Untitled - EÜ Ege-book

advertisement
Diyabetim ve
Ben
Prof. Dr. Candeğer YILMAZ
Doç. Dr. Şevki ÇETİNKALP
Bornova - İZMİR
EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
HALK KİTAPLARI SAĞLIK SERİSİ
19
Diyabetim ve Ben
Prof. Dr. Candeğer YILMAZ
Doç. Dr. Şevki ÇETİNKALP
Mayıs 2012, Birinci baskı
ISBN: 978-975-483-950-0
© Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi’ne aittir.
Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden
yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da
diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz.
Ancak kaynak olarak gösterilebilir.
Proje Üst Yöneticileri
Ege Üniversitesi Rektörü: Prof. Dr. Candeğer Yılmaz
EÜ Tıp Fakültesi Dekanı: Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu
Yayın Yönetmenleri: Prof. Dr. Ayşenur Oktay, Prof. Dr. Tahir Yağdı
Yayın Alt Kurulu Başkanı:Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı
Sağlık Kitapları Serisi Çalışma Grubu:
Prof. Dr. Elvan Erhan, Prof. Dr. Mehtap Çınar, Prof. Dr. Alpaslan Çakan
Koordinasyon: EÜ Tıp Fakültesi Yayın Bürosu
Kapak İllüstrasyonu: Merve Evren
Sayfa Tasarım: Hülya Sezgin
Fotoğraf: BİTAM
Basım Yeri: Ege Üniversitesi Basımevi Bornova, İZMİR
Tel
: 0 232 388 10 22
e-posta: [email protected]
Değerli Okuyucumuz;
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi; 2011 yılının sonu
itibariyle 472 öğretim üyesi, 582 araştırma görevlisi,
1970 tıp öğrencisi ile yaklaşık 2000 yataklı hastanede
eğitim, öğretim ve araştırma yapmakta ve sağlık
hizmeti vermektedir. Bu dönemde yaklaşık 950000
ayaktan ve 54000 yatan hasta, 2300 doğum
80000 acil servis hizmeti vermesi onu ülkemizin en
büyük sağlık kurumlarından birisi yapmaktadır.
Ege
Üniversitesi
Tıp
Fakültesi’nin
en
önemli
vizyon ve misyonunu toplumsal sorumluluk bilinci
oluşturmaktadır. Bu bilinçle çalışan Ege Tıp topluma
nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti vermekte; “Toplum
Sağlığı Hizmeti”ni diğer tüm görevlerinin üzerinde
tutmaktadır. Ege Tıp Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları Bilim Dalı, Türkiye’de bir ilk olarak ve 10
yıldır “Sağlık Halk Kongresi” düzenleyerek toplum sağlığı
için hizmet anlayışını gerçek bir bilgilendirme, uygulama
ve deneyim paylaşımı şeklinde sürdürmektedir.
Bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin kalıcılığı ve
yaşama geçirilmesi; bunların başvuru kaynağı belgelere
dönüştürülmesi ile sağlanır. “Ege Tıp Halk Kitapları
Sağlık Serisi” bu anlayışımızın bir ürünüdür. Bu
seride yayınlanan kitaplarımızın önemi ve farkındalık
yaratacak
temel
özelliği;
ülkemizin
önceliğinde
olan güncel sağlık konuları yanında; güncelliğini
yitirmiş olsalar bile, ciddi bir sağlık sorunu olduğunu
düşündüğümüz konuları da ele almış olmalarındadır.
“Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarlarının
tümü Ege Tıp Fakültesi’nde görev yapan ve konusunda
III
uzman öğretim üyeleridir. Serideki kitapların konu
seçimleri ve içeriklerinin hazırlanmasında birden çok bilim
insanının görüşlerinin yansıtılması sağlanmıştır. Seride
yayınlanan kitaplardaki grafik ve fotoğraflar çoğunlukla
kurumumuzun ürünüdür. Serimizin dil editörü her kitabı
sadelik ve anlaşılabilirlik yönünden incelemektedir.
Neden böyle bir seriye gereksinim duyulmuştur? Sağlık
konularında dolaşımda olan, kolay ulaşılan ve günlük
yaşamda kullanılan bilgilerin çoğunun gerçek bilimsel bilgi
olup olmadığı kaygısı, bilim insanları olarak bizleri daha
da sorumlu davranmaya ve güven sarsılmasına neden
olan özensizliklerden uzak durmaya sevk etmektedir.
Birçok konuda doğru ve güvenilir bilginin üretimi ve
yayılması üniversitelerin öncelikli görevleri arasındadır.
