– — ˜ ™ – — ˜ ™ – — ˜ ™ – — ˜ ™

advertisement
TAHRÎC
Ýbn Kemal, ªabašåtü’l-müctehidîn, Köprülü Ktp.,
Fâzýl Ahmed Paþa, nr. 1602, vr. 155-156; Kýnalýzâde Ali Efendi, ªabašåtü’l-¥anefiyye (nþr. Süfyân b. Âiþ b. Muhammed – Firâs b. Halîl Meþ‘al),
Amman 1425/2003, s. 17-24, 91-98; Þah Veliyyullah ed-Dihlevî, ¥üccetullåhi’l-bâli³a (nþr. M.
Þerîf Sükker), Beyrut 1990, I, 436; Ya‘kub b. Abdülvehhâb el-Bâhüseyin, et-TaÅrîc £inde’l-fušahâß ve’l-u½ûliyyîn, Riyad 1414, tür.yer.; Osman
b. Muhammed el-Ahdar Þûþân, TaÅrîcü’l-fürû£
£ale’l-u½ûl: Dirâse târîÅiyye ve menheciyye ve
ta¹bîšýyye, Riyad 1419/1998, I, 39-64; Eyyüp
Said Kaya, Mezheblerin Teþekkülünden Sonra
Fýkhi Ýstidlal (doktora tezi, 2001), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, tür.yer.; Wael B. Hallaq, “Takhrij
and the Construction of Juristic Authority”, Studies in Islamic Legal Theory (ed. Bernard G. Weiss),
Leiden 2002, s. 317-335; Veliyyüddin b. Muhammed el-Ferfûr, TaÅrîcü’l-fürû£ £ale’l-u½ûl: Dirâse
mušårene ve ta¹bîš, Dýmaþk 2003; Ahmad Atif
Ahmad, Structural Interrelations of Theory and
Practice in Islamic Law, Leiden 2006, tür.yer.
ÿTuncay Baþoðlu
–
—
TAHRÎCÜ’l-MENÂT
(bk. MENÂT).
˜
–
™
—
TAHRÎD
( ‫) א‬
Kasidede kafiye tef‘ilelerinin
vezni bozacak biçimde
deðiþik gelmesi kusuruna verilen ad
˜
(bk. KAFÝYE).
–
™
—
TAHRÝF
˜
(bk. MUHARREF).
–
™
—
TAHRÝF
( ‫) א‬
Ýslâm literatüründe
önceki kutsal kitaplarýn metninin
veya anlamýnýn bozulmasý karþýlýðýnda
kullanýlan bir terim.
˜
™
Sözlükte “yönelmek, meyletmek, sapmak” mânasýndaki harf kökünden türeyen
tahrîf “iki þekilde yorumlanmasý mümkün
olan bir sözü bir tarafa çekmek” (Râgýb
el-Ýsfahânî, el-Müfredât, “hrf” md.), “kelimenin veya sözün anlamýný benzer anlamlarla deðiþtirmek” (Lisânü’l-£Arab, “hrf”
md.) gibi mânalara gelir. Ýslâm literatüründe tahrif, sonraki dönemlerde yahudi
ve hýristiyanlarýn kendi kutsal metinlerini
kasýtlý þekilde deðiþtirmelerini veya yanlýþ
yorumlamalarýný ifade etmek için kullanýlmýþtýr. Kur’an’da bu baðlamda kullanýlan
tebdîl, leyy (dili eðip bükmek), kitmân
422
(gizlemek) ve nisyan kelimelerinin yaný sýra Allah’ýn âyetlerini satmak, elleriyle kitap yazmak gibi bazý ifade kalýplarý da bu
kapsamda deðerlendirilebilir.
