Ġçindekiler

advertisement
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Ġçindekiler
TÜRKĠYE GÜNDEMĠ.......................................................................................................................... 2
Ankara-Erbil hattında stratejik diyalog ............................................................................................... 2
Başbakan Erdoğan'dan partilere ziyaret .............................................................................................. 3
TBMM 25 Temmuz'a kadar çalışacak................................................................................................. 3
2013 Yılında 13 Milyar Dolarlık Dış Yatırım ..................................................................................... 4
Dış politika eleştirisi – Taha Özhan – Star Gazetesi ........................................................................... 4
ORTADOĞU GÜNDEMĠ ..................................................................................................................... 6
Irak'ta 20 günde bin 78 kişi öldü ......................................................................................................... 6
Maliki'den ABD'nin birlik çağrısına olumsuz yanıt- Daily Telegraph ................................................ 6
Kürtler her zamankinden daha kararlı- Guardian ................................................................................ 6
Suriye'den Lübnan'a hava saldırısı ...................................................................................................... 7
İsrail, Batı Şeria'da operasyonları sürdürecek ..................................................................................... 7
„Tarih', Kürdistan istiyor mu? – Cengiz Çandar – Radikal Gazetesi................................................... 8
Ortadoğu'da harita ve algı operasyonu – Akif Emre – Yeni Şafak Gazetesi ..................................... 10
Ortadoğu‟da sınır çıkmazı – Sinan Özdemir – Dünya Bülteni .......................................................... 12
AFRĠKA GÜNDEMĠ .......................................................................................................................... 14
Afrika Birliği Mısır'ın üyeliğini aktifleştirdi ..................................................................................... 14
Nijerya'da alışveriş merkezinde patlama: 21 ölü ............................................................................... 14
Libya‟da genel seçimlere katılım düşük kaldı ................................................................................... 15
AVRUPA GÜNDEMĠ ......................................................................................................................... 15
Putin'e Ukrayna'da nasıl karşılık vermeli – Financial Times ............................................................ 15
Polonya‟da hükümet güvenoyu aldı .................................................................................................. 16
Korsika Milli Kurtuluş Cephesi silah bırakıyor ................................................................................ 16
Romanya meclisi cumhurbaşkanının istifasını istedi ........................................................................ 16
Osmanlı bayrağı 100 yıl sonra Türkiye'ye iade edildi ....................................................................... 17
ASYA – PASĠFĠK GÜNDEMĠ ........................................................................................................... 17
Çinli heyet 65 yıl sonra Tayvan'da .................................................................................................... 17
Kore Yarımadası‟nda savaşın 64‟üncü yıldönümü törenleri ............................................................. 18
Etihad Alitalia‟yı kanatları altına aldı ............................................................................................... 18
Çiçek, Orhun Kitabeleri'ni ziyaret etti ............................................................................................... 18
Pakistan'da 455 bin kişi evini terk etti ............................................................................................... 18
AMERĠKA GÜNDEMĠ ...................................................................................................................... 19
ABD ekonomisi daraldı ..................................................................................................................... 19
ABD Yeniden Irak'ı Tartışıyor .......................................................................................................... 20
1
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
TÜRKİYE GÜNDEMİ
Ankara-Erbil hattında stratejik diyalog
Al Jazeera
Neçirvan Barzani, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine, Irak'ta yaşanan krizden
çıkış yolunu görüşmek için Ankara'ya geldi.
Saat 09.00 civarında Dışişleri Bakanlığı'nın konutuna gelen Barzani, Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu, Enerji Bakanı Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanlığı
Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile görüştü. Görüşmeye Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi
Petrol Bakanı Aşti Hawrami de katıldı. Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin oğlu, Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani de saat 10.15'te Dışişleri
Konutu'na geldi. Görüşme yaklaşık 2 saat sürdü.
Neçirvan Barzani Başbakan Erdoğan ile de görüşecek. Sabahki toplantıya katılan isimlerin
hepsi bu görüşme için Başbakanlık konutuna geçti.
Barzani daha önce yaptığı bir açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tutumunu çok
değerli bulduklarını ifade etmişti.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, ülkede yaşananların ardından
"Artık Kürt halkının geleceğini tayin etme vakti geldi" demiş ancak 'bağımsızlık' kelimesini
kullanmamaya özen göstermişti.
Irak‟ın artık bir arada kalabilmesinin güç olduğunu söyleyen Barzani, “Çünkü şu an tecrübe
ettiğimiz şey bize bu şekilde devam edemeyeceğimizi gösteriyor. Bugünkü Irak, bildiğimiz ve
yaşadığımız iki hafta önceki Irak‟tan artık farklı” dedi.
Ülkede yaşanan son gelişmeler ve ABD yönetiminin çağrıları üzerine yeni bir geçiş hükümeti
kurulması sürecinin başlaması bekleniyor.
Ancak Irak Başbakanı Nuri Maliki devlet televizyonundan yaptığı açıklamada, ulusal uzlaşı
hükümeti arayışlarının anayasaya aykırı olduğunu ve bunu kabul etmeyeceklerini ifade etti.
IġĠD'in ilerleyiĢi
Ülkede uzun süredir devam eden kaos, Irak-Şam İslam Devleti‟nin (IŞİD) 10 Haziran Salı
günü ülkenin ikinci büyük kenti Musul‟u ele geçirmesi ve diğer bölgelere ilerlemesi
sonrasında daha da şiddetlendi.
IŞİD‟in bölgeye düzenlediği saldırının ardından Irak ordusunun askerleri bölgeden çekilmişti.
(IŞİD), Irak ve Suriye‟de faaliyet gösteren silahlı bir örgüt. Selefi ideolojiye sahip IŞİD; Irak,
Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan bölgede şeriata dayalı bir devlet kurmak
2
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
istiyor. 2004‟te Irak‟ta kurulan ve şu anda liderliğini Ebubekir El Bağdadi‟nin yaptığı IŞİD,
Suriye ve Irak‟taki en güçlü silahlı gruplar arasında yer alıyor.
IŞİD, Suriye‟de Mumbuc, petrol bölgesi Rakka ve Irak sınırına yakın Deyr Ez-Zor kentlerini
elinde tutuyor. Irak‟ta ise Anbar eyaletindeki Felluce ve Ramadi‟de etkili olan örgüt son
olarak ülkenin en büyük ikinci kenti Musul ve Tikrit'in yanı sıra Anbar eyaletindeki bazı
kasabalar ve Suriye sınırındaki önemli bölgelerde kontrolü ele aldı.
BaĢbakan Erdoğan'dan partilere ziyaret
AA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi'ni ziyaretinde Genel Başkan Mustafa
Kamalak tarafından karşılandı.
Kamalak'ın makamında basına kapalı gerçekleşen görüşme 1saat 30 dakika sürdü. Görüşmede
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali
Şahin ve Süleyman Soylu ile AK Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı
Binali Yıldırım da yer aldı.
BaĢbakan Erdoğan, DSP'yi ziyaret etti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi'nden önce DSP ve BBP'yi ziyaret etti.
Erdoğan'ı DSP Genel Merkezine gelişinde,DSP Genel Başkanı Masum Türker karşıladı.
Türker'in makamında basına kapalı gerçekleşen görüşme 1 saat 35 dakika sürdü. Görüşmede
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek ve AK Parti
Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da yer aldı.
BaĢbakan Erdoğan BBP'yi ziyaret etti
Başbakan Erdoğan, DSP'den önce de Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) ziyaret etmişti.
Erdoğan'ı, BBP Genel Merkezine gelişinde Genel Başkan Yardımcıları karşıladı.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin makamında basına kapalı gerçekleşen görüşme 1 saat
35 dakika sürdü. Görüşmede Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Sekreteri
Haluk İpek ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da yer aldı.
TBMM 25 Temmuz'a kadar çalıĢacak
AA
TBMM Genel Kurulu'nda, Meclis'in 1 Temmuz'da tatile girmeyerek 25 Temmuz'a kadar
çalışması kararlaştırıldı.
