TÜRK ografik Görkezici), Aþkabat 1992, s. 3-160; Claus Schönig, “Turkmen”, The Turkic Languages (ed. L. Johanson – E. A. Csato), London 1998, s. 261271; Mehmet Kara, “Türkmen Edebiyatý”, TDEK 2, IV, 159-178; a.mlf., Türkmen Türkçesi Grameri, Ankara 2005, s. 3-6, 11-14; a.mlf., “Hazar Ötesi Türkmenleri ve Türkmenistan”, Türk Dünyasý Dil ve Edebiyat Dergisi, sy. 14, Ankara 2002, s. 235-252; Yusuf Nejat Turan, “Ýran Türkmenleri”, Dr. Baymirza Hayit Armaðaný (haz. Rasim Ekþi – Erol Cihangir), Ýstanbul 1999, s. 255-261; Salim Çonoðlu, Çaðdaþ Türkmen Edebiyatýnýn Öncü Yazarlarýndan Annaguli Nurmemmet’in Romanlarý, Ankara 2001, s. 19, 46, 99, 146; Yusuf Azmun, “Türkmencede Aslî ve Dolaylý Uzun Ünlüler”, TUBA, XIV (1990), s. 75-94; Sapar Kürenov, “Kuzey Kafkasya’daki Oðuzlar”, Türk Lehçeleri ve Edebiyatý Dergisi, sy. 4, Ankara 1995, s. 41-44; Mehmet Saray, “Türkmenler”, ÝA, XII/2, s. 668; Barbara Kellner-Heinkele, “Türkmen”, EI 2 (Ýng.), X, 682-685. ÿMehmet Kara Balkanlar’da Türk Dili ve Edebiyatý. Pek çok kavmin uðrak yeri olan Balkanlar’a XI ve XII. yüzyýllarda Peçenek, Kuman ve Uz Türkleri yerleþmiþ, XIII. yüzyýlda Moðol istilâsýndan kaçan Sarý Saltuk ile sonradan onun adýyla anýlan Türkmen aþireti Dobruca dolaylarýnda ilk müslüman Türk topluluðunu meydana getirmiþtir. Balkanlar’a gelen Türk kavimleri hem uzun süre bu topraklarýn sahibi olmuþ hem de Balkan milletlerinin teþekkülünde önemli rol oynamýþtýr. Balkanlar’da Avrupa Hunlarý’nýn bu topraklarý ele geçirmesiyle baþlayan Türk varlýðý daha sonra Osmanlýlar’la devam etmiþtir. Avrupa Hunlarý, Avarlar, Sabarlar, Peçenekler, Uzlar ve Kuman-Kýpçaklar bu topraklarda varlýklarýný XIV. yüzyýla kadar sürdürmüþlerdir. Balkanlar’daki Türk varlýðý bu uzun süreçte tabakalaþarak, karýþarak günümüzde diliyle, edebiyatýyla, sosyokültürel yapýsýyla varlýðýný devam ettirmektedir. Asýl uzun süreli ve kalýcý iliþkiler ise Osmanlýlar’la baþlamýþ, geliþip güçlenerek günümüze de ulaþmýþtýr. Son 150 yýl içinde Balkanlar’da meydana gelen hadiseler bölgedeki Türk varlýðýný olumsuz etkilese de hemen bütün Balkan ülkelerinde Türkçe’nin etkin bir dil halinde kullanýlmasýný engelleyememiþtir. Türkçe’nin özellikle Osmanlý döneminde yaygýn kullanýlýþý Balkanlar’da Türk diliyle meydana getirilen zengin bir edebî varlýk ortaya çýkmýþtýr. Etnik bakýmdan Türk olmayan þair ve yazarlarýn da Osmanlý döneminden itibaren Türk dili ve edebiyatýna katkýda bulunduklarý dikkat çekmektedir. Balkanlar’daki Yunanca, Makedonca, Hýrvatça, Sýrpça, Boþnakça, Arnavutça, Bulgarca, Pomakça gibi dil, edebiyat ve kültürler üzerinde Türkçe’nin deðiþik oranlarda etkisi vardýr. Bu yönde uzun süre de- 518 vam eden Türk hâkimiyeti bir barýþ sürecini baþlattýðýndan bilim, kültür ve sanat alanýnda dikkate deðer geliþmeler meydana gelmiþtir. Bugün mevcut pek çok yerleþim yeri Osmanlý Türkleri zamanýnda kurulmuþ, buna baðlý olarak bir þehirlilik kültürü oluþmuþtur. Hatta Balkanlar’da günümüzde de Türkçe bilenler “þehirli” (kasabali), Türkçe bilmeyenler “köylü” diye adlandýrýlmaktadýr. Balkanlar’da Türk Dili. Belgeler, Türk boylarýnýn Balkanlar’da görüldüðü dönemden beri gerek sözlü gelenek gerekse diðer dillerdeki Türkçe kökenli kelimelerin varlýðýný teyit etmektedir. Özellikle yer adlarýnda Türkçe kökenli isimlerin yaþamasý (Hun, Avar, Kuman-Kýpçak, Kuz, Bulgar, Peçenek vb. Türk boylarý) Türkçe’nin Balkanlar’daki varlýðýný milâttan önceye kadar götürmektedir. Ancak Türkçe’nin yazýlý ve sözlü olarak Balkanlar’daki varlýðý esas itibariyle 1350’li yýllarda Osmanlýlar’ýn Rumeli’ye geçiþiyle baþlamýþ, XIV-XV. yüzyýllarda yapýlan fetihler ve iskânlarýn ardýndan Türkçe günümüze kadar varlýðýný sürdürmüþtür. Rumeli Türkçesi üzerine çalýþan Türkologlar, Rumeli