Ýslâm geleneðinde Tevrat ve Ýncil’in tahrifiyle ilgili tartýþmalar, yahudi ve hýristiyanlar hakkýnda Kur’an’da yer alan bilgiler ve onlara yöneltilen eleþtirilerle baþlamýþtýr. Kur’an’da bu baðlamda çok sayýda
âyet bulunmaktadýr. Bunlarý tahrif, tasdik ve tashih âyetleri þeklinde ele almak
mümkündür. Kur’an’da tahrif kelimesi
Ehl-i kitap’la ilgili olarak kelimelerin anlam ve baðlamlarýnýn çarpýtýldýðýný ve ilâhî kelâmýn tahrif edildiðini açýklamak üzere dört yerde geçer (el-Bakara 2/75; enNisâ 4/46; el-Mâide 5/13, 41). Dil bilimcilere göre bu ifadeler “sözün farklý bir þekilde yorumlanmasý, lafzýnýn deðil mânasýnýn
bozulmasý” anlamýna gelmektedir (Lisânü’l-£Arab, “hrf” md.; Râgýb el-Ýsfahânî,
el-Müfredât, “hrf” md.). Buna göre yukarýdaki dört âyet yahudilerin kendi kitaplarýný kasten yanlýþ yorumladýðýna iþaret
etmektedir. Kelimenin sözlük anlamýna uygun biçimde bazý müfessirler, Kur’an’da
bahsedilen tahrifin yorum tahrifi diye anlaþýlmasý gerektiðini düþünmüþlerdir. Bazý müfessirler ise yahudilerin “recm” kelimesini “had” kelimesiyle deðiþtirdiklerini,
Hz. Muhammed’i müjdeleyen ifadeleri Tevrat ve Ýncil metinlerinden çýkarýldýklarýný
öne sürüp metin tahrifi yapýldýðýný söylemiþlerdir. Taberî tahrifi mâna ve hükümlerin deðiþtirilmesi olarak görürken (Câmi£u’l-beyân, I, 367-369) Fahreddin er-Râzî, yalan yanlýþ yorumlarla veya kelime oyunlarýyla sözün anlamýnýn baþka yönlere çekilmesi þeklinde anlamýþtýr (Mefâtî¼u’l-³ayb,
III, 134-135; VIII, 114; XI, 187). Reþîd Rýzâ
ise ilgili âyetlerde geçen “mevâdý‘” kelimesine “meânî” (anlamlar) diye mâna vermiþtir. Bu durumda Nisâ sûresinin 46 ve Mâide sûresinin 13. âyetindeki ifadeler, “Onlar kelimeleri gerçek anlamlarýndan uzaklaþtýrýyorlar” mânasýna gelmekte ve Hz.
Peygamber’in nübüvvetini inkâr etmek için
yahudilerin yaptýðý yorumlara iþaret etmektedir. Reþîd Rýzâ, Mâide sûresinin 13.
âyetindeki tahrifi “takdim tehir, ekleme ve
çýkarma yapma veya yanlýþ anlam verme”
þeklinde açýklamýþtýr. Ona göre Tevrat ve
Ýnciller’de hem mâna hem metin tahrifi
yapýlmýþtýr (Tefsîrü’l-menâr, V, 140; VI, 282,
389). Ýlk dönem kaynaklarýndaki açýklamalar dikkate alýndýðýnda Kur’an’da geçen
tahrifin “anlamý çarpýtmak, söze yanlýþ anlam vermek ve kelimeleri baðlamýndan
uzaklaþtýrmak” gibi mânalara geldiði anlaþýlmaktadýr. Ýlgili âyetlerdeki “yüharrifû-
ne” fiilinin “tahrif ediyorlar” þeklinde tercüme edilmesi yanlýþ anlamalara yol açabilmektedir; zira günümüzde tahrif kelimesi terim boyutu kazandýðýndan belirtilen tercüme okuyucunun zihninde metnin
bozulmasý yönünde bir çaðrýþým yapmaktadýr. Ayný âyetlerdeki “mevâdý‘”ýn da “yer”
þeklinde deðil Reþîd Rýzâ’nýn iþaret ettiði
gibi “kelimelerin vazedildikleri þey, kelimelerin asýl anlamý, baðlamý” diye anlaþýlmasý daha doðru görünmektedir. Bu durumda âyetler yahudilerin Tevrat’taki cümlelerin mânasýný kasten çarpýttýklarýný ifade
etmiþ olmaktadýr.
Kur’an’da tahrifle iliþkilendirilen diðer bir
kelime “bir þeyi yerinden alýp baþka bir yere koymak” (Râgýb el-Ýsfahânî, el-Müfredât,
“bdl” md.), “tahrif etmek” (Lisânü’l-£Arab,
“bdl” md.), “deðiþtirmek” (Ebü’l-Beka, s.
