Başyazı - Garanti Bankası

advertisement
Başyazı
Garanti Bankası ve KOBİ'ler
Ergun Özen
Bundan tam 2 sene önce yine bu köşede, ekonomimiz henüz çalkantılı dönemden çıkmamışken,
"Bankacılık Sorumluluğu" başlığıyla bir yazı yazmıştım. Garanti Bankası olarak, o gün içinde
bulunduğumuz zor günlerden ancak birbirimize destek olarak çıkabileceğimizi, üzerimize düşen
sorumluluğun da bilinciyle, inisiyatifi ele aldığımızı belirtmiştim.
Türkiye'nin ekonomik alanda yaşadığı sorunlara en kalıcı çözüm yollarından birinin, çağdaş üretim ve
yönetim araçlarıyla donanmış KOBİ'ler olduğu inancıyla bir dizi eylem planı başlatmıştık. Ticaret ve
Sanayi Odaları'yla yaptığımız özel anlaşmalar ve Anadolu Sohbetleri'yle ulaştığımız onbinlerce
KOBİ'nin takdirlerini kazandık...
O günlerden bugüne ekonomimizde çok olumlu değişimler yaşandı. Türk ekonomisinin bel kemiği
KOBİ'lerimiz hak ettiği değeri ve desteği görmeye başladı. Sektörde öncülüğünü yaptığımız
çalışmaların başka kurumlarca da benimsenip geliştirilmesinden gurur duyuyoruz.
KOBİ'ler Garanti Bankası için her zaman çok farklı bir anlam ifade etti, ediyor ve edecek. Bugün
geldiğimiz noktada, kurum olarak KOBİ'lerle ilişkimizi yalnızca finansal değil kültürel açıdan da
zenginleştirmek için özel fırsatlar yaratmaya çalışıyoruz. Bu ay Osmanlı Bankası Müzesi'nde
başlayan "Lonca'dan KOBİ'ye: Esnaf ve Sanatkârın Dünü" sergisi de böyle bir arayışın ürünü.
Tasarımını Bülent Erkmen'in yaptığı sergi, Prof. Dr. Zafer Toprak'ın metinleri ve Fotoğraf Tarihçisi
Engin Özendes'in koleksiyonundaki 52 fotoğrafla, KOBİ'lerin zaman tünelindeki yansımalarını bir
araya getiriyor.
Sergi, geçmişi ahiliğe ve loncalara kadar uzanan günümüzün KOBİ'lerinin Türk ekonomisindeki yerini
ve kat ettiği mesafeyi değerlendirmek açısından önem taşıyor. Türk girişimcisi, daha 1 yüzyıl
öncesinin Türkiye'sinde, ağırlıklı olarak bedensel çalışmaya dayanan bir sistemi, bugün en ileri
teknolojilerin kullanıldığı, dünyayla rekabet eden bir sisteme başarıyla dönüştürmeyi başarmış. Sergiyi
gezerken bu kıyaslamayı çok net yapabiliyorsunuz. Sanatseverlerin yanı sıra, KOBİ sahibi ve
yöneticilerinin de sergiden farklı tatlar alacağını ümit ediyorum.
Garanti Bankası'nın müşterisini dinleyen, çözüm üreten ve değer katan kimliğine eklenen bu yaratıcı
çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Dünyada Ekonomi
Yazan: Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
ABD
ABD’de Mart ayında tüketici fiyatları endeksi bir önceki aya göre
beklentilere paralel olarak %0,6 artış gösterdi. Bu sonuçla yıllık bazda
tüketici fiyatları enflasyonu Şubat’taki %2,4’den %2,8’e yükseldi. Öte
yandan enerji ve gıda fiyatlarını dışlayan çekirdek enflasyon ise Mart
ayında %0,2 olan beklentilerin altında %0,1 artış gösterdi. Yıllık bazda
çekirdek enflasyon ise Şubat’taki %2,7’den Mayıs 2006’dan sonraki en
düşük seviye olan %2,5’e geriledi. FED’in çekirdek TÜFE’den sonra bir
diğer enflasyon göstergesi olarak izlediği enerji ve gıda fiyatlarını
dışlayan bireysel çekirdek harcamalar fiyat endeksi Mart ayında bir
önceki aya göre %0,1 artış beklentilerinin aksine değişmedi. Endeksteki
yıllık değişim gerileyerek Şubat ayındaki %2,4’den %2,1’e geriledi.
Ancak endeksin yıllık değişimi FED’in kabul edilebilir olarak öngördüğü
%1 –2 aralığının üzerinde seyrediyor. Genel kanı endeksteki yıllık
değişim hedef aralığa yaklaşsa da FED’in faiz indirimi için biraz daha bekleneceği yönünde.
2006 sonunda 760 milyar doların üzerine çıkan ABD dış ticaret açığı yeni yılın ikinci ayında da
geriledi. Şubat ayında ABD ekonomisi 60 milyar dolar olan beklentilerin altında 58,4 milyar dolar dış
ticaret açığı verdi. Bu sonuç bir önceki yılın aynı ayına göre %7 düşüşe işaret ederken, aynı dönemde
ihracat artışı %3,4, ithalat artışı ise %9,3 olarak gerçekleşti. 12 aylık toplam ihracat 1,46 trilyon dolara
yükselirken ithalat 2,2 trilyon dış ticaret açığı da 753 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Arz Yönetim Enstitüsü (ISM)’nün yayınladığı imalat sanayi ekonomik aktivite endeksi Nisan ayında
beklentilerin (51,3) üzerinde 54,7 olarak açıklandı. Endeksin ihracat, toplam siparişler ve stoklara
ilişkin detaylarında önemli iyileşmeler gözlenirken, sektörün fiyat endeksi bir önceki ayda olduğu gibi
Nisan’da da artarak 73 ile Ağustos 2006’dan sonraki en yüksek değerini aldı. Öte yandan ABD
ekonomisinde daha büyük paya sahip hizmetler sektörü ekonomik aktivite endeksi ise aynı ayda 53
olan beklentilerin üzerinde Mart ayındaki 52,4’den 56’ya yükseldi. Her iki sektörde yaşanacak
toparlanmanın önümüzdeki aylarda da devam etmesi durumunda konut piyasasının GSYİH’da yaptığı
olumsuz etkinin azaltılabileceği düşünülüyor.
Nisan ayında tüketici güven endeksi 106 olan beklentilerin altında kalarak Mart’taki 108,2
seviyesinden 104’e geriledi. 2006 Ağustos ayında son yılların en düşük seviyesini gören ve 2007’nin
ilk aylarında bir miktar toparlanan endeks, Nisan itibariyle son 9 ayın en düşük seviyesini gördü.
Nisan’daki düşüşte benzin fiyatlarındaki artışın etkili olduğu belirtilse de, Şubat sonunda finansal
piyasalarda yaşanan dalgalanma ve konut piyasasına yönelik her olumsuz haberin hanehalkının
ekonomik güveninde düzelmeyi zorlaştırdığı öne sürülüyor.
Mart ayı dayanıklı mal siparişleri, bir önceki aya göre %2,5 olan beklentilerin üzerinde, %3,4 artış
kaydetti. ABD’de Mart ayında perakende satışlar ise Şubat ayına göre %0,4 olan beklentilerin
üzerinde %0,7 artış gösterdi. Öte yandan çekirdek gösterge kabul edilen ve aynı dönemde %0,9
artması beklenen otomobil ve yedek parçaları dışındaki perakende satışlar ise bir önceki aya göre
%0,8 artış kaydetti.
ABD’de, beklentilerin üzerinde açıklanan konut inşaatı ve izinleri verilerinin aksine, yeni konut
satışları Mart ayında yıllık bazda 880 bin olan beklentilerin altında, 858 bin adet olarak gerçekleşti.
Şubat ayı yeni konut satışları aşağı yönde revize edilirken Mart’taki aylık bazda yükseliş %2,6 olarak
gerçekleşti. Ancak yeni konut satışlarının Mart ayındaki seviyesi bir önceki yılın aynı ayındaki
seviyenin %23,5 altında seyrediyor. Haftalık açıklanan mortgage başvuruları endeksindeki düşüşün
dört haftalık ortalamalara göre son zamanlarda yavaşladığı görülüyor. Son açıklanan ikinci el konut
satışları ise bir önceki aya göre %5 düşerek Mart ayında yıllık bazda 6,12 milyon adet oldu. Mart
itibariyle son 18 yılın en düşük değerini alan ikinci el konut satışlarının 6,50 milyon adet olması
bekleniyordu.
ABD ekonomisi son açıklanan 2007 yılı birinci çeyrek GSYİH verilerine göre yıllık bazda 2003 yılı
ilk çeyreğinden sonraki en düşük oranda, %1,3 genişledi. Beklentiler ABD ekonomisinin %1,8
büyüyeceği yönünde idi. Büyüme oranının sert düşüşünde konut piyasındaki gerilemenin etkili olduğu
düşünülüyor. GSYİH verilerine göre konut sektörü 2007 ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %17
geriledi. Gerek bireysel tüketim harcamaları gerekse yatırım harcamaları 2007 yılında da artmaya
devam etti. Yılın ilk üç ayında bireysel harcamalar, 2006 son çeyreğine göre %3,8, yatırım
harcamaları ise %2 arttı.
