5 Ekim 2015 2015 / 32 BU SAYIDA : AB - TÜRKİYE ÜYE ÜLKELER SURİYE KRİZİ ÇEVRE TARIM ENERJİ TEMEL HAKLAR SOSYAL İŞLER EKONOMİ TÜSİAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR ISTANBUL AVRUPA İŞ DÜNYASI KONFEDERASYONU [email protected] ANKARA [email protected] BRUSSELS [email protected] BERLIN LONDON PARIS BEIJING WASHINGTON DC [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] www.tusiad.org 13, AVENUE DES GAULOIS B-1040 BRUXELLES T: +32 2 736 4047 HAZIRLAYANLAR : Dilek İştar Ateş – Dilek Aydın AB - Türkiye - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 Ekim’de gerçekleştirdiği Strazburg (Fransa) ziyaretinin ardından Brüksel’de temaslarda bulundu. Belçika Kralı Philippe’in davetine üzerine gerçekleştirilen ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Jucker’in yanı sıra AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Toplantılarda özellikle Suriyeli sığınmacılar konusu ele alınırken, Suriye’de siyasi çözüm, vize serbestisi görüşmeleri ve Kıbrıs’ta birleşme sağlanmasına yönelik devam etmekte olan sürecin de görüşüldüğü belirtiliyor. 23 Eylül Çarşamba günü gerçekleştirilen Liderler Zirvesi acil durum toplantısında üye ülke liderleri sığınmacı krizine yönelik Türkiye ile diyaloğun güçlendirilmesi gerektiğine karar vermişti. Bu kapsamda ilk adım olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Ekim’de AB Komisyonu Başkanı Juncker ile toplantı gerçekleştirmek üzere Brüksel’e davet edilmesi kararlaştırılmıştı. Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkeler öncelikli olarak, bölgeye aktarılan mali yardımın 1 milyar € artırılması da 23 Eylül Çarşamba günü gerçekleştirilen Liderler Zirvesi’nde alınan kararlar arasındaydı. yardımının bir bölümünün Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı kapsamında sağlanan fonlardan geldiğine dikkat çeken Büyükelçi Yenel, ek mali desteğin Türkiye için ayrılmış olan kaynaklardan sağlanmaması gerektiğini dile getiriyor. Suriye’deki durumu değerlendiren Yenel, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından geçtiğimiz ay AB liderlerine gönderilen “güvenli bölge ve uçuşa yasaklı alan” tesis edilmesi yönündeki önerilerden bu yana durumun önemli oranda değiştiğine dikkat çekiyor ve Rusya’nın bölgedeki askeri operasyonları sonrasında yeni bir değerlendirme yapılması gerektiği vurguluyor. Büyükelçi Selim Yenel ayrıca güvenli bölge oluşturulması hususunda ordusu veya uzmanlığı bulunmayan AB’nin çözüm oluşturamayacağına, bu konuda desteğin ancak ABD tarafından sağlanabileceğine dikkat çekiyor. AB – Türkiye Vize Serbestisi Diyaloğu’nu da değerlendiren Büyükelçi Yenel, planlara uyulması durumunda görüşmelerin 2017’de tamamlanarak, Türk vatandaşları için AB’ye vizesiz seyahat imkânının sağlanması gerektiğini kaydetti. İnternet bağlantısı için Üye ülkeler - Brüksel merkezli “Politico”nun haberine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AB temsilcileri arasında gerçekleştirilen toplantılarda Türkiye’ye yönelik mali yardımların yanı sıra Suriye’de kalıcı çözüme ilişkin konular görüşüldü. Haberde savaştan kaçan 4 milyon Suriyelinin 2 milyonuna Türkiye’nin ev sahipliği yaptığına dikkat çekilirken, Türkiye’den Yunanistan’a kaçak geçiş yapan sığınmacı sayısının Kuzey Afrika’dan İtalya’ya geçiş yapan sığınmacıların sayısını aştığı belirtiliyor. - Portekiz’de 4 Ekim