HH AA FF TT AA LL II KK GG ÖÖ RR ÜÜ NN ÜÜ MM

advertisement
HAFTALIK GÖRÜNÜM
T. VAKIFLAR BANKASI T.A.O.
HAZİNE BAŞKANLIĞI
EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ
26 - 30 Ocak 2009
[email protected]
26 Ocak 2009
YURTİÇİNDE GEÇEN HAFTA
TCMB Başkanı
Yılmaz: “Dünyadaki
toparlanma
beklenenden önce
olduğu taktirde 2009
sonlarına doğru faiz
artırımlarına
gidebiliriz”...
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, enflasyon raporunu açıkladığı basın toplantısında temel enflasyon
göstergelerinin enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü olduğunu gösterdiğini belirtirken hizmet fiyatlarının 2009'da
da yavaşlamaya devam etmesini beklediklerini bildirdi. Yılmaz, son dönem faiz indirimlerinin kredi piyasasındaki
baskıyı kısmen bertaraf ettiğini, ancak, faiz indirimlerine rağmen finansal koşullarda sıkılaşma ihtimali bulunduğunu
ifade etti. Döviz kurunun fiyatlar üzerindeki etkisinin bir süre daha sınırlı kalacağını ancak, orta vadeli etki
konusunda net bir şey söylemek için erken olduğunu belirtti.
Küresel ekonominin görünümüne ilişkin tahminlerin her zamankinden daha önemli olmaya başladığını söyleyen
Yılmaz, faiz indirimlerinin etkisiyle ikinci yarıda kısmi bir toparlanma görülebileceğini fakat, iktisadi faaliyetin
uzunca bir süre zayıf seyretme olasılığı bulunduğunu bildirdi. Petrol fiyatlarının 55 dolar civarında seyrettiği
çerçeveyi esas alarak, toplam talebin zayıf olması nedeniyle orta vadeli enflasyon seyrinde aşağı yönlü güncelleme
yaptıklarını belirten MB Başkanı enflasyonun %70 olasılıkla 2009'da %6.8 orta nokta olmak üzere %5.4 ile %8.2
arasında olmasını beklediklerini ifade etti. Enflasyonun 2010’da ise %70 olasılıkla % 5.8 orta nokta olmak üzere %4
ile %7.6 arasında olmasını, 2011’de ise, yine %70 olasılıkla % 5.2 olmasını beklediklerini açıkladı.
Yılmaz ayrıca hafta sonu düzenlediği basın toplantısında, yeni standby anlaşmasıyla ilgili olarak kısa zamanda
açıklama yapılacağını ve niyet mektubunun yerel seçimlerden önce imzalanıp gönderilmesi gerektiğini bildirdi.
Yılmaz, Türkiye´nin 2009 için dış finansman ihtiyacını 30 milyar dolar olarak varsaydıklarını, kamu ve özel sektörün
şu ana kadar borç çevirme oranının %100´ün altına inmediğini, %75 borç çevrilebilme oranı kabul ederek, makul
düzeyde doğrudan yatırım ve yabancı sermaye girişleri ve cari açığın azalayacağı varsayımında bu rakama
ulaşıldığını belirtti. Yılmaz ayrıca, 2 puanlık faiz indirim kararını alırken kurda oynaklığın enflasyona yansımasının
sınırlı olacağını varsaydıklarını belirtirken, faizlerin göreceli olarak halen yüksek olduğunu savundu.
2008 yılı bütçe açığı
hedeflenenin altında
gerçekleşti...
2008 yılı başında 17 milyar 997 milyon TL açık vermesi hedeflenen merkezi yönetim bütçesi yıl sonunda 17 milyar
69 milyon TL açık verdi. Maliye Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre; 2007 yılında faiz dışı fazla 35.5 milyar TL
iken, 2008 yılında faiz dışı fazla 33.6 milyar TL olarak gerçekleşti. Böylece 2008 yılında faiz dışı fazla hedefinin
gerçekleşme oranı %88.4 oldu. 2007 yılında 204.7 milyar TL olarak gerçekleşen bütçe giderleri, 2008 yılında %10.7
oranında artarak 225 milyar 967 milyon YTL olurken, faiz hariç bütçe giderleri, 2007 yılına göre %12.9 oranında artış
göstererek 175.3 milyar TL oldu. Yılın ikinci yarısında etkisini hissettiren ekonomik yavaşlamanın 2008 bütçesini
şekillendiren en önemli faktör olduğunu hissedilirken, Bütçenin detayları, küresel finans krizinin özellikle reel vergi
gelirlerindeki düşüşte etkili olduğunu gösteriyor. Özellikle ithalden alınan KDV (-%14.8) ve özel tüketim vergisi (%6.8) gelirlerinde kaydedilen düşüşlerle, geçtiğimiz yıl vergi gelirlerinin bütçe hedefinin altında kaldığı görülüyor.
Ayrıca yüksek artış gösteren sermaye transferleri kaleminin etkisiyle harcamaların bütçe hedefinin üzerine çıktığı
dikkat çekmektedir.
Hazine Müsteşarlığı,
31 Aralık 2008
itibariyle Merkezi
Yönetim Brüt Borç
Stokunu açıkladı...
Merkezi Yönetim brüt borç stoku, 31 Aralık 2008 tarihi itibariyle 380.1 milyar TL olarak gerçekleşti. Borç stokunun
251.8 milyar TL'si Türk Lirası cinsinden, 127.5 milyar TL'si döviz cinsinden ve geriye kalan 0.8 milyar TL'si de dövize
endeksli borçlardan oluştu. 2008 sonu itibariyle brüt borç stokunun %55'i iç piyasaya, %17.3'ü ise kamu kesimine
olan iç borçlardan meydana geldi. Dış borçların ağırlığı da %27.7 olarak gerçekleşti. Hazine alacakları ise 31 Aralık
2008 tarihi itibariyle 25.6 milyar TL'ye ulaştı. Hazine alacak stoku içinde en yüksek pay 14 milyar TL ile mahalli
idarelere ait oldu. Hazine alacağı tahsilatı, 2008 yılında 3 milyar TL olarak gerçekleşirken, alacak stoku, 30 Kasım
2008 tarihi itibariyle 25.2 milyar TL düzeyinde idi.
Tüketici güveninde
Aralık ayında sınırlı
bir toparlanma
yaşandı...
Tüketici güven endeksi Aralık ayında %1.48 oranında artış kaydetti. Güven endeksi, Eylül 2008’den bu yana ilk defa
toparlanma gösterirken, 69.9’a ulaşan endeks değeri, tüketici güveninde kötümser duruma işaret ediyor. Endeksin
detayları, katılımcıların mevcut ve gelecek dönem satınalma gücüne, genel ekonomik durum ve iş bulma
olanaklarına yönelik değerlendirmelerindeki bozulmanın devam ettiğine işaret ediyor.
Enflasyon
beklentilerinde aşağı
yönlü revizyonlar
sürüyor...
Merkez Bankası tarafından yayımlanan Ocak ayı ikinci dönem beklenti anketinde, 200 baz puanlık faiz indirimine
rağmen enflasyon beklentilerinde iyileşmenin devam ettiği görülüyor. 12 aylık enflasyon beklentisi %7.64’ten
%7.46’ya gerilerken, 24-aylık enflasyon beklentisinin %6.71 seviyesine gerilediği görülüyor. Ayrıca, %7.55 seviyesine
gerileyen 2009 yıl sonu enflasyon beklentisinin ise enflasyon hedefine (%7.5) oldukça yakın olduğu dikkat çekiyor.
Diğer detaylarda ise 2009 büyüme tahmini %1.1'den %0.4'e gerilerken, dolar kuru tahmini ise bir önceki anketteki
1.57 TL seviyesinden, 1.63 TL'ye yükseldi. Cari açık tahminleri ise 24.9 milyar dolar seviyesine geriledi. Anket
katılımcıları politika faizinin ise yıl sonunda, %12 olacağı tahmininde bulundu.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Hazine, gelire
endeksli senet
ihracına başlıyor...
Hazine'den yapılan açıklamaya göre, yurt içi tasarrufların artırılması, Devlet İç Borçlanma Senetlerinin yatırımcı
tabanının geliştirilmesi ve finansman araçlarının çeşitlendirilmesi amacıyla Gelire Endeksli Senet (GES) ihracı
gerçekleştirilecek. GES'lerin getirileri, Kamu İktisadi Teşebbüsü statüsündeki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
(TPAO), Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) ve Kıyı Emniyeti Genel
Müdürlüğü'nden (KIYEM) Bütçe'ye aktarılan Hasılat Paylarına endeksli olacak. GES'ler, Hazine tarafından 28 Ocak'ta
bankalara doğrudan satış Yöntemi ile ihraç edilecek.
