ULUSLARARASI SEYFUDDiN AMiDi SEMPOZYUMU BiLDiRiLERi INTERNATIONAL CONFERENCE ON SAYFAL-DIN AL~AMIDI PAPERS EDITÖRLER Doç. Dr. Ahmet ERKOL Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman ADAK Yrd. Doç. Dr. Ihrahim BOR lstanbul2009 o en"sar neşriyat © Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Ensar Neşriyat'a Aittir. ISBN : 978-605-5623-02-9 KitabınAdı lTiuslararası Seyfuddin Arnidi Sempozyumu Bildirileri Editörler Doç. Dr. Ahmet ER.KOL Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman ADAK Yrd. Doç. Dr. Ibrahim BOR Kapak Düze.n i EtikAjans Sayfa Düzeni UtkuSÖNMEZ Baskı-Cilt Nesil Matbaaalık ı. Basım Ekim2009 İletişim I<ı.ztaşı Cad. No: 10 Fatih 1İstanbul Tel : (0212) 49119 03-04 Faks: (02U) 49119 30 www.ensamesriyat.com.tr e-mail : [email protected] XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SiYASAL VE SOSYAL DURUMU THE POLITICAL AND SOCIAL SITUATION OF ISLAMIC WORLD IN THE 12TH AND 13TH CENTURl ES 0 81 .:r-~1 jl_,k t..S'")l-.':11 <.S~)lJ.I t Wl ıj cf-k:.:>.-':11_, ıf"WI ~}1 ?- ..:.J\.!:JI _, Ahmet DEMiR* SUMMARY in the political and social history of islam world, xıı and xııı century takes a different place.by the way reaching to west of big seljukids state wounded in iran, so making bizans out of the anatolia, and the reason why that seljukids makes buveyh threat that is opposite- to sunni caliph of baghdat dissapear and big ayyubids state's depending the christian world's attackes with their biggest armies and making rise the sunni islam opinion on the lands where ther're dominant are the most important actions in the centuries. Anatolian seljukids that was wounded instead of great seljukids state, iraq seljukids, syria seljukids, ildenizliler and syria ayyubids, al jazira ayyubids, meyyafarikin khlat ayyubids and mamluks state are the most important sociopolitical ones. but all islam states without mamluks will not be able to depend the mongol attackes. .. Eğitimci-Tarihçi. [email protected] AHMETDEMIR 38 in this term where sociallife lived in islam world was more attractive than that lived in other centuries. especially the reforms in education subject makes islam logical history lives its best time. madrasas builded in x. century became wellknown with the works of nizamülmülk in xı. century, that the ayyubids dominated on egypt, syria and al jazira makes education systematical and that the works of İsmailian opinion to bring sunni opinion to lands that it is wellknown on become so succesfull is being a reason of appearing of lots of scientists and made allowed the basic productions that are knowledge of islamic logics. in our bulletin the islam states and their sociallife especially reforms on education are glanced. Keyword Ayyubits, Seljukids, Mamluks, Mongol, Zengids, Madrasas ÖZET İslam dünyasının siyasi ve sosyal tarihi içerisinde XII. ve XID. yy. farklı bir yer kaplamaktadır. Bir taraftan İran'da kuruJan Büyük Selçuklu Devleti'nin batıya açılması -bu bağlamda Bizans'tan Anadolu'nun koparılması- ve Sünni Bağdad halifeliği üzerindeki Büveyhl tehdidini ortadan kaldırması, diğer taraftan Hıristiyan dünyasının en güçlü ordularıyla islam alemine karşı gerçekleş­ tirdikleri saldırılara karşı Büyük Eyylıbl Devleti'nin var güçleriyle karşı koymaları ve hükümran oldukları bölgelerde Sünni İslam anlayışını diriltmeleri, mezklır iki asra damgasını vuran en önemli olaylardır. Büyük Selçuklu Devletinin ardından yerine kurulan Anadolu Selçuklu ları, Irak Selçukluları, Suriye Selçukluları, İldenizliler, Zengller gibi devletlerle Büyük Eyyubl Devleti yerine kurulan Suriye Eyyılblleri, el-Cezire Eyylıbüeri, Meyyafarkin ve Hilat Eyyublleri ve Memluklar devleti, bu dönemin en önemli siyasi teşekkülleridir. Fakat Memluk1ler hariç tüm İslam devletleri Moğollar karşısında bir varlık gösteremeyeceklerdir. Bu dönemde İslam aleminde yaşanan sosyal hayat, diğer asulara göre oldukça hareketli ve verimli bir süreç geçiriyordu. Özellikle eğitim alanında gerçekleştirilen atılımlar, İslam İlim tarihine en ı· · XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUM U 39 önemli parlak dönemleri yaşatmışlardır dense yeridir. X. asırda kurulmaya başlanan medreseler, XI. yüzyılda Nizamülmülk'ün gayretleriyle yaygınlık kazanmış, Mısır, Suriye ve el-Cezire'ye hakim olan Eyyub'iler'in eğitimi sistematize etmesi ve İsmail'i düşüncenin yaygınlık kazandığı mezkCır coğrafya l ara Sünniliği getirme çalışmalarının çok başarılı olması, binlerce değerli alimin yetişmesine imkan oluşturmuş, günümüz İslami ilimiere kaynaklık eden temel eserlerin çoğunun bu dönemde yazılması­ na müsait bir zemin oluşturmuştur. Bu makalemizde bu iki asırda İslam aleminde etkin olan belli başlı İsla m devletleri ile bu süreçte şekillenen sosyal hayatta, özellikle de eğitim alanında meydana gelen gelişim ve değişim­ ler muhtasar olarak incelenmiştir. Anahtar Sözcükler EyyCıbller, Selçuklular, Memlukiler, Moğollar, Zengiler, Medrese. GiRi Ş Hicri YU. yüzyılda Hz. Muhammed (s) devrinde Arabistan'da teşekkül etmiş olan İslam Devleti, Dört halife devrinde bu yarımadanın dışına taşmış, Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde Kuzey Afrika, Suriye, Irak, İra n, el- Cezire, Şarki Anadolu, Maveraünnehir ve Hazar bölgesine kadar genişlemiş­ tir. Bu dönemde Araplardan sonra İslamiyet Kürdler ve İranlılar arasında yayıldı. Em eviler devrinde, içti m ai adalet yönüyle olmazsa bile siyasi güç olarak devam eden büyüme aynen sürdürülmüştür. 7ll'de İspanya'nın ele geçirilmesiyle birlikte Müslümanlar Avrupa'ya kadar uzandılar. Fakat sonraki süreçte fetihlerin durması, Arap -hatta Emevi- milliyetçiliğind ~ ısrarc ı oluşu, Haşim'ilerin muhalefetten vazgeçmemesi bu hanedanın sonunu getirecektir. Nihayet 750'de Ebu Müslim el-Horasanl'nin başkaidırısıyla yönetim bu hanedandan Abbasilere intikal edecektir. IX. yüzyıla kadar güçlü devlet geleneğini sürdüren Abbas'iler, bu yüz- yıldan itibaren zayıftayacak ve Kuzey Afrika'da İdrisiler, Toluniler, İhşidller, Fahmller; Irak, İ ran, Horasan ve ei-Cezire'de Safariler, Samanller, Buveyhller, AHMETDEMIR 40 1 Hamdanller ve Mervanller gibi hilafete ismen tabi devletler kurulacaktır. Bu dönemde Türkler topluluklar halinde İslamiaşmaya başlayarak Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular gibi devletler kuracaklardır. İslam uygarlığı teşekkül ederken eski Arap kültüründen etkilendiği gibi, süreç içerisinde doğu'da İran, Hint ve Çin, batıda Mısır, Bizans ve Yunan uygarlıklarından da çok şey alacaktır. Bu ülkelerde matematik, kimya, tıp, felsefe, astronomi gibi ilimler gelişmişti. Abbasiler zamanında bu alanlardaki yenilikler Arapça'ya çevrilerek, İslam ilim dünyasına kazandırıldı. XII. yüzyıla girildiğinde İslam Alemi'nde etkin devletler olarak zayıfla­ yan Sünni Abbasi halifeliği, Büyük Selçuklu Devleti, İsmaill (Şii) Fatımi Devleti göze çarpmaktadırlar. A. XII. VE XIII. YÜZYILDA iSLAM DÜNYASININ SiYASI DURUMU Büyük Selçuklu Devleti, Melikşah'ın ölümü üzerine oğulları arasında süren (26 yıllık fetret dönemi) taht kavgaları nedeniyle parçalanmış, Melikşah'ın her bir oğlu, kendi bölgesinde bağımsız olmuş, bu arada sık sık birbirleriyle savaşmaktaydılar. Onlara tabi olan hükümdar, bey ve emirlerde bu durumdan yararlanarak bağımsız olmuşlardı. Neredeyse, her şehir ayrı bir devlete dönüşmüştiL Bütün bu şehirler, kendi aralarında sık sık savaşıyor, sık sık yeni ittifaklar kuruluyor, şehirler sürekli el değiştiriyordu. Emirler, kendi şahsi çı­ karlarını öncelediğinden entrikalar, hileler ve savaşlar bitmiyordu. Kendi bölgesinde kısmi bir başarı sağlayan birisi çıksa bile, öldüğünde bu sefer, oğulları ülkeyi bölüşüyor veya uzun sürecek olan savaşlara girişiyeriardı (Artukoğul­ ları, Zengiler, Böriler vs.) İslam dünyası, tarihinde görülmemiş bir şekilde parçalanmıştı. Abbasi halifelerinin hiçbir siyasi gücü kalmamış, sadece görüntüden ibaret kalmıştı. 1 XII. yy.a girildiğinde İslam Alemini n· en büyük siyasi gücü, şüphesiz ki Büyük Selçuklu Devleti idi. Muhammed Tapar (1105- 1118) idaresinde bulunan bu devlet yüzyılın başında güçlülüğünü kaybetmiş, zayıflamaya baş­ lamıştı. Bu dönemde İslam topraklarını ele geçirmek amacıyla düzenlenmiş olan I. Haçlı Seferi gerçekleştirilmiş, Kudüs'te bir krallık, Antakya, Urfa ve Trabluşam'da bir kentluk k{ırulmuştu. Muhammed Tapar, Haçlıları işgal ettik- Hasan İbrahim Hasan; Siynsi-Dini-Kiiltiirel-Sosynl İslam Tnrilıi, Çev: İsmail Yiğit, İstanbul, 1988, V, 51-82. http://www.tarihdostu.org/I<oseYazilari.asp?yazi~evam&id"'{) XII VE XIII. YÜZYILLARDA iSLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU 41 leri İslam topraklarından çıkarmak için Suriye ve Irak'taki emirlerini gönderdiyse de bu emirler başarılı olamadı. Vefat eden Muhammed Tapar'ın yerine geçen kardeşi Sultan Sencer (1118-1157), hükümdarlığının ilk yıllarını devletin iç düzenini düzenlemekle geçirdi. Uzun uğraşlardan sonra hakimiyetini devletin tüm emirlerine kabul ettirdi. Fakat Karahitaylılarla 1141'de yaptığı Katvan Savaşında yenilince devlet bir kere daha dağılma sürecine girdi. Sultan Sencer, başarılı bir topariama sağladıysa da 1153'te Uzlara esir düştü. 