artış gösterirken, gelişmekte olan ülkeler MSCI endeksinde belirgin bir gerileme görülmüştür (Grafik 2.4.7). Aynı dönemde, gelişmekte olan ülke borçlanma senetlerine ait getiri endekslerinde ise artış gözlenmiştir (Grafik 2.4.8). Grafik 2.4.7. Grafik 2.4.8. Küresel Hisse Senedi Piyasaları Bölgesel EMBI+ Gelişmeleri (ABD Doları Bazında, 2007=100) 300 300 70 70 200 200 60 60 100 100 0113 400 0712 400 0112 80 0113 80 0712 90 0112 90 0711 100 0111 100 0710 110 0110 110 Kaynak: Bloomberg. 28 120 0711 120 0111 500 Asya Latin Amerika 500 0110 MSCI - Gelişmiş Ülkeler 0710 Genel Avrupa MSCI - Gelişmekte Olan Ülkeler Kaynak: Bloomberg. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.5. Sermaye Akımları 2012 yılının son çeyreğinde hızlanma eğilimine giren gelişmekte olan ülke sermaye akımları, 2013 yılı Ocak ayında ivmelenmiş, ancak takip eden aylarda, küresel risk iştahının göreli yüksek seviyesine karşın, yavaşlamıştır (Grafik 2.5.1). Gerek hisse senedi, gerekse borçlanma senedi piyasalarına girişlerin güçlü seyrettiği Ocak ayını takiben, sermaye akımları gerilemiş, Mart ve Nisan aylarında borçlanma senedi piyasalarına yönelen fon miktarı belirgin biçimde azalırken, hisse senedi piyasalarından çıkışlar gözlenmiştir (Grafik 2.5.2). Grafik 2.5.1. Grafik 2.5.2. Gelişmekte Olan Ülkeler Yıllık Fon Akımları Gelişmekte Olan Ülkeler Aylık Fon Akımları (Birikimli, Milyar ABD Doları) (Milyar ABD Doları) Borçlanma Senedi Fonları Hisse Senedi Fonları Hisse Senedi Fonları 100 100 Borçlanma Senedi Fonları 40 0 VIX Endeksi (sağ eksen, ters çevrilmiş) 80 80 60 60 40 40 20 20 0 0 30 10 20 20 10 30 0 40 Kaynak: EPFR, Bloomberg. 0113 0712 0112 0711 0111 0710 0110 0709 0109 0708 0108 0113 0712 70 0112 -30 0711 60 0111 -20 -60 0710 -40 -60 0110 -40 0709 50 0109 -10 0708 -20 0108 -20 Kaynak: EPFR, Bloomberg. Çeyreklik bazda incelendiğinde, hem portföy dağılımı bazında, hem de bölgesel dağılım bazında sermaye akımlarının kompozisyonu yılın ilk çeyreğinde, önceki çeyreğe kıyasla değişmemiştir (Tablo 2.5.1). Uluslararası yatırımcılar, ağırlıklı olarak hisse senedi piyasalarına yönelen fonları tercih ederken, bölgeler itibarıyla en çok yatırımcı çeken ülke grubu yükselen Asya ülkeleri olarak kalmaya devam etmiştir. Ancak, her ne kadar yılın ilk çeyreğinde, gelişmekte olan ülkelere geçen çeyrekteki ile aynı miktarda giriş gözlenmiş olsa da, sermaye akımlarının oynaklığının arttığı değerlendirilmektedir. Tablo 2.5.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Fon Akımlarının Kompozisyonu (Çeyreklik, Milyar ABD Doları) Portföy Dağılımı Toplam 2012 2013 1.Çeyrek 2.Çeyrek 3.Çeyrek 4.Çeyrek 1.Çeyrek 32,4 -3,5 19,2 42,8 42,9 Hisse Senedi Fonları 21,2 -7,8 7,0 27,9 27,8 Bölgesel Dağılım Borçlanma Senedi Fonları Yükselen Asya Yükselen Avrupa Latin Amerika Orta Doğu ve Afrika 11, 2 4,3 12,1 14,9 15,1 14,7 -4,0 6,2 24,0 24,5 5,7 0,0 4,5 6,3 6,2 9,3 0,2 6,8 9,9 9,2 2,7 0,3 1,7 2,7 3,0 Kaynak: EPFR. Enflasyon Raporu 2013-II 29 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Japonya’nın uygulamaya koyduğu yeni miktarsal genişleme politikası, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarını hızlandırabilecek önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, gerek sermaye akımlarındaki olası güçlü seyre ve gerekse oynaklık artışına bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelerde finansal istikrara yönelik risklerin önümüzdeki dönemde canlı kalmaya devam edeceği düşünülmektedir. 2.6. Küresel Para Politikası Gelişmeleri 2013 yılının ilk çeyreğinde para politikası uygulamaları, olumsuz seyreden küresel büyüme görünümüne paralel olarak, gevşeme yönünde olmuştur. Söz konusu dönemde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde belirgin bir farklılaşma olmuş, politika faizleri gelişmekte olan ülkelerde hızla düşmeye devam ederken gelişmiş ülkelerde durağan bir görüntü arz etmiştir. 2012 yılının son çeyreğinde faiz indirimine giden İsveç, Güney Kore, Çek Cumhuriyeti, İsrail ve Avustralya gibi ülkeler, halen hareket alanına sahip olmalarına karşın, yılın ilk çeyreğinde politika faizlerini sabit tutmayı tercih etmişlerdir. Faiz indirimi konusunda pek fazla hareket alanı olmayan dört büyük merkez bankasından Fed ve Japonya merkez bankaları parasal genişlemeye devam etmiş, Euro Bölgesi ve İngiltere’de ise varlık alımları yavaşlamış ve merkez bankası toplam aktifleri ve GSYİH içindeki payı 2012 yılı sonuna göre gerilemiştir (Grafik 2.6.1). Ayrıca, yılın ilk dört ayında, gelişmekte olan ülkelerden Hindistan, Meksika ve Türkiye 50, Macaristan 100, Polonya ve Kolombiya 100’er baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirmiştir. Ne var ki, enflasyon oranının yüzde 6,5’in üzerine çıkmasına bağlı olarak, Brezilya Merkez Bankası Nisan ayı toplantısında politika faizini 25 baz puan artırmıştır (Grafik 2.6.2). Grafik 2.6.1. Grafik 2.6.2. Merkez Bankası Toplam Aktiflerinin GSYİH’ye Oranı* Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 - Nisan 2013*(Baz Puan) -100 -300 -300 -500 -500 0,0 0,0 1234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. * 2013 1. Çeyrek için tahmini GSYİH değerleri kullanılmıştır. 30 Romanya -100 Türkiye 100 Güney Afrika 0,1 100 Rusya 0,1 300 Macaristan 0,2 500 2012 Ç1 - Ç2 Endonezya 0,2 Şub'13 2012 Ç3-Ç4 300 Polonya 0,3 Mar'13 Kolombiya 0,3 Nis'13 500 Oca'13 Peru 0,4 Şili 0,4 Tayland ECB Japonya MB Brezilya Fed İngiltere MB Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. * 29 Nisan 2013 itibarıyla. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Gelişmiş ülkeler para politikası uygulamalarına bakıldığında, Fed’in üçüncü parasal genişleme paketi ile açıkladığı tahvil alımlarını sürdürdüğü ve parasal genişlemeyi devam ettirdiği görülmektedir. ABD büyümesinde kısmi bir toparlanma olmasına rağmen Fed öngörüleri geçtiğimiz dönemde telaffuz edilen yüzde 6,5’lik işsizlik oranına 2014 yılı son çeyreğinden önce ulaşılamayacağı ve para politikasının bir süre daha gevşek devam edeceği yönündedir. Japonya ise ekonomiyi tekrar büyüme patikasına sokabilmek adına genişletici maliye ve para politikası uygulamaları içeren yeni bir paketi Nisan ayı başında uygulamaya koymuştur. Bu paket çerçevesinde daha önce açıklanan paketin öngördüğü aylık 3,8 trilyon yen tutarındaki tahvil alımları 7,5 trilyon yene (yaklaşık 75 milyar ABD doları) yükseltilmiştir. Japonya Merkez Bankası yüzde 2’lik enflasyon hedefine ulaşılması için kararlı olduğunu ve para tabanını iki yıl içerisinde iki katına çıkaracağını ortaya koymuştur. Gelişmekte olan ülkelerde ise politika faizlerinin düşmeye devam ettiği gözlenmiş, enflasyon hedeflemesi yapan ülkelerden GSYİH ağırlıklı olarak oluşturulan ortalama politika faizinde, 2013 ilk çeyreği sonunda 2012 yılı sonuna göre 27 baz puanlık bir gerileme meydana gelmiştir. İndirim yapan merkez bankaları genel olarak bu indirimleri ekonomik aktivitedeki yavaşlığa bağlamışlar, yapılan indirimlerin enflasyon hedefleriyle tutarlı olduğu yolunda açıklamalar yapmışlardır. Grafik 2.6.3. Grafik 2.6.4. Gelişmiş Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti Enflasyon Hedeflemesi Yapan Gelişmekte Olan Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti Politika Faizi Beklenti Nisan Politika Faizi Beklenti Nisan Beklenti Ocak Beklenti Ocak 0,85 6,75 6,75 0,80 0,80 6,50 6,50 0,75 0,75 6,25 6,25 0,70 0,70 6,00 6,00 0,65 0,65 5,75 5,75 0,60 0,60 5,50 5,50 0,55 0,55 5,25 5,25 0,50 0,50 5,00 5,00 0,45 0,45 4,75 0,85 1 2 3 2011 4 1 2 3 4 2012 Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. 1 2 3 2013 4 1 2014 4,75 1 2 3 2011 4 1 2 3 4 1 2012 2 3 2013 4 1 2014 Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. 2013 yılı Nisan ayı itibarıyla gelişmiş ülkelerde ortalama politika faizinin Ocak ayında öngörülen düzeye gerilemediği görülmüş bu gelişmede, geçtiğimiz dönemde olduğu gibi, bir kez daha ECB’nin beklenen faiz indirimini yapmamış Enflasyon Raporu 2013-II 31 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olması etkili olmuştur (Grafik 2.6.3). Buna karşın, ECB’nin 25 baz puanlık indirimi 2013 yılı ikinci çeyreğinde yapacağına yönelik tahminler Nisan ayında da geçerliliğini korumaktadır. Gelişmekte olan ülkeler içinse ortalama politika faizindeki düşüşün Ocak ayında beklenenin oldukça üzerinde gerçekleştiği görülmüştür (Grafik 2.6.4). Nisan ayı beklentileri bu hızlı düşüşle birlikte gelişmekte olan ülkelerde para politikasındaki gevşemenin sonuna gelindiği yönündedir. Söz konusu ülkeler için hem tüketici enflasyonunun hem de çekirdek enflasyon göstergelerinin son aylarda yükseliş eğilimine girmiş olması, ekonomik büyümeyi destekleme amaçlı faiz indirimlerinin önümüzdeki dönemde devam ettirilmesini güçleştirmektedir. Nitekim beklentiler de yılın ikinci çeyreğinden itibaren gelişmekte olan ülkelerde ortalama politika faizinin yükseliş eğiliminde olacağına işaret etmektedir. Son olarak, Ocak ayı ile karşılaştırıldığında 2013 yılı sonu için beklentilerin Nisan ayında her iki ülke grubu için fazla değişmediği, yalnızca yılın ilk çeyreğindeki sapma ayarlanarak aynı patikada devam ettiği görülmektedir. 32 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu İhracat Ağırlıklı Küresel PMI Endeksi ve Büyüme Eşiği 2.1 Satın alma yöneticileri endeksi (PMI), bir ülkedeki veya sektördeki iktisadi faaliyetin bir önceki aya kıyasla nasıl değiştiği hakkında niteliksel bilgi içeren ve aylık yayınlanan önemli bir göstergedir. Ülkeler ölçeğinde bakıldığında, PMI, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla büyümesi için erken açıklanan bir öncü gösterge olma özelliği taşımaktadır. Bu kutuda, Türkiye için hesaplanan ihracat ağırlıklı küresel büyüme oranlarını (Bakınız Enflasyon Raporu 2010-II, Kutu 2.1) önceleyecek yeni bir küresel PMI serisi oluşturulmakta ve bu seri için büyüme eşik değeri, diğer bir ifadeyle yüzde 0 büyüme oranına karşılık gelen PMI rakamı, hesaplanmaktadır. PMI rakamları, firmaların satın alma yöneticilerine düzenlenen aylık bir anketin sonuçlarına göre hesaplanmaktadır.1 Kullanılan hesaplama yöntemine göre, bütün katılımcıların işlerinin bir önceki aya göre değişmediği cevabını verdiği bir ankette, PMI değeri 50 olarak bulunacaktır. Bu nedenle 50, kuramsal büyüme eşiği veya nötr seviye olarak da adlandırılmaktadır. Tanım gereği, kuramsal büyüme eşiğinin üzerindeki bir PMI değeri ekonomideki büyümeye, altındaki bir değer ise daralmaya işaret edecektir. Buradan hareketle, bu çalışmada, Koenig (2002) tarafından kullanılan bir regresyon denklemi yardımıyla yüzde 0 büyüme oranına karşılık gelen PMI değeri, büyüme eşiği, tahmin edilmekte ve kuramsal büyüme eşiği ile karşılaştırılmaktadır. İhracat ağırlıklı küresel büyüme hesaplamasına dahil edilen ülkelerin reel GSYİH verileri Bloomberg’ten alınmaktadır (Hesaplama yöntemi için Enflasyon Raporu 2010-II, Kutu 2.1’e bakınız.). Ülkelerin GSYİH verileri mevsimsellikten arındırılmış ve çeyreklik frekanstadır. Öte yandan, ihracat ağırlıklı küresel PMI hesaplamasına, Markit tarafından PMI verisi yayınlanan ve Türkiye’nin ihracat yaptığı toplam 34 ülke dahil edilmektedir.2 Türkiye’nin bu ülkelere yaptığı ihracat için TÜİK verileri kullanılmaktadır. İhracat ve PMI rakamları, orijinal frekansları aylık olduğu için çeyrekliğe dönüştürülmektedir. Çeyreklik PMI’lar aylık PMI’ların basit aritmetik ortalaması olarak hesaplanmaktadır. Yapılan analizler, 1999-2012 yıllarını kapsamaktadır. Ankette katılımcılara işlerinin bir önceki aya göre nasıl olduğu sorulmakta ve “daha iyi”, “daha kötü”, ve “değişmedi” cevaplarından birini seçmeleri istenmektedir. Daha sonra, toplam katılımcı sayısı 100’lük ölçeğe çevrilmekte ve buna göre her bir cevabı veren katılımcı oranı hesaplanmaktadır. “Daha iyi” cevabını verenlerin ağırlığı 1, “değişmedi” cevabını verenlerin ağırlığı 0,5 ve “daha kötü” cevabını verenlerin ağırlığı da 0 olacak şekilde bir endeks değeri hesaplanmaktadır. 2 Bu ülkelerin Türkiye ihracatındaki toplam payı yüzde 60’lar civarındadır. 1 Enflasyon Raporu 2013-II 33 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Markit her ülke ve o ülkedeki değişik sektörler için kapsam olarak farklı PMI rakamları yayınlamaktadır. Amaç her ülkenin GSYİH’si için en iyi öncü göstergeyi seçmek olduğundan, en geniş kapsamlı PMI serisi tercih edilmekte ve eğer herhangi bir dönem için bu endeks değeri mevcut değilse, onun yerine ikinci en kapsamlı seri kullanılmaktadır. Örneğin, bir ülkenin bileşik PMI serisi 2007 yılında başlıyorsa, sonraki dönemler için bileşik endeks, önceki dönemler için ise imalat sanayi PMI’ı kullanılmaktadır. GSYİH büyümelerini en iyi önceleyecek PMI serileri kullanılarak, ihracat ağırlıklı küresel PMI, , ∑ denklemi ile hesaplanmaktadır. Bu denklemde, değerini, i ülkesinin t dönemindeki PMI ise i ülkesinin t-1 zamanında Türkiye ihracatındaki payını ifade etmektedir. İhracat ağırlıklı küresel PMI ve küresel büyüme rakamları kuramsal büyüme eşiği ile birlikte Grafik 1’de çizdirilmektedir.3 Grafik incelendiğinde, PMI’ın kuramsal eşiğin üzerinde (altında) ve küresel büyümenin sıfırın altında (üzerinde) olduğu durumların çokluğu dikkat çekmektedir.4 Bu durum, gerçek büyüme eşiğinin başka bir seviyede olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Bu nedenle, ihracat ağırlıklı küresel büyümenin, , bağımlı değişken ve ihracat ağırlıklı küresel PMI’ın, , açıklayıcı değişken olduğu; ( ( ) ) ( ) basit regresyon denklemi tahmin edilmektedir. İlgili t-istatistikleri parantez içerisinde gösterilmektedir. Bu denkleme göre, ihracat ağırlıklı küresel PMI değerindeki her 1 puanlık artış, ihracat ağırlıklı küresel büyümede 0,1 yüzde puanlık artışa karşılık gelmektedir. İki seri arasındaki ilgileşim katsayısı 0,86 olarak bulunmuştur. Bu şekilde toplam 14 gözlemin olduğu görülmektedir. Örneğin, son üç dönemde, PMI doğal büyüme eşiğinin altında kalmakta fakat buna rağmen küresel büyüme devam etmektedir. 3 4 34 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1. Türkiye İçin İhracat Ağırlıklı PMI ve Kuramsal Büyüme Eşiği (50) Grafik 2. Türkiye İçin İhracat Ağırlıklı PMI ve Hesaplanan Büyüme Eşiği (Çeyreklik Frekans, Büyüme Rakamları Çeyrekten Çeyreyedir) (Çeyreklik Frekans, Büyüme Rakamları Çeyrekten Çeyreyedir) İhracat Ağırlıklı Küresel PMI Büyüme Eşiği İhracat Ağırlıklı Küresel Büyüme (sağ eksen) 2,0% İhracat Ağırlıklı Küresel PMI İhracat Ağırlıklı Küresel Büyüme (sağ eksen) 60 2,0% 60 1,5% 1,5% 55 1,0% 55 1,0% 0,5% 0,5% 50 45 0,0% 50 0,0% -0,5% 47,5 -0,5% -1,0% 45 -1,0% -1,5% -1,5% 40 -2,0% 40 -2,0% -2,5% -2,5% Kaynak: Markit, TCMB. 35 -3,0% 0399 1299 0900 0601 0302 1202 0903 0604 0305 1205 0906 0607 0308 1208 0909 0610 0311 1211 0912 -3,0% 0399 1299 0900 0601 0302 1202 0903 0604 0305 1205 0906 0607 0308 1208 0909 0610 0311 1211 0912 35 Kaynak: Markit, TCMB. Tahmin denklemine göre, yüzde 0’lık büyüme oranına karşılık gelen PMI değeri, hesaplanan büyüme eşiği, kuramsal büyüme eşiğinin yaklaşık 2,5 puan altında kalmaktadır. Grafik 2’de, PMI ve büyüme rakamları ile birlikte bu eşik değeri de çizdirilmektedir. Grafikten de görüleceği üzere, PMI’ların hesaplanan eşik değerine göre ima ettiği büyüme oranları ile gerçekleşen büyüme oranları büyük oranda örtüşmektedir. Diğer bir ifadeyle, kuramsal büyüme eşiği kullanıldığında 14 gözlemde uyuşmazlık olduğu görülürken, hesaplanan büyüme oranları ile bu rakamın 3’e gerilediği gözlenmektedir. Bu nedenle, büyümenin yönüne ilişkin beklentiler oluşturulurken kuramsal büyüme eşiği yerine hesaplanan büyüme eşiğinin kullanılmasının daha doğru olacağı değerlendirilmektedir. Özetle, Türkiye ihracatı açısından önemli bir gösterge olan ihracat ağırlıklı küresel büyüme verisi için öncü nitelikte küresel bir PMI serisi oluşturulmakta ve bu seri için büyüme eşiği tahmin edilmektedir. Bulgular, hesaplanan büyüme eşiğinin kuramsal büyüme eşiği olan 50’ye kıyasla, büyümenin yönüne ilişkin daha başarılı tahminler ürettiğini göstermekte, dolayısıyla değerlendirmelerde göz önünde bulundurulması gerektiği düşünülmektedir. Kaynakça Koenig, E. F. (2002), “Using the Purchasing Managers’ Index to Assess the Economy’s Strength and Likely Direction of Monetary Policy”, Federal Reserve Bank of Dallas Economic and Financial Policy Review, Vol: 1,No: 6. Enflasyon Raporu 2013-II 35 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 36 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3. Enflasyon Gelişmeleri 3.1. Enflasyon 2013 yılının ilk çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 1,1 puan artarak yüzde 7,29 oranına yükselmiştir. Bu gelişmede işlenmemiş gıda ile tütün ürünleri fiyat artışları temel belirleyici olmuştur. Bu dönemde temel mal grubu yıllık enflasyonunda azalış eğilimi yavaşlayarak da olsa sürmüş, hizmet enflasyonunda ise sınırlı bir artış gözlenmiştir. Ekonomik faaliyetteki toparlanmanın sınırlı olması enflasyon görünümüne olumlu katkı sunmuş, aynı dönemde maliyet yönlü baskıların da zayıf seyri ile temel enflasyon göstergeleri ılımlı bir görünüm sergilemiştir. Ancak yılın ilk çeyreğinde enflasyon, temelde işlenmemiş sonucunda Ocak gıda fiyatlarının Enflasyon öngörülenin Raporu’nda de sunulan üzerinde patikanın artması üzerinde gerçekleşmiştir. Alt gruplar detayında bakıldığında, yılın ilk çeyreğinde gıda, tütün-altın ve temel mal ana harcama gruplarında çeyreklik fiyat değişim oranları, geçmiş yıl ortalamalarına kıyasla daha yüksek gerçekleşirken enerji grubu enflasyonunda daha olumlu bir seyir gözlenmiştir (Grafik 3.1.1). Bu dönemdeki tüketici fiyatları artışında yıllık enflasyonu yaklaşık 10 puan yükselen işlenmemiş gıda fiyatları etkili olmuştur. Bu grubun enflasyona yaptığı katkı 2012 yılı sonuna kıyasla 1 puan yükselmiştir (Grafik 3.1.2). Aynı dönemde tütün-altın grubunun enflasyona yaptığı katkı Ocak ayında tütün ürünlerinde yapılan vergi ayarlaması neticesinde 0,79 puan yükselirken enerji grubunun katkısı ise 0,63 puan azalmıştır. Bu dönemde hizmet ve temel malların enflasyona toplam katkıları ise değişmemiştir. Sonuç olarak, yılın ilk çeyreğinde uluslararası emtia fiyatlarının ılımlı seyri, döviz kurlarındaki istikrarlı gidişat ve ekonomik faaliyetteki sınırlı toparlanma enflasyon görünümüne olumlu katkı sunmuş, ancak işlenmemiş gıda ve tütün ürünleri kaynaklı olarak yıllık enflasyon yükselmiştir. Önümüzdeki dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarının, tüketici enflasyonun seyrinde belirleyici olmayı sürdürmesi beklenmektedir. Grup enflasyonunun yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde dalgalı bir seyir izledikten sonra 2012 yılının sonunda oluşan düşük bazın etkisi ile son çeyrekte yükselmesi beklenmektedir. Diğer taraftan, yılın kalan döneminde işlenmiş gıda, hizmet ve temel mal grubu fiyat artış oranlarının bir miktar yavaşlayacağı tahmin edilmektedir. Son olarak, tüketici enflasyonunda öngörülen düzeylere ulaşmada enerji fiyatlarında mevcut ılımlı görünümün Enflasyon Raporu 2013-II 37 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sürmesi, özellikle yönetilen enerji fiyat artışlarının sınırlı düzeylerde olması, büyük önem taşımaktadır. Grafik 3.1.1. Grafik 3.1.2. Gruplar İtibarıyla TÜFE Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı (Birinci Çeyrek Yüzde Değişim) 2007-2012 Ortalaması 14 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 -2 -2 -4 -4 Gıda Temel Mallar** Tütün ve Altın* 2013 14 Enerji Tütün ve Temel Hizmet Altın* Mallar** TÜFE Hizmetler Gıda ve Enerji*** 12 12 10 10 8 8 6 6 4 4 2 2 0 0 I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I 2008 2009 2010 2011 2012 2013 * Tütün ve Altın: Alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altın. ** Temel Mallar: Gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın dışında kalan mallar. *** Gıda ve Enerji: Gıda ve alkolsüz içecekler ile enerji. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2012 yılının son çeyreğinde belirgin olarak düşen mevsimsel etkilerden arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları bu çeyrekte önemli bir oranda yükselmiştir (Grafik 3.1.3). Böylelikle 2012 yılında istisnai bir şekilde gerileyen grup fiyatlarında öngörülenin de üzerinde bir düzeltme gözlenmiştir. Bu gelişmede ana belirleyici, fiyatları genel tüketici fiyat seviyesinin tekrar üzerine çıkan taze meyve ve sebze grubu olmuştur (Grafik 3.1.4). Özellikle taze sebze tüketici fiyatlarında endeks tarihinin en yüksek ilk çeyrek artışı (yüzde 42) gözlenmiştir. İklim koşullarının görece daha olumlu gerçekleştiği ve bitkisel ürünler ile meyve ve sebze üretici fiyatlarının sınırlı bir oranda arttığı bu dönemde, taze meyve ve sebze fiyatlarının öngörülenin oldukça üzerinde artması, sözkonusu fiyatların kısa dönemde işlenmemiş gıda ve genel tüketici enflasyonu üzerinde önemli bir belirsizlik kaynağı oluşturmaya devam ettiğini göstermektedir. Diğer taraftan, meyvesebze dışında kalan işlenmemiş gıda fiyatları bu dönemde beyaz et fiyatları kaynaklı olarak artış kaydetse de bu grupta yıllık enflasyon yüzde 1,68 ile ılımlı seyrini korumuştur. Sonuç olarak, yılın ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda grubu yıllık enflasyonu 9,6 puan artarak yüzde 6,79’a yükselmiştir. Bu yükseliş, aynı dönemde 1,1 puan artan yıllık TÜFE enflasyonunun yaklaşık 1 puanını oluşturmuştur. 38 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.3. Grafik 3.1.4. İşlenmemiş Gıda Fiyatları Taze Meyve-Sebze ve Tüketici Fiyatları (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık Ortalama Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış Fiyat Endeksi, 2003=100) 100 Taze Meyve-Sebze Fiyatları Tüketici Fiyatları 100 260 80 240 240 60 60 220 220 40 40 200 200 180 180 160 160 140 140 120 120 100 100 80 80 80 20 20 0 0 -20 260 -20 0905 0306 0906 0307 0907 0308 0908 0309 0909 0310 0910 0311 0911 0312 0912 0313 0313 1112 0712 0312 1111 0711 0311 1110 0710 0310 1109 0709 -60 0309 -60 1108 -40 0708 -40 Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. İşlenmiş gıda ürünleri fiyatları ilk çeyrekte yüzde 1,63 ile tarihsel ortalamaların altında bir oranda artarken yıllık enflasyon sınırlı da olsa azalarak yüzde 8,71’e gerilemiştir (Grafik 3.1.5 ve Tablo 3.1.1). 2012 yılı genelinde grup enflasyonunun seyrinde belirleyici olan ekmek ve tahıllar alt grubunda bu dönemde yavaşlayarak da olsa fiyat artışları sürmüştür. Uluslararası piyasalarda buğday fiyatlarının gerilemesine karşın yurt içi buğday fiyatlarındaki artış eğilimi korunmaktadır. Bu çerçevede özellikle ekmek fiyatlarında artışlar devam etmiştir. Ekmek ve tahıllar dışındaki işlenmiş gıda alt grubunda ise yıllık enflasyon temelde katı sıvı yağ fiyatlarındaki azalış eğilimi kaynaklı olarak gerilemiştir. Diğer taraftan, Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği’nde yapılan değişikliğin Mart ayında yürürlüğe girmesi ile işlenmiş et ürünleri fiyatlarında yükselişler gözlenmiştir. Söz konusu yükselişler kısa dönemde grup fiyatları üzerinde artırıcı bir etki oluştursa da grup enflasyonundaki azalış eğiliminin yılın kalan döneminde sürmesi beklenmektedir (Grafik 3.1.5 ve Grafik 3.1.6). Grafik 3.1.5. Grafik 3.1.6. Gıda Fiyatları Seçilmiş İşlenmiş Gıda Ürünleri Fiyatları (Endeks, 2003=100) 10 5 5 0 -5 -10 -10 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0 -5 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 170 170 150 150 130 130 110 110 0313 15 10 190 0912 15 190 0312 20 210 0911 20 230 210 0311 25 0910 30 25 0310 30 İşlenmiş Et ve Süt Ürünleri Katı ve Sıvı Yağlar Ekmek ve Tahıllar 230 0909 35 0309 35 0908 İşlenmemiş Gıda 0308 İşlenmiş Gıda 0907 (Yıllık Yüzde Değişim) Kaynak: TÜİK, TCMB. 39 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, 2012 yılında yüzde 3,90 olarak gerçekleşen gıda enflasyonu, 2013 yılının ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak yüzde 8,10’a yükselmiştir. Böylelikle gıda enflasyonu Ocak Enflasyon Raporu’nda öngörülen seviyenin üzerinde gerçekleşmiştir. Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) I 2012 II III IV Yıllık 2013 I 1,55 0,39 1,36 2,74 6,16 2,63 1. Mallar 1,54 -0,19 1,12 3,25 5,82 2,95 Enerji 5,08 -0,57 3,70 5,02 13,79 0,86 Gıda ve Alkolsüz İçecekler 2,89 -5,85 4,01 3,12 3,90 7,06 İşlenmemiş Gıda 3,66 -14,76 7,01 2,82 -2,78 13,87 İşlenmiş Gıda 2,25 1,55 1,92 3,35 9,37 1,63 -1,14 4,78 -2,24 2,50 3,78 0,92 -1,32 5,88 -2,93 3,03 4,49 -1,52 1,41 -0,05 -0,69 -0,48 0,17 2,54 -0,33 -0,17 1,03 0,04 0,57 12,41 TÜFE Enerji ve Gıda Dışı Mallar Temel Mallar Dayanıklı Mallar (Altın Hariç) Alkollü İçecek, Tütün ve Altın 2. Hizmetler 1,57 1,96 2,00 1,38 7,09 1,78 Kira 0,89 1,27 1,59 1,61 5,46 1,25 Lokanta ve Oteller 1,99 2,62 2,66 1,74 9,31 2,07 Ulaştırma 2,12 1,79 3,21 0,81 8,16 1,88 Haberleşme 0,06 2,07 1,79 3,00 7,08 0,40 Diğer Hizmetler* 2,24 2,00 1,27 0,41 6,04 2,58 * Kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetler. Kaynak: TÜİK, TCMB. Enerji fiyatları yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,86 oranında artmıştır (Tablo 3.1.1). Grup enflasyonunun seyrinde uluslararası petrol fiyat gelişmeleri belirleyici olmuştur. Yılın ilk çeyreğinde uluslararası petrol fiyatlarındaki ılımlı seyir paralelinde yurt içi akaryakıt fiyatlarında endeks tarihindeki en düşük ilk çeyrek artışı (yüzde 0,60) gözlenmiştir. Tüp gaz fiyatları da bu dönemde belirgin olarak gerilemiştir. (Grafik 3.1.7). Diğer taraftan, geçmiş yıl ortalamalarının üzerinde artış kaydeden su fiyatları (yüzde 5,62) enerji fiyatlarındaki bu olumlu görünümü sınırlamıştır. Sonuç olarak, geçen yıl yapılan vergi ve kamu fiyat ayarlamaları ile oldukça yüksek seviyelere ulaşan enerji grubu yıllık enflasyonu yılın ilk çeyreğinde 4,57 puan azalarak yüzde 9,22 olmuştur. Yılın kalan döneminde, grup fiyatlarındaki mevcut ılımlı seyrin süreceği ve yıllık enflasyonun baz etkisi ile kademeli olarak azalmaya devam edeceği öngörülmektedir. 40 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.7. Grafik 3.1.8. Enerji Grubu Fiyatları Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları (Endeks, 2003=100) (Yıllık Yüzde Değişim) Konut Grubu* Akaryakıt Enerji (genel) Temel Mallar Hizmet 4 4 2 2 0 0 -2 -2 230 220 220 0313 1212 0912 0612 0312 1211 0911 200 0611 200 0311 210 1210 210 *Konut grubunda yer alan enerji kalemleri elektrik, su, doğalgaz, tüp gaz ve katı yakıtlardır. Kaynak: TÜİK, TCMB. 0113 6 230 0912 6 240 0512 8 240 0112 10 8 0911 10 0511 250 0111 250 0910 12 0510 260 0110 260 0909 14 12 0509 14 0109 270 0908 270 Kaynak: TÜİK, TCMB. Temel mal grubu yıllık enflasyonundaki düşüş eğilimi yılın ilk çeyreğinde yavaşlayarak da olsa sürmüş ve enflasyon yüzde 4,3 seviyesine gerilemiştir (Grafik 3.1.8). Öte yandan, temel mal grubu fiyatlarının mevsimsellikten arındırılmış artış eğilimi ise önceki çeyreğe kıyasla yükselmiştir (Grafik 3.1.9). Türk lirasındaki değer kaybının enflasyon üzerindeki etkilerinin azalmasıyla dayanıklı tüketim mallarında 2012 yılı boyunca gerileyen yıllık enflasyon, yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,29’a yükselmiştir (Grafik 3.1.10). Alt gruplar bazında, bu yükselişte otomobil ve mobilya fiyatlarının belirleyici olduğu görülmektedir (Tablo 3.1.2). Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarındaki ılımlı seyre karşın iç talepteki toparlanmanın da etkisiyle dayanıklı tüketim mallarında yıllık enflasyonun önümüzdeki dönemde yükseliş eğiliminde olacağı öngörülmektedir. Dayanıklı tüketim mallarındaki görünümün tersine diğer temel mal gruplarında yıllık enflasyon yavaşlama eğilimindedir. Yılın ilk çeyreğinde, giyim grubu fiyatlarındaki mevsimsel düşüş geçen yıla kıyasla daha yüksek bir oranda gerçekleşmiş ve yıllık enflasyon yüzde 6,44’e gerilemiştir. Bu grupta 2011 yılında tekstil ve hazır giyim ithalatında alınan koruma önlemleri kapsamında yapılan gümrük vergisi artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerinin azalarak da olsa sürdüğü tahmin edilmektedir. Türk lirasındaki değer kaybının yansımalarının daha uzun bir döneme yayıldığı giyim ve dayanıklı dışı temel mallar grubunda ise 2012 yılının ikinci yarısında başlayan yavaşlama bu yılın ilk çeyreğinde de sürmüştür. Bu grupta Mart ayı itibarıyla yüzde 5,79 olan yıllık enflasyonun kademeli olarak gerilemeye devam edeceği öngörülmektedir (Grafik 3.1.10 ve Tablo 3.1.2). Enflasyon Raporu 2013-II 41 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.10. Temel Mal Fiyatları (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış 3 Aylık Ortalama Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) -5 -10 -10 Kaynak: TÜİK, TCMB. 0313 -5 0906 0 0308 -10 0 0907 -10 5 0307 -5 0905 0306 0906 0307 0907 0308 0908 0309 0909 0310 0910 0311 0911 0312 0912 0313 -5 5 0912 0 10 0312 0 15 10 0911 5 0311 5 15 0910 10 0310 10 Giyim ve Dayanıklı Dışı Temel Mallar Dayanıklı Mal (altın hariç) Giyim 0909 15 0908 15 0309 Grafik 3.1.9. Temel Mal Fiyatları Kaynak: TÜİK, TCMB. Tablo 3.1.2. Temel Mal Fiyatları (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2012 2013 I II III IV Yıllık I Temel Mallar -1,32 5,88 -2,93 3,03 4,49 -1.52 Giyim ve Ayakkabı -10,90 22,34 -11,37 12,00 8,20 -12.35 1,41 -0,05 -0,69 -0,48 0,17 2.54 Mobilya 3,19 1,76 -0,58 1,84 6,33 4.09 Elektrikli ve Elektriksiz Aletler 0,94 -2,75 -0,65 -0,96 -3,41 0.18 Otomobil 1,09 0,42 -0,82 -1,07 -0,40 3.03 Diğer Dayanıklı Mallar 1,22 3,13 0,69 0,54 5,68 1.05 2,76 2,42 1,28 1,05 7,71 0.93 Dayanıklı Mallar (Altın Hariç) Diğer Kaynak: TÜİK, TCMB. Hizmet grubu yıllık enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,23 puan artarak yüzde 7,32 seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 3.1.8). Yılın ilk çeyreğinde fiyat artışları hizmet grubu genelinde geçmiş yıl ortalamalarının altında seyrederken, ulaştırma ve diğer hizmet grupları bu eğilimin dışında kalan alt gruplar olmuştur (Grafik 3.1.11). Mart ayı itibarıyla yıllık artış oranları incelendiğinde, lokanta-otel grubu enflasyonunun hizmet grubu genelinin üzerindeki yatay seyrini koruduğu, diğer alt gruplarda ise 2012 yılı sonuna kıyasla yükseliş olduğu görülmektedir (Grafik 3.1.12). Buna rağmen, hizmet enflasyonunun halen tarihsel ortalamalarına kıyasla düşük seyretmesi 2012 yılı süresince iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlamanın ve döviz kurlarındaki istikrarlı seyrin etkilerinin sürdüğünü göstermiştir. 42 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.11. Grafik 3.1.12. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları (Birinci Çeyrek Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) 2007-2012 Ortalama 3,0 2013 Diğer Hizmetler* Ulaştırma Lokanta ve Otel 3,0 2,5 Haberleşme Kira 2,5 20 2,0 2,0 16 16 1,5 1,5 12 12 8 8 4 4 0 0 -4 -4 -8 -8 0,5 0,0 0,0 0308 0608 0908 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 Ulaştırma Kira Hizmet Diğer H.