güncel Küresel Ýklim Deðiþmesi ve Uluslararasý Çabalar Prof. Dr. Aysen Müezzinoðlu [email protected] Küresel iklim deðiþikliði, enerji sorunuyla birlikte çaðýmýzýn en önemli gündem maddesi haline gelmiþtir. Bu geliþmeler, 1990'lý yýllarda fark edildiðinden beri politikacýlarýn, teknik elemanlarýn ve bilim insanlarýnýn üzerinde en çok durduðu konulardýr. Ýklim deðiþimi dünya atmosferinde birikim gösteren çoðunlukla insan etkinliklerine baðlý 6 grup kimyasal maddenin (sera gazlarý) eseridir. Aslýnda “sera etkisi” adý verilen ve atmosfer bileþimindeki karbondioksit ve su buharýnýn yere yakýn atmosferi ýsýtmasýna neden olan bu fiziksel olay, doðal ve istenen bir etkidir; çünkü sera etkisi dünyadaki yaþamýn dayanaklarýndan birisidir. Ama giderek artan sera gazý konsantrasyonlarýnýn istenmeyen iklimsel sonuçlara neden olmaya baþlamasý ile “sera etkisi” de olumsuz bir ifadeye dönüþmüþtür. Günümüzdeki iklim bozukluklarýna neden olan sera gazlarý, atmosferde biriken karbondioksit (CO 2 ), metan (CH 4) , kloroflorokarbonlar (CFC'ler), nitröz oksit (diazot monoksit, N 2 O), kükürt hekzaflorür (SF 6 ) ile iklimsel sonuçlara yol açan partikül emo izmir þubesi maddelerdir. Bunlarýn dýþýnda iklim deðiþiminin dolaylý etkisi ile havadaki su buharý da artar ve bu da sera etkisini arttýrýr. Partikül maddeler, yapýlarýna baðlý olarak ýsýnma veya yerel soðutma etkisi yapabildiði gibi, su buharý artýþlarý da yerel bulutlanmalara baðlý olarak bazen soðutucu etkilere yol açabilirler. Ama ortalama küresel etki hep ýsýnma yönündedir. Bu maddelerin baþýnda gelen karbon dioksit gazý geleneksel olarak mühendisliðin temel çýktýsýdýr; sanayi devrimi 150 yýl kadar önce fosil yakýtlarýn (kömür, petrol, doðalgaz) kütlesel üretime uygulanmasý ile ortaya çýktýðýndan bu yana, atmosferdeki karbon dioksit de net birikim göstermeye baþlamýþtýr. Aslýnda molekül bazýnda kýyaslandýklarýnda veya atmosferde kalýþ süreleri dikkate alýnarak sorumluluk paylarýna bakýldýðýnda, karbon dioksit diðer sera gazlarýna göre en masum olaný sayýlabilirdi. Ama atmosferdeki miktarý en yüksek olan ve yýldan yýla en hýzlý artýþ gösteren sera gazý da karbon dioksittir, üstelik en büyük kaynaðý fosil yakýtlarýn yakýlmasý olup havada doðrudan insan faaliyetlerine baðlý olarak artým göstermektedir. O nedenle iklim 25 deðiþimi denince hemen ilk ve neredeyse tek olarak akla karbon dioksit ve bunun yýldan yýla artan salýmý (=emisyonu) gelmektedir. Sera gazlarýnýn, özellikle de karbon dioksitin kaynaklarýnýn baþýnda enerji sektörü gelmektedir. Bunun hemen ardýndan sanayi/madencilik, tarým ve atýk sektörleri kaynak sýnýflamasýndaki yerlerini almaktadýr. Ancak, iklim deðiþimi tek baþýna sera gazý salýmý ile ilgilendirilmemelidir; insanoðlunun arazi kullaným beceriksizliðinin de en az onun kadar önem taþýdýðý bir gerçektir. Çünkü yeþil alanlarý muhafaza edebilseydik ve her yýl fazladan havaya verdiðimiz karbondioksiti özümleyebilecek kadar