haber bülteni

advertisement
HABER BÜLTENİ
:
30 Temmuz 2008
Haber Özetleri
Irak

Kerkük’te Pazartesi günü (28.07.2008) düzenlenen bombalı saldırının
ardından gergin bir hava hâkim. Kerkük Kriz Komisyonu, Türkmen
kuruluşlarına karşı yapılan saldırının terör eylemi olduğunu belirterek bu tür
saldırıları engellemeyen yetkililerin cezalandırılmasını istedi. Üst düzey
Türkmen yetkililerden oluşan Komisyon üyeleri, Irak Türkmen Cephesi
başkanlık binasında bir basın toplantısı düzenledi. Irak Türkmen Cephesi,
olayın bir terör eylemi olduğunu belirterek Türkmen kurum ve kuruluşlarını
hedef alan bu saldırılara engel olmayan Kerkük Valisi ve Polis Müdürü de dâhil
yetkililerin cezalandırılmalarını istedi. Toplantı öncesinde de Kerkük Kriz
Komisyonu'nun basın bildirisi yayınlandı. Bildiride, tüm Türkmeneli Bölgesi ve
özellikle Kerkük'te güvenliğin sağlanması için uluslararası bir gücün
konuşlandırılması ve saldırıyla ilgili olarak merkezi hükümet tarafından
bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulması istendi. (TRT)

Amerika Birleşik Devletleri, Irak'ta güvenlik konusunda büyük ilerleme
kaydedilmesine rağmen, Kerkük'te düzenlenen Pazartesi günkü saldırının,
hâlâ yapılacak çok şey bulunduğunun bir göstergesi olduğunu bildirdi.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, Kerkük'teki saldırıyı
"bir trajedi" olarak nitelendirerek, "Biz ve Iraklılar ülkede can güvenliğinin
sağlanmasında büyük ilerleme kaydetmişken, Kerkük'teki saldırı, Irak'ta hâlâ
yapılacak çok şey olduğunun bir kanıtı," dedi. Sözcü, "Irak Hükümeti ile Irak
halkı için güvenli bir ortam oluşturulması konusunda, sıkı şekilde çalışmaya
devam edeceğiz," diye açıklamada bulundu. (TRT)

Irak Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada dün
gerçekleşen Gül-Talabani görüşmesi hakkında bilgi verildi. Buna göre
Talabani, İstanbul'da düzenlenen terör saldırısını şiddetle kınadı ve başsağlığı
dileklerini iletti. Önceki gün Kerkük'te meydana gelen olaylar hakkında Gül'e
ayrıntılı bilgi verdi. (www.aswataliraq.info)

Irak ve Amerikan güçlerinin, Diyala bölgesinde geniş çaplı operasyon
başlattıkları bildirildi. Diyala'daki Bakuba kenti Operasyonlar Dairesi Müdürü
Ragıb El-Ömeiri, operasyonun Diyala bölgesinde dün sabah başladığını,
Bakuba'daki birçok mahallede baskın düzenlediklerini, Irak polis ve ordusunun
Amerikan ordusuyla birlikte hareket ettiğini belirtti. Iraklı askeri kaynaklar daha
önce, operasyonun bölgeyi direnişçiler, milis güçleri veya El-Kaide'den
1
temizleme amacını taşıdığını söylemişti. Olaylar nedeniyle, şehirde sokağa
çıkma yasağı uygulanmaya başladı. (AA)

Irak Parlamentosu üyesi ve Irak Uzlaşma Cephesi Sözcüsü Selim Abdullah ElCuburi yaptığı açıklamada, Kerkük seçimlerinin uygulanacağı sürece kadar
idari yetkileri paylaşmaya hazır olduklarını söyledi. El-Cuburi, Türkmen ve
Araplara verilen haklar nedeniyle Kürt Listesi’nin Kerkük’teki seçimlerin
ertelenmesinden yana olduğunu sözlerine ekledi. Abdullah El-Cuburi, İl
Meclisleri Seçim Yasasının bazı maddelerinde uzlaşmanın sağlanması
durumunda, Parlamentonun bugünkü oturumunda onaylanabileceğini açıkladı.
El-Cuburi, Kerkük’teki sorunun çözümü için siyasi gruplar arasında uzlaşma
bulunduğunu söyledi. İl Meclisleri Seçim Yasasının onaylanıp yürürlüğe
girmesini önemseyen siyasi grupların kendi aralarında anlaştıklarını ifade etti.
(www.radionawa.com) (www.iraqalaan.com)

Albay Abdullah El-Delevi yaptığı açıklamada, Kerkük’te yaşanan olaylar
sonrasında Irak Ordusunun 2. Tugayının Kerkük sokaklarına, özellikle Arefe
semtine indiğini söyledi. El-Delevi, Kerkük’te uygulanan sokağa çıkma
yasağının kaldırıldığını ve kentte yaşamın normale döndüğünü dile getirdi.
(www.radionawa.com)