3
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Genel Kurul'da, AK Parti'nin, Ar-Ge Kanun Tasarısı ile bazı uluslararası anlaşmaları
gündemin ön sıralarına alan ve Meclis'in 1 Temmuz'da tatile girmeyerek 25 Temmuz'a kadar
çalışmasını içeren önerisi görüşüldü.
Konuşmaların
ardından
AK
Parti'nin
grup
önerisi
kabul
edildi.
Buna
göre, Meclis 25 Temmuz'a kadar, salı günleri 15.00-21.00, çarşamba ve perşembe günleri
14.00-21.00 saatleri arasında çalışacak.
2013 Yılında 13 Milyar Dolarlık DıĢ Yatırım
IRNA
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), 2013 yılında Türkiye‟de doğrudan dış
yatırım oranını 12,9 milyar dolar olarak açıkladı.
Ankara‟daki basın toplantısında konuşan Uluslararası Yatırımcılar Derneği Başkan Vekili
Akın Kozanoğlu, UNCTAD‟ın doğrudan dış yatırım raporuna işaret ederek “Geçen yıl
dünyada dış yatırım oranı yüzde dokuz artışla 1,45 trilyon dolara ulaştı. Dünyada doğrudan
yapılan yabancı yatırım oranı 2007 yılında iki trilyon dolar zirvesine ulaştıktan sonra 2008
yılından itibaren küresel ekonomik krizle birlikte gözle görülür ölçüde azaldı. Ancak geçen yıl
bu düşüş durdu.” dedi.
UNCTAD, bu yıl içinde dünyada doğrudan yapılacak olan yabancı yatırım oranlarının 1,6
trilyon dolara, önümüzdeki yıl da 1,7 trilyon dolara ve 2016 yılında da 1,8 trilyon dolara
ulaşacağını öngörüyor.
Türkiye‟nin geçen yıl 12,9 milyar dolar yabancı yatırım çektiğine işaret eden Kozanoğlu,
“Türkiye 2012 yılında da bu civarda yabancı yatırımı cezbetmişti.” dedi.
Geçen yıl gelişmekte olan ülkeler arasında doğrudan yabancı yatırımları cezbetmekte Türkiye
payının yüzde 1,7 olduğuna işaret eden Kozanoğlu, “En çok yabancı yatırım çekme
sıralamasında Türkiye, dünyada 22. sırada yer alıyor.” dedi
DıĢ politika eleĢtirisi – Taha Özhan – Star Gazetesi
Son yıllarda üzerinde en rahat konuşulan, en hızlı kanaat geliştirilen ve çok kolay çözüm
yolları önerilen konuların başında dış politika başlığı geliyor. Fakat ironiktir, akademi ve
gazetecilik kökenli birkaç kalemi hariç tutarsak, en az gördüğümüz şeylerin başında ise „dış
politika eleştirisi‟ gelmektedir. Öncelikle bu kadar çok dış politika bu kadar çok farklı isim
tarafından konuşulurken nasıl olur da en az olan şey dış politika eleştirisi olabilir? Bu sualin
cevabının peşine düştüğümüzde „dış ilişkiler‟ ile „dış politikanın‟ birbirine çok yoğun bir
şekilde karıştırıldığını görürüz. Türkiye‟de Kemalist travmadan kurtulamayan entelektüel
kesimlerin büyük bir kısmı dış politika diye aslında hala „dış ilişkilerden‟ bahsediyorlar. Hal
bu olunca da dış politika karnesini siyasal bağlamı ve ihtiyacı olmayan „ilişkiler‟ düzeyine
indirgeniyor.
4
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Bu yeni bir durum değil. Türkiye açısından geçen yüzyılın en uzun yıllarının başında kabul
edilebilecek ağır „1945 sancısının‟ bir uzantısı aslında. Bu durumu herhangi bir dış politika
tarihi kitabından da tespit etmek mümkündür. I. Dünya Savaşı düzeni hayata geçerken son
„dış politika yapımı‟ tarihini kayda geçiren kitaplar, geçen yüzyılın kahir ekseriyeti boyunca
dış politikadan ziyade sadece Türkiye‟nin „dış ilişkilerini‟ aktarmak durumunda
kalmışlardır. Çünkü Türkiye‟de uzun yıllar -Kıbrıs gibi bir krize proaktif müdahale hariç- dış
ilişkileri aşan bir konsolide olmuş dış politika dönemi ortaya çıkmamıştır.
Irak işgaliyle beraber Türkiye fiili olarak „dış ilişkiler döneminden çıkıp dış politika
dönemine‟ girmiştir. Irak işgaline ortak olmama kararıyla başlayan bu dönem Kemalist
ve liberalaklı ciddi anlamda tedirgin etmişti. Bu durum sadece Türkiye‟nin alıştıkları dışında
bir karar almasından değil, aynı zamanda „bir dış politika‟ perspektifi ortaya çıktığı için de
yaşanmıştı. Yaşadıkları travma o gün bu gündür devam ediyor. 2004 Avrupa Birliği
politikasında önemli bir aşama kaydedildiğinde de aslında kendileri açısından tutarlı bir tepki
veriyorlardı. Yani alkışladıkları bir dış politika hamlesinden ziyade; AB çıpasıyla beraber
daha sonra çok daha fazla eleştirecekleri farklı dış politika adımlarının atılmaması
umuduydu. AB süreciyle birlikte Türkiye‟nin „bir bloğun güvenli unsuru olarak‟ farklı
tercihlerde bulunmamasının „garanti altına alındığını‟ düşünüyorlardı. İçlerine bir ferahlık
gelmişti.
2006‟da Hamas‟ın Türkiye‟ye davet edilmesiyle yeniden eski yazılımlarına hızla döndüler ve
yoğun bir şekilde Amerika‟da üretilen „eksen kayması‟ ezberlerini Türkiye‟de tüketmeye
başladılar.
Davos‟la
birlikte
bütün Kemalist
korkuları arzı
endam
ederken,
Mavi Marmara ile „kıyametimizin geldiğine‟ çoktan ikna olmuşlardı. Aynı günlerde hayata
geçen Tahran Nükleer Anlaşması karşısında ise duygularına iyice teslim olmaktan geri
duramadılar. Arap isyanları birbiri ardına patlayınca önce Batı‟ya bakıp durdular, orada bir
hareket göremeyince, sürüm güncellemesi yapamamanın kriziyle Türkiye‟nin ne yapması
gerektiği konusunda başı sonu belli bir cümle kurmakta zorlandılar. Zira dış ilişkiler
çökmüştü. İlişkide olduğumuz her aktör farklı krizler yaşıyordu. Doğu kaynıyor, Batı ise
kendi ekonomik krizinin derdindeydi. 1945 sancısı „bloğunu kaybetmiş‟ bir aktör olarak,
Soğuk Savaş ruh haliyle yaşanıyordu. Şimdi ne yapılacaktı?
AK Parti 20. Yüzyılın bütün „dış politika yoksunluğunun‟ inşa ettiği devasa kapasite
sorunlarına rağmen krizlerle yüzleşmeyi tercih etti. Bu aynı zamanda dış politikayı dış
ilişkilerden kurtarma çabasıydı. Dış politika yapımında mesafe kaydedildikçe kapasite
sorunlarını ve artırımı için yatırım ihtiyacını beraber ortaya çıkardı. Türkiye‟nin bundan sonra
ihtiyacı olan en önemli başlıkları arasında kurucu dış politika eleştirisi geliyor. Yeni bir
güvenlik mimarisi, kurucu bir gelecek vizyonu, insan sermayesi yatırımı ve hepsinden
önemlisi vesayet rejiminin bir asırdır ayakta tutmaya çalıştığı I. Dünya Savaşı zihniyetinin
dönüşmesi gerekiyor. Bunların her birisi diğerinden daha ağır başlıklar. Herkese
istemediğinden daha fazla dış politika üzerine düşünme fırsatı veriyor. Yeter ki „dış politika
olmayaydı, dış ilişkilerimiz iyiydi‟ düzeyi aşılsın!
5
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
ORTADOĞU GÜNDEMĠ
Irak'ta 20 günde bin 78 kiĢi öldü
AA
Irak İnsan Hakları Yüksek Komiserliği üyesi Mesrur Esvet, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) neden olduğu çatışmalardan etkilenen insan
sayısının her geçen gün arttığını söyledi.