Bu anlayıştan hareketle, “Ege Tıp Halk Kitapları
Sağlık Serisi” yazarı olan her öğretim üyemiz,
sadece uzmanı olduğu konuda kitap yazmıştır. Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi bu kitaplara adını, deneyimini
ve saygınlığını koymuştur. Her bir yayın özenle gözden
geçirilmiştir. Ülkemiz için özgün sayılabilecek böylesine
kapsamlı bir seride, yine de gözden kaçırdığımız hata
ve eksiklikler olabilir. Bunlar için, her zaman olduğu
gibi, okuyucumuzun engin hoşgörüsüne sığınıyoruz.
Katkıda bulunanlara minnet duygularımızı sunuyoruz.
Saygılarımızla...
Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Prof. Dr. Candeğer YILMAZ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dekanı IV
Ege Üniversitesi
Rektörü
Prof. Dr. Candeğer YILMAZ
1973 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden
mezun olmuştur. 1977’de İç Hastalıkları uzmanı;
1982’de doçent olmuştur. 1988 yılında profesör unvanını almıştır. 1988-1992 yılları arasında E.Ü. Tıp
Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcılığı, 19941997 yılları arasında ilk bayan Başhekim olarak
E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapmıştır.
E.Ü. Tıp Fakültesi, Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanlığı da yapan Prof. Dr. YILMAZ, Evli ve 2 kız çocuk
annesidir. 2008 yılından itibaren Ege Üniversitesi
Rektörlüğü görevini yürütmektedir.
Doç. Dr. Şevki ÇETİNKALP
1968 yılında İzmir’de doğmuştur. 1991 yılında Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur.
1991-1992 yılları arasında Tokat Reşadiye Kabalı
Sağlık Ocağı hekimliği sonrası, 1992 yılında Ege
Üniversitesi İç Hastalıkları asistanı,1996 yılında Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Uzmanı
olmuştur. 2003 yılında yardımcı doçent unvanı
almıştır. Nisan 2010 tarihinde de Doçentlik unvanını
alan Doç. Dr. ÇETİNKALP’in 280 adetten fazla basılı
eğitim ve akademik eseri vardır.Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Diyabetik Ayak Konsey kurucularından ve
üyesidir.
V
VI
İÇİNDEKİLER
Giriş
1
1.DİABETES MELLİTUS NEDİR ?..........................................3
2.KİMLER DİYABET İÇİN TARANMALIDIR?..........................8
3.DİYABET TANISI NASIL KONUR?....................................10
4.DİYABETTE GELİŞEN BOZUKLUKLAR............................11
5.DİYABETTE ANİ GELİŞEN BOZUKLUKLAR.....................11
6.DİYABETİN UZUN DÖNEMDE VÜCUDTA
OLUŞTURDUĞU BOZUKLUKLAR.....................................14
7.DİYABETİK AYAK............................................................23
8.DİYABET TEDAVİSİ..........................................................32
9.BESLENME PROGRAMI...................................................33
10.EGZERSİZ........................................................................38
11.ORAL ANTİDİYABETİK İLAÇLAR.....................................40
12.DİĞER AJANLAR..............................................................43
13.İNSÜLİN............................................................................43
14.İZLEM...............................................................................51
15.TEDAVİ HEDEFLERİ........................................................58
16.DİYABET VE ÖZEL DURUMLAR.......................................59
17.DİYABETLE İLGİLİ DOĞRULAR VE YANLIŞLAR..............60
Diyabetim ve Ben
GİRİŞ
Şeker hastalığı (tıp dilinde Diabetes Mellitus) yaşam boyu
süren kalıtsal bir hastalıktır. Şeker hastalığı (diyabet)
tedavisinin temeli eğitimdir. Diyabetinizi doğru bir
şekilde kontrol altına almak, ancak onu tanımanızla
mümkündür. İyi bir diyabet tedavisi ancak sizin tedaviye
katılımınız ile gerçekleşecektir. İyi bir kan şeker kontrolü
ile diğer insanlar gibi sorunsuz bir yaşam geçirebilirsiniz.
İyi kontrol altına alınmadığı takdirde kısa ve uzun
dönemde yaptığı organ hasarlanmaları ile yaşamınızı
tehdit edebilir.
İşte bu kitap, doktorunuz-hemşireniz ve yakınlarınız
ile birlikte daha iyi bir dayanışma içinde sizin diyabet
eğitiminiz için hazırlanmıştır.