* 0,5 Haberleşme 1,0 Lokanta Otel 1,0 20 *Diğer hizmetler kira, lokanta ve oteller, ulaştırma ile haberleşme hizmetleri dışında kalan hizmetlerdir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Bununla birlikte mevsimsellikten arındırılmış veriler ana eğilimler hakkında daha sağlıklı bilgiler içermektedir. Buna göre, yılın ilk çeyreğinde hizmet enflasyonu ana eğiliminin yukarı yönlü olduğu görülmektedir (Grafik 3.1.13). Halen hizmet grubu genelinin altında seyretse de mevsimsellikten arındırılmış kira enflasyonunda da kademeli bir artış eğilimi dikkat çekmektedir. Bu göstergeler yayılım endeksindeki son dönem artışı ile birlikte değerlendirildiğinde, hizmet sektöründe genele daha fazla yayılan ve daha yüksek oranlı fiyat artışları olduğu söylenebilmektedir. Grafik 3.1.13. Grafik 3.1.14. Hizmet Fiyatları Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi* (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 0313 0,2 0912 0,2 0312 0,3 0911 0,3 0311 0,4 0910 0,4 0310 0,5 0909 0,5 0309 0,6 0908 0,6 0308 -2 0,7 0907 -2 0,7 0307 0 0313 2 0 0912 2 0312 4 0911 6 4 0311 6 0910 8 0310 8 0909 10 0309 12 10 0908 12 0308 14 0907 16 14 0307 16 * Yayılım Endeksi: Ay içinde fiyatı artan maddelerin sayısı ile fiyatı azalan maddelerin sayısı arasındaki farkın toplam madde sayısına oranı olarak hesaplanmaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. 43 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Temel enflasyon göstergelerinden H ve I’nın yıllık enflasyonları yılın ilk çeyreğinde sırasıyla yüzde 6,33 ve 5,80 olmuştur (Grafik 3.1.15). Yıllık enflasyon I göstergesinde temel mal grubu enflasyonundaki yavaşlamaya karşın hizmet grubu enflasyonundaki sınırlı artış kaynaklı olarak yatay seyrederken, H göstergesinde işlenmiş gıda grubu enflasyonundaki yavaşlama paralelinde sınırlı bir oranda azalmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler incelendiğinde, ana eğilimin yukarı yönlü olduğu gözlenmiştir (Grafik 3.1.16). Nitekim bu dönemde, hem temel mal hem de hizmet fiyatlarının mevsimsellikten arındırılmış eğilimleri önceki çeyreğe kıyasla yükselmiştir. Grafik 3.1.15. Grafik 3.1.16. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) I H Kaynak: TÜİK. I 0313 0912 -5 0312 -5 0911 0 0311 0 0910 5 0310 5 0909 10 0309 10 0908 15 0308 15 0907 20 0307 20 0906 0313 0912 0312 0 0911 0 0311 2 0910 2 0310 4 0909 4 0309 6 0908 6 0308 8 0907 8 0307 10 0906 10 0306 12 0306 H 12 Kaynak: TÜİK, TCMB. TÜFE ve H göstergesine ilişkin yayılım endeksleri ilk çeyrekte sınırlı bir artış göstermiştir (Grafik 3.1.17). Benzer şekilde, TCMB bünyesinde takip edilen alternatif çekirdek enflasyon göstergeleri de 2012 sonuna kıyasla bir miktar artmıştır (Grafik 3.1.18). Hizmet ve temel mal fiyatlarının yayılım endeksleri de yılın ilk çeyreğinde bir artış kaydetmiştir. Sonuç itibarıyla temel enflasyon göstergeleri, yayılım endeksleri ve alternatif çekirdek göstergeler birlikte incelendiğinde, enflasyonun ana eğiliminin 2012 sonuna kıyasla görece daha yüksek bir seviyede olduğu değerlendirilmektedir. 44 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.17. Grafik 3.1.18. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE* (Mevsimsellikten Arındırılmış Üç Aylık Ortalama) TÜFE (Üç Aylık Ortalama) H 0,6 SATRIM 1,6 1,4 1,4 1,2 1,2 1,0 1,0 0,8 0,8 0,6 0,6 0,4 0,4 0,2 0,2 0,0 0,0 -0,2 -0,2 0,5 0,5 FCORE 1,6 0,6 0,4 0,4 0,3 0,3 0,2 0,2 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 0907 0307 *SATRIM: Mevsimsellikten arındırılmış veriler ile hesaplanan budanmış ortalama enflasyon. FCORE: Faktör modele dayalı gösterge (Bakınız Enflasyon Raporu 2011-I, Kutu 3.2). Kaynak: TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2013 0306 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 0907 0307 0906 0,0 0306 0,1 0906 0,1 yılı ilk çeyreğinde tarım fiyatlarında belirgin bir değişiklik gözlenmezken imalat sanayi fiyatlarındaki artışın etkisiyle üretici fiyatları yüzde 0,50 oranında artmıştır. Bir önceki çeyreğe kıyasla üretici fiyatları yıllık artış oranı ise 0,15 puan azalarak yüzde 2,30’a gerilemiştir. Tarım grubunda bitkisel ürün ve meyve sebze fiyatları bu çeyrekte 2,32 puanlık artış gösterirken bu alt grupta yıllık enflasyon yüzde -3,58 olmuştur. Anılan dönemde canlı hayvan fiyatları yüzde 8,18 oranında azalarak tarihsel ortalamaların altında bir düşüş kaydetmiştir. Böylelikle, tarım grubu yıllık enflasyonu birinci çeyrek sonunda yüzde -5,77’ye gerilemiştir. Tarım ürünleri fiyatlarında ilk çeyrekte gözlenen ılımlı seyir aynı oranda taze meyve ve sebze fiyatları yoluyla tüketici fiyatlarına yansımamıştır. Her ne kadar uzun vadede birbirine paralel bir hareket sergilese de, bu grupta üretici ve tüketici fiyatları arasında dönem dönem gözlenen farklılaşma ÜFE ve TÜFE genel enflasyonları arasındaki farkı açıklayan temel unsurlardan biridir (Kutu 3.1). Tablo 3.1.3. ÜFE ve Alt Kalemler (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) ÜFE Tarım Bitkisel, Meyve ve Sebze Ürünleri Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünler Sanayi Madencilik İmalat Petrol Ürünleri Hariç İmalat Petrol ve Ana Metal Ürünleri Hariç İmalat Elektrik, Gaz ve Su I 0,65 1,65 0,76 -0,28 0,45 0,90 1,06 0,79 0,93 -4,64 II -0,89 -3,36 -3,75 -2,44 -0,37 2,24 -0,83 -0,36 -0,09 2,57 2012 III 0,97 0,91 2,82 -0,16 0,98 2,13 1,22 0,87 1,15 -1,41 IV 1,72 -3,31 -4,78 -0,29 2,74 0,13 -0,17 0,18 0,48 28,21 Yıllık 2,45 -4,17 -5,05 -3,15 3,83 5,49 1,27 1,48 2,50 23,64 2013 I 0,50 -0,06 2,32 -8,47 0,61 3,90 1,87 1,75 1,76 -11,28 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 45 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.19. Grafik 3.1.20. Üretici ve Tüketici Fiyatları Tarım Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) (Birinci Çeyrek Yüzde Değişim) ÜFE TÜFE 25 25 20 15 2013 4 20 2 2 15 0 0 -2 -2 -4 -4 -6 -6 -8 -8 10 5 5 0 -10 Kaynak: TÜİK. -10 Bitkisel Ürünler Canlı Hayvan ile Meyve ve ve Hayvansal Sebze Ürünleri Ürünler -5 0305 0905 0306 0906 0307 0907 0308 0908 0309 0909 0310 0910 0311 0911 0312 0912 0313 -5 6 4 10 0 2007-2012 Ortalaması 6 Tarım Kaynak: TÜİK. İmalat fiyatları 2013 yılı ilk çeyreğinde istikrarlı döviz kuru ve emtia fiyatlarındaki ılımlı seyir doğrultusunda tarihsel ortalamalara kıyasla düşük bir oranda (yüzde 0,90) artmıştır (Grafik 3.1.20). İthalat fiyatları bu dönemde bir önceki çeyreğe kıyasla sınırlı bir artış göstermiştir (Grafik 3.1.21). Petrol hariç imalat sanayi fiyatları bu çeyrekte yüzde 1,75 oranında artmış ve bu grupta yıllık enflasyon bir önceki çeyreğe kıyasla 0,97 puan artarak yüzde 2,44 olmuştur. Bu dönemde ara malı, sermaye malı ve dayanıksız tüketim malları fiyatlarında artış gözlenirken dayanıklı tüketim malları fiyatlarında düşüş kaydedilmiştir. Dayanıklı tüketim malları fiyatlarında mücevherat ve mobilya imalatı fiyatlarındaki düşüş etkili olmuştur. Dayanıksız tüketim malları fiyatlarındaki artışta ise gıda imalatı fiyatları belirleyici olmuştur. Genel olarak değerlendirildiğinde, 2013 yılı ilk çeyreğinde petrol hariç imalat sanayi fiyatlarında artış eğilimi bir miktar hızlansa da, mevcut seviyesi itibarıyla tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı belirgin bir maliyet baskısı gözlenmemiştir. Maliyet unsurlarından biri olan asgari ücretle ÜFE enflasyonu arasındaki ilişkiye dair analiz ise Kutu 3.2’de sunulmuştur. Grafik 3.1.21. Grafik 3.1.22. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları*(Endeks, 2010=100) Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları (Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) 150 150 125 125 100 100 75 75 *Mart ayı verisi tahmindir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 46 0313 0912 0312 0911 0311 0910 0310 0909 0309 0908 0308 0907 0307 0906 50 0306 50 3,0 3,0 2,5 2,5 2,0 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 0,0 0,0 -0,5 -0,5 -1,0 -1,0 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 İthalat Fiyatları (ABD Doları) İthalat Fiyatları (TL) Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3.2. Beklentiler 2013 yılı ilk çeyreğinde manşet enflasyonunda yaşanan yükselişe karşın, temel enflasyon göstergelerindeki ılımlı görünüm paralelinde orta vadeli enflasyon beklentilerinde yatay bir seyir izlenmiştir (Grafik 3.2.1). Enflasyon beklentileri vadeler bazında incelendiğinde, yakın dönem enflasyon beklentileri bir önceki çeyreğe kıyasla artarken, vade uzadıkça aradaki farkın kapanmaya başladığı gözlenmiştir (Grafik 3.2.2). Bununla birlikte enflasyon beklentileri halen 2013 ve 2014 yıl sonları için yüzde 5 olarak belirlenen hedefin üzerinde seyretmektedir. Grafik 3.2.1. Grafik 3.2.2. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri* Enflasyon Beklentileri Eğrisi* (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) Ocak 2013 Belirsizlik Aralığı 12 Ay 4 4 4 3 3 2 2 *TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. 0415 5 0108 0408 0708 1008 0109 0409 0709 1009 0110 0410 0710 1010 0111 0411 0711 1011 0112 0412 0712 1012 0113 0413 5 5 4 0215 5,9 6 5 1214 6 1014 6 7 6 0814 6,1 8 7 0614 7 9 8 0414 7 10 9 0214 8 11 10 1213 8 Enflasyon Hedefi Nisan 2013 11 1013 9 0813 9 0613 10 0413 24 Ay 10 *TCMB Beklenti Anketi’nde çeşitli vadelerde oluşan enflasyon beklentileri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemiyle oluşturulmuştur. 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. Bu dönemde, katılımcıların gelecek 12 aylık enflasyon beklentileri arasındaki uyumda yılın başına göre sınırlı bir artış görülürken, gelecek 24 aylık enflasyon beklentileri arasındaki uyumun Ocak ayına kıyasla belirgin şekilde arttığı gözlenmiştir (Grafik 3.2.3 ve Grafik 3.2.4). Grafik 3.2.3. Grafik 3.2.4. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı* Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı* Ocak 2013 Ocak 2013 Nisan 2013 Nisan 2013 0,8 0,8 0,8 0,8 0,7 0,7 0,7 0,7 0,6 0,6 0,6 0,6 0,5 0,5 0,5 0,4 0,4 0,4 0,3 0,3 0,3 0,2 0,2 0,2 0,1 0,1 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0,1 0,0 0,0 3 5 7 9 11 0,0 0,0 3 5 7 9 11 * Yatay eksen enflasyon değerlerini, dikey eksen Kernel tahminini ifade etmektedir. TCMB Beklenti Anketi verileri olup, 2013 yılı öncesi için ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 47 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 3.1 TÜFE ve ÜFE Enflasyon Oranları Arasındaki Farklılaşmanın Nedenleri Tüketici ve üretici fiyat endeksleri arasında tanım ve kapsam itibarıyla önemli farklar bulunmakta, bu durum enflasyon oranlarında ayrışmaya sebep olabilmektedir. Tanımsal anlamda en önemli fark vergi etkisi iken, kapsama dair en belirgin farklılık tüketici fiyatları içinde mal grubuna kıyasla farklı bir dinamik içeren hizmet grubunun varlığıdır. Kontrol edilen fiyatlar ve hizmet grubu dışlandığında dahi, üretim-maliyet-fiyatlama zincirine etki eden yapısal ve konjonktürel etkenler (piyasa yapısı, ekonominin çevrimsel durumu, fiyat ayarlama sıklığı, vb.) üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına geçişin bire-bir ve eş anlı olmasını engelleyebilmektedir. Bu kutuda, iki endeksin artış oranlarında farklılaşmaya sebep olan alt gruplar irdelenmektedir. Gıda Fiyatları: İşlenmiş ve işlenmemiş ürünler ayrımında incelendiğinde, tarım fiyatları ile işlenmemiş gıda fiyatlarının eğilim olarak paralel seyrettiği görülmektedir (Grafik 1). Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkın açıldığı dönemler, büyük ölçüde mevsim nedeniyle üretimi olmayan (ÜFE’de yer almayan) fakat tüketici sepetinde bulunan ürünlere gelen fiyat şoklarının etkilerini yansıtmaktadır. Tablo 1, 2013 yılı TÜFE sepetinde kapsanan taze meyve-sebzenin ne kadarının eş anlı olarak ÜFE sepetinde yer aldığı göstermektedir. Görüldüğü üzere, aydan aya iki sepet arasındaki kapsam uyumu değişmektedir. Tablo 1. 2013 Yılı TÜFE Sepetindeki Taze Meyve-Sebzelerin Eşanlı Olarak ÜFE Sepetinde Kapsanma Oranları, (Yüzde) Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara 53,3 53,3 41,4 26,1 78,3 73,1 85,7 82,1 80,8 87,5 66,7 56,7 Buna ek olarak, Ocak 2013 fiyat gelişmeleri üretici ve tüketici sepetindeki farkların etkilerine iyi bir örnek teşkil etmektedir. Ocak ayında tüketici sepetinde yer alan fakat üretici sepetinde yer almayan ürünlerde (domates, biber, kabak ve patlıcan) yüzde 40’ın üzerinde artışlar kaydedilmiştir. Bu etki TÜFE’de gözlenirken, ÜFE’de gözlenmemekte ve bu dönemde iki endeks arasındaki farkın açılmasına katkı sağlamaktadır. İşlenmiş gıda fiyatları ise, ekmek ve tahıllar dışlandığında, gıda ürünleri imalat fiyatları ile yakın bir ilişki sergilemektedir (Grafik 2). Salt gıda fiyatları özelinde yapılan karşılaştırmalar dahi, tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki aylık ilişkinin bire-bir olmadığını, ancak makul biçimde seçilen alt gruplar detayında anlamlı bir paralellik yakalanabileceğini göstermektedir. 48 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1. Yıllık Enflasyon Oranı Grafik 2. Yıllık Enflasyon Oranı (Yüzde) (Yüzde) 35 35 30 30 25 25 20 20 15 15 10 10 5 5 0 -5 -10 -10 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 0 -5 Kaynak: TÜİK, TCMB. 25 Gıda (ÜFE) Ekmek Tahıllar Dışı İşlenmiş Gıda (TÜFE) 25 20 20 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 Tarım (ÜFE) İşlenmemiş Gıda (TÜFE) Kaynak: TÜİK, TCMB. Enerji fiyatları: ÜFE’deki elektrik, gaz ve su fiyatları TÜFE’de konut grubunda yer alırken, TÜFE’deki akaryakıt fiyatları ÜFE’de rafine petrol ürünleri imalatı fiyatlarından takip edilebilmektedir. Elektrik, gaz ve su fiyatları ile konuttaki enerji fiyatlarının eğilimi benzerdir (Grafik 3). Burada vurgulanması gereken nokta, ÜFE’deki elektrik, gaz ve su grubunda zaman zaman üretici ve dağıtıcı kuruluşlar arasında gözlenen, fakat nihai tüketicilere (sanayi ve hanehalkı) yansımayan geçici fiyat hareketlerinin varlığıdır. Akaryakıt fiyatlarına bakıldığında, vergi payının yüksek olması sebebiyle üretici fiyatlarındaki yüksek oranlı değişimler tüketici fiyatlarına aynı oranda yansımamaktadır (Grafik 4). Ayrıca, tüketici akaryakıt fiyatlarında sıkça ÖTV ayarlamaları gözlenmektedir.1 Grafik 3. Yıllık Enflasyon Oranı Grafik 4. Yıllık Enflasyon Oranı (Yüzde) (Yüzde) 40 35 50 30 40 25 30 20 20 15 10 10 0 5 -10 0 -20 -5 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 60 Kaynak: TÜİK, TCMB. 80 Akaryakıt (ÜFE)* Akaryakıt (TÜFE) 40 60 30 40 20 20 10 0 0 -20 -10 -40 -20 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 Elektrik, Gaz ve Su (ÜFE) Enerji (Konut, TÜFE, sağ eksen) 70 Kaynak: TÜİK, TCMB. *Kok Kömürü ve Rafine Petrol Ürünleri İmalatı Akaryakıtta üretici ve tüketici fiyatları arasında 0,84 olan korelasyon, vergi değişimlerinin etkisi arındırıldığında 0,94’e yükselmektedir. 1 Enflasyon Raporu 2013-II 49 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Hizmet fiyatları: Hizmet sektörü, görece kapalı olması sebebiyle gerek dış gerekse iç rekabetin mal grubuna kıyasla daha az olduğu ve maliyet kompozisyonu itibarıyla ithalat fiyatları/döviz kuru geçişkenliğinin daha zayıf olduğu bir yapıya sahiptir. Ortalama fiyat ayarlama sıklığının mal grubuna kıyasla daha düşük frekanslı olması (ücret ayarlamaları, kira kontratları, rekabetçi piyasa eksikliği vb.) grup enflasyonunda güçlü bir atalete neden olmaktadır (Grafik 5). Buna karşılık üretici fiyatlarının önemli bir bölümü uluslararası fiyatlar ile döviz kurları tarafından belirlenmekte ve bunlardaki değişikliklere oldukça hızlı tepki vermektedir. Dolayısıyla, hizmet grubunun varlığı tüketici ve üretici fiyatlarındaki ayrışmanın önemli kaynaklarından biridir. Grafik 5. Yıllık Enflasyon Oranı Grafik 6. ÖTV Değişimlerinin Yıllık Enflasyona Katkısı (TÜFE, Yüzde Puan) (Yüzde) ÜFE Tütün Otomobil Hizmet (TÜFE) Akaryakıt 25 2,0 20 20 1,5 1,5 15 15 1,0 1,0 10 10 0,5 0,5 5 5 0,0 0,0 0 0 -0,5 -0,5 -5 -5 -1,0 -1,0 2,0 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 25 Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. Vergiler: Tüketici ve üretici fiyatları arasındaki en temel yöntemsel fark üretici fiyatlarının vergi hariç olarak toplanmasıdır. Özellikle ÖTV’ye tabi olan belirli ürünlerde yüksek oranlarda olabilen vergi değişiklikleri gözlenmektedir. Bu mallar arasında ön plana çıkanlar tütün ürünleri, akaryakıt ve dayanıklı mallardır. Grafik 6’da akaryakıt, tütün ürünleri ile otomobildeki ÖTV değişikliklerinin yıllık TÜFE enflasyonuna olan katkıları hesaplanmıştır. Söz konusu vergi değişimleri de ilgili gruplar için üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkın büyük bölümünü açıklamaktadır. Bu noktaya kadar yıllık enflasyon oranlarında aydan aya gözlenen ayrışma bir kenara bırakıldığında, genel endeksler ve bunların birbiriyle ilişkili olması beklenen alt grupları için ortalama yıllık artış oranlarında belirgin bir farklılık gözlenmemektedir (Tablo 2). Diğer gruplarda olmasa da istisnai olarak dikkat çeken tütün ve akaryakıt ürünlerinde tüketici fiyatlarına yansıyan vergi ayarlamalarının etkisi açıkça görülmektedir. 50 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 2. Seçilmiş Gruplar Ocak 2004-Mart 2013 Döneminde Ortalama Yıllık Enflasyon, Yüzde ÜFE 8,3 TÜFE 8,4 Tarım (ÜFE) 9,2 İşlenmemiş Gıda (TÜFE) 9,5 Gıda İmalatı (ÜFE) 8,5 Ekmek ve Tahıllar Dışı İşlenmiş Gıda (TÜFE) 8,0 Elektrik, Gaz ve Su (ÜFE) 10,1 Enerji (Konut) (TÜFE) 10,7 Tütün Ürünleri (ÜFE) 5,3 Tütün Ürünleri (TÜFE) 15,4 Akaryakıt (ÜFE)* 20,0 Akaryakıt (TÜFE) 11,0 * Kok kömürü ve rafine petrol ürünleri imalatı fiyatlarıdır. Piyasa yapısı, ekonominin çevrimsel durumu ve fiyat ayarlama sıklığı gibi unsurlar olabilecek en alt detayda dahi üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına geçişin birebir ve eş anlı olmasını engelleyebilmektedir. Ancak, uzun dönemli ortalamalar itibarıyla TÜFE ve ÜFE enflasyon görülmemekte, alt gruplardaki oranları arasında farklılaşmadaki en belirgin önemli bir ayrışma etkenin vergi ayarlamaları olduğu görülmektedir. Bunun yanında, fiyat değişim büyüklükleri yüksek olan tarım ve işlenmemiş gıda fiyatları arasındaki fark da, özellikle mevsim nedeniyle üretimi olmayan (ÜFE’de yer almayan) fakat tüketici sepetinde bulunan ürünlere gelen fiyat şoklarının belirgin olduğu dönemlerde açılmaktadır. Nitekim son dönem ele alındığında, 2013 yılının Mart ayında sırasıyla yüzde 7,3 ve yüzde 2,3 oranlarında gerçekleşen TÜFE ve ÜFE yıllık enflasyon oranları arasındaki farkın önemli bir kısmı tütün ve akaryakıt fiyatlarındaki vergi etkisi ile işlenmemiş gıda– tarım fiyatları arasındaki makasla açıklanabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Mart ayında 5 puan olan farkın yaklaşık 2,7 puanı bu üç kalem ile açıklanabilmektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 51 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 3.2 Asgari Ücret, İşveren Maliyeti ve ÜFE Enflasyonu Asgari ücret hem yaygınlığı hem de ekonomi genelindeki ücretlere referans teşkil etmesi bakımından firmaların üretim fonksiyonundaki işgücü maliyetlerinin seyrine ışık tutabilecek bir unsurdur. Maliyetlerdeki değişimin üretici fiyatlarına olası etkisinin tespit edilmesi ise enflasyon gelişmeleri açısından önem arz etmektedir. Bu çerçevede bu kutuda ampirik bir yaklaşımla asgari ücretteki değişimlerin, kalifiye olmayan işgücü istihdam etme davranışlarındaki sektörler arası farklılıklar göz önüne alınarak, ÜFE enflasyonuna yansıyıp yansımadığı analiz edilmektedir. Asgari ücret Türkiye’de düzenli aralıklarla toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmektedir. Net ve brüt asgari ücretin yanında, sosyal güvenlik prim ödemelerinin varlığı sebebiyle, asgari ücretin işverene maliyeti de açıklanmaktadır. 2003 yılından bu yana net ve brüt asgari ücret ile işveren maliyeti Grafik 1’de görülmektedir. Grafik 1. Türkiye’de Asgari Ücretler Grafik 2. Türkiye’de Göreli Asgari Ücretler (TL) (Ocak 2003=1) 1100 1000 900 800 700 600 500 400 300 200 100 0 0103 0703 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 1000 900 800 700 600 500 400 300 200 100 0 Kaynak: ÇSGB. İktisadi İşveren AÜ / Brüt AÜ Brüt AÜ / Net AÜ İşveren AÜ / Net AÜ 1,15 1,15 1,1 1,1 1,05 1,05 1 1 0,95 0,95 0,9 0,9 0,85 0,85 0103 0703 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 Asgari Ücretin İşveren Maliyeti - (16 yaş üstü çalışanlar için, Cari Fiyatlarla TL) Brüt Asgari Ücret (16 yaş üstü çalışanlar için, Cari Fiyatlarla TL) Net Asgari Ücret (16 yaş üstü çalışanlar için, Cari Fiyatlarla TL) 1100 Kaynak: ÇSGB. olarak üretim maliyetleri açısından daha belirleyici olan işverene maliyetteki seyirdir. Örneklem boyunca işverene maliyet, net ve brüt asgari ücretin üzerinde seyretmiştir. Ancak, zaman içinde işverenin yaptığı sosyal güvenliğe ilişkin katkıdaki değişiklikler asgari ücret ve işverene maliyet arasıdaki göreli seyri de değiştirmektedir (Grafik 2).2 Görüldüğü üzere, örneklemin ilk döneminde işverene maliyet göreli olarak net asgari ücrete kıyasla oldukça yüksek seyrederken, son döneme bakıldığında, işverene maliyet göreli olarak net asgari ücretten daha yavaş artmaktadır. Söz konusu değişiklikler arasında 2003 yılında SSK primine esas oluşturan taban ücretin artırılması ve 2004 yılında tekrar asgari ücret düzeyine düşürülmesi ve Temmuz 2008’de yürürlüğe giren ve daha sonra kapsamı genişletilen SSK primi işveren payının azaltılmasına yönelik teşvikler yer almaktadır. 2 52 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Asgari ücret ekonomi genelindeki ücretleri de yönlendirebilmektedir. Hanehalkı İşgücü Anketi verileri incelendiğinde, asgari ücretin hem ücret dağılımının modunu oluşturduğu hem de zaman içinde dağılımı kaydıran unsur olduğu görülmektedir (Grafik 3). Grafik 3. HİA Aylık Net Nakdi Gelir – SGK’ya Kayıtlı Çalışanlar (Pay) 2007 .004 .004 Density .002 .003 600 800 1000 S69_ 1200 1400 1600 1800 .001 2000 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 Earnings/Month main job cash only 1800 0 2000 200 400 600 800 1000 1200 1400 Earnings/Month main job cash only 1600 1800 2000 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600 Earnings/Month main job cash only 2010 1800 2000 .003 2011 .002 5.0e-04 .001 .001 Density Density .0015 .001 Density .002 .002 .0025 .002 .0015 .001 0 200 400 600 800 1000 1200 1400 Earnings/Month main job cash only 1600 1800 0 2000 200 400 600 800 1000 1200 1400 Earnings/Month main job cash only 1600 1800 2000 0 0 0 0 5.0e-04 Density 1600 2009 .0025 2008 0 400 .003 200 0 0 0 0 .001 .001 .001 .002 Density .002 Density .003 .003 .002 Density 2006 .003 2005 .004 2004 0 200 400 600 800 1000 s69 1200 1400 1600 1800 2000 0 200 400 600 800 1000 s69_ 1200 1400 1600 1800 2000 Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi kullanılarak yazarların kendi hesaplamaları. Çalışmanın ampirik aşamasında asgari ücretin işverene maliyetindeki değişimlerin üretici fiyatlarına etkisi incelenmektedir. Bu aşamada bu etkinin ayrıştırılması için izlenen strateji ve hipotez şu şekildedir: Ekonomide asgari ücrete tabi çalışanlar genellikle kalifiye olmayan işgücüdür. Dolayısıyla, asgari ücretteki bir artıştan toplam faktör ödemeleri içinde kalifiye olmayan işgücünün payının daha yüksek olduğu sektörlerin daha çok etkilenmeleri beklenmektedir. Bu çerçevede tahmin edilen ekonometrik denklem Model 1 tarafından gösterilmektedir. Model 2’de ise, yukarıdaki tartışma dahilinde, asgari ücretin işverene maliyeti ile net asgari ücret arasındaki farklılaşmanın ÜFE enflasyonu üzerine etkisi dikkate alınmıştır. Model 1: Ys,t= α0,a Ys,t-1 + α1 ulss x X1,t + α2 ulss x X1,t-1 + γs+ ωt + γs x t + es,t (1) Model 2: Ys,t= α0,a Ys,t-1 + β1 ulss x X2,t + β2 ulss x X2,t-1 + β3 ulss x (X1,t – X2,t) + β4 ulss x (X1,t-1 – X2,t-1)+γs+ ωt + γs x t + es,t (2) Burada, Ys,t : ÜFE’deki s sektöründe t döneminde gözlenen aylık fiyat artışı X1,t : Asgari ücretin toplam işveren maliyetindeki aylık artışı X2,t : Net asgari ücretteki aylık artışı ulss : s sektöründe kalifiye olmayan işçinin sektör gelirinden aldığı payı γs : Sektörel sabit etkileri ωt : Zaman sabit etkileri t : Zamanı göstermektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 53 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Asgari ücretin işverene maliyetindeki değişimlerin s sektöründeki ÜFE enflasyonu üzerindeki etkisi Model 1’de “(α1+α2) x ulss” şeklindedir. Örneğin, uls değeri 0,20 olan bir sektörde bu etki “0,20 x (α1+α2)” olarak hesaplanmaktadır. Model 2’de ise, “(β1+β2) x ulss” net asgari ücret değişimlerinin; “(β3+β4) x ulss” ise net asgari ücret veri iken işverene maliyet ile net asgari ücretin arasındaki değişim farkının s sektörü ÜFE enflasyonuna etkisini göstermektedir. “(β1+β2+ β3+β4) x ulss” ise s sektörü için, net asgari ücretteki artışın 1 yüzdelik puan, asgari ücretin işveren maliyetinin ise ekstra 1 yüzdelik puan artması durumunda s sektöründe ÜFE enflasyonun ne kadar artacağını göstermektedir. Ampirik analizde kullanılan veriler farklı kaynaklardan derlenmiştir. Hedef değişken kalifiye olmayan işgücünün toplam faktör gelirleri içindeki payıdır (uls). Bu değişken, kalifiye olmayan iş gücünün toplam ücretten aldığı pay ile işgücü ödemelerinin toplam faktör gelirleri içindeki payın çarpımına eşittir. Kalifiye olmayan iş gücünün toplam ücretten aldığı pay, GTAP (Global Trade Analysis Project) veri tabanından derlenen toplulaştırılmış sektörler bazında kalifiye iş gücü ücret paylarından elde edilmiştir. İşgücü ödemelerinin toplam faktör gelirleri içindeki payı verisi ise OECD girdi-çıktı tabloları ile ILO’nun sektörel bazda kendi hesabına çalışanların payı verileri kullanılarak hesaplanmıştır. Daha sonra sektörel üretici fiyatları ÜFE’nin alt kalemleri kullanılarak yukarıdaki tanımlama ile uygun 25 alt sektör için hesaplanmıştır. Asgari ücrete ilişkin veriler ise ÇSGB’den alınmıştır.3 Farklı kontrol değişkenleri ile tahmin edilen Model 1 ve Model 2’nin sonuçları Tablo 1’de sunulmaktadır. Tahmin sonuçları değerlendirildiğinde ortaya çıkan temel bulgular şöyledir: Asgari ücretin işverene maliyetinde 1 yüzdelik puan daha yüksek artış, ULS’si medyan düzeyde olan sektör ile (0,097), en yüksek olan sektör (0,244) arasında yaklaşık 0,22 puanlık bir enflasyon farkı yaratmaktadır. Öte yandan, ele alınan örneklemde, net asgari ücretin artışı veri iken, asgari ücretin işveren maliyetinin net asgari ücrete nazaran yüzde 1 puan daha fazla artırılması, söz konusu iki sektör arasında 0,65 puanlık bir aylık enflasyon farkına yol açmıştır. Net asgari ücretin yüzde 1, asgari ücretin işveren maliyetinin ise bunun üzerine ekstra yüzde 1 artırıldığı bir durumda ise, medyan sektör ile en yüksek ULS’ye sahip sektörler arasındaki aylık ÜFE enflasyon 0,87 oranında farklılaşacaktır. Sonuç olarak, çalışmanın bulguları Türkiye’de asgari ücretin maliyet kanallı bir üretici enflasyonu etkisinin var olduğuna işaret etmektedir. Daha da önemlisi, Türkiye’de net asgari ücret değişimleri kadar, alınan ek prim ve vergilerin işverene ne kadar maliyet olarak yansıdığı da üretici fiyatlarının seyri açısından belirleyicidir. Dolayısıyla bulgulardan, net asgari ücretten bağımsız olarak, asgari ücretin işverene maliyetinin azaltılmasının enflasyondaki düşüşe katkı sağlayacağı şeklinde bir çıkarım yapmak mümkündür. 3 Çalışmada kullanılan veriler ve hesaplama detayları için bakınız: Başkaya ve Özmen (2013). 54 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 1. Tahmin Sonuçları Bağımlı Değişken: Aylık ÜFE Enflasyonu (Y) α0,a (1) (2) (3) (4) (5) 0,229 (0,042)*** - 0,229 (0,041)*** - - - 1,245 - 1,244 1,234 - (0,293)*** - α0,b α1 (0,291)*** (0,293)*** 0,893 1,046 - - - (0,659) (0,642) - - - 0,597 0,628 - - - (0,382) (0,400) - - - - - 0,897 1,047 1,072 - - (0,677) (0,659) (0,653)* - - 0,615 0,649 0,675 - - (0,379) (0,396) (0,397)* - - 2,123 2,191 2,243 - - (1,476) (1,459) (1,430) - - 2,371 2,570 2,624 - - (1,156)** (1,351)* (1,331)** Sektör sabit etkiler Evet Evet Evet Evet Evet Zaman sabit etkiler Evet Evet Evet Evet Evet Sektörel doğrusal zaman trendi Hayır Hayır Hayır Hayır Evet R 0,21 0,18 0,21 0,18 0,18 Gözlem Sayısı 2825 2825 2825 2825 2825 1,49 1,67 - - - (0,79)* (0,78)** - - - α2 β1 β2 Β3 β4 2 α1+α2 standart hata H0: α1+α2=0 için t değeri 1,88 2,14 - - H0: α1+α2=0 için olasılık değeri 0,06 0,033 - - - β1+β2 - - 1,51 1,70 1,75 standart hata - - (0,80)* (0,79)** (0,79)** H0: β1+β2=0 için t değeri - - 1,88 2,14 2,22 H0: β1+β2=0 için olasılık değeri - - 0,06 0,03 0,03 β3+β4 - - 4,49 4,76 4,87 standart hata - - (1,87)** (1,97)** (1,91)*** H0: β3+β4=0 için t değeri - - 2,41 2,41 2,55 H0: β3+β4=0 için olasılık değeri - - 0,02 0,02 0,01 β1+β2+β3+β4 - - 6,01 6,46 6,61 standart hata - - (2,37)*** (2,47)*** (2,39)*** H0: β1+β2+β3+β4=0 için t değeri - - 2,53 2,61 2,77 H0: β1+β2+β3+β4=0 için olasılık değeri - - 0,01 0,01 0,01 Notlar: (1) 1 ve 3 numaralı sütunlarda sektörel ÜFE enflasyonundaki birinci derece otoregresyon katsayısının sektörler arası değişmediği spesifikasyon kullanılmıştır, 2, 4 ve 5 numaralı sütunlardaki spesifikasyonlarda bu katsayının sektörler arasında değişiklik göstermesine izin verilmiştir, (2) İlk 4 sütunda sektör ve zaman sabit etkileri kontrol edilmiş, 5, Sütunda buna ek olarak sektörlerin enflasyonunda farklı doğrusal eğilimler olabileceği olasılığına da yer verilmiştir, (3) Regresyonlarda veriler sektörlerin ÜFE’deki ağırlıkları ile ağırlıklandırılmıştır, Standart hatalar sektör düzeyinde toplulaştırılarak raporlanmıştır, (4) *,** ve *** sırasıyla yüzde10, yüzde 5 ve yüzde 1 anlamlılık seviyelerini ifade etmektedir Kaynakça Başkaya, S. ve M. U. Özmen (2013), “Türkiye’de Asgari Ücret–ÜFE Enflasyonu İlişkisi Üzerine Ampirik Bir Analiz”, TCMB Ekonomi Notları, Yayınlanma aşamasında. Enflasyon Raporu 2013-II 55 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 56 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4. Arz ve Talep Gelişmeleri 2012 yılının son çeyreğine ilişkin milli gelir verilerine göre iktisadi faaliyet Ocak Enflasyon Raporu’nda ortaya koyulan görünümden daha olumsuz gerçekleşerek dönemlik bazda yataya yakın bir seyir izlemiştir. Böylece, 2012 yılında yıllık büyüme yüzde 2,2 olarak gerçekleşmiştir. Son çeyrekte özel kesim yatırımlarındaki daralmanın sürmesinin yanı sıra özel kesim tüketim talebinin de gerilemesi ile yurt içi talep zayıf seyrini korumuştur. Buna karşılık, son çeyrekte net ihracatın büyümeye olan yüksek oranlı katkısının sürmesi ile talep kompozisyonundaki dengelenme sürmüştür. 