HABER BÜLTENİ : 30 Temmuz 2008 Haber Özetleri Irak Kerkük’te Pazartesi günü (28.07.2008) düzenlenen bombalı saldırının ardından gergin bir hava hâkim. Kerkük Kriz Komisyonu, Türkmen kuruluşlarına karşı yapılan saldırının terör eylemi olduğunu belirterek bu tür saldırıları engellemeyen yetkililerin cezalandırılmasını istedi. Üst düzey Türkmen yetkililerden oluşan Komisyon üyeleri, Irak Türkmen Cephesi başkanlık binasında bir basın toplantısı düzenledi. Irak Türkmen Cephesi, olayın bir terör eylemi olduğunu belirterek Türkmen kurum ve kuruluşlarını hedef alan bu saldırılara engel olmayan Kerkük Valisi ve Polis Müdürü de dâhil yetkililerin cezalandırılmalarını istedi. Toplantı öncesinde de Kerkük Kriz Komisyonu'nun basın bildirisi yayınlandı. Bildiride, tüm Türkmeneli Bölgesi ve özellikle Kerkük'te güvenliğin sağlanması için uluslararası bir gücün konuşlandırılması ve saldırıyla ilgili olarak merkezi hükümet tarafından bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulması istendi. (TRT) Amerika Birleşik Devletleri, Irak'ta güvenlik konusunda büyük ilerleme kaydedilmesine rağmen, Kerkük'te düzenlenen Pazartesi günkü saldırının, hâlâ yapılacak çok şey bulunduğunun bir göstergesi olduğunu bildirdi. Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, Kerkük'teki saldırıyı "bir trajedi" olarak nitelendirerek, "Biz ve Iraklılar ülkede can güvenliğinin sağlanmasında büyük ilerleme kaydetmişken, Kerkük'teki saldırı, Irak'ta hâlâ yapılacak çok şey olduğunun bir kanıtı," dedi. Sözcü, "Irak Hükümeti ile Irak halkı için güvenli bir ortam oluşturulması konusunda, sıkı şekilde çalışmaya devam edeceğiz," diye açıklamada bulundu. (TRT) Irak Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada dün gerçekleşen Gül-Talabani görüşmesi hakkında bilgi verildi. Buna göre Talabani, İstanbul'da düzenlenen terör saldırısını şiddetle kınadı ve başsağlığı dileklerini iletti. Önceki gün Kerkük'te meydana gelen olaylar hakkında Gül'e ayrıntılı bilgi verdi. (www.aswataliraq.info) Irak ve Amerikan güçlerinin, Diyala bölgesinde geniş çaplı operasyon başlattıkları bildirildi. Diyala'daki Bakuba kenti Operasyonlar Dairesi Müdürü Ragıb El-Ömeiri, operasyonun Diyala bölgesinde dün sabah başladığını, Bakuba'daki birçok mahallede baskın düzenlediklerini, Irak polis ve ordusunun Amerikan ordusuyla birlikte hareket ettiğini belirtti. Iraklı askeri kaynaklar daha önce, operasyonun bölgeyi direnişçiler, milis güçleri veya El-Kaide'den 1 temizleme amacını taşıdığını söylemişti. Olaylar nedeniyle, şehirde sokağa çıkma yasağı uygulanmaya başladı. (AA) Irak Parlamentosu üyesi ve Irak Uzlaşma Cephesi Sözcüsü Selim Abdullah ElCuburi yaptığı açıklamada, Kerkük seçimlerinin uygulanacağı sürece kadar idari yetkileri paylaşmaya hazır olduklarını söyledi. El-Cuburi, Türkmen ve Araplara verilen haklar nedeniyle Kürt Listesi’nin Kerkük’teki seçimlerin ertelenmesinden yana olduğunu sözlerine ekledi. Abdullah El-Cuburi, İl Meclisleri Seçim Yasasının bazı maddelerinde uzlaşmanın sağlanması durumunda, Parlamentonun bugünkü oturumunda onaylanabileceğini açıkladı. El-Cuburi, Kerkük’teki sorunun çözümü için siyasi gruplar arasında uzlaşma bulunduğunu söyledi. İl Meclisleri Seçim Yasasının onaylanıp yürürlüğe girmesini önemseyen siyasi grupların kendi aralarında anlaştıklarını ifade etti. (www.radionawa.com) (www.iraqalaan.com) Albay Abdullah El-Delevi yaptığı açıklamada, Kerkük’te yaşanan olaylar sonrasında Irak Ordusunun 2. Tugayının Kerkük sokaklarına, özellikle Arefe semtine indiğini söyledi. El-Delevi, Kerkük’te uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırıldığını ve kentte yaşamın normale döndüğünü dile getirdi. (www.radionawa.com) Irak İçişleri Bakanı