AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Ġçindekiler AVRUPA GÜNDEMİ ................................................................................................................. 3 Avrupa'da iĢsizlik azalıyor...................................................................................................... 3 Çeyrek asırda 4 kat büyüdüler ................................................................................................ 3 Portekiz kendi ayakları üzerinde duracak ............................................................................... 3 Merkel ve Anastasiades, Rusya'yı görüĢecek ......................................................................... 4 NSU davası 1. yılına giriyor ................................................................................................... 4 Kırımoğlu‟nun Kırım‟a alınmamasına kınama....................................................................... 4 Avrupa Parlamentosu'ndan Türkçe seçim klibi ...................................................................... 4 Yunanistan ödül bekliyor........................................................................................................ 4 AB 19 ülkeye vizeyi kaldırdı .................................................................................................. 4 Almanya YouTube Engellemesinde Dünya Birincisi ............................................................ 5 Almanya CumhurbaĢkanı'na Viyana'dan Yanıt Verdi ............................................................ 5 Ukrayna BaĢbakanı‟ndan Putin‟e sert mesaj .......................................................................... 5 Polonya'dan Kırımoğlu'na demokrasi ödülü ........................................................................... 6 Macaristan BaĢbakanı Viktor Orban Berlin'de ....................................................................... 6 Merkel'den AB'nin Kıbrıs'ta birleĢme görüĢmelerine daha çok dâhil olmasına destek .......... 6 Yunanistan'da AP'ye baĢörtülü aday ...................................................................................... 6 Türkiye‟nin Kırım sınavı – Özcan Tikit – Haberturk Gazetesi .............................................. 6 Avrupa‟da tekleyen Fransa ve Ġtalya! – Deniz Gökçe – AkĢam Gazetesi.............................. 7 Tam Bir Ġstihbarat Devleti - Deutschlandradio – Luise Sammann ........................................ 8 Almanya'nın Rusya dilemması – Sinan Özdemir – Dünya Bülteni...................................... 13 Gauck Gereğinden Fazla Öfke Yaratıyor - Frankfurter Allgemeine Zeitung-Internet Volker Zastrow ................................................................................................................... 15 Avrupa savaĢ riskiyle karĢı karĢıya mı?- Gavin Hewitt, BBC ............................................. 16 AFRĠKA GÜNDEMĠ ............................................................................................................... 17 Yabancı diplomatlar eğitimde .............................................................................................. 17 Güney Sudan'da güvenlik koridoru anlaĢması...................................................................... 17 Güney Afrika hükümeti sendikaların grevi sürdürme kararına tepkili ................................. 17 WHO: Çocuk felciyle ilgili uluslararası acil durum var ....................................................... 18 Cezayir'de kabine değiĢikliği ................................................................................................ 18 Ban Güney Sudan‟da ............................................................................................................ 18 1 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Nijerya-Türkiye... Zenginliğiniz varsa, baĢınız belâda demektir! – Hasan Karakaya, Yeni Akit ....................................................................................................................................... 18 Güney Afrika‟da seçim yarıĢı- Ġbrahim Tığlı – Dünya Bülteni............................................ 23 AMERİKA - İNGİLTERE GÜNDEMİ ..................................................................................... 25 ABD, Somali Yarımadasında Stratejik Askeri Tesisin Devamlılığı için Yeni Kira Kontratı Ġmzaladı ................................................................................................................................ 25 ABD Nijerya'da Kaçırılan Kızlar Ġçin Yardım Önerdi ......................................................... 25 ABD Yemen'deki büyükelçilik faaliyetlerini askıya aldı ..................................................... 25 ABD‟de Myanmar tasarısı kabul edildi ................................................................................ 25 Suriye Muhalefeti Delegasyonuna Diplomatik Statü Tanındı- NY Times........................... 26 Ġngiltere'nin etnik dokusu değiĢiyor- Times ......................................................................... 26 ABD DıĢiĢleri Bakanlığı önünde Mısır protestosu ............................................................... 26 Obama: Ekiplerimiz Nijerya'ya Yardıma Gitti ..................................................................... 26 Obama'dan idamlar için talimat ............................................................................................ 27 Obama “Erdoğan‟ın parmağı”ndan mı korktu? – Hasan Karakaya, Yeni Akit.................... 27 Freedom House ve CIA‟in yapmadığı – Ufuk UlutaĢ – AkĢam Gazetesi ............................ 30 Freedom House ve Gauck'u aydınlatma sorunu – Yasin Aktay – Yeni ġafak Gazetesi ...... 32 ASYA – PASİFİK GÜNDEMİ ............................................................................................... 33 Çin'de 70 yaĢındaki kadın casusluktan gözaltında ............................................................... 33 Tayland'da yeni baĢbakan atandı .......................................................................................... 34 Türkmenistan Çin'e doğalgaz ihracatını artıracak ................................................................ 34 AB Japonya zirvesi yapıldı:Serbest ticarette hedef 2015 ..................................................... 34 'Avrupa-Orta Asya ulaĢımı hızlanacak' ................................................................................ 34 Pakistan'da FBI ajanı gözaltına alındı .................................................................................. 34 Kuzey Kore: Ġnsan hakları açısından ABD bir cehennem .................................................... 35 Çin Asya`yı düĢürdü ............................................................................................................. 35 Maksadımız projelerden alınan payın artırılması ................................................................. 35 G.Kore: Batık gemide arama yapan dalgıç öldü ................................................................... 