HAFTALIK GÖRÜNÜM T. VAKIFLAR BANKASI T.A.O. HAZİNE BAŞKANLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ 06 – 13 Temmuz 2009 [email protected] 06 Temmuz 2009 YURTİÇİNDE GEÇEN HAFTA Küresel krizin etkisiyle 2008’in son çeyreğinde %6.2 küçülen Türkiye ekonomisi 2009’un ilk çeyreğinde %13.8 ile rekor düzeyde daralarak yedi yıl aranın ardından tekrar resesyona girdi. Beklentiler ilk çeyrek küçülme oranının %12 olacağı yönünde idi. Haziran ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) bir önceki aya göre %0.11 (beklentimiz: ‐%0.10, piyasa beklentisi: %0.10) oranında arttı. Böylece TÜFE yıllık bazda %5.73’e yükselerek son aylarda yaşanan aşağı yönlü trendini bozmuş oldu. Haziran ayı tüketici enflasyonunda yaşanan artışta ulaştırma grubundaki %2.82’lik yükseliş ile gıda fiyatlarının ‐ %0.79 ile beklenenden daha az gerilemesi etkili oldu. Haziran ayında Üretici Fiyat Endeksi’nde (ÜFE) ise bir önceki aya göre %0.94 (beklentimiz:%0.20, piyasa beklentisi: %0.14) artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %1.86 düşüş yaşandı. ÜFE artışının beklentilerin üzerinde kalmasında tarım grubu fiyatlarında beklenen düşüşün gerçekleşmemiş olması etkili oldu. Haziran ayı enflasyon verileri TCMB’nin enflasyondaki aşağı yönlü trendin devam edeceğine yönelik beklentileri paralelinde bu ayki PPK toplantısında 25 baz puanlık faiz indirimine gideceği beklentisini destekledi. TÜİK tarafından açıklanan Mayıs ayı dış ticaret verilerine göre ihracat, bir önceki yılın aynı ayına göre %41 azalarak 7.4 milyar dolara, ithalat ise %43.9’luk azalışla 10.4 milyar dolara geriledi. Böylece, 2008 yılı Mayıs ayında 6.8 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2009 yılının aynı ayında %49.1 azalışla 3.5 milyar dolara indi. 2009'un ilk çeyreği sonunda Türkiye'nin toplam dış borç stoku 265.3 milyar dolar; net dış borç stoku 143 milyar dolar olarak açıklandı. Türkiye'nin 2008 sonunda net dış borç stoku 150.8 milyar dolar, toplam borç stoku 276.8 milyar dolar idi. Özel sektör borçlarının toplam dış borç stoku içindeki payı %66.6, kamu kesimi borçlarının payı %28.7, Merkez Bankası borçlarının payı ise %4.7 olarak gerçekleşti. YURTDIŞINDA GEÇEN HAFTA ABD’de tarım dışı istihdam Haziran ayında 350 bin kişi azalacağı tahmin edilirken, 467 bin kişi azaldı. Özellikle imalat sanayi ve inşaat sektörü ile profesyonel hizmetler alanında yaşanan istihdam kayıpları dikkat çekti. İşsizlik oranı ise Haziran ayında 1983 yılı Ağustos ayından bu yana görülen en yüksek seviye olan %9.5'e ulaştı. Beklentiler işsizlik oranının %9.6 olacağı yönünde idi. ABD ekonomisi resesyonun başladığı 2007 yılı Aralık ayından beri toplam 6.5 milyon kişilik istihdam kaybı yaşamış oldu. ADP verilerine göre, ABD’de Haziran ayında özel sektörde istihdam 473 bin kişi azaldı. Haziran’daki düşüş özel sektör istihdamında Ekim 2008'den beri yaşanan en küçük daralma oldu. ABD'de Haziran ayında Conference Board tüketici güven endeksi 54.8’den 57’ye yükselmesi beklenirken, 49.3 oldu. Endeksteki düşüşte benzin fiyatlarındaki yükseliş ile işsizlik ve enflasyon beklentilerinin artması etkili oldu. ABD'de Chicago PMI endeksi Haziran'da 39.9 ile 40 olan beklentilere paralel açıklandı. Endeksin verdiği toparlanma sinyallerinin zayıf olduğu görüldü. ABD'de Haziran ayında ISM imalat endeksi 42.8’den 44.8’e yükseldi. Endeksin alt kalemlerinden üretim ve istihdam endekslerinde yükseliş yaşanırken, yeni siparişler önceki aya göre geriledi. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 ABD'de Nisan ayında S&P Case‐Shiller konut fiyat endeksi yıllık bazda %18.1 düştü. Endeks konut fiyatlarının düşüş hızının nispeten ılımlı olduğunu gösterdi. ABD’de dört aydır art arda yükselen bekleyen ev satışları Mayıs ayında uygulanan teşviklerin etkisi ile yine yükseldi. Nisan’da %7.1 yükselen bekleyen ev satışları Mayıs'ta %0.1 yükseldi. ABD’de Mevduat Sigorta Kuruluşu FDIC’nin 7 bankaya daha el koyması ile bu yıl kapanan bankaların sayısı 52'ye ulaştı. ABD ekonomisinde toparlanma işaretleri izlenirken piyasalardaki olumlu seyre rağmen ABD’de tek seferde el konulan bankaların sayısının giderek artması endişe verici olarak yorumlanıyor. ABD Hazinesi’nin bankaların sorunlu varlıklarının satın alınması ile ilgili programını özel kesimin katkısını Mart ayında belirtilen $100 milyar’dan $20 milyar’a indirerek başlatması bekleniyor. Hazine’nin Özel‐Kamu Yatırım Programı (PPIP) çerçevesinde adı açıklanmayan 8 ila 10 bankaya sorunlu mortgage’lara dayalı menkul kıymetlerden almaları için $1.1 milyar dolar aktaracağı belirtiliyor. General Motors, varlıklarının büyük bölümünü ABD Hazine Bakanlığı'na satmak için mahkemeden onay aldı. ECB toplantısında %1 olan politika faiz oranını sabit tutma kararı aldı. Ayrıca banka gecelik borçlanma oranını %0.25'de ve marjinal borçlanma oranını ise %1.75'de sabit tuttu. ECB faiz oranını Ekim 2008’den Mayıs ayına kadar yaptığı indirimlerle kademeli olarak %4.25’ten %1’e kadar düşürmüştü. Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı Mayıs ayında %9.5 ile son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Nisan ayı işsizlik oranı da %9.2’den %9.3’e revize edildi. İşsizlik oranının Mayıs’ta %9.4 olacağı tahmin ediliyordu. Euro Bölgesi yıllık enflasyonu Haziran'da yıllık bazda %0.1 gerileyerek tarihinde ilk kez negatif seviyeye indi. Beklentiler enflasyonda %0.2 düşüş olacağı yönündeydi. Euro Bölgesi’nde perakende satışlar Mayıs ayında %0.4 ile beklentilerin üzerinde geriledi. Beklenti, perakende satışların %0.1 gerileyeceği yönündeydi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Trichet, işsizlik seviyesinin henüz ekonomide bugüne kadar yaşanan daralmanın büyüklüğünü tam olarak yansıtmadığını belirterek Euro Bölgesi ve diğer sanayileşmiş ülkelerde işsizliğin artmaya devam edeceğini söyledi. ABD Merkez Bankası'nın (FED) piyasaya verdiği likiditeyi artırmaya devam etmesi sonucu bilançosu hızla 2 trilyon dolara kadar yükselirken, ECB’nin bilançosu da son iki yılda hızla büyüyerek 1.7 trilyon Euro'ya çıktı. Geçen hafta bankalara %1 faizle bir yıl vadeli 442 milyar euro aktaran ECB’nin bu son likidite operasyonu bilanço büyüklüğünün 2 trilyon euroya ulaşmasını sağlayacak. Japonya’da işsizlik oranı Mayıs ayında %5.2 ile son 5 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Nisan ayında işsizlik oranı %5 seviyesindeydi. Mayıs ayında hanehalkı harcamaları ise beklenmedik şekilde %0.3 artış gösterdi. Japonya’da büyük imalatçıların ekonomiye güvenleri ihracat ve üretimdeki toparlanmanın etkisi ile tarihi düşük seviyelerinden toparlandı. Büyük işletmeler Tankan endeksi Haziran’da ‐48 oldu. Mart ayında endeks ‐58’e kadar gerileyerek rekor kırmıştı. Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerin rolünü 2010’da sermaye tabanını artırma yoluyla genişletmeyi planlıyor. Dünya Bankası, ihtiyaç duyan ülkelere sağladığı finansmanın 2009 mali yılında %54 artarak 58.8 milyar dolara yükseldiğini bildirdi. IMF İcra Kurulu, 186 üye ülkeye ilk kez tahvil ihraç edilmesine yönelik teklife onay verdi. İcra Kurulu, yaptığı oylamada tahvil satışı için bir miktar belirlemedi. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 İki çeyrek üst üste küçülen Türkiye ekonomisi resmen resesyona girdi... 15 60 15 10 40 10 5 20 5 0 0 Büyüme 0 19 99 1 9 Q1 99 2 0 Q3 00 2 0 Q1 00 2 0 Q3 01 2 0 Q1 01 2 0 Q3 02 2 0 Q1 02 2 0 Q3 03 2 0 Q1 03 2 0 Q3 04 2 0 Q1 04 2 0 Q3 05 2 0 Q1 05 2 0 Q3 06 2 0 Q1 06 2 0 Q3 07 2 0 Q1 07 2 0 Q3 08 2 0 Q1 08 2 0 Q3 09 Q1 -5 -10 -15 -20 -5 -40 -10 -13.8 -20 1999Q1 1999Q3 2000Q1 2000Q3 2001Q1 2001Q3 2002Q1 2002Q3 2003Q1 2003Q3 2004Q1 2004Q3 2005Q1 2005Q3 2006Q1 2006Q3 2007Q1 2007Q3 2008Q1 2008Q3 2009Q1 -60 -15 Dış Ticaret Hacmi (Yıllık %) -80 GSYH(Yıllık %-sağ eksen) -20 Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre, 2009 yılının ilk çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH), geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla %13.8 azalarak 24.518 milyar TL’ye geriledi. %2.2 düşüş gerçekleşen cari fiyatlarla GSYİH ise, 215.846 milyar TL’ye düştü. 2001 krizinin ardından toparlanarak 27 çeyrektir kesintisiz büyüyen Türkiye ekonomisi, 2008 yılının son çeyreğinde %6.2’lik küçülmeyle büyüme sürecinin sonuna gelmiş oldu. 2009 yılının ilk çeyreğinde ise daralma daha da şiddetlendi. İlk çeyrek büyüme verisi, küresel krizin reel sektörü ciddi şekilde etkilediğini gösterirken mali sektörde büyümenin devam ettiğine işaret etmektedir. Dünya ticaret hacminde sert bir daralma görülmesi, toptan ve perakende ticaret sektörünün 2009 yılı ilk çeyreğinde sabit fiyatlarla %25.4 oranında daralarak en sert şekilde etkilenen sektör olmasına Tarım 4.6 -3.0 -0.14 Balıkçılık -0.6 2.0 0.01 neden olmuştur. Söz konusu sektörün GSYİH’ya katkısı, 3.09 puan Madencilik 2.7 -13.0 -0.09 daralma şeklinde gerçekleşmiştir. Ticaret sektörünü inşaat sektörü İmalat San. -10.8 -18.5 -4.53 izlerken, inşaat sektöründeki küçülme diğer sektörlerin aksine 2008 Elekt.,Gaz Üre. -1.2 -6.1 -0.12 yılının başından beri artarak küçülmekte idi. 2009 yılının ilk çeyreğinde İnşaat -13.4 -18.9 -1.08 Ticaret -15.4 -25.4 -3.09 de sert bir şekilde küçülen inşaat sektörü sabit fiyatlarla %18.9 Otel, Lokanta 4.3 2.8 0.05 daralırken GSYİH’ya katkısı 1.08 oranında küçülme olarak Ulaştırma -7.1 -17.6 -2.58 gerçekleşmiştir. Üçüncü en yüksek daralma ise, yıl başından beri rekor Mali Aracı Kur. 9.5 10.8 1.43 seviyelerde gerileyen sanayi üretim endeksinde en yüksek paya sahip Kamu Yön. 0.6 0.9 0.03 Eğitim 1.6 -0.2 -0.01 olan kalemlerden imalat sanayiinde görülmüştür. %18.5 küçülen imalat Kaynak:TÜİK, Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü sanayi 2008 yılı son çeyrekte sabit fiyatlarla %10.8 düzeyinde daralmıştı. İmalat sanayi en fazla daralan üçüncü sektör olmasına rağmen, GSYİH’nın 4.53 puan küçülmesine neden olarak daralmaya en yüksek katkıyı yapan sektör olmuştur. Söz konusu yüksek küçülme oranlarına rağmen, mali aracı kuruluşların gelişme hızı 2008 yılındaki büyümeyi de aşarak %10.8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Diğer artış gösteren sektörlerin GSYİH’daki paylarının küçük olmasından dolayı etkileri sınırlı kalmıştır. 2008/4 2009/1 GSYİH’ya katkısı Yaşanan düşüş harcamalar yöntemiyle incelendiğinde, toplam iç talepteki daralmanın büyümedeki sert düşüşte etkili olduğu görülmektedir. Detaylara bakıldığında, Yerleşik Hanehalklarının -6.58 Tüketiminin %9.2 oranında daralmasının büyüme üzerinde katkısının Devlet Harc. 5.0 5.7 0.52 -6.58 olduğu görülmektedir. Özel sektör yatırımlarının ise %35.8 Yatırım Harc. 9.5 -29.7 -7.73 oranında küçüldüğü görülmektedir. Diğer taraftan kamu harcamalarının İhracat 13.3 -11.3 -2.89 güçlü olduğu, kamu tüketimi %5.7 büyürken kamu yatırımlarında İthalat 14.9 -31.9 -9.96 %24.6’lık artış gerçekleştiği dikkat çekmektedir. Devlet harcamalarının GSYİH 7.3 -13.8 -pozitif katkısı yanında net ihracat, ihracat rakamlarının da düşmesine rağmen ithalatta yaşanan sert düşüş nedeniyle büyümeye 7.07 puanlık katkı sağlamıştır. Büyüme Harcama Bileşenleri Tüketim 2008 1.Çeyrek (Yıllık %) 6.1 2009 1.Çeyrek (Yıllık %) -9.2 Büyüme Katkısı Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Finans sektörü büyümeye devam etti... 40 Sektörler İtibariyle Büyüme Performansı 30 20 10 0 -10 -20 -30 1999Q1 1999Q2 1999Q3 1999Q4 2000Q1 2000Q2 2000Q3 2000Q4 2001Q1 2001Q2 2001Q3 2001Q4 2002Q1 2002Q2 2002Q3 2002Q4 2003Q1 2003Q2 2003Q3 2003Q4 2004Q1 2004Q2 2004Q3 2004Q4 2005Q1 2005Q2 2005Q3 2005Q4 2006Q1 2006Q2 2006Q3 2006Q4 2007Q1 2007Q2 2007Q3 2007Q4 2008Q1 2008Q2 2008Q3 2008Q4 2009Q1 -40 İmalat İnşaat Toptan Perakende Mali Aracı Kuruluşlar Sektörler Toplam GSYİH 2009 yılının ilk çeyreğine ilişkin açıklanan veriler sektörel büyüme performansları açısından ilginç sonuçlara işaret etmektedir. Türkiye ekonomisinin %13.8 oranında daralmayla karşılaştığı ilk çeyrekte, birçok sektör yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi benzer performanslar sergilemiştir. Söz konusu dönemde ülke ekonomisinde önemli ağırlığa sahip imalat, inşaat ve perakende ticaret gibi sektörlerde önemli daralmalar yaşanmıştır. Türkiye ekonomisinde reel sektörün daraldığı bir süreçte finans sektörünün kriz öncesindeki büyüme performansını devam ettirmesi ise soru işaretlerini arttırmıştır. Firmalar kesimindeki daralmanın devam etmesine karşın, finans sektöründeki, büyümenin üç temel nedenden kaynaklandığı düşünülebilir: 1. 2001 kirizinin ardından uygulanan politikalar Bu nedenlerden ilki 2001 yılında finans sektöründe yaşanan krizin ardından atılan düzenleyici ve denetleyici adımların söz konusu sektörü çok daha güçlü bir konuma getirmesi olarak kabul edilebilir. Sektöre yönelik atılan adımlar, bankaların krize firmalardan farklı olarak büyük bir döviz pozisyonu açığıyla girmelerini engellemiştir. 2. 