haber bültenđ

advertisement
HABER BÜLTENĐ
10 Mart 2006
Haber Özetleri
Irak
•
“Irak Türkmen Özerklik Örgütü” Çarşamba günü kuruluş bildirisini yayınladı.
Bildiride, “Kerkük” şehrinin, Telafer’den Mendeli’ye kadar uzanan ve Kürdistan
Bölgesi gibi otonomi hakkına sahip olan bir Türkmeneli Bölgesi’nin başkenti
olması talebinde bulunuldu. Bu örgüte karşı birçok eleştiri getirildi:
-
ITC’nin Basın Sözcüsü Saad Abdülkadir, bu örgütün Türkmenleri temsil
etmediğini ve ITC’nin bu örgütle bir ilişkisi olmadığını söyledi.
-
Türkmeneli Partisi Kerkük Şube Sorumlusu Hüseyin Asker bir bildiri
yayınlayarak, yeni kurulan bu örgütün arkasında Celal Talabani’nin
olduğunu, böyle bir çıkışın Türkmenlere yararı olmayacağı, Türkmenlerin
meşru haklarını çiğnemek ve Türkmenleri Kürt grupların menfaatleri
doğrultusunda kullanmak anlamına geleceği ifade edildi.
-
Türkmen Karar Partisi Başkanı Faruk Abdullah Abdulrahman, bu örgüte
katılmadığını ve bu örgütün Türkmenleri temsil etmediğini vurguladı.
-
Türkmen Milliyetçi Hareketi bir bildiri yayınlayarak, Muzaffer Arslan’ın
kurduğu “Irak Türkmen Özerklik Örgütü”nü kınadı. Bildiride bu örgütün
kurulmasının sadece Kürtlerin isteği olduğu ve Türkmenlerin
parçalanması amacıyla kurulduğu ifade edildi. (www.iraqidewan.net) (www.iraqina.com ) (www.ninanews.com) (EL-SABAH GAZETESĐ)
Not: Irak Türkmen Özerklik Örgütü’nün kuruluş bildirisinin tam metni ektedir.
•
Kürdistan Parlamento Başkanı Adnan Müfti Kerkük Đl Meclisi’nin heyetini kabul
etti. Görüşmede Kürdistan Parlamento Başkan Yardımcısı Kemal Kerküklü
Kürtçe, Arapça ve Türkmence bir konuşma yaptı. Konuşmasında Kürt, Arap ve
Türkmenlerin kardeşliğine değindi. Ayrıca Kemal Kerküklü, Kerkük’ü,
Kürdistan’ın bir şehri olarak adlandırdı. Kerkük Đl Meclisi üyesi Ali Mehdi de,
Türkmen, Arap ve Kürtlerin tarihi kardeşliğine değindi. Ali Mehdi, “Kerkük
Bölgesi”nin kurulmasını ve 8 yıl sonra Kerkük’te bir referandum yapılmasını
talep etti. Kürt tarafı da bu talebin anayasaya aykırı olduğunu iddia etti.
(www.pukmedia.com)
1
•
Irak Cumhurbaşkanlığı bir bildiri yayınlayarak, Birleşik Irak Đttifakı’nın talebi
üzerine Irak Parlamentosu’nun ilk oturumunun 19 Mart 2006 tarihine kadar
ertelendiğini açıkladı. (EL-ŞARK EL-AVSAT GAZETESĐ)
•
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'yi 15 Aralık seçimleriyle oluşan yeni
meclisin ilk oturumunun bir hafta ertelenerek 19 Mart'ta yapılmasına ikna eden
Şiiler, yeni meclis başkanının belirlenmesi için zamana ihtiyaçları olduğunu
söylüyor. Aralık seçimlerinde meclisin çoğunluğuna yakınını ele geçiren Şii
Đttifakı'nın yetkililerinden Cevad El Maliki, Đttifak'ın, anayasa gereğince ilk
oturumda seçilmesi gereken meclis başkanının belirlenmesi gibi bazı önemli
konuları görüşmek için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. Maliki,
siyasi bloklarının, Şii Başbakan Đbrahim Caferi'nin yeniden başbakan
olmaması yönündeki Kürtlerin ve Sünnilerin çabalarına direnmeye kararlı
olduğunu belirterek, ''Đttifak, Caferi'nin adaylığını çekmesi konusundaki
baskılara boyun eğmeyecek. Caferi bizim adayımız, o 'başbakan' kalacak.