Prof.Dr.Candeğer YILMAZ
Doç.Dr.Şevki ÇETİNKALP
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları Bilim Dalı
Diyabetim ve Ben
1. DİABETES MELLİTUS NEDİR ?
Kan Şekeri-Pankreas-İnsülin İlişkisi Ve Diyabet
Gelişimi
Şeker (tıp dilinde glukoz); vücudun tüm hücrelerinin kullandığı çok önemli bir enerji kaynağıdır. Organlarımızın
çalışabilmesi için yediğimiz besinlerdeki enerjiye gereksinimi vardır. Besinlerdeki enerjinin kullanılabilmesi için
sindirim kanalında şekerlere parçalanması gerekir. Bu
şekerler kana geçerek organlara taşınır. Vücudumuzda
kan şekerini normal sınırlarda tutan organ pankreastır.
Pankreas, karnımızın sol üst tarafında midenin arkasında yer alır. Yaklaşık olarak uzunluğu 12-15 cm., ağırlığı
70-100 gr kadardır. Pankreas iki tip işlevi birlikte yürütür. Bunlardan birisi hormonları salgılamak, diğeri besinleri sindirmemizi sağlayan birçok enzimi de barsaklara salgılamaktır. Pankreas hem kan şekerini dengelemek,
hem de organlara enerji kaynağı olan şekeri hücre içine
(özellikle yağ, kas, karaciğer) sokmak için insülin adında
hormonu kana verir. Ayrıca, kan şekerinin çok düştüğü
durumlarda yaşamsal önemdeki organların zedelenmesini engellemek için glukagon adında, kan şekerini yükseltici bir hormon da salgılar.
İnsülin, organların içine şekeri sokarken, kan şekerinin
düşmesine neden olur. Kan şekeri kanın 100 mililitresinde
miligram cinsinden (mg/dl) veya litrede milimol (mmol/L)
cinsinden belirtilir. mmol/L’yi, mg/dl’ye çevirmek için
18 ile çarpmak yeterlidir.
3
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
◄
Pankreas
İNSÜLİN
ŞEKER
(GLUKOZ)
Enerji Sağlamak İçin
Hücre İçine Girer.
Kan Şekerimizi Dengeleyen Organ
Pankreastır.
NORMAL KAN ŞEKER SINIRLARI
Açlıkta
Açlık kan şekeri
70 – 110 mg/dl’dir (3.8-6.1 mmol/L)
126 mg/dl’yi (7.0 mmol/L)
geçmemelidir. Yemeklerden 2 saat sonra ölçtüğümüz
kan şekeri en fazla 140 mg/dl’dir. İnsan kendini bu
düzeylerde iyi hisseder. Yükselmesi (140 mg/dl ve
üzeri) veya düşmesi (60 mg/dl ve aşağısı) birtakım
şikayetlere yol açar. İşte insülin bu dengeyi sağlar.
Şeker hastalığı yani diyabet, pankreastaki insülinin ya
4
Diyabetim ve Ben
hiç salgılanmaması ya da salgısındaki bozukluk ile veya
hücreye giriş noktasındaki alıcılarda ya da hücre içindeki
iletide bir kusur sonucu oluşur. Bu son durumu anahtarkilit modeline benzetebiliriz. Anahtar (insülin), kilite
sokulduğu (hücre üzerinde insülinin bağlandığı yer) ve
çevrildiği (hücre içindeki ileti) zaman kapı açılır (insülin
etkisi). İnsülin etkisi olmadığında kanda şeker yükselir.
Şeker, her tür hücre için en önemli ve vazgeçilmez
yakıt kaynağıdır. Otomobil nasıl benzinsiz çalışmaz ise,
vücudumuzdaki organlarda insülinin etkisi olmadan
çalışamaz. Şeker belli düzeylerin üzerine çıktığında yani
180 mg/dl’yi geçince; vücut hücrelerin hasarlanmasını
önlemek için idrar yoluyla şekeri atmaya çalışır. O zaman
idrarda da şeker çıkmaya başlar. Şeker idrarla atılırken,
yoğun bir bileşik olduğundan böbreklerdeki suyu da
birlikte sürükler. Böylece idrarla bol su ve tuz kaybedilir.
Vücudun fazla su kaybetmesi sonucu kan yoğunlaşır.
Bu durumda beyindeki susuzluk merkezi uyarılır ve
kişi çok su içme isteği duyar. Böylece diyabetin erken
bulgularından bol ve sık idrara çıkmak, susamak ve su
içme isteği ortaya çıkar.
◄
Beta Hücresi
İnsülin, pankreas içindeki beta hücreleri tarafından salınır.