EURO BÖLGESİ
Euro bölgesi uyumlandırılmış tüketici fiyatları endeksi Mart ayında bir önceki aya göre %0,6 olan
beklentilerin biraz üzerinde, %0,7 artış gösterdi. Mart ayında enflasyonun beklentilerin üzerinde
gelmesinde giyim ve enerji fiyatlarındaki artışlar etkili oldu. Yıllık bazda enflasyon ise Şubat ayındaki
%1,8’den %1,9’a yükseldi. Öte yandan öncü hesaplanan Nisan ayı tüketici fiyatları enflasyonu %1,8
olarak gerçekleşti. Mart ayında Euro bölgesinde enerji ve işlenmemiş gıda fiyatlarını dışlayan çekirdek
enflasyon ise beklentiler dahilinde bir önceki aya göre %0,6 arttı. Yıllık bazda çekirdek enflasyon ise
%1,9 olarak gerçekleşti. Bölgenin en büyük ekonomisi Almanya’da ise aylık bazda enflasyon %0,3
olurken yıllık enflasyon %2 seviyesinde seyrediyor.
Euro bölgesi ekonomileri bölge dışı ile yaptıkları ticarette Şubat ayında 5 milyar açık beklentilerinin
altında 1,7 milyar Euro (2,3 milyar Dolar) açık verirken bu seviye Euro’nun son aylarda dolar
karşısında değer kazanmasının henüz bölge ekonomilerinin dış ticaretini çok fazla olumsuz
etkilemediği görüşüne neden oldu. Ancak gelecek aylarda Euro’nun değerlenmesinin yanında özellikle
ABD ekonomisinde ve dünya genelinde ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve bölge ekonomilerinde iç
talebin artması beklentileriyle bölgenin dış ticaret dengesinde bir miktar bozulmanın meydana
geleceği bekleniyor. Bölgenin bölge dışı ile yaptığı ihracat Şubat ayında bir önceki yılın aynı
dönemine göre %10 artarken ithalat artışı %8,5 seviyesinde kaldı. Ocak ayı dış açığı ise 7,8 milyar
Euro’dan 7 milyar Euro’ya revize edildi. Öte yandan ABD gibi Euro bölgesinin de en yüksek dış
ticaret açığı verdiği ülke Çin.
2007 yılı Şubat ayında Euro bölgesi ekonomileri 7,2 milyar Euro cari
işlemler açığı verdi. Şubat itibariyle 12 aylık toplam cari işlemler açığı ise
4,4 milyar Euro seviyesine ulaştı. Aynı ayda dış ticaret fazlası 1,5 milyar
Euro seviyesinde olurken 12 aylık toplam dış ticaret fazlası 35 milyar
Euro’yu aştı. Öte yandan, Şubat ayı ödemeler dengesi verilerine göre bölge
ekonomileri son 12 ayda 142,9 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım
çekerken bölge dışına 147,7 milyar dolarlık portföy yatırımı yaptı.
Bölgede Şubat ayı yeni sanayi ürünleri siparişleri bir önceki aya göre %0,7
düşüş gösterirken yıllık bazda değişim Ocak ayındaki %12,2 seviyesinden %4,7’ye geriledi. Ancak
siparişlerdeki bu düşüşün çok da kaygı verici olmadığı düşünülüyor. Gerek iş alemi güven endeksleri
gerekse de oldukça volatil olan taşıma araçları sektörünü dışlayan toplam siparişlerin Şubat ayında
Ocak ayına göre %0,5 artış göstermesi aslında siparişlerin halen güçlü seyrettiği şeklinde
yorumlanıyor.
Ekonomik aktiviteye ilişkin olumlu sonuçlarla Euro bölgesinde işsizlik de rekor düşük seviyelere
geriledi. 10,8 milyon kişinin işsiz olduğu Euro bölgesinde Mart ayında işsizlik oranı beklentiler
dahilinde Şubat’taki %7,3’den %7,2’ye geriledi. Bölgenin en büyük ekonomisi Almanya’da da işsizlik
oranı Şubat’taki %7,1’den %7’ye düştü. Euro bölgesinde bu oranda düşük işsizlik daha önce
görülmemişken Almanya’da 1992 Kasım’ından sonra ilk kez görüldü. ECB işgücü piyasasındaki
daralmanın ücretlere baskı yapmasından ve bu baskının da fiyatlara yansımasından endişe ediyor.
İNGİLTERE
İngiltere’de tüketici fiyatları enflasyonu Mart ayında bir önceki aya göre %0,5 artarak yıllık bazda %2
olan hedefin oldukça üzerinde ve %3 olan hedef üst bandının biraz üzerine çıkarak %3,1 olarak
gerçekleşti. Enflasyonun bu seviyesi İngiltere Merkez Bankası’nı hükümete hedeften sapmanın
nedenlerini açıklayan mektup yazmak zorunda bıraktı. Mektupta hedeften sapmanın nedenleri olarak
ülke içinde enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, güçlü iç talep ve üretici sektörlerden gelen kapasite
baskısı olarak sıralandı. 4 –5 Nisan tarihlerindeki toplantısında faizlerde bir değişiklik yapmayan
İngiltere Merkez Bankası’nın 9 –10 Mayıs’daki toplantısında 25 baz puan faiz artırımına gideceği
beklentisi oluştu. Ancak yıl içindeki diğer toplantılarda başka faiz artırımlarının da gelebileceği
düşünülüyor.
JAPONYA
Japon Merkez Bankası (BoJ) son yaptığı toplantıda politika faiz
oranlarını değiştirmeyerek oy birliği ile %0,50’de tutma kararı aldı.
Toplantı sonrası yayınlanan Ekonomik Aktivite ve Fiyatların
Görünümü raporunun özetinde Ekim ayından bu yana ekonomik
görünümde önemli bir değişim olmadığı belirtildi. 2007 ve 2008 yılı
büyüme tahminleri ise potansiyel büyüme oranının biraz üzerinde %2
olarak açıklanırken 2007 yılı enflasyonunun %0 seviyelerinde, 2008
için ise %0,5 seviyesinde olması bekleniyor. 2007 yılında çekirdek
enflasyon tahmini ise -%0,1 ile %0,2 aralığında iken 2008 için tahmin
%0,3 ile %0,6 aralığında açıklandı. Raporda enflasyon oranının seyrine göre faizlerin kademeli olarak
artırılacağı yinelendi.
Japonya’da Mart ayında tüketici fiyatları endeksi Şubat ayına göre %0,3 artış gösterirken yıllık bazda
enflasyon bir önceki aydaki -%0,2’den -%0,1’e yükseldi. Öte yandan işlenmemiş gıda fiyatlarını
dışlayan çekirdek enflasyon Mart’ta %0,2 olarak açıklanırken yıllık bazda çekirdek enflasyon
Şubat’taki -%0,1’den -%0,3’e düştü.
Japonya’da sanayi üretim endeksi Mart ayında bir önceki aya göre %1,1 artış beklentilerinin aksine
%0,6 düşüş gösterdi. Yılın ilk çeyreğinde sanayi üretim endeksindeki düşüş ise 2006 son çeyreğine
göre %1,4 olarak gerçekleşti. Ancak Japon hükümet yetkilileri gelecek iki ayda sanayi üretimindeki
artışlarla bu gerilemelerin telafi edilmesini bekliyor.
Son açıklanan Şubat ayı verilerine göre Japonya ekonomisi Şubat ayında 2,4 trilyon yen (20,3 milyar
dolar) cari işlemler fazlası verirken dış ticaret fazlası 1,1 triyon yen (9,2 milyar dolar) seviyesinde
gerçekleşti. Cari işlemler dengesinde bir önceki yılın aynı dönemine göre artış %4,8 iken dış ticaret
fazlasındaki artış %3,6’da kaldı. Bu sonuçlarla mevsimsel hesaplanmış cari işlemler fazlası 12 aylık
kümülatif toplamda 20 trilyon yenin üzerinde seyrediyor. Bu sonuç dolar bazında ise 170 milyar dolar
ile 800 milyar doların üzerindeki ABD cari işlemler açığının %20’sine denk a işaret ediyor. Yılın ilk
çeyreğinde sanayi üretimindeki gerilemeye karşın Japon ekonomisi kesin olmayan verilere göre Mart
ayında da beklentilerin üzerinde dış ticaret fazlası verdi. Mart ayı dış ticaret fazlası bir önceki aya göre
%73 artarak 1,634 trilyon yen (13,78 milyar dolar) oldu. Öte yandan son açıklanan mevsimsel
hesaplanmış işsizlik oranı önceki dört ayda olduğu gibi %4’de kaldı.
YORUM
ABD ekonomisinde yılın ilk yarı verileri enflasyonda henüz istenen düşük seviyelere gelinmediğine
işaret ederken ekonominin büyüme oranında bir yavaşlama olduğu sonucuna işaret ediyor. Nisan ayına
ait veriler ise ilk çeyreğe göre önemli değişimler içermezken ABD Merkez Bankası (FED)’nın faiz
indirimlerine başlamak için bir süre daha bekleyeceğine işaret ediyor.
Euro bölgesinde ise açıklanan ekonomik aktiviteye ilişkin veriler bu yıl da güçlü ekonomik
büyümenin görüleceğine işaret ediyor. Bölgede enflasyon göstergeleri Avrupa Merkez Bankası
(ECB)’nın hedef bandının içinde yeralmakla birlikte ECB yönetimi orta vadede enflasyonun yükselme
tehlikesi taşıdığını düşünüyor. Bu nedenle de Haziran ayında gerçekleştireceği toplantıda faiz
artırımına hazırlanıyor. Uzmanlar yılın son çeyreğinde bir faiz artırımının daha olabileceği de dile
getiriyor.