Kendisini değiştirmeyeceğiz ve bir başkasını belirlemek için yeniden seçim
yapmayacağız'', dedi. Dava Partisinin önde gelen üyelerinden olan Maliki,
devlet başkanlığı ve meclis başkanlığını alma arayışında olan Kürtlerin ve
Sünnilerin, Đttifak'ın desteğine ihtiyacı olduğunu kaydederek, ''meclis başkanını
ve iki yardımcısı seçmek ve devlet başkanının kim olacağını konuşmak için bir
hafta daha zamanları olduğunu'' söyledi. Kürtlerin Talabani'yi devlet başkanı
adayı olarak seçtiği, Sünni Arapların da hala meclis başkanı adayını
belirlemek için çalışmalarını sürdürdüğü kaydediliyor. (AA)(REUTERS)
•
Ürdün Kralı Abdullah, Irak’ta mezhep çatışmalarını engellemek için
önümüzdeki hafta, Irak’ın dini ve siyasi liderlerini bir araya getirerek Ürdün’de
bir toplantı düzenleyeceğini duyurdu. (EL-ŞARK EL-AVSAT GAZETESĐ)
•
Irak’ın BM nezdindeki temsilcisi Samir El-Sumaydai’nin açıklamasına göre,
kendisinin Irak’ın ABD Büyükelçisi olarak atandığını ve gelecek haftalarda
görevinin başına geçeceği bildirildi. (EL-ŞARK EL-AVSAT GAZETESĐ)
•
Irak Ordusunda yolsuzlukla ilgili soruşturma yürüten Albay Feridun Talabani
yaptığı açılamada Irak Ordusundaki yolsuzluk oranın %90 olduğunu belirtti.
(www.iraqidewan.net)
•
Irak Dışişleri Bakanlığından alınan habere göre, Irak Hükümeti ile Đsveç
Hükümeti bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre Đsveç Hükümeti, Irak’ın
Đsveç’e olan borcunun %80’ini sildi. (www.iraqidewan.net)
•
Amerikalı Yarbay Keir-Kevin Curry, Irak’ta bulunan Ebu Garib Cezaevi’nin 3 ay
içerisinde kapatılacağını duyurdu. (AA) (www.iraqidewan.net)
•
ABD ordusunun Irak'ta, aralarında eski başbakan yardımcılarından Abdültevab
Molla Huveyşi'nin de bulunduğu, Saddam Hüseyin döneminin iki üst düzey
yetkilisini serbest bıraktığı açıklandı. Irak Adalet Bakanlığından bir yetkili,
ABD'nin, Huveyşi ile Dışişleri Bakanı Eski Yardımcısı Said Abdülmecid El
Faysal'ı, ''insanlığa karşı işlenen suçlara karışmadıklarına'' karar verilmesinin
ardından geçen ay serbest bıraktığını bildirdi. Bu arada Irak hükümeti, 13
direnişçinin asılarak idam edildiğini bildirdi. Açıklamada, idam edilenlerden
2
sadece Şakir Ferid'in adı verildi. Musul kentinden eski bir polis olan Ferid'in,
Suriyeli yabancı teröristlerle, Iraklı sivil ve polislere saldırılar düzenlediğini ve
insanları kaçırdıklarını itiraf ettiği belirtildi. Irak hükümetinin, Saddam
Hüseyin'in 3 yıl önce iktidardan uzaklaştırılmasından sonra ilk defa idam
cezası uyguladığı
kaydediliyor. Ayrıca Irak Üniversite Öğretim Üyeleri
Derneği, ABD işgalinin başladığı 2003'ten bu yana silahlı kişilerce 182
akademisyenin öldürüldüğünü kaydederek, bu cinayetlerin savaş suçu
olduğunu açıkladı. (AA)(AP)(REUTERS)
•
Amerikan Senatosunda, Irak'taki savaş harcamalarıyla ilgili bir görüşmede
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld
protesto edildi. Beyaz Saray, Kongre'den Irak ve Afganistan'daki savaşlar için
70 milyar dolar daha istiyor. (AA)(REUTERS)
•
Irak'ın BM Eski Büyükelçisi Muhammed El Duri, Saddam Hüseyin rejiminin
devrilmesinden sonra yaşadığı Birleşik Arap Emirlikleri'nden yaptığı
açıklamada, ''Đşgal birliklerinin, Irak'taki yobazlık sorunlarından yararlanmaya
çalıştığını düşünüyorum. Irak'ta bir iç savaş kuvvetle muhtemel. Irak'ın en
önemli sorununun, işgalin kendisi olduğu kanaatindeyim'', dedi. ''Đşgale ve
işgal güçleriyle birlikte çalışanlara karşı olduğunu'' belirten El Duri, ''bu güçlerin
ülkede gerçek bir demokrasinin ilerlemesine engel olmak isteyen aşırı
uçtakileri mıknatıs gibi çektiğini'' öne sürdü. El Duri, ''Irak halkının kendi
kendini yönetebilecek kapasiteye sahip olduğunu düşündüğünü'' de söyledi.