5
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
Diyabetin Hangi Tipleri Vardır ?
Oluşum biçimi ve hastalığın seyrindeki özelliklerine göre
diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki şekli vardır. En
sık görülen diyabet şekli Tip 2’dir. Tip 2 diyabetin bulguları
yavaş ortaya çıkar. Çoğunlukla hasta bunları fark etmez.
Rasgele ölçülen kan şekeri veya organ hasarları ile ortaya
çıkar. En sık görülen hasarlar görme bozuklukları, ellerde
ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yara iyileşmesinde
gecikme, kalp-damar hastalığı, tansiyon yüksekliği,
gebelerde iri doğum veya düşüktür.
Eğer; insülin salgısı hiç yoksa, Tip 1 diyabet oluşur.
Bu tip diyabet daha çok çocuk ve gençlerde görülür.
Bağışıklık sisteminin bozulması sebebiyle, kişinin
pankreası kendisine yabancılaşır. Kişinin kendi
bağışıklık hücreleri, insülin salgılayan pankreasın adacık
hücrelerine saldırmaya başlar. Bu saldırı sonucu insülin
yapan hücreler yok olur. Pankreas insülin yapamaz hale
gelir. Tip 1 diyabette şikayetler çok hızlı başlar ve gelişir.
Şeker koması hızla gelişebilir. Tedavisinde mutlaka
insülin verilir.
Eğer; düzensiz insülin salgısı varsa veya insülin etki
etmiyor ise, Tip 2 diyabet oluşur. Tip 2 diyabet daha
çok orta (40 yaş üzeri) ve ileri yaşta görülür. Şişman,
ailesinde diyabet olanlarda, tosuncuk doğuran gebelerde,
hipertansiyonu olanlarda gelişme riski fazladır.
Tedavisinde haplar ve insülin kullanılır. Şikayetler uzun
sürede yavaş yavaş gelişir. Kişi bunları farketmeden,
ilerlemiş organ hasarları (göz, böbrek, kalp, diyabetik
ayak...vb.) ile doktora başvurabilir.
6
Diyabetim ve Ben
Diyabet Bulguları Nelerdir ?
Hastaların %80’inde hiçbir şikayet olmayabilir. Kanda
yeterli insülin bulunmadığı veya insülin etkisi olmadığı
durumlarda kanda glukoz miktarı yükselir, idrarda
glukoz çıkmaya başlar. İdrarla bol su ve tuz kaybı
gelişir. Ayrıca pankreastan salgılanan insülin, vücut
için çok önemli olan protein ve yağların, sonradan enerji
olarak kullanılması için depolanmasını sağlar. İnsülin
eksikliğinde protein ve yağlar da tükenir. Bu sebeple kilo
kaybı, kaslarda erime ve halsizlik belirir. Ancak; Tip 2
diyabetik kişide insülin kanda bir miktar bulunduğundan
belirgin şikayetler ortaya çıkmayabilir. Hatta çoğu kişinin
diyabetik olduğu rastlantısal yapılan kan şeker tahlilleri
sırasında saptanır.
Diyabetikler şu şikayetlerle doktora gelebilir :
• Yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı.
• Cilt yaralarının geç kapanması, zor iyileşmesi.
• Sık sık enfeksiyon gelişmesi.
• Kuru ve kaşıntılı cilt.
• Sık idrar yapma, ağız kuruluğu, çok su içme.
• Kadınlarda mantar hastalıkları.
• Açlık hissi ve çok yemek yeme.
• Bulanık görme.
• Ellerde ve ayaklarda uyuşma.
• Cinsel sorunlar.
7
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
İyileşmeyen yaralar diyabetin
habercisi olabilir.
Uzun süre yüksek seyreden kan
şekeri sebebiyle kaslarda erime
olabilir.
Tip 1 diyabette ise, vücutta insülin hiç bulunmadığında
kanda şeker hızla artar ve şikayetler de belirgin şekilde
hızla belirir. Birden bire kilo kaybı, çok idrara çıkma ve
çok susama, acıkma hissi, halsizlik görülür. Şikayetler
ciddiye alınmaz ise, hasta kendini kaybeder ve komaya
girebilir.
Yukarıda sayılan şikayetler, ailenizde diyabet öyküsü
varsa veya rastgele ölçtürdüğünüz açlık kan şekeriniz
sınırda çıkmış ise, doktorunuz sizden açlık ve tokluk kan
şekeri, idrar testi veya şeker yükleme testi yapmanızı
isteyebilir.