Pazar günü gerçekleşen genel seçimlerin galibi ülkeyi 4 yıldır yöneten merkez sağ koalisyon oldu. Seçimlerin Portekiz’de dört yıldır kemer sıkma politikaları uygulayan yönetim için referandum niteliği taşıdığı değerlendiriliyordu. İktidardaki PSD/CDS-PP koalisyonu AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu tarafından hazırlanan ekonomik program kapsamında öngörülen kemer sıkma politikalarını takiben, Aralık 2013’te gerçekleşen yerel seçimlerde ve Mayıs 2014’te gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde önemli oranda oy kaybetmişti. Avrupa Birliği Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel’in açıklamalarına yer verilen haberde Türkiye’nin mali yardım istemediği, ancak sağlanacak desteğin sığınmacılara sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler sağlanmasında faydalı olacağı belirtiliyor. Türkiye’ye sağlanan ek 1 milyar €’luk AB Ancak son iki yıldır ülkede sağlanan ekonomik iyileşme ve azalan işsizlik oranlarının merkez sağın seçimden galip çıkmasına yol açtığı değerlendiriliyor. Öte yandan merkez sağın toplam oyları azalırken, sol partilerin oylarında artış dikkati çekiyor. Genel - 2 – seçimlerde koalisyon mutlak çoğunluk sağlayamazken hükümet ortağı bulma konusunda önemli zorluklarla karşılaşabilecekleri belirtiliyor. İnternet bağlantısı için - AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker 3 Ekim günü Almanya’nın birleşmesinin 25. yıl kutlamaları için Almanya’daydı. Frankfurt’ta Alte Oper (Eski Opera) binasında düzenlenen kutlamalara Alman Şansölyesi Angela Merkel, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’ın yanı sıra Güney Kore Birleşmeden Sorumlu Bakanı Hong Yong-Pyo, eski Almanya Dışişleri Bakanı HansDietrich Genscher ve eski ABD Başkanı George Bush katıldı. Juncker törenden önce yaptığı açıklamada Almanya’nın birleşmesinin Avrupa kimliğinin sembolleri arasında olduğunu, birleşmenin Avrupa’nın sınırlar ötesinde düşünülebildiğinde barış, özgürlük ve refah için gerçekleştirebileceklerine güçlü bir örnek oluşturduğunu dile getirdi. İnternet bağlantısı için Suriye ve Sığınmacı Krizi - AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Federica Mogherini Washington Post gazetesine verdiği röportajda AB’nin sığınmacı krizi ve Suriye’de kalıcı çözüm sağlanmasına ilişkin çalışmalarını değerlendirdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantısı için geçtiğimiz hafta New York’ta bulunan Mogherini mülakatta Esad’ın sürecin sonunda yönetimi bırakması, ancak öncelikle Suriye’de barışın sağlanmasına destek sağlaması gerektiğini dile getirdi. Sığınmacı krizinin bölgesel ve küresel bir kriz olduğuna dikkat çeken Mogherini, AB’de bulunan mülteci sayısının 350 bin olduğunu kaydetti. Bu rakamların Lübnan gibi sığınmacı akınına uğrayan ülkelerle kıyaslandığında krizin AB için yönetilebilir olduğunu belirtti. Sığınmacı krizine yönelik AB’nin şimdiye kadar 10 milyar € harcadığı belirtilirken, uluslararası toplumun mali yardımların artırılması yönünde destek - 3 – sağlayabileceği vurguladı. Önümüzdeki dönemde ABD başta olmak üzere ortaklarla yürütülecek en önemli çalışmanın Suriye ve Libya’da çatışmalara son verilmesi olacağını vurguladı. Mogherini gerek IŞİD gerek Suriye rejiminden kaçan sığınmacıların, ülkelerinde siyasi çözüm sağlanmadıkça geriye dönemeyeceklerini belirtti. Siyasi