yeni yeþil alanlar oluþturabilseydik, Dünya iklimi böylesine olumsuz etkilenmezdi. Bu nedenle iklim deðiþikliði çalýþmalarýnda bir diðer çalýþma boyutu ve bilgi grubu ormanlar konusunda ortaya çýkmýþtýr. Ormanlar karbon biriktirerek dünya ikliminde en önemli rolü oynarlar. Ormanlardaki bitkiler, aðaçlar ve topraklar, karbondioksit gazýný özümleme (fotosentez) yoluyla tutarak yaþamlarýný sürdürürken bir yandan da solunum yoluyla geri salarak küresel karbon döngüsünü haziran 2009 güncel yönetir ve düzenler. Yaþlý aðaçlarý olan ormanlarda özümleme ile tutulan karbon miktarýnýn azalmasýna karþýlýk, genç ve geliþen orman ve fidanlýklarda daha fazla karbon tutulur. Buna karþýlýk yaþlý ormanlarýn bir bölümü karbonu toprakta tutmayý sürdürür. Günümüzde, dünyanýn birçok bölgesinde ormanlar; tarým ya da mera ve sürdürülebilir olmayan kentleþme, sanayileþme ve madencilik etkinlikleri için hýzla yok edilmekte veya insanlarýn sorumlu olduðu yangýnlarla yok olmaktadýr. Ormanlar yandýðýnda, ya da kesilerek yok edildiðinde, özümleme ile bitki yapýsýnda tutulmuþ olan karbon yeniden karbon dioksit haline geri döner. Ayrýca o arazinin karbon dioksit tutma yeteneði de yok edilmiþ olur. Ýklim deðiþimi ile uðraþanlar, bunun etmenlerini ortadan kaldýracak mücadele yöntemleri ararken elbette daha az sera gazý üreten insan faaliyetlerini geliþtirecek yollar bulmaya yönlenmiþlerdir. Bunlar, ya insanlarýn yaþam biçiminin deðiþtirilmesini veya oluþan karbon dioksitin içerdiði karbonun uygun yollardan ve geliþmiþ teknolojilerle yeniden atmosfer dýþýnda baðlanarak alýkonmasýný öngören yollardýr. Bir diðer uðraþ grubu ise; küresel ýsýnma bir gerçek olduðuna göre ve bunun nedenlerini bugünden yarýna kontrol haziran 2009 altýna almanýn imkânsýzlýðýna, hatta bu mümkün olsaydý bile þimdiye kadar atmosferdeki meydana gelen sera gazý seviyelerinin yüzyýlýn sonuna kadar etkisini sürdüreceðine bakarak, insanlarýn yaþam tarzlarýnýn bu gerçekle uyumlaþtýrýlmasý üzerine çalýþmaktadýr. Çünkü toplumlarýn deðiþen iklimlerle yaþamayý öðrenmesi gerekmektedir. Bu amaçla daha iyi kent modelleri geliþtirilmeli, giderek önemi artan doðal felaketlerle mücadele etmek için planlama yapýlmalý, yepyeni saðlýk sorunlarý tanýnmalý ve yaygýnlaþmasý önlenmeli, enerji sorunlarýnýn üstesinden nasýl gelineceði öðrenilmeli ve hepsinden önemlisi kuraklýk tehdidine karþý planlar yapýlmalý, suyun tasarruflu ve tekrar tekrar kullanýlmasý için uygun teknolojiler geliþtirmelidir. Uluslararasý ortam, BMÝDÇS ve Kyoto Protokolü 1990'lardan beri uluslararasý ortamlarda da en çok kafa yorulan konu iklim deðiþmesi konusu olmuþtur. Ýlk giriþimlerden baþta geleni, Birleþmiþ Milletler tarafýndan ele alýnan ve atmosferdeki sera gazý birikimlerinin yerkürenin iklim sistemi üzerindeki insan kaynaklý olumsuz etkisini sabitlemeyi amaçlayan 21 Mart 1994 tarihli Birleþmiþ Milletler Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesidir (BMÝDÇS, Ýngilizcesi