(AA)(AFP)
Orta Doğu
•
ABD, Amerikan bankalarının, terörist grupların finansmanına karıştığından
şüphelenildiği gerekçesiyle, devlet denetimindeki Suriye Ticaret Bankası’yla
(BCS) bütün ticari ilişkilerini yasakladı. ABD Hazine Bakanlığından yapılan
yazılı açıklamada, Suriye hükümetinin denetiminde olan BCS'nin teröristler
tarafından para dolaşımının yanı sıra Irak petrolünün yasadışı satışından elde
edilen parayı aklama faaliyetlerinde kullandığı iddia edildi. Hazine Bakanlığının
söz konusu Suriye bankasıyla Amerikan bankalarının bütün ticari ilişkilerini
yasakladığı belirtilen açıklamada, ''Suriye Ticaret Bankası, Suriye hükümetinin
uluslararası terörist gruplara süren desteğini arttırmak için kullanıldığına dair
önemli bir risk ortaya koymaktadır'', ifadesi yer aldı. BCS'ye bağlı bir banka
olan Suriye-Lübnan Ticaret Bankası'nın da Amerikan terörle mücadele yasası
''Patriot Act'' çerçevesinde alınan bu önlemler kapsamına girdiği belirtiliyor.
(AA)(AFP)
•
Filistin'de 25 Ocak seçimlerini kazanan Hamas ile El Fetih'in parlamento grup
başkanları, koalisyon hükümeti kurulması amacıyla Gazze'de bir araya geldi.
El Fetih'in Parlamento Grup Başkanı Azzam El Ahmed, görüşmeden sonra
yaptığı açıklamada, tarafların bir uzlaşma formülüne varamadığını ve
görüşmelerin devam edeceğini belirtti. (AA)(AFP)
•
Đsrail Başbakan Vekili Ehud Olmert, Filistin tarafıyla yürütülen görüşmelerin
başarısızlığa uğraması halinde Batı Şeria'da oluşan yeni Đsrail-Filistin sınırına
bir duvar inşa edeceklerini söyledi. (AA)(AP)
3
•
Đran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, nükleer enerji konusunun ABD
tarafından ''ülkesine karşı yürütülen psikolojik savaşı sürdürmek için bir
bahane'' olarak gündeme getirildiğini söyledi. Ayetullah Hamaney, Uzmanlar
Meclisi üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, Uluslararası Atom Enerjisi
Kurumu'nun (UAEK) Đran hakkındaki son kararına değindi ve ''devrimden
sonra bu gibi olaylarla sık sık karşılaştıklarını'' ifade etti. ''Đran halkı ve
yetkililerinin baskı ve komplolara karşı her zamankinden daha güçlü bir şekilde
direndiğini'' kaydeden Hamaney, ''Đran'ın nükleer enerji dahil, ileri teknolojiye
dönük yoluna devam edeceğini'' bildirdi. Nükleer enerjinin ''gerçek bir ihtiyaç''
olduğunu söyleyen Hamaney, ''Bu nedenle yetkililer, baskılara boyun
eğmeden, nükleer enerji dahil, bütün ileri teknoloji çalışmalarını sürdürmekle
yükümlüdür'', dedi. Ayetullah Hamaney, ''düşmanın komplolarına karşı
direnmenin tek yolunun birlik ve beraberlik olduğuna'' işaret ederek,
''Amerika'ya karşı ülkenin bütün temellerini takviye etmek gerektiğini'' kaydetti.