çözümün kısa vadede Esad’ın gitmesi anlamına gelmediğini belirten Mogherini, çözümün tüm Suriye partilerinin, rejim temsilcilerinin ve muhalefetin bir araya gelerek ortak bir siyasi geçiş süreci başlatılması olduğunu kaydetti. El-Nusra ve IŞİD gibi terör örgütlerinin ise hiçbir şekilde böyle bir sürece dâhil edilemeyeceğini vurguladı. Mogherini ayrıca Suriye’de bölgesel ve uluslararası aktörlerin katılımıyla bu yönde bir siyasi geçiş süreci için Birleşmiş Milletler ile birlikte çalışma yürütüldüğünü belirtti. Bu kapsamda İran’ın yapıcı bir rol üstlenmesinin özellikle ülke ile sağlanan nükleer anlaşma sonrasında önem taşıdığını kaydetti. Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını değerlendiren Mogherini, Rusya’nın Suriye’deki devlet yapısının tamamen çökmesi gibi geçiş sürecini tehlikeye atacak bir gelişmenin önüne geçmeye çabaladığı yorumunu yaptı ve bunun yanı sıra Rusya’nın Suriye’deki askeri üssünü güvence altına almayı istediğini söyledi. Öte yandan Mogherini Esad’ın ülkenin geleceğinde bir rol üstlenemeyeceğinin herkes için açık olduğuna inandığını dile getirdi. Ancak, geçiş süreci için görüşmelerde rejimin masada olması gerektiği yinelendi. İnternet bağlantısı için Çevre - Avrupa Birliği 2020 Biyo-çeşitlilik Stratejisi ara değerlendirmesi yayımlandı. Değerlendirmede biyoçeşitliliğin korunması ile ilgili çalışmalarda üye ülkelerin daha fazla çaba göstermesi ve benimsenen politikaların eyleme dönüştürülmesi gereğine dikkat çekiliyor. Raporla eş zamanlı olarak yayımlanan anket ise Avrupalıların biyo-çeşitlilik kaybının çevre ve insan sağlığına olumsuz etkilerinden endişe duyduğunu yansıtıyor. AB 2020 Biyo-çeşitlilik Stratejisi’nde başlıca belirlenmekte: • • • • • altı alan için hedefler AB’nin tabiatla ilgili yönetmelik ve yönergelerinin tam olarak uygulamaya konulması; Ekosistemin korunması ve verilen zararların ortadan kaldırılması; Ormanların, tarım ve balıkçılığın sürdürülebilirliği; Doğal hayatı ele geçiren yabancı bitki ve hayvan türleriyle mücadele; Biyo-çeşitlilik kaybına karşı küresel farkındalık yaratılması. Strateji, tabiat kaynaklı ekonomik ve sosyal faydalar ve kazanımların muhasebe ve raporlama sitemlerine de yansıtılmasını öngörüyor. Buna ek olarak, küresel düzeydeki biyo-çeşitlilik taahhütlerinin «Biyo-çeşitlilik Sözleşmesi» altında toplanmasını ve 2030 Sürdürülebilirlik Gündemi’ne katkı sağlamasını hedefliyor. Doğa varlıklarına verilen zararın telafi edilmesi ve yeşil altyapının yaygın kılınması AB’nin önündeki zorluklar olmaya devam ediyor. Buna ek olarak, yabancı bitki ve hayvan türlerinin tabiat dengelerini bozmaya başlaması da Avrupa’nın biyo-çeşitliliğini tehdit eden önemli bir etmen. Yabancı bitki ve hayvan türlerinin doğaya verdiği tahribat nedeniyle tarım ve balıkçılığın karşı karşıya kaldığı olumsuz etkilerin açtığı maliyet yıllık yaklaşık 12 milyar € düzeyinde. Avrupa’da doğal yaşam alanlarının üçte biri zarar görmüş durumda; birçok bitki ve hayvan türü ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Biyoçeşitlilik kaybının durdurulması, bu yöndeki politikaların tarım, ormancılık, balıkçılık, bölgesel kalkınma ve ticaret politikalarıyla entegrasyonunun ne ölçüde sağlandığına da bağlı. Yenilenmiş tarım politikası biyo-çeşitlilik ile ilgili kaygıların hayata geçirilmesine olanak sağlıyor ancak, üye ülkelerin yerel