Cevad Bolani, Irak'taki Amerikan askerlerinin 2008 sonunda BM tarafından belirlenen görev sürelerinin dolmasını takiben statüsünü belirleyecek anlaşma konusunda iki ülkenin "iyi yolda" olduğunu söyledi. ABD'de bulunan Bolani, söz konusu anlaşmanın Aralık ayından önce imzalanıp imzalanmayacağının sorulması üzerine, "Müzakereler ilerliyor ve bir yere varmak için iyi yolda olduğumuzu düşünüyorum," dedi. Bolani, Amerikan askerlerinin Irak'tan ayrılmasından sonra Irak silahlı kuvvetlerinin kapasitesine ilişkin bir soru üzerine de, Irak Hükümetinin askeri birliklerinin eğitim ve deneyim düzeyini değerlendirdiğini belirtti. Bolani, "Irak silahlı kuvvetleri terör tehdidine karşı gelme kapasitesini göstermiştir. Hâlâ giderilmesi gereken bazı eksiklikler bulunmaktadır ve nitelikli bir iyileşme ortamı yaratmak için çalışmaları sürdürmekteyiz," dedi. ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin 31 Aralık 2008'den sonra Irak'ta varlığını sürdürmelerine ilişkin olarak müzakerelerde bulunuyor. (EL-HAYAT GAZETESİ) Ortadoğu 15. Bağlantısızlar Hareketi Dışişleri Bakanları Konferansı için Tahran'da bulunan Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad tarafından kabul edildi. Ahmedinejad-Babacan görüşmesi, sürpriz şekilde, konferansın düzenlendiği binada yapıldı. Sadece basının görüntü almasına izin verilen görüşmeyle ilgili açıklama yapılmadı. Dışişleri Bakanı Babacan, Ahmedinejad ile görüştükten sonra İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Başkanı ve Başmüzakereci Said Celili ile bir araya geldi. (AA) İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, birçok uluslararası örgütün kuruluş felsefesinin büyük güçlerin çıkarlarını korumaya yönelik olduğunu savundu. Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın temsil ettiği 15'inci 2 Bağlantısızlar Hareketi Dışişleri Bakanları Konferansının açılışında konuşan Ahmedinejad, söz konusu örgütlerin bu felsefeyle sorunları çözemeyeceğini söyledi. "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Amerika Birleşik Devletleri aleyhine karar almak mümkün mü?" diye soran İran Cumhurbaşkanı, katılımcı ülkelerden bu anlayışa karşı birlik olmalarını istedi. Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin karıştıkları savaşlarda asla cezalandırılmadıklarını vurgulayan Ahmedinejad, "Irak'ta da görüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri önce Irak'ı işgal etti, gerekli izni ise Güvenlik Konseyinden daha sonra aldı," diye konuştu. Ahmedinejad, kitle imha silahlarının yayılmasına yönelik çabalara da değinerek büyük güçlerin bunun dışında tutulmasını eleştirdi. "Büyük güçler, yolun sonuna yakınlar" diyen İran Cumhurbaşkanı, Bağlantısızlar Hareketinin ortak bir pazar oluşturarak, dünya barışına katkıda bulunabileceğini söyledi. 118 üyesi olan hareket, savaşın dışında kalmak isteyen çoğu bağımsızlıklarını yeni kazanan ülkeleri bir araya getirmek için 1961 yılında oluşturulmuştu. (TRT) İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, iktidardaki Kadima Partisi'nde başkanlık yarışı için iddialı konuşarak, Başbakan Ehud Olmert'in yeniden aday olması halinde kendisini yenilgiye uğratacağını söyledi. Livni, ordu radyosuyla yaptığı söyleşide, "Eğer Başbakan Kadima ön seçimlerinde adaylığını koyarsa ki bu bana pek mantıklı görünmüyor, onu yeneceğim," dedi. Olmert ile kişisel hiçbir sorunu olmamakla beraber, partide başlatılan sürecin amacının Olmert'in yerine başkasının seçilmesi olduğunu belirten 49 yaşındaki Livni, "Halkın politikaya yeniden güven duymaya başlamasının zamanı geldi," diye konuştu. Kadima'da 23 Eylülde yapılması planlanan seçimlerde başkanlık için yarışacak olan Livni, "Umarım insanlar daha umutlarını yitirmemişlerdir. Bunu