AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Ġçindekiler TÜRKĠYE GÜNDEMĠ.......................................................................................................................... 2 Ankara-Erbil hattında stratejik diyalog ............................................................................................... 2 Başbakan Erdoğan'dan partilere ziyaret .............................................................................................. 3 TBMM 25 Temmuz'a kadar çalışacak................................................................................................. 3 2013 Yılında 13 Milyar Dolarlık Dış Yatırım ..................................................................................... 4 Dış politika eleştirisi – Taha Özhan – Star Gazetesi ........................................................................... 4 ORTADOĞU GÜNDEMĠ ..................................................................................................................... 6 Irak'ta 20 günde bin 78 kişi öldü ......................................................................................................... 6 Maliki'den ABD'nin birlik çağrısına olumsuz yanıt- Daily Telegraph ................................................ 6 Kürtler her zamankinden daha kararlı- Guardian ................................................................................ 6 Suriye'den Lübnan'a hava saldırısı ...................................................................................................... 7 İsrail, Batı Şeria'da operasyonları sürdürecek ..................................................................................... 7 „Tarih', Kürdistan istiyor mu? – Cengiz Çandar – Radikal Gazetesi................................................... 8 Ortadoğu'da harita ve algı operasyonu – Akif Emre – Yeni Şafak Gazetesi ..................................... 10 Ortadoğu‟da sınır çıkmazı – Sinan Özdemir – Dünya Bülteni .......................................................... 12 AFRĠKA GÜNDEMĠ .......................................................................................................................... 14 Afrika Birliği Mısır'ın üyeliğini aktifleştirdi ..................................................................................... 14 Nijerya'da alışveriş merkezinde patlama: 21 ölü ............................................................................... 14 Libya‟da genel seçimlere katılım düşük kaldı ................................................................................... 15 AVRUPA GÜNDEMĠ ......................................................................................................................... 15 Putin'e Ukrayna'da nasıl karşılık vermeli – Financial Times ............................................................ 15 Polonya‟da hükümet güvenoyu aldı .................................................................................................. 16 Korsika Milli Kurtuluş Cephesi silah bırakıyor ................................................................................ 16 Romanya meclisi cumhurbaşkanının istifasını istedi ........................................................................ 16 Osmanlı bayrağı 100 yıl sonra Türkiye'ye iade edildi ....................................................................... 17 ASYA – PASĠFĠK GÜNDEMĠ ........................................................................................................... 17 Çinli heyet 65 yıl sonra Tayvan'da .................................................................................................... 17 Kore Yarımadası‟nda savaşın 64‟üncü yıldönümü törenleri ............................................................. 18 Etihad Alitalia‟yı kanatları altına aldı ............................................................................................... 18 Çiçek, Orhun Kitabeleri'ni ziyaret etti ............................................................................................... 18 Pakistan'da 455 bin kişi evini terk etti ............................................................................................... 18 AMERĠKA GÜNDEMĠ ...................................................................................................................... 19 ABD ekonomisi daraldı ..................................................................................................................... 19 ABD Yeniden Irak'ı Tartışıyor .......................................................................................................... 20 1 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI TÜRKİYE GÜNDEMİ Ankara-Erbil hattında stratejik diyalog Al Jazeera Neçirvan Barzani, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine, Irak'ta yaşanan krizden çıkış yolunu görüşmek için Ankara'ya geldi. Saat 09.00 civarında Dışişleri Bakanlığı'nın konutuna gelen Barzani, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji Bakanı Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile görüştü. Görüşmeye Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Petrol Bakanı Aşti Hawrami de katıldı. Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin oğlu, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani de saat 10.15'te Dışişleri Konutu'na geldi. Görüşme yaklaşık 2 saat sürdü. Neçirvan Barzani Başbakan Erdoğan ile de görüşecek. Sabahki toplantıya katılan isimlerin hepsi bu görüşme için Başbakanlık konutuna geçti. Barzani daha önce yaptığı bir açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tutumunu çok değerli bulduklarını ifade etmişti. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, ülkede yaşananların ardından "Artık Kürt halkının geleceğini tayin etme vakti geldi" demiş ancak 'bağımsızlık' kelimesini kullanmamaya özen göstermişti. Irak‟ın artık bir arada kalabilmesinin güç olduğunu söyleyen Barzani, “Çünkü şu an tecrübe ettiğimiz şey bize bu şekilde devam edemeyeceğimizi gösteriyor. Bugünkü Irak, bildiğimiz ve yaşadığımız iki hafta önceki Irak‟tan artık farklı” dedi. Ülkede yaşanan son gelişmeler ve ABD yönetiminin çağrıları üzerine yeni bir geçiş hükümeti kurulması sürecinin başlaması bekleniyor. Ancak Irak Başbakanı Nuri Maliki devlet televizyonundan yaptığı açıklamada, ulusal uzlaşı hükümeti arayışlarının anayasaya aykırı olduğunu ve bunu kabul etmeyeceklerini ifade etti. IġĠD'in ilerleyiĢi Ülkede uzun süredir devam eden kaos, Irak-Şam İslam Devleti‟nin (IŞİD) 10 Haziran Salı günü ülkenin ikinci büyük kenti Musul‟u ele geçirmesi ve diğer bölgelere ilerlemesi sonrasında daha da şiddetlendi. IŞİD‟in bölgeye düzenlediği saldırının ardından Irak ordusunun askerleri bölgeden çekilmişti. (IŞİD), Irak ve Suriye‟de faaliyet gösteren silahlı bir örgüt. Selefi ideolojiye sahip IŞİD; Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan bölgede şeriata dayalı bir devlet kurmak 2 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI istiyor. 