aðýzlarýný Doðu ve Batý olmak üzere ikiye ayýrmaktadýr. Buna göre doðu grubu Bulgaristan’da Deliorman, Razgrad, Kýzanlýk, Týrgoviþte, Kýrcali (Ardino, Milino ile beraber), Türkiye’de Edirne, Kýrklareli, Tekirdað merkezleriyle Doðu Trakya, Yunanistan’da Batý Trakya (Gümülcine) ve Orestiada’daki yerleþim yerlerini kapsar. Batý grubu Batý Bulgaristan’da Vidin, Köstendil, Mihaylovgrad, Makedonya’da Ohri, Üsküp, Gostivar, Kumanova ve Dinler köyü; Kosova’da Priþtine, Prizren, Mamuþa köyü; Arnavutluk’ta Kruja, Elbasan, Korçe gibi yerleþim yerlerini içine alýr. Rumeli aðýzlarýnýn doðu ve batý gruplarýný birbirinden ayýran sýnýr Tuna kenarýndaki Lom þehrinden baþlayarak doðuya doðru uzanan Vratsa, Sofya, Samakov, ardýndan batýya doðru uzanan Köstendil þehrinin güneyine ve Ege denizinin sahiline kadar uzanýr. Batý grubu için tesbit edilen baþlýca özellikler þunlardýr: Kelime sonunda ý, u, ü yerine i (alti, oldi, köpri); -mýþ, -muþ, -müþ yerine -miþ (kalmiþ, görmiþ, olmiþ); belirli durumlarda i yerine ý (beným, elýnde, verdým, evýnde); yarý ötümlü g / g’nin korunmasý (ayagi, degenek, köpegi); þimdiki zaman eki -yor yerine -y’nin kullanýlmasý: yapayým, yapaysýn, yapay. Batý grubu için tesbit edilen özellikler doðu grubunda yer alan Edirne ve Kýrklareli aðýzlarýnda görülmez. Bu aðýzlarýn hem Doðu ve Güney Bulgaristan, hem de Uzunköprü ve Ýstanbul aðýzlarýyla ortak yönleri vardýr. Bulgaristan’dan Ýstanbul’a doðru yaklaþtýkça Bulgaristan aðýzlarýný Ýstanbul Türkçesi’nden ayýran özellikler azalýr. Bulgaristan aðýzlarýnda a yerine o / u (boba / buba); e ve i yerine ö / ü (böbek, böber / büber, möme) kullanýlýr; s ve þ’den önceki k düþer ve ünlüyü uzatýr (isik < eksik, iþi < ekþi); -acak / -ecek ekinin k’si -dý, -mýþ ve -sa eklerinden önce düþer (alacadý < alacaktý, gelecemiþ < gelecekmiþ, yapacasa < yapacaksa). Doðu ve Batý Rumeli aðýzlarýný birbirinden ayýran belirleyici özellikler daha çok fonetikle ilgili olup kýsaca þunlardýr: Kelime baþý k(a) sesi batý grubunda g(a)’ya dönüþür, doðu grubunda k(a) olarak korunur. Gerek kök gerekse gövde ve eklerde ünlü uyumunun bozularak batý grubunda tek e varyantlý, doðu grubunda e / a / ä olarak üç varyantlý telaffuz edilir; son seste batý grubunda i varyantlý, doðu grubunda ý / i / u / ü dört varyantlý telaffuz edilir. Batý grubunda son seste ý / i deðiþmesi olur; þimdiki zaman eki -yor, yý olarak görülür; iki ünlü arasýnda tam ötümlü à korunur. Bunlar doðu grubunda olmayan özelliklerdir. A) Osmanlý Dönemi. Osmanlý edebiyatýnda önemli birçok þairin Balkan þehirlerinde doðduðu ve buralarda yetiþtiði görülür. Baþta Edirne olmak üzere Gelibolu, Bosna, Serez, Vardar Yenicesi, Üsküp, Manastýr, Filibe, Selânik, Sofya, Belgrad, Prizren, Priþtine gibi þehirler Türk dili ve edebiyatý alanýnda meþhur þahsiyetlere mekân olmuþtur. Þuarâ tezkirelerinde yer alan birçok þairin bugünkü Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Romanya, Sýrbistan, Karadað, Bosna-Hersek, Macaristan topraklarýnda yaþadýðý bilinmektedir. Meselâ Bulgaristan bölgesinden çýkan sekseni aþkýn Osmanlý þairinden baþlýcalarý þunlardýr: Þûhî, Nizâmî, Gayrî, Ali Çelebi, Aþkî, Cefâyî, Riyâzî, Revnaký, Ahî, Beyânî, Fasîhî, Mestî ve Meylî, Behçetî, Rusçuklu Beyânî, Himmetî, Ferrî, Bahârî, Salâhî, Zarîfî. Günümüzde Yunanistan sýnýrlarý içinde kalan Serez, Vardar Yenicesi, Selânik ve Girit Osmanlý döneminde çok sayýda þair yetiþtirmiþ önemli merkezlerdendir. Buralardan çýkan þairlerden bazýlarý þöylece sýralanabilir: Dimatokalý Abdülvâsi Çelebi, Halîmî, Hilmî, Râgýb, Ali, Ýzzet, Moralý Ahmed Paþa, Râsim, Resmî, Sakýzlý Fâik, Eðribozlu Sâmî, Giritli Ýzzet, Nevres. Bugünkü Makedonya’da Debreli Vechî, Dramalý Ârif Mehmed, Gevgelili Bâlî, Ýþtipli Aklî, Sadrî