TBB: “Bankacılık'ta
istihdam kriz
döneminde %0.67
artarak 171,574
oldu”
Türkiye Bankalar Birliği'nden yapılan açıklamada global finans krizinin yoğunluğunu artırmaya başladığı Eylül 2008
sonunda bankacılık sektöründe 170,425 olan istihdamın 2008 yılı sonunda 171,574 olduğu ve bu sayının 2007
sonunda 158,534 olarak gerçekleştiği bildirildi. TBB açıklamasında bankacılık sektöründe Eylül sonunda 8,544 olan
şube sayısının ise 2008 sonunda 8,791 olduğu ve bu rakamın 2007 sonunda 7,618 olduğu belirtildi.
YURTDIŞINDA GEÇEN HAFTA
ABD’de makro
verilerdeki bozulma
devam ediyor...
ABD’de geçen hafta çok yoğun olmasa da önemli makroekonomik veriler açıklandı. Aralık ayında %1 azalması
beklenen sanayi üretimi %2 düşüşle beklentilerin üzerinde yavaşlarken, %74.6 olması beklenen kapasite kullanımı
ise %73.6 oldu. Sanayi üretiminde beklentilerin üzerinde düşüşe karşın Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi
Ocak'ta, 59 olan beklentilerin üzerinde 61.9 olarak açıklandı. ABD'den uzun vadeli swap harici sermaye çıkışı
Kasım'da 21.7 milyar dolar olurken, net toplam sermaye girişi 56.8 milyar dolara geriledi. ABD Hazine Bakanlığı'nın
raporuna göre ABD dışındaki yatırımcılar kredi sıkışıklığının başladığı Ağustos 2007'den bu yana ilk defa net olarak
ABD Hazine tahvili satışında bulundular. Yabancı yatırımcılar Kasım ayında 22.87 milyar dolarlık Hazine tahvili sattı.
Ekim ayında yabancı yatırımcılar 32.87 milyar dolarlık Hazine tahvili satın almışlardı. ABD'de işsizlik başvuruları
geçen hafta 589 bin kişi ile Kasım 1982'den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Tüketici fiyatları Aralık ayında %0.7
düşüşle beklentilerin altında azalırken, çekirdek TÜFE değişmedi. Beklenti, Aralık'ta tüketici fiyatlarının %0.9
düşeceği, çekirdek endeksin de %0.1 artacağı yönünde idi. Yıllık bazda ise TÜFE %0.1, çekirdek TÜFE %1.8 arttı.
Böylece, yıllık bazda TÜFE 1957 yılından beri en düşük seviyesini görmüş oldu.
Not indirimleri
devam ediyor...
Küresel krizle birlikte şirketlerin ve ülke ekonomilerinin karşılaştıkları olumsuz tablo kredi derecelendirme
kuruluşlarının not indirimlerine gitmesine neden oluyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının not açıklamaları geçen
hafta da devam etti. Standard & Poor's, İspanya'nın kredi notunu "AAA"dan "AA+"ya düşürürken, karara gerekçe
olarak hükümetin uyguladığı politikaların kamu maliyesindeki bozulmayı engellemek ve ülkenin son 50 yılın en
büyük resesyonundan kurtulmasını sağlamak için yeterli olamaması ihtimalini gösterdi. S&P, ayrıca Portekiz´in AAolan uzun vadeli kredi notunu A+ seviyesine indirdi, görünümünü ise “durağan” olarak bıraktı. S&P, not indirimine
gerekçe olarak Portekiz hükümetinin yapısal reformlarının ülkenin AA- seviyesindeki notunu sürdürmesi için
yetersiz olmasını gösterdi. Moody’s, global krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alan İzlanda’nın kredi
notunun hala yatırım yapılabilir seviyede olduğunu, ancak devam eden belirsizlik nedeniyle kredi notu görünümünü
negatif olarak tutmaya devam ettiğini bildirdi. Ülkelerin not indirimlerine ek olarak geçen hafta finansal
kuruluşların not indirimleri devam etti. Dünyanın en büyük kurumsal fon yönetim şirketi State Street Corp.’un
dördüncü çeyrekte gelirlerinin %71 azalacağını açıklamasının ardından kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Şirket’in
ve iştiraklerinin kredi notunu bir derece düşürdü, görünümü ise negatif olarak belirledi. Kredi derecelendirme
kuruluşu Fitch, İsviçre bankası UBS’in “B/C” olan Bireysel notunu “C” seviyesine indirdi ve notu negatif izlemeye
aldı. Fitch aynı zamanda UBS´in A- olan Destek Tabanı notunu ise A+ olarak revize etti. Fitch, notlardaki
değişikliklerin UBS´in orta vadeli karlılık görünümüne ilişkin endişeleri yansıttığını belirtti.
Otomotiv sektörü
geçen hafta yeniden
gündemdeydi...
Son yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörlerden olan otomotiv sektörüne ilişkin haber akışı da
geçtiğimiz hafta devam etti. Japon otomobil üreticisi Toyota, satışlarının son 10 yıldır ilk kez düşüş gösterdiğini
bildirdi. Bu dönemde deniz aşırı satışlar %4 azalırken, yurtiçi satışlar %5 azaldı. Otomotiv sektörüne ilişkin bir diğer
önemli haber de Chrysler’dan geldi. Chrysler’dan yapılan açıklamaya göre, Fiat, Chrysler ve Cerberus Capital
Management bağlayıcı olmayan global stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Anlaşma, Chrysler'ın rekabetçi, az yakıt
tüketimi olan otomobil platformlarına erişimini sağlayacak. Fiat, büyüme potansiyeli olan piyasalarda dağıtım ağını
Chrysler'ın erişimine açacak ve Chrysler'ın %35 sermayesine ortak olacak. Geçen hafta ayrıca ABD’li otomotiv şirketi
General Motors, 13.4 milyar dolar olarak belirlenen acil devlet kredisinin ikinci dilimini oluşturan 5.4 milyar doları
aldığını bildirdi. Öte yandan Financial Times'ta yer alan bir haberde ABD otomotiv yan sanayi 700 milyar dolarlık
mali yardım programı TARP'dan en az 10 milyar dolar destek istiyor.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Avrupa
bankalarından
gelen haberler
endişeleri arttırdı...
Geçen hafta Avrupa bankalarından gelen haberler de piyasalarda hareketliliğin artmasına neden oldu. İlk olarak,
İngiltere’nin en büyük bankalarından Royal Bank of Scotland’ın, kötü borçlar ve ABN Amro´nun satın alınması
nedeniyle 25 milyar sterlin yani 37.70 milyar dolar zarar açıklayacağı haberi piyasalardaki havayı bozdu. Haberde
RBS´in 2008´de zararının 7 milyar sterlin olduğu ve 15-20 milyar sterlin de satın almadan kaynaklanan zarar
açıklayacağı belirtilerek, bu miktarın İngiltere tarihinin en büyük zararı olduğu ifade edildi. Kredi derecelendirme
kuruluşu Moody’s, mali durumunun gittikçe bozulması nedeniyle tamamen kamulaştırılabileceği söylentileri çıkan
RBS’in kredi notunu iki kademe düşürerek Aa1’den Aa3’e çekti, kredi notunun görünümünü ise negatif olarak
belirledi. Bu arada RBS’in hükümetin geçen hafta Pazartesi günü açıkladığı kötü kredilere karşı sigorta
uygulamasından 100 milyar sterlin’e kadar yararlanmak için başvurmaya hazırlandığı belirtildi. İngiltere’nin 4. büyük
bankası Barclays’ın kamulaştırılacağı yönündeki söylentiler Barclays hisselerinin %35 değer kaybıyla son 20 yılın en
büyük günlük düşüşünü yaşamasına neden oldu. Banka’nın piyasa değeri de 6.5 milyar dolara geriledi. Öte yandan
Alman Hypo Real Estate Holding’in hükümetten 12 milyar euro destek alarak ikinci kez kurtarılması ve Fransa'nın en
büyük bankası BNP Paribas’nın devletten 2.55 milyar euro’luk yardım almayı değerlendirdiğini, yeni hisse ihracı
planlamadığını açıklaması Avrupa’dan gelen diğer önemli haberlerdi.
Avrupa Komisyonu,
Euro Bölgesi için
büyüme
beklentilerini
düşürdü...
Avrupa Komisyonu daha önce 2009’da %0.1 büyüyeceğini öngördüğü Euro Bölgesi ekonomisinin 2009 yılında %1.9
daralacağı tahmininde bulundu. Böylece AB Komisyonu’nun Euro Bölgesi için büyüme tahmini Avrupa Merkez
Bankası’nın -%0.5 olan tahmininin altında kaldı. AB Komisyonu ayrıca, resesyona karşı artan kamu harcamaları
nedeniyle 16 Euro Bölgesi üyesinden 7’sinin bütçe açığının GSYH’nın %3’ü olan limiti aşacağını tahmin ediyor.