1157'de vefat edince Büyük Selçuklu Devleti tamamen ortadan kalkmış oldu.2 Büyük Selçuklu Devletine bağlı olarak kurulan Anadolu Selçukluları, Irak Selçukluları, Suriye Selçukluları, Kirman Selçukluları, İldenizliler, Harezmşahlar süreç içerisinde bağımsızlıklarını elde ettiler. Fakat bunlardan hiç biri Büyük Selçuklu Devleti'nin yerini dolduramayacaklardır. Irak ve Suriye'de Selçuklu şehzadelerinin yerlerini Atabeylikler alacak, bu atabeylikler arasın­ da Zeng!ler ön plana çıkacaklardır. İslam dünyası idad ve asker! yönden kendi iç sorunlarıyla boğuşurken, batı dünyası askeri manada yeni bir diriliş hamlesi başlamıştı. Avrupa, Roma imparatorluğunun yıkılınası üzerine uzun bir süre kendi içinde savaşlar yapmış, feodal beylikler kurmuştu. Nihayet XI. yüzyıla gelindiğinde Papa'nın öncülüğünde beraber hareket etmeye başlamışlardı. Düzenlenecek Haçlı Seferleri'yle Bizans'a yardım edilecek, Mukaddes topraklar (Kudüs) alına­ cak ve Avrupa'daki artan nüfus buralarda istihdam edilecekti. İslam dünyası, kendi sorunları ile uğraştığından başlard~, Haçlı seferlerinin nasıl bir fikrin mahsulü olduğunu anlayamadılar. Onun, sistemli, planlı ve programlı bir hareket olduğunu göremediler. Onlar, Bizans'ın Malazgirt savaşı yenilgisini telafi etmek için batıdan paralı askerler temin ettiğini düşünüyorlardı. Düş­ manı olan Selçuklulada savaşmaya geldiklerini sandığı için Mısır Fatımı Devleti, Antakya'yı kuşatan Haçlılarla anlaşmak amacıyla bir elçi bile gönderdi. Fatım!ler, Haçlıların Suriye'nin kuzeyini almasının kendilerini Selçuklu saldı­ rılarından koruyacağını düşünüyorlardı. Fatım!ler, Haçlıların ne amaçladığını ancak Kudüs'ün elden çıkması 3 üzerine (Kudüs Fa tımllerin elindeydi) anladı­ lar. Fakat taht kavgaları ve vezirler arasındaki iktidar mücadelesi Fa tımllerin 2 3 Fazla bilgi için bkz: Sadruddin Ebu'! HasanAli b. N asır b. Ali el-Hüseyni; Alıbnrii'd-Devleti's­ Selçukiyye, Çev: Necati Lügal, Ankara, 1999. Erdoğan Merçil; Miisliinımı Tiirk Deı.>letlui Tnrilıi, Ankara, 1993, 43-71. Andre Mıquel; İ~lnm Medeniyeti, Çev: Ahmet Fidan-Hasan Menteş, İstanbul, 2003, 243-250. İbnü'l Esir; el-Kıınıil Fi't-Tnrilı, Çev: Abdülkerim Özaydın, istanbul, 19S7, X, 235-236. AHMETDEMIR 42 gücünü zayıflatmıştı. O da yıkılına sürecine giriyordu. Haçlıların bölgeyi ele geçirmeleri ve aldıkları yerlerde büyük katliamlar yapmaları üzerine bölge halkının Bağdat'ta yaptıkları protestolar bile yeterli yankıyı bulamadı. Dı­ maşk kadısı Ebu Saidel-Herevi başkanlığında bir heyet Abbasi Halifesi'nden ve Selçuklu Sultanı Berkyaruk'tan yardım isternek için Bağdad'a gitti. Heyet, Bağdat'ta kendileriyle kimsenin ilgilenmemesi üzerine halkın dikkatini olaya yönlendirmek için bir gösteri yaptılar. Heyette bulunanlar saçlarını kestiler ve ağlayarak yardım istediler. Dımaşk kadısı Divan'da yaptığı konuşma ile dinleyicileri ağlattı. Dımaşk kadısı Halife ve Sultan'dan gerekli ilgiyi görmeyince şu beyti okumuştur: "Harp ateşi tutuştuğıı zammı insanın en kötü silahı gözyaşı dökmektir. Ey Müsliimmılar! Arkmıızda öyle olaylar oluyor J..i, başı ayak yapıyor. olaylar olm-ken insan nasıl rahat ııyur? Şam'daki kardeşleriniz, kılıçiarn ve sırtlnıılara yem oluyorlar. Rumlar (Haçlılar) onlaralıertürlü kötiiliiğii reva görürken, siz bir şey yokmuş gibi rahat dımıyorsımuz." Selçukların Bütün uyuynıılan uymıdırmı güya Haçlılar_a karşı savaşmak amacıyla gönderdiği kuvvetler de Haçlılar­ dan çok bölgedeki emirlerle savaşmayı tercih ediyordu. Büyük bir olasılıkla Selçukhilar, fırsattan yararlanarak bölgeyi kon5rolleri altına almayı hesaplamışlardı. Yani, İslam dünyası nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu uzun bir süre anlayamadı. Haçlılarla direk temasta olan Şam, Halep, Güneydoğu Anadolu bölgesi bile hala olayın farkında değildi. Fırsat buldukça birbirleriyle savaşıyor, kaleler ve şehirler sürekli el değiştiriyordu. Hatta Haçlıların Kudüs'e yerleşmesi bile buradaki iktidar kavgasında bir denge unsuru olmuştu. Müslüman emirler, birbirleriyle yaptıkları savaşlarda, Haçlılarla ittifak kuruyor, bunun karşılığında ya para veya kalelerini veriyorlardı. Haçlılar ise yaşamalarının tek yolunun, Müslümanlar arasındaki ihtilafları körüklemek ve onları birbirlerine kırdırmaktan geçtiğini ·anladılar. İslam dünyasının bölünmüşlüğü Eyyubiler'in ortaya çıkışına kadar devam edecektir. 4 Anadolu Selçukluları: Bağımsız olmak amacıyla sürekli Büyük Selçuklularla mücadele eden Rum (Anadolu) Selçukluları Xl. yy.da bağısızlıklarını elde ettiler. Anadolu Selçukluları XII. yüzyıla I. Kılıç Arslan' ın hükümdarlı­ ğında girmişti. Kılıç Arslan 1107'de Büyük Selçuklularla yaptığı savaşta yenilerek Habur'da boğuldu. Şehinşah (1110-1118) ve I. İzzedd1n Keykavus'tan '4 http://www.tarihdostu.org!KoseYazilari.asp?yazi=devam&id=6. Haçlı Seferlerinin başlaması, gelişimi ve Haçlı krallık ve koniluklarının ortadan kalkması hakkında bkz: Steven Runcıman; Hnçlı Seferleri 1iırilıi, Ankara, 1992 ile Işın Demirkent; Urfn Hnçlı Koııtluğu Tnrilıi, TTK Yayınları, Ankara, 1987 XII VE XIII. YÜZVILLARDA ISLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU 43 (1118-1155) sonra başa geçen II. Kılıç Arslan (1155-1192) babası gibi Haçlılar ve Bizans'la (1176 Miryakefalon) savaştı . Yaşlılığı döneminde ülkeyi çocukları arasında paylaştırınca, o daha ölmeden ülkede taht kavgası başladı. Bu mücadeleden galip çıkan I. Gıyaseddln Keyhüsrev (1205- 1211) oldu. Bu hükümdar ilk zamanlarında ülkedeki kardeşler arası taht kavgasına son vererek tek başına ülkenin hakimi oldu. Antalya ele geçirilerek ticaretin canlandmlmasına çalışıldı. I. İzzeddln Keykavus (1211-1220) devrinde Sinop alındı. Fakat bir süre sonra politikasını EY)'l1bller aleyhine yönlendjrince Melikü'l Eşref'le yaptığı savaşta yeniidi ve kahrından öldü. Vefat eden kardeşinin yerine geçen Alaeddin Keykubat (1220-1237), başlarda Moğollara karşı Eyyubiler ve Harezmilerle dostluk ilişkilerini geliştirdi. Fakat Celaleddin Mengüberti'nin Ahlat'ı işgal etmesi, Yassıçemen Savaşının yaşanmasına yol açtı. Bu savaşı beraber kazanan Selçuklularla Eyyfıb1ler, Alaeddln Keykubat'ın el-Cezire ve Hilat'a saldırması yüzünden, düşman oldular. Alaeddin Keykybat'ın yerine geçen ll. Gıyaseddln Keyhüsrev döneminde Eyyubller'le dostluk ilişkileri caniandınimaya çalışıldıysa da Kösedağ faciasının (1243) yaşanması, ittifakı oluşturan Selçuklu cephesinin kesin Moğol hakimiyetine girmesine yol açtı. 5 Uzun bir dönem Büyük Selçuklu Devletine bağlı yaşayan Harezmiler, Sultan Sencer'in ölümünden sonra bağımsız olmuşlardır. İl-Arslan ve .AHieddln Tekiş'i müteakip 1200'de başa geçen Alaeddln Muhammed devrinde Harezm! Devleti'nin sınırları Maveraünnehir'den Hindistan'a kadar geniş­ ledi. Fakat Alaeddin Muhammed'in Abbas! halifesi en-Nasır'a cephe alması, döneminin gergin geçmesine yol açmıştır. Onun döneminde Cengiz Han önderliğinde ortaya çıkan Moğollarla iyi ilişkiler kurulamadığı gibi,' Cengiz'in gönderdiği elçiler sebepsiz olarak idam edilmiştir. Alaaddln Muhammed'in bu yanlış davranışı, bütün İslam dünyasını mahvedecek olayları başlatmış­ tır. Muhammed 1220'de ölecek, yerine geçecek olan oğlu Celaddln Mengüberti de Azerbaycan'a çekilecektir. Burada hükümran olan İldenizliler kısa sürede ortadan kaldırılarak Harezm! Devleti yeniden canlandırılmıştır. Bu dönemde Celaleddin Mengüberti Moğollara karşı kısmi başarılar elde etmiş­ se de Eyyub1 Ahlat'ını istila etmesi, onun ve kurmuş olduğu yeni Harezmi Devleti'nin sonunu getirmiştir.6 5 Fazla bilgi için bkz: r<eômüddin Mahmud-İ Aksarayi; .Miistimerelii'l-Alıbnr (Çeviren: Mürsel Öztürk), Ankara, 2000. İbn-i Bibi; el-Etınnıirii'l Ala'iyyeji'l-Umuri'l Aln'iyı;e, Çev: Mürsel Öztürk, Ankara, 1996, I-ll Andre Mıquel; İslmıı Medeııiyeti, 251-252. Erdoğarı Merçil; n.g.e., 103-189. 6 M. Fuad Köprülü; Hnriışnlılnr, İ. A., V[I, 265-296. Erdoğan Me rçil; n.g.e., 190-199. Nlirza Bala; İl-De11iz, i. A., V/11, 961-964. M. Halil Yinanç; Celnleddiıı Hnrzenı~nlı, İ. A., 49-53. V. Minorsky; Özbek, İ. A., IX, 488-490. And re Mıquel; İslnm Mede11.iycti, 254-255. Celaleddin Ahlat'a saldı- AHMETDEMiR 44 Irak Selçuklularının atabeklerinden olan İmadeddln Zengl, Musul valisi olduktan sonra, süreç içerisinde el-Cezire ve Suriye'nin önemli kısımlarını ele geçierek Zengller diye anılacak olan bir Atabeylik kurar. İmadeddln Zengl bir taraftan Haçlılarla savaşırken diğer taraftan Müslüman komşularmdan beldeler zaptediyordu. 1144'de Urfa'yı Haçlılardan kurtarması, şanının her tarafa yayılmasını sağladı. Urfa'nın düşmesi Avrupa'da büyük bir infial oluş­ turacak, II. Haçlı Seferi'nin düzenlenmesine yol açacaktır. İmadeddln Zengl 1146'da bir suikastsonucu öldürülünce, oğulları Nu reddin Mahmud Haleb'de, Seyfeddln Gazi Musul'da hükümran oldu. Seyfeddln Gazi'nin erken vefatı, Nureddln Mahmud'un öne çıkmasına imkan verdi. Nureddln Mahmud da babası gibi Haçlılada mücadele etti. Sultan Selahaddin, ona bağlı olarak Mısır'a vezir oldu. 1174'de Nureddin vefat etmesi, oğlu Salih İsmail'in emirlerin elinde oyuncak olarak babasının yerini dolduramaması Selahaddin'in işe vaziyet etmesini zorunlu kıldı.' Eyyubller: Azerbaycan Dvin'in Revadi Kürdlerinden olan Eyyfıbi haneXII. yy.