Tâlibî, Kalkandelenli Sücûdî, Fakîrî ve Tuluî gibi isimler zikredilebilir. Ayrýca Üsküp ve Manas- TÜRK týr’dan birçok þair yetiþmiþtir. Ayânî, Firdevsî, Hâfýz, Hâver, Kâtib, Keþfî, Merdî, Sabâyî, Sezâyî, Sinan, Vahyî, Veznî, Zuhûrî, Üsküplü Atâ, Dürrî, Fennî, Ferîdî, Hâkî, Hemdemî, Hevesî, Ýshak Çelebi, Ýzârî, La‘lî, Mîrî, Mu‘dî, Nâm, Niyâzî, Özrî, Riyâzî, Sýhrî, Vâlihî, Vusûl ve Zârî bunlardan bazýlarýdýr. Eski Yugoslavya sýnýrlarý içinde yer alan Alacahisar, Semendire, Usice, Yenipazar, Belgrad, Prizren ve Priþtine gibi merkezlerden çýkan pek çok müellif ve þairden bazýlarý þunlardýr: Mesîhî, Þem‘î, Mustafa Çelebi, Âþýk Çelebi, Sünnî, Cenânî, Valî, Sâdýk, Ni‘metî, Zikrî, Sâbit, Saîd, Hâlis, Nâþid. Bosna-Hersek 1463’te Fâtih Sultan Mehmed tarafýndan fethedildikten sonra Osmanlý Türkçesi’nin kültür alanýna giren bölgede birleþtirici unsur olan Ýslâm’ýn etkisiyle Türkçe ortak dil olarak kullanýlmýþtýr. XV. yüzyýlda buralarda eser verenlerin baþýnda II. Bayezid’in veziri Derviþ Yâkub Paþa gelmektedir. XVI. yüzyýlda Taþlýcalý Yahyâ, Fevrî, Vasfî, Mostarlý Ziyâî, Vüsûlî, Arþî, Ubeydî, Vahdetî, Nihâdî, Gayretî, Kemterî, Lâmekânî, Þânî ile Sabûhî Osmanlý Türk edebiyatýnda eser veren Bosnalý þairlerdir. XVI. yüzyýlda nesir ustasý Matrakçý Nasuh da önemli þahsiyetlerdendir. XVII. yüzyýlda Varvarlý Ali Paþa, Hevâyî, Ahmed Çelebi, Nergisî, Derviþ, Hüsâmî, Ali Alâeddin, Habîbî, Fevzî, Mîrî, Sâmiî, Mezâkî, Sükkerî, Bezmî, Tâlib, Kâtibî, Kaimî, Vuslatî, Zikrî, Nâbî ile Ahmed Sûdî, Ýbrâhim Peçûyî, Abdî, Ýbrâhim, Yûsuf, Hacý Mustafa ve Ömer adlý nesir yazarlarý görülmektedir. XVIII. yüzyýlda Abdullah Mâhir, Sâbit ve Mehmed Reþid, Safî, Hürremî, Ledünnî, Bülbülî, Ebûbekir, Muhlisî, Þehdî, Ahmed Hatem, Kudsî, Mâilî, Meylî, Gurbî, Abdullah Kantemir, Nazarî, Rahmî, Cûdî, Ýlhâmî, Vehbî önemli þairlerdir. Hacý Nesimzâde, Ahmed, Ömer, Abdullah, Ýbrâhim Münib, Hüseyin, Muzaffer, Muhammed mensur eser veren Bosnalý þahsiyetlerdendir. XIX. yüzyýlda Fâzýl Paþa, Leskofçalý Galib, Hüseyin Avni, Kâzým Paþa ve Hersekli Ârif Hikmet önde gelen þairlerdir. Avusturya hâkimiyetinde iken bu bölgede Türkçe þiir yazanlar arasýnda Fehmî, Esad, Firaký, Molla Muhammed, Ahmed, Mehmed Refik, Ýbrâhim Zikrî, Muhammed Tevfik, Muhammed Kâmil, Yûnus, Remzî, Mehmed Þâkir ve Muhammed Kadri’yi saymak mümkündür. B) Osmanlý Sonrasý. 1911-1913 yýllarýnda cereyan eden hadiseler Osmanlý coðrafyasýnda millî kimliklerin ön plana çýkmasýna yol açmýþ ve Osmanlý Devleti’nin parçalanmasýný hýzlandýrmýþtýr. Bu süreç- te Osmanlý Devleti baþta Balkanlar olmak üzere birçok yerde toprak kaybetmiþtir. 1911 yýlý, Balkanlar’da Tanzimat’tan beri tartýþýlagelen dil ve edebiyat meseleleri için bir dönüm noktasý teþkil etmiþtir. Ömer Seyfeddin, Ziya Gökalp, Ali Canip (Yöntem) baþta olmak üzere birçok þair ve yazar bir araya gelerek Selânik’te millî edebiyatýn baþlangýcý kabul edilen Genç Kalemler dergisini çýkarmýþtýr. 1912-1913 Balkan savaþlarý, ardýndan I. Dünya Savaþý, 19191922 Ýstiklâl Harbi süreci Balkanlar’ý da Türk dili ve edebiyatý açýsýndan etkilemiþtir. Bu arada Türkler ve diðer müslümanlar Ýstanbul’a göç etmek zorunda kalmýþtýr. Göçlerden sonra XX. yüzyýlýn ortalarýna kadar Balkanlar’ýn ortak dili olan Türkçe giderek bu topraklarda etkinliðini kaybetmiþtir. 1917 Bolþevik Ýhtilâli, Balkanlar’ý da etkisi altýna alýnca komünizm burada en þiddetli biçimde yaþatýlmýþtýr. Ancak II. Dünya Savaþý’nýn ardýndan ortaya çýkan Yugoslav Federasyonu halklara az da olsa özgürlük tanýmýþtýr. Bilhassa Tito devri Yugoslavya’sýnda 1944-1945 yýlýnda Üsküp’te Türkçe öðretim için ilk adým atýlmýþtýr. Soðuk savaþ döneminde Balkanlar’da yazýlan Türkçe eserlerde aðýrlýklý olarak Marksist-komünist-sosyalist ideolojisinin yansýmalarý görülmektedir. 