Komisyon, Euro Bölgesi’nde 2008’de %1.7 olan bütçe açığının GSYH’ya oranının 2009’da %4 olacağını, 2010’da ise
%4.4’e çıkacağını tahmin ediyor. Euro Bölgesi'nde fabrika siparişleri Kasım ayında, bir önceki aya göre %4.5 ve 2007
yılının aynı ayına göre ise %26.2 geriledi. Alt sektörlere bakıldığında Kasım ayında Euro Bölgesi fabrika
siparişlerindeki yıllık kayıp kimyasal ürünlerde %10.7'yi, tekstilde %15.8'i, elektrik-elektronikte %16.9'u, makinede
%23.6'yı, demir ve temel metallerde %27.6'yı ve taşıt araçlarında %46.4'ü buldu. Bu arada 2008’in 3'üncü çeyreğinde
cari açık 39.5 milyar euro’ya yükseldi. Euro kullanan 16 ülkenin toplam cari açığı, 2008'in ilk çeyreğinde 19.4 ve ikinci
çeyreğinde 29.6 milyar euro düzeyinde gerçekleşmişti.
Faiz indirimleri
devam ediyor...
Küresel krizin etkisini hissettirmeye devam ettiği 2009 yılının ilk ayında merkez bankalarının faiz indirimleri devam
ediyor. Kanada Merkez Bankası gösterge faiz oranını 50 baz puan indirimle son elli yılın en düşük seviyesi olan %1'e
çekti. Banka’dan yapılan açıklamada 2009'da ekonomide resesyonun etkilerini göstereceği ve enflasyonun eksi
olabileceği tahmininde bulunuldu. Brezilya Merkez Bankası da , gösterge konumundaki Selic faiz oranını %13.75’ten
%12.75’e düşürme kararı aldı.
İngiltere hükümeti
resesyona karşı
yeni önlemler
geliştiriyor...
Japonya Merkez
Bankası 2009 ve
2010 yılları için
daralma
öngörüyor...
İngiltere, resesyonun derinleşmesini önleme çabaları kapsamında, bankaların büyük kayıplara karşı korunmasını ve
borçlarına garanti getirilmesini amaçlayan yeni bir kurtarma planı açıkladı. Son kurtarma paketine göre bankalar,
belirleyecekleri riskli varlıkları belirli bir ücret karşılığında sigortalanması için devlete sunabilecekler. Bankalar, plan
kapsamındaki varlıklarda oluşacak ilk zararlara karşı sorumlu olmalarına rağmen, kayıplarına bir tavan
belirleyebilecek. Bu tedbir ile bankalara olan güvenin artırılması bekleniyor. İngiltere Hazine Bakanlığı ise Merkez
Bankası´na para basma ve şirketler ile bankalardan doğrudan 50 milyar pound tutarında varlık satın alma yetkisi
verdi. Bu karar ile İngiltere Merkez Bankası (BOE) ilk kez mali olmayan şirketlere likidite desteği sağlayacak. İngiltere
Hazinesi ayrıca bankalara sunduğu ve yıl sonuna kadar geçerliliği olan kredi garanti programının süresini bu yılın
sonuna kadar uzattığını açıkladı. BOE’nin, bankaların işlem yapmakta zorlandıkları varlıkları daha likit varlıklarla takas
etmesini sağlayan ve bu ay süresi dolacak olan özel likidite imkanının süresi de uzatıldı. Ayrıca, İngiltere Maliye
Bakanı Alistair Darling, ekonomiyi derinleşen resesesyondan çıkarmak için vergi ve harcama tebirlerini içeren ikinci
bir acil pakete bu baharda yapılacak bütçede ihtiyaç olabileceğini belirtti.
Aralık ayında Japonya’nın ihracatı %35 ile verilerin toplanmaya başladığı 1980 yılından bu yana rekor seviyede düştü.
ABD, Çin ve Avrupa’daki resesyonun Japon ihracatına olan dış talebi azaltması, ihracatın sert düşüşünde etkili oldu.
Japonya Merkez Bankası (BOJ) ise 31 Mart 2009’da sona erecek mali yıl için büyüme tahminini %0.1’den, %1.8
daralmaya revize ederken, Mart 2010’da sona erecek mali yıl için %0.6 olan büyüme tahminini ise %2 daralma
yönünde revize etti. Banka ayrıca, içinde bulunulan mali yıl için çekirdek TÜFE tahminini %1.6’dan %1.2’ye revize
ederken, 2009 mali yılı için -%1.1 enflasyon beklentisi açıkladı. Aralık ayında faiz oranlarını 20 baz puan indirerek
%0.10´a çeken Japonya Merkez Bankası (BOJ), gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışındaki karamsar ekonomik görünüm
nedeniyle faizleri değiştirmeyerek %0.1 seviyesinde bıraktı. BOJ Başkanı Masaaki Shirakawa, banka ekibinden
vadesine 1 yıldan az kalan şirket tahvillerinin satın alınmasının yolları üzerinde düşünmelerini istedi. BOJ ayrıca, 3
trilyon Yen tutarında ticari senet ve varlık destekli ticari senedi 30 Ocak´tan başlayarak doğrudan satın alacağını
açıkladı. Alınabilecek diğer önlemler arasında ise; kredileri gevşetmek için para arzının artırılması, Merkez
Bankası’nın teminat olarak kabul ettiği enstrümanlar arasına hisse senetlerinin de alınması, Merkez Bankası’nın,
piyasadan hisse senedi satın alacak bir şirketi finanse etmesi de yer alıyor.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Dünya Bankası’na
göre gelişmekte
olan ülkelere
yönelik doğrudan
yatırımlar 2009
yılında azalmaya
devam edecek...
Dünya Bankası’na göre, kalkınmakta olan ülkelere doğrudan yabancı yatırımlar, global resesyonun çok uluslu şirketleri
fabrika ve maden yatırımlarını kısmaya yöneltmesi nedeniyle bu yıl %31 (180 milyar dolar) azalacak. Gelişmekte olan
ülkelere doğrudan yatırımlar 2008 yılında %10 azaldı. Dünya Bankası uzmanı Mansoor Dailami yaptığı açıklamada, bir
çok gelişmekte olan piyasa para biriminin hali hazırda baskı altında olduğunu ve bu eğilimin yıl boyunca devam
etmesini beklediğini vurguladı. 2008 yılında portföy ve hisse senedi yatırımlarının etkilendiğini söyleyen Dünya
Bankası uzmanı, bu yıl doğrudan yatırımların da azalmasıyla zaten baskı altında olan gelişmekte olan ülke para
birimlerinin üzerindeki etkinin süreceğini kaydetti. Bu arada Dünya Bankası dünya ticaretinin 1982´den beri ilk kez
azalacağını tahmin etti.
Çin ekonomisi
2008’in son
çeyreğinde %6.8
büyüdü...
Çin ekonomisi 2008 yılının dördüncü çeyreğinde yıllık olarak %6.8 büyüyerek son yedi yılın en düşük büyümesini
gerçekleştirdi. Çin’de, 2007 yılında %13 olan yıllık büyüme oranı dördüncü çeyrek verileri ile 2008’de %9’a gerilemiş
oldu. Kasım ayında %2.4 olan tüketici fiyatları yıllık artış oranı ise Aralık’ta %1.2’ye geriledi. Bu arada, ABD’nin yeni
Hazine Bakanı olması beklenen. Geithner, Çin ekonomisinin, iç tüketimi büyütmesi ve ihracat bağımlılığını azaltması
gerektiğini söylerken, Obama’nın, Çin'in para birimini manipüle ettiği görüşünde olduğunu belirtti.
FDIC, 28. bankaya
el koydu
ABD’de Kaliforniya merkezli First Centennial Bank’ın 803.3 milyon dolarlık varlığı ve 676.9 milyon dolarlık mevduatı ile
devletin kontrolüne geçtiği belirtildi. Amerika’nın Mevduat Sigorta Kuruluşu FDIC’in 2008 yılı başından bu yana el
koyduğu banka sayısı da böylece 28’e çıkarken First California’nın, el konulan First Centennial Bank’ın 293 milyon
dolarlık varlığını satın alacağı belirtildi.
Citigroup’un
bilanço iyileştirme
çabaları sürerken,
Fransız bankaları,
varlık yönetim
şirketi kurmaya
hazırlanıyor...
GE, 4. çeyrekte
beklentilerin
altında kar
açıklarken, Phillips
2003’ten beri ilk
kez zarar açıkladı...
Cuma günü Citigroup sıkıntılı bilançosunu iyileştirmek için 12 milyar dolarlık devlet garantili tahvil sattı. Bu miktar
ABD yetkililerinin Kasım´da mali şirketlerin kısa vadeli borçlarını garantilemeyi kabul etmelerinden beri satılan en
yüksek rakam. Bu arada, Credit Agricole ve Societe Generale, Avrupa'nın dördüncü büyük varlık yönetim şirketini
kurmayı planladıklarını açıkladılar. Kurulacak şirket, 663 milyar Euro tutarında varlığı yönetecek ve 1.8 milyar Euro
tutarında geliri temsil edecek. Yeni oluşum, aynı zamanda dünyanın dokuzuncu büyük varlık yönetim şirketi olacak.
