analiz EVLİLİKLER NEDEN SARSILIR? 5. Genellemede Bulunma Hatası Op. Dr. Gökçen ERDOĞAN 1.Geçmişi Hatırlatma Hatası Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı İnsanoğlunun kötü anları aklından çıkarması daha zordur. Ancak bununla mücadelesi de evliliği diri tutar. Evlilik hayatınız boyunca, eşinize geçmişte yaşadığınız olumsuz anları hatırlatmanız yapabileceğiniz en büyük hatalardan biridir. Isıtıp ısıtıp önüne götürmek, fayda değil zarar getirir. Çünkü harika olmasa da bir an, başka kötü bir an için kaçırılmamalıdır. Ayrıca eski sevgili ve eşlerden söz etmek de onların hatıralarına saygı değil, onları araya sokmak halini alacağından önerdiğimiz bir şey değildir, bundan kaçınılmalıdır. Her ilişki, içindeki iki kişinin meselesidir ve tüm üçüncü kişiler bunun dışında kalmalıdır. ‘Kimse boşanmak için evlenmez’ derler, doğru. Her evlilik bin bir umutla ve hayalle kuruluyor; sevmeden evlenenler günün birinde yavaş yavaş da olsa sevmeyi ve sevilmeyi, severek evlenenler bir ömür boyunca her gün daha çok sevmeyi ve sevilmeyi umut ve hayal ediyorlar. Evliliği ayakta tutan yalnızca sevgi olsaydı şüphesiz ki daha fazla evlilik, ayakta kalırdı. Ancak evlilik, flörtten, ilişkiden farklı olarak daha fazla öğenin ‘olmazsa olmaz’ bir hal alması üzerine kuruludur. Örneğin saygı, sadakat, hoşgörü, anlayış ve sıkça duyulur, klişe gibi görünür ama son derece önemlidir: empati. Kendini karşındakinin yerine koyup hissedebileceklerini hesaplayıp ona göre davranma ve ölçü belirlemedir empati. Empati, doğru pek çok davranış ve konuşma biçimini de beraberinde getirir. Evliliklerin sarsılmaması için gerekli unsurlar, içlerinde daima biraz empati barındırır ve elbette çokça saygı. Peki nedir onlar? Tüm evli çiftlere gönül rahatlığıyla önerebileceğimiz, hatta dünyada kabul görmüş bu davranış biçimleri, düzeltilmesi gereken bu yanlışlar nelerdir? Hep birlikte okurken düşünsek keşke, kendi evliliğimiz ve kendi davranışlarımız üzerine. 70 karşılığı var. Eleştiri, hayatın her anında ve her ilişki biçiminde sağlıklıdır. Ancak yapıcı olmakta ve üslup konusunda titizlenmek de bunun olmazsa olmazı. SAĞLIK ve İNSAN / ŞUBAT 2016 2. Akıl Okuma Hatası Kavgalarda ve tartışmalarda karakterlerimiz arasındaki farklar, bir tarafın daha baskın olmasına ve diyaloğun yavaşça tek taraflı hale gelmesine neden olur. Bu da araya istenmeyen bir mesafe ve genelde erkeğin kendi dünyasına çekilmesiyle sonuçlanır. Sürekli iğneleme, kavga, atışma içinde olan diyalog ve hatta monologlar, kadınla erkeği ringin birer ucuna atıverir. Zamanla konuşmaz ama bolca fikir yürütür, rol biçer oluruz. Her hareketten bir anlam çıkarma, haksız yere suçlama ve ‘ ben seni bilmez miyim, ne demek istediğini anlamadım mı sanıyorsun, ben senin bakışından ne düşündüğünü anlarım’ gibi cümlelerle haksız bir akıl okuma başlar, çoğu zaman da çıldırtıcı olur. Bundan uzak durmakta fayda var. 3. Meseleden Uzaklaşma ve Başa Kakma Hatası İkisi apayrı şeyler gibi görünse de genelde aynı sorunda buluşurlar. Eşlerden biri, siz ya da o, diğerinin bir hatasını fark eder ve bir şekilde eşinden bağımsız biçimde onu fark eder ya da düzeltirse, diğer eşten ‘çok sevindim’ yerine ‘ben sana demiştim beni dinlemedin, bak lafıma geldin mi’ gibi cümleler duyarlar. Bu sizi, meselenin özünden ve olumlu sonucundan