1951 yýlýnda azýnlýklara kendi dillerinde öðrenim hakký tanýyan kanunla birlikte Türk edebiyatý ve kültürü bu topraklarda yeniden canlanmaya baþlamýþtýr. a) Makedonya’da Türk Dili ve Edebiyatý. Yüzyýllarca Türkçe’ye ev sahipliði yap- mýþ olan Makedonya’da Üsküplü Zârî’den Yahya Kemal’e kadar birçok edip ve þair yetiþmiþtir. Ancak Üsküplü Þeyh Sâdeddin Efendi ve Manastýrlý Ýzzet Basri Efendi hariç tutulursa 1970’li yýllara kadar Makedonya’da Türk edebiyatýnýn suskun bir dönem geçirdiði söylenebilir. Burada geliþen Türk edebiyatýný Osmanlý dönemi, Balkan savaþlarý sonrasý ve çaðdaþ dönem olarak üçe ayýrmak mümkündür. Osmanlý döneminde birçok edip ve þairin yetiþtiði Makedonya’da Balkan savaþlarýndan sonra büyük darbe alan Türk edebiyatý içinde özellikle halk edebiyatý ürünlerinin çok azý tesbit edilebilmiþtir. 1949 Mayýsýnda neþredilen Yeni Kadýn Dergisi, Birlik gazetesinden sonra en önemli edebî faaliyet sayýlýr. Ayrýca Þükrü Ramo ve Necati Zekeriya gibi yönetimin güvenini kazanmýþ Türk yazarlarýnýn þiirlerine yer veren Makedonya Genç Türk Yazarlarýnýn Eserleri adlý kitap bu devrede yayýmlanmýþ (M. Karahasan v.dðr., Üsküp 1949), kitapta Mustafa Karahasan’ýn Þaban Hoca adlý dramýna da yer verilmiþtir. 1950 yýlýna gelindiðinde Türkçe Birlik gazetesi haftalýk olarak yayýmlanmaya baþlandýðý gibi azýnlýklar tiyatrosunun içerisinde Türk dramý bölümü de kurulur. Türkçe kitaplarýn sayýsý da artmýþ, önce çocuk dergisi olan, daha sonra Sevinç adý verilen Pioner gazetesi aylýk yayýn hayatýna baþlamýþ, Makedonya Türk Yazarlar Cemiyeti kurulmuþtur. Þükrü Ramo, Mustafa Karahasan, Necati Zekeriya, Mahmut Kýratlý, Þevki Vardar, Makedonya’da Yürüyen Duvar (2008) adlý ilk Türkçe romanýn yazarý Ýlhami Emin, Enver Tuzcu, Hüseyin Süleyman, Süreyya Yusuf ve Abdülkerim Sait 1950’li yýllarýn yazar ve þairler kuþaðýný oluþturur. 1957’de bir diðer çocuk dergisi Tomurcuk yayýmlanýr. 1960’lý yýllarda önceki kuþakta yer alanlardan bazýlarýnýn Türkiye’ye göç ettiði görülür. Nusret Diþo Ülkü, Hasan Mercan, Nimetullah Hâfýz ve Naim Þaban bu kuþaðýn önde gelen temsilcileridir. Sesler dergisiyle edebiyata giren 1970 kuþaðýnýn içerisinde Avni Engüllü, Yusuf Edip, Alaattin Tahir, Sabahattin Sezâir, Fahri Ali, Fahri Kaya, Avni Abdullah, Suat Engüllü ve Ýrfan Bellür yer almaktadýr. 1980’li yýllarda Makedonya çaðdaþ Türk edebiyatýnda durgunluk yaþanýr. 1990’lý yýllarýn baþlarýnda Semra Samet, Biba Ýsmail, Maber Hüseyin, Nizam Reþit ve Sevim Zeynullah gibi isimler tanýnmýþ þair ve yazarlar arasýnda yer alýr. Son yirmi yýllýk süreçte Makedonya çaðdaþ Türk edebiyatýnýn, Türkiye ile olan iliþkiler ve biliþim teknolojilerinin geliþmesiyle bilhassa Türkler’in yoðun biçimde yaþadýðý Üsküp, Gostivar, Struga gibi merkezlerde gerek kurduklarý dernekler gerekse yayýn hayatýna kendi imkânlarýyla kazandýrdýklarý ve Köprü, Hikmet gibi dergilerle önemli geliþmeler elde ettikleri görülmektedir. b) Kosova’da Türk Dili ve Edebiyatý. Kosova, eski Yugoslav Federe Cumhuriyeti içerisinde son yýllara gelinceye kadar özerk bölge statüsünde kalmýþ iki yerden biridir. Bu durum Kosova’nýn ekonomik ve kültürel bakýmdan yeteri kadar geliþememesine yol açmýþtýr. 1951 yýlýndan itibaren Türkçe öðrenim hakkýnýn verilmesiyle birlikte Kosova’da ayný yýl kurulan Doðruyol Kültür ve Güzel Sanatlar Derneði, Türk kültür ve edebiyatýnýn geliþmesine katkýda bulunan bir Türk enstitüsü haline gelmiþtir. 1951 Haziranýnda Priþtine Radyosu’nda baþlayan Türkçe haber programlarýný Türk sanat mûsikisi yayýnlarý izlemiþ, 1969’da Priþtine’de Tan gazetesi yayýmlanmýþtýr. 