24 Merkez Bankası’nın gevşek para politikası uygulaması TCMB Faiz Oranı 22 20 18 16 14 12 10 8 02.01.2004 02.03.2004 02.05.2004 02.07.2004 02.09.2004 02.11.2004 02.01.2005 02.03.2005 02.05.2005 02.07.2005 02.09.2005 02.11.2005 02.01.2006 02.03.2006 02.05.2006 02.07.2006 02.09.2006 02.11.2006 02.01.2007 02.03.2007 02.05.2007 02.07.2007 02.09.2007 02.11.2007 02.01.2008 02.03.2008 02.05.2008 02.07.2008 02.09.2008 02.11.2008 02.01.2009 02.03.2009 02.05.2009 02.07.2009 6 Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü İkinci neden olarak ise Merkez Bankası’nın izlediği gevşek para politikasının yansıması gösterilebilir. Son yaşanan krizin geçmiş krizlerden farklı olarak tüm ülkelerde etkili olması ve küresel olarak faiz indirim politikalarının uygulanmasını zorunlu kılması Merkez Bankası’nın faiz oranlarında seri indirimlere gidebilmesine olanak sağlamıştır. Merkez Bankası’nın seri faiz indirimlerine gitmesi bankaların bilançolarında yer alan Devlet İç Borçlanma Senetlerinin (DİBS) fiyatlarının yükselmesine neden olmuş, bu durum ise sektör karlılığının artmasını sağlamıştır. Ayrıca, bankaların en önemli fon kaynağı olan mevduat faizlerinin indirim süreciyle birlikte gerilemesi, bankaların maliyetlerinde düşüşe yol açmış ve büyümesinde önemli rol oynamıştır. Bir başka deyişle faiz oranlarındaki düşüş, bankaların daha önce bir handikap olarak görülen vade uyuşmazlığından avantaj sağlamasına neden olmuştur. [email protected] 06 Temmuz 2009 3. Krizinden finans kesiminin reel sektöre göre gecikmeli etkilenmesi Reel sektördeki daralmanın bankacılık kesimine yansımasının belirli bir gecikmeyle ortaya çıkabilecek olması da finans sektöründeki büyüme sürecinin devamını sağlayan üçüncü neden olarak düşünülebilir. 2001 krizinde de görüldüğü gibi bankacılık sektörü büyüme sürecine bir süre daha devam etmiş ancak izleyen dönemde sektörde sert bir daralma yaşanmıştır. Kriz dönemlerinde firmaların yeni yatırımlar yerine operasyonel faaliyetlerini devam ettirmek için kredi talebinde bulunmaları bankaları daha temkinli davranmaya iterken, geri dönmeyen kredilerdeki artışın devam etmesi bankaların önümüzdeki dönemde daha düşük karlarla çalışmalarına neden olabilecektir. Sonuç olarak sektörel bazda değerlendirildiğinde, bankacılık sektörü firmalar kesimine göre ardıl bir görünüm sergilemektedir. Sektörel bazda değerlendirildiğinde, reel sektörde yaşanan daralmanın bankacılık kesiminde de etkiler bırakması mümkün görünürken, ekonomilerdeki toparlanmanın 2009 yılı içerisinde başlaması söz konusu etkilerin sınırlı kalmasına yol açabilecektir. Gelişmiş Ülkeler Küresel Faktörler Ülke Özel Faktörler - Emtia fiyatları - Makroekonomik kırılganlıklar - Küresel çıktı - Finansal bağlantılar -Küresel faiz oranları - Ticari bağlantılar Gelişmekte Olan Ülkeler Son dönemde başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin kaynaklık ettiği finansal kriz çeşitli kanallarla gelişmekte olan ülkeleri de etkilemiş ve söz konusu ülkelerin gerek makroekonomik gerekse finansal açıdan olumsuz performans sergilemelerine neden olmuştur. 2009 yılının ilk çeyreğine ilişkin açıklanan büyüme verileri pek çok gelişmekte olan ülkenin gelişmiş ülkelerden daha büyük bir daralma ile karşı karşıya kaldığını göstermiştir. Gelişmiş ülkeler kaynaklı ortaya çıkan krizin gelişmekte olan ülkelere yayılım süreciyle ilgili olarak Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Nisan ayında yayımladığı “World Economic Outlook - Crisis and Recovery” Raporu’nda yer alan yukarıdaki şekil özet bir görünüm ortaya koymaktadır. Türkiye ekonomisinin 2009 yılının ilk çeyreğinde sergilediği rekor daralmayı bu perspektiften incelemek de yararlı bilgiler sunacaktır. Söz konusu çalışma kapsamında gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere finansal stresin yayılması sürecinde etkili olan faktörler, ülkelere özel ve küresel olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. Ülkelere özel faktörlerin başında gelişmekte olan ülkelerin makroekonomik kırılganlıkları ilk sırada yer almıştır. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisinin kriz öncesi dönemde süregelen yüksek cari işlemler açığı nedeniyle artan dış finansman ihtiyacı mevcut krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini arttıran önemli etkenlerden biridir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Buna ek olarak, gelişmekte olan ülkelerin gerek finansal gerekse ticari açıdan diğer ülkelerle bağlantısının güçlenmesi finansal stresin yayılımını hızlandırmaktadır. Türkiye ekonomisinin dış ticaret hacmindeki artış ve finansal olarak diğer ülkelerle etkileşiminin artması da krizin Türkiye ekonomisindeki seyri üzerinde etkili olmuştur ve olacaktır. Ancak, Türkiye ekonomisinin tekil olarak güçlü altyapısını koruması, dış dünya ile güçlü finansal ve ticari dış bağlantılarını önümüzdeki dönemde tekrar avantaj olarak kullanmasını sağlayabilecektir. Finansal stresin gelişmekte olan ülkeleri etkilemesindeki diğer bir kanal da küresel faktörlerden oluşmaktadır. Özellikle emtia fiyatları Türkiye ekonomisinde enflasyon görünümünü direkt etkilerken, küresel çıktının seyri ihracat kanalıyla etkide bulunmaktadır. Birinci çeyrek büyüme rakamlarının ardından küresel piyasalarda yaşanan krizin boyutlarının çok derin olduğu görülmüştür. Yılın ikinci çeyreğinde ise son açıklanan verilerde bir miktar toparlanma yaşandığı görülmektedir. Yaşanan toparlanma olumlu bir gelişme olmakla birlikte, büyüme sürecinin başladığını söylemek için yeterli düzeyde değildir. Mart ve Nisan ayına ilişkin veriler yılın ikinci çeyreğinde daralmanın birinci çeyreğe göre daha sınırlı olacağını yansıtırken, gerilemenin devam edeceğini göstermektedir. Birinci çeyrek rakamlarının ardından, öncül göstergelerin işaret ettiği büyüme oranı tahminimizi ikinci çeyrek için -%6.8 seviyesine revize ediyoruz. Birinci çeyrekte yaşanan beklentilerin üzerindeki küçülmenin etkisiyle, yılın son çeyreğine kadar pozitif bir büyüme beklenmezken 2009 yılı için büyüme beklentimizi -%5.4 seviyesine düşürüyoruz. Fakat son günlerde global piyasalarda yaşanan toparlanma bu beklentimiz üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratmaktadır. Diğer yandan, uygulamaya konulan kurtarma planlarının yeterince etkili olamaması durumunda Eylül-Ekim aylarında ikinci bir dalga yaşanması olasılığı ise büyümedeki yavaşlamanın daha da derinleşebileceği ihtimalini güçlendirmektedir. EKONOMİK ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ Ümit Ünsal Zeynep Burcu ÇEVİK [email protected] [email protected] Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü (0312) 455 84 86 (0312) 455 84 93 [email protected] 06 Temmuz 2009 YURTİÇİ PİYASALAR İMKB’de kar satışları görüldü. Geçtimiz hafta İMKB’de gün içinde gelen kar satışlarının etkili olduğu görüldü. Haftanın ilk yarısında gün içinde yükseliş trendinin ardından kapanışa doğru gelen sert kar satışları dikkat çekti. İzleyen günlerde ise kar satışları tüm güne yayıldı. Yurtiçinde IMF görüşmelerine ilişkin hakim olan olumlu hava ve yurtdışı borsaların vadeli işlemlerde artıda işlem görmesi İMKB-100’ün haftanın ilk işlem gününe alıcılı başlamasına neden olsa da haftanın geri kalanında yatay bir seyir izlendi. ABD piyasalarının bağımsızlık günü nedeniyle tatil olduğu haftanın son işlem gününde düşük işlem hacmiyle birlikte aşağı yönlü bir hareket görüldü. Geçtiğimiz haftaya 36,600 seviyesinden başlayan İMKB-100 endeksi, hafta içinde 37,650 seviyelerinde satışlarla karşılaştı. Sonuç olarak İMKB-100’ün haftayı 36,798 seviyesinden kapatmasıyla endekste haftalık yükseliş %0.12 oldu. Endeks volatilitesindeki düşüş geçtiğimiz hafta da devam etti. Bu hafta başında yurtdışı borsalardaki satışların devam etmesine paralel olarak İMKB’de de düşüşün yaşandığı görülse de diğer hisse senedi piyasaları ile karşılaştırıldığında düşüşün daha sınırlı olduğu dikkat çekti. 36,600 seviyesindeki direncinin üzerinde kalmayı başarabilen endeks için bu haftanın yurtdışına bağlı olarak hafif aşağı yönlü bir seyir izlemesi beklenebilir. Geçen hafta özellikle gün sonlarında yoğunlaşan kar satışlarının endekste daha sık görülme olasılığı artmaktadır. Yoğun gelişmelerin yaşanacağı yurtdışı piyaslardaki satışların devam etmesi endeksin ilk aşamada 36,260 seviyesindeki desteğine çekilmesine neden olabilir. Bu seviyenin altında ise 35,730 ve 35,000 seviyeleri yeni destekler olacaktır. İMKB-100’ün 37,200 ara direncini kırması ve geçen hafta test ettiği 37,700 seviyesinin üzerine çıkması durumunda 38,200 önemli direnç olacaktır. Bu hafta 40,000 seviyelerine bir hareket zor görünüyor. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Kurda sıkışık seyir devam ediyor. Bir önceki haftanın ikinci yarısından itibaren düşüş trendine giren USD/TL kuru, geçen haftanın başında yatay bir seyir izledi. Hafta başında EUR/USD paritesi ile kur arasındaki korelasyonun düşük olduğu görülse de izleyen günlerde ilişki arttı ve son dönemde vurguladığımız 1.5420 TL seviyesi kritik direnç olma özelliğini sürdürdü. USD/TL kuru hafta içinde bizim zor kırılacağını düşünmemize karşın EUR/USD paritesinde görülen sert yükselişle 1.53 TL seviyesindeki desteğinin altına indi. ABD’de açıklanan özel sektör istihdam verisinin ilk aşamada olumsuz algılanarak paritede düşüşe yol açmasına karşın, geçmiş verilerde yapılan revizyonların EUR alımlarını artırarak pariteyi 1.42 seviyesine taşıması, kurdaki düşüşte önemli rol oynadı. Buna ek olarak, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başcı’nın geçen hafta yaptığı konuşmada TCMB’nin hala faiz indirimi için hareket alanı bulunduğunu söylemesi tahvil—bono alımlarını arttırarak USD’ye satış gelmesinde etkili oldu. Böylece Çarşamba gününe 1.5420 TL seviyesinden başlayan USD/TL kuru 1.5207 TL seviyesine taşıdı. Avrupa Merkez Bankası’nın faizleri değiştirmediği toplantının ardından yaptığı açıklamada Euro Bölgesi’nde faizlerin daha fazla indirilebileceğinin vurgulanması EUR’nun USD karşısında gücünü azalttı. Paritenin 1.41 seviyelerinden 1.40’ın altına gerilemesi USD/TL kurunun 1.5250 TL seviyesinden yeniden 1.54 TL’nin üzerinde çıkmasına neden oldu. Haftanın son işlem gününde ABD piyasalarının kapalı olmasının etkisiyle sakin bir seyir izleyen kur geçen haftayı 1.5355 TL seviyesinden kapattı. Geçen haftanın son işlem gününde Euro Bölgesi’nde açıklanan verilerin beklentilerin altında kalmasıyla EUR/USD paritesindeki düşüşün bu sabahki işlemlerde de devam etmesi USD/TL kurunun 1.5420 TL seviyesindeki önemli direncini kırmasını sağladı. Bugünkü işlemlerde 1.55 TL seviyesine kadar yükselen kur 1.5475 TL seviyelerinden işlem görüyor. Kurda son haftalarda etkili olan sıkışma 2008 yılında kurda görülen sıçramadan önceki dönemle karşılaştırılabilir görünürken, volatilite seviyeleri dikkate alındığında, iki dönem arasında aynı seviyelere ulaşıldığı görülmektedir. Ancak bu durum kurun benzer bir şeklde yükseleceği sonucunu göstermeyebilir. Kurdaki sıkışma 2008 yılındaki gibi uzun bir sürece yayılabilir. Bu hafta kurda EUR/USD paritesindeki düşüşle başlayan yükseliş trendinin devam etmesi durumunda ilk aşamada 1.55 TL seviyesinde bir ara dirençle karşılaşılması beklenebilir. Ancak paritenin 1.39 seviyesinin altına kararlı bir şekilde inmesi durumunda 1.56 TL – 1.5750 TL seviyeleri yeni hedefler olacaktır. Geçen haftalardaki raporlarımızda da değindiğimiz gibi kurda etkili olan bant hareketinde 1.5850 TL seviyesi önemli olacaktır. Bu seviyenin üzerine hareketlerde ise 1.6015 TL seviyesi test edilebilir. Ancak paritenin 1.3740, Dow Jones’un ise 7,850 seviyelerindeki desteklerine gerilememesi durumunda bu seviyelere hareket zor görünüyor. Geçen hafta kur için önemli direnç olan 1.5420 TL seviyesi bu hafta destek konumuna gelebilir. Kurun düşüş trendine girmesi için referans olarak kabul ettiğimiz 1.5150 TL seviyesinden öncesi 1.53 TL seviyesinin test edilmesi mümkün görünüyor. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Geçen hafta ortalama bileşik getiride aşağı yönlü hareketler görüldü. Geçtiğimiz hafta tahvil-bono piyasası alıcılı bir seyir izledi. IMF ile yakın gelecekte anlaşmaya varılabileceğine yönelik beklentiler Türkiye’de piyasaları yukarıda tutmaya devam etti. Bununla birlikte TCMB Başkan yardımcısı Başçı’nın gerekirse ekonomik aktiviteyi desteklemek için bir miktar faiz indirimi yapılabileceğini açıklaması tahvil-bono piyasasındaki alım yönlü hareketleri hızlandırdı. İTO verilerinden sonra enflasyonun düşük çıkacağı beklentileriyle 2 Şubat 2011 vadeli gösterge tahvilin ortalama bileşik getirisi %12.56 seviyesine kadar geriledi. Ancak bu seviyede tutunamadı. Diğer yandan genel mevduat faizlerinin daha yüksek seviyelerde olması ortalama bileşik getirinin aşağı yönlü hareketini sınırlandırdı. ABD’de istihdam rakamlarının olumsuz bir tablo çizmesi ile küresel piyasalarda risk iştahı daralırken, yurtiçi piyasalar yurtdışından ayrışma gösterdi. Artan yatırımcıların risk iştahı ile 2 Şubat 2011 vadeli gösterge tahvilin ortalama bileşik getirisi haftalık bazda %3 oranında gerileyerek %11.63 