uzaklaştırıp aranızda bir üstünlük savaşı başlatır. İyiliği, fedakarlığı, hiçbir üstünlüğü başa kakmamalı, göze sokmamalı ve sonucun fayda ve zararına odaklanmalısınız, tüm çiftler için geçerlidir bu. 4.Kişiliğe Ağır Eleştiride Bulunma Hatası Severek, isteyerek evlendiğiniz kişinin tüm kusurlarını konuşmaya meraklıysanız ya da her sinir anında o kusurun farkında olduğunuzu hatırlatma gereksinimi duyuyorsanız kendinizi zamanla doldurmuşsunuz demektir. Herkes farklı karakter ve yeteneklerdedir. Evliliklerde en güzel şeylerden biri de eşlerin birbirlerini tamamlamalarıdır zaten, tıpatıp aynı olmaları değil. Dolayısıyla eksikleri gedikleri yüze vurmak, eşinizde mevcut olmayan bir kişilik özelliği için suçlamada ve sitemde bulunmak hiç de hoş değil. Çünkü unutmayın ki bunun karşınızdakinde mutlaka bir Eşinize, ufacık bir hatasında ‘hep böylesin, beni hiç düşünmedin, hiçbir şey yapmadın’ demek o an için kalbinizi soğutup içinizi rahatlatabilir. Ancak bu tür genellemeler, beklentisi içinde olduğunuz güzel şeyler için yüreklendirici ya da yönlendirici olmaz. Eşinizi başkalarının davranışlarını örnek göstererek ve genellemeler içine sokup bireysel özelliklerini yok sayarak kırmanız, onun sizin için bir şey yapma, değişme, özür dileme isteğini de alır götürür. 6. İletişimde Kavgacı Davranma Hatası İletişimde en önemli noktalardan biri, konuşan insanı sonuna kadar dinlemek, çok gerekliyse ya da bizden istenirse araya saygıyla girmektir. Tartışmanın üslubunu belirleyen ve onu anlamlı kılan da budur. Kaldı ki tartışmaların önemli bir kısmı da konuşarak çözülebilecek bir sorunun, tam da bahsettiğimiz biçimde konuşulması nedeniyle başlar. Sakin kalmak, karşımızdakini dinlemek, konuşurken hakaretten, suçlamadan imtina etmek, konuşmayı anlamlı kılar. 7. Kendisini Uzman Belleme Hatası Haklılığımıza inandığımız noktalarda, eşimizin karakterine dair katı saptamalarımız varsa ve daima haklı olduğumuza inanıyorsak bir süre sonra uzman olduğumuzu ve eşimizin ruhsal sorunlarını tespit etme yetisini kendimizde görür hale geliriz. ‘Ben senin hastalığını biliyorum, zayıfsın çünkü çocukluğun şöyle geçmiş, zaten hep böyleymişsin de bastırmışsın’ gibi saptamalarla suçlamak, kendini uzman yerine koymak ve bilirkişi konuşmaları yapmak hem itici hem de saygısızcadır. Eşinize olduğu kadar, bu işin gerçek uzmanlarına. Ayrıca bunun en büyük sakıncalarından biri, insanın kendisine çok sık söylenen bir rahatsızlığı bir süre sonra içselleştirmesi tehlikesidir, 8. Kendini Hep Haklı Görme Hatası Hatalar, yanlışlıklar genelde karşılıklı doğar ve yaşanır. Biri daha hatalı olsa dahi, onun hatasını doğuran etkenlerin karşı tarafta bulunma olasılığı daima saklıdır. Dolayısıyla da hatayı kendimizde arama, gerekliliklerin en büyüklerindendir. Hep haklı olduğumuza inanırsak hep hata ederiz ve ilişkimizi hep çıkmaza sokarız. Evliliklerde Uzman Yardımı Neden Gerekli? Evliliği sarsan nedenlerden biri, eşlerden birinin kendini uzman bellemesidir, bundan bahsettik. Evliliklerde uzman yardımının neden gerekli olduğuna ve değerinin, gerekliliğinin neden son yıllarda daha fazla anlaşıldığına değinmek isterim. Her şeyden önce, evlilikler tarafsız birinin bakış açısına ihtiyaç duyar ve hiçbir yakınımız bu konuda tarafsızlığa sahip değildir, tarafsızlığa sahip bir yakınımız olsa dahi