Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Bahar 2009, 7(2), 237- MARILYN MONROE: CİNSELLİĞİN MASUMİYETİ Gökhan UĞUR1 ÖZET Amerika Birleşik Devletlerinde yıldız oyuncu sistemine geçiş kademeli bir şekilde gerçekleşmiştir. Filmlerde adları bilinmeyen ilk dönem oyuncuları zamanla tanınmaya başlamıştır ancak izleyicilerin onlara ilişkin bilgileri filmlerle sınırlıdır. Bu durum ise izleyiciyle oyuncu arasında özdeşlik kurulmasına ve izleyicilerin onların profesyonel yaşamlarıyla daha fazla ilgilenmesine sebep olur. Yıldız oyuncuların günümüzdeki anlamıyla ortaya çıkışı ise izleyicilerin onların sadece profesyonel yaşamlarına değil, özel yaşamlarına da ilgi duymasıyla gerçekleşir. Bu aşamadan sonra filmler yıldız oyuncunun imgesini kullanarak ideolojik bir boyut kazanır. Yıldız oyuncuları izleyenler sadece onların bedenini görmezler aynı zamanda onların değerlerini de tüketirler. Çalışma kapsamında yıldız oyuncunun işlevlerinin neler olduğu, yıldızlarla izleyiciler arasındaki özdeşliğin nasıl kurulduğu, yıldız oyuncu imgesinin yaratılmasında izlenen yöntemlerin neler olduğu sorularına cevap verildikten sonra Marilyn Monroe’nun temsil ettiği değerler açıklanacaktır. Cinsellik 1950’lerin ve 1960’ların Amerika Birleşik Devletleri’nde en çok tartışılan konudur. Bu dönemde cinselliğe bakış açısındaki dönüşümler Marilyn Monroe’nun temsil ettiği değerlerle örtüşür. Bu döneme kadar cinsellik kamusal alanda tartışılmayan bir konuyken, Playboy dergisinin yayınlanmasına koşut olarak doğal bir unsur olarak algılanmaya başlar. Cinsellik ve saflık gibi bu döneme kadar zıt olduğu düşünülen iki kavram ise Marilyn Monroe’nun kişiliğinde beraber, uyum içinde yer alır. Marilyn Monroe bir yıldız olarak kendi kişiliğinde cinselliğin masumiyetini temsil eder. Anahtar Kelimeler: Yıldız Oyuncu, Yıldız Oyuncunun Ortaya Çıkışı, Yıldız Oyuncunun İdeolojik İşlevi, Marilyn Monroe. MARILYN MONROE: THE INNOCENCE OF SEXUALITY ABSTRACT Emergence of the star system was a slow and gradual process in the United States. Names of actresses/actors in the first period were known gradually but the information that audiences used to have about them was limited to movies. Getting to know actress/actor’s name created identification with them, and audiences became more interested in their professional lives. The emergence of the contemporary star corresponds to being more interested in not only the star’s professional but also private life. Afterwards, movies obtain an ideological dimension through using stars’ image. People watching stars do not only see stars’ bodies on the screen but also consume their values. The purpose of this study is to answer the questions of what the functions of a star are, how the idendification is created between stars and audiences, what methods are used to construct star’s image. After answering these questions, values represented by Marilyn Monroe are to be explained. During the 50s and 60s, sexuality was the most controversial issue in the United States. In that period, transformation in the perception of sexuality overlaped the values represented by Marilyn Monroe. Until this time, sexuality had not been discussed publicly. However after Playboy, sexuality was perceived as something natural. Sexuality and innocence, which used to be thought as two opposite terms, are represented harmoniously in Marilyn Monroe’s image. Marilyn Monroe as a star represents the innocence of sexuality. Keywords: Star, The Emergence of Star, The Ideological Function of Star, Marilyn Monroe. 1 Yrd. Doç. Dr. Beykent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İletişim ve Tasarım Bölümü. İletişim 2003/18 244 G. Uğur GİRİŞ Yıldız oyuncu olgusu kendisine eklenen kültürel ve ideolojik değerlerden dolayı sadece "yıldız oyuncu nedir?" sorusu sorularak açıklanacak bir kavram olmanın ötesinde çok daha ayrıntılı açıklamaları gerektirmektedir. Yıldız oyuncu üzerinden topluma aktarılan yeni veya aykırı fikirler onun karmaşık yapısını oluşturmaktadır. Bununla birlikte yıldız oyuncu, film üreticilerine filmin iş yapacağına dair çok büyük bir güvence verdiği ve sahip olduğu değerler kısa bir süre sonra izleyiciler tarafından tüketim ürünlerine dönüştüğü için basitçe ekranda beliren birer resme indirgenemez. Marilyn Monroe'nun yıldız imgesinin önemini kavrayabilmek için 1950’li ve 1960'lı yılların Amerika Birleşik Devletleri’ne bakmak gerekmektedir. Bu yıllar geçmişin cinselliğe bakışındaki muhafazakâr tutumun yerini yavaşça özgürlükçü görüşe bıraktığı ve bir takım tabuların yıkıldığı yıllar olmuştur. Bu dönemde bireyler cinselliğin doğal yapının bir parçası olduğunu açıkça ifade etmeye başlamıştır (Dyer, 2005:24). İşte Marilyn Monroe böyle bir ortamda kadınları cinsel ihtiyaçlarından ayrılmış olarak görmek isteyen muhafazakâr anlayışın bağlarını gevşetmiştir. Onun bizlere ilettiği mesaj, cinselliğin basitçe doğal olanın içinde yer aldığıdır. Marilyn Monroe sarışınlığın, saflığın, tehlikelere açık olmanın inşa ettiği imajla arzulanır kadında bulunması gereken özellikleri gösterir. Dyer’a göre (2005:40), ideal kadın olmak için Marilyn Monroe beyaz hatta sarışın olmalıdır. Bu ırk unsuru beyaz kadını, beyaz erkeğin sahip olabileceği en iyi ödül yaparken aynı zamanda onu diğer bütün ırklar tarafından imrenilir kılar. Bu kadının