Çatışmaların yaşandığı bölgelerde yüz binlerce insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını
anlatan Esvet, "1 milyon insan ülke içinde yer değiştirdi. Bunların çoğu komşu illerde kurulan
çadır kamplarda barınıyor. Özellikle kadın ve çocuklar zor durumda. Bu insanlara yapılan
yardımlar yetersiz. Uluslararası camiadan yardım bekliyoruz" dedi.
Ölü ve yaralı bilgisini de paylaşan Esvet, "Irak'ta son 20 günde yaşanan şiddet olayları
nedeniyle Musul,
Salahaddin, Diyala ve Anbar'da ölenlerin
sayısı bin 78'e yükseldi. Bu
vilayetlerde meydana gelen olaylarda bin 200 kişi yaralandı. Bunların çoğu polis ve asker"
diye konuştu.
Maliki'den ABD'nin birlik çağrısına olumsuz yanıt- Daily Telegraph
Haberde, Maliki'nin bu çağrıyı bir darbe girişimi olarak tanımladığı belirtiliyor. Maliki'nin bu
çağrıya yanıt olarak "Acil Ulusal Hükümet çağrısında bulunmak, Anayasa'ya ve siyasi sürece
karşı bir darbedir" dediği yazıyor.
Maliki'nin Nisan'da yapılan seçimleri kazandığı için hükümetin başında kalmakta ısrar
edeceği belirtiliyor.
Habere göre bazı Sünni aşiret liderleri Erbil'e giderek, önümüzdeki günlerde kimlerle müttefik
olacaklarını görüşüyor. Ancak Şii, Kürt ve Sünnilerin müttefik olarak IŞİD'e karşı
birleşmesinin zor olduğu ifade ediliyor.
Kürtler her zamankinden daha kararlı- Guardian
Guardian gazetesinde bugün Irak ve Kürtlerle ilgili bir yazı yer alıyor. Gazete, Irak'ın güneyi
yaşananları bir "felaket" olarak adlandırdığını ancak Kürtlerin, uzun süreli hayallerine
yaklaştıkça Erbil'de mutluluğun arttığını yazıyor.
Haberde, geçmişte ulusal amaçları konusunda çekingen davranan Kürtlerin bugün "yeni bir
gerçeklikten" bahsettiği belirtiliyor.
Gazete, Irak Parlamentosu Kürt Ekonomik Komitesi Başkanı Muhama Halil'in şu sözlerine
yer vermiş:
"Kerkük nihayet Kürtler için petrol üretecek. ... 70 yıldır Kerkük'te ürettikleri petrolle, bizi
öldürmek için silah alıyorlar. Nihayet kendi petrolümüz var ve bu petrol sadece Kürtlerin
olacak."
6
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Haberde Suriye, Türkiye, İran ve Irak'ın Kürtlerin özerk bölge yönetiminden memnun olduğu
fakat bir Kürt devleti kurulması yönündeki bir açıklamanın özellikle Türkiye'yi rahatsız
edeceği belirtiliyor.
Haber şöyle devam ediyor:
Kürtler bölgede ikili bir strateji izlediler ve bir yandan Türkiye'yle yakın ilişkilerini
sürdürürken diğer yandan Bağdat'ın sınırlarını zorladılar.
Bugün Kürtler, Kerkük'teki petrol üzerinde haklarını ileri sürmek ve çıkarlarını korumak
konusunda her zamankinden daha kararlı görünüyor
Suriye'den Lübnan'a hava saldırısı
AA
Suriye savaş uçaklarının, Lübnan'ın Tufeyl beldesine düzenlediği saldırıda 7 kişinin hayatını
kaybettiği bildirildi.
Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, Suriye savaş uçakları, Lübnan-Suriye sınırında
yer alan, Suriyeli sığınmacıların yaşadığı bölgeye saldırı düzenledi. Saldırıda 1'i Lübnanlı 6'sı
Suriyeli 7 kişi yaşamını yitirdi.
Ġsrail, Batı ġeria'da operasyonları sürdürecek
Dünya Bülteni
İsrail'de kabinenin, ordunun Batı Şeria'daki "geniş çaplı" askeri operasyonlarını sürdürmesi
kararı aldığı bildirildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu‟nun ofisinden yapılan yazılı açıklamada, "Kabinenin
güvenlik ve siyasi işlerden sorumlu üyeleri, kaçırılan gençlerin bulunmasına yönelik geniş
çaplı operasyonların devamına karar verdi" denildi.
Açıklamada ayrıca İsrail hapishanelerinde bulunan "terör tutuklularına" Filistin yönetiminin
para transferi yapmasına karşı bir dizi önlemler alınmasına karar verildiği de belirtildi.
İsrail yönetimi, 12 Haziran'da Batı Şeria'daki Gush Etzion yerleşim biriminde kaybolan üç
Yahudi yerleşimci gencin kaçırıldığını iddia etmiş, bundan Filistin yönetimini sorumlu
tutmuştu. Bu kişilerin bulunması için İsrail Parlamentosu, orduya operasyon yapma dahil
geniş yetkiler vermişti.
7
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
‘Tarih', Kürdistan istiyor mu? – Cengiz Çandar – Radikal Gazetesi
Kürtler, "üniter" bir Irak'ın "toprak bütünlüğüne" hiçbir şekilde ihanet etmemiş olmalarına
rağmen, karşılarına çıkan bu "tarihi fırsatı" terketmeleri ve 2003 şartlarına geri dönmelerinin
kendilerinden istenmesinde ne "reelpolitik" bir zorunluluk, ne de "ahlâki" bir tutarlılık var.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Erbil‟de görüştüğü Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı
Mesut Barzani‟den “kendi bağımsız devletini kurma yoluna gitmemesini, bunun yerine
Bağdat‟ta yeni hükümet kurulmasına destek olmasını” istemiş.
New York Times‟ın bu konudaki haber yazısından öğrendiğime göre, “Herkesin söylemeye
cesaret edemeyeceğini söyleyeceğim: Bu tarihi an, devlet adamlığı gerektiriyor” demiş Mesut
Barzani‟ye.
Bu sözlerin iki anlamı var:
1.
ABD, en azından şu gelinen “an” itibarıyla “Kürdistan bağımsızlığı”nı istemiyor.
2.
ABD yönetimi için, bu “tarihi dönem”de ortaya konulacak “devlet adamlığı”, Bağdat‟ta
bir “Şii-Sünni-Kürt koalisyon hükümeti”nin kurulmasına yardım etmekten, bunun
becerilmesinden, yani ABD‟nin Irak politikasına katkıda bulunulmasından geçiyor.
Türkiye‟de
çok
uzun
yıllar,
“ulusalcılar”dan “İslamcılar”a
uzanan
geniş
yelpazede, “Kürdistan
bağımsızlığı” ya da
bir “bağımsız
Kürt
devleti”nin “ABD
hesabı” olduğuna dair, adeta şaşmaz bir kanaatin bulunduğu düşünülürse, şu sırada
Türkiye‟nin bölgedeki en yakın müttefiki olan Mesut Barzani‟nin “bağımsızlık” aramasına
karşılık, “Kürdistan üzerinden Türkiye‟yi de bölmek istediği”ne inanılan ABD‟nin buna karşı
durması, bazıları için herhalde anlaşılması zor bir “Ortadoğu denklemi”ni ifade ediyor.
Ancak, şunu da unutmamak gerek: Mesut Barzani ve Kürdistan Bölge Yönetimi, Ankara‟nın
şu dönemde bölgedeki “en” hatta “tek” müttefiki olmakla birlikte, Türkiye‟nin “bağımsız
Kürdistan”dan yana olduğunu söylemek doğru değil. “Bağımsız Kürdistan”a geleneksel
olarak en hasım mevzide bulunan “Türk devlet sistemi”nin birdenbire yüzseksen derece
esnemesi beklenemez.
Bu konuda, Tayyip Erdoğan, Mesut Barzani‟ye değil, ABD‟ye yakın.
Peki, Barzani, Kerry ile görüştükten sonra “fikri”ni değiştirmiş mi?
