كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُُٓوا اٰيَاتِه

advertisement
Aralık 1989
İSLAM DİNİNİN AKLA VERDİĞİ ÖNEM
H. İbrahim Akbulut
ٌ ‫ار‬
‫ك لِيَ َّدبَّ ُُٓروا ٰايَاتِ ۪ه‬
َ ‫ِكتَابٌ اَ ْن َز ْلنَاهُ اِلَي‬
َ َ‫ْك ُمب‬
‫ب‬
ِ ‫َولِيَتَ َذ َّك َر اُ ۬ولُوا ْاْلَ ْلبَا‬
Muhterem Müminler,
Günlük konuşmalarımızda ençok kullandığımız
kelimelerden biri akıldır. Akla gelmek, akıl almaz,
akıl hocası gibi yüzlerce deyimi hergün tekrar eder
dururuz. Peki dilimizden düşürmediğimiz bu
kelimenin manası nedir? Dinimiz açısından bir değeri
ve Kuranı Kerimde bir yeri var mıdır? İşte hutbemizin
konusu budur.
Akıl: İnsanın kendi davranışını bilmesine,
yargılamasına ve tayin etmesine yarayan bir
kabiliyettir.
Akıl: İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, gerçeği
yalandan ayırma kabiliyetidir.
Akıl: Basit çağrışımlarla, içgüdülerle değil;
muhakeme yoluyla yargılama ve hareket etme, iyi
düşünme ve hüküm verme yeteneğidir. (1)
Gerçekten insan hayrı şerri, hakkı batılı, iyiyi
kötüyü akıl sayesinde bilebilir. Ferdin, dini emir ve
yasaklarla mükellef tutulmasının ilk şartı akıldır.
İnsan ancak aklı ile Allah'ın maksadının ne olduğunu
anlar. Bu sebeple İslam dini koyduğu hükümleri
açıklarken,
bunların
sağlayacağı
faydaları
anlatmaktan, aklın delaletini kullanmaktan geri
kalmaz. Böylece mükellef olan müslüman, emirlerin
hayır, yasakların da şer vasıtaları olduğuna aklen
kanaat getirir.
İslam hukukuna göre, bir kimsenin söz ve
işlerinin muteber sayılabilmesi için aklı başında
olması gerekir. Diğer bir ifade ile deli veya bunamışın
ne sözüne güvenilir ve ne de işine itibar edilir.
Peygamber Efendimizin "aklı başına gelinceye kadar
deliden mükellefiyet kaldırılmıştır" (2) hadisi de bu
gerçeği ifade etmektedir.
Aziz Müminler,
Yüce kitabımızda akılları ikna için yer alan
ayetlerin sayısı yedi yüzün üstündedir ki bu özelliği
başka hiçbir dinde bulmamız mümkün değildir.
İslamiyette inanan herkes, gerek Allah'ın
varlığını ve gerekse Hz. Muhammed in (S.A.S)
bildirdiklerini mantıki ölçülere başvurarak kabul
etmiştir. Dinde akla açık olmayan iman sırları yoktur.
Hiçbir kimseye "aklın alsın almasın imanla
mükellefsin. İman meselelerini münakaşaya aklın
yetkisi yoktur" (3) denilmemiştir.
İslam bilginlerinin büyük bir kısmı mukallidin
imanına hoş bir nazarla bakmamışlar, tahkiki imana
yani bilerek, anlıyarak iman etmeye davet etmişlerdir.
(4)
Diğer taraftan nakillerde akla ters düşen bir taraf
gördüklerinde, naklin yorum cihetine giderek tezatlığı
kaldırmışlardır. Bu nedenle İslamiyet akla ençok
değer veren mantıki ve en makul bir din olmuştur.
"Dini kabul ettirmek için zorlama yoktur. Zira
doğruluk ile eğrilik tamamen belirmiştir" (5) hükmü,
bir Kuran ifadesidir.
Akla değer verdiği için bugün İslamiyet hiçbir
zorlama olmadan Asya, Afrika ve hatta Avrupa'da
hızla yayılmaktadır. Çünkü İslam dini, muhatabını
mantıki delillerle ikna etmeye çalışmakta, onlara
bütün benlikleriyle hakikat budur dedirtmektedir.
Aziz Müminler,
Kuranı Kerim, birçok hususta akla ışık tutar, yol
gösterir, şüphecilikten kurtarmaya çalışır, makul
deliller serdedip düşünmeye davet eder. Yere göğe,
yıldızlara ibret gözüyle bakılmasını, kainattaki
ahengin düşünülmesini ister. (6) Öyle ki Allah Teala
bizzat Kuran'ın indiriliş gayesini şöyle açıklar, "Ey
Muhammed, sana bu mübarek kitabı, ayetlerini
düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye
indirdik". (7)
Kuran akılların kolayca idrak edebilmesi için
birçok hususu misallerle anlatır, hemen her meselenin
sonunda "hiç akletmez misiniz?" (8) "ne kadar da az
düşünüyorsunuz" (9), "hala Kuran üzerinde gereği
gibi düşünmiyecekler mi" (10) gibi ifadelerle uyarıda
bulunur. Hz. Peygamber de "aklı büyük bir servet
kabul etmiş, cahillikten kötü fakirlik, akıldan üstün
servet yoktur" (11) buyurmuştur.
"Bazılarının, İslamiyet akla, serbest düşünceye
darbe indirmiş, müslümanların fikri hayatını
söndürmüştür" iddiaları kesinlikle doğru değildir. Bu
konuda delilimiz Kuranı Kerimin ayetleri, İslam tarihi
ve tarihe şeref vermiş islam bilgin ve filozoflarıdır.
Şu bir gerçektir ki dinimiz, aklın korunması için
gereken tedbirleri de almış, bu nedenle aklın en büyük
düşmanından içkiyi haram kılmıştır. (12)
Muhterem Cemaat,
Nihayet akıl bir yaratık, ve dolasıyla sınırlıdır.
Sınırlı varlığın anlayıp kavraması, ne kadar
mükemmel olursa olsun sınırlı olacak, bazı konularda
aciz kalacaktır. Mesela akıl, Allah'ın zatını
kavrayamaz, ahiret ahvalini anlayamaz.
İşte burada akla düşen görev, yaratanın
kelamına kulak vermek, O'nun ilahi ışığından istifade
etmek olacaktır. Bu hareket akla yeni ufuklar açacak
ve onu huzura kavuşturacaktır. Hutbemi bir ayet meali
ile bitiriyorum. "Kuranı düşünmüyorlar mı? Yoksa
kalblerinin üstünde kilitler mi var ki hiçbir hakikat
gönüllerine girmiyor". (13)
***
1) Meydan Larouse. 1 223-224
2) S.Ebt Davud. Kitabı hudud. 16
3) B Z. Ahmet Naim. İslâm Ahlâkının Esasları. 65
4) B Z Ahmet Naim. İslâm Ahlâkının Esasları. 63
5) Bakara Suresi: 256
6) Bakara, 164: Rûm Suresi. ayet:24.50
7) Sad, 29
8) Bakara. 76
9)Neml, 62
10) Nisa. S2
11} K .Hafa. H. No:3038
12 )Maide: 90
13) Muhammed, 24
Related documents
Download