2004‟te Irak‟ta kurulan ve şu anda liderliğini Ebubekir El Bağdadi‟nin yaptığı IŞİD, Suriye ve Irak‟taki en güçlü silahlı gruplar arasında yer alıyor. IŞİD, Suriye‟de Mumbuc, petrol bölgesi Rakka ve Irak sınırına yakın Deyr Ez-Zor kentlerini elinde tutuyor. Irak‟ta ise Anbar eyaletindeki Felluce ve Ramadi‟de etkili olan örgüt son olarak ülkenin en büyük ikinci kenti Musul ve Tikrit'in yanı sıra Anbar eyaletindeki bazı kasabalar ve Suriye sınırındaki önemli bölgelerde kontrolü ele aldı. BaĢbakan Erdoğan'dan partilere ziyaret AA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi'ni ziyaretinde Genel Başkan Mustafa Kamalak tarafından karşılandı. Kamalak'ın makamında basına kapalı gerçekleşen görüşme 1saat 30 dakika sürdü. Görüşmede Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin ve Süleyman Soylu ile AK Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım da yer aldı. BaĢbakan Erdoğan, DSP'yi ziyaret etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi'nden önce DSP ve BBP'yi ziyaret etti. Erdoğan'ı DSP Genel Merkezine gelişinde,DSP Genel Başkanı Masum Türker karşıladı. Türker'in makamında basına kapalı gerçekleşen görüşme 1 saat 35 dakika sürdü. Görüşmede Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da yer aldı. BaĢbakan Erdoğan BBP'yi ziyaret etti Başbakan Erdoğan, DSP'den önce de Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) ziyaret etmişti. Erdoğan'ı, BBP Genel Merkezine gelişinde Genel Başkan Yardımcıları karşıladı. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin makamında basına kapalı gerçekleşen görüşme 1 saat 35 dakika sürdü. Görüşmede Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da yer aldı. TBMM 25 Temmuz'a kadar çalıĢacak AA TBMM Genel Kurulu'nda, Meclis'in 1 Temmuz'da tatile girmeyerek 25 Temmuz'a kadar çalışması kararlaştırıldı. 3 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Genel Kurul'da, AK Parti'nin, Ar-Ge Kanun Tasarısı ile bazı uluslararası anlaşmaları gündemin ön sıralarına alan ve Meclis'in 1 Temmuz'da tatile girmeyerek 25 Temmuz'a kadar çalışmasını içeren önerisi görüşüldü. Konuşmaların ardından AK Parti'nin grup önerisi kabul edildi. Buna göre, Meclis 25 Temmuz'a kadar, salı günleri 15.00-21.00, çarşamba ve perşembe günleri 14.00-21.00 saatleri arasında çalışacak. 2013 Yılında 13 Milyar Dolarlık DıĢ Yatırım IRNA BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), 2013 yılında Türkiye‟de doğrudan dış yatırım oranını 12,9 milyar dolar olarak açıkladı. Ankara‟daki basın toplantısında konuşan Uluslararası Yatırımcılar Derneği Başkan Vekili Akın Kozanoğlu, UNCTAD‟ın doğrudan dış yatırım raporuna işaret ederek “Geçen yıl dünyada dış yatırım oranı yüzde dokuz artışla 1,45 trilyon dolara ulaştı. Dünyada doğrudan yapılan yabancı yatırım oranı 2007 yılında iki trilyon dolar zirvesine ulaştıktan sonra 2008 yılından itibaren küresel ekonomik krizle birlikte gözle görülür ölçüde azaldı. Ancak geçen yıl bu düşüş durdu.” dedi. UNCTAD, bu yıl içinde dünyada doğrudan yapılacak olan yabancı yatırım oranlarının 1,6 trilyon dolara, önümüzdeki yıl da 1,7 trilyon dolara ve 2016 yılında da 1,8 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyor. Türkiye‟nin geçen yıl 12,9 milyar dolar yabancı yatırım çektiğine işaret eden Kozanoğlu, “Türkiye 2012 yılında da bu civarda yabancı yatırımı cezbetmişti.” dedi. Geçen yıl gelişmekte olan ülkeler arasında doğrudan yabancı yatırımları cezbetmekte Türkiye payının yüzde 1,7 olduğuna işaret eden Kozanoğlu, “En çok yabancı yatırım çekme sıralamasında Türkiye, dünyada 22. sırada yer alıyor.” dedi DıĢ politika eleĢtirisi – Taha Özhan – Star Gazetesi Son yıllarda üzerinde en rahat konuşulan, en hızlı kanaat geliştirilen ve çok kolay çözüm yolları önerilen konuların başında dış politika başlığı geliyor. Fakat ironiktir, akademi ve gazetecilik kökenli birkaç kalemi hariç tutarsak, en az gördüğümüz şeylerin başında ise „dış politika eleştirisi‟ gelmektedir. Öncelikle bu kadar çok dış politika bu kadar çok farklı isim tarafından konuşulurken nasıl olur da en az olan şey dış politika eleştirisi olabilir? Bu sualin cevabının peşine düştüğümüzde „dış ilişkiler‟ ile „dış politikanın‟ birbirine çok yoğun bir şekilde karıştırıldığını görürüz. Türkiye‟de Kemalist travmadan kurtulamayan entelektüel kesimlerin büyük bir kısmı dış politika diye aslında hala „dış ilişkilerden‟ bahsediyorlar. Hal bu olunca da dış politika karnesini siyasal bağlamı ve ihtiyacı olmayan „ilişkiler‟ düzeyine indirgeniyor. 4 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Bu yeni bir durum değil. Türkiye açısından geçen yüzyılın en uzun yıllarının başında kabul edilebilecek ağır „1945 sancısının‟ bir uzantısı aslında. Bu durumu herhangi bir dış politika tarihi kitabından da tespit etmek mümkündür. I. Dünya Savaşı düzeni hayata geçerken son „dış politika yapımı‟ tarihini kayda geçiren kitaplar, geçen yüzyılın kahir ekseriyeti boyunca dış politikadan ziyade sadece Türkiye‟nin „dış ilişkilerini‟ aktarmak durumunda kalmışlardır. Çünkü Türkiye‟de uzun yıllar -Kıbrıs gibi bir krize proaktif müdahale hariç- dış ilişkileri aşan bir konsolide olmuş dış politika dönemi ortaya çıkmamıştır. Irak işgaliyle beraber Türkiye fiili olarak „dış ilişkiler döneminden çıkıp dış politika dönemine‟ girmiştir. Irak işgaline ortak olmama kararıyla başlayan bu dönem Kemalist ve liberalaklı ciddi anlamda tedirgin etmişti. Bu durum sadece Türkiye‟nin alıştıkları dışında bir karar almasından değil, aynı zamanda „bir dış politika‟ perspektifi ortaya çıktığı için de yaşanmıştı. Yaşadıkları travma o gün bu gündür devam ediyor. 2004 Avrupa Birliği politikasında önemli bir aşama kaydedildiğinde de aslında kendileri açısından tutarlı bir tepki veriyorlardı. Yani alkışladıkları bir dış politika hamlesinden ziyade; AB çıpasıyla beraber daha sonra çok daha fazla eleştirecekleri farklı dış politika adımlarının atılmaması umuduydu. AB süreciyle birlikte Türkiye‟nin „bir bloğun güvenli unsuru olarak‟ farklı tercihlerde bulunmamasının „garanti altına alındığını‟ düşünüyorlardı. İçlerine bir ferahlık gelmişti. 