UNFCCC). Ýklimi olumsuz etkileyen sera gazý salýmlarýnýn azaltýlmasýna yönelik uluslararasý ve yaptýrým gücüne sahip ilk adým ise Kyoto Protokolü olup, 16 Þubat 2005 tarihinde yürürlüðe girmiþtir. Türkiye, baþýndan beri içine dahil edildiði geliþmiþ ülke gruplarýnýn ekonomik koþullarýna sahip olmadýðý gerekçesiyle, hem BMÝDÇS, hem de Kyoto Protokolüne imza atmakta çekinceli davranmýþtýr. Marakeþ'te 26 2001 yýlýnda gerçekleþtirilen BMÝDÇS 7. Taraflar Konferansý'nda (COP7) alýnan 26 numaralý kararýn ardýndan Sözleþme'ye 189. taraf ülke olarak 24 Mayýs 2004 tarihinde katýlmýþtýr. Marakeþ kararý uyarýnca, tüm taraf ülkeler, Türkiye'nin diðer Ek-I ülkelerinden farklý bir konumda BMÝDÇS'ne taraf olmasýný saðlayacak “özgün koþullarýný” dikkate almayý kabul etmiþtir. Kyoto Protokolüne Türkiye'nin katýlýmý da uzun sürmüþ, ancak bu yýl TBMM'nin 2009/14979 sayýlý kararý ile 5/2/2009 tarihli ve 5836 sayýlý Kanunla onaylanan katýlým Bakanlar Kurulu'nca 7/5/2009 tarihinde imza edilerek yürürlüðe girmiþtir. Türkiye, 1997 yýlýnda Kyoto Protokolü ilk kez gündeme geldiðinde BMÝDÇS'ne taraf olmadýðý için, Protokolün Ek-B Listesi kapsamýnda henüz herhangi bir sayýsallaþtýrýlmýþ emisyon sýnýrlandýrma veya azaltma yükümlülüðü taþýmamaktadýr. Diðer taraftan, yapýlan deðerlendirmeler gösteriyor ki, çeþitli gruplar halindeki ülkelerin 1990 yýlý karbon dioksit ve diðer sera gazý emisyon envanterlerinde yapacaklarý azaltýmlarla insanlýðýn pek de amaca ulaþmasý mümkün deðildir. Yine de geçmiþten bu yana Türkiye'nin iklim konusunda hiçbir yükümlülük taþýmamýþ olmasý dikkate deðer sonuçlar meydana getirmiþtir. Ancak bugün gelinen noktada, Kyoto Protokolü 2012 yýlýndan itibaren yeni bir düzenlemeye dönüþmek durumundadýr. Bu durumda Türkiye'nin geçmiþten bugüne ve geleceðe ait politik ve teknik yükümlülüklerini gözden geçirerek, taleplerini ve stratejilerini yeniden düzenlemesi þarttýr. Çünkü artýk yeni süreçte özel hükümlere dayanarak yol almamýz düþünülemez. emo izmir þubesi güncel Kyoto Protokolüne göre 2012 Sonrasý Ýklim Rejimi ve Yeni Strateji Beklentileri Kyoto Protokolü kapsamýnda 2005 yýlýndan itibaren Ek-I ülkelerinin 2012 sonrasý dönemde alacaklarý sera gazý emisyon (salým) azaltma yükümlülüklerinin yeniden belirlenmesi görüþmeleri devam etmektedir. Bir diðer aktör olan Avrupa Birliði ise, 2012-2020 döneminde 1990 yýlýna kýyasla %2030 arasýnda emisyon (salým) azaltma hedefini kendi içinde kabul etmiþ bulunmaktadýr. Bu hedef Türkiye'nin AB sürecindeki müzakerelerde de ortaya çýkmaktadýr. Diðer taraftan ABD'de Baþkan Obama'nýn iþ baþýna gelmesi, 2009 yýlý sonunda yapýlacak olan Kyoto müzakerelerinde yeni bir anlaþmanýn ortaya çýkma olasýlýðýnýn önünü açmýþ görünmektedir. Ýklim konusunda uzlaþý için Dünya ülkelerinin gündeminde baþlýca dört ana yaklaþým ve çözüm baþlýðý vardýr: iklim deðiþikliðine karþý mücadele, deðiþen iklimlere toplumlarýn uyum saðlamasý çabalarý, tüm bu çalýþmalarýn