O. Senatosu B : 60 suslan Hükümetlerin görevleri saymasiyle müm­ kündür. Bilhassa zirai ürünlerimizin özel koo­ peratifler eliyle değerlendirilmesi Türkiye ger­ çeklerinin emrettiği bir konudur. Birkaç ay ev­ velki Ege tütün piyasasında müstahsili tüccara teslim etme şeklinde ifadesini bulan tutum, fın­ dık tüccarlarımn jkooperatif aleyhine istek ve teklifleri hem zirai mahsulümüzün hakiki değe­ rini azaltmakta, hem de memlekete büyük mik­ tarda döviz kaybettirecek mahiyette olmuşlar­ dır. Bereket versin, diğer bölgeler tütün piyasa­ sında muhtemelen: hatalı tutum düzeltildiği için şikâyetler önlenmiştir. Bu arada Tariş, Fisko Birlik gibi zirai kooperatiflerin anlaşmalı mem­ leketlere daha evyel bağlandığı satışlara özel sektörün ithal edilmek arzusunu geçirdiği türlü tezahürlerden sonra mecrasını buluşunu aklın emrettiği yol telâkki ettik ve memnuniyetle kar­ şıladık. Yani, tütünün de, fındığın da, üzüm, incir ve zeytinyağı gibi mahsullerimizin de ha­ kiki değerini bulması ve getireceği dövizin kay­ ba uğramadan Hazineye mal olması sadece zi­ rai kooperatifler yolu ile ve ihracı ile mümkün­ dür. Bugün milletlerarası ticaretin konusu, az gelişmiş memleketlerin ihraeettiği ham madde fiyatlarının düşük değerle satılması, buna mu­ kabil kalkınmış memleketler sınai mamullerinin fiyat yükseltmesi ve az gelişmiş memleketler aleyhine işliyen bir ticaret bilançosunun tesbit edilmiş olması ve bu mekanizmanın ıslahıdır. tleri memleketlerde bu menfi durumu düzelt­ mek, yüzyıllarca kalkınmalarını borçlu oldukla­ rı bu istismarın kefaretini ödemek için g'erı Kal­ mış memleketlere daha çok yardım, daha na­ muslu yardım düşünce ve temayüllerinin tartışıl­ dığı bir sırada dış ticaretimizdeki kaçakçılığı önlemek, mahdut zirai istihsalimizin değerlendi­ rilmesini sağlamanın emin yolu devleti eştirmek se bunu yapmak en doğru yoldur. Bir bölgenin tütün istihsalini tüccar lehine feda etmek dedi­ kodusu bile millî hisleri rencide edicidir. Ticari hayatta istikrarın önemine Sayın Bakanın dik­ katini çekmeyi meslek dışı bir insan olarak za­ it sayıyorum. Ancak, son zamanlarda Resmî Ga­ zetede sık sık dış ticaret rejimine dair tebliğler yer alıyor. AID yardımlarına aidolanlar hariç diğerlerini dış ticaret rejimini biraz daha karış­ tırdığı ve haklı tereddütlere yol açtığı izahtan varestedir. Bu gibi kararların imtiyazlara ve 9 . 5 . 1965 O : 1 spekülâsyonlara sebobolduğu geçmişin hâtırala­ rı arasındadır. Sayın arkadaşlar, burada bir - iki küçük ko­ nuya dokunmak istiyorum. Sayın Macit Zeren bilirler ki, Ticaret Bakanlığında vukubulacak idari ve hukukî kusurlar siyasi istismara son de­ rece müsaittir. Bu bakımdan memleketimizde1 Ticaret Bakanlığı yapmak büyük önemine rağ­ men şanslı sayılmaz. Sayın Zeren'in bakanlığı­ nın başlangıcında hem de kaynağı kendi muhiti olan dedikoduların hedefi olmasını, istidat ve iyi niyetlerini yakından bildiğim Sayın Zeren için şanssızlık sayıyor ve üzüntü ile karşılıyoruz. Son zamanlarda Sayın Bakanın Teftiş Heyeti Reisini değiştirmesini Turan Çakın meselesiyle ilgili yorum konusu yapan neşriyata rasladık Tahkik ettik, değişikliğin bu zatla ilgili olduğu­ nu iddia eden ifadelerle karşılaştık. Tâyinde böyle bir sebebin meveudoluşunu arzu etmezdik. Nede olsa bu talihsiz dâvada Sayın Zeren de ta­ rafsız telâkki edilemez. Onun için böyle bir ta­ sarrufu hoş karşılanamaz. Kendisi için en uygun davranış bu konuya adı karışan mesai arkadaş­ larına karşı tarafsız davranmaktır. Aksi halde şükran borçlu olduğu şeklindeki yorumlardan kendisini kurtaramaz. Kanaatimizce Ticaret Bakanlığının ekono­ mik politikamızda ie ve dış piyasayı tanzim, çe­ şitli mallarımızı dış piyasalara artan bir hızla arz, yeni pazarlar bulma gayretleri yanında bu­ gün tezahür eden mühim bir görevi daha vardır. Bugün yeni sömürgecilik, dış yardımların, dış politika münasebetlerinin yabancı sermayele­ rin, ikili anlaşmaların müttefiki haline gelmiş­ tir. Memleketimizi millî imkânlarımızı, yabancı menfaat istismarından korumanın baş görevlisi Ticaret Bakanlığıdır. Bu konuda göstereceği gayret ve uyanıklık geçmişteki zarflarını da ka­ patacaktır. Bakanlığın dinamik bünyesinden bu görevin icaplarını yapmasını bekliyoruz. Bura­ da iki küçük konu hakkında Bakanlığın görüşü­ nü öğrenmek istiyoruz. Birincisi; Maliye Bakanlığının kendi men­ supları için ayarladığı kasa tazminatının Ba­ kanlık kendisine bağlı teşekküller veya Devlet sektörü için ayarlatmayı düşünmekte midir? İkinci konu; Ziraat Bankası mensuplarının Başak Sigorta müessesesi için sarf ettikleri mun­ zam mesainin karşılığı olarak evvelden aldıkları - 383 —