1973’te bu gazetenin yayýný olarak çýkarýlan Çevren, 1979’da çocuk der- 519 TÜRK gisi Kuþ neþir hayatýna baþlamýþtýr. Ayrýca Prizren’de Esin adlý kültür ve sanat dergisinin yayýmlanmasý Kosovalý Türkler açýsýndan önem arzetmektedir. Ayný yýl Kosova’nýn % 99’u Türk olan Mamuþa köyünde Âþýk Ferki Kültür ve Güzel Sanatlar Derneði kurulmuþtur. Kosova’da Balkan savaþlarý sonrasýndaki dönemde tasavvufî þiirler yazan Hacý Ömer Lutfî, 1930’lu yýllarda Prizren Gayret Derneði’nde oynanan tiyatro oyunlarý yazan Durmiþ Selina gibi isimler yetiþmiþtir. Çaðdaþ Kosova Türk edebiyatýnýn baþlangýcýný 1950’li yýllara götürmek mümkündür. Bu yýllarýn baþýnda Türkçe’nin öðretilmesi ve yayýlmasý için büyük çaba harcayan Süreyya Yusuf’u anmak gerekir. Ardýndan Naim Þaban, Nusret Diþo Ülkü ve Nimetullah Hâfýz, Hasan Mercan, Enver Baki gibi isimler yetiþmiþtir. Bunlardan bazýlarý Makedonya çaðdaþ Türk edebiyatýna katkýda bulunan isimlerdir. Enver Baki ayný zamanda bir hikâyecidir. 1970’li yýllarda faaliyet gösteren þair ve yazarlardan Sadýk Tanyol, Râif Výrmiça, Agim Rifat Yeþeren, Hüseyin Kazaz, Özbeyin Aksoy, Melahat Kaçamak, romancý Reþit Hanadan, bestekâr ve söz yazarý Aluþ Nuþ gibi isimleri saymak mümkündür. Ýrfan Morina’nýn Priþtineli Mesihi adlý eseri, Nimetullah Hâfýz’ýn antolojileri ve bazý akademisyenlerin yaptýðý çalýþmalar Kosova Türk dili ve edebiyatý açýsýndan önem arzetmektedir. c) Bulgaristan’da Türk Dili ve Edebiyatý. Bulgaristan Türkleri’nde edebiyat aslýn- da Türkler’in Rumeli’ye geçiþleri kadar eskidir. Bugünkü Bulgarca’da Osmanlý Türkçesi’nden geçen 4-5000 civarýnda kelime mevcuttur. Benö Tsonev, Bulgarian Language History adlý eserinde (Sofia 1919) Bulgarca’da kullanýlan birçok Türkçe deyim, atasözü ve özlü söze yer vermektedir. Çaðdaþ Bulgaristan Türk edebiyatý bir bakýma eski Rumeli Türk edebiyatýnýn bir devamý olarak yazýlý ve sözlü örneklerle yaþamýþtýr. Sofyalý Âþýk Hýfzî’nin Plevne Muharebesi Destaný bu örneklerin eskilerinden biridir. II. Dünya Savaþý’nýn sona ermesiyle Bulgaristan Türkleri’nin sosyal ve kültürel hayatýnda köklü deðiþmeler olmuþ, özellikle çocuk edebiyatýnda þiir türü ön plana çýkmýþtýr. Diðer taraftan komünist yönetimin baskýlarý artarken Türk kültürü adýna ne varsa ortadan kaldýrýlmaya, kiþilerin isimleri deðiþtirilmeye çalýþýlmýþ, hatta Türkçe konuþmanýn yasaklanmasýna kadar varan baskýlara mâruz kalýnmýþtýr. Kaynaðýný bölgenin zengin halk kültüründen alan Bulgaristan Türk þairleri þiir520 lerinde aruzun yaný sýra hece veznini de kullanmýþtýr. Çaðdaþ Bulgaristan Türk þiirinin önemli simalarý arasýnda anýlmasý gereken ilk isim II. Dünya Savaþý öncesiyle sonrasýný birbirine baðlayan sanatçýlardan Mehmet Müzekkâ Con’dur. Vidinli Mustafa Þerif Alyanak ve Nevrokoplu Mehmet Behçet Perim 1930’lu yýllarda Türkiye’ye göç eden þairler arasýndadýr. Þiirlerinin asýl temasý Bulgaristan Türkleri ve Bulgaristan’ýn doðal güzellikleri olan Mehmed Fikri eserlerinde dinî, ahlâkî konularý da iþlemiþtir. Ýzzet Dinç de þiirlerinde benzer temalarý ele almýþtýr. Razgrad doðumlu Ahmet Þerifov’un Müjde (1960) adlý bir þiir kitabý bulunmaktadýr. Ayný zamanda akademisyen olan Mefküre Mollova þiirlerini bir kitapta toplamýþtýr (Þiirler, Sofya 1964). Þumnulu þairlerden Mülâzým Çavuþev sade Türkçe ile yazdýðý þiirlerinde vatan sevgisini ve tabiat konularýný iþlemiþtir. 1989 göçünde Türkiye’ye gelen Niyazi Hüseyinov’un (Bahtiyar) Köy Yankýlarý (1964) adlý bir þiir kitabý bulunmaktadýr. Razgrad yöresinden Lutfi Demirov’un halk þiiri tarzýnda söyleyiþleri vardýr. 1990’da Türkiye’ye göç eden þair Sabahattin Bayramov halen Bursa’da yaþamaktadýr. Adresim Þudur (1962) ve Sokaklarým Çaðrýþýmlar Ýçinde (1966) adlý þiir kitaplarýnda topladýðý manzumelerinde hayal zenginliði ve felsefî çaðrýþýmlar ön plandadýr. 