Yeni oluşumda, Credit Agricole %70, Societe Generale %30 paya sahip olacak.
Elektronik ve finans gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren ABD’nin en büyük şirketlerinden General Electric 4.
çeyrekte hisse başına $0.51 olan beklentilerin altında 0.35 dolar net kar açıkladı. General Electric, 2008 yılında Aralık
ayında açıklanan beklentilere paralel olarak 18.1 milyar dolar kar elde etti. Avrupa’nın en büyük tüketici elektroniği
şirketi Philips, 2003’den beri ilk kez zarar etti. Philips, nakit seviyesini korumak için hisse geri alım programını
durdurduğunu bildirdi. Şirket, dördüncü çeyrekte net 1.47 milyar Euro, hisse başına ise 1.57 Euro zarar etti.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
YURTİÇİ PİYASALAR
Kurun 1.5860 TL seviyesinde önemli bir direnci bulunuyor...
Merkez Bankası’nın 15 Ocak tarihindeki 200 baz puanlık agresif faiz indiriminin ardından TL’ye gelen satışlarla yükselen USD/TL
kuru geçen hafta büyük ölçüde EUR/USD paritesine bağlı olarak hareket etti. Yurtiçinde IMF görüşmeleriyle ilgili yeni haberlerin
gelmemesi kurda dış gelişmelere bağımlı hareketleri destekledi. Uluslararası piyasalarda Obama’nın göreve başlamasına karşın,
finansal kuruluşlara ilişkin olumsuz beklentilerin devam ediyor oluşu yatırımcıların risk iştahını önemli ölçüde azaltırken,
piyasalardaki tedirgin ortamla birlikte, EUR/USD paritesinin gerilemeye devam etmesi TL’deki sert değer kayıplarının devam
etmesine neden oldu. Buna ek olarak, Avrupa ekonomilerine ilişkin tablonun giderek karmaşık bir hal alması da USD’nin EUR
karşısında güçlenmesini sağlayarak USD/TL kuruna yükseliş olarak yansıdı. Hafta ortasında EUR/USD paritesindeki yükselişle
birlikte kurda görülen toparlanma kısa süreli oldu ve USD/TL haftanın son iki işlem gününde yukarı yönlü bir seyir izledi. Geçtiğimiz
haftaya 1.6190 TL seviyesinden başlayan USD/TL hafta boyunda yükseliş yönünde hareket etti ve Cuma günü haftanın en yüksek
değeri olan 1.6830 TL seviyesini gördü. Kurun geçen haftayı 1.6680 TL seviyesiden kapatmasıyla haftalık bazda TL’nin USD
karşısındaki değer kaybı %3 oldu.
Bizim de uzun süredir belirttiğimiz 1.6830 TL direncinin üzerinde bir kapanış yapılamaması USD/TL’nin haftaya düşüşle başlamasına
neden oldu. Haftanın ilk günü içinde en düşük 1.6350 TL seviyesini gören kur 1.6400 TL seviyelerinde bulunuyor. Bu hafta özellikle
ABD’de olmak üzere veri açısından yoğun bir hafta bizi bekliyor. Buna ek olarak, son haftalarda piyasalar üzerindeki etkisini giderek
arttıran finansal kuruluşların bilanço açıklamaları bu hafta da yatırımcılar tarafından takip edilecektir. Yurtdışındaki gelişmelerle
birlikte, görüşmelerin giderek sona yaklaşıldığı yönünde çıkan haberlerle IMF kur için daha belirleyici rol oynayacaktır. USD/TL’nin
bu hafta başlayan düşüş hareketini hafta boyunca devam etmesi durumunda ilk aşamada 1.62 TL seviyesindeki ara desteğini test
etmesi beklenebilir. Bu seviyeelrin altına inilmesi durumunda kurun 1.5860 TL seviyesindeki kritik desteğinde çok zorlanması
mümkün görünüyor. Bu hafta içinde zor görünmekle birlikte bu seviyenin de altının görülmesi durumunda 1.5730 yeni destek
olacaktır. Volatilitesi giderek artan USD/TL kurunda geçen haftaki yükselişin bu hafta da devam etmesi durumunda 1.6760 TL
seviyesinde bir ara direnç bulunmasına karşın, 1.6830 TL seviyesinin önemli direnç olmaya devam etmesi beklenebilir. Kurun bu
seviyenin üzerinde bir kapanış yapması durumunda ise 1.75 TL seviyeleri yeniden görülebilecektir. Kurun 1.80 TL seviyelerinin
üzerinde bir kapanış yapması durumunda ise TL’deki değer kayıpları sertleşebilecektir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Geçtiğimiz hafta İMKB-100 Endeksi’nde karışık bir seyir hakim oldu...
Hafta boyunca İMKB-100 Endeksi’nde karışık bir seyir hakimdi. Hafta içinde yeni yönetimin ABD’de görevine başlamasına rağmen,
ekonomideki krizi engelleyemeyeceği düşünceleri başta global piyasalarda olmak üzere, İMKB-100 Endeksi’nde de satışlara neden
oldu. IMF ile görüşmelerin devam etmesi ve bir sorunla karşılaşılmaması haberleri endeksteki yukarı yönlü hareketleri desteklerken
Citigroup’a devletin el koymayacağı açıklamalarının yapılması bu yükselişleri artırdı. Yurtiçinde önemli bir veri açıklaması olmaması
endeksin yurtdışına bağımlı olan hareketini kuvvetlendirirken hafta içinde ABD şirketlerinden gelen olumsuz kar açıklamaları ile
birlikte olumsuz ABD verileri endeksteki aşağı yönlü hareketlere neden oldu. Haftanın son işlem gününde ise, Avrupa borsalarından
ayrışarak alıcılı bir seyir izleyen İMKB-100 Endeksi haftalık bazda %3.3 değer kaybıyla haftayı 24,782 puandan kapattı. En çok değer
kaybeden sektör %5.5’lik değer kaybıyla teknololji sektörü olurken, tek değer kazanan sektör %0.3’lük artışla hizmet sektörü oldu.
Cuma günü ABD borsalarında yatay seyir görülürken bu sabah Avrupa borsalarında karışık seyir etkili olmasına karşın İMKB-100
Endeksi bugün güne değer kazancıyla başladı. Bu hafta içinde ABD’de büyüme verisinin yanında konut sektörüne ilişkin verilerin
endeksin hareketlerinde belirleyici rol oynaması bekleniyor. Endekste 60 günlük basit hareketli ortalama, 100 günlük üssel
hareketli ortalamanın hiç altına inmemiş olmasına rağmen bu sabah bu hareketi zorlaması endekste dip seviyelerinin görüldüğü
sinyallerini içermesine rağmen, endeksin yurtdışı borsalardaki hareketi yakından takip etmesi bekleniyor. Bu sabah başlayan yukarı
yönlü hareketin hafta boyunca etkili olması durumunda 25,200 ve 25,800 seviyeleri ilk direnç seviyeleri olacakken hafta içinde bu
seviyelerinde üzerinde bir gün sonu kapanış endeksin 26,000,26,800 ve 27,360 seviyelerini test etmesine neden olabilir. Bu
seviyelerin de kırılması durumunda endeks 29,400 seviyesine kadar yükselebilir. Yurtdışı piyasalardaki olumsuz seyrin devam
etmesi durumunda aşağı yönlü hareket edebilecek endeksi için 24,750, 24,300 ve 24,035 seviyeleri destek olacaktır. Bu seviyelerin
altında br gün sonu kapanış endeksin 23,125 ve 22,900 seviyelerinin test edilmesin neden olabilir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Geçtiğimiz hafta risk iştahındaki azalışların tahvil – bono piyasası üzerindeki etkisi sınırlı oldu...
Geçen hafta 3 Kasım 2010 vadeli gösterge tahvilin ortalama
bileşik getirisi ise %15.13 - %15.45 seviyeleri arasında dar bir
bantta hareket ederek haftayı hafif bir yükselişle %15.45
seviyesinden tamamladı. Haftanın ilk işlem günlerinde Avrupa
bankalarına yönelik olumsuz haberler, Euro’nun Dolar karşısında
değer kaybetmesine neden olarak Dolar/TL kurunda yukarı yönlü
baskı oluşturdu. Bu durum tahvil – bono piyasasına satış baskısı
olarak yansıyınca, 3 Kasım 2010 vadeli gösterge tahvilin ortalama
bileşik getirisi yükseliş gösterdi. Hafta ortalarında ise, TCMB’nin
Ocak ayı ikinci dönem beklenti anketinde 2009 yıl sonu TÜFE
beklentisi %7.84 seviyesinden %7.55 seviyesine gerilediğinin
açıklanması, yatırımcıların tahvil – bono piyasasında TCMB’nin
yeni faiz indirimlerine gideceği beklentileriyle alım yönünde
işlemlerde bulunmasını sağladı. Böylece, ortalama bileşik getiri
haftanın en düşük seviyesi olan %15.13 seviyesini gördü. Ancak,
haftanın son işlem gününde uluslararası piyasalardaki risk
algılaması artışına paralel olarak gelişmekte olan ülke
piyasalarına satışların gelmesiyle gösterge tahvilin ortalama
bileşik getirisi haftayı yükselişle tamamladı.