35 NATO ve Japonya bireysel iĢbirliği programını baĢlatıyor .................................................. 35 Çin, Afrika'da yeni hedefler peĢinde .................................................................................... 35 Çin, ABD'nin ticaret anlaĢmalarından endiĢeli..................................................................... 36 Tayland'da AYM'den baĢbakanın azli yönünde karar .......................................................... 36 2 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Güney Çin Denizi'nde balıkçılara müdahale ........................................................................ 36 ORTADOĞU GÜNDEMİ ......................................................................................................... 37 Sisi: Ġhvan diye bir Ģey olmayacak ....................................................................................... 37 ABD'den Suriyeli muhaliflere diplomatik misyon onayı ..................................................... 37 Esad Ġran'dan Klor Bombası Mı Alıyor?- Daily Telegraph .................................................. 37 Suriye'de 3 adayın baĢvurusu kabul edildi ........................................................................... 37 Barzani: DeğiĢim yoksa biz de yokuz .................................................................................. 37 AB'den Filistin'e 16 milyon yardım ...................................................................................... 38 Sisi'den Hamas ve Katar'a sert eleĢtiri .................................................................................. 38 Ġsrail‟le yakınlaĢırken bilinmesi gerekenler... – Taha Kıvanç - Star .................................... 38 Genelkurmay istihbaratı ve Ġran Devrim Muhafızları – Gültekin Avcı - Bugün ................. 39 Suriyeli mülteciler: Avrupa'nın borcunu hatırlatmak... – Ceren Kenar – Türkiye Gazetesi 41 Irak seçimleri: 'Demokratik' istikrarsızlık ............................................................................ 42 Freedom House Mısır için ne dedi? – Murat Aksay – T24 Ġnternet Sitesi ........................... 45 AVRUPA GÜNDEMĠ Avrupa'da iĢsizlik azalıyor Yeni ġafak Avrupa Ġstatistik Ofisi'nin (Eurostat) açıkladığı verilere göre, mart ayında yıllık bazda iĢsiz sayısı ve iĢsizlik oranı hem Avro bölgesinde hem de AB'de azaldı. ĠĢsizlik mart ayında Avro bölgesinde yüzde 11,8, Avrupa Birliği'nde (AB) ise yüzde 10,5 oldu. Çeyrek asırda 4 kat büyüdüler Sabah Putin'in yeni Sovyetler Birliği hayalinde en önemli kozu bu ülkelerin 23 yılda yakaladığı ekonomik performans. 13 ülke eskisine göre 4 kat büyük, daha çağdaĢ ve verimli. Sovyetler Birliği'ni oluĢturan 13 ülkeden yedisi Ģu anda Rusya'ya yakın politika izliyor. Bu yedi ülkenin büyüklüğü de neredeyse 13 ülkenin toplamı kadar. 2.7 milyar doların 2.5'i bu yedi ülkenin. 2015'te kurulacak olan Avrasya Birliği ile bu ülkelerin büyüme rakamlarının da hızlanacağı belirtiliyor. Portekiz kendi ayakları üzerinde duracak Euronews Euro Bölgesi‟nde geçtiğimiz yıllarda Ġrlanda ve Yunanistan‟la birlikte uluslararası kurtarma yardımına baĢvuran Portekiz‟den borç krizini atlattığı yönünde mesajlar geliyor. Uzun bir süre sonra geçtiğimiz ay 10 yıllık tahvil ihracına çıkarak piyasalara dönen Portekiz‟de 3 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI hükümet, ekonominin çarklarını iĢletmek için daha fazla dıĢ yardıma ihtiyaç duymayacağını duyurdu. Merkel ve Anastasiades, Rusya'yı görüĢecek Deutsche Welle Almanya BaĢbakanı Angela Merkel bugün Berlin'e gelen Kıbrıs CumhurbaĢkanı Nikos Anastasiades'le görüĢüyor. GörüĢmede Rusya'ya yaptırımların ele alınması bekleniyor. NSU davası 1. yılına giriyor Trt Türk Almanya'nın yakın tarihinin en önemli yargılamalarından biri olarak nitelendirilen NSU davasının baĢlamasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen örgütün karanlık bağlantıları aydınlatılamadı. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde devam eden davanın tutuklu baĢ sanığı Beate Zchaepe, sessizliğini korumaya devam ediyor. Kırımoğlu‟nun Kırım‟a alınmamasına kınama Anadolu Ajans DıĢiĢleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Kırım Tatar Türkleri önderi Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu‟nun 3 Mayıs‟ta anavatanı Kırım‟a geçiĢinin engellenmesinin herhangi bir meĢru temeli ve izahının olmadığı vurgulanarak, "Hiçbir Ģekilde kabulü mümkün olmayan bu uygulamayı kaygı verici buluyor ve kınıyoruz" denildi. Avrupa Parlamentosu'ndan Türkçe seçim klibi Radikal Avrupa Parlamentosu (AP), 22-25 Mayıs tarihlerinde yapılacak Avrupa seçimleri için baĢlattığı kampanya kapsamında Türkçe televizyon spotu da hazırlattı. AP'nin 751 üyesinin belirleneceği seçimler için hazırlanan videoda, oy kullanma çağrısı yapılırken, "Kararları kimin vereceğine siz karar verin" sloganı kullanıldı. Yunanistan ödül bekliyor Hürriyet Yunanistan, AB Komisyonu ve IMF rakamlarla oynadığı için kredi vadelerinin uzatılıp faizlerin indirilmesini talep ediyor. Yunanistan hükümeti, mali yardımların arttırılması için Euro Bölgesi'ndeki ortaklarıyla pazarlık masasına oturdu. Atina yönetimi, kredi faizlerinin düĢürülmesini ve vadesinin de 30'dan 50 yıla çıkarılmasını istiyor. Euro Grubu'nun maliye bakanları 2012 yılının kasım ayında, tasarruf tedbirlerinin etkisini göstermesi ve bütçenin faiz dıĢı fazla vermesi Ģartıyla bu kriz ülkesine ek yardım yapılabileceğini duyurmuĢlardı. AB 19 ülkeye vizeyi kaldırdı Trt Türk 4 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI AB tarafından alınan karar gereği, BirleĢik Arap Emirlikleri (BAE), Kolombiya, Dominika, Grenada, Kiribati, Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru, Palau, Peru, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadinler, Samoa, Solomon Adaları, Doğu Timor, Tonga, Trinidad ve Tobago, Tuvalu ve Vanuatu vatandaĢları vizeden muaf olacak. Vize muafiyeti, tam mütekabiliyetin sağlanması için bu ülkelerle AB arasında ikili anlaĢmaların yürürlüğe girmesinin ardından geçerlilik kazanacak. Almanya YouTube Engellemesinde Dünya Birincisi Die Welt Ġnanılmaz bir rakam: Dünya‟da en çok sevilen 1000 video‟dan yüzde 60‟ı Alman kullanıcılar için kapalı. Vatikan veya bir Ġslami devlet olan Afganistan bile böyle yüksek engelleme oranına sahip değil. Gazeteciler Ajansı „OpenDataCity“nin yaptığı bir istatistike göre Almanya Güney- Sudan ve Burma gibi devletleri bile geride bırakmıĢ. "Datenjournalist" internet sitesinde yer alan bilgiler Almanya‟nın en fazla sevilen 1000 video‟dan yüzde 60‟Ģına engelleme getirdiğini gösteriyor. Bu oran Güney-Sudan„da yüzde 15, Vatikan‟da ise yüzde 5. Almanya CumhurbaĢkanı'na Viyana'dan Yanıt Verdi Son Dakika Ahmet Davutoğlu, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Avusturya Ģubesi tarafından, uluslararası öğrenci derneği WONDER‟de konferans verdi. DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Almanya CumhurbaĢkanı Joachim Gauck‟un