1968’de Türkiye’ye göç eden çocuk edebiyatý þairlerinden Dobriçli Nevzat Mehmedov Ayý Dayý (1959), Deniz (1967) ve Üç Beygir (1967) adlý kitaplarýnda yer alan þiirlerinde daha çok hayvanlar dünyasýný ve denizle ilgili öðeleri iþler ve bir sevgi þairi olarak bilinir. Çaðdaþ Bulgaristan Türkleri’nin ileri gelen þairlerinden biri de Ömer Osmanov’dur (Erendoruk). 1989’da Bulgaristan’dan sýnýr dýþý edilince Türkiye’ye gelmiþ, Üçüncü Mezar (1989), Ölmeden Ölmek (1991) ve Sabýr Duasý (1991) adlý þiir kitaplarýný yayýmlamýþtýr. Aðýrlýklý olarak sýla hasretini iþleyen ve Bulgaristan Türkleri’nin mücadelesini savunan Recep Küpçüev’in Ötesi Var (1962) ve Ötesi Düþ Deðil (1967) adlý iki þiir kitabý vardýr. Balkan Türkleri’nin çok iyi tanýdýðý þairlerden, halen Ýstanbul’da yaþayan Mehmet Çavuþ Yýllarýn Serenadý (1964), Bulgaristan’dan Sesler (1985) adýný taþýyan þiir kitaplarý ile XX. Yüzyýl Bulgaristan Türkleri Þiiri (1988) adlý bir þiir antolojisinin sahibidir. Daha çok dil bilincini aþýlamaya çalýþan Ali Bayram Silistreli öðretmen þairlerdendir. 1989 göçünün vatanýndan ayýrdýðý Silistreli þairlerden Latif Aliyev’in Bir Bahçeden Bir Bah- çeye (1961) adýný verdiði þiir kitabýnda halk þiiri tarzýnda söyleyiþleri vardýr. Lofçalý þairlerden Mustafa Mutkov’un Sabah Yolcusu (1965) adlý bir þiir kitabý yayýmlanmýþtýr. Þiirlerinde daha çok Rodop Türkleri’nin elem ve kederlerini, var olma mücadelesini ele alan Eðridereli Faik Ýsmailov’un (Arda) manzumeleri Bulgaristan Türkleri için her zaman umut ýþýðý olmuþtur. Tek þiir kitabýný Aðarýrken Tan (1965) adýyla yayýmlamýþtýr. Özellikle çocuk þiirlerinde baþarýlý sayýlan Mustafa Çetev, Bulgaristan Türkleri’nin önde gelen yayýn organlarýndan Hak ve Özgürlük gazetesinin yazarlarýndandýr. 1950’li yýllarýn önemli isimlerinden biri de Kýrcaali yöresi þairlerinden, Bir Uçtan Bir Uca Memleket (1965) adlý þiir kitabý olan Süleyman Yusufov þiirlerinde heceyi ve serbest vezni kullanmýþ, özellikle sýla hasreti temasýný iþlemiþtir. Hasköylü þairlerden Durhan Hasanov 1989’da Türkiye’ye göç etmiþ olup Ýnsan Kardeþlerim (1965) adlý bir þiir kitabý vardýr. Yine 1989 göçüyle vatanýndan ayrýlan þairlerden Þaban Mahmudov’un Gerginlik (1966) adlý þiir kitabý bulunmaktadýr. Razgradlý bir baþka þair Latif Karagöz’dür. Halen Türkiye’de yaþayan þairin ilk þiir kitabý Kon Kon Kelebek (1990) adýný taþýr. Kýrcaalili Naci Ferhadof da þiirlerini Daðlý ve Deniz (1965) adlý bir kitapta toplamýþtýr. Ýsmail Çavuþev, Ahmet Eminov (Atasoy), Rahim Recebov, Necmiye Mehmedova, Ahmet Kadirov, Nebiye Ýbrahimova, Hilmi Haþal, Kadriye Cesur son dönemlerde yetiþen ve halen sanat hayatýný sürdüren þairlerdendir. Türk toplumunun sosyal problemleri, sýkýntýlarý, acýlarý, sýla hasreti, vatan ve millet sevgisi, millî duygular ve çocuk duyarlýlýklarý, tabiat güzellikleri çaðdaþ Bulgaristan Türk þiirinde ele alýnan belli baþlý temalar olarak dikkati çeker. Günümüzde Bulgaristan’daki durum Türk dili, Türk kültürü ve edebiyatý açýsýndan düne göre daha aydýnlýk ve ümit verici görünmektedir. d) Yunanistan’da Türk Dili ve Edebiyatý. Bugün Yunanistan sýnýrlarý içerisinde bulunan Batý Trakya bölgesi Osmanlý döneminde onlarca þairin yetiþtiði bir yerdir. XIV. yüzyýlda Gazi Evrenos Bey’in Batý Trakya’yý fethiyle bölgeye Konya ve Balýkesir civarýndan getirilip yerleþtirilen Türkler bugün azýnlýk durumuna düþmüþtür. Nüfusu 150.000 civarýnda kalan Batý Trakya Türkleri son yüzyýlda kimlik mücadelesi vermektedir. Lozan’dan zamanýmýza gelinceye kadar azýnlýk statüsünde basýn yayýn hakkýna sahip olan Batý Trakyalýlar, Arap TÜRK ve Latin harfleriyle altmýþtan fazla dergi çýkarmýþtýr. Ayrýca Türkiye’de (Batý Trakya’nýn Sesi, Batý Trakya, Yeni Batý Trakya), Almanya’da (Batý Trakya, Yeni Ses, Yeni Adým gazeteleri) yayýn organlarý bulun- maktadýr. Yunan