işinin ilişkiler olmadığını unutmamak gerekir. Davranış bilimlerine hakim, psikoloji üzerine yetkinlik sahibi ve insan olmayı bırakın çift olmanın tabiatına dair eğitim almış birinden destek almak şart. Ayrıca kadın ve erkek fizyolojisine hakim bir uzmanla çalışmak, evliliğin en önemli kısmı olan yatak odası sorunlarına da daha sağlıklı eğilmeyi beraberinde getirir. Aile, akrabalar, arkadaşlar, hocamız, kuaförümüz, terzimiz… O kadar çok ve farklı karakterde, dünyaya bakışı apayrı insanlarla iletişim içindeyiz ki herhangi bir konuda görüş alacak olsak şüphesiz ki eğrisiyle doğrusuyla yüzlerce fikir duyarız. Hangisini uygulayacağımız, hayatımıza adapte edeceğimize dair seçimlerimiz de bireysel görüşlerimizle onların ortak kümelerine dayanır. Dolayısıyla doğruluk payından asla emin olamayacağımız önerilerdir bunlar. Ve herkes kendini yaşam deneyimlerinden yola çıkarak uzman sayar, yardımcı olmaya çalışır, ikna etmeye uğraşır. Bu işin en doğrusu, işin uzmanına danışmak ve onu kendimizi kapatmadan dinlemek, kendimizi eleştirmek ve sonucun olumlu olması isteği duymaktır. Her kafadan çıkan sese kafa yormak, bir evlilikte yapılabilecek en büyük hatalardan biridir. Su borusu çatırdayıp su sızdıracak olursa müdahale etmek isteyen birine ‘sen ne anlarsın, bir tesisatçı çağıralım, işin uzmanı yapsın, sen karışıp daha beter etme’ deriz ama bir evlilik çatırdayınca sormadığımız, çağırmadığımız, akıl almadığımız kimse kalmaz. Sizce, evliliğiniz su tesisatından önemsiz midir? Aynı hassasiyeti hak etmez mi? Bunu bir düşünmek gerekir. Dünya, yepyeni anlayışların ve akımların peşinde giderek gelişiyor. İnsanın kendini eğitmesinin sonu yok artık. Dolayısıyla da evlilik, cinsellik ve çift terapisinde uzman kişilerin de kendilerine güncel eğitimlerle yeni yetkinlikler katmaları mümkün. Siz de tercihinizi yaparken, uzmanın eğitim ve geçmişini sorgulayabilir, sizi nitelikleriyle en tatmin edenle, her şeyden önemlisi tavrından, iletişim biçiminden en etkilendiğinizle görüşmeye başlayabilir, kendinizi ve evliliğinizi ona açabilirsiniz. Bu uzman sizin için, en doğru yol gösterici ve en tarafsız hakemdir. Evliliğinize, eşinizle el ele dışarıdan bakmanızı ve onunla yüzleşmenizi sağlar. Yukarıda saydığımız hataların, doğru ele alınması, varsa diğer sorunların ve nedenlerinin saptanması uzman desteğiyle mümkündür. Evlilikler için en tehlikeli şeyse, eşlerin birbirlerine olan zaaflarından dolayı sorunları kalıcı olarak çözemeden hasıraltı etmek, biriktirmek ve sonrasında patlamak, bu patlamalarla ilişkiyi yıpratmaktır. İşte uzman gözünün sağladığı şey budur; barışma değil kalıcı ve gerçek çözüm. Bu çözüm, evliliğin bitmesi de olabilir, kurtarılması da. Çünkü uzman desteğinin nihai amacı, sanıldığının aksine tüm evlilikleri değil, kişilerin huzurla sürdürebileceği sağlıklı yürümesi mümkün evlilikleri kurtarmaktır. Elbette eşlerin arzusu burada en önemli etkendir. Çürümüş bir evlilik dahi, iki tarafın da sonsuz isteği ve çabası varsa yeniden inşa edilebilir. Ancak sağlıksız durumlarda, bireyleri mutsuz edecek evliliklerin bitmesi de doğru çözümlerden biridir. Siz siz olun, eşinizle paylaşımınız zayıflamışsa, sorunları çözmede yetersiz kalıyorsanız, cinsel yaşamınızda aksamalar varsa ve tekrarlanıyorsa bir uzmana danışın. SAĞLIK ve İNSAN / ŞUBAT 2016 71