Türkiye ziyareti sırasında yaptığı açıklamalara iliĢkin, "Eğer kaygı duyacaksak Avrupa sokaklarına nüfuz etmiĢ olan ırkçılıktan kaygı duyalım, Ġslamofobiden kaygı duyalım, kundaklanan Türk evleri dolayısıyla kaygı duyalım. Saygı görmek isteyen saygı gösterecek bize. Kimse bize ikinci sınıf Avrupalı muamelesi yapamaz" dedi. Büyük devletlerin tarihe bıraktıkları izlerle anıldığını söyleyen Davutoğlu, Viyana baĢta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde Ģehitler bulunduğunu aktardı. Her yurt dıĢı gezisinde ilk olarak Ģehitlikleri ziyaret ettiğini belirten Davutoğlu, "ġehitlere vefa borcumuzu ödemeden biz yeni bir siyasi idealin temsilcisi olamayız" diye konuĢtu. Ukrayna BaĢbakanı‟ndan Putin‟e sert mesaj Euronews Rusya Devlet BaĢkanı Viladimir Putin‟in Ukrayna‟nın doğusundaki Donetsk‟te özerklik referandumunun ertelenmesi yönündeki çağrısına Kiev yönetiminden tepki geldi. Donetsk bölgesinde ayrılıkçı grupların liderlerinin bugün Putin‟in çağrısını değerlendirecekleri bildirildi. Oy pusulalarını bile hazırlayan Rusya yanlılarının özerklik ya da Kiev‟den bağımsızlık referandumunu cumhurbaĢkanlığı seçiminin sonrasına ertelemesi bekleniyor. 5 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Polonya'dan Kırımoğlu'na demokrasi ödülü Euractive Polonya, Rusya'ya ilhakının ardından Kırım'a giriĢi engellenen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'na demokrasi ve insan hakları ödülü verdi. Kırım Tatar halkını büyük bölümü, yarımadanın yeniden Moskova kontrolüne girmesine karĢı çıkmıĢtı. Türkiye DıĢiĢleri Bakanlığı Pazartesi günü, Kırımoğlu'nun Kırım'a geçiĢinin engellenmesini kınamıĢtı. Macaristan BaĢbakanı Viktor Orban Berlin'de Deutsche Welle Macaristan BaĢbakanı Viktor Orban'ın Berlin ziyaretinde yapacağı ikili görüĢmelerde AB gündeminin yanı sıra Ukrayna krizinin de ele alınacağı bildirildi. Merkel'den AB'nin Kıbrıs'ta birleĢme görüĢmelerine daha çok dâhil olmasına destek Euractive Almanya BaĢbakanı Angela Merkel, Kıbrıs'ta birleĢme müzakerelerinin hızlı bir Ģekilde ilerlemesini ve bir an önce baĢarıya ulaĢmasını istediklerini belirterek, sürece Avrupa Birliği'nin daha fazla dâhil olmasını desteklediklerini söyledi. Yunanistan'da AP'ye baĢörtülü aday Dünya Bülteni Yunanistan'da Avrupa Parlamentosu için yapılacak seçimlere baĢörtülü bir kadın da aday oldu. 30 yaĢında Müslüman olan Anna Stamou, seçildiği takdirde ülkesindeki Müslümanların haklarını savunacağını söyledi. Türkiye‟nin Kırım sınavı – Özcan Tikit – Haberturk Gazetesi HER ne kadar Türkiye‟nin gereksiz bir hırsla dünya sahnesinde ön plana çıktığı iddia edilse de çevremizdeki manzara bunun aksini gösteriyor. Bunun en somut izleri Rusya‟nın Kırım‟ı ilhak etmesiyle izlenmeye baĢlanan stratejide görülebilir. Ne kadar realist çizgide hareket ettiğini görmek için de Türkiye‟nin nasıl bir beklentiyle karĢı karĢıya olduğunu bilmek gerekiyor. Kırımlı Tatar gazeteci arkadaĢım Ġsmet Yüksel‟in anlattığına göre, Rus iĢgalinin baĢlamasıyla birlikte Tatarların kardeĢ Türkiye‟den beklentisi doruğa çıktı. Bazı Tatarlar, Türkiye‟nin savaĢ gemileri ve uçaklarıyla Kırım‟a gelip kendilerini kurtarmasını dahi bekledi. KarĢı kıyıdaki kardeĢ halkın hissiyatı buyken, Türkiye ne çıkarlarını tehlikeye atacak Ģekilde Rusya‟yı karĢısına aldı, ne de Tatarları yalnız bıraktı. Ankara bunların yerine potansiyelini aĢmadan, Kırım Tatarlarını korumayı önceleyen diplomatik hamlelerde bulundu. DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa‟ya yaptığı ziyaretlerde ve Rus mevkidaĢı Sergey Lavrov‟la yaptığı görüĢmelerde Tatarların küresel gerilime kurban edilmemesi gerektiğini vurguladı. Perde arkasından da diplomatik giriĢimlere hız verdi. CumhurbaĢkanı Abdullah Gül, Tatarların milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu‟na 6 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Devlet NiĢanı takarak Türkiye‟nin Tatar hassasiyetini tüm dünyaya ilan etti. BaĢbakan Tayyip Erdoğan da Rusya Devlet BaĢkanı Vladimir Putin‟le görüĢerek mazlum Tatar halkının korunmasına dikkat edilmesi gerektiğini lisan-ı münasiple anlattı. Ankara‟nın bu akil tavrı meyvelerini de verdi nitekim. Önce Tatarca‟nın Kırım‟ın resmi dili olması kabul edildi. Sonra 1944‟te Stalin döneminde yaĢanan tehcirin yarattığı hasarı telafi etmeye yönelik bir kararname de bizzat Putin tarafından imzalandı. Kırım‟daki yeni yönetimde hakça temsil ilkesine riayet edileceğine dair de önemli güvenceler verildi. Gelgelelim Tatarları temkinli bir iyimserliğe sevk eden bu adımlar, son günlerdeki bazı uygulamalarla gölgelendi. Tatar lider Kırımoğlu‟nun Kırım‟a giriĢi yasaklanırken, bunu protesto eden Tatar Meclisi de Kırım savcısı tarafından kapatılmakla tehdit edildi. Rusya‟nın attığı olumlu adımların göz boyamaktan ibaret olduğu izlenimi veren bu son giriĢimlerin nedenlerini iyi tahlil etmek gerekiyor. Bunlardan ilki Kırımoğlu‟nun son derece keskin bir Rus karĢıtı olması. Hayatının önemli bir bölümü Sovyet hapishanelerinde geçen Kırımoğlu, geçmiĢin acılarından çıkardığı dersle hareket ediyor. Bu nedenle de Rusya‟ya güvenemiyor. Krizin nihai çözümü için Rusların Kırım‟dan çekilmesi gerektiğini söylüyor. Lakin ABD, “Rusya‟yla savaĢmayız” demiĢken ve Ukrayna bile Kırım‟ın Ruslarda kalmasını umursamazken bu çözümün pek gerçekçi olmadığını da görmesi gerekiyor. Ġkinci nedense Tatarların 1944 tehcirinin 70‟inci yıldönümü olan 18 Mayıs‟ta Kırım‟da düzenleyeceği anma törenleri. Aynı gün Rusya‟da da Putin karĢıtı gösteriler düzenlenecek. Bu “tatlı tesadüf” Moskova‟nın ateĢini yükseltiyor. Putin riski minimuma indirmek için Doğu Ukrayna‟da gerilimi tırmandırırken, Kırım‟da ipleri gererek hâkimiyetini pekiĢtirmeye çalıĢıyor. Bu durum Türkiye‟nin manevra alanını daraltıyor. Bir yanda Kırımoğlu‟nun haklı ama gerçekçi olmayan talepleri. Diğer yandaysa damarına basıldığında tarihi bir felakete bile yol açabileceğini kanıtlamıĢ Putin. Denklemin bambaĢka bir yerinde de Tatarları provoke ederek Rusya‟yı rahatsız etmek isteyen Batı var. Önceliği her Ģeyden önce Tatarları korumak olan Türkiye, bu krizi hiç yara almadan atlatabilirse çok güçlü bir alkıĢı da hak etmiĢ olacak. Avrupa‟da tekleyen Fransa ve Ġtalya! – Deniz Gökçe – AkĢam Gazetesi Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği‟nin son ekonomik durum beklentilerini ve risklerini geçtiğimiz günlerde yayınladı. Komisyon‟a göre Birlik ekonomilerinin büyümesi bu yıl hızlanacak, bu tabii hem tüm dünya hem de Türkiye açısından pozitif bir değerlendirme. Komisyon‟un ekonomi sorumlusu Olli Rehn Avrupa Parlementosu seçimleri için Brüksel dıĢında olduğundan yerine açıklamayı S.Kallas yaptı. Kallasiyimser bir konuĢma yaparken riskleri de saydı. Ukrayna‟daki geliĢmeler ve Rusya ile gerilim, uzun süre düĢük enflasyon ile yaĢama durumu ve bazı Birlik üyesi ülkelerin ekonomi politikalarını sürdürmekten kaçınmaları temel riskler olarak gündeme getirildi. Ġstihdamda yavaĢ iyileĢme 18 Birlik üyesi ülkenin Ģubat ayında açıklanan 2014 reel büyüme beklentisi yüzde 1.8 değerinden hafifçe aĢağıya çekildi ve yüzde 1.7 olarak yeniden açıklandı. Euro kullanan ülkelerin büyümesi ise geçen yılki yüzde 0.4 düzeyinden bu yıl 1.2 düzeyine yükselecek. 