31) anlamlarýna gelen “tebdîl”dir. Kelime
Kur’an’da, tahrifle ilgili olarak Ýsrâiloðullarý’ndan bir grup âlimin kendilerine emredilen sözleri baþka sözlerle deðiþtirdiklerini ifade etmek üzere iki yerde geçer (elBakara 2/59; el-A‘râf 7/162). Ýlk bakýþta
kutsal kitaplarýn tahrifiyle ilgili görünmesine raðmen bu âyetler aslýnda Ýsrâiloðullarý’nýn bir þehre girerken Allah’ýn kendilerine emrettiði “hýtta” sözü yerine baþka
bir sözü söylediklerini belirtir; dolayýsýyla
burada kitabýn tahrifinden deðil yahudilerin Allah’ýn emrine karþý gelmesinden bahsedilmektedir. Her ne kadar yahudilerin
tahrifçi bir karakter taþýdýðýný açýklasa da
bu âyetler kutsal kitaplarýn tahrifine iþaret etmemektedir. “Dillerini eðip bükmek”
(leyy) ifadesinin de (Âl-i Ýmrân 3/78; enNisâ 4/46) kaynaklarda tahrifle iliþkilendirildiði görülür. Yahudilerin Hz. Peygamber’le konuþurken, “Ýþittik ve karþý geldik”
gibi sözler sarfetmelerini, Tevrat’taki Resûl-i Ekrem’le ilgili iþaretleri çarpýtmalarýný veya dinî hükümleri yanlýþ yorumlamalarýný ifade eden bu tabir yorum tahrifinden bahsetmektedir (Zemahþerî, I, 329;
Fahreddin er-Râzî, X, 118-119; Reþîd Rýzâ, III, 344-345). Ehl-i kitabý hakký gizlemek
(kitmân) ve unutmakla (nisyân) suçlayan
âyetler de (M. F. Abdülbâký, el-Mu£cem,
“ktm”, “nsy” md.leri) tahrifin mahiyeti
hakkýnda ipuçlarý vermektedir. Müfessirlerin genel kanaatine göre Kur’an’da mevcut hakký bâtýlla karýþtýrma sözü delilleri
yanlýþ yorumlayarak insanlarýn zihnini bulandýrmayý, hakký gizleme ise insanlarýn delillere ulaþmasýna engel olmayý ifade eder
(Taberî, I, 255-256; Fahreddin er-Râzî, III,
43; Elmalýlý, I, 335). Þu halde bu âyetler de
Tevrat’ýn tahrifini deðil Tevrat’ta yazýlý bilgilerin insanlardan gizlenmesini anlatmak-
TAHRÝF
tadýr. Nitekim gerçekleri gizlemekle ilgili
baþka bir âyette (el-Bakara 2/159) yahudilerin yorum tahrifi yaptýklarýndan söz edilmektedir.
Kur’an’ýn yahudilere yönelttiði baþka bir
eleþtiri elleriyle yazdýklarý kitabý, “Bu Allah’tandýr” diyerek para karþýlýðýnda satmalarýdýr (el-Bakara 2/79). Taberî’ye göre
bu âyet yahudilerin, Tevrat’a aykýrý yorumlar içeren bir kitap yazýp bu kitabý Tevrat’ý
bilmeyen Araplar’a sattýklarýna iþaret etmektedir. Bir rivayete göre Hz. Peygamber
yahudilerin hoþlarýna giden bazý þeyleri Tevrat’a ilâve ettiklerini, hoþlanmadýklarýný çýkardýklarýný, Muhammed ismini de Tevrat’tan sildiklerini söylemiþtir (Câmi£u’l-beyân,
I, 378-379). Elmalýlý Muhammed Hamdi’ye
göre Tevrat’ýn aslýný korumayan yahudiler
kendi yazdýklarý tercümeleri, “Bu Allah’ýn
kitabýdýr” diyerek Tevrat’ýn yerine koymaya çalýþýyor, Allah’ýn iradesi ve emirleri yerine kendi görüþ ve arzularýna tâbi oluyor,
böylece hak inancý bozuyorlardý (Hak Dini, I, 336). Bu âyette yahudilerin yazdýklarý
kitabýn ismi verilmemiþ, Tevrat’a alternatif bir kitap mý yoksa Tevrat üzerine yanlýþ
yorumlar içeren bir tefsir mi olduðu açýklanmamýþtýr. Bazý suçlar için Tevrat’ta yer
alan ölüm cezasýnýn Talmud’da diyete çevrildiði bilinmektedir (Baba Kamma, 83b84b). Dolayýsýyla sözü edilen âyetler Tevrat
hükümlerini bir bakýma askýya alan Talmud’la ilgili olabilir.