arþivlerinde Batý Trakya Türkleri’nin yayýmladýðý Yeni Ziya, Yeni Yol, Yeni Adým, Balkan, Ýnkýlâp, Milliyet, Ýtilâ, Yarýn, Adalet, Trakya, Ülkü, Müdafaa-i Ýslam, Hakyol, Sebat gibi dergi ve gazete koleksiyonlarý mevcuttur. Günümüzde Balkan, Akýn, Gerçek, Ýleri, Aile Birlik, Trakya’nýn Sesi, Ortam gazeteleriyle Þafak Yuvamýz, Hakka Davet, Arkadaþ Çocuk ve Pýnar Çocuk dergileri yayýn faaliyetlerini sürdürmektedir. Batý Trakya’da XIV. yüzyýldan baþlatýlan Türk dili ve edebiyatýný Lozan öncesi ve sonrasý olmak üzere iki dönemde ele almak gerekir. Ýlk dönemde divan edebiyatý yolunda onlarca þair ve yazar yetiþmiþtir. Selânik, Osmanlý devrinde Ýstanbul’dan sonra Türk kültür ve edebiyatý için önemli merkezlerden biriydi. Halen Batý Trakya Türk edebiyatý faaliyetlerini Yunanistan’da sürdüren þair, yazar ve araþtýrmacýlardan Ali Rýza Saraçoðlu’nun Ey Yaðýz Toprak, Iþýk Atatürk, Yarýnlar Sizin Olacak, Rodop Yýldýzý; Hüseyin Mazlum’un Âþýklarýn Þahý Benim, Bir Esmere Gönül Verdim, Adres, Biraz Su; Rahmi Ali’nin Ay ve Güneþ (hikâye); Hüseyin Ali Babaoðlu’nun Tohum (þiir), Durdur ile Kurkur (masal); Reþit Salim – Osman H. Arda’nýn Öyküsüyle Notasýyla Batý Trakya Türküleri; Abdürrahim Dede’nin Batý Trakya Türk Folkloru ile (Ankara 1978) Batý Trakya Manileri (Ýstanbul 1989) adlý eserleriyle Türkiyeli araþtýrmacý Feyyaz Saðlam’ýn Yunanistan’da (Batý Trakya) Çaðdaþ Türk Edebiyatý Antolojisi (Ankara 1990), Batý Trakya Çocuk Edebiyatý (Ýstanbul 1990), Yunanistan (Batý Trakya) Türkleri Edebiyatý Üzerine Ýncelemeler (I-IV, Ýzmir 19911996), Yunanistan (Batý Trakya) Türkleri Edebiyatýnda Atatürk gibi eserlerini zikretmek mümkündür. Bunlardan baþka Mustafa Tahsin, Reþit Salim, Nâim Kâzým, Hüseyin Mahmutoðlu, Mücahit Mümin, Refika Nâzým, Sâlih Halil, Mehmet Çolak – Ýbram Onsunoðlu gibi þair ve yazarlarýn dergi ve gazetelerde yayýmlanmýþ çeþitli yazýlarý bulunmaktadýr. Batý Trakya Türkleri’nde en çok görülen edebî tür þiirdir. Çocuk edebiyatý, halk edebiyatý ve dinî edebiyat Batý Trakya Türk edebiyatýnýn önemli kollarýndandýr. Son yüzyýl içerisinde oluþan edebiyat ayný zamanda bir huzursuzluk edebiyatýdýr. Tiyatro türünde Sevda Peþinde ve Zamane Çocuðu adlý çalýþmalar, gezi türünde Mehmet Ârif ve Hasan Hocaoðlu’nun yazýlarý zikredilebilir. Halk edebiyatýnda sözlü gelenek süregelmiþtir ve bu geleneðe baðlý anonim ürünler halen devam etmektedir. Aþk, hastalýk, ölüm, tabiat, doðal âfetler ve yaþama sevinci gibi konular yoðun biçimde iþlenmektedir. Halk ozaný olan Mazlum Hüseyin, Ýmam Kasým, Hüseyin Salihoðlu, Alirýza Saraçoðlu’nun yanýnda Yakalý Çoban, Âsýmî, Dumanlýdað, Selâmî, Âþýk Asilsoy, Haliloðlu, Âþýk Zengin gibi baþka isimleri de saymak mümkündür. Halk edebiyatý ürünleri içinde destan, masal, türkü, mani vb. türlerin de yer aldýðý görülmektedir. BÝBLÝYOGRAFYA : B. Tsonev, Bulgarian Language History, Sofia 1919; Cengiz Orhonlu, “Yunanistan Türkleri”, TDEK, s. 1101; Abdürrahim Dede, Batý Trakya Türk Folkloru, Ankara 1978; a.mlf., “Batý Trakya Türklerinde Eski Türk Dini Þamanizm’den Kalýntýlar”, II. Milletlerarasý Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1982, IV, 93-108; Hasan Eren, Balkan Ülkelerinde ve Macaristan’da Türkoloji Çalýþmalarý, Ýstanbul 1987; Rüstem Avcý, “Batý Trakya Türkleri”, Batý Trakya, Ýstanbul 1989, s. 143-148; Mustafa Ýsen, Ötelerden Bir Ses: Divan Edebiyatý ve Balkanlarda Türk Edebiyatý Üzerine Makaleler, Ankara 1997; Baþlangýcýndan Günümüze Kadar Türkiye Dýþýndaki Türk Edebiyatlarý Antolojisi: Makedonya Türk Edebiyatý ve Yugoslavya (Kosova) Türk Edebiyatý, Ankara 1997, VII; XV. Yüzyýldan Bugüne Rumeli Motifli Türk Þiiri Antolojisi (haz. Ahmet Emin Atasoy), Bursa 2001; Balkanlar El Kitabý (der. Osman Karatay – Bilgehan