2. KİMLER DİYABET İÇİN TARANMALIDIR?
Tüm yetişkinler demografik ve klinik özelliklerine
uygun olarak tip 2 diyabet risk faktörleri açısından
değerlendirilmelidir.
8
Diyabetim ve Ben
Obez veya kilolu (BKİ ≥25 kg/m2) ve
özellikle elma tipi şişmalığı (bel çevresi
kadında >88 cm, erkekte >102 cm)
olan kişilerde, 45 yaşından itibaren, 3
yılda bir, tercihen açlık kan şekeri ile
diyabet taraması yapılmalıdır.
Fazla kilolu BKİ ≥25 kg/m2 olan
kişilerin, aşağıdaki risk gruplarından birine mensup olmaları halinde, daha genç yaşlardan itibaren ve
daha sık açlık kan şekeri ve oral
glukoz tolerans testi ile araştırılmaları gerekir.
1.Birinci derece yakınlarında diyabet bulunan kişiler.
2.Diyabet sıklığı yüksek etnik gruplara mensup kişiler.
3.İri bebek doğuran veya daha önce gebelikle ilişkili
diyabet tanısı almış kadınlar.
4.Hipertansiyonu olan bireyler (kan basıncı: KB
≥140/90 mmHg).
5.Lipid düzeylerinde bozukluğu olan kişiler (HDLkolesterol ≤35 mg/dl veya trigliserid ≥250 mg/dl).
6.Daha önce bozulmuş açlık glukozu veya bozulmuş
glukoz toleransı saptanan bireyler.
7.Polikistik over sendromu (PKOS) olan kadınlar.
8.İnsülin direnci ile ilgili klinik hastalığı veya bulguları
bulunan kişiler.
9
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
9.Koroner, periferik veya serebral vasküler hastalığı
bulunanlar.
10.Düşük doğum tartılı doğan kişiler.
11.Fizik aktivitesi düşük olan kişiler.
12.Doymuş yağlardan zengin ve posa miktarı düşük
beslenme alışkanlıkları olanlar.
13.Şizofreni hastaları ve atipik antipsikotik ilaç kullanan
kişiler.
AKŞ 100-125 mg/dl olan kişilere OGTT (Oral Glukoz
Tolerans Testi) uygulanmalı ve 2. saat kan şekerine göre
değerlendirilmelidir.
3. DİYABET TANISI NASIL KONUR?
Diyabetin klasik şikayetleri (çok
su içme, çok idrara çıkma) ile
birlikte rastgele bir zamanda
bakılan kan şekerinin 200
mg/dl’nin üzerinde olması.
Açlık kan şekeri (en az 8
saatlik açlığı takiben) ≥ 126
mg/dl olması.
Oral glukoz tolerans testinde 2. saat kan şekerinin
≥ 200 mg/dl olması.
Bu 3 kriterden herhangi birinin
en az 2 kez tekrarlanması gerekir.
10
Diyabetim ve Ben
Tartışmalı olmakla beraber HbA1c düzeyinin de %6,5’un
üzerinde olması da diyabet tanısında yakın dönemde
kullanıma girmeye başlamıştır.
Açlık kan şekerinin 100-125 mg/dl arasında olmasına
bozulmuş açlık glukozu, OGTT’de 2. saat kan şekerinin
140-199 mg/dl arasında olması durumunda bozulmuş
glukoz toleransından söz edilir.
4. DİYABETTE GELİŞEN BOZUKLUKLAR
Şeker hastalığı yani diyabet, ömür boyu süren bir
hastalıktır. Kontrolsüz şeker hastalığı bazı sakıncalara yol
açar. Kısa dönemde kan şekerinin fazla yükselmesi veya
düşmesi bilincimizi yitirmeye kadar giden koma durumu
yaratırken; uzun dönemde tüm organlarımızda hasarlara
yol açar. Küçük damarlardaki hasarlanmalar gözleri,
böbrekleri, sinirleri etkilerken; büyük damarlardaki
hasarlanmalar ise kalbi, beyni, bacakları ve ayakları
etkiler. Bu hasarların oluşmaması için yapmanız gereken,
kan şekerlerinizi açlıkta ve toklukta normal sınırlar
altında tutmaktır.
5. DİYABETTE ANİ GELİŞEN BOZUKLUKLAR
Kan Şekerinin Düşmesi (Hipoglisemi)
Kan şekerinin aşırı düşmesine denir. Kan şekeriniz %70
mg altına indiğinde hipoglisemi bulguları ortaya çıkar.