Mesut Barzani‟nin Amerikalılar konusundaki düşüncelerini gayet yakından bilen birisiyim.
1975‟te babası Molla Mustafa Barzani‟nin Washington‟da hayatını kaybetmesinden, 1990‟lı
yıllara ve hatta 2003‟ün arifesine kadar, Amerikalılar‟a ilişkin “kesinliğe yakın” bir tavır
sahibi olmuştur.
Sorumlu bir “ulusal lider” olmayı benimsediği için, Amerikalılar‟a ters düşmek gibi bir amaç
peşinde de koşmamıştır ama Amerikalılar‟ın dediklerini yapmaya pek teşne de olmamıştır.
8
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Son Erbil görüşmesinde John Kerry‟ye “Yeni bir olgu ile ve yeni bir Irak ile karşı
karşıyayız” demiş, görüşmenin başında. Görüşmeden önce,“Irak‟ı birarada tutmayı tahayyül
etmenin çok güç” olacağını zaten söylemişti.
Irak‟ı yıllardır en iyi izleyen isimlerin başında gelen Patrick Cockburn, dünkü Independent‟te
Kürtler‟in “Irak‟ın bir üniter devlet olarak sona erdiği” hükmüne varmış göründüklerinin
altını çizdi.
Ortada ülkenin toprak bütünlüğünü koruyacak ne ordu, ne bir güvenlik gücü var. ABD‟nin
trilyonlar dökerek oluşturulmasına yardımcı olduğu güç, Başbakan Maliki‟nin “Şii mezhep
kuvveti”nden başka bir değer taşımıyor. Maliki bile ordudan çok, “Asaib el-Hak” adlı Şii
milis gücüne bel bağlıyor.
IŞİD‟in ve Saddam artığı Sünni güçlerin eline geçen yerleri, ABD‟nin hava yardımı ve
karadaki 300 veya sayısı artacak “askeri danışman” yardımı da olsa, Şiiler artık geri alamaz.
Şiilerin Musul-Bağdat arasını geri alacak imkânı kalmadı. Alsalar bile elinde tutamazlar. Bu
işi Amerikalılar bile yapamaz. Yapamadıkları için, 2011‟de Irak‟tan tüm askeri güçlerini
çekmek zorunda kaldılar.
Buna karşılık, Sünniler‟in ise ne Bağdat‟ı ele geçirebilmeleri, ne de Bağdat-Basra arasında
tüm Güney‟e hükmetmeleri mümkün. Şiilerin, Irak nüfusunun en az yüzde 60‟ını
oluşturduğunu da akılda tutmak gerekiyor.
Bu hale gelmiş bir Irak, ancak “demokrasi kültürü”nden nasibini almış, buna uygun
kurumlarını oluşturmuş bir “federal yapı” içinde var olabilirdi. 2003 sonrasında denenen bu
oldu.
Kürtler,
2003‟ten
beri
buna olağanüstü
bir
katkı
yaptılar.
Bağdat‟a “Cumhurbaşkanı” ve “Dışişleri Bakanı” sundular. Irak‟ın “birliği”ni esas olarak
onlar ayakta tuttu.
Bu sayede, Kürtler‟i Irak içinde, Irak‟ı da Arap-Kürt ayrılığının önüne geçerek, birlik içinde
tutmuş oldular. Irak, 2003‟ten bugüne kadar, onların yüzü suyu hürmetine ayakta kaldı. Bunu,
şaka yollu, 2011‟de Mesut Barzani‟ye söylemiştim; “Iraklılar dağılmak için elinden geleni
yapıyor, Irak‟ın bütünlüğünü siz sağlıyorsunuz” demiştim.
Öyle ki, Kürtler, “ihtilaflı bölgeler” diye nitelenen ve Kerkük‟ü de içine alan, Bağdat‟ın
kuzeydoğusunda İran sınırından Musul‟un Kuzeybatısı‟na Suriye sınırına uzanan diyagonal
hat üzerinde, Kürt nüfus çoğunluğunu ileri sürerek hak iddia ettikleri topraklar için bile,
sadece Anaysa‟nın 140. Maddesi‟nin işletilmesinde ısrarlı oldular. Kuvvete başvurmadılar.
Gelgelelim, son iki haftadan bu yana, Irak, Şii-Sünni fay kırığı üzerinden, IŞİD‟in ve eski
rejim unsurlarının –Arap milliyetçileri- Musul‟u ele geçirmesi üzerine fiilen parçalandı.
Kürtler, Kerkük, Ninova (Musul), Selahaddin (Tıkrit, Tuzhurmatu), Diyala (Bakuba,
Hanekin) vilayetlerinde Araplarla aralarındaki ihtilaflı topraklara, çatışmaya girmeden sahip
oldular.
9
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
“Üniter” bir Irak‟ın “toprak bütünlüğü”ne hiçbir şekilde ihanet etmemiş olmalarına rağmen,
karşılarına çıkan bu “tarihi fırsatı” terketmeleri ve 2003 şartlarına geri dönmelerinin
kendilerinden istenmesinde ne “reelpolitik” bir zorunluluk, ne de “ahlâki” bir tutarlılık var.
Amerikalılar‟ın, Maliki‟siz bir “Şii-Sünni-Kürt hükümeti” oluşturmasının tutması da şüpheli.
Zira, şu sırada İranlılar –her nekadar IŞİD‟e karşı ABD ile “aynı dalga boyu”nda duruyorlarsa
da- adı “İran yanlısı” diye çıkan Maliki‟nin yerine “ABD yanlısı” bir Şii başbakan
istemiyorlar.
Kerry, Irak‟lı liderler, “tüm Iraklılar‟ın talep ettiği cinsten, geniş tabanlı, herkesi kapsayıcı bir
hükümet oluşturmalılar” diyor.
Oysa, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngilizler‟in oluşturduğu “sentetik Irak”ın parçalarını
farklı telden çalıyorlar. Sünniler, İngilizler‟den devraldıkları, Amerikalılar‟ın kendilerinden
devraldığı Irak‟ı, -hatta IŞİD‟in yaptığı gibi Suriye ile sınırlarını da silerek- geri istiyorlar.
Şiiler, -en azından Maliki gibi en ağır basanları- Sünniler‟den devraldıkları Irak‟ın tümüne
hükmetmek istiyorlar.
Kürtler ise sadece Kürdistan‟ı istiyor. Tarihte bu amaca ulaşmaya en yakın noktada
bulunuyorlar.
ABD ve Türkiye‟ye bir süre daha “avans” verir gibi gözükebilirler.
Sonra?
Sonra, “tarih”in istediği olacak…
Ortadoğu'da harita ve algı operasyonu – Akif Emre – Yeni ġafak Gazetesi
Modern siyasal tarihin alameti farikalarıdır haritalar. Dünyanın sadece coğrafi olarak değil,
siyasal ve kültürel olarak da ne idüğünü, onu nasıl algılamamız gerektiğini anlatan hikayenin
adıdır haritalar. Bilimsel gelişmelere paralel olarak haritalama tekniğindeki aşamalar her bir
çizginin anlamı, kodlanan noktalar bilimsel rasyonalizmin harikaları olarak ortaya çıktı;
dünyaya nasıl bakmamız gerektiğini öğretti. Siyasi haritalar, buna paralel gelişmeler olarak,
dünyada kimin aslî, kimin öteki olduğuna karar vermek isteyenler tarafından gerçekleştirilen,
kültürel kodları formüle edilmiş algı operasyonuydu.
Güneş batmayan imparatorluk algısı bu haritalar sayesinde oluştu, sömürgecilik çizimlerle
uygarlık misyonuna dönüştü. Avrupa'nın dünyanın merkezî coğrafyası olduğuna, kadim
medeniyetlerin coğrafi ve tarihi olarak ikincil kültürleri temsil ettiğine inandırıldı insanlar.