ne gibi özelliklere sahip olduğu Marilyn Monroe'nun bütün filmlerinde sergilenen imajının toplamında yer alır. Bu konu ilerleyen bölümlerinde daha ayrıntılı ele alınacaktır. Bu bağlamdaki görüşlerin daha net ifade edilmesi adına çalışmanın birinci bölümünde yıldız oyuncu kavramı açıklanacaktır. Yıldız oyuncu kavramı çoğunlukla ekonomi-politik yapıda ve ideolojik yönleriyle ele alınmaktadır. Yıldız oyuncunun ne olduğu, hangi ideolojik işlevlere sahip olduğu, izleyici ile yıldız oyuncu arasında kurulan özdeşlik bağının hangi şekillerde kendini gösterdiği ve yıldız oyuncunun imajının nasıl yaratıldığı birinci bölümde ele alınacaktır. İkinci bölümde ise bir önceki bölümde genel olarak değinilen yıldız oyuncu kavramı daraltılarak Marilyn Monroe üzerinden açıklanacaktır. Toplumsal hiyerogliflerden biri olarak Marilyn Monroe’nun temsil ettiği değerler onun yaşadığı dönemin toplumsal olaylarından bağımsız düşünülemez. Bu anlamda, Marilyn Monroe’nun yıldız oyuncu seviyesine eriştiği dönemin Amerika Birleşik Bahar 2011, Sayı:32 245 Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti Devletleri’nde toplumsal hayatta en çok tartışılan konular ve o dönemin sosyokültürel yapısı değerlendirmeye alınmadan Marilyn Monroe’yu anlamak çok güç olacaktır. Söz konusu dönem, bu dönemin önemli kültürel dönüşümleri ve Marilyn Monroe’nun bu dönüşümlerdeki işlevi ikinci bölümün konusunu oluşturmaktadır. Üçüncü bölümde ise Marilyn Monroe’ya ilişkin öne sürülen görüşler Seven Year Itch (Yaz Bekârı) filmi merkeze alınarak desteklenecektir. Bu bölüm çerçevesinde öncelikle yıldız oyuncu kavramının Amerika Birleşik Devletleri’nde nasıl ortaya çıktığı ve ideolojik bir işleve nasıl kavuştuğu kısaca özetlendikten sonra Marilyn Monroe’nun cinsel çekiciliğinin, masumiyetinin ve doğallığının filmde nasıl kullanıldığına değinilecektir. I. Yıldız Oyuncu Kavramının Tanımı ve Sunumu I.I Yıldız Oyuncu Kavramı ve İşlevleri: Film çalışmalarında dikkatleri 1970 ve 1980’li yıllarda çekemeye başlayan yıldız oyuncu kavramının incelenmesindeki esas motivasyon bu kavramın ekonomi-politik işleyişi ve hikâyeleme yapısı ile bu ikisi arasındaki ilişkiyi açığa çıkarmak olmuştur. Kitle kültürü tutkuları göstermek için kullanılan bir sistemdir ve bu kültür kitleleri tek başına neleri arzu etmesi gerektiği konusunda yetersiz görmektedir (Mazzocco, 1982:25). Bu nedenle yıldız oyuncu fenomeninin ne olduğu araştırılırken sadece belli özelliklere sahip (yetenek, güzellik, çekicilik, karizma) kişi veya resimlere değil, çok daha karmaşık kültürel süreçlere odaklanılmalı ve böylelikle “bireysel fantezi ve arzular düzeyinde sinema endüstrisi ve film öykülemesi içerisinde” onun işlevi anlaşılmalıdır (Cook, 1999:50). Film endüstrisinde yıldız oyuncu imgesinin dolaşımda olmasının endüstriye sağladığı en büyük fayda izleyiciyi sinemaya çekmek olmaktadır. Friedberg (1982:47) ise yıldız oyuncu olgusunu açıklarken Marx’ın değişim değeri-kullanım değeri kavramlarına atıfta bulunmaktadır. Bu anlamda Friedberg’e göre yıldız oyuncu “değişim değeriyle birlikte işaretler sistemi vasıtasıyla yönlendirilen metalaşmış insandır”. Filmlerde bizlere yıldız olarak yansıtılan karakterleri diğer oyunculardan ayıran özellik oyunculuklarıyla verdikleri emekten çok imajlarının onlara sağladığı ek değerlerdir (Cook, 1999:50-51). Bu ek değer iki açıdan önem taşımaktadır. Bir yandan yıldız oyuncuların kullanımı filmin çekilmesinden önce finanssal kaynakların bulunmasını kolaylaştırırken diğer yandan yıldız, üreticilere filmin kâr edeceğini ve izleyicilere ise bu filmin ne türden bir film olduğunu, niçin gidilmesi gerektiğini açıklar. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi 246 G. Uğur Dolayısıyla sinema endüstrisinde Hollywood’un amacı izleyiciyi çekmek için yüksek kaliteli ürünlere imza atmaktır. Aslına bakılırsa Hollywood’un ilk yıllarında izleyiciler insanları izlemektense kendilerine ilginç gelen görüntüleri izlemeyi tercih etmişlerdir. Bu dönemde oyuncular genellikle gölgede kalmışlar ve bu sebepten dolayı da yıldız oyuncu kavramı dönemin tekelini kırmak için bağımsız üreticiler tarafından ortaya konulmuştur. Zaman içerisinde gelişen ve beyaz perdede sahip olduğu görüntünün üzerine ek değerler atfedilmeye başlanan yıldızlar belli bir süreç sonunda artık bazı ideolojilerin temsilcisi olmuşlardır. Bu anlamda yıldız oyuncular “ya kurgusal karakterle birebir uyuşan ya da ideolojik nitelikler taşımakta olan” karakterlerin yaratılması için kullanılır (Dyer, 2004:148). Bu sebepledir ki, yıldız oyuncunun imgesi yansıttığı karakterlerin kurgusal kodlarının ötesinde çok farklı kültürel çağrışımlar taşımaktadır. Öyleyse yıldız olarak adlandırılan oyuncuları diğerlerinden ayıran özellik onların oyunculukları değil imajlarının onlara verdiği ek değerdir. Sahip oldukları bazı nitelikler yıldız oyuncuların ortaya çıktığı dönemde onları diğer oyunculardan farklı bir konuma taşımakta ve geniş kitlelerin ilgisini çeken bir kişilik haline getirmektedir. Yıldız oyuncular filmlerin pazarlanmasında birer vasıta olarak kullanılırken aynı zamanda izleyicilere kendini özdeşleştirme olanağı da sağlar (LaPlace, 2000:134). Bu özdeşleştirmenin inşasında pek çok yöntem kullanılmakla birlikte en yaygın olarak kullanılanı “özel dünyanın tüketim boyutuna vurgu yapılarak bu dünyanın