KUANTUM TEORİSİ Atomik olaylardaki enerjiyi açıklamaya yarayan bir fizik teorisidir. Kuantum kelimesi, bir sistemin değiştirebileceği enerjinin küçük bir kısmı anlamına gelir. Mesela foton, elektroman yetik radyasyon kuantumudur. Kuantum teorisi, enerjinin sürekli olmadığını ve seviyelere sa hip olduğunu ve bu seviyelerin küçük kademeler halinde değişebileceğini açıklar. Mesela; bir atomda elektronların çekirdek etrafında kendi yörüngelerindeki hareketleri, siyah cismin kü çük miktarlar halinde ısı yayması(Max Plank’ın siyah cismin radyasyonu buluşu),fotonun elektromanyetik radyasyonu(Bohr teorisi),fotoelektrik olayı, atom spektrumu(tayfı),kuantum teorisi ile izah edilebilir. Kuantum teorisi üzerine yapılan çalışmalar şunlardır: Plank’ın Radyasyon Teorisi:1901 senesinde Alman fizikçisi bir cismin ufak bir oyuğundan yaydığı ısı enerjisinin frekans dağılımını(radyasyonunu),ışığın elektromanyetik teorisine ben zeterek, cisme ait en küçük parçalarının titreşimler yaparak yaydığı enerjisine benzetmiş ve matematiksel olarak bunu ifade etmiştir. Yaptığı hesaplardan, bu titreşimlerinin genliklerinin sınırlı olması gerektiğini anlamıştır. Mesela bir salınımın ya da titreşimin genliği 1m veya 2m olabilmekteydi, yani arada bir değer alamamaktaydı. Bunun sonucu olarak, sadece belirli gen likteki salınımlara müsaade edildiğinden dolayı, enerji artık düzgün bir şekilde alınamamak taydı veya yayılamamaktaydı. Böylece işlem sarsıntılı olarak, izin verilen bir genlikten diğer genliğe sıçrayarak ortaya çıkacaktı. Böyle bir sıçramayı ortaya çıkarmak için gerekli olan ener ji miktarını bir kuantumluk enerji olarak isimlendirdi ve bir kuantumluk enerjinin, salınım frekansıyla plank sabiti denen bir sayının çarpımına eşit olduğunu kabul etti. Bu sabit te h=6,62.10-34 j.s şeklinde çok küçük bir değer olduğundan sıçramalarda düşüktür. Bu kabuller o kadar değişiktir ki,Plank bile geçerliliğinden şüpheye düşmüştür.Ancak 1905’te Albert Einstein, önemli bir adım atarak,bunları ciddi bir şekilde inceledi.Işığın,kuantumların birleşmesinden meydana gelen taneciklerden ibaret olduğunun kabul edilmesi gerektiğine işaret etti.Aksi halde teoride bir dengesizlik ortaya çıkmaktaydı.Şimdi bu taneciklere foton deniliyor ve bunların enerjileri,Plank sabiti h ile frekansları f nin çarpımına eşittir(E=h.f).Bu kabul,metalik bir yüzeye ışığın çarpmasıyla bu yüzeyden elektronların koparılması olayını yani fotoelektrik olayı açıklayarak pekiştirmiştir. Dalga ve Parçacık Teorisi:17.y.y. da Isaac Newton, ışığın parçacıklardan meydana geldiğini kabul etmiş ve bir geometrik optik geliştirmiştir. Ancak daha sonra meydana gelen gelişmeler ve ışığın hızının diğer şeffaf cisimlerde ölçülmesi, James Clerk Maxwell’in geliştirdiği elektro manyetik kabulünü zorlamıştır. Ancak Albert Einstein’in çalışmasıyla parçacık teorisi canlan mış ve dalga teorisi ile rekabet eder duruma gelmiştir. Atom Spektrumu(Tayfı):1913’te Danimarkalı Niels Bohr, kuantum fikrini,klasik teorilerin o zamana kadar açıklayamadığı,atom spektrumu teorisine uygulayarak önemli bir adım attı.İngi liz Ernest Rutherford’un yaptığı deneylerden,atomun minyatür güneş sistemi gibi,ortasında pozitif yüklü bir çekirdek etrafında dönen elektronlardan ibaret olduğu kabulünü getirdi.An cak atomu tutan elektriksel kuvvetlerin,kütle çekim kuvvetlerinden farklı olduğunu iddia eden Maxwell,elektronların yörüngelerinde kararlı olmayacağını bildirdi.Buna göre elektronlar enerjilerini sürekli frekansa sahip olan ışık şeklinde yayacaklardı.Bu ise,atom spektrumunda görülen ayrık frekansları açıklamaktan uzaktı.Hatta atomların kararlı durumu bile açıklana mıyordu. Bohr klasik teorinin kabullerinden ayrılarak, bazen eskiyle taban tabana zıt