2006‟da Hamas‟ın Türkiye‟ye davet edilmesiyle yeniden eski yazılımlarına hızla döndüler ve yoğun bir şekilde Amerika‟da üretilen „eksen kayması‟ ezberlerini Türkiye‟de tüketmeye başladılar. Davos‟la birlikte bütün Kemalist korkuları arzı endam ederken, Mavi Marmara ile „kıyametimizin geldiğine‟ çoktan ikna olmuşlardı. Aynı günlerde hayata geçen Tahran Nükleer Anlaşması karşısında ise duygularına iyice teslim olmaktan geri duramadılar. Arap isyanları birbiri ardına patlayınca önce Batı‟ya bakıp durdular, orada bir hareket göremeyince, sürüm güncellemesi yapamamanın kriziyle Türkiye‟nin ne yapması gerektiği konusunda başı sonu belli bir cümle kurmakta zorlandılar. Zira dış ilişkiler çökmüştü. İlişkide olduğumuz her aktör farklı krizler yaşıyordu. Doğu kaynıyor, Batı ise kendi ekonomik krizinin derdindeydi. 1945 sancısı „bloğunu kaybetmiş‟ bir aktör olarak, Soğuk Savaş ruh haliyle yaşanıyordu. Şimdi ne yapılacaktı? AK Parti 20. Yüzyılın bütün „dış politika yoksunluğunun‟ inşa ettiği devasa kapasite sorunlarına rağmen krizlerle yüzleşmeyi tercih etti. Bu aynı zamanda dış politikayı dış ilişkilerden kurtarma çabasıydı. Dış politika yapımında mesafe kaydedildikçe kapasite sorunlarını ve artırımı için yatırım ihtiyacını beraber ortaya çıkardı. Türkiye‟nin bundan sonra ihtiyacı olan en önemli başlıkları arasında kurucu dış politika eleştirisi geliyor. Yeni bir güvenlik mimarisi, kurucu bir gelecek vizyonu, insan sermayesi yatırımı ve hepsinden önemlisi vesayet rejiminin bir asırdır ayakta tutmaya çalıştığı I. Dünya Savaşı zihniyetinin dönüşmesi gerekiyor. Bunların her birisi diğerinden daha ağır başlıklar. Herkese istemediğinden daha fazla dış politika üzerine düşünme fırsatı veriyor. Yeter ki „dış politika olmayaydı, dış ilişkilerimiz iyiydi‟ düzeyi aşılsın! 5 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI ORTADOĞU GÜNDEMĠ Irak'ta 20 günde bin 78 kiĢi öldü AA Irak İnsan Hakları Yüksek Komiserliği üyesi Mesrur Esvet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) neden olduğu çatışmalardan etkilenen insan sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Çatışmaların yaşandığı bölgelerde yüz binlerce insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını anlatan Esvet, "1 milyon insan ülke içinde yer değiştirdi. Bunların çoğu komşu illerde kurulan çadır kamplarda barınıyor. Özellikle kadın ve çocuklar zor durumda. Bu insanlara yapılan yardımlar yetersiz. Uluslararası camiadan yardım bekliyoruz" dedi. Ölü ve yaralı bilgisini de paylaşan Esvet, "Irak'ta son 20 günde yaşanan şiddet olayları nedeniyle Musul, Salahaddin, Diyala ve Anbar'da ölenlerin sayısı bin 78'e yükseldi. Bu vilayetlerde meydana gelen olaylarda bin 200 kişi yaralandı. Bunların çoğu polis ve asker" diye konuştu. Maliki'den ABD'nin birlik çağrısına olumsuz yanıt- Daily Telegraph Haberde, Maliki'nin bu çağrıyı bir darbe girişimi olarak tanımladığı belirtiliyor. Maliki'nin bu çağrıya yanıt olarak "Acil Ulusal Hükümet çağrısında bulunmak, Anayasa'ya ve siyasi sürece karşı bir darbedir" dediği yazıyor. Maliki'nin Nisan'da yapılan seçimleri kazandığı için hükümetin başında kalmakta ısrar edeceği belirtiliyor. Habere göre bazı Sünni aşiret liderleri Erbil'e giderek, önümüzdeki günlerde kimlerle müttefik olacaklarını görüşüyor. Ancak Şii, Kürt ve Sünnilerin müttefik olarak IŞİD'e karşı birleşmesinin zor olduğu ifade ediliyor. Kürtler her zamankinden daha kararlı- Guardian Guardian gazetesinde bugün Irak ve Kürtlerle ilgili bir yazı yer alıyor. Gazete, Irak'ın güneyi yaşananları bir "felaket" olarak adlandırdığını ancak Kürtlerin, uzun süreli hayallerine yaklaştıkça Erbil'de mutluluğun arttığını yazıyor. Haberde, geçmişte ulusal amaçları konusunda çekingen davranan Kürtlerin bugün "yeni bir gerçeklikten" bahsettiği belirtiliyor. Gazete, Irak Parlamentosu Kürt Ekonomik Komitesi Başkanı Muhama Halil'in şu sözlerine yer vermiş: "Kerkük nihayet Kürtler için petrol üretecek. ... 70 yıldır Kerkük'te ürettikleri petrolle, bizi öldürmek için silah alıyorlar. Nihayet kendi petrolümüz var ve bu petrol sadece Kürtlerin olacak." 6 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Haberde Suriye, Türkiye, İran ve Irak'ın Kürtlerin özerk bölge yönetiminden memnun olduğu fakat bir Kürt devleti kurulması yönündeki bir açıklamanın özellikle Türkiye'yi rahatsız edeceği belirtiliyor. Haber şöyle devam ediyor: Kürtler bölgede ikili bir strateji izlediler ve bir yandan Türkiye'yle yakın ilişkilerini sürdürürken diğer yandan Bağdat'ın sınırlarını zorladılar. Bugün Kürtler, Kerkük'teki petrol üzerinde haklarını ileri sürmek ve çıkarlarını korumak konusunda her zamankinden daha kararlı görünüyor Suriye'den Lübnan'a hava saldırısı AA Suriye savaş uçaklarının, Lübnan'ın Tufeyl beldesine düzenlediği saldırıda 7 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, Suriye savaş uçakları, Lübnan-Suriye sınırında yer alan, Suriyeli sığınmacıların yaşadığı bölgeye saldırı düzenledi. Saldırıda 1'i Lübnanlı 6'sı Suriyeli 7 kişi yaşamını yitirdi. Ġsrail, Batı ġeria'da operasyonları sürdürecek Dünya Bülteni İsrail'de kabinenin, ordunun Batı Şeria'daki "geniş çaplı" askeri operasyonlarını sürdürmesi kararı aldığı bildirildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu‟nun ofisinden yapılan yazılı açıklamada, "Kabinenin güvenlik ve siyasi işlerden sorumlu üyeleri, kaçırılan gençlerin bulunmasına yönelik geniş çaplı operasyonların devamına karar verdi" denildi. Açıklamada ayrıca İsrail hapishanelerinde bulunan "terör tutuklularına" Filistin yönetiminin para transferi yapmasına karşı bir dizi önlemler alınmasına karar verildiği de belirtildi. İsrail yönetimi, 12 Haziran'da Batı Şeria'daki Gush Etzion yerleşim biriminde kaybolan üç Yahudi yerleşimci gencin kaçırıldığını iddia etmiş, bundan Filistin yönetimini sorumlu tutmuştu. Bu kişilerin bulunması için İsrail Parlamentosu, orduya operasyon yapma dahil geniş yetkiler vermişti. 7 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI ‘Tarih', Kürdistan istiyor mu? – Cengiz Çandar – Radikal Gazetesi Kürtler, "üniter" bir Irak'ın "toprak bütünlüğüne" hiçbir şekilde ihanet etmemiş olmalarına rağmen, karşılarına çıkan bu "tarihi fırsatı" terketmeleri ve 2003 şartlarına geri dönmelerinin kendilerinden istenmesinde ne "reelpolitik" bir zorunluluk, ne de "ahlâki" bir tutarlılık var. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Erbil‟de görüştüğü Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı Mesut Barzani‟den “kendi bağımsız devletini kurma yoluna gitmemesini, bunun yerine Bağdat‟ta yeni hükümet kurulmasına destek olmasını” istemiş. New York Times‟ın bu konudaki haber yazısından öğrendiğime göre, “Herkesin söylemeye cesaret edemeyeceğini söyleyeceğim: Bu tarihi an, devlet adamlığı gerektiriyor” demiş Mesut Barzani‟ye. Bu sözlerin iki anlamı var: 1. ABD, en azından şu gelinen “an” itibarıyla “Kürdistan bağımsızlığı”nı istemiyor. 2. ABD yönetimi için, bu “tarihi dönem”de ortaya konulacak “devlet adamlığı”, Bağdat‟ta bir “Şii-Sünni-Kürt koalisyon hükümeti”nin kurulmasına yardım etmekten, bunun becerilmesinden, yani ABD‟nin Irak politikasına katkıda bulunulmasından geçiyor. Türkiye‟de çok uzun yıllar, “ulusalcılar”dan “İslamcılar”a uzanan geniş yelpazede, “Kürdistan bağımsızlığı” ya da bir “bağımsız Kürt devleti”nin “ABD hesabı” olduğuna dair, adeta şaşmaz bir kanaatin bulunduğu düşünülürse, şu sırada Türkiye‟nin bölgedeki en yakın müttefiki olan Mesut Barzani‟nin “bağımsızlık” aramasına karşılık, “Kürdistan üzerinden Türkiye‟yi de bölmek istediği”ne inanılan ABD‟nin buna karşı durması, bazıları için herhalde anlaşılması zor bir “Ortadoğu denklemi”ni ifade ediyor. Ancak, şunu da unutmamak gerek: Mesut Barzani ve Kürdistan Bölge Yönetimi, Ankara‟nın şu dönemde bölgedeki “en” hatta “tek” müttefiki olmakla birlikte, Türkiye‟nin “bağımsız Kürdistan”dan yana olduğunu söylemek doğru değil. “Bağımsız Kürdistan”a geleneksel olarak en hasım mevzide bulunan “Türk devlet sistemi”nin birdenbire yüzseksen derece esnemesi beklenemez. Bu konuda, Tayyip Erdoğan, Mesut Barzani‟ye değil, ABD‟ye yakın. Peki, Barzani, Kerry ile görüştükten sonra “fikri”ni değiştirmiş mi? Mesut Barzani‟nin Amerikalılar konusundaki düşüncelerini gayet yakından bilen birisiyim. 1975‟te babası Molla Mustafa Barzani‟nin Washington‟da hayatını kaybetmesinden, 1990‟lı yıllara ve hatta 2003‟ün arifesine kadar, Amerikalılar‟a ilişkin “kesinliğe yakın” bir tavır sahibi olmuştur. Sorumlu bir “ulusal lider” olmayı benimsediği için, Amerikalılar‟a ters düşmek gibi bir amaç peşinde de koşmamıştır ama Amerikalılar‟ın dediklerini yapmaya pek teşne de olmamıştır. 8 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Son Erbil görüşmesinde John Kerry‟ye “Yeni bir olgu ile ve yeni bir Irak ile karşı karşıyayız” demiş, görüşmenin başında. Görüşmeden önce,“Irak‟ı birarada tutmayı tahayyül etmenin çok güç” olacağını zaten söylemişti. Irak‟ı yıllardır en iyi izleyen isimlerin başında gelen Patrick Cockburn, dünkü Independent‟te Kürtler‟in “Irak‟ın bir üniter devlet olarak sona erdiği” hükmüne varmış göründüklerinin altını çizdi. Ortada ülkenin toprak bütünlüğünü koruyacak ne ordu, ne bir güvenlik gücü var. ABD‟nin trilyonlar dökerek oluşturulmasına yardımcı olduğu güç, Başbakan Maliki‟nin “Şii mezhep kuvveti”nden başka bir değer taşımıyor. Maliki bile ordudan çok, “Asaib el-Hak” adlı Şii milis gücüne bel bağlıyor. IŞİD‟in ve Saddam artığı Sünni güçlerin eline geçen yerleri, ABD‟nin hava yardımı ve karadaki 300 veya sayısı artacak “askeri danışman” yardımı da olsa, Şiiler artık geri alamaz. Şiilerin Musul-Bağdat arasını geri alacak imkânı kalmadı. Alsalar bile elinde tutamazlar. Bu işi Amerikalılar bile yapamaz. Yapamadıkları için, 2011‟de Irak‟tan tüm askeri güçlerini çekmek zorunda kaldılar. Buna karşılık, Sünniler‟in ise ne Bağdat‟ı ele geçirebilmeleri, ne de Bağdat-Basra arasında tüm Güney‟e hükmetmeleri mümkün. Şiilerin, Irak nüfusunun en az yüzde 60‟ını oluşturduğunu da akılda tutmak gerekiyor. Bu hale gelmiş bir Irak, ancak “demokrasi kültürü”nden nasibini almış, buna uygun kurumlarını oluşturmuş bir “federal yapı” içinde var olabilirdi. 2003 sonrasında denenen bu oldu. Kürtler, 2003‟ten beri buna olağanüstü bir katkı yaptılar. Bağdat‟a “Cumhurbaşkanı” ve “Dışişleri Bakanı” sundular. Irak‟ın “birliği”ni esas olarak onlar ayakta tuttu. Bu sayede, Kürtler‟i Irak içinde, Irak‟ı da Arap-Kürt ayrılığının önüne geçerek, birlik içinde tutmuş oldular. Irak, 2003‟ten bugüne kadar, onların yüzü suyu hürmetine ayakta kaldı. Bunu, şaka yollu, 2011‟de Mesut Barzani‟ye söylemiştim; “Iraklılar dağılmak için elinden geleni yapıyor, Irak‟ın bütünlüğünü siz sağlıyorsunuz” demiştim. Öyle ki, Kürtler, “ihtilaflı bölgeler” diye nitelenen ve Kerkük‟ü de içine alan, Bağdat‟ın kuzeydoğusunda İran sınırından Musul‟un Kuzeybatısı‟na Suriye sınırına uzanan diyagonal hat üzerinde, Kürt nüfus çoğunluğunu ileri sürerek hak iddia ettikleri topraklar için bile, sadece Anaysa‟nın 140. Maddesi‟nin işletilmesinde ısrarlı oldular. Kuvvete başvurmadılar. Gelgelelim, son iki haftadan bu yana, Irak, Şii-Sünni fay kırığı üzerinden, IŞİD‟in ve eski rejim unsurlarının –Arap milliyetçileri- Musul‟u ele geçirmesi üzerine fiilen parçalandı. Kürtler, Kerkük, Ninova (Musul), Selahaddin (Tıkrit, Tuzhurmatu), Diyala (Bakuba, Hanekin) vilayetlerinde Araplarla aralarındaki ihtilaflı topraklara, çatışmaya girmeden sahip oldular. 9 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI “Üniter” bir Irak‟ın “toprak bütünlüğü”ne hiçbir şekilde ihanet etmemiş olmalarına rağmen, karşılarına çıkan bu “tarihi fırsatı” terketmeleri ve 2003 şartlarına geri dönmelerinin kendilerinden istenmesinde ne “reelpolitik” bir zorunluluk, ne de “ahlâki” bir tutarlılık var. Amerikalılar‟ın, Maliki‟siz bir “Şii-Sünni-Kürt hükümeti” oluşturmasının tutması da şüpheli. Zira, şu sırada İranlılar –her nekadar IŞİD‟e karşı ABD ile “aynı dalga boyu”nda duruyorlarsa da- adı “İran yanlısı” diye çıkan Maliki‟nin yerine “ABD yanlısı” bir Şii başbakan istemiyorlar. Kerry, Irak‟lı liderler, “tüm Iraklılar‟ın talep ettiği cinsten, geniş tabanlı, herkesi kapsayıcı bir hükümet oluşturmalılar” diyor. Oysa, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngilizler‟in oluşturduğu “sentetik Irak”ın parçalarını farklı telden çalıyorlar. Sünniler, İngilizler‟den devraldıkları, Amerikalılar‟ın kendilerinden devraldığı Irak‟ı, -hatta IŞİD‟in yaptığı gibi Suriye ile sınırlarını da silerek- geri istiyorlar. Şiiler, -en azından Maliki gibi en ağır basanları- Sünniler‟den devraldıkları Irak‟ın tümüne hükmetmek istiyorlar. Kürtler ise sadece Kürdistan‟ı istiyor. Tarihte bu amaca ulaşmaya en yakın noktada bulunuyorlar. ABD ve Türkiye‟ye bir süre daha “avans” verir gibi gözükebilirler. Sonra? Sonra, “tarih”in istediği olacak… Ortadoğu'da harita ve algı operasyonu – Akif Emre – Yeni ġafak Gazetesi Modern siyasal tarihin alameti farikalarıdır haritalar. Dünyanın sadece coğrafi olarak değil, siyasal ve kültürel olarak da ne idüğünü, onu nasıl algılamamız gerektiğini anlatan hikayenin adıdır haritalar. Bilimsel gelişmelere paralel olarak haritalama