Irak İçişleri Bakanı Cevad Bolani, Irak'taki Amerikan askerlerinin 2008
sonunda BM tarafından belirlenen görev sürelerinin dolmasını takiben
statüsünü belirleyecek anlaşma konusunda iki ülkenin "iyi yolda" olduğunu
söyledi. ABD'de bulunan Bolani, söz konusu anlaşmanın Aralık ayından önce
imzalanıp imzalanmayacağının sorulması üzerine, "Müzakereler ilerliyor ve bir
yere varmak için iyi yolda olduğumuzu düşünüyorum," dedi. Bolani, Amerikan
askerlerinin Irak'tan ayrılmasından sonra Irak silahlı kuvvetlerinin kapasitesine
ilişkin bir soru üzerine de, Irak Hükümetinin askeri birliklerinin eğitim ve
deneyim düzeyini değerlendirdiğini belirtti. Bolani, "Irak silahlı kuvvetleri terör
tehdidine karşı gelme kapasitesini göstermiştir. Hâlâ giderilmesi gereken bazı
eksiklikler bulunmaktadır ve nitelikli bir iyileşme ortamı yaratmak için
çalışmaları sürdürmekteyiz," dedi. ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin 31
Aralık 2008'den sonra Irak'ta varlığını sürdürmelerine ilişkin olarak
müzakerelerde bulunuyor. (EL-HAYAT GAZETESİ)
Ortadoğu

15. Bağlantısızlar Hareketi Dışişleri Bakanları Konferansı için Tahran'da
bulunan Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad tarafından kabul edildi. Ahmedinejad-Babacan
görüşmesi, sürpriz şekilde, konferansın düzenlendiği binada yapıldı. Sadece
basının görüntü almasına izin verilen görüşmeyle ilgili açıklama yapılmadı.
Dışişleri Bakanı Babacan, Ahmedinejad ile görüştükten sonra İran Ulusal
Yüksek Güvenlik Konseyi Başkanı ve Başmüzakereci Said Celili ile bir araya
geldi. (AA)

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, birçok uluslararası örgütün
kuruluş felsefesinin büyük güçlerin çıkarlarını korumaya yönelik olduğunu
savundu. Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın temsil ettiği 15'inci
2
Bağlantısızlar Hareketi Dışişleri Bakanları Konferansının açılışında konuşan
Ahmedinejad, söz konusu örgütlerin bu felsefeyle sorunları çözemeyeceğini
söyledi. "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Amerika Birleşik Devletleri
aleyhine karar almak mümkün mü?" diye soran İran Cumhurbaşkanı, katılımcı
ülkelerden bu anlayışa karşı birlik olmalarını istedi. Güvenlik Konseyi daimi
üyelerinin karıştıkları savaşlarda asla cezalandırılmadıklarını vurgulayan
Ahmedinejad, "Irak'ta da görüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri önce Irak'ı
işgal etti, gerekli izni ise Güvenlik Konseyinden daha sonra aldı," diye konuştu.
Ahmedinejad, kitle imha silahlarının yayılmasına yönelik çabalara da
değinerek büyük güçlerin bunun dışında tutulmasını eleştirdi. "Büyük güçler,
yolun sonuna yakınlar" diyen İran Cumhurbaşkanı, Bağlantısızlar Hareketinin
ortak bir pazar oluşturarak, dünya barışına katkıda bulunabileceğini söyledi.
118 üyesi olan hareket, savaşın dışında kalmak isteyen çoğu bağımsızlıklarını
yeni kazanan ülkeleri bir araya getirmek için 1961 yılında oluşturulmuştu. (TRT)

İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, iktidardaki Kadima Partisi'nde başkanlık
yarışı için iddialı konuşarak, Başbakan Ehud Olmert'in yeniden aday olması
halinde kendisini yenilgiye uğratacağını söyledi. Livni, ordu radyosuyla yaptığı
söyleşide, "Eğer Başbakan Kadima ön seçimlerinde adaylığını koyarsa ki bu
bana pek mantıklı görünmüyor, onu yeneceğim," dedi. Olmert ile kişisel hiçbir
sorunu olmamakla beraber, partide başlatılan sürecin amacının Olmert'in
yerine başkasının seçilmesi olduğunu belirten 49 yaşındaki Livni, "Halkın
politikaya yeniden güven duymaya başlamasının zamanı geldi," diye konuştu.
Kadima'da 23 Eylülde yapılması planlanan seçimlerde başkanlık için yarışacak
olan Livni, "Umarım insanlar daha umutlarını yitirmemişlerdir. Bunu ta
başından beri söylüyorum ki, karar Olmert'e kalmıştır. Halk artık kendisinden
bıktı," dedi. Öte yandan Livni, bir zamanlar İsrail gizli servisi Mossad'ın ajanı
olduğunu kabul etti. Livni, "4 yıl Mossad'ta görev yaptım. Aynı zamanda eğitim
stajı gördüm ve yurt dışında da görev aldım," dedi. (BBC)

İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, ABD'nin İran'a karşı askeri seçenekten
vazgeçmemesini istedi. İsrail Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada,
Barak'ın ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile Washington'da yaptığı
görüşmede, Gates'e, "Bütün seçenekleri masada bırakmaktan ibaret olan
siyaseti izlemeye devam etmek gerek," dediği belirtildi. Açıklamaya göre,
İran'ın nükleer programını konuşmak üzere ABD'ye dün gelen Barak, "İran'ın
nükleer programı bölge ve bütün dünyanın istikrarını tehlikeye sokuyor.
İranlılara karşı mali ve ekonomik yaptırımları ağırlaştırmak gerekliliğini
desteklemeye devam ediyoruz," ifadesini kullandı. Barak'ın ABD'ye
hareketinden önce bakanlığın üst düzey yetkilisi Amos Gilad, İsrail'in "İran'ın
nükleer tehdidini hoş göremeyeceğini" söylemişti. Diğer yandan, Barak,
Suriye'yi Hizbullah'a askeri yardımda bulunmakla suçladı. Bakanlık
açıklamasına göre, Barak, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile yaptığı
görüşmede, Hizbullah'ın askeri gücünün arttığından kaygı duyduğunu ifade
ederek, Suriye'yi Hizbullah'ı silahlandırmakla suçladı ve "Son iki yılda
Hizbullah'ın elindeki füzelerin sayılarının iki hatta üç katına çıktığını ve
menzillerinin arttığını büyük bir hayal kırıklığıyla görüyoruz ve bütün bunlar
Suriye'nin yardımıyla oldu," dedi. Suriye ise sürekli olarak Hizbullah'ı
desteklediği yönündeki suçlamaları reddediyor. (AA)
3

Filistin Hükümeti, mali zorluklarını aşabilmek amacıyla Dünya Bankasının
desteğini arıyor. Batı Şeria'daki Filistin hükümetinin Başkanı Selam Feyyad'ın
Dünya Bankasına başvurarak, bağışçı ülkelerin sağladıkları mali yardımda
açıkların kapatılması ve kamu çalışanlarının maaşlarının ödenmesi için acil fon
tahsisi talep ettiği bildirildi. Filistin Başbakanının talebinin, geçen yıl bağışçı
ülkelerin milyonlarca dolarlık yardım taahhüdüne rağmen Filistin ekonomisinin
içinde bulunduğu mali darboğazı ortaya koyduğuna işaret ediliyor. Öte yandan,
Filistin Yönetimi, Dünya Bankasının yan kuruluşlarından Uluslararası Finans
Kurumu ile bir ortaklık anlaşması imzaladı. Anlaşma ile 15 milyon dolarlık
destek sağlandı. Uluslararası Finans Kurumu yetkilileri, söz konusu yardımın,
yerel mali sektör ve özel sektör kurumlarının geliştirilmesi doğrultusunda,
Filistin bankalarının Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki faaliyetlerine destek
olacağını belirttiler. Anlaşmanın imza töreninde konuşan Filistin Merkez
Bankası Başkanı Haşim Eş Şavva, Uluslararası Finans Kurumu ile uzun vadeli
bir ortaklık arayışında olduklarını, söz konusu stratejik desteğin piyasalarda
konumlarını güçlendireceğini ifade etti. Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde 31
şubesi bulunan Filistin Merkez Bankası, küçük işletmelere kredi sağlıyor,
ayrıca sınırlı bireysel ve kısa vadeli krediler açıyor. (AA)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran'ı nükleer programından
vazgeçirmek için en iyi yolun siyasi ve ekonomik yaptırımlar olduğunu
düşünüyor. Pentagon Sözcüsü Geoff Morrell, yaptığı açıklamada, "İranlıları
nükleer silah programlarından vazgeçirmenin en iyi yolunun ekonomik ve
siyasi yaptırımlardan geçtiğini ve İsraillilerin de bunun farkında olduğunu
düşündüğünü," söyledi. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, dün ABD
Savunma Bakanı Robert Gates ile Washington'da yaptığı görüşmede Gates'e,
"tüm seçenekleri masada bırakmak gerektiğini" söylemişti. Pentagon sözcüsü,
"İsraillilerin nükleer güce sahip bir İran'ı varlıkları için tehdit olarak görmelerini
anlıyoruz. Bunun olmaması için hızlı şekilde çalışıyoruz, ancak çabalarımızı
diplomatik, ekonomik ve maddi baskı konusunda yoğunlaştırıyoruz," dedi.
Askeri seçeneği de göz ardı etmediklerini belirten Sözcü, "ancak bu bizim için
ilk seçenek değil," diye konuştu. (VOANEWS)
Kıbrıs

KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, yeni görevine atandıktan
sonra Kıbrıs'a ilk ziyaretini yapan ve iki liderle bugün ayrı ayrı görüşen BM
Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'ın tarafların
pozisyonunu öğrenmeye çalıştığını söyledi. Erçakıca, düzenlediği haftalık
basın brifinginde, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, görüşmede Downer'a
Kıbrıs Türk tarafının Ada'da çözüm isteğine ve izolasyonların kaldırılmasının
bu süreçte büyük işlevi olacağına dikkat çektiğini kaydetti. Erçakıca, Downer'ın
Talat'la görüşmesinde içerikten fazla, genel tutumların ele alındığını söyledi.
BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, KKTC
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris
Hristofyas ile yaptığı görüşmelerden sonra cesaretlendiğini belirterek, "Ortada
iyi ve umut verici bir çerçeve var," dedi. Kıbrıs'ta bulunan Downer, düzenlediği
basın toplantısında temaslarını değerlendirdi. Liderlerin görüşme takvimi
belirlemediğini, ancak sürecin yapıcı bir şekilde ileriye gitmesi gerektiğini
4
söyleyen Downer, görüşmelerin başlangıç tarihi olan 3 Eylülde Kıbrıs'ta
olacağını belirtti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'dan Kıbrıs ile ilgili görev
teklifi alınca çok büyük mutluluk duyduğunu belirten Downer, özel danışman
olarak atanmasını, "Genel Sekreterin Kıbrıs konusunun çözümüne yardım
etme taahhüdüne bağlılığının göstergesi," olarak nitelendirdi. Bu
görevlendirmenin kendisi için büyük bir onur olduğunu kaydeden Downer,
liderlere bugün nezaket ziyaretlerinde bulunduğunu, çok yararlı görüşmeler
yaptığını ve son derece sıcak karşılandığını ifade etti. Downer, "Ortada iyi ve
umut verici bir çerçeve var," dedi. (TRT)

KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, Cumhurbaşkanı Mehmet
Ali Talat'ın, İstanbul'da meydana gelen terör saldırısı nedeniyle
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mesaj göndererek, saldırıyı kınadığını söyledi.
Erçakıca, haftalık basın brifinginde, Cumhurbaşkanı Talat'ın mesajında
''gaddar ve haince'' diye nitelediği saldırıyı ''şiddetle'' kınadığını, sivil halkı
hedef alan terör saldırılarına karşı mücadelenin önemini vurguladığını kaydetti.
Sözcü Erçakıca, 3 Eylülde başlayacak müzakerelerdeki amacın, iki halkın da
referandumda onayını alabilecek kapsamlı bir çözüm planı üretmek olduğunu
vurguladı. Kapsamlı müzakereler sonunda ortaya yeni bir ortaklık devleti
çıkacağını kaydeden Erçakıca, bu devletin hem KKTC, hem de ''Kıbrıs
Cumhuriyeti''nden unsurlar taşıyacağını belirtti.(AA)
Avrupa Birliği

AB İran'ın, başkent Tahran'daki Evin cezaevinde önceki gün 30 kişiyi idam
etmesini şiddetle kınadı. AB Dönem Başkanlığından yapılan açıklamada, İran
rejiminin bu idamları medyanın odaklanmasını sağlayacak şekilde
sahnelemesinin ''insan onuruna hakaret'' olarak değerlendirildiği kaydedildi.
Açıklamada, caydırıcılığı hiçbir zaman kanıtlanmamış ve yargı hatalarında geri
dönüş imkânı sunmayan idam cezasının adil ve geçerli bir cezalandırma
yöntemi olmadığı vurgulandı. (AB HABER)

