Uluslararası Yatırım GÖKHAN KULA İlk Sürpriz: Kur Şoku G munu gözler önüne serdi. SNB’nin çekilmesiyle euro’nun 1,20 taban fiyatından 0,85’lere kadar çökmesi bir oldu ve ilk gün 1:1 değer eşitliğinde kapandı yani İsviçre Frangı euro karşısında yüzde 20 kadar değer kazandı. Doğal olarak İsviçre borsası, kararla birlikte yüzde 10 değer kaybetti. Bu tepkiler merkez bankası politikalarının ve müdahalelerinin piyasa üzerindeki etkisini yatırımcılara yeniden açıkça gösterdi. Peki neden SNB ‘şimdi’ bu kuralı uygulamayı durdurdu? Piyasa aktörlerinin çoğu SNB’nin zamanlamasında iki önemli faktörün rol oynadığı görüşünde. İlki uygulamanın artan maliyetinden SNB’nin sıkıntı duymaya başlaması. Maliyet artışının temelinde ise Mario Draghi’nin gevşek para politikasıyla gelecekte kur riskinin daha da yükselmesi yatıyor. Ayrıca Avrupa Adalet Divanı’nın Draghi’ye açık çek yazması ve ECB’nin ülke tahvil alımına izin vermesi de risklerin çoğalmasına yol açıyor. İkinci önemli etken olarak Yunanistan’daki seçimlerin belirsizliğini koruyarak ters bir sonuçla birlikte Avrupa krizinin gelecek haftalarda yine yükselme olasılığı görülüyor. Bu olasılık gerçekleşirse euro daha da gevşek hale gelecek. Sonuçta SNB’nin kararı bir cümleyle özetlenebilir: İsviçre, ECB’nin para politikasına “hayır” dedi. eçen ay küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmalar 2015’in yatırımcılar için nasıl geçeceğinin de habercisi oldu: Yüksek belirsizlik ve sürprizlere hazırlıklı olun! Küresel merkez bankalarının piyasalara olan hakimiyeti bu yıl da devam edecek gibi görünüyor. Piyasalar ABD Merkez Bankası Fed’in ilk faiz artışını beklerken Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) (Başkan Mario Draghi’nin demek daha doğru olabilir) bono alımları ve gevşek para politikası giderek etkinleşirken beklenmeyen bir sürpriz gerçekleşti: İsviçre Merkez Bankası (SNB) euro’ya 2011’de başlattığı “taban EUR/CHF 1,20” kur politikasını ani kararla kaldırdı. Böylece SNB küresel kur savaşında yeni bir raunt başlatmış oldu. Biraz geriye gidersek Avrupa kriziyle birlikte İsviçre Frangı ‘güvenli liman’ olarak algılandığı için sürekli değer kazanıyordu ve bu nedenle İsviçre’ye büyük bir kaynak girişi oluyordu. 2011’de SNB para biriminin aşırı değerlenmesini önlemek için taban kur politikasını açıklayıp frangın daha fazla değer kazanmasını önledi. Böylece İsviçre’nin uluslararası rekabet gücü daha fazla negatif etkilenmedi ve ekonomi son yıllarda rahat bir seyir izledi. SNB bu kararıyla bir nevi euro’ya yatırım yapma zorunluluğu da getirmişti zira EUR/ CHF paritesini 1,20’de tutmak gerekiyordu. Böylece son üç yılda İsviçre sürekli değer kaybeden euro’ya ‘zorunlu’ yatırım yapıp bilançosunu euro cinsi yatırım araçlarıyla büyütüp piyasada en büyük ‘euro ve Alman bonoları’ alıcısı oldu. SNB’nin sürpriz kararı özellikle kaldıraçlı işlemler (foreks) piyasalarını derinden etkiledi ve euro’nun zayıf duru- EUR/CHF kuru 2000 yılından itibaren 1,80 Euro / İsviçre Frangı EUR/CHF SNB taban fiyat uygulaması 1,40 1,20 1,00 124 | ’00 ’01 ’02 ’03 ’04 ’05 ’06 ’07 forbes şubat, 2015 ’08 ’09 ’10 ’11 ’12 ’13 ’14 ’15 KAYNAK: Bloomberg 1,60 Merkez Bankaları ve Kur Savaşları Küresel ekonomi bu yıl büyüme açısından zorlanacak. ABD dışında tüm büyük ekonomi aktörleri büyüme problemleriyle ve para kısıtlaması sorunuyla karşı karşıya. Avrupa ve Japonya’da durgunluk ve düşük büyüme problemleri devam ediyor. 