ın başlarında oradan lrak'a geldikten sonra, önce Böriler'in8, ardından Zeng11er'in safında yer alarak Haçlıla~a karşı verilen mücadelelere katıldılar. Selahaddin'in amcası Esedüddln Şirkuh'un Nureddln Mahmud adına 1169'da Mısır'ı ele geçirmesiyle kurulduğu kabul edilen Eyyfıbller Devleti, varolduğu müddet içerisinde hep Haçlılarla mücadele etmiştir. Mısır, Trablus-· garb, Yemen, Hicaz ve Sudan'dan sonra XII. yy. ın ikinci çeyreğinden itibaren Suriye ve el-Cezire'de de etkin olmaya başladılar. Sultan I. Selahaddin Yusuf, büyük uğraşlar sonunda İslam birliğini kurduktan sonra Haçlıları Hıttin'de yenilgiye uğratarak 1187'de Kudüs'ü İslam topraklarına katmışhr. Gelen m. Haçlı Seferi'ni akım bırakan bu sultarun vefatından sonra ülke kardeşi ve çocukları arasmda (Melikü'l Adil el-Cezire'yi, Melikü'l Efdal Şam'ı, Melikü'l Aziz Mısır'ı, Melikü'z Zahir Haleb'i, Tuğteğin Yemen'i almıştı) payiaşıldığı için Eyyubiler ge~ici bir karışıklık yaşıyariarsa da Melikü'l Adil Seyfedd!n Ebubekir'in işe vaziyet etmesiyle bu problem ortadan kaldırılıp Akdeniz sahilindeki Haçlılada mücadeleye devam edilmiştir. Doğu Anadolu'nun (Hilat danı, nsı, Yassıçemen Savaşı ve sonrasındaki gelişmeler için bkz: Ahmet Demir; Tntvmı'm Bnğlı Ve Çeı•resiııde Eyyübi Hakimiyeti, L Uluslar arası Dünden Bugüne Tatvan Ve Çevrsi Sempozyumu Bildirileri, İstanbul, 2008, 164-192. Philip K Hitti; İslnm Tnri/ıi, Çev: Salih Tuğ, İstanbul, 1981, N, 1035·1037. Andre Mıquel; İolnm Medcııiyeli, 256-257. Erdoğan Merçil; n.g.e., 215-226. Böriler hakkında bilgi için bkz: Erdoğan Merçil; n.g.e., 227-232. Bııluııduğıı Alıint 7 8 XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU 45 ülkesi) kontrol altına alındığı bu dönemden sonra başa geçen Melikü'l Kamil Muhammed döneminde aynı şekilde Haçlılarla mücadeleye devam ediliyor; bu dönemde Haçlılarca gerçekleştirilen Dimyat saldırısı başlarda kısmi bir başarı sağlıyorsa da daha sonra tamamen püskürtülüyor. Kardeşi Melikü'l Muazzam'a karşı, V. Haçlı seferini gerçekleştiren ll. Fredrik ile bir anlaşma akdeden (1229) Melikü'l Kamil, prestijini biraz sarsmışbr. Fakat daha sonra harici düşmaniara karşı bütün Eyyılb!leri bir bayrak albnda toplayabilmesi ve Anadolu Selçukluianna karşı kazandığı başarılar, diğer hanedan üyelerini tekrar kıskaçlıklara itti ve aralarında gene ihtilaflar baş gösterdi. Melikü'l Kamil'in vefabndan sonra Eyyılb!leri Melikü's Salih Necmedld!n Eyyub bir araya getirdi. Eyyılbl ordusu VI. Haçlı dalgasıyla boğuşurken Necmeddin Eyyılb vefat etti. Yerine geçen oğlu Melikü'l Muazzam Toranşaıh'ın, Haçlı saldırısını ortadan kaldırırken 1250'de babasının memluk askerleri tarafından öldürülmesi, Eyyılbller'in Mısır kolunun ortadan kalkmasına yol açmışbr. Mısır'ın yönetimi 1250'den itibaren fiilen, 1254'te de hukuken Memlukller'in · eline geçmiştir. Geriye kalan Eyyubl toprakları, Filistin, Ürdün, el-Cezire, Hicaz ve Hilat, Suriye Eyyı1b1leri'ne bağlandı. Fakat son Suriye Eyyılb'i sultanı II. Selahaddin Yusuf, 1260'da Moğol saldırıları karşısında başarılı olamayacak, onlara esir düştükten sonra Hülagu tarafından öldürülecektir.9 Moğollar: 1196'da bütün Moğol reisierinin katıldığı Kurultay'da Cengiz adıru ve Han ünvanını alan Timuçin tarafından kurulan Moğol Devleti, 1211-1216 yılları arasında Çin'i, 1211'de Naymanlan yönetimine alarak Harezmllerle komşu oldular. İki devlet arasındaki ilişkiler, 1218'de Otrar kentine bir ticaret kervanıyla birlikte gelen Moğol elçi heyetinin, şehir valisi tara- fından öldürülmesiyle, düşmanlığa dönüştü. 1220 yılında sadece Otrar değil, Buhara ve Semerkand da Moğollar tarafından yerle bir edildi. Cengiz'in öldü-, ğü 1227'den sonra devlet, Altınarda (1227-1502), Kubilay Hanlığı (128Q-1368), 9 Philip K. Hitti; İslam Tarilıi, IV, 1038-1054. C. H. Becker; Eyyiibiler, İ.A., IV, 424-429. Hakkı Dursun Yıldız; Doğuş/mı Güniinıiize Biiyük İslam Tari/ı i, İstanbul, 1192, VI, 305-424. And re Mı­ quel; İslam Medeııiyeti, 256-263. Eyyı1biler hakkında fazla bilgi için bkz: İzzeddin b. Şeddad; el-Alak ei-Hatırn Fi Zikr Umarn el-Şam vei-Cezirn, (Nşr: Yahya Abbara) Dimaşk, 1978. Kadı Bahaeddin b. Şeddad; Kilabii's-Siretii's-Selalıaddiıı (Bi'ıı-Neı•adirii's-Sultmıiye ve'/ Me/ıasiııü'l Yusıtjiye) (Baskı yeri yok ve trz.). Ebil'l Fida; ei-Mulıtasar Fi Alıbarü'l Beşer, Beyrut, 1997, I-ll. Fethi b. Ali el-Bundari; Seııaii'l Berkii'ş-Şami; (Tahkik: Fethi ye Nebravi), byy, 1979. İbn-i Vasil; Müfemcii'/-Kiirııb Fi't-Teıınrilıi Beni Eyyub, nşr. Cemaleddin Şeyyal, Kahire, 1953, 1-0. Katip İmadeddin ei-İsfehani; Berkii'ş-Şanıi, İstanbul, 1979, V. el-Erini, es.-Seyyid el-Baz; eiEyubiyuıı, Kahire, trs. AHMETDEMIR 46 Çağataylılar (1227-1369) ve İlhanlılar (1256-1336) olmak üzere dörde ayrıldı. İslam alemiyle savaşımı sürdüren daha çok İlhanlılar olmuştur. Bu devletin en büyük hükümdarlarından olan Hülagu Tebriz' i kendine başkent ya ph. Bütün Anadolu ve Azerbaycan' ı kontrolü altına alan Hülagu, 1258'de Bağdad'ı ele geçirerek Abbasilere son verdi, 1260'da Suriye Eyylıblleri' ni ortadan kaldırdı. Fakat Eyyftbl Mısır'ını kontrolleri alhna alan Memlukller tarafından aynı yıl Ayn-ı Calut'ta yenilgiye uğratılarak Filistin ve Suriye'den çıkarıldılar. İlhanlı­ lar, Gazan Mahmut Han (1295-1304) zamanında yüksek İslam kültürii içerisinde putperestliklerini daha fazla taşımayarak Müslümanlığı kabul ettiler. 10 Memlukiler: Son Eyyfıb1 hükümdarlarından Melikü'l Muazzam Toranşah'a düzenledikleri suikastlayönetimi ele geçiren Eyyfıbller' in memluk askerleri, Mısır' ı bir süre EyyCıöı hanedarundan şehzade Melikü'l Eşref Musa adına yönettilerse de, 1254'te iktidarı tam olarak ellerine almışlardır. xm. yy. ın ikinci yarısında kurulan bu devletin en önemli özelliği, islam alemine saldır­ maya başladıklarından bu yana bir türlü durdurulamayan Moğolları Ayn-ı Calut'ta (1260) bozguna uğratmış olmalarıdır. 11 Sultan Kutuz'un bu başarısı­ nı Baybars'ın Anadolu'da müşterek Moğoi-Sı:lçuklu ordusunu yenmesi takip etti. Memlukller, XIII. yüzyılın sonlarına doğru, Eyyubller'in daha önceden iyice zayıftattığı son Haçlı prensliklerini ve Suriye ile el-Cezire'deki Moğol tehdidini büyük oranda ortadan kaldırdılar. 1 2 Endülüs Erneviieri (756-1031): Abbasilerin İslam Devleti yönetimini ele geçirmelerinden sonra Emevl halilesi Hişam'ın tarunu Abdurrahman, onlardan kaçarak önce Kuzey Afrika' ya, daha sonra da İspanya'ya giderek burada Endülüs Erneviieri olarak anılacak olan ll. Emevl Devleti'ni kurdu. Uzun bir süre varlığını sürdüren bu devlet 1031 yılında İspanya krallarının saldırıları sonrasında 14 beyliğe ayrıldı. Berıi Ahmer/Beni Nasr Devleti'nin (1232- 1492) kurulacağı 1232 tarihine kadar Endülüs'ün hakimiyeti, merkezleri Kuzey Afrika olan Murabıt ve 10 ' ll 12 Moğollar hakkında daha fazla bilgi için bkz: Manghol-un Niuça Topça'a; Moğollamı Gizli Tarihi, Çav: Ahmet Temir, Ankara, 1995, Alaeddin Ata lVIelik Cüveyni; Tarilı-i Cihmıgiişa, (Çev: Mürsel Öztürk}, Ankara, 1999. Nadir Devlet; İlhanlılar, Altınordu, Çağatay Devleti, Doğuştan Giiııiinıiize Büyük İsianı Tarilıi, İstanbul, 1992, IX, 63-137. P. M. Hcl, Arın. K S. Lambton ve Bemard Lewis; İslam Tarihi, (Çev: Heyet), İstanbul, 1988, I. 221. MemlukiJer hakkında daha fazla bilgi için bkz: Hakkı Dursun Yıldız; a.g.e., VI, 434-525. Andre Mıquel; İsianı Medeııiyeti, 282-290,305-316. Philip K Hitti; İsianı Tarihi,~ 1054-1060, 1083-1140 XII VE XIII. YÜZYILLARDA iSLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU 47 Muvahhidler'in elinde olacaktır. Muvahhidler'in 1212'de yık1lmasından sonra Endülüs'ün birçok şehri İspanyolların eline geçince Muhammed b. Ahmer, işgalci İspanyollarla savaşarak Gımata şehri merkez olmak üzere Endülüs'te yeni bir devlet kurdu. Beni Ahmer olarak bilinen bu devlet 1492 yılına kadar varlığını sürdürecektir.13 B. XII. VE XJII. YÜZYILDA iSLAM DÜNYASININ SOSYAL DURUMU Bu iki yüzyılda yaşanan sosyal hayat, önceki yüzyıllara göre daha hareketli ve verimli bir mahiyettedir. İran ve Bizans'tan etkilenen kurumsallaşma, sosyal hayatta da yansımış, havas ve avam tabakalarını oluşturan insanlar daha nitelikli hale gelmişlerdir. Bu insanlar, sosyal hayatın gelişmesi adına her türlü faaliyette bulunmuşlardır. Özellikle eğitimde gerçekleştirilen atılım­ lar, İslam ilim tarihine en parlak dönemlerinden birini yaşatmışlardır. XI. yüzyılda Nizamülmülk'ün gayretleriyle medreseler yaygınlık kazanmış, Mısır, Suriye ve el-Cezire'ye hakim olan Eyyı1b11er'in bu eğitim kurumunu sistematize etmesi sayesinde binlerce değerli alimin yetişmesine imkan· oluşturmuş, günümüz İslami ilimiere kaynaklık ed~n temel eserlerin çoğunun bu dönemde yazılmasına müsait bir zemin oluşturmuştur. Makalenin bu bölümünde halkı meydana getiren sosyal tabakalar, musiki ve eğlence meclisleri, yönetici ve halkın kullandığı meskenler ile bu dönemde oluşturulan eğ i tim sistemi ve eğitim kurumlarını ele alacağız. Sosyal Tabakalar: XII. ve XIII. yy da İslam toplumu genel olarak havas ve avam diye iki kategoriye ayrılıyordu. Halife ve sultanların yakınları, vezirler, komutanlar, hanedan üyeleri, katipler, kadılar, alimler ve edipler gibi yüksek devlet rica li, ha vas tabakasını oluştururken Halife ve sultaniara tabi olan sanatkarlar, ustalar, tüccarlar, çiftçiler, askerler ve köleler, avam tabakasını teşkil ediyordu .14 Abbasllerin ilk dönemlerinde başta Horasanlılar olmak üzere İranhlar devlet yönetiminde etkin olurlarken,. annesi Türk asıllı olan Mutasım'dan itibaren Türkler üçüncü bir unsur olarak ortaya çıktılar. Kısa sürede otoriteyi 13 14 Endülüs'teki İslam Devletleri ile Kültür ve Uygarlıkları hakkında fazla bilgi için bkz: Ko· misyon; Doğuşinn Günümüze Büyük İslam Tnrilıi, İsıanbul, 1988, N ve Mahmud Şakir; İslam Tnri/ıi, Çev: Ferit Aydın, İstanbul, 2004, VI, 356-369. Hasan İbrahim Hasan; İslam Tnrilıi, VI, 337. Philip K Hi tti; fslnm Tnrilıi, N, 1003-1006. 