dramatikleştirilmesidir” (Cordova, 1982:32). Başka bir değişle star denilen oyuncular en az oyunculukları kadar özel hayatlarıyla da izleyiciler açısından önem taşımaktadır. Ekranda görülen yıldız oyuncunun izleyiciye aktardıkları, onun oyunculuk yeteneklerinin ötesine geçerek özel hayatını da kapsamakta ve bir filmde görünen her bir yıldız imgesi izleyicinin onun hakkında bildiği her şeyi hatırlamasına sebep olmaktadır. Yıldız oyuncunun gerek kapitalist üretim yapısının işleyişine katkı sağlaması gerekse bireylerle kendisi arasında özdeşlik kurması sebebiyle Batılı bireyselleşme kavramıyla yıldız oyuncu arasında bir bağ bulunmaktadır. Bireysel olma fikri Batılı kültürde en büyük güç olmaya devam etmektedir. Bu anlamda kapitalist toplumlar paranın kazanılmasında, emeğin satılmasında, fikirlerin ifade edilmesinde özgürdürler ve bu toplumlarda insanlara bireyler olarak hitap edilmektedir. Bu noktadan hareketle beyaz perdede gördüğümüz ve kendimizi özdeşleştirdiğimiz yıldız oyuncular aslında yukarıda sıralanan kapitalist topluma ait özellikleri yeniden üretirken aynı zamanda hem bireysellik fikrini dile getirir hem de toplumda yıldız oyuncunun ortaya çıktığı dönemde bireylerin sahip olduğu korkuları ve şüpheleri yansıtır. Yıldızlar sadece Bahar 2011, Sayı:32 Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti 247 ekranda beliren bir resim değil ayrıca ete kemiğe bürünmüş ve bireysellik fikrini ifade eden kişidir (Dyer, 2000b:129-130). Yukarıda açıklanılan yıldız oyuncunun özdeşlik kurma işlevine ilişkin dikkati çeken bir araştırma Jackie Stacey tarafından kadın izleyicilerin yıldızlarla olan bağlarını açığa çıkarmak için yapılmıştır. Kadın izleyicilerden beğendikleri yıldızlar hakkında düşüncelerini yazmalarını isteyen Stacey, izleyicilerin kendileri için birer rol modeli olarak gördükleri yıldız oyuncuları ulaşamayacakları bir seviyede bulunan, farklı bir dünyaya ait varlıklar olarak algıladıklarını belirtmektedir. İzleyici ile yıldız oyuncu arasındaki bu uzaklık ise fantezilerin üretilmesine olanak sağlayan ayrı bir bağ kurmaktadır. Dolayısıyla kadın yıldız oyuncular yetişkin kadın izleyicilere ideal kadınlığı sunarken, kendilerinde bulunan arzu edilir niteliklerin izleyiciler tarafından farkına varılmasına ve izleyicilerin bu niteliklere sahip olmayı istemelerine olanak sağlamaktadırlar. Bu noktada Stacey (1991:152) söz konusu olan durumu daha iyi açıklamak adına özdeşleştirme eylemlerini dört farklı başlık altında incelemektedir: • Öykünme: Öykünme hayali bir eylemi içerir ama izleyici bunun bir oyun olduğunun farkındadır. Yıldız oyuncu ile onun hayran kitlesi arasındaki ilişkinin bu temsili, iki kesim arasındaki benzerlikler üzerine inşa edilmektedir. • Benzeşme: Stacey izleyicilerden aldığı mektuplarda izleyici ile yıldız oyuncu arasındaki benzerliklerin görülmesinde farklılıklar saptamıştır. Benzeşme, izleyicinin kendisi ile yıldız oyuncu arasında kişiliğine ait daha önceden var olan benzerlikler üzerinden bir bağ kurmasını içermektedir. Bu durum dış görünüşte herhangi bir değişikliği içermek zorunda değildir. Örneğin bir izleyici kendi gözlerinin Bette Davis’in gözlerine benzediğini düşünebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, Bette Davis’in gözlerine sahip olduğunu düşünen izleyicinin aynı zamanda bu gözlerin temsil ettiği değerleri de sahiplenmesidir (babanın otoritesine karşı gelen kadın gibi). • Taklit: Taklit yıldız olma fantazisinden farklıdır çünkü bu eylem yıldız oyuncuyu veya onun belli bir filmde sergilenen bazı karakteristiklerini gerçek anlamda taklit etmeyi içermektedir. Dolayısıyla bu özdeşleşme eylemi yıldız oyuncu gibi olmayı ve onun gibi davranmayı içermektedir. İzleyici yıldız oyuncunun kişiliğinde bulunan bazı unsurları almaktadır. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi 248 G. Uğur • Kopyalama: Stacey’e göre kelime anlamı olarak kopyalama ve taklit etme birbirine çok yakın dursalar da bu iki eylem arasındaki fark taklit davranışlardaki benzeşmeyi işaret ederken, kopyalamanın dış görünüşteki değişikli vurgulamasıdır. Dolayısıyla söz konusu olan şey izleyicinin fiziksel dönüşümüdür. Stacey okuyuculardan aldığı mektupları yukarıda özetlemeye çalıştığımız gibi değerlendirdikten sonra bu özdeşleştirme eylemleri ile tüketim eylemi arasındaki bağa değinir. Bu anlamda, örneğin, yıldız oyuncularla birlikte anılan giysi veya kozmetik ürünleri sinema ile kapitalist endüstrisi arasındaki ilişkiyi doğurmaktadır. Kadın izleyiciler kendilerine bazı yıldız oyuncuları hatırlatan kadınlığın belirli imgelerini üretirler. Böylelikle izleyicinin dış görünüşü değişmekte ve izleyici hayranı olduğu yıldız oyuncuya benzemenin hazzını duymaktadır. I.II Yıldız Oyuncunun İmgesinin Yaratılması: Dyer’e (2000a:121) göre yıldız oyuncular devamlı olarak sosyal tipleri vücuda getirmektedirler; ancak onların sahip olduğu resimler bu tiplerden çok daha karmaşıktır ve bu resimler medyada değişik yapılarda yer alırlar. Yıldız oyuncu imgesinin yaratılmasında dört farklı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler promosyon, tanıtım, filmler ve yorumlar/eleştirilerdir. • Promosyon: Bu durum yıldız oyuncu tarafından gönüllü olarak gerçekleştirilen belirli bir imgeyi yaratma eylemini içermektedir. Promosyon (i) yıldız oyuncuyla doğrudan ilgisi olan materyalleri (örneğin: stüdyoların yaptığı açıklamalar, basın bildirileri, fan klüp yayınlarını, moda resimler… vs) (ii) sadece belli bir filmde yıldız oyuncuyu öne çıkaran materyalleri içermektedir. Promosyon yıldız oyuncu imgesini inşa eden en doğrudan ve onun tarafından da onaylanılmış medya metnidir. • Tanıtım: Bu durum teorik olarak promosyon metodundan farklıdır çünkü tanıtımda söz konusu olan şey yıldız oyuncuların gönüllü olarak basına verdiği bilgi değil, basının bir şekilde ortaya çıkardığı ya da yıldızın kendisinin yanlışlıkla ağzından kaçırdığı bir takım bilgilerdir. Açığa çıkan bilgilerin her biri aslında stüdyo ya da yıldız oyuncunun bağlı olduğu ajans tarafından kontrol edilmekle birlikte bu ilkenin her zaman söz konusu olmadığı durumlar da söz konusudur. Yıldız oyuncuyla ilgili açığa çıkan ve skandal olarak nitelendirilen bu gerçekler onun kariyerine Bahar 2011, Sayı:32 249 Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti zarar vermekle birlikte tersi de söz konusu olabilir ve popülaritesini arttırabilir. Tanıtımın önemi yansıtılan yıldız oyuncunun çok daha gerçekçi yüzünü göstermesidir. Aynı zamanda bu durum yaratılmak istenen yıldız oyuncu imgesi ile gerçek kişiliği arasındaki gerilimi de ortaya serer. • Filmler: Kaçınılmaz olarak filmler yıldız oyuncuların sergiledikleri imajda çok önemli bir konuma sahiptirler. Filmler yıldız oyuncuların imajının inşa edilmesindeki en kuvvetli metindir. Burada asıl önemli nokta yıldız oyuncunun sahip olduğu imajın oynadığı bütün filmlerdeki imajın toplamı olmasıdır (Dyer, 2000a:121). Filmler çoğunlukla yıldızın imajının etrafında şekillenir ve hikâyeler onlar düşünülerek yazılır. Kimi zaman hikâyelerde yıldız oyuncunun imgesiyle hikâye dokusunu buluşturmak için değişiklikler yapılır. Dolayısıyla filmler ve bu filmlerin öyküleri yıldız oyuncunun imajının ortaya çıkarılması için bir araç görevini üstlenirler. Bu araçlar yıldız oyuncuyla birlikte anılan karakterlerin ortaya çıkarılmasını kolaylaştırırken, yıldız oyuncuyla beraber anılan bir olayı çağrıştırabilir ya da ona sahip olduğu yetenekleri sergileme fırsatı verebilir. • Eleştiriler ve Yorumlar: Eleştiriler ve yorumlar yazarlar tarafından yıldız oyuncu hakkında yazılan beğeni ya da yorumları içermektedir. Bu metinler gazete yazılarını kapsayabildiği gibi kitapları da içerebilir. Bu türden yazılar genellikle yıldız oyuncunun ilk defa ortaya çıkışından sonra yazılır. Eleştiriler ve yorumlar bazen yıldız oyuncuya gösterilen olumlu ya da olumsuz tepkilerin ifade edilmesini tanımlamaktadır. Ancak çok daha sık olarak söz konusu yorumlar yıldız oyuncuyla ilgili kamuoyunu şekillendirmek için kullanılır. II. Bir Yıldız Olarak Marilyn Monroe ve Temsil Ettiği Değerler II.I. Marilyn Monroe ve Cinsellğin Doğallığı Yıldız oyuncunun tanımının ve kapitalist toplumlarda sahip olduğu işlevlerin açıklandığı ilk bölümde sunulan bilgilerden hareketle bu bölümde Monroe ve onun temsil ettiği değerler incelenecektir. Hollywood ve dünya sinemasının en çok konuşulan ve bu gün dahi yapımı gerçekleştirilmekte olan pek çok filmde kendisine atıfta bulunulan, gerek özel hayatı gerekse oyunculuğuyla bir fenomen haline gelmiş Monroe’nun anlaşılması için onun yaşadığı dönemde Amerika Birleşik İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi 250 G. Uğur Devletleri’nin genel durumunun anlaşılması çok büyük önem taşımaktadır. 1950’lerin ve 1960’ların Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımız zaman en çok konuşulan konulardan birinin cinsellik olduğu görülmektedir. 1960’lı yıllarda Amerikan medyasında cinselliği konu edinen yayınların oranı 1950’lere göre iki buçuk kat artış göstermiştir (Friedan, 1963:229). Cinselliğin bu yıllarda en önemli konulardan biri olduğu 1950’li yıllarda yayınlanmış olan raporlardan, kitaplardan ve dergilerden anlaşılmaktadır. Bu yayınlar içinde en dikkat çekenleri ise 1948 yılında erkekler ve 1953’te kadınlar üzerine cinsellikle ilgili yapılan araştırmaların sonuçlarını içeren Kinsey Raporu, 1951 yılında yayınlanmaya başlayan Confidential ve 1953’te yayınlanmaya başlayıp kısa bir sürede çok büyük başarılar elde eden Playboy dergisidir. Bu üç önemli yayından Kinsey Raporu ve Playboy özellikle büyük tartışmalar doğurmuştur. Tanınmış bir bilim adamı olan Alfred Kinsey (18941956) tarafından insanların cinsel eğilimlerini saptamak için yapılan araştırma bu dönemde çok tartışılmış ve daha sonradan Kinsey Raporu olarak anılmaya başlanmıştır. Kinsey, yaşadığı dönemde beyaz Amerikalıların cinsel eğilimlerini saptayabilmek için 5300 erkek ve 5940 kadınla mülâkat gerçekleştirmiştir. Araştırmanın amacı cinsellik hakkındaki gerçeklerin objektif olarak ortaya çıkarılmasıdır. Kinsey Raporu’nun ses getirmesinin asıl nedeni bu dönemde cinsellik açısından var olduğuna inanılan bazı görüşlerin doğru olmadığının ortaya çıkmasıdır. Örneğin yirminci yüzyılın ortalarında Amerika’da cinselliğin evli erkeklerle kadınlar arasında geçen bir olay olduğu görüşü toplumda genel kabul görürken, Kinsey yaptığı araştırmaların sonucunda aslında dönem içerisinde cinselliğin çoğunlukla bireylerin tek başına tecrübe ettiği bir olay olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak Kinsey’in kullandığı metot Amerika Birleşik Devletleri’ndeki muhafazakârlar tarafından bilimsel olmadığı suçlamasıyla