MÜSLÜMAN OLMAYI BEKLEYEN Şeyh Bahauddin Efendi’nin 25 Ekim 2014 Sohbeti, Allahu Allahu Allahu Allah Allahu Allahu Allahu Allah Allahu Allahu Allahu Allah Allahu Allahu Allahu Allah Allahumma sall wa sallim ala nabina Muhammad alaihi salam salatan tadumu wa tughda ilaih mammarra layali wa tul ad dawam. Allahumma sall wa sallim ala nabina Muhammad alaihi salam salatan tadumu wa tughda ilaih mammarra layali wa tul ad dawam. Allahumma sall wa sallim ala nabina Muhammad alaihi salam salatan tadumu wa tughda ilaih mammarra layali wa tul ad dawam. Selamun aleykum. Elhamdulillah Yüce Allah, dünyanın bu bölgesindeki kardeşlerimiz, kız kardeşlerimizle buluşturdu bizi. Biz 12.000 km uzaktan geliyoruz. Sizinle buluşmak, yemeğinizi yemek, içmek, sizlerle zikir yapmak için. Bu Resulullah (sav)'den bir mucizedir. Resulullah (sav)'in kıymetini anlamalısınız. Nasıl dünyanın her yerinden insanları birbirine bağlıyor? Resulullah (sav)'in sevgisini hissetmeli O'nun kıymetini bilmeliyiz. Yüce Allah'a teşekkür etmeliyiz, bize Resulullah'ı verdiği için. Eğer mantık çerçevesinde düşünürseniz, bu olanları. Sizinle bağlantı kuramayız, sizinle bağlantı kurmamıza imkan yok. Ama Resulullah, Resulullah aşkı, onun sevgisini hissetmemizi sağlar ve bizi birbirimize sevdirir. Elhamdulillah burada olmaktan çok mutluyum ağabeyim Mevlana Ş. Muhammed adına. Güney Afrika'ya gidelim, oradaki kardeşlerimizi görmeliyiz diyen o idi. İşte böyle gerçekleştirdi bu geziyi. Elhamdulillah sizlerle olmaktan çok mutluluk duyuyoruz. Bizi ağırladığınız için sizlere çok teşekkür ederiz. Yüce Allah'ın kalplerimize koyduğu ve birbirimize duyduğumuz saygıyı bize gösteriyorsunuz. İslam böyledir, iman böyledir işte. Hayatınıza böyle kıymetli şeyler katar. Bundan daha iyisi olamaz. Elhamdulillah, Yüce Allah'tan bunu sonsuza kadar korumasını istiyoruz. Çocuklarımız için de bunu devam ettirsin ve kalplerinde büyütsün. Birbirlerini sevsinler ve diğer insanları da sevsinler. Şimdi, parmağımı çok önemli bir noktaya basmak istiyorum. Biz buradayız, cemaati görüyorum MaşaAllah ama bence yeterli değil. Dışarıdaki insanları da getirmeliyiz buraya. Biliyorsunuz İslam'a aç, pek çok insan var. İslam'ın içinde olmaya aç pek çok insan var. Ama nasıl erişeceklerini bilmiyorlar. Bizim vazifemiz onlara erişim sağlamak. Çünkü Elhamdulillah, bütün farzları, bütün sünnetleri yapıyoruz. Gerekli olan ne varsa yapıyoruz, Elhamdulillah. Bence biz tamamladık. Bir çoğunuz Hacca, Umre'ye gitti. Yüce Allah'ın emrettiği bu tarz vazifeleri yaptı. Artık vazifemiz köylere gitmek. Fakir köylere, dışarı çıkmamız lazım. Herşey olabilir, belki bir tabak pirinçle gideriz. Belki koyun etiyle gideriz, belki makaronla gideriz, belki şekerle gideriz, belki basit birşeyle gideriz, onlarda böyle bir duygu yaratmak için. www.saltanat.org Page 1 Zikir de insanları İslam'a getirmek için en basit yoldur. Artık bizim yeni nesili aramamız lazım. "Allah, Allah, Allah, Allah" desinler. Bırakın dans ederek Allah'ı zikretsinler. Bırakın dans etsinler. Dans ediyorlarsa, onlara Allah'ı verin. Bunu yapmak