ESER ELEMENTLER Dr. Fulya Aldinç Eser Elementler Tanım Klinik olarak, biyolojik sıvıların ıslak ağırlığında 1μg/g altındaki konsantrasyonlarda bulunan elementlerdir Balneolojik olarak, mineralli ve termomineralli sularda 1mg/L’den kalitatif olarak gösterilebilirliğin sınırına dek olan konsantrasyonlarda bulunan elementlerdir Eser Elementler Eser elementler (Fe, Zn, Cu..); enzimlerle güçlü statik kompleksler oluştururlar Enzimlerin fonksiyonel komponentleridirler İnsanda Önemli Olan Eser Elementler Demir Mangan Çinko Bakır İyot Kobalt Molibden Selenyum Krom Florür Eser Elementler Eser elementler; Eksiklik İmbalans Toksisite Eser Elementler-Eksiklik Diyetle alım yetersizliği, kronik diareal hastalıklar İdrar ve pankreatik kayıplar Cerrahi rezeksiyon Emilimdeki bozukluklar Diyette kolay absorbe olmayan komponentlerle kompleksler oluşturma Fitatlar çinko ve demir emilimini engeller Metaller arasında antagonist, sinerjistik etkileşimler Yüksek miktarda Ca, Zn absorbsiyonunu azaltabilir Mo ve Cu rekabete girebilir Eser Elementler-Eksiklik Demir dışında eksiklikleri klinik olarak seyrek tanımlanmış Total parenteral beslenmenin (TPN) kullanımı ile eksiklik tabloları daha sık Klinik olarak: Kan, serum, saç veya diğer sıvı ve dokularda metal içeriğinin azalması Metallo-enzimlerin aktivitesinde azalma Karakteristik bulgu ve belirtilerin varlığı Eser Elementler-Eksiklik Eksikliklerinde genellikle organ-spesifik tablolar ortaya çıkmaz Besinlerde Abzorbe edilemeyecek, organizma için değeri olmayan bir formda olabilirler Tek taraflı beslenme koşulları eksikliğe yol açabilir Sularda Genellikle iyonize, optimal abzorbe edilebilir formda bulunurlar Eser Elementler-Toksisite Eser elementlerin toksisitesi; Kimyasal form Alınan miktar Giriş yolu Metallerle ilgili biyolojik bağlar Doku dağılımı Ulaşılan konsantrasyon Ekskresyon hızı Eser Elementler-Toksisite Toksisite mekanizması; Nükleik asit fonksiyon ve yapısında değişiklikler Protein sentezinde değişiklikler Membran permeabilitesinde değişiklikler Fosforilasyon inhibisyonu ve benzeri yollar Eser Elementler-İçme Kürleri Eser elementler sularda değişik konsantrasyonlarda gösterilebilir Sularda 47 değişik element gösterilmiştir Nötron aktivasyonu gibi duyarlı yöntemlerle onda birine seyreltilmiş çözeltilerde gösterilebilirler Eser Elementler-İçme Kürleri Her su eser elementleri kendine özel farklı oranlarda içermektedir Etkileri tek tek elementlerin optimal oranlarına bağlıdır Balneoterapide tamamlayıcı (substitif) etkiler üzerinde durulmuştur Organizma, bir tuz karışımından spesifik bir seçim yaparak belli bir tanesini alabilme yeteneğine sahiptir İçme kürü uygulamalarında transmineralizasyonla vücudun mineral bileşiminde değişikliklere sebep olunabilir Çinko İnsan vücudunda toplam miktarı 3 g Günlük gereksinimi 15-20 mg En çok Diyetten sağlanır Prostat, deri ve ekleri, kemikler, testis dokusu, retina ve koroid, sperm, anne sütünde (özellikle kolostrumda) Pek çok enzim ve hormonun aktivatörü Çinko Vücutta DNA polimeraz, RNA polimeraz, tRNA sentetaz gibi yüzden fazla enzimin komponentidir Tad duyusu ve yara iyileşmesinde rol oynar Total vücut çinko içeriğinin %99’u hücre içinde, geri kalanı plazma ve ekstrasellüler sıvılarda Serum çinko konsantrasyonunun %70’i albumin ve diğer proteinlere gevşek bir şekilde bağlı halde bulunur Çinko Barsaktan emilimi özel bir süreçle olur Emilimini artıranlar Gebelik ve kortikosteroid kullanımı Emilimini