eleştirilmiştir. (Dyer, 2005:25) Toplumda hâlâ bir tabu olarak görülmekte olan cinselliğe ilişkin bu kadar açık ve derin tartışmalar muhafazakâr yazarların tepkisini çekmiştir. Ancak bu yazarlar bile aslında cinselliğin çok önemli insanî bir eylem olduğu noktasında hem fikirdirler. Örneğin Sex Age adlı kitabında Howard Whitman; “bütün konular içerisinde seks belki de en kişisel olanıdır. Fakat o aynı zamanda bütün bir hayatın ve kültürün yansımasıdır” (1962:3) diyerek konuya dair çekinceli görüşlerini sergilemiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında cinsellik hakkındaki görüşlerin en iyi özetlendiği çalışmalardan biri de Betty Friedan’ın The Feminen Mystic kitabıdır. Friedan, 1950’lerin Amerika Birleşik Devletleri’nde cinsel mutsuzluğun kadın Bahar 2011, Sayı:32 Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti 251 memnuniyetsizliğinin neredeyse tek sebebi olduğunu belirtir. (1963:226) Friedan’ın araştırmasında denek olan kadınlar, sorular cinselliğe ilişkin olmasa bile, bir şekilde cinsel içerikli cevaplar vermiştir. Cinsellik konusu Amerikan kamuoyunu bu derece meşgul ederken 1950’li ve 1960’lı yılların Hollywood filmlerinde de kendine yavaş yavaş yer bulmaya başlamış ve aile filmlerinin yerini zamanla yetişkin filmleri almıştır. Dolayısıyla bu dönemde cinselliğe ilişkin tabuların sadece yeraltı sinemasında değil Hollywood Sineması’nda da yıkıldığı görülmektedir (Dyer, 2005:24). Yukarıda belirtildiği gibi bu dönemde konuyla ilgili en önemli gelişme Playboy’un yayınlanmaya başlamasıdır. İlk sayısının kapağında Monroe’nun yer aldığı bu dergi, aynı zamanda büyük bir skandalın da kopmasına sebep olmuştur. O zamana kadar hiçbir Hollywood yıldızının vermediği çıplak pozlar sayesinde Monroe toplumda yer alan tabuları kırmaya başlamıştır. Kendisi ile ilgili skandal patlak verdiğinde gelen tepkilere karşılık Monroe hiçbir şeyi yanlış yapmadığını bu fotoğrafları da paraya ihtiyacı olduğu için çektirdiğini ve dolayısıyla suçsuz olduğunu belirterek suçsuzluğunu –masumiyetini- vurgulamıştır. Dönemin Time dergisi de bu olayı “Marilyn doğal olarak gelişen şeylere inanmaktadır” diyerek özetlemektedir (Dyer, 2005:29). Monroe’nun verdiği pozlardan dolayı suçsuz olduğuna inanması, gazete ve dergilerde de bu durumun doğallığına yapılan atıflar aslında Playboy’un felsefesiyle de örtüşmektedir. Denilebilir ki, Monroe Playboy’un vermeye çalıştığı fikirlerde bir araç olarak kullanılmış ve ilk bölümde belirtildiği gibi yıldızın işlevlerinden olan kendisine yüklenen kültürel değerleri iletmeye başlamıştır. Cinselliğin yoğun bir biçimde tartışıldığı Amerika Birleşik Devletleri’nde Playboy’un temsil ettiği yeni fikirler ise iki grupta incelenebilir (Dyer, 2005:29). Bunlardan birincisi Michel Foucault’nun ideolojik işleve ilişkin bakış açısıyla örtüşmektedir. Foucault’ya göre “cinsellik iki yüzlü burjuvazi çağında son derece sıkı bir biçimde kontrol altına alınmaktadır” (1980:8). İkinci görüş ise Gagnon ve Simon tarafından dile getirilmiştir. Bu iki yazara göre cinsellik ifade edilmek ve sergilenmek istenen en temel biyolojik eğilimdir (1974:42). Yirminci yüzyılın ortalarında belirmeye başlayan bu fikirler sayesinde Amerikan toplumunda doğallık fikri yavaşça gelişmeye başlamıştır. Bu görüşe dayanarak insanlar eylemlerini “ben eğer doğal ortamımda yaşasaydım nasıl davranırdım?” sorusunu sorarak onaylamaya başlamışlardır (Dyer, 2005:30). Bu dönemin doğallık fikriyle ortaya çıkan bir diğer önemli gelişmesi ise çıplaklar kampı olarak anılan plajların giderek yaygınlaşmasıdır. En temel biyolojik eğilim olarak görülmeye başlanan cinsellik de bu dönemde doğal olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Bütün bu tartışmaların ise İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi 252 G. Uğur “aptal sarışın” olarak sunulan, son derece masum ama aynı zamanda çekici olan Monroe üzerinden yapılması ise onun sahip olduğu imaj aracılığıyla cinsellik, masumiyet ve doğallık kavramların tek bir imgede birleşmesi demektir. Bu durum aslında farklı kutuplarda yer alan kavramların –ya da yer aldığına inanılan kavramların- yıldız aracılığı ile birleştirilmesidir. II. II. Marilyn Monroe ve Arzu Edilirlik Monroe, Playboy’un cinselliğe özgürlük kazandırma hareketinde bir aracı olmakla birlikte yaşadığı dönemde arzu edilen kadında olması gereken nitelikler konusunda da sinema izleyicisini etkilemiştir. Bu nitelikler bazı kişilik özelliklerini vurgulasa da öncelikle arzu edilen kadın beyaz ve bilhassa sarışın olmalıdır; Monroe’nun platin sarısı saçları zenginliğin ve ırksal üstünlüğün simgesidir. Arzu edilen kadında bulunan özeliklerin hepsini kendisinde toplamış bulunan sarışın/beyaz Monroe, beyaz erkeğin de sahip olabileceği en değerli varlık olarak sunulmuştur. Bu durum ise feminist hareketin en alt seviyede bulunduğu dönemin Amerika Birleşik Devletleri’nde kadın ve erkeğin toplumsal konumunu belirlemektedir. Bütün bunlara ek olarak beyaz/siyah arasındaki ayrım ise Hıristiyanlık öğretisinde de ayrı bir öneme sahiptir (Dyer, 2002:224). Hıristiyanlık’ta günah, karanlık ve cinsellikle birlikte anılırken, fazilet ise aydınlık ve cinsel perhiz ile birlikte anılmaktadır. Bu anlamda Monroe’nun, beyaz olma niteliği (fazilet) ile cinselliği bir araya kendi imgesi altında topladığı söylenebilir. Monroe’nun fiziksel