Tahrif meselesinde sýkça söz konusu edilen “Allah’ýn âyetlerini az bir ücretle satma” þeklindeki Kur’an ifadesiyse (el-Bakara 2/41, 79) hahamlarýn rüþvet almak,
insanlarý memnun etmek, liderliklerini
devam ettirmek gibi maksatlarla Allah’ýn
kitabýný tahrif ettikleri ve hükümlerini
deðiþtirdikleri biçiminde yorumlanmýþtýr. Öyle anlaþýlýyor ki Allah’ýn âyetlerinin
satýlmasý metin tahrifinden ziyade yahudilerin kendi kutsal kitaplarýna sadakatsizlik gösterdiklerini ifade etmektedir. Hz.
Muhammed’in önceki kitaplarda müjdelendiðini belirten âyetler de tahrifle iliþkilendirilmiþtir. A‘râf sûresinde (7/157) belirtildiðine göre son peygamberin nitelikleri yahudi ve hýristiyanlarýn ellerindeki Tevrat ve Ýncil’de yazýlýydý. Saf sûresinde ise
(61/6) Îsâ’nýn kendisinden sonra Ahmed
isminde bir peygamberin geleceðini müjdelediði açýklanmaktadýr. Müslümanlar bu
âyetleri okuyup mevcut Tevrat ve Ýnciller’de Ahmed ismini göremeyince hem Tevrat’ýn hem de Ýncil’in muharref olduðuna
hükmetmiþlerdir. Ancak daha sonra yapýlan araþtýrmalar neticesinde, özellikle de
ihtidâ eden bazý hýristiyan bilginlerin kat-
kýlarýyla Ahmed ismine karþýlýk gelebilecek bazý kelimelerin Tevrat’ta ve Ýncil’de
bulunduðu görüþü aðýrlýk kazanmýþtýr (bk.
BEÞÂÝRÜ’n-NÜBÜVVE; FARAKLÝT). Tahrife
dair âyetlerin yorumunda yahudilerin Tevrat metninde tahrif yaptýðý iddiasý genellikle recm ve Hz. Muhammed’le ilgili cümlelerin Tevrat’ta bulunmamasýna dayandýrýlmýþtýr. Ancak müfessirlerin yahudilerin Tevrat’ta recm kelimesinin yerine had
kelimesini koyduklarý yolundaki iddiasý doðru olamaz; çünkü hadislerde belirtildiðine
göre Tevrat’ta recm hükmü yer almaktaydý ve yahudiler söz konusu hükmün geçtiði cümleyi okurken recm kelimesinin üstünü kapatýyorlardý (Buhârî, “Tefsîr”, 64).
Ayrýca recme dair âyet bugünkü Tevrat
metninde de bulunmaktadýr (Tesniye, 22/
23-24). Bu durumda yahudilerin metinde
tahrif yaptýklarýný iddia eden müfessirlerin öne sürdükleri iki argüman da geçersiz olmaktadýr.
Âyetlerde geçen tahrif ve diðer ilgili ifadelerde þimdiki zamanýn (muzâri) kullanýlmýþ olmasý bu eylemlerin Resûlullah’ýn
döneminde yapýldýðýný gösterir. Nitekim
müfessirlerin büyük bir kýsmý bu yönde
düþünmektedir. Âyetler, Hz. Peygamber
devrinde gerçekleþen bir tahriften söz ediyorsa bu tahrifin metinde deðil yorumda
olmasý gerekir; zira hadislerde de belirtildiði gibi dönemin yahudileri Tevrat’ý Ýbrânîce’sinden okur ve Arapça olarak tefsir
ederlerdi (Buhârî, “Ý.tisâm”, 25). Tevrat’ýn
Arapça tercümesi o dönemde bir kitap halinde bulunmadýðýna göre yahudilerin Tevrat metnini tahrif ettiklerini söylemenin
tek yolu Ýbrânîce Tevrat metninde deðiþiklik yaptýklarýný ileri sürmektir. Halbuki yahudi kutsal kitabý Resûl-i Ekrem’den yaklaþýk beþ asýr önce bugünkü þeklini almýþtý. Bu sebeple Hz. Peygamber devrinde yaþayan yahudilerin ne Arapça ne de Ýbrânîce kutsal kitaplarýnda metin deðiþikliði yaptýklarý öne sürülebilir.