2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyetin toparlanma eğilimine girdiğini göstermektedir. Nitekim, Ocak-Şubat döneminde talebe ilişkin göstergelerden tüketim ve yatırım mallarının üretim ve ithalatları son çeyreğe göre artış göstermiştir. İnşaat yatırımlarına ilişkin göstergelerden diğer mineral maddeler üretimi ve ithalatı da anılan dönemde son çeyreğe göre artış kaydetmiştir. Bu göstergelerin yanı sıra, toplam kredilerin 2012 yılındaki seviyesinin üzerinde seyretmesi de ilk çeyrekte nihai yurt içi talepte artışa işaret etmektedir. Dış ticaret verilerine göre altın hariç ihracat ve ithalatın yılın ilk çeyreğinde ılımlı bir oranda artacağı ve net dış talebin büyüme üzerindeki süregelen pozitif katkısının azalarak da olsa devam edeceği öngörülmektedir. Yurt içi talebi etkileyen gelir, finansman ve beklentiler kanalları toparlanmayı destekleyici yönde hareket etmektedir. Nitekim, son dönemde tarım dışı istihdamın artmaya devam ettiği ve harcanabilir gelir kanalından talebe destek verdiği görülmektedir. Finansal koşullar da talepteki toparlanmaya destek vermektedir. Öte yandan, küresel ekonomik belirsizliklerin azalmakla birlikte devam etmesi toparlanmayı sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır. Nitekim, tüketici ve yatırımcı güveninde toparlanma olsa da seviye olarak endekslerin, güçlü büyüme dönemlerine kıyasla, halen zayıf seyretmesi özel kesim talebi üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. 4.1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Gelişmeleri ve İç Talep TÜİK tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre GSYİH 2012 yılının son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,4 oranında artış kaydetmiştir. Bu dönemde, stok değişimi ve toplam nihai yurt içi talep yıllık büyümeyi düşürücü yönde hareket etmeye devam ederken, net ihracat yıllık Enflasyon Raporu 2013-II 57 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası büyümenin sürükleyicisi konumunu korumuştur. 2012 genelinde ise büyüme yüzde 2,2 olarak gerçekleşmiştir (Grafik IV.1.1). Geçtiğimiz yıl büyümenin temel sürükleyicisi ihracat olurken, özel kesim büyümeye olumsuz katkı yapmıştır. Böylece, özel kesim talebi kaynaklı yüksek oranda büyüme kaydedilen ve cari açığın önemli ölçüde yükseldiği 2010 ve 2011 yıllarının ardından 2012 yılı talep bileşenleri açısından dengelenme yılı olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış veriler incelendiğinde, GSYİH’nin yılın son çeyreğinde önceki çeyreğe göre değişmediği görülmektedir. Net ihracat son çeyrekte de dönemlik büyümeye pozitif katkı yapmıştır. Nihai yurt içi talep ise özel kesim talebi kaynaklı olarak gerilemeye devam etmiştir (Grafik 4.1.2). Grafik 4.1.1. Grafik 4.1.2. GSYİH Büyümesine Katkılar GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep (Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar TL, 1998 Fiyatlarıyla) Özel Tüketim Kamu Yatırım Stok Değişimi İthalat 20 Kamu Tüketim Özel Yatırım İhracat 20 GSYİH 15 15 10 10 5 5 0 0 -5 -5 -10 -10 -15 -15 GSYİH Nihai Yurt İçi Talep 32 30 30 28 28 26 26 24 24 22 22 20 20 18 1999 2001 2003 2005 2007 2009 Kaynak: TÜİK. 2011 32 Millions (Yüzde Puan) 18 1234123412341234123412341234123412341234 2003200420052006200720082009201020112012 Kaynak: TÜİK, TCMB. Son dönemde açıklanan veriler, nihai yurt içi talepte ılımlı bir artışa işaret etmektedir. Nitekim, talebe ilişkin göstergelerden tüketim ve yatırım mallarının üretim ve ithalatları Ocak-Şubat döneminde son çeyreğe göre artış göstermiştir (Grafik 4.1.3 ve Grafik 4.1.4). İnşaat yatırımlarına ilişkin göstergelerden diğer mineral maddeler üretimi ve ithalatı da anılan dönemde son çeyreğe göre artış kaydetmiştir (Grafik 4.1.5). Özetle, ilk çeyrekte nihai yurt içi talepte bir artış beklenmektedir (Grafik 4.1.6). 58 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.3. Grafik 4.1.4. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (Taşımacılık Araçları Hariç, Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) Üretim Üretim İthalat (sağ eksen) İthalat 115 125 140 140 110 115 130 130 105 120 120 95 110 110 85 100 100 75 90 90 65 80 80 55 70 70 45 60 105 100 95 90 85 80 60 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 * Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. * Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Grafik 4.1.5. Grafik 4.1.6. Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve İthalatı Nihai Yurt İçi Talep (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2011Ç1=100) ( Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) Üretim 115 İthalat (sağ eksen) 125 115 110 105 105 100 100 95 95 90 90 85 85 80 80 105 105 95 100 85 95 75 90 65 85 55 80 45 75 75 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 * Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. * Tahmin Kaynak: TÜİK, TCMB Önümüzdeki döneme ilişkin verilerden iç talebe dair İYA göstergelerinde ılımlı bir toparlanma görülmektedir (Grafik 4.1.7). İktisadi faaliyetin genel seyrine ilişkin göstergeler de önümüzdeki dönemde toparlanmaya işaret etmektedir (Grafik 4.1.8). Son dönemde iş gücü piyasası gelişmeleri değerlendirildiğinde, tarım dışı istihdamın artmaya devam ettiği ve harcanabilir gelir kanalından talebe destek toparlanmaya verdiği destek görülmektedir. vermektedir. Bu Finansal koşullar çerçevede, yurt da talepteki içi talepteki toparlanmanın önümüzdeki dönemde de devam etmesi beklenmektedir. Öte yandan, küresel ekonomik belirsizliklerin devam etmesi toparlanmayı sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır. Nitekim, tüketici ve Enflasyon Raporu 2013-II 59 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yatırımcı güveninde toparlanma olsa da seviye olarak endekslerin, güçlü büyüme dönemlerine kıyasla, halen zayıf seyrettiği görülmektedir (Grafik 4.1.9 ve Grafik 4.1.10). Grafik 4.1.7. Grafik 4.1.8. Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri ve Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri Öncü Göstergeler Endeksi* (Mevsimsellikten Arındırılmış) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) Kayıtlı Siparişler (Normal Üstü-Normal Altı) İç Piyasa Sipariş Beklentileri (Artacak-Azalacak, sağ eksen) 0 40 101 101 -10 30 100 100 20 99 99 10 98 98 0 97 97 -10 96 96 -70 -20 95 95 -80 -30 94 94 -20 -30 -40 -50 0305 0905 0306 0906 0307 0907 0308 0908 0309 0909 0310 0910 0311 0911 0312 0912 0313 0413 1012 0412 1011 0411 1010 0410 1009 0409 1008 0408 * Yöntem için bkz. TCMB Ekonomi Notları Sayı:12/02. Kaynak: TCMB. Kaynak: TCMB. Grafik 4.1.9. Grafik 4.1.10. CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri İYA Yatırım Beklentisi (Mevsimsellikten Arındırılmış) TÜİK-TCMB (sağ eksen) 40 40 30 30 20 20 75 10 10 70 0 0 Kaynak: CNBC-e, TÜİK, TCMB. -50 -60 -60 0413 -40 -50 1012 -30 -40 0412 1212 0413 0812 1211 0412 0411 0811 0810 1210 1209 0410 50 0409 0809 50 1208 55 0408 0808 60 -20 -30 1011 60 0411 70 -10 -20 1010 65 0410 80 -10 0409 90 1008 100 0408 80 110 1007 85 120 0407 CNBC-e 1009 1007 0407 -60 Kaynak: TCMB 4.2. Dış Talep 2012 yılı son çeyreğine ilişkin milli gelir verileri talep bileşenlerindeki dengelenmenin sürdüğüne işaret etmektedir. Bu dönemde mal ve hizmet ihracatı yıllık bazda yüzde 15,0 , mal ve hizmet ithalatı ise yüzde 3,2 oranında artış göstermiştir. Böylece, net ihracat önceki dört çeyrekte olduğu gibi, bu çeyrekte de yıllık büyümeye en yüksek katkı yapan harcama bileşeni olmuş ve böylelikle net dış talep büyümenin sürükleyicisi olmaya devam etmiştir (Grafik 4.2.1). Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, mal ve hizmet ihracatı 2011 yılı 60 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ikinci çeyreğinden itibaren altı çeyrek üst üste artış kaydederken, mal ve hizmet ithalatı ise zayıf seyrini sürdürmüştür (Grafik 4.2.2). Grafik 4.2.1. Grafik 4.2.2. Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı (Yüzde Puan) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Sabit Fiyatlarıyla Milyar TL) İhracat Net İhracat 8 İhracat İthalat 9 9 8,5 6 6 4 4 8 2 2 7,5 0 0 -2 -2 8,5 8 7,5 7 7 6,5 -4 -4 -6 -6 -8 -8 -10 -10 1 20112012 2 3 2011 * Tahmin. Kaynak: TÜİK, TCMB. 4 1 2 3 2012 4 1* 2013 Millions İthalat 8 6,5 6 6 5,5 5,5 5 5 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 * Tahmin. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin veriler değerlendirildiğinde, ihracat miktar endeksinin bir önceki çeyrekte olduğu gibi Ocak-Şubat döneminde de azaldığı görülmektedir. Bu düşüş altın ihracatındaki yavaşlamadan kaynaklanmaktadır (Kutu 4.3). Nitekim, altın ihracatı dışlanarak oluşturulan çekirdek endeks, genel endeksin aksine anılan dönemde ılımlı bir artış kaydetmiştir (Grafik 4.2.3). Yakın döneme ilişkin göstergeler Mart ayında ihracat genel endeksinin ve altın hariç ihracat miktar endeksinin aylık bazda gerileyebileceğine ancak, çeyreklik olarak mevcut görünüme benzer bir eğilimde devam edeceğine işaret etmektedir. Küresel eğilimlere bakıldığında, dünya geneli ithalat talebinin Ocak-Şubat döneminde sınırlı oranda artarak artış eğilimini sürdürdüğü görülmektedir. İhracatımızda önemli paya sahip olan ana ticaret ortağımız Euro Bölgesi ithalat talebinin 2011 yılı ikinci çeyreğinden itibaren ilk kez sınırlı da olsa artış göstermesi dikkat çekicidir. Afrika ve Orta Doğu ülkelerinin ithalat talebinde son dönemde görülen güçlü artış eğilimi devam etmektedir. Ayrıca, Orta ve Doğu Avrupa bölgesi ithalat talebinde de kayda değer bir toparlanma göze çarpmaktadır. Öte taraftan, Asya bölgesi ithalat talebinin son çeyrekteki önemli artışın ardından Ocak-Şubat döneminde gerilediği görülmektedir (Grafik 4.2.4). Bu doğrultuda, dış talep koşullarında ılımlı bir toparlanma olduğu vurgulanmalıdır. Bu gelişmeler ışığında, yılın ilk çeyreğinde mal ve hizmet ihracatının ana eğiliminin güçlendiği, bununla birlikte altın ihracatındaki düşüş kaynaklı olarak Enflasyon Raporu 2013-II 61 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası mal ve hizmet ihracatının yataya yakın bir seyir izlediği tahmin edilmektedir (Grafik 4.2.2). Grafik 4.2.3. Grafik 4.2.4. İhracat Miktar Endeksleri Dünya ve Bölge İthalatları (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (Reel, Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100) İhracat Orta ve Doğu Avrupa Afrika ve Orta Doğu Asya Dünya Euro Bölgesi Altın Hariç İhracat 140 140 210 120 120 100 100 80 80 60 60 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 190 190 170 170 150 150 130 130 110 110 90 90 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 * Ocak-Şubat dönemi. Kaynak: TÜİK, TCMB. Küresel 210 *Ocak-Şubat dönemi. Kaynak: Netherlands Bureau for Economic Policy Analysis. PMI göstergeleri iktisadi faaliyetin global düzeyde toparlanacağına dair sinyaller içermektedir. Nitekim, küresel PMI imalat endeksi Mart ayında son iki ayda olduğu gibi 50 düzeyinin üzerinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, hizmetler endeksi artış eğilimini ilk çeyrek genelinde sürdürerek hizmetler üretiminde bir hızlanmaya işaret etmektedir. Ek olarak, küresel yeni ihracat siparişleri Mart ayında on ay aranın ardından ilk kez 50 seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir (Grafik 4.2.5). Orta vadeli göstergelerden ihracat ağırlıklı küresel büyüme görünümünde bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre önemli bir değişim görülmemektedir. Bu bağlamda, dış pazarların büyümesinin 2013 yılında bir önceki yıla kıyasla bir miktar hızlanacağı öngörülmektedir (Grafik 4.2.6). Grafik 4.2.5. Grafik 4.2.6. Küresel PMI Endeksleri İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi (Mevsimsellikten (Mevsimsellikten Arındırılmış) Arındırılmış, 2009 Ç1=100) İmalat Hizmetler Yeni İhracat Siparişleri İhracat Ağırlıklı (Ocak) 60 60 55 55 50 50 45 45 40 40 35 35 30 30 0306 0706 1106 0307 0707 1107 0308 0708 1108 0309 0709 1109 0310 0710 1110 0311 0711 1111 0312 0712 1112 0313 İhracat Ağırlıklı (Nisan) 112 110 110 108 108 106 106 104 104 102 102 100 100 98 98 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 2010 Kaynak: Markit. 62 112 2011 2012 2013 2014 Kaynak: Bloomberg, TCMB hesaplamaları. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Ocak-Şubat döneminde ithalat miktar endeksi bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 4,8 oranında kayda değer bir artış göstermiştir. Yakın dönem göstergeleri ithalat miktar endeksinin Mart ayında düşüş gösterdiğine işaret etse de, mal ithalatının ilk çeyrek genelinde önemli bir artış gösterdiği tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, ithalatın ana eğilimine ilişkin göstergelerden altın hariç ithalatın bir önceki çeyreğe göre daha ılımlı bir artış kaydettiği görülmektedir (Grafik 4.2.7). Bu doğrultuda, GSYİH altında yer alan mal ve hizmet ithalatının ilk çeyrekte toparlandığı düşünülmektedir (Grafik 4.2.2). Toplam krediler 2007-2012 ortalamasına yakın ancak, yurt içi talebin zayıf seyrettiği 2012 yılına kıyasla daha güçlü seyretmektedir. (Grafik 4.2.8). Ek olarak, güven endekslerinin iyileşmesi ve faizlerin düşük seyretmesi, nihai yurt içi talep üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaktadır. Bu gelişmeler ışığında, önümüzdeki dönemde iç talebin büyümeye daha fazla katkı yapacağı, dolayısıyla ithalat talebinde bir canlanma yaşanabileceği öngörülmektedir. Grafik 4.2.7. Grafik 4.2.8. İthalat Miktar Endeksleri Toplam Krediler* (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) İthalat Toplam Krediler (2007-2012) Altın Hariç İthalat Toplam Krediler (2012) 125 125 35 115 115 30 30 105 105 25 25 95 95 20 20 85 85 15 15 75 75 10 10 5 5 65 65 0 0 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 * Ocak-Şubat dönemi. Kaynak: TÜİK, TCMB. 35 1 4 7 10 13 16 19 22 25 28 31 34 37 40 43 46 49 52 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* Toplam Krediler (2013) * Toplam bankacılık sektörü (Katılım bankaları dahil), kredi kartları dahil, TGA hariç. Kaynak: TCMB. Cari işlemler dengesinde bir süredir gözlemlenen iyileşme sürecinde 2013 yılı ilk çeyreği itibarıyla özellikle ithalat talebindeki güçlü artışın etkisiyle bir miktar bozulma görülmektedir. Ancak, ana eğilime ilişkin göstergelerden altın ve enerji hariç cari işlemler dengesindeki bozulmanın daha sınırlı olduğu görülmektedir. Enerji hariç cari işlemler dengesinin enerji ve altın hariç cari işlemler dengesine oranla daha fazla gerilemesi altın dış ticaretinin de bozulmada önemli bir rol oynadığını göstermektedir (Grafik 4.2.9). Cari açıktaki iyileşme sürecinin kesintiye uğraması 12 aylık birikimli cari işlemler dengesinin de son aylarda yatay bir seyir Enflasyon Raporu 2013-II 63 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası izlemesine neden olmuştur (Grafik 4.2.10). Cari açığın sürdürülebilir düzeylere gelebilmesi için yurt içi talebin yakından takip edilmesi gerekmektedir. Grafik 4.2.9. Grafik 4.2.10. Cari İşlemler Dengesi (CİD) Cari İşlemler Dengesi (CİD)* (Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyar ABD Doları) (12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) CİD CİD (enerji hariç) CİD (enerji ve altın hariç) CİD CİD (enerji ve altın hariç) -20 -70 -70 -25 -90 -90 -25 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 * Mart için tahmin. Kaynak: TÜİK, TCMB. 0313 -20 1112 -50 0712 -50 0312 -15 1111 -15 0711 -30 -10 0311 -30 -10 1110 -10 -5 0710 -10 -5 0310 10 0 1109 10 0 0709 5 0309 5 1108 30 0708 30 0308 10 10 * Mart için tahmin. Kaynak: TÜİK, TCMB 4.3. Emek Piyasası Toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2012 yılının son çeyreğinde bir önceki döneme göre artış göstermiştir (Grafik 4.3.1). Bu dönemde, tarım dışı istihdamda önceki dönemlere kıyasla belirgin bir artış gözlenmesine karşın işgücüne katılım oranının işsizlik oranı üzerindeki etkisi daha kuvvetli olmuştur (Grafik 4.3.2). İşgücüne katılım oranının geçtiğimiz yıllarda istikrarlı bir artış eğilimi sergilediği gözlenmektedir (Kutu 4.4). Öte yandan, Aralık döneminde yükseliş gösteren toplam ve tarım dışı işsizlik oranları, 2013 yılının Ocak döneminde bir önceki döneme göre azalarak sırasıyla yüzde 9,4 ve yüzde 11,8 oranlarında gerçekleşmiştir (Grafik 4.3.1). Bu gelişmede tarım dışı istihdam artışının yanı sıra, nüfus artışının genel eğilimine kıyasla oldukça düşük kalması da etkili olmuştur. 64 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.3.1. Grafik 4.3.2. İşsizlik Oranları Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) İşgücüne Katılım Oranı (sağ eksen) İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik Oranı 20 (Mevsimsellikten Arındırılmış) Katılım Oranı Etkisi Nüfus Artışı Etkisi İstihdam Kaybının Etkisi 4 Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Üç Aylık Fark) 52 4 51 18 50 16 2 2 0 0 -2 -2 49 14 48 12 47 10 46 8 45 -4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2006 2007 2008 2009 2010 2011 -4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1* 20122013 2006 * Ocak dönemi. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 * Ocak dönemi itibarıyla iki aylık fark. Kaynak: TÜİK, TCMB. 2012 yılında tarım dışı istihdam artışları asıl olarak hizmetler sektöründen kaynaklanmıştır. Hizmetler sektörü içinde en yüksek katkıyı ise mali kuruluşlar, gayrimenkul kiralama ve iş hizmetleri alt kalemleri ve kamu yönetimi, eğitim ve sağlık hizmetlerini ihtiva eden toplum hizmetleri sağlamıştır. Ancak, hizmetler sektörü istihdamının Kasım döneminden itibaren yavaşlamaya başladığı ve Aralık döneminde bir önceki döneme göre azaldığı gözlenmektedir (Grafik 4.3.3). 2012 yılının Aralık döneminde tarım dışı istihdam yıllık artış oranı yüzde 5,5 olarak gerçekleşirken, toplum hizmetleri alt kalemi hariç tutulduğunda yüzde 3,9 ve tüm hizmetler sektörü dışarıda bırakıldığında ise yüzde 1,6 düzeyine inmektedir (Grafik 4.3.4). Hizmetler sektörü istihdamı bu yılın Ocak döneminde yeniden bir önceki döneme göre sınırlı bir miktarda artmıştır (Grafik 4.3.3). Bununla birlikte, hizmetler sektörünün tarım dışı istihdam yıllık artışına katkısı 2013 yılının Ocak döneminde bir önceki döneme göre azalmıştır (Grafik 4.3.4). Grafik 4.3.3. Grafik 4.3.4. Hizmet ve İnşaat Sektörleri İstihdamı (Mevsimsellikten Arındırılmış, Milyon Kişi) Tarım Dışı İstihdam (Yıllık Yüzde Değişim) Tarım Dışı istihdam İnşaat -Kayıtlı İnşaat -Kayıt dışı Hizmet (sağ eksen) Tarım Dışı istihdam (Toplum hizmetleri hariç) 12,7 1,8 12,2 1,6 11,7 1,4 10 Thousands 2,0 Tarım Dışı istihdam (Hizmet hariç) 10 8 8 6 6 1,2 11,2 4 4 1,0 10,7 2 2 10,2 0 0 9,7 -2 -2 9,2 -4 -4 0,8 0,4 Kaynak: TÜİK HİA, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 0113 0712 0112 0711 0111 0710 0110 0709 0109 0708 0108 0707 0107 0706 0106 0,2 0107 0507 0907 0108 0508 0908 0109 0509 0909 0110 0510 0910 0111 0511 0911 0112 0512 0912 0113 0,6 Kaynak: TÜİK HİA, TCMB. 65 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Benzer biçimde, inşaat sektörü istihdamında 2012 yılının başından bu yana süregelen artış eğilimi yılın son aylarında kırılmıştır. Yılın son çeyreğinde bir önceki döneme göre yükselen inşaat sektörü istihdamı, 2012 Aralık döneminde gerilemiş, 2013 Ocak döneminde ise sınırlı da olsa yeniden bir önceki döneme göre artış göstermiştir (Grafik 4.3.3). Ayrıca, sanayi istihdamı 2012 yılının son çeyreğinin ardından hem Aralık döneminde hem de 2013 yılının Ocak döneminde önceki dönemlere göre artış sergilemiştir. Bu dönemde sanayi istihdamında gerçekleşen artışlar tarım dışı istihdamdaki artışta belirleyici bir rol oynamıştır. Sanayi sektöründe kayıtlı istihdam üretim gelişmeleriyle uyumlu hareket ederek artmaya devam etmiştir (Grafik 4.3.5). Grafik 4.3.5. Grafik 4.3.6. Sanayi İstihdamı ve Üretimi Toplam İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Endeksi (Mevsimsellikten Arındırılmış) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005 = 100) Sanayi İstihdamı Sanayi İstihdamı-Kayıtlı Üretim Toplam İstihdam Beklentisi PMI (sağ eksen) 45 100 100 80 40 90 90 70 35 80 80 0213 90 0812 110 0212 110 0811 50 0211 100 0810 120 0210 120 0809 55 0209 110 0808 130 0208 130 0807 60 0207 120 0806 140 0206 140 60 30 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2* 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 * Nisan ayı itibarıyla. Kaynak: TCMB İktisadi Yönelim Anketi, Markit. Kaynak: TÜİK HİA, TCMB. Öncü göstergeler, 2013 yılının ilk çeyreğinde istihdam koşullarının olumlu olduğu yönünde sinyaller vermektedir. İlk olarak, sanayi üretimi Ocak-Şubat döneminde bir önceki yılın son çeyreğine göre artış göstermiştir (Grafik 4.3.5). Ayrıca, imalat sanayi istihdamı için gösterge niteliğinde olan PMI istihdam değeri yılın ilk çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre bir miktar azalmasına karşın, iyimser bekleyişler yönündeki hareketini sürdürmüştür (Grafik 4.3.6). Benzer biçimde, İktisadi Yönelim Anketi göstergeleri arasında yer alan ve imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren özel şirketlerin görüşlerini yansıtan Toplam İstihdam Beklentisi yılın ilk çeyreğinde geçen yılın son çeyreğine göre belirgin bir biçimde artmıştır (Grafik 4.3.6). Toplam İstihdam Beklentisi Nisan ayında bir önceki aya göre bir miktar azalmasına karşın iyimser bekleyişler yönündeki seyrini sürdürmüştür Bunlara ek olarak, inşaat sektörüne ara malı sağlayan metalik olmayan mineral ürünler imalatı sektörünün yılın ilk çeyreğine ilişkin üretim ve ithalat gelişmeleri inşaat faaliyetinde iyileşmeye işaret etmektedir. Mineral ürün 66 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası imalatı sektörü Ocak-Şubat döneminde sınırlı bir oranda artarken, ithalatında ise belirgin bir artış gözlenmektedir (Grafik 4.3.7). Türkiye genelinde hanehalkının görüşlerini yansıtan TCMB Tüketici Güven Endeksi 2013 yılının ilk çeyreğinde bir önceki döneme göre artarak uzun dönem ortalamasına ulaşmıştır (Grafik 4.3.8). Tüketici Güven Endeksi Mart ayında bir önceki aya göre bir miktar gerilemesine karşın, Nisan ayında yeniden artış göstermiştir. Benzer biçimde, Tüketici Güven Endeksi’nin alt kalemleri arasında yer alan İşsiz Sayısı Beklentisi Mart ayında bir önceki aya göre yüksek bir oranda azalarak kötüleşmişti, fakat Nisan ayında bir miktar artmıştır. İşgücü piyasasına ilişkin diğer öncü göstergelerle çelişen bu sinyalin izlenmesi gerektiği düşünülmektedir. Grafik 4.3.7. Grafik 4.3.8. Metalik Olmayan Mineral Ürün Üretimi, İthalatı ve İnşaat Katma Değeri Hanehalkı Beklentileri ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005 = 100) Katma Değer İthalat 150 150 140 140 130 130 120 120 110 110 100 100 90 90 80 80 70 70 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 * Üretim ve ithalat gelişmeleri Ocak-Şubat dönemi verileri ile hesaplanmıştır. Kaynak: TÜİK HİA, TCMB. Tarım Dışı İşsizlik Oranı (mev. arın.) Üretim Yeni TCMB Tüketici Güven Endeksi (sağ eksen) 20 Yeni TCMB Tüketici Güven Endeksi (2005-2012 dönemi ortalaması) 100 18 90 16 80 14 70 12 60 10 50 1234123412341234123412341234123412 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012013* * Tarım dışı işsizlik oranı 2013 yılı I. çeyreği için Ocak dönemi verisi kullanılmıştır. Tüketici Güven Endeksi 2013 yılı II.çeyreği için ise Nisan ayı verisi kullanılmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB Tüketici Eğilim Anketi. Emek piyasası gelişmeleri iç talep açısından değerlendirildiğinde, toplam ücret ödemelerindeki artışın 2012 yılı genelinde yurt içi tüketim harcamalarına destek sağladığı görülmektedir. Asgari ücrette gözlenen artışlara paralel olarak İşgücü Maliyeti Endeksleri kapsamında yayımlanan tarım dışı sektörde saatlik kazanç endeksi yılın son çeyreğinde reel olarak artmaya devam etmiştir (Grafik 4.3.9). Ancak, dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar dışarıda bırakılarak hesaplanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamalarında 2012 yılı genelinde belirgin bir artış gözlenmemektedir (Grafik 4.3.10). Enflasyon Raporu 2013-II 67 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.3.9. Grafik 4.3.10. Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2008=100) Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi* ve Reel Ücret Ödemeleri** (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100) Kazanç Endeksi (Yıllık Yüzde Artış, sağ eksen) Reel Ücret Ödemeleri - Kısa Dönem İş İstatistikleri Reel Kazanç Endeksi* 112 14 110 12 Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, UlaştırmaHaberleşme ve Eğlence-Kültür Hariç Tüketim Harcamaları 150 150 140 140 130 130 120 120 4 110 110 2 100 100 0 90 108 10 106 104 8 102 6 100 98 96 94 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 2007 2008 2009 2010 2011 90 12341234123412341234123412341234 2012 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 * Sabit fiyatlar ile açıklanan hanehalkı yurt içi tüketim harcamalarından Mobilya, Ev Aletleri, Ev Bakım Hizmetleri, Ulaştırma ve Haberleşme ile Eğlence ve Kültür alt kalemlerinin çıkarılması ile hesaplanmıştır. ** Sanayi, İnşaat, Ticaret, Konaklama-Yiyecek Hizmet Faaliyetleri ve Ulaştırma-Depolama sektörlerindeki toplam ücret ödemelerinin ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. Ücret ödemeleri reelleştirilirken TÜFE kullanılmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB. * Reelleştirilirken üç çeyreklik TÜFE ortalaması kullanılmıştır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Ücret gelişmeleri maliyet unsuru olarak incelendiği takdirde, sanayi ve hizmetler sektörlerinde reel birim ücretlerin 2012 yılının son çeyreğinde bir önceki döneme göre azaldığı gözlenmektedir (Grafik 4.3.11). Hizmetler sektörüne ilişkin olarak reel birim ücretlerde 2011 yılından itibaren süregelen artış eğiliminin 2012 yılının ikinci yarısında meydana gelen ciro artışlarının etkisiyle kesintiye uğradığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde, sanayi sektöründe hem toplam ücret ödemelerinde hem de üretimde artış gözlenmiştir (Grafik 4.3.11). Grafik 4.3.11. Grafik 4.3.12. Reel Birim Ücret* (Çalışılan Saat Başı Ücret/Verimlilik) Tarım Dışı Sektörde Katma Değer ve İstihdam (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005=100) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2008=100) Sanayi 115 Hizmetler Katma Değer İstihdam (sağ eksen) İnşaat 115 140 140 110 135 135 130 130 125 125 120 120 110 105 105 100 100 95 95 115 115 90 90 110 110 85 105 105 100 100 95 95 85 80 80 75 75 12341234123412341234123412341234 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 * Hizmetler sektöründe reel birim ücret toplam ücret ödemelerinin ciroya bölünmesi ile hesaplanmıştır. Sanayi ve İnşaat sektörlerinde ise toplam ücret ödemeleri üretim ve üç çeyreklik TÜFE ortalamasına bölünmüştür. Kaynak: TÜİK Kısa Dönem İş İstatistikleri, TCMB. 68 90 90 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 41* 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 * Tahmin. Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Özetle, geride kalan yılın son çeyreğinde tarım dışı sektörlerde istihdam artışları gerçekleşmesine karşın işgücüne katılım oranının daha hızla yükselmesi işsizlik oranlarının bir önceki döneme göre artmasına yol açmıştır. 2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin öncü göstergeler ve Ocak 2013 dönemi işgücü piyasası verileri ışığında, tarım dışı istihdam artışlarının yılın ilk çeyreğinde de sürmesi beklenmektedir (Grafik 4.3.12). Bununla birlikte, küresel iktisadi görünüme ilişkin belirsizliklerin özellikle sanayi sektöründe istihdam koşullarındaki iyileşmeyi sınırlandırabileceği düşünülmektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 69 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.1 Sanayi Üretim Endeksinde Güncellemeler Sanayi üretim endeksi (SÜE) iktisadi faaliyetin seyrine ilişkin takip edilen en önemli göstergelerdendir. TÜİK tarafından ilk kez 1986=100 bazlı olmak üzere 1989 yılında yayımlanan SÜE, daha sonra 1992=100 ve 1997=100 bazlı olarak güncellenmiştir. Ekim 2008’de 1997=100 bazlı endeksin yayımlanması sona ermiş ve TÜİK, Avrupa Topluluğu Ekonomik Faaliyet Sınıflaması olan NACE Rev.1.1’e göre veriler yayımlamaya başlamıştır (Tablo 1). Diğer taraftan, 2011 yılı Ocak ayından itibaren NACE Rev.2’ye geçilmiş ancak, baz yılı değiştirilmemiştir. 2013 yılı Ocak ayından itibaren ise SÜE verileri 2010=100 bazlı olarak yayımlanmaya başlanmıştır. Önümüzdeki dönemde de gerek SÜE gerekse diğer göstergelerde bu tür güncellemeler olacaktır. Bu çerçevede, bu kutuda 2005=100 ve 2010=100 bazlı SÜE verileri karşılaştırılmakta, yapılan güncellemeler sonucu iktisadi faaliyetin seyrine ilişkin yapılan analizler değerlendirilmektedir. Tablo 1. SÜE Verileri Baz Yılı Sınıf Yayımlanmaya Başlanılan Tarih Verinin Başlangıç Tarihi 1997=100 ISIC 1999 Ocak 1997 Ekim 2008 2005=100 NACE 1 2008 Ocak 2005 Aralık 2010 2005=100 NACE 2 2011 Ocak 2005 Aralık 2012 2010=100 NACE 2 2013 Ocak 2005 - Ekonomideki yapısal değişiklikleri Verinin Bitiş Tarihi yansıtabilmek amacıyla oluşturulan yeni endekste baz yılı değiştirilmiş, işyeri ve madde sayıları artırılarak kapsam genişletilmiştir. Buna bağlı olarak, sanayi üretim endeksi alt sektörlerinin ağırlık yapısı da değiştirilmiştir. Bu değişiklik kapsamında madencilik ve elektrik-gaz-buhar sektörlerinin ağırlıkları artarken imalat sanayinin payı gerilemiştir (Tablo 2). Tablo 2. SÜE Alt Kalemler Ağırlık Yapısı (Yüzde) NACE Rev.2 2005=100 2010=100 B- Madencilik ve Taşocakçılığı 3,60 6,05 C- İmalat Sanayi 85,85 81,51 D- Elektrik-gaz-buhar ve iklimlendirme 10,55 12,44 Toplam Sanayi 100,00 100,00 2010 bazlı yeni endeksin ana ve alt kalemleri 2005 bazlı eski endeksin yıllık büyüme oranları ile geriye götürülmüştür. Bu sebeple, değişen ağırlık yapısının etkisiyle 2010 yılı sonrasında seviye olarak bazı dönemlerde ayrışan her iki endeksin 2010 öncesi verilerinde önemli bir fark yoktur (Grafik 1). Öte yandan, 2010 ve sonrası dönemler için yıllık yüzde değişimler incelendiğinde, bazı aylarda 2,9 puana varan ayrışmalar görülmektedir (Grafik 2). Bununla birlikte, her iki endeksin seviye olarak Aralık 2012 itibarıyla oldukça yakın olduğu not edilmelidir. 