uygulama düzeyleri bu politikaları başarı düzeyini belirliyor. İnternet bağlantısı için - 4 – Tarım - Almanya ve Fransa da dahil olmak üzere 28 AB ülkesinden 15’i kendi ulusal sınırları içerisinde genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerini yasaklama yetkisini elinde tutmayı tercih ettiğini AB Komisyonu’na bildirdi. Nisan ayında başlatılan uygulama ile AB ülkeleri kendi topraklarında genetiği değiştirilmiş ürün (GDO) yetiştirilmesini yasaklama yetkisine sahip bulunuyor. AB Komisyonu tarafından onaylanmış ürünler de bu yasak kapsamına alınabiliyor. Teknik olarak uygulama dışında kalmak isteyen ülkeler biyo-teknoloji şirketlerinin genetiği değiştirilmiş (GDO) tarım ürünü satışı yapmamasını istiyor. Şirketlerin bu talebe uymaması halinde söz konusu ülke GDO ürünleri piyasaya sürülmesini yasaklıyor. Halihazırda AB’de üretimine onay verilen tek bir GDO ürün bulunuyor. MON810 olarak adlandırılan ürünün yanı sıra birçok AB ülkesi halihazırda Avrupa Gıda Güvenliği Makamı (EFSA) tarafından incelenmekte olan diğer genetiği değiştirilmiş mısırların üretimine yasak getirebilmeyi tercih ettiklerini bildirdi. Yasak uygulama hakkını elinde bulundurmak isteyen ülkeler arasında Avusturya, Bulgaristan, Hırvatistan, G.Kıbrıs, Almanya, Fransa, Yunanistan, Macaristan, İtalya, Letonya, Litvanya, Polonya ve Hollanda yer alıyor. Belçika sadece Valon bölgesi için yasak uygulayabilme yetkisi isterken İngiltere ise İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler bölgelerini uygulama kapsamı dışında tutuma başvurusunda bulundu. Uygulama dışında kalma talebi sadece ülkelerin topraklarında genetiği değiştirilmiş tarım ürünü yetiştirilmesini kapsıyor; GDO’lu ürünlerin ithalatının yasaklanmasını kapsamıyor. GDO’lu ürünler Kuzey ve Güney Amerika ile kıyaslandığında Avrupa Birliği ülkelerinde daha az yetiştiriliyor. MON810 AB’de ticari amaçlı olarak üretilen tek tarım ürünü ve en çok üreten ülke İspanya. İnternet bağlantısı için • Enerji - Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) raporuna göre Avrupa’da yenilenebilir enerjinin gelişimi yeterli düzeyde değil. Ajans, Polonya ve İngiltere gibi bazı ülkelerin politikalarındaki belirsizliğin yenilenebilir enerji artışını engellediğini belirtiyor. Uluslararası Enerji Ajansı, piyasa koşullarında ve enerji politikalarında olumlu yönde değişiklikler olması halinde önümüzdeki beş yıl içinde yenilenebilir enerji artışının %30 olabileceğine işaret ediyor. Ajansın her yıl yayımladığı “Yenilenebilir Enerji Piyasası Ara Dönem Raporu” rüzgar, güneş ve biyo-kaynaklardan enerji üretiminin 2014 – 2020 arasında %25 artacağını gösteriyor. Yayımlanan raporda, OECD’ye de üye olan AB ülkelerinin 2014 yılında 21 GW’lık kapasite artırdığı belirtiliyor. Bu ülkelerin 2013 yılında gerçekleştirdiği kapasite artışı 24 GW düzeyinde. Rapora göre AB’de enerji iletim ağlarının birbirine bağlanması, yenilenebilir enerji üretiminin artmasını sağlayacak en önemli unsur. Küresel görünüme bakıldığında ise UEA tüm dünyada yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji payının 2013 yılındaki %22’lik seviyeden 2020 yılında %26’ya ulaşacağını tahmin ediyor. Geçtiğimiz yıl içinde eklenen yeni kapasitenin %40’ı ise Çin kaynaklı. İnternet bağlantısı için Temel Haklar - AB Komisyonu Avrupa’da antisemitizm ve İslam karşıtlığı ile mücadele