Hücreler arası sinyal molekülleri ve hücresel tepki Doç. Dr. Çiğdem KEKİK ÇINAR Çok hücreli organizmaların kompleks yapılı omurgalılara evrimi için hücreler arası iletişim şarttır. Döllenmeden doğum sonrasına kadar hem omurgalılar hem de omurgasızlar, tek hücreden çoğalıp önce dokuları sonra işler durumda organları oluştururlar. Oldukça kompleks olan bu işlemin temelinde hücrenin bir başka hücre ile etkileşimi ve iletişimi yatar. Hücre zarındaki farklılaşmalar Hücrenin serbest yüzündeki farklılaşmalar (APİKAL) Hücrenin yan yüzeyindeki farklılaşmalar (LATERAL) Hücrenin alt yüzlerindeki farklılaşmalar (BAZAL YÜZ) olarak gruplandırılır. Bir hücrenin bir başka hücreden aldığı sinyale göre hareket edip davranışını değiştirme mekanizmasına sinyal aktarımı denir. Sinyalin tepki veren hücrede çekirdeğe taşınmasına olanak sağlayan hücre içi işlemlere sinyal aktarım yolu denir. Sonuçta yeni bir gen ekspresyonu ve yeni hücre davranışı meydana gelir. Sinyal molekülleri; Küçük moleküller (aa, lipit türevi, asetikolin) Peptid (ACTH-adreno kortikotropik hormon, vazopressin) Çözünür proteinler (insülin, büyüme hormonu) Hücre yüzey proteinleri Hidrofobik moleküller (steroid, retinoid, tiroksin) Gazlar (NO, CO) Fiziksel uyaran (Işık, sıcaklık, dokunma) Sinyal moleküllerinin etkileri 1. Temas bağımlı; Sinyal molekülü hücre yüzeyinde bağlıdır. Gelişim ve bağışık yanıtta önemlidir. 2. Parakrin; Kısa mesafeli sinyallerdir. 3. Endokrin; Dolaşım yoluyla uzun mesafeli sinyallerdir. 4. Otokrin; 5. Sinaptik sinyal iletimi; Sinir hücrelerinin aksonları ile uzak mesafedeki hücrelere iletilir. 6. Gap junction; 2 bitişik hücre membranı arasındaki kanallardır. Hücre içi sinyal iletim moleküllerinin (Ca, cAMP) geçişini sağlarlar. Sinyalin hedef hücre tarafından alınması, hücre yüzeyindeki/hücre içindeki özel reseptörlerce tanınmasından sonra gerçekleşir. **Sinyal erişkin dokularda kalıcı değildir, sinyal ortadan kalktığında etkiler geri döner. Gelişim sırasındaki sinyaller ise kalıcı etki bırakır. Bir sinyal molekülü, farklı hücrelerde farklı cevaba neden olurlar. Asetilkolin A) Tükrük bezi Bir sinyal molekülü, farklı hücre içi sinyal iletim yollarını kullanabilir Hücre yüzey reseptörleri İyon kanalı bağlı reseptörler; Elektriksel olarak uyarılan hızlı sinaptik sinyal iletiminde yer alır. Nörotransmitter iyon kanalına bağlanır, kanalın açılıp kapanmasını sağlar. G protein bağlı reseptörler; hücre zarında bulunan protein (7 αsarmal) veya iyon kanalı olabilir. Ligand-reseptör bağlanması GTP bağlı trimerik G proteinini aktifler. G proteini, hedef proteini aktifler. Enzim bağlı reseptörler; tek geçişli proteinlerdir. Doğrudan enzim gibi işlev görür veya ilişkili enzimleri aktifler. Çoğu protein kinazdır ve ilgili proteinlerin fosforillenmesine yol açar. Hücre içi sinyal proteinleri Küçük hücre içi sinyal molekülleri (ikincil haberciler) Ligandın reseptöre bağlanması ile çok miktarda üretilirler. Hücrenin her tarafına yayılıp hedef proteinleri etkilerler. cAMP, cGMP, Ca