Genel kanı 2006 yılında güçlü bir büyüme kaydeden Japonya’da açıklanan düşük enflasyon ve
gerileyen sanayi üretimi verileri ile BoJ’un faiz artırımı için Temmuz –Eylül aylarını bekleyeceği
yönünde. Ancak eğer Eylül ayına kadar da enflasyon oranı sıfırın altında kalırsa Eylül ayında da faiz
artırımının yapılmama ihtimali olduğu düşünülüyor.
TÜRKİYE EKONOMİSİ
Yıllık TÜFE enflasyonundaki düşüş Nisan ayında sınırlı kaldı
Nisan ayında enflasyon TÜFE’de %0,84’lük piyasa beklentilerinin üzerinde %1.21 oranında
gerçekleşti. Yıllık TÜFE enflasyonu %10,86’dan %10,72’ye sınırlı azalış gösterdi. Nisan ayında ÜFE
aylık olarak %0,80 ile %0,81’lik piyasa beklentilerine paralel gerçekleşti. Böylece yıllık bazda ÜFE
%10,92’den %9,68’e indi.
Nisan ayı TÜFE rakamlarında dikkati geçen gelişmeler:
ƒ Gıda fiyatları 2007 yılı başından beri yüksek oranda artmaya devam ediyor. Mart ayında %0,6
artan işlenmemiş gıda fiyatları, Nisan ayında %1,6 artış gösterdi. Böylece yılık bazda
işlenmemiş gıda fiyatları artışı %15,8’den %16,5’e yükseldi.
ƒ Nisan ayında genel enflasyona en önemli katkı giyim grubundan geldi. Giyim fiyatlarında
gerçekleşen %11,3’lük aylık artış aynı zamanda enflasyonun beklentilerden yüksek
çıkmasında da başlıca faktör oldu.
ƒ Kurun Nisan ayında değerlenmesi, geçmiş aylarda olduğu gibi Nisan ayında da ithal ürünlerin
fiyatlarını aşağı çekiyor. Telefon ve telefaks ekipman fiyatları %4,6 düştü.
ƒ Kira %1,0 ile beklentilere paralel artış gösterdi. Böylece yıllık değişim %19,9 ile geçtiğimiz
aya göre bir farklılık göstermedi.
ƒ Son aylarda fiyatlarda artışın görüldüğü dayanıklı tüketim mallarını içeren ev aletleri
grubunda Nisan ayında fiyatlar %2,8 azaldı. Belli başlı fiyat düşüşlerin olduğu ürünler:
buzdolabı (ortalama %5,5), çamaşır makinesi (%7), fırın (%6,8).
Yaptığımız hesaplamalara göre, Nisan ayında hizmet grubunda fiyatlar %0,64 arttı. Yıllık bazda
hizmet grubundaki enflasyon çok belirgin olmasa da, sınırlı bir düşüşle %11,7’den %11,5’e geriliyor.
Hizmet grubunda kira ve diğer hizmetler grubunda bir değişim yok. Fakat lokanta& otel ve ulaştırma
hizmetlerindeki düşüş belirgin olmaya başladı. Mal grubunda ise fiyatların aylık %1,46 artmasıyla
birlikte yıllık enflasyon 1 baz puanlık sınırlı düşüşle %10,38’e iniyor.
Giyim grubunda fiyatlardaki artış mevsimsel ürünlerdeki fiyat artışının da yüksek olmasına neden
oldu. Özel kapsamlı endeksler içinde en sınırlı fiyat artışı %0,51 ile mevsimler ürünler hariç tutularak
hesaplanan endekste gerçekleşti. Çekirdek enflasyon olarak kabul edilen H endeksi ise giyim
fiyatlarındaki yüksek oranlı artışla Nisan ayında %1,38 arttı. Yıllık olarak ise H endeksindeki artışta
sınırlı da olsa bir düşüş var (%9,98’ten, %9,88’e).
Üretici fiyatları endeksinin detayları:
ƒ Tarım sektörü üretici fiyatları endeksi Nisan ayında bir önceki aya göre %0,7 artış gösterdi.
Sektörde yıllık bazda enflasyon %4,4’ten %2,8’e geriledi.
ƒ Genel sanayi sektöründe Nisan ayı enflasyonu %0,8 olurken üç ana sektör itibariyle aylık
enflasyonlar madencilik sektöründe %1,18, imalat sanayinde %1 ve elektrik, gaz ve su
ƒ
ƒ
sektöründe -%1,33 olarak gerçekleşti. Her üç sektörde de yıllık bazda enflasyonların bir
önceki aydaki seviyelerine göre gerilediği görüldü.
Sanayi alt sektörlerinde ise ana kategoriler itibariyle en yüksek aylık fiyat artışları ham petrol
ve doğalgaz çıkarımı (%8,70), kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri (%4,98), giyim
(%3,79) sektörlerinde görüldü.
Nisan itibariyle yıllık bazda en yüksek enflasyonun gözlendiği sektörler ise; mobilya (%23,3),
ana metal sanayi (%23,2), elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı (%21,66) oldu.
ƒ
Merkez Bankası enflasyon tahminlerini yükseltti
Merkez Bankası 27 Nisan tarihli enflasyon raporunda, enflasyon bekleyişlerindeki katılığın ve
geçmişe dönük fiyatlama alışkanlıklarının yeterince kırılmama olasılığı bulunduğunu açıkladı.
Nisan ayında enflasyon ağırlıklı olarak giyim sektöründeki artışın etkisinde olsa da, Merkez
Bankası’nın bahsettiği geçmişe dönük fiyatlama alışkanlıklarının kuvvetli olduğu sonucunu
çıkartıyoruz. Hizmet sektöründe iki kategoride katılığın gevşeme sinyalleri var fakat kira ve diğer
hizmetler kategorisinde bir değişiklik yok. Hizmet sektörü fiyatlarındaki katılık enflasyonun
düşürülmesi önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. Geçmiş enflasyon verilerinin beklentileri
etkileme gücünün artması, bu katılığın kırılmasını daha da zorlaştırıyor.
Hizmet sektöründeki katılığın kırılması için hem gelirler politikasında hem de yapısal reformlar
tarafında radikal önlemler alınması gerekiyor. Bu önlemlerin ise seçimlerden önce alınma olasılığı
bulunmuyor. İçinde bulunduğumuz politik ortam da Merkez Bankası’nın temkinli duruşunu
kuvvetlendirmede haklı olduğunu gösteriyor. Nisan ayı enflasyon verileri Merkez Bankası’nın
enflasyon raporunda belirttiği gibi faiz indirimlerini 2007’de daha geç ve daha az yapma eğilimini
kuvvetlendiriyor.
Mart ayında ithalat artışındaki yavaşlamayla dış ticaret açığı azalmaya devam etti
Dış ticaret gerçekleşmeleri Mart ayında piyasa tahminlerine paralel doğrultuda gerçekleşti. İhracat bir
önceki yılın aynı ayına göre %20 artış göstererek 8.890 milyon dolar olurken; ithalat %11,8 artarak
12.967 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylece Şubat ayında olduğu gibi Mart ayında da dış
ticaret açığı geçtiğimiz yıla göre azalarak (%2,8) 4.076 milyon dolar oldu.
Mart ayı dış ticaret rakamlarının açıklanmasıyla birlikte TÜİK geçtiğimiz aylara ve 2006 yılına ilişkin
revizeler yaptı. İthalat rakamlarına yapılan revizelerle 2006 yılı dış ticaret açığı 672 milyon dolar
genişletildi.
İhracat ve ithalat gerçekleşmelerinin 12 aylık hareketli ortalaması Şubat ayından itibaren ihracat
artışının ithalat artışının üzerine çıktığını gösteriyor. Mart ayında ithalat artışındaki yavaşlama devam
ederken; ihracat da hız kazanmaya devam etmiş görünüyor. Böylece dış ticaret açığındaki daralma da
belirgin hale gelmiş oluyor.
İhracat ve ithalat miktar endeksleri ise reel olarak bakıldığında (Şubat sonu itibariyle) 12 aylık
ortalama ihracat ve ithalat artışı arasındaki farkın nominal rakamların gösterdiğinden daha belirgin
olduğuna işaret ediyor.
Dış ticaret açığının geçtiğimiz yıla göre daralması ve turizm performansındaki iyileşme dikkate
alındığında cari işlemler açığının Mart ayında 3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceğini
öngörüyoruz. Bu durumda 12 aylık bazda cari işlemler açığı 32,2 milyar dolara sınırlı azalış
gösterecek.
İthalat tarafında dikkati çeken gelişmeler:
ƒ Mart ayı gerçekleşmeleri önemli bir trend değişimine işaret etmiyor.
ƒ 12 aylık ortalamalar bazında tüketim ve yatırım malları artış hızı yavaşlamaya devam ediyor.
ƒ
ƒ
ƒ
Mart ayında bir önceki yıla göre yatırım malı ithalatı %1 sınırlı artarken; tüketim malları %4
azaldı.
Tüketim malı içinde özellikle binek otomobillerdeki ithalat azalışı (Mart ayında bir önceki yıla
göre %31) dikkat çekici görünüyor.
12 aylık ortalamalar bazında ara malı ithalatı tekrar hız kazanmış görünüyor. Mart ayında ara
mal ithalatındaki yıllık değişim %18.