seviyesinden haftayı tamamladı. Bugün tahvil-bono piyasası satıcılı olarak güne başladı. Cuma akşamı açıklanan enflasyon rakamlarının beklentiler doğrultusunda gelmesine rağmen pozitif rakamlarda açıklanması ortalama bileşik getirinin yukarı yönlü seyrinde etkili oldu. Genel mevduat faizlerinin ve DİBS faizlerinin daha yüksek seviyelerde olması ortalama bileşik getirinin aşağı yönlü hareketini sınırlandırmaktadır. Kurdaki yukarı yönlü hareketlerle ortalama bileşik getirinin yukarı yönlü seyrinin devam etmesi beklenmektedir. Bu durumda ortalama bileşik getirinin yukarı yönlü hareketleri için %11.80 seviyesi ilk direnç olacaktır. Yukarı yönlü hareketlerin hızlanması durumunda ortalama bileşik getiri %11.90 ve %12.00 seviyelerine kadar yükselebilir. Diğer yandan IMF ile ilgili olumlu beklentiler aşağı yönlü seyri desteklerken, TCMB’nin faiz indirimlerine devam edilebileceğinin sinyalini vermesi olası faiz indirimi öncesi tahvile talebi desteklemektedir. Yatırımcıların artan risk iştahı ile ortalama bileşik getirinin aşağı yönlü hareketleri için %11.55 seviyesi önemli bir seviye olarak dikkat çekmektedir. Mevduat faizleri dikkate alındığında ortalama bileşik getirinin bu seviyenin altına hareket etmesi beklenmemektedir. 2030 vadeli gösterge eurobono, geçtiğimiz hafta karışık ve yatay bir seyir izledi. Yurt dışı piyasaları yakından takip eden gelişmekte olan ülke eurobono piyasalarında hafta boyunca ABD ve Euro Bölgesi’nde açıklanan veri ve gelişmeler etkili olmaya devam ederken, Türk eurobonoları dalgalı bir seyir izleyerek, satıcılı bir şekilde açıldığı haftayı yatay bir şekilde sonlandırmayı başardı. Böylece haftanın ilk işlem gününe 152.125 seviyelerinden başlayan 2030 vadeli gösterge eurobono, yurt içinde geçen haftanın ilk işlem günü açıklanan büyüme verisinin rekor daralmaya işaret etmesinin Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 ardından satışlarını bir miktar arttırsa da eurobono piyasası üzerinde sert hareketlere neden olmadı. Hafta ortasında ABD’de beklenenden kötü gelen tüketici güven endeksinin etkisinde hisse senedi piyasalarında gözlemlenen değer kayıplarının ardından en düşük 151.313 seviyelerini test eden 2030 vadeli gösterge eurobono, bu seviyelerden gelen alımlarla yönünü yeniden yukarı çevirerek 152.688 seviyelerini test etti. Ancak ilerleyen günlerde hem ABD’de açıklanan istihdam verilerinin çok olumsuz gelmesi hem de Euro Bölgesi'nde beklentilerden kötü gelen İşsizlik Oranı ve ÜFE verileri piyasalarda yeniden satışların etkili olmasına neden oldu ve 2030 vadeli gösterge eurobono gelen satışların hız kazanmasına rağmen haftayı 152.125 seviyelerinden tamamlamayı başardı. Veri açısından sakin bir hafta geçirecek olan piyasalarda bu hafta, ABD’de açıklanacak haftalık işsizlik başvuruları ve tüketici güven endeksi ile İngiltere Merkez Bankası faiz kararı ve Euro Bölgesi’nde açıklanacak olan büyüme verisi yakından takip edilecek. Yurt içinde ise büyümenin öncü göstergelerinden olan sanayi üretimi ve kapasite kullanımı oranı ile cari işlemler dengesi verileri piyasaların gündeminde olacak. Bu haftanın ilk işlem gününe satıcılı bir şekilde başlayarak 151.875 seviyelerinden işlem gören gösterge eurobonoda risk iştahının azalmasına bağlı olarak satışların artması durumunda 150.600, 150.000 ve 149.500 seviyelerinin destek olması beklenebilir. Gösterge eurobonoda olası yukarı yönlü hareketler için ise 151.900, 152.250 ve 152.390 seviyelerinin direnç olması mümkün olabilir. Bu seviyelerin kararlı bir şekilde kırılması durumunda ise 153.500 seviyesinin sonraki direnç seviyesi olması beklenebilir. YURTDIŞI PİYASALAR Bu hafta ABD verilerindeki olumsuz seyir devam ederse, paritede de aşağı yönlü seyir devam edebilir. Geçtiğimiz hafta EUR/USD paritesinde hafta ortasına kadar yükseliş daha sonra düşüş görüldü. Hafta başında Avrupa Komisyonu, Euro Bölgesi için en kötünün geride kaldığını belirtmesi ve Euro Bölgei enflasyonun beklentilerden az düşmesi EUR’ya alım getirdi. Bunun yanında petrol fiyatlarında görülen artış yatırımcıların risk iştahında artışa neden olurken ABD’de ISM İmalat Endeksinin beklentilerden iyi gelmesi de yukarı yönlü harekete destek verdi. Geçen haftaya 1.4062 seviyelerinden başlayan parite hafta içinde 1.4201 seviyesine kadar yükseldi. Perşembe günü ise, Euro Bölgesi işsizlik verisinin beklentilerin çok üzerinde artması ve ABD’de Tarımdışı İstihdam verisinin beklentilerin çok üzerinde azalması USD’ye ‘güvenli liman’ alımları gelmesine neden oldu ve EUR/USD Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 aşağı yönlü harekete geçti. Avrupa Merkez Bankası’nın faizleri %1’de sabit tutmasına karşın önümüzdeki dönemde faizleri indirebilecek alanları olduğunu belirtmesi paritede aşağı yönlü harekete destek verdi. Cuma günü ABD piyasalarının tatil olması paritenin işlem hacminde geçtiğimiz haftaya göre düşüş görülmesine neden oldu. EUR/USD paritesi haftalık bazda %0.75 değer kaybederek haftayı 1.3953 seviyesinden kapattı. Bu sabah aşağı yönlü seyirle haftaya başlayan EUR/USD paritesinde teknik göstergeler, paritenin bir süre daha aşağı yönlü hareket edebileceğine işaret etmektedir. Bu hafta ABD’de açıklanacak ISM Hizmetler Endeksi, sanayi üretim endeksi, enflasyon ve konut sektörüne ilişkin verilerle birlikte Euro Bölgesi 1. çeyrek büyüme revize verisi paritenin yönü açısından önemli olacaktır. ABD’de verilerin beklentilerden kötü gelmesi durumunda USD’ye ‘güvenli liman’ alımları artabilir ve paritede bu sabah başlayan aşağı yönlü hareket hafta boyunca etkili olabilir. Bu durumda 1.3880 seviyesi ilk destek seviyesi olacaktır. Bu seviyenin altında bir gün sonu kapanış yapılması durumunda uzun zamandır önemli olan 50 haftalık hareketli ortalama seviyesi olan 1.3740 seviyesi önemli destek olacaktır. Söz konusu destek seviyesinin kırılması beklenmemesine karşın, bu destek seviyesinin aşağı yönlü olarak kararlı bir şekilde kırılması durumunda EUR/USD paritesinde aşağı yönlü sert hareketler görülebilir ve parite 1.3530 destek seviyesini test edebilir. ABD’de açıklanan verilerin ve yapılan açıklamaların olumlu sinyaller içermesi yatırımcıların risk iştahını artırabilir ve EUR/USD paritesinde yükselişler görülebilir. Bu durumda 1.3925 ilk direnç seviyesi olacaktır. Bu seviyenin üzerinde bir gün sonu kapanış görülmesi durumunda 1.4050 ve 1. 4180 seviyeleri önemli direnç seviyeleri olacaktır. 