suda çözündüğü için sitozole yayılır. Diaçilgliserol gibi yağda çözünenler ise hücre zarı ekseninde yayılır. Büyük hücre içi sinyal proteinleri Fosforillenme ile aktif/inaktif olanlar Serin/treonin protein kinaz veya tirozin kinaz, fosforiller, fosfataz, fosfat uzaklaştırır. GTP bağlayan proteinler Trimerik G proteini (GTPaz aktivitesi var, GTP bağlı aktif form, GDP bağlı inaktif form) Monomerik G proteinleri Hücre içi sinyal proteinleri üzerindeki bağlanma bölgeleri, sonraki proteinler için bağlanma bölgesi oluşturur. Lego gibi birbirlerine bağlanarak aktive olurlar. Src benzeşim 2 (SH2) Fosforillenmiş tirozinlere Fosfotirozin bağlama (PTB) Fosforillenmiş tirozinlere SH3 Prolince zengin aa dizilerine Plekstrin benzeşim (PH) Fosforillenmiş inositol fosfolipitlerin yüklü baş kısmına NO (Nitrik Oksit) Birçok hücre tarafından kullanılır. Membrandan geçerek hücre içi proteinin etkinliğini doğrudan düzenler. NO, argininin NO sentetaz tarafından aminsizleştirilmesi ile oluşur. Hücre dışına çıkar ve komşu hücrelere girer. Hücre dışı ortamda su ve oksijen tarafından nitrat ve nitritlere dönüştürüldüğü için etkisi kısadır. Hedef hücrede Guanilil sentetaz’ın etkin yerindeki Fe’ye bağlanarak aktifler. cGMP 1-2 sn’liğine artar. Sonra fosfodiesteraz ile yıkılır. Düz kaslarda gevşeme Viagra, fosfodiestterazı inhibe edip cGMP etki süresini arttırır. Kan damarlarında genişleme ile ereksiyon süresi uzar. Kan damarlarındaki otonom sinirler tarafından salınan asetilkolin, kan damarı düz kas hücrelerine gevşeme sinyali verir. Asetilkolin çevredeki endotel hücrelerine NO sentezleme sinyali verir. NO, düz kaslara geçerek gevşeme etkisi gösterir. Anginalı hastalarda kullanılan nitrogliserin’in etkisi. CO (Karbon Monoksit) Hücre zarını doğrudan geçerek cGMP artışına neden olur. Tüm hücreler tarafından üretilir. Yanlızca Fe+2 içeren bileşikler ile etkilenir. Guanil siklazı NO’ya göre daha az aktive eder. Bazı durumlarda NO aktivitesini antagonize ederek etki gösterir. Gazlar dışında küçük, hidrofobik hormonlarda zardan geçip gen yazılımını düzenleyen hücre içi reseptörlere bağlanır. Steroid hormon, Tiroid hormon, Retinoidler, vit D Reseptörleri sitoplazmik veya nükleerdir. Düzenledikleri genin DNA dizilerine bağlanırlar. Kortizol reseptörleri sitoplazmada bulunur ve kortizol ile birleşince nükleusa geçer. Tiroid ve retinoid reseptörleri nükleusda DNA’ya bağlıdır. Ligand yoksa reseptörler baskılayıcı bir protein ile bağlıdır. Ligandın bağlanması ile baskılayıcı yerine aktifleyici protein bağlanır. Reseptör DNA’ya bağlanır. Gen yazılımı gerçekleştirilir. 