Petrolün son haftalarda uluslararası piyasalardaki yükselişine rağmen, Mart ayında petrol ve
doğalgaz ithalatı %12 artarak, Ocak-Şubat ortalaması olan %21’in altında kaldı.
İhracat tarafında dikkati çeken gelişmeler:
ƒ Mart ayında ihracata yönelik sektörlerde önemli bir trend değişimi görünmüyor
ƒ İhracatta en yüksek artışın görüldüğü sektörler ve 12 aylık ortalama yıllık artışlar: elektrikli
makine (%56), ana metal (%40) motorlu kara taşıtı (%33), petrol ürünleri (%33)
ƒ 12 aylık ortalamada radyo&TV ihracatı %11 azaldı.
ƒ Tekstil ve giyim sektöründe ihracat son aylarda geçtiğimiz aylara göre hızlanırken; tarım, gıda
ve metalik olmayan mineral ürünlerde sınırlı kalıyor.
Dünyada Bankacılık
KAZAKİSTAN BANKACILIK SEKTÖRÜNDEKİ GELİŞMELER...
Yazan: Mert Vuruşkan - Finansal Kurumlar Kredi Analiz ve Yurtdışı Koordinasyon Yetkilisi
Kazakistan Merkez Bankası eski Başkanı Grigori Marchenko’nun başlattığı reform süreci ile ülkenin
bankacılık sektörü, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan Bağımsız Devler Topluluğu’nun
(BDT) diğer üyelerini geride bırakarak gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşma hedefine yaklaşmaktadır.
Yüksek seyreden hidrokarbon fiyatlarının etkisiyle son beş yılda elde edilen enerji gelirleri, sektörün
hızla büyümesine yardımcı olmuştur. BDT üyeleri arasında yatırım notuna erişen ilk ülke olma
ünvanını da elinde bulunduran Kazakistan’ın yabancı para uzun vade notu, artan petrol fiyatlarının
devlet bilançosuna olumlu etkileri ve fiyatlardaki dalgalanmalara önlem olarak hükümetin önemli
düzeyde rezerv biriktirmesi göz önünde bulundurularak, 2006 yılında uluslararası derecelendirme
kuruluşu Standard and Poors tarafından BBB-'dan BBB'ye yükseltilmiştir.
Sektördeki başlıca bankalar...
2005 yılsonu itibariyle en büyük 5 bankanın aktif toplamı sektör aktiflerinin yaklaşık %75’ini
oluşturmakta olup, bu durum sektördeki yüksek konsantrasyona dikkat çekmektedir. Toplam aktifler
açısından ülkenin ilk 5 bankasına ait veriler ve ortaklık yapıları hakkında bilgi ise aşağıdaki şekildedir:
Bankacılık sektörünün toplam aktifleri 2006 yılsonu itibariyle bir önceki yıla oranla Dolar bazında
%110 artarak yaklaşık $85.2 milyar seviyesine ulaşmıştır. Aktiflerdeki büyümeyi tetikleyen en önemli
kalem bir yıl içerisinde %87 artan krediler olmuştur. 2005 yılına kadar büyümeyi etkileyen en önemli
faktör şirketlere kullandırılan krediler olurken, 2006 yılında bu rolü bireysel krediler üstlenmiş ve bir
önceki yıla göre artış %130 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bireysel kredilerin %30’una denk gelen
mortgage kredilerinin de 2006 yıl sonu itibariyle GSYİH’nın %16’sına yükselmesi, Kazak bankacılık
sektöründe penetrasyonun arttığını göstermektedir. Son yedi sene içerisinde kişi başına düşen
GSYİH’nın üç katına çıkması, bireysel kredilerdeki artışta önemli rol oynarken, bu trendin devam
etmesi durumunda kredilerin ekonomideki payının önümüzdeki yıllarda Orta ve Doğu Avrupa
ortalamalarını geçmesi söz konusudur. Kredilerdeki bu hızlı büyüme trendinin enflasyon baskısı
yaratma ihtimaline karşı ise, Merkez Bankası’nın kredi rezerv oranlarını artırarak büyümeyi
sınırlaması beklenmektedir.
Kredilerde dikkat çeken büyüme...
31.12.2005 (Mio $)
Aktif
Özkaynak
Net Gelir
Ortaklık Yapısı
Kazkommertsbank
8,939
37
154
Bank TuranAlem
7,464
272
110
Halyk Savings
Bank of
Kazakhstan
ATF Bank
4,187
217
118
The Bank of New York (%27)
EBRD (%15)
East Capital Explorer Financial Institutions Fund
(%10)
EBRD (%3)
International Finance Corporation (%3)
The Netherlands Development Finance
Company (%3)
ALMEX LTD (%82)
JSC Central Depositary of Securities (%9)
2,686
150
30
Alliance Bank JSC
2,489
186
12
Rink Invest LLP (%18)
Saving Pension Fund of Halyk Bank of
Kazakhstan (%8)
Olzha JSC (%6)
Seimar Holding (%33)
Rakhat Confectionary (%10)
Halka Açık/Central Securities Depository (%9)
Denklemin öteki tarafı: fonlama...
Kredilerin mevduata oranının %140’a ulaşması ile mevduatlar yoluyla karşılanamayan büyüme
bankaları yurtdışından borç almaya yönlendirmiştir. Kontrol altında tutulan dalgalı kur rejimi
sayesinde kur riskinin azaltılması ve Merkez Bankası’nın yüksek rezerv seviyesi, yabancı para
cinsinden borçlanmayı kolaylaştırmıştır.
Öte yandan Ocak 2007’de Kazakistan Finansal Denetleme Ajansı tarafından, sermaye büyüklükleri
baz alınarak, bankaların yurtdışından sağlayacakları fonlamalara sınırlama getirilmiştir. Mart ayında
yürürlüğe giren düzenlemede büyük bankaların özkaynaklarının beş katına kadar borçlanabilmelerine
müsade edilirken, küçük ölçekli bankaların daha az oranda borçlanmalarına izin verilmektedir. Bu
sebeple, getirilen kısıtlamaların özellikle küçük ölçekli bankaları etkileyeceği, bazılarının ise daha
şimdiden limitlerini aşmış oldukları tartışılan konular arasındadır. Kazkommertsbank, Halyk Savings
Bank of Kazakhstan gibi büyük ölçekli bankaların limitleri oldukça yeterli olmakla birlikte, küçük
ölçekli bankaların sermayelerini artırana kadar Eurobond ihraç etmelerinin duraksaması ve bunun
sonucunda halka arz, stratejik ortaklık ve konsolidasyon planlarının hız kazanması beklenmektedir.
Hissedar yapıları ve artan şeffaflık...
Gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında güçlü bir denetleme kurumunun gözetimi altında olan
sektörde, ortaklara verilen kredilerin oranı giderek azalsa da bankaların ortaklık yapılarının hala
yeterince şeffaf bir görünüme ulaştırılamaması ve bağlı şirketlerin net olarak belirlenmemesi sorun
yaratabilmektedir. Yerli ve yabancı kurumsal şirketlerin bankalardaki payları halen düşük seviyede
seyretmekte ve hakim hisseler birkaç birey veya ailenin elinde bulunmaktadır. Öte yandan sektörün
büyük bankaları sıkça uluslararası para piyasalarından fon sağladığından, bu bankaların düzenli olarak
ortaklık yapıları ve finansalları hakkında bilgi açıklamaya başlamış olmaları olumlu bir gelişme olarak
görülmektedir.
Genel anlamda Kazakistan bankacılık sektörüne baktığımızda, yurtdışı fonlama tarafına getirilen
kısıtlamalar ile birlikte halka arz ve stratejik ortak edinme yöntemleri aracılığıyla özellikle orta ve
küçük ölçekli bankalarda sermaye artırımına gidilmesi, merkez bankasının kredi rezerv oranlarını
artırarak enflasyon baskısına karşı kredilerdeki büyümeyi sınırlaması, öte yandan sektör aktiflerinde
büyümenin ise önümüzdeki yıllarda devam etmesi öne çıkan beklentiler arasındadır.
İç Ekonomi
Şahenk: Türk Şirketler Rekabeti Öğrenmeli
Rekabet Kurumu, 10. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle “rekabet politikalarının” tartışıldığı bir
sempozyum düzenledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, insan odaklı bir ekonomi politikası
izlediklerini belirttiği sempozyumda, şirketlerde
de hizmet odaklı bir anlayışın egemen olması gerektiğini vurguladı. Başbakan Erdoğan, “Ben güçlü
şirketim, ben ne dersem o olur demeye hiç kimsenin hakkı yok. Bu anlayış hizmet odaklı bir anlayış
değildir. Bunu denetleyemezsek, bunu kontrol edemezsek; birileri kırarak, dökerek, mağdur ederek
alabildiğince zenginleşir, birileri de fakirleşir. Tekellerin, kartellerin bu ülkeye geçmişte dayattıklarını
hepimiz gayet iyi biliyoruz” dedi.
Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk de, dünyada engellerin kalktığı bir sürecin
yaşandığına dikkat çekerek, rekabetin uygulanan reform sürecinin bir parçası olduğunu vurguladı.