1.4180 önemli direnç seviyesinin kararlı bir şekilde kırılması durumunda parite 1.4340 direnç seviyesini test edebilir. USD/JPY paritesi geçen hafta karışık ve dalgalı bir seyir izledi. Geçen hafta boyunca USD/JPY paritesi karışık ve dalgalı bir seyir izleyerek haftayı açılış yaptığı seviyenin üzerinde tamamladı. Böylece geçen haftanın ilk işlem gününe 95.26 seviyelerinden başlayan USD/JPY paritesi, Asya ülkelerinde ve Japonya’da açıklanan verilerin diğer ekonomilere nazaran olumlu gelmesine paralel olarak bu ülkelerdeki ekonomik toparlanma beklentilerinin artmasıyla hafta içi en yüksek 96.70 seviyelerini test etti. Paritenin yukarı yönlü hareketi üzerinde özellikle Japonya’da açıklanan Tankan iş dünyası güven endeksinin 2.5 yıldır ilk kez yükselerek Mart ayında ulaştığı tarihi düşük rekor seviyelerden Haziran ayında -48’e yükselmesi etkili olurken, endeksin hala negatif seviyelerde bulunması ve Japonya Başbakanı Aso’nun Tankan sonuçlarına göre, ekonomide karışık koşulların varolduğunu belirtmesi bu yükselişin kısa süreli olmasında etkili oldu. Hafta ortasından itibaren gördüğü bu seviyelerden yönünü yeniden aşağı çeviren USD/JPY paritesinin seyri üzerinde ABD’de açıklanan istihdam verilerinin beklentilerden bir hayli kötü gelmesi sonucu ekonomideki toparlanma konusunda oluşan endişelerin yatırımcıların yüksek getirili para birimlerinden çıkarak pozisyon kapatmaları etkili oldu. Böylece hafta içi 95.12 seviyelerine kadar gerileyen parite haftayı %0.8 değer artışıyla 96.10 seviyelerinden tamamladı. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Geçen haftaya göre veri açısından daha sakin bir hafta geçirecek olan piyasalar, yön bulmak için ABD'de açıklanacak yeni verileri ve ABD şirketlerinin ikinci çeyrek sonuçlarını bekliyor. Risk iştahının azalmaya devam etmesi durumunda paritedeki aşağı yönlü hareketin devam etmesi beklenirken, dolara gelen güvenli liman alımlarının artması paritedeki aşağı yönlü hareketlerin sınırlı gerçekleşmesine neden oluyor. Bu durumda 95.00, 94.20 ve 93.70 seviyelerinin destek olması beklenebilir. Bu seviyelerin kırılması durumunda ise paritede 92.90 seviyelerine doğru bir hareketlilik gözlenebilir. Paritede oluşabilecek olası yukarı yönlü hareketlerde ise 95.30, 95.90 ve 96.60 direnç seviyelerinin test edilmesi beklenebilir. Bu hafta itibariyle zor görünmesine karşın paritede yukarı yönlü hareketin kalıcı olabilmesi için ise 20 günlük hareketli ortalama seviyesi olan 96.60 seviyesinin kararlı bir şekilde kırılması gerekir. Bu durumda ise 97.20 ve 97.80 seviyelerinin test edilmesi mümkün olabilir. Paritenin sonraki direnç seviyesi ise 50 günlük hareketli ortamala seviyesi olan 98.40 seviyesi olarak dikkati çekmektedir. ABD’den gelen istihdam rakamları global piyasalarda sert düşüşlere neden oldu. Geçtiğimiz hafta yurtdışı piyasalarda gündem sakin başlarken, dar bir band içinde hacimsiz bir seyir izleyen Dow Jones, açıklanan tüketici güveni ile tarım dışı istihdam rakamlarındaki sert düşüşün etkisiyle haftanın geri kalan kısmında değer kayıpları yaşadı. Hafta ortasında açıklanan tüketici güvenindeki beklenmedik düşüş, 2/3’ü tüketici harcamalarına bağlı olan ABD ekonomisi açısından olumsuz bir gösterge olması nedeniyle toparlanma beklentilerinin güç kaybetmesine neden olurken, Perşembe günü açıklanan tarım dışı istihdam rakamlarındaki beklentilerin üzerindeki düşüş borsaların sert değer kaybetmesine neden oldu. Piyasalarda oluşan toparlanma umutları gelen istihdam rakamlarının yarattığı olumsuz tabloyla bozulurken, hisselerdeki satışlar geniş bantta gerçekleşti. Cuma günü ABD’de piyasalar kapalıyken, Dow Jones haftayı %1.90 değer kaybıyla 8,280 seviyesinden kapattı. Avrupa piyasalarında hafta başında hacimsiz işlem gören FTSE Eurofirst 300 endeksi haftanın son iki gününde açıklanan işsizlik rakamlarının rekor seviyelere yükselmesini takip ederken, global piyasalarda oluşan olumsuz hava paralelinde endekslerde aşağı yönlü bir seyir izlendi. FTSE Eurofirst 300 endeksi haftayı %0.27 puan değer kaybıyla sonlandırdı. ABD'de Haziran ayında yaklaşık yarım milyon işe son verildiğini gösteren veriye rağmen, ekonomideki toparlanmanın yavaş da olsa devam ettiği yönündeki beklentilerle Asya borsalarındaki kayıplar hafta genelinde diğer ülkelere göre daha sınırlı oldu. Nikkei haftayı %0.51 değer kaybıyla kapattı. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Yeni haftaya tedirgin başlayan piyasalarda veri olarak geçtiğimiz haftaya göre daha sakin bir gündem yer alırken, hafta içinde G8 zirvesi piyasalar üzerinde etkili olacaktır. Tarım dışı istihdam rakamlarının yarattığı olumsuz beklentiler hafta başında endeksler üzerinde izlenmeye devam edebilir. Teknik olarak Dow Jones aşağı yönlü hareketlerinde hafta genelinde geçtiğimiz hafta kıramadığı 8,200 seviyesini test edecektir. Dow Jones’un 8,200 seviyesini kırması durumunda ters omuz-baş-omuz formasyonunun işaret ettiği 8,000 ve 7,850 seviyelerinde kadar gerilemesi mümkün olabilir. Yukarı yönlü hareketlerinde ise 8,400 seviyesi direnç olarak test edilebilir. Bu seviyenin üzerindeki hareketlerinde ise 8,600 seviyesi hedef olacaktır. 8,600 seviyesi güçlü bir direnç görünümündeyken, pek beklenmemekle beraber bu seviyenin üzerindeki hareketlerinde ise 8,850 seviyesi test edilebilir. Geçen hafta 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi karışık bir seyir izledi. Geçtiğimiz hafta %3.45-%3.61 bandında hareket eden 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi karışık hareketler izledi. Konut verilerindeki daralmanın beklentilerin altında kalması olumlu bir tablo çizerken, 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi %3.61 seviyesine kadar yükseldi. Ancak bu seviyede tutunmayı başaramadı. ABD’de açıklanan istihdam rakamlarının beklentilerden yüksek kayıplara işaret etmesi yatırımcıların riskten kaçınmalarına neden oldu. Hisse senedi piyasasından çıkan yatırımcıların 10 yıllık ABD Hazine tahviline geçiş yaptıkları görüldü. Açıklanan rakamlar ekonomide toparlanmanın yavaş olacağı yönündeki endişelerin hız kazanmasına neden olurken, 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi güvenli liman alımları ile %3.454 seviyesine kadar geriledi. %3.45 seviyesinin güçlü destek olma özelliğini koruduğunu söyleyebiliriz. 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi haftalık bazda %61.44 oranında gerileyerek haftayı %3.4918 seviyesinden tamamladı. 