2015’te parasal genişleme programları artarak devam edecek. Bu durumda euro ve yen, dolar karşısında değer kaybetmeye devam edecek. Ancak büyüme sıkıntısı sadece Avrupa ve Japonya’ya özgü değil. Büyüme endişelerine son aylarda ekonomik durumu zayıflayan gelişen ülkeler de eklendi. Özellikle emtia fiyatlarındaki düşüş, Rusya ve Brezilya gibi emtia fiyatlarına bağımlı ekonomilerin durgunluk olasılıklarını arttırdı. İlave olarak son yıllarda gelişen ülkelerin lokomotifi Çin’den de tehlike sinyalleri geliyor. Çin’de sanayi üretimindeki canlanmayı ölçen PMI verisinin en son 50,1 puan ile 18 ayın en db x-trackers DAX UCITS ETF Euro’nun çeşitli para birimlerine karşı değer kaybetmesiyle birlikte özellikle Avrupa ekonomisinin lokomotifi Almanya ön plana çıkıyor. Almanya ihracata dayalı ekonomik yapısı ve yüksek rekabet gücü ile kur savaşından en çok faydalanan ülke. EUR/USD seviyesi 1,20 altına düştüğü bir dönemde SNB’nin minimum kur uygulamasına son vermesi ve akabinde euro’nun değer kaybının sürmesi, Alman DAX 30 endeksinde pozitif etki yarattı. Yatırımcılara önerdiğim db x-trackers DAX UCITS ETF düşük yıllık komisyon ücreti ve yüksek işlem hacmiyle Almanya ETF’lerinde ilk seçeneğim. XETRA GOLD ETC Kasımdan beri yönünü yukarıya çeviren altın fiyatları, SNB’nin kur sınırlamasını kaldırması ve mevduat faiz oranında indirime gitmesiyle hızlı bir yükseliş yaşadı. Altının ons fiyatı bin 275 dolara çıkarak 5 Eylül’den beri en yüksek seviyesini gördü. Analistler altının ons fiyatında görülen yükselişte, SNB’nin kararının yanısıra ABD 10 yılık tahvil faizlerinin yüzde 1,70 seviyesine gerilemesinin ve yatırımcıların altını yeniden güvenli liman olarak görmesinin etkili olduğunu söylüyor. Önerdiğim bu ETF, yüksek yatırımcı ve işlem hacmiyle birlikte uzun vadeli yatırımcılar için düşük yıllık komisyon ücretleri nedeniyle cazip bir yatırım alternatifi. db x-trackers DAX ETF +50 % +25 0 -25 -50 iShares NASDAQ 100 UCITS ETF ABD varlıklarının bu yıl da devam etmesi beklenen yükseliş eğiliminden teknoloji sektörüne yatırım yapılarak faydalanılabilir. Apple, Google veya Facebook gibi ileri teknoloji şirketleri, İnternet piyasasına hakimiyet ve üstün pazarlama kabiliyetleriyle küresel çapta yüksek pazar payını sürdürüp cazibesini korumaya devam edecek. İhracata endeksli ABD şirketleri yükselen dolar ve olası faiz artışı nedeniyle düşük performans gösteriyor. Teknoloji şirketleriyse tam aksine bu etkenlerden daha iyi korunuyor. Bu nedenle yatırımcılara ekstra kazanç sağlayabilir. Teknoloji alanında “iShares NASDAQ 100” ETF’si yatırımcılar için ön plana çıkıyor. Bu ETF teknoloji