tekniğindeki aşamalar her bir çizginin anlamı, kodlanan noktalar bilimsel rasyonalizmin harikaları olarak ortaya çıktı; dünyaya nasıl bakmamız gerektiğini öğretti. Siyasi haritalar, buna paralel gelişmeler olarak, dünyada kimin aslî, kimin öteki olduğuna karar vermek isteyenler tarafından gerçekleştirilen, kültürel kodları formüle edilmiş algı operasyonuydu. Güneş batmayan imparatorluk algısı bu haritalar sayesinde oluştu, sömürgecilik çizimlerle uygarlık misyonuna dönüştü. Avrupa'nın dünyanın merkezî coğrafyası olduğuna, kadim medeniyetlerin coğrafi ve tarihi olarak ikincil kültürleri temsil ettiğine inandırıldı insanlar. Osmanlı bu haritalarla tarihin ve coğrafyanın periferisine itildi. Daha güncel olanında Osmanlı sonrası parçalanmış coğrafyanın cetvelle çizilen sınırları bu haritalarla tarihin kaçınılmaz ve sorgulanamaz gerçekliği gibi sunuldu. Yüzlerce yıllık birleşik coğrafya değil, daha yarım yüzyıllık mazisi olmayan ulusdevlet mozaiği bu coğrafyanın sarsılmaz, tartışılmaz 10 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI mutlak çizgisi gibi algılandı. Haritalar kültürel kodların yeniden üretildiği bilimselliğin ideolojik yansımasından başka bir şey değildi. Çünkü modern bilimin ideolojik kodları, özel bir gösterge sistemi olarak haritaları çoğaltırken bunun çok doğal olduğuna inandırmayı başaran bilgi sistemleridir. Haritaya hakim olan bilgi iktidarı, görme biçimi olarak yeniden ürettiği haritalarda son derece tarafgir ve seçici olmasına rağmen nesnel, bilimsel imaj oluşturmakta da çok başarılıydı. Özellikle dijital çağda haritalarda anlık algı yönetimi yapmak çok daha kolaydı. İletişim ağlarına nüfuz eden teknolojik maharet, kültürel kodlarımızı istediği seçicilikte yeniden belirleyerek adeta gerçeklik algımızı 'hijacked' ediyor. Görselliğin saflığı altında gerçeklik o denli rehin alınabiliyor ki, var olmayan olgunun bile adeta 'smilacrum' hali olarak karşımıza çıkabiliyor. Var olmayan bir ülkenin kurgusal sınırları modern ulus kutsallığı içinde adeta ezeli gerçekliğin sonsuzlaştırılmış hali olarak sunuldu. Haritanın bilimselliğin ideolojik uzantısı ve küresel iktidarlar elinden algı operasyonuna dönüşmesi, dünya tasavvurumuzu kodlaması yeni bir şey değil. Ancak yeni olan, güncel olarak, Ortadoğu'da yaşanan altüst oluşlarda sanki kaldığı yerden devam eder tarzda bir algı operasyonu aracı olarak haritaların devreye girmesi. Daha basitçe anlatmak gerekirse Irak'ın işgali ve Suriye iç savaşında 'mutlak doğruluktaki kodlamalar'la haritalandırılan coğrafyanın tüm kodları yerinden oynarken algılarımız benzer yöntemlerle yönlendiriliyor. Suriye cephesinde şiddet yanlısı 'radikal İslamcılar'ın ilerleyişi, savaşta acımasızlıkları görsel olarak hayli işlendi. Bunlar arızî gibi algılanabilirdi. Bu algıyı pekiştirmede haritalar önemli işlev yüklendi. Her gün interaktif olarak hazırlanan haritalarda bu acımasız, demokrasi ve insanlık düşmanı dinci şablonuna alınan örgütlerin Suriye'de ne kadar büyük alanda hakimiyet kurduğu işlendi. Yemyeşil bir haritada seküler uygarlık adeta tehdit altına girmişti! IŞİD saldırılarından itibaren algı operasyonu tamamen dijital haritalar marifetiyle yürütüldü. Zira IŞİD'in egemenliği genişletme hızı haritada gösterilirken bu hıza görsel tanıklıklar yetişemezdi. Musul-Bağdat hattında normal seyahat şartlarından bile daha hızlı bir şekilde ilerleyen bir savaş türü, kuşatma söz konusuydu. Bunun tek tanığı da dijital haritalardı. Bir anda Bağdat'ın kuzeyinden Musul'a kadar tüm alan haritalandırılıp IŞİD'e verilmişti çoktan. Hatta Suriye'nin orta ve doğusuyla birleşerek dünyayı tehdit eden 'terörist, radikal, dinci bir devlet' inşa ediliverdi. An be an yenilenen dijital haritalarla teker teker nerelerin düştüğünü, her noktanın gerisindeki derinliğin yeşile boyanması suretiyle Ortadoğu'yu saran yeni dalganın ürpertici gelişimini takip etmeye başladık. Daha düne kadar tartışılması bile kutsalın dokunulmazlığı kesinliğinde olduğuna ikna edildiğimiz Osmanlı sonrası bölge haritası bir anda altüst olmuş, yeni mutlak doğrulara ikna edilmeye başlamıştık. 11 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Bu kurguyu parçalayan alternatif haritalarda ise sınırlı, noktasal ilerlemeler daha net görülebiliyordu. Birileri sanki haritaları kurguluyor, yeni coğrafi ve siyasal gerçeklere alışmamızı istiyor, algılarımızla oynuyordu. Bir anda Irak'ın neden parçalanması gerektiğini hem kutsal, ulusal hem de rasyonel gerekçelerle açıklayan, yeni duruma ikna olmamız için çaba sarf eden 'medya kilisesinin rahipleri' ortaya çıkıverdi. Musul'un bir anda ele geçirildiği haberini alır almaz IŞİD'in Bağdat kapılarına dayandığına, sınırımızdaki tehlikenin büyüklüğüne işaret edenlere, neyin hedeflendiğini, neyin kurgulandığını anlamak için, bugünlerde uluslararası haber ajanslarında yayınlanan haritalara bu gözle bakmalarını öneriyorum. Tüm bu olup bitenlerin nasıl gerçekleştiğini belki bize anlatmaz bu haritalar ama nasıl algılamamızı istedikleri hususunda yeterince ipucu verebilir. Malum, bu durumlarda algı ile gerçeklik, hele bu coğrafyada, hiç bir zaman örtüşmez. Ortadoğu’da sınır çıkmazı – Sinan Özdemir – Dünya Bülteni Irak'ta 10 Haziran'dan bu yana yaşanan gelişmeler güvenlik meselelerinin ötesinde sınır meselelerinin siyasetin inşasında ne denli belirleyici olabileceğini göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Küreselleşmenin ortadan kaldırdığı ticari ve ekonomik sınırlar devletler için geçerli olmadığını ifade etmek gerekir. Küreselleşme sınır mefhumunu ticari ve ekonomik sahada ortadan kaldırdıysa da devletler arası ilişkilerde, devleti var eden temellerden biri olması sebebiyle, hala büyük önem taşıyor. Küreselleşme zaman/mekan ilişkisini zihnimizde dönüştürdüyse de devletler arası rekabeti ortadan kaldırmadı. Tam aksine hiç olmadığı kadar gerçekçi hale getirdi. Sınırların çizgiselliği uzun bir zihni dönüşümün sonunda gerçekleşti. Eskiden sınırlar taşlarla veya tabiat güzellikleriyle belirlenirdi. Son yıllarda, teröre, sınır güvenliğine ve göçe karşı sınır boylarında veya abluka altına alınmak istenen bölgelerde duvarların yükseltilmesiyle ilkel formuna döndü. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri-Meksika sınırı, Fas toprağı üzerinde bulunan; ancak İspanya'ya ait olan Ceuta ve Melilla, Filistin topraklarında İsrail'in inşa ettiği güvenlik duvarı veya Yunanistan'ın Meriç nehri üzerinde göçe karşı çektiği demir perde! Bu durumda, bu gün seyahat etmek, huduttan hududa atılmak, bir asır öncesine bakar çok daha zor. El-İdris‟inin, İbn Batuta'nın, Evliya Çelebi'nin veya hayal ürünü olmakla birlikte Jules Verne'nin Seksen Günde Devr-i Alem isimli romanının kahramanı Phileas Fogg'un gerçekleştirdikleri seyahatler düşünüldüğünde, onların bugün gerçekleştirmenin çok daha güç olduğunu ifade etmek gerekir. İnsanlığın aynı vize ve pasaporta sahip olmaması daha en başında farklı kategoriler oluşturmaktadır. Bu çerçevede IŞİD'in Suriye'nin bir bölümünden (Kuzey Doğu) Irak'ın orta bölümüne uzanan bir hattı ele geçirmesi merkezi otoritenin güçsüzlüğüne göndermede bulunurken, sınırlarında yaşanan hareketlilik geleceğini ipotek altına almakta. Yaşananlar Birinci Dünya Savaşı'nın yüzüncü yılında Ortadoğu ve Balkanlarda yaşanmaya devam eden etnik ve/ya dini temelli 12 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI çatışmaların, Osmanlı doldurulamamasıyla devletinin ortadan kaldırılmasıyla da beliren siyasi boşluğun ilintili. Nasıl ki, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından Doğu Avrupa ve Balkanlar'da ortaya çıkan devletler içinden çıktıkları büyük yapının mikro ölçekte yansıması oldularsa, Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan veya oluşturulan devletler de mikro ölçekte Osmanlı İmparatorluğu'nun çok kimlikli ve renkli dünyasının, istememekle birlikte, varisleri oldular. Bununla birlikte, imparatorlukların yerine ikame edilen (parlamenter) monarşiler ve cumhuriyetler ulus devlet modeline uygun olarak, farklılıkları tek bir potada eritmeyi hedeflemesi sorunu derinleştirmekle kalmadı farklılıkların bastırılmasına ve kültürel sınırların ortadan kaldırılmasına veya silinmesine yol açtı. Birinci Dünya Savaşı'nın en şiddetli günlerinde, Osmanlı vilayet sistemi doğru anlaşılmadan çizilen Ortadoğu haritası (sonradan gerçekleşecek birkaç değişikliğin dışında, 1916, SykesPicot Antlaşması) , İngiltere ve Fransa arasında, taksim ve tanzim edildi. İşgal güçlerinin planladıkları yeni Ortadoğu çok parçalı olacaktı. Bu durum Hicaz Kralı Şerif Hüseyin'e verilen sözlerle çelişiyordu. Kral Abdullah‟ın hatıratına bakıldığında, Şerif Hüseyin'in canlandırdığı devletin sınırları, Arap coğrafyasının önemli bir bölümünü içine almakta idi. Buna karşın, mandacıların ortaya koydukları harita daha çok nüfuz alanları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştı. Bu çerçevede Hicaz, Ürdün, Suriye, Lübnan, Filistin ve Irak oluşturuldu. Bu tarihten sonra devlet terörü, şiddet ve isyan birlikte anılacaktı. Lübnan iç savaşında ve Birinci Körfez Krizi'nde ve sonrasında kendini hissettirmekle birlikte asıl 2003 Irak müdahalesi ve esen dönüşüm rüzgarıyla (2011) yeni bir dönemece girildi. Şekillenmekte olan Yeni Ortadoğu'nun 1920 sürecinde oluşturulan devletleri kapsaması 1918'de kapandı sanılan parantezin daha kapanmadığını gösteriyor. Büyük güçlerin hesaplaşması kadar bölge devletlerinin nüfuz mücadelesinin de yaşananlar üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri olduğunu söylemek gerekiyor. Cevabı aranan soru dağılma sürecine giren bu devletlerin nasıl bir arada tutulacağından (üniter yapısının korunacağı) çok şekillenmekte olan Yeni Ortadoğu sınırlarının nasıl tanzim edileceğidir. Konu doğrudan Lübnan, Suriye ve Irak‟ı etkilemekle birlikte yaşanacak değişimin diğer bölge devletlerini etkilememesi düşünülemez. Suriye kriziyle bölgeye yayılan yedi milyon mültecinin, ayrıca Musul'un el değiştirmesiyle yüz binlerce Iraklının yollara düşmesi, Türkmenlerin sindirilmesi, Peşmergelerin Kerkük'ü ele geçirmesi bölgenin etnik ve mezhepsel olarak dönüşüm sürecine girdiğini düşündürüyor. Birinci Dünya Savaşı'nın yüzüncü yılında ifade edebileceğimiz önemli hususlardan biri de şiddetin Ortadoğu'da bütün formlarıyla periyodik olarak görüldüğüdür. Örneğin Irak 1979'dan bu yana şiddet sarmalında. İç ve dış tehditlerle karşı merkezi güçlerin tercihi hep baskıdan ve şiddetten yana oldu. Irak'ta 2003'ten bu yana yaşanan siyasi maelström dış müdahalenin tetiklediği Şii-Sünni ayrışmasını derinleştirerek merkez/çevre çatışmasının eksenini değiştirdi. Devlet terörünün Suriye iç savaşıyla bir araya gelmesi Orta Irak'ta oluşturulan ara bölgede IŞİD'in varlık ve destek bulmasının önünü açtı. Ancak yalnızca bununla izah edilemez. Yukarıda ifade ettiğimiz tarihi sebepler göz ardı edilmemeli. Esad rejiminin ayakta kalmasını 13 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI sağlayan –her şeye rağmen- iç dengeleri (sınırlarının bir bölümünden vaz geçmekle birlikte) muhafaza etmesi olduğu düşünüldüğünde, Irak'ta görülen fiili durumun iç dengelerin dinamitlenmesiyle ilintili olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte, son haftalarda Irak'ta esen terörün siyasi bir tutuma göndermede bulunduğu kabul edilirse sorunların salt askeri çözümlerle çözüleceğini düşünmek naif bir yaklaşım olacaktır. AFRĠKA GÜNDEMĠ Afrika Birliği Mısır'ın üyeliğini aktifleĢtirdi Dünya Bülteni Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi'nin, "Mısır'ın Afrika Birliği'ndeki faaliyetlerine devam etmesi" kararını onayladığı bildirildi. Cibuti eski Başbakanı ve Afrika Birliği Mısır Üst Düzey Komisyonu Üyesi Dileita Muhammed Dileita, Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da toplanan Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi Zirvesi sonrası yaptığı açıklamada, "Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi liderleri, daha önce büyükelçilerin oy birliğiyle aldığı 'Mısır'ın Afrika Birliği'ndeki faaliyetlerine devam etmesi' kararını onayladı" ifadesini kullandı. Dileita, oy birliğiyle alınan bu kararın, Mısır'ın Afrika'daki yerini gösterdiğini belirterek, MısırCumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin bugün başlayacak Afrika Birliği Zirvesine katılmasından memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Zirve öncesi toplanan Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi, 17 Haziran'da Mısır'ın üyeliğinin askıya alınması kararını oy birliğiyle iptal ettiğini açıklamıştı. Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da bugün başlaması beklenen Afrika Birliği Zirvesi, yarın sona erecek. Nijerya'da alıĢveriĢ merkezinde patlama: 21 ölü AA Nijerya'nın başkenti Abuja'daki bir alışveriş merkezinde meydana gelen patlamada 21 kişinin öldüğü bildirildi. Polis sözcüsü Frank Mba, yaptığı açıklamada, Wuse bölgesindeki Banex&Emab Alışveriş Merkezinde meydana gelen patlamada 21 kişinin öldüğünü, 17 kişinin yaralandığını söyledi. Patlamada, çok sayıda aracın da zarar gördüğü kaydedildi. Görgü tanıklarıdan Ojo Kenny, AA muhabirine yaptığı yerinden uzaklaşırken en az 5 kişinin cesedini gördüğünü belirtti. açıklamada, olay 14 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Patlamanın hemen ardından binadaki görevliler ile polisin bölgede güvenlik önlemleri aldığını dile getiren Kenny, cesetlerin ve yaralananların binadan çıkarılmaya çalışıldığını aktardı. Başkent Abuja'da son iki ayda üçüncü kez patlama meydana gelmiş oldu. Libya’da genel seçimlere katılım düĢük kaldı Dünya Bülteni Libyalılar Muammer Kaddafi‟nin 40 yıllık dikta rejiminin 2011‟de halk ayaklanmasıyla devrilmesinden bu yana parlamento seçimleri için ikinci kez sandığa gitti. Parlamentondaki 200 koltuk için 700‟den fazla adayın yarıştığı seçime katılım yaklaşık yüzde 30 düzeyinde oldu. Ülkede siyasi istikrarsızlığa çare olması beklenen seçim, düşük katılımın yanı sıra doğudaki Bingazi ve çevresindeki şiddet olaylarının gölgesinde kaldı. Bingazi‟de radikal gruplarla çatışmaya giren üç askerin öldüğü bildirildi. Bölgede radikal silahlı gruplar ile eski bir muhalif general komutasındaki paramiliter gruplar arasında devam eden çatışmalar nedeniyle güvenlik de sağlanamıyor. Hükümetin kontrolü dışındaki Derna‟da bu yüzden seçim sandıkları kurulamadı. El Cemil gibi bazı yerlerde ise seçim merkezlerine saldırı düzenlendiği; sandıkların çalındığı belirtiliyor. AVRUPA GÜNDEMĠ Putin'e Ukrayna'da nasıl karĢılık vermeli – Financial Times Financial Times'ın başyazısı Ukrayna krizini ele alıyor. Yazıda, ABD'nin herhangi bir yaptırım uygulamadan önce diplomasiye şans vermesi gerektiği belirtiliyor. Yazıda, Orta Doğu'da yaşanan cihat sorununa rağmen, Obama'nın Batı'daki Ukrayna krizini dikkatle izlediği ifade ediliyor. Gazete, Ukrayna Eski Başkanı Yanukoviç'in devrilmesinden bu yana, Putin'in Ukrayna'ya yaklaşımını tahmin etmenin güçleştiğini söylüyor. Kırım'ın ilhak edilmesinin ardından Rusya'nın Doğu Ukrayna'yı işgal edebileceği endişesinin arttığı belirtilen yazıda, Batı'nın yaptırım uygulama tehdidinin etkili olduğu savunuluyor. Putin'in Batı'dan gelen tehditler nedeniyle sınırdaki birliklerini geri çektiği ve daha yumuşak bir dil kullandığı kaydediliyor. Ukrayna'nın yeni başkanı Poroşenko'ya Rusya'nın ılımlı yaklaştığını ifade eden gazete, ayrılıkçıların düşürdüğü Ukrayna askeri uçağını hatırlatarak, Rusya konusunda şüpheci olmak gerektiğini belirtiyor. 15 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Batı'nın Rusya'yı yeni yaptırımlar konusunda uyardığını yazan gazete, Washington'ın biraz geriye çekilip beklemesini ve diplomasinin sonuçlarına göre karar vermesini öneriyor. Polonya’da hükümet güvenoyu aldı Euronews Polonya‟da Donald Tusk hükümeti ortaya çıkan dinleme skandalının ardından parlamentodan güven oyu aldı. Tusk‟un talebiyle yapılan oylamada 237 milletvekili hükümete onay verirken 203 temsilci ise aleyhte oy kullandı. Böylece son yılların en büyük siyasi krizinden geçen ülkede hükümet alması gereken 231 oyu 6 oyla geçmiş oldu. Ülkede yayın yapan Wprost dergisi Dışişleri Bakanı Radek Sikorski‟nin eski Maliye Bakanı Jacek Rostowski ile yaptığı telefon görüşmesinin gizli kaydını ele geçirmiş ve bir kısmını yayınlamıştı. Haberde Sikorski‟nin Amerika Birleşik Devletleri ile olan müttefikliğin “beş para etmediğini”, Polonyalıların “safça Washington‟un desteğine inandığını“ve “Amerika‟ya kölelik yaptıklarını” söylediği iddia ediliyor. Korsika Milli KurtuluĢ Cephesi silah bırakıyor Euronews Korsika‟nın bağımsızlığı için mücadele eden grupların en büyüklerinden Korsika Milli Kurtuluş Cephesi (F LN C ) silah bırakmaya hazır olduklarını açıkladı. Örgüt 1976 yılındaki kuruluşundan bugüne ilk kez aşamalı olarak yasal çerçeveye geçmek istediklerini duyurdu. F LNC geçen 38 yıl içindeki yaklaşık 5 bin eylemden sorumlu tutuluyor. Kamu kuruluşları ve personeline yönelik eylemlerde 9 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmişti. 14 sayfalık F LNC açıklamasında “ön şart koşmadan, açık bir şekilde silah bırakmayı ve aşama aşama yasal bir kimliğe bürünmeyi hedefliyoruz” denildi. Romanya meclisi cumhurbaĢkanının istifasını istedi Euronews Romanya‟da parlamento Cumhurbaşkanı Traian Basescu‟nun istifasını istedi. Cumhurbaşkanı‟nın kardeşi Mircea Basescu bir mafya liderinden hapis cezasının kısaltılması vaadiyle rüşvet almakla suçlamasıyla gözaltında bulunuyor. Cumhurbaşkanı için bir bağlayıcılığı olmayan karar 588 üyeli mecliste 344 milletvekilinin oyuyla alındı. İki merkez sağ parti ise oylamaya katılmadı. Görev süresi Kasım ayında dolacak olan Cumhurbaşkanı Traian Basescu ise istifa etmeyeceğini açıkladı. Kardeşi hakkındaki iddiaların da gerçek olmadığını savunan Basescu Anayasa gereği üçüncü kez aday olamayacağı için Kasım ayında koltuğundan ayrılıyor. 16 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Osmanlı bayrağı 100 yıl sonra Türkiye'ye iade edildi Dünya Bülteni Şam'da yaklaşık 100 yıl önce İngiliz General Edmund Allenby tarafından alınan Osmanlı bayrağı, Türkiye‟ye iade edildi. İngiltere'nin başkenti Londra'nın yakınında bulunan ve yaklaşık 700 öğrencinin eğitim aldığı Haileybury Koleji'nde düzenlenen törende, Turner ailesi, yaklaşık 100 yıldır sakladığı bayrağı Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz'e teslim etti. Törene, Haileybury Koleji öğrencileri, müdürü Joe Davies ve Turner ailesinin üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. ASYA – PASĠFĠK GÜNDEMĠ Çinli heyet 65 yıl sonra Tayvan'da AA Çin'in Tayvan İşleri İdaresi Başkanı Cang Cıcün, ana kesimi temsilen Tayvan'da temaslarda bulunuyor. Çin ve Tayvan'ın 1949'da yollarını ayırmasından bu yana ilk kez ana kesimden bir yetkili, 65 yıl aradan sonra dün Tayvan'a gitti. Cang, Tayvan'a ulaşmasının ardından yerel "Minnan" lehçesinde selam vererek, "(Minnan lehçesini) Çok iyi konuşamıyorum ancak bu kelimeleri gönülden söylüyorum" ifadelerini kullandı. Tayvan'ın "çeşitlilik toplumu" olduğunu vurgulayan Cang, ziyareti sırasında toplumun her kesiminden insanla iletişim kurmayı ümit ettiğini ve onların da yaşamını anlamak istediğini söyledi. Cang, Taipei'deki Taoyüen Uluslararası Havaalanında protestolar ve olumlu tezahuratlar arasında karşılanırken, "Gerçek Tayvan'ı tanımak istiyorum" diye konuştu. Dört günlük ziyaretinin ilk ayağında Tayvan'ın Anakara ile İlişkiler İdaresi Başkanı Vang Yü-çı ile bir araya gelen Cang, Çin ve Tayvan ilişkilerinin genel olarak istikrarlı olduğunu ve birçok ilerlemenin bu yıl kaydedildiğini anlattı. Cang, taraflar arasındaki barışın teşvikinin sekteye uğramaması için siyasi temelde güvenin geliştirilmesi çağrısı yaptı. Cang, Pekin-Taipei uçuşunun üç saatten daha az sürdüğünün altını çizerek, bu