21 DOSYA: TÜRKMENELİ

advertisement
Misak-ı Milli Kurtuluş Savaşı’nın
programını yansıtmak ile birlikte
savaş sonunda korunması gereken sınırları da belirlemiştir. Haritada da görüldüğü gibi günümüz
Türkiye’sine ek olarak Suriye ve
Irak Türkmenleri’nin yoğun olarak
yaşadığı, 1000 yıldır Türk yurdu
olan Halep ve Musul Vilayetleri de
hedeflenen sınırlar içerisinde yer
almıştır. Çünkü bu sınırlar aynı zamanda Mondros Mütarekesi imzalandığı tarihte işgal edilmemiş olan
Osmanlı topraklarını ifade eder.
Sonuç olarak mütareke imzalandığında Türkmenler’in yaşadığı
bölgeler henüz işgal edilmemiştir
ve Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti
altındadır, bu sebeple de Türk yurdunun bir parçası olarak kalması
istenmiştir.
“Barış ile Öksüz kalan Türkmeneli”
Mustafa Kemal önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nda, İtilaf Devletleri’ni
mağlup eden
TBMM Hükümeti önce 21 Ekim
1921 tarihinde Fransa ile Ankara Anlaşması’nı imzalamıştır. Bu
anlaşmanın 8. maddesi uyarınca Türkmenler’in yoğun olarak
yaşadığı Halep Vilayeti Fransız
mandasına bırakılmıştır. Fakat
Türkmenler’in yoğun olarak yaşadığı Musul Vilayeti’nin kaderi barış
görüşmelerine bırakılmıştır. 11 Eylül 1922 yılında Mudanya Ateşkesi
imzalanmış ve barış görüşmeleri
için hazırlıklar başlamıştır. TBMM
Lozan görüşmelerine davet edilmiş
ve kalıcı bir barış antlaşması için
müzakereler başlamıştır.
Barış görüşmelerinde Türk tarafını Garb Cephesi Komutanı İsmet
Paşa ve beraberindeki milletvekilleri temsil etmişlerdir. Heyet’in Lozan
şehrinde gerçekleşecek olan barış
görüşmelerine gitmek üzere hareket etmelerinden bir süre sonra,
gazetecilerin barış konferansında
Türkiye’nin savunacağı politikayı
sormaları üzerine İsmet Paşa :
“Bizim barış şartlarımız dünyaca
malumdur. Bu şartları müteaddit
defalar, müteaddit vesilelerle ilan
etmekten geri kalmadığımız için
onları herkes bilir. Bizim uğrunda
yıllardan beri her türlü fedakarlığa
katlandığımız gayelerimiz için mütevazı ve çok haklıdır. Bu gayeler
iki kelime içindedir: Misak-ı Milli... “
Bu açıklama Türkiye’nin barış
görüşmelerinde Türkmen yurtlarından vazgeçmeyeceğini, kardeşlerini bu yolda yalnız bırakmayacağı
yolundaki inanç ve kararlılığını göstermekteydi. Lozan görüşmelerinde İngiltere ve Türkiye arasındaki
en çetin tartışmaların yaşandığı 23
Ocak 1923 günü gerçekleşen oturumlarda Musul Meselesi ele alınmıştır.
Türkiye’yi temsil eden İsmet Paşa konuşmasında Musul
Vilayeti’nin başka bir devlete bırakılmasına razı olmamalarının sebeplerini 5 başlıkta ifade etmiştir.
İsmet Paşa bu başlıklardan ilkinin
etnik sebepler olduğunu vilayette
İngilizlerin iddia ettiği oranda Arap
etnik kökenli vatandaşların bulunmadığını belirtmiş ve buna kanıt
olarak Osmanlı Devleti’nin savaş
öncesinde vilayette yapmış olduğu nüfus araştırması verilerini sunmuştur. İkinci başlığı siyasi sebepler oluşturmaktadır. İsmet Paşa
İngiliz tarafının sunduğu sebepleri
cevaplamış ve Musul’un kaderinin, İzmir’in, Doğu Trakya’nın,
İstanbul’un kaderinden ayrı olmadığını , bütün bu vilayetlerin ateşkes
sonrasında ve sözleşmelere aykırı
bir biçimde işgal edildiğini belirtmiş, bu sebeple Musul Vilayeti’nin
Türkiye’ye verilmesinin akla ve
mantığa uygun bir davranış olacağını söylemiştir. Üçüncü başlıkta
tarihi sebepleri açıklayan heyetimiz,
bölgenin yaklaşık 11 yüzyıldır aralıksız Türk egemenliğinde bulunduğunu, Türk hanedanlarının bölgede
bir çok eser bıraktığını ve bu sebeplerle bölgenin Türk hanedanlarına çok şey borçlu olduklarını belirtmiştir. Dördüncü başlıkta coğrafi
ve ekonomik sebepleri açıklayan
heyetimiz bölgenin çoğrafi yapısının Anadolu’ya eş olduğunu, bölgenin Anadolu’nun çeşitli parçaları
arasında ulaşım ağı olarak önemli
olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Heyetimiz İngilizler’in iddia ettiklerinin
aksine bölgenin, ekonomik olarak
Bağdat Vilayeti’nden çok Akdeniz
limanları ve Anadolu’ya bağlı olduğunu belirtmişlerdir.Son olarak askeri sebepleri açıklayan Heyetimiz
bölgenin çoğrafi olarak Anadolu’ya
bağlı olması sebebiyle, askeri ve
stratejik açıdan Türkiye’nin güvenliği açısından bölgenin doğal sınırı
olan Cebel Himrin-Cebel FuhulVadi-i Tatar-Cebel Sincar çizgisini
sınır olarak önermişlerdir.
İngiliz Heyeti meselenin Milletler Cemiyeti tarafından karara
bağlanması gerektiğini belirtmiş
ve konunun Milletler Cemiyeti’ne
taşınmasını teklif etmişlerdir. Türk
Hükümeti meselenin çözümünde
bölgede yapılacak bir plebisit metoduna başvurularak bölge halkının
kararının sınırların son haline karar
vermesini talep etmişlerdir. İngiltere adına söz alan Lord Curzon bu
metodun, sınır çiziminde yanlış ve
tehlikeli bir yol olduğunu belirtmiş
ve meselenin Milletler Cemiyeti’nde
görüşülmesi konusundaki tekliflerini tekrar etmiştir. Konu ile ilgili olarak Mustafa Kemal Paşa ;
Yıl:1 | Sayı:3 | Gökkubbe |
21
DOSYA: TÜRKMENELİ
Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün hazırladığı Misak-ı Milli,
son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde,
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi
milletvekillerinin yoğun çabasıyla,
gizli bir oturumda 28 Ocak 1918
tarihinde oybirliği ile kabul edilmiştir.
Download