70 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2. Eski ve Yeni Endeksin Yıllık Yüzde Değişimleri Grafik 1. Eski ve Yeni Endeks Seviyelerinin Karşılaştırması (2010=100) Eski Endeks Fark (yeni endeks-eski endeks, sağ eksen) Eski Endeks Yeni Endeks 10 Yeni Endeks 10 4 85 85 5 2 0 0 -5 -2 -10 -4 65 Kaynak: TÜİK. Yeni 0410 65 0110 75 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 75 1012 95 0712 95 0412 6 0112 15 1011 8 105 0711 20 105 25 0411 115 0111 115 1010 125 0710 125 Kaynak: TÜİK. yayımlanmaya başlanan endeksteki en önemli değişikliklerden biri mevsimsellikten arındırma yöntemine ilişkindir. İklim ve talep şartlarının aylara göre değişmesi nedeniyle yakın dönemli analizler için SÜE’nin mevsimsel etkilerinden arındırılması gerekmektedir. Mevsimsel bileşenin gözlemlenemeyen bir değişken olması nedeniyle bu bileşenin çeşitli yöntemlerle (TRAMO SEATS ve X12 gibi) tahmin edilmesi gerekmektedir. Birden fazla verinin toplamı şeklinde yayımlanan verilerde mevsimsel bileşenin tahmin yöntemi seçimine ek olarak, mevsimsellikten arındırılmış verinin doğrudan mı yoksa dolaylı yolla mı hesaplanacağı sorusu da ortaya çıkmaktadır. Doğrudan mevsimsellikten arındırma yönteminde, ilgili seri alt bileşenlerin toplamı (mevsimsellikten arındırılmamış) olarak elde edildikten sonra bu seri mevsimsellikten arındırılmaktadır. Dolaylı yöntemde ise her bir alt bileşen mevsimsellikten arındırıldıktan sonra bu serilerin ağırlıklı toplamı şeklinde ana serinin mevsimsellikten arındırılmış verileri elde edilebilmektedir. TÜİK, 2005 bazlı endekste SÜE’yi doğrudan mevsimsellikten arındırma yöntemiyle açıklarken, yeni endeksle birlikte ikili ekonomik faaliyet bazındaki sektörlerin (gıda, tekstil, mobilya gibi) mevsimsellikten arındırılmış verilerin ağırlıklandırılmasıyla hesaplanan dolaylı yönteme geçmiştir. Enflasyon Raporu 2013-II 71 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3. Doğrudan ve Dolaylı Olarak Mevsimsellikten Arındırılmış SÜE Verileri Grafik 4. Doğrudan ve Dolaylı Olarak Mevsimsellikten Arındırılmış Endekslerin Aylık Yüzde Değişimleri (2010=100) Yeni Endeks (Dolaylı) Eski Endeks (Doğrudan) Yeni Endesk (Dolaylı) 120 Eski Endeks (Doğrudan) 120 6 6 -2 90 85 85 -4 -4 80 80 -6 -6 0812 Kaynak: TÜİK. Mevsimsellikten 0205 0805 0206 0806 0207 0807 0208 0808 0209 0809 0210 0810 0211 0811 0212 0812 -2 90 0112 0 95 0611 0 95 1110 2 0410 2 100 0909 105 100 0209 105 0708 4 1207 4 1006 0507 110 0306 110 0805 115 0105 115 Kaynak: TÜİK. arındırılmış verilerdeki güncellemeler incelendiğinde, doğrudan arındırılmış olarak hesaplanan eski endeks ile dolaylı olarak arındırılmış yeni endeksin zaman zaman önemli oranda ayrıştığı görülmektedir. Nitekim, her iki endeksin seviye olarak 2012 yılı sonu itibarıyla oldukça yakın olmalarına karşın geçmiş dönemlerde farklı iktisadi anlam içeren hareketler izlediği gözlenmektedir (Grafik 3). Doğrudan arındırılmış endeks 2011 yılı Ocak ayı ile 2012 yılı Aralık ayı arasında oldukça dalgalı bir seyir izlerken, dolaylı olarak arındırılmış endeks daha yumuşak hareketler göstermiştir. Aylık değişimler de bu durumu teyid etmektedir. Son dönemde eski endeksin aylık değişimleri oldukça geniş bir bantta dalgalanırken yeni endeksin aylık değişimleri daha dar bir bantta dalgalanmaktadır (Grafik 4). Böylece, aylık değişimler arasında bazı aylarda belirgin farklar oluşmaktadır (Grafik 5). Grafik 5. Aylık Yüzde Değişimler Arasındaki Fark (Mevsimsellikten Arındırılmış ,Yeni Endeks-Eski Endeks) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) SÜE (2005=100, doğrudan) 4 4 6 3 3 5 5 2 2 4 4 3 3 2 2 1 1 1 1 6 SÜE (2010=100, dolaylı) 0 -1 -1 0 0 -2 -2 -1 -1 -3 -3 -2 -2 -4 -4 0205 0805 0206 0806 0207 0807 0208 0808 0209 0809 0210 0810 0211 0811 0212 0812 0 Kaynak: TÜİK. 72 Grafik 6. SÜE’nin Bir Önceki Döneme Göre Değişimi -3 -3 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 2009 2010 2011 2012 Kaynak: TÜİK. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yazında SÜE gibi bir seri için mevsimsellikten arındırılmış değerlerin elde edilmesinde doğrudan ya da dolaylı yöntemin daha iyi olduğuna dair teorik ya da ampirik bir bulgu yoktur (Avrupa İstastik Ofisi (Eurostat) Yöntem Kitapçığı, Sayfa 20). Öte yandan, son küresel krizin sektörel dinamikler üzerindeki farklılaşan etkileri nedeniyle mevsimsellikten arındırmada dolaylı yaklaşımı da takip etmenin önemi artmıştır. Örneğin, Koçak, Mazzi ve Moaura (2010) Euro Bölgesi sanayi üretimi için yaptıkları analizde kriz döneminde doğrudan ve dolaylı yolla hesaplanan verilerin farklı sinyaller verebileceğini göstermiştir. Nitekim, Avrupa İstatistik Ofisi de, Ocak 2012’den itibaren Euro Bölgesi verilerinin mevsimsellikten arındırılmasında dolaylı yönteme geçmiştir (Avrupa Merkez Bankası Aylık Bülten, Nisan 2012). Türkiye ekonomisi için de GSYİH verilerinin doğrudan ve dolaylı yolla mevsimsel etkilerden arındırmanın kriz sonrası farklı sinyaller verebileceği gösterilmiştir (Enflasyon Raporu 2012-II, Kutu 4.1). Sonuç olarak, ekonominin dinamik yapısının sonucu olarak ortaya çıkan yapısal değişiklikler verilerde güncelleme gereksinimi doğurmaktadır. Güncellemeler sonucu bir verinin bazı dönemlere ilişkin verdiği sinyaller belirgin olarak farklılaşabilmektedir. Örneğin, mevsimsellikten arındırılmış SÜE’nin bir önceki çeyreğe göre değişimi incelendiğinde, 2005=100 bazlı veriler 2012 yılı üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde SÜE’de önemli bir değişim olmadığına işaret ederken, güncellenen veriler üçüncü çeyrekte üretimin daraldığı, son çeyrekte ise bunu telafi ettiği şeklinde yorumlanabilmektedir (Grafik 6). Bu durum, anket göstergeleri, ihracat ve ithalat ile finansal koşullar gibi göstergelerin hareketi ile SÜE arasındaki ilişkiye dair geçmişte yapılan çıkarımları da değiştirebilecektir. Bu çerçevede, SÜE ve GSYİH gibi verilerde güncelleme olabileceği ve güncellemeler sonrası ilgili serilerdeki hareketlere ilişkin analizlerin geriye dönük olarak gözden geçirilmesi gerekebileceği dikkate alınmalıdır. Kaynakça Avrupa İstatistik Ofisi Mevsimsellikten Arındırma Klavuzu (ESS Guidelines on Seasonal Adjustment), 2009. “İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi ve Mevsimsellikten Arındırılmış Veriler”, Enflasyon Raporu, Kutu 4.1, Nisan 2012. Koçak, A., Mazzi, G., ve Moaura, F. (2010), “How seasonal adjustment can affect the message delivered to policy makers: a simulation approach based on the euro area industrial production” 6. Avrupa İstatistik Ofisi İş Çevrimi Analizi Toplantısında Sunulan Çalışma. “The New Approach to Seasonal Adjustment of European Aggregates in ShortTerm Statistics”, Avrupa Merkez Bankası Aylık Bülteni, Kutu 5, Nisan 2012. Enflasyon Raporu 2013-II 73 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.2 Sermaye Birikiminin Kapasite Kullanım Oranlarına Etkisi İktisadi faaliyette 2009 krizinden sonra görülen hızlı toparlanma sürecinde GSYİH ve sanayi üretimi gibi başlıca makro göstergeler kriz öncesi eğilimlerine hızlı bir şekilde geri ulaşmış (Grafik 1 ve 2), ancak imalat sanayi kapasite kullanım oranı (KKO) kriz öncesindeki yıllarda hakim olan seviyesinin oldukça altında seyretmeye devam etmiştir (Grafik 3). Enflasyon baskıları açısından takip edilen önemli göstergelerden biri olan KKO’nun çıktı açığına ilişkin diğer göstergelerle uyumsuz seyri para politikası uygulamasında önemli bir soru olarak gündeme gelmektedir. Bu kutuda, yatırımlardaki güçlü seyrin bahsedilen uyumsuzlukta oynadığı rol 1 değerlendirilmektedir. Grafik 1. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Grafik 2. Sanayi Üretim Endeksi (Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Fiy., Milyar TL) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2010=100) Sanayi Üretimi 35 35 30 30 25 25 20 20 15 15 2012 2009 2007 2004 2002 1999 1997 1994 5 1992 5 1989 10 1987 10 Kaynak: TÜİK, Kendi hesaplamalarımız. 2001 120 Ortalama Eğilim 120 110 110 100 100 90 90 80 80 70 70 60 60 50 50 40 40 Ortalama Eğilim 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2010 2011 2012 GSYİH Kaynak: TCMB, Kendi hesaplamalarımız. krizini takip eden büyüme döneminde ekonominin genelinde yatırımlar güçlü seyretmiştir. Genel olarak, yatırımlar güçlü olduğunda üretim kapasitesi hızlı bir şekilde artar; eğer bu artış üretim miktarındaki artıştan yüksekse kapasite kullanım oranı düşer. Grafik 4’te 2005 sonrası dönemde GSYİH’deki artış ile yatırımların güçlü olmasından kaynaklanan üretim kapasitesi artışı karşılaştırılmaktadır.2 Şekildeki kesikli çizgi GSYİH’nin 2005-2012 dönemindeki ortalama büyüme eğilimini göstermektedir. Bu ortalama eğilime sermayedeki ortalama üstü büyümenin etkisi eklendiğinde ortaya çıkan ve aynı grafikte gösterilen ölçü, güçlü yatırımların 2005-2012 döneminde üretim kapasitesindeki artışı ortalama büyüme eğilimindeki artışın üzerinde tuttuğunu göstermektedir. GSYİH’deki artış ise bu ölçüdeki artıştan daha az, ortalama eğilim civarında gerçekleşmiştir. Anılan sermaye etkisinin kaynağı olan ortalama üstü sermaye birikimi ise ayrı olarak Grafik 5’te gösterilmektedir.3 Bu kutu Demiroğlu ve Sarıkaya (2013) çalışmasına dayanmaktadır. 2005 yılının ilk çeyreği çıktı açığının sıfıra görece yakın olarak değerlendirildiği bir dönem olduğu için grafikler 2005 yılından başlatılmıştır. 3 Bu grafikteki seri, Demiroğlu (2012) çalışmasında hesaplanmış olan sermaye endeksinin ortalama üstü büyümelerinin birikimli toplamını göstermektedir. Grafik 4’teki sermaye etkisi ise, anılan birikimli toplamın sermaye payı olan 0,5 ile çarpılması yoluyla elde edilmiştir. Detaylar için bakınız Demiroğlu ve Sarıkaya (2013). 1 2 74 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3. Kapasite Kullanım Oranı Grafik 4. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ve Eğilimi (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) (Mevsimsellikten Arındırılmış, 2005-I=100) 70 70 65 65 60 60 125 120 120 115 115 110 110 105 105 100 100 95 95 2005 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 55 2005 55 130 125 Kaynak: TÜİK, TCMB. 2012 75 135 130 2011 75 140 135 2010 80 145 140 2009 80 145 2008 85 2006 85 2004 GSYİH (2005-I=100) 1987-2012 Eğilimi 1987-2012 Eğilimi + Sermaye Etkisi Yeni Seri (TCMB) 2007 Eski Seri (TUİK) Kaynak: TÜİK, Kendi hesaplamalarımız. GSYİH’yi Grafik 4’teki üretim kapasitesi ölçüsünün yüzdesi olarak ifade ettiğimizde, ekonominin geneli için kapasite kullanım oranı olarak yorumlanabilecek bir ölçü ortaya çıkmaktadır (Grafik 6’daki kesikli çizgi). GSYİH kriz öncesi eğilimine dönmesine rağmen, anılan oran sermaye birikiminin etkisiyle kriz öncesi eğilimine dönememiştir. Grafik 5. Ortalama Üstü Sermaye Büyümesi Grafik 6. Kapasite Kullanım Oranları (Yüzde) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) Kaynak: Kendi hesaplamalarımız. Anılan -15 58 2012 0 65 2011 0 -10 2010 1 71 2009 2 1 -5 2008 3 2 78 2007 3 84 0 2006 4 Ekonomi Geneli (tahmin) İmalat Sanayi (veri, sağ eksen) 5 2005 5 4 2012 5 2011 6 2010 7 6 2009 7 2008 8 2007 8 2006 9 2005 9 Kaynak: TÜİK, TCMB, Kendi hesaplamalarımız. dönemde imalat sektöründe de yatırımların oldukça güçlü seyretmiş olması, bu sektörde de güçlü bir sermaye etkisi olabileceğini ve kapasite kullanım oranını düşük tutmuş olabileceğini düşündürmektedir (Grafik 7). Nitekim, Grafik 6’da imalat sanayi KKO serisi ile ekonomi genelinden gelen seri benzer davranış göstermektedir.4 Ancak, yukarıda ekonominin geneli için hesaplanmış olan 4 Grafik 6’da eski ve yeni KKO serileri birleştirilmiş olarak gösterildiği için Grafik 3’tekinden farklı görünmektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 75 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sermaye etkisi, imalat sanayi için doğrudan hesaplanamamaktadır.5 Öte yandan, Grafik 7’de görüldüğü gibi, yatırımlardaki güçlü seyir imalat sanayisinde ekonominin geneline kıyasla çok daha güçlü olmuştur. Dolayısıyla, imalat sanayisinde de ortalama eğilime ek olarak en azından Grafik 5’te gösterilen miktarda bir kapasite artışının gerçekleşmiş olması beklenebilir.6 Eğer böyle bir kapasite artışı olmasaydı, imalat sanayi üretimindeki toparlanma altında KKO’ya ne olurdu sorusunun cevabı, KKO verisini oluşturan sayıları Grafik 5’te görülen yüzde miktarlarda artırarak bulunabilir (Grafik 8). Bu çerçevede yapılan hesaplamalar, anılan imalat sanayi kapasite artışı olmasaydı, KKO verisinin kriz sonrasında daha yüksek bir seviyeye (2005’teki düzeyine) ulaşacağını göstermektedir. Grafik 8’deki bu yeni seri, Grafik1 ve 2’de görülen GSYİH ile sanayi üretimindeki toparlanma ile uyumludur. Grafik 8. Kapasite Kullanım Oranında Yatırımların Etkisi Grafik 7. Yatırımların Katma Değere Oranı (Yüzde) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) KKO (Veri) İmalat Toplam 40 40 80 80 75 75 70 70 65 65 60 60 55 55 30 30 20 20 Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, Kendi hesaplamalarımız. 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 0 2000 0 1999 10 1998 10 2012 85 2011 85 2010 50 2009 50 2008 KKO (Hızlı Sermaye Birikiminin Etkisi 90 Çıkarıldığında) 2007 90 2006 60 2005 60 Kaynak: TCMB, Kendi hesaplamalarımız. Özetle bu analizde, KKO’nun görece düşük kalması yatırımların kriz öncesindeki yıllardan başlayarak güçlü seyretmiş olmasına bağlanmaktadır. Yatırımlardaki hızlı büyüme (ve bu yatırımların sağladığı sermaye birikimi) üretim kapasitesinin ortalama üstü büyümesini sağlarken, üretim aynı dönemde ortalama bir hızda büyümüştür. Bu gelişme, kapasite kullanım oranının kriz öncesi eğiliminin altında kalmasında önemli bir etken olarak değerlendirilmektedir. Yatırım verilerinin sektörel düzeyde türlerine göre ayrıştırılmamış olması bunun nedenidir. KKO verisine kaynak teşkil eden İktisadi Yönelim Anketi sorusunda, “fiziki kapasiteye göre fiilen gerçekleştirilen kapasite kullanımı” sorulmaktadır. Firmaların cevap verirken fiziki sermayelerini kullanma oranlarını göz önünde bulundurduğu değerlendirilirse, anılan sermayenin yüzde1 fazla olması (üretim düzeyi sabit tutulduğunda) kapasite kullanım oranının yüzde1 az olmasını gerektirecektir. 5 6 76 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kaynakça Demiroğlu, U. (2012). “Türkiye'de Sermaye Stoğu ve Sermaye Hizmetleri Endeksi”, TCMB Ekonomi Notları, 12/26. Demiroğlu, U. ve Ç., Sarıkaya (2013). “The Capacity Buildup over the Past Decade and the Capacity Utilization Rate in Turkey”, TCMB Ekonomi Notları, 13/12. Enflasyon Raporu 2013-II 77 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.3 2012 Altın Dış Ticaretinin Makro Büyüklüklere Etkisi yıl genelinde nominal altın ithalatı yüzde 22,2 oranında artarken nominal altın ihracatı yüzde 804,8 oranında artış göstermiştir. Altın ihracatının ithalata kıyasla oldukça güçlü bir oranda yükselmesi altın dış ticaretinin makro büyüklükler üzerine etkilerine dair tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu kutuda, altın dış ticaretinin GSYİH büyümesine ve cari açığa olan etkileri incelenmektedir. Net altın ihracatının büyümeye katkı yapabilmesi için altının ihraç edilen dönemde yurt içinde üretilmesi veya işlenmesi gerekmektedir. Yurt içinde üretilmeyen veya işlenmeyen altının ihraç edilmesi büyümeyi değiştirmezken büyümenin kompozisyonuna etki etmektedir.7 Altın ticareti miktar bazında değerlendirildiğinde 2012 yılında yaklaşık olarak 251 ton ihracat, 146 ton ithalat ve 27 ton üretim yapıldığı görülmektedir (Grafik 1). Bu dönemde altın ihracatı bir önceki yıla göre 222 ton artış gösterirken, ithalat 25 ton, üretim ise 3 ton artış kaydetmiştir. Başka bir ifadeyle, net altın ihracatındaki artış 197 ton civarında gerçekleşirken, bu farkın yalnızca 3 tonu üretim artışı tarafından karşılanmıştır. Dolayısyla, altın net dış talebinin karşılanmasında cari yıl içerisinde yapılan yurt içi üretimin payının çok düşük olduğu ve bu nedenle son dönemde yapılan yüksek miktarlı altın ihracatının GSYİH büyümesine yansımasının oldukça sınırlı kaldığı tahmin edilmektedir. Grafik 1. Altın Üretim, İhracat ve İthalatı Grafik 2. 2012 Yılı GSYİH Büyümesine Katkılar (Ton) (Yüzde Puan) Altın İhracatı Altın Üretimi 300 Altın İthalatı Net Altın İhracatı 300 250 250 200 200 150 150 100 100 50 50 0 0 -50 -50 -100 -100 -150 -150 1 20082009201020112012 2 3 Altın Hariç 5 4,1 4 4 3,6 3 3 2,2 2,2 2 2 1 1 0,0 0,1 0 0 -1 -1 -0,9 -1,3 4 2012 Kaynak: Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası, TÜİK ve Yazarların hesaplamaları. 7 Altın Dahil 5 -2 GSYİH İhracat İthalat -2 Stok Kaynak: TÜİK, Yazarların Hesaplamaları. Net altın ihracatının GSYİH büyümesine ve kompozisyonuna olan etkisi için bakınız: Aktaş ve diğerleri (2012). 78 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bu bilgiler ışığında yapılan hesaplamalara göre altın ihracatının büyüme üzerine net etkisinin 0,1 puandan daha az olduğu düşünülmektedir. Öte yandan, altın dahil ihracatın yıllık büyümeye katkısı 4,1 puan olarak gerçekleşirken, altın dışlandığında ihracatın katkısı 3,6 puana gerilemektedir. Altın hariç ithalat büyümeye sınırlı da olsa pozitif katkı yaparken, altın dahil ithalat katkı yapmamıştır. Böylece, net altın ihracatının önemli bir kısmının stoklardan karşılandığı ve stokların katkısına yaklaşık olarak 0,4 puan azaltıcı yönde etki ettiği tahmin edilmektedir (Grafik 2). Altın dış ticaretinin cari işlemler dengesi üzerindeki etkisi Tablo 1’de gösterilmektedir. 2011 yılında altın ithalatındaki artış cari işlemler açığının yaklaşık 4,3 milyar ABD doları fazla gerçekleşmesine neden olmuştur. 2012 yılında ise, cari işlemler dengesinde görülen 27,6 milyar ABD doları düzeyindeki iyileşmenin yaklaşık 10,5 milyar ABD dolarlık kısmı net altın ihracatından kaynaklanmıştır. Bununla birlikte, cari işlemler dengesindeki iyileşme esas olarak, alınan politika tedbirleri çerçevesinde, altın hariç cari işlemler açığının 17,1 milyar ABD doları daralmasından kaynaklanmıştır. Tablo 1. Altın Ticaretinin Cari İşlemler Dengesi Üzerine Etkisi (Milyar ABD Doları) 2009 2010 2011 2012 (düzey) 1. Toplam -12,2 -45,4 -75,1 -47,5 2. Altın Hariç -15,2 -45,0 -70,3 -53,2 (yıllık fark) 1. Toplam -33,3 -29,6 27,6 2. Altın Hariç -29,8 -25,3 17,1 Kaynak: TCMB, Yazarların Hesaplamaları. Kaynakça “Altının Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkileri”, Enflasyon Raporu, Kutu 4.3, Ekim 2012. Aktaş Z., Altan A., Aydın F., Bozok İ. ve İ. B., Kanlı (2012), “Türkiye’de Altın: Dış Ticaret, Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkisi,” TCMB Ekonomi Notu, No.12/29. Enflasyon Raporu 2013-II 79 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.4 İşgücüne Katılım Oranına Katkılar Türkiye’de işgücüne katılım oranının geçtiğimiz yıllarda istikrarlı bir artış eğilimi sergilediği gözlenmektedir. Ayrıca, işgücüne katılım oranında gözlenen bu artış eğilimi işsizlik oranının düşüşünü yavaşlatan bir etken olarak ortaya çıktığı için giderek daha fazla önem kazanmaktadır. TÜİK tarafından yayımlanan Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre işgücüne katılım oranı 2007 yılından 2012 yılına kadar olan dönemde 3,7 puan artarak yüzde 50 düzeyine ulaşmıştır. Bu dönemde, erkeklerde işgücüne katılım oranı 1,3 puan artarak yüzde 71,1 oranında, kadınlarda ise 5,9 puan gibi yüksek bir miktarda artarak yüzde 29,5 oranında gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, bu çalışmada Türkiye genelinde 2005 ile 2012 yılları arasında kalan dönem için işgücüne katılım oranına katkılar yaş grupları ve cinsiyet bazında incelenmektedir. Tüm yaş gruplarının toplulaştırılması ile işgücüne katılım oranında bir önceki yıla göre gerçekleşen değişim (1) numaralı denklem ile hesaplanmaktadır. Bu denklemde, eşitliğin sağ tarafında yer alan ilk bileşen, yaş grubunun çalışma çağındaki nüfus içindeki payının bir önceki yıl gerçekleşen düzeyinde kaldığı varsayımı altında oluşan “işgücüne katılım oranı” etkisini göstermektedir. İkinci bileşen ise yaş grubunun işgücüne katılım oranının bir önceki yıl gerçekleşen düzeyini koruduğu takdirde gözlenen “nüfus yapısı” etkisini ifade etmektedir. Her iki etkenin toplamı ise ilgili yaş grubunun toplam işgücüne katılım oranında bir önceki yıla göre meydana gelen değişime katkısını göstermektedir. ∑ ∑ {[ ] [ ]} (1) LFt: İşgücü Nt: Çalışma çağındaki nüfus LFPRt: İşgücüne katılım oranı Pt : Çalışma çağındaki nüfus içindeki payı ∆LFPRt: İşgücüne katılım oranında bir önceki yıla göre gerçekleşen değişim ∆Pt: Çalışma çağındaki nüfus içindeki payında bir önceki yıla göre gerçekleşen değişim a: Yaş aralığı veya eğitim düzeyi t: Zaman (yıl) 80 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bu yaklaşım ile yaş gruplarının toplam işgücüne katılım oranına katkıları, söz konusu yaş grubunun işgücüne katılım oranı ve çalışma çağındaki toplam nüfus içerisindeki payı olmak üzere iki farklı bileşene ayrılmaktadır. İşgücüne katılım oranına katkılar kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı hesaplanmakta ve 15-24, 25-39, 40-59 ve 60 yaş ve üzeri olmak üzere dört yaş grubunda ele alınmaktadır. Erkeklerin işgücüne katılım oranındaki yıllık değişimlere yaş gruplarının katkıları incelendiğinde, ilk olarak çalışma çağındaki olgun nüfusun (40-59 yaş aralığı) diğer kategorilere kıyasla belirgin bir biçimde daha fazla katkı sağladığı gözlenmektedir (Grafik 1). 2007 yılı sonrasında ortaya çıkan bu gelişmenin sosyal güvenlik sisteminde gerçekleştirilen yasal düzenlemelere bağlı olarak emeklilik yaşının kademeli olarak yükseltilmesinden kaynakladığı düşünülmektedir.8 Aynı dönemde, 60 yaş ve üzerindeki fertlerin olumlu katkısının olduğu görülmektedir. Öte yandan, 15-24 ve 25-39 yaş aralığındaki çalışma çağındaki genç nüfus incelenen dönem boyunca işgücüne genel olarak eksi katkı yapmıştır. Özellikle, 2012 yılında söz konusu yaş gruplarının işgücüne katılım oranındaki değişime kuvvetli ve olumsuz bir katkı yapması dikkat çekmektedir. 1,0 Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi. * Sağ eksen. 0,4 26,8 0,2 25,6 0,0 24,4 -0,2 23,2 -0,4 22,0 2012 2012 2011 2010 2009 2008 68,6 2007 -1,0 2006 69,6 2005 -0,5 28,0 2011 70,6 0,6 2010 0,0 29,2 2009 71,6 30,4 0,8 2008 0,5 72,6 2006 1,0 15-24 25-39 40-59 60+ Katılım Oranı (yüzde, sağ eksen) 2005 15-24 25-39 40-59 60+ Katılım Oranı (yüzde, sağ eksen) Grafik 2. Yaş Gruplarına göre İşgücüne Katılım Oranına Katkılar (Türkiye, Kadın, 15 + yaş) 2007 Grafik 1. Yaş Gruplarına göre İşgücüne Katılım Oranına Katkılar (Türkiye, Erkek, 15 + yaş) Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi. * Sağ eksen. Kadınlarda ise işgücüne katılım oranında gözlenen artışa çalışma çağındaki hem genç nüfusun (25-39 yaş aralığı) hem de olgun nüfusun (40-59 yaş aralığı) katkı sağladığı görülmektedir (Grafik 2). Küresel ekonomik kriz döneminde kamu kesimi tarafından uygulanan teşvik politikaları ekonominin canlanmasını sağlamayı amaçlamıştır. İstihdam paketi kapsamında, 2008 yılı Temmuz ayından itibaren, 23 Mayıs 2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilip 1 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 4759 Sayılı Kanun’a bakınız. 8 Enflasyon Raporu 2013-II 81 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gençler ve kadın işçiler için işverenin sosyal güvenlik katkılarının Hazine tarafından ödenmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır (Kalkınma Bakanlığı, 2010). Söz konusu teşvik politikalarının işgücüne katılım oranını olumlu etkilediği düşünülmektedir.9 Ayrıca, 40-59 yaş grubunda yer alan kadınların işgücüne katılım oranına katkısının artmasında, erkeklerde olduğu gibi, emeklilik yaşının kademeli olarak yükseltilmesinin de etkili olabileceği düşünülmektedir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda işgücüne katılım oranında gözlenen artışlarda katılma oranı etkisinin nüfus yapısındaki değişim etkisine göre daha güçlü olduğu anlaşılmaktadır (Grafik 3, 4, 5 ve 6). Bu durum, kadınlarda özellikle ön plana çıkmaktadır. İşgücüne dâhil olmama nedenlerinin yaklaşık yarısını oluşturmasına karşın “ev işleri ile meşgul olma” alt kaleminin toplam içerisindeki payı incelenen dönem boyunca belirgin bir biçimde azalmıştır. Bu durum, kadınların işgücüne katılım oranında gerçekleşen artış ile uyumlu bir görünüm sergilemektedir. Grafik 3. İşgücüne Katılım Oranı Etkisi (Türkiye, Erkek, Grafik 4. Nüfus Yapısındaki Değişim Etkisi (Türkiye, 15 + yaş) Erkek, 15 + yaş) 15-24 25-39 40-59 60+ 15-24 25-39 40-59 60+ 0,3 0,3 0,3 0,2 0,2 0,2 0,2 0,1 0,1 0,1 0,1 0,0 0,0 0,0 0,0 -0,1 -0,1 -0,1 -0,1 -0,2 -0,2 -0,2 -0,2 -0,3 -0,3 -0,3 -0,3 -0,4 -0,4 -0,4 -0,4 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 0,6 2012 0,4 0,3 2011 0,4 2010 0,4 2009 0,5 0,4 2008 0,5 2007 0,5 0,5 2006 0,6 2005 0,6 0,6 Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi. Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi. Grafik 5. İşgücüne Katılım Oranı Etkisi (Türkiye, Kadın, Grafik 6. Nüfus Yapısındaki Değişim Etkisi (Türkiye, 15 + yaş) Kadın, 15 + yaş) 15-24 25-39 40-59 1,0 60+ 1,0 1,0 0,8 0,8 0,6 0,6 0,4 1,0 15-24 25-39 40-59 60+ -0,2 -0,2 -0,2 Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi. 2012 -0,2 2011 0,0 2010 0,0 2009 0,0 2008 0,0 2007 0,2 2006 0,2 2005 0,2 2012 0,2 2011 0,4 2010 0,4 2009 0,4 2008 0,6 2007 0,6 2006 0,8 2005 0,8 Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi. Balkan, Başkaya ve Tümen (2013) söz konusu teşviklerin özellikle 30 yaş ve üzeri kadın istihdamında önemli bir artışa yol açtığını göstermektedir. 9 82 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Özetle, Türkiye’de işgücüne katılım oranının 2007-2012 yılları arasında belirgin bir şekilde arttığı ve bu artışın asıl olarak kadınların işgücüne katılım oranındaki artıştan kaynaklandığı görülmektedir. Gerek kadınlarda gerekse erkeklerde en fazla katkıyı çalışma çağındaki olgun nüfusun (40-59 yaş aralığı) yaptığı gözlenmektedir. TÜİK tarafından hazırlanan nüfus projeksiyonlarına göre önümüzdeki yıllarda hem nüfus artış hızının yavaşlayacağı hem de çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payının artacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, emeklilik yaşının kademeli olarak artacağı da dikkate alındığında, işgücüne katılım oranındaki artış eğiliminin güçlenerek sürmesi beklenmektedir. Kaynakça Balkan, B., Y. S. Başkaya ve S. Tümen (2013). “2008 İstihdam Teşvik Programının Etkisinin İncelenmesi”, TCMB Ekonomi Notu, yayımlanma aşamasında. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 4759 sayılı kanun. T.C. Kalkınma Bakanlığı, 2010 Yılı Programı. Enflasyon Raporu 2013-II 83 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 4.5 2008 Yılı İstihdam Teşviklerinin Farklı Demografik Gruplar İtibarıyla İstihdama Etkisi İstihdamı teşvik etmek amacıyla pek çok ülkede programlar uygulanmakta ve bu programların istihdam üzerindeki etkileri ilgili iktisadi yazında detaylı bir biçimde analiz edilmektedir. Söz konusu programların mahiyeti politika yapıcısının nihai amacına göre değişmekte, bazı durumlarda genel anlamda istihdamı teşvik etmeyi, bazılarında ise kadınlar ve gençler gibi işgücü piyasasında göreli olarak daha az yer teşkil eden grupların istihdamını desteklemeyi hedeflemektedir. İstihdam teşvik programları Aktif İşgücü Programları (AİP) ana başlığı altında yer almakta ve genelde; (1) yeni iş oluşturma amaçlı teşvikler, (2) işverene istihdamın maliyetini düşürücü doğrudan teşvikler ile (3) işsizleri girişimciliğe yönlendirecek teşvikler şeklinde uygulanmaktadır. Bu kutuda, Türkiye’de istihdamı teşvik edebilmek amacıyla 2008 yılı sonunda uygulamaya koyulan istihdam teşvik programının farklı demografik grupların iş bulma olasılıklarına etkileri mikroekonometrik bir yaklaşımla analiz edilmektedir. Çalışmada Türkiye İstatistik Kurumu tarafından düzenlenen Hanehalkı İşgücü Anketi’nin 2004-2011 dönemini kapsayan yıllık frekanstaki mikro verileri kullanılmaktadır. Etkisi analiz edilen istihdam teşvik programı Mayıs 2008’de yürürlüğe giren ve 1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren uygulamaya koyulan 5673 no’lu kanunla hayata geçirilmiştir. Başvuruların 30 Haziran 2009’da bitmesi planlanan program, daha sonra 30 Haziran 2010’a kadar uzatılmıştır. Bahsi geçen program kapsamında, son 6 ayda kayıtlı olarak çalışmayan kadın ve gençlerden (18 – 29 yaş arası) iş yerinin çalışan sayısına ek olarak istihdam edilenlerin SGK priminin asgari ücrete karşılık gelen kısmının firma tarafından ödenen bölümü kamu bütçesinden karşılanmaktadır. Bu tanıma göre, söz konusu teşvik programı “işverene istihdamın maliyetini düşürücü doğrudan teşvikler” kapsamına girmektedir. Çalışmada, söz konusu politikanın kapsadığı ve kapsamadığı demografik gruplar arasındaki istihdam farkının uygulama öncesinde ve sonrasında nasıl farklılaştığı incelenmiş, bu anlamda ekonometrik olarak farkların farkı (difference-indifferences) yöntemi kullanılmıştır. Program 2008 yılının Temmuz ayında hayata geçirildiği ve elimizdeki veri sadece yıllık bazda karşılaştırma yapma imkanı tanıdığı için iki farklı deneysel varsayım yapılmıştır. İlk varsayımda, 2007 yılına kadar (2007 dahil) olan gözlemler kontrol grubuna, 2008 yılı ve sonrasına ait gözlemler ise 84 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası uygulama grubuna dahil edilmiştir. Bu sayede, programın 2008 yılında ortaya çıkması muhtemel etkileri de hesaba katılmaktadır. İkinci varsayımda ise 2008 yılına kadar (2008 dahil) olan gözlemler kontrol grubuna, 2008 yılından sonraki gözlemler uygulama grubuna dahil edilmiştir. Analizlerde kullanılan temel ekonometrik spesifikasyon aşağıdaki şekildedir: y: Bir kişinin çalışması durumunda 1, çalışmaması durumunda 0 değerini alan ikili değişken dT: Gözlemin teşvik dönemine ait olması durumunda 1, aksi durumda 0 değerini alan ikili değişken dM<30: 30 yaşından küçük erkekler için 1, bunun dışındaki durumlarda 0 değerini alan kukla değişken dF<30: 30 yaşından küçük kadınlar için 1, bunun dışındaki durumlarda 0 değerini alan kukla değişken dF≥30: 30 yaş ve büyük kadınlar için 1, bunun dışındaki durumlarda 0 değerini alan kukla değişken X: Diğer demografik ve iktisadi faktörleri kontrol eden bağımsız değişkenler Bu çalışmada tahmin edilmek istenen temel parametreler – farkların farkı yönteminin belirttiği üzere – politika değişkeni ile hedef grupları belirten değişkenlerin etkileşimini gösteren , ve parametreleridir. Bu parametreler sırasıyla, 30 yaş altı erkeklerin, 30 yaş altı kadınların ve 30 ve üstü yaş grubuna dahil kadınların, yeni politikalar sonucunda referans grubu olarak seçilen 30 yaş ve üstü erkeklere nazaran istihdam edilme olasılığının teşvik programı uygulaması süresinde ne kadar değiştiğini ifade etmektedir. Tahminler programın 2008 ve 2009 yıllarında başladığı varsayımları için ayrı ayrı üretilmiştir. Bu iki alternatif senaryo için elde edilen sonuçlar Tablo (1)’de özet bir biçimde sunulmaktadır. Tablo 1: Regresyon Sonuçları Parametre Tahmin -0,001 0,011* 0,011 0,029** Standart Hata 2008 0,008 0,006 0,013 0,010 - değeri 0,952 0,067 0,412 0,004 2009 0,001 0,006 0,019 0,043** 0,008 0,006 0,015 0,010 0,873 0,297 0,191 0,000 Tablo(1) – Regresyon sonuçları: * ve ** sırasıyla %10 ve %1 anlamlılık seviyelerini ifade etmektedir. Regresyonda probit fonksiyonel spesifikasyonu kullanılmıştır, tabloda marjinal etkiler raporlanmaktadır. Veriler uygun ağırlıklar kullanılarak ulusal temsil düzeyine çekilmiştir. Standart hatalar NUTS2 düzeyinde toplulaştırılarak raporlanmıştır. Gözlem sayısı 2.876.518’dir. Regresyon sonucunda elde edilen değeri her iki regresyonda da 0,19 olarak hesaplanmıştır. Enflasyon Raporu 2013-II 85 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Çalışmanın ana bulguları Tablo (1)’deki parametre tahminleri ışığında şu şekilde özetlenebilir: Programının teşvik programı kapsamına giren tüm demografik gruplar için istihdamı artırıcı etki yaptığı pozitif parametre tahminlerinden anlaşılmaktadır. Programın etkilerinin 2008 yılından itibaren görülmeye başladığı durumda tahminler 30 yaş altı erkekler ve 30 yaş ve üzeri kadınlar için istatistiksel anlamlılık taşımaktadır. Söz konusu program, kontrol grubu olarak kullanılan 30 yaş ve üzeri erkeklere nazaran, 30 yaş ve üzerindeki kadınların iş bulma olasılıklarını yüzde 2,9 oranında artırırken, 30 yaş altı erkeklerin iş bulma olasılıklarını yüzde 1,1 düzeyinde artırmıştır. Etkilerin 2009 yılından itibaren görülmeye başladığı durumda ise tahminler sadece 30 yaş ve üzeri kadınlar için istatistiksel olarak anlamlıdır. Söz konusu durumda, 30 yaş ve üzerindeki kadınların iş bulma olasılıkları, 30 yaş ve üzeri erkeklere nazaran, yüzde 4,3 oranında artmıştır. İstatistiksel anlamlılık düzeyleri göz ardı edildiğinde, en güçlü ikinci etki 30 yaş altı kadınlar için gözlenmektedir. Politikanın erkeklerin istihdamına etkisi sınırlı olmuştur. Bu sonuçların regresyon spesifikasyonuna duyarlı olup olmadığını değerlendirebilmek amacıyla alternatif regresyon modelleri de tahmin edilmiştir. Daha az tercih edilen regresyon alternatiflerinin bazılarında 30 yaş altı kadınlar ve 30 yaş altı erkeklere ilişkin tahminlerde de istatistiksel anlamlılık elde edilebilmektedir, ancak Tablo (1) verilen sonuçların niteliği korunmaktadır.10 Sonuç olarak, 2008 yılı sonunda hayata geçirilen istihdam teşvik programının en belirgin olarak 30 yaş ve üzerindeki kadınlar için etkili olduğu görülmektedir. Programın erkek istihdamı üzerindeki etkisi ise sınırlıdır. İşgücü piyasasına katılımı kısıtlı olan gruplara istihdam sağlama amacı çerçevesinde irdelendiğinde, söz konusu politikanın etkin sonuçlar ürettiği değerlendirilmektedir. Kaynakça Balkan, B., Y. S. Başkaya ve S. Tümen (2013). “2008 İstihdam Teşvik Programının Etkisinin İncelenmesi”, TCMB Ekonomi Notu, yayımlanma aşamasında. 