ta başından beri söylüyorum ki, karar Olmert'e kalmıştır. Halk artık kendisinden bıktı," dedi. Öte yandan Livni, bir zamanlar İsrail gizli servisi Mossad'ın ajanı olduğunu kabul etti. Livni, "4 yıl Mossad'ta görev yaptım. Aynı zamanda eğitim stajı gördüm ve yurt dışında da görev aldım," dedi. (BBC) İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, ABD'nin İran'a karşı askeri seçenekten vazgeçmemesini istedi. İsrail Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Barak'ın ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile Washington'da yaptığı görüşmede, Gates'e, "Bütün seçenekleri masada bırakmaktan ibaret olan siyaseti izlemeye devam etmek gerek," dediği belirtildi. Açıklamaya göre, İran'ın nükleer programını konuşmak üzere ABD'ye dün gelen Barak, "İran'ın nükleer programı bölge ve bütün dünyanın istikrarını tehlikeye sokuyor. İranlılara karşı mali ve ekonomik yaptırımları ağırlaştırmak gerekliliğini desteklemeye devam ediyoruz," ifadesini kullandı. Barak'ın ABD'ye hareketinden önce bakanlığın üst düzey yetkilisi Amos Gilad, İsrail'in "İran'ın nükleer tehdidini hoş göremeyeceğini" söylemişti. Diğer yandan, Barak, Suriye'yi Hizbullah'a askeri yardımda bulunmakla suçladı. Bakanlık açıklamasına göre, Barak, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile yaptığı görüşmede, Hizbullah'ın askeri gücünün arttığından kaygı duyduğunu ifade ederek, Suriye'yi Hizbullah'ı silahlandırmakla suçladı ve "Son iki yılda Hizbullah'ın elindeki füzelerin sayılarının iki hatta üç katına çıktığını ve menzillerinin arttığını büyük bir hayal kırıklığıyla görüyoruz ve bütün bunlar Suriye'nin yardımıyla oldu," dedi. Suriye ise sürekli olarak Hizbullah'ı desteklediği yönündeki suçlamaları reddediyor. (AA) 3 Filistin Hükümeti, mali zorluklarını aşabilmek amacıyla Dünya Bankasının desteğini arıyor. Batı Şeria'daki Filistin hükümetinin Başkanı Selam Feyyad'ın Dünya Bankasına başvurarak, bağışçı ülkelerin sağladıkları mali yardımda açıkların kapatılması ve kamu çalışanlarının maaşlarının ödenmesi için acil fon tahsisi talep ettiği bildirildi. Filistin Başbakanının talebinin, geçen yıl bağışçı ülkelerin milyonlarca dolarlık yardım taahhüdüne rağmen Filistin ekonomisinin içinde bulunduğu mali darboğazı ortaya koyduğuna işaret ediliyor. Öte yandan, Filistin Yönetimi, Dünya Bankasının yan kuruluşlarından Uluslararası Finans Kurumu ile bir ortaklık anlaşması imzaladı. Anlaşma ile 15 milyon dolarlık destek sağlandı. Uluslararası Finans Kurumu yetkilileri, söz konusu yardımın, yerel mali sektör ve özel sektör kurumlarının geliştirilmesi doğrultusunda, Filistin bankalarının Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki faaliyetlerine destek olacağını belirttiler. Anlaşmanın imza töreninde konuşan Filistin Merkez Bankası Başkanı Haşim Eş Şavva, Uluslararası Finans Kurumu ile uzun vadeli bir ortaklık arayışında olduklarını, söz konusu stratejik desteğin piyasalarda konumlarını güçlendireceğini ifade etti. Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde 31 şubesi bulunan Filistin Merkez Bankası, küçük işletmelere kredi sağlıyor, ayrıca sınırlı bireysel ve kısa vadeli krediler açıyor. (AA) ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran'ı nükleer programından vazgeçirmek için en iyi yolun siyasi ve ekonomik yaptırımlar olduğunu düşünüyor. Pentagon Sözcüsü Geoff Morrell, yaptığı açıklamada, "İranlıları nükleer silah programlarından vazgeçirmenin en iyi yolunun ekonomik ve siyasi yaptırımlardan geçtiğini ve İsraillilerin de bunun farkında olduğunu düşündüğünü," söyledi. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, dün ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile Washington'da yaptığı görüşmede Gates'e, "tüm seçenekleri masada bırakmak gerektiğini" söylemişti. Pentagon sözcüsü, "İsraillilerin nükleer güce sahip bir İran'ı varlıkları için tehdit olarak görmelerini anlıyoruz. Bunun olmaması için hızlı şekilde çalışıyoruz, ancak çabalarımızı diplomatik, ekonomik ve maddi baskı konusunda yoğunlaştırıyoruz," dedi. Askeri seçeneği de göz ardı etmediklerini belirten Sözcü, "ancak bu bizim için ilk seçenek değil," diye konuştu. (VOANEWS) Kıbrıs KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, yeni görevine atandıktan sonra Kıbrıs'a ilk ziyaretini yapan ve iki liderle bugün ayrı ayrı görüşen BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'ın tarafların pozisyonunu öğrenmeye çalıştığını söyledi. Erçakıca, düzenlediği haftalık basın brifinginde, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, görüşmede Downer'a Kıbrıs Türk tarafının Ada'da çözüm isteğine ve izolasyonların kaldırılmasının bu süreçte büyük işlevi olacağına dikkat çektiğini kaydetti. Erçakıca, Downer'ın Talat'la görüşmesinde içerikten fazla, genel tutumların ele alındığını söyledi. BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas ile yaptığı görüşmelerden sonra cesaretlendiğini belirterek, "Ortada iyi ve umut verici bir çerçeve var," dedi. Kıbrıs'ta bulunan Downer, düzenlediği basın toplantısında temaslarını değerlendirdi. Liderlerin görüşme takvimi belirlemediğini, ancak sürecin yapıcı bir şekilde ileriye gitmesi gerektiğini 4 söyleyen Downer, görüşmelerin başlangıç tarihi olan 3 Eylülde Kıbrıs'ta olacağını belirtti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'dan Kıbrıs ile ilgili görev teklifi alınca çok büyük mutluluk duyduğunu belirten Downer, özel danışman olarak atanmasını, "Genel Sekreterin Kıbrıs konusunun çözümüne yardım etme taahhüdüne bağlılığının göstergesi," olarak nitelendirdi. Bu görevlendirmenin kendisi için büyük bir onur olduğunu kaydeden Downer, liderlere bugün nezaket ziyaretlerinde bulunduğunu, çok yararlı görüşmeler yaptığını ve son derece sıcak karşılandığını ifade etti. Downer, "Ortada iyi ve umut verici bir çerçeve var," dedi. (TRT) KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, İstanbul'da meydana gelen terör saldırısı nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mesaj göndererek, saldırıyı kınadığını söyledi. Erçakıca, haftalık basın brifinginde, Cumhurbaşkanı Talat'ın mesajında ''gaddar ve haince'' diye nitelediği saldırıyı ''şiddetle'' kınadığını, sivil halkı hedef alan terör saldırılarına karşı mücadelenin önemini vurguladığını kaydetti. Sözcü Erçakıca, 3 Eylülde başlayacak müzakerelerdeki amacın, iki halkın da referandumda onayını alabilecek kapsamlı bir çözüm planı üretmek olduğunu vurguladı. Kapsamlı müzakereler sonunda ortaya yeni bir ortaklık devleti çıkacağını kaydeden Erçakıca, bu devletin hem KKTC, hem de ''Kıbrıs Cumhuriyeti''nden unsurlar taşıyacağını belirtti.(AA) Avrupa Birliği AB İran'ın, başkent Tahran'daki Evin cezaevinde önceki gün 30 kişiyi idam etmesini şiddetle kınadı. AB Dönem Başkanlığından yapılan açıklamada, İran rejiminin bu idamları medyanın odaklanmasını sağlayacak şekilde sahnelemesinin ''insan onuruna hakaret'' olarak değerlendirildiği kaydedildi. Açıklamada, caydırıcılığı hiçbir zaman kanıtlanmamış ve yargı hatalarında geri dönüş imkânı sunmayan idam cezasının adil ve geçerli bir cezalandırma yöntemi olmadığı vurgulandı. (AB HABER) AB Sırbistan'a mali yardım, serbest ticaret ve eğitimde işbirliği gibi ayrıcalıklar sunan geçici anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Lahey'deki uluslararası savaş suçları mahkemesinin başsavcısı Serge Brammertz'in raporunu bekleyecek. Sırbistan'ın savaş suçlarının elebaşı olarak 13 yıldır