Đran Savunma Bakanı Mustafa Muhammed Neccar da, ''Đran halkı için nükleer
enerjinin hava, su ve ekmek kadar önemli'' olduğunu söyledi. Neccar, nükleer
teknolojiyi büyük güçler gibi başka amaçlarla istemediklerini, bu enerjiden
barışçıl amaçlı yararlanmak istediklerini ifade ederek, dünyayı nükleer
silahlardan arındırmanın da Đran'ın hedeflerinden biri olduğunu söyledi. ''Đran'a
saldırmayı düşünen her ülkenin, silahlı kuvvetlerin sert ve ölümcül yanıtıyla
karşılaşacağını'' belirten Neccar, Đran silahlı kuvvetlerinin her türlü saldırıya
karşı ülkesini bütün gücüyle savunmaya hazır olduğunu kaydetti. (AA)
Kafkasya ve Orta Asya
•
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 19-20 Mart tarihlerinde
Özbekistan'a resmi ziyarette bulunacak. Nazarbayev'in ziyaretinden önce 1314 Mart tarihlerinde Kazakistan'ın başkenti Astana'da Özbekistan-Kazakistan
Karma Ekonomik Komisyonu toplantısının yapılacağı bildirildi. (AA)
•
09.03.06 tarihinde Washington’da AGĐT Minsk Grubu Eş Bakanlarının 3
günlük toplantısı sona erdi. Steven Mann (ABD), Yuriy Merzlyakov (Rusya),
Bernar Facie (Fransa) ve AGĐT Başkan Temsilcisi Anjey Kasprşik’in (ABD)
katıldığı bu oturumlarda 10.02.06 Rambuye’de (Fransa) gerçekleştirilen
Aliyev-Koçaryan görüşmesi tahlil edildi. Toplantı sonuçları Stiven Mann ve
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Frid’in Kafkasya ziyaretinde iki ülkenin
ilgili makamlarına iletilecektir. (www.regnum.ru)
•
Ağustos 2006’da Ortak Güvenlik Hareketi’ne üye ülkelerin (Kırgızistan,
Kazakistan, Tacikistan, Rusya, Beyaz Rusya, Ermenistan) askeri güçlerinin
ortak talimat kursu Kazakistan’ın Mangistau bölgesinde yapılacaktır.
(www.interfax.kz)
•
10.03.06 tarihinde Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, resmi bir ziyaretle
Cezayir Halk Demokratik Cumhuriyeti’ne geldi. Cezayir Cumhurbaşkanı
Abdülaziz Buteflika’yla görüşmesi planlanmaktadır. (www.interfax.ru)
•
09.03.06 tarihinde Tacikistan Parlamentosu “Uyuşturucu Maddeler” kanunu
üzerinde bir değişiklik yaptı. Artık uyuşturucu madde içeren ilaçların ithalatı,
4
ihracatı devlet tekelinden çıkıyor; bu tür ilaçlara ihtiyaç duyan vatandaşlar açık
bir şekilde onların satın alma, taşıma ve satımını gerçekleştirebilirler.
Uyuşturucu madde içeren ilaçların işletilmesinin yasallaştırılması, vatandaşları
kanundışı hareketlere itmemek için öngörülmüştür. Bununla birlikte, ilaç
yapımında kullanılan uyuşturucu maddeleri yetiştirme ve bunların işletime
devletin tekelinde kalacaktır. (www.regnum.ru)
•
Gürcistan’ın Kvemo-Kartli bölgesine bağlı Tsalka ilçesinde yerli Ermeni ve
Yunan halk ile Acarya ve Svanetiya bölgelerinden doğal afetlerden dolayı göç
ettirilen Gürcüler arasında sürekli çatışmalar çıkmaktadır. 09.03.06 tarihinde 3
Ermeni gencine 15 civarında Gürcü’nün silahlı saldırısı neticesinde bir Ermeni
öldürüldü, diğer ikisi ağır ise yaralandı. En büyük çatışma 09.05.05 tarihinde
30’dan fazla gencin ağır yaralanmasıyla sonuçlanmıştı. Çatışmaları önlemek
için bölgeye yerleştirilen askeri bölüklerin gerekliliği şüphe altına alınmaktadır.
(www.regnum.ru)
Avrupa Birliği
•
AB Troykası-Türkiye Dışişleri Bakanları toplantısına katılmak üzere Viyana'da
bulunan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, resmi
temasları çerçevesinde bugün BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kosova özel
temsilcisi yardımcısı Albert Rohan'ı kabul ederek, Kosova'daki gelişmeler
hakkında bilgi aldı. Gül'e Kosova'da barış görüşmeleri hakkında detaylı bilgi
sunan Rohan, ''2006 yılının Balkan ülkeleri için çok önemli bir yıl olduğunu''
belirterek, ''Kosova'nın statüsüne ilişkin Arnavut ve Sırp toplumları temsilcileri
arasında sürdürülen görüşmeler sonunda tarafların kabul edebilecekleri bir
çözüme ulaşmak için çaba sarfettiklerini'' bildirdi. Arnavut ve Sırp temsilcileri
arasında geçen günlerde Viyana'da yapılan ilk görüşmeye başkanlık ettiğini
anımsatan Rohan, ''Balkan ülkelerinin AB'ye entegrasyonu sürecinin de
Kosova sorununun çözümüne yardımcı olabileceğini umduğunu'' söyledi.