zorundayız. Bunu yapmalıyız. İkinci nesil bizim gibi olacaktır. MaşaAllah. Bu önemli bir tavsiyedir. İkinci Başbakan Müslüman olacaktır bu ülkede. Bu bizim vazifemiz. Burayı insanlarla doldurmalıyız. Biz azınlığız, biz çoğunlukla birlikte olmak istiyoruz. Çoğunluk Müslüman olmayı bekliyor. Ülkeyi dolaştık ağabeyimle ve gördük ki, bu insanlar İslam'ı takdir ediyorlar. Müslümanların verdiği her şeye kıymet veriyorlar çünkü biliyorlar ki, siz Allah rızası için veriyorsunuz. Bir şey istemiyorsunuz diyorsunuz ki, "Söyle, La ilaha illa'Llah Muhammadun rasulullah" o zaman mutlu olursunuz. De, La ilaha illa'Llah Muhammadun rasulullah. Onlara iman elbisesini giydirmeliyiz, İslam elbisesini, insan gibi hissetmeleri için. Çünkü Yüce Allah, O bize İslam ile insan olma şerefini verdi. Elhamdulillah, o bizi İslam ile giydirdi. O bize İslam'ın şerefini giydirdi. İslam'la gurur duyalım diye giydirdi. Çünkü biz insan olduk, Elhamdulillah, çünkü diğer şeyler hayvan olur. Çünkü İslam size merhameti verir, size güzelliği verir, size hayat tarzını verir. Şimdi Avrupalılar derler ki, 'bir hayat tarzınız var'. Sizin hayat tarzınız nedir? Sigara içmelisiniz. İçki içmelisiniz, şunu yapmalısınız. Hayat tarzı budur. Bu bir hayat tarzı değildir. Bunlar sizi aşağı çeker. Sağlığınızı, hayatınızı, her şeyinizi mahvedersiniz. İslam size temiz olmayı emreder, diğerlerine karşı iyi davranmayı, diğerleriyle birlikte olmayı, bunu İslam emreder. Ve sizi insan yapar, sizi güzel bir insan yapar. Çok hoş, çok nazik bir insan. Yüce Allah bunu kalbimize koyar. Elhamdulillah bu kalbimizdedir. Neden kendimize saklayalım? Yüce Allah, dışarı çıkartın ve herkese dağıtın der. Çünkü size saklayın diye değil, paylaşın diye verildi bu. Çünkü Yüce Allah Cömerttir. Ve O'nun gibi cömert olmamızı ister." Verin, verin ve korkmayın. Verin ve korkmayın. Ne kadar çok verirseniz, Yüce Allah size daha çok verir. Yüce Allah Azametlidir. Size bir hikaye anlatayım. Geçenlerde dinledim. Çok güzel bir hikaye ve konuya da uygun. Seyyidina Osman (ra), herkes bilir onun, ne kadar zengin, ne kadar cömert olduğunu. O cömertti ve zengindi. Seyyidina Osman, Medine'ye geldiğinde bakmış ve görmüş ki bütün Medine halkı acı çekiyor. Neden? Çünkü bir Yahudi Medine'nin en iyi kuyularını elinde tutuyormuş. Ve fiyatları da yüksek tutuyormuş. Dağıtmıyor ve insanları, bir damla su için birbirine düşürüyormuş. Seyyidina Osman Resulullah'a gitmiş ve demiş ki, "Ya Resulullah, bu adamla ortak olmama izin verir misiniz?" O da; "Tabi ki, eğer iş yapmak istiyorsan, senin hakkın bu, sen bir işadamısın, akıllı bir adamsın, tüccarsın" demiş. O da "Ya Resulullah, ama ben bu suyu satmak istemiyorum. Bu suyu insanlara bağışlamak istiyorum. "Ne istersen yapabilirsin, izin veriyorum" demiş. www.saltanat.org Page 2 O Yahudi adama gitmiş ve demiş ki; "Seninle bu kuyuya ortak olmak istiyorum". O da, "Ortağa ihtiyacım yok. İşim gayet güzel gidiyor. Kalabalığı görüyorsun." Seyyidina Osman ona; "Evet, kalabalığı görüyorum. Bu iş iştahımı kabarttı, satın almak, seninle ortak olmak istiyorum." Yahudi de; "Teklifin nedir?" demiş. Seyyidina Osman ona güzel bir teklifte bulunmuş. Yahudi de düşünmüş "evet, bu parayı alabilirim, benim bu parayı kazanmam 5-10 senemi alır. O zaman alayım bu parayı'. "Tamam ortak olmayı kabul ediyorum. 