Şahenk, “Türk şirketleri rekabet etmeyi öğrenmelidir. İş dünyası artık uluslararası regülasyonların
anladığı çerçeveye alışmak durumundadır” dedi. Şahenk, rekabetin, girişimci yanı yüksek genç
Türkiye nüfusu için yeni fırsatlar yarattığına da işaret etti. Şahenk, “Rekabet Kurumu’nun yaptığı
kanunların belli sektörlerde girişimcilere fırsat vereceğini görüyorum. Sermayenin daha
demokratikleşmesi için önemlidir diye
görüyorum” diye konuştu.
Garanti’nin Karı Üç Ayda Yüzde 50 Arttı
Garanti Bankası, yılın ilk çeyreğinde net karını, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artışla,
377 milyon 488 bin YTL’ye yükseltti. Garanti’nin aktif büyüklüğü 53 milyar 562 milyon 606 bin YTL
seviyesine ulaşırken, sermaye
yeterlilik rasyosu yüzde 15.3 oldu. Bankanın 2007 yılının ilk çeyreğindeki performansını
değerlendiren Genel Müdür Ergun Özen, “Kredi ve mevduat gibi
temel bankacılık ürünlerinde ciddi pazar payı kazandık. Garanti Bankası, yurtiçinde ve yurtdışında
karlılığını artırarak büyümeye devam ediyor” dedi. Garanti’nin 2007 Mart ayı sonu itibarıyla toplam
501 şubeye ulaştığını belirten Özen, şube ağındaki etkin ve verimli genişlemenin, 2007 boyunca
devam edeceğinin altını çizdi. Özen, “Garanti Bankası, Türkiye sınırları dışında da hızlı bir büyüme
sürecine girdi. Bölgesel banka olma yolunda ilk adımı, Romanya’da ağırlıklı olarak kurumsal
bankacılık alanında faaliyet gösteren şubelerimizle tüketici finansmanında etkin olan GE Consumer
Finance iştiraklerini birleştirerek atıyoruz. Bankacılığın her alanında faaliyet gösterecek bu yeni
iştirakimizle 5 yıl içinde Romanya’nın en büyük 10 bankasından biri olmayı hedefliyoruz” dedi.
Denizbank Tarım Kredilerinde Büyüyecek
2002’de Tarişbank’ı bünyesine katarak tarım sektörüne finansman sağlayan tek özel banka olan
Denizbank, bu yıl en fazla tarım kredilerinde büyümeyi planlıyor. Denizbank, yıl sonunda tarım kredi
hacmini 2006’daki 512 milyon YTL seviyesinden yüzde 61 artışla 825 milyon YTL’ye yükseltmeyi
hedefliyor. Geçen yıl 40 bin 120 üreticiye tarım kredisi veren Denizbank’ın bu yılki hedefi 100 bin
üreticiye ulaşmak. Denizbank, 2009 yılında ise 170 bin üreticiye 2 milyar YTL’ye yakın kredi
sağlayarak her 8 çiftçiden birine destek olmayı istiyor.
Bu yıl 90 tarım şubesinde haftada 9 milyon YTL kredi verdiklerini söyleyen Denizbank Finansal
Hizmetler Grup Başkanı Hakan Ateş, çiftçinin borcuna sadık olması nedeniyle tarım kredilerinde bir
risk görmediklerini belirtti. Ateş, çiftçinin finansman yetersizliği nedeniyle tefeciden borçlanmak
zorunda kaldığını hatırlatarak, özel bankaların özeleştiri yapması gerektiğini belirtti.
Çimento Sektöründe 2008 Endişesi
İç piyasalardaki tüketimin 2006 yılında yüzde 19 artarak 43.4 milyon tonluk rekora ulaşmasıyla iyi bir
yıl geçiren çimentocular 2008’den endişeli. Son üç yılda konut sektöründeki büyümenin etkisiyle
yatırımlarını artırarak üretimini 38.8 milyon tondan 47.4 milyon tona çıkaran çimento sektörünü,
şimdi arz fazlası korkusu sardı. Sektör temsilcileri, 2008’de 8-10 milyon tonluk yeni klinker
kapasitesinin devreye gireceğini ancak iç pazarda talep gerilemesi nedeniyle durgunluk yaşanacağını
belirtiyor.
Oyak Çimento Grubu Başkanı Celal Çağlar, “2008 yılının 2006 ve 2007’ye göre çok daha karanlık
hatta bayağı karanlık bir yıl olacağını öngörmek çok yanlış olmaz diye düşünüyorum” şeklinde
konuştu. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Başkanı Adnan İğnebekçili de, yüzde 90 olan kapasite
kullanım oranının
2008’de yüzde 75’in altına düşeceğini belirtti. Çimento fiyatlarının büyük oranda gerileyeceğini
kaydeden İğnebekçili “Maliyet artışını fiyatlara yansıtamadık. Sektörde kapasite artıyor. Kapasite
arttıkça sadece satış hacimleriyle değil fiyatla da çimentocuları zor günler bekliyor” dedi. Sektörde
yüzde 30 olan kar marjının ise 2008 yılında yüzde 20’nin altına inmesi bekleniyor.
BDDK’dan Bankalara Borç Uyarısı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), ilki 2006 Mayıs-Haziran dönemindeki
dalgalanmanın ardından hazırlanan Türk bankacılık sektörü kur riski değerlendirme raporunun
ikincisini hazırladı. Raporda, dalgalanmanın ardından hızı yavaşlasa da sektördeki büyümenin sürdüğü
belirtildi. Sorunlara yönelik tespitlerin de yer aldığı raporda, kaynakların kısa vadelerde yoğunlaşması
nedeniyle mevduat ve krediler arasındaki vade uyumsuzluğu sorununun sürdüğü vurgulandı.
Bankaların Türk parası ve dolar
bazında faiz riskiyle karşı karşıya olduklarına da dikkat çekildi.
Son verilere göre 121.2 milyar dolara yükselerek kamunun dış borçlarını geçen özel sektör dış
borçlarının bankalar için risk oluşturduğuna işaret edildi. Şirketlerin kullandığı yurtdışı kredilerin
bankalar için kredi riski oluşturduğu belirtilerek, bu riskin şirketler kadar bankalar tarafından da
yakından takip edilmesi ve yönetilmesi gerektiği uyarısı yapıldı. BDDK, ekonomik yavaşlama
dönemlerinde şirketler üstündeki kur riskinin ödeme güçlüğü yaratacağı ve bankaları etkileyeceğine
dikkat çekti. BDDK, sektörün pozisyonunu, önemli ölçüde özel ve yabancı bankalar grubunun
belirlediği tespitinde de bulundu.
Turizmde Olumlu Sinyaller
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’ye giriş yapan turist sayısı Mart ayında
yüzde 19.3 artışla,1 milyon 99 bin 960 kişi olarak gerçekleşti. Bu rakam geçen yılın aynı ayında 921
892 kişiydi. Yılın ilk üç ayında giriş yapan yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 17.4 artarak 2 milyon 601
bin kişi düzeyinde gerçekleşti. Giriş yapan ilk on ülke sıralamasında birinci sırada Almanya yer aldı.
Bu ülkeyi sırasıyla, İran, Bulgaristan, Rusya Federasyonu, Gürcistan, İngiltere, ABD, Fransa,
Hollanda ve Azerbaycan izledi. İlk on ülkenin toplamı giriş yapan yabancıların yüzde 61.8’lik
bölümünü oluşturdu.
Ülke grupları ayrımında, geçen yılın Mart ayına göre en fazla artış yüzde 29.1 ile OECD ülkelerinde
yaşandı. En fazla düşüş ise yüzde 84.6 ile Okyanusya ülkelerinde görüldü.
Toplu Taşımada Kartlı Dönem
Garanti Bankası, Kentkart işbirliği ve Çanakkale Belediyesi desteği ile başlattığı uygulamayı, bir
sonraki adımda tüm banka kartlarına, farklı şehir ve bölgelere yaymayı hedefliyor. Avrupa’da ilk kez
Garanti Bankası tarafından uygulamaya sokulan bu sistem ile Çanakkaleli ParaCard sahipleri, bilet
satın almak zorunda kalmadan, kartlarını şehir içi ulaşımda kullanabilecek, ulaşım masraflarını ay
sonu hesap hareketlerinden takip edebilecek. Sistem, ParaCard kullanıcılarını bozuk para taşıma
zahmetinden kurtarırken bilet derdine de son verecek.
Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin “Çanakkale’de başlatılan uygulama,
ülkemizde bir ilk. Zaman içinde uygulamaya, öncelikle Bonus Trink olmak üzere tüm kredi
kartlarımızı dahil edeceğiz. Kısa bir süre sonra, altyapısını kurduğumuz sistemden diğer bankaların
kart sahipleri de
yararlanabilecek. Çanakkale’de attığımız ilk adımı farklı şehirlere ve ulaşımın her alanına yaymayı
hedefliyoruz.” dedi.
Sosyal Güvenlikte Açık Sürüyor
Sosyal güvenlik sisteminin mali dengelerini düzeltecek önlemler
içerdiği iddiasıyla hazırlanan sosyal güvenlik reformunun yürürlük
tarihi ertelenirken, sistem yüksek miktarda açık vermeyi
sürdürüyor. 2007 bütçesinde sosyal güvenlik açık finansmanı için
12 milyar 778 milyon YTL ayrıldı. Ancak ilk üç ayda finansman
için bütçeden 6 milyar 576 milyon YTL aktarıldı. Açığı
karşılamak için Ocak’ta 2.9, Şubat ve Mart’ta da 1.8’er milyar
YTL ayrılırken, yılın tamamı için öngörülen kaynağın yarısından
fazlası üç ayda kullanıldı.