30 dakika içinde özgün genler yazılır. G protein bağlı reseptörler ile sinyal iletimi 1. G proteini cAMP üretimini düzenler cAMP hücre içi konsantrasyonu düşüktür (10-7M). Adenilil Siklaz ile ATP’den üretilir. Hızlı ve sürekli olarak da fosfodiesteraz ile hidroliz olur. cAMP artışı ya Protein Kinaz A (PKA)’ı yada iyon kanallarını etkiler. cAMP’nin PKA üzerinden etkisi Ligand-reseptör kompleksi, Gs proteinini aktifler. Gsα, Adenilil siklazı aktifler. cAMP miktarı artar. cAMP, PKA’ya bağlanır. PKA, 2 katalitik, 2 düzenleyici bölgeden oluşur. cAMP, düzenleyici bölgeler bağlanır ve katalitik bölge ayrılarak aktif duruma geçer. Katalitik birimler substratlarını fosforillerler. Düşük kan şekeri durumunda pankreas adacıklarından glukagon salgılanır. Ani stres durmunda ise adrenal bezlerden epinefrin salgılanır. Kas ve kc hücrelerinde Epinefrin ve glukagonun reseptöre bağlanması Gsα’ı o da PKA’yı aktive eder. PKA, glikojen sentetazı fosforiller ve inhibe eder. Glikojen yapımı durur. Glikojen fosforilazı fosforile ederek aktive eder ve glikojen yıkımı gerçekleşir. Bu işlemler saniyeler içinde olur. cAMP’nin iyon kanalları üzerinden etkisi Genelde nörotransmitter (asetilkolin, glutamat, serotonin) reseptörleri iyon kanallarıdır. Bazı nörotransmitter reseptörler, efektör proteinleri Na ve K kanalı olan G protein aracılı reseptörlerdir. Asetilkolin reseptörüne bağlanınca aktifleşen Gα, Adenilil siklazı inhibe eder. Β, K kanalı ile etkileşerek kanalın açılmasını sağlar. K hücre dışına verilerek zarın iç yüzü (-) yüklenir. Kas kasılması azalır. Koku, reseptörüne bağlanınca G proteini aktifleşir. Adenilil siklaz aktive olur ve cAMP miktarı artar. cAMP, katyon kanallarını etkileyerek katyon kanalları açılır. Na hücre içine girer. Sinir hücresi depolarizasyonu ile sinyal akson üzerinden beyine iletilir. Transmiter Sinyal mekanizması Amino asitler Glutamat Glisin GABA İyon kanalı, G-protein eşli İyon kanalı İyon kanalı Nükleotidler ATP İyon kanalı G-protein eşli Aminler Asetilkolin Epinefrin Norepinefrin Histamin Dopamin İyon kanalları, G-protein eşli G-protein eşli G ve iyon kanalı eşli G-protein eşli G-protein eşli Nöropeptidler Kolesitokinin G-protein eşli VAKA 37 yaşında bir kadın hasta Şikayet; halsizlik, eskiden kolayca yapabildiği bir çok şeyi yapmakta zorluk, sıklıkla göz kapaklarında ağırlık hissi ve sabah TV izlerken uyuklamak Hikaye; Gençlik döneminde, çift taraflı ağrılı ve şiş parmak yakınması olmuş, doktoru erken romatoid artrit olabileceğini düşünmüş 2 ay yüksek doz aspirin uygulaması sonucunda semptomlar kaybolmuş ve tekrarlamamış Fizik muayene; Kan basıncı, nabız normal, kalp normal büyüklükte, üfürüm yok, tiroid normal, obez değil, karın bölgesi normal, anemisi yok Bulgular; Göz hareketlilik testinde parmakları aşağı yukarı izlemede zorlanma, yalnızca 2 dakika avuç içi yukarı bakacak şekilde kollarını uzatarak durma Tedavi; 2 mg edrofonyum intravenöz olarak uygulandı. Test tekrar edildiğinde kollarını 6 dakika tutabildi ve göz kapaklarında eskisi kadar ağırlık hissetmediğini söyledi Asetilkolin, çizgili kas (iskelet kası) liflerindeki reseptörlerine bağlanarak kas hücresine Na+ girmesini ve voltaja duyarlı sodyum kanallarının açılması ile depolarize olan kas hücresinin kasılmasını sağlar. Edrofonyum, kolinesteraz inhibitörüdür. Asetilkolini yıkar. Miyastenia Gravis Asetil kolin reseptörüne karşı otoantikor (IgG) gelişimi, Kalp