1 gün sana, 1 gün bana." demiş. Seyyidina Osman da "Sorun yok, 1 gün bana, 1 gün sana, tamam." Parayı ona vermiş ve sonra Seyyidina Osman, "Bugün benim günüm, herkese su bedava". Yahudi'nin günü gelince, kimse yok. Yahudi adam sıcakta oturuyor ama kimse gelmiyormuş. "Nerede bu müşteriler?" Müşteri yok. İkinic gün, S. Osman'ın günü, bir sürü insan geliyor. Yahudi sormuş, "Neden senin gününde geliyorlar ?" "Bedava". "Nasıl bedava olur? "Bedava için kendi payımı isterim Kendi payını sat. Ben hiçbir şey söylemiyorum. Bir gün, üç gün, bir hafta, bir ay. Yahudi bıkmış, bir hiç için bekliyor, para gelmiyor o zaman demiş ki; "Ya Osman, payımı satın almak ister misin?" "Hayır, istemem". Akıllı iş adamı. Akıllı olmak zorunda. "Bana 1 gün yetiyor, iyiyim böyle" İhtiyacım yok. "Hayır, hayır, hayır, bana verdiğinin yarı fiyatına veririm". "Hayır, hayır, hayır, ben iyiyim". Ta ki çok çok çok ucuza alana kadar. Almış ve demiş ki, "Tamam, bu fiyata satın alıyorum". Bir süre sonra Seyyidina Osman, "Ya Rabbi, zenginliğimden bıktım. Çok zenginim. Ne yapacağımı bilemiyorum. Ya Rabbi, çok varlıklıyım, bu kadar malla ne yapacağım?" diye kendi kendine konuşuyormuş ve Resulullah (sav)'e gitmiş. Resulullah, gülmeye başlamış. "Ya Osman, gel, gel," demiş. Seyyidina Osman sormuş "Ya Resulullah, bir şey mi oldu? Gülüyorsunuz, ne oldu?" Demiş ki; "Cebrail henüz ayrıldı buradan ve dedi ki, Osman'a söyle Yüce Allah onunla yarışıyor. "Ne demek istiyor?" demiş, "Çünkü sen çok cömertsin Yüce Allah senden daha cömert, sana karşı. Sen ne verirsen, seninle yarışıyor ve sana daha çok veriyor. Çünkü Allah'la yarışıyorsun. Allah'la yarışamazsın". Seyyidina Osman demiş ki, "Ya Resulullah, olmaz, vermem lazım". "Yüce Allah sana daha çok verir. O seninle yarışır, O seninle sürekli yarışır. Seyyidina Osman da, "Elhamdulillah, çok iyi bir rakibim var" demiş. Cömert olmalıyız. Cömert olmalıyız. Elinizi açın, korkmayın. Yüce Allah yaptıklarınızı boşa çıkarmaz. Yüce Allah her zaman daha cömerttir. Söyleyin: Ya Rabbi, benim rakibim olmanı istiyorum. Hayır için. Elinizi fakir insanlar için açın. onlara söyletin: La ilaha illa 'Llah Muhammadan Rasulullah. Bırakın söylesinler. Söyleyecekler. Kıymetini anlayacak ve sevecekler. Ve siz de eğer bir kişiyi İslam'a getirirseniz Yüce Allah'ın size karşı ne kadar cömert olacağını hayal bile edemezsiniz. www.saltanat.org Page 3 Size karşı ne kadar cömert olacağını hayal bile edemezsiniz. Yüce Allah ile muhatap oluyorsunuz. Yani yaşadığınız seviyeyi hayal edin. Kolay değil. Ümit ediyoruz ve İslam'a bir kişiyi bile getirsek mutlu oluruz. İçimiz huzur dolar ve deriz ki; "Ya Rabbi en azından birini getirdik". Daha çok, daha çok ve daha çok isteriz. Duraksamayın, dünya hayatı çok kısa. Hayat çok kısa. Herşey çok kısa, gözlerinizi kapatıp, açarsınız 50 yaşına gelmişsiniz. Açıp, kaparsınız, 100 