3 Kasım 2010 vadeli gösterge tahvil
Bu hafta Cuma günü Hazine Müsteşarlığı, Şubat ayı iç borçlanma stratejisini açıklayacak. 4 Şubatta yaklaşık 15,7 milyar TL iç borç
servisi bulunan Hazine’nin, finansman sağlamak için 2 ve 3 Şubatta ihaleler açmasını bekleniyor. Hazine ayrıca, gösterge kıymetin
ihracını yeniden gerçekleştirecek. Önümüzdeki hafta gerçekleşecek olan iç borç servisi öncesinde faiz oranlarında yukarı yönlü bir
baskı oluşabilecektir. Bu hafta ABD’de açıklanacak 4. çeyrek büyüme verisinin, FED toplantısı ve faiz kararından daha etkili olması
bekleniyor. FED’in “sıfır” faiz politikasını sürdürdüğü koşullarda EUR/USD paritesindeki hareketin daha çok uluslararası
piyasalardaki risk iştahına göre şekilleneceği düşünülmektedir. Bu durumda Dolar/TL kurunda kararlı sert yükselişler görülmedikçe,
Gösterge tahvil valörlü işlemler ortalama bileşik getirisi – Dolar/TL Korelasyonu
1.5
1
0.5
0
-0.5
22.01.2009
17.12.2008
11.11.2008
06.10.2008
31.08.2008
26.07.2008
20.06.2008
15.05.2008
09.04.2008
04.03.2008
28.01.2008
23.12.2007
17.11.2007
12.10.2007
06.09.2007
01.08.2007
26.06.2007
21.05.2007
15.04.2007
10.03.2007
02.02.2007
28.12.2006
22.11.2006
17.10.2006
11.09.2006
06.08.2006
01.07.2006
26.05.2006
20.04.2006
15.03.2006
07.02.2006
02.01.2006
27.11.2005
22.10.2005
16.09.2005
11.08.2005
06.07.2005
31.05.2005
25.04.2005
20.03.2005
12.02.2005
07.01.2005
02.12.2004
27.10.2004
-1
ortalama bileşik getirinin yukarı yönlü hareketleri de kararlı olmayacaktır. Ekonomi yetkilileri, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile
yapılacak program konusundaki görüşmelerde bir sorun bulunmadığı ve çalışmaların kısa sürede tamamlanmasını beklediğini
belirttiler. Bu açıklamaların piyasalara verdiği güven, enflasyon beklentilerindeki düşüş ve göreli olarak diğer gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerden daha yüksek getirinin sağlanması, tahvil – bono piyasasındaki işlemlerin döviz piyasasındaki işlemlerden
ayrışmasını sağlıyor. Bu durum grafikte gösterge tahvilin valörlü işlemler bileşik getirisi ile Dolar/TL kuru arasındaki ilişkinin negatife
dönmüş olmasından anlaşılıyor. Ancak, 2004 yılının Ekim ayından itibaren yaptığımız hesaplamada böyle bir ayrışmanın ortalama
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
olarak 15 gün sürdüğü görülüyor. Ortalama bileşik getiri ile kur arasındaki ilişkinin son 11 gündür ters yönlü olduğu dikkate
alındığında, Şubat ayının ilk haftasından başlamak üzere ortalama bileşik getirinin ya kura uyum gösterip yükselmesi ya da Dolar/TL
kurunun aşağı yönlü hareket etmesi beklenebilir. Bu hafta yukarı yönlü baskıların sınırlı kalabileceği düşünülmekle birlikte, olası
aşağı yönlü hareketlerin de sert olmayacağı düşünülüyor. %13.88 olan fonlama maliyetinin üzerindeki hareketini sürdüren
gösterge tahvilin ortalama bileşik getirisi için aşağı yönlü hareketlerde %14.99 ve %14.90 seviyelerinin destek oluşturabileceği
düşünülürken, yukarı yönlü hareketlerde %15.50 ve %15.75 seviyeleri önemli dirençler olarak görülmektedir.
Eurobono piyasalarında 2030 vadeli gösterge Eurobono geçtiğimiz hafta satıcılı bir seyir izledi...
ABD borsaları yeni başkan Obama’yı 2009 yılının en sert düşüşüyle karşılarken, Eurobono piyasalarında da hafta genelinde satıcılı
bir seyir izlendi. Özellikle İngiltere’den gelen olumsuz haberlerin hafta boyu sürmesi Euro Bölgesi’ne yönelik endişeleri arttırırken,
ABD şirket haberlerinden Microsoft'un beklentilerin altında gelen kâr tahmini ve işten çıkarma haberi global piyasalarda satış
baskısını arttıran gelişmeler arasında yer aldı. Haftaya 143.063 (getirisi:%8.46) seviyesinden başlayan gösterge Eurobono hafta
içinde 140.000 (getirisi:%7.853) seviyesine kadar gerilerken, bu seviyeden gelen bir miktar kar satışlarına rağmen 140.000
seviyesinin üzerinde tutunmayı başararak 141.750 (getirisi:%) seviyesinden kapanmıştır.
Gelişmekte olan piyasalara yönelen yatırımcılar bu hafta ise, ABD’den gelecek yoğun veri akışını ve atılacak hükümet adımlarına
odaklanacaktır. Özellikle Barrack Obama’nın yeni kurtarma planına yönelik piyasalarda şekillenen beklentiler Eurobono
piyasalarında da izlenecektir. Diğer yandan pek çok veri içinden ABD büyüme rakamları ve FED faiz kararı yine gündemin ilk
sıralarında yer alacaktır. Olumsuz gelmeye devam eden ekonomik verilerin piyasalardaki havayı karamsarlığa dönüştürmesi
mümkün olabilir. Teknik olarak aşağı yönlü hareketlerinde 2030 vadeli gösterge Eurobono’nun ilk aşamada 138.000 seviyesini test
etmesi mümkün olabilir. Bu seviyenin altındaki hareketlerinde ise 135.375 ve 132.000 seviyeleri yeni hedef olacaktır. Diğer yandan
yukarı yönlü hareketlerinde göstergenin ilk aşamada 141.313 ve 142.500 seviyelerine yükselmesi mümkün olabilir. Bu seviyelerin
kırılması durumunda ise 200 günlük hareketli ortalama değeri olan 145.125 seviyesi dikkat çekmektedir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
YURTDIŞI PİYASALAR
EUR/USD paritesinin 50 haftalık hareketli ortalama eğrisinin altında seyrettiği dikkati çekiyor...
Euro Bölgesi’nde ekonomik büyümeye yönelik endişelerin güçlenmesi ve Euro Bölgesi’nin en önemli ekonomilerinden olan
Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerde not indirimlerinin yarattığı güven kaybı haftanın genelinde euronun dolar karşısında
değer kaybetmesine neden olurken, ABD’de açıklanan dördüncü çeyrek şirket bilanço sonuçlarının olumsuz gelmesi ve ABD’de reel
sektör firmalarından gelen olumsuz haberler de güvenli liman alımlarının artmasıyla paritedeki gerilemeye destek verdi. Geçen
haftanın ilk işlem gününe 1.30 seviyelerinden başlayan EUR/USD paritesi, hafta içi en düşük 1.2763 seviyelerine kadar geriledi ve
haftayı 1.2990 seviyelerinden tamamladı.
Bu haftanın genelinde paritede yine Euro Bölgesi ekonomisine yönelik beklentilerin etkisini sürdürmesi beklenirken, özellikle,
Almanya IFO reel sektör güven endeksi verisi ile Fed toplantısı parite üzerinde belirleyici olacaktır. Bunun yanı sıra veri açısından
yoğun bir gündem geçirecek olan ABD’de dördüncü çeyrek büyüme verisi, konut verileri, tüketici güveni ve bölgesel aktivite
endeksleri ile Euro Bölgesi’nde açıklanacak olan işsizlik oranı, enflasyon ve güven endekleri de takip edilecek veriler arasında öne
çıkıyor. 2006 yılının ikinci çeyreği ile 2008 yılının üçüncü çeyreği arasında yaklaşık iki yıldır paritenin 50 haftalık hareketli ortalama
eğrisi üzerinde işlem gördüğü dikkati çekerken, 2008 yılının Ağustos ayı sonlarından itibaren paritenin 50 haftalık harektli ortalama
eğrisini aşağı yönlü sert bir şekilde kırdığı ve paritenin 1.50’li seviyelerden 1.20’li seviyelere kadar gerilediği dikkati çekmektedir.