özellikleri ve bunların ideolojik çağrışımlarının dışında kişiliğinin bazı noktaları da arzulanan kadının niteliklerini sergiler (Dyer, 2002:224). Monroe her şeyden önce hiçbir sorunu olmayan, adeta dünyanın rasyonalitesi tarafından kendisine dokunulmamış, tehlikelere her zaman açık ve her an ulaşabileceğimiz bir kadın olarak sunulmuştur. O, 1950’lerde her erkeğin ihtiyacı olan kadındır. Ancak bütün bu cinsel çekiciliğine rağmen erkekler için bir tehlike de oluşturmamaktadır. Bu anlamda Monroe’nun Marlene Dietrich gibi bir femme fatale olmaktan çok uzak olup masumiyeti ve cinsel çekiciliği bir araya getirdiği söylenebilir. Susan Brownmiller (1975:33) tecavüz üzerine yazdığı Against Our Will adlı kitabında, kadınların erkeklere çekici gelmesi ve cinsel anlamda arzu edilir olması ile kadınların kurbanı oynaması arasında bir bağ kurmaktadır. Brownmiller, tehlikelere açık olma (vulnerable) kelimesinin sözlükteki açıklamasının “yaralanma şüphesi bulunan veya saldırılara açık bulunan” şeklinde olmasının altını çizerek Bahar 2011, Sayı:32 253 Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti Monroe’nun da belki en ünlü ve güzel kurban olduğunu belirtir (1975:335). Bu noktadan hareket ederek diyebiliriz ki, Monroe’nun imajındaki tehlikelere açık olma hâli onun cinsel çekiciliği ile birleştirilip erkeğin doğasındaki kadını koruma, kanatları altına alma gibi özellikler kullanılmaya çalışılmıştır. III. Seven Year Itch (Yaz Bekârı) ve Marilyn Monroe Cordova, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yıldız oyuncu sisteminin kuruluşunu açıkladığı çalışmasında 1909 yılından önce hiçbir oyuncu adının bilinmediğini, oyuncuların isimlerinin “keşfedilmesinin” ancak 1912 yılından itibaren geçerli olduğunu (1991:17) belirtmektedir. Bu anlamda o dönemde izleyici için resimlerdeki kişilerin belirli bir üretim ve bilgi döngüsünün sonucu olduğu söylenebilir. Bu döngüyü sağlayanlar ise stüdyoların yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan tanıtım bölümleri, filmler ve fan dergileridir. Yıldız sistemine geçiş birden olmamıştır. Örneğin, 1907 yılından önceki filmlerde oyuncular filmin merkezinde yer almamaktaydı. Film hakkındaki tartışmalar çoğunlukla filmlerin gerçekliği yaratmada ne kadar da başarılı olduğu çerçevesinde gerçekleşmekteydi. Filmlere ilişkin kullanılan ifadeler fotoğraf sanatından ödünç alınmaktaydı (Cordova, 1991:19). Hareketli resimlerdeki oyuncuların adlarının bilinmeye başlamasıyla birer karakter olarak algılanması ise 1909 yılına doğru gerçekleşmektedir. Bu durum ise ekonomik bir gerçeklik olarak yıldızın ortaya çıkmasına denk düşer. Ne var ki, o dönemlerin yıldız oyuncusu günümüzdekinden bazı farklılıklar içermektedir. Her ne kadar yıldız oyuncunun adı artık bilinmeye başlasa da onun hakkında sahip olduğumuz bilgiler sadece filmlerin çizdiği sınırlarda olmaktaydı. Filmlerdeki oyuncuların adlarının bilinmeye başlaması izleyiciler ile oyuncu arasında kurulan bağı arttırmış ve özdeşlik kurulma gücünü pekiştirmiştir. İzleyiciler için asıl dikkat çekici olan artık filmde yaratılan karakterin kişiliği olmaya başlamıştır. Bunun dışında oyuncuların profesyonel yaşamı ve daha önce hangi filmlerde oynadığı da izleyiciler tarafından araştırılan noktalardan birini oluşturmaktadır. Günümüzdeki anlamıyla yıldızın tam olarak doğuşu, profesyonel yaşama ek olarak özel yaşamın da artık tartışma konusu olmasına denk düşer. Özel yaşamın da tartışmaya açılması oyuncu ile ilgili bilgilerimizin yeniden düzenlenmesini gerekli kılmıştır (Cordova, 1991:26). Film üreticileri oyuncularla ilgili bilgileri sadece filmin sınırları içinde tutmanın artık gereksiz olduğunu düşünmüşlerdir. Yıldız İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi 254 G. Uğur oyuncuların özel yaşamı esas ilgi alanını oluşturmaya başlamıştır. Bunlara ek olarak, yıldızların özel yaşamı onların filmlerde inşa ettiği imajla uyumlu olmalıdır. Böylelikle her ikisi de birbirini desteklemektedir. Bu noktadan itibaren ise sinemanın, yıldızlarlar aracılığıyla, ideolojik işlevini gerçekleştirmesi devreye girmiştir. İzleyiciyle özdeşlik kurulduktan sonra her yıldıza bir takım kültürel değerler yüklenmiş ve bu değerler yıldızın imajıyla taşınır olmuştur. Yıldıza bakan izleyici sadece onun fiziksel özelliklerini değil, “toplumsal hiyeroglifler” olarak onun temsil ettiği tüm değerleri tüketir hale gelmeye başlamıştır; arzular yıldızın kimliğiyle bütünleşmiştir (Gledhill, 1991, s:xvii). Monroe da belirtilen toplumsal hiyerogliflerin en bilinen ve en çok tartışılan isimlerinden biridir. Salt filmlerde yarattığı “aptal sarışın” imajıyla değil özel yaşamı ve gazetelere verdiği mülâkatlarla da Monroe, sinema endüstrisi tarafından üretilmiş bir kimliği taşımaktadır. Bu kimlik sayesinde yaşadığı dönemin cinselliğe yönelik önyargılarını kırmış ve “provakatif bir cinsel sembol” olmuştur (Haris, 1957: 43). Bu imaj sadece sinemayla değil, dergiler, televizyon ve kitaplarla kurulmuştur. Yayıncılar onun sesine, yürüyüşüne, çekici kıyafetlerine, yarı kapalı göz ve dudaklarına dikkat çekmişlerdir. 