AB Sırbistan'a mali yardım, serbest ticaret ve eğitimde işbirliği gibi ayrıcalıklar
sunan geçici anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Lahey'deki uluslararası savaş
suçları mahkemesinin başsavcısı Serge Brammertz'in raporunu bekleyecek.
Sırbistan'ın savaş suçlarının elebaşı olarak 13 yıldır aranan Bosnalı Sırp lider
Radovan Karaciç'i geçen hafta yakalaması üzerine AB Komisyonu'nun
genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ve birçok üye ülke, Sırbistan'la 29
Nisan'da imzalanan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması'nın yürürlüğe girişine kadar
geçerli olması öngörülen geçici ticari anlaşmanın bir an önce uygulamaya
sokulmasını talep etmişti. AB'nin Sırbistan'la eş zamanlı olarak imzaladığı
İstikrar ve İşbirliği Anlaşması'nın uygulanması uluslararası mahkemeye karşı
tüm yükümlülüklerin karşılanması (aranan diğer savaş suçlularının
yakalanarak Lahey'e teslimi) koşuluna bağlanırken, geçici anlaşmanın
yürürlüğe girmesi için mahkemeyle iş birliği yapıldığının gösterilmesi yeterli
bulunuyor. Karaciç'in yakalanmasının ardından Sırbistan'ın durumunu ele alan
AB Daimi Temsilciler Komitesi'nde, İtalya, Slovenya, Slovakya, Romanya ve
Kıbrıs Rum Kesiminin geçici anlaşmanın bir an önce uygulamaya girmesi
5
ısrarına rağmen Başsavcı Brammertz'in raporunun beklenmesini isteyen
Hollanda geri adım atmadı. (AB HABER)

AB Komisyonu'nun Dış Ticaretten Sorumlu Üyesi Peter Mandelson, Dünya
Ticaret Örgütü'nün (DTÖ), İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan
görüşmelerindeki başarısızlığın sorumluluğunun herkese ait olduğunu söyledi.
Peter Mandelson, gazetecilere yaptığı açıklamada, bunun ''toplu bir
başarısızlık'' olduğunu ifade ederek, başarısızlığın sonuçlarının herkes için eşit
olmayacağını, sonuçları, görüşmelerde fırsata ve şansa ihtiyaç duyanların
orantısız biçimde daha fazla hissedeceğini bildirdi. Görüşmelerdeki
başarısızlığın uluslararası ticaret sistemi için, ticari fırsat kaybından daha
büyük bir geri adım olduğunu belirten Mandelson, ''Dünya düzenini yeniden
belirlemek için dünya çapındaki ilk sözleşmeyi yapma fırsatını kaçırdık,'' dedi.
AB'nin ''açıkça ve iyi niyetle'' görüş bildirdiğini ifade eden Mandelson, AB'nin
Doha turuna desteği konusunda birleştiğini de kaydederek, ''Yeniden
müzakere masasına oturma olasılığını göz ardı etmememiz gerekir,'' diye
konuştu. AB Komisyonu'nun Ortak Tarım Politikasından Sorumlu Üyesi
Mariann Fischer Boel ise, görüşmelerdeki başarısızlığın ''dünyayı daha da
öngörülemez duruma getireceğini'' dile getirdi. (AB HABER)

Dün Brüksel'de bir araya gelen Avrupa Birliği Büyükelçileri, Sırbistan'la daha
yakın ilişki kurma kararını Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karaciç
Lahey'e gönderilene kadar erteledi. Büyükelçiler Karaciç'in tutuklanmasından
memnuniyet duyduklarını belirttiler ama Sırbistan'a AB üyeliği yolunu derhal
açmaya da yanaşmadılar. Toplantıda onun yerine, Sırbistan ile ticari ilişkilerin
geliştirilmesi kararının, Radovan Karaciç Lahey'deki Uluslararası Savaş
Suçları Mahkemesi'ne gönderildikten sonra onaylanması kararlaştırıldı. AB
diplomatları ayrıca, Sırbistan'ın savaş suçları konusunda tam iş birliği içinde
olduğu konusunda Birleşmiş Milletlere bağlı mahkemenin savcısı Serge
Brammertz'den bir rapor istemeye karar verdiler. İnsanlığa karşı suç işlemekle
suçlanan Karaciç'in bu hafta içinde, Lahey'deki BM Uluslararası Savaş Suçları
Mahkemesine teslim edilmesi bekleniyor. Sırbistan'ın Avrupa yanlısı
Hükümeti, bu adımın üyelik sürecine olumlu katkı yapmasını umuyor. Ancak
bazı AB üyesi ülkeler, Sırbistan'ın Balkanlarda yaşanan son savaşlardan miras
kalan birçok sorunun üstesinden gelmesi gerektiğine işaret ederek,
Sırbistan'ın Birliğe üyeliği konusunda isteksiz görünüyorlar. (AB HABER)
Kafkasya ve Orta Asya