Viyana'daki temaslarını yarın da sürdürecek olan Gül, Avusturya'da kısa bir
süre önce kurulan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (ATDB) temsilcileriyle
bir araya gelecek. (AA)
•
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, ''Komisyonun 2006
yılı raporunda Türkiye'nin AB sürecinde kaydettiği ilerlemeleri titizlikle
değerlendireceğini'' söyledi. Serbest dolaşımın AB hukuk düzeninin bir parçası
olduğunu söyleyen Rehn, Türkiye'nin imzaladığı Gümrük Birliği Ek
Protokolünü tam olarak uygulaması ve bu çerçevede limanlarını ve
havaalanlarını Kıbrıs Rum kesimine açması gerektiğini savundu. Rehn,
Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin, dini azınlıkların hakları, ifade özgürlüğü,
sendikal örgütlenme ve kadın hakları gibi konularda kaydedeceği ilerlemelerle
bağlantılı olduğunu söyledi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile Kıbrıs Rum
Kesimi lideri Tasos Papadopulos'un yaptığı görüşmeyi olumlu bulduğunu da
belirten Rehn, ''Ada’da toplumların liderlerini, yeni müzakerelerin başlamasına
yönelik olarak, bir güven ortamı inşa edilmesi için teknik ve önemli konular
üzerinde bir diyalog başlatıp sürdürmeleri için cesaretlendiriyoruz'' dedi. Rehn,
Türkiye'nin güçlü ve güvenilir bir müttefik ve bölgede önemli bir role sahip
olduğunu vurgulayan Rehn; ''ancak Türkiye'nin AB ailesine girmesi için ifade
özgürlüğü, insan hakları, dini özgürlükler ve benzeri konularda gerekli
5
düzenlemeleri yapması gerektiğini'' söyledi. Türkiye'nin üyelik öncesi yolunun
uzun ve güç olacağını kaydeden Rehn, ''Türkiye'nin AB kurallarına uyum
sağlamak için yapması gereken çok şey bulunduğunu; ancak yükümlülüklerini
yerine getirmenin Türkiye'nin elinde olduğunu'' belirtti. (AA)
Dünya Basını
Times gazetesinden Ben Macintyre bugünkü yazısının başlığında, "Vahşi
gerçek: Ortada iç savaş var", diye yazdı. Macintyre, Irak'ta Şiiler ve Sünniler
arasındaki şiddet olaylarının yeni bir düzeye taşındığını söylüyor. Yazara göre,
Amerika Birleşik Devletleri'nin, bu durumu kabul etme ihtimalinden ödü
kopuyor olabilir. Ben Macintyre, bu noktada başkent Bağdat'ta artık Sünniler
ve Şiilerin kendi mahallelerini oluşturdukları yönünde haberler olduğunu
belirtiyor. Yazara göre, aylarca Irak'ın iç savaşın eşiğinde olduğunu duyduk;
ama artık bu sav geçersiz: "Tatsız gerçek şu ki ister rakamlar, isterse de tarihi
ve siyasi gelişmeler, Irak'ta bir iç savaşın hüküm sürdüğünü gösteriyor."
Đsrail'de başbakanlık görevine vekalet eden Ehud Olmert dün Kudüs'le Batı
Şeria'nın en büyük yerleşim birimi Ma'aleh Adumim'i birleştireceklerini
açıklamıştı. Bu durumda Filistinlilerin başkent yapmak istedikleri Doğu Kudüs'e
erişim imkanları kalmayacak.
Daily Telegraph başyazısında "Đsrail kendi yoluna gidiyor" ifadesini kullanmış.