10 Detaylar için bkz. Balkan, Başkaya ve Tümen (2013). 86 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık Genel Görünüm 2013 yılının ilk çeyreğinde Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan olumsuzluklara rağmen sermaye akımlarının güçlü seyrini devam ettirmesi nedeniyle hem küresel hem de Türkiye’ye ilişkin finansal koşullar genel itibarıyla destekleyici yönde seyretmiştir. Bu dönemde, TCMB’nin likidite yönetiminde normalleşmeye gitmesi, ROK’ları ve zorunlu karşılık oranlarını artırması yurt içi finansal koşullardaki gevşemeyi sınırlayan faktörler olmuştur. ROK’lardaki ve zorunlu karşılıklardaki artış kredi büyümesinin sermaye akımlarına hassasiyetini azaltan bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Grafik 5.a. Finansal Koşullar Endeksi ve Katkılar* destekleyici 2,0 sıkılaştırıcı Reel Efektif Döviz Kuru Kredi Standartları Borsa Getirisi Ticari Kredi Faizi Gösterge Faiz Sermaye Akımları FKE 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 0,0 0,0 -0,5 -0,5 -1,0 -1,0 -1,5 -1,5 -2,0 -2,0 -2,5 -2,5 -3,0 -3,0 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 13 *Finansal koşullar endeksine ilişkin detaylar için bakınız: Ekonomi Notu, No.12/31. Çeşitli finansal göstergelerin ağırlıklı ortalaması alınarak Türkiye için hesaplanan finansal koşullar endeksi (FKE) ilk çeyrekte de artış eğilimini sürdürmüştür (Grafik 5.a). Sermaye girişleri endekse en fazla pozitif katkıda bulunan kalem olurken, endekste yer alan diğer tüm değişkenler de finansal koşullara pozitif yönde katkı sağlamıştır. Borsa endeksindeki artış, kredi standartlarındaki gevşeme, kredi faizlerindeki düşüş ve gösterge faizdeki gerilemenin endekse katkısı benzer ölçülerde olurken, döviz kurundaki değişimin FKE’ye katkısı diğer değişkenlere göre düşük düzeyde gerçekleşmiştir. Bu durumda TCMB politika uygulamaları nedeniyle döviz kurundaki değerlenmenin sınırlı kalması etkili olmuştur. Türkiye’ye yönelik risk algılamalarının daha da olumluya gittiği ve BoJ’un aldığı kararlar ile küresel likiditenin daha da bollaşmasının beklendiği mevcut konjonktürde önümüzdeki dönemde de hem Enflasyon Raporu 2013-II 87 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yurt içi hem de yurt dışı finansal koşulların ekonomik büyümeyi destekleyici yönde seyrini devam ettireceği düşünülmektedir. 5.1. Finansal Piyasalar Küresel Risk Algılamaları Yılın ilk çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin parasal genişleme politikalarına devam etmesine karşın İtalya’da yeni hükümetin kurulamamasından kaynaklanan politik belirsizlikler ve Güney Kıbrıs’a ilişkin mali problemlerin kriz boyutuna gelmesi küresel risk iştahını düşürmüştür. Bu dönemde gelişmekte olan ülke risk primlerinde artışlar gözlenmiştir (Grafik 5.1.1). Mart ayı sonunda, Güney Kıbrıs ile AB’nin söz konusu krizin çözümü konusunda anlaşmaya varması ve Nisan ayı başında Japonya Merkez Bankası’nın ilave parasal genişleme tedbirleri almasının ardından risk iştahı yeniden toparlanma eğilimine girmiştir. Yılın ilk çeyreğinde gelişmekte olan ülke risk primlerindeki artışlara paralel olarak hisse senedi fiyatları da gerileme göstermiştir (Grafik 5.1.2). Bununla birlikte Türkiye hisse senedi piyasaları not artırımı, cari açık verisinin beklenenden olumlu gelmesi, yeni bir not artırımı beklentisi ve politika faizindeki düşüş beklentilerinin etkisiyle Şubat ayı sonundan bu yana diğer gelişmekte olan ülkelerden olumlu yönde ayrışmaya devam etmiştir. Grafik 5.1.1. Grafik 5.1.2. Göreli EMBI Endeksleri (30.04.2012 =1) Göreli MSCI Borsa Endeksleri* (30.04.2012 =1) 1,5 1,3 0,8 0,5 0,7 0,7 0,7 0,6 Kaynak: Bloomberg, TCMB. 0313 0213 0113 1212 1112 1012 0912 0812 0712 0612 0512 0412 0,5 0313 0,6 0,7 0213 0,9 0,8 0,8 0113 0,9 0,8 1212 1,0 0,9 1112 0,9 0912 1,1 1 1 0812 1,2 1,1 1,1 0712 1,3 1,2 1,1 0612 1,3 1,2 0512 1,4 1,2 1 1,5 1,4 0412 1,3 Gelişen Avrupa Latin Amerika Gelişen Asya Türkiye 1012 EMBI Avrupa EMBI Türkiye EMBI Asya EMBI Latin Amerika *MSCI (Morgan Stanley Capital International) endeksleri çeşitli ülke ya da ülke gruplarının borsalarının Amerikan doları cinsinden performanslarını yansıtmaktadır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Portföy Hareketleri Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları 2012 yılının son çeyreğindeki güçlü seyrini korumuştur. Bununla beraber, bazı Avrupa ülkelerinde 88 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yaşanan olumsuzlukların bir yansıması olarak başta hisse senedi piyasalarında olmak üzere sermaye akımlarının oynaklığı artmıştır (Bakınız Grafik 2.5.2). 2013 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’ye yabancı yatırımları genellikle DİBS piyasası kaynaklı olarak devam etmiştir (Grafik 5.1.3). DİBS piyasasındaki yabancı girişleri özellikle uzun vadelerde yoğunlaşmakta, bu durumda Türkiye’nin orta ve uzun vadeli makroekonomik performansına ilişkin olumlu beklentilerin rol oynadığı düşünülmektedir. Yabancıların diğer portföy kalemleri ise dalgalı bir seyir izlemiştir. Sermaye girişleri Nisan ayında hızlanmış, DİBS piyasasına girişler ilk üç hafta itibarıyla devam ederken ilk iki hafta itibarıyla kur takası işlemlerinde ciddi artış kaydedilmiştir. Geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminden bu yana küresel sermaye akımlarındaki oynaklığa paralel olarak Türkiye’de de sermaye hareketlerinin oynaklığında artış görülmüştür (Grafik 5.1.4). Grafik 5.1.3. Grafik 5.1.4. Yurt Dışı Yerleşiklerin Net Portföy Hareketleri* Sermaye Akımlarının Oynaklığı* (Milyar ABD Doları) (13 Haftalık Standart Sapma, Milyar ABD Doları) 8 10 2,5 2,5 2,0 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 8 6 6 4 4 2 2 0 -2 -4 -4 -6 -6 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 1012 1112 1212 0113 0213 0313 0413 0 -2 *Bankaları bilanço dışı YP pozisyonu verisi 12 Nisan 2013, diğer veriler 19 Nisan 2013 itibarıyladır. Kaynak: BDDK, TCMB. 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 1012 1112 1212 0113 0213 0313 0413 10 Bilanço Dışı YP Pozisyon Repo DİBS Hisse Senedi Toplam *Haftalık toplam portföy akımlarından hesaplanmaktadır. 19 Nisan 2013 itibarıyladır. Kaynak: BDDK, TCMB. Döviz Kurları Ocak ayı Enflasyon Raporu döneminden bu yana sermaye akımlarının oynaklığındaki artışa paralel olarak gelişmekte olan ülke para birimlerinde dalgalı bir seyir gözlenmiştir. Bu dönemde küresel risk iştahındaki düşüş gelişmekte olan ülke risk primlerine olumsuz yansımıştır. Buna paralel olarak gelişmekte olan birçok para birimi ABD doları karşısında değer kaybetmiştir. Öte yandan, çeyrek sonunda risk iştahının yeniden toparlanma eğilimine girmesiyle birlikte gelişmekte olan ülke para birimleri yeniden değerlenmiştir. Yılın ilk çeyreğinde Türk lirası da gelişmekte olan ülke para birimlerine paralel bir eğilim izlemiştir (Grafik 5.1.5). Risk primindeki dalgalı seyre rağmen Türk lirasının euro Enflasyon Raporu 2013-II 89 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası karşısında değerlenmesinin etkisiyle sepet kurda belirgin bir değişim gözlenmemiştir (Grafik 5.1.6). Grafik 5.1.5. Grafik 5.1.6. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri (01.11.2010=1)* Kur Sepeti ve Risk Primi %20-%80 Aralığı GOÜ Ortalaması Türkiye Kur Sepeti EMBI+ Türkiye (sağ eksen) 1,40 1,40 1,30 1,30 1,20 1,20 2,3 450 2,2 400 350 2,1 300 2 1,10 250 1,10 1,9 1,00 1,00 0,90 1,8 150 1,7 100 1111 1211 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 1012 1112 1212 0113 0213 0313 0413 1210 0211 0411 0611 0811 1011 1211 0212 0412 0612 0812 1012 1212 0213 0413 0,90 200 *Gelişmekte olan ülkeler arasında Polonya, Brezilya, Şili, Macaristan, Güney Afrika, Endonezya, Kolombiya, Meksika, Çek Cumhuriyeti, Güney Kore, Romanya, Filipinler, Malezya ve Türkiye yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Yılın ilk çeyreğinde gelişmekte olan ülke risk primlerinde ve döviz piyasalarında yaşanan dalgalanma opsiyonların ima ettiği döviz kuru oynaklıklarına da yansımıştır. Gelişmekte olan ülkelerin döviz kuru oynaklıklarında son dönemde yaşanan artışa rağmen TCMB tarafından uygulanan politikalar Türk lirasının ima edilen kur oynaklığının cari açık veren gelişmekte olan ülke para birimlerine kıyasla hem kısa hem de orta vadelerde düşük seviyelerini korumasına katkıda bulunmuştur (Grafik 5.1.7 ve Grafik 5.1.8). Grafik 5.1.7. Grafik 5.1.8. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı* Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı* (1 Ay Vadeli) (12 Ay Vadeli) Cari Açık Veren Gelişmekte Olan Ülkeler 30 27 30 30 27 27 24 24 21 21 Türkiye 18 Cari Açık Veren Gelişmekte Olan Ülkeler 30 27 24 24 Türkiye 21 21 18 18 15 18 15 15 0413 0213 1212 1012 0812 0612 0412 0212 1211 1011 0811 0413 0213 6 1212 6 1012 3 0812 9 3 0612 12 9 0412 12 6 0212 9 6 1211 9 1011 12 0811 12 15 *Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Meksika,Polonya,G. Afrika, Endonezya,Romanya ve Kolombiya yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg. 90 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Uygulamaları Ocak ayı Enflasyon Raporu’ndan bu yana, küresel belirsizliklerin devam etmesinin yarattığı makro finansal riskleri de gözeterek TCMB esnek para politikası uygulamalarına devam etmiştir. Güçlü sermaye akımlarının etkisiyle kredi büyümesinin öngörülenden daha hızlı bir seyir izlediği bu konjonktürde, finansal istikrara dair riskleri dengelemek amacıyla bir yandan kısa vadeli faiz oranları düşük tutulmuş, diğer yandan döviz rezervlerini artırıcı yönde makro ihtiyati tedbirlere devam edilmiştir. Bu doğrultuda Şubat ayında gecelik borç verme ve alma faiz oranları 25’er baz puan indirilmiştir. Mart ayında rezerv opsiyonu mekanizmasının etkinliğini artırmak amacıyla yeni bir dilim eklenmiş ve ROK’larda artışa gidilmiştir. Mart ayında ayrıca, rezerv opsiyonu mekanizmasının otomatik dengeleyici özelliği sayesinde geniş faiz koridoruna duyulan ihtiyacın azalması sebebiyle gecelik borç verme faiz oranı 100 baz puan indirilmiştir. Diğer gelişmekte olan ülkelerin politika faiz indirimlerinin devam etmesi, BoJ’un aldığı kararlardan dolayı küresel likiditede artış beklentisi ve Türkiye’ye sermaye akımlarının tekrar ivmelenme eğilimi göstermesi sebebiyle, Nisan ayında finansal istikrara dair riskleri dengelemek amacıyla politika faiz oranı, gecelik borç verme ve borç alma faiz oranları 50’şer baz puan indirilmiş, döviz rezerv opsiyonu katsayılarında artışa gidilmiştir. Grafik 5.1.9. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faizler* (Yüzde) Gecelik Borç Alma -Verme Faiz Koridoru TCMB Ortalama Fonlama Faizi BIST Gecelik Repo Faizleri (10 günlük HO) Politika Faizi 15 15 0413 0213 0313 1 0113 1 1112 1212 3 0912 1012 3 0812 5 0612 0712 5 0412 0512 7 0212 0312 7 0112 9 1111 1211 9 0911 1011 11 0811 11 0611 0711 13 0511 13 *BIST Repo-Ters Repo Pazarı’nda banka dışı finansal kuruluşlardan fon sağlayan bankalar , elde ettikleri fonlar için yüzde 11,5 oranında zorunlu karşılık tesis etmekle yükümlüdürler. Dolayısıyla bu piyasada oluşan faizlerin bankalar açısından maliyeti gecelik repo faizinden daha yüksek seyretmektedir. Kaynak: BIST, TCMB. TCMB’nin destekleyici para politikası uygulamaları çerçevesinde ortalama fonlama faizi yılın ilk çeyreğinde politika faizine yakın seviyede yatay bir seyir izlemiştir (Grafik 5.1.9). Bu dönemde TCMB piyasayı ağırlıklı olarak miktar Enflasyon Raporu 2013-II 91 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ihalesiyle gerçekleştirilen bir hafta vadeli repo ve geleneksel ihale yöntemiyle düzenlenen aylık repo ile fonlamıştır (Grafik 5.1.10). Ayrıca, bu çeyrekte TCMB likidite duruşunda normalleşmeye giderek piyasaya verdiği fazla likiditeyi azaltmıştır (Grafik 5.1.11). TCMB’nin piyasaya verdiği fazla likiditedeki azalmanın sonucunda BIST para piyasasında gecelik repo faizleri artış göstererek politika faizine yakın bir seyir izlemiştir. Ayrıca, yılın ilk çeyreğinde bir ay vadeli repo ihaleleri ile gerçekleştirilen fonlama tutarının toplam fonlama tutarına oranı azalmış ve buna bağlı olarak TCMB ortalama fonlama vadesi kısalmıştır. Ortalama fonlama vadesindeki kısalma TCMB’ye likidite yönetimi açısından esneklik sağlamaktadır. Grafik 5.1.10. Grafik 5.1.11. TCMB Fonlaması Likidite Duruşu* (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) BIST ve BPP Ters Repo ile Çekilen TCMB Diğer Fonlama Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Aylık Repo Net APİ Fonlama/ Net APİ 0,8 0,8 15 0,7 0,7 5 5 0,6 0,6 -5 -5 0,5 0,5 -15 -15 0,4 0,4 0413 0213 1212 1012 0812 0612 0412 0212 1211 1011 0811 0413 25 15 0213 0313 25 0113 0,9 1212 35 1112 35 1012 1,0 0,9 0912 45 45 0812 1,1 1,0 0712 1,1 0612 55 0512 1,2 55 0412 1,3 1,2 0212 0312 1,3 65 0112 75 65 75 * Endeksin t zamanındaki değeri, TCMB’nin son 20 iş günü içerisinde bankalararası para piyasasında yaptığı toplam fonlamanın yine son 20 iş gününde bankalararası para piyasasında oluşan likidite açığı üzerine koşulan regresyonun katsayısını ifade etmektedir.TCMB’nin likidite ihtiyacı kadar fonlama yaptığı dönemlerde endeks 1 değerini alacak, likidite politikası ile ek sıkılaştırma amaçlandığında endeks 1’in altına düşecek ve son olarak genişleyici likidite politikaları uygulandığında ise endeks 1’i aşacaktır. Kaynak: TCMB. Yılın ilk çeyreğinde güçlü seyretmeye devam eden sermaye akımlarının kredilerde ivmelenmeye yol açması nedeniyle TCMB, Ocak ve Şubat aylarında hem finansal istikrarı desteklemek hem de bankacılık sektörünün yükümlülüklerinin vadesini uzatmak amacıyla, Türk lirası ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarını kısa vadeli mevduat ve diğer yükümlülükler için ölçülü oranlarda artırmıştır (TCMB’nin finansal istikrarı desteklemek amacıyla almış olduğu önlemlerin kredi büyümesi üzerine etkisi için bakınız Kutu 5.1). Böylece Türk lirası ve yabancı para ortalama zorunlu karşılık oranları sırasıyla yüzde 11 ve yüzde 11,5 seviyesine yükselmiştir (Grafik 5.1.12 ve Grafik 5.1.13). 92 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.12. Grafik 5.1.13. Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları Türk Lirası Zorunlu Karşılık Oranları (Yüzde) (Yüzde) TL Zorunlu Karşılık Aralığı YP Zorunlu Karşılık Aralığı Ağırlıklı Ortalama YP Zorunlu Karşılıklar 14 14 12 12 Ağırlıklı Ortalama TL Zorunlu Karşılıklar 18 18 16 16 14 14 4 2 2 0 0 0610 0313 1212 0912 0612 0312 1211 0911 0611 0311 0 1210 0 0910 2 0610 2 Kaynak: TCMB. 0313 4 4 1212 6 4 0912 8 6 0612 8 0312 6 1211 10 6 0911 10 0611 12 8 0311 12 8 1210 10 0910 10 Kaynak: TCMB. Son dönemde kurulum aşamasını tamamlamak ve böylece rezerv opsiyonu mekanizmasının etkinliğini artırmak amacıyla döviz rezerv opsiyon oranlarına yüzde 35-40 basamağı, altın rezerv opsiyon oranlarına ise yüzde 15-20 basamağı ilave edilmiştir. Ayrıca hem döviz hem de altın rezerv opsiyonu katsayıları ilk dilim hariç diğer dilimlerde Mart ve Nisan aylarında 0,1 ve 0,2 puan artırılmıştır (Grafik 5.1.14 ve Grafik 5.1.15). Mevcut durumda döviz ve altın rezerv opsiyonunun son dilimine denk gelen katsayılar sırasıyla 2,7 ve 2,5 olmuştur. Grafik 5.1.14. Grafik 5.1.15. Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları Altın Rezerv Opsiyonu Katsayıları 60 60 2 2,2 2,3 2,4 2,5 2,7 1,9 1,9 2,1 2,2 2,3 2,4 2,6 50 1,7 1,7 1,7 1,9 1,4 1,4 1,4 1,4 1,6 40 2 2,1 2,2 2,4 1,7 1,8 1,9 2,1 30 30 2 50 2,3 2,4 2,5 25 25 1,5 40 2,2 1,5 1,7 1,8 1,9 2 20 20 1,5 1,7 1,5 30 30 15 15 20 20 10 10 10 5 0 0 Enflasyon Raporu 2013-II 1 1 1 1,2 1,3 1,4 1,4 5 0 12.04.13 10.05.13 12.04.13 07.12.12 09.11.12 12.10.12 31.08.12 03.08.12 06.07.12 22.06.12 11.11.11 14.10.11 30.09.11 0 Kaynak: TCMB. 1 1,1 1,3 1,4 1,4 1,4 1,4 01.03.13 1 04.01.13 1 21.12.12 1 14.09.12 1 20.07.12 1 13.04.12 1 11.11.11 10 Kaynak: TCMB. 93 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Rezerv opsiyonu mekanizması ile bankalara Türk lirası zorunlu karşılıkları daha düşük maliyetle tesis etme imkânı sağlansa da rezerv opsiyonu katsayılarının artırılması bankalar açısından imkânın maliyetini kademeli olarak yükseltmektedir. Buna rağmen 26 Nisan 2013 tesis dönemi itibarıyla hem döviz hem de altın rezerv opsiyonu imkânını yüksek oranlarda kullanan çok sayıda banka olduğu dikkat çekmektedir (Grafik 5.1.16 ve Grafik 5.1.17). Bu durum rezerv opsiyonu mekanizmasının otomatik dengeleyici olarak çalışabilmesi için sürecin henüz tamamlanmadığını göstermektedir. Grafik 5.1.16. Grafik 5.1.17. Bankaların Döviz ROM Kullanma Oranı Dağılımı* Bankaların Altın ROM Kullanma Oranı Dağılımı* 10 10 4 4 5 5 0 0 0 0 Yüzde 25-30 8 20-25 8 15-20 15 10-15 15 5-10 12 0-5 12 55-60 20 50-55 20 45-50 16 40-45 16 35-40 25 30-35 25 25-30 20 20-25 20 15-20 30 10-15 30 0-5 24 5-10 24 Yüzde *Bankaların rezerv opsiyonu mekanizmasını kümülatif kullanma oranını göstermektedir. Sol ve sağ eksenler mekanizmayı kullanan bankaların sayısını göstermektedir. Kaynak: TCMB. Rezerv opsiyonu kullanma oranlarında bankalar arasında farklılaşmalar olmasına rağmen göreli olarak büyük bankaların imkândan daha fazla faydalanmaları sebebiyle hem altın hem de döviz için sektör kullanım oranı yüksek seyretmektedir. Bankaların imkândan faydalanma oranı 26 Nisan 2013 tesis dönemi itibarıyla döviz imkânı için yüzde 92,6 (55,5/60), altın imkânı içinse yüzde 81,8 (24,5/30) olarak gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.18 ve Grafik 5.1.19). 26 Nisan tesis döneminde ROK’lardaki artışın devreye girmesine rağmen kullanım oranında artış gözlenmesinde bankalar için mekanizmayı kullanmanın hala avantajlı olması ve Türkiye’ye sermaye hareketlerinin ivme kazanması etkili olmaktadır. 94 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.18. Grafik 5.1.19. Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları (Yüzde)* (Yüzde)* Döviz İmkanı (Üst Limit) Döviz İmkanı Kullanımı Altın İmkanı (Üst Limit) Altın İmkanı Kullanımı 29.03.13 29.03.13 03.02.12 23.12.11 11.11.11 30.09.11 15.02.13 0 *Tesis dönemleri itibarıyladır. Kaynak: TCMB. 35 04.01.13 0 23.11.12 0 12.10.12 5 0 31.08.12 10 5 20.07.12 10 10 08.06.12 20 10 27.04.12 20 16.03.12 15 03.02.12 15 23.12.11 30 11.11.11 20 30 30.09.11 25 20 15.02.13 25 40 04.01.13 50 40 23.11.12 50 12.10.12 30 31.08.12 30 20.07.12 60 08.06.12 60 27.04.12 35 16.03.12 70 70 *Tesis dönemleri itibarıyladır. Kaynak: TCMB. Bankaların yabancı para cinsi bilanço kalemlerindeki değişimler yabancı para cinsi tutulan zorunlu karşılık yükümlülüklerini nasıl fonladıkları hakkında önemli bilgi vermektedir. İmkânın başladığı 2011 yılı Eylül ayından itibaren yabancı para cinsi bilanço kalemlerindeki değişimler incelendiğinde, bankaların özellikle mevduat, bankalara borçlar ile menkul kıymet ihraçlarını artırdıkları göze çarpmaktadır (Grafik 5.1.20). Ayrıca bu dönemde kredi artışı mevduat artışının altında kalmıştır. Ocak ve Şubat aylarında TL ve YP zorunlu karşılık oranlarının artırılması ile Mart ayında hem döviz hem de altın için rezerv opsiyonu katsayılarının artırılmasının sonucunda TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri artış göstermeye devam etmiştir (Grafik 5.1.21). Ayrıca, Nisan ayında döviz ROK’larının artırılması ile 10 Mayıs 2013 tesis tarihinde döviz rezervlerinde yaklaşık olarak 1,4 milyar ABD doları artış olması beklenmektedir. Grafik 5.1.20. Grafik 5.1.21. Bankaların Seçilmiş YP Bilanço Kalemlerindeki Değişim (Şubat 2013-Eylül 2011 Arası, Milyar ABD Doları) TCMB Döviz Rezervleri (26 Nisan 2013 İtibarıyla, Milyar ABD Doları) 50 50 40 40 30 30 120 120 20 20 100 100 10 10 80 80 0 0 60 60 40 40 20 20 0 0 TCMB diğer döviz rez. ROM döviz TCMB diğer altın rez. YP ZK için döviz ROM altın Kıym.mad. için altın 140 Kaynak: BDDK,TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 0911 1011 1111 1211 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 1012 1112 1212 0113 0213 0313 0413 Sermaye Benzeri Borçlar İhraç Edilen Menkul Kıymetler Bankalara Borçlar Mevduat Bankalardan Alacaklar Menkul Kıymetler Krediler -10 Zorunlu Karşılıklar -10 140 Kaynak: TCMB. 95 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCMB, bankaların likidite yönetimlerini kolaylaştırmak ve toplam fonlama maliyetlerini öngörebilmelerine yardımcı olmak amacıyla miktar ihalesi açılacak günlerdeki fonlama tutarını ve bir ay vadeli repo ihale miktarına ilişkin üst sınırı yılın son çeyreğinde de duyurmaya devam etmiştir. Yapılan TL likidite öngörüleri çerçevesinde, geçtiğimiz Enflasyon Raporu döneminden bu yana politika faizinden yapılan fonlama miktarının alt ve üst sınırı 0,2 milyar TL ile 6,5 milyar TL olarak korunmuştur. Geleneksel yöntemle yapılan bir ay vadeli repo ihaleleri kapsamında ise üst sınır Şubat ve Mart aylarında sırasıyla 2,5 milyar TL ve 1 milyar TL’ye düşürülmüştür. Piyasa Faizleri Yılın ilk çeyreğinde gelişmekte olan ülke piyasa faizlerinin risk iştahına paralel olarak önce artış, ancak daha sonraki dönemde düşüş gösterdiği gözlenmiştir (Grafik 5.1.22 ve Grafik 5.1.23). Türkiye’de ise 2012 yıl sonuna göre piyasa faizlerinin uzun ve kısa vadelerde sınırlı olarak düşüş gösterdiği gözlenmektedir (Grafik 5.1.24 ve Grafik 5.1.25). Grafik 5.1.22. Grafik 5.1.23 Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri* Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri** (26 Nisan 2013 İtibarıyla, Yüzde) (26 Nisan 2013 İtibarıyla, Yüzde) Türkiye GOÜ Ortalama GOÜ Ortalama Türkiye *Grafik 5.1.24’de yer alan ülkeler kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 96 0413 0313 0213 0 0113 0 1212 0 1112 0 1012 2 0912 2 0812 2 0712 2 0612 4 0512 4 0412 4 0312 4 0212 6 0413 6 0313 6 0213 6 0113 8 1212 8 1112 8 1012 8 0912 10 0812 10 0712 10 0612 10 0512 12 0412 12 0312 12 0212 12 **Grafik 5.1.25’de yer alan ülkeler kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.24. Grafik 5.1.25. İlk Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim İlk Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim (29 Ocak 2013-26 Nisan 2013, Yüzde) 0,4 0,4 0,2 (29 Ocak 2013-26 Nisan 2013, Yüzde) 1 0,2 0 0 0,8 0,8 0,6 0,6 0,4 0,4 0,2 0,2 -0,2 -0,2 0 -0,4 -0,2 -0,4 -0,6 0 -0,2 -0,4 -0,4 -0,6 -0,8 -0,8 -1 -0,6 -0,8 -0,8 -1 -1 -1,2 -1 -1,2 Brezilya Endonezya Çin Peru Malezya Çek Cum. Tayland G. Afrika Hindistan Güney Kore Sili Türkiye İsrail Kolombiya Polonya Meksika Filipinler Romanya Macaristan Brezilya Güney Afrika Peru Endonezya Malezya Çek Cum. Çin Güney Kore Tayland Şili Türkiye Hindistan Polonya Kolombiya Meksika Romanya Macaristan -1,2 -0,6 Kaynak: Bloomberg, TCMB. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Politika faiz beklentilerinin bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla tüm vadelerde düşüş gösterdiği gözlenmektedir (Grafik 5.1.26). Bu durum piyasa faizlerini düşürücü yönde etkilemiştir. Bu dönemde enflasyon beklentilerinde ise sınırlı bir artış gözlenmiştir (Grafik 5.1.27). Grafik 5.1.26. Grafik 5.1.27. Politika Faiz Beklenti Eğrisi* Enflasyon Beklenti Eğrisi ** Şubat 13 Şubat 13 Nisan 13 5,7 5,7 Nisan 13 7,5 7,5 7,29 5,57 5,6 5,5 5,6 7,1 5,5 6,7 7,1 5,50 5,50 7,03 5,45 5,40 6,7 6,60 6,59 5,4 5,35 5,3 5,4 6,3 5,3 5,9 6,3 6,13 5,35 5,39 5,2 5,31 5,5 *Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla cari ay sonu, 3 ay sonrası, 6 ay sonrası, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri göstermektedir. Kaynak: TCMB. 5,5 0113 0313 0513 0713 0913 1113 0114 0314 0514 0614 0814 1014 1214 0215 0415 0615 0615 0415 0215 1214 1014 0814 0614 0514 0314 0114 1113 0913 0713 0513 5,2 0313 5,9 5,78 5,1 0113 5,85 6,07 5,29 **Beklenti Anketi’nden alınmıştır. Değerler sırasıyla cari ay sonu, cari yıl sonu, 12 ay sonrası ve 24 ay sonrasına dair beklentileri göstermektedir. Kaynak: TCMB. Yılın ilk çeyreğinde gecelik borç verme ve borç alma faiz oranlarındaki indirim, Türkiye’nin kredi notunun artırılması, yeni bir not artırımı beklentisi ve politika faiz beklentilerindeki düşüşün etkisiyle küresel risk iştahındaki dalgalanmaya rağmen tüm vadelerde faizlerin bir önceki çeyreğe göre düştüğü gözlenmektedir. Bu gelişmeler sonucunda getiri eğrisi aşağı doğru Enflasyon Raporu 2013-II 97 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kaymıştır (Grafik 5.1.28). Bu dönemde gösterge faizinin de gerilediği göze çarpmaktadır (Grafik 5.1.29). Grafik 5.1.28. Grafik 5.1.29. Getiri Eğrisi* Gösterge Faizin Seyri (Yüzde) (Yüzde) 5,3 5,3 5 5 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5 9 9 8 8 7 7 6 6 5 5 4 Vade(yıl) *BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları kullanılarak, Extended Nelson-Siegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur. Kaynak: BIST, TCMB. 0413 5,6 10 0213 0313 5,6 10 0113 5,9 11 1112 1212 5,9 11 0912 1012 6,2 12 0812 6,2 12 0612 0712 6,5 Getiri (yüzde) 6,5 0412 0512 26 Nisan 0212 0312 27 Mart 0112 29 Ocak Kaynak: BIST. İki yıl vadeli faizlerin düşmesi ve iki yıl sonrası için enflasyon beklentilerinin sınırlı oranda artmasının etkisiyle iki yıl vadeli reel faiz negatif ve bir önceki çeyreğe göre daha düşük bir seviyede gerçekleşmiştir (Grafik 5.1.30). Gelişmekte olan ülkelerin nominal faiz sıralamasında üst sıralarda bulunan Türkiye’nin reel faizi diğer gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında orta seviyelerde yer almaya devam etmiştir (Grafik 5.1.31). Grafik 5.1.30. Grafik 5.1.31. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi* (Yüzde) İki Yıllık Reel Faizler* (26 Nisan 2013 Tarihi İtibarıyla) 4 4 4 4,00 3 3 3 3,00 2 2 1 1 2 2,00 0 0 1 1,00 -1 -1 0 0,00 -2 -2 -1 -1,00 * Getiri eğrisinden hesaplanan 2 yıllık iskontolu tahvil getirisinden TCMB Beklenti Anketi’nden alınan önümüzdeki 2 yıla ait TÜFE enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: BIST, TCMB. 98 Brezilya Şili Macaristan Kolombiya Romanya Polonya Malezya Meksika Peru Güney Kore Çin Türkiye Güney Afrika İsrail Tayland Endonezya Hindistan Filipinler Çek Cum. 5,00 0410 0610 0810 1010 1210 0211 0411 0611 0811 1011 1211 0212 0412 0612 0812 1012 1212 0213 0413 5 *Ülkelerin 2 yıllık devlet tahvili getirilerinden Consensus Forecasts tahminlerinden elde edilen gelecek 2 yıla ait enflasyon beklentisinin çıkarılmasıyla hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, Consensus Forecasts, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kredi Faizleri ve Bankacılık Sektörünün Fon Maliyetleri Finansal olmayan kesime açılan kredilerin faiz oranlarında yaşanan gerileme eğilimi 2013 yılının ilk çeyreğinde devam etmiştir. TCMB’nin destekleyici likidite politikalarının bu çeyrekte devam etmesi ve faiz koridorunun alt ve üst sınırında yapılan indirimlerin beraberinde, tüketici kredisi ve ticari kredi faiz oranlarında düşüş gerçekleşmiştir. Tüketici kredileri alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, rekabetin en yüksek olduğu konut kredilerinin faiz oranlarında daha belirgin bir düşüş yaşandığı görülmektedir (Grafik 5.1.32). Önemli ölçüde kısa vadeli olarak kullandırılan ve TCMB’nin uyguladığı gecelik faiz oranlarına daha duyarlı olan ticari kredilerin faiz oranlarının da, yılın ilk çeyreğinde yaklaşık 80 baz puan gerilediği görülmektedir (Grafik 5.1.33). Grafik 5.1.32. Grafik 5.1.33. Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler (Akım Veriler, Yıllık Faizler, Yüzde) (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) Kaynak: TCMB. 8 8 0313 10 0113 10 1112 12 0912 12 0712 14 0512 14 0312 16 0112 16 1111 18 0911 18 0711 20 0511 20 0311 0313 8 0113 8 1112 10 0912 10 0712 12 0512 12 0312 14 0112 14 1111 16 0911 16 0711 18 0511 18 0311 20 0111 20 1110 22 0111 İhtiyaç Konut 1110 Taşıt 22 Kaynak: TCMB. Bankacılık sektörünün en önemli finansman kaynağı olan ve ağırlıklı olarak üç aydan daha kısa vadeye sahip olan mevduatlara ödenen faiz oranı, yılın ilk çeyreğinde TCMB’nin aldığı faiz kararları doğrultusunda yaklaşık 100 baz puan azalış kaydetmiştir (Grafik 5.1.34). Bankaların işletmelere kullandırılan kredilere uyguladıkları kâr marjlarının gevşetici yönde olduğunu ifade etmelerine karşın, ticari kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki farkın bu çeyrekte nispeten yatay seyrettiği ve geçmiş yıllara göre yüksek seviyesini koruduğu görülmektedir (Grafik 5.1.35). TCMB’nin Şubat ayında zorunlu karşılık oranlarında gerçekleştirdiği ölçülü sıkılaştırmanın, Mart ve Nisan aylarında rezerv opsiyonu mekanizmasına yüzde 35-40 basamağını ilave ederek ilk dilim hariç diğer dilimlerde rezerv opsiyon kaysayısını toplamda 0,3 puan artırmasının bankaların fon maliyetlerini yükseltici yönde olduğu değerlendirilmektedir. Enflasyon Raporu 2013-II 99 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.34 Grafik 5.1.35 TL Mevduat Faiz Oranı ve TCMB Ortalama Faiz TL Ticari Kredi Faizi – Mevduat Faizi Farkı (Akım Veriler, Yıllık Faizler, 4 Haftalık Hareketli Ortalama, Yüzde) TL Mevduat Faiz Oranı TCMB Ortalama Faiz (sağ eksen) 11,0 10,5 10,0 13 7 7 12 6 6 5 5 4 4 3 3 2 2 11 9,5 9,0 10 8,5 9 8,0 8 7,5 7 7,0 0313 0113 1112 0912 0712 0512 0312 0112 1111 0811 0911 1011 1111 1211 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 1012 1112 1212 0113 0213 0313 0413 Kaynak: TCMB. 0911 0 0711 0 0511 5 0311 6,0 0111 1 1110 6 1 6,5 Kaynak: TCMB. Tüketici kredilerinin faiz oranları, benzer vadeye sahip devlet iç borçlanma senedi getirileri ve kur takası faiz oranları Mart ayında artış kaydettikten sonra Nisan ayının başında gerilemiştir (Grafik 5.1.36). Bankaların yurt içinde ihraç ettikleri tahvil ve bonoların birincil piyasa faizleri de 2013’ün ilk çeyreğinde genel olarak gerilemiş ve mevduat faizlerine yakın gerçekleşmeye devam etmiştir (Grafik 5.1.37). Grafik 5.1.36 Grafik 5.1.37 TL Kur Takası İşlemleri Faiz Oranları Bankalarca Yurt İçinde İhraç Edilen Tahvil ve Bonoların Birincil Piyasa Faiz Oranları (7 Günlük Hareketli Ortalama) 5 Yıl 2 Yıl Bankalarca İhraç Edilen Tahvil/Bono Faizi 1 Ay 12 Mevduat Faizi 12 TCMB Ortalama Fonlama Faizi 12 11 11 10 10 9 9 8 8 7 12 5 4 4 4 Kaynak: Bloomberg. 