konularının tartışıldığı bir “Temel Haklar” konferansı düzenledi. Konferansta Eurobarometre’nin yaptığı anket sonuçları da paylaşıldı: • Vatandaşların %50’si Avrupa’da dini ayrımcılığın yaygın olduğunu, %33’ü ise mensubu olduğu dini inancı belirtmenin iş başvurularında kendilerine dezavantaj sağlayacağını düşünüyor. Bu oranlar Eurobarometre’nin 2012’de yaptığı ankette sırasıyla %39 ve %23 olarak tespit edilmişti. - 5 – • • Diğer inanç grupları arasında toplumun en az oranda kabul ettiği grup Müslümanlar; ankete katılanların %61’i iş arkadaşlarının Müslüman olmasından rahatsızlık duymayacağını ifade ediyor. %43’ü ise yetişkin yaş grubundaki çocuklarının bir Müslüman kişi ile duygusal ilişki yaşamasından rahatsızlık duymayacağını ifade ediyor. AB Temel Haklar Ajansı’nın anketi Avrupa’da Musevilere yönelik ayrımcılık ve nefret suçlarının arttığını ortaya koyuyor; ankete katılanların %73’ü antisemitizmin geçtiğimiz beş yıl içinde arttığı görüşünde olduğunu belirtiyor. İnternet bağlantısı için Sosyal İşler - AB Komisyonu tarafından yayımlanan rapor, işgücünün emeklilik yaşına gelene kadar çalışabilmesi için gereken koşulların sağlanması halinde yeterli düzeyde emeklilik geliri elde edilebileceğini belirtiyor. İşgücünün yasal emeklilik yaşı gelinceye kadar çalışmasını sağlayacak güçlü politikaların benimsenmesi gereğini vurgulayan rapor, üye ülkelerin mümkün olduğunca yüksek sayıda kişiyi istihdam piyasası içinde aktif düzeyde tutması gereğine dikkat çekiyor. Raporda yer alan bazı noktalar: • İstihdam politikaları ileri yaşlardaki işgücünün istihdam piyasasında daha uzun süreler aktif olabilmesi için daha fazla seçenek sunmalı. • Yeterli emeklilik getirisi elde etmek üzere çalışmaya devam edemeyecek kişilerin desteklenmesi için koruma politikaları benimsenmeli. • AB genelinde emeklilik sistemleri emeklilere ileri yaşlarda yeterli gelir sunmakta ve bu kişilerin yoksullukla karşı karşıya kalmasına engel olmaktadır. • AB genelinde ileri yaştaki kişiler, genç yaştakilere yakın bir yaşam standartına sahiptir. 65 yaş ve üstündeki kişilerin geliri, 5 yaşından gençlerin gelir ortalamasının %93’ü düzeyindedir. • Kriz döneminde bile ileri yaştaki kişilerin gelir düzeyi diğer yaş gruplaındaki kişilere oranla daha iyi düzeyde korunmuştur. Bununla birlikte üye ülkeler yoksulluk riskiyle savaş konusunda önlemler almalı ve ileri yaşlar için gelir güvencesi oluşturulmasına çalışmalıdır. • Emeklilik geliri düzeyinde kadın ve erkekler arasında farklılıklar mevcuttur. Kadınların emeklilik gelirleri erkeklere oranla daha düşük seviyededir. AB genelinde kadınların emeklilik gelirleri erkeklerden %40 daha düşük düzeydedir. Bunun en belirgin sebepleri arasında kadınların daha düşük ücretli işlerde çalışması ve ailesine bakma görevini üstlendiği için iş hayatında daha kısa süre kalması yer almaktadır. Ayrıca kadınlarda ortalama yaşam beklentisinin erkeklere oranla daha uzun olduğu tespitinden hareketle eşini kaybeden kadınların tek gelirle yaşamlarını sürdürme güçlüğüyle karşı karşıya kaldığı düşünülmektedir. • Emeklilik döneminde iyi bir gelir düzeyine sahip olmak için ileride 40-45 yıllık bir çalışma hayatının tamamlanmış olması gerekecektir. • Bazı üye ülkelerde mesleki emeklilik ya da kişisel emeklilik planlarına bağlı birikimler ön plana çıkacaktır. Avrupa Birliği’nde yakın