Gazete Đsrail'den yapılan açıklamanın, Yol Haritası olarak bilinen uluslararası
barış planının muhatapları ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'i
umutsuzluğa iteceği görüşünde. Daily Telegraph bu noktada Đsrail'de 28
Mart'ta yapılacak seçimlerin önemine dikkat çekmiş. Demokrasilerde oy
arayanların kamuoyunu önemsemeleri gerektiğini vurgulayan Gazete, seçimin
bir noktada referanduma dönüşeceğini ima ediyor: "Kadima Partisi'nin
kurucusu Ariel Şaron, Filistinlilerin kararsızlıkları ya da büsbütün düşmanlıkları
karşısında, tek taraflı olarak harekete geçmekten yanaydı. Seçimlerin galibi de
işte bu noktada belirlenecek."
Times ise Belarus'ta cumhurbaşkanlığı seçimine 9 gün kala başyazısında,
"Minsk'teki karışıklık" demiş. Gazete, Avrupa'nın son diktatörü olarak
nitelendirdiği Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukoşenko'ya karşı harekete
geçme zamanının geldiğini söylüyor. Times geçen hafta Lukoşenko'nun
seçimlerdeki en büyük rakibi Alexander Kozulin'in seçim merkezi dışında
gözaltına alındığını, sekiz saat alıkonduğunu ve polis tarafından kötü şekilde
dövüldüğünü hatırlatıyor. Gazete Đngiltere'nin, seçim sonrası usulsüzlük
yapılmasını kınayanlara öncülük etmesi gerektiği görüşünde.
Guardian yazarı Jonathan Steele ise Avrupa ve Amerika'nın sandık başına
gidilmeden seçimin galibini belirlemeye çalıştıklarını söylüyor. Steele'e göre
bunun nedeni, Belarus'un, devletin hala ekonomiye büyük oranda hakim
olduğu ve bunun olumlu sonuçlarını aldığı tek eski Sovyet Cumhuriyeti olması.
Jonathan Steele, bir Minskli'nin kendisine Lukoşenko'yu, "Slavların Castro'su"
olarak nitelendirdiğini söylemiş ve bunun nedenini açıklamış: "Reel ücretlerde
yıllardır artış sağlayan, son 12 ayda yüzde 24'lük bir artışa imza atan Avrupalı
bir liderin seçim sonucu koltuğunu kaybedeceğine inanıyor musunuz? Ya bu
6
lider ayrıca Katma Değer Vergisi'ni azaltmış, enflasyonu indirmiş, son yedi
yılda yoksulların sayısını yarıya düşürmüş, ülkenin her bölgesinde en adil gelir
dağılımıyla sosyal gerginlikleri önlemişse...Elbette bu lider seçim kaybetmez
diyeceksiniz." Bu arada Steele'in açıkladığı rakamları, Uluslararası Para
Fonu'nun geçen yıl hazırladığı Belarus'la ilgili rapordan aldığını da hatırlatalım.
Đran’ın tartışmalı nükleer programının BM Güvenlik Konseyi’ne havale
edilmesi, Alman gazetelerinde geniş bir şekilde değerlendiriliyor.
Thüringische Landes Zeitung, topun Konsey’in beş daimi üyesine
atılmasıyla yeni bir dönemece giren anlaşmazlıkla ilgili olarak şu yorumu dile
getiriyor. “Günün en önemli cümlesi Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı
Muhammed El Baradey’den geldi: “Đran ile devam eden nükleer anlaşmazlıkta
sükuneti elden bırakmamak lazım.” Giderek şiddetlenen sözlü tartışmanın,
Irak’taki gibi sıcak bir çatışmaya dönmemesi gerektiğini vurgulayan Nobel
Barış Ödülü sahibi El Baradey, neden bahsettiğini çok iyi biliyor. ABD,
zamanında ajansın denetçilerine, Saddam Hüseyin rejiminin kitle imha
silahlarına sahip olduğu yönünde kesin kanıt bulması için gerekli süreyi
tanımamış ve sonradan doğru olmadığı ortaya çıkan argümanlarıyla bir ittifak
oluşturarak Irak’a saldırmıştı. Dönemin Dışişleri Bakanı Colin Powell da bu
argümanlar nedeniyle, sonradan utançtan yerin dibine batmıştı.”