aranan Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç'i geçen hafta yakalaması üzerine AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ve birçok üye ülke, Sırbistan'la 29 Nisan'da imzalanan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması'nın yürürlüğe girişine kadar geçerli olması öngörülen geçici ticari anlaşmanın bir an önce uygulamaya sokulmasını talep etmişti. AB'nin Sırbistan'la eş zamanlı olarak imzaladığı İstikrar ve İşbirliği Anlaşması'nın uygulanması uluslararası mahkemeye karşı tüm yükümlülüklerin karşılanması (aranan diğer savaş suçlularının yakalanarak Lahey'e teslimi) koşuluna bağlanırken, geçici anlaşmanın yürürlüğe girmesi için mahkemeyle iş birliği yapıldığının gösterilmesi yeterli bulunuyor. Karaciç'in yakalanmasının ardından Sırbistan'ın durumunu ele alan AB Daimi Temsilciler Komitesi'nde, İtalya, Slovenya, Slovakya, Romanya ve Kıbrıs Rum Kesiminin geçici anlaşmanın bir an önce uygulamaya girmesi 5 ısrarına rağmen Başsavcı Brammertz'in raporunun beklenmesini isteyen Hollanda geri adım atmadı. (AB HABER) AB Komisyonu'nun Dış Ticaretten Sorumlu Üyesi Peter Mandelson, Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ), İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan görüşmelerindeki başarısızlığın sorumluluğunun herkese ait olduğunu söyledi. Peter Mandelson, gazetecilere yaptığı açıklamada, bunun ''toplu bir başarısızlık'' olduğunu ifade ederek, başarısızlığın sonuçlarının herkes için eşit olmayacağını, sonuçları, görüşmelerde fırsata ve şansa ihtiyaç duyanların orantısız biçimde daha fazla hissedeceğini bildirdi. Görüşmelerdeki başarısızlığın uluslararası ticaret sistemi için, ticari fırsat kaybından daha büyük bir geri adım olduğunu belirten Mandelson, ''Dünya düzenini yeniden belirlemek için dünya çapındaki ilk sözleşmeyi yapma fırsatını kaçırdık,'' dedi. AB'nin ''açıkça ve iyi niyetle'' görüş bildirdiğini ifade eden Mandelson, AB'nin Doha turuna desteği konusunda birleştiğini de kaydederek, ''Yeniden müzakere masasına oturma olasılığını göz ardı etmememiz gerekir,'' diye konuştu. AB Komisyonu'nun Ortak Tarım Politikasından Sorumlu Üyesi Mariann Fischer Boel ise, görüşmelerdeki başarısızlığın ''dünyayı daha da öngörülemez duruma getireceğini'' dile getirdi. (AB HABER) Dün Brüksel'de bir araya gelen Avrupa Birliği Büyükelçileri, Sırbistan'la daha yakın ilişki kurma kararını Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karaciç Lahey'e gönderilene kadar erteledi. Büyükelçiler Karaciç'in tutuklanmasından memnuniyet duyduklarını belirttiler ama Sırbistan'a AB üyeliği yolunu derhal açmaya da yanaşmadılar. Toplantıda onun yerine, Sırbistan ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi kararının, Radovan Karaciç Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne gönderildikten sonra onaylanması kararlaştırıldı. AB diplomatları ayrıca, Sırbistan'ın savaş suçları konusunda tam iş birliği içinde olduğu konusunda Birleşmiş Milletlere bağlı mahkemenin savcısı Serge Brammertz'den bir rapor istemeye karar verdiler. İnsanlığa karşı suç işlemekle suçlanan Karaciç'in bu hafta içinde, Lahey'deki BM Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine teslim edilmesi bekleniyor. Sırbistan'ın Avrupa yanlısı Hükümeti, bu adımın üyelik sürecine olumlu katkı yapmasını umuyor. Ancak bazı AB üyesi ülkeler, Sırbistan'ın Balkanlarda yaşanan son savaşlardan miras kalan birçok sorunun üstesinden gelmesi gerektiğine işaret ederek, Sırbistan'ın Birliğe üyeliği konusunda isteksiz görünüyorlar. (AB HABER) Kafkasya ve Orta Asya Rusya'da Su-27 tipi savaş uçağının düştüğü ve bir pilotun öldüğü bildirildi. Rusya Hava Kuvvetleri Sözcüsü Vladimir Drik, Rus haber ajansı RİA Novosti'ye