0811 0911 1011 1111 1211 0112 0212 0312 0412 0512 0612 0712 0812 0912 1012 1112 1212 0113 0213 0313 5 4 0413 5 0213 6 5 1212 6 1012 6 0812 7 6 0612 7 0412 8 7 0212 9 8 1211 10 9 1011 11 10 0811 11 Kaynak: KAP, TCMB. Bankaların reel kesime açtığı yabancı para cinsinden kredilerin faizlerinde ve DTH faizlerinde 2012’nin son çeyreğinde yaşanan düşüş eğilimi 2013’ün ilk çeyreğinde devam etmiştir. Yurt dışı bankalardan sağlanan döviz finansmanının bu çeyrekte artış kaydetmiş olması da, uluslararası piyasalarda son dönemde artan risk primlerine karşın, bankaların yurt dışı finansman kaynaklarına erişme noktasında bir sıkıntı yaşamadıklarını göstermektedir. 100 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5.2. Kredi Hacmi ve Parasal Göstergeler İktisadi faaliyet ve toplam talepteki gelişmelerle yakından ilişkili olan ve kredi stokundaki yıllık değişim olarak hesaplanan net kredi kullanımı, 2011 yılının üçüncü çeyreğinde tepe noktasına ulaştıktan sonra dört çeyrek boyunca gerilemiştir. 2012 yılının son çeyreğinden itibaren ise, kredilerin büyüme hızında yaşanan toparlanma ile beraber, net kredi kullanım oranında artış yaşandığı gözlenmektedir (Grafik 5.2.1). Grafik 5.2.1. Grafik 5.2.2. Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı (Milyar ABD Doları) (GSYİH'ye Oran, Yüzde, Yıllık) Kredi / GSYİH (sol) Net Kredi Kullanımı / GSYİH (sağ) 60 Yurt Dışından Sağlanan Kredi Stoku (sol) Yurt Dışından Net Kredi Kullanımı (sağ) 18 16 55 10 60 8 14 50 12 45 10 40 8 6 35 4 30 6 57 4 54 2 51 0 -2 48 -4 2 25 0 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1* 2008 2009 2010 * 2013 yılı ilk çeyrek verisi tahmindir. Kaynak: TCMB. 2011 2012 2013 45 -6 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1* 2008 2009 2010 2011 2012 2013 * Şubat 2013 itibarıyladır. Kaynak: TCMB Yurt içinde yerleşik firmaların yurt dışından net kredi kullanımında ise 2011 yılının ortalarından itibaren yaşanan yavaşlamanın ardından, yurt dışı finansman olanaklarında yaşanan iyileşmenin paralelinde 2012 yılı ikinci çeyreğinden itibaren ivmelenme kaydedilmiştir (Grafik 5.2.2). 2012 yılı dördüncü çeyrekte ve 2013 yılı Şubat ayında reel kesimin yurt dışı yerleşik kurum ve kuruluşlardan kullandığı net finansmanda artış yaşandığı gözlenmektedir. Yurt içi bankalarca reel sektöre açılan kredilerin büyüme hızı, 2012 yılının Kasım ayından itibaren belirgin bir ivmelenme göstermiş ve 2013 yılının ilk çeyreğinde kredilerin büyüme hızı TCMB’nin referans olarak aldığı yüzde 15 değerinin üzerinde bir eğilim sergilemiştir. Finansal olmayan kesime açılan krediler kur etkisinden arındırılmış olarak 2013 yılı ilk çeyreği sonunda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,1 (Grafik 5.2.3), ilk çeyrek ortalaması itibarıyla yıllıklandırılmış bazda ise yüzde 22,2 (Grafik 5.2.4) oranında bir büyüme kaydetmiştir. Yüksek büyüme hızı hem tüketici kredilerinde hem de ticari kredilerde görülmekle birlikte, tüketici kredilerindeki büyüme hızının ilk çeyrekte 2007-2012 ortalamasının üzerine çıkarak artışını sürdürdüğü gözlenmektedir. 2012 yılının son çeyreğinde canlanan ve 2013 yılının ilk aylarında da güçlü seyreden Enflasyon Raporu 2013-II 101 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sermaye girişleri, TCMB’nin 2012 yılının ikinci yarısından itibaren uyguladığı destekleyici likidite politikaları ve düşük seyreden kredi faizlerinin etkisiyle artan kredi talebi, kredilerin büyüme hızındaki ivmelenmenin altında yatan başlıca unsurlar olmuştur. Grafik 5.2.3. Grafik 5.2.4. Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları Kredilerin Çeyreklik Büyüme Hızları (Yıllık Yüzde Değişim) (Kur Etkisinden Arındırılmış, 13 Haftalık Hareketli Ortalama, Yıllıklandırılmış, Yüzde) Tüketici 10 Ticari Tüketici Toplam 15 10 10 10 0 0 1110 0113 0313 20 1112 20 0912 30 0712 30 0512 40 0312 40 0112 50 1111 50 0911 60 0711 60 0113 0313 1112 15 0912 20 0712 20 0512 25 0312 25 0112 30 1111 30 0911 35 0711 35 0511 40 0111 0311 40 1110 45 0511 Toplam 0111 0311 Ticari 45 Kaynak: TCMB. Kaynak: TCMB. Tüketici kredilerinin faizlerinde yaşanan düşme eğilimi, Kasım ayından itibaren tüketici güveninde yaşanan toparlanma ile birlikte hanehalkı kredi talebini ilk çeyrekte desteklemiştir. 2012 yılının son çeyreğinde geçmiş dönemlerdeki eğilimin aksine önemli ölçüde ivmelenen tüketici kredilerinin büyüme hızı, benzer biçimde 2013 yılının ilk çeyreğinde de geçmiş dönemlerdeki ortalama eğilimin aksi yönünde hareket ederek artış göstermeye devam etmiştir (Grafik 5.2.5). Alt kalemler incelendiğinde, tüketici kredilerindeki büyümenin esasen konut ve ihtiyaç kredilerinden kaynaklandığı, taşıt kredilerinin ise mevsimsel unsurların etkisiyle yavaşladığı görülmektedir (Grafik 5.2.6). Grafik 5.2.5. Grafik 5.2.6. Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Tüketici Kredileri Haftalık Büyüme Hızları (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Yüzde) Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) Konut 2007-2012 Ortalaması 2013 İhtiyaç Taşıt 15 15 40 40 10 10 20 20 5 5 0 0 0 0 -20 Kaynak: TCMB. 102 -20 0110 0310 0510 0710 0910 1110 0111 0311 0511 0711 0911 1111 0112 0312 0512 0712 0912 1112 0113 0313 Ara 60 20 Kas 60 20 Eki 25 Eyl 80 25 Ağu 80 Tem 100 30 Haz 100 30 May 35 Nis 120 35 Mar 120 Şub 40 Oca 40 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tüketici kredilerinin sergilediği kuvvetli seyirde arz ve talep yönlü faktörlerin birlikte rol oynadığı değerlendirilmektedir. 2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin Banka Kredileri Eğilim Anketi sonuçlarına göre, bankalar konut ve taşıt kredilerine ilişkin standartlarda gevşemeye giderken, ihtiyaç kredilerine ilişkin standartlarda önemli bir değişim gerçekleştirmemiştir. Bankalararası rekabet ise tüm tüketici kredilerinde standartları gevşetici yönde etkide bulunmuştur. Diğer yandan, konut ve ihtiyaç kredilerine olan talepte artış olduğu bankalarca ifade edilmiştir (Grafik 5.2.7 ve Grafik 5.2.8). Bankalar 2013 yılının ikinci çeyreğinde tüm alt kalemlerdeki bireysel kredi talebinde artış beklediklerini bildirmiştir. Grafik 5.2.7. Grafik 5.2.8. Tüketici Kredileri Standartları Tüketici Kredileri Talebi (Net Değişim) (Net Değişim) Konut Taşıt Diğer 150 Konut 150 125 125 100 100 75 75 50 50 0 0 200 175 175 150 150 125 125 100 100 75 75 50 50 25 25 0 0 0308 0608 0908 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 25 Diğer 0308 0608 0908 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 25 Taşıt 200 *Bankalara kredi standartlarının ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arzındaki değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Gevşetme+Çok Gevşetme)-(Biraz Sıkılaştırma+Çok Sıkılaştırma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi standartlarındaki gevşemeyi ifade etmektedir. Kaynak: TCMB. *Bankalara kredi talebinin ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi talebindeki değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Artış+Çok Artış)-(Biraz Azalma+Çok Azalma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi talebindeki artışı ifade etmektedir. Kaynak: TCMB. 2012 yılının Kasım ayından itibaren belirgin bir toparlanma gösteren ticari kredilerin büyüme hızı, 2013 yılı ilk çeyreğinde güçlü seyrini sürdürmüştür (Grafik 5.2.9). Banka Kredileri Eğilim Anketi sonuçları, küçük ve orta ölçekli şirketlerin kredi talebinde bir miktar azalış olduğunu, büyük ölçekli firmaların kredi talebinde ise önemli bir değişim yaşanmadığını göstermektedir. Vade bazında ise, uzun vadeli kredi talebinde bir önceki çeyrekte olduğu gibi artış yaşanırken, kısa vadeli kredi talebinde azalış gerçekleşmiştir. Borcun yeniden yapılandırılması ve yatırım amaçlı finansman ihtiyacı, kredi talebini arttıran faktörler olarak öne çıkmıştır. Ağırlıklı olarak yatırım amacıyla kullanılan yabancı para cinsinden ticari kredilerde Kasım ayından itibaren yaşanan toparlanma ve uzun vadeli kredi talebinde yaşanan artış, yatırım amaçlı kredi talebinde canlanmanın devam ettiğini ima etmektedir (Grafik 5.2.10). Enflasyon Raporu 2013-II 103 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.2.9. Grafik 5.2.10. Ticari Kredilerin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması TL ve YP Ticari Kredilerin Büyüme Hızları (13 Haftalık Yıllıklandırılmış Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) (13 Haftalık Yıllıklandırılmış, Hareketli Ortalama, Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde) TL Ticari Krediler Kaynak: TCMB. 60 10 10 0 0 0313 20 1212 20 0912 30 0612 30 0312 40 1211 40 0911 50 0611 50 0311 0 YP Ticari Krediler (yurt dışı şubeler dahil) 60 1210 0 Ara 5 Eki 5 Kas 10 Eyl 10 Ağu 15 Haz 15 Tem 20 Nis 20 May 25 Mar 25 Şub 30 Oca 30 0910 35 0610 2013 0310 2007-2012 Ortalaması 35 Kaynak: TCMB. Bankaların Kredi Eğilim Anketi’ne verdikleri yanıtlar, 2013 yılı ilk çeyreğinde bankaların genel olarak ticari kredi standartlarında önemli bir değişime gitmemekle birlikte, büyük ölçekli işletme kredilerinde standartları gevşetme, KOBİ kredilerinde ise standartları sıkılaştırma eğiliminde olduklarını göstermektedir (Grafik 5.2.11). Önceki üç çeyreğin aksine, 2013 yılı ilk çeyreğinde genel iktisadi faaliyete ilişkin risk algılamasının, standartları sıkılaştırıcı yönde etkileyen en önemli faktör olmaktan çıkmasının ve etkisinin sınırlı düzeyde kalmasının, iktisadi faaliyette yaşanan toparlanma ile uyumlu olduğu değerlendirilmektedir. Nitekim, bankaların 2013 yılının ikinci çeyreğinde tüm vadelerde ve ölçeklerde kredi talebinde artış bekledikleri gözlenmektedir. Grafik 5.2.11. Grafik 5.2.12. İşletmelere Verilen Kredilere İlişkin Standartlar İşletmelerin Kredi Talebi (Net Değişim) (Net Değişim) Genel KOBİ KOBİ 150 150 125 125 100 100 75 75 50 50 0 0 175 175 150 150 125 125 100 100 75 75 50 50 25 25 0 0 0308 0608 0908 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 25 200 0308 0608 0908 1208 0309 0609 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 25 Genel 200 *Bankalara kredi standartlarının ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arzındaki değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Gevşetme+Çok Gevşetme)-(Biraz Sıkılaştırma+Çok Sıkılaştırma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi standartlarındaki gevşemeyi ifade etmektedir. Kaynak: TCMB. *Bankalara kredi talebinin ne yönde değiştiği sorulmaktadır. Yanıtların 104 yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi talebindeki değişimin yönünü göstermektedir. Endeks, (Biraz Artış+Çok Artış)-(Biraz Azalma+Çok Azalma)+100 şeklinde hesaplanmıştır. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi talebindeki artışı ifade etmektedir. Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yılın ilk çeyreğinde tüketici kredilerinde ve ticari kredilerde güçlü seyrin devam ettiği ve kredilerdeki artışın öngörülen seviyelerin üzerinde olduğu görülmüştür. TCMB’nin 2012 yılının ikinci yarısında uyguladığı likidite politikasıyla bankacılık sistemini desteklemesine ilave olarak 2012 yılının son çeyreği ile 2013 yılının ilk çeyreğinde güçlü seyreden sermaye girişleri kredi arzı açısından destekleyici rol oynarken, yurt içi nihai talepte hem tüketim hem yatırım tarafında yaşanan toparlanmanın beraberinde kredi talebinin kuvvetlendiği görülmüştür. Son dönemde küresel ekonomiye dair belirsizliklerin etkisiyle sermaye girişlerinin oynaklığının arttığı gözlenmektedir. Şubat ayı ortalarından itibaren yavaşlayan sermaye girişleri, Japonya Merkez Bankasının parasal genişleme politikasını açıklamasını takiben yakın dönemde yeniden hızlanmıştır. TCMB mevcut durumda referans değerin üzerinde seyreden kredi artış oranını kontrol altında tutmak amacıyla, likidite politikası ve makro ihtiyati tedbirleri kullanarak gerekli önlemleri almaya devam edecektir. Parasal Göstergeler Özel sektöre açılan kredilerdeki artışa paralel olarak M3 tanımlı para arzının yıllık büyümesi yılın ilk çeyreğinde artış eğilimini devam ettirmiştir. Karşılık kalemlerinin M3 büyümesine verdikleri katkılara bakıldığında aynı dönemde parasal sektörün net dış varlıklarında belirginleşen artışın, Kamudan Alacaklar kalemindeki azalışla dengelendiği gözlenmektedir. Diğer kaleminin ise banka kârlılıklarına paralel olarak bankacılık sektörü için mevduat dışı fon kaynağı yaratma gücünü koruduğu anlaşılmaktadır (Grafik 5.2.13). Grafik 5.2.13. Grafik 5.2.14. M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları* (M3’ün Yıllık Büyümesine Katkılar) (Mevsimsellikten Arındırılmış) 4. Diğer 3. Özel Sektörden Alacaklar 2. Kamudan Alacaklar 1. Net Dış Varlıklar 1+2+3+4= M3 (Yıllık Yüzde Büyüme) 40 30 Cari Tüketim Harcamaları (yıllık yüzde değişim) Emisyon Hacmi (yıllık yüzde değişim) 40 30 20 20 10 10 0 0 Emisyon Hacmi (sağ eksen) Yüzde Milyar TL 35 65 30 60 55 25 50 20 45 15 40 10 -10 -10 -20 0507 0807 1107 0208 0508 0808 1108 0209 0509 0809 1109 0210 0510 0810 1110 0211 0511 0811 1111 0212 0512 0812 1112 0213 -20 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 35 5 30 0 25 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2009 2010 2011 2012 2013 *Tüketim harcamaları cari fiyatlarla mobilya, ev aletleri ve ulaştırma haberleşme hariç özel tüketim ve kamu tüketimini içermektedir. Kaynak: TÜİK,TCMB. 105 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Mevsimsellikten arındırılmış emisyon hacmi, 2009 yılı sonrasında sergilediği güçlü eğilimin ima ettiği seviyenin altında kalmış olmasına rağmen, yıllık artış hızı yılın ilk çeyreğinde de artmaya devam etmiştir. (Grafik 5.2.14). Dengeye uyarlama süreci nedeniyle emisyon büyüklüğünün geçmişte cari tüketim harcamalarındaki gelişmelerle gösterdiği eş anlı hareketlilik son dönemde bir miktar zayıflamış gibi görünse de, yılın ilk çeyreğinde artış eğiliminin güçlenerek devam etmesi iktisadi faaliyette toparlanmanın yaşandığına dair bir işaret olarak algılanmaktadır. 106 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 5.1 Geleneksel Olmayan Para Politikası Araçları ve Kredi Büyümesi Küresel kriz öncesinde dünyada yaygın olarak fiyat istikrarını amaçlayan para politikaları kabul görürken, kriz sonrasında para politikasının finansal ve makroekonomik istikrarı da dikkate almasının gerekliliği yaygınlık kazanan bir görüş olmuştur. Para politikasının sadece fiyat istikrarına odaklanması ve enflasyon hedeflerinin nispeten kısa vadeli olması merkez bankalarının sistemde biriken diğer riskleri gözetmesini engelleyebilmektedir. Bu doğrultuda, para politikası uygulamalarında farklı yaklaşımlar gündeme gelmiştir. Bu süreçte aynı zamanda merkez bankaları dışındaki kurumların finansal sistemde istikrarı sağlamaya yönelik olarak uyguladıkları politikaların makro finansal riskleri kontrol altında tutmak için yeterli olmayabileceği görüşü güçlenmekte ve dünyada makro finansal risklerin azaltılması konusunda merkez bankalarının rolü giderek önem kazanmaktadır.1 Hızlı kredi büyümesi iktisadi yazında finansal krizleri öncüleyen önemli değişkenlerden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Zira ülke tecrübeleri, önemli bankacılık ve ödemeler dengesi krizlerinin hızlı kredi büyüme süreçleri tarafından öncülendiğini göstermektedir. Dolayısıyla, kredi büyüme sürecinin yakından takip edilmesi büyük önem arz etmektedir.2 Küresel kriz sonrasında ortaya çıkan makro finansal riskleri azaltmak amacıyla TCMB’nin 2010 yılının ikinci yarısından itibaren uyguladığı yeni politika çerçevesinde finansal istikrarın önemli bir bileşeni olarak kredi büyümesine büyük önem atfedilmektedir. TCMB kredi büyümesinin iktisadi dinamiklerle uyumlu gerçekleşmesi amacıyla likidite, zorunlu karşılıklar ve faiz politikalarını bir arada kullanmaktadır. Dolayısıyla yeni politika yaklaşımı çerçevesinde uygulanan farklı politika araçlarının kredi büyümesi üzerinde etkisini anlamak önem taşımaktadır. Bu kutuda sektör bazında toplam akım kredi verileri kullanılarak politika faizinin yanı sıra zorunlu karşılık ve faiz koridoru gibi geleneksel olmayan politika araçlarının kredi büyümesi üzerindeki etkisi incelenmektedir. Akademik yazında banka kredi kanalı yaklaşımına göre firmalar ve hanehalkının en temel finansman kaynağı banka kredilerinden oluşmaktadır. Ayrıca kredilerin daha çok mevduatlar aracılığı ile fonlandığı varsayılmaktadır. Sıkı para politikasının uygulandığı dönemlerde likidite düşüş göstermekte ve bankaların mevduat dışı fon kaynaklarına ulaşımının sınırlı olduğu ortamda bankalar kredilerde tayınlamaya gitmeyi tercih etmektedir. Dolayısıyla mevduat ve mevduat dışı fon kaynakları 1 Bakınız Bloxham ve diğerleri ( 2010). 2 Bakınız Jorda ve diğerleri (2010). Enflasyon Raporu 2013-II 107 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası arasındaki ve banka kredisi ile diğer alternatif finansman kaynakları arasındaki ikame etkisi banka kredi kanalı etkinliğini belirleyen faktörlerin başında gelmektedir. Gelişmiş ekonomilerde kredi kanalının etkinliğini araştıran birçok çalışma politika faizi dışındaki diğer araçların rolünü göz ardı etmektedir.3,4 Ancak, zorunlu karşılık gibi geleneksel olmayan diğer politika araçları gelişmekte olan ekonomilerde yaygın olarak kullanılmaktadır.5 Nitekim kriz sonrası dönemde birçok merkez bankası daha esnek bir politika yaklaşımıyla araç çeşitliliğine gitmiştir. Örneğin, gelişmiş ülke merkez bankaları genellikle menkul kıymet alımları yoluyla parasal genişleme gibi bilanço politikalarını tercih ederken, gelişmekte olan ülkeler ise zorunlu karşılık, faiz koridoru ve döviz müdahalelerini etkin olarak kullanmaktadır.6 Yeni politika yaklaşımı çerçevesinde alınan politika önlemlerinin kredi büyümesi üzerindeki etkisini daha zamanlı bir şekilde anlamak amacıyla kredi değişkeni olarak akım veriler kullanılmıştır. Akım krediler haftalık bazda raporlanmakta ve ilgili haftada yeni açılan kredi tutarlarını göstermektedir. Dolayısıyla, politika faizi, faiz koridoru ile zorunlu karşılıklara ilişkin politika değişimlerinin ve makroekonomik ortama ilişkin diğer gelişmelerin etkilerini akım kredilerin fiyatı ve tutarı üzerinde daha eş zamanlı bir şekilde görmek mümkündür. Örneğin, 2010 yılı sonundan itibaren efektif zorunlu karşılık oranlarındaki artış ve faiz koridorundaki genişleme ile birlikte akım kredilerdeki aşırı yükselişin düştüğü görülmüştür. 2011 yılı Haziran ayından itibaren BDDK önlemlerinin de devreye girmesiyle akım kredilerdeki düşüş daha belirgin hale gelmiştir (Grafik 1). Grafik 1. Kredi Büyümesi ve Geleneksel Olmayan Politika Araçları Toplam Akım Krediler ve Koridor Toplam Akım Krediler ve Zorunlu Karşılık Oranı Toplam Krediler (TL+YP) Toplam Krediler (TL+YP) Efektif Zorunlu Karşılık (sağ eksen) Koridor Üst Band ve Politika Faizi Farkı (sağ eksen) 80 80 12 70 7 70 10 40 6 30 (Milyar TL) 8 6 60 5 50 40 4 30 3 4 20 (yüzde) 50 (yüzde) Milyar TL 60 20 10 0 0 0 2 1 0104 0904 0505 0106 0906 0507 0108 0908 0509 0110 0910 0511 0112 0912 2 0104 0904 0505 0106 0906 0507 0108 0908 0509 0110 0910 0511 0112 0912 10 Kaynak: TCMB. 3 Bakınız Bernanke ve Blinder (1988); Kashyap, Stein ve Wilcox (1993). 4 Bakınız Gambacorta (2005). 5 Bakınız Tovar ve diğerleri (2012). 6 Bakınız ER 2012-I Kutu 5.2. 108 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Banka kredi kanalına ilişkin akademik yazın çerçevesinde, farklı politika önlemlerinin kredi büyümesi üzerindeki etkilerini sınamak amacıyla tek denklemli (indirgenmiş formda) ekonometrik bir model tahmin edilmiştir. Makroekonomik değişkenlerin ve politika değişkenlerinin muhtemel gecikmeli etkilerini de dikkate almak amacıyla dinamik bir zaman serisi modeli tahmin edilmiştir. İlgili model denklem (1)’de gösterilmiştir. Makro ve politika değişkenlerinin toplu etkilerini açıklamak amacıyla ilgili değişkenlerin uzun dönem katsayıları temsil edilmiştir. 7 , , ile Tahminlerde kullanılan ve X değişkeni ile temsil edilen makro değişkenler GSYİH büyümesi, enflasyon ve VIX risk iştahı göstergeleridir.8 Para politikası araçlarını temsilen (Z) bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı, efektif zorunlu karşılık oranı9 ve faiz koridoru kullanılmıştır. Analizlerde kullanılan gecelik borç verme faiz oranı (üst bant) ile politika faizi arasındaki fark ve politika faizi ile gecelik borç alma faiz oranı (alt bant) arasındaki fark kısa vadeli fonlamaya ilişkin yukarı ve aşağı yönlü belirsizlikleri temsil etmektedir. + (1) (2) (3) (4) (5) Zaman serisi dinamik regresyon tahmin sonuçlarının yer aldığı Tablo 1’de uzun dönemli katsayılar raporlanmıştır.10 Parantez içinde belirtilen standart hatalar otokorelasyon ve değişen varyans için düzeltilmiştir. Tahmin sonuçlarına göre, toplam talep göstergesi olarak GSYİH büyümesinin kredi büyümesi üzerinde pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı etkisi mevcuttur. Diğer taraftan, belirsizlik ve fiyat etkilerinin göstergesi olarak enflasyonun, dışsal koşulların ve risk iştahının bir göstergesi olarak ise VIX’in kredi büyümesi üzerinde tutarlı ve istatistiksel olarak 7 Dinamik regresyon analizi ve uzun dönem katsayıların hesaplanmasına ilişkin olarak bakınız Wickens ve Breusch (1988). GSYİH büyümesi kredi talebini, enflasyon belirsizlik ve fiyat etkilerini, VIX ise küresel risk iştahını ve dış koşulları kontrol etmek amacıyla kullanılmıştır.Tüm değişkenler aylık frekansa dönüştürülmüştür. GSYİH’nin aylık frekansa dönüştürülme işleminde Fernandez (1991) çalışmasındaki yöntem kullanılmıştır. Örneklemin yetersizliği nedeniyle kredileri sağlıklı bir şekilde mevsimsellikten arındırmak mümkün olmadığı için krediler dahil tüm değişkenlerin yıllık değişimi alınmıştır. 9 Efektif zorunluk karşılık hesaplamasına ilişkin detaylar için bakınız Binici ve diğerleri (2013). 10 Modelde 1 adet gecikme kullanılmıştır. Gecikme sayısının seçiminde örneklem yetersizliği nedeniyle genelden özele bir yaklaşım izlemek mümkün olmadığından, özelden genele bir yaklaşımla 1 gecikmeden başlanmış ve 1 adet gecikmenin denememiz mümkün olan daha fazla gecikmelerin kullanıldığı alternatif modellere göre AIC ve SBC kriterleri açısından daha iyi performans gösterdiği bulunmuştur. 8 Enflasyon Raporu 2013-II 109 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası anlamlı bir etkisi tespit edilmemiştir. Para politikası değişkenlerinden efektif zorunlu karşılık oranının tüm kredi türleri üzerinde daraltıcı ve istatistiksel olarak anlamlı etkisi olduğu görülmektedir. Benzer etki politika faizi ve koridor için de geçerli olmakla birlikte, politika faizinin daha çok tüketici kredileri, gecelik borç verme faizi ile politika faizi arasındaki farkın ise ticari krediler üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla, farklı politika araçlarının toplam krediler üzerinde daraltıcı bir etkisi olmakla birlikte söz konusu politika araçlarının etkileri kredi türlerine göre farklılık göstermektedir. Tablo 1. Dinamik Regresyon Analiz Sonuçları Δ (krediler) (yıllık yüzde değişim) Toplam Krediler Toplam Krediler Tüketici Krediler Ticari Krediler Toplam Krediler (TL+YP) (TL) (TL) (TL) (YP) 3,95*** (0,59) 3,16*** (0,62) 6,20*** (0,73) 1,09* (0,64) 4,61*** (0,73) Panel A: Makro Koşullar GSYİH Büyümesi (yıllık yüzde değişim) TÜFE Enflasyon (yıllık yüzde değişim) Δ(VIX) (yıllık yüzde değişim) -0,33 -2,06 -7,48 -2,01 7,09** (2,66) (2,68) (5,74) (2,81) (3,21) 0,07 -0,01 0,33** -0,26*** 0,26*** (0,07) (0,06) (0,15) (0,05) (0,09) -5,50*** -5,43*** -11,08*** 1,06 -6,44*** (1,94) (1,90) (3,30) (1,38) (2,42) -4,98*** -8,08*** -5,52*** (0,92) (2,26) (1,27) Panel B: Para Politikası Δ(politika faizi) (yıllık bp değişim) Zorunlu Karşılık Δ(toplam efektif zorunlu karşılık) (yıllık bp değişim) -7,42*** (1,27) Δ(efektif TL zorunlu karşılık) (yıllık bp değişim) Δ(efektif YP zorunlu karşılık) -20,06*** (yıllık bp değişim) (5,43) Faiz Koridoru Δ(politika faizi-borç alma faizi) (yıllık bp değişim) Δ(borç verme faizi- politika faizi) (yıllık bp değişim) R2 Gözlem Sayısı 6,88*** 5,70*** 10,62** 4,90* 7,59 (2,36) (2,35) (4,55) (2,71) (4,80) -6,29*** -8,25*** -5,58 -7,23*** -6,96* (1,85) (2,03) (3,83) (2,46) (1,29) 0,82 0,85 0,75 0,88 0,79 77 77 77 77 77 Sonuç olarak, akademik yazındaki alışılagelmiş kredi kanalı çalışmalarından farklı olarak bu çalışmada kredi kanalı aktarım mekanizmasına daha geniş bir perspektiften bakılmış ve politika faizinin yanısıra diğer politika araçlarının da kredi büyümesi üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Politika faizi, zorunlu karşılık ve faiz koridorunun kredi büyümesi üzerinde etkili olduğunu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanısıra çeşitli politika araçlarının etkinliğinin kredi türleri arasında farklılaştığı tespit edilmiştir. Bulgularımız geleneksel olmayan politika araçlarının kredi kompozisyonu üzerinde etkili olduğuna ve kredi kanalı aktarım mekanizmasını güçlendirdiğine 110 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işaret etmektedir. Söz konusu bu sonuçlar enflasyon hedeflemesi rejiminde optimal para politikası tasarımı ve geleneksel olmayan politika araçlarının finansal istikrar açısından neden önemli olduğu konusunda önemli bilgiler içermektedir. Kaynakça Bernanke, B. S. ve A. S. Blinder (1988), “Credit, Money and Aggregate Demand”, American Economic Review, Vol: 78(2), 435-39. Binici, M., Erol, H., Özlü,P. ve D. Ünalmış (2013), “Unconventional Monetary Policy Tools and Credit Growth", devam eden çalışma. Bloxham, P., Kent, C. ve M. Robson, 2010. Asset prices, credit growth, monetary and other policies: An Australian case study. Reserve Bank of Australia Research Discussion Papers, No: 6. Gambacorta, L., 2005. Inside the bank lending channel. European Economic Review, 49(7), 1737-1759. Jorda, O., Taylor, M. Ve M. Schularick (2010), “Financial Crises, Credit Booms and External Imbalances: 140 Years of Lessons”, NBER Working Paper, No:16567. Kashyap, A. K., J. C. Stein, ve D. W. Wilcox (1993), “Monetary Policy and Credit Conditions: Evidence from the Composition of External Finance”, American Economic Review, 83(1), 78-98. Tovar, C., Garcia-Escribano, M. and M. Martin (2012), “Credit Growth and the Effectiveness of Reserve Requirements and Other Macroprudential Instruments in Latin America”, IMF WP, No:142. Wickens, R. and T.S. Breusch (1988), “Dynamic Specification, The Long-Run and The Estimation of Transformed Regression Models”, The Economic Journal, No: 98, 189-205. Enflasyon Raporu 2013-II 111 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kutu 5.2 Gecelik Kur Takası Faizleri ve BIST Gecelik Repo Faizleri Arasındaki İlişki Enflasyon hedeflemesi rejimi altında merkez bankalarının kısa vadeli piyasa faizlerini etkilemesi beklenmektedir. Türkiye’de de para piyasaları arasında yer alan en önemli iki piyasa BIST Repo-Ters Repo Pazarı ile gecelik kur takası piyasalarıdır. Bu piyasalarda işlemlerin gecelik vadede yoğunlaştığı bilinmektedir. Bu kutuda gecelik vadede kur takası faizleri ile BIST gecelik repo faizleri arasındaki teorik ilişki ortaya konulmakta ve bu ilişki Pesaran, Shin ve Smith tarafından önerilmiş olan eş bütünleşme analizi ile ampirik olarak test edilmektedir. Gecelik Kur Takası Faizleri ve BIST Gecelik Repo Faizleri Arasındaki İlişki Bankalar BIST Repo-Ters Repo Pazarı’nda işlem yaptıklarında elde edilen fonlar için zorunlu karşılık tesis etmek zorundadırlar.11 Yabancı para cinsi fona sahip olan bankalar, gecelik vadede BIST Repo-Ters Repo Piyasası’ndan borç almak yerine yabancı para fonlarını kur takası ile Türk lirası cinsi likiditeye dönüştürebilirler. Ancak, bu şekilde borçlanmaya yabancı para bulmanın maliyetinin de eklenmesi gerekmektedir. Ayrıca dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, bankaların sağladıkları yabancı para fonlar için yabancı para zorunlu karşılık tesis etmekle yükümlü olmalarıdır. Dolayısıyla, bankaların yabancı para fonlarını gecelik kur takası ile Türk lirasına çevirmeleri ile borçlanmaları durumunda katlanacağı Türk lirası cinsi maliyet; borçlandığı yabancı para fonların faizi ile kur takası işleminde borç vermiş olduğu fonlardan aldığı faiz farkının vadeli döviz alım sözleşmesine göre Türk lirası cinsinden karşılığı ve kur takasında borç almış olduğu Türk lirasına ödediği faizden oluşacaktır. Buna göre iki piyasadaki maliyetlerin eşitlenmesi ile aşağıdaki arbitrajsız ilişki ortaya çıkacaktır. ( ) (I) ( Yukarıdaki eşitlikten gecelik kur takası faizleri ( ( ) ) ile BIST gecelik repo faizleri ) arasındaki etkileşimde Libor, yabancı para ve Türk lirası zorunlu karşılık oranları (ZKTL ve ZKy) ile yabancı para cinsi borçlanmada ödenen ek faizin (p) etkili olduğu gözlenmektedir. Yukarıdaki denklemde vadenin (t) bir gün olması ve örneklem döneminde Libor faizinin oldukça düşük seviyelerde olması sebebiyle bazı terimler sıfıra çok yakındır. Dolayısıyla, bu terimleri ihmal edersek, gecelik kur takası ile BIST Repo-Ters Repo Pazarı gecelik faizleri arasındaki etkileşim aşağıdaki gibi olacaktır: Analizin daha kapsayıcı olması açısından bankaların borçlanma maliyetine odaklanılmıştır. Zorunlu karşılık yükümlülüğü bulunmayan kuruluşların ele alınan piyasalarda borçlanması durumunda TL ve YP zorunlu karşılık oranları sıfır olacaktır. Ancak, bu piyasalarda bankaların önemli bir ağırlığa sahip olduğu bilinmektedir. 11 112 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (II) Veri ve Metodoloji BIST Repo-Ters Repo Pazarı’ndaki gecelik faiz için o gün içerisindeki işlem hacmiyle ağırlıklandırılmış ortalama gecelik repo faiz oranları kullanılmıştır. Gecelik kur takası faizi için ise, Reuters’den elde edilen gecelik kur takası alım kotasyon verileri kullanılmıştır. Yapılan eş bütünleşme analizlerinde 02 Aralık 2007’den 28 Aralık 2012’ye kadar günlük frekansta gözlemlenen 1208 veri yer almaktadır. Literatürde eş bütünleşme analizi için birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Çalışma kapsamında Pesaran, Smith ve Shin’in (PSS, 2001) önermiş olduğu eş bütünleşme yöntemi kullanılmıştır. PSS yöntemi açısından serilerin durağan olup olmadıklarına dair herhangi bir varsayım bulunmamaktadır. Bu çalışmada bağımlı değişkenler kur takası ve BIST gecelik faizleri olacak şekilde değiştirilerek iki farklı hata düzeltme modeli tahmin edilmiştir. Ayrıca, hata düzeltme modeli hem sabit terimli hem de sabit terimsiz olacak şekilde tahmin edilmiştir. Buna ek olarak, repodan sağlanan fonların 2011 yılı başında zorunlu karşılık kapsamına alınması sebebiyle gecelik kur takası ve BIST gecelik repo faizleri arasındaki ilişki farklılaşabileceğinden, örneklem 3 Aralık 2007 ile 7 Ocak 2011 arasını ve 10 Ocak 2011 ile 28 Aralık 2012 arasını kapsayacak şekilde ikiye ayrılmıştır. Ampirik Bulgular Bu kısımda iki farklı örneklem dönemi için ampirik bulgular sunulmaktadır. 