Badische Zeitung’un konuyla ilgili yorumunda ise şu satırları okuyoruz: “Đran
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, dün yine sert söylemlerle kafa tuttu. Nükleer
krizin boyutlarının büyümesinde, Đran dosyasının Güvenlik Konseyi’ne havale
edilmesinden çok, Ahmedinejad’ın bu tavrı rol oynuyor. Şimdi BM’nin en
önemli biriminde, Tahran’a baskının arttırılması gerekiyor. Ümit edelim ki, bu
Rusya ve Çin’in de katkısıyla gerçekleşsin. Diplomatik çarelerin daha
tükenmemiş olması gerek.“
Polonya’da yaklaşık 2,5 ay önce göreve gelen yeni Devlet Başkanı Lech
Kaczynski, resmi bir ziyaret için Almanya’nın başkenti Berlin’deydi. Ziyaret
nedeniyle Almanya-Polonya ilişkilerini mercek altına alan Süddeutsche
Zeitung’un yorum sütunundan şu satırları aktarmak istiyoruz: “Federal
hükümet, iki ülke ilişkileri açısından yapılabilecek en akıllı işi yapıyor ve
Polonya’ya zaman tanıyor, ki bu süre içinde komşu ülke, daha önce hiç
tanışmadığı bir çizgiyle karşı karşıya kalsın ve Kaczyinski ikizlerinin milliyetçi
muhafazakar yönetimini tecrübe etsin. Bu kardeşlerin kırsallığının, dünya
görüşünden uzaklığının bir benzeri, Avrupa Birliği’nde yok.”
Münchner Merkur ise Almanya-Polonya ilişkileri hakkında şu değerlendirmeyi
yapıyor: “Merkel, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni bir etapta olduğu kanısında.
Ama yolculuk nereye, belirsiz. Đki komşu arasındaki ilişkide soğuk rüzgarlar
estiği kesin. Savaştan sonra Polonya’dan sürülen Almanlar için Berlin’de bir
Sürgünler Merkezi kurulması, Berlin-Moskova ortaklığıyla hayata geçirilmekte
olan Baltık Denizindeki doğal gaz boru hattı projesi veya AB Anayasası.
Polonya Devlet Başkanı’nın ziyareti sırasında, bu problemlerin hiçbirinde
çözüme yaklaşılmadı. Bu arada Merkel’in başbakan seçildikten 10 gün sonra
Polonya’yı ziyaret etmesine rağmen, Kaczyinski’nin 2,5 ay beklemesi ve
Almanya’da Frankfurt Havalimanı’nı tanıyorum, bu da yeterli şeklinde
konuşarak, ülkesindeki Almanya karşıtı duygulara seslenmesi de, Berlin’e
7
atılmış diplomatik bir tokat niteliğini taşıyor. Ancak AB’nin en büyük mali
destekçisine yönelik bu tavrın, Varşova için ne kadar doğru olduğu tabii ki
tartışılır.“
8
EK METĐN: Irak Türkmen Özerklik Örgütü Kuruluş Bildirisi
Dr. Muzaffer Arslan imzasıyla yayınlanan bildiri şöyle:
"2003 yılında 35 yıllık dikta rejiminden kurtulmakla; aziz Türkmen milleti yeni döneme
büyük umut ve beklentilerle girmiş oldu. Dikta rejiminin çökmesiyle özgürlük ve
demokratik haklarına kavuşacakları günleri beklerken, hevesleri kursaklarında kaldı.
Önce Hüküm Meclisi kurulması ve bilahare bakanlar kurulu teşkilinde sayı olarak
Türkmenleri temsilden uzak bir tabloyla karşı karşıya kaldıkları için hayal kırıklığına
uğradılar.
Geçen 3 yıllık süre içinde; önce Mart 2004’te kabul edilen Irak Geçici Anayasası’nda,
daha sonra 15 Ekim 2005’te bir referandumla kabul edilen anayasada, bunun dışında
ne 30 Ocak 2005 seçimlerinde, ne de 15 Aralık 2005’te gerçekleşen genel
seçimlerde umulanın aksine sonuçların, Türkmenler açısından pek de yüz güldürücü
olduğu söylenemez. Türkmenlerin siyasi sahada kendi kuruluşlarına bağlı nedenleri
bir kenara bırakacak olursak, bu sonuçları doğuran yerel entrika ve oyunların
yanında, uluslararası faktörlerin rolünü ve önemini de göz ardı etmemek gerekir.
Ülke ve millet olarak geçirmekte olduğumuz olağanüstü bir dönemde ne suçlu ne de
mazeret aramaya zamanımız vardır. Bugüne kadar yüce milletimize ve davamıza
hizmet etmiş ve hizmet etmekte olan milletimin her ferdine, kültürel, sosyal ve yardım
dernekleri yöneticilerine, siyasi faaliyet gösteren cephe ve partilere, seçilmiş ve
seçilen parlamento temsilcilerimize, basın ve yayın kuruluşları çalışanlarına milletçe
teşekkür ederiz.