borsası NASDAQ’ın en değerli 100 teknoloji şirketine yatırım yapıp özellikle dünyaca tanınmış ‘Large-Cap’ şirketlerinde de pozisyon alabiliyor. GÖKHAN KULA, AVUSTURYA MERKEZLİ MYRA CAPITAL’İN KURUCU VE YÖNETİCİ ORTAĞI. [email protected] / Twitter.com/GokhanKula 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 iShares J.P. Morgan $ Emerging Markets Bond UCITS ETF Gelişmiş ülkelerde gözlenen düşük faiz seviyesiyle birlikte küresel yatırımcılar son yıllarda sürekli daha yüksek getiri taşıyan yatırım araçlarına yöneldi. Bu yatırımcılar gelişmekte olan ülkelerde kendi para birimlerinde daha yüksek faiz getirisinden yararlanıyor. Ancak Rusya veya Brezilya gibi ülkelerde gözlenen ve beklenen para birim kayıpları, faiz avantajını hızlı bir şekilde kur dezavantajına çevirebilir. Alternatif bir seçenek gelişen ülkelerin ‘hard currency’ bonolarına yönelmek ve hem gelişmiş ülkelere kıyasıyla daha yüksek faiz seviyesinden hem de doların yükselişinden faydalanmak olabilir. Önerdiğim “iShares JPM $ Emerging Markets Bond ETF” bu özelliklere sahip dengeli bir gelişmekte olan ülkeler ETF’i. şubat, 2015 forbeS | 125 KAYNAK: Deutsch Bank düşüğüne gerilemesi büyüme konusunda endişeleri arttırdı. Üstelik ocak ayında IMF de küresel büyüme tahminlerini indirmeye devam etti. 2015 küresel büyüme tahminini yüzde 3,8’den yüzde 3,5’a çeken kuruluş, 2016 için ise yüzde 3,7’lik bir büyüme öngörüyor. Aşağı yönlü revizyonun önemli bölümünün gelişmiş ülkeler kaynaklı olduğunu açıklayan IMF’ye göre ‘düşük enflasyon-düşük büyüme’ senaryosu devam edecek ve düşük petrol fiyatları da geçici olmaktan ziyade daha kalıcı bir eğilim olacak. Gelişen ülkeleri bekleyen en büyük tehlike olarak Fed’in parasal sıkılaşmasını gören IMF, ABD’deki güçlü büyümenin getirdiği ayrışmanın da işleri zorlaştırdığı görüşünde. Sonuçta küresel para politikalarına bakınca ABD’nin ekonomik büyümede tek kalıp tüm diğer merkez bankalarını karşısına almış olduğu görülüyor. Ekonomi durumu düzelmemiş ülkelerin kendi para birimlerini zayıflatıp küresel rekabet gücünü artırması ise ‘kısır döngü’ etkisi yaratabilir. Sonuçta bu eğilimin hızla devam etmesi Fed ve ekonomi yönetiminin planladığı ‘faiz artışına yavaş geçiş’ senaryosunu değiştirebilir. Aşırı değerli dolar, Fed’in tepkisiyle karşılaşacaktır zira ABD’nin küresel bir güç olarak kur savaşlarına seyirci kalması orta ve uzun vadede gerçekçi olmaz. Yatırımcılar için en önemli unsur 2008’den sonra küresel merkez bankalarının krizin üzerinden altı yıl geçmesine rağmen piyasalardaki hakimiyetlerini bırakmamaları. Bu durum piyasalardaki dengesizliğin hala devam ettiğini, yatırımcıların da dengeli bir portföy oluşturarak özellikle risk yönetimini en üst seviyede tutmaları gerektiğini gösteriyor. Bu yıl yatırımcıların gözden kaçırmaması gereken ana etken elbette ABD’nin durumu olacak. Ülkedeki pozitif ekonomik büyüme ve artan istihdam oranları (geçen yıldan beri) dolar ve dolar varlıklarının değerlenmesine neden oluyor. Bu durum 2015’te de devam edecek gibi görünüyor.