Osmanlı bu haritalarla tarihin ve coğrafyanın periferisine itildi. Daha güncel olanında
Osmanlı sonrası parçalanmış coğrafyanın cetvelle çizilen sınırları bu haritalarla tarihin
kaçınılmaz ve sorgulanamaz gerçekliği gibi sunuldu. Yüzlerce yıllık birleşik coğrafya değil,
daha yarım yüzyıllık mazisi olmayan ulusdevlet mozaiği bu coğrafyanın sarsılmaz, tartışılmaz
10
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
mutlak çizgisi gibi algılandı. Haritalar kültürel kodların yeniden üretildiği bilimselliğin
ideolojik yansımasından başka bir şey değildi.
Çünkü modern bilimin ideolojik kodları, özel bir gösterge sistemi olarak haritaları çoğaltırken
bunun çok doğal olduğuna inandırmayı başaran bilgi sistemleridir. Haritaya hakim olan bilgi
iktidarı, görme biçimi olarak yeniden ürettiği haritalarda son derece tarafgir ve seçici
olmasına rağmen nesnel, bilimsel imaj oluşturmakta da çok başarılıydı.
Özellikle dijital çağda haritalarda anlık algı yönetimi yapmak çok daha kolaydı. İletişim
ağlarına nüfuz eden teknolojik maharet, kültürel kodlarımızı istediği seçicilikte yeniden
belirleyerek adeta gerçeklik algımızı 'hijacked' ediyor. Görselliğin saflığı altında gerçeklik o
denli rehin alınabiliyor ki, var olmayan olgunun bile adeta 'smilacrum' hali olarak karşımıza
çıkabiliyor.
Var olmayan bir ülkenin kurgusal sınırları modern ulus kutsallığı içinde adeta ezeli
gerçekliğin sonsuzlaştırılmış hali olarak sunuldu.
Haritanın bilimselliğin ideolojik uzantısı ve küresel iktidarlar elinden algı operasyonuna
dönüşmesi, dünya tasavvurumuzu kodlaması yeni bir şey değil. Ancak yeni olan, güncel
olarak, Ortadoğu'da yaşanan altüst oluşlarda sanki kaldığı yerden devam eder tarzda bir algı
operasyonu aracı olarak haritaların devreye girmesi. Daha basitçe anlatmak gerekirse Irak'ın
işgali ve Suriye iç savaşında 'mutlak doğruluktaki kodlamalar'la haritalandırılan coğrafyanın
tüm kodları yerinden oynarken algılarımız benzer yöntemlerle yönlendiriliyor.
Suriye cephesinde şiddet yanlısı 'radikal İslamcılar'ın ilerleyişi, savaşta acımasızlıkları görsel
olarak hayli işlendi. Bunlar arızî gibi algılanabilirdi. Bu algıyı pekiştirmede haritalar önemli
işlev yüklendi. Her gün interaktif olarak hazırlanan haritalarda bu acımasız, demokrasi ve
insanlık düşmanı dinci şablonuna alınan örgütlerin Suriye'de ne kadar büyük alanda hakimiyet
kurduğu işlendi. Yemyeşil bir haritada seküler uygarlık adeta tehdit altına girmişti!
IŞİD saldırılarından itibaren algı operasyonu tamamen dijital haritalar marifetiyle yürütüldü.
Zira IŞİD'in egemenliği genişletme hızı haritada gösterilirken bu hıza görsel tanıklıklar
yetişemezdi. Musul-Bağdat hattında normal seyahat şartlarından bile daha hızlı bir şekilde
ilerleyen bir savaş türü, kuşatma söz konusuydu. Bunun tek tanığı da dijital haritalardı.
Bir anda Bağdat'ın kuzeyinden Musul'a kadar tüm alan haritalandırılıp IŞİD'e verilmişti
çoktan. Hatta Suriye'nin orta ve doğusuyla birleşerek dünyayı tehdit eden 'terörist, radikal,
dinci bir devlet' inşa ediliverdi.
An be an yenilenen dijital haritalarla teker teker nerelerin düştüğünü, her noktanın gerisindeki
derinliğin yeşile boyanması suretiyle Ortadoğu'yu saran yeni dalganın ürpertici gelişimini
takip etmeye başladık.
Daha düne kadar tartışılması bile kutsalın dokunulmazlığı kesinliğinde olduğuna ikna
edildiğimiz Osmanlı sonrası bölge haritası bir anda altüst olmuş, yeni mutlak doğrulara ikna
edilmeye başlamıştık.
11
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Bu kurguyu parçalayan alternatif haritalarda ise sınırlı, noktasal ilerlemeler daha net
görülebiliyordu. Birileri sanki haritaları kurguluyor, yeni coğrafi ve siyasal gerçeklere
alışmamızı istiyor, algılarımızla oynuyordu.
Bir anda Irak'ın neden parçalanması gerektiğini hem kutsal, ulusal hem de rasyonel
gerekçelerle açıklayan, yeni duruma ikna olmamız için çaba sarf eden 'medya kilisesinin
rahipleri' ortaya çıkıverdi.
Musul'un bir anda ele geçirildiği haberini alır almaz IŞİD'in Bağdat kapılarına dayandığına,
sınırımızdaki tehlikenin büyüklüğüne işaret edenlere, neyin hedeflendiğini, neyin
kurgulandığını anlamak için, bugünlerde uluslararası haber ajanslarında yayınlanan haritalara
bu gözle bakmalarını öneriyorum. Tüm bu olup bitenlerin nasıl gerçekleştiğini belki bize
anlatmaz bu haritalar ama nasıl algılamamızı istedikleri hususunda yeterince ipucu verebilir.
Malum, bu durumlarda algı ile gerçeklik, hele bu coğrafyada, hiç bir zaman örtüşmez.
Ortadoğu’da sınır çıkmazı – Sinan Özdemir – Dünya Bülteni
Irak'ta 10 Haziran'dan bu yana yaşanan gelişmeler güvenlik meselelerinin ötesinde sınır
meselelerinin siyasetin inşasında ne denli belirleyici olabileceğini göstermesi açısından büyük
önem taşıyor. Küreselleşmenin ortadan kaldırdığı ticari ve ekonomik sınırlar devletler için
geçerli olmadığını ifade etmek gerekir. Küreselleşme sınır mefhumunu ticari ve ekonomik
sahada ortadan kaldırdıysa da devletler arası ilişkilerde, devleti var eden temellerden biri
olması sebebiyle, hala büyük önem taşıyor. Küreselleşme zaman/mekan ilişkisini zihnimizde
dönüştürdüyse de devletler arası rekabeti ortadan kaldırmadı. Tam aksine hiç olmadığı kadar
gerçekçi hale getirdi.
Sınırların çizgiselliği uzun bir zihni dönüşümün sonunda gerçekleşti. Eskiden sınırlar taşlarla
veya tabiat güzellikleriyle belirlenirdi. Son yıllarda, teröre, sınır güvenliğine ve göçe karşı
sınır boylarında veya abluka altına alınmak istenen bölgelerde duvarların yükseltilmesiyle
ilkel formuna döndü. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri-Meksika sınırı, Fas toprağı
üzerinde bulunan; ancak İspanya'ya ait olan Ceuta ve Melilla, Filistin topraklarında İsrail'in
inşa ettiği güvenlik duvarı veya Yunanistan'ın Meriç nehri üzerinde göçe karşı çektiği demir
perde!
Bu durumda, bu gün seyahat etmek, huduttan hududa atılmak, bir asır öncesine bakar çok
daha zor. El-İdris‟inin, İbn Batuta'nın, Evliya Çelebi'nin veya hayal ürünü olmakla birlikte
Jules Verne'nin Seksen Günde Devr-i Alem isimli romanının kahramanı Phileas Fogg'un
gerçekleştirdikleri seyahatler düşünüldüğünde, onların bugün gerçekleştirmenin çok daha güç
olduğunu ifade etmek gerekir. İnsanlığın aynı vize ve pasaporta sahip olmaması daha en
başında
farklı
kategoriler
oluşturmaktadır.
Bu çerçevede IŞİD'in Suriye'nin bir bölümünden (Kuzey Doğu) Irak'ın orta bölümüne uzanan
bir hattı ele geçirmesi merkezi otoritenin güçsüzlüğüne göndermede bulunurken, sınırlarında
yaşanan hareketlilik geleceğini ipotek altına almakta. Yaşananlar Birinci Dünya Savaşı'nın
yüzüncü yılında Ortadoğu ve Balkanlarda yaşanmaya devam eden etnik ve/ya dini temelli
12
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
çatışmaların, Osmanlı
doldurulamamasıyla
devletinin
ortadan
kaldırılmasıyla
da
beliren
siyasi
boşluğun
ilintili.