Müslüman âlimlerin Tevrat ve Ýncil’in tahrifi konusundaki görüþlerini üç grupta toplamak mümkündür: Metnin tamamý veya büyük çoðunluðu tahrif edilmiþtir; Tevrat ve Ýncil’in metni deðil yorumu tahrif
edilmiþtir; kýsmî tahrif yapýlmýþtýr. Tahrif
meselesini geniþ biçimde ele alan ilk müslüman âlim Ýbn Hazm’dýr. Ýbn Hazm’a göre Tevrat ve Ýncil metninin büyük bir kýsmý tahrif edilmiþtir; bu metinlere güvenilemeyeceði gibi aslî þekillerine dönüþtürülmeleri de mümkün deðildir. Bununla
birlikte Kitâb-ý Mukaddes’teki bazý cümleler yahudi ve hýristiyanlarýn aleyhine delil olmak üzere tahriften korunmuþtur (el-
Fa½l, I, 116, 155, 211-212). Þehâbeddin elKarâfî de ayný görüþtedir (el-Ecvibetü’l-fâÅire, s. 20-27, 78-88). Ýbn Haldûn ise Tev-
rat’ýn metninin deðil yorumunun tahrif
edildiðini söyler. Onun verdiði bilgiye göre yahudilerin Tevrat’ta tahrif yaptýklarý iddiasýný ciddi âlimler kabul etmez; çünkü
âdet, vahyedilmiþ bir dine sahip insanlarýn kutsal kitaplarýna karþý böyle bir þey
yapmalarýna manidir (el-Mušaddime, I, 17).
Ancak el-Mušaddime’deki bu ifade eserin pek çok Arapça nüshasýnda yer almamaktadýr. Metin tahrifine karþý çýkan diðer bir müslüman âlim Makrîzî’dir. Makrîzî’ye göre Mûsâ Tevrat’ýn tefsiri mahiyetinde bir kitap býrakmýþtýr. Miþna adý verilen bu kitap Titus’un (Romalý General)
Kudüs’ü ele geçirmesi esnasýnda yok olmuþ, daha sonra Hillel ve Þammay adýnda
iki kiþi kendi sözlerini de ekleyerek Miþna’yý yeniden kaleme almýþtýr. Yahudi yüksek mahkemesi olarak kabul edilen ve yetmiþ üyeden meydana gelen Sanhedrin,
Miþna’yý tefsir etmek için Talmud adýnda
bir kitap yazmýþtýr. Sanhedrin üyeleri Talmud’a kendi görüþlerini katmýþlar ve Miþna’daki pek çok þeyi saklamýþlardýr. Kur’an’da kendi elleriyle yazdýklarý kitabý, “Bu Allah’tandýr” diye para karþýlýðý sattýklarý için
eleþtirilen kimseler (el-Bakara 2/79), Talmud’u yazan Sanhedrin’dir (el-ƒý¹a¹, II,
475). Dolayýsýyla Makrîzî’ye göre tahrif edilen kitap Tevrat deðil onun tefsiri olan Miþna’dýr. Ayný görüþe katýlan Þah Veliyyullah
ed-Dihlevî’ye göre yahudiler hem lafýz hem
mâna tahrifinde bulunmuþlarsa da lafzî
tahrif Tevrat’ýn aslýnda deðil tercümesinde ve misallerinde gerçekleþmiþtir. Mâna
tahrifi ise kiþisel yargýlarla metne yanlýþ
anlam verilmesi, yani te’vilde yanlýþlýk yapýlmasýdýr. Yahudilerin tahriflerinden biri
cehennem ateþinin kendilerine çok az bir
müddet zarar vereceðini söylemeleridir
(Âl-i Ýmrân 2/24; krþ. bk. Roþ-Haþana, 17a).
Yahudiler recm âyetini ve Hz. Muhammed’in peygamberliðini gösteren iþaretleri de gizlemiþlerdir (el-Fevzü’l-kebîr, s.
12-18).
Takýyyüddin Ýbn Teymiyye, Mutahhar b.
Tâhir el-Makdisî ve diðer bazý müslüman
âlimlerin savunduðu üçüncü görüþe göre
Tevrat ve Ýncil’in metni kýsmen tahrif edilmiþtir. Ýbn Teymiyye, tahrifin dinî kurallarda deðil tarihî bilgilerde meydana geldiðini söyleyerek bu konuda yeni bir iddia
ortaya atmýþtýr. Görüþünü de Tevrat’ta Allah’ýn hükmünün bulunduðunu açýklayan
(el-Mâide 5/43) ve hýristiyanlarýn Ýncil’e uymalarýný emreden (el-Mâide 5/47) âyetlerle desteklemiþtir. Ýbn Teymiyye’ye göre Hz.