3 Aralık 2007 ile 7 Ocak 2011 arasını kapsayan ilk döneme ait PSS eş bütünleşme test sonuçları aşağıda sunulmaktadır (Tablo 1). Tablo 1. PSS Test Sonuçları, 3 Aralık 2007-7 Ocak 2011 Arası Dönem Bağımlı Değişken Test İstatistikleri Eş bütünleşme Vektörü Kur Takası BIST Sabit Terimli Terimli -3,763*** Terimli 7,079** Sabit Terimli Sabit Terimsiz Sabit Terimsiz t istatistiği -4,286*** -3,730*** F istatistiği 9,195*** 7,034*** Sabit Terim -0,072 - 0,025 - BIST 0,103 0,077 -0,070 -0,062 Kur Takası -0,101 -0,079 0,068 0,061 -3,821*** 10,001*** ***%1 seviyesinde anlamlı **%5 seviyesinde anlamlı *%10 seviyesinde anlamlı Enflasyon Raporu 2013-II 113 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Test sonuçlarını incelediğimizde BIST gecelik repo faizleri ile gecelik kur takası faizleri arasında uzun vadeli bir ilişki olduğu gözlenmektedir. Bağımlı değişkenin sırasıyla kur takası ve BIST gecelik repo faizi olduğu her iki durumda da hata düzeltme katsayılarının t istatistiklerinin PSS tarafından sağlanan kritik değerlerin altında kaldığı ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu göze çarpmaktadır. İlk dönem için söz konusu iki piyasa arasındaki normalize edilmiş eş bütünleşme ilişkisi bağımlı değişkenin sırasıyla kur takası ve BIST gecelik repo faizi olduğu her iki durum için aşağıda sunulmaktadır.12 (III.a) (III.b) Birinci örneklem döneminde iki piyasa arasındaki arbitrajsız ilişki bir piyasaya gelen şokun diğerine tamamen yansıması gerektiğini ortaya koymaktadır. 10 Ocak 2011 ile 28 Aralık 2012 arası dönem için eş bütünleşme analiz sonuçları Tablo 2’de gösterilmektedir. Tablo 2. PSS Test Sonuçları, 10 Ocak 2011-28 Aralık 2012 Arası Dönem Bağımlı Değişken Kur Takası Sabit Terimli Test İstatistikleri Eş bütünleşme Vektörü BIST Sabit Terimsiz Sabit Terimli Sabit Terimsiz t istatistiği -6,058*** -6,016*** -1,688 -1,527 F istatistiği 18,419*** 18,102*** 1,764 1,251 - 0,163 - Sabit Terim 0,095 BIST 0,198 0,204 -0,092 -0,084 Kur Takası -0,230 -0,224 0,075 0,088 ***%1 seviyesinde anlamlı **%5 seviyesinde anlamlı *%10 seviyesinde anlamlı BIST Repo Ters Repo Pazarı’ndan elde edilen fonların zorunlu karşılık kapsamına alındığı ikinci dönemde ise eş bütünleşme ilişkisinin sadece bağımlı değişkenin kur takası olduğu durumda gözlendiği dikkat çekmektedir. BIST gecelik repo faizinin bağımlı değişken olduğu durumda hata düzeltme katsayılarının t istatistiklerinin anlamsız olduğu göze çarpmaktadır. Bu durum ikinci dönemde piyasalar arasındaki etkileşimin daha çok BIST gecelik repo faizleri tarafından belirlendiğini düşündürmektedir. İkinci dönem için bağımlı değişkenin kur takası olduğu durumda bu iki piyasa arasındaki normalize edilmiş eş bütünleşme ilişkisi aşağıda gösterilmektedir. (IV) Test sonuçları sabit terimli ve sabit terimsiz olmak üzere iki farklı şekilde sunulmakla birlikte daha uygun yaklaşımın, iki faiz seviyesi arasındaki farkta etkili olan diğer faktörleri (Libor, yabancı para borç bulma ek maliyeti ve yabancı para zorunlu karşılıklar) yansıtan sabit terim içeren model olduğu düşünülmektedir. 12 114 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, ele alınan iki faiz seviyesi arasındaki ampirik ilişkinin teorik ilişki ile uyumlu olduğu gözlenmiştir. Bu bulgu para politikası açısından da önem arz etmektedir. Buna göre, TCMB’nin BIST gecelik repo piyasalarında oluşan faizleri doğrudan etkileyerek kur takası faizlerini de yönlendirdiği görülmektedir. Diğer bir ifade ile, kısa vadeli yabancı sermaye akımlarının önemli bir kısmını oluşturan gecelik kur takası piyasası TCMB tarafından etkilenerek kısa vadeli sermaye akımları finansal sağlamlığın tesis edilmesi doğrultusunda yönetilebilmektedir. Kaynakça Duran, M. ve D., Küçüksaraç (2012). “Are Currency Swaps and Bonds Alternatives to Each Other in Turkey?”. TCMB Çalışma Tebliği No.12/23, Ağustos 2012. Engle, R. F. ve Granger, C. W. J. (1987). “Co-Integration and Error Correction: Representation, Estimation, and Testing”. Econometrica, 55(2), pp. 251276. Küçüksaraç, D. ve Özel, Ö.(2013). “Gecelik Kur Takası Faizleri ve BIST Gecelik Repo Faizleri”, TCMB Çalışma Tebliği No.13/20, Nisan 2013 Pesaran, M. H., Shin, Y. ve Smith, R. J. (2001). “Bounds Testing Approaches to the Analysis of Level Relationships”. Journal of Applied Econometrics, 16, pp. 289-326. Enflasyon Raporu 2013-II 115 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 116 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6. Kamu Maliyesi Bütçe performansının 2012 yılında temel olarak faiz dışı harcamalar içinde önemli bir yer tutan personel giderleri ile sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerindeki artışlara bağlı olarak geçen yıla göre bir miktar bozulduğu gözlenmektedir (Grafik 6.1). Buna ilaveten, iç ve dış talepte gözlenen dengelenme sürecine bağlı olarak büyümenin kompozisyonunda meydana gelen değişimin vergi gelirlerinin artış hızında yol açtığı belirgin yavaşlama da gelir kanalıyla bütçe performansındaki bozulmada etkili olmuştur. AB tanımlı nominal borç stokunun GSYİH’ye oranının ise 2010 yılında başlayan azalma eğiliminin 2012 yılında da devam ettiği görülmektedir (Grafik 6.2). Grafik 6.1 Grafik 6.2 Merkezi Yönetim Bütçe Açığı AB Tanımlı Kamu Borç Stoku (GSYİH’ye (GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) Oran Olarak, Yüzde) 12 12 80 80 70 10 60 9 60 8 40 31,0 35,0 6 33,0 6 50 30 1,8 2,2 2,0 4 3 20 20 2 10 2015* 2014* 2012 2013* 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 0 2002 0 2001 2015* 2014* 2012 2013* 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 0 2001 0 40 * Orta Vadeli Program (2013-2015) Hedefleri. Kaynak: Maliye Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015). 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla bütçe performansının, 2012 yılının Eylül ayında ve 2013 yılının başında gerçekleştirilen vergi düzenlemeleri çerçevesinde bazı vergi oranlarının artırılması ve iktisadi faaliyetteki canlanmaya bağlı olarak tüketime dayalı vergi gelirlerinin belirgin bir şekilde yükselmesiyle birlikte geçen yılın aynı dönemine göre iyileştiği gözlenmektedir. Faiz giderlerindeki dönemsel düşüş ve özelleştirme gelirleri de bu dönemde bütçe performansını olumlu yönde etkileyen diğer unsurlar olmuştur. 2013 yılında iç talep canlanmasına bağlı olarak dolaylı vergi gelirlerinde ortaya çıkacak artışlar, bu yıl da bütçe performansını olumlu yönde etkileyebilecek bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Bununla birlikte, orta vadede mali disiplinin kalıcı bir şekilde tesis edilebilmesi açısından mali çerçevenin OVP’de belirlenen yapısal iyileştirmelerle güçlendirilmesinin kritik önemini koruduğu vurgulanmalıdır. Enflasyon Raporu 2013-II 117 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6.1. Bütçe Gelişmeleri Merkezi yönetim bütçesi 2013 yılı Ocak-Mart döneminde 0,9 milyar TL açık verirken, faiz dışı denge 14,3 milyar TL fazla vermiştir (Tablo 6.1.1). 2012 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında bütçe dengesinin belirgin olarak iyileştiği görülmektedir. Faiz dışı giderlerdeki yüksek artışa karşın, tüketime dayalı vergi gelirlerinin hızlı bir şekilde artması, faiz giderlerindeki dönemsel düşüş ve özelleştirme kaynaklı vergi dışı gelirlerdeki yükseliş, bütçe performansında gözlenen iyileşmenin temel unsurlarını oluşturmaktadır. Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri (Milyar TL) Ocak-Mart 2012 Ocak-Mart 2013 Artış Oranı (Yüzde) Gerçekleşme / Bütçe Hedefi (Yüzde) 83,8 17,3 66,5 77,4 64,5 9,6 -6,4 10,9 95,0 15,1 79,9 94,1 77,4 13,4 -0,9 14,3 13,3 -12,6 20,1 21,6 20,0 40,2 -86,1 30,8 23,5 28,6 22,8 25,4 24,3 31,1 2,6 74,8 Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri Faiz Giderleri Faiz Hariç Bütçe Giderleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri I. Vergi Gelirleri II. Vergi Dışı Gelirler Bütçe Dengesi Faiz Dışı Denge Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2012 yılında vergi gelirlerindeki yavaşlama ve faiz dışı harcamalardaki hızlanma eğilimi neticesinde yükselen merkezi yönetim bütçe açığının GSYİH’ye oranının 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla yüzde 1,6’ya düşeceği tahmin edilmektedir (Grafik 6.1.1). Faiz dışı bütçe fazlasının GSYİH’ye oranı ise, 2012 yılı üçüncü çeyreğinde gördüğü yüzde 1,1 oranındaki düşük seviyeden sonra artmaya başlamıştır. Söz konusu oranın 2013 yılı ilk çeyreği itibarıyla yüzde 1,6 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Grafik 6.1.1. Grafik 6.1.2. Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) (Yıllıklandırılmış, GSYİH’ye Oran Olarak, Yüzde) Bütçe Dengesi Bütçe Gelirleri Faiz Dışı Bütçe Dengesi 7 7 5 5 3 1,6 3 1 1 -1 -1 -1,6 -3 -5 -7 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1* 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 24 24 22 22 20 20 18 18 16 16 -3 -5 -7 Faiz Dışı Harcamalar 14 14 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 * 2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler tahmindir. Kaynak: Maliye Bakanlığı. 118 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2009 yılında küresel ekonomik krizin Türkiye ekonomisine olumsuz yansımalarını sınırlamak amacıyla hayata geçirilen mali önlemlerin etkisiyle belirgin olarak artan merkezi yönetim faiz dışı harcamalarının GSYİH’ye oranının, izleyen yıllarda azalma eğilimine girdiği, 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ise belirgin bir artış eğilimine girerek, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 22,6’ya yükseldiği tahmin edilmektedir. Diğer yandan, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYİH’ye oranının, 2012 yılı Eylül ayında gerçekleştirilen vergi düzenlemelerinin ve iktisadi faaliyetteki göreli hızlanmanın etkisiyle, 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla son yıllarda gördüğü en yüksek seviye olan yüzde 24,1 oranına çıkacağı beklenmektedir (Grafik 6.1.2). Merkezi yönetim faiz dışı bütçe giderlerinde 2012 yılının ikinci yarısından itibaren kaydedilen yüksek artış eğiliminin 2013 yılının ilk çeyreğinde de sürdüğü görülmektedir. Bu çerçevede, merkezi yönetim faiz dışı bütçe giderleri 2013 yılı Ocak-Mart döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,1 oranında artmıştır (Tablo 6.1.2). Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları (Milyar TL) Faiz Hariç Bütçe Giderleri 1. Personel Giderleri 2. SGK Devlet Primi Giderleri 3. Mal ve Hizmet Alım Giderleri 4. Cari Transferler a) Görev Zararları b) Sağlık, Emeklilik ve Sosyal Y.G. c) Tarımsal Destekleme Ödemeleri d) Gelirden Ayrılan Paylar 5. Sermaye Giderleri 6. Sermaye Transferleri 7. Borç Verme Ocak-Mart 2012 66,5 21,6 3,7 4,7 32,3 0,4 16,2 2,6 9,0 1,7 0,2 2,2 Ocak-Mart 2013 79,9 25,1 4,2 5,4 37,9 0,7 18,9 2,8 10,2 4,1 0,4 2,7 Artış Oranı (Yüzde) 20,1 15,9 13,3 14,5 17,5 74,2 16,6 6,0 13,0 141,2 90,4 22,8 Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 22,8 25,8 25,2 16,1 25,1 16,0 25,9 30,8 25,0 12,3 7,6 24,5 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2013 yılının ilk çeyreğinde faiz dışı harcamalar içindeki ana kalemlerden cari transferler ve personel giderleri geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 17,5 ve yüzde 15,9 oranında artmıştır. Cari transferler büyüklüğünün yarısından fazlasını oluşturan sağlık emeklilik ve sosyal yardım giderlerindeki artış oranı her ne kadar cari transferler kalemindeki genel artış oranının bir miktar gerisinde kalsa da, yüzde 16,6 gibi yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. Diğer harcama kalemleri incelendiğinde, 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla sermaye giderlerindeki ve sermaye transferlerindeki yüksek oranlı artışlar dikkat çekmektedir. Sermaye giderlerindeki artışın gerisinde yol yapım giderlerindeki artış yer almaktadır. Enflasyon Raporu 2013-II 119 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2013 yılının Ocak-Mart döneminde merkezi yönetim genel bütçe gelirleri önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22,6 oranında yükselmiştir (Tablo 6.1.3). Söz konusu dönemde vergi gelirleri yüzde 20 oranında, vergi dışı gelirler ise, Halkbank’ın ikincil halka arzından elde edilen gelirin 2013 yılının Ocak ayında bütçeye aktarılmasının katkısıyla, yüzde 40,2 oranında artış göstermiştir. 2013 yılının Ocak-Mart döneminde tüketime dayalı vergilerdeki yüksek oranlı artışlar dikkat çekmektedir. Bu dönemde ÖTV yüzde 29,6 gibi çok yüksek oranlı bir artış kaydetmiştir. Söz konusu artışta petrol ve doğalgaz ürünlerinden ve tütün mamullerinden elde edilen ÖTV tahsilatlarındaki yükselişler etkili olmuştur. Diğer yandan, ithalde alınan KDV’nin 2012 yılındaki duraklama döneminden sonra 2013 yılının Ocak-Mart döneminde BOTAŞ ödemelerinin de etkisiyle yüzde 36,1 oranında arttığı görülmektedir. Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri (Milyar TL) Genel Bütçe Gelirleri Ocak-Mart 2012 Ocak-Mart 2013 Artış Oranı (Yüzde) Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 74,0 90,8 22,6 25,1 I-Vergi Gelirleri 64,5 77,4 20,0 24,3 Gelir Vergisi 13,0 14,2 9,0 22,6 Kurumlar Vergisi 7,4 7,8 5,6 26,6 Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi 8,0 9,4 17,2 25,8 Özel Tüketim Vergisi 13,9 18,0 29,6 21,7 İthalde Alınan Katma Değer Vergisi 10,9 14,8 36,1 24,2 9,6 13,4 40,2 31,1 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 2,9 1,6 -45,6 17,1 Faizler, Paylar ve Cezalar 4,8 6,4 33,3 28,4 Sermaye Gelirleri 0,6 5,0 695,8 53,8 II-Vergi Dışı Gelirler Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2011 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren yavaşlamaya başlayan reel vergi gelirlerindeki yıllık artış oranı, 2012 yılında iç ve dış talep arasında yaşanan dengelenme ve baz etkisiyle birlikte on çeyreklik bir dönemin ardından 2012 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde negatif değerler almıştır. 2012 yılının Eylül ayında bazı vergi oranlarında gerçekleştirilen artışlar ve baz etkisiyle birlikte yeniden pozitif değerler almaya başlayan reel vergi gelirlerindeki yıllık artış oranı 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla yüzde 11,9 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 6.1.3). 2012 yılındaki iç ve dış talep arasındaki dengelenmeden olumsuz yönde etkilenen vergi kalemlerinin başında tüketime dayalı vergiler gelmektedir. Söz konusu vergiler 2012 yılının ilk üç çeyreğinde son derece olumsuz bir performans sergilerken son çeyrekte lehte işleyen baz etkisi ve vergi tedbirlerinin etkisiyle önemli oranda artışlar gerçekleştirmiştir. 2013 yılının ilk çeyreğinde ise tüketime 120 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dayalı vergilerdeki hızlanma eğiliminin güçlendiği görülmektedir. Bu çerçevede, 2013 yılının ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak ithalde alınan KDV yüzde 26,9, ÖTV yüzde 20,9, dahilde alınan KDV ise yüzde 9,3 oranında artmıştır (Grafik 6.1.4). Grafik 6.1.3. Grafik 6.1.4. Reel Vergi Gelirleri Reel KDV ve ÖTV Gelirleri (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) 25 60 25 20 50 20 Reel Dahilde Alınan KDV Gelirleri Reel ÖTV Gelirleri Reel İthalde Alınan KDV Gelirleri 60 50 40 40 30 30 20 20 11,9 15 15 10 10 5 5 10 10 0 0 0 0 -5 -5 -10 -10 -15 -15 1234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 -10 -10 -20 -20 -30 -30 -40 20122013 -40 1234123412341234123412341 2007 2008 2009 2010 2011 20122013 Kaynak: Maliye Bakanlığı. 6.2. Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler Kamu borç stoku göstergelerindeki iyileşme eğilimi, 2013 yılının Mart ayı itibarıyla devam etmektedir. Toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları azalmaya devam etmiş, borçlanmanın reel maliyeti düşük seviyelerde gerçekleşmiş ve borç stokunun ortalama vadesi uzamıştır. 2012 yılı sonu itibarıyla, toplam kamu net borç stoku ve AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYİH’ye oranları, bir önceki yıl sonuna göre 5,4 ve 3,1 puan azalarak, sırasıyla yüzde 17 ve 36,1 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 6.2.1). Merkezi yönetim borç stoku ise, 2013 yılı Mart ayı sonunda, 2012 yılındaki seviyesini korumuştur (Grafik 6.2.1). Enflasyon Raporu 2013-II 121 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.2.1. Grafik 6.2.2. Kamu Borç Stoku Göstergeleri Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu (Yüzde) Top. Kamu Net Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku (GSYİH'nin Yüzdesi Olarak) Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (Milyar TL, sağ eksen) Değişken Faizli * YP Cinsi/YP Endeksli ** 70 500 80 26,9 100 600 537,2 27,3 80 Sabit Getirili 34,7 60 35,7 36,1 40 37,9 400 50 37,4 60 300 40 17,0 30 20 200 100 10 0 20 0 0 2003 2005 2007 2009 2011 2001 2013/3 2003 2005 2007 2009 2011 2013/3 * Borç stokunun GSYİH’ye oranları 2012 yılının sonu itibarıyladır. ** Değişken faizli borç stoku, vadesi bir yıldan kısa olan iskontolu senetleri ve değişken faizli DİBS’leri kapsamaktadır. *** YP Cinsi/YP endeksli borç stoku, dış borç stoku ile döviz cinsi ve dövize endeksli iç borç stokunu kapsamaktadır. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. Hazine’nin, borç stokunun likidite, faiz oranı ve döviz kuruna olan hassasiyetini azaltma yönündeki borçlanma stratejisi, 2013 yılının ilk üç ayı itibarıyla devam etmektedir. Bu bağlamda, sabit getirili borç senetlerinin toplam borç stoku içindeki payı 2012 yılı ile aynı düzeyde seyretmektedir (Grafik 6.2.2). Kamu mevduatının aylık ortalama borç servisini karşılama oranı ise yüzde 155,7 düzeyindedir. Nakit iç borçlanmanın ortalama vadesinin 2012 yılı ortalamasına göre artmasıyla birlikte, iç borç stokunun vadeye kalan ortalama süresi 35,9 aya çıkmıştır (Grafik 6.2.3). Tahvil ihracı yoluyla gerçekleştirilen dış borçlanmanın tutarı ise 1,7 milyar ABD doları olup, söz konusu borçlanmanın ortalama vadesi 11,3 yıldır (Grafik 6.2.4). Grafik 6.2.3. Grafik 6.2.4. Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi (Ay) Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma Dış Borçlanma (sağ eksen, milyar ABD doları)* Dış Borçlanmanın Ortalama Vadesi (yıl) Dış Borçlanmanın Azami Vadesi (yıl) İç Borç Stokunun Ortalama Vadesi Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi 68,3 70 35 8 60 60 30 7 50 50 25 40 20 30 30 15 20 20 10 10 10 5 1 0 0 0 0 70 40 35,9 6 5 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. 122 3 2012 2013/3 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2 2001 2013/3 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 4 * İlgili yılda yapılan toplam dış borçlanma miktarını göstermektedir. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İç borç çevirme oranı, 2013 yılı Şubat ayı sonunda yüzde 85,7 düzeyindedir (Grafik 6.2.5). 2009 yılının başından 2011 yılının başına kadar hızlı bir düşüş eğilimi gösteren iskontolu hazine bonosu ihalelerinde gerçekleşen ortalama reel faiz oranı ise, düşük seviyelerde seyretmektedir (Grafik 6.2.6). Grafik 6.2.5. Grafik 6.2.6. Toplam İç Borç Çevirme Oranı İskontolu İhalelerde Gerçekleşen Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı (Yüzde) 110 110 800 Vade (gün) Ort. Bileşik Faiz (sağ eksen) Reel Faiz (sağ eksen) 700 100 100 35 30 600 25 500 20 90 85,7 90 15 89,3 300 81,4 70 80 70 2003 2005 2007 2009 2011 2013/2 10 200 100 5 0 0 0104 0704 0105 0705 0106 0706 0107 0707 0108 0708 0109 0709 0110 0710 0111 0711 0112 0712 0113 84,5 80 400 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB. Enflasyon Raporu 2013-II 123 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 124 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para politikası görünümü önümüzdeki üç yıllık dönemi kapsayacak şekilde sunulmaktadır. 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar Parasal Koşullar Risk iştahındaki oynaklığa paralel olarak yılın ilk çeyreğinde piyasa faizleri de dalgalı bir seyir izlemiştir. Ocak Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı dönemi takiben Euro Bölgesi’ndeki belirsizliklerin risk iştahında bozulmaya yol açması getiri eğrisinin yukarı kaymasına neden olmuştur. Yakın dönemde ise Japonya Merkez Bankasının açıkladığı miktarsal genişleme paketi sonrasında sermaye girişleri tekrar hızlanmıştır. Bunun yanı sıra TCMB’nin kısa vadeli faizleri düşürmesi ve Türkiye’ye yönelik risk algılamalarına dair olumlu gelişmeler de faizlerdeki aşağı yönlü hareketi desteklemiştir. Bu gelişmeler sonucunda getiri eğrisinin bir önceki Rapor dönemine kıyasla her vadede sınırlı miktarda aşağı kaydığı gözlenmiştir (Grafik 7.1.1). Grafik 7.1.1. Getiri Eğrisi* Getiri (yüzde) 29 Ocak 27 Mart 26 Nisan 6,5 6,5 6,2 6,2 5,9 5,9 5,6 5,6 5,3 5,3 5 5 0,5 1 1,5 2 2,5 Vade(yıl) 3 3,5 4 *BIST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören tahvillerin fiyatları kullanılarak, Extended NelsonSiegel (ENS) yöntemiyle oluşturulmuştur. Kaynak: BIST, TCMB. Enflasyon 2013 yılının ilk çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu yüzde 7,29 oranına yükselmiş ve Ocak Enflasyon Raporu tahminlerinin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmede işlenmemiş gıda fiyatlarının mevsimsel ortalamalarının üzerinde Enflasyon Raporu 2013-II 125 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası seyretmesi ve tütün ürünlerindeki fiyat artışları etkili olmuştur. Bu dönemde döviz kurundaki gelişmelerin yıllık enflasyona aşağı yönlü katkısının azalması ve iç talepteki kısmi canlanma sonucu temel malların fiyat artış hızındaki gerileme yavaşlamıştır. Hizmet fiyatlarının ana eğiliminde ise sınırlı bir yükseliş gözlenmiştir. Temel enflasyon göstergelerinin beklenenden daha yüksek gerçekleşmesi nedeniyle enflasyon tahminlerinin başlangıç noktası sınırlı ölçüde yukarı yönlü güncellenmiştir. Bu güncellemenin yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisi yaklaşık 0,2 puan artırıcı yönde olmuştur. 2013 yılının ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda fiyatları Ocak Enflasyon Raporu’nda öngörülen seviyenin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmede 2012 yılı son çeyreğinde belirgin olarak düşen mevsimsellikten arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatlarının yılın ilk çeyreğinde öngörülenin üzerinde artması etkili olmuştur. Yılın ilk üç ayında taze sebze tüketici fiyatları endeks tarihinin en yüksek ilk çeyrek artışını göstermiştir (yüzde 42). Bununla birlikte, işlenmemiş gıda fiyatlarının oynaklığı göz önüne alınarak bu aşamada 2013 yıl sonu için gıda fiyat artış oranına dair varsayım Ocak Enflasyon Raporu’nda olduğu gibi yüzde 7 olarak korunmuştur. Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler Çıktı Açığı Gıda Fiyat Enflasyonu (Yılsonu Yüzde Değişim) İthalat Fiyatları (ABD doları, Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Petrol Fiyatları (Ortalama, ABD doları) İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi (Yıllık Ortalama Yüzde Değişim) Nisan 2013 Ocak 2013 2012 Ç4 -2,27 -2,17 2013 Ç1 -2,00 -1,96 2013-2015 7,0 7,0 2013 -1,4 -0,2 2013 103 108 2013 1,6 1,7 Talep Koşulları 2012 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyet Ocak Enflasyon Raporu’nda belirtilen görünümden bir miktar daha olumsuz gerçekleşmiştir. Bu gelişmede özel kesim yatırım ve tüketim talebindeki daralma etkili olmuştur. Net ihracatın olumlu bir seyir izlemesi büyümeyi destekleyen temel faktör olmuştur. 2013 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler, ekonominin toparlanma eğilimine girdiği yönündedir. Ocak ve Şubat tüketim ve yatırım malları üretimi ve ithalatındaki artış, toplam kredilerin 2012 yılındaki seviyesinin üzerinde seyretmesi iç 126 talepte canlanmanın başladığına işaret etmektedir. Ancak, küresel Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası büyümenin zayıf seyrini koruması beklenmektedir. Küresel ekonomik belirsizliklerin azalmakla birlikte devam etmesi toparlanmayı sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır. Bu gelişmeler doğrultusunda, 2012 yılı son çeyreği için çıktı açığı sınırlı derecede aşağı yönlü güncellenirken 2013 yılı genelinde önemli bir değişiklik yapılmamıştır. Grafik 7.1.2. İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100) Nisan 2013 Ocak 2013 1113 0913 0713 0513 0313 0113 101 1112 101 0912 102 0712 102 0512 103 0312 103 0112 104 1111 104 0911 105 0711 105 0511 106 0311 106 Kaynak: TCMB, Bloomberg, Consensus Forecasts Ocak 2013 ve Nisan 2013 Bültenleri. İthalat Fiyatları Yılın ilk çeyreğinde uluslararası petrol fiyatları Ocak Enflasyon Raporu’ndaki varsayımlarla uyumlu seyretmiştir (Grafik 7.1.3a). Ancak Nisan ayında, ABD ekonomisi işgücü verilerinin kalıcı bir toparlanmaya işaret etmemesi, Euro Bölgesi’ndeki daralmanın 2013 yılında da devam edeceğine dair beklentiler, ABD ham petrol stoklarının yüksek seyredecek olması ve OPEC ülkelerinin cari üretim seviyelerini koruyacağı beklentisi, petrol fiyatlarında düşüşe neden olmuştur. Bu çerçevede, Ocak Enflasyon Raporu’nda 108 ABD doları olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı Nisan ayının ilk üç haftasındaki vadeli fiyatların ortalamasıyla uyumlu şekilde aşağı yönlü güncellenerek 103 ABD dolarına düşürülmüştür (Grafik 7.1.1). Bu güncellemeler 2013 yılı enflasyon tahminini 0,2 puan aşağı yönde etkilemiştir. Enflasyon Raporu 2013-II 127 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 7.1.3. Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Petrol Fiyatları (ABD Doları/Varil) İthalat Fiyatları* (ABD Doları, 2010=100) Nisan 2013 Ocak 2013 130 120 120 110 110 100 100 90 90 80 80 70 70 60 60 Nisan 2013 120 120 115 115 110 110 105 105 100 100 95 95 90 90 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 130 0909 1209 0310 0610 0910 1210 0311 0611 0911 1211 0312 0612 0912 1212 0313 0613 0913 1213 Ocak 2013 * 2010 ortalaması 100 olarak alınmıştır. Kaynak: TCMB, TÜİK. Kaynak: Bloomberg, TCMB. Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken, yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine yönelik ek vergi ayarlaması yapılmayacağı varsayılmıştır. Diğer vergi ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların ise enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Maliye politikasının duruşu için Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceği ve faiz dışı harcamaların GSYİH’ye oranında önemli bir değişim olmayacağı varsayılmıştır. Dolayısıyla, yıl sonu enflasyon tahmininde maliye politikasından kaynaklanan bir değişiklik yapılmamıştır. 7.2. Orta Vadeli Görünüm Orta vadeli tahminler oluşturulurken yakın dönemde hızlanan sermaye akımlarından kaynaklanabilecek risklerin dengelendiği bir görünüm çizilmiştir. Diğer bir ifadeyle, faiz oranları düşük tutulurken makro ihtiyati tedbirlerin devam ettiği bir politika duruşu esas alınmıştır. Bu doğrultuda, kredilerin yüzde 15 civarında büyüyeceği varsayılmıştır. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 4,1 ile yüzde 6,5 aralığında (orta noktası yüzde 5,3), 2014 yılı sonunda ise yüzde 3,1 ile yüzde 6,7 aralığında (orta noktası yüzde 4,9) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir (Grafik 7.2.1). 128 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 7.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 12 Tahmin Aralığı* Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 10 10 Kontrol Ufku 8 8 6 6 4 4 2 2 0316 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 -4 0313 -4 1212 -2 0912 0 0612 0 -2 0312 Yüzde 12 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Enflasyonun Nisan ayında, bir önceki yılın aynı döneminde enerji fiyatlarındaki yüksek artışların yarattığı baz etkisi sonucu düşmesi; sonraki üç ay boyunca ise yine enerji fiyatlarındaki baz etkisinden dolayı yükselmesi beklenmektedir. Bu yükselişin geçici olacağı, Ağustos ayından itibaren enflasyonun aşağı yönlü eğilim göstererek yıl sonunda yüzde 5,3 düzeyine ineceği tahmin edilmektedir (Grafik 7.2.1). Grafik 7.2.2’de çıktı açığı tahminlerindeki güncelleme sunulmaktadır. 2012 yılı son çeyreğine ilişkin açıklanan milli gelir verilerinin öngörülenden olumsuz gerçekleşmesi nedeniyle bu döneme dair çıktı açığı bir önceki Rapor’a kıyasla sınırlı ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir (Tablo 7.1.1). Ancak, yakın döneme dair veriler yılın ilk çeyreğinde ılımlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Bu doğrultuda yılın geri kalanı için çıktı açığı tahminlerinde önemli bir değişiklik yapılmamıştır (Grafik 7.2.2). Yılın ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artıştan dolayı enflasyon, Ocak tahminlerinin üzerinde gerçekleşmiştir. Gıda fiyatlarına dair yıl sonu varsayımı değiştirilmese de yıl içinde bu fiyatların kısa vadede bir önceki Rapor’a göre bir miktar yukardan gideceği beklentisi, enflasyon tahmin patikasının kısa vadede yukarı yönlü güncellenmesini gerektirmiştir (Grafik 7.2.3). Buna karşın küresel talepteki yavaşlama ve emtia fiyatlarının görünümü enflasyona ilişkin yukarı yönlü riskleri azaltmaktadır. Bu doğrultuda Ocak Enflasyon Raporu’nda belirtilen yüzde 5,3’lük yıl sonu enflasyonu öngörüsü değiştirilmemiştir. Enflasyon Raporu 2013-II 129 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Ocak 2013 Enflasyon Raporu ve Nisan 2013 Enflasyon Raporu Tahminlerinin Karşılaştırması Grafik 7.2.2. Grafik 7.2.3. Çıktı Açığı Tahmini Enflasyon Tahmini 1 1 Ocak 2013 0,5 8 8 Gerçekleşme 0,5 7 0 7 0 Nisan 2013 -0,5 -0,5 -1 6 6 5 5 -1 -1,5 -1,5 Ocak 2013 Kaynak: TCMB. 