Kan şekeri düşüklüğünün belirtileri terleme, yorgunluk,
açlık hissi, baş ağrısı, çarpıntı, bulanık görme ve dikkat
bozukluğudur. Eğer bu şikayetler varsa, kan şekeri hemen
glukometre (parmak ucundan alınan bir damla kan ile
5-30 saniye içinde şekeri ölçen cihaz) ile ölçülmelidir.
Kan şeker düşüklüğü tedavi edilmez ise, bilinç yiter ve
hastada koma hali oluşur.
11
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
Kan şeker düşüklüğü (hipoglisemi) tehlikeli ve hemen tedavi edilmesi
gereken acil bir durumdur.
Hipoglisemi esnasında yapılması gerekenler
Hipoglisemi mutlaka tedavi edilmesi gereken çok acil bir
durumdur. Eğer farkına varılmaz ise, beyin hasarına ve
yaşamın yitirilmesine neden olabilir. Eğer bilinciniz açık
ve hipoglisemi geliştiğini fark ediyor iseniz, yapmanız
gereken ağızdan şeker içeren bir şeyler yemektir. Bunlar
suda eritilmiş 2-3 adet küçük kesme şeker veya suda
eritilmiş 2 tatlı kaşığı toz şeker veya 1 büyük çay bardağı
meyve suyu veya kuru üzüm yemektir. Bunlarla 15
dakika içinde düzelme olmaz ise, aldığınız şekerli besini
tekrarlayın. Bilinci kapanan hastaya ancak yakınları
yardımcı olabilir. Ya hemen acil servise hastayı götürmeli
12
Diyabetim ve Ben
ya da hasta yakınlarına böyle zamanlarda kas içine
1 mg glukagon yapılması öğretilmelidir. Bu sebeple
yakınlarınız ve çalışma arkadaşlarınız da bu konuda
bilgilendirilmelidir.
Kan şekerinizin düşmesinin sebebi insülin veya hap
dozunuzun fazla gelmesi, az yemek yeme, öğün atlama,
fazla egzersiz, alkol kullanmanız olabilir.
Kan Şekerinin Yükselmesi
Kan şekerinin normalden yüksek olmasına hiperglisemi
denir. Eğer kan şekeri ölçme cihazınız ile kan şekerinizi
takip etmezseniz, kan şekerinizin giderek arttığının
farkına varamazsınız. Ancak her zamankinden daha fazla
su içiyor, fazla idrara çıkıyor ve fazla yemek yiyorsanız,
deride kuruma-kaşıntı, halsizlik-yorgunluk, yaralarda
geç kapanma belirmişse kan şekeriniz yükselmiş olabilir.
Kan şekerinizin yükselmesinin nedeni, insülin
veya hap dozunuzun az gelmesi, fazla yemek
yeme, az egzersiz yapmanız, stres, travmaya
(yaralanma, zedelenme, hasarlanma) maruz
kalmanız olabilir.
Yetersiz insülin uygulayan veya enfeksiyon
durumu olan Tip 1 diyabetlilerde kan şeker
yüksekliği tedavi edilmez ise, ketoasidoz
komasına neden olur. Susuzluk, iştahsızlık,
bulantı-kusma beliren hastanın soluğunda
aseton kokusu belirir. Acil servise
başvurulması gereken bir durumdur. Bu
durumun erken tanısını evinizde idrarda
keton arayarak koyabilirsiniz. Bu durumda insülin
dozunuzu ve aldığınız su miktarını artırarak yine
doktorunuza başvurmalısınız.
13
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
Hiperglisemi esnasında yapılması
gerekenler
İlaçlarınızı doktorunuzun önerdiği
dozda ve zamanında alın. Diyetinize dikkat edin. Düzenli egzersiz yapın. Her gün kan şeker takibinizi yapın. Bunlara
rağmen kan şekerinizi kontrol altına alamıyor iseniz,
doktorunuza başvurun.
Ani bir hastalık sırasında yapması
gerekenler
Ani bir hastalık anında kan şekeriniz giderek
yükselecektir. Bu sebeple hastalık durumlarında kan
şeker takiplerinizin sıklığını artırarak, şeker düşürücü
ilaçlarınızın dozunu artırmalısınız.
6. DİYABETİN UZUN DÖNEMDE VÜCUDTA OLUŞTURDUĞU BOZUKLUKLAR
Göz Hasarlanması ve Göz Kontrolleri
Diyabet erişkinlerde körlüğün en sık sebebidir.
