T.B.M.M. B:28 26.3.1996 0:1 Doğru Yol Partisinin temsilcisi, ülkemizde ilaçların pahalı olmadığını söyledi; sanki, ilaç fab­ rikasının ya da ilaç şirketlerinin burada sözcüsü [!] (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Şimdi, bir hekim olarak söylüyorum, beni lütfen iyi dinleyin değerli milletvekili arkadaşlarım. Bu problem, hepimizin problemi; bu problem, 65 milyonun problemi; bu problem -değerli Anava­ tan Partili kardeşimizin belirttiği gibi- yaratıkların en şereflisi olan insanın problemi... Şimdi, nedense, ilaçların fiyatını, benzinin fiyatını, mazotun fiyatını, Avrupa'yla mukayese ediyorlar; çok güzel; ama, bir de bizim işçi kardeşimizin, memur kardeşimizin, bürokrat kardeşi­ mizin, hele hele 10 milyon işsiz kardeşimizin elindeki ekonomik kriterler nelerdir, işçinin eline ne geçmektedir, bunları Avrupa'yla mukayese etmemektedirler. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, al­ kışlar) Bakın, asgarî ücret, hepinizin bildiği gibi, 5 milyon 300 bin ya da 5 milyon 400 bin lira. Mar­ kın 50 bin liraya yaklaştığı, doların 70 bin lirayı geçtiği bugün de markla yatar, dolarla kalkar ol­ duk. Asgarî ücretle çalışan kardeşimiz, yaklaşık 100 mark civarında bir ücret almaktadır. MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Siz yatıyorsunuz! Almanya'dan gelen marklar ne oldu; bu konuda ne diyorsunuz?! MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) - Dinlemesini bilirsek çok daha iyi olur. Efendim, 100 mark ücrete karşılık -yurtdışındaki işçi kardeşlerimiz var, yakınlarımız var, he­ pimizin, sizlerin de takip ettiği üzere- yurtdışında çalışan bir işçinin, en kötü, en olumsuz koşullar­ da aldığı ücret 3 bin marktan aşağı değildir. Hatta, işsiz olan kardeşlerimiz, işsizlik sigortasından ayda 1 500 mark almaktadır. Hal böyle iken, ilaç fiyatlarının, güya, neredeyse üçte bir fiyat oldu­ ğunu söylüyorlar; ben, bu kanaatte değilim; ama, neden, Almanya'da, Fransa'da ya da Avrupa ül­ kelerinde, gümrük birliğine girmeye çalıştığımız, onlarla yarışmaya çalıştığımız ülkelerdeki işçi ücretlerinin, bizim işçi kardeşlerimizin ücretlerinin tam 20 misli olduğunu söylemiyorlar? Öyley­ se, insaf ölçüsüyle hareket etmemiz gerekir. Resmî kurumlar birbirlerini kazıklıyor; bunu hepimiz yaşıyoruz. Sigorta hastanesinden üniver­ siteye bir hasta sevkediliyor; bir bakıyorsunuz, sağlık konusunun aşağı yukarı yüzde 50'sini oluş­ turan ilaç konusu, en pahalı ilaçlarla, en ulaşılmaz rakamlarla fatura ediliyor; sonuçta ne oluyor? Sonuçta, bir resmî kurum, bir başka resmî kurumu soymaya çalışıyor. Ne olacak; tabiî, birilerinin cebine gidecek, döner sermayeden gelir temin etmeye çalışan,birilerinin cebine bir şeyler akacak; ama, tabii ki, sonuçta olan işçi kardeşime, memur kardeşime, onun yakınlarına, kısacası hepimize olacak... Değerli milletvekilleri, ilaçların yazımı, ödenmesi vesaire konularda -değerli Sağlık Bakanı­ mız da buradalar- Sağlık Bakanlığından çok, maalesef, Maliye Bakanlığı yetkilidir. Beş kalemden fazla ilaç yazamazsınız; sanki, uzman hekime itimat yok. Altı kalem gerekecekse yandınız. Antibiyogram testi sonucunda çıkan ilacı yazarsınız; antibiyogram testi yapılmamışsa, o ilacı yazamaz­ sınız... Biz, burada, değerli Bakanımıza, bir hekim olarak şunu yeniden gözden geçirmesini tavsiye ediyoruz: Uzman raporunun yanında heyet raporu şartı aranmamalıdır. Kendileri de bilirler, uzman raporunun yanına eklenen heyet raporundaki dört ilave imza, formalite imzadır; mesleğin içerisin­ den gelen birisi olarak, ben, öyle görüyorum. Asıl sorumluluğu alan, uzman arkadaştır. Efendim, biz, Türkiye'de, 100 trilyonluk bir pazarı konuşuyoruz; küçümsenecek bir rakam de­ ğil. Fert başına 24 dolar, Avrupa'nın ön düşük rakamı; çünkü, Japonya'da 368 dolar, Amerika'da 300 dolar, Yunanistan'da bile 77 dolar iken, Türkiye'de 24-25 dolar deniliyor. Bunu, 65 milyonla çarparsanız 1,5 milyar doları geçer; yani, 100 trilyonluk bir pazarı konuşuyoruz; bu gerçeği kimse gözardı edemez. -474- :