yeni kabuller yaparak işe başladı: a-)Elektronlar kararlı yörüngeye sahiptirler. b-)Yörüngelerinde bulundukça enerji yaymamaktadırlar. UNIWEBSITY 2006-KUANTUM TEORİSİ-MURAT TÜREMİŞ c-)Sadece belirli yörüngeler mümkündür(Aynen Plank belirli salınım genliklerine izin verdiği gibi). d-)Elektronlar bir yörüngeden diğerine sıçrayabilmektedirler. Ancak bu halde meydana gelen enerji farkı, foton yaymak ve almakla karşılanacaktır. Bu fotonun f frekansı da, E enerji farkı nın h plank sabitine bölünmesiyle elde edilecekti(f=E/h). Bu kabuller şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bohr, yüksek bir yaklaşımla hidrojen(H) ato munun spektrum frekanslarını hesapladı. Bir elektronun hareketinin kuantum sayıları denilen belirli sayılara bağlı olduğu anlaşılmıştı. Bu kuantum sayıları tam sayılardan ibarettir.Bohr’un teorisiyle atomun içine nüfuz edildiğinden bu teorinin önemi büyüktür.Ancak seneler sonra bilim adamları,bununda açıklayamayacağı olaylarla karşılaştılar.Bunun sonucu olarak iki farklı yönden gelinerek bir modern teori geliştirildi. Kuantum Mekaniği Dalga Mekaniği:1923’te Fransız Louis de Broglie,ışığın dalgalar tarafından iletilen fotonlar dan ibaret olduğunu iddia etmiştir.O na göre elektronlar ve diğer atomik parçacıklar da dalgalarla hareket etmekteydi.Ayrıca iddiasının Bohr’un müsaade edilen yörüngeler kabulü ile de uyuştuğunu gösterdiyse de pek dikkat çekmedi. Erwin Schrödinger,1925’te bu iddianın dalga kısmını alarak,Newton’un mekaniğine uyguladı. Ortaya çıkan dalga mekaniğine göre elektronlar, parçacıklar olarak değil, hayali bir matematik sel uzayda yayılı dalgalar olarak belirmekteydi.Bu kabuller,Plank’ın salınımlarının kuantum davranışlarını,H atomunun spektrumunu açıklaması ve çok önemli kuantum sayılarını doğru dan doğruya ortaya çıkarması yönünden, ciddiye alındı.Daha sonra yapılan deneyler De Brog lie’nin madde dalgalarının varlığını da göstermiştir. Matris Mekaniği: Werner Heisenberg de 1925’te tamamen farklı bir yol takip ederek, temel fiziksel büyüklükleri düzenli bir şekilde tablolar halinde yazdı. Bunlara matris denildiği için, teorisi de matris mekaniği olarak isimlendirildi. Bir parçacığın koordinatını ve momentumunu q ve p ile gösterdiğinde p.q nun q.p ye eşit olmadığını ve aradaki farkın plank sabiti ile ilgili olduğunu keşfetti. Bu, günümüzde modern atom teorisinin temel taşlarından birini oluşturmak tadır. Heisenberg’in teorisi, görünüşte çok farklı zannedilen Schrödinger’inkiyle aynı sonuç ları vermekteydi. P.A.M. Dirac ise, her ikisinin klasik mekaniğe çok benzeyen kuantum meka niğinin özel bir şekli olduğunu gösterdi. Belirsizlik İlkesi: Kuantum teorisi temelinin, fiziksel bakımdan tutarlı olduğunda hala şüphe ler vardı. Mesela p momentumu ile q koordinatlarının çarpımında q.p,p.q ya eşit değil ise bu büyüklükler alışılagelen değerler alamamaktadırlar.1927’de Heisenberg, belirsizlik ilkesini ortaya koyarak bu konuda rahatlık sağladı. Bir elektronun yerinin belirlenmek istenildiğinde, onun aydınlandırılması yani foton gönderilmesi lazım geldiğine işaret etti. Ancak fotonun elektrona çarpması onun hızını değiştireceğinden momentumu değişecektir. Yapılacak bir hesap, elektronun yeni ölçüldüğünde momentumunun kesin bir şekilde ölçülemeyeceğini gös terdi. Bu ilke, yerin belirlenmesinde yapılacak hata ile momentumunkindeki hatanın çarpımı h plank sabitine eşittir.Yani yeri iyi bilinirse momentumu(mesela hızı) bilinmez veya tersi.Bu ilke eşlenik sayılan, mesela zaman ile enerji gibi,büyüklükler için de geçerlidir.Sonuç olarak, atomik dünyadaki elektron, nötron ve çekirdek gibi büyüklüklerin, günlük hayattaki büyük lüklerden çok farklı olduğunu bilmek gerekir. UNIWEBSITY 2006-KUANTUM TEORİSİ-MURAT TÜREMİŞ