48 AHMETDEMIR ele geçiren Türk komutanlar bizzat halifeyi tehdit eder bi.r konuma geldiler. Bağdad'da Büveyhi nüfuzu arhnca Deylemliler'in gücü arttı. Selçuklularm Abbas! hilafeti üzerindeki Büveyhi nüfuzunu kırması, Sünnileri Şiilere karşı güçlendirdi. Fakat alman tedbirlerle halk arasmda Sünni-Şii çatışmanın çıkmasına imkan verilmedi. Abbasllerin ikinci döneminde önemli nüfuzlar elde eden diğer topluluklar Mağribiler, Ferganalılar ve Kürtler olmuşlardır. Zengiler ve Eyyubller döneminden itibaren Türkmenlerin yanında Kürdler de devlet yönetiminde yer almaya başlamışlardır. 15 Köleler, genelde savaş esirlerinden teşekkül ederdi. XII ve XIII yy da Kafkasya ve Maveraünnehir bölgesinden getirilen insanlar, Mısır, Kuzey Afrika ve Kuzey Arabistan'daki meşhur köle pazarlarında satılıyorlardı. Bunlar, cariyeler, erkek köleler ve hadımları olmak üzere sınıflandırmak mümkündür. Askere ihtiyaç duyan sultanlar, bu pazarlardan aldıkları köleleri/memlukları askeri eğitimden geçirir ordularına katarlardı. Selçuklular döneminde gulamlardan teşkil edilen ordulara rastlandığı gibi Eyyı1bller devrinde memluklardan teş~il ettirilen özel biriikiere rastlanmaktadır. Nitekim Eyyı1bller'in bu askerleri 1250'de Eyyı1bller'in Mısır şubesi sultanı Melikü'I Muazzam'ı öldürecek ve kendi adlarıyla anılacak olan bir devlet kuracaklardır. Bu dönemde İslam toplumundaki sosyal kesimlerden biri de Yahudi ve Hıristiyanların teş­ kil ettiği zimmllerdir. Bunlar, dini müsamahadan son derece istifade ediyor, dini inançlarının gereklerini emniyet ve güven içinde yerine getiriyorlardı. 16 Fahmller (969-1171) zamanında Mısır toplumunu Şiiler ve Sünniler teşkil ediyordu. Devletin kuruluşunda ve Mısır ile Suriye'ye hakim oluşunda etkin rol oynayan Şiiler devletin ideolojisinin oluşturulmasınd.a etkin rol oynadı­ lar. Zirnınller de önemli bir yekun oluşturuyorlardı. Tolunoğullarıyla birlikte Mısır'a gelen Türkleri, Eyyı1bller zamanında Kürdler takip etti. Mısır'daki Sudan!ılarla bu son iki topluluklar arasında bazen çatışmalar yaşanıyordu. Eyyı1b1ler devrinde memlukların sayısı arttı. Necmedd1n Eyyı1b zamanında bunların sayısı 12 bini aşmıştı. 17 15 16 17 Eyyılbiler döneminde Kürdlerin ön plana çıkması, hanedanı kuvvetlendirirken (mesela Selahaddin'in Fa tımilere vezir seçilmesi olayı) bazen. olumsuz olaylara da yol açmış br (Mesela İmadeddin Ahmed olayı). Bkz: İbn-i Kesir; el-Bidaye, XID,204. İbnü'l Esir; el-Kamil, XII, 301; Bar Hebraeus; Abıtl Farac Tari/ı i, IT, 507-508 Mahmud Şakir; İslam Tari/ı i, Çev: Ferit Aydın, İstanbul, 2004, V, 437-438. H. İbrahim Hasan; a.g.e., VI, 337-340. H. İbrahim Hasan; a.g.e., VI, 340-344. Philip K Hi tti; İslam Tari/ı i, rv; 1083. XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU 49 Şehirleşme: İslam tarihinin ilk asırları hızlı ve yaygın bir şekilde şehirleşme hareketine sahne olmuştur. Antik şehirler, yeni gelen Müslüman sakinleriyle yeni bir kimlik kazanırken bir yandan da Müslümanlar tarafından Atlantik'ten, Orta Asya'nın içlerine kadar uzanan alanlarda yaklaşık 20'ye varan şehirler kurulmuştur. Irak'ta Basra ve Kufe, Mısır'da Fustat, doğuda da Nişabur, Merv, Semerkand ve Buhara bunlara birer örnektir. Bu şehirleşme bir batılının ifadesiyle "İslam filemiııiıı lter yeri11de şelıirleı~ bir bitki ve çiçek gibi birdeıı bire ortaya çıkıyor, tomurcuklmııyor ve çatiayıp açılıyordu." 18 Genellikle nehir havzalarında ve ticaret yolları üzerinde kurulan bu şe­ hirler özellikle Abbasiler devrinden itibaren görülmemiş bir şekilde ekonomik hareketliliğe ve sosyal cani.Jlığa sahne olmuştur. 19 İslam şehirleri kuruluşları itibariyle teo-centriktir. Yani, şehrin merkezini ulu cami oluşturur ve şehir cami merkezli olarak büyür ve gelişir. Klasik İslam şehirlerinde cami sadece ibadet mekanı değil ayru zamanda sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal faaliyetleri kapsayacak şekilde tüm şehrin ve yaşamın merkezini oluşturur. Camiler günde beş vakit cemaatle dolup taşıyordu. Bu durum ise, halk için olağanüstü bir etkileşim, toplanma, buluşma, karşılaşma ve dertleşme imkanını sağlıyordu. Diğer taraftan da bedesten, ima ret, hamam, medrese, han, kütüphane vb. sosyal fonksiyonu olan yapılarda merkez etı·a­ fında şekillendirilmişti. Meslek grupları belirli yerlere toplanarak imalatlarını ve satışlarını gerçekleştiriyorlardı. Bu yerlere genellikle "Suk", "Suveyka", "Kayseriyye", "Bedesten" "Kapalı Çarşı" denilmekteydi. 20 Loncalar ise, hem İslam iktisadi hayatı, hem de İslami ahlakı hem de kamil Müslüman tüccar modelini geliştirmesi ve pekiştirmesi açısından İs­ lam şehirlerindeki sosyo-ekonomik hayatın en dikkate değer unsurlarından­ dır. Bu müessesenin tarihi fütüvvet teşkilatma kadar uzanmaktadır. Sufilik hareketinin Arap harici unsurlar içinde geniş kabul görmesi, daha sonraları aynı sosyal sınıfların teşkilatianmasına yol açmıştır. Sufiliğin bu şekilde kurumsallaşma sürecine girmesi onunla iç içe olan fütüvveti de beraberinde getirmiştir. Ancak esas geniş çaplı bir ilk teşkilat Abbasi Halifesi Nasırlidinillah (1180-1225) zamanında "tasavvuf-sınal" bir örgütlenme biçimi olarak tarih 18 19 20 Mustafa demirci, "İslam'da Şe/ı ir tıc Şelıri11 Sosyal Dinamikleri", istem, S. 2, Konya, 2003, 131 Mustafa demirci, n.g.m., 132 Mustafa demirci, n.g.m., 134, 139 so AHMETDEMIR sahnesinde görülmüştür. Anndolu'ya nlıiliği1ı tohımılnnm snçmılnr Mevlana (öl. 1273), Evhndüddfn-i Kinnmıi (öl. 1237-8), ibıı-i Arabz (öl. 1205-6) ve Sndreddzn Konevi (öl. 1274) gibi şnhsiyetlerdir. 21 Tarihçi Draper'in Müslümanların Endülüs'teki yaşamlarını ve o sırada Avrupa'nın içinde bulunduğu durumu tarif ederken yaptığı değerlendirmeler konunun aydınlahlması adına oldukça önem arz etmektedir. "Araplar İspmı­ yn'yn temelli olarak yerleşir yerleşnıez, pm·lnk mesleklerini ortaya koydıılm: Asya'da mümiıılerin siyasi knideleri hnliııe gelmiş olan prensibi beninıseyerek Kurtzıbn Hnlifeleri, ilmin resmi koruyucusu oldllltir ve Avrupa prensleriııin knbnlıklnnyln öııemli bir teznt teşkil eden incelik ve zarafet ömekleri vemıeye başladılar. idareleri nltz11dn Kurtubn, gelişmenin, servet, semanın eıı yüksek derecesine ulaştı. sonra, yollara diziimiş kandillerin ışığında, dümdüz yollarda, on mil boyllnca yürümek mümkündü. Dıırımıım Kurtzıbn'da böyle olduğu zamanda yedi yüzyıl sonra, Londı·n'dn sokakların nydııılntzlmnsı henüz meçhul bir lındiseı;di. Yollar nıımtazmıı tnşlcırln döşenmişti. Aym tarihten dört asır sonra, Paris'te nynk bileklerine k~dar ~nnıurn batmadnn evinin eşiğiııi aşmak miinıkiin değildi." 22 Giiıı bnttıktmı Oleg Crabar'ın dediği gibi "İslam şehı·i göııiillii, şuurlu ve progrmıılmımış sosyal ve fiziki bir varlık olmakla bernbeı~ daha çok zıt kutupları tevlıid edici bir şehir olnrnk tmıımlmınbilir." 