yaptığı açıklamada, uçağın bugün ülkenin Uzak Doğu bölgesindeki Ussurisk üssüne yakın yerde eğitim uçuşu sırasında çakıldığını söyledi. Drik, uçakta bulunan pilotlardan birinin hayatını kaybettiğini diğerinin yaralı olarak kurtulduğunu belirtti. Su-27 Flanker ve değişik modellerinden Si-30 Flanker C tipi savaş uçaklarının Rusya'nın silah ihracatında çok önemli bir yeri bulunurken, RİA Novosti, Rus silah şirketi Rosoboronexport'un geçen yılki gelirinin yüzde 50'sini bu uçakların satışından elde ettiğini duyurdu. (haberrus) 6 Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İstanbul Güngören'deki hain saldırıyı kınadı. İlham Aliyev, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği başsağlığı mesajında, saldırıyı gerçekleştirenleri lanetledi. Aliyev mesajında, "İnsanların hayatına kasteden terörizmi kınıyorum. Bu ağır anlarda daima Türkiye'nin yanındayız. Size saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, yaralananlara da acil şifalar diliyorum," dedi. (İHA) Diğer Haberler Japon Hükümeti, Güney Kore Başbakanı Han Seung-Suu'nun iki ülke arasındaki tartışmalı adaları ziyaret etmesini "münasebetsiz" bulduğunu açıkladı. Japon haber ajansı Kyodo'nun bildirdiğine göre, Başbakan Han Seung-Suu, beraberinde iki Bakanla birlikte bugün Korelilerin "Dokdo", Japonların ise "Takeşima" adını verdiği adalardaki Koreli emniyet görevlilerini ziyaret etti ve üzerinde "Dokdo Güney Kore'nindir" yazılı anıtın açılışını yaptı. Japon Hükümet Sözcüsü, ziyareti "münasebetsiz" bulduklarını belirtti. (AA) Pakistan'ın kuzeybatısındaki Svat vadisindeki bir polis karakolunda 30 güvenlik görevlisinin Taliban tarafından kaçırıldığı bildirildi. Resmi kaynaklar, Taliban militanlarının Svat'taki Kabal bölgesindeki karakola saldırdığını, 3 istihbarat görevlisini öldüren militanların 30 kadar güvenlik görevlisini kaçırdığını açıkladı. Aynı kaynaklar, kaçırılanların 11'inin polis, 19'unun asker olduğunu da belirtti. Haber, militanların sözcüsü tarafından da doğrulandı. Hacı Müslüm Han, "Adamlarımız polis karakolunu bastı ve güvenlik görevlilerinden teslim olmalarını istedi," dedi ve kaçırılanların bilinmeyen bir yere götürüldüğünü bildirdi. Pakistanlı bir başka yetkili de "militanların kendilerine karşı koymaya çalışan ajanlara ateş açtıklarını" belirtti. Pakistan ordusu, Ekim 2007'de militanlara yönelik geniş çaplı operasyon başlatmış ve Svat Vadisinin büyük bir bölümünü militanlardan temizlemişti. (İHA) Afganistan'da Taliban militanlarına karşı mücadelede başarı sağlamak için NATO ve ABD Ordusunun önderliğindeki yabancı askerlerin Afgan Hükümetinin komutası altına girmesi gerektiği, aksi takdirde savaşın süreceği bildirildi. Afgan Hükümetine ait, İngilizce basılan Kabul Times gazetesinin başyazısında, askerler arasında bütünleşen bir komuta eksikliği ve operasyonların Hükümetle koordinasyonunda yaşanan başarısızlığın, şiddetin artmasına ve direnişçilerin canlanmasına neden olduğu savunuldu. Yazıda, "Bütünleşmiş bir komutanın oluşturulması ve bunun Afgan yetkililerce komuta edilmesi halinde, çok yakında savaşı kazanacağız. Afganistan, Afganların ülkesidir," ifadesi kullanıldı. "Topraklarında güvenli bir ortamı nasıl sağlayacaklarını, ülkelerini nasıl koruyacaklarını, dosta düşmana nasıl davranacaklarını Afganların daha iyi bildiği," belirtilen başyazıda, "Yakın koordinasyon ve Afgan komutası olmadan, çatışma uzun sürecek," denildi. Afganistan'da 71 binden fazla yabancı asker görev yapıyor. 11 Eylül saldırılarının sorumlusu olarak görülen El-Kaide liderlerini teslim etmeyi reddetmesi üzerine ABD'nin düzenlediği operasyonla 2001 yılında devrilen Taliban, ülkede son iki yılda saldırılarını artırdı. Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, defalarca yabancı askerlerle militanlara karşı yapılan 7 operasyonlar konusunda koordinasyon eksikliğinin sivil ölümlerine yol açtığını savunarak bu durumdan şikâyet etmişti. (BBC) Savaş suçlusu sanığı Radovan Karaciç'in, eski Yugoslavya'da işlenmiş savaş suçlarının faillerini yargılamak üzere kurulan özel uluslararası mahkemeye çıkarılmak üzere Hollanda'nın Lahey kentine gönderildiği bildirildi. Sırbistan savaş suçları savcılık bürosundan konuya ilişkin yapılan açıklamada, Karaciç'in özel uluslararası savaş suçları mahkemesine iade edildiği belirtildi. Öte yandan Sırbistan Hükümet kaynakları, Karaciç'in gözaltında tutulduğu hapishaneden alınarak, maskeli Sırbistan gizli polisi yetkililerinin eşliğinde, kendisini Lahey'e götürecek uçağa binmek üzere Belgrad havaalanına getirildiğini kaydettiler. Kaynaklar uçakla Sırbistan'dan ayrılan Karaciç'in kısa bir süre içinde Lahey'deki özel uluslararası savaş suçları mahkemesine teslim edileceğini ifade ettiler. Bosna-Hersek'te Boşnak ve Hırvatların katliamından sorumlu tutulan Karaciç, geçtiğimiz günlerde Belgrad'da yakalanmıştı. (VOANEWS) Dünya Basını Washington Post Gazetesi, Ülkede aylardır, "terör zanlılarına gerekirse işkence yapılabilir mi?" konulu tartışmanın Amerikan Yönetiminin en üst düzeyine kadar ele alındığı ve bunun Bush Yönetimi için bir "utanç kaynağı" olduğu görüşüne yer vermiş sayfalarında. "İşkencenin izinde" başlıklı köşe yazısında, geçen hafta Amerikan Yönetiminin çeşitli kademelerinden sızan ve Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği tarafından yayınlanan bazı yazışmalarda, uluslararası normlara göre "işkence" olarak kabul edilen bazı yöntemlerin meşrulaştırıldığı hatırlatılarak şunlar kaydediliyor: "Bu yazışmalarda tabii ki, 'işkence' kelimesi geçmiyor, zanlılara uygulananlar, 'gelişmiş sorgulama teknikleri' olarak nitelendiriliyor. Ancak isminin değişmesi uygulamanın ne olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Özellikle 2004 yılındaki bir yazışma, Bush Yönetiminin örneğin 'suda nefessiz bırakma' gibi bir tekniğin, bilgi almak için meşru bir yöntem olduğu görüşünü ortaya koyuyor. Başka bir deyişle dünyanın her tarafından bir 'işkence metodu' olarak kabul edilen, bir zanlının kafasının suya batırılması, Amerika Birleşik Devletleri'nin en üst düzeyindeki yazışmalarda yer alıyor. En etkileyici yazışma ise Adalet Bakanlığı'nın 2002 tarihli görüşü: Bakanlık, sorgulamayı yapan kişinin, zanlı zarar görse de görmese de bu doğrultuda bir niyeti olmadığı sürece, işkenceye karşı var olan Amerikan yasalarının çiğnenmeyeceği görüşünü bile açıkça dile getirebilmiş. Aslında işkenceye karşı federal yasalara ve uluslararası anlaşmalara uymak o kadar da zor bir şey değil. İnsanlara işkence yapmazsınız olur, biter. Ancak işkenceyi hafifletilmiş terimlerle tanımlamak, 'gelişmiş sorgulama yöntemleri' gibi isimler takmak, sanki bir orta yol arayışı izlenimini vermek, Amerika Birleşik Devletleri'nin şerefine, onuruna ve değerlerine yönelik iğrenç ve kabul edilemez bir saldırıdır. Her şeyden önce George W. Bush, 'işkenceyi kucaklayan bir Başkan' olarak tarihe geçecektir. New York Times Gazetesi, Kasım 2008'deki Başkanlık seçimlerine ilişkin olarak, "Obama saldırgan bir kampanya yürütebilir mi?" başlıklı bir köşe yazısı dikkati çekiyor. Yazıda, Demokrat aday Barack Obama'nın Ortadoğu ve Avrupa'ya 8 düzenlediği son gezide yaptığı mükemmel konuşmalar ve duruşuyla heyecan ve umut yarattığı belirtilerek sadece Berlin'de 200 bin kişinin kendisini dinlediği hatırlatılıyor. Rakibi McCain'in, yükselen petrol fiyatlarından bile Obama'yı sorumlu tuttuğu ve bunun Cumhuriyetçi kanatta bile alaya alındığını dile getiren yazar, buna rağmen Obama'nın