kası ve düz kasın antijenik yapısı farklı etkilenmiyor. Doktor; Romotoid artrit ve tiroid hastalıkları gibi miyastenia gravis’e eşlik edebilecek hastalıkları elimine etmek için farklı testler uyguladı, Tedavi; günde üç kez asetilkolinesteraz benzeri bir ilaç (pridostigmin) kullanıldı Hasta tedaviye yanıtı iyi; kas gücü belirgin şekilde arttı, halsizlik azaldı Anti-immün bir tedaviye gerek kalmadı Hasta takip altında olmalı ve gerektiğinde doz yeniden değerlendirilmeli G proteini Fosfolipaz Cβ’ı aktive eder Fosfatidilinositol, PI kinaz ile (ATP hidrolizi) PI4P’e dönüşür. PIP kinaz ile (ATP hidrolizi) PI4,5P2’e dönüşür. Ligand (peptid hormon), reseptörüne bağlanınca G proteini aktiflenir. Gα, Fosfolipaz Cβ’ı aktifler. PI4,5P2’i ikiye ayırır. Oluşan Diaçilgliserol (DAG), membranda bağlı kalır ve PKC’i aktifler. IP3 ise sitozole salınır. ER’a giderek Ca’un hücre içine salınımına neden olur. Ca, PKC’nin aktiflenmesine yardımcı olur. Enzim bağlı reseptörler ile sinyal iletimi Hücre sağ kalımı, farklılaşması ve çoğalmasında görev alırlar. Reseptörler; Tirozin kinaz reseptörler Tirozin kinaz bağlı reseptörler Tirozin fosfataz reseptörler Serin/treonin reseptörler Guanilil siklaz reseptörler Histidin kinaz bağlı reseptörler Tirozin Kinaz reseptörler Sinyal molekülleri büyüme hormonlarıdır (EGF, PDGF, FGF, HGF, İnsülin, IGF-1, VEGF, M-CSF, NGF, Efrin). Sinyal molekülü, yan yana bulunan 2 reseptöre bağlanınca reseptörlerin sitozolik tirozin kinaz bölgeleri aktiflenir. Bölgeler ATP’den aldıkları fosfatı çapraz birbirlerine eklerler (otofosforillenme). Bu bölgeler diğer proteinler için bağlanma bölgesi oluşturur. Ras proteinleri Monomerik G proteinleridir. GTPaz aktivitesi vardır. Zarın sitozolik kısmına kovalent olarak lipit grubuna bağlanırlar. Raf MEK Nükleusa geçip TF’lerini aktifler ve hücre çoğalması gerçekleşir (Hücre bölünme sinyali) PI3 Kinaz Protein tirozin kinaz, Fosfolipaz C’ı aktifler. PI4,5P2’i ikiye ayırır. Oluşan Diaçilgliserol (DAG), membranda bağlı kalır ve PKC’i aktifler. TF’lerini aktifler. IP3 ise sitozole salınır. ER’a giderek Ca’un hücre içine salınımına neden olur. Ca, PKC’nin aktiflenmesine yardımcı olur. PI3 kinaz, PIP2’nin PIP3’e dönüşümünü sağlar. PKB (Akt), PIP3’e bağlanıp aktive olur ve sitoplazmaya döner. Değişik proteinleri fosforiller. Ör; BAD, apoptozu teşvik eden bir proteindir. PKB, BAD’ı fosforilleyerek inaktive eder ve sağkalımı arttırır (Hücre büyüme sinyali). Sinyal Molekülü Kaynak Ana biyolojik aktivite NGF Beyin, kalp,dalak Nöronal farklılaşma ve sağ kalım Beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF) Beyin ve kalp Nöronal farklılaşma ve sağ kalım Nörotrofin-3 Beyin, kalp,böbrek, KC ve timus Nöronal farklılaşma ve sağ kalım EGF, Tükrük bezi, Hücre çoğalması TGF- α Pek çok doku ve hücre Hücre çoğalması Fibroblast büyüme faktör ailesi Pek çok doku ve hücre Mitojenik etki, hücre farklılaşması Her yerde, Çoğalmayı engeller Gonadlar ve hipotalamus Folikül-uyaran hormon salınımını engeller