döneminde gerçekleştirilen reformlar emeklilikleri ertelemiş ve istihdam piyasasından erken çıkışları engellemiştir. Bu reformların başarılı sonuca ulaşabilmesi için ileri yaşlardaki kişilerin aktif çalışma hayatında kalması gereklidir. İnternet bağlantısı için Ekonomi - AB Komisyonu işletmelere daha fazla kaynak aktarılması ve yatırımların desteklenmesi için Sermaye Piyasaları Birliği Eylem Planı’nı açıkladı. Sermaye Piyasaları Birliği, Juncker Komisyonu’nun istihdam, büyüme ve yatırımlarda artış sağlanması için oluşturduğu Yatırım Planı içerisinde büyük öneme sahip. Sermaye Piyasaları Birliği işletmelere ve uzun dönemli projelere banka kaynaklı finansman - 6 – dışında alternatif fon kaynakları sağlamayı hedefliyor. Bu nedenle Sermaye Piyasaları Birliği, Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği’nin oluşturulmasında önemi bir aşamayı oluşturuyor. Komisyon’un açıkladığı eylem planında şu unsurlar yer alıyor: • • • KOBİ’ler de dahil olmak üzere yatırımcılar için daha fazla fırsat yaratılmasının yanı sıra emeklilik hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için hane halkına seçenekler sunulması; Daha güçlü ve dayanıklı bir mali sistem hedefine erişilmesi; Mali entegrasyonun derinleştirilmesi ve piyasadaki. rekabetin artırılması. İnternet bağlantısı için - Ağustos ayı işsizlik oranı Euro Alanı’nda %11 ve AB28’te %9,5 olarak tespit edildi. Bu oranlar 2014 yılı Temmuz ayında sırasıyla %11,5 ve %10,1 olarak tespit edilmişti. AB’nin istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre AB’de 17.6 milyonu Euro Alanı’nda olmak üzere toplam 23 milyon kişi işsiz. Temmuz ayı ile karşılaştırıldığında AB28’te işsiz sayısı 33 bin kişi azalmış durumda. AB üyeleri arasında işsizlik oranının en düşük olduğu ülkeler Almanya (%4,5), Çek Cumhuriyeti (%5), ve Malta (%5,1). İşsizlik oranı en yüksek üye ülkeler sıralamasında ise Yunanistan %25,2 ile birinci sırada ve İspanya %22 ile ikinci sırada bulunuyor. Bir yıl önceye göre işsizlik oranı yirmi üç üye ülkede düşüş kaydetti. Bir yıl önce Slovakya’da %13,2 olan işsizlik oranı %11,1’e, İspanya’da %24,2’den %22,2’ye, Estonya’da ise %7,6’dan %5,7’ye düştü. İşsizlik oranında artış görülen ülkeler arasında ise Avusturya (%5,6’dan %5,7’ye); Belçika (%8,6’dan %%8,8’e); Fransa (%10,4’ten %10,8’e) yer alıyor. ABD’de Ağustos 2015 işsizlik oranı %5,1 olarak açıklandı. Bu oran geçtiğimiz yılın aynı döneminde %6,1 olarak kaydedilmişti. İnternet bağlantısı için *** BRÜKSEL’DE GELECEK AY AB Kurumları • • • • • • • 1 Ekim, Rekabetçilik Konseyi 5 Ekim, Eurogroup toplantısı 6 Ekim, Ekonomi ve Mali İşler Konseyi 12 Ekim, Dış İşleri Konseyi 26 Ekim, Dış İşleri Konseyi 26-29 Ekim, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu 26 Ekim, Çevre Konseyi Konferanslar • • • 14 Ekim, “Ambitions and expectations for COP 21: Getting an agreement out of Paris”, www.theepc.eu 15 Ekim, ''Climate and energy outlook, policy challenges and choices that will shape our common future”, http://www.friendsofeurope.org/ 20 Ekim, ''2015 ECMI Annual Conference Navigating the Storm: Setting long-term goals in volatile market conditions?”, http://www.ceps.eu • • 20 Ekim, “EU Enlargement Policy: How to restore confidence?”, http://www.ceps.eu 12 Kasım, “World Energy Outlook. Europe’s choices in a volatile world”, www.friendsofeurope.org - 7 –