IMF’in de sürekli dikkat çektiği sağlık harcamaları ise üç ayda 1
milyar 668 milyon YTL’ye ulaştı. Sosyal güvenlik reformunun
uygulanacağı varsayılarak yılın tamamı için bütçede ayrılan sağlık
gideri sadece 165 milyon YTL idi. Ancak IMF’yle gözden
geçirmenin sürdürüldüğü Mart ayında sağlık harcamaları önceki
iki aya göre azaldı. Ocak’ta 482.9, Şubat’ta ise 738.2 milyon YTL
olan sağlık harcamaları Mart’ı 447.6 milyon YTL ile kapattı. Sağlık harcamalarında ağırlık 1.1 milyar
YTL ile yeşil kart giderlerinde oldu.
S&P: Türkiye’nin Görünümü Olumlu
Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’un Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Faruk
Soussa, Türkiye’de uzun dönem makroekonomik görünümün olumlu olduğunu, kısa vadede ise, döviz
piyasasında dalgalanma potansiyeline rağmen Türkiye’nin olumlu görünümü koruduğunu kaydetti.
Soussa, Türkiye’de dövizin “carry trade” nedeniyle dalgalanabileceğini ancak Türkiye’deki kısa vadeli
risklerin ülke kredi notunu etkilemeyeceğini kaydetti. Soussa “Verdiğimiz kredi notu Türkiye’nin
uzun dönem görünümünü kapsıyor ve bu görünüm de halen istikrarlı” dedi. Soussa, Türkiye’nin cari
açığı başarıyla finanse etmeyi sürdürmesiyle, istikrarlı görünümün korunacağını da belirtti.
IMF: Riskler Ciddiye Alınmıyor
Uluslararası Para Fonu (IMF), mali piyasalardaki yatırımcıların riskleri yeteri kadar ciddiye almadığı
uyarısında bulundu. Kuruluş, küresel mali istikrar raporunda, düşük faizli para birimleriyle borçlanılıp
yüksek getirili enstrümanlara yatırım yönteminin yaygın olarak kullanılmasının, yatırımcıların riskleri
algılayamadığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu kaydetti. IMF, bol likidite, düşük faiz ve
yüksek risk iştahının mevcut ekonomik döngüye özgü unsurlar olduğuna dikkat çekerek, bunların kısa
vadede değişebileceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini
vurguladı. Kuruluş, borçluluğun giderek artmasının ve yatırım
araçlarının giderek daha karmaşık hal almasının yarattığı
risklerin, olası bir volatilite şokunun boyutlarını arttırabileceğini
ifade etti.
Raporda, riskli yatırımlardaki artışın bir diğer önemli
göstergesinin ise gelişmekte olan ülkelerin özel sektörlerine
yapılan yatırımlar olduğu belirtildi. IMF, gelişen ülkelere yapılan
riskli yatırımların başında gelişmekte olan Avrupa
ülkelerinde bankalara yapılan yatırımların geldiğine dikkat çekti.
Bu durumun, yatırımları çeken gelişen ülkeler için de risk
yarattığı vurgulandı. IMF, özellikle cari açığı yüksek ülkelerin,
sermaye akışının tersine dönmesi halinde, zor durumda
kalabileceğini ifade etti.
POS Cihazları Birleşiyor
Yapı Kredi Bankası Kredi Kartları ve Tüketici Kredileri Yönetimi Üye İş Yeri Pazarlama Grup
Başkanı ve Bankalar Arası Kart Merkezi (BKM) Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Kaplan, Türkiye
genelindeki mağazalarda 1 milyon 200 bine yakın POS (Point of Sale) cihazı bulunduğunu kaydetti.
Her bir POS cihazının bankalara ortalama 200 dolara mal olduğunu belirten Kaplan, bir mağazada çok
sayıda POS cihazı bulunmasının bankalara ek bir maliyet getirdiğini belirtti.
Hakan Kaplan, şunları söyledi:
“Mağazalardaki, herhangi bir bankaya ait POS terminalinden, diğer bankalara da ulaşılabilecek.
Türkiye’de toplam 1 milyon 200 bine yakın POS terminali bulunmakta. Bankalar olarak, geçtiğimiz
yıldan itibaren ortak POS uygulamasına geçerek, POS harcamalarını kısmaya yönelik tedbirler
alınmasına başlandı.”
Kültür Sanat
Hamile Yıldız Salma Hayek Yapımcı Oldu
40 yaşındaki hamile oyuncu, Ventanazul adlı yapım şirketinin başına
geçti. Metro Goldwyn Mayer (MGM) ile birlikte çalışacak olan şirket,
ağırlıklı olarak Latin filmleri çekecek. Şirket, yılda 4 kadar filmin
yapımcılığını üstlenecek. Salma Hayek, uzun zamandır Latin filmleri
pazarında böyle bir şirketi oluşturmanın planlarını yaptıklarını söyledi.
Hayek, “Her proje farklı bir öğe taşıyacak. Frida Kahlo’nunki gibi
benzersiz Latin hikayelerini beyazperdeye taşıyacağız” dedi. Latin
yeteneklerini kameranın hem önüne, hem de arkasına taşımayı hedeflediklerini anlatan güzel oyuncu,
kendisinin de hem yönetmen, hem de oyuncu olarak projelere katkıda bulunacağını ifade etti.
MGM şirketi başkanı Rick Sands de, şirketin projelerinin 5-25 milyon dolar arasında değişen bütçelere
sahip olacağını kaydetti. “Salma Hayek, oynamak isterse oynar, yapımcılık yapmak isterse onu yapar”
diyen Sands, şirketin hedeflerini de, “Filmlerimizin herkese hitap etmesini istiyoruz. Ama öncelikle
Latin seyircilerin onlarla gurur duymasını ümit ediyoruz” sözleriyle aktardı. Salma Hayek ile yapılan
işbirliği, MGM şirketinin son dönemde ünlü oyuncularla çalıştığı ikinci büyük yatırımı oldu. Şirket,
geçen yıl Kasım ayında da ünlü aktör Tom Cruise ve ortağı Paula Wagner ile işbirliğine gitmişti.
Bruce Willis’den Halle Berry’ye Tam Not
Başrolerini Halle Berry ve Bruce Willis’in üstlendiği “Perfect StrangerKusursuz Yabancı” filminin galası New York’ta yapıldı. Galada, film
kadar Willis’in rol arkadaşı Berry ile öpüşme sahnelerine ilişkin
açıklamaları da sükse yaptı. Berry’nin araştırmacı gazeteci Rowena Price
karakterini, Willis’inse güçlü bir reklam şirketi müdürü olan Harrison
Hill karakterini canlandırdığı film bir hayli iddialı. Filmde Price, yakın
arkadaşını öldürdüğünden şüphelendiği Hill’in peşine düşüyor. Sanal
ilişkiler, gerilim ve aşk dolu filmin New York’ta
yapılan galasına da ilgi yoğundu. Galada film kadar Bruce Willis’in
açıklamaları da konuşuldu. Willis, rol arkadaşından duyduğu
menmuniyeti de dile getirdi. Film, 13 Nisan’da ABD ve Avrupa’da
vizyona girecek. Türkiye’deki gösterim tarihiyse 20 Nisan.
Yönetmen: James Foley
Oyuncular: Halle Berry , Bruce Willis , Giovanni Ribisi, Richard Portnow
Senaryo: Todd Komarnicki - Jon Bokenkamp
www.sonypictures.com/movies/perfectstranger/
Ankara Film Festivali Ödüllerle Sona Erdi
Limak 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Uzun Film
yarışmasında en iyi film ödülünü “Beynelmilel” aldı. En iyi yönetmen
ödülü “Kader” ile Zeki Demirkubuz’a, en iyi
kadın oyuncu ödülü Vildan Atasever’e, en iyi erkek oyuncu ödülü de
Haluk Bilginer’e verildi. Umut veren yeni yönetmen ise Yüksel Aksu
seçildi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Farabi
Salonu’nda yapılan ödül töreni öncesi kokteyl verildi. Sunuculuğunu
Yetkin Dikinciler ile Şenay Gürler’in üstlendiği ödül töreninin açılış
konuşmasını yapan festival Başkan Yardımcısı ve Dünya Kitle İletişimi
Araştırma Vakfı Başkanı İnci Demirkol, yurt içi ve yurt dışından 200’e
yakın konuğu ağırladıklarını söyledi. Demirkol, ulusal basının İstanbul
dışındaki festivallere daha az yer ayırdıklarını ifade ederek, destek istedi.
İnci Demirkol, konuşmasının ardından festivalin dekor tasarımını yapan
Natali Yeres’e, TRT ekibine ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
öğrencileri Buğra Karaözbek ve Hasan Gündüz’e anı heykelciği takdim etti.
Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü’nü Muharrem Gülmez ile Sırrı Süreyya Önder’in
yönettiği “Beynelmilel” aldı. Gülmez ve Önder’e ödülü Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü
Selahattin Ertaş verdi. Ertaş, burada yaptığı konuşmada, yerli izleyici sayısının
2002’de yalnızca yüzde 8 iken, bugün yüzde 52’ye çıktığını söyledi. 2004 yılındaki kanun değişikliği
ile sinemanın dinamizm kazandığını belirten Ertaş, “Elimizdeki kaynakların
bütünüyle destek sağlamaya devam edeceğiz” dedi. Ertaş, bakanlığın film festivalleri ile film hafta ve
günlerine de destek verdiğini kaydetti.