azaltanlar İnce barsakta; lifli gıdalar, fitatlar, P, Fe, Cu, Pb, Ca Barsaktan emilimde bakırla rekabet eder Atılımı; Pankreas, safra ve barsak sekresyonları yoluyla (10 mg/gün) İdrarla atılım alımdan bağımsızdır ve çinko içeren enzimlerin metabolizmasına bağlıdır Çinko Çinko konsantrasyonunun azaldığı durumlar Kronik karaciğer hastalıklarında ve renal yetmezlikte albümin kaybı Gelişen fetus, gebeler, büyümekte olan çocuklar, ergenlerde gereksinimi fazla Toprak yiyen çocuklarda Çinko suplementasyonu olmayan total parenteral beslenmede Akrodermatitis enteropatika’da (OR) emilim azlığına bağlı olarak Çinko Eksikliğinde görülen klinik özellikler Çocuklarda Hafif eksikliğinde Mental retardasyon Daha ciddi eksikliklerinde Büyüme durması Teratojenite, hipogonadizm ve infertilite Yara iyileşmesinde gecikme Diyare Ekstremiteler ve orifisler çevresinde dermatit, glossit, alopesi Korneal bulanıklaşma, karanlık adaptasyonu kaybı Davranış değişiklikleri Hücresel savunmada bozukluk Çinko Çinko toksisitesi 200 mg bir defada alınmasıyla Günde 150mg kronik alımla Fazlalığında görülen klinik özellikler Gastrik erozyonlar HDL düzeylerinde azalma Hücresel immunitede bozukluk Cu eksikliği Kemotaksis ,fagositoz, pinositoz ve trombosit agregasyonunda azalma Anemi, ateş ve MSS bozuklukları Çinko Mineral kaynakların çinko içeriği günlük gereksinme yönünden yeterlidir Almanya’da mineralli sularda konsantrasyonunun 4.0 mg/L’ye kadar çıktığı bilinmektedir Mangan Toplam miktarı 0.02 g Günlük gereksinim 2-5 mg Beyaz ekmek, et, süt, sebzelerde düşük Hububat ve kabuklu yemişlerde fazla Normal şartlar altında diyet ile alınan miktar yeterli Eksiklik sendromları nadir Kemiğin inorganik matriksinde, hipofizde, karaciğerde ve retinada yüksek konsantrasyonda Mangan Ksantin oksidaz ve sülfit oksidaz gibi bir çok enzimde kofaktördür Plazmada transmanganin adı verilen özel bir globulinle taşınır Atılım Safra ve pankreatik sekresyonla ve barsak yoluyladır İdrarla atılmaz Mangan Serum mangan düzeylerinin arttığı durumlar Akut miyokard infarktüsü Serum mangan düzeylerinin azaldığı durumlar Konvulsif hastalıklar Mangan Eksikliğinde Hipokolesterolemi Kilo kaybı Saç ve tırnak değişiklikleri Dermatit Vitamin K’ya bağlı proteinlerin sentezinde bozulma Mangan Toksisitesi İnhalasyonla yüksek miktarlar alan madencilerde Asteni, anoreksi, apati, başağrısı, impotans, bacak krampları, konuşma bozuklukları Mineral sularda iki değerlikli kolay okside olabilen formu yaygın Bakır Vucuttaki toplam miktarı 150-250 mg Günlük gereksinim 2-6 mg Barsaktan yavaş ve özel bir süreçle emilir Sülfat ve hidrojen sülfür, bakır sülfür oluşturarak emilimi engeller Molibden ile antagonisttir Atılımı dışkı yoluyla Karaciğer tarafından alınır orada seruloplazmine bağlanarak dolaşıma katılır ve hedef dokulara taşınır Bakır Amin oksidaz, ferroksidaz, sitokrom oksidaz, β hidroksilaz, süperoksit dismutaz (SOD) ve tirozinaz gibi enzimlerin yapıtaşı Değişik biyolojik süreçlerde rol oynar Embryonik gelişim Mitokondriyal solunum Hb seviyelerinin düzenlenmesi Nöron ve hepatosit fonksiyonu Bakır Serum bakır düzeylerinin arttığı durumlar Akut miyokard infarktüsü Lökozlar Solid tümörler Infeksiyonlar Portal ve bilier siroz Hemokromatozis Tirotoksikoz Konnektif doku hastalıkları Bakır Diyete bağlı eksikliği seyrektir Eksikliğine yol açan durumlar Prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde inek sütüyle beslenmeye bağlı Bakırdan fakir