İnsanlık İçin - Bilkent University

advertisement
Aykut İbrahim ALBAYRAK
İnsanlık İçin
Zülfü Livaneli'nin Serenad kitabı içinde hem tarihten hem aşktan hem sanattan bir kuple de
olsa pay içeren bir kitap. Günümüzde insanların bilmediği bilenlerin ise unuttuğu bir facia olan
“Struma Olayı”nı içine tutkulu bir aşk serpiştirerek bize hatırlatıyor bu kitap. Avrupa'da Naziler ve
Yahudiler arasındaki problemlerin bireysel hayatlarda nelere mal olduğunu kimse bu denli güzel
anlatmamış olsa gerek.
Yahudilerle yıllarca iç içe yaşamış Almanlar özellikle 2. Dünya Savaşı dönemi ve sonrasında
komşularından, dostlarından, aşklarından kopmuşlar adeta düşman olmuşlardır. Gestapo'dan,
Hitler'den kısaca Nazi Almanyası'ndan kaçan insanlar öldürülmüş, sırf Yahudi kökenliler diye
yurtlarından edilmişlerdir. Birçok kesim tarafından kabul edilen ve insan ırkının en büyük utanç
kaynaklarından biri olan Yahudi Soykırımı neredeyse dünyadaki tüm toplumları derinden
etkilemiştir.
Bu iki ırk arasındaki problem bizim ülkemize de ucundan da olsa değmiştir. Devletimiz
Atatürk döneminden 2. Dünya Savaşı sonuna kadar geçen sürede birçok olaya şahit olmuştur.
Gelmiş geçmiş en zeki adamlardan biri olarak gösterilen Einstein'ın Atatürk'e yazdığı ve Yahudi
kökenli kırk bilim adamının çalışmalarına Türkiye'de devam etmesini rica ettiği ve “Ekselansları'nın
sadık bir hizmetkarı olmaktan şeref duyan..” diye bitirdiği mektup ve Struma Gemisi'nin İstanbul
açıklarında Sovyet Rusya tarafından batırılmasını ve yüz üçü çocuk olmak üzere yedi yüz altmış
sekis kişinin ölmesini buna örnek gösterebiliriz.
Yaşadığımız dünya her gün bir adım daha değişiyor ve gelişiyor. Her ne kadar modern bir toplumda
yaşıyor olsak bile ırkçılık ve ayrımcılık dünyamızın hâla en büyük sorunu. Biz insanların ise geçmişte
yaşanan bu olaylardan hiçbir ders almaması ise bizlerin aslında ne kadar aciz olduğunu gözler
önüne seriyor. Milattan önce 14. yüzyılda Mısır'da başlayan ırkçılık, Yeni Dünya'nın keşfiyle
Afrikalılar'a yapılan zulümlerle daha da alevlenmiş ve son olarak Hitler yönetimindeki Nazi
Almanya'sının yahudilere karşı yaptığı soykırım ile en son raddesine ulaşmıştır. O noktadan sonra
insanların akılının başına gelmesi lazım iken şu an bile siyah-beyaz, Türk-Kürt vb. gibi türlü türlü
ayrımcılıklar devam etmektedir. Bu ırkçı eylemler ise benim gözümde insanoğlunun ne kadar aciz
olduğunun büyük bir kanıtı. Irkı, teni, dili ve dinlerinin farklı olmasından dolayı bu insanlara
işkenceler yapmak büyük bir suçtur. Hiç kimse bir başkasının hayatıyla oynamamalıdır. Hele ki
bunun nedeni görüş farklılığı ise.
Kendi ailemin milliyetçi olması, beni de büyürken bu konularda çok etkilemişti. Kürtlere
karşı her zaman önyargılı olan ailem bu özelliklerini ister istemez bana da aşılamış olmasından
dolayı çoğu insana başka gözle bakmama bile sebep olduğu olmuştu. Kendi kararlarımı vereceğim
zamana geldiğimde ise bu önyargıların aslında ne kadar saçma ve çocuksu olduğunu anlamış
bulundum. Irkçılıktan kurtulmak için yapılması gerekenin empati olduğunu öğrendim. Kendinizi
onların yerine koyduğunuz zaman hemen anlaşılıyor bu düşüncesinin ne kadar saçma olduğu.
Afrika'da yıllarca köle olarak çalışan insanları, iç savaş sebebiyle kendi ülkesinden kaçmak zorunda
olan insanları düşününce bizlerin aslından ne kadar iyi durumda olduğu anlaşılıyor.
Aslında hepimiz dünya vatandaşıyız fakat aramızdaki tüm bağları yavaş yavaş kopartan
ırkçılık bizleri birbirimizden ayırıyor. “Serenad” isimli kitapta gördüğümüz iki aşığın ırkçılık yüzünden
birbirlerinden yıllar boyu ayrı kalması bu duruma en güzel örnek olabilir. Çoğu kişiye göre doğru
gözüken bu ırkçılık aslında insanlığımızı küçük düşürmekten başka hiçbir şeye yaramıyor.
Her ne kadar insanların birbirini renginden, dininden, ırkından dolayı ayırmadığı ; insana
insan olduğu için saygı duyduğu bir dünyada yaşamamız gerektiğini söylesek bile, günümüzde
insanlar hatta devletler kendinden olmayanı dışlıyor. “Taraf olmayan bertaraf olur.” felsefesiyle
hayatlarına devam eden milletler bundan yıllar sonra yaptıklarının hata olduğunu anlayacak ve
birbirini siyah-beyaz, Nazi-Yahudi ya da ülkemizdeki gibi Alevi-Sünni, Türk-Kürt olarak ayırmayacak.
KAYNAKÇA:
Livaneli, Zülfü. Serenad. Doğan Kitapçılık. 2011
Einstein'dan Atatürk'e dramatik mektup. Hürriyet Gazetesi. 2011
Download