Rusya'da Su-27 tipi savaş uçağının düştüğü ve bir pilotun öldüğü bildirildi.
Rusya Hava Kuvvetleri Sözcüsü Vladimir Drik, Rus haber ajansı RİA
Novosti'ye yaptığı açıklamada, uçağın bugün ülkenin Uzak Doğu bölgesindeki
Ussurisk üssüne yakın yerde eğitim uçuşu sırasında çakıldığını söyledi. Drik,
uçakta bulunan pilotlardan birinin hayatını kaybettiğini diğerinin yaralı olarak
kurtulduğunu belirtti. Su-27 Flanker ve değişik modellerinden Si-30 Flanker C
tipi savaş uçaklarının Rusya'nın silah ihracatında çok önemli bir yeri
bulunurken, RİA Novosti, Rus silah şirketi Rosoboronexport'un geçen yılki
gelirinin yüzde 50'sini bu uçakların satışından elde ettiğini duyurdu. (haberrus)
6

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İstanbul Güngören'deki hain
saldırıyı kınadı. İlham Aliyev, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği başsağlığı mesajında, saldırıyı
gerçekleştirenleri lanetledi. Aliyev mesajında, "İnsanların hayatına kasteden
terörizmi kınıyorum. Bu ağır anlarda daima Türkiye'nin yanındayız. Size
saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı,
yaralananlara da acil şifalar diliyorum," dedi. (İHA)
Diğer Haberler

Japon Hükümeti, Güney Kore Başbakanı Han Seung-Suu'nun iki ülke
arasındaki tartışmalı adaları ziyaret etmesini "münasebetsiz" bulduğunu
açıkladı. Japon haber ajansı Kyodo'nun bildirdiğine göre, Başbakan Han
Seung-Suu, beraberinde iki Bakanla birlikte bugün Korelilerin "Dokdo",
Japonların ise "Takeşima" adını verdiği adalardaki Koreli emniyet görevlilerini
ziyaret etti ve üzerinde "Dokdo Güney Kore'nindir" yazılı anıtın açılışını yaptı.
Japon Hükümet Sözcüsü, ziyareti "münasebetsiz" bulduklarını belirtti. (AA)

Pakistan'ın kuzeybatısındaki Svat vadisindeki bir polis karakolunda 30
güvenlik görevlisinin Taliban tarafından kaçırıldığı bildirildi. Resmi kaynaklar,
Taliban militanlarının Svat'taki Kabal bölgesindeki karakola saldırdığını, 3
istihbarat görevlisini öldüren militanların 30 kadar güvenlik görevlisini
kaçırdığını açıkladı. Aynı kaynaklar, kaçırılanların 11'inin polis, 19'unun asker
olduğunu da belirtti. Haber, militanların sözcüsü tarafından da doğrulandı.
Hacı Müslüm Han, "Adamlarımız polis karakolunu bastı ve güvenlik
görevlilerinden teslim olmalarını istedi," dedi ve kaçırılanların bilinmeyen bir
yere götürüldüğünü bildirdi. Pakistanlı bir başka yetkili de "militanların
kendilerine karşı koymaya çalışan ajanlara ateş açtıklarını" belirtti. Pakistan
ordusu, Ekim 2007'de militanlara yönelik geniş çaplı operasyon başlatmış ve
Svat Vadisinin büyük bir bölümünü militanlardan temizlemişti. (İHA)

Afganistan'da Taliban militanlarına karşı mücadelede başarı sağlamak için
NATO ve ABD Ordusunun önderliğindeki yabancı askerlerin Afgan
Hükümetinin komutası altına girmesi gerektiği, aksi takdirde savaşın süreceği
bildirildi. Afgan Hükümetine ait, İngilizce basılan Kabul Times gazetesinin
başyazısında, askerler arasında bütünleşen bir komuta eksikliği ve
operasyonların Hükümetle koordinasyonunda yaşanan başarısızlığın, şiddetin
artmasına ve direnişçilerin canlanmasına neden olduğu savunuldu. Yazıda,
"Bütünleşmiş bir komutanın oluşturulması ve bunun Afgan yetkililerce komuta
edilmesi halinde, çok yakında savaşı kazanacağız. Afganistan, Afganların
ülkesidir," ifadesi kullanıldı. "Topraklarında güvenli bir ortamı nasıl
sağlayacaklarını, ülkelerini nasıl koruyacaklarını, dosta düşmana nasıl
davranacaklarını Afganların daha iyi bildiği," belirtilen başyazıda, "Yakın
koordinasyon ve Afgan komutası olmadan, çatışma uzun sürecek," denildi.
Afganistan'da 71 binden fazla yabancı asker görev yapıyor. 11 Eylül
saldırılarının sorumlusu olarak görülen El-Kaide liderlerini teslim etmeyi
reddetmesi üzerine ABD'nin düzenlediği operasyonla 2001 yılında devrilen
Taliban, ülkede son iki yılda saldırılarını artırdı. Afganistan Devlet Başkanı
Hamid Karzai, defalarca yabancı askerlerle militanlara karşı yapılan
7
operasyonlar konusunda koordinasyon eksikliğinin sivil ölümlerine yol açtığını
savunarak bu durumdan şikâyet etmişti. (BBC)