423
TAHRÝF
Peygamber’in zina eden bir yahudi erkek
ve kadýnýn Tevrat hükmünce recmedilmesini istemesi de (Buhârî, “Tefsîr”, 64) Tevrat’ýn tamamýnýn tahrif edilmediðini gösterir. Ýbn Teymiyye, Kur’an ve hadislerden
çýkardýðý baþka delilleri de açýkladýktan sonra Tevrat ve Ýncil’in çok az bir kýsmýnýn tahrife uðradýðý sonucuna ulaþmýþtýr. Bununla birlikte Tevrat Ýncil’e göre daha az tahrif
edilmiþtir (el-Cevâbü’½-½a¼î¼, s. 424-425,
442, 450-451). Makdisî’ye göre tahrif ilk
defa Hz. Mûsâ döneminde gerçekleþmiþ,
Mûsâ’nýn beraberindeki yetmiþ yaþlý Ýsrâilli, Sînâ daðýndan döndüklerinde kendilerine tavsiye edilenleri deðiþtirmiþtir. Daha
sonra Üzeyr’in (Ezrâ) öðrencilerinden biri
Tevrat’a eklemelerde bulunmuþtur; dolayýsýyla mevcut Tevrat metni muharreftir
(el-Bedß ve’t-târîÅ, III, 90; V, 29). Bîrûnî de
Tevrat nüshalarý arasýndaki pek çok çeliþkiye dikkat çekerek mevcut Tevrat’a güvenilemeyeceðini söylemiþtir. Ona göre kutsal metinlerin yazarlarý Tevrat’taki kelimelerin gerçek anlamlarýný deðiþtirip doðruluktan sapmýþlardýr. Îsâ Mesîh hakkýnda verdiði bilgilerde tutarsýzlýk ve çeliþkiler bulunduðu için Ýnciller’in durumu da aynýdýr.
Bu sebeple Bîrûnî, Ýnciller’in hiçbirinin peygamber kitabý sayýlmadýðýný ileri sürmüþtür (el-¦ârü’l-bâšýye, s. 26-29). Tevrat ve
Ýnciller’de metin tahrifi yapýldýðýný kabul
eden diðer bir müslüman âlim Þehristânî’dir. Ona göre yahudilerin tahrif, tebdil
ve taðyir ettikleri kýsýmlarýn dýþýnda Tevrat’ta Hz. Muhammed’e ve onun getirdiði kurallara iþaret eden deliller bulunmaktadýr. Fakat onlar bu delilleri yanlýþ anlayýp yorumlamýþ, böylece hem metin hem
de yorum tahrifi yapmýþtýr (el-Milel, II, 1718). Ýmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî, Tevrat ve Ýncil metinlerindeki tahrifin temelde Resûl-i Ekrem’le ilgili tebþîrata dair olduðunu söylemiþtir. Kur’an önceki kitaplarda Hz. Muhammed’in müjdelendiðini
açýkça ifade ettiði halde (el-A‘râf 7/157;
es-Saf 61/6) mevcut Tevrat ve Ýnciller’de
Muhammed ismi bulunmadýðýna göre bu
metinler muharreftir. Cüveynî ayrýca mevcut Tevrat’ý Ezrâ’nýn milâttan önce 545
yýlýnda yazdýðýný, Ýnciller’in ise hýristiyanlarýn ihmali yüzünden hemen yazýya geçirilmediði için aslî hüviyetini kaybettiðini
belirtir (Þifâßü’l-³alîl, s. 29, 31, 39).
Kur’an’ýn kendini önceki kitaplarýn tasdikçisi diye nitelemesi (meselâ bk. Âl-i Ýmrân 3/3; el-Mâide 5/48; Fâtýr 35/31), yine
önceki kitaplarda yazýlý olduðunu söylediði cümlelerin mevcut Tevrat ve Ýnciller’de
bulunmasý, bu kitaplarýn tamamýnýn tahrif
edildiði görüþünü çürütmektedir. Kur’an
424
ile önceki kitaplar arasýnda görülen çeliþkiler ise metnin bozulmadýðý, sadece yorum tahrifi yapýldýðý yönündeki görüþleri
geçersiz kýlmaktadýr. Rabbânî Yahudilik
kaynaklarýnda Mûsâ’ya verilen Tevrat’ýn
tahrif edildiðine dair birçok bilgi bulunduðu hatta Mûsâ’ya verilen Tevrat’ýn kaybolduðu ve bugünkü Tevrat’ýn, Ezrâ tarafýndan tesbit edildiði belirtildiði gibi Batý’da
XVI. yüzyýldan itibaren ortaya çýkan Kitâb-ý
Mukaddes’in tenkidî tedkiki araþtýrmalarý, bugünkü Tevrat’ýn otantik ve orijinal olmadýðýný, zaman içinde farklý kiþilerce kaleme alýndýðýný ortaya koymaktadýr (bk.