Maksadımız; Türkmenler arasında bölge, mezhep ve ideoloji farkı gözetmeden ne ad
altında olursa olsun siyasi teşekküllerimiz arasındaki kopukluğu ortadan kaldırıp
diyaloğu pekiştirmektir. Ayrıca, bütün Türkmen siyasi teşekküllerinin ve Irak’ın siyasi
yelpazesi içinde herhangi bir siyasi kuruluşta faaliyet gösteren Türkmen siyasilerimizi
aynı siyasi sloganı her zaman ve her zeminde paylaşmaları ve savunmaları için bir
‘çatı meclis’ oluşturmaktır. Örneğin; halen Irak’ın siyasi sahasında büyük rol oynayan
Şii ve Sünni Arapların ve Kürt siyasi teşekküllerinin ayrı ayrı koalisyonlar oluşturarak
Irak siyasetinde etkin bir şekilde rol aldıkları görülmektedir.
Muhterem Türkmenler,
Bugün Türkmenler ve Türkmen davası gittikçe kan kaybetmektedir. Birlik ve
beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bugünlerde, ortalıkta dolaşıp; varlıklarını
Türkmenlere hizmet için vakfeden şahsiyetlere dil uzatan, Türkmen siyasi
kuruluşlarını hedef alarak asil milletimizin iyi duygularını sömürüp kendilerine göre
vatanperverlik ve ihanet payeleri dağıtmak cüret ve gafletinde bulunan birkaç
fırsatçıya iltifat etmeden davamıza sarılalım. Irak sahasında Türkmenlerle her alanda
rekabet edenlere karşı; Türkmenler ve Türkmen kuruluşları arasında ancak iş birliği
ve hizmet yarışı olabilir inancımızı vurgulamakta yarar olduğu kanaatindeyiz.
Aziz Türkmenler, çok kıymetli dava arkadaşlarım;
Bütün olumsuzluklara rağmen, milletimizin makus talihini yenmek gücü, gene eskiden
olduğu gibi, bugün de asil kanımızda mevcuttur. El ele vererek milletimizi bu
badireden gene biz kurtaracağız. Haklı olduğumuzu, güçlü olduğumuzu kanıtlamak
için ne gerekiyorsa hep birlikte araştırıp, kararlaştırıp uygulamak zorundayız.
Duygularımıza gem vurup beklememizin zaafımızdan değil, sabırlı olduğumuzdan
ileri geldiğini el aleme göstermeliyiz.
Biz bu amaçla Irak Türkmenleri Özerklik Örgütü’nü kurmuş bulunmaktayız.
9
Hedefimiz;
- Đlk planda Türkmenlerin Irak’ta üçüncü ana unsur olduklarını kabul ettirmek,
- Irak’ta Türkmen coğrafyasını tespit etmek, o bölgelerde özerk yönetim şartlarını
oluşturmak için yasal çalışmaları hazırlamak,
- Irak Yönetimi nezdinde ve uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimde bulunup sonuç
alıncaya dek mücadeleye devam etmektir.
KERKÜK, TÜRKMEN Özerk Bölgesi’nin başkentidir.
KERKÜK konusu; Irak Türkmen meselesinin özünü teşkil etmektedir. Irak’ın
bütünlüğü Kerkük üzerinden geçmektedir. Mart 2004’te kabul edilen Irak Geçici
Anayasası’nda, Kerkük, başkent Bağdat gibi herhangi bir federal birimle
birleşmeyecek.
"Özel Statü"de bir il olarak yönetilmesi şeklinde mücadeleye devam edilecektir.
Gereken yasal düzenlemelerin yapılması için çalışmalar sürdürülecektir.
Başta Türkiye olmak üzere komşu ve konuyla ilgili ülkelerin, Kerkük ve Türkmen
meselesinin uluslararası bir mesele olarak çözüm yollarının aranması için girişimde
bulunmaya çalışılacaktır.
Bu çalışmaları planlayıp uygulamak üzere siyasi kuruluş ve Türkmen şahsiyetlerden
oluşabilecek bir komitenin teşkili için girişimde bulunacağız.
Irak’ın gerçekleri göz önünde bulundurularak TÜRKMEN MENFAATLERĐNE ZARAR
VERMEDEN bütün etnik ve mezhep gruplarıyla görüşmeler yapılacaktır.
Dr. Muzaffer Arslan (Irak Türkmenleri Özerklik Örgütü Başkanı)"
10
Download