kadın onuru - Somuncu Baba Dergisi

advertisement
Kültür
Mustafa ÖNDER*
İSLÂM’DA
KADIN ONURU
C
ahiliye
döneminde kadınların ve kız
çocuklarının durumu hiç iç açıcı değildi. Kadınların hiçbir hakkı yoktu. Bir mal
gibi alınıp satılırlar, ikinci sınıf insan muamelesi görürlerdi.
Miras haklarından yoksundular, ancak çocuk doğurunca aileden sayılırlardı. Kız çocukları
da maddî olarak yük kabul edilir, manevî bakımdan utanç vesilesi sayılırdı.1
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in en
önemli uygulamalarından birisi kız çocuklarını erkek çocuklarla eşit statüye getirmesidir.
Cahiliye döneminde kız çocukları bir utanç vesilesi ve aileye
yük olarak görülür, çoğu kez öldürülürlerdi. Kur’an-ı Kerim
bu durumu kınamış ve kız çocuklarının öldürülmesini yasaklamıştır.2 Peygamberimiz
de onlara önem vermiş, kız çocuğu yetiştirenleri övmüştür.3
Hz. Ömer, cahiliye döneminde
yaptığımız iki işi hatırlayınca
birine ağlar, diğerine gülerim
diyerek şunları anlatmaktadır:
“Kız evlatlarını diri diri toprağa gömerdik. Hiçbir şeyden haberi olmayan o masum yavrulara hangi yürekle bu cinayeti
işlerdik bilmem. Bu olayı hatırladıkça yüreğim sızlar, ciğerim
parçalanır, ağlarım. Bir yolculuğa çıkacağımız zaman undan,
helvadan putlarımızın benze-
54
Ağustos 2013
rini yapar ve yanımıza alırdık.
Acıktığımızda onları yerdik.
Bunu hatırlayınca gülmekten kendimi alamam.”4 Cahiliye döneminde kız çocuklarının
kuyulara atılarak öldürülmesi
ile ilgili olarak bir kişi Peygamberimize: “Ey Allah’ın elçisi!
Biz cahiliye döneminde putlara tapan ve çocukları öldüren
bir millet idik. Benim konuşma
çağına girmiş bir kızım vardı;
seslendiğimde cevap verince
sevinirdim. Bir gün yanıma çağırdım ve beraberimde götürdüm. Bir kuyunun başına vardık, hiçbir şeyden haberi yoktu.
Elinden tuttum ve kuyuya attım. Ondan duyduğum en son
söz “Babacığım, babacığım!”
çığlıklarıydı. Olayı dinleyen
Peygamberimiz çok üzülmüş,
tekrar anlattırarak sakalları ıslanıncaya kadar ağlamıştı.5
Peygamberimiz Veda Hutbesinde insan hakları ve insanlık onuruna özel bir vurgu yapmıştır. “Ey insanlar! Hayatınız,
mallarınız, haysiyet ve şerefleriniz, Rabbinizle buluşacağınız
güne kadar, bu yerde (Mekke),
bu ayda (Zilhicce), bu günün
mukaddes olması gibi mukaddes ve mükerremdir. Kadınlar
hususunda Allah’tan korkup çekinin ve onlara karşı en iyi bir
tarzda davranıp muamele edin.
Kölelerinize yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin.
Ey insanlar! Rabbiniz bir, atanız
birdir. Hepiniz Âdem’den türemiş bulunuyorsunuz. Âdem ise
topraktan yaratılmıştır. Allah
indinde en mükerrem ve makbul olanınız ondan en fazla korkup çekineninizdir. Bir Arap’ın
Arap olmayana üstünlüğü yoktur. Üstünlük takva’dadır.”6
Görüldüğü gibi Peygamberimiz bu önemli ve yoğun katılımlı hitabesinde temel insan haklarına, herkesin eşit olduğuna,
kadın haklarına vurgu yapmış
ve orada bulunanların söylediklerini herkese, her yere götürüp
anlatmalarını istemiştir. Günümüz dünyasında 1948 yılında
Birleşmiş Milletlerce kabul edilip uygulamaya konulan “İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi”ne
ve ondan sonra yapılan birçok düzenlemeye rağmen; insan hakları ihlalleri, ayrımcılık, modern kölelik, kadınlara
karşı şiddet, çocuk istismarı
gibi problemler hala çözülememiştir. Müslüman ülkelerde de aynı problemlerin yaşanması gerçekten ayrı bir üzüntü
kaynağıdır.