Savaş suçlusu sanığı Radovan Karaciç'in, eski Yugoslavya'da işlenmiş savaş
suçlarının faillerini yargılamak üzere kurulan özel uluslararası mahkemeye
çıkarılmak üzere Hollanda'nın Lahey kentine gönderildiği bildirildi. Sırbistan
savaş suçları savcılık bürosundan konuya ilişkin yapılan açıklamada,
Karaciç'in özel uluslararası savaş suçları mahkemesine iade edildiği belirtildi.
Öte yandan Sırbistan Hükümet kaynakları, Karaciç'in gözaltında tutulduğu
hapishaneden alınarak, maskeli Sırbistan gizli polisi yetkililerinin eşliğinde,
kendisini Lahey'e götürecek uçağa binmek üzere Belgrad havaalanına
getirildiğini kaydettiler. Kaynaklar uçakla Sırbistan'dan ayrılan Karaciç'in kısa
bir süre içinde Lahey'deki özel uluslararası savaş suçları mahkemesine teslim
edileceğini ifade ettiler. Bosna-Hersek'te Boşnak ve Hırvatların katliamından
sorumlu tutulan Karaciç, geçtiğimiz günlerde Belgrad'da yakalanmıştı.
(VOANEWS)
Dünya Basını
Washington Post Gazetesi, Ülkede aylardır, "terör zanlılarına gerekirse işkence
yapılabilir mi?" konulu tartışmanın Amerikan Yönetiminin en üst düzeyine kadar ele
alındığı ve bunun Bush Yönetimi için bir "utanç kaynağı" olduğu görüşüne yer vermiş
sayfalarında.
"İşkencenin izinde" başlıklı köşe yazısında, geçen hafta Amerikan Yönetiminin çeşitli
kademelerinden sızan ve Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği tarafından yayınlanan
bazı yazışmalarda, uluslararası normlara göre "işkence" olarak kabul edilen bazı
yöntemlerin meşrulaştırıldığı hatırlatılarak şunlar kaydediliyor:
"Bu yazışmalarda tabii ki, 'işkence' kelimesi geçmiyor, zanlılara uygulananlar,
'gelişmiş sorgulama teknikleri' olarak nitelendiriliyor. Ancak isminin değişmesi
uygulamanın ne olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Özellikle 2004 yılındaki bir yazışma,
Bush Yönetiminin örneğin 'suda nefessiz bırakma' gibi bir tekniğin, bilgi almak için
meşru bir yöntem olduğu görüşünü ortaya koyuyor. Başka bir deyişle dünyanın her
tarafından bir 'işkence metodu' olarak kabul edilen, bir zanlının kafasının suya
batırılması, Amerika Birleşik Devletleri'nin en üst düzeyindeki yazışmalarda yer
alıyor. En etkileyici yazışma ise Adalet Bakanlığı'nın 2002 tarihli görüşü: Bakanlık,
sorgulamayı yapan kişinin, zanlı zarar görse de görmese de bu doğrultuda bir niyeti
olmadığı sürece, işkenceye karşı var olan Amerikan yasalarının çiğnenmeyeceği
görüşünü bile açıkça dile getirebilmiş. Aslında işkenceye karşı federal yasalara ve
uluslararası anlaşmalara uymak o kadar da zor bir şey değil. İnsanlara işkence
yapmazsınız olur, biter. Ancak işkenceyi hafifletilmiş terimlerle tanımlamak, 'gelişmiş
sorgulama yöntemleri' gibi isimler takmak, sanki bir orta yol arayışı izlenimini vermek,
Amerika Birleşik Devletleri'nin şerefine, onuruna ve değerlerine yönelik iğrenç ve
kabul edilemez bir saldırıdır. Her şeyden önce George W. Bush, 'işkenceyi
kucaklayan bir Başkan' olarak tarihe geçecektir.
New York Times Gazetesi, Kasım 2008'deki Başkanlık seçimlerine ilişkin olarak,
"Obama saldırgan bir kampanya yürütebilir mi?" başlıklı bir köşe yazısı dikkati
çekiyor. Yazıda, Demokrat aday Barack Obama'nın Ortadoğu ve Avrupa'ya
8
düzenlediği son gezide yaptığı mükemmel konuşmalar ve duruşuyla heyecan ve
umut yarattığı belirtilerek sadece Berlin'de 200 bin kişinin kendisini dinlediği
hatırlatılıyor. Rakibi McCain'in, yükselen petrol fiyatlarından bile Obama'yı sorumlu
tuttuğu ve bunun Cumhuriyetçi kanatta bile alaya alındığını dile getiren yazar, buna
rağmen Obama'nın McCain hakkındaki kelimelerini çok dikkatli seçtiğini ve önemli
puan topladığını dile getiriyor. Yazı şöyle sürüyor:
