Ağız Hastalıkları

advertisement
Ağız Hastalıkları
Yazar Administrator
Çarşamba, 25 Haziran 2008 14:46 -
Çocuklarda oldukça sık karşılaşılan ağız hastalıkları genellikle ciddi belirtiler vermese de bazen
beslenmeyi çok zorlaştıran sorunlar yaratabilir. Temizlik kurallarına uymak, ağız sağlığı
konusunda dikkatli ve özenli olmak bu tür hastalıkların önlenmesinde en etkili yoldur.
PAMUKÇUK
Pamukçuk hastalığının etkeni, bilimsel adı Candida albicans olan ve ağız boşluğunda insana
zarar vermeden bulunabilen mikroskopik bir mantar türüdür. Çeşitli hastalıkların ortaya çıkması,
yetersiz beslenme, uzun süre antibiyotik kullanma gibi vücut direncini azaltan etkenler bu
mantan hastalık yapıcı hale getirir. Vücut direnci azalınca gelişmek için uygun bir ortam bulan
mantar hızla koloniler oluşturarak çoğalır. Bu koloniler dil ve yanağın iç yüzeyi gibi ağzın büyük
bir bölümünü kaplayabilir. Kızarmış ağıziçi mukozası üstünde mercimek büyüklüğünde beyaz
alanlar pamukçuğun tipik lezyonlannı oluşturur. Lezyonlar özellikle başlangıç evresinde seyrek
ve küçük olduğundan, gelişen bu mantar kolonileri beslenme sonrasında dil kenarları ve
dişetlerinde kalmış süt kesmikleriyle karıştırılabilir. Ama pamukçuk odaklan temizlenmeye
çalışılırsa ağız mukozasına sıkıca yapıştıklan ve bulunduklan yerlerden aynlmadıklan görülür.
Pamukçuk lezyonlan ağrılı değildir. Ağıziçiyle sınırlı kalan bir enfeksiyon ağır sorunlara yol
açmadan geçebilir. Ama bazen mukoza şişliği ve kolonilerin genişlemesi hafif bir ağnya yol
açar. Bu ağrı özellikle bebek meme emerken dil ve yanakların memeye yaslanarak baskı altında
kalması sonucu artar. Ağrı duyan bebek ağlar ve çoğu zaman meme almayı istemez. Bu dolaylı
etki bebeğin daha az beslenmesine, genel durumunun daha da bozulmasına ve mantarlann
gelişmesine uygun bir ortam hazırlayarak lezyonlann yaygınlaşmasına neden olur. Hastalığın
giderek ağırlaşan sonuçlannı engellemek için hemen tedaviye geçilmeli ve lezyonlann
yaygınlaşması engellenmelidir.
• Tedavi Pamukçuk tedavisinde doğrudan mantar kolonilerini, yani beyaz alanlan kaldırmaya yönelik
girişimden kaçınılması gerekir. Çünkü bu tür girişimler mantan uzaklaştırmaya yaramaz. Geride
kalan üzeri soyulmuş kırmızı ve ağnlı yüzey mantarın daha kolay gelişebileceği bir ortam
oluşturur. Sütçocuğunun ağzı mukozayı örselemeyecek biçimde günde birkaç kez ve en iyisi
beslenmeden sonra mikrop öldürücü çözeltilerle temizlenmelidir. Kullanılabilecek çözeltiler
arasında metilen mavisi ve borik asitin gliserindeki yüzde l'lik çözeltisi sayılabilir. Bu tedaviye
mantar öldürücü bir ilaç da eklenmelidir. Bu tip ilaçlar günümüzde pamukçuğa karşı yaygın
biçimde kullanılmaktadır. Bunlar hap biçiminde alınabileceği gibi doğrudan hasta mukoza
üzerine de uygulanabilir. Pamukçuğun tedavisi oldukça basittir ve geç kalmadan başlatılan
tedavi hızla etkisini gösterir. Tersi durumlarda lezyonlar genişler; yutak, solunum yolları ve
sindirim sistemini de içerebilecek ölçüde yaygınlaşır. Tedavisi çok kolay olan pamukçuğun ağır
ve tehlikeli durumlar yaratmasına fırsat tanımak gerçekten çok büyük bir hatadır.
STOMATİT
1/4
Ağız Hastalıkları
Yazar Administrator
Çarşamba, 25 Haziran 2008 14:46 -
Stomatit, yani ağıziçi iltihabı her yaştaki çocukta ortaya çıkabilir ve genellikle kendi başıma
değil, başka bir hastalığa eşlik eden bir bulgu olarak görülür. Akut enfeksiyon hastalıktan ve
uzun süren antibiyotik tedavisinin ardından; bazen de sorunlu diş çıkarmaya, pamukçukta
olduğu gibi vücut direncinin zayıflamasına ve vitaminlerin yeterince alınmadığı kötü beslenmeye
bağlı olarak ortaya çıkar.
