Tayfun Özkaya 21302800 Depresyonun Derinliklerinden Marilyn Monroe Marilyn Monroe çağımızın en ünlü kadınlarından biri. Hollywood'un en büyük kariyerlerinden birine sahip olan birinin topluma gösterdiği yüzünden başka kendi hayatında nasıl biri olduğu, içten içe nasıl bir insan olduğunu anlamamızı sağlıyor. Çoğu evlatlık verilen çocuk gibi Marilyn de ailesinden göremediği ilgiyi hep başka yerlerde aramış. O da gerek evliliklerinde ve aşk hayatında birlikte olduğu insanlardan sadece partneri olmalarını değil ailesini ve sahip olamadıklarının yerini doldurmasının istemiş. Ama bu da bazı insanlar için çok fazla bir şey istemek olabilir, insanlardan gördüğü ret de onu daha da sorunlu bir insana dönüştürüyor. Hayatında yaşadığı bu kötü olaylarda gölge gibi onu takip ediyor ama o yaşamının tüm zorluklarının üstünden gelerek kendini kariyerinin en üst noktalarına taşıyabilmiş. Bence o en güçlü kadınlardan biri. Aynı anda akıl hastalığı, depresyon ve insanlarla savaşmak herkesin yapabileceği bir şey değil. Bu savaşları verirken de onu anlayıp destek vericek çok insan bulamadığından ilaç ve alkole dönüyor. O zamanlarda da bu tür alışkanlıkların ne kadar zararlı olabileceği biraz biliniyordu ama onun için tek seçenek bu gibi gözüküyor. Çünkü günümüzde de çoğu büyük yıldız seçeneğini bu yönde kullanıyor. Sonuçta onun kadar büyük bir star daha önceden olmadığı için attığı her adımda yalnızlık hissediyor. Çoğu insan gibi o da kendinin de en korktuğu şeyin yalnızlık olduğunu itiraf ediyor ama daha da ünlü olup büyüdükçe insanlardan da bir o kadar uzaklaşıyor. Marilyn'e doktoru tarafından paranoyak şizofreni teşhisi konulmuş. Bugünde doktorlar bunun doğru bir teşhis olduğunu söylüyorlar. Aslında kendisinin de annesi gibi olduğunu bilmesine rağmen ruh sağlının bozuk olduğunu kabullenmek istemiyor. Sanırım bu yüzden kendini bağımlılık yapıcı maddelere veriyor. Sosyal hayatında Marilyn çok aktif biri. Her zaman kalbindeki veya beynindeki boşluğu doldurmak için güçlü bir erkek sembolü arıyor. Bunun en büyük örneği de Amerikan başkanıyla olan yasak ilişkisi. Amerikan başkanları kadar ellerinde güç barındıran pek insan yoktur.Ama istediğini bu ilişkisinden de alamıyor. Sonuçta Kennedy tarafından da terk ediliyor.Bu ilişkisinden sonra F.B.I. tarafından takip edilmeye başlanmış. İlk eşinden sonra en ünlü baseball oyuncularından Joe Dimaggio'yla evlenmesi ve çok ünlü yazar eşiyle evlenmesi de bu güçlü, ünlü, başarılı olan erkek figürü şablonuna uyuyor. Bir aile hayatı istediği aşikar ama ne evlilikleri uzun soluklu oluyor nede istediği gibi bir bebeği olmuyor. Aslında durumu bataklığa benziyor kurtulmaya çalıştıkça daha da derinlere batıyor. Marilyn sinema ve dışarıdaki hayatında kullanmak için saf sarışın karakterini geliştiriyor. O zamanki toplumsal düzen için de bu tam uygun. 1950ler Amerika'sında kadının toplumdaki yeri genelde mutfaktı ya da sekterlik gibi işlerdi. Artık savaştan dönen erkekler tekrar işleri almaya başlayınca kadınlar ikinci plana düştü. Aslında Marilyn çok entelektüel ve zeki biriydi. Aptal sarışın rollerinde de oynamak istemiyordu. Ama o zamanki Hollywood'un kontrolü film stüdyolarının elinde olduğu için ne derlerse yapmak zorundaydınız. Marilyn bu yüzden çoğu istemediği rolde oynuyordu. Marilyn ironik bir şekilde filmlerin getirdiği gişe hasılatlarıyla stüdyoyu da ayakta tutuyordu. Bu oynadığı filmlerin hasılatlarına göre Marilyn'in aldığı para o zamanki kadınlar gibi komik derecede düşüktü. Buna baş kaldırarak da bugünkü ve o zamanki aktrislerinde önünü çok açmış birisi. Hatta Elizabeth Taylor da Marilyn sayesinde aldığı ücreti yükseltebiliyor. Böylece onun yaptığı tek şey sadece insanları eğlendirmek ya da film çevirmek değil. Marilyn'in ölümü de çoğu sanatçı gibi trajik. Aynı Michael Jackson, Amy Winehouse gibi oda yaşamının son dönemlerde insanlar tarafından çok çekiştirilmiş ve yıpratılmış. Yaptığı işler değersizleştirilmeye çalışılmış. Ama ölümünden sonra her sanatçı gibi kıymetlenmiş. Ölümünden önce kötü isimler takılan bir insanken öldükten sonra komedi dehası olarak adlandırılmış. Marilyn öldüğünde gazetelere basılan resmini bugün herkes tanır. O resmi de A.B.D. nin en büyük sanatçılarından Andy Warhol tarafından ölümsüzleştirildi. Bu Marilyn Monroe'nun resmine ABD'nin Mona Lisa haline geldi ve bu portreleri yüz milyonlarca dolara satılıyor. Bugün Marilyn Monroe'yu her yerde görmek mümkün. Gerek defter, telefon kapaklarında gerekse dergi kapaklarında. Ölümünden çok uzun süre geçmesine rağmen o halen pop kültürü ve sinema için çok önemli bir insan. Hala çoğu aktris kariyerlerinde bir yere gelmek için onu taklit ediyor ya da Marilyn formülünü kullanıyor. Bu da onun şöhretine şöhret katıp günümüzde bile bizimle yaşamasını sağlıyor.