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirisi bugün karışık hareketlerle seyrediyor. İstihdam raporu sonrası yatırımcıların ekonomide toparlanmanın yavaş olacağı yönündeki düşünceleri, güvenli liman olarak görülen 10 yıllık ABD Hazine tahvilinde alım yönlü hareketleri desteklemesine karşın, yatırımcılar bu hafta ABD Hazinesi’nin düzenleyeceği 4 tahvil ihalesine odaklandı. ABD Hazinesi bu hafta toplamda 73 milyar dolar borçlanacak. Teşvik paketleri ile büyüyen bütçe açıklarının yatırımcıların borçlanma maliyetlerine ilişkin endişelerini artırması tahvil getirisinde yukarı yönlü kırılganlığa neden olmaktadır. Hazine tahvil ihalelerine istenilen talebin gelmesi endişelerin yatışmasına neden olacaktır. Bu nedenle yukarı yönlü hareketlerin kalıcı olması beklenmemektedir. Yatırımcıların endişeleri ile 10 yıllık ABD Hazine tahvil getirisinin yukarı yönlü hareketleri için %3.53 seviyesi direnç olacaktır. Bu seviyenin kırılması durumunda ise getirinin geçen hafta da test ettiği ancak kırmayı başaramadığı %3.61 seviyesi önemli bir seviye olarak dikkat çekmektedir. Bu hafta, veri yoğunluğu bakımından sakin bir hafta beklenirken, piyasaların seyrinde şirket bilançoları rol oynayacaktır. Ekonomide iyileşmenin yavaş olacağı düşünceleri getirinin aşağı yönlü hareketlerin hızlanmasına neden olabilir. Bu durumda %3.45 seviyesi güçlü destek görünümündedir. Bu seviyenin kırılması durumunda %3.37 ve %3.30 seviyeleri önemli seviyeler olarak dikkat çekmektedir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Geçtiğimiz hafta petrol fiyatlarında yine düşüş trendi hakimdi. Geçtiğimiz haftaya 69.25 dolar/varil seviyesinde başlayan ham petrol fiyatları üzerinde hafta geneline baktığımızda düşüş trendinin etkili olduğunu görüyoruz. Sadece haftanın ilk işlem gününde yatırımcıların fonlarına katmak için petrole alım yapmaları ile %3 civarında artan petrol fiyatları ilerleyen günlerde düşmeye devam etti. Haftanın ilk günü petrol, varil başına 73 doların üzerine çıkarak 2009'un en yüksek seviyelerine ulaştı. Bu son yükselişle beraber, petrol 1990'dan beri en yüksek çeyrek dönem artışını göstermiş oldu. İlerleyen günlerde ise ABD tüketici güveni verisinin olumsuz gelmesi ekonomideki toparlanma süreci ile ilgili endişelerin artmasına neden olarak petrol fiyatlarını aşağı çekti. Ayrıca, tatil dönemi olmasına rağmen benzin stoklarının fazla gelmesi talep artışı yönündeki beklentilerin güç kaybetmesine neden olarak endişeleri arttırdı ve petrol fiyatlarında düşüş görüldü. Hafta sonuna doğru ise ABD ve Avrupa'daki yüksek açıklanan işsizlik verisi sonrasında global ekonominin görünümü hakkındaki endişeler ve bunun enerji talebini olumsuz yönde etkileyeceği düşünceleri ile %3.5 değer kaybetti. Haftanın son işlem gününde ise kapalı olan piyasalarla birlikte haftayı 66.73 dolar/varil seviyesinde sonlandırdı. Faiz oranlarının düşük olması uzun vadeli riskten korunma işlemlerinin maliyetini oldukça azalttığı için sadece spekülatörlerden değil riskten korunma amaçlı işlem yapan şirketlerden gelen alımların da artması petrol fiyatlarının kısa vadede güçlü kalmasına neden oluyor. Arzla ilgili bir sıkıntı olmaması ise petrol fiyatlarının gerileme ihtimalini ortaya koyuyor. Ayrıca, Dow Jones endeksi ile paralel hareket eden petrol fiyatlarının endeksteki gerilemeler ve doların güçlenmesinden de etkilendiğini söyleyebiliriz. Bu hafta açıklanan stok verileri ise benzin stoklarının 2.3 milyon varil arttığını gösterirken, ham petrol stoklarında ise 3.7 milyon varillik düşüşü gösterdi. Merril Lynch ise yaptığı açıklamada petrol fiyatlarında kısa vadede düşüş görülebileceğini belirtti. OPEC Başkanı ise geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, 80 dolar/varilin üzerinde petrol fiyatlarının ekonomik toparlanmaya zarar vereceğini söyledi. Petrol fiyatları bu haftaya ise üç haftadır devam eden kayıpların ardından global ekonominin erken toparlanması konusundaki endişelerin etkisiyle gelen kar satışları sonrasında son beş haftanın en düşük seviyesi olan varil başına 65 dolar/varilin altını görerek başladı. Fakat petrol fiyatlarındaki bu düşüş Nijerya ve en büyük petrol üreticilerinden olan Afrika’dan gelecek yeni haberlerle sona erebilir. Petrol fiyatlarında düşüş trendinin yeniden ortaya çıkması ile doların güçlenmesinin ya da zayıflamasının petrol fiyatları üzerinde daha etkili olacağını söyleyebiliriz. Bu hafta yine arzın fazla olmasına karşın talebin de az oluşu petrol fiyatlarını olumsuz etkilemeye devam ediyor. OPEC’ten gelen 75 dolar/varil seviyesinin üstünün uygun olduğu açıklamasına karşın gerileyen fiyatlar, bir miktar daha gerileyebilir. Bu hafta ayrıca petrol stokları verisi takip edilecek. Petrol fiyatlarındaki düşüşün sürmesi durumunda aşağı yönlü hareketlerde önce 63.9 dolar/varil sonra da 60 dolar/varil seviyesine kadar geri çekilmeler görülebilir. Bu seviyenin hafta içinde geçilmesi zor görünmekle birlikte bir sonraki destek seviyesi 57 dolar/varil seviyesi olacaktır. Yukarı yönlü hareketlerde ise 50 günlük hareketli ortalama olan 66 dolar/varil seviyesi önemli bir direnç görünümündedir. Bu seviyenin kırılması durumunda ise 70 dolar/varil seviyesine kadar hareketlenme görülebilir. Bu seviyenin üstünde ise 100 günlük hareketli ortalama olan 72.69 dolar/varil seviyesine kadar hareket görülebilir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Altın fiyatlarında geçtiğimiz hafta yine düşüş görüldü. Haftaya 939.6 dolar/ons seviyesinden başlayan altın fiyatlarında geçtiğimiz hafta boyunca genel olarak satış baskıları hakimdi. Hafta içerisinde 946-922 bandında seyreden altın fiyatları haftanın ilk gününde doların yatay seyri ve borsalardaki yükselişle düştü. Salı günü de güçlü doların emtia piyasasında büyük tabanlı satışlara neden olması ve makroekonomik görünümdeki düzelmenin, güvenli yatırım aracı altına olan ilgiyi azaltmasıyla düşüş yaşadı ve haftanın en düşük seviyesi olan 922.6 dolar/ons seviyesi test edildi. Hafta ortalarında ise Çin’den gelen açıklamalarla değer kaybeden doların etkisiyle yükseldi ve alımlarla 946.25 seviyesini gördü. Hafta sonuna doğru ise altın, ABD’de açıklanan tarım dışı istihdamın beklentilerin üzerinde düşmesinin ardından doların güvenli liman çekiciliğinin artmasıyla değer kaybetti. Haftanın son işlem gününde ise ABD piyasalarının kapalı olması ile yatay bir seyir yaşayarak haftayı 932.3 dolar/ons seviyesinde sonlandırdı. Bu hafta ise haftaya 931.55 seviyesinde başlayan altın fiyatlarında aşağı yönlü hareketler devam etmektedir. Emtia fiyatlarındaki satış baskısı devam ettikçe azalan enflasyon baskılarının ve bunun yanında yükseliş eğilimindeki faizlerin altın fiyatlarının düşmesine neden olduğunu görüyoruz. Çin’in yeni bir küresel para birimi ortaya çıkartmak konusundaki düşüncelerini ertelemiş olması altının uzun ve orta vadede güçleneceğini gösterebilir fakat kısa vadede doların güçlenmesi de altın fiyatlarını ters yönlü etkilediğinden aşağı yönlü hareketler devam edebilir. Aşağı yönlü hareketlerde 920 dolar/ons seviyesi test edilebilir. Bu seviyenin altına inilmesi durumunda ise önce 915 dolar/ons daha sonra da 910 dolar/ons seviyesine doğru hareketlenme görülebilir. Bu hafta ABD’de açıklanacak verilerle birlikte altına olan talebin artması durumunda yukarı yönlü hareketlerde 925 dolar/ons seviyesi önemli bir direnç görünümündedir. Bu seviyenin kırılması durumunda ise 930 ve 940 dolar/ons seviyeleri zorlanabilir. 