Kontrolsüz şeker hastalığı, gözün arka tarafında yer
alan retina adı verilen ağsı tabakayı etkileyerek hasara
yol açar. Doktorunuz bu bölgeyi, arka tabakayı rahat
görmeyi sağlayan bir göz damlası damlatıp göz bebeğinizi
büyüterek, bir çeşit büyüteç ile inceler. Burada incelenen
göz dibinde yer alan damarlardır.
Bu damarlardaki düzensizlikler ve balonlaşmalar göz içi
kanamalarına yol açar. Böylece görmede kayıp ortaya
14
Diyabetim ve Ben
çıkar. Göz doktorunuz tarafından göz damarlarını
gösteren anjiografi yapılır. Anjiografi, göz dibi ve
damarlarının renkli madde verilerek çekilen resmidir.
Göz dibi bulgularına göre, gereğinde laser tedavisi
uygulanabilir. Laser tedavisi ile kanamaya eğilimli damar
yakılarak tedavi edilir.
Göz dibi doktor tarafından kontrol edilen diyabetik hasta görülüyor.
Bunun dışında (göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi)
yani, katarakt gelişimi de diyabetlide sık rastlanır.
Katarakt gelişimi de görmenizi azaltabilir. Erken yaşta
katarakt gelişenlerde, diyabet araştırılmalıdır.
Bu yüzden gözlerinizi yılda en az 1 kez göz doktorunuza
kontrol ettirmelisiniz. Eğer sorun varsa, kontrol sıklığı
size doktorunuz tarafından belirtilecektir.
15
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
Gözünde katarakt gelişmiş bir diyabetik hasta görülüyor.
Anjiografi ile normal göz dibi
görülüyor.
Diyabetik hastanın gözü
içinde gelişen kanama
görülüyor.
16
Diyabetim ve Ben
Böbrek Hasarlanması ve Yapılması Gerekenler
Şeker hastalığı böbreklerinize hasar verebilir. Tıp dilinde
buna diyabete bağlı nefropati (böbrek hastalığı) veya
diyabetik nefropati denir.
Böbrek ve böbrek içinde şeker hastalığından etkilenen glomerül
denilen yapı görülüyor.
Böbrek hasarının en erken ve tedavi ile geri dönebilen
belirtisi, idrarda albümin çıkarılmasının çok az
düzeyde iken mikro albüminüri ölçülmesidir. Bunu
ölçüm çubukları ile evinizde kendiniz kolayca
değerlendirebilirsiniz. Yılda en az 2 kez bu ölçümü
yapmalısınız. Eğer mikroalbüminüri pozitif saptanırsa
doktorunuza başvurmalısınız. Doktorunuz idrarda
çıkan protein miktarını ölçmek için 24 saatlik idrar
biriktirmenizi isteyecektir. Normal olarak idrarda, 24
saatte 30 mg’dan az protein çıkmalıdır.
17
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
Mikral test (idrarda protein aranması) ve idrarda bakısı
Kan basıncınızı her gün kontrol etmelisiniz.
18
Diyabetim ve Ben
Mikroalbüminüri bulunmuş ise (24 saatlik idrarda 30300 mg protein çıkışı), tansiyon yüksekliğiniz de varsa
kontrol altına alınmalı ve aldığınız protein miktarını
azaltmalısınız. Sıkı kan şeker kontrolü yanında,
doktorunuz size böbrek hasarını azaltan bir tansiyon
ilacı başlayabilir. Kan basıncınız mutlaka 130/80
mmHg altında olmalıdır. Takip sıklığını yılda 3-4 keze
çıkarmalısınız.
Böbrek hasarı ilerler ve tedavi edilmez ise, böbrek
yetmezliği gelişebilir. Son dönem böbrek yetmezliğinde
diyaliz gerekebilir.
Diyalize bağlanan böbrek yetmezliği gelişmiş bir diyabetik hasta ve
diyaliz makinesi görülüyor.
19
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
Sinirlerin Hasarlanması ve Kontrolleri
Şeker hastalığı birçok dokuda olduğu gibi sinirlere de
zarar verebilir. Buna diyabetik nöropati denir. Sıklıkla
ayaklarda ve bacaklarda çift taraflı karıncalanma,
uyuşma, yanma, üşüme ve geceleri artan ağrı şikayeti
belirir. Kusmalar, ayağa ani kalkışlarda tansiyon
düşüklüğü, idrar yapmada zorluk, erkeklerde iktidarsızlık
gelişebilir. Ancak sinir uçlarındaki duyu kusuru sonucu
ayaklarda yara açılması önemli sonuçlar doğurur.