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 3 1213 3 0913 1215 0915 0615 0315 1214 0914 0614 0314 1213 0913 0613 0313 -2,5 1212 -2,5 4 0613 Nisan 2013 4 0313 -2 1212 -2 Kaynak: TÜİK, TCMB. Kredilerdeki mevcut güçlü seyir makro ihtiyati tedbirlere devam edilmesini gerektirmektedir. İç talep ve kredilerdeki artışların fiyatlama davranışları üzerindeki etkileri dikkate alındığında, kredilerin TCMB tarafından referans alınan değerlere yakın büyümesi, enflasyonun 2013 sonunda tahminlerde öngörüldüğü gibi hedefe yakın gerçekleşmesi için de önem taşımaktadır. Bu doğrultuda tahminler; bir yandan makro ihtiyati tedbirlere devam edildiği diğer yandan hızlanma eğilimi gösteren sermaye girişleri karşısında faiz oranlarının düşük tutulduğu bir politika duruşunu esas almaktadır. İşlenmemiş gıda ve tütün gibi para politikasının tamamen kontrolü dışındaki kalemlerdeki öngörülemeyen oynaklıklar, enflasyon tahminlerinin sapmasına neden olan başlıca unsurlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle, işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyon tahminleri de kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Bu çerçevede, işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler kalemlerini dışlayan enflasyon tahminleri Grafik 7.2.4’te sunulmaktadır. Bu şekilde hesaplanan enflasyon göstergesinin 2013 yılının ikinci çeyreğindeki baz etkisi kaynaklı yükseliş haricinde, yıl genelinde düşüş eğiliminde olacağı tahmin edilmektedir. Yılın ikinci yarısından itibaren düşüş eğiliminin hızlanacağı, orta vadede işlenmemiş gıda ile tütün ve alkollü içecekler kalemlerini dışlayan enflasyonun yüzde 4,5 civarında istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir. 130 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 7.2.4. İşlenmemiş Gıda ve Tütün** Dışı Enflasyon Tahmini Tahmin Aralığı* Çıktı Açığı 0316 1215 0312 0915 -4 0615 -4 0315 -2 1214 -2 0914 0 0614 2 0 0314 2 1213 4 0913 6 4 0613 6 0313 8 1212 8 0912 10 0612 12 10 Yüzde 12 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. **Tütün: Alkollü içecekler ve tütün. TCMB Tahminlerinin Enflasyon Beklentileri ile Kıyaslaması İktisadi birimlerin, geçici unsurların farkındalığıyla hareket ederek enflasyonun orta vadeli eğilimine odaklanmaları, sözleşme ve planlamalarında enflasyon hedeflerini esas almaları büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, referans teşkil etmesi açısından, TCMB’nin mevcut enflasyon tahminlerinin diğer iktisadi birimlerin enflasyon beklentileri ile kıyaslanması önem taşımaktadır. Beklenti Anketi’ne yanıt veren katılımcıların 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin beklentilerinin TCMB’nin baz senaryo tahminlerinin bir miktar üzerinde seyrettiği gözlenmektedir (Tablo 7.2.1). Ayrıca yıl sonu enflasyon beklentisinin Ocak ayına kıyasla 0,3 puan yükselmiş olması beklentilerin yakından takip edilmesini gerekli kılmaktadır. Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler TCMB Tahmini TCMB Beklenti Anketi* Enflasyon Hedefi** 2013 Yıl sonu 5,3 6,6 5,0 12 Ay Sonrası 5,1 6,1 5,0 24 Ay Sonrası 5,0 5,9 5,0 Nisan ayı anket verileri. * 2013-2015 dönemi yıl sonu enflasyon hedefleri kullanılarak doğrusal interpolasyon yöntemi ile oluşturulmuştur. ** Kaynak: TCMB. 7.3. Riskler ve Para Politikası Yılın ilk çeyreğinde yaşanan gelişmeler küresel ekonomideki kırılganlığın sürdüğüne işaret etmektedir. Bu dönemde küresel iktisadi faaliyete dair açıklanan veriler istikrarlı bir görünüm çizmezken, gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlikler devam etmektedir. TCMB’nin makro finansal Enflasyon Raporu 2013-II 131 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası riskleri dengelemeye yönelik tasarladığı çerçeve ve bu kapsamda geliştirdiği araçlar, küresel ekonomideki kırılganlıklardan kaynaklanabilecek şokların yurt içi ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik esnek bir çerçeve sunmaktadır. Yakın dönemde sermaye girişleri tekrar hızlanma eğilimi göstermiştir. Gerek Türkiye’ye yönelik olumlu beklentiler, gerekse Japonya Merkez Bankasının açıkladığı parasal hareketlerinin genişleme gücünü paketi önümüzdeki koruyabileceğine işaret dönemde etmektedir. portföy Sermaye akımlarındaki hızlı seyrin zayıf küresel büyüme görünümü ile birlikte bir süre daha devam etmesi olasılığı, dış dengeyi bozarak makro finansal riskleri artırma potansiyeli taşımaktadır. Önümüzdeki dönemde bu senaryonun gerçekleşmesi halinde TCMB son dönemde yaptığı gibi kısa vadeli faiz oranlarını düşük düzeylerde tutarken zorunlu karşılıklar ve ROM aracılığıyla sıkılaştırmaya devam edebilecektir. Öte yandan, özellikle Euro Bölgesi’ne dair belirsizliklerin sürmesi risk iştahının dalgalı bir seyir izleyebileceğine işaret etmektedir. Gelişmiş ülkelerin uyguladığı miktarsal genişleme paketleri göz önüne alındığında risk iştahındaki dalgalanmaların sermaye akımları üzerindeki etkisinin artarak sürmesi olasılık dahilindedir. Her ne kadar ROM olası şoklara karşı dengeleyici bir rol oynasa da, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın sürmesi nedeniyle para politikasında her iki yönde de esnekliğin korunması gerekmektedir. Bu doğrultuda, son dönemde alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek, Türk lirası fonlama miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı yönlü ayarlanacaktır. Ayrıca, önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye dair sorunların beklenenden daha hızlı ve kararlı bir şekilde çözülmesi halinde, gelişmiş ülkelerde para politikasının normalleşme sürecine girmesi de olasılık dahilindedir. Böyle bir senaryoda toplam talep ve ithalat fiyatlarında öngörülenden daha hızlı bir artış gözlenebileceğinden bütün politika araçlarının sıkılaştırıcı yönde kullanılması gerekebilecektir. Rapor’da ana senaryoda yer alan tahminler, 2013 yılında enflasyonun hedefe yakın gerçekleşirken dış dengenin bozulmaması için iç talebin ılımlı bir artış sergilemesi ve kredilerin makul oranlarda büyümesi gerektiğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde iç talep ve kredilerin 132 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası öngörülenden daha güçlü seyretme olasılığı bulunmaktadır. Son dönemde finansal koşulların giderek daha destekleyici bir konuma geçmesi kredilere dair yukarı yönlü risklere işaret etmektedir. TCMB önümüzdeki dönemde iç talep ve kredilerdeki artışları dikkatle izleyecek ve fiyatlama davranışlarında bozulma riskinin ortaya çıkması halinde elinde bulundurduğu araçlarla gerekli tedbirleri alacaktır. Rapor’da yer alan tahminlerde gıda fiyatlarına dair varsayım değiştirilmemiştir. Ancak, işlenmemiş gıda fiyatlarının oynak seyri enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. TCMB gıda fiyatlarından kaynaklanan oynaklıklara tepki vermeyecek; uzun süreli bir artış olması ve bunun fiyatlama davranışlarını bozma olasılığının ortaya çıkması halinde ise gerekli sıkılaştırmayı yapacaktır. Öte yandan son dönemde küresel talepte gözlenen yavaşlama ve emtia fiyatlarına dair gelişmeler gıda fiyatlarından kaynaklanabilecek yukarı yönlü riskleri telafi edebilecektir. TCMB, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip etmektedir. Rapor’da baz senaryoda oluşturulan enflasyon tahminleri OVP’de belirlenen çerçeveyi esas almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi, makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, OVP’nin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. Enflasyon Raporu 2013-II 133 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 134 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafikler 1. GENEL DEĞERLENDİRME Grafik 1. Grafik 2. Grafik 1.1.1. Grafik 1.1.2. Grafik 1.1.3. Grafik 1.1.4. Grafik 1.1.5. Grafik 1.1.6. Grafik 1.1.7. Grafik 1.1.8. Grafik 1.1.9. Grafik 1.1.10. Grafik 1.2.1. Grafik 1.2.2. Grafik 1.2.3. Grafik 1.2.4. Grafik 1.2.5. Grafik 1.3.1. Grafik 1.3.2. Grafik 1.3.3. Grafik 1.3.4. Grafik 1.3.5. Küresel Risk İştahı Endeksleri Gelişmekte Olan Ülkelere Portföy Akımları Cari İşlemler Dengesi Yıllık GSYİH Büyümesine Katkılar Faiz ve Likidite Politikası Uygulamaları Getiri Eğrisi Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi TL Kredi Faizleri Bankaların Fonlama Maliyetine Dair Gelişmeler Kur Etkisinden Arındırılmış Toplam Kredilerin Büyüme Eğiliminin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması Kredilerin Yıllık Büyüme Oranı Finansal Koşullar Endeksi Ocak Ayında Yapılan Enflasyon Tahminleri ve Gerçekleşmeler Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Enflasyon Tahmini Çıktı Açığı Tahmini Kredi Değişimi/GSYİH ve Cari İşlemler Dengesi/GSYİH TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru 1 1 2 2 3 4 4 5 5 5 5 6 6 7 7 8 9 10 11 11 12 12 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Grafik 2.1.1. Küresel Büyüme Oranları 20 Grafik 2.1.2. Küresel Büyüme Oranları 20 Grafik 2.1.3. Euro Bölgesi PMI Endeksleri 21 Grafik 2.1.4. JP Morgan Küresel PMI Endeksleri 22 Grafik 2.1.5. Küresel Üretim Endeksleri 22 Grafik 2.2.1. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri 23 Grafik 2.2.2. WTI – Brent Fiyat Gelişmeleri 23 Grafik 2.2.3. ABD Ham Petrol Stokları 24 Grafik 2.2.4. Ham Petrol (Brent) Fiyatları 24 Grafik 2.3.1. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu 25 Grafik 2.3.2. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Çekirdek Tüketici Fiyat Enflasyonu 25 Grafik 2.3.3. ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Telafisi 26 Grafik 2.4.1. Küresel Risk İştahı Endeksleri 27 Grafik 2.4.2. GIIPS Ülkeleri Getiri Farkı 27 Grafik 2.4.3. Gecelik Endeks Takası (OIS) Farkları 27 Grafik 2.4.4. Euro – ABD Doları Çapraz Kur Takası Oranı 27 Grafik 2.4.5. Euro Bölgesi Kredi Eğilim Anketi 28 Grafik 2.4.6. ABD Kredi Eğilim Anketi 28 Grafik 2.4.7. Küresel Hisse Senedi Piyasaları 28 Grafik 2.4.8. Bölgesel EMBI+ Gelişmeleri 28 Grafik 2.5.1. Gelişmekte Olan Ülkeler Yıllık Fon Akımları 29 Grafik 2.5.2. Gelişmekte Olan Ülkeler Aylık Fon Akımları 29 Grafik 2.6.1. Merkez Bankası Toplam Aktiflerinin GSYİH’ye Oranı 30 Grafik 2.6.2. Gelişmekte Olan Ülkelerin Politika Faiz Oranlarındaki Değişimler: Ocak 2012 - Nisan 2013 30 Grafik 2.6.3. Gelişmiş Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti 31 Grafik 2.6.4. Enflasyon Hedeflemesi Yapan Gelişmekte Olan Ülkeler, Ortalama Faiz-Beklenti 31 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Grafik 3.1.1. Gruplar İtibarıyla TÜFE 38 Grafik 3.1.2. Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı 38 Grafik 3.1.3. İşlenmemiş Gıda Fiyatları 39 Grafik 3.1.4. Taze Meyve-Sebze ve Tüketici Fiyatları 39 Grafik 3.1.5. Gıda Fiyatları 39 Enflasyon Raporu 2013-II 135 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.6. Seçilmiş İşlenmiş Gıda Ürünleri Fiyatları 39 Grafik 3.1.7. Enerji Grubu Fiyatları 41 Grafik 3.1.8. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 41 Grafik 3.1.9. Temel Mal Fiyatları 42 Grafik 3.1.10. Temel Mal Fiyatları 42 Grafik 3.1.11. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 43 Grafik 3.1.12. Alt Gruplar İtibarıyla Hizmet Fiyatları 43 Grafik 3.1.13. Hizmet Fiyatları 43 Grafik 3.1.14. Hizmet Fiyatları Yayılım Endeksi 43 Grafik 3.1.15. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 44 Grafik 3.1.16. Temel Enflasyon Göstergeleri H ve I 44 Grafik 3.1.17. TÜFE ve H Yayılım Endeksleri 45 Grafik 3.1.18. Temel Enflasyon Göstergeleri SATRIM ve FCORE 45 Grafik 3.1.19. Üretici ve Tüketici Fiyatları 46 Grafik 3.1.20. Tarım Fiyatları 46 Grafik 3.1.21. ABD Doları ve Türk Lirası Cinsinden İthalat Fiyatları 46 Grafik 3.1.22. Petrol Hariç İmalat Sanayi Fiyatları 46 Grafik 3.2.1. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri 47 Grafik 3.2.2. Enflasyon Beklentileri Eğrisi 47 Grafik 3.2.3. Gelecek 12 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı 47 Grafik 3.2.4. Gelecek 24 Aylık Enflasyon Beklentilerinin Dağılımı 47 4. ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ Grafik 4.1.1. GSYİH Büyümesine Katkılar 58 Grafik 4.1.2. GSYİH ve Nihai Yurt İçi Talep 58 Grafik 4.1.3. Tüketim Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 59 Grafik 4.1.4. Sermaye Malları Üretim ve İthalat Miktar Endeksleri 59 Grafik 4.1.5. Metalik Olmayan Mineral Maddeler Üretim ve İthalatı 59 Grafik 4.1.6. Nihai Yurt İçi Talep 59 Grafik 4.1.7. Gelecek Üç Ay İç Piyasa Sipariş Beklentileri ve Kayıtlı İç Piyasa Siparişleri 60 Grafik 4.1.8. Öncü Göstergeler Endeksi 60 Grafik 4.1.9. CNBC-e ve TÜİK-TCMB Tüketici Güven Endeksleri 60 Grafik 4.1.10. İYA Yatırım Beklentisi 60 Grafik 4.2.1. Net İhracatın Yıllık Büyümeye Katkısı 61 Grafik 4.2.2. Mal ve Hizmet İhracat ve İthalatı 61 Grafik 4.2.3. İhracat Miktar Endeksleri 62 Grafik 4.2.4. Dünya ve Bölge İthalatları 62 Grafik 4.2.5. Küresel PMI Endeksleri 62 Grafik 4.2.6. İhracat Ağırlıklı Küresel Üretim Endeksi 62 Grafik 4.2.7. İthalat Miktar Endeksleri 63 Grafik 4.2.8. Toplam Krediler 63 Grafik 4.2.9. Cari İşlemler Dengesi (Mevsimsellikten Arındırılmış) 64 Grafik 4.2.10. Cari İşlemler Dengesi (12-Aylık Birikimli) 64 Grafik 4.3.1. İşsizlik Oranları 65 Grafik 4.3.2. Tarım Dışı İşsizlik Oranına Katkılar 65 Grafik 4.3.3. Hizmet ve İnşaat Sektörleri İstihdamı 65 Grafik 4.3.4. Tarım Dışı İstihdam 65 Grafik 4.3.5. Sanayi İstihdamı ve Üretimi 66 Grafik 4.3.6. Toplam İstihdam Beklentisi ve PMI İstihdam Endeksi 66 Grafik 4.3.7. Metalik Olmayan Mineral Ürün Üretimi, İthalatı ve İnşaat Katma Değeri 67 Grafik 4.3.8. Hanehalkı Beklentileri ve Tarım Dışı İşsizlik Oranı 67 Grafik 4.3.9. Tarım Dışı Sektörlerde Saatlik İşgücü Maliyeti 68 Grafik 4.3.10. Hanehalkı Yurt İçi Tüketimi ve Reel Ücret Ödemeleri 68 Grafik 4.3.11. Reel Birim Ücret 68 Grafik 4.3.12. Tarım Dışı Sektörde Katma Değer ve İstihdam 68 136 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5. FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK Grafik 5.a. Finansal Koşullar Endeksi ve Katkılar 87 Grafik 5.1.1. Göreli EMBI Endeksleri 88 Grafik 5.1.2. Göreli MSCI Borsa Endeksleri 88 Grafik 5.1.3. Yurtdışı Yerleşiklerin Net Portföy Hareketleri 89 Grafik 5.1.4. Sermaye Akımlarının Oynaklığı 89 Grafik 5.1.5. TL ve Gelişmekte Olan Ülke Para Birimlerinin ABD Doları Karşısında Değeri 90 Grafik 5.1.6. Kur Sepeti ve Risk Primi 90 Grafik 5.1.7. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı (1 Ay Vadeli) 90 Grafik 5.1.8. Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı (12 Ay Vadeli) 90 Grafik 5.1.9. BIST Repo-Ters Repo Pazarı Gecelik Faizler 91 Grafik 5.1.10. TCMB Fonlaması 92 Grafik 5.1.11. Likidite Duruşu 92 Grafik 5.1.12. Yabancı Para Zorunlu Karşılık Oranları 93 Grafik 5.1.13. Türk Lirası Zorunlu Karşılık Oranları 93 Grafik 5.1.14. Döviz Rezerv Opsiyonu Katsayıları 93 Grafik 5.1.15. Altın Rezerv Opsiyonu Katsayıları 93 Grafik 5.1.16. Bankaların Kümülatif Döviz ROM Kullanma Oranı Dağılımı 94 Grafik 5.1.17. Bankaların Kümülatif Altın ROM Kullanma Oranı Dağılımı 94 Grafik 5.1.18. Bankaların Döviz İmkânını Kullanma Oranları 95 Grafik 5.1.19. Bankaların Altın İmkânını Kullanma Oranları 95 Grafik 5.1.20. Bankaların Seçilmiş YP Bilanço Kalemlerindeki Değişim 95 Grafik 5.1.21. TCMB Döviz Rezervleri 95 Grafik 5.1.22. Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizleri 96 Grafik 5.1.23. Altı Ay Vadeli Piyasa Faizleri 96 Grafik 5.1.24. İlk Çeyrekte Beş Yıl Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 97 Grafik 5.1.25. İlk Çeyrekte Altı Ay Vadeli Piyasa Faizlerindeki Değişim 97 Grafik 5.1.26. Politika Faiz Beklenti Eğrisi 97 Grafik 5.1.27. Enflasyon Beklenti Eğrisi 97 Grafik 5.1.28. Getiri Eğrisi 98 Grafik 5.1.29. Gösterge Faizin Seyri 98 Grafik 5.1.30. Türkiye’nin İki Yıllık Reel Faizi 98 Grafik 5.1.31. İki Yıllık Reel Faizler 98 Grafik 5.1.32 Tüketici Kredileri Faizlerindeki Gelişmeler 99 Grafik 5.1.33 TL Ticari Kredi Faizindeki Gelişmeler Grafik 5.1.34 TL Mevduat Faiz Oranı ve TCMB Ortalama Faiz 100 Grafik 5.1.35 TL Ticari Kredi Faizi – Mevduat Faizi Farkı 100 Grafik 5.1.36 TL Kur Takası İşlemleri Faiz Oranları 100 Grafik 5.1.37 Bankalarca Yurt İçinde İhraç Edilen Tahvil ve Bonoların Birincil Piyasa Faiz Oranları 100 Grafik 5.2.1 Yurt İçi Kredi Stoku ve Net Kredi Kullanımı 101 Grafik 5.2.2 Firmaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Stoku ve Yıllık Net Kredi Kullanımı 101 Grafik 5.2.3 Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları 102 Grafik 5.2.4 Kredilerin Çeyreklik Büyüme Hızları 102 Grafik 5.2.5 Tüketici Kredilerinin Büyüme Hızlarının Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması 102 Grafik 5.2.6 Tüketici Kredileri Haftalık Büyüme Hızları 102 Grafik 5.2.7 Tüketici Kredileri Standartları 103 Grafik 5.2.8 Tüketici Kredileri Talebi 103 Grafik 5.2.9 Ticari Kredilerin Geçmiş Yıllarla Karşılaştırılması 104 Grafik 5.2.10 TL ve YP Ticari Kredilerin Büyüme Hızları 104 Grafik 5.2.11 İşletmelere Verilen Kredilere İlişkin Standartlar 104 Grafik 5.2.12 İşletmelerin Kredi Talebi 104 Grafik 5.2.13 M3 Para Arzının Bilanço Karşılıklarının Seyri 105 Grafik 5.2.14 Emisyon ve Cari Tüketim Harcamaları 105 Enflasyon Raporu 2013-II 99 137 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6. KAMU MALİYESİ Grafik 6.1. Grafik 6.2. Grafik 6.1.1. Grafik 6.1.2. Grafik 6.1.3. Grafik 6.1.4. Grafik 6.2.1. Grafik 6.2.2. Grafik 6.2.3. Grafik 6.2.4. Grafik 6.2.5. Grafik 6.2.6. Merkezi Yönetim Bütçe Açığı AB Tanımlı Kamu Borç Stoku Merkezi Yönetim Bütçe Dengeleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri ve Faiz Dışı Harcamalar Reel Vergi Gelirleri Reel KDV ve ÖTV Gelirleri Kamu Borç Stoku Göstergeleri Merkezi Yönetim Borç Stokunun Kompozisyonu Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi ve İç Borç Stokunun Vadeye Kalan Ortalama Süresi Tahvil İhracı Yoluyla Borçlanma Toplam İç Borç Çevirme Oranı İskontolu Toplam İhalelerde İç Borç Çevirme Gerçekleşen Oranı Ortalama Borçlanma Vadesi ve Faiz Oranı 117 117 118 118 121 121 122 122 122 122 123 123 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER Grafik 7.1.1. Grafik 7.1.2. Grafik 7.1.3. Grafik 7.2.1. Grafik 7.2.2. Grafik 7.2.3. Grafik 7.2.4. Getiri Eğrisi İhracat Ağırlıklı Küresel İktisadi Faaliyet Endeksi (2008Ç2=100) Petrol ve İthalat Fiyat Varsayımlarındaki Güncellemeler Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Çıktı Açığı Tahmini Enflasyon Tahmini İşlenmemiş Gıda ve Tütün Dışı Enflasyon Tahmini 125 127 128 129 130 130 131 Tablolar 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Tablo 2.1.2. 2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Büyüme Tahminleri 22 Tablo 2.3.1. 2013 ve 2014 Yılsonlarına İlişkin Enflasyon Tahminleri 27 Tablo 2.5.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Fon Akımlarının Kompozisyonu 30 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Tablo 3.1.1. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları 40 Tablo 3.1.2. Temel Mal Fiyatları 42 Tablo 3.1.3. ÜFE ve Alt Kalemler 45 6. KAMU MALİYESİ Tablo 6.1.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri 118 Tablo 6.1.2. Merkezi Yönetim Faiz Dışı Harcamaları 119 Tablo 6.1.3. Merkezi Yönetim Genel Bütçe Gelirleri 120 7. ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER Tablo 7.1.1. Varsayımlardaki Güncellemeler 126 Tablo 7.2.1. TCMB Enflasyon Tahminleri ve Beklentiler 131 138 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Geçmiş Enflasyon Raporlarında Yayınlanan Kutular 2013-I 1.1. Türkiye için Makul Kredi Büyüme Oranı Ne Olmalı? 2.1. Mali Uçurum ve Olası Etkileri 3.1. Tütün Ürünlerinde Vergilendirme Yönteminde Son Değişiklikler ve ÖTV Artışlarının Fiyatlara Etkisi 4.1. Türkiye İhracat Büyümesinin Küresel Hasıla ve Pazar Payı Bileşenleri 4.2. 2012 Yılı Cari İşlemler Dengesinin Geriye Dönük Bir Muhasebesi 5.1. Rezerv Opsiyonu Mekanizması ve Kur Oynaklığı 5.2. TCMB Para Politikası ve ABD Doları/TL Döviz Kuru Beklentileri: Ülkelerarası Karşılaştırma 2012-IV 2.1. Son Dönem Portföy Akımlarını Belirleyen Faktörler 3.1. Yönetilen Fiyatlar ile Dolaylı Vergi Ayarlamalarının Tüketici Enflasyonuna Etkileri 4.1. Stoklardaki Son Dönem Hareketler 4.2. Türkiye’nin Altın Stokunun Hesaplanması 4.3. Altının Cari İşlemler Dengesi ve Büyüme Üzerine Etkisi 4.4. Ticaret-Hizmet Sektöründe Reel Birim Ücretler 5.1. Rezerv Opsiyonu Mekanizması 5.2. Finansal Koşullar Endeksi 5.3. Ek Parasal Sıkılaştırma’nın Döviz Kurları Üzerindeki Etkisi 2012-III 2.1. ABD Konut Piyasası Dinamikleri 3.1. TÜFE’de Mevsimlik Ürünler ve Öngörülemeyen Oynaklık 3.2. Türkiye’de Enflasyonun Yüksek Seyrinde Öne Çıkan Alt Gruplar 4.1. İktisadi Faaliyetin İkinci Çeyrekteki Ana Eğilimi 4.2. İhracatta Bölgesel ve Sektörel Çeşitlenme 4.3. 2001 ve 2008 Krizleri Sonrası İşsizlik Oranı Gelişmelerinin, İşgücü,İstihdam ve Büyüme Dinamikleri İtibarıyla İncelenmesi 5.1. Çapraz Kur Takası ve Bono Piyasaları Arasındaki İlişki 5.2. Türkiye’nin Net Finansal Döviz Pozisyonu 2012-II 2.1. Euro Bölgesi’nde Son Dönemde Öne Çıkan Gelişmeler 4.1. İktisadi Faaliyetin Ana Eğilimi: Mevsimsellikten Arındırılmış Veriler 4.2. Bölgesel Reel İhracat Gelişmeleri 4.3. İthalat Fiyatlarındaki Son Dönem Eğilimler 4.4. GSYİH, İşgücü, İstihdam ve İşsizlik 5.1. Para Politikası Kararlarının TCMB Rezervleri Üzerindeki Etkileri 5.2. Tüketici Kredilerinde Oluşan Marjlar ve Kredi Arzı 6.1. Yeni Teşvik Sisteminin (Yatırımlarda Devlet Yardımları) Temel Özellikleri 7.1. İç ve Dış Talep Ayrımında Çıktı Açığı 7.2. Enflasyon Beklentileri ve İletişim 2012-I 2.1. 9 Aralık Kararları ve Euro Bölgesi Borç Krizi 2.2. Orta Doğu Ülkelerinde Artan Kamu Harcamalarının Ham Petrol Fiyatlarına Olası Etkileri 3.1. Enflasyon Ana Eğiliminin Temel Bileşenler Analiziyle İncelenmesi 4.1. Türkiye İçin Gerçek Zamanlı Bir İş Çevrimi Göstergesi 4.2. Son Dönem Talep Kompozisyonu Gelişmeleri 4.3. İhracatın İthalatı Karşılama Oranlarına Sektörel Bir Bakış 4.4. 2005-2007 ve Son Dönem İşsizlik Oranı Gelişmelerinin Sektörel Kaynakları İtibarıyla Karşılaştırması 5.1. Son Dönemde Likidite Yönetimi ve Etkileri 5.2. Küresel Kriz Sonrasında Para Politikasının Değişen Rolü 7.1. 2011 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları Enflasyon Raporu 2013-II 139 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 7.2. 2012 Yılı Tüketici Enflasyonu Üzerinde Baz Etkilerinin Rolü 2011-IV 2.1. Bilanço Durgunlukları: Japonya – ABD Kıyaslaması 2.2. Euro Bölgesi Borç Krizi ve Borç Sürdürülebilirliği 2.3. Türkiye İçin Reel Efektif Kur Göstergeleri 3.1. Tütün Ürünlerinde Vergilendirme Yöntemi ve Fiyatlara Etkisi 3.2. Döviz Kuru ve İthalat Fiyat Geçişkenliğinde Güncel Tahminler 3.3. Fiyat Serilerinden Kısa Dönemli Dalgalanmaların Arındırılması 4.1. Türkiye Ekonomisi İş Çevrimlerinin Küresel Ekonomi ile İlişkisi 4.2. Yatırım Oranlarındaki Gelişmeler 5.1. Enflasyon Telafisinin Para Politikası Analizlerinde Kullanılması 2011-III 2.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelen Portföy Yatırımları 3.1. Mikro Veriler ile Fiyat Katılığı Üzerine Bulgular 3.2. Enflasyon Sürprizlerinin Enflasyon Beklentileri Üzerine Etkisi 4.1. Yatırım Malları Fiyatları ve Yatırım Harcamaları 4.2. Ücret ve Kazanç Verileri 4.3. Ekonomi Saati Bakış Açısı ile İktisadi Faaliyette Son Durum 4.4. Türkiye’nin Son Krizlerinde Sabit Sermaye Büyümesindeki Kayıplar ve Bu Kayıpların Potansiyel GSYİH’ye Etkisi 5.1. BDDK Düzenlemelerinin Olası Etkileri 5.2. Kredi Notunun “Yatırım Yapılabilir” Seviyeye Yükselmesi 5.3. TCMB Bünyesinde Parasal Analiz 6.1. Yapısal Bütçe Dengesi ve Mali Duruş 2011-II 3.1. Giyim ithalatında Ek Vergi Oranlarının TüFE’ye Olası Etkileri 4.1. İşgücü Piyasasında Farklılaşan Eğilimler 5.1. Kredi Genişlemesi ve Cari Açık 5.2. Zorunlu Karşılıklara İlişkin Kararların Etkileri 7.1. TCMB’nin Yeni Para Politikası Yaklaşımı ve İletişimi 2011-I 2.1. Euro Bölgesi Çevre ülke Ekonomilerinin Borç Krizine Karşı Duyarlılıkları 2.2. İkinci Niceliksel Genişleme Sonrası ABD’de Uzun Vadeli Nominal Tahvil Getirilerinde Gözlenen Artışın Nedenleri 3.1. İşlenmemiş Gıda Fiyatlarında Oynaklığın Nedenleri 3.2. Çekirdek Enflasyon Göstergeleri Üzerine Bir Değerlendirme 5.1. Döviz Piyasalarında Yakın Dönem Gelişmeler ve Türev Piyasaları 7.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi Çerçevesinde Finansal İstikrar: TCMB Uygulamaları 7.2. Zorunlu Karşılıkların Para Politikasındaki Yeri 7.3. 2010 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerindeki Değişimlerin Kaynakları 2010-IV 2.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları 3.1. Buğday Fiyatlarının Seyri ve Tüketici Fiyatlarına Etkileri 4.1. İktisadi Faaliyette Ramazan Ayı Etkisi 4.2. Belirsizlik ve İktisadi Faaliyet 5.1. Döviz ve Sermaye Piyasalarında Finansal Bulaşıcılık Etkisi: Türkiye Uygulaması 7.1. İthalat Fiyatları Projeksiyonu 2010-III 2.1. 2010 Yılı İkinci Çeyreğinde Gelişmekte Olan Ekonomilerde Para Politikası Duruşunun Belirleyicileri 3.1. Enflasyonun “Ana Eğilim”i 4.1. İç ve Dış Piyasaya Yönelik Kapasite Kullanım Oranları 4.2. İstihdam Koşullarına İlişkin Gözlemler 4.3. Tarım Dışı İstihdam ve Üretim Gelişmeleri Açısından 2000-2001 ve 2008-2009 Krizlerinin Karşılaştırılması 6.1. Bütçe Açığı ve Kamu Borç Stokundaki Gelişmeler: Uluslararası Karşılaştırma 7.1. Eylül 2008-Temmuz 2010 Döneminde Para Politikası 140 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2010-II 2.1. Türkiye İçin Dış Talep Göstergesi 3.1. Gıda Fiyatlarındaki Artışlarda Et Fiyatlarının Rolü 4.1. Küresel Kriz, Dış Talep Şokları ve Türkiye Ekonomisi 5.1. Para Politikası Kararlarının Piyasa Faizleri Üzerine Etkisi 5.2. Türkiye’de Para Politikasının Kriz Sonrası Süreçte Çıkış Stratejisi 6.1. Mali Kural: Genel Çerçeve ve Türkiye İçin Planlanan Uygulama 7.1. Yakın Dönem Enflasyon Gelişmeleri Sonrasında İletişim Politikası ve Enflasyon Beklentileri 2010-I 1.1. 2009 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerinin Geriye Dönük Bir Muhasebesi 3.1. Türkiye’de İşlenmemiş Gıda Enflasyonunda Oynaklık: Durum Tespiti 3.2. Baz Etkileri ve 2010 Yılı Enflasyon Görünümüne Yansımaları 5.1. Merkez Bankasının DİBS Alımlarının Piyasa Getirileri Üzerindeki Etkileri 5.2. Banka Kredileri Eğilim Anketi ve Kredi Gelişmeleri 5.3. Firma Mali Yapısı ve Kredi Aktarım Mekanizması 7.1. 2008 Yılındaki Hedef Revizyonu Öncesi ve Sonrasında Enflasyon Beklentileri 2009-IV 2.1. ABD ve EURO Bölgesinde Deflasyon Riski 2.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları: IIF 2009-2010 Tahminleri 3.1. Dayanıklı Tüketim Malı Fiyatları 2009 Yılı Seyri: Vergi Düzenlemelerinin Etkisi 4.1. Finansal Stres ve İktisadi Faaliyet 5.1. Banka Kredileri Eğilim Anketi ve Kredi Gelişmeleri 2009-III 2.1. Küresel Durgunluklar ve Ekonomi Politikaları 3.1. Geçici Vergi Düzenlemelerinin Tüketici Fiyatları Üzerine Etkisi 4.1. İhracattaki Ana Eğilimin Takibi: Çekirdek Göstergelere İhtiyaç Var Mı? 5.1. Kriz Sürecinde Ülke Riskliliğinin Politika Faizlerine Etkisi 6.1. Küresel Krizin Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Mali Dengeleri Üzerine Etkileri 2009-II 1.1. Küresel Krizin Etkisini Hafifletmeye Yönelik Olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından Alınan Önlemler 2.2. 2008 Kasım Döneminden Bugüne Uygulanan Ön Yüklemeli Para Politikası ve Etkileri 2.1. Küresel Ekonomiye İlişkin Beklentiler 4.1. İstihdamdaki Ana Eğilimin Takibi: Çekirdek Göstergelere İhtiyaç Var Mı? 5.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Risk Primlerindeki Değişimler ve Faiz Kararları 5.2. Küresel Kriz ve Finansal Aracılık 2009-I 2.1. Küresel Ekonomiye İlişkin Beklentiler 7.1. Enflasyon Hedeflemesi Uygulayan Ülkelerde Hesap Verme Mekanizması 2008-IV 3.1. Bitkisel Üretim Tahminleri ve Fiyat Gelişmeleri 3.2. Petrol Fiyatları Üzerine Ampirik Bulgular 4.1. Türkiye Ekonomisinde Büyümenin Kaynakları 2008-III 2.1. Küresel Enflasyon Gelişmeleri ve Para Politikası Tepkileri 3.1. Gıda Fiyatlarında Orta Vadeli Öngörüler 4.1. 2008 Yılının İlk Çeyreğinde İktisadi Faaliyette Hızlanma Var Mı? Mevsimsel Unsurlar ve Çalışılan İş Günü Sayısının Milli Gelir Verilerine Etkisi 5.1. Likidite Gelişmeleri ve Para Politikası Referans Faiz Oranı 2008-II 2.1. Küresel Enflasyondaki Son Dönem Gelişmeleri 3.1. Son Dönem Gıda Fiyat Gelişmeleri 4.1. Milli Hesaplar Güncellemesi 5.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Risk Primi Oynaklığı ve Risk İştahı Esnekliği Üzerine Değerlendirme 2008-I 2.1. Yuan’ın Değer Kazanması ve Olası Gelişmeler Üzerine Kısa Bir Değerlendirme Enflasyon Raporu 2013-II 141 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2007-IV 5.1. Getiri Eğrileri ve Para Politikası Kararları 2007-III 3.1. Son Dönem Tarımsal Hammadde Fiyatları Gelişmeleri 4.1. 2001 Yılı Sonrası Türkiye’nin İhracat Performansındaki Yapısal Değişim 2007-II 3.1. Ücretler ve Hizmet Enflasyonu 5.1. Enflasyona Endeksli Tahvillerin Enflasyon Beklentilerine İlişkin İçerdiği Bilgiler 2007-I 3.1. Dayanıklı Tüketim Malları Fiyatlarının Mayıs Ayı Sonrası Seyri 3.2. Yurt İçi Fiyatlarda Çin Etkisi 6.1. 2007 Yılı Hazine Finansman Programı 2006-IV 2.1. Türkiye’ye Yönelik Sermaye Akımlarını Belirleyen Unsurlar: Yapısal VAR Analizinden Sonuçlar 2.2. Emtia Piyasaları 7.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi, Hesap Verebilirlik ve IMF Şartlılığı 2006-III 3.1. Fiyat Seviyesi ve Enflasyonun Olası Şoklar Karşısındaki Davranışları 4.1. Firmaların Fiyatlama Davranışlarının İncelenmesine Yönelik Anket Çalışması Sonuçları 4.2. Uluslararası Enerji Fiyat Artışları ve Cari İşlemler Hesabına Etkileri 5.1. Türkiye’de Firmaların Borç Yapıları 2006-II 2.1. Uluslararası Altın Fiyat Gelişmeleri ve TÜFE Üzerine Etkileri 3.1. Göreli Fiyat Farklılaşması, Verimlilik ve Reel Kur 6.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi ve Hesap Verebilirlik ve IMF Şartlılığı 2006-I 2.1. Çekirdek Enflasyonun Ölçümünde Özel Kapsamlı TÜFE Göstergelerinin Kullanımı 2.2. Türkiye’de Döviz Kurundan Fiyatlara Geçişkenlik:Yeni Endeks ile Birlikte Geçişkenlik Değişti Mi? 3.1. İmalat Sanayinde Verimlilik Gelişmeleri 5.1. Maliye Politikasına İlişkin Taahhütler 6.1. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi ve Hesap Verebilirlik 142 Enflasyon Raporu 2013-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kısaltmalar AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletleri BDDK Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu BoJ Japonya Merkez Bankası CDS Kredi İflas Takası DİBS Devlet İç Borçlanma Senedi ECB Avrupa Merkez Bankası EMBI Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi EPFR Emerging Portfolio Fund Research Fed Amerikan Merkez Bankası GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla IEA Uluslararası Enerji Ajansı IMF Uluslararası Para Fonu BIST Borsas İstanbul İYA İktisadi Yönelim Anketi KDV Katma Değer Vergisi KOBİ Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Kurul Para Politikası Kurulu MKK Merkezi Kayıt Kuruluşu OIS Gecelik Endeks Takası OPEC OSD Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OVP Orta Vadeli Program ÖTV Özel Tüketim Vergisi PMI Satın Alma Yöneticileri Endeksi ROK Rezerv Opsiyonu Katsayısı ROM SGK Rezerv Opsiyonu Mekanizması TCMB TÜFE Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu WTI Texas Tipi Ham Petrol TL Türk Lirası Otomotiv Sanayii Derneği Sosyal Güvenlik Kurumu Tüketici Fiyat Endeksi Enflasyon Raporu 2013-II 143 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2013 Yılı Para Politikası Kurulu Toplantıları ve Rapor Takvimi 144 PPK Toplantıları PPK Özetinin İnternet Yayını Enflasyon Raporu 22 Ocak 2013 29 Ocak 2013 29 Ocak 2013 19 Şubat 2013 26 Şubat 2013 26 Mart 2013 29 Mart 2013 16 Nisan 2013 24 Nisan 2013 16 Mayıs 2013 23 Mayıs 2013 18 Haziran 2013 25 Haziran 2013 23 Temmuz 2013 30 Temmuz 2013 20 Ağustos 2013 27 Ağustos 2013 17 Eylül 2013 24 Eylül 2013 23 Ekim 2013 31 Ekim 2013 19 Kasım 2013 26 Kasım 2013 17 Aralık 2013 24 Aralık 2013 Finansal İstikrar Raporu 30 Nisan 2013 30 Mayıs 2013 30 Temmuz 2013 31 Ekim 2013 28 Kasım 2013 Enflasyon Raporu 2013-II