1955 yapımı, yönetmenliğini Billy Wilder’ın yaptığı Seven Year Itch’e (Yaz Bekârı) bakıldığında yukarıda Monroe tarafından temsil edildiği belirtilen değerlerin yansıması çok net görülmektedir. Film, 500 yıl önce Manhattan adasındaki erkek kızıl derililerin yaz aylarında eşlerini başka yerlere gönderdiklerini, bu dönem içinde de diğer kadınlara yakınlaşmak istediklerini göstererek başlar ve bu durumun günümüzde de aynı olduğunu belirtir. Hemen sonrasında da filmdeki Richard Sherman karakterinin (Tom Ewell) karısı ve çocuğunu Maine’ye tatile gönderdiğini görürüz. Böylelikle kadın erkek ilişkisinin temelinde yer alan değişmeyen unsurlara ve bunların doğallığına vurgu yapılarak film başlamış olur. Richard Sherman, ucuz kitaplar satan bir yayınevinde editörlük yapmaktadır ve karısı ile çocuğunun tatile gitmesi yedi yıldan beri süren evliliğinin doğurduğu monotonluğunun kısa bir süreliğine de olsa ortadan kalmasına sebep olmuştur. Ailesini Maine’ye uğurladığı günün akşamı üst kattaki genç ve çekici komşusuyla (Monroe) tanışır. Film boyunca Richard Sherman’ın karısını aldatmakla aldatmamak arasında yaşadığı gelgitlerine şahit oluruz. Önceki bölümlerde belirtildiği gibi 1950’li yıllardan itibaren Amerika Birleşik Devletleri’nde cinsellik ile ilgili tartışmalar çok yoğunlaşmıştır. Cinselliğin Bahar 2011, Sayı:32 Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti 255 doğal bir unsur olduğu, insan bedeninin elbiseyle gizlenmesi gereken değil, doğanın bir parçası olduğu için açıkça sergilenebilir bir şey olduğu görüşleri yüksek sesle dile getirilmiştir. Çıplaklar kampı olgusunun popülerlik kazanması yine bu döneme denk düşmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan bu dönüşümlerin izi filmde de görülmektedir. Örneğin, filmin başlarında vejetaryen lokantasında yemek yiyen Richard Sherman’la garson arasında geçen diyalogda garson Sherman’dan çıplaklar vakfı için yardım parası ister ve hemen sonra “nüdizmin çok önemli bir amacı vardır. İnsanlara bir mesaj vermek zorundayız. Boğulan bedenlerindeki maskeyi çıkartmayı öğretmeli ve tekrar nefes almalarını sağlamalıyız” (Wilder, 1955) der. Bu sahneyle birlikte toplumsal alanda yaşanan değişikliklerin filmde kendine yer bulduğu ve karakterler aracılığıyla temsil edildiği görülmektedir. Filmdeki karakterlerin temsil ettiği değerlere bakıldığında bir kişi dışında tüm karakterler o dönemin sıradanlığını yansıtmaktadır. Richard Sherman sıradan bir orta sınıf aile babasını, eşi ise sıradan bir ev hanımını temsil eder. Bütün bu sıradanlıklar içinde en sıra dışı görünen kişiyse Monroe’nun canlandırdığı karakterdir. Bu karakterin adını izleyici duyamaz. O üst kattaki kızdır. Bu karakterin adı o dönemde yaşanan dönüşümün temsilcisi olduğu için adı daha konulamamıştır. Sahip olduğu güzellikle birlikte kırılgan ve saf duruşu, erkeklerin ona gösterdiği aşırı ilgi ile birleşince onu tehlikelere açık birisi kılar. Her an başına bir kaza gelebilir ya da bir kazaya sebep olabilir (parmağını küvetin musluğuna sıkıştırması/domates saksısını Sherman’ların balkonuna düşürmesi gibi). Film boyunca Monroe’nun cinsel sıcaklığına vurgu yapılmaktadır. Monroe’nun ilk kez görüldüğü sahnede elinde bir vantilatör bulunmaktadır. New York kentinin yaz aylarında çok sıcak olması Monroe’nun “ateşli sarışın” imajıyla örtüşmekte ve “ateşli kızın” bu sıcağa dayanamamasına sebep olmaktadır; bu sebeple iç çamaşırlarını serin olsun diye buz dolabında saklamaktadır. Bunlara ek olarak 20. yüzyılın en popüler resimlerinden olan etekleri uçuşan Monroe ise yine bu cinsel harareti temsil etmektedir. Serin havanın alt taraftan gelmesi Monroe’nun cinsel sıcaklığına işaret eder. Ancak belirtildiği gibi bu cinsel çekicilik aynı zamanda saf ve doğal olduğu vurgulanan bir birey aracılığıyla temsil edilerek cinselliğin, saflığın ve doğallığın altı çizilmektedir. Bu durum diğer görsel öğelerle de desteklenmektedir. Monroe film boyunca hep açık renkli elbiseler giymektedir; Sherman’ın fantezilerine şahit olduğumuz sahnede Monroe’nun giydiği elbise koyu renklidir ancak bir kıyafetinin açık pembe olması dışında bütün kıyafetleri saflığın ve temizliğin rengi olan beyazdır. Böylelikle Monroe fantezilerde koyu, gerçek kimliğinde ise hep açık renkli kıyafetle temsil edilmektedir. Bütün bunlara ek olarak İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi 256 G. Uğur Sherman’ın oturduğu ev aslında iki katlıdır ancak evin içindeki yukarı kata çıkan merdivenin üst kısmı kapatılarak bu daireye geçiş engellenmiştir. Üst dairede de Monroe oturmaktadır. Evin bu şekilde düzenlenmiş olması ise Freud’a göre yorumlanırsa bilinç/bilinç altına işaret eder. Film alt dairede –Sherman’ların dairesinde- geçtiği için bütün bir filmi beyaz erkeğin bilinç altı olarak görebiliriz. Filmin geneline bakıldığında Monroe’nun erkeğin arzu nesnesi olup aslında pasif bir konumda kaldığı açıkça görülmektedir. Film boyunca izleyici sürekli Richard Sherman’ın fantezilerine şahit olmakta ve film onun sorunları çevresinde ilerlemektedir. İşler Sherman adına yoluna girince de film bitmekte ve Monroe’nun canlandırdığı karakterin sorunları hiç ele alınmamaktadır. Bu durumda Monroe erkeğin hikâyesinin renkli, hoş ve aslında çok da önemli olmayan bir parçası olmaktadır. Bu anlamda denilebilir ki, Seven Year Itch (Yaz Bekârı) filmi hikâyeyi erkeğin bakış açısıyla anlatmaktadır. SONUÇ Hollywood sisteminde yıldız oyuncular kademeli bir şekilde ortaya çıkmıştır. Oyuncuların isimlerinin bilinmeye başlaması 1912 yılından sonra gerçekleşmiştir. Bu aşamadan sonra oyuncular filmin