M. Meclisi B : 35 tadırlar. Bir memlekette bir kişinin daha fazla toprağa sahibolması, ancak diğer bâzı kimsele­ rin az topraklı veya hiç topraksız kalmaları pahasına mümkün olabilmektedir, işte toprağın insanlık için hayati önemi yamnda miktarının da kıt ve sabit olması, bu değerli kaynağı ce­ miyet malı haline getirmektedir. Toplum adı­ na devletler toprağın benimsenmesi ve kulla­ nılması üzerinde kontrol tesis etmek hakkını haizdirler. Bu suretle fertlerin toprak üzerin­ deki mülkiyet ve tasarruf hakları hiçbir za­ man hudutsuz olmamakta, toplum yararı ve toplumun koyacağı kayıtlarla sınırlı bulunmak­ tadır. Tarih boyunca arazide mutlak mülkiyet bir kaide olmaktan çok istisnadır denilebilir. Toprak kaynağını elinde bulunduranların topluma karşı birtakım sosyal fonksiyonları ve ağır mesuliyetleri vardır. Araziyi elinde bulun­ duran kimse aslında bir sorumlu muhafız du­ rumundadır. Diğer servet ve kaynaklarda oldu­ ğu gibi, arazi sahibi onu dilediği gibi kullana­ maz, istediği zaman tahribedemez. Ziraat arazi­ sini teknik icaplara göre, bu şartları yerine ge­ tirerek işletmek, müessir bir şekilde kullan­ mak, boş bırakmamak zorundadır. Ayrıca ara­ zinin verimini artırmak için, onu ıslah etmek için gayret sarf etmesi, çeşitli teknik ve tabiî tahriplere karşı onu koruması vazifesidir. Bu kaynağı sürekli ve verimli şekilde kullanmak için gerekli tedbirleri almak, yatırımları yap­ mak zorundadır. Eğer mülk sahibi bu sosyal fonksiyonlarını ve mesuliyetlerini yerine getir­ mezse toplum adına Devlet müdahale eder, düzenleyici tedbirler alır; gerekirse mülkiyet ve kullanma hakkını tahdideder, hattâ bu hak- ki iptal ederek daha iyi kullanacak kimselere verir, işte Devletin arazi mülkiyet ve tasarruf rejimiyle ilgili olarak aldığı tedbirler, toprakla insan arasındaki hukuki ve ekonomik münase­ betleri tanzim edici müdahaleler topluluğuna «toprak reformu» diyoruz. Bu müdahaleler; mülkiyetin âdil ve toplum menfaatlerine uygun bir şekilde dağılması, bu değerli kaynağın mü­ essir ve sürekli bir şekilde kullanılması, istih­ sal kabiliyet ve kapasitesinin korunması ve ar­ tırılması, insan - toprak münasebetlerinin en elverişli şekilde ayarlanması, kiracı, ortakçı ve ziraat işçisi gibi geçimini toprağa bağlamış kimselerin hak ve vecibelerinin düzenlenmesi alanlarını kapsar. Bu maksatla Devlet, fertle­ 2 . 2 . 1968 O : 1 rin tesahübedebileceği veya işliyebileceği ara­ zi büyüklüğünün âzami ve asgari hedeflerini sınırlandırabilir, toprağın el değiştirmesinde ve miras yoluyla parçalanmasında özel kayıt­ lamalar koyabilir. Ziraat arazilerinin başka maksatlara kullanılmasını önleyici tedbirler alabilir. Bugün bütün dünyada, toprak reformunun zirai "gelişme bakımından önemi her zamandan daha iyi takdir edilmektedir. Her kıtada pek çok sayıda memleket iktisadi kalkınmalarında toprak reformuna önemli bir yer ayırmışlar­ dır. Halen dünyanın 80 den fazla memleketin­ de toprak reformu tatbik olunmakta ve bu ba­ kımdan dünyanın her bölgesinde hayret edile­ cek derecede ilerlemeler kaydedilmektedir. özellikle bâzı az gelişmiş memleketler, bir za­ manlar Meksika ve Mısır'ın yaptığı gibi, sosyal ve ekonomik ilerleme hareketini toprak reformu temeline dayamaktadırlar. Gelişmekte bulunan memleketlerde toprak reformu zirai kalkınma­ nın vazgeçilmez bir ön şartı sayılmaktadır. Ge­ lişmiş memleketler de toprak reformundan fay­ dalanmakta, onlar daha ziyade teknolojik te­ rakkiden daha iyi faydalanmaya ve ziraatte ça­ lışanların gelirleriyle diğer gelirler arasında parite sağlama gibi özel hedefler gütmektedir­ ler. Nüfus baskısının çok şiddetli olduğu Asya memleketlerinde reform, mülkiyet haklarının kiracı ve ortakçı lehine değiştirilmesi, çiftçi­ lerin gelir ve sosyal statülerinin yükseltilmesi, kiraların tahdit ve kontrolü ve ekonomik gü­ venliğin zirai istihsalde yerleştirilmesi amaçla­ rını gütmektedirler. Memleketimizde de ekonominin temeli olan ziraatin kalkındırılması, böylece genel iktisadi gelişmeye yol açılması için en başta alınacalr tedbir, âdil bir toprak reformu yapılmasıdır. Böyle bir reformla tarımın bünye bozuklukla­ rı düzeltilecek, zirai bünye ekonomi ve adalet esaslarına uygun olarak yeni baştan düzenlene. cek; ancak böyle bir sağlam temel üzerinde di­ ğer kalkınma tedbirleri alınacaktır. Toprak re­ formu topraksız ve az topraklı olup toprak açlığı çeken kalabalık kütlelerin verimli çalış­ malarını sağlıyacak, onların gayret ve enerji­ lerini harekete geçirerek ziraat istihsalini ataleten kurtaracak, prodüktivitesini mülkiyet dağılışmdaki muvazenesizlik giderildiği müddetçe — 136 —