2008 yılının Ağustos ayından günümüze kadar iki sefer paritenin 50 haftalık hareketli ortalama eğrisini yukarı yönlü kırma
denemeleri yaptığı görülse de bu hareketin başarılı olmadığı görülmektedir. Bu nedenle paritede 50 haftalık hareketli ortalama
seviyesi olan 1.4030 seviyelerinin kararlı bir şekilde kırılamaması durumunda paritede yönün hala aşağı yönlü olabileceğini
söylemek mümkün görünmektedir. Bu nedenle paritenin aşağı yönlü hareketine devam etmesi ve 1.25 seviyelerinin kararlı bir
şekilde kırılması durumunda paritede 1.20’li seviyelerin test edilmesi beklenebilir. Paritede oluşabilecek yukarı yönlü hareketlerde
ve 1.30 seviyelerinin kırılması durumunda ise 1.3040, 1.3250 ve 1.3335 direnç seviyelerinin test edilmesi beklenebilir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Yen, dolar karşısında 1995´ten bu yana en yüksek seviyeye çıktı...
JPY uluslararası piyasalarda değer kazanmaya geçtiğimiz hafta da devam etti. Piyasalara yayılan gerginlik ile yen ve yerel tahviller
gibi daha güvenli görülen varlıklara olan ilginin arttığı görüldü. İngiltere'nin bankacılık sektörü hakkındaki endişeler ve euro
bölgesinde resesyonun derinleştiği yönündeki gelişmeler global piyasaları etkisi altına almışken, ABD’den gelen olmusuz bilonço
rakamları Obama umutlarının üzerine geçti. Diğer yandan Japonya’da açıklanan ekonomik göstergelerden sanayi endeksi, ihracat
ve tüketici güvenini rekor düşük seviyelere gerilerken, Japonya’nın bozulmuş ekonomisine dair yeni olumsuz haberler oldular.
Japonya’da durgunluk derinleşmeye devam ederken, JPY’nin değer kazanıyor olması şu anki görünüm itibariyle piyasalardaki krizin
boyutları konusunda ışık tutmaktadır. Olumsuz gelişmelere paralel olarak hafta genelinde aşağı yönlü hareket eden USD/JPY 87.11
seviyesi ile 1995 yılından sonra en düşük seviyesine geriledi ve bir miktar toparlanarak haftayı 88.72 seviyesinden kapattı.
Bu hafta piyasalarda veri açısından hareketli bir hafta yaşanacakken, açıklanacak bilançolar ve Obama’nın kurtarma planına yönelik
gelecek haberler takip edilecektir. Özellikle ABD Dördüncü çeyrek GSYİH rakamın açıklanmasıyla resesyonun derinliği piyasalarda
üzerinde etkili olacaktır. Diğer yandan FED faiz oranlarının neredeyse sıfırda olmasıyla Çarşamba günkü toplantının diğer
zamanlarda olduğu gibi çok ilgi toplaması beklenmiyor. Teknik olarak parite için piyasalardaki aşağı yönlü risklerin arttığı
görülmektedir. Fakat olası bir döviz piyasasına müdehale beklentileri paritenin aşağı yönlü hareketlerini sınırladığı görülmektedir.
Teknik olarak 20 günlük eksponential hareketli ortalama değeri olan 90.10 hala önemli bir direnç olma özelliğini korurken, bu
seviyenin kırılması durumunda 93.00 ve 94.70 seviyelerine kararlı bir yükseliş yaşanabilir. Diğer yandan aşağı yönlü hareketlerinde
ise 87.00 ve 86.00 seviyeleri dikkat çekmektedir. Bu seviyelerin kırılması durumunda ise 83.50 seviyesine kadar kararlı bir düşüş
yaşanabilir. Fakat bu seviyelere gerilemesi durumunda devlet müdehalasi beklenebilir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Geçen hafta Dow Jones Endeksi %2.5 değer kaybetti...
ABD borsalarında geçtiğimiz hafta Pazartesi günü tatil nedeniyle kapalıyken, Çarşamba günü hariç düşüşlerin görülmesi dikkat
çekti. Yeni hükümetin göreve gelmesinin de etkisi olumsuz yönde olurken hafta içinde Citigroup, Bank of America ve Merrill Lynch
gibi önemli finansal kuruluşlardan gelen zarar haberleri ile birlikte derecelendirme kuruluşlarının bazı şirketlerin notlarının
düşürmesi Dow Jones Endeksi’nde görülen düşüşlerin baş nedenleri arasında yer aldı. Ayrıca, ABD’ye ilişkin sanayi üretimi, konut
ve işsizlik verilerinde görülen olumsuz seyir bu satışları kuvvetlendirdi ve endeksin 7,909 seviyesine kadar geirlemesine neden oldu.
Çarşamba günü ise, Obama’nın yeni kurtarma planı ile ilgili oluşan olumlu beklentilerin yanında gelen tepki alımları Dow Jones’un
yukarı yönlü hareket etmesine neden oldu. Söz konusu gelişmelerle birlikte, Dow Jones Endeksi haftayı haftalık bazda %2.5 değer
kaybıyla 8,078 seviyesinden kapattı.
Hafta sonunda Microsoft’un ardından Intel’in de 5,000 kişiyi işten çıkarabileceğini açıklaması ve FDIC’ın 28.bankaya el koyması, bu
sabah Dow Jones Vadeli İşlemler Borsasında negatif seyrin görülmesine neden olurken borsanın bir süre sonra pozitife geçmesi
dikkat çekti. Söz konusu pozitif seyir bugün Dow Jones’un güne alıcılı bir seyirle başlayacağına işaret ederken ABD’de hafta içinde
açıklanacak olan önemli makroekonomik verilerin buluması endeksin hareketinde etkili olacaktır. Yukarı yönlü hareketlerde 8,100
ve 8,350 ilk direnç seviyeleri olacakken bu seviyelerin üzerinde bir gün sonu kapanış görülmesi durumunda 8,770 ve 9,000
seviyeleri yeni direnç olacaktır. Bu seviyelerinde üzerinde bir gün sonu kapanış endeksin 10,000 seviyelerini test etmesine neden
olabilir. Buna karşın aşağı yönlü hareketlerde 7,900 ve 7,500 seviyeleri ilk destek olacaktır. Bu seviyelerin altında bir gün sonu
kapanış endeksin önemli destek seviyesi olan 7,200 seviyesine kadar gerilemesine neden olabilir.
ABD Hazine tahvili ile hisse senedi piyasaları arasındaki bağ koptu...
Haftanın ilk gününde ABD piyasalarının kapalı olmasından dolayı işlemlerin gerçekleşmediği ABD Hazine tahvili piyasasında
getirilerin hafta boyunca yukarı yönlü hareket ettiği görüldü. Geçtiğimiz dönemde risk algılamalarının arttığı dönemde hisse senedi
piyasalarından çıkan fonların ABD Hazine tahvillerine “güvenli liman” alımları gerçekleştirdikleri ve böylece borsaların gerilediği
ortamda uzun vadeli ABD Hazine tavili getirilerinin de gerilediği bir süreç yaşanırdı, ancak geçen hafta ABD hisse senedi ve tahvil
piyasası arasındaki korelasyonun azaldığı göze çarptı. Piyasalardaki havanın finansal kuruluşlardan gelen haberlerle bozulduğu ve
ABD hisse senedi piyasalarında %5’in üzerinde değer kayıplarının görüldüğü bir ortamda dahi yatırımcıların güvenli liman alımı
yapmadıkları ABD Hazine tahvillerinde, sert satışlar etkili oldu. ABD’de yeni açıklanan kurtarma planlarının ABD Hazinesine
yaratacağı büyük yükle, artan borçlanma ihtiyacının yeterli taleple karşılanıp karşılanamayacağına ilişkin devam eden endişeler
ABD Hazine tahvillerine gelen satışlarda önemli rol oynamaktadır. ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimi politikasında hareket
alanının da kalmaması tahvil getirilerindeki düşüşü engelleyen bir diğer etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçen hafta küresel
piyasalarda azalan risk iştahıyla beraber yatırımcıların sığındıkları yatırım aracının ABD tahvilleri yerine altın olduğu, altın
fiyatlarındaki aşırı yükselişten dolayı net bir şekilde görüldü. Böylece geçen haftaya %2.31 seviyesinden başlayan 10 yıllık ABD
Hazine tahvili getirisi hafta içinde %2.68 seviyesine yükseldikten sonra haftayı %2.62 seviyesinden kapattı. Bu hafta ABD’de
açıklanacak makro ekonomik veriler tahvil getirilierinin seyri üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilecekken, finansal kuruluşlara
ilişkin haberler yatırımcılar tarafından yakından takip edilmeye devam edecektir. Bu haftanın ilk işlem gününde %2.64 seviyesinin
üzerine çıkan 10 yıllık ABD Hazine tahvili getisinin bu trendini devam ettirmesi durumunda ilk aşamada %2.68 seviyesine
yükselmesi beklenebilir. Bu seviyenin üzerindeki hareketlerde ise %2.74 yeni direnç olacaktır. Tahvil getirilerindeki düşüşlerde ise
%2.60 önemli destek olacaktır. Bu seviyenin altındaki hareketlerde ise %2.55 ve %2.48 yeni destek seviyeleri olacaktır.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
OPEC’in kararlılığıyla petrolde aşağı yönlü trend eğilimi zayıfladı...