28 7 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI üyelik Avrupa Birliği için de, geçen yıl sadece yüzde 0.1 olan büyümenin bu yıl yüzde 1.6 ve 2015 yılında ise yüzde 2 değerine yükseleceği beklentisi de açıklandı. Diğer taraftan Avrupa Merkez Bankası‟nın temelde yüzde 2 olan enflasyon hedefinin bu yıl Ģubat ayında yüzde 1 eneflasyon gerçekleĢmesi olarak açıklandığını, ama Ģimdi bu haftaki Avrupa Birliği Merkez Bankası toplantısından hemen önce de daha düĢük yüzde 0.8 düzeyinde gerçekleĢeceğinin tahmin edildiği de vurgulandı. Piyasa beklentileri Avrupa Birliği Merkez Bankası‟nın Ģu anda düĢük enflasyon için bir önlem almayacağı Ģeklinde. Avrupa Komisyonu, Fransa ve Ġtalya‟da ekonomik büyüme açısından zayıflık oluĢabileceğini de düĢünüyor. Komisyon zayıflık yaĢayan ekonomilerden Fransa için 2014 yılında sadece yüzde 1 kadar büyüme bekliyor. Ama 2015 yılında ise toparlanma olabileceğini ve yüzde 1.5 boyutunda büyüme gerçekleĢmesinin mümkün olduğunu söylüyor. Diğer zayıf büyüme yaĢayan ülke olan Ġtalya için ise 2014 yılında sadece yüzde 0.6 büyüme tahmini var. Ancak 2015 için hafifçe artıĢ yani yüzde 1.2 büyüme beklentisi mevcut. Ġtalyan Hükümeti ise 2014 yılında yüzde 0.8 ve 2015 yılında yüzde 1.3 büyüme beklentisi açıklamıĢ bulunuyor. Ġspanya‟nın büyümesinin 2015 yılında yüzde 2.1 düzeyine çıkması bekleniyor. Yunanistan‟ın ise 2014 yılında yüzde 0.6 büyüdükten sonra 2015 yılında yüzde 2.9 düzeyine yükselebileceği düĢünülmekte. Ġstihdamda yavaĢ da olsa iyileĢme bulunuyor. Geçen yıl euro bölgesinde yüzde 12 olan iĢsizlik oranının yavaĢça düzeldiği ve 2014 yılında yüzde 11.8 ve 2015 yılında yüzde 11.4 düzeyine düĢmesinin beklendiği de açıklandı. Avrupa Birliği‟nin bütününde ise iĢsizlik oranının 2013 yılında yüzde 10.8 olarak gerçekleĢtikten sonra 2014 yılında yüzde 10.5 ve 2015 yılında yüzde 10.1 düzeyine inecek gibi durduğu düĢünülüyor. Kemer sıkmayı eleĢtiriyorlar Ancak Ġspanya ve Yunanistan‟da iĢsizlik oranı 2014 yılında hafifçe aĢağıya doğru dönse de, her iki ülkenin de 2015 yılında bile yüzde 24 civarında iĢsizlik yaĢaması gündemde. Avrupa‟da sosyalist partiler bu nedenle bugün de kemer sıkma politikalarını eleĢtirmeye devam etmekteler. Bu yıl Avrupa‟nın krizdeki beĢinci yılı yaĢanmıĢ olacak! Avrupa‟nın sorunlarının yavaĢ düzelmesi ülkelerin bütçe açıklarını yüzde 3 düzeyine indirmelerini de önemli ölçüde zorlaĢtırıyor. Ukrayna krizi de Rusya ile iliĢkileri daha fazla olan Kıbrıs Rum Kesimi ve Finlandiya gibi ülkelerin ek sorunlar yaĢamasını gündeme getirecek. Tam Bir Ġstihbarat Devleti - Deutschlandradio – Luise Sammann Türkiye‟de Ġstihbarat Servisiyle Ġlgili Çıkartılan Yeni Yasa, Ġstihbarat Elemanlarına Diğer Demokratik Ülkelerde Görülmeyen Yetkiler Veriyor. Muhalefet Yasayı, Gücün Kötüye Kullanılması Adına VerilmiĢ Olan Açık Çek Olarak Niteliyor. Hükûmet ise Yasanın Daha Fazla ġeffaflık Getireceği Sözünü Veriyor-“Güçlü demokrasilerin güçlü istihbarat birimleri olur. ĠĢte bu nedenle bu reforma destek veriyoruz. Bizler zamana uyum gösteren güçlü bir istihbarat birimi istiyoruz.” “Artık herhangi bir hâkim kararına gerek duyulmaksızın her kurumdan her türlü bilgi talebinde bulunulabilecek. Meslek ve banka sırları gibi kavramlar artık geçerli olmayacak. Türkiye‟ye artık kim yatırım yapmak ister ki sorusunu kendime soruyorum. Sermayenin, hukukun geçerli olmadığı bir ortama geleceğine inanıyor musunuz?” 8 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Bu sefer yumruklar havada uçuĢmadı. Ġstihbarat birimiyle ilgili yeni yasa 17 Nisan'da Meclisten geçerken, oturum bir parlamento tartıĢmasından ziyade bir savaĢı andırıyordu. Yasanın hükûmetteki AKP‟nin oylarıyla Meclisten çoktan geçmesine rağmen, muhalefet reformu “gücün kötüye kullanılması adına verilmiĢ olan açık bir çek” olarak nitelemeye devam etti. Ülkenin en ünlü gazetecilerinden biri paketi “polis devletine doğru atılmıĢ yeni bir adım daha” Ģeklinde yorumladı. Ġnsan Hakları Ġzleme Örgütü, “Bu yasa gücü kötüye kullanmaya davet ediyor” Ģeklinde bir nitelendirmede bulundu. --Diğer Avrupa Ülkelerindeki Ġstihbarat Birimlerinden Daha Fazla Yetkiye Sahipler-Gerçekten de Türk istihbarat servisi, artık diğer demokratik ülkelerde görülmeyen yetkilere sahip. MĠT telefon görüĢmelerini dinlemek için artık mahkeme kararına bile ihtiyaç duymayacak. Bütün devlet kurumlarının yanı sıra firma ve bankalar gibi özel kuruluĢlar da bir talep gelmesi hâlinde vatandaĢların bilgilerini vermekle mükellef olacak. Buna uymayanları uzun hapis cezaları bekliyor. Ayrıca istihbarat bilgilerini yayımlayan gazeteciler de uzun süreli hapis cezalarına çarptırılabilir. Yeni yasa, istihbarat çalıĢanlarını yargı ve basın karĢısında dokunulmaz hâle getiriyor. Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu bundan neredeyse bir yıl önce “Türkiye otoriter bir rejim olmaya doğru tam gaz gidiyor.” Ģeklinde uyarıda bulunmuĢtu. O tarihlerde hükûmet, Gezi Parkı gösterilerinden geride kalanları bastırmakla meĢguldü. Göstericiler mahkemelere düĢtü, muhalif gazeteciler iĢlerini kaybetti, isyankâr tiyatrolara devlet yardımı kesildi. Yeni istihbarat yasasıyla, o tarihlerde muhalefet liderinin yapmıĢ olduğu uyarının haklılığı ortaya çıkmıĢ gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu, “Bu tam anlamıyla bir istihbarat devleti. Ġnsanlar daha önce de dinleniyordu, ancak bu en azından yasa dıĢıydı. ġimdi ise yasal hâle getirildi. Bir ülkede vatandaĢların dinlenmesi, o ülkede demokrasinin ve özgürlüğün olmadığını gösterir.” diyor. --Parlamento Ġstihbarat Birimini Denetleyecek-Yönetimdeki AK Partiden bir komisyonunun önceden hazırlamıĢ olduğu yasayı, muhalefet lideri Kılıçdaroğlu gibi eleĢtirmenlere karĢı savunma ve hoĢ gösterme görevi BaĢbakan Yardımcısı BeĢir Atalay‟a kaldı. BeĢir Atalay, “Bazıları dikkatli göz atmadan bir yargıda bulunuyor. Oysa biz istihbarat servisini ĢeffaflaĢtırıyoruz. Verdiğimiz bu bütün yetkilere MĠT zaten sahipti. Ancak bunlar gizlilik kuralları çerçevesinde gerçekleĢiyordu. ġimdi ise parlamento MĠT‟in çalıĢma kurallarını belirleyecek.” diyor. Tam da 539 koltuktan 313‟ünün yönetimdeki AKP‟nin elinde bulunduğu ve bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan‟ın yasa tekliflerinin daha Mecliste tartıĢılmadan önce geçmiĢ olarak görüldüğü bir parlamentoda. Gözlemciler, özellikle bu yasanın BaĢbakan‟ın kendi inisiyatifi üzerine çıkarılmıĢ olduğu hususunda görüĢ birliği içerisinde. Bunun nedeni ise Erdoğan‟ın bir savaĢ içinde olması ve bu savaĢta sadece kendisine bağlı, güçlü bir istihbarat birimine ihtiyaç duyması. Bu savaĢ oldukça fazla güce sahip olan vaiz Fethullah Gülen hareketine karĢı yürütülüyor. Gülen, sürgünde olduğu ABD‟den Erdoğan‟ın hayatını zorlaĢtırıyor. Hükûmetin en yüksek makamlarına kadar ulaĢan yolsuzluk olaylarının kanıtı olarak görülen video görüntüleri ve telefon konuĢmaları Türkiye‟de geçtiğimiz aylarda sürekli olarak internet ortamına düĢtü. Ġnternete bu görüntüleri Gülen‟in adamlarının yüklediği düĢünülüyor. Orhan Kemal Cengiz, “Ġstihbarat reformu, Gülen ile yaĢanan çekiĢmenin ardından ortaya çıktı. Büyük bir ihtimalle onun hareketine karĢı kullanılacaktır." Ģeklinde tahminde 9 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI bulunuyor. Reformun baĢ eleĢtirmenleri arasına giren ünlü gazeteci ve insan hakları avukatı Orhan Kemal Cengiz bu kanıda olan tek kiĢi değil. Orhan Kemal Cengiz, “Gülen hareketi, Erdoğan‟ın attığı her antidemokratik adımı haklı göstermek için kullanılan bir tür bahane hâline dönüĢtü. Erdoğan sürekli olarak devlete sızmıĢ bir çeteden söz ediyor. Bu mazereti öne sürerek insanların özgürlüklerini kısıtlıyor.