23 Musiki Ve Eğlence Meclis/eri: Abbasılerin ilk dönemlerinde kültürlü kesim tarafından da rağbet görmusiki ve eğlence meclisleri, halk tarafından önemsenmiş ve ilgi gösterilmiştir. Rakkas veya rakkaselerce icra edilen oyunlar, sazendeler tarafından çalınan değişik def, ney, ud, davul, tanbur, zuma, rebah, zil vs.ler eşliğinde icra edilirdi. Fakat XI ve XII yy dahavas kesimi bunlara cephe alarak toplumdan tecrit edilmelerine çalışmışlardır.24 Selçuklu ve Eyyfıbller'de bu kısım eğlence meclislerine rastlanılmakla beraber daha çok askeri alanda musikiden yararlanılmış ve askeri eaşturacak bandalar teşkil edilmiştir. Bu dönemde İslam ~Heminin Doğu Akdeniz sahillerinin Haçlıların işgali altında olması ve Müslümanların buraları kurtarmak istemesi bu değişikliğin meydadüğü anlaşılan 21 22 23 24 Mustafa Demüci, n.g.nı., 139-140. Sedat Cereci, Vniışi Batı, İstanbul, 1993, 113-114. Mustafa Demirci, n.g.nı., 134. H. İbrahim Hasan; n.g.e., VI, 344-348. XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SiYASAL VE SOSYAL DURUMU 51 na gelmesinde rolü olabilir. Keza XIII. yy. da İslam aleminin başına musallat olan Moğol istilası, eğlenceye vakit bırakmayacak şiddette öldürücü baskılar meydana getirmiştir. Yönetici Ve Halka Ait Ev/er: Halife ve sultanlar genelde saraylarda yaşarlardı. Bu saraylar gördükleri işlevlere göre farklı bölümlerden meydana geliyordu. Haremlik, selamlık, mescid, hamam, divan, kabul ve toplantı salonları gibi bölümler sarayların belli başlı kısımlarını teşkil ediyordu. Bizans ve Sasarıllerden etkilenen Emevllerle başlayan saray yaşamı oldukça dikkat çekicidir. Önceleri şehirlerden uzaklarda çöl içinde inşa edilen ve askeri kaleleri andıran bu küçük yapılar sonraların kentlerin merkezlerini teşkil etmeye başlayacak ve devasa boyutlara ulaşacaktır. Hırbetü'l-Mefcer, Hırbet Minye, Kusayr Amra, Cebel Seys, Kastü'l-Hayr ei-Garbi, Kasrü'l Hayr eş-Şarki, Kasrü't-Tuba ve Mişatta gibi ilk Emevl sarayları bu yaşamı başlatmıştır. Bunu Bağdat El-Mansur Sarayı, Sumaka Sarayı, Rakka Sarayı, Cevzakü'l Hakarıi, Kasrü'l Cas, el-İstabulat Sarayı, Balkuvara, Kasrü'l Aşk, Ukhaydır gibi Abbasi sarayları takip etmiştir. Bu yapılar resmi işlerden ziyade özel lüksler ve zevkler, eğlenceler için inşa edilirken sonrasında içine resmi devlet işlerini de katmıştır. Heykeller, freskolar ve rölyeflerle süslenen bu yaşam tarzı zamanla ihtişamlı bir hal almıştır. Saray ve içindeki işleyişler hakkındaki en çarpıcı bilgiyi el-Katibi'nin Bağdat Tarihi adlı eserinde Bizans elçilerinin Abbasi Başkentine gelişini anlatan kısımlardır.25 Fatımi halifesi Mehdi ve oğlu Ebu'! Kasım Muhammed'in yaptırdıkları iki saray o dönemin tarihçilerinin dillerinden düşmemiştir. Altın pencerelerle süslü olan Mehdi'nin sarayı batıya, meydanın diğer tarafında inşa edilen Ebu'! Kasım'ın sarayı ise doğuya açılıyordu. Bu düzenleme şekli sonraları Kahire'de görülecek, Patımilerin karşılıklı olmak üzere biri batı biri de doğu sarayı olacaktır. Kahire merkezsinde bulunan el-Kasrü'l Kebir eş-Şarki ile elKasr es-Sagir ei-Garbi karşılıklı olup her biri bir caddenin bir tarafında yer almaktadır. Ancak bunlardan fazla bir şey kalmamıştır. Tunus yarımadasında el-Mansur ve ardıllarının inşa ettirdikleri saraylardan sadece isimler günü- 25 Oleg Grabar, İslam Smıntmm Olıışıımıı, (Çev.: Nuran Yavuz), İstanbul, 1998,135-176. K. A. C. Creswell, ASitort Accoımt of Enrly Muslim Arclıitectııre, Kahire, 1989. AHMETDEMIR 52 m üze gelebilmiştir. Kafur Salonu, Tae Pırlantası, Mersin müş Taş bu isimlerden bir kaçıdır. Ağacı Salonu ve Gü- Fatımi mimarisinin hatırası Sicilya'da XII. yy.da Normand kralları tarafından inşa ettirilen sivil yapılarda hatta kiliselerde yaşanmaktadır. Kral II. Roger, I. Ve ll. Guillaume Müslümanlarla çevrilmiş olarak yaşıyorlardı. Birçok Müslüman adeti onların saraylarında devam ediyordu. Palermo ve varoşla­ rında Arap isimleri taşıyan şatolar vardı. Bu şatolar arasında Cuba yani ku bbe ve Ziza yani el-Aziza kayda değer yapılardır. Mukarnasla rın büyük rol aldığı, yarı Bizans yarı İslami dekorlarda Fatımi geleneği İspanya ve Mağrip'ten gelen unsurtarla iyice zenginleşmiştir. 26 Büyük Selçukluların sarayları hakkında bilgi bulunmamaktadır. Ancak Anadolu Selçukluları'nda kalma saray ve köşk kalıntıları mevcuttur. Beyşe­ hir Gölü'nde bir adada yer alan yapının planını bizatihi Alaedd'in Keykubat çizmiştir. Var_oldukları süre içerisinde hep Haçlılada mücadele etmek zorunda kaiçinde yeterince oturma fırsatı bulamamış olsalar da yaptıkları saraylar vardır. Bunlar arasında en muhteşem i sultan I. Selahaddin tarafından yapımına başlanan ve ancak Melikü'l Kamil döneminde bitirilebilen Kalatel-Cebel ve içindeki saraydır.27 lan Eyyı1bi sultanları, İspanya Granada'daki Elhamra Sarayı olmasaydı, mağrip sivil mimarisi hakkında bilgimiz olmayacaktı. Sarayın temeli 1232 yılında Nasıri Devletini kuran I. Muhammed tarafından atılmıştır. Saray aynı sülaleden gelen hükümdarlar tarafından yapılan eklemelerle geliştirilerek büyütülmüştür. 1001 gece masallarındaki sarayların gerçek alemdeki yansıması gibi olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, farklı süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve bol yeşilli bahçeleri belli bir ahenk !çinde buluşturması, yüzyıllardır kendisini gören seyyah ve sanatkarların hayallerini eaşturarak kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir. Paris'teki İnstitut du Monde d' Arap (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elharnra'yı şöyle anlatır: 26 27 Suut Kemal Yetkin, İsiımı Snıınlı Tnri/ı i, Ankara, 1994, 100-101. Ramazan Şeşen; Selnlınddin Devriııde Eyyiıbller Devleti, İst;ınbul, 1983, 229-231. Suut Kemal Yetkin, n.g.e., 195. XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU 53 Endüliis İslam sanatmı, Müslüman İspanya tarilıiııdeıı ayrı düşünmek Elhamra inşa edilirken hiçbit· şey tesadiife bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölüniişünde, tek ve çift sütıınlamı hoşa gedeıı bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayedeharikıtliide perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasmda güneş ışığı, sıılarııı akışı ve gölgelerin oyunu buluştunılarak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlmımıştır. Bu, saııki el değince kınlıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir. Ellıanıra'yı gerçekteıı anlamak için, saraym içindeki pek çok kitabeyi aniayarak ohımak gerekir. Kur'an'dan alman ayetlerin ve İbn-i Zamrak'la diğer Müslüman şairleriıı mısralarmm kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemer/er, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca ıızayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazılan süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkfiıısız Jıaldedir. Evet, Elhamra komışw: Hem de kutsal kitabıımı sesiyle konuşur. imkfinsızdır... Girift bir yapıya sahip olan Ellıamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve saloıılm~ bu mekaniann arasmda yeı· alan avlu/ar, ferahlatıcı yeşil almılaı~ fıskiyeli Jzavıı­ zlaı~ akar çeşmeleı· ve balıçelerdeıı ibarettir. Ama tiim bu mekfiıılar belli bir alıenk içinde dizilmiş, ralıatsız edici olmaymı geçişlt?rle birbirine bağlmımış bir diizi!Jle snlıiptir.28 ve Moğollarla mücadele etme uğraşında olan sultan ve emirler -özellikle Eyyfıb! sultanlan-, vakitlerinin çoğunu düşmanlada savaş şeklinde geçirdiklerinden dolayı saraylarda rahat yaşama imkanını bulamamışlardır. Halka ait evler ise, çoğunlukla mesken olarak kullanılıyordu. Bazı ev sahipleri fazla evlerini veya kullandıkları evlerinin bir kısmını kiraya veriyorlardı_ Evler genellikle tek katlı olur, ke:rpiç, tuğla, kireç, hurma lifleri ve ağaçlardan yapılırdı. Evlerde banyo, tuvalet ve kuyu gibi temizlik ve sağlığın korunmasına yarayan bölümler bulunuyordu. Avama ait evlerde genelde bir el değirmeni ve bir fırın bulunurdu. Evler lamba, kandil veya mumla aydınlatılırdı. 29 Fakat Haçlılarla Yakındoğu'daki Eğitim Sistemi Ve Kurumlan İslam Eğitim tarihinin en parlak dönemleri miladi XII-XIII. asırları arasında yaşanmıştır. Bu dönemde Suriye, Filistin, Mısır, el-Cezire bölgeleri medreselerle donatılmış, çok değerli alimler yetiştirilmiştir. Bilindiği gibi Hz. 28 29 19.11.2008 tarihli, http://tr.wikipedia.org/wiki!El_Hamra_Saray%C4%Bl H. İbrahim Hasan; n.g.e., VI, 349-351. AHMETDEMiR 54 Peygamberden başlayarak Müslüman lar; bilime, aydınlanmaya önem vermiş, bilim yuvalarını erken dönemlerden itibaren devreye sokmuşlardır. Medreseler açılıp faaliyetlerine başlayıncaya kadar, bu alandaki boşluk, başta camiler olmak üzere başkaca kurumlar tarafından doldurulmuştı.ır. İslam Aleıpinin klasik eğitim kurumları medreselerdir. Ancak bu kurumlarla berber eğitim faaliyetlerini sürdüren diğer eğitim-öğretim kurumlarından kısaca söz etmek gerekir. a. Küttablar: Müslümarılığın gelmesiyle birlikte Mekke'de çok az sayıda olan (17 kişi) okur-yazar sayısı, eğitime verilen önemle hızla artmıştır. Din ve devlet işlerinde okuma yazma bilenlere verilen önem, insanları bu yöne yönlendirmiştir. incelediğimiz zaman diliminde de varlığını sürdüren bu okullar (Küttab) öğrencilere sadece okuma yazma öğretiyorlardı.30 b. Kur'an Ve İslam Dini Esas larının Öğretildiği Mektepler: İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren rastladığımız bu tür okullar, Kur'an-ı Kerim ve İslam Dinin e~aslarının öğretildiği yerlerdi. c. Saraylardaki İlköğretim: Saraylardaki 6kullarda gelecekte öğrencinin, · onu bekleyen görevlere uygun olarak yetiştirilmesi sağlanıyordu. Emeviler ve Abbasiler döneminde halife-sultan çocuklarının yetiştiril mesi, özel önem tcışıyordu. Fatımiler bu alanda daha da ileri giderek saraylarında diğer devlet büyüklerinin çocuklarının da kanlacağı özel okullar kurmuşlardır. 