Petrol fiyatları iki haftalık sert düşüşten sonra geçtiğimiz hafta yeni bir toparlanma hareketinde bulundu. Petrol fiyatlarının son 2
aylık dönemde genel olarak her iki haftada bir toparlanma gösterdiği görülüyor. Bu durum aynı zamanda aşağı yönlü trend
eğiliminin zayıfladığına işaret ediyor. Petrolün 40 dolar/varil seviyesinin altına indiği her durumda tepki alımlarının gelmesinde,
OPEC’in özellikle geçtiğimiz hafta boyunca bu seviyenin üzerinde kalınmasını sağlamada kararlı hareket edileceğini bildirmesi oldu.
Haftanın ilk işlem günlerinde, ABD Başkanı Barack Obama´nın teşvik paketinin yarattığı iyimserlik ve OPEC üyelerinin üretimi
kısmada kararlılıklarını açıklamaları petrolün yükselişini desteklerken, hafta ortalarında ABD’de açıklanan stok verilerinin
beklentilerden 4 kat artış göstermesiyle geriledi. Stok verilerindeki artış, dünyanın en çok petrol tüketen ülkesi ABD’de enerji
talebindeki zayıflığa işaret ediyor. Ayrıca, Çin’de 4. çeyrek büyüme rakamının %6.8 ile beklentilerin altında gerçekleşmesi talep
kaygılarını yeniden gündeme taşıdı. Ancak, haftanın son işlem gününde OPEC’in son resmi toplantısında almış olduğu günlük
üretimde 2.2 milyon varil kesintiye gidilmesi kararının çoğunun bu ay içinde uygulandığını açıklaması petrol fiyatlarının yükseliş
göstererek haftayı 46.47 dolar/varil seviyesinden tamamlamasına neden oldu. Böylece, petrol fiyatları geçtiğimiz hafta %13.6
yükseliş gösterdi.
Bu hafta ABD’de FED toplantısı ve faiz kararından daha önemlisini açıklanacak 4. çeyrek büyüme rakamları oluşturuyor. FED’in
“sıfır” faiz politikasında kısa vadede değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Bu nedenle EUR/USD paritesinin daha çok piyasadaki risk
algılamasına göre şekilleneceği düşünülüyor. Küresel ekonomiye ilişkin resesyonun derinleşebileceğine yönelik kaygılar, enerji
talebini azaltmakla birlikte, Dolar’ın değer kazanmasına paralel olarak petrolün de aşağı yönlü hareketini destekliyor. Ayrıca,
gelişmiş ülkelerdeki resesyon ortamının gelişmekte olan ülke ekonomilerine de yansıdığını görüyoruz. Özellikle Çin’in
büyümesindeki yavaşlama sert iniş riskini artırıyor. Hafta içinde ayrıca, ABD’de açıklanacak stok verileri de izlenecektir. Petrolün
vadeli piyasalarda erteleme priminin azalarak Mart ayı fiyatlarının gerilemesi de uluslararası yatırımcıların ileriye yönelik büyüme
kaygılarını, dolayısıyla zayıf enerji talebini yansıtıyor. Her ne kadar petrol fiyatlarının aşağı yönlü trend eğilimi zayıflamış olsa da bu
koşullar altında 30 dolar/varil seviyeleri yeniden test edilebilecektir. Bununla birlikte, fiyatların düşük seviyelere gelmesi
rafinerilerin üretim maliyetlerini karşılamada yol açtığı zorluklar fiyatların bu seviyelerde fazla kalmayacağını gösteriyor. Ayrıca,
OPEC’in her fırsatta petrolün 40 dolar/varil seviyesinin üzerinde kararlı hareketini sürdürmesini istediğini bildirmesi, piyasada
gerekirse müdahalenin olabileceği beklentisini oluşturarak fiyatların toparlanma göstermesine destek oluyor. Petrolün zayıf da olsa
hafta içinde yukarı yönlü hareket etmesi durumunda, grafikte 50 günlük hareketli ortalamanın karşılık geldiği 50 - 55 dolar/varil
seviyelerinin kritik direnç oluşturduğunu görüyoruz.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Altın fiyatlarında trend değişiyor mu?...
Geçen haftanın genelinde EUR/USD paritesi ile altın fiyatları arasındaki korelasyonun bozulduğu dikkati çekti. Doların euro
karşısında haftalık bazda %2.5 oranında değer kazanmasına karşın altın fiyatlarında haftalık bazda %6.8 oranında bir yükseliş
gerçekleşti. Özellikle, Euro Bölgesi ekonomisi ve İngiltere bankacılık sistemine yönelik endişelerin artması ile ABD’de açıklanan
dördüncü çeyrek bilanço sonuçlarının olumsuz gelmesi yatırımcıların daha güvenli yatırım araçlarını tercih etmelerinde etkili
olurken, altının aynı zamanda bir değer saklama aracı olması da altına olan talebi arttırdı. Geçen haftanın ilk işlem gününe 855
dolar/ons seviyelerinden başlayan altın fiyatları hafta boyunca yukarı yönlü bir seyir izledi ve en yüksek 902 dolar/ons seviyelerini
test eden altın fiyatları haftayı 898 dolar/ons seviyelerinden tamamladı.
Bu hafta da global ekonominin gidişatına yönelik beklentiler ve oluşan risk algılamaları altın fiyatlarının yönünü belirlemede etkili
olacaktır. Daha önce bahsettiğimiz gibi hem merkez bankalarının ekonomiyi canlandırmak için sıfır faiz politikalarına yönelmiş
olmaları hem de geleceğe yönelik belirsizlik nedeniyle altının değer saklama aracı olma fonksiyonundan kaynaklanan talep
piyasada altın fiyatlarında yükseliş eğiliminin devam etmesine neden olabilecek faktörler olarak dikkati çekmektedir. Grafikten de
görüleceği üzere haftanın ilk işlem gününde hızlı bir yükselişle 900 ana direnç seviyesini kıran altın fiyatlarında aşağı yönlü trend
kanalının kırılmış olması altın fiyatlarında trend değişiyor mu sorusunu da gündeme getirmektedir. Ancak altın fiyatlarının yukarı
yönlü hareketlerinde temkinli yaklaşımı da korumak gerekirken, altın fiyatlarında yükselişlerin de kar realizasyonu olarak
değerlendirilme olasılığı da unutulmamalıdır. Altın fiyatlarının yukarı yönlü hareketine devam etmesi durumunda 950 ve 1030
dolar/ons seviyelerinin test edilmesi beklenirken, altın fiyatlarında oluşabilecek aşağı yönlü bir hareket durumunda ise 900, 850 ve
800 dolar/ons destek seviyelerinin test edilmesi mümkün görünmektedir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
HAFTANIN GÜNDEMİ (26 -30 Ocak 2009)
Türkiye...
Bu hafta veri açısından sakin bir seyir izleyecek olan yurt içi piyasaların yoğun gündemi bulunan yurt dışı piyasaları yakından takip
etmesi beklenirken, yurt içinde IMF ile imzalanması beklenilen anlaşmanın mümkün olan en kısa sürede imzalanacağına yönelik
beklentilerin yarattığı iyimserlik azalarak da olsa devam ediyor. Yurt içinde bundan sonrası için daha ziyade IMF ile uzlaşılma
sağlandığına yönelik somut gelişmeler ve hükümetin üzerinde çalıştığı ekonomik paket ile ilgili somut adımlar atılması piyasalar
tarafından daha tatmin edici bulunuyor. Yurt içinde izlenebilecek bu gelişmelerin yanısıra bu hafta Cuma günü açıklanacak olan
Aralık ayı dış ticaret açığı verisinin piyasalar tarafından yakından takip edilmesi bekleniyor. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar
Müdürlüğü olarak Aralık ayında dış ticaret açığının 4.1 milyar dolar olarak gerçekleşmesini bekliyoruz.
ABD...
Geçtiğimiz hafta veri açısından sakin bir hafta yaşanırken, bu hafta piyasaları yoğun bir veri akışı beklemektedir. Özellikle ABD son
çeyrek büyüme rakamları haftanın önemli bir verisi olarak dikkat çekmektedir.