yaşındasınız. Gözlerinizi açıp, kaparsınız, 150 yaşındasınız. Allah size uzun, sağlıklı ömürler versin. İnşaAllah tekrar geldiğimizde bu camiyi dolu görürüz. İmamımız bu kadar çok insanı burada görmekten mutlu olur. Çok güzel hutbe verebilirim. Çok güzel ezan okuyabilirim deyin. Ve inşaAllah çok güzel zikir yapabilirim. İnşaAllah size başka bir hikaye anlatayım Seyyidina Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hakkında. Bu hikaye kıymetlidir. Bu hikayeler zenginliğimizdir. Bir gün Seyyidina Ali uzun bir seyahatten sonra evine gelmiş. Geldiğinde Seyyidina Hasan ve Seyyidina Hüseyin'i açlıktan ağlarken bulmuş. Çölün ortasında yemek yokmuş. Güney Afrika gibi. MaşaAllah burada her şey bulunur. Elhamdulillah, siz büyük nimet, büyük varlık içindesiniz. Yüce Allah, O size vermiş. Biliyorum Yüce Allah'ı çünkü tüm cemaati görüyorum. Hepsi cami için geliyor ve gerçekten de destek oluyorlar. Bunu açıkça söylemeliyim, MaşaAllah buradaki herkes İslam'ı sıkı tutuyor, çünkü onlar için emniyetli olduğunu biliyorlar. Büyük bir ülke ve siz bir çok insanın arasındasınız ama siz İslam bizim kurtarıcımız diyorsunuz. MaşaAllah, bunu söylemeliyim ve takdir de ediyorum. Seyyidina Ali eve geldiğinde, çok ağlıyorlarmış, ikisi de. Ve Seyyidatina Fatma Zehra demiş ki; "Ya Ali, benim kefenlik param var, ölürsem tabutum için," bilirsiniz eski devirlerde insanlar kefenleri, gömülmeleri için para tutarlardı. Dedi ki "Şu anda ihtiyacım yok, al bu parayı, pazara git ve çocuklar için birşeyler al, açlıklarını bastırmak için". O da parayı almış çıkmış, pazara gitmiş. Seyyidina Ali'ye bir adam gelmiş ağlayarak. Demiş ki; "Bu adama para ödemem lazım," Medine'de çok Yahudi varmış o devirde. "Bu Yahudi adam parasını istiyor, yoksa beni Resulullah'a götürecek, cezalandırmak için çünkü ona parasını vermedim". Seyyidina Ali de, "Nasıl olur?" "O Yahudi de 'bana ödeyeceğine söz verdi ama ödemedi. Resulullah'ın mahkemesine götürüp, cezalandırmalarını sağlayacağım. çünkü sözünü tutmadı" demiş. Seyyidina Ali: "Hayır, kabul etmiyorum. Borcu nedir?" Adam da; "Borcu şu kadar" demiş. Seyyidina Ali "Bu kadar yeter mi?" "Evet yeter". Adam parayı almış ve diğer adam da kurtulmuş ve çok mutlu olmuş. Seyyidina Ali tek başına kalmış. www.saltanat.org Page 4 "Fatma Zehra'ya ne diyeceğim? bana kefen parasını verdi çocuklara yemek almam için ve şimdi de para gitti, adam da gitti, ben tek başıma kaldım. Bakalım ne olacak? La havle ve la kuvvete illa bi'Llah. Eve döneyim" demiş. Eve dönmüş. Fatma Zehra'ya gitmiş ve demiş ki, böyle bir durum oldu. Bir müslümanı zor durumdan kurtardım. Parayı ona verdim, çocuklara da yemek getiremedim". O da demiş ki, "Olsun, üzülme, çocuklar uyudu. Onlar uyudular, onlara dedim ki; yemek gelecek, şimdi dinlenin. Onlar da uyudu". Seyyidina Ali çok sinirlenmiş, "Resulullah'a gidip yüzünü görmek istiyorum Resulullah'ın yüzünü görünce, ahhh.., bütün sıkıntıları gidiyormuş. Herşeyi unutuyormuş. Böylece yola çıkmış, giderken bir Bedevi görmüş devesiyle, "Ya Ali!" Bağırmış ona, "Ya Ali." "Evet, senin için ne yapabilirim?" "Ben devemi satmak istiyorum, ve acil paraya ihtiyacım var". Hz. Ali de "Param yok," demiş. "Önemli değil, 50 dinar ver bana bu deveyi al". Deveye bakmış. 