İslâm’ın ve onun Peygamberi
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in en büyük özelliği, insanı onurlu yapan
kaide ve kuralların teoride kalmayıp, uygulanmasıdır. Bu nedenle Kur’an’ın ve onun tebliğcisi
Peygamberimizin tavsiyelerinin
55
herkese ulaştırılması, dinleyenlerin aklını kullanarak düşünmelerinin ve doğruyu bulmalarının sağlanması, bir yöntem
olarak kullanılmış, bu yöntem
başarılı da olmuştur. Peygamberimiz bütün hayatı boyunca
yaşama, eşitlik, adalet, güvenlik, mülkiyet, kötü muamele ve işkencenin yasaklanması, kişi dokunulmazlığı, inanç
ve düşünce özgürlüğü gibi temel insan haklarını savunmuştur. İslâm bir aksiyon dini, Hz.
insan hakları sadece kendileri için
vardır. Maalesef İslâm dünyasının
durumu da çok iç açıcı değildir.
Barış, esenlik ve güven anlamına gelen İslâm’ın mensuplarının
önce kendileri bu anlama uygun
bir yaşantı gerçekleştirmelidir.
Elbette Müslüman, İslâm demek
değildir. Ancak bütün dünyanın Müslümanların davranışlarını dikkate alarak İslâm hakkında bir yargıya vardıklarını
göz ardı etmemeliyiz. 1789’da
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları
“Peygamberimiz Veda Hutbesinde insan hakları
ve insanlık onuruna özel bir vurgu yapmıştır.
“Ey insanlar! Hayatınız, mallarınız, haysiyet ve
şerefleriniz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar,
bu yerde (Mekke), bu ayda (Zilhicce), bu günün
mukaddes olması gibi mukaddes ve mükerremdir.”
Peygamber (s.a.v.) de aksiyon
adamıdır. Peygamberimiz büyük zorluklara rağmen cahiliye dönemindeki insan onuruna
yakışmayan her türlü davranışı
yasaklamış ve en güzel örneklerini göstererek köle muamelesi
gören kişileri özgürlüklerine ve
onurlarına kavuşturmuştur.
Günümüz dünyasında insan
hakları ihlalleri, zulüm, adaletsizlik, kadınlara karşı şiddet
ve ayrımcılık, çocukların istismarı maalesef devam etmektedir. Alınan tedbirler sadece
kâğıt üzerinde kalmakta, kendilerini dünyanın hâkimi zanneden güçler bu olumsuzluklara göz yummaktadırlar. Adeta
56
Ağustos 2013
Beyannamesini hazırlayan General Lafeyette’nin Peygamberimiz
için söylediği “Aşk olsun ey şanlı
Müslüman! Adaleti sen kurmuşsun.”7 sözünü sadece övünmek
için kullanmamız ne acıdır.
Öncelikle Kur’an ve sünnette insana verilen değeri yeniden keşfetmeli ve işin edebiyatını yaparak övünmeyi ve
birileri yapsın sonra ben yaparım anlayışını bir tarafa bırakmalı, uygulayarak başkalarına
örnek olmalıyız. Bunu öncelikle şahsımızda, ailemizde, çevremizde biz gerçekleştirmeliyiz.