"Asıl önemli olan, Obama'nın tek bir geziyle topladığı bu artı puanları seçim günü
geldiğinde oylara dönüştürüp dönüştüremeyeceği. Çünkü Cumhuriyetçi rakibi McCain
her ne kadar 'acemi başkan adayı' imajı çizse de, seçimlerde Obama'ya ciddi bir
darbe indirecek potansiyele sahip. Çoğu yazar, Irak başta olmak üzere dış politika
konuların ortaya konacak tutumların Amerika'nın yeni başkanını belirleyeceğini dile
getirse de, seçimleri üç ana başlık belirleyecek ve üçünün de adı aynı: Ekonomi,
ekonomi ve yine ekonomi. İşsizlik, eşitsizlik, emekli maaşlarındaki kesintiler, özetle
ekonomide yaşanan son sarsıntı sonucu, ankete katılanların yüzde 80'i, geleceğe
ilişkin umutsuz olduklarını dile getiriyorlar. İşte Obama, konuşmalarında dile getirdiği
ekonomideki 'eşitlik' kavramını somutlaştırıp bir kampanya sürecine dönüştürebilirse
o zaman McCain'i geride bırakabilir."
Tehran Times Gazetesi, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın Amerikan NBC
televizyonuna verdiği son demeci ön plana çıkarmış. Amerikan Yönetiminin yeni bir
yaklaşımla gelmesi halinde İran'ın olumlu yanıt vereceğinin belirtildiği haberde
Ahmedinejad'ın İran'ın, nükleer silah peşinde olmadığını yinelediği ifade ediliyor.
Dünya basınında İstanbul Güngören'deki saldırıların zamanlamasına ilişkin olarak
çeşitli yorumlar da dikkati çekiyor.
La Repubblica Gazetesi, Güngören'deki terör eyleminin AK Parti hakkındaki
kapatma davasının görüşülmeye başlanması arifesinde meydana geldiğine işaret
ediyor.
Türkiye'deki gelişmeler İngiliz basınında da kapsamlı olarak değerlendiriliyor.
Independet Gazetesi, Türkiye'nin yaşadığı kritik günlerin Avrupa Birliği sürecine
etkisine ilişkin olarak şu yorum dikkati çekiyor:
"Yaklaşan kriz, Fransa, Avusturya ve Almanya gibi, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne
katılım sürecinin durmasını sessiz bir memnuniyetle izleyen ülkeleri kaygılandırmıyor.
Türkiye'nin Avrupa Birliği içindeki muhaliflerinin, tüm bölge için umut vaat eden bu
deneyi durdurmak için, parmaklarını bile kımıldatmalarına gerek yok. Bunun yerine
süreci havasızlıktan yavaş yavaş boğulmaya bırakacaklar."
Financial Times Gazetesi, İstanbul Güngören'deki patlamalara geniş yer ayırmış.
Patlamalardan birkaç saat sonra Anayasa mahkemesinin AK Parti'yi kapatmayı
tartıştığı belirtiliyor ve patlamaların yaratığı şok etkisine dikkat çekiliyor. Saldırının
2003'ten beri meydana gelen en kötü saldırı olduğunun altını çizen gazete kapatma
davasıyla yükselen tansiyonun saldırılarla bir kez daha arttığını ancak iki olay
arasında bağlantı olduğuna dair herhangi bir bulgunun olmadığını belirtiyor.
9
Yine aynı gazetede, güvenlik durumunun giderek kötüleştiği Afganistan'a ilişkin bir
haber de dikkati çekiyor. Gazete, Afganistan'daki uyuşturucu tacirlerinin haşhaştan
eroin üretmek için yabancı kimyagerlerden yardım alındığı iddiasına yer veriyor
sayfalarında... Haber şöyle:
"Birleşmiş Milletlerin yaptığı uyarıya göre, ham afyonu eroine dönüştürmek için
yabancı kimyagerlerden yardım alınıyor. Bunların büyük bölümü, İran, Türkiye ve
Pakistan'dan geliyor ve haşhaş özünü kaçak olarak sokulan kimyasal maddelerle
karıştırarak yüksek kalite eroin üretiyorlar. Afganistan'daki asayiş boşluğu yasadışı
uyuşturucu laboratuarlarının faaliyet göstermesine imkân tanıyor. Ancak eroin üretim
süreci ülkeye ciddi miktarda kimyasal maddenin de sokulmasını gerektiriyor.
Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, geçen yıl bunun için 13 bin ton madde gerekti.
Yetkililer bugünlerde uyuşturucu üretiminde kullanılan kimyasalların Afganistan'a
sokulmasını önlemeye çalışıyor."
10
Download