Ayak sinirlerinin hasarlanmasına bağlı gelişmiş ayak yarası
gözleniyor.
Diyabete bağlı gelişen sinir hasarlanması sonucu ayağın şekli bozulur.
20
Diyabetim ve Ben
Bu açıdan yılda 1 kez nörolojik muayenenizi
yaptırmalısınız. Doktorunuz gereğinde sizden EMG
denilen testi isteyecektir.
En çok yapılan hata üşüyen ayakları ısıtmak için
ısıtıcı kullanılmasıdır. Bu durumda sinir hasarlanması
sebebiyle ağrı hissi azalan diyabetli kişide, farkına
varılmayan derin yanıklar oluşabilir. Ayaklarınızı ısıtmak
için yünlü çorap giymeyi tercih edin.
Kalp Kontrolleri
Diyabetli kişilerde kalp hastalığı gelişme olasılığı daha
fazladır. Şeker hastalığında kalp damarlarında hasar
ağrısız ilerleyebilir. Sonuçta farkına varılmadan kalp
krizi gelişebilir. Bu hayatı tehdit eden bir durumdur. Bu
sebeple yılda en az 1 kez EKG kontrolü yaptırmalısınız.
Doktorunuz bunu yeterli görmez ise, sizden bir band üzerinde koşturularak yapılan eforlu EKG çekimini isteyebilir. Kalp hastalığı riskinizi azaltmak için, kan şekerini
ve kan yağlarını kontrol altına almak yanında kesinlikle
sigara kullanmamalı, sağlıklı beslenip, düzenli egzersiz
yapmalısınız.
21
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 19
Diyabetik hasta yılda en az 1 kez EKG kontrolünden geçmelidir.
Damarda kolesterol birikimine bağlı gelişen ateroskleroz görülüyor.
22
Diyabetim ve Ben
7. DİYABETİK AYAK
Ayakların önemi ve her gün kontrolü
Ayaklarda yara açılması, şeker hastasının hastaneye
yatma sebeplerinden biridir. Hayatı tehdit edici sonuçlar
oluşabilir ve yaşam kalitesini düşürür. Olay kontrol
altına alınamaz ise, ayak kaybı dışında ilerleyerek
olumsuz sonuçlar doğabilir. Bu sebeple sıkı kan şekeri
kontrolü ile birlikte, ayak bakımına özen göstermelisiniz.
Ayaklarınızı her gün kontrol etmelisiniz. Ayak sırtı, tabanı
ve parmak aralarını dikkatlice incelemelisiniz. Gereğinde
ayak tabanını bir ayna yardımı ile kontrol etmelisiniz.
Ayakların günlük hijyenik bakımı
Ayaklarınızı her gün ılık sabunlu su ile yıkayın. Yıkama
sonrası ayaklarınızı ve özellikle parmak aralarını iyice
kurulayın. Cildiniz kuru ise, vazelin veya lanolinli
losyonlar kullanın. Ayaklarda aşırı terleme varsa,
pudralayın. Mantar enfeksiyonu varsa, mutlaka bir deri
hastalıkları uzmanına danışarak tedavi ettirin.
23
Diyabetim ve Ben
Not:
67
Yayımlanmış Kitaplarımız
Hipertansiyon
Osteoporoz (Kemik Erimesi)
Düşmeler ve Önlenmesi
Obezite
Meme Kanseri Cerrahisine Bağlı Lenfödem
Yayımlanmış Kitaplarımız
Kan Yağları ve Kalbimiz
Her Yaş İçin Spor ve Sağlık
Diyabetik Ayak
Sağlıklı Beslenme
Varis
Yayımlanmış Kitaplarımız
Göğüs Ağrısı, Kalp Krizi, Aspirin Kullanımı
Herediter Anjioödem
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar ve
Kalbiniz, Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
Kalp Yetersizliği ile Yaşamak, Kalp Pili İle
Yaşamak, Kalp İlaçlarını Nasıl Kullanalım
Kalp Hastalığında Cinsel Yaşam/Şeker Hastalığı/
İnme Teşhis ve Ameliyatsız Tedavi
Yayımlanmış Kitaplarımız
Mitral Kapak Sarkması Nedir? Koroner
Arter Baypas Ameliyatınız, Kalp Kapağı
Ameliyatınız
Damar Sertliği ve Risk Faktörleri
Guatr ve Tiroid Hastalıkları
Diyabetim ve Ben
Yayıma Hazırlanan Kitaplarımız
Çocuklarda Yanık ve Korunma Yolları
Download