Nasıl ki, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından Doğu Avrupa ve
Balkanlar'da ortaya çıkan devletler içinden çıktıkları büyük yapının mikro ölçekte yansıması
oldularsa, Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan veya oluşturulan devletler de
mikro ölçekte Osmanlı İmparatorluğu'nun çok kimlikli ve renkli dünyasının, istememekle
birlikte, varisleri oldular. Bununla birlikte, imparatorlukların yerine ikame edilen
(parlamenter) monarşiler ve cumhuriyetler ulus devlet modeline uygun olarak, farklılıkları tek
bir potada eritmeyi hedeflemesi sorunu derinleştirmekle kalmadı farklılıkların bastırılmasına
ve kültürel sınırların ortadan kaldırılmasına veya silinmesine yol açtı.
Birinci Dünya Savaşı'nın en şiddetli günlerinde, Osmanlı vilayet sistemi doğru anlaşılmadan
çizilen Ortadoğu haritası (sonradan gerçekleşecek birkaç değişikliğin dışında, 1916, SykesPicot Antlaşması) , İngiltere ve Fransa arasında, taksim ve tanzim edildi. İşgal güçlerinin
planladıkları yeni Ortadoğu çok parçalı olacaktı. Bu durum Hicaz Kralı Şerif Hüseyin'e
verilen sözlerle çelişiyordu. Kral Abdullah‟ın hatıratına bakıldığında, Şerif Hüseyin'in
canlandırdığı devletin sınırları, Arap coğrafyasının önemli bir bölümünü içine almakta idi.
Buna karşın, mandacıların ortaya koydukları harita daha çok nüfuz alanları göz önünde
bulundurularak hazırlanmıştı. Bu çerçevede Hicaz, Ürdün, Suriye, Lübnan, Filistin ve Irak
oluşturuldu. Bu tarihten sonra devlet terörü, şiddet ve isyan birlikte anılacaktı. Lübnan iç
savaşında ve Birinci Körfez Krizi'nde ve sonrasında kendini hissettirmekle birlikte asıl 2003
Irak müdahalesi ve esen dönüşüm rüzgarıyla (2011) yeni bir dönemece girildi. Şekillenmekte
olan Yeni Ortadoğu'nun 1920 sürecinde oluşturulan devletleri kapsaması 1918'de kapandı
sanılan parantezin daha kapanmadığını gösteriyor.
Büyük güçlerin hesaplaşması kadar bölge devletlerinin nüfuz mücadelesinin de yaşananlar
üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri olduğunu söylemek gerekiyor. Cevabı aranan soru
dağılma sürecine giren bu devletlerin nasıl bir arada tutulacağından (üniter yapısının
korunacağı) çok şekillenmekte olan Yeni Ortadoğu sınırlarının nasıl tanzim edileceğidir.
Konu doğrudan Lübnan, Suriye ve Irak‟ı etkilemekle birlikte yaşanacak değişimin diğer bölge
devletlerini etkilememesi düşünülemez. Suriye kriziyle bölgeye yayılan yedi milyon
mültecinin, ayrıca Musul'un el değiştirmesiyle yüz binlerce Iraklının yollara düşmesi,
Türkmenlerin sindirilmesi, Peşmergelerin Kerkük'ü ele geçirmesi bölgenin etnik ve
mezhepsel olarak dönüşüm sürecine girdiğini düşündürüyor.
Birinci Dünya Savaşı'nın yüzüncü yılında ifade edebileceğimiz önemli hususlardan biri de
şiddetin Ortadoğu'da bütün formlarıyla periyodik olarak görüldüğüdür. Örneğin Irak 1979'dan
bu yana şiddet sarmalında. İç ve dış tehditlerle karşı merkezi güçlerin tercihi hep baskıdan ve
şiddetten yana oldu. Irak'ta 2003'ten bu yana yaşanan siyasi maelström dış müdahalenin
tetiklediği Şii-Sünni ayrışmasını derinleştirerek merkez/çevre çatışmasının eksenini değiştirdi.
Devlet terörünün Suriye iç savaşıyla bir araya gelmesi Orta Irak'ta oluşturulan ara bölgede
IŞİD'in varlık ve destek bulmasının önünü açtı. Ancak yalnızca bununla izah edilemez.
Yukarıda ifade ettiğimiz tarihi sebepler göz ardı edilmemeli. Esad rejiminin ayakta kalmasını
13
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
sağlayan –her şeye rağmen- iç dengeleri (sınırlarının bir bölümünden vaz geçmekle birlikte)
muhafaza etmesi olduğu düşünüldüğünde, Irak'ta görülen fiili durumun iç dengelerin
dinamitlenmesiyle ilintili olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte, son haftalarda Irak'ta esen
terörün siyasi bir tutuma göndermede bulunduğu kabul edilirse sorunların salt askeri
çözümlerle çözüleceğini düşünmek naif bir yaklaşım olacaktır.
AFRĠKA GÜNDEMĠ
Afrika Birliği Mısır'ın üyeliğini aktifleĢtirdi
Dünya Bülteni
Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi'nin, "Mısır'ın Afrika Birliği'ndeki faaliyetlerine
devam etmesi" kararını onayladığı bildirildi.
Cibuti eski Başbakanı ve Afrika Birliği Mısır Üst Düzey Komisyonu Üyesi Dileita
Muhammed Dileita, Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da toplanan Afrika Birliği Barış ve
Güvenlik Konseyi Zirvesi sonrası yaptığı açıklamada, "Afrika Birliği Barış ve Güvenlik
Konseyi liderleri, daha önce büyükelçilerin oy birliğiyle aldığı 'Mısır'ın Afrika Birliği'ndeki
faaliyetlerine devam etmesi' kararını onayladı" ifadesini kullandı.
Dileita, oy birliğiyle alınan bu kararın, Mısır'ın Afrika'daki yerini gösterdiğini
belirterek, MısırCumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin bugün başlayacak Afrika Birliği
Zirvesine katılmasından memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Zirve öncesi toplanan Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi, 17 Haziran'da Mısır'ın
üyeliğinin askıya alınması kararını oy birliğiyle iptal ettiğini açıklamıştı.
Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da bugün başlaması beklenen Afrika Birliği Zirvesi, yarın
sona erecek.
Nijerya'da alıĢveriĢ merkezinde patlama: 21 ölü
AA
Nijerya'nın başkenti Abuja'daki bir alışveriş merkezinde meydana gelen patlamada 21 kişinin
öldüğü bildirildi.
Polis sözcüsü Frank Mba, yaptığı açıklamada, Wuse bölgesindeki Banex&Emab Alışveriş
Merkezinde meydana gelen patlamada 21 kişinin öldüğünü, 17 kişinin yaralandığını söyledi.
Patlamada, çok sayıda aracın da zarar gördüğü kaydedildi.
Görgü tanıklarıdan Ojo Kenny, AA muhabirine
yaptığı
yerinden uzaklaşırken en az 5 kişinin cesedini gördüğünü belirtti.
açıklamada,
olay
14
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Patlamanın hemen ardından binadaki görevliler ile polisin bölgede güvenlik önlemleri aldığını
dile getiren Kenny, cesetlerin ve yaralananların binadan çıkarılmaya çalışıldığını aktardı.
Başkent Abuja'da son iki ayda üçüncü kez patlama meydana gelmiş oldu.
Libya’da genel seçimlere katılım düĢük kaldı
Dünya Bülteni
Libyalılar Muammer Kaddafi‟nin 40 yıllık dikta rejiminin 2011‟de halk ayaklanmasıyla
devrilmesinden bu yana parlamento seçimleri için ikinci kez sandığa gitti.
Parlamentondaki 200 koltuk için 700‟den fazla adayın yarıştığı seçime katılım yaklaşık yüzde
30 düzeyinde oldu.