TEVRAT). Kur’an’da yer alan tahrife dair
eleþtiriler yahudilere yöneliktir; ancak bundan Ýnciller’in tahrif edilmediði sonucu çýkmaz. Çarmýh hadisesinin ve kelâmýn Tanrý
olduðuna iliþkin cümlelerin Ýnciller’de yer
almasý müslümanlarý bu Ýnciller’in muharref olduðunu düþünmeye götüren gerekçelerdir (bk. ÝNCÝL). Ayrýca hýristiyanlarýn
da kabul ettiði gibi Hz. Îsâ herhangi bir kitap yazmadýðýna veya yazdýrmadýðýna göre kendisinden sonra yazýlan Ýnciller, Îsâ’nýn gözetimi ve kontrolü olmadan kaleme
alýnmýþ demektir. Hýristiyan inancýnda Ýnciller’in otantikliði ilham anlayýþýna dayandýrýlýr. Buna göre Ýncil yazarlarý eserlerini
kutsal ruhun gözetimi altýnda yazmýþ, yine kutsal ruhun etkisiyle bu Ýnciller otantikliðini korumuþtur. Ýslâm inancýna göre
ise sýrf ilhamla yazýldýðý iddiasý herhangi
bir kitaba kutsallýk veya otantiklik kazandýrmaz. Þu halde mevcut Ýnciller gerçek Ýncil olma özelliði taþýmaz. Öte yandan son
araþtýrmalar, en eskileri olduðu kabul edilen Matta ve Markos da dahil olmak üzere, hiçbir Ýncil’in havârilerce yazýlmadýðýný
ortaya koymuþtur. Dolayýsýyla müslümanlara göre hem Tevrat hem de Ýnciller kýsmen tahrife uðramýþ kitaplardýr. Tevrat’ta Allah’ýn hükmünün bulunduðunu belirten âyetin yaný sýra (el-Mâide 5/43) Ehl-i
kitabý tasdik etmeyi de yalanlamayý da yasaklayan hadis (Buhârî, “Þehâdât”, 29; “Ý.tisâm”, 25; “Tevhîd”, 42), bu kitaplarýn tamamýnýn tahrif edilmediðini göstermektedir. Müslümanlar açýsýndan Tevrat ve Ýnciller’in ne kadarýnýn ve hangi kýsýmlarýnýn
tahrif edildiðini belirleyecek tek ölçü son
ilâhî kitap olmasý ve tahriften uzak kalmasý itibariyle Kur’an’dýr; Tevrat ve Ýnciller’in
sahihliði Kur’an’ýn mesajýna ve ruhuna uygun olmalarýyla sýnýrlýdýr.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Taberî, Câmi £u’l-beyân (nþr. M. Mahmûd elHalebî), Kahire 1968, I, 255-256, 367-369, 378379; Makdisî, el-Bedß ve’t-târîÅ, I, 153; III, 90; V,
29; Bîrûnî, el-¦ârü’l-bâšýye (nþr. Pervîz Ezkâî),
Tahran 2001, s. 26-29; Ýbn Hazm, el-Fa½l fi’l-mi-
lel ve’l-ehvâß ve’n-ni¼al, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), I, 116-224; II, 2-81; Ýmâmü’l-Haremeyn elCüveynî, Þifâßü’l-³alîl (nþr. Ahmed Hicâzî es-Sekka), Kahire 1398/1978, s. 29-78; Zemahþerî, elKeþþâf (nþr. M. Abdüsselâm Þâhin), Beyrut 1995, I,
329; Þehristânî, el-Milel (Vekîl), II, 17-18; Fahreddin er-Râzî, Mefâtî¼u’l-³ayb, Beyrut 1411/ 1990,
III, 43, 134-135; VIII, 114; X, 118-119; XI, 187;
Þehâbeddin el-Karâfî, el-Ecvibetü'l-fâÅire, Beyrut
1406/1986, s. 20-27, 78-88; Takýyyüddin Ýbn Teymiyye, el-Cevâbü’½-½a¼î¼ (nþr. Ali b. Hasan b.