TPN’de eksiklik tablosu görülebilir Bakır Eksikliğinde Deri ve saçta depigmentasyon Nörolojik bozukluklar Lökopeni Hipokrom mikrositer anemi İskelet bozuklukları Bakır Bakır ile ilişkili metobolik hastalıklar Wilson Hastalığında serüloplazmin yetersizliğine bağlı bakır transportu bozukluğu Karaciğer ve beyinde atipik bakır birikimlerine yol açar X’e bağlı resesif Menkes hastalığında barsaktan Cu emilimi bozuk Serum, karaciğer, beyin ve vasküler hücrelerde bakır azalmış Dolaşık saç Matür kollajen ve elastin azalmasına bağlı dissekan anevrizmalar Amfizem Osteoporoz Bakır Mineralli sularda yeterli miktarda bulunur Fransada bakırlı sular (Eaux couvreuses) özel olarak sınıflanmış ve uzun zaman tedavide kullanılmış Kobalt Vücutta toplam 1.1 gram bulunur Günlük gereksinim 0.0001mg’dır Dekarboksilasyon reaksiyonlarında piruvat ve yağ asidi metabolizmasını etkiler Vitamin B12 nin parçasıdır Eksikliğinde anemi görülür Farmakolojik dozlarda eritropoezi uyarır Kobalt Fazlalığında Kronik alımı iyotu bloke ederek guatra yol açar Kobaltın köpük stabilizatörü olarak kullanıldığı bira çeşitlerini tüketen kişilerde toksisite meydana gelebilir Kobalt, lipoik asitle bir kompleks oluşturarak kalpte birikebilir Perikardiyal efüzyonlu konjestif kalp yetmezliği, polisitemi Nörolojik anomaliler meydana gelebilir Molibden Organizmada toplam miktarı 0.07 gram Günlük gereksinim 0.15-0.5 mg Ksantinoksidazın parçası ve pürin metabolizması için vazgeçilmez bir element Molibden Safra metabolizması ve nitrat redüktaz yapısına da katılır Tükürükte nitrat redüktazı aktive eder, çürüğe rezistansı arttırır Vitamin C’yi artırır Bakır ve sülfatla antagonisttir Sülfatlı mineralli sular molibden eksikliğine yol açabilir Molibden Fazlalığında Molibden alımı arttıkça flor artar Diş çürükleri artar Eksikliğinde Deney hayvanlarında ksantinden oluşan böbrek taşları görülür Krom Tüm organlarda, bitkisel ve hayvansal gıdalarda mevcuttur Günlük gereksinim 0.005-0.2mg/l’dir İnsanda primer fonksiyonu insülin etkisini potansiyalize etmek Nikotinamid ile birleşir ve glukoz tolerans faktörü isimli kompleksi oluşturur İnsülinin periferik etkinliği için gerekli Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmalarına da etki eder Prensip olarak antidiyabetik olan bu fizyolojik etkilerin sebebi kromun üç değerlikli halde bulunması Krom Kromat ve stabil kompleks bileşiklerinde krom etkin değil Bu nedenle besinsel kromun sadece küçük bir bölümü değer taşır Mineral su kaynaklarında yaygın olarak ve kullanılabilir üç değerlikli formda bulunur Antihipertansif etkisine değinen çalışmalar da vardır Krom Eksikliği uzun süre yetersiz krom içeren TPN ile tanımlanmıştır Eksikliğinde Hiperglisemi veya bozulmuş glukoz toleransı Periferik nöropati, ensefalopati Plazma serbest yağ asitlerinde artış Nitrojen metabolizmasında bozukluk Bira mayasında yüksek miktarda bulunur Fazlalığında Yüksek dozlarda bulantı, kusma, konvülsiyon görülür. Selenyum Yeryüzünde yaygın bulunan, biyolojik önemi son yıllarda daha fazla anlaşılan bir element Emilimi başlıca GİS yoluyla Normalde suyun Se içeriği 2-3μg/l ile 20-30μg/l arasında 9000 μg/l gibi ekstrem koşullara da rastlanabilir Selenyum Biyolojik önemi Glutatyon peroksidaz (GSH-P) enziminin parçası olmasına bağlı Bu enzim dört selenyum molekülü içerir E vit. ve Se oksidatif zararlara karşı direnç mekanizmasında değişik noktalarda ama ilişkili roller oynar GSH-P selenyumun etkilerinin çoğundan