A. Gökdað), ÇorumAnkara 2006-2007, I-III; S. Dilek Yalçýn Çelik, Kosovada Çaðdaþ Türk Edebiyatý (1951-2008), Prizren 2008; J. Eckmann – M. Mansuroðlu, “1959 Yýlý Trakya Dialektoloji Gezisi Raporu”, TDED, IX (1959), s. 113-118; Mustafa Tahsin, “Þiir: Batý Trakya Türk Azýnlýðýnda”, Þafak, sy. 17, Gümülcine 1991, s. 14-16; Feyyaz Saðlam, “Batý Trakya’da 29 Ocak 1988 Millî Direniþi ile Ýlgili Destanlar Üzerine”, TK, XXX/351 (1992), s. 53-60; Hayriye Süleymanoðlu Yenisoy, “Bulgaristan Türkleri Þiiri”, TDl., sy. 531 (1996), s. 449-578; Mustafa Kara, “Balkanlarda Türk Tasavvuf Edebiyatý’na Genel Bakýþ”, Bursa Defteri, sy. 12, Bursa 2002, s. 110-126; Yýlmaz Taþçýoðlu, “Balkanlarda Yeni Türk Edebiyatý Literatürü”, Türkiye Araþtýrmalarý Literatür Dergisi, IV/3, Ýstanbul 2006, s. 429-477. ÿCevdet Þanlý Kýbrýs’ta Türk Dili ve Edebiyatý. A) Dil. Kýbrýs’ta Türkçe iki aðza ayrýlýr. Bazý yazarlarýn Kýbrýs Türkçesi dedikleri Kýbrýs aðzý yanýnda resmî kurumlarda ve iliþkilerde standart Türkçe (Türkiye Türkçesi) konuþulabilmektedir. Konuþma dilinde çeþitli aðýzlarýn kullanýldýðý görülmekle birlikte Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti’nin yazý dili Türkiye Türkçesi’dir. Kýbrýs Türk aðzý incelendiðinde hem ses hem biçim hem söz varlýðý açýsýndan Kýbrýs Türkleri’nin geldikleri yörelerin izlerini bulmak mümkündür. Ancak günümüzdeki Kýbrýs Türk aðzýnýn Anadolu aðýzlarýndan epey farklýlaþtýðý söylenebilir. Bu ayýrýmýn sebebi tarih içinde farklý dillerle etkileþim ve Türkiye Türkçesi ile baðlantýnýn azlýðýdýr. Kýbrýs’ta Türkçe’nin geliþimi dört döneme ayrýlabilir: 15711878, 1878-1960, 1960-1974 yýllarý arasý ve 1974 sonrasýndaki dönem. Kýbrýs’a Türkler 1571 yýlýnda gelmiþ, bu tarihten itibaren Türkçe adada konuþulan iki büyük dilden biri olmuþtur. Ýlk dönemde yönetim Osmanlýlar’ýn elinde olduðu için Türkçe’nin yönetim iliþkilerinde büyük iþlevi vardý. Bu yolla Türkçe, Kýbrýs Rumcasý’ný etkilediði gibi 1974 yýlýna kadar gelen süreçte Kýbrýs Rumcasý’ndan Kýbrýs Türk aðzýna çeþitli kelimeler girmiþtir. Bunun yanýnda günümüz aðzýnda kullanýlan bazý cümle yapýlarýnýn Kýbrýs Rumcasý’ndan etkilendiði ileri sürülmektedir. Kýbrýs, 18781959 yýllarý arasýnda Ýngiltere’nin egemenliði altýnda bir sömürge adasý olunca yönetimde ve resmî kurumlarda Ýngilizce ön plana çýkmýþ, Ýngilizler’in adaya gelmesiyle birlikte Kýbrýs Türk aðzý Ýngilizce’den birtakým kelimeler almýþtýr. Dolayýsýyla bu dönemde Kýbrýs Türk aðzý, bir yandan Türkler’in geldiði yörelerdeki dilin özelliklerini taþýrken bir yandan da Kýbrýs Rumcasý ve Ýngilizce’nin tesirinde kalmýþtýr. 1959 yýlýndan sonra Ýngilizler adadan çekilip 1960’ta Kýbrýs Cumhuriyeti’nin kurulmasý ile Ýngilizce yönetim dili olmaktan çýkmýþ olsa da eðitim dili olarak varlýðýný günümüze kadar sürdürmüþtür. 1974’te ada ikiye ayrýlýnca Rumlar’la Türkler’in dil temasý sona ermiþtir. 1950’li yýllarda Kýbrýs Türk toplumunda artan Türk milliyetçiliðiyle ilgili siyasal eðilimler neticesinde Türkiye ile uyum dile de yansýmýþtýr. Uyum politikalarý ve 1974 sonrasýnda Türkiye ile Kýbrýs arasýndaki iletiþim ve ulaþým imkânlarýnýn artmasýyla Kýbrýs’ta konuþulan Türkçe, Türkiye Türkçesi’ne dönmeye baþlamýþ, dilde bulunan Rumca ve Ýngilizce kelimelerde bir azalma olmuþtur. 1974’ü takip eden yýllarda Kýbrýs’ta Türkçe açýsýndan bir baþka deðiþim daha gerçekleþmiþtir. Adaya Anadolu’nun çeþitli yörelerinden -özellikle Güney Anadolu, Doðu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri- göçler sebebiyle Kýbrýs Türk aðzýnýn yanýnda bu bölgelerin aðýzlarý da kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Günümüzde Kýbrýs’ta hem Kýbrýs Türk aðzýný hem Anadolu aðýzlarýný hem standart Türkçe’yi ayný zamanda ve mekânda duymak mümkündür. 521