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, “Kader” filmindeki oyunculuğu ile Vildan Atasever’e, CHP İstanbul
Milletvekili Berhan Şimşek tarafından takdim edildi. Şimşek, festivallerin devam
edebilmesi için sponsorluk alınabileceğini kaydetti. Festivalde, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ise “Polis”
filmindeki rolü ile Haluk Bilginer’e verildi. Bilginer, İstanbul’daki oyunu nedeniyle törene
katılamazken, ödülü filmin yönetmeni Onur Ünlü, Seçici Kurul üyesi Cengiz Karaca’nın elinden aldı.
“Garip Çoban” Playstation 3 İçin Çalıyor!
Dünyaca ünlü yönetmen Dante Ariola’nın film için düşündüğü aday şarkılar
arasında yer alan “Garip Çoban”, Pelikan Müzik’in çabaları sonucunda ilk
üçe kaldı ve projenin ana müziği olarak seçildi. Pelikan Müzik’in ortakları
Nur Turan ve Selim Kaynak, projeyle ilgili olarak yaptıkları açıklamada, ilk
kez dünya çapındaki bir reklam kampanyasında Türkçe bir şarkının
kullanılmasını sağlamaktan son derece mutlu olduklarını belirttiler. Parçanın
yorumcu ve kayıt haklarına sahip olan Ada Müzik / Diskotür de, projeye
tam destek vererek lisanslama sürecinin hızlanmasında önemli bir rol
oynadı. Bu arada, kampanyada kullanılan diğer iki parça ise Nino Rota’dan
Amarcord film müziği ve Albeniz’den Asturias.
“Garip Çoban”ın kaydedildiği 1970 yılında Moğollar, Aziz Azmet (vokal), Cahit Berkay (gitar,
bağlama), Engin Yörükoğlu (davul), Murat Ses (klavye) ve Taner Öngür’den (bas gitar) oluşuyordu.
“Garip Çoban”ın sözlerini Aziz Azmet yazarken, şarkıyı Murat Ses besteledi.
Playstation 3’ün 2007 kampanyasının ana sloganı “This Is Living”den (Yaşamak Budur) yola çıkarak
hazırlanan reklam filminin sonunda, Anadolu Pop melodileri eşliğinde gökyüzünde
patlayan havai fişekler ile birlikte Playstation 3 logosu ekrana geliyor. Dünyanın birçok ülkesinde
yayınlanacak olan reklam; TV, internet, sinema, stadyum ve mağaza içi gösterimlerde Türkçe müziği
uluslararası platforma taşıyacak. Ayrıca, “Garip Çoban”ın yer aldığı reklam, Şampiyonlar Ligi
maçlarının oynandığı stadyumlarda maçtan önce ve devre arasında gösterilecek. Reklam filminin
kamera arkası görüntülerinin yer aldığı özel DVD için hazırlıklar sürüyor.
Yazar Kurt Vonnegut Öldü
ABD’li hümanist yazar Kurt Vonnegut, 84 yaşında vefat etti.
Yazarın fotoğrafçı eşi Jill Krementz, Vonnegut’un haftalar
önce Manhattan’daki evinde düşerek başını çarptığını ve beyin
zedelenmesi sonucu öldüğünü belirtti. Kurt Vonnegut, 1922
yılında ABD’nin Indianapolis şehrinde dünyaya geldi. Cornell
Üniversitesinde biyokimya okuduktan sonra İkinci Dünya
Savaşı’nda Avrupa’da asker olarak hizmet verdi. Almanya’da
savaş esiri olarak ele geçirildi ve Almanya’nın Dresden şehrinin
müttefik kuvvetler tarafından bombalanmasına şahit oldu. Bu
olay Vonnegut’u derinden etkiledi ve sonucunda en başarılı romanı “Mezbaha No 5”i
(Slaughterhouse-Five) yazdı. Bu kitap sayesinde çağdaş Amerikan yazarlarının arasına katıldı ve ün
kazandı.
Savaş sonrası, yazarlığa yoğunlaşmadan önce Şikago Üniversitesinde antropoloji dalında uzmanlaştı.
Başlangıçta bilim-kurgu üzerine odaklandı ve ilk yayınlanan romanı, “Otomatik Piyano” (Player
Piano) bu dalda Vonnegut’a büyük başarı kazandırdı. Vonnegut’un yapıtlarında acımasız bir mizah ön
plana çıkar. Yazar, insanın tamamen çaresiz kaldığı anlarında böyle bir mizaha sarıldığını düşünür.
Yazarın diğer romanları arasında, “Gece Ana” (Mother Night-1961), “Kedi Beşiği” (Cat’s Cradle1963), “Titan’ın Sirenleri” (The Sirens of Titan-1959), Şampiyonların Kahvaltısı, Hapishane Kuşu,
Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater, Maymun Evine Hoş Geldiniz, Galápagos ve Mavi Sakal
bulunuyor.
Tolkien’in Yeni Romanı Tüm Dünyada Satışta
Tolkien’in yarıda bıraktığı “Hurin’in Çocukları” (The Children of Hurin) adlı romanın, 25 dile
çevrilmesi bekleniyor. Açıklamaya göre, Tolkien’in oğlu Christopher Tolkien, romanı tamamlamak
için babasının taslakları üzerinde yaklaşık 30 yıl uğraştı. Tolkien’in 1918’de yazmaya başladığı ve
ölümünden önce bitiremediği romanı insan ırkından gelen Hurin adlı bir
kahramanın serüvenini ele alıyor. Hikayeye göre, Karanlıklar Efendisi Morgoth
Hurin’i lanetliyor, ve kahramanın çocukları Turin Turambar ve Nienor da bu
lanetten kurtulmaya çalışıyor. Orta Dünya’nın daha Hobbitler yaratılmadan önce
sular altında kalan bir yerinde gerçekleşen hikayede Sauron daha kötü
Morgoth’un bir kurmayı. Hikaye Turin Turambar’ın soyunun peşini bırakmayan
karanlık güçten kurtulmak için Beleriand diyarında bir serüvene atılmasını
işliyor.
Tolkien’in oğlu Christopher Tolkien, el yazmalarını uzun bir süre incelediğini ve
öyküye ek yapmadan tutarlı bir öykü oluşturmayı denediğini söyledi. “Hurin’in
Çocukları”ndaki kimi bölümlerin daha önceki Tolkien öykülerinde ayrı olarak yayımlandığı da
belirtiliyor. 320 sayfalık kitabın kapağını ve resimlerini, “Yüzüklerin Efendisi” ve “Hobbit”te olduğu
gibi yine Alan Lee çizmiş. Christopher Tolkien, 1977’de de babasının tamamlayamadığı
“Silmarillion” kitabını tamamlayarak piyasaya sürmüştü.
Sulukule’nin Yıkımına Engel Olun!
Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projesi kapsamında gündeme gelen
Sulukule’nin yıkımını durdurmak amacıyla klarnet sanatçıları bir araya
geldi. İTÜ öğretim görevlisi ve klarnet
sanatçıcı Serkan Çağrı yönetiminde kurulan “KlarnetKule Orkestrası”
amacı doğrultusunda konser veriyor. Dünyadaki ilk roman
yerleşimlerinden biri olan ve birçok müzisyene ev sahipliği yapmış
olan Sulukule’de hala “Osmanlı tapusuna sahip” evler bulunduğundan
İstanbul tarih ve kültürü açısından son derece değerli bir konuma
sahip. Ana teması, “Sulukule İstanbul’dur, İstanbul yok olmasın” olan “40 Gün 40 Gece Sulukule”
Platformu da bu kapsamda kente sahip çıkmaya çalışıyor.
KlarnetKule Orkestrası’nın verdiği konserle başlayan etkinlikler önümüzdeki aylarda da devam
edecek. Tarihi mirası yaşatmak amacıyla düzenlenecek etkinlikte farklı alanlardan birçok sanatçı,
akademisyen ve gönüllülerin katılımıyla kentsel gelişmelere katılımcı ve yaratıcı çözümler aranacak.
Pulitzer Ödüllerinin Sahipleri Açıklandı
Wall Street Journal, yatırımcılara yönelik hisse senetleri
tercihleriyle ilgili skandala dair araştırmasıyla kamusal hizmet
ödülünü aldı. Batı Şeria’daki yerleşim biriminden zorla tahliye
edilen İsrailli bir kadını görüntüleyen Associated Press’ten Oded
Balilty, özgün fotoğraf dalında ödüle layık görülürken, “The
Oregonian”, Oregon Dağları’ndaki kayıp aile haberiyle son dakika
haber ödülünü aldı.
Los Angeles Times’dan Kenneth R. Weiss, Usha Lee McFarling ve Rick Loomas, zarar gören
okyanuslarla ilgili haberleriyle, bilgilendirici haber, The Miami Herald’dan Debbie Cenziper,
yerel haber dallarında ödül aldılar. Araştırmacı gazetecilik dalında ise ödül, bir ABD eyaletindeki 2
yıllık üniversite sisteminde yolsuzluğa dair haberiyle The Birmingham News’den Brett Blackledge’e
verildi. Tarih dalında “Basın, İnsan Hakları Mücadelesi ve Bir Ulusun Uyanışı” ile Gene Roberts ve
Hank Klibanoff, kurgu dalında “Yol” ile Cormac McCarthy ödüle layık görüldü. “The Daily News of
New York” başmakale, David Lindsay-Abaire drama, “The Wall Street Journal” çalışanları
uluslararası habercilik, Ornette Coleman müzik, Lawrence Wright da düzyazı dallarında ödül aldılar.