sorumlu GSH-P ile selenyum alımı arasında doğrusal bir ilişki var Selenyum Selenyumun antikanserojen etkisi olduğunu düşündüren bulgular Hayvan çalışmalarında içme suyuna eklenmesiyle Vanadyumun da GSH-P enzim aktivitesini artırdığı bu yolla antikanserojen etkili olabileceği öne sürülmekte Selenyumun immun sisteme de etkileri olduğunu düşündüren bulgular Ebselen adlı bir selenyum bileşiğinin anti inflamatuar etkileri gözlenmiş Selenyum İntoksikasyon ve eksiklik tabloları tanımlanmış Fazlalığında Bulantı, kusma Tırnaklarda beyaz lekeler, boyuna çizgilenmeler, kolay kırılma Deride ödem, büller, ülserasyon, ikteroid diskolorasyon, pigmentasyon Diş çürükleri Periferik sinir sistemi bozuklukları, Sarımsakımsı koku Selenyum Bölgesel eksiklikleri tanımlanmıştır Keshan hastalığı (kardiomiyopati) Çin Keshan eyaletinde belli bir bölgede On yaş altı çocuklar, genç kadınlarda Sibirya ve Çin Halk Cumhuriyeti’nde endemik Kashin-Beck hastalığı Çocukları etkiler Kronik, dejeneratif ataklarla seyreder Artiküler ve büyüme kıkırdaklarında koagülatif nekroz görülür El parmakları ve el bilekleri ilk etkilenen bölgelerdir Selenyum Sivas Balıklı Çermik suyu yüksek konsatrasyonda (1.3mg/l) Se içerir Başlıca psöriazis olmak üzere dermatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılmakta Balıkların mekanik temizliği, yüksek UV yanında suyun yüksek selenyum içeriği görülen olumlu sonuçlara katkıda bulunmakta Demir Yaşam için zorunlu bir ağır metal İnorganik demir tuzları iki (Fe2+ = ferrous) veya üç (Fe3+ = ferrik) değerlikli formlarda bulunabilirler Ortalama demir gereksinimi erişkinlerde 10-20 mg/gün Diyetle alınan demirin çoğu fizyolojik pH’da üç değerliklidir (ferrik) Mide asiditesi ferrik demirin eriyebilen formda tutulmasına yardımcı olur Demir Emilim başlıca duodenum ve üst jejunumda Demir barsak duvarından Fe+2 iyonları şeklinde emilir Emilim mukozanın demir içeriğine ve ihtiyaca göre ayarlanır Barsak mukozasındaki ferritin içeriğinin, rezorpsiyonu bloke edici etkisi var Demir İki gramı hemoglobinde olmak üzere vücutta yaklaşık 4 gram demir bulunur Ortalama 1.5 gramı depo formda Kemik iliği, dalak, karaciğer ve barsak mukozasında proteine bağlı depo formunda bulunur Serumda 3-4 mg demir spesifik bir transport globulini olan transferrine bağlı olarak bulunur Metalloproteinlerin yapısına katılır Hb, myoglobin ve sitokrom enzimlerinin redoks reaksiyonlarında yer alır En önemli görevi hemoglobin yoluyla oksijen taşınması Demir Eksikliğinde Demir eksikliği anemisi Halsizlik,iştahsızlık, çabuk yorulma Baş ağrısı, baş dönmesi Çarpıntı, nefes darlığı, huzursuzluk Tırnaklarda kolay kırılma Dil papillalarında düzleşme Ağız köşelerinde ülserasyon ve fissurlar Yutma güçlüğü gibi özel belirtileri vardır Demir Fazlalığında Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı Baş ağrısı, mide bulantısı, kusma Deride biriken hemosiderin sonucunda oluşan kızıl-kahverengi renk Karaciğerde siroza kadar ilerleyebilen değişiklikler Kalpte depolanmaya bağlı kardiyomiyopati Demir Demirli suların litresinde 20 mg ve üzerinde demir bulunur Termomineral sularda Fe iki değerlikli formda İçme kürleri şeklinde ya da banyo kürleri şeklinde kullanılabilirler İyot Tiroid hormonu yapımı için gerekli olan bir maddedir Günlük iyot ihtiyacı Tiroid hormonları (T4 ve T3) birçok hücrenin metabolik işlevlerini düzenler 0-59 aylık olan çocuklarda: 90 mikrogram/gün 6-12 yaş arasında: 120 mikrogram/gün Genç erişkinlerde