“ diyor. --Gülen Hareketine SavaĢ Ġlanı-Gerçekten de BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyu önünde açık bir Ģekilde Gülen ile savaĢın daha yeni baĢladığını duyurdu. Erdoğan'ın 30 Mart yerel seçimlerinin yapıldığı günün akĢamında halka hitap ettiği balkon konuĢması, bir politikacının sözlerinden daha çok bir savaĢ ilanını andırıyordu. Sözlerinden, Erdoğan‟ın bir zamanlar yol arkadaĢı olan ve Ģimdilerde can düĢmanı hâline dönüĢen Gülen ile onun yandaĢlarının kastedilmek istendiğini Türkiye‟deki herkes anladı. Erdoğan, “Bazıları kaçmaya baĢladı. Yarın ise daha çok kiĢi kaçacak. Bazılarına karĢı bizzat suç duyurusunda bulundum. Saklandıkları inlerine kadar gireceğiz. Hesap soracağız ve onlar da hesap verecek.“ demiĢti. Bu tehdit bir ay önce yapıldı. Gülen ve yandaĢlarına karĢı ne bir suç duyurusunda bulunuldu ne de bir dava açıldı. Orhan Kemal Cengiz için bu durum, harekete karĢı yasal yollarla Ģimdiye dek bir yere varılamayıĢının bir göstergesi. Yeni bir silah bulunmalıydı, istihbarat yasası gibi bir silah. Avukat Cengiz'e göre MĠT‟e tam da böyle bir zamanda bu kadar yetki verilmesi bir tesadüf değil. Burada birileri bir canavar yaratmak istiyor. Yeni yasayla istihbarat birimi elemanları yargı önünde dokunulmazlık kazanıyor. Böyle bir durum, demokratik bir devlette hiçbir zaman kabul edilemez. Ancak böyle bir eleĢtiri çok geç geldi. Artık Türk istihbarat servisini gelecekte hiç kimse kontrol edemeyecek. EleĢtirmenler, MĠT elemanlarının bombalı eylemlere, hırsızlığa ve cinayete karıĢmıĢ olsalar bile, iĢleriyle bir ilgisi olması hâlinde cezadan muaf kalabilecekleri Ģeklinde endiĢe duyuyor. Bu konuda istihbarat biriminin kendisi karar verecek. MĠT‟in yönetimi izin vermediği sürece hiçbir savcının MĠT elemanlarına dava açma hakkı yok. --Erdoğan'ın Yeri Daha Önce Hiç Olmadığı Kadar Sağlam-Cengiz, "GeçmiĢte Türkiye‟de böyle bir ayrıcalığa askerler sahipti. Askerler üzerinde de bir nevi dokunulmazlık vardı. Bizler bu durumun artık aĢıldığını zannediyorduk. Ancak yeniden bir yapıya -onu dengeleyecek karĢıt bir güç çıkartılmadan- inanılmaz güç veriliyor. Bu çok tehlikeli ve hatta ürkütücü." diyor. Türk parlamentosu MĠT yasasını 17 Nisan'da onayladı. Geçtiğimiz sene Gezi göstericileri ve bazı reformcuların ümidi olan CumhurbaĢkanı Gül, yasayı neredeyse hiçbir eleĢtiride bulunmadan onayladı. Orhan Kemal Cengiz, sonunda yaratıcısına zararı dokunabilecek bir FrankeĢtayn yasasından söz ediyor. Cengiz, "Eğer bir hükûmet böyle adımlar atıyorsa o zaman kendisinin sonsuza kadar iktidarda kalacağını düĢünüyor demektir. Erdoğan yargıyı kontrol etmeye çalıĢıyor ve istihbarat birimi tarafından vatandaĢlarının yatak odalarına kadar gözetlenmesine çalıĢıyor. Ancak günün birinde bu antidemokratik giriĢime kendi adamlarının kurban gidebileceğini Erdoğan düĢünmüyor." diyor. ġimdilik bunun olması çok uzakmıĢ gibi görünüyor. Bunun tek göstergesi geçtiğimiz aylarda yapılan yerel seçimler değil. AKP ülke çapında oyların yüzde 45‟ini elde etti. Gülen ile yaĢanan güç mücadelesi, yolsuzluk iddiaları, Twitter‟e getirilen engel, bunların hiçbiri 10 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI seçmeni korkutmadı, aksine Erdoğan'ın yeri daha önce hiç olmadığı kadar sağlam. Çıkan istihbarat yasasıyla Erdoğan gücünü daha da artırmıĢ olsa gerek. Erdoğan‟ın güvendiği Hakan Fidan‟ın baĢında olduğu MĠT‟in güçlenmesiyle, BaĢbakan kendisini eleĢtirecek ve rahatsız edecek kiĢileri önceden tespit edip tavrını koyabilecek. Türk parlamentosunda tartıĢma çarkı dönmeye devam ediyor. ġimdiden baĢka konular Ankara‟daki siyasi gündemi belirlemeye baĢladı bile. Sayıları çok olmasa da yeni istihbarat yasasına karĢı direnci sürdürmek isteyenler var. Muhalefet partisi CHP, Türk Anayasa Mahkemesine baĢvurmayı düĢünüyor. Gözlemciler Anayasa Mahkemesini, Erdoğan‟ın görünüĢteki hâkimiyetine karĢı direnen son kale olarak nitelendiriyor ve bu yargı organından bir iptal kararı çıkmasını ümit ediyor. Hükûmet karĢıtları için istihbarat yasasından daha fazlası söz konusu. Geçtiğimiz yaz yaĢanan Gezi olaylarının bastırılmasından bu yana, hükûmet karĢıtlarının tartıĢmalarında sürekli olarak gözetleyici devlet kelimesi kullanılıyor. Erdoğan hükûmetini eleĢtirmeye cesaret edebilen -sayıları pek fazla olmayan- günlük gazetelerden Radikal'in baĢsayfa haberine “Türkiye 1984” Ģeklinde bir baĢlık kullanılması tesadüf değil. --1984 Adlı Eser SatıĢ Rekorları Kırıyor-Ġstanbul‟da bir kitapçı dükkânındaki manzara, George Orwell‟in bilimkurgu romanı 1984‟ü tek hatırlayanın Radikal'in Ģef redaktörleri olmadığını gösteriyor. Dükkânda yabancı yayınlardan sorumlu olan ve normalde pek fazla iĢi olmayan kitap satıcısı Fırat, 1984 adlı romanın satıĢında, istihbarat yasasıyla ilgili tartıĢmaların baĢlamasıyla patlama yaĢandığından söz ediyor. Fırat, “ġu sıralar kitaba ilgi oldukça büyük. Eskiden günde bir tane satarken, Ģimdilerde bu romandan günde en az beĢ tane satıyoruz. Giderek bu sayı artıyor. Bana soracak olursanız bu ilgi artmaya devam edecek.” diyor. Gerçekten de kitapçı Fırat ile yaptığımız sohbet sırasında bir bayan müĢteri Orwell‟in eserinin bulunduğu rafa gidiyor ve 1984 adlı romanın Ģimdilik elde kalan son nüshasını kasaya götürüyor. Fırat gülümsüyor. Daha Ģimdiden ek sipariĢ verildi. Maç bileti alan futbol taraftarları, ön kontrole giden hamile kadınlar, kontörlü cep telefonu almak isteyen müĢteriler... Türk vatandaĢları günümüzde kiĢisel bilgilerini verip merkezi bilgisayarın kaydına girmeden neredeyse hiçbir alıĢveriĢte bulunamıyor. Türk Jinekoloji Derneği BaĢkanı daha birkaç hafta önce serzeniĢte bulundu. Türkiye‟de kürtajın Ģimdilik yasal olduğu ancak her hamile kadının bilgisayarda kayıt altına alınmasıyla can sıkıcı soruĢturmalardan kaçmanın mümkün olmadığı belirtiliyor. Giderek daha fazla jinekolog, korku duydukları için bu tür tıbbi müdahalelerde bulunmayı reddediyor. Çoğu kiĢiye daha korkutucu gelen ise gelecekte her bir Türk vatandaĢının sağlık dosyası hakkında bilgi vermesi planlanan avuç içi damar izi okuma sistemi. Bir kiĢi düzenli aralıklarla içki içiyor mu? Bir kadın ne sıklıkla hamile kalıyor? Kim, hangi ilaçları kullanıyor? Yakında avuç içi damar izi, sosyal sigorta baĢvurularında bir Ģart hâline gelecek. --Hükûmete Zarar Verebilecek ġeyler Yok Olacak-Türk Korsan Partisinin üyesi olan Gürkan Özturan için bütün bu detaylar bir korku filminden çıkmıĢ sahneleri andırıyor. Özellikle Ģubat ayında hükûmetin Ġnternet ile ilgili çıkarmıĢ olduğu yeni yasa, Özturan ve çok sayıda arkadaĢının haftalarca sokaklarda protesto gösterileri yapmalarına yol açmıĢtı. Gösteriler bir sonuç vermedi. Gürkan Özturan, “Zaten düĢünce özgürlüğü Türkiye‟de giderek problem hâline dönüĢüyor. Bu yasayla yeni bir boyuta ulaĢmıĢ oluyoruz.” diyerek duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. 