Haftanın ilk günü Chicago PMI Endeksi (Aralık), Öncül Göstergeler Endeksi (Aralık) ve ikinci el ev satışları (Aralık) piyasalarda
takip edilecektir. Aralık ayında düşen işgücü, perakende satışları ve sanayi üretimi rakamlarına paralel olarak Chicago PMI
Endeksi’nin onyedinci ayında da eksi değer alması ve -2.47 olan Kasım ayındaki değerinden gerileyerek -2.80 olarak gerçekleşmesi
beklenmektedir. Öncül göstergeler endeksinin ise TÜFE’de yaşanan %0.7 oranındaki gerilemenin M2 para arzını yükseltmesi
nedeniyle -%0.4 olan Kasım ayı değerine göre toparlanarak %0.1 oranında limtli bir artış yaşaması bekleniyor. İkinci el konut
satışlarınin ise Aralıkta %4 oranıda azalan satış aşamasındaki konut rakamlarına paralel olarak -%2.0 oranında gerçekleşmesi
beklenmektedir.
Salı günü ise Case Shiller Konut Fiyat Endeksi (Kasım, yıllık) piyasalarda izlenecek önemli verilerden biridir. Case Shiller Konut
Fiyatları Endeksinin düşüşüne devam etmesi beklenmektedir. Salı günü açıklanacak diğer önemli veriler arasında ise Tüketici
Güven Endeksi (Ocak) yer almaktadır. Yeni Başkan Obama’nın yarattığı iyimserlikle birlikte tüketici güveninin Ocak ayında bir
miktar toparlanmayı başarması ve 41.0 seviyesine yükselmesi mümkün olabilir. Diğer bir veri olan Richmond FED imalat endesinin
ise Aralık ayında 17 puan düşerek -55 seviyesine gerilemesinin ardından Ocak ayında -49 ile kötümser görünümüne devam etmesi
mümkün olabilir.
Çarşamba günü FED faiz kararı yanında dayanıklı mal siparişleri (Aralık), yeni konut satış rakamları (Aralık) ve haftalık morgage
verileri takip edilecektir. FED faiz oranlarının neredeyse sıfırda olmasıyla Çarşamba günkü toplantının diğer zamanlarda olduğu gibi
çok ilgi toplaması beklenmemektedir. Diğer yandan, Perşembe günü açıklanacak dayanıklı mal siparişlerinin -%1.6 oranında
gerilemesi beklenirken, yeni konut satış rakamlarının düşmeye devam etmesi ve %2.5 oranında gerilemesi mümkün olabilir.
Böylece yıllık bazda konut satış rakamlarında %34 oranında bir düşüş yaşanmış olacaktır.
Haftanın son günü ise Büyüme oranı (4. Çeyrek 2008), Michigan Üniversitesi Tüketici Güven Endeksi (Ocak) ve Chicago PMI
endeksi (Ocak) piyasalarda izlenecektir. Harcamalar yöntemi kalemlerine bakıldığında devlet harcamaları dışında GSYİH içindeki
tüm harcamaların düşmesi beklenmektedir. Dolayısıyla dördüncü çeyrekte yıllık olarak büyüme oranının -%5.8 olarak
gerçekleşmesi beklenmektedir. Böylece 1982 yılından sonra ABD büyümesi en sert düşüşüne sahip olabilir. Büyüme oranları
yanında çekirdek PCE endeksinin dördüncü çeyrekte %0.7 ile sınırlı bir artış yaşaması beklenmektedir. Pek çok önemli endekste
olduğu gibi Chicago PMI endeksi’nin gerilemeye devam etmesi ve 16-yıllık en düşük seviye olan 33.5 değerine yakın bir seviyelere
gerilemesi mümkün olabilir. Tüketici güveninin ise 60.9 olarak teyit edilmesi beklenmektedir.
Avrupa...
Bu hafta Avrupa’da verii açısından sakin bir hafta geçecek. Bu hafta Avrupa’dan gelecek en önemli veri Bölgenin en büyük
ekonomisi olan Almanya’da iş dünyasının ekonomiye bakışını yansıtan Ocak ayı IFO endeksi olacak. Aralık ayında 82.6 olarak
gerçekleşen endeksin 2009 yılının ilk ayında Bölge ekonomilerine ilişkin artan endişelerin etkisiyle 81 seviyesine gerilemesi
mümkün görünüyor.
Euro Bölgesi’nde bu hafta açıklanacak Ocak Ayı TÜFE verisi de yatırımcılar taradından takip edilecektir. Son dönemde düşüş
trendinde olan enflastonun Ocak ayında %1.1’e gerilemesi beklenmektedir.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Japonya...
ABD kaynaklı finansal krizin bir sonucu olarak dünya ticaretindeki yavaşlamanın artmasıyla 2008’in son aylarında başlayan
resesyonun daha da derinleşmesinden endişe edilen Japonya’da bu hafta açıklanacak ilk önemli ekonomik veri olan perakende
satışların Aralık ayında %1.6 azalması bekleniyor. Cuma günü ise fiyat gelişmeleri ve ekonomik faaliyetlerdeki canlılık açısından
daha da önem taşıyan veriler açıklanacak. Bu verilerden ilki olan Aralık ayı enflasyonunun yıllık bazda %1’den %0.4’e gerileyeceği
tahmin ediliyor. Dünya genelinde fiyat hareketlerine paralel bir seyir izlese de enflasyondaki bu düşüş hiç de olumlu
karşılanmıyor.Ancak, devam eden resesyonun seyri ülke ekonomisi açısından şimdilik daha çok önem taşıdığı için enflasyondaki
yavaşlama göz ardı edilebiliyor. Cuma günü açıklanacak diğer bir önemli veri olan sanayi üretimininin ise Aralık ayında hızlı
düşüşünü sürdürmesi ve aylık bazda %8.9 gerilemesi bekleniyor. Bu verile ışığında sanayi üretimindeki yavaşlama Aralık’ta yıllık
bazda %20’yi bulmuş olacak. İşsizlik oranının da diğer göstergelerle uyumlu olarak Aralık ayında %3.9’dan %4.1’e yükseleceği
tahmin ediliyor.
Haftalık Ekonomik Veri Takvimi
Tarih
Ülke
Açıklanacak Veri
27.01.2009
ABD
Case Shiller Konut Fiy. End. (Kasım)
Tüketici Güveni (Ocak)
Richmond FED İmalat End. (Ocak)
Önceki
Beklenti
-%18.0
-%18.0
38.0
38.0
-55.0
-49.0
Almanya
IFO Endeksi (Ocak)
82.6
81.3
Euro Bölgesi
Cari Denge (Kasım)
-€4.8 mlyr
--
28.01.2009
ABD
FED Toplantısı ve Faiz Kararı
%0.25-0
%0.25-0
29.01.2009
ABD
Dayanıklı Mal Siparişleri (Aralık)
-%1.5
-%1.8
Haftalık İşsizlik Başvuruları
30.01.2009
--
--
Yeni Ev Satışları (Aralık)
407,000
400,000
Türkiye
Dış Ticaret Açığı (Aralık)
-$2.7 mlyr
-$3.9 mlyr
ABD
Büyüme Oranı (4. çeyrek)
-%0.5
-%5.2
Chicago PMI End. (Ocak)
35.1
34.2
Michigan Üniv. Tüketici Güv. End (Ocak-rev.)
60.1
60.1
Enflasyon Oranı (Ocak-yıllık)
%1.6
%1.1
İşsizlik Oranı (Aralık)
%7.8
%7.9
TÜFE (Aralık-yıllık)
%1.0
%0.4
Sanayi Üretimi (Aralık-yıllık)
-%8.5
-%8.9
İşsizlik Oranı (Aralık)
%3.9
%4.1
Euro Bölgesi
Japonya
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
26 Ocak 2009
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
Cem Eroğlu
Müdür
[email protected]
0312 –455 84 80
Nazan Kılıç
Müdür Yardımcısı
[email protected]
0312 –455 84 89
Ümit Ünsal
Uzman
[email protected]
0312 –455 84 86
Bilge Özalp Türkarslan
Uzman
[email protected]
0312 –455 84 88
Zeynep Burcu Çevik
Uzman Yardımcısı
[email protected]
0312 -455 84 93
Seda Meyveci
Uzman Yardımcısı
[email protected]
0312 -455 84 85
Tuncay Serdaroğlu
Uzman Yardımcısı
[email protected]
0312 -455 84 84
Pelin Sencer Kaptan
Yetkili
[email protected]
0312 –455 84 90
*
Bu rapordaki bilgi ve veriler, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü tarafından güvenilir olduğuna
inanılan kaynaklardan edinilmiştir. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu bilgi ve verilerin doğruluğu hakkında garanti vermemekte ve
bu raporda sunulan bilgilerin kullanılmasından kaynaklanabilecek zararlar konusunda sorumluluk kabul etmemektedir. Bu rapor
sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir konuda yatırım önerisi olarak yorumlanmamalıdır.
Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü
[email protected]
Download