ve erişkinlerde: 150 mikrogram/gün Hamilelerde ve emzirme sırasında: 200 mikrogram/gün Ortalama günlük: 130 mikrogram/gün Deniz ürünlerinde bol miktarda bulunmakta İyot Emilimi Mide ve ince barsaktan emilir Kan iyot düzeyi iki saat içerisinde max. düzeyde Ötiroid kişilerde tiroid bezi alınan iyodun %25’ini tutar ve 30 dk sonra organik bileşiklere bağlanır Emilimini artıran faktörler Selenyum – selenyum eksikliği Atılımı Selenyuma bağlı enzimler (iodothranin deiodinases) tiroksinin (T4) biyolojik olarak etkin tiroit hormonuna triiodotironin (T3) dönüşümü için gereklidir 12 saat sonra Büyük kısmı idrar ile Az bir miktarı gaita ile olmaktadır İyot Eksikliğinde Hamilelikte: Yeni doğanda: Guatr, aşikar ve subklinik hipotiroidi, cücelik Çocuklarda ve genç erişkinlerde: Abortus, ölü doğum, doğumsal anomali Guatr, subklinik ve aşikar hipotiroidi Zeka geriliği, fiziksel gelişme bozukluğu Erişkinlerde: Guatr ve komplikasyonları, Radyasyona karşı duyarlılıkta artma İyot İyot fazlalığı Beslenme ile fazlalığı oluşması nadir İlaç olarak fazla alınması (öksürük şuruplarının bazıları yüksek oranda iyot içermektedir) İyot katılmış olan sofra tuzunun aşırı tüketilmesi İyot fazlalığı, tiroid bezini baskılayarak hormon üretimini azaltır ve düşen hormon seviyesine bağlı olarak belirtiler oluşur Bir çok kişide sıklıkla ciltte alerjik olaylara neden olur Akneiform cilt lezyonları meydana gelebilir İyot İyotlu sular 1 litrede 1mg ve üzerinde iyot içermektedirler İyotlu sularla kür uygulamalarının amacı iyodun spesifik etkisidir İyodun tiroid bezine yüksek afinitesi vardır. Tiroglobulin ve tiroid hormon yapımının artmasına neden olur Banyolarda cilt yoluyla iyot alımı oldukça azdır Elementer iyot inhalasyonla da alınır İnhalasyonla havadaki iyodun %30’u kana geçer Gözün korneası ile de iyot alınabilmektedir Göze uygulanan konsantrasyonun %1’i 30 dakika sonra kamera sıvısında gösterilebilmektedir İyot İyotlu sular guatr ve miksödem tedavisinde kullanılabilirler Altı ay boyunca iyot uygulanması bazal metabolizmayı %30-40 oranında artırır Hormon yapımı yanı sıra iyot negatif feedback yoluyla hipofizden TSH, hipotalamustan TRH salınımını baskılar Yüksek dozlarda (2mg/gün ve üzeri) tiroid hormon sentezini bloke ederek hipotiroidizm oluşumuna yol açabilir Tiroid fonksiyonlarının kontrolü önemli Flor Ortalama günlük flor alımı 1.5-4 mg’dır GİS’den iyi emilir İnorganik olarak kısmen depolanır Atılımı idrar ve ter iledir Bikarbonatlı sularda flora daha sık rastlanır Tüm insan ve hayvan dokuları flor içerir Özellikle kemikler ve dişlerde bulunur Flor Tıbbi önemi diş çürüklerini azaltmasındadır İçme sularına 1 mg/l flor eklenmesiyle diş çürüklerinde anlamlı azalma saptanmıştır Diş çürüğü profilaksisi için optimal doz 12 mg/gün Dişlere lokal flor uygulanması da diş çürümelerine karşı koruyucu olmaktadır Flor Flor optimal dozu ile toksik dozu arasındaki fark az olan bir elementtir Fazlalığında 2 mg/gün’den fazla F alımı çocuklarda dişlerde leke tarzında kireçlenme defektleri ile ortaya çıkan toksik florozise neden olur Daha yüksek dozlarda tendon, ligamanlarda kalsifikasyon, egzostozlar ve kemiklerin kırılganlığında artışa yol açabilir Flor Florlu suların litresinde 1mg ve üzerinde flor bulunur Bikarbonatlı sularda flora daha sık rastlanır Osteoporozda 5-10 mg/l flor içeren sular 4-6 haftalık kürler şeklinde uygulanmalı Günlük flor dozu 10 mg/l düzeyine ulaşmalı Kürler yıl içinde tekrarlanmalıdır