31 d. Kitapçı Dükkanları: Cahiliye devrindeki Ukkaz, Mecenne ve Zi'lmecaz gibi Arap panayırları ile İslam dönemindeki kitap satış evleri arasında bağlantı kurmak mümkündür. Bu kurumlar ilk olarak Abbasller döneminde ortaya çıkmış, süreç içerinde Bağdad'dan diğer İslam beldelerine yayılmış­ tır. Yakubi, Bağdad mahallelerinden bahsederken bir cümlesinde bu durumu " ....Sonra Enıirii '-Miimiııinin azatlısı olan Vaddah'm mahallesi...... orada, yiizden fazla kitapçı dükkam vardır. " şeklinde anlatır.32 Ortaçağda tüm kitapçı atölyelerirıde olduğu gibi kitaplıklarda da bir müstensih bulunuyordu. Kurtuba'da el-Rabad el-Şarki Mahallesi'nde sayıları 160'ı bulan kadın müstensihler bulunuyordu.33 30 31 32 33 Ahmed Çelebi; İslam'da Eğitim-Öğretim Tarilıi, Çev: Ali Yafdım, İstanbul, 1998, 25-27. Ahmed Çelebi; a.g.e., 35-38. Ahmed Çelebi; a.g.e., 38-42 Zeki Tez; Ortaçağ İslam Düuyası'ııda Bilim ve Tekııik, Diyarbakır, 1991, 16. XII VE XIII. YÜZYILLARDA iSLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU ss Eski Kahire'nin en önemli kitapÇJsı, naclide kitapları koleksiyonculara satan ve haftada yalnız pazartesi ve çarşamba olmak üzere iki gün müşteri kabul eden İbn-i Surah (öl. 1211), Kurtuba'nın en ünlü kitapçısı İbn-i Abbas (öl. 1035) ve Bağdat'ın en ünlüsü ise İslam dünyasında mesleğindeki dürüstlüğü, Türk, Arap, Moğot İran ve Yunan dillerini bilmesi ve kıvrak zekası ile tanınmış olan Zeyneddln el-Amidi (öl. 1312)'dir. Kitap arayıcılan yenilikleri takip etmek için bir kentten diğerine koşuyorlardı. Tellallar eski kitaplan satın alıp yeniden satarlardı.Joı e. Ulema Evleri: Hz. Peygamberin Mekke'de Erkarn b. Ebi'l-Erkam'ın evini İslam dinini anlatmak için kullandığı bilinen bir husustur. Peygamberimiz, bilaha~e kendi evini de bu maksatla kullanmıştır. Medine'de "Ey immı edenler! Bundan sonra Peı;gamberin evlerine -yeıneğe davet oluıımaksızm ve vaktine de bakmaksızm- girmeyin .. ." ayeti nazil olunca bu iş, mescitlerde sürdürülmüş­ tür. Fakat süreç içerisinde bazı zaruri ·hallerde ulema evlerinin kullanıldığı görülmektedir. Bunlardan en önemlilerinden İbn-i Sina'nın evidir. Onun arkadaşı el-Cüzcani bu konuda şunları ifade etmektedir: _"İbn-i Sina'nın evinde her gece, ilim taZebeleri toplamrdz. Ben de onunla birlikteeş-Şifa'yı okıırdıınz . Benden başkaları da sırası gelince el-Kanun'ıı okurlardı. .. .. " 35 Emev!ler devrinde mütevazı bir şekilde ortaya çıkan ve Abbasiler devrinde gelişerek yaygınlaşan bu salonlar, İran ve Bizans'tan etkilenerek içerikleri oluşturulmuş bir seçkinler oturumu gibiydi. Mesela Mes'udi'nin bir rivayetine göre bu kurumun kurucusu sayılan L Muaviye: "-Cömertlik, yiğitlik ve insanlık ne demektir; bana J.:im söyleyecek? diyerek konuyu açmış, toplantıya kahlanlardan Abdullah b. Hişam de cevap vermiş­ tir. Veya Abdülmelik'den nakledilen bir sohbet konusu: "İnsan viicudımım orgaıılamıı, ilk harfleri alfabetik sıraya göre tertip edilmiş olarak bana kim söyleyebilirse ona istediğini vereceğim." Bu salonlardaki katılımcılar, Abbasiler devrinde daha da çeşitlenmiştir. 36 f. Edebiyat Salonları: Bütün bunlarla beraber İslam ~Hem inde önceleri her türlü sosyal faaliyetlerin merkezi camilerdi. Öğretim de buralarda yapılıyordu. Zamanla Müslümanlar arasında felsefe, matematik, tıp, fizik, kimya gibi eski milletiere ait ilimler yayılmaya başlayınca, dini çevrelerce bir kısmı bidat kabul edilen bu ilimler için yeni öğretim ve öğrenim kurumları açılmaya başladı. Abbasller 34 35 36 Zeki Tez; n.g.e., 16. Ahmed Çelebi; n.g.e., 42-45. Ahmed Çelebi; n.g.e., 46-66. AHMETDEMIR 56 devrinin başlarında bu ilim i erin merkezlerinden biri olan Cundişapur Akademisi hala faaliyetteydi. Abbasller'in başlarında tercüme faaliyetlerinin hız­ lanmasıyla eski milletlerden alınan bu ilimler ('Ulum el-Evail) Müslümanlar arasında yayılınca, bu ilimierin en büyük teşvikçisi olan Halife el-Memun devrinde (198-218/813-833) Bağdad'da Beyt el-Hikme adında bir ilim merkezi kurulup buraya "'ulum el-evailleskilerin ilimleri"yle ilgili pek çok kitap konarak büyük bir araştırma merkezi meydana getirildi. Bir müddet sonra el-Mütevekkil devrinde hadisçilerio devlette itibar kazanmalan ve karşı tepki göstermeleri üzerine bu merkez kapatıldı. Fakat fazla bir zaman geçmeden Beyt ei-Hikme'nin yerini alacak Dar el-İlm adlı müesseseler kuruldu. İlk Dar el-İlm, IX-X asırlarda Musul'da kuruldu. Fakat bu tür okulların en meşhurla­ rı Fatınıller tarafından Mısır'da kurulmuştur. Bunların küçük örnekleri daha sonra Haleb, Kudüs, Dimaşk, ve Trablusşam'da kuruldu. Fatımiler tarafından kurulan bu müesseseler, bir zaman sonra Satıniliğin birer propaganda merkezine dönüşüp, Sünni akideyi bulandırmak1a meşgul olmuşlardır. 37 g. İslam Aleminde Eğitim Kurumlannın Sistematize edilmesi (Medreselerin "Açılması) Fa tımllerde bu gelişmeler yaşanırken Doğu İslam dünyasında eğitim alanında sistemleşme adına yeni gelişmeler görülmeye başlandı. Fatımi Dar elİlm'lerine karşılık Horasan ve İran'da camilerden ayrı olarak öğretim yapmak ve talebelerio barınmasını sağlamak amacıyla "Medrese" adıyla tanınan müesseseler kurulmaya başlandı. Bu medreselerde Eşari ve Ma turidi kelamlarıy­ la hadis ve fıkıh öğretiliyordu. Makdisi IV/X. yy.da İstahr'da bulunan medreselerden bahseder. Nisabur'da ise aynı yy.da el-Saiğ el-Nisaburi (öl. 349/960), Ebu Ali el-Hüseyni (öl.393/1003), İbn Furak (öl.406/1015)'in ders okuttukları medreseler faaliyet gösteriyorlar.dı. Bunları 437/1045'de kurulan el-Küşayriye ve bundan biraz sonra açılan el-Beyhakiye medreseleri takip etti. 38 Bu medreselerden sonra İmam el-Harameyn Ebu'! Ma'ali ei-Cuvayni'nin ders okutınası için Nizamülmülk tarafından Nisabur'da ilk Nizarniye Medresesi açıldı. Bundan sonra Şafii Mezhebi'nde tedrisat yapmak üzere çeşitli yerlerdeNizamiyemedreseleri kuruldu. Bunlarınarasında en meşhuru Bağdad'da kurulan Nizarniye Medresesidir. Bundan sonra Sünniler arasında medrese inşası yaygınlaştı. Zamanla Hanefiler, Malikiler ve Hanbelller için de medre- 37 38 Ramazan Şeşen; Selalıaddin DI!Vrinde Eyyubller Dev/eli, İstanbul, 1983, 253 Philip K Hi tti; İslam Tari/ı i, rv, 1008-1009. Ramazan Şeşen; a.g.e., 254-255. XII VE XIII. YÜ ıYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SiYASAL VE SOSYAL DURUMU 57 seler açıldı. Bu medreselerin devreye sokulması daha sonra çeşitlenmeleriyle homojenlikten kurtulacaktır. Büveyhi tehlikesini ortadan kaldıran Selçuklular ve ardılları olan emirlik ve atabeylikler, XI ve Xll. yy.da, hakimiyetleri altında bulunan beldelerin çoğuna bu medreseleri inşa edip Sünni düşünceyi yerleş­ tirdiler. Benzer fonksiyonu XII. yy.da Nuriler ve Fatımiieri ortadan kaldıran Eyyfıbller Devleti Mısır, Suriye, Irak, ei-Cezire, Hilat, Şam ve Trablusgarp'ta gerçekleştireceklerdir.39 Eyyubller tarafından kurulan bu medreseler Dar elKıır'mı'lar, Dar el-Hadisler ve mezlıeplere mensup medreseler olmak üzere başlıca üç kısma aynlıyordu. 40 Mısır'da kurulan Eyyfıb!ler Devleti, ilk kuruldukları bu ülkeye sığamaya­ ca k, kısa süre içerisinde, Trablusgarb, Sudan, Yemen, Hicaz, Suriye (Dimaşk, Haleb), Filistin (Kudüs), Ürdün, Batı İran (Hemedan), Kuzey Irak (Musul, Erbil), Doğu ve Güneydoğu Anadolu (Urfa, Diyarbakır, Bitlis, Muş, Van, Kars) bölgelerine yayılacaklardır. Mısır'da medreseler eliyle Sünni dönüşümü gerçekleştiren EyyCıbüer, hakim oldukları her ülkeye aynı eğitim sistemini götürerek, oralarda da eğitimin ilerlemesini ve Sünni aydınlamanın gerçekleşme­ sini sağladılar. Eyyubller'in Suriye, Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu'daki eğitim faaliyetleri hakkında İbn-i Şeddad'ın el-Alak'ında, Mısır'dakiler hakkında Makrlzl'nin'nin el-Hitat'ında her türlü bilgiler mevcuttur. Nuaymi, sadece Dimaşk'taki medreseler hakkında iki ciltlik el-Daris Fi Tarihel-Medaris adlı bir eser yazmıştır. 4 1 İslam Aleminde büyük çoğunlukla siyasi birliği sağlayan EyyCıbller her bölgede yaygınlaştıtarak adeta bir eğitim seferberliği gerçekleştirmişlerdir. Hemen her beldede bu eğitim kurumları açılarak halkın bilgi seviyesi arttırılmış, her yer bir ilim yuvası haline getirilmiştir. Bu dönemin yansıtıcı şahitleri olan İbn-i Munkız'ın ei-İtibar'ını, İbn-i Cübeyr'in er-Rihle'sini ve İbn-i Şeddad'ın el-Alak'ını bumeyanda zikretmek gerekir. Bu müellifler, Eyyubl Devletinin hükümran oldukları coğrafyaları gezrriş ve gördükleri o canlı siyasal ve sosyal hayatı kitaplarında çok diri olarak aktarmışlardır.42 Devleti, bu 39 40 41 42 eğitim kurumlarını Semavi Eyice; Mescid, LA., VUI, 52-53. Ahmed Çelebi; a.g.e., 83-84 Philip K. Hitti; İslam Tarilıi, IV, 1064-1068. Ahmet Demir; Eyyltbi Dcı•letiııiıı Kii/tılrel \k İktisa­ di Yapısı, D.Ü.E.F. Tarih Anabilim Dalı, Yaymlanmamış Lisans Tezi, Diyarbalor, 1993,39. Philip K. Hi tti; İslam Tarilıi, IV, 1064-1065. Semavi Eyice; a.g.m., 53-58. Ramazan Şeşen; a.g.e., 256 İbn-i Cübeyr; Eııdfiliis'leıı Kutsal Toprerklam (er-Rihle) (Çev.: İsmail Güler), İstanbul, 2003. AHMETDEMiR 58 Eyyubller ülkesinde bütün bunların gerçekleştirilmesinde, çocukluğunu ve gençliğinin önemli bir kısmını medreselerde geçiren kurucu sultan l. Selahaddin Yusuf'un payı büyüktür. Zira kendisi de, fıkıh ve hadis konusunda bir mütehassıs derecesinde bilgiliydi. Sultan Selahaddin Yusuf, öğrencilik yıllarında hadis derslerini Hafız Ebu Tahir el-Selefi, Ebu Tahir b. Avf, Şeyh Kudbuddln ei-Nişaburi, ve Abdullah b. Berri gibi o devrin önemli alimlerinden almışh; o aynı zamanda da bir fakihti; fıkıh ta el-Tembi'i, şiirde el-Hamsa'yı ezberlemiştiY XII. ve XIII. yy. da İslam ~ileminde yapılan medreselerin bazıları şunlar­ dır: LAnadolu Selçukluları Dönem"inde An~dolu'da Yaptırılan Medreseler: Konya'da: Sırçalı Medrese (1242), Karatay Medresesi (1251) İnce Minareli Medrese (1275). Sivas Gök Medrese, Çifte Minareli Medrese ve Şifahiye Medresesi 1271'den kalmadır!