Peygamberimizin en önemli özelliği söylediği şeyleri uygulamasıdır. Kur’an-ı Kerim’de
bizden söylediklerimizi fiiliyata
geçirmemizi istemektedir.8
KUR’AN İKLİMİ
Biz Hz. Peygamber (s.a.v.)’i
gerçekten çok severiz. Onun adının yazılı olması, söylenmesi bizi
heyecanlandırır ve güven verir. Ama Peygamberimizi sevmenin göstergesi onu örnek almak
ve tavsiyelerini hayata geçirmektir. Aradan geçen yaklaşık 1400
yıla rağmen modern dünya henüz Veda Hutbesi’ni heceleyebilmektedir. 1948 yılında kabul
edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1953 yılında kabul edilen
ve 2003’te yeniden düzenlenen
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmelerine rağmen; açlık, hastalık, savaşlar, dinî inanç
farklılığı yüzünden hala dünyada
binlerce, hatta milyonlarca insan
ölmektedir. Son dönemlerde ülkemizde her gün kadınların mağdur olduğu veya öldürüldüğü haberlerine neredeyse alıştık. Bu
durum, insanlığın her zamankinden daha çok Kur’an öğretilerine
ve Peygamberimizin örnekliğine
muhtaç olduğu anlamına gelmektedir. İnsanlığa bunları uygulayarak sunmak herkesten önce Müslümanların görevidir.
Gönül semalarında dalgalanan bayraksın
Susayanlara zemzem, sütten daha da aksın
Kur’an her ne söylerse Yaradan’ın adına
Gaflete düşenlerin yetişir feryadına
Yürek kapımız senle açılır ayet ayet
Kur’an okuyan insan, mümin ölür nihayet
Kur’an hakikatleri efkârına akseder
Rahmet meleği kulun etrafında raks eder
İnsanlığın muştusu, gözlerimin ferisin
İki cihanda baki, sonsuza dek dirisin
İnsanlığın göz nuru, kurtuluş beratısın
Dirilişin öncüsü, müminin Sırat’ısın
Varlığın ganimettir, sebepsin her huzura
Dağıt karanlıkları, gönlümü erdir nura!...
Cennete taşır kulu Yüce Kur’an’ın izi
Nur akar oluklardan, taşar rahmet denizi
Kılavuzdur her ayet, kula Hakk’ın nidası
Susayana bengisu, gönüllerin gıdası
Onun yolundan giden, hakikate yaslanır
Kur’an’ı zikretmeyen diller bir gün paslanır
On dört asırdan beri kıtaları dolaşır
Hakk’ın emirlerini dört bir tarafa taşır
Can verir ruhumuza Kur’an’ın munis sesi
Mamur eyler gönlümü ebediyet bestesi…
Hakk’tan ve hakikatten haber veren ilimsin
Gönül bahçelerinde açan gonca gülümsün
M. Nihat MALKOÇ
Cehennem olsa gelen, söndürürsün ateşi
Ruhları ısıtırsın ey hakikat güneşi!...
Kur’an okunmayan ev harap bina gibidir
Şeytandan esen rüzgâr; fırtınadır, tipidir
Dipnot
*Yrd. Doç. Dr.
1
2
3
4
5
6
7
8
Bkz: 16/Nahl, 58, 59; 43/Zuhruf, 17; 6/En’am, 140,
151; Bekir Topaloğlu, İslam’da Kadın, Yağmur Yayınları, İstanbul 1982; Abdurrahman Çetin, Örneklerle Peygamberimiz, Ensar Neşriyat, s.36,37.
16/Nahl, 58, 59.
Tirmizi IV/319; Müslim, Birr/149.
A.Himmet Berki-Osman Keskioğlu¸ Hz.Muhammed
ve Hayatı¸ DİB Yayınları¸ Ankara 2010, s.20, 21.
İbrahim Sarıçam¸ Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı¸ DİB Yayınları¸ Ankara 2011¸ s. 336, 337.
Sarıçam, a.g.e, s. 390,391; Berki-Keskioğlu, a.g.e, s.
430, 431.
Tecrid-i Sarih, C.10, s.314.
61/Saff, 2.
57
Download