940 dolar/ons seviyesinin geçilmesi durumunda ise artık yukarı yönlü bir trendden bahsedebiliriz. Bu seviyenin geçilmesi durumunda ise 950 dolar/ons seviyesine kadar hareketlenme görülebilir. HAFTANIN GÜNDEMİ ( 06 – 13 Temmuz 2009) Türkiye... Dış piyasalardaki gelişmelerden son dönemlerde fazla etkilenmeyen yurt içi piyasalarda IMF beklentisi hala gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Piyasaların bu hafta yurt içinde Çarşamba günü açıklanacak olan sanayi üretimi verisi ile Cuma günü açıklanacak olan kapasite kullanımı oranı ve cari işlemler açığı verilerini yakından takip etmesi bekleniyor. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü olarak Mayıs ayına ilişkin sanayi üretiminin yıllık bazda %17.8 gerilemesini beklerken, Haziran ayına ilişkin kapasite kullanımı oranının 71.5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Açıklanan sanayi üretimi ve kapasite kullanımı oranı verilerinin TCMB’nin 16 Temmuz’da yapacağı PPK toplantısı sonucunda alacağı faiz kararı ile ilgili beklentilerin netleşmesinde etkili olması, bu nedenle önceki aya göre daha iyi gelmesi beklenen bu verilerin yakından izlenmesi bekleniyor. Nisan ayında -1.24 milyar dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığının ise Mayıs ayında -1.60 milyar dolar olmasını bekliyoruz. ABD... Geçtiğimiz hafta açıklanan ABD tarım dışı istihdam rakamları Haziran ayında 350 bin kişi azalacağı tahmin edilirken, 467 bin kişi azaldı. İşsizlik oranı ise Haziran ayında 1983 yılı Ağustos ayından bu yana görülen en yüksek seviye olan %9.5'e ulaştı. Beklentilerden çok kötü gelen ABD tarım dışı istihdam verisinin ardından piyasalar yeni haftaya olumsuz bir tabloyla başlıyor. Veri olarak piyasaları geçtiğimiz haftaya kıyasla daha sakin bir gündem beklerken, İtalya’da toplanacak olan G8 zirvesi piyasalar üzerinde etkili olacaktır. Haftanın ilk günü geçtiğimiz hafta açıklanan ISM imalat sektörü endeksi ardından, ISM hizmetler endeksi (Haziran) rakamları piyasalarda takip edilecektir. Mayıs ayında 44.0 seviyesine yükselen endeksin Haziran ayında yükselişe devam etmesi ve 46.0 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Salı ve Çarşamba ABD’de açıklanacak yeni bir veri bulunmazken, Perşembe günü haftalık takip edilen işsizlik başvuruları piyasalar üzerinde hakim olabilir. Cuma günü ise Dış Ticaret Dengesi (Mayıs) rakamları ile Michigan Üniv. Tük. Güven End. (Temmuz) piyasalarda izlenecektir. Nisan ayında -29.16 milyar dolar açıklanan dış ticaret açığının, Mayıs ayında -29.50 milyar dolara gerilemesi beklenmektedir. Haziran ayında 70.8 ile son dönemin en yüksek değerini alan tüketici güven endeksinin Temmuz ayında ise bir miktar gerileyerek 70.0 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected] 06 Temmuz 2009 Avrupa... Geçtiğimiz hafta çok yoğun bir veri akışının yaşandığı Avrupa’da bu haftanın daha sakin geçeceği görülüyor. Euro Bölgesi’nin 2009 yılı ilk çeyrek büyüme verisinin ikinci revizyonu yayımlanacak. Çarşamba günü açıklanacak verinin %2.5’lik bir daralmaya işaret etmesi bekleniyor. Bu hafta Avrupa’dan gelecek bir diğer önemli veri de İngiltere Merkez Bankası’nın faiz kararı olacak. İngiltere Merkez Bankası’nın %0.5 düzeyinde olan faiz oranlarında Perşembe günkü toplantıda bir değişikliğe gitmemesi bekleniyor. Japonya... Veri açısından sakin bir hafta geçirecek olan Japonya’da bu hafta açıklanacak iki önemli veri bulunuyor. Bunlardan ilki Çarşamba günü açıklanacak olan Mayıs ayı Makine siparişleri verisi. Nisan ayında %5.4 gerileyen makine siparişlerinin Mayıs ayında %2 artış göstermesi bekleniyor. Yine aynı gün açıklanacak ikinci önemli veri ise cari işlemler dengesi. Nisan ayında 630.5 milyar yen olarak gerçekleşen cari işlemler fazlasının Mayıs ayında 1.5 trilyon yen olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Haftalık Ekonomik Veri Takvimi Tarih Ülke Açıklanacak Veri 06.07.2009 ABD ISM Hizmetler End. (Haz.) Türkiye ABD Sanayi Üretim Endeksi (Mayıs, yıllık) Euro Bölgesi Büyüme Oranı (I.Çeyrek-Revizyon, yıllık) Japonya Makine Siparişleri (Mayıs) -%5.4 -- ABD Haftalık İşsizlik Başvuruları -- -- İngiltere BoE Faiz Kararı (Temmuz) %0.5 -- Türkiye ABD Cari İşlemler Açığı (Mayıs) -1.239 mlyr$ -- Dış Ticaret Dengesi (Mayıs) -$29.16 mlyr -- -- -- 08.07.2009 09.07.2009 10.07.2009 Önceki Mortgage Verileri Michigan Üniv. Tük. Güven End. (Temmuz) 13.07.2009 ABD Bütçe Dengesi (Haziran) Beklenti 44.0 45.5 -%18.5 -%17.80 -- -- -%1.5 -- -$189.6 mlyr Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü Cem Eroğlu Müdür [email protected] 0312 –455 84 80 Nazan Kılıç Müdür Yardımcısı [email protected] 0312 –455 84 89 Ümit Ünsal Uzman [email protected] 0312 –455 84 86 Bilge Özalp Türkarslan Uzman [email protected] 0312 –455 84 88 Zeynep Burcu Çevik Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 93 Seda Meyveci Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 85 Emine Özgü Özen Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 87 Selin Düz Uzman Yardımcısı [email protected] 0312 -455 84 90 Pelin Sencer Kaptan Yetkili [email protected] 0312 –455 84 83 * Bu rapordaki bilgi ve veriler, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan edinilmiştir. Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. bu bilgi ve verilerin doğruluğu hakkında garanti vermemekte ve bu raporda sunulan bilgilerin kullanılmasından kaynaklanabilecek zararlar konusunda sorumluluk kabul etmemektedir. Bu rapor sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir konuda yatırım önerisi olarak yorumlanmamalıdır. Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü [email protected]