~ 2.Zengiler Döneminde Yaptırılan Medreseler: Şam'da: Darü'l Hadis enNuriyye; el-İmadiyye, el-Kilase, en-Nuriyyetü'l Ki.ibra, en-Nuriyyetü's-Suğra. Haleb'de: el-Halviyye, el-Asruniyye, en-Nuriyje, eş-Şu'aybiyye. Hama'da iki medrse, Humus'da iki medrese, Ba'lbek'de iki medrese.45 3.Sadece Eyyubi ıvıelikleri Tarafından Yaptırılan Medreseler: EyyCıb'iler döneminde yapılan medreselerin sayısı çok fazladır. Ka11ire'de 5 tanesi Selahadd'in Eyyubi tarafından yaphrılmak üzere 31 adet, Mısır'da 74 adet, Şam'da 75 tane, Kudüs'te 42 adet, Halep'te 40 tane, Trablus'ta 13 tane ve 9 adet te Musul'da inşa ettirmişlerdir. 46 Burada halk ve ileri gelenler tarafın­ dan yaptırılanlar değil, sadece Eyylıbl hükümdarları tarafından yaphrılanlar­ dan birkaç örnek vereceğiz. Mısır'da: an-Nasırıyye (Atik Camiine bitişik, Seyfudd!n Arnidi burada müderrislik yapmıştır) (Selahadd!n tarafından), el-Kamhiyye (Selahaddin), es-Süyufiyye (Selahaddin), en -Nasıriyye (Karafe'dedir) (Selahadd'in), el-Meli- 43 44 45 46 Usame b. Munkız; İbretler Kitabı (Ki tab el-İtibar), Çev: YusufZiya Cömert, İstanbul, 1992 (Bu eserin çevirisinde düşülen dipnoUarla Eyyiibi sultanı Selahaddin ile ismi Selahaddin olan başka emir karışbnlmıştır). İzzeddin İbn-i Şeddad; ei-Aiak el-Halıra Fi Zfkr Unıarn el-Şam ııei­ Cezirn, (Nşr: Yahya Abba ra) Dimaşk, 1978. A. N. Ulvan; Kııdiis Fali/ı i Sela/ıaddiıı-i Eyı;iibf, Seçkin yayınalı k, İstanbul, 1992, 24 Semavi Eyice; n.g.m., 55 Ahmed Çelebi; a.g.e., 86. Philip K Hitti; İslam Tari/ıi, IV, 1062-1063. Zeki Tez, a.g.e., 14. XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU S9 kü'l Adil (Selahaddin' in kardeşi I. Seyfeddm Ebubekir), el-Kamiliyye (l.Melikü'l Kamil), es-Salihiyye (Melikü's Salih Necmeddin Eyyı1b). Kudüs'te: es-Salahiye (Selahaddin), ei-Efdaliyye (Melikü'l Efdal Nureddin Ali), en-Nahviye (Melikü'l Muazzam). Şam'da: es-Salahiyye (Selahaddin), el-Aziziyye (Melikü'l Aziz Osman), ez-Zahiriyyetü'l Berraniyye (Melikü'z Zahir), el-Adiliyetü'l Kübra (I.Seyfeddln Ebubekir), el-Muazzamiyye (Melikü'l Muazzam İsa), Darü'l Hadis el-Eşrefiyyetü'l Berraniyye (Melikü'l Eşref Musa), ei-Aziziyye (Melikü'l Aziz b. Ebubekir).~' El-Cezire'de: Urfa'da biri Takiyüddm, bir Melikü'l Eşref tarafından yaptırılmış olan iki medrese, Harran'da iki, Humus ve Ba'lbek, Busra, Dünaysır ve Ra'sü'l Ayn'da birer, Nusaybin ve Rakka'da ikişer, Sincar'da altı, Cizre'de dört medrese vardı..ıs Hicaz'da: EyyGbller tarafından kontrol altına alındıktan sonra Sultan Selahaddin Yusuf tarafından Hicaz bölgesinde birçok medrese inşa edildi. 49 Kuzey Afrika'da da ilk medreseler sultan I. Selahaddin döneminde ortaya çıkmıştır. Muvahidilerden Yakub b. Yusuf (1184-1199), İfrikiye, Mağrib ve Endülüs'te camiler, hastaneler ve medreseler yaptırmış idi.50 İslam'ı~ ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar, camiierin fonksiyo- onu ibadet yeri, ilim müessesesi, yargı dairesi, ordu karargahı ve elçilerin kabul edildiği bir makam olarak kullanmışlardır. Diğer kurumlar sonradan devreye girdiği halde mescitlerin eğitim merkezi olma fonksiyonu, medreselerin açılmasına kadar devam etti.51 Medreselerin açıl­ masıyla beraber camiler ve mescidler eğitime katkı sunmayı sürdürmüş­ lerdir. MezkGr asırlarda çeşitli konularda ders okutan "halkalar'' ve ders okumak için camiin içinde veya kenarında "zaviyeler" vardı. İbn-i Cübeyr, Seyahatname'sinde Dimeşk Caıniindeki halka ve zaviyelerden bahsederken şunları kaydetmiştir: "Canıiin eski ve yeni maksure/eri arasmda bir siitıııı vardır. Bıı sütun için özel bir vakıf kıırıılmıışhır. Bımım dibinde ders olmyup müzakerelerde nunu çok geniş tutmuş, 47 Ahmed Çelebi; a.g.e., 87. Philip K. Hitti; l$/am Tarihi, IV, 1064-1068. Bedrettin Basuğuy; Selalıaddiıı-i Eyyılb'i Devriııde İ/ml Faaliyetler, Marmara Üniversitesi, S.B.E.iA.D.İ.T.B.D., (Ya- 48 İbn-i Cübeyr; Rılı/ef, 178-182. Ahmet Demir; a.g.tez, 37-40 49 50 Semavi Eyice; a.g.m., 55 Semavi Eyice; a.g.m., 55 Ahmed Çelebi; a.g.e., 71-80. yımlanmam~ Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2006, 147. sı AHMETDEMiR 60 bulımanlar bu vakftıı geliriyle geçiııirler. Bıı siitııııım dibinde İşbiliye halkmdan el- Muradi diye taımıaıı bir iilimin ders okuttıığuıw gördük" 52 Bu dönemde eğitim alanında faaliyet gösteren kurumlar arasında Hanikahları da saymak gerekir. Buralarda başta tasavvuf olmak üzere çeşitli ilimler okutulurdu. Kuzey Irak'ta Erbil ve Musul'da bu bağlamda faaliyet gösteren Hanikahlar olduğu gibi, el-Cezire ve Suriye'de birçok Hanikah fonksiyonlarını icra etmiştir.53 XI. yy.dan itibaren, gezginci dervişlerin hayatlarını sürdürdükleri zaviye ve hankahlar kırsal kesime varana kadar dini hayatın canlanmasını sağladı­ lar. Arap olmayan Kuzey Afrika ve Orta Asya bölgelerinde sınır boylannda İslam'ın yayılması yolunda büyük rol oynadılar. XII. ve XIII. yy. da özellikle de Eyytibl ülkesinde hankahların vakıfları arttı ve mimari yönden de gösteriş­ li yapılar haline geldiler.54 Eyyfıbiler döneminde Suriye ve Mısır medreseleri ve tasavvuf hayatı, o kadar zenginleşmiştir ki, bütün İslam dünyası için bir beslenme ve yaşam kaynağı olmuştur. Özellikle Anadolu'daki eğitim ve tasavvufi yapılanma, EyyGbller'den çok etkilenmiştir. Bu konuda R~ Şeşen şunları kaydetmektedir: "Sanat hayatmda oldıığıı gibi, Anadolu'ya gelen ilk büyiik müderrisler ve mutnsavvıf­ lar Şam yoluyla geleccklerdir. Muhyiddln b. el-Arnbl Anndolu'ya bıı yolla gelmiştir. Sadreddin el-Konevi ve Mevlana Celaleddin el-Rıımi Hnleb ve Dimaşk medreselerinde okumuş/ar, Mevlana, Şems ile ilk defa Diınnşk'tn karşılaşmıştır." 55 İslam eğitim tarihinde kütüphaneterin yeri ayrıdır. Alimierin bilgilerini yayma yolunda, ilimlerini artırmak isteyenlerin başvurdukları bir yer da kütüphanelerdir. Yazma eserlerin fiyatları çok yüksek olduğu olduğundan, zenginlerden başkasının kendi şahsı için kitap alması zorlaşınca maarifperver kimseler, içinde kitapları toplayan kütüphaneler inşasına ve kapılarını halka açma yoluna başvurdular. 56 İnsanlar kütüphanelerdeki bilgilerden yararlanmak için uzak yerlerden bile gelebilirlerdi. İhtiyaç duydukları bilgilerin tamamını alıncaya kadar kütüphaneden yararlanır, bu süre zarfında geçimieri İbn-i Cübeyr; n.g.e, 200. Ramazan Şeşen; n.g.e., 263 52 53 54 İbn-i Hallikan; ı:l-Vefnynt, m, 246-248. İbn-i Cübeyr; n.g.e, 178-182. J. Spencer Trimingham, "Tfl$nvvufAkımlnrııım Kuru/u~u I", (Çev.: Ka dir Özköse), Dinbilim- 55 56 leri Akademik Araşhnna Dergisi D, S. 1, 2002, 190. Bu bağlamda sadece sullan Selahaddin Yısıf'un babası Neaneddin Eyyüb'ün Dimaşk ve I<ahire'de birer Hankah yapbrdığıru zikretmek yeıedidir. Bkz: İbn-i I<esir; ei-Bidnye, XII, 485. Ramazan Şeşen; n.g.e, 266 Ahmed Çelebi; n.g.e., 103 XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SIYASAL VE SOSYAL DURUMU 61 çoğu zaman kütüphane sahipleri tarafından karşılanırdı. O dönemde kütüphanelerdeki başlıca görevliler hazin, mütercimler, müstensihler, mücellitler ve münavillerdi. Batıda X. yy. da manastırlar, ellerindeki bir düzine kitabı çalınmasın diye zincirlerle okuma masalarına bağlarken; küçük bir kasaba olan Necef'in kitaplıklarındaki kitap sayısı 40.000 kadardı. Eyytıbtler, eğitim öğretimin her alanında ileri gittikleri gibi, kütüphanecilik konusunda da ardıllarına örneklik etmişlerdlr. Fakat kitap taci~leri, Fatı­ milerden ele geçirilen kitapları satmaları konusunda komutanlan yönlendirmeleri olumsuz örnekler teşkil eder. Sultan Selahaddin'in vezirleri olan K~Hip İmadeddin ve Kadı Fadıl'ın kütüphaneleri seçkin kitaplada doluydu. Fadıl'ın kardeşi Abdülkerim'in kütüphanesinde 200 bin cilt kitap olduğu nakledilmektedir. Dimaşk'ta da kütüphaneler oluşturulmuştu. Mesela Taceddin Ebu'! Yum el-Kindi 771 dltlik bir kitaplığa sahipti. Diğer önemli bir kütüphane de Hama'da Takiyüddin Ömer ve oğlu Melikü'l Mansur Muhammed taranndan kurulmuştur. Bu sempozyumun konusu olan meşhur Eyyub1 dönemi alimi Seyfuddln Arnidi Hama'ya gelince Melikü'l Mansur Muhammed ona büyük bir itibar göstermiş ve ondan bizzat ders almıştır. 