Ülkede siyasi istikrarsızlığa çare olması beklenen seçim, düşük katılımın yanı sıra doğudaki
Bingazi ve çevresindeki şiddet olaylarının gölgesinde kaldı.
Bingazi‟de radikal gruplarla çatışmaya giren üç askerin öldüğü bildirildi.
Bölgede radikal silahlı gruplar ile eski bir muhalif general komutasındaki paramiliter gruplar
arasında devam eden çatışmalar nedeniyle güvenlik de sağlanamıyor.
Hükümetin kontrolü dışındaki Derna‟da bu yüzden seçim sandıkları kurulamadı.
El Cemil gibi bazı yerlerde ise seçim merkezlerine saldırı düzenlendiği; sandıkların çalındığı
belirtiliyor.
AVRUPA GÜNDEMĠ
Putin'e Ukrayna'da nasıl karĢılık vermeli – Financial Times
Financial Times'ın başyazısı Ukrayna krizini ele alıyor. Yazıda, ABD'nin herhangi bir
yaptırım uygulamadan önce diplomasiye şans vermesi gerektiği belirtiliyor.
Yazıda, Orta Doğu'da yaşanan cihat sorununa rağmen, Obama'nın Batı'daki Ukrayna krizini
dikkatle izlediği ifade ediliyor. Gazete, Ukrayna Eski Başkanı Yanukoviç'in devrilmesinden
bu yana, Putin'in Ukrayna'ya yaklaşımını tahmin etmenin güçleştiğini söylüyor.
Kırım'ın ilhak edilmesinin ardından Rusya'nın Doğu Ukrayna'yı işgal edebileceği endişesinin
arttığı belirtilen yazıda, Batı'nın yaptırım uygulama tehdidinin etkili olduğu savunuluyor.
Putin'in Batı'dan gelen tehditler nedeniyle sınırdaki birliklerini geri çektiği ve daha yumuşak
bir dil kullandığı kaydediliyor.
Ukrayna'nın yeni başkanı Poroşenko'ya Rusya'nın ılımlı yaklaştığını ifade eden gazete,
ayrılıkçıların düşürdüğü Ukrayna askeri uçağını hatırlatarak, Rusya konusunda şüpheci olmak
gerektiğini belirtiyor.
15
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Batı'nın Rusya'yı yeni yaptırımlar konusunda uyardığını yazan gazete, Washington'ın biraz
geriye çekilip beklemesini ve diplomasinin sonuçlarına göre karar vermesini öneriyor.
Polonya’da hükümet güvenoyu aldı
Euronews
Polonya‟da Donald Tusk hükümeti ortaya çıkan dinleme skandalının ardından parlamentodan
güven oyu aldı.
Tusk‟un talebiyle yapılan oylamada 237 milletvekili hükümete onay verirken 203 temsilci ise
aleyhte oy kullandı. Böylece son yılların en büyük siyasi krizinden geçen ülkede hükümet
alması gereken 231 oyu 6 oyla geçmiş oldu. Ülkede yayın yapan Wprost dergisi Dışişleri
Bakanı Radek Sikorski‟nin eski Maliye Bakanı Jacek Rostowski ile yaptığı telefon
görüşmesinin gizli kaydını ele geçirmiş ve bir kısmını yayınlamıştı. Haberde Sikorski‟nin
Amerika Birleşik Devletleri ile olan müttefikliğin “beş para etmediğini”, Polonyalıların “safça
Washington‟un desteğine inandığını“ve “Amerika‟ya kölelik yaptıklarını” söylediği iddia
ediliyor.
Korsika Milli KurtuluĢ Cephesi silah bırakıyor
Euronews
Korsika‟nın bağımsızlığı için mücadele eden grupların en büyüklerinden Korsika Milli
Kurtuluş Cephesi (F LN C ) silah bırakmaya hazır olduklarını açıkladı. Örgüt 1976 yılındaki
kuruluşundan bugüne ilk kez aşamalı olarak yasal çerçeveye geçmek istediklerini duyurdu.
F LNC geçen 38 yıl içindeki yaklaşık 5 bin eylemden sorumlu tutuluyor. Kamu kuruluşları ve
personeline yönelik eylemlerde 9 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmişti. 14
sayfalık F LNC açıklamasında “ön şart koşmadan, açık bir şekilde silah bırakmayı ve aşama
aşama yasal bir kimliğe bürünmeyi hedefliyoruz” denildi.
Romanya meclisi cumhurbaĢkanının istifasını istedi
Euronews
Romanya‟da parlamento Cumhurbaşkanı Traian Basescu‟nun istifasını istedi.
Cumhurbaşkanı‟nın kardeşi Mircea Basescu bir mafya liderinden hapis cezasının kısaltılması
vaadiyle rüşvet almakla suçlamasıyla gözaltında bulunuyor. Cumhurbaşkanı için bir
bağlayıcılığı olmayan karar 588 üyeli mecliste 344 milletvekilinin oyuyla alındı. İki merkez
sağ parti ise oylamaya katılmadı. Görev süresi Kasım ayında dolacak olan Cumhurbaşkanı
Traian Basescu ise istifa etmeyeceğini açıkladı. Kardeşi hakkındaki iddiaların da gerçek
olmadığını savunan Basescu Anayasa gereği üçüncü kez aday olamayacağı için Kasım ayında
koltuğundan ayrılıyor.
16
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Osmanlı bayrağı 100 yıl sonra Türkiye'ye iade edildi
Dünya Bülteni
Şam'da yaklaşık 100 yıl önce İngiliz General Edmund Allenby tarafından alınan Osmanlı
bayrağı, Türkiye‟ye iade edildi. İngiltere'nin başkenti Londra'nın yakınında bulunan ve
yaklaşık 700 öğrencinin eğitim aldığı Haileybury Koleji'nde düzenlenen törende, Turner
ailesi, yaklaşık 100 yıldır sakladığı bayrağı Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz'e
teslim etti. Törene, Haileybury Koleji öğrencileri, müdürü Joe Davies ve Turner ailesinin
üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
ASYA – PASĠFĠK GÜNDEMĠ
Çinli heyet 65 yıl sonra Tayvan'da
AA
Çin'in Tayvan İşleri İdaresi Başkanı Cang Cıcün, ana kesimi temsilen Tayvan'da temaslarda
bulunuyor.
Çin ve Tayvan'ın 1949'da yollarını ayırmasından bu yana ilk kez ana kesimden bir yetkili, 65
yıl aradan sonra dün Tayvan'a gitti.
Cang, Tayvan'a ulaşmasının ardından yerel "Minnan" lehçesinde selam vererek, "(Minnan
lehçesini) Çok iyi konuşamıyorum ancak bu kelimeleri gönülden söylüyorum" ifadelerini
kullandı.
Tayvan'ın "çeşitlilik toplumu" olduğunu vurgulayan Cang, ziyareti sırasında toplumun her
kesiminden insanla iletişim kurmayı ümit ettiğini ve onların da yaşamını anlamak istediğini
söyledi.
Cang, Taipei'deki Taoyüen Uluslararası Havaalanında protestolar ve olumlu tezahuratlar
arasında karşılanırken, "Gerçek Tayvan'ı tanımak istiyorum" diye konuştu. Dört günlük
ziyaretinin ilk ayağında Tayvan'ın Anakara ile İlişkiler İdaresi Başkanı Vang Yü-çı ile bir
araya gelen Cang, Çin ve Tayvan ilişkilerinin genel olarak istikrarlı olduğunu ve birçok
ilerlemenin
bu
yıl
kaydedildiğini
anlattı.
Cang, taraflar arasındaki barışın teşvikinin sekteye uğramaması için siyasi temelde güvenin
geliştirilmesi çağrısı yaptı. Cang, Pekin-Taipei uçuşunun üç saatten daha az sürdüğünün altını
çizerek, bu uçuşun mümkün kılınabilmesi için 65 yıl geçtiğini ifade etti. Bu yıl içinde Çin
ve Tayvan arasındaki ikinci resmi ziyaret olduğuna dikkati çeken Cang, geçen yıllarda bu
temasların "tasavvur edilemez" olduğunu belirtti.