Nâsýr v.dðr.), Riyad 1414, s. 424-425, 442, 450451; Ýbn Haldûn, el-Mušaddime (nþr. Abdüsselâm eþ-Þeddâdî), Dârülbeyzâ 2005, I, 17; Makrîzî, el-ƒý¹a¹, II, 475-476; Ebü’l-Beka, el-Külliyyât,
s. 31; Þah Veliyyullah ed-Dihlevî, el-Fevzü’l-kebîr
fî usûli’t-tefsîr (trc. Mehmed Sofuoðlu), Ýstanbul
1980, s. 12-18; Elmalýlý, Hak Dini, I, 335-336;
Reþîd Rýzâ, Tefsîrü’l-menâr, III, 344-345; V, 140;
VI, 282, 389; Abdülmecîd eþ-Þerefî, el-Fikrü’l-Ýslâmî fi’r-red £ale’n-na½ârâ, Tunus 1986, s. 493521; Süleyman Ateþ, Yüce Kur’ân’ýn Çaðdaþ Tefsîri, Ýstanbul 1988-89, I, 185-186; II, 297-298,
495-496; W. M. Watt, Early Islam, Edinburgh
1990, s. 77-85; H. Lazarus-Yafeh, Intertwined
Worlds: Medieval Islam and Bible Criticism, Princeton 1992, s. 19-35; Þaban Kuzgun, Dört Ýncil:
Farklýlýklarý ve Çeliþkileri, Ankara 1996; C. Adang,
Muslim Writers on Judaism and the Hebrew
Bible: From Ibn Rabban to Ibn Hazm, Leiden
1996, s. 223-248; a.mlf., “Medieval Muslim Polemics against the Jewish Scripture”, Muslim
Perceptions of Other Religions: A Historical Survey (ed. J. Waardenburg), New York 1999, s. 143159; Mustafa Göregen, Ýslâm-Yahudi Polemiði
ve Tartýþma Konularý (doktora tezi, 2001), MÜ
Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 90-150; Baki Adam,
Yahudi Kaynaklarýna Göre Tevrat, Ýstanbul 2002,
s. 227-264; a.mlf., “Tevrat’ýn Tahrîfi Meselesine
Müslüman ve Yahudi Cephesinden Bir Bakýþ”,
AÜÝFD, XXXVI (1997), s. 359-404; Ramazan Biçer, Ýslâm Kelâmcýlarýna Göre Ýncil, Ýstanbul 2004,
s. 87-126; D. A. Carson – D. J. Moo, An Introduction to the New Testament, Grand Rapids-Michigan 2005; I. Goldziher, “Ehl-i Kitaba Karþý Ýslâm Polemiði I-II” (trc. Cihad Tunç), AÜ Ýlâhiyat
Fakültesi Ýslâm Ýlimleri Enstitüsü Dergisi, IV, Ankara 1980, s. 151-170; V (1982), s. 249-278; Necmettin Gökkýr, “Kur’ân-ý Kerîm Açýsýndan Ýlahî
Kitaplarýn Tahrîfi Meselesi”, ÝÜ Ýlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 2, Ýstanbul 2000, s. 221-256; J. M.
Gaudeul – R. Caspar, “Kitab-ý Mukaddes’in Tahrîfi Konusunda Klasik Ýslami Kaynaklarýn Yaklaþýmý” (trc. Ali Erbaþ), Sakarya Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 7, Adapazarý 2003, s.
131-167; Muhammet Tarakçý, “Tevrat ve Ýncil’in
Tahrîfi ile Ýlgili Kur’ân Âyetlerinin Anlaþýlmasý
Sorunu”, Usûl: Ýslam Araþtýrmalarý, sy. 2, Adapazarý 2004, s. 33-54.
ÿMuhammet Tarakçý
–
—
TAHRÎK-i TULÛ-i ÝSLÂM
( )
Hindistan’daki Kur’âniyyûn ekolünün
Hâfýz Muhammed Eslem Cerâcpûrî
ve talebesi Gulâm Ahmed Pervîz
tarafýndan oluþturulan
en etkili kolu
˜
(bk. KUR’ÂNÝYYÛN; PERVÎZ,
Gulâm Ahmed).
™
Download