57 Merv'deki Aziziye Kitaplığı'nda 1229 yılına doğru 12.000'den fazla kitap bulunuyordu . Kitaplar okuyucularına ad ve adreslerinden başka bir garanti aranmaksızın ödünÇ verilirdi. Nasiruddln Tusi'nin (öl. 1274) kurduğu Meraga Kitaplığı'nda 400.000 ciltkitap vardı.58 Moğollar Bağdat' ı yaktıkları zaman şehirde 36 tane genel kitaplık vardı: İbn-i Batuta, 1258 yılında ~foğollann Bağdat'ta 24.000 bilgini öldürdüklerini, kitaplıklardaki kitapları çıkararak Dicle Nehri'ne attıklarını ve bunların o kanedeniyle nehrin önünde adeta bir set oluşturduğunu bir kı­ yıdan karşı kıyıya doğru yığılan kitaplardan adeta bir köprü gibi olduklarını bunu gören Moğolların ırmağın taşmasından korkarak kitaplan nehre atmak yerine yakınayı tercik ettiklerini söylemesi dikkat çekicidir.59 dar çok olması Büyük Eyyubi sultanı I. Selahaddin Yusuf, Fatımi sarayı kontrol altına alındığı zaman, kendisi için kütüphanedeki kitaplardan isteyen veziri ve yazıcısı Kadı el-Fadl'a 100.000 ciltkitap vermiştir. Diğerler kitaplar ise Fatımi saray eşyaları gibi müzayedede kitap meraklıianna sattlmıştır. Saraydaki 57 58 59 R Şeşen; a.g.e., 267-271, 353 Zeki Tez, a.g.e., 17. Zeki Tez, a.g.e., 18 62 AHMETDEMiR eşyaların ve kütüphanedeki kitapların sayısı o kadar fazladır ki bu müzayede 10 yıl sürmüştür. Kadı Fadıl, sultanın bu gibi himmetleriyle zengin bir kütüphane oluşturmuştur. Öyle ki 1294 yılındaki kıtlık esnasında Mısır'da aç kalan öğrenciler, Fadıliye Kitaplığı'ndaki 100.000 ciltkitabı ekmekle takas etmişlerdir_l>~ı C. SONUÇ Görüldüğü gibi Xll ve xrn. yy. da İslam aleminin siyasi kaderi genel ola- rak Selçuklular ve Eyyfıbller tarafından çizilmiştir. Selçuklular ve ardılları Azerbaycan, Anadolu, Suriye, Irak ve Filistin' i ele geçirip egemenlikleri altın­ daki toprakları kuzeyde Gürcülere, batıda ise Bizans karşı korumaya çalışır­ larken, Haçlılara karşı başarılı olamadılar. Büyük Eyyubller ise Mısır, Filistin Suriye, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Libya, Arabistan ve Sudan'ı kontrolleri altına alarak büyük bir İslam İmparatorluğu kurmuşlardır. Bu devlet ve kolları, Avrupa'dan kopup gelen Haçlı dalgalarına karşı İslam alemini var güçleriyle .korumuşlardır. Bu gayretlerinde oldukça başarılı olan EyyGbller, aynı muvaffakiyen Moğollara karşı sergileyemed'iler. Fakat Mısır'daki ardılları olan Memlukller, Moğolları durdurup etkisiz hale getirdiler. Bu dönemde İslam toplumu genel olarak Avam ve havas diye iki gruba ayrılıyordu. Hizmet ve askeri işlerde kullanılan köleler/memluklar, ayrı bir sınıf teşkil ediyordu. Hıristiyan ve Yahudiler ehl-i zimmet denen ayrı bir halk katmanını oluşturuyordu. Abbasllerin ilk dönemlerinde rastlanan geniş eğlence ve musiki meclisleri, Xll ve XIII. yy. da fazlarağbet görmemiştir. Bunda İslam aleminin batıda Haçlıların doğuda Moğolların tehdidi altında olmasının etkisi olabilir. Halkın ve yöneticilerin meskenlerine bakıldığı zaman halkın genel olarak sade evlerde yaşadıkları görülmektedir. Fatimi ve Abbas! halifeleri ise daha çok saraylarında yaşıyorlardı. Haçlılar ve Moğollara karşı savaşmakta olan sultan ve emirler ise genel olarak saraylarda yaşama imkanı elde edememişlerdir. İran ve Irak'ta Şii Büveyhiler'in, Mısır, Filistin ve Suriye'de İsmaill Fatırnl­ , !erin oluşturduğu ehl-i sünnet karşıtı fikri ortam, XII. ve XTII. yy. da Selçuk!!erin 60 Zeki Tez, n.g.e., 18 XII VE XIII. YÜZYILLARDA ISLAM DÜNYASININ SiYASAl VE SOSYAL DURUMU ardılları ile 63 Eyyfıb! sultanları tarafından dönüştürülerek Sünniliğe çevrilmiş­ tir. Bunu yapadarken özellikle medreselerden yararlanmış, hükümran oldukları her yerde bu kurumları devreye sokarak Sünniliği yaymışlard ır. Özellikle EyyCıbller'in hemen bütün Yakındoğu'ya hakim olmalarıyla birlikte bütün bu topraklarda eğitim-öğretim kunımlarını yaygınlaştırmışlardır. Bu bağlamda, Mısır, Suriye, Filistin, Ürdün, Hicaz, Yemen, Kuzey Irak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Trablusgarp gibi ülkeler, adeta medreselerle donatılmışlardır. İslam aleminde başlarda seyrek de olsa rastlanan Hankahlar, Haçlılarla savaşmak ta olan Eyyfibller döneminde özel bir ilgi görerek sahiplenilıniş, buralarda pek çok mutasavvıfın yetişmesi sağlanmıştır. Eyyubl eğitimi ve tasavvufu, süreç içerisinde Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına da sıçramıştır. Din} ve ilmi aydınlanmada önemli bir role sahip olan kütüphaneler bu çok zenginleşmiştir. Sayıları önceleri az olan kütüphaneler, bu dönemde yaygınlaşmış hemen her beldede birer kütüphane kurulmuştur. Özellikle EyyCıöı hükümdarları ve devlet ricalinin bu konuda gösterdikleri harniyet ve sahiplilik, küçük emirleri de etkilemiş ve her tarafa kütüphaneterin çağlarda kurulmasını sağlamıştır. Ancak toplumu aydınlatıcı bütün bu eğitim faaliyetleri doğuda/Asya'da XIII. yy.da Moğollar, batıda/Endülüs'te ise XVI. yy.da Hıristiyan İspanyollar tarafından yerle bir edileceklerdir. KAYNAKÇA Alaeddln Ata Melik Cüveyni; Tnrih-i Cilımıgiişn, (Çev: Mürsel Öztürk), Ankara, 1999. Bala, Mirza; İl-Deniz, İ. A., V/ll, 961-964. Basuğuy, Bedrettin; Selnhnddlıı-i Eyyitbl Devriııde İlml Fnnliyeller, Marmara Üniv., S.B.E.İ.A.D.İ.T.B.D., (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2006. Becker, C. H.; EyıJfıbllcr, İ.A., IV, 424-429. Cereci, Sedat; Vniışi Bntı, İstanbul, 1993. Creswell, K. A. C.; ASlıort Accowıt of Enrly Muslim Arclıitechıre, Kahire, 1989. Çelebi, Ahmed; İslnnı'dn Eğitim-Öğretim Tnrilıi, Çev: Ali Yardım, İstanbul, 1998, Demir, Ahmet; EY!tubl Devlctiııin Kiiltiirel Ve İktisndi Ynpısı, D.Ü.E.F. Tarih Anabilim Dalı, (Yayınlanmamış Lisans Bitirme Tezi), Diyarbakır, 1993. -------; İslnm'ııı Anndolu'ya Gelişi, istanbul, 2004 (2008'de ll. Baskı) - - -; Eyıjiıbller Dö11eıııi Uıfn Tnnlıi, Seyir Dergisi, 5.11/12, Şanlıurfa, 2005, 187- 198. 64 AHMETDEMiR - - - - ; Urfa Ve Çevresi Eyıjiıbiler Tarihi, İstanbul, 2008 - - - ; Eyıjiıbiler Devrinde Nıısaybin, Makalelerle Mardin I, İstanbul, 2007, 325-347. -----; Tatvmı'ııı Bağlı Bulwıdıığu Ahllit \k Çevresinde Eyıjiıbl Hlildmiyeti Uluslararası Dünden Bugüne Tatvan Ve Çevresi Sempozyumu, 31 Ağustos-02 Eylül 2007, İstanbul, 2008, 123-202 ----;Eyıjiıbiler'e Tnbi Olarak Artııkfler, !.Uluslararası Artuldu Sempozyumu, 25-27. 10.2007, (Artuklular 1), Mardin, 2008,89-118. ----; MeyıJfiJiirklıı Eyyiibileri (1185-1260) Uluslararası Silvan Tarihi Sempozyumu, 25, 26, 27 Nisan 2008, Sil van/ Diyarbakır. - - - ; Eyıjfibiler'in Giircistmı ve Azerbnycmı'a Açılmalamıdn Siin11nri Knlesi'ııin Ro/ii, II. Uluslararası Ağrı Dağı Ve Nuh'un Gemisi Sempozyumu, 8 - 10 Ekim 2008 Doğubeyazıt 1Ağrı --------; Eyyiıbiler Döneminde Hilvmı Mıntıkası, GAP Eksenjnde Gelişen 1Değişen Hi! van Sempozyumu, 24-25 Mayıs 2008, Hi! van/Şanlıurfa. - - - ; Eyyflbller Döneminde Vnn Göl ii Havzası, IV. Uluslar arası Vangölü Havzası Sempozyumu, 17-21 Haziran 2008, Ahlat/Bitlis. - - - ; Eyıjiıbiler De-vrinde Lice Ve Çevresi, Ulusal Lice Sempozyumu, 5-6 Eylül 2008, Diyarbakır/Lice. Demird, Mustafa;" islam'da Şehir ve Şehrin Sosyal Dinamikleri", istem, S. 2, Konya, 2003, 129-145. Devlet, Nadir; İlhanlılar, Altınordu, Çağatay Devleti, Doğuştan Giiııiimiize Biiyiik İslnm Tnrilıi, İstanbul, 1992, IX, 63-137. EbCı'l Fida; el-Muhtasar Fi Elıbanı'l Beşer, Beyrut, 1997, 1.-II. Ey ice, Semavi; Mescid, İ.A., Vlll. Grabar, Oleg; İslnm Snnntıııııı 0/uşımııı,(Çev.: N uran Yavuz), İstanbul, 1998 Hasan, Hasan İbrahlm; İslam Tarihi, Çev: İsmail Yiğit, İstanbul, 1988, VI H itti, Philip K.; İslam Tarihi, Çev: Salih Tuğ, İstanbul, 1981, rv, Hol, P. M., Ann. K. S. Lambton ve Bemard Lewis; islnm Tarihi, (Çev: Heyet), İs­ tanbul, 1988, I İbnü'l Ad im; BııgıJetii't- Tn/eb Fi Tnrilıi Ha/eb (Biyogrnjilerle Selçuklu Tarihi ismiyle Çeviren: Ali Sevim), Ankara, 1989. İbn-i Bibi; ei-Evmnirii'l Ala'iyjıe ji'l-Unnıri'l Aln'iyıje, Çev: Mürsel Öztürk, Ankara, 1996, l-ll. İbn-i Ci.ibeyr; Endiiliis'teıı Kıt lsa/ Toprnklnrn (Çev.: İsmail Güler), İstanbul, 2003. İbn-i Hallikan; e/-Vefayat, lll İzzeddin b. Şeddad; el-Aink el-Hntırn Fi Zı17 Unuıra el-Şnm vei-Cezirn, (Nşr: Yahya Abbara) Dimaşk, 1978. Kadı Bahaeddin b. Şeddad; Kitabii's-Siretii's-Selnlıaddlıı (Bi'ıı-Nevadirii's-SHltaniye ve'/ Melınsiııii'l YusııftıJe) (Baskı yeri yok ve trz.) Kerimüdcün Mahmud-İ Aksara yi; Miisiimeretii'l-Ahbar (Çeviren: Mürsel Öztürk), Ankara, 2000. XII VE XIII. YÜZVILLARDA ISLAM DÜNYASININ SiYASAl VE SOSYAL DURUMU 65 Komisyon; Doğııştnn Giiııiimiize Biiyük İslnm Tarihi, İstanbul, 1988 Köprülü, M. Fuad; Hnrizşnhlnr, İ. A., V/I, 265-296. Lyons, Makolm Cameron ve Jackson, D.E.P; Selnlınddlıı Kııtsnl Snvnşlnmı Politik/nrı, İstanbul, Ekim 2006 Manghol-un Niuça Topça'a; Moğollnnıı Gizli Tarihi, Çav: Ahmet Temir, Ankara, 1995 Merçil, Erdoğan; Miisliimnıı Tiirk Devletleri Tarihi, Ankara, 1993. Mıquel, Andre; İslam Medeniyeti, Çev: Ahmet Fidan-Hasan Menteş, İstanbul, 2003 Minorsky, V.; Özbek, İ. A., IX, 488-490. Runoman, Steven; Haçlı Seferleri Tarihi, Ankara, 1992 Sadrurldin Ebu'l Hasan Ali b. N asır b. Ali el-Hüseyru; Ahbarü'd-Devleti's-Selçııkiyye, Çev: Necati Lügal, Ankara, 1999. Selahaddin Halil B. Aybek Es-Sefedi: el-Vafi bi'/ VefmJal, Beyrut, 1991 Şakir, Mahmud; İslam Tarihi, Çev: Ferit Aydın, İstanbul, 2004 Şeşen, Ramazan; Selnhnddlıı Devriııde Eyıjfıbiler Devleti, İstanbul, 1983 Taneri, Aydın; Celfilii'd-Diıı Hfirizmşfih ve Znmmıı, Ankara, 1977 Tez, Zeki, Ortaçağ İslnnı Düııynsı'ııdn Bilim ve Teknik, Diyarbakır, 1991 Trimingham, J. Spencer; "Tnsnvvuf Akımlanımı Kıınıluşıı I", (Çev.: Kadir Özköse), Dinbilimleri Akademik Araşhrma Dergisi II, S. 1, 2002, s.183-193. Turan, Osman; Selçııklıılnr Znnınmndn Türkiye, İstanbul, 1973 -----; Doğu Anndolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1973 Ulvan, A. N.; Kudiis Fntilıi Selnlınddin-i Eyyı1bi, Seçkin yayınolık, İstanbul, 1992 Yetkin, Suut Kemal; İslam Snnntı Tarihi, Ankara, 1994 Yıldız, Hakkı Dursun; Doğııştnn Giiniimiize Biiyiik İslnm Tnrilıi, İstanbul, 1192, VI, 305-424. Yinanç, M. Halil; Celaleddin Hnrzemşnh, İ. A., 49-53.