Tayvan'ın Anakara İşleri İdaresi Başkanı Vang Yü-çı da Çin ve Tayvanilişkilerinin
17
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
birçok gel-git'e tanıklık ettiğini ve küçük bir ilerlemenin bile kolay olmadığını söyledi.
Tayvan'ın Anakara İşleri İdaresi Sözcüsü Ma Şiaoguang da görüşmelerin ardından yaptığı
açıklamada, Cang-Vang görüşmesinin "önemli bir adım" olduğunun altını çizerek, tarafların
olağan iletişim kanallarını geliştirme hususunda mutabık kaldığını belirtti. Taraflar
görüşmelerde ayrıca, Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması başta olmak üzere ekonominin
gelişmesi için gereken teşvikleri yapacaklarını ifade etti.
Kore Yarımadası’nda savaĢın 64’üncü yıldönümü törenleri
Euronews
Kore savaşının 64. yıldönümü yarımadanın her iki kesiminde de törenlerle anıldı. Güney
Kore‟nin başkenti Seul‟deki törenlerde Cumhurbaşkanı Park Geun-hye gazilerle bir araya
geldi. Askeri geçiş törelerinin düzenlendiği Kuzey Kore‟nin başkenti Pyongyang‟da
ise ABD karşıtı sloganlar dikkat çekti.
Etihad Alitalia’yı kanatları altına aldı
Euronews
Birleşik Arap Emirlikleri‟nin önde gelen havayolu şirketi Etihad Airways ve İtalya‟nın ulusal
havayolu şirketi Alitalia, aylar süren müzakerelerin sonunda anlaşmaya vardı: Etihad
hisselerinin yüzde 46‟sının borsada işlem görmesine karar verildi. Etiad konuyla ilgili rakam
açıklamazken, Alitalia 12 bin 800 çalışandan 2 bin 200‟ünün işine son verilebileceğini
duyurmuştu. İtalyan ulaştırma bakanı, Alitalia‟nın önünde iki seçenek olduğunu belirtti:
İtalyan şirket “Etiad‟ın kurtarma planını değerlendirmek ya da uçurumdan yuvarlanmak”
seçeneğiyle karşı karşıyaydı.
Çiçek, Orhun Kitabeleri'ni ziyaret etti
Dünya Bülteni
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Moğolistan'da Orhun Kitabeleri'ni ziyaretinde, "Biz, asırlar
evvel bu topraklardan Batı'ya gitmişiz ancak köklerimiz, hala burada" dedi.
Moğolistan Meclis Başkanı Zandaakhuu Enkhbold‟ın daveti üzerine bu ülkeye resmi ziyarette
bulunan Çiçek, programının son gününde Çengiz Han Havalimanı‟ndan helikopterle
başkentin güneybatısında bulunan Karakurum bölgesine hareket etti.
Pakistan'da 455 bin kiĢi evini terk etti
Dünya Bülteni
18
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Pakistan ordusunun Kuzey Veziristan'daki Taliban üyelerine yönelik operasyonları nedeniyle
bölgeyi terk eden insan sayısı 450 bini aştı. Pakistan ordusunun operasyonları, Taliban'la
yürütülenbarış müzakerelerinin tamamen askıya alınasının ardından sıklaşmaya başladı.
Operasyonlarla birlikte evlerini terketmek zorunda kalan yüz binlerce Pakistanlı ise
kamplarda zor şartlar altında hayatlarına devam etmeye çalışıyor.
Pakistan ordusunun Taliban'ın 2 hafta önce düzenlediği Karaçi Havaalanı saldırısının
ardından başlattığı bombardımanlardan kaçan sivillerin sayısı 500 bine yaklaştı. Pakistan ve
Taliban arasında kısa bir süre öncesine kadar devam eden barış görüşmelerini resmen
sonlandıran Karaçi saldırısında 50 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Pakistan ordusu
Taliban gruplarının yoğunlaştığı Kuzey Veziristan bölgesini hedef alan operasyonlara başladı.
Yoğun bombardımanda evlerinden olan aileler ise çevre bölgelerde kurulan kamplara akın
etti. Yiyecek, su ve barınak gibi temel ihtiyaçlardan yoksun durumda kalan vatandaşlar,
sığındıkları Bennu kasabasında bulunan kampta dağıtılan yemek için uzun kuyruklar
oluşturuyor. Pakistan hükümetinin açıkladığı operasyonun resmi bilançosuna göre, şimdiye
kadar 192 bini çocuk 455 bin kişi evlerinden ayrılmak zorunda kalırken, bombardıman sonucu
en az 250 Taliban üyesi öldürüldü. Öldürülen Taliban üyelerinin ise yalnızca 27'sinin Kuzey
Veziristan'da ele geçirildiği açıklandı. Pakistan Başbakanı Navaz Şerif önceki gün yaptığı
basın açıklamasında Pakistan hükümetinin evsiz kalan vatandaşların yanında olduğunu
belirterek, kendileriyle ilgilenileceğini söylemişti.
AMERĠKA GÜNDEMĠ
ABD ekonomisi daraldı
Dünya Bülteni
ABD‟de yılın birinci çeyreğine ait GSYH oranları üçüncü kez revize edildi.
ABD TicaretBakanlığı‟nın bugün açıkladığı verilere göre, GSYH, 2014'ün birinci çeyreğinde
yüzde 2,9 daraldı.
Yapılan ilk tahminlerde büyümenin yüzde 0,1 olacağı belirtilmiş ancak bu oran geçen
ay yüzde 1 küçülme olarak düzeltilmişti. Bu son revizyon ise ABD ekonomisindeki
daralmanın beklentilerin oldukça üzerinde olduğunu ortaya koyuyor.
Tahminlerin üstünde gerçekleşen daralmaya sert ve uzun kış döneminin yol açtığı ve bunun
yeni bir durgunluğa neden olmayacağı belirtiliyor. Sağlık sektöründeki daralma ile dış ticaret
açığının önceki tahminlerden daha yüksek çıkması da Üçüncü revizyonun nedenleri arasında
gösteriliyor.
Ekonomi ve finans çevrelerinin beklentisi, büyüme oranının üçüncü revizyonda yüzde 1,7
küçülme şeklinde düzeltileceği yönündeydi.
19
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Yılın ikinci çeyreği için daha iyimser olan analistler, nisan – haziran aylarında havaların
ısınmasıyla ekonominin canlanacağını ve bu çeyreğe ait büyümenin yüzde 4‟e kadar
yükselebileceğini öngörüyor.
ABD Yeniden Irak'ı TartıĢıyor
Amerika’nın Sesi
Illinois eyaletinde ölen askerler anısına bir motosikletli gösteri düzenleyen Raymond
Proskaski, Obama‟nın Irak‟a asker göndermemesinden şikayetçi:
“Obama‟nın asker göndermediği yönündeki açıklaması yanlış. Çünkü zaten 300 danışman
gönderdiler.”
Temsilciler Meclisi Üyesi Adam Kinzinger, “Obama, danışman ve özel harekat birliklerini
kara operasyonu olarak görmüyor. Ancak bence bu gerekliydi ve havadan da desteklenmeleri
şart,” şeklinde konuşuyor.
Kinzinger, Irak savaşına katılan eski bir savaş pilotu. Kinzinger, İnsansız Hava Araçları ve
savaş uçaklarıyla düzenlenecek operasyonun militanları püskürteceğini söylüyor: “IŞİD
militanlarını geriletmemiz gerekiyor. Bu, Irak savaşında hayatını kaybedenlere ödememiz
gereken bir borç.”
Kory Thompson, “Bence en iyi çözüm Irak‟a tek bir Amerikalı bile göndermemek. Bu işi
kendi aralarında halletmeleri gerekiyor,” diyor.
Kory Thompson, oğlu Michael‟i savaşta kaybetmiş. Bu yüzden Irak‟taki militanların
kazanımlarını üzüntüyle izliyor: “Birçok anne-baba, oğullarımız bir hiç uğruna mı savaşta
öldüler diye üzülüyor. Ama bence çocuklarımız Irak halkının özgürlüğü için öldü.”
Thompson, Irak halkının şimdi de kendi özgürlüklerini, kendilerinin kazanmasını umuyor.
20
Download