finansmaný ve uygun teknolojilerin geliþtirilmesi. Bunlardan en çok tartýþma yaratan yaklaþým, ülkelerin yükümlülüklerinin revizyonunu da gözeten bir finansman modeli çalýþmasýdýr. Bu yükümlülükler geçmiþteki kabuller kadar, Kyoto'nun 2012 sonrasýnda alacaðý yeni duruma göre þekillenecektir. Ayrýca bu çalýþmalar BMÝDÇS Ek-I Ülkelerinin ve Kyoto Protokolü Ek-B Listesindeki Türkiye'nin durumuna da çözüm getirmek durumundadýr. Þimdiye kadar uluslar arasý arenada en büyük tartýþmalar bu pahalý iþlemleri kimin finanse edeceði noktasýnda düðümlenmiþtir. Bu amaçla kurgulandýðý izlenen senaryo, baþta sera gazý salým- emo izmir þubesi larýnýn bonoya baðlanarak ticaretinin yapýlmasý olmak üzere, çeþitli esneklik düzeneklerinin yeniden yapýlandýrýlmasý yönündeki ekonomik ve politik seçeneklerin ortaya konmasýdýr. Geçtiðimiz Mart/Nisan aylarýnda yapýlan Bonn taraflar arasý görüþmelerinde en önemli geliþme ABD Baþkaný Obama'nýn göreve baþlamasýnýn ardýndan oluþturulan yeni ABD heyetinin getirdiði öneriler olmuþtur. Dünyanýn en büyük sera gazý salýmcýsý ülke olmasýna karþýn, daha önceki toplantý ve görüþmelerde Amerikan heyetlerinin olumsuz ve hatta engelleyici olarak nitelenen görüþleri dikkat çekmekteydi. Yeni dönemde ise ABD'nin tarihteki en büyük sera gazý salým kaynaðý olduðunu kabul ettiði; böylece ABD'nin küresel çözümün de bir parçasý olmasý gerekliliðini ve iklim deðiþikliði için küresel bir iþbirliðinin oluþturulmasýndaki önemini vurguladýðý izlenmiþtir. Bütün bu geliþmeler iklim konusunda önümüzdeki kýsa vadede önemli geliþmelerin olacaðýnýn iþaretleri sayýlmaktadýr. Gayri Safi Milli Hasýla (1000 YTL) Nüfus (milyon kiþi) Toplam Elektrik Üretimi (milyar kWh) Yenilenebilir Enerji (milyar kWh) Yenilenebilir Enerji/Toplam Elektrik Toplam Sera Gazlarý Salýmý (Milyon ton eþdeðer CO2) Elektrik Üretimi Sera Gazlarý (Milyon ton eþdeðer CO2) Türkiye'nin Sera Gazý Emisyon Durumu Uluslararasý ortamlarda resmen yeni yeni yer almaya baþlayan Türkiye'nin iklim deðiþiklik raporlarý da henüz oldukça yenidir (1. Ulusal Bildirim Raporu). Geçmiþe doðru yapýlan deðerlendirmelere bakarak, toplam salým miktarlarý yönünden fazla bir sera gazý çýkarmadýðýný savlayan Türkiye'nin, 1990 sonrasýndaki sera gazý artýþ hýzýnýn ise bütün Dünya ülkeleri arasýndaki en yüksek artýþ hýzý olduðu ortaya çýkmaktadýr. Örneðin, a. Marakesh'e göre Ek-I Dýþý özel ülke statüsünde olan Türkiye 1990-2002 döneminde yýllýk 100 milyon ton eþdeðer CO2 ve dönem sonunda dönem baþýna göre %59 salým artýþý; b. 2004 sonrasýnda girdiði Ek-I Ülkeleri statüsünde ise 1990-2004 döneminde 126.5 milyon ton eþdeðer CO2 salýmý ve dönem sonunda dönem baþýna göre %74 salým artýþý. 