• Ağız nezlesi Daha çok bakımsız çocuklarda ya da ağız temizliği yaparken mukozayı örseleyecek ölçüde
aşınya kaçıldığı durumlarda görülür. Ağız mukozası yaygın biçimde iltihaplanmış, kızarmış,
şişmiş ve ağnlıdır. Bebeğin vücut sıcaklığında biraz yükselme görülebilir. Belirgin bir genel belirti
bulunmasa bile, bebek ağnyan ağzından ötürü huzursuzdur ve yemek yemek istemez. Belirtiler
özgül bir tedaviye gerek kalmadan, iki üç gün içinde kaybolabilir. Ağzı gargarayla temizlemek
hem ağnyı azaltması, hem de ikincil enfeksiyonlan engellemesi bakımından yararlı olabilir.
• Uçuklu stomatit Ender görülen bu tip ağıziçi iltihabı topluiğne başı büyüklüğünde veziküller (içi sıvı dolu kesecik)
oluşturur. Bu veziküller damak ve yanak mukozasında üzüm salkımını andıran kümeler
oluşturmaya eğilimlidir. Lezyonun çevresindeki mukoza biraz kırmızılaşabilir. Dişetleri genellikle
bu hastalıktan etkilenmez. Lezyon yutak duvarına da ender durumlarda yayılır. Hastalığa bağlı
olarak vücut ısısı biraz yükselir.
• Aftlı stomatit Bulaşıcı bir hastalıktır. Aile içinde, yakın ilişkide bulunulan arkadaşlar arasında kolayca yayılır.
Etken uçuk virüsüne çok benzeyen bir virüstür. Başka akut enfeksiyonlara bağlı olarak virüsün
etkinlik kazanmasına oldukça sık rastlanır. Ateş genellikle yüksektir. Bazen mukoza döküntüleri
başlamadan önce ortaya çıkabilir. Genel durum belirgin biçimde bozulmuştur. Huzursuz olan
bebek ağıziçinde artan ağrıyla birlikte beslenmeye karşı koyar. Bazen beyinle ilgili belirtiler de
bu hastalık tablosuna eşlik edebilir. Tanı açısından ağız mukozasmda hafif kabartılı ve bazen
kırmızımsı bir alanla çevrelenmiş beyaz-sarımsı plakların görülmesi Çok önemlidir. Hastalık,
adının çağrıştırdığı anlamdan farklı olarak, vezikülle değil, epitelin yüzey katmanlarından fibrinli
sıvı sızmasıyla kendini belli eder. Hastalık genellikle ağız boşluğunun ön bölgelerini, dudakları,
dili, yanak mukozasını, yumuşak damak ve ender durumlarda bademcikleri etkiler. Çoğu kez
aftlar ağız çevresi derisine de yayılır. Aftlı stomatit salya artışına neden olur. Ağız
mukozasındaki bu özgül belirtilerin yanı sıra mukoza ve özellikle dişetlerinde yaygın
iltihaplanma da görülür. Bu gelişmeyle birlikte mukoza şişmiş ve yumuşamıştır. Dişetleri dişten
ayrılabilir ya da şişerek dişlerin serbest kenarlarını örtebilir. En ufak dokunmayla bile
kanamaortaya çıkabildiğinden dudaklar üzerinde yara kabuklan bulunabilir. Bu kabuklanma da
gerçek iltihaplanma durumunu gizler. Ayrıca birleşen aftlı alanlar tanıyı güçleştirebilir. Dişeti
mukozasının hastalıktan ağır biçimde etkilenmesi difteriyle ayırıcı tamda önem taşır. Çünkü ağız
difterisi ender durumlarda dişetinden başlayarak gelişir. Suçiçeğine benzer döküntüler sık sık
yumuşak damakta da ortaya çıkarak aftlı stomatite benzer bir hastalık tablosuna yol açar.
Ayırıcı tanıda önem taşıyan suçiçeği, ancak derinin dikkatli bir biçimde incelenmesiyle dışta
tutulabilir.
İkincil enfeksiyonların ortaya çıkması ise ülserlerin oluşmasına neden olur. Aftlı stomatiti olan
bebeğin beslenmesi büyük ölçüde zorlaştığından, bu sorunun öncelikle çözülmesi gerekir.
Bebeğe kolay çiğnenen ya da çiğnemeye gerek bırakmayan ılık muhallebi ya da benzeri sütlü
tatlılar verilmelidir. Bu yiyecekler yüksek besleyici özellikleriyle bebeğin yeterli miktarda kalori
2/4
Ağız Hastalıkları
Yazar Administrator
Çarşamba, 25 Haziran 2008 14:46 -
almasını sağlar. Ağıziçi iltihabının genellikle altı ya da yedinci günlere denk düşen iyileşme
döneminde bebekler artık bisküvi gibi katı besinleri de alabilecek duruma gelirler. Antiseptik ya
da Lugol çözeltileriyle tedavi birçok hekimin uyguladığı
bir yöntemdir. Ama kendiliğinden geçen aftlı stomatitin bu tedaviyle daha hızlı bir biçimde
iyileştiği söylenemez. Tedavinin gargaralar ve papatya çayıyla sınırlı tutulması daha doğrudur.