merkezinde daha fazla yer almaya başlamışlarsa da yine de onları günümüzdeki yıldızlar gibi değerlendirmek hata olacaktır. Bu dönemde izleyiciler oyuncuların daha çok meslekî geçmişlerine yoğunlaşarak onlar hakkında bilgi edinmeyi amaçlamışlardır. Ancak oyuncuların isimlerine ve meslekî geçmişlerine ek olarak özel hayatları hakkındaki bilgilerin de dolaşıma sokulmasıyla günümüzdekine denk düşen yıldız oyuncu kavramı şekillenmeye başlamıştır. Böylelikle oyuncular salt oyunculuk yetenekleri açısından değil aynı zamanda özel hayatlarında yaşadıkları itibariyle de merak edilen figürler olmuşlardır. Kiminle evlendikleri veya neden boşandıkları, yaşadıkları psikolojik sıkıntılar, tatillerini kiminle nerede geçirdikleri, hangi marka ürünler kullandıkları oyunculuk yeteneklerinin önüne geçen bir hâl almıştır. Hatta denilebilir ki, günümüzde yıldız oyuncuların özel hayatlarına bu kadar ilgi duyulması sonuç olarak beraberinde Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlarda adlarına açılan sayfalarla an be an ne yaptıklarının takip edilmesi ile birlikte bir adım daha öteye taşınmıştır. Söz konusu bu olgunun bir de ideolojik boyutu bulunmaktadır. İzleyici takip ettiği yıldızın nerede, ne yediğinden hangi marka gözlük ve saat kullandığına kadar geniş bir alanda bilgi sahibi olunca özdeşleşme eğilimlerinden dolayı belli bir süre sonra onlar gibi tüketmeye ve hayattaki duruşlarını onlara göre ayarlamaya Bahar 2011, Sayı:32 257 Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti başlayacaktır. Başka bir ifade ile belli bir süre sonra izleyici tarafından bu insanlar bir rol modeli olarak benimsenecektir; onlar için hayatlarının referans noktası bu kişiler olacaktır. Kitleler üzerinde sahip oldukları nüfuz sebebiyle bu “sosyal hiyeroglifler” toplumsal dönüşüm dönemlerinde etkin olarak kullanılmıştır. Çalışma kapsamında bu durum Monroe üzerinden açıklanmıştır. Monroe, Amerika’da cinsellikle ilgili tartışmaların yoğun olarak yaşandığı bir dönemde, cinselliği doğal olan, saklanması gerekmeyen ve hatta açıkça ifade edilebilen bir kavrama dönüştürmüştür (ya da söz konusu olan bu dönüşüm Monroe aracılığıyla gerçekleştirilmiştir). Bu yargı, çalışmanın üçüncü bölümünde Monroe’nun Seven Year Itch (Yaz Bekârı) filmi üzerinden desteklenmiştir. KAYNAKLAR Brownmiller, Susan, (1975), Against Our Will, Londra: Secker & Warburg, aktaran: Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı, Routledge: Abingdon. Cook, P., (1999), The Cinema Book, BFI, BAS Printers Limited: Hampshire. Cordova, R. (1982), “The Emergence of the Star System and the Bourgeoisification of American Cinema” aktaran: LaPlace, M, “Stars and the Star System: The Case of Bette Davis, içinde , The Film Studies Reader, (2000), Hollows, J, Hutchings P., Jancovich M., (ed), Arnold Publisher: Bodmin. Cordova, R., (1991), “The Emergence of the Star System In America”, içinde: Stardom: Industry of Desire, (1991), Gledhill, C., (ed.), Routledge Books: Londra. Dyer, R., (2000a), “Stars as Images”, içinde: The Film Studies Reader, (2000), Hollows, J, Hutchings P., Jancovich M., (ed), Arnold Publisher: Bodmin, ss. 121-124 Dyer, R. (2000b), “Living Stars”, içinde: The Film Studies Reader, (2000), Hollows, J, Hutchings P., Jancovich M., (ed), Arnold Publisher: Bodmin, ss. 128134. Dyer, R. (2002), “Monroe and Sexuality”, içinde Turner, G (ed), The Film Culture Reader. Londra: Routledge. Dyer, R. (2004), Stars, Londra: BFI Publishing. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi 258 G. Uğur Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı, Routledge: Abingdon. Foucault, Michel, (1980), The History of Sexualty, New York: Vintage Yayınları, akataran: Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı, Routledge: Abingdon. Friedan, B. (1963), The Feminine Mystique, New York: W. W. Norton, akataran: Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı, Routledge: Abingdon. Friedberg, A. (1982), “Idendification and the Star: A Refusal of Difference” içinde: Star Signs, Gledhill C (1982), British Film Institute Education Department: Londra. Gagnon, J. H. ve Simon, William (1974), Sexual Conduct, Londra: Hutchinson, akataran: Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı, Routledge: Abingdon. Gledhill, C., (1991), Stardom: Industry of Desire, Routledge Books: Londra, ss: xiiixx (önsöz). Haris, T., (1957), “The Building of Popular Images: Grace Kelly and Marilyn Monroe”, içinde Stardom: Industry of Desire (1991), Christine Gledhill (ed.), Routledge Books: Londra. LaPlace, M, (2000), “Stars and the Star System: The Case of Bette Davis”, içinde, The Film Studies Reader, (2000), Hollows, J, Hutchings P., Jancovich M., (ed), Arnold Publisher: Bodmin. Mazzocco, R (1982), “The supply-side Star”, New York Review of Books, aktaran: Cook, P., (1999) The Cinema Book, BFI, BAS Printers Limited: Hampshire. Stacey, J (1991), Feminine Fascinations: Forms of Identification in Star-Audience Relations, Christine Gledhill (Der), Stardom: Industry of Desire, Londra: Routledge Yayınları. Whitman, Howard (1962), The Sex Age, Indianapolis: Bobbs Merill, akataran: Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı, Routledge: Abingdon. Wilder, B. (Yapımcı), Wilder, B. (Yönetmen). (1955). Yaz Bekârı [Film]. Amerika: 20th Century-Fox Bahar 2011, Sayı:32