McCain hakkındaki kelimelerini çok dikkatli seçtiğini ve önemli puan topladığını dile getiriyor. Yazı şöyle sürüyor: "Asıl önemli olan, Obama'nın tek bir geziyle topladığı bu artı puanları seçim günü geldiğinde oylara dönüştürüp dönüştüremeyeceği. Çünkü Cumhuriyetçi rakibi McCain her ne kadar 'acemi başkan adayı' imajı çizse de, seçimlerde Obama'ya ciddi bir darbe indirecek potansiyele sahip. Çoğu yazar, Irak başta olmak üzere dış politika konuların ortaya konacak tutumların Amerika'nın yeni başkanını belirleyeceğini dile getirse de, seçimleri üç ana başlık belirleyecek ve üçünün de adı aynı: Ekonomi, ekonomi ve yine ekonomi. İşsizlik, eşitsizlik, emekli maaşlarındaki kesintiler, özetle ekonomide yaşanan son sarsıntı sonucu, ankete katılanların yüzde 80'i, geleceğe ilişkin umutsuz olduklarını dile getiriyorlar. İşte Obama, konuşmalarında dile getirdiği ekonomideki 'eşitlik' kavramını somutlaştırıp bir kampanya sürecine dönüştürebilirse o zaman McCain'i geride bırakabilir." Tehran Times Gazetesi, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın Amerikan NBC televizyonuna verdiği son demeci ön plana çıkarmış. Amerikan Yönetiminin yeni bir yaklaşımla gelmesi halinde İran'ın olumlu yanıt vereceğinin belirtildiği haberde Ahmedinejad'ın İran'ın, nükleer silah peşinde olmadığını yinelediği ifade ediliyor. Dünya basınında İstanbul Güngören'deki saldırıların zamanlamasına ilişkin olarak çeşitli yorumlar da dikkati çekiyor. La Repubblica Gazetesi, Güngören'deki terör eyleminin AK Parti hakkındaki kapatma davasının görüşülmeye başlanması arifesinde meydana geldiğine işaret ediyor. Türkiye'deki gelişmeler İngiliz basınında da kapsamlı olarak değerlendiriliyor. Independet Gazetesi, Türkiye'nin yaşadığı kritik günlerin Avrupa Birliği sürecine etkisine ilişkin olarak şu yorum dikkati çekiyor: "Yaklaşan kriz, Fransa, Avusturya ve Almanya gibi, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecinin durmasını sessiz bir memnuniyetle izleyen ülkeleri kaygılandırmıyor. Türkiye'nin Avrupa Birliği içindeki muhaliflerinin, tüm bölge için umut vaat eden bu deneyi durdurmak için, parmaklarını bile kımıldatmalarına gerek yok. Bunun yerine süreci havasızlıktan yavaş yavaş boğulmaya bırakacaklar." Financial Times Gazetesi, İstanbul Güngören'deki patlamalara geniş yer ayırmış. Patlamalardan birkaç saat sonra Anayasa mahkemesinin AK Parti'yi kapatmayı tartıştığı belirtiliyor ve patlamaların yaratığı şok etkisine dikkat çekiliyor. Saldırının 2003'ten beri meydana gelen en kötü saldırı olduğunun altını çizen gazete kapatma davasıyla yükselen tansiyonun saldırılarla bir kez daha arttığını ancak iki olay arasında bağlantı olduğuna dair herhangi bir bulgunun olmadığını belirtiyor. 9 Yine aynı gazetede, güvenlik durumunun giderek kötüleştiği Afganistan'a ilişkin bir haber de dikkati çekiyor. Gazete, Afganistan'daki uyuşturucu tacirlerinin haşhaştan eroin üretmek için yabancı kimyagerlerden yardım alındığı iddiasına yer veriyor sayfalarında... Haber şöyle: "Birleşmiş Milletlerin yaptığı uyarıya göre, ham afyonu eroine dönüştürmek için yabancı kimyagerlerden yardım alınıyor. Bunların büyük bölümü, İran, Türkiye ve Pakistan'dan geliyor ve haşhaş özünü kaçak olarak sokulan kimyasal maddelerle karıştırarak yüksek kalite eroin üretiyorlar. Afganistan'daki asayiş boşluğu yasadışı uyuşturucu laboratuarlarının faaliyet göstermesine imkân tanıyor. Ancak eroin üretim süreci ülkeye ciddi miktarda kimyasal maddenin de sokulmasını gerektiriyor. Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, geçen yıl bunun için 13 bin ton madde gerekti. Yetkililer bugünlerde uyuşturucu üretiminde kullanılan kimyasalların Afganistan'a sokulmasını önlemeye çalışıyor." 10