1990 ve 2004 döneminde ülkemizdeki iklim deðiþikliðine iliþkin 1990 (1987) 83 579 artýþ hýzý (%) % 64 56,2 71,8 % 28 57,54 150,7 % 162 23,23 46,23 % 99 % 40 170,1 30,4 Sera gazý / gayri safi yurtiçi hasýla (ton eþdeðer CO2/1000 YTL) 2 035 Sera gazý /kiþi (ton eþdeðer CO2/kiþi) 3,03 Elektrik birimi baþýna sera gazý (kg eþdeðer CO2/kWh) 0,529 27 2004 136 693 % 31 296,6 70.7 2 170 4,13 0,469 -% 24 % 74 % 132 %7 % 37 -% 11 haziran 2009 güncel sayýsal göstergeler þöyle verilmektedir (Kaynak: Türkiye REC web sitesi/Cemre_4); Bütün bu göstergeler arasýnda en önemli olanlarýndan biri, yenilenebilir enerjinin (özellikle hidrolik kaynaklar) Türkiye'nin elektrik üretimindeki payýnýn hýzla düþmüþ olmasýdýr. Bunun bedeli karbon salýmýnda izlenen rekor artýþtýr. Sektörel bazlý deðerlendirmeler Türkiye'de bu dönemdeki sera gazý salýmýndan en çok enerji sektörünün sorumlu olduðunu göstermektedir. Bunu sanayi ve tarým sektör salýmlarý izlemekte ve son sektör de atýk sektörü olarak payýna düþen sera gazý miktarýný salmaktadýr. Sonuç Türkiye, 1990 sonrasýnda dünyanýn en yüksek sera gazý salým artým hýzý gerçekleþtirmiþ ülkedir. Gerçi bu gerçek için mazeret oluþturur mu bilinmez ama, Türkiye'nin 19902004 döneminde BM Ýklim Sözleþmesine taraf olmadýðý için hiçbir uluslararasý finans desteði alamadýðý ve bilgi birikiminin de epeyce dýþýnda kaldýðý unutulmamalýdýr. Bu dönemde iklim konusunda baðýmsýz çalýþma yapan çok az sayýdaki bilim insaný ve teknik eleman adeta hobi tarzýnda çalýþmak zorunda kalmýþtýr. Bu da bilgi üretme çalýþmalarýný oldukça olumsuz etkilemiþtir. Ayrýca geliþmelere sadece salýmýn sayýsal týrmanmasý gözüyle deðil, nüfus baþýna düþen sera gazý salýmý, toplam sera gazý salýmý, geçmiþten günümüze gerçekleþen toplam sera gazý salýmý, sektörel karbon yoðunluðu gibi pek çok göstergenin de dahil olmasý gerekmektedir, ki bu göstergelerin oluþmasýnda da ülkemiz uluslar arasý ortamda gerekli katkýyý yapamamýþtýr. Nedenleri ve mazeretleri bir yana, ülkemizdeki bu sera gazý artým gidiþinin sürdürülebilir olmadýðý da ortadadýr. Bundan sonrasý için ve özellikle Kyoto Protokolü'nün 2012 sonrasýndaki dönem için ülkelerin yeni yükümlülükleri belirlenirken, Türkiye olarak döneme hazýrlýk amacýyla yapýlacak birikmiþ çok sayýda ev ödevimiz vardýr; üstelik bütün bu yeni kavramlarla ilgili eðitim de almak zorundayýz. Kaynaklar: 1. http://www.rec.org.tr/ 2. B M Ý D Ç S R e s m i s i t e s i : www.unfccc.int 3. Yeryüzü Görüþmeleri Bülteni (ENB): www.iisd.ca 4. www. iklimlerdegisiyor.info Haziran’da Ölmek Zor... Haziran’da Ölmek Zor... Haziran «uyarýna gelirse kaldý yürek sýzýsý tepemde bir de çýnar» geride kalanlara demiþti on yýl önce demek ki on yýl sonra nerdeyim ben demek ki sabah sabah nerdeyim? demek ki «manda gönü» kimsiniz siz demek ki «þile bezi» kimsiniz? demek ki «yeþil biber» Nazým Hikmet- Orhan Kemal Bursa Cezaevi bir de memet'in yüzü yýllar var ki ter içinde bir de güzel istanbul taþýdým ben bu yükü bir de «saman sarýsý» býraktým acýnýn alkýþlarýna bir de özlem kýrmýzýsý 3 haziran '63'ü demek ki göçtü usta Hasan Hüseyin Korkmazgil Nazým Hikmet, Orhan Kemal ve Haziran’da yitirdiklerimizin anýsýna... haziran 2009 28 emo izmir þubesi