Nörotrofinler Epidermal büyüme faktör ailesi Transforme edici büyüme fak. (TGF-β) ailesi TGF- β, İnhibinler Kemik morfogenetik proteinler Birçok hücre/doku Osteogenez , embriyonik aksın oluşması PDGF ailesi PDGF Trombositler Doku onarımı Vasküler endotelyal büyüme faktörü Nöral doku-Vasküler düz kas Endotelyal hücre çoğalması Artmış vasküler geçirgenlik Hematopoietik büyüme faktörü Eritropoietin Böbrek Kırmızı kan hücre üretimi Trombopoietin Karaciğer Trombosit üretimi Sinir büyüme faktörü - NGF Karakterize edilen ilk (1950) büyüme faktörüdür. Nöronların gelişme ve hayatta kalmasını düzenler. NGF, reseptörüne bağlanarak sinir hücresinin gen ekspresyonunu değiştirir ve özellikle apoptozu destekleyen genleri azaltır. Yaşam uzamasını destekleyen genleri etkiler. NGF sinyali alan hücreler yaşarken, alamayanlar ölüme yönelir. TrkA Nerve growth factor (NGF) Alzheimer hastalığı Perkinson hastalığı Huntington hastalığı Multipl skleroz Diyabetik nöropatiler Omurilik yaralanması Nörodejenaratif hastalıklarda, nöron hücre ölümünü en aza indirmek için NGF ve diğer nörotrofinlerin kullanımı ilgi uyandırmaktadır. Fibroblast Büyüme Faktörleri - FGF FGF ailesi, embriyo ve embriyo dokularının gelişiminde hücre türlerinin belirlenmesi ve ayrışmasını sağlar. Organların ve vasküler sistem gibi organ sistemlerinin morfojenezini sağlarlar. Hücre çoğalma ve hareketlerinin düzenlenmesini sağlar. FGF, kıkırdak ve kemik farklılaşmasında önemlidir. Protein Tirozin Kinaz olmayan Sitoplazmik kısmı tirozin kinaz aktivitesinden yoksun reseptörler, sitoplazmik tirozin kinazlar [Src ailesi (Src, Yes, Fgr, Fyn, Lck, Lyn, Hck, Blk)] yoluyla sinyali iletirler. SH2 ve SH3 bağlanma bölgesi içerirler. Hem reseptöre hem de zar içi lipit molekülüne bağlı bulunurlar. Ligand reseptöre bağlanınca aktive olurlar. Hücreler hücre dışı matrikse bağlanmak için İntegrinleri kullanırlar. İntegrin reseptör olarak görev yapar ve içeri sinyal iletimini başlatır. PTK olmayan reseptördür. Matrikse bağlanınca Fokal Adezyon Kinaz (FAK), integrinin sitoplazmik kısmına bağlanır. FAK’lar birbirlerini fosforiller ve Src için bağlanma bölgesi oluştururlar. Birçok proteini fosforillerler (Hücreye matrikse bağlandığı sinyali) Sitokin reseptörleri Sitokin reseptörüne (dimer) bağlanınca sitoplazmik tirozin kinaz olan Jak (Janus Kinaz)’ı uyarır. Jak’lar, STAT (Sinyal iletici ve yazılım etkinleştirici)’ı fosforilleyerek aktifler. STAT, nükleusa geçip gen yazılımını uyarır. Serin/treonin kinaz reseptörleri Tek geçişli proteinlerdir. TipI ve TipII olmak üzere 2 sınıfı vardır. TGF-β, gelişim sırasında çoğalma, farklılaşma, ECM oluşumu ve hücre ölümünü etkilerler. Erişkinlerde doku onarımı ve bağışıksal düzenlemelerde görev yaparlar. TGF-β dimeri önce TipII’e bağlanır. TipI çağrılır ve tetramer oluşur. TipI, Smad2 veya Smad3’e bağlanarak fosforiller. Aktive olan Smad, Smad4 ile kompleks oluşturur. Kompleks nükleusa geçer. Gen düzenleyici bölgeye bağlanıp hedef geni etkinleştirir. Mardin evleri Teşekkürler...