uçuşun mümkün kılınabilmesi için 65 yıl geçtiğini ifade etti. Bu yıl içinde Çin ve Tayvan arasındaki ikinci resmi ziyaret olduğuna dikkati çeken Cang, geçen yıllarda bu temasların "tasavvur edilemez" olduğunu belirtti. Tayvan'ın Anakara İşleri İdaresi Başkanı Vang Yü-çı da Çin ve Tayvanilişkilerinin 17 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI birçok gel-git'e tanıklık ettiğini ve küçük bir ilerlemenin bile kolay olmadığını söyledi. Tayvan'ın Anakara İşleri İdaresi Sözcüsü Ma Şiaoguang da görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, Cang-Vang görüşmesinin "önemli bir adım" olduğunun altını çizerek, tarafların olağan iletişim kanallarını geliştirme hususunda mutabık kaldığını belirtti. Taraflar görüşmelerde ayrıca, Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması başta olmak üzere ekonominin gelişmesi için gereken teşvikleri yapacaklarını ifade etti. Kore Yarımadası’nda savaĢın 64’üncü yıldönümü törenleri Euronews Kore savaşının 64. yıldönümü yarımadanın her iki kesiminde de törenlerle anıldı. Güney Kore‟nin başkenti Seul‟deki törenlerde Cumhurbaşkanı Park Geun-hye gazilerle bir araya geldi. Askeri geçiş törelerinin düzenlendiği Kuzey Kore‟nin başkenti Pyongyang‟da ise ABD karşıtı sloganlar dikkat çekti. Etihad Alitalia’yı kanatları altına aldı Euronews Birleşik Arap Emirlikleri‟nin önde gelen havayolu şirketi Etihad Airways ve İtalya‟nın ulusal havayolu şirketi Alitalia, aylar süren müzakerelerin sonunda anlaşmaya vardı: Etihad hisselerinin yüzde 46‟sının borsada işlem görmesine karar verildi. Etiad konuyla ilgili rakam açıklamazken, Alitalia 12 bin 800 çalışandan 2 bin 200‟ünün işine son verilebileceğini duyurmuştu. İtalyan ulaştırma bakanı, Alitalia‟nın önünde iki seçenek olduğunu belirtti: İtalyan şirket “Etiad‟ın kurtarma planını değerlendirmek ya da uçurumdan yuvarlanmak” seçeneğiyle karşı karşıyaydı. Çiçek, Orhun Kitabeleri'ni ziyaret etti Dünya Bülteni TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Moğolistan'da Orhun Kitabeleri'ni ziyaretinde, "Biz, asırlar evvel bu topraklardan Batı'ya gitmişiz ancak köklerimiz, hala burada" dedi. Moğolistan Meclis Başkanı Zandaakhuu Enkhbold‟ın daveti üzerine bu ülkeye resmi ziyarette bulunan Çiçek, programının son gününde Çengiz Han Havalimanı‟ndan helikopterle başkentin güneybatısında bulunan Karakurum bölgesine hareket etti. Pakistan'da 455 bin kiĢi evini terk etti Dünya Bülteni 18 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Pakistan ordusunun Kuzey Veziristan'daki Taliban üyelerine yönelik operasyonları nedeniyle bölgeyi terk eden insan sayısı 450 bini aştı. Pakistan ordusunun operasyonları, Taliban'la yürütülenbarış müzakerelerinin tamamen askıya alınasının ardından sıklaşmaya başladı. Operasyonlarla birlikte evlerini terketmek zorunda kalan yüz binlerce Pakistanlı ise kamplarda zor şartlar altında hayatlarına devam etmeye çalışıyor. Pakistan ordusunun Taliban'ın 2 hafta önce düzenlediği Karaçi Havaalanı saldırısının ardından başlattığı bombardımanlardan kaçan sivillerin sayısı 500 bine yaklaştı. Pakistan ve Taliban arasında kısa bir süre öncesine kadar devam eden barış görüşmelerini resmen sonlandıran Karaçi saldırısında 50 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Pakistan ordusu Taliban gruplarının yoğunlaştığı Kuzey Veziristan bölgesini hedef alan operasyonlara başladı. Yoğun bombardımanda evlerinden olan aileler ise çevre bölgelerde kurulan kamplara akın etti. Yiyecek, su ve barınak gibi temel ihtiyaçlardan yoksun durumda kalan vatandaşlar, sığındıkları Bennu kasabasında bulunan kampta dağıtılan yemek için uzun kuyruklar oluşturuyor. Pakistan hükümetinin açıkladığı operasyonun resmi bilançosuna göre, şimdiye kadar 192 bini çocuk 455 bin kişi evlerinden ayrılmak zorunda kalırken, bombardıman sonucu en az 250 Taliban üyesi öldürüldü. Öldürülen Taliban üyelerinin ise yalnızca 27'sinin Kuzey Veziristan'da ele geçirildiği açıklandı. Pakistan Başbakanı Navaz Şerif önceki gün yaptığı basın açıklamasında Pakistan hükümetinin evsiz kalan vatandaşların yanında olduğunu belirterek, kendileriyle ilgilenileceğini söylemişti. AMERĠKA GÜNDEMĠ ABD ekonomisi daraldı Dünya Bülteni ABD‟de yılın birinci çeyreğine ait GSYH oranları üçüncü kez revize edildi. ABD TicaretBakanlığı‟nın bugün açıkladığı verilere göre, GSYH, 2014'ün birinci çeyreğinde yüzde 2,9 daraldı. Yapılan ilk tahminlerde büyümenin yüzde 0,1 olacağı belirtilmiş ancak bu oran geçen ay yüzde 1 küçülme olarak düzeltilmişti. Bu son revizyon ise ABD ekonomisindeki daralmanın beklentilerin oldukça üzerinde olduğunu ortaya koyuyor. Tahminlerin üstünde gerçekleşen daralmaya sert ve uzun kış döneminin yol açtığı ve bunun yeni bir durgunluğa neden olmayacağı belirtiliyor. Sağlık sektöründeki daralma ile dış ticaret açığının önceki tahminlerden daha yüksek çıkması da Üçüncü revizyonun nedenleri arasında gösteriliyor. Ekonomi ve finans çevrelerinin beklentisi, büyüme oranının üçüncü revizyonda yüzde 1,7 küçülme şeklinde düzeltileceği yönündeydi. 19 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Yılın ikinci çeyreği için daha iyimser olan analistler, nisan – haziran aylarında havaların ısınmasıyla ekonominin canlanacağını ve bu çeyreğe ait büyümenin yüzde 4‟e kadar yükselebileceğini öngörüyor. ABD Yeniden Irak'ı TartıĢıyor Amerika’nın Sesi Illinois eyaletinde ölen askerler anısına bir motosikletli gösteri düzenleyen Raymond Proskaski, Obama‟nın Irak‟a asker göndermemesinden şikayetçi: “Obama‟nın asker göndermediği yönündeki açıklaması yanlış. Çünkü zaten 300 danışman gönderdiler.” Temsilciler Meclisi Üyesi Adam Kinzinger, “Obama, danışman ve özel harekat birliklerini kara operasyonu olarak görmüyor. Ancak bence bu gerekliydi ve havadan da desteklenmeleri şart,” şeklinde konuşuyor. Kinzinger, Irak savaşına katılan eski bir savaş pilotu. Kinzinger, İnsansız Hava Araçları ve savaş uçaklarıyla düzenlenecek operasyonun militanları püskürteceğini söylüyor: “IŞİD militanlarını geriletmemiz gerekiyor. Bu, Irak savaşında hayatını kaybedenlere ödememiz gereken bir borç.” Kory Thompson, “Bence en iyi çözüm Irak‟a tek bir Amerikalı bile göndermemek. Bu işi kendi aralarında halletmeleri gerekiyor,” diyor. Kory Thompson, oğlu Michael‟i savaşta kaybetmiş. Bu yüzden Irak‟taki militanların kazanımlarını üzüntüyle izliyor: “Birçok anne-baba, oğullarımız bir hiç uğruna mı savaşta öldüler diye üzülüyor. Ama bence çocuklarımız Irak halkının özgürlüğü için öldü.” Thompson, Irak halkının şimdi de kendi özgürlüklerini, kendilerinin kazanmasını umuyor. 20