Bebek çok küçükse, ucuna iğne takılmamış bir plastik enjektöre bu sıvılar çekilerek ağıziçi
temizliği yapılabilir. Önceden belirtildiği gibi aftlı stomatit bulaşıcı bir hastalıktır. Bu nedenle
hastanın başka çocuklarla teması engellenmeli, genel temizlik kurallarına aşırıözen gösterilmeli,
bebeğin çamaşırlan kaynatılarak mikroplardan arındırılmalıdır. Hafif antiseptik olarak,
yutulduğunda bile sorun yaratmayacak ölçüde seyreltilmiş oksijenli su kullanılabilir. Bu su lastik
bir boruyla ağıziçine püskürtülebilir. Boru her kullanımdan önce mutlaka mikroplardan
anndrnlmalıdır.
• Ülserli stomatit Stomatitin bu tipi çoğu zaman çürük dişte ya da dişleri saran dişetinde başlar. Bu bölgede dişeti
şişmiş ve grimsi bir renk almıştır. Daha sonra üzeri sarımsı gri bir katmanla örtülü derin ülserler
ortaya çıkar. Diş önce yuvası içinde sallanmaya başlar ve sonra da düşer. Ülser oluşumu yakın
bölgelere, dil ve yanak mukozasına yayılma eğilimi gösterir. Oluşan yaygın doku ölümüne bağlı
olarak nefes kötü kokar. Çok ağrılı olan bu lezyonlar bebeğin beslenmesini son derece
güçleştirir. Bölgesel lenf bezleri şişmiştir. Ateş yükselirse hastanın genel durumu da bozulur. Diş
çürümesine yol açan mikroplar çevre dokulara geçmeden dişle sınırlı kalabilir. Ama bazı
koşullar çürük etkenlerini yaygınlaştırarak ülserli stomatite yol açar. Gerçekten uzun süre kötü
ya da yanlış beslenme bu hastalığın ortaya çıkmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. Yapılan
araştırmalar C ve A vitaminlerinin eksikliği sonucu ülserli stomatitin daha kolay geliştiğini ortaya
koymuştur. Belirleyici öbür etkenler arasında kızamık gibi ağır seyreden enfeksiyon hastalıklan
sayılabilir. Ayıncı tamda cıva zehirlenmesine bağlı stomatit ve iskorbüt hastalığı önem taşır.
Basit dişeti iltihaplanyla sınırlı kalacak diş çürükleri bu gibi durumlarda ağız mukozasmda ülserli
lezyonlara neden olabilir. Doku ölümü lösemiye (kan kanseri) ya da agranülositoz (kanda
alyuvarlann büyük bir bölümünü oluşturan granülositlerin bulunmaması, dolayısıyla kişinin
enfeksiyonlara karşı savunmasız kalması) gibi hastalıklara bağlı olarak gelişebilir. Tedavide bol
miktarda meyve suyu, kaymak ve beyazpeynirden oluşan uygun bir beslenme düzeni
korunmalıdır. C vitamini damar içine de verilebilir (100- 200 mg askorbik asit). Gargara
seyreltilmiş oksijenli su ya da çok seyreltilmiş potasyum permanganat içeren çözeltiler
kullanılarak hazırlanabilir.
Dudak kenarı çatlakları
Dudak kenan çatlaklarının tedavisinde bu oluşumlara yol açan etkenlerin belirlenmesi ve
bunların giderilmesi hedeflenir. Bu etkenler arasında dudak ısırması, temizlik maddelerine bağlı
örselenme, kurumuş dudaklann soğuk ve kuru havayla karşılaşması ve genel ateşli hastalıklar
sayılabilir. Hafif lezyonlar için vazelin ve benzeri pomatlann sık sık sürülmesi yeterlidir. Daha
derin çatlaklar için antibiyotikli pomatlar kullanılmalıdır.
3/4
Ağız Hastalıkları
Yazar Administrator
Çarşamba, 25 Haziran 2008 14:46 -
Dil lezyonları
Ağıziçi hastalıklanndan söz ederken dilde oluşan lezyonlara da değinmek gerekir. Genel
hastalıklar sırasında dilde bazı değişikliklerin görüldüğü yaygın biçimde bilinen bir gerçektir.
Bağırsak hastalıklan
başta olmak üzere birçok hastalık sırasında dil "paslı" görülür. Ama bazı lezyonlar doğrudan dili
ilgilendirir ve yalnızca bu organla sınırlı kalır. Örneğin halk arasında "kurbağacık" denen
durumda dilin alt yüzünü ağız tabanına bağlayan bağ kısadır ve dilin hareketlerini, özellikle de
yukan kaldınlmasınıönemli ölçüde engeller. Bebek meme ememez ve konuşma çağına
geldiğinde dil hareketleri kısıtlı olduğundan sözcükleri tam olarak çıkaramaz.
Yazının Kaynağı: Medicana
4/4
Download