11 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Sadece birkaç saat içerisinde, hiçbir mahkeme kararı olmaksızın Türk Ġnternet ağında öncelikle hükûmete zarar verebilecek bütün içerikler kayboldu. Ayrıca Türkiye‟deki bütün Ġnternet kullanıcılarının bilgileri iki yıl boyunca saklanacak. Hükûmet aile, çocuk ve gençlerin korunması gerekçesini öne sürerek yasayı savundu. Gözlemcilerin fikrine göre yasa gerçekte, yayımlanan bir sürü telefon kaydının ortadan kaldırılmasına yardımcı olacak. Yurt içinden ve yurt dıĢından gelen eleĢtirilere cevap veren Hükûmet Sözcüsü Hüseyin Çelik, Türkiye‟nin Çin olmadığını ve Ġnternet'in de hiçbir zaman Çin‟deki gibi sansüre uğramayacağını belirtti. Oysa Gürkan Özturan tam da bundan endiĢe duyuyor. Gürkan Özturan, “KiĢilerin hangi sayfalara girdikleri, ne yaptıkları, hangi sayfada ne kadar kaldıkları, hangi konulara ilgi duydukları... ĠĢte bütün bu bilgilerin toplanması, insanların her an takip edildikleri anlamına gelir. Bu istihbarat devletiyle eĢ anlamlıdır.” diyor. --Sadece Ġstanbul'da 5.500 Yüksek Çözünürlüklü Kamera Var-Gürkan Özturan'ın dizüstü bilgisayarının baĢında oturup antivirüs programları ve proxy sayfaları (ağ kapıları) aracılığıyla istenmeyen takipçilerden kurtulmaya çalıĢtığı sıralarda, oturduğu kafenin yakınlarında, öğle üzeri genelde kalabalık olan Taksim Meydanı'nda, kot pantolonlu ve deri montlu genç bir adam ayakta dikiliyor. "Burada sade bir vatandaĢ olarak bulunuyorum. Ama etrafımızdaki onca kamerayla beni burada izleyebiliyorlar." diyor Serhat Koç. Koç bir avukat ve o da Korsan Partisinin Ġstanbul teĢkilatının bir üyesi. BaĢını kaldırıyor, geçtiğimiz yazdan beri Taksim Meydanı'nı ve bitiĢiğindeki Gezi Parkı'nı 24 saat gözetleyen kameralara bakıyor. "Bakın... Orada bir tane var. Bir tane de Ģurada. Ġzleme merkezinde oturanlar, benim burada mülakat verdiğimi seyredebiliyor. Ellerinde bir yüz tanıma yazılımı var. Eğer isterlerse, bizim kim olduğumuzu bulup çıkarabilirler. Elbette bizim burada yaptığımız Ģey yasak değil. Ama onların istediği, Ģu sürekli korkuyu yaygınlaĢtırmak: Gözetleniyorsun, gözümüz üstünde!" Milyonluk metropol Ġstanbul'da trafiği denetlemeye yarayan sayısız kameranın yanı sıra, Ģehirde bu yüksek çözünürlüklü kameralardan 5.500 tane var. Meydanlardan Boğaziçi'nde gidip gelen feribotlara, otobüs duraklarından yaya geçitlerine kadar hemen hemen her yerde elektronik bir göz pusuda bekliyor. Bütün bunlara Ģahıs mülkiyeti olarak kurulmuĢ 100 bini aĢkın kamera da ekleniyor. --Güvenlik Kameraları Pek Çok VatandaĢın HoĢuna Gidiyor-"Bunlardan kesinlikle kaçamazsınız. Otele girdiğinizde, orada bir tane görürsünüz. AlıĢveriĢ merkezinde, kafede... Bakın orada, Burger King'in giriĢinde de bir tane var. Yine aynı Ģekilde her bankada da bulunuyor. Bu alıĢveriĢ merkezlerinin sıralandığı caddenin her santimetrekaresi kayıt altına alınıyor. Ġster dükkân olsun, ister ofis, isterse de kafeler... Burada her Ģey gözetleniyor." Hâlbuki Korsan Partisi üyesi Serhat'ı korkutan Ģey, bugün Taksim Meydanı'nda gezintiye çıkmıĢ yayaların çoğunun hoĢuna gidiyor. Üstelik bu, dünyanın en güvenli metropolleri listesinde Ġstanbul'un, Londra, Paris, Berlin gibi Ģehirlerin önünde yer almasına rağmen oluyor. "Ben daha fazla kamera yerleĢtirilmesinden yanayım. Çok olay oluyor. Böylelikle en azından suçlular bulunuyor. Hem de caydırıcı bir etkisi var. Eğer bir dükkânı soyacak olsam, 12 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI elbette ki bunu kameraların önünde yapmam. Diyelim bir kavgaya gireceğim, o zaman gözetlendiğimi biliyorsam herhâlde bıçak çekmem." ĠĢte vatandaĢların görüĢleri böyle. Bir de Türkiye'de geniĢ kabul gören bir zihniyeti yansıtan, ülkede gözetleme teknolojileri pazarının her yıl yüzde 20 büyüdüğü gerçeği var. Bu, Avukat Orhan Kemal Cengiz'in "devlete körü körüne güvenmek" diye tabir ettiği ve Cengiz'in de sertçe eleĢtirdiği yeni istihbarat yasasının geniĢ halk kesimlerinde pek de itirazla karĢılaĢmamasına yol açan bir zihniyet. Tam tersine, hükûmet güçlü bir istihbaratı hak eden güçlü Türkiye söylemiyle pek çok vatandaĢı etkilemeyi baĢarıyor. --Gerçekten de AB'ye Uymuyoruz-EleĢtirel tartıĢmalar, Ģimdilerde Türk toplumunun sadece bir kısmına ulaĢabiliyor. Korsan Partisi üyesi Serhat Koç da bunu gayet iyi biliyor ve Ģöyle söylüyor: "Ġnsanları uyarmak için çok uğraĢıyoruz. Gözetlendiğinizin farkında mısınız? diye tekrar tekrar soruyoruz. Ama baĢarılı olduğumuz söylenemez. Ġnsanlar aslında bu konuda çok bilinçli. Ama bu gerçeği gayet normal buluyorlar. Diyorlar ki: Biri benim mesajlarımı okuyorsa veya Ġnternet bilgilerimi kayıt altına alıyorsa, ne var ki bunda? Kimseye bir zararı olmaz." Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu da konuĢmasıyla, Ģu sıralar yaĢananlara kayıtsız kalan vatandaĢları uyandırmaya çalıĢıyor: "Bugün AB içinde bazı kesimler bizde adaletin olmadığını, yolsuzluğun örtbas edildiğini söylüyor. Diyorlar ki: Kusura bakmayın, sizler bizim standartlarımıza uymuyorsunuz. Peki, bir kimse çıkıp da onlara itiraz edebilir mi? Hayır. Çünkü gerçekten uymuyoruz! Hepsi bir yana, bütün bunlara rağmen susmaktan baĢka Ģey yapmayan kurumlarımız var: Üniversiteler! Soruyorum: ġimdi konuĢulmayacaksa, ne zaman konuĢulacak?" Geçtiğimiz ayki son seçim zaferinden sonra, muhaliflerin pek çoğu yılmıĢ gibi görünüyor. Onlar, yeni istihbarat yasasını bile yorgunca bir tavırla reddettiler. Avukat Orhan Kemal Cengiz, bunun bir hata olduğu uyarısında bulunuyor. Onun mücadeleyi bırakmaya niyeti yok; Türkiye'nin en çok gazetecinin hapishanede tutulduğu ülke olduğu gerçeğine rağmen, Cengiz gazetedeki köĢesini de her zamanki gibi hırçın bir dille kaleme almıĢ. "Dünya tarihi bize, bir devlette suiistimale açık alanlar yaratıldığı takdirde, istisnasız bu alanların mutlaka kullanıldığını öğretiyor! Yeni istihbarat yasası insanlara bugün çok soyut geliyor olabilir. Ama yakında ilk tutuklamalar gerçekleĢtiğinde, iĢte o zaman anlayacaklar." Almanya'nın Rusya dilemması – Sinan Özdemir – Dünya Bülteni Ukrayna krizi Avrupa Birliği'ni tek ağızdan konuĢmaya zorlasa da Almanya'nın tutumu belirsizliğini korumaya devam ediyor. Almanya açısından Rusya geçiĢtirilmesi mümkün olmayan çok özel bir ortaklığa göndermede bulunuyor. Çarice II. Katerina'dan bu yana Almanya-Rusya iliĢkileri dostluğun olduğu kadar