Minimal Akımının Kurucusu Lewitt Öldü
LeWitt’in kanserin yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle öldüğü bildirildi. Ünlü
ressamın uzun yıllardır arkadaşı olan Andrea Miller-Keller, The Hartford
Courant gazetesine yaptığı açıklamada, basından uzak kalmayı tercih eden
LeWitt’in “asla sanatın onu yapan sanatçının kişiliği ile ilgili olduğunu
düşünmediğini” söyledi. 1960’ların ortasında büyük duvar çizimleri yapmaya
başlayan LeWitt’in duvar çizimi fikri, o zamanlar “radikal bir fikir” olarak
görüldü.
9 Eylül 1928’de Rus göçmeni anne ve babanın çocuğu olarak Hartford’da doğan LeWitt, babasının 6
yaşında ölmesinden sonra annesi ve halası tarafından yetiştirildi. Syracuse Üniversitesi’ndeki
geleneksel sanat eğitimini 1949’da tamamlayan LeWitt, yıllar sonra verdiği bir röportajda, “yapacak
başka bir şey bilmediği için” sanat eğitimi aldığını
söyledi. Kore Savaşı sırasında 2 yıl askerlik yapan LeWitt, California, Japonya ve Kore’de destek
birliklerinde bulundu. 1953’de New York’a taşınan Lewitt, Modern Sanatlar Müzesi
resepsiyonunda gece nöbetçiliği de olmak üzere bir çok kısa süreli işte çalıştı. İlk kişisel sergisini New
York’taki John Daniels Gallery’de 1965’de açan LeWitt, New York’taki birçok
sanat okulunda ders verdi. 1980’lerde ağırlıklı olarak İtalya’da yaşayan LeWitt, 1980 sonunda tekrar
ABD’ye dönmüştü. LeWitt eşi Carol ve iki kızı ile birlikte yaşıyordu.
Portre
Frederico Garcia Lorca
Lorca, İspanya’da, Granada eyaletinde, 5 Haziran 1898’de doğdu ve ölene
kadar da o coğrafyanın atmosferini şiirlerinde ve oyunlarında yazdı. Kırsal ve
zengin bir folklorik ortamda büyümesi, sanatına çok önemli katkılar sundu.
Lorca henüz çocukluk yıllarında daha sonra şiirlerine önemli bir altyapı
oluşturacak olan onlarca halk türküsünü ezbere biliyordu. İlk piyano
derslerini, müzik yeteneğini fark eden annesinden aldı. Ailesi Granada’ya
taşınınca orada bir Cizvit okuluna girdi. Babasının isteği üzerine 1915 yılında
üniversiteye yazıldı ve Granada Üniversitesi’nde hukuk okudu. Çok
geçmeden edebiyat, resim ve müzik ile uğraşmak üzere okulu bıraktı. Usta bir
besteci ve yorumcu olan Lorca, arkadaşları arasında “müzisyen” olarak
tanınıyordu.
1918’de Kastilya gezisinden esinlenerek yazdığı Imperesiones y Paisajes’i yayımlaması herkesi
şaşırttı. Bu düzyazı yapıt Lorca’nın yazar olarak da çok başarılı olabileceğini gösteriyordu. 1919’da
Madrid Üniversitesi’nde sanatta yeniliklere açık gençlerin bir araya geldiği Residencia de Estudiantes
adlı öğrenci yurduna yerleşti. Başkentin kültür merkezi durumundaki üniversitede Salvador Dali
(1927’de Barselona’da sahnelenen ve ona ilk başarılarından birini getiren “Maria Pineda” oyununun
dekorlarını Salvador Dali yapmıştır) Luis Bunuel ve şair Rafael Alberti gibi kendi kuşağından
sanatçılarla dostluklar kurdu. Şair Juan Ramon Jimenez gibi kendinden daha yaşlı ünlülerle de orada
tanıştı. Residencia’da, Lorca’nın şiirleri İspanya’daki tüm edebiyat çevrelerine yayıldı. Oysa
yapıtlarından hemen hiçbiri yayımlamamıştı. Lorca’nın yaşamı boyunca yapıtlarının çoğu
yayımlanmadan önce kulaktan kulağa yayıldı. Deneysel şiirlerin yanı sıra, bir yandan da El maleficio
de la mariposa adlı ilk oyunu üzerine çalışıyordu.
1922’de Granada’daki Fiesta de Cante Jondo halk müziği şenliğinde, ünlü besteci Manuel de Falla ile
birlikte giriştiği ortak çalışmalarda kendisini yeniden keşfetti. Müzik ve şiir alanındaki eğilimlerini
Çingene müziğinde ortaya koyabiliyordu. Çingene Türküleri adlı yapıtında yer alan 18 şiirde,
geleneksel bir edebi biçim olan İspanyol baladını yeni imgelerle birleştirdi. Lorca bu arada bir yandan
da oyun yazıyordu. Bu alandaki ilk başarısını 1927’de Barselona’da Salvador Dali’nin dekorlarıyla
sahnelenen Mariana Pineda’nın şiirsel ve romantik manzum oyunuyla elde etti. Desenleri de ilk kez o
yıl aynı kentte sergilendi.
1928’de Çingene Türküleri’nin yayımlanması Lorca’ya mutluluk getirmedi. ABD ve Küba’da biraz
huzur ve yeni bir esin kaynağı aramaya çıktı. Ölümünden sonra 1940’ta yayımlanan Şair New York’ta
şiirlerinin esin kaynağı bu gezi oldu. Makineleşmiş bir uygarlıkta, ölümü yaşamın tam içinde
görmenin dehşetini okuyuculara katı, ürpertici imgelerle aktardı. Bu şiirlerde Batı anlayışına eleştirel
yaklaşımlar sunarken New York’u hayvanların can çekişenler için öldürüldüğü bir mezbahaya
benzetmektedir.
1931’de Lorca İspanya’ya geri dönmüş ve sonradan Divan del Tamarit adıyla basılacak olan şiirlerinin
yanında yeni oyunlar yazmaya başlamıştı. Çocukluğunda kuklalara duyduğu hayranlığı dile
getirebilmek için Los titeres de Cachiporra ve Retabillo de Don Cristobal adlı iki kukla oyunu yazdı.
İspanya’da Cumhuriyet kurulduktan sonra Lorca kendini tümüyle tiyatroya verdi. La Barraca adlı bir
öğrenci topluluğu Hükümetin parasal desteğiyle 1932’den 1935’e değin klasik tiyatro başyapıtlarını,
eğitimsiz işçi ve köylülere tanıttı. Topluluğun kurucusu ve müzisyeni olan Lorca, Lope de Vega,
Calderon de la Barca ve Cervantes’den oyunlar sahneye koyarak tiyatroda deneyim kazandı. 1933’te
sahnelenen Kanlı Düğün bu çalışmaların sonucunda ortaya çıktı. Lorca’nın oyununda kişiler kader
kurbanıdır ve başka türlü davranmak ellerinden gelmez. İlkel tutkular ve uygarlığın amansız namus
anlayışı arasındaki çatışmanın tuzağına düşmüşlerdir ve çatışma ölümle sonuçlanmaktadır.
1934’te boğa güreşçisi bir arkadaşının yaralanıp ölmesi üzerine Lorca, Llanto por Ignacio Sanchez
Mejias şiirini yazdı. Tüm edebiyat dünyasındaki en başarılı ağıtlardan biri olan bu şiir, akıldan kolay
çıkmayacak, hüzün dolu “A las cinco de la tarde” nakaratı ile sürer. Aynı yıl Lorca’nın halk oyunları
üçlemesinin ikincisi ve Kanlı Düğün ile birlikte, 20. yüzyılın az sayıdaki başarılı şiirsel trajedilerinden
biri olan Yerma sahnelenir. Yerma’da çaresizlik içinde kısır kocasını öldüren bir kadının çektiklerini
konu alan Lorca, Haziran 1936’da bir akşam, arkadaşlarının evinde üçlemenin son oyunu Bernarda
Alba’nın Evi’ni okudu. Düzyazı biçiminde olan bu oyunda despot anneleri tarafından bir yas evinde
tutulan, kin ve şehvet duygularıyla yanıp tutuşan dört kız kardeş anlatılıyordu.
1936 yılında İspanya’da iç savaş başlayınca Lorca, “Bütün tarlalar cesetlerle dolacak. Ben Granada’ya
gidiyorum” diyerek Madrid’den ayrıldı. 19-20 Ağustos 1936’da General Franco’ya bağlı faşist
yönetim tarafından yargılanmaksızın kurşuna dizildiğinde henüz otuz sekiz yaşındaydı. Öldürülme
nedeni olarak sivil muhafızlar için yazdığı şiir gösterildi.
“Karadır atları, kapkara nalları kapkara demir pelerinlerinde parıldar, mürekkep ve mum lekeleri
hepsinin de kurşundan beyni yoldan aşağı çıkageldiler o çılgınlar, o gececiler boğdular geçtikleri
yeri...”
Lorca bir gün sonra yol kenarında bulundu. Ölüm tutanağında “Savaşın doğurduğu yaralar yüzünden
ölmüş olup, cesedi yirmi ağustosta Viznar Alfacar yolu üzerinde bulunmuştur” Yazıyordu.
Download