400 dinar edermiş deve Çok güzel, çok sağlıklı bir deve. "Peki, ben size satayım siz bana sonra ödersiniz". "Peki, yarın gelin ve paranızı alın" demiş Seyyidina Ali. O da almış ve deveyle birlikte yürümeye başlamış. Belki 100 metre, 200 metre sonra, başka bir Bedevi'ye rastlamış "Ya Ali, ne güzel deve o". "Satmak ister misin?" "Sana 400 dinar veririm. Deve için 400 dinar veririm". El sıkışmış, parayı almış ve pazara gitmiş. Almış, almış, almış bir sürü şey ve eve yiyecekle dönmüş. Fatma Zehra şaşırmış, "Ne oldu?" demiş. "Bir Bedevi bir deve getirdi çok ucuz fiyata ve bana sattı. Aldım, biraz yürüdüm karşıma başka Bedevi çıktı. Bana dedi ki ' Bunu almak istiyorum' ve 400 dinar ödedi deveye. Ne oldu bilmiyorum ama çok mutlu olduğum için Gittim bir sürü yiyecek aldım, getirdim çocuklara". "Çok mutluyum, çok mutluyum, çok mutluyum" demiş Seyyidina Ali "Ben Resulullah'a gidiyorum, mutluluğumu paylaşmak için" demiş. Üzüldüğünde, üzüntüsünden kurtulmak için gidiyordu, mutlu olunca da mutluluğunu Resulullah'la paylaşmak istiyordu. Resulullah'a giderken bir bakmış Seyyidina Muhammed karşıdan geliyor ve gülüyor. "Ya Ali," söyle, "Önce ben mi söyleyeyim yoksa sen mi anlatmak istersin önce?" "Hayır Resulullah, önce siz anlatın bana". O da başlamış anlatmaya bu deve Cennet devesiydi deveyi sana veren Seyyidina İsrafil'di. Deveyi satın alan da Seyyidina Mikail idi. "Sana verilen para da cennet parasıydı. Yüce Allah, bu zavallı adamı kurtardığın için evinde yemek olmamasına razı olmadı. O, sana cömertçe ikramda bulundu". Yüce Allah ve Seyyidina Ali güldüler, güldüler, güldüler. "Anlamadım ama sanırım çok iyi fiyat aldım. Evet, çok iyi fiyat aldım, 50 dinarı bile ödemedim. Benim oldu". İşte Yüce Allah, yaptıklarınızı böyle karşılıksız bırakmaz. Yaptığınız hasanat, iyilikler, insanlara güzel davranmanız. Her zaman kat, kat fazlası ile ödüllendilir. Burası için değil, aynı zamanda kasa. Kasa Ahiret demektir. Biz dünyadan çok ahireti isteriz. www.saltanat.org Page 5 Dünyada 90 yaşında biri Güney Afrika'daki piyangoyu kazansa, 1 milyar, diyelim ki 1 milyar kazandı. 90 yaşındaysa, ne yapabilir o parayla? Ne yapabilir, söyleyin? Motorsiklete mi binecek? Ferrari mi kullanacak? Yakışmaz ki. Yoksa gidip başka şeyler mi yapacak? Hayır. Yüce Allah hayatımızın çok kısa olduğunu söylüyor. Vaktimizi nasıl harcayacağımızı bilmemiz lazım. Bize verilen en kıymetli şey zaman. Ve sürekli azalıyor, birer, birer eksiliyor. Dakikalar, saniyeler aleyhimize işliyor. Leyhimize işlemiyor, aleyhimize işliyorlar çünkü hayatımızdan eksiliyorlar. Tik.. tik.. tik.. Sanmayın ki geçen saatler bizim leyhimize işlemiyor. Aleyhimize işliyor. Yani, zamanımızı Yüce Allah için harcayalım mümkün mertebe. Ve min Allahi tevfik bi hurmeti l Habib bi hurmeti-l Fatiha. Mükemmel zamanlama. Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=12792&name=2014-10-25_en_WaitingToBeMuslim_SB.mp4 www.saltanat.org Page 6