tedirginliğin ve de çatıĢmanın da tarihidir. Geçen asrın ilk yarısında Ġki dünya savaĢında karĢı karĢıya gelmiĢ olan bu iki devlet 20. yüzyılın ikinci yarısında "Soğuk SavaĢ" günlerinde Almanya'nın tansiyonu düĢürmek için yola koyduğu yeni doğu politikası yeni bir iĢbirliğinin baĢlangıcı oldu. Bugün bile Alman bilinçaltında güçlü bir Rusya figürü vardır. Almanya, Avrupa devletleri içinde Rus edebiyatını yakından takip eden tek ülke. Bu durum iĢbirliğinin yalnızca devletler arsında olmadığı 13 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI toplumsal açıdan da kültürel bir karĢılığının olduğunu gösteriyor. Rus bilinçaltında da bir Alman figürü var; ancak o pek olumlu değil. Avrupa devletlerinin Almanya'dan beklediği bu çok özel iliĢkiden cesaret bularak Rusya'ya baskı yapması. Ne var ki, Avrupa dıĢ politikası söz konusu olduğunda sık sık ileri sürülen tek ağızdan konuĢamadıkları eleĢtirisi bu defa Avrupa'nın merkez ülkesi Almanya için gerçek oldu. Almanya'nın yorumlama safhasından çıkıp aksiyon safhasına geçmesi beklenirken tam aksine ağırlığını hissettiremediği gibi, dıĢarıdan bakanlara, pasif destek verdiği izlenimi uyandırıyor. Eski BaĢbakan Gerhard Schröder'in Gazprom danıĢmanlığı çerçevesinde "iyi niyet elçisi" olabileceği düĢünülmüĢtü; ancak tarafsız kalamayacağı, Kırım meselesi konusunda, NATO‟nun Kosova müdahalesine göndermede bulunarak, "ben bile uluslararası hukuku ihlal ettim" demesiyle anlaĢıldı. Schröder gibi hem sağda hem de solda varlığını sürdüren partiler açık bir tutum ortaya koymakta zorlanıyorlar. En fazla tartıĢılan konuların baĢında yaptırım kararları geliyor. Avrupa Birliği Rusya'ya yönelik yaptırım kararları alsa da Almanya'nın Rusya'nın ikinci (Çin birinci) ticari ortağı olması güçlü yaptırım kararları alınmasını kolaylaĢtırmıyor. Bu konuda Merkel hükümetinin, kamuoyu gibi, bir denge politikası oturtmaya çalıĢtığını düĢünebiliriz. Son olarak Ġnfratest Dimap'ın yaptırdığı ankete göre Almanlar da ekonomik yaptırımdan çok (yüzde 38) siyasi baskı (yüzde 62) oluĢturulması gerektiğini düĢünüyor. Almanların yüzde 49'u Rusya politikasında bir "üçüncü yol" formülünün uygulanmasını bekliyor. Bu tutum Alman siyasasında son aylarda görülen kararsızlıkla ve çok seslilikle örtüĢüyor. Bununla birlikte, katılanların yalnızca yüzde 45'i Almanya'yı Batı bloku içinde görmek isterken, yüzde 49'u Batı ile Rusya arasında üçüncü yolda görmek istediklerini ifade ediyor. Bu sonuca göre, Almanların yarısından fazlası geleceğini bloklar içinde görmezken, Almanya'nın kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi gerektiğine inandığını ifade edebiliriz. Almanların Vladimir Putin'e bakıĢı da on yılda değiĢti. Medyaya yansıyanların kamuoyu üzerinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bundan Rusya'da nasibini alıyor. Almanların sadece üçte biri Rusya ile iĢbirliğinin sürdürülmesini destekliyor. Bu oran 2004'te yüzde 45'lerde idi. Vladimir Putin hakkında ki kanaatlere gelince, olumsuz kanaat sahibi olanların oranı yüzde 65'lerde seyrediyor (2004'te yüzde 8). Merkel hükümeti içinde aykırı kabul edilebileceğimiz tek çıkıĢ Maliye Bakanı Wolfganf Schauble'den geldi. Schauble, Kırım'ın ilhakını Nazi Almanyasının Südetleri ilhakına (1938) benzetmesi, Ģiddetli tartıĢmalara sebep olmakla birlikte, konunun daha kolay anlaĢılmasına yardımcı oldu. Angela Merkel'in gelecek günlerde sesini yükseltip yükseltmeyeceği bilinmiyor; ancak DıĢiĢleri Bakanı Steinmeier'ün pasif diplomasiden aktif diplomasiye geçilmesi konusunda diğerlerinden ayrıldığı anlaĢılıyor. 14 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Berlin'in "üçüncü yolu" hiç kuĢkuĢuz diğer ortaklarının bakıĢından ayrılıyor. Angela Merkel'in ve Almanların beklentisi varolan kanallar üzerinden sorunun çözülmesi. ĠĢ dünyası hükümete yakın görünmekle birlikte belirsizliğe sürüklenmek istemiyor. Sorunu az zararla aĢmanın yollarını arıyor. Almanya-Ukryana iĢ hacmi geçen yıl için 6,3 milyar dolar iken, Rusya ile olan ekonomik iĢbirliğinin toplamda 76 milyar avro'ya tekabül etmesi, Rusya'da 6200 Ģirketin bulunması, geçen yıl doğrudan 22 milyar avroluk yatırımda bulunması iĢ ve siyaset dünyasını daha dengeli adımlar atmaya zorluyor. Madalyonun diğer yüzünde de Almanya'nın Rusya'dan ithal ettiği gaz bulunuyor (yüzde 39'u Rusya'dan, yüzde 25'i Hollanda'dan, yüzde 20'si Norveç'ten, yüzde 10 kendi içinden, yüzde 6 diğer ülkelerden). Ne var ki, ekonomi konusunda daha dikkatli ve dengeli bir yaklaĢım içinde olan iĢ dünyası gaz konusunda beklentilerin aksine Merkel'e destek veriyor. Ancak, asıl yaptırımların Moskova'ya geri adım attırıp attırmayacağı sorusu zihinleri meĢgul etmeye devam ediyor. Geçen hafta, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusunda baĢ gösteren kargaĢayı durdurmaması ve Cenevre'de 17 Nisan'da kabul edilen anlaĢmaya sadık kalmaması sebebiyle Avrupa Birliği ek yaptırım kararı aldı. Kırım'ın Rusya'ya tek taraflı olarak bağlanma kararından sonra ortaya çıkan fotoğraf kafaları karıĢtırıyor. Bir yanda Rusya Ukrayna'nın iç iĢlerine müdahalle etmekle suçlanıyor, diğer yandan Rusya yanlılarını kontrol altında tutmaması sebebiyle eleĢtiriliyor. Ukrayna krizinin üçüncü perdesinde dıĢ aktörleri yeniden gözden geçirmek durumundayız. Özellikle Ukrayna'ya sınırı olan devlerlerle baĢlamalı. Nasıl ki, Avrupa Birliği doğu sınrılarında yaĢanan hareketliliklere seyirci kalmak istemiyorsa, Rusya'da Batı sınırında yaĢananlar seyirci kalmak istemiyor. Batı, Kırım örneğinden sonra, Ģartların oluĢması durumunda, Rusya'nın uluslararası hukuku bir kere daha ihlal edeceğine inanıyor. Ancak bu korku yanlıĢ refleksler geliĢtirmesine sebep oluyor. Rusya olmadan sorunun çözümü mümkün görünmüyor. Almanların çekincesi de bu noktada derinleĢiyor. Bölgesel sorunların çözümünde Rusya'nın aktif taraflardan biri olduğunu kabul etmek güvenlik politikası çerçevesinde konuya yaklaĢmayı kabul etmek anlamına gelir ki, Batı'nın bunu kabul etmesi mümkün görünmüyor. Almanya'nın NATO üyeliğinden ve Avrupa güvenlik politikalarından vazgeçmeyeceği düĢünüldüğünde, üçüncü yol formülünün hayat bulması güçleĢiyor. Çünkü tarafların yaptırımlardan doğabilecek riskleri kestirebilme Ģansı varken, belirsizliklerin sebep olacağı en kötü senaryoları tahmin etmesi güçtür! Gauck Gereğinden Fazla Öfke Yaratıyor - Frankfurter Allgemeine Zeitung-Internet Volker Zastrow Federal Almanya CumhurbaĢkanı Gauck, Almanya‟nın dıĢ siyasi iliĢkilerine hareket getirmeyi biliyor; örneğin KıĢ Olimpiyat Oyunları kapsamında Rusya‟yı ziyaret etmeyi reddetmiĢ ve bu davranıĢı Moskova tarafından çok eleĢtirilmiĢti. Gauck‟un kararı Almanya‟da da iyi karĢılanmamıĢtı. Ancak Olimpiyat Oyunları sırasında Ukrayna‟daki durum gittikçe 15 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI kötüleĢiyordu. Bugünkü duruma bakıldığında da Gauck‟un o zamanki kararını artık eleĢtirecek kimse kalmamıĢtır herhâlde. Ancak Gauck baĢka ülkelerde de sorunlara yol açıyor. Örneğin Türkiye‟de demokrasiyle ilgili bir ilerleme yok. Gauck, Türkiye ziyareti sırasında Türkiye‟deki temel sorunları açık bir dille eleĢtirdi. Gauck‟un fikirleri Türkiye BaĢbakanı Erdoğan tarafından “iç meselelere müdahale” olarak değerlendirildi. Ayrıca Türk hükûmetine yakın olan basın çok sert ve abartılı bir Ģekilde Gauck‟un beyanlarını eleĢtirdi. Fakat yaptığı açıklamada Gauck her zaman yaptığı gibi fikrini söylediğini ve dürüst eleĢtiride bulunduğunu ileri sürdü. Gauck, Türkiye‟de Erdoğan‟ın bugünlerdeki siyasetini eleĢtirdi. Ancak Gauck, açıklamalarını ülkesini temsilen yaptığı için bu durum rakibi olan ülkelerde Almanya karĢıtı duyguları artırmak için kullanılabilir. Diğer taraftan Gauck‟un gittiği her ülkede ikiyüzlü davranması ve kötü oyunlar karĢısında iyimser bir yüz ifadesi takınması da yanlıĢ bir davranıĢ olur. Avrupa savaĢ riskiyle karĢı karĢıya mı?- Gavin Hewitt, BBC Avrupa bir yıl dönümünün eĢiğinde. 9 Mayıs Rusya'da Nazilerin yenilgisinin yıldönümü. BaĢka yerlerde bu Avrupa Günü olarak kutlanıyor. Daha sonra bu yaz Avrupa'nın liderleri 1. Dünya SavaĢı'nın patlak veriĢinin 100. yıldönümü birlikte hatırlayacak. Ġkinci Dünya SavaĢı'nın baĢından bu yana da 75 yıl geçti. DeğiĢen dünya Son zamanlara kadar Avrupalılar artık tarihin ağırlığının üzerlerinden kalktığını kabul ediyordu. Yeni ittifaklar ve kurumlar yeni bir savaĢı imkânsız yapmıĢtı. Artık sınırlar asla kuvvet kullanılarak değiĢtirilmeyecekti. Ama Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesi ile son 20 yılın varsayımları bir bir çöpe atılır oldu. Ancak Avrupalı liderler hala yeni realiteyi kabul etmede güçlük çekiyor. Rüya geçecek ve tekrar tanıdıkları dünya geri dönecek gibi davranıyorlar. Strateji arayıĢı YavaĢ yavaĢ Avrupa tehlikenin farkına vardı. Ancak Avrupa'nın liderleri krizi etkilemede yine baĢarısız oldu. Onlar olayları değil, olaylar onları Ģekillendiriyor. Bir kez bile, Rusya Devlet BaĢkanı Putin'i duraksamaya sevk edecek Ģekilde hareket etmiĢ değiller. Rus varlıklarını dondurma veya vize yasaklama yolunda atılan her adım zorlu ve inandırıcılıktan uzak olmuĢtur. Ukrayna'da hükümranlık sorunu Böylece görece kısa bir zamanda doğu ve güney Ukrayna destabilize olmuĢtur. Ukrayna artık kendi topraklarında hükümran bir devlet olarak çalıĢamaz durumda. Ukrayna hükümet binalarını ele geçirme ve iĢgal operasyonları oldu. Washington ve Avrupa'nın görüĢü bu olayların Rusya tarafından dikkatle yönlendirilmiĢ olmasıdır. Avrupa'nın en çok tekrarladığı "ciddi sonuçlar" tehdidinin fiili zeminde hiçbir etkisi olmadı. Yaptırım tehdidi 16 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Avrupa'nın olayları etkilemek için sadece bir kartı vardı. O da geniĢ kapsamlı ekonomik yaptırımlar. Ancak Almanya'nın iĢ çevreleri bunu engelledi. 6.000'den fazla Alman Ģirketi Rusya'da iĢ yapmakta. Bunlar daha sert yaptırımlara Ģiddetle karĢı çıktılar. ĠĢ dünyasının Ukrayna'daki olaylardan etkilenmemesini istiyorlar. Euro bölgesindeki krizin mirasından kaçmak için mücadele eden Ġspanya ve Ġtalya gibi ülkeler de anlamlı yaptırımlar için hiç iĢtahlı değil. Bu da bize tarihi geri getiriyor. Avrupa'da savaĢ riski Olaylar kendi ivmesinde geliĢiyor. Kenarda durmanın bir getirisi yok. Cinayetler döngüsü intikam ister. Almanya anahtardır. Bir çözüme yönelik baĢka bir uluslararası konferans düzenlenmesi için tüm diplomatik gücünü ortaya koyuyor. Ama kriz giderek sahadaki olaylar tarafından tahrik ediliyor. Risk, Avrupa'da yeni bir savaĢ. AFRĠKA GÜNDEMĠ Yabancı diplomatlar eğitimde AkĢam Diplomasi Akademisi tarafından 1992'den bu yana gerçekleĢtirilen 'Uluslararası Genç Diplomatlar Eğitim Programı' bugün Ankara Sheraton Otel'de düzenlenen programla baĢlıyor. Latin Amerika, Asya, Afrika, Balkanlar, Ortadoğu ve Avrupa'dan toplam 79 ülkeden birer genç diplomat DıĢiĢleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak Türkiye'nin izlediği dıĢ politikayı yerinde öğrenecek ve aynı zamanda bölgesel ve uluslararası arenadaki gücüne bizzat tanıklık yapmıĢ olacak. Güney Sudan'da güvenlik koridoru anlaĢması Trt Türk Güney Sudan Hükumeti ve muhalifler, insani yardımların ulaĢtırılması için güvenlik koridorları açılması konusunda anlaĢtı. Etiyopya'nın baĢkenti Addis Ababa'da imzalanan anlaĢmaya göre, ülkedeki çatıĢmalardan en çok zarar gören bölgelere insani yardım ulaĢtırılması için güvenlik koridorları açılacak. Güney Afrika hükümeti sendikaların grevi sürdürme kararına tepkili Euronews Güney Afrika Cumhuriyeti‟nde maden iĢçilerinin grevinde iki hafta geride kaldı. Ancak sendikalar ve iĢveren arasında henüz uzlaĢmaya varılamaması hükümetin tepkisini çekti. Dünya platin üretiminin yüzde 40‟ını gerçekleĢtiren ülkede üç büyük maden Ģirketi greve giden 70 bin iĢçi için yüzde 10 oranında zam teklifinde bulundu. Ancak sendikalar 2017‟ye kadar en düĢük ücreti yaklaĢık 1200 Dolar‟a çıkaracak teklifi kabul etmedi. 17 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI WHO: Çocuk felciyle ilgili uluslararası acil durum var Hürriyet Dünya Sağlık Örgütü (WHO), çocuk felcinin dünyanın farklı ülkelerinde yayılmasının hastalıkla ilgili uluslararası çapta acil bir durumu ortaya çıkardığını açıkladı. WHO açıklamasında; Asya, Afrika ve Orta Doğu'daki çocuk felci salgınlarından 'olağanüstü' olaylar olarak bahsetti. Örgüt bu soruna karĢı koordineli olarak uluslararası bir cevap verilmesi gerektiğini belirtti. WHO, çocuk felci salgınından etkilenen ülkenin yurttaĢlarına, yurtdıĢına gitmeleri durumunda yanlarında aĢı sertifikası bulundurmalarını önerdi. Cezayir'de kabine değiĢikliği AA Cezayir resmi haber ajansı APS'de yer alan habere göre, CumhurbaĢkanı Buteflika, BaĢbakan Abdulmalik Sellal'la yaptığı görüĢmelerden sonra kabine değiĢikliğine gitti. 33 bakandan oluĢan kabineye aralarında 7 kadın bakanın da bulunduğu 14 yeni isim atandı. DıĢiĢleri ve içiĢleri bakanları ise değiĢmedi. Ban Güney Sudan‟da AA BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Güney Sudan‟da çatıĢan tarafların liderleri, Güney Sudan CumhurbaĢkanı Salva Kiir ve görevine son verilen eski CumhurbaĢkanı Yardımcısı Riek Machar‟ın, savaĢı sona erdirmek için 9 Mayıs'ta bir araya gelmelerini beklediğini söyledi. Siyasi liderlere mesajının basitçe, barıĢ için birlikte çalıĢmaları olduğunu belirten Ban, ülke liderlerinin krizin ana nedenlerini çabucak ele almalarının Ģart olduğunu kaydetti. Nijerya-Türkiye... Zenginliğiniz varsa, baĢınız belâda demektir! – Hasan Karakaya, Yeni Akit Dün sabah “kahvaltı”yı henüz bitirmiĢtim ki; yazılarımda sürekli “Ajan DĠ” diye bahsettiğim Demir Ġnal dostum aradı...“Nijerya‟daki geliĢmeleri takip ediyor musun?” diye sordu... “200 civarında genç kızın kaçırıldığını biliyorum ama, detayına bakmadım”dedim. Dedi ki; “Senin detayıyla ilgilenmediğin bu olay var ya; Amerika ve Ġngiltere‟nin ilk gündem maddesi... Amerikan CNN kanalı olsun, Ġngiliz BBC kanalı olsun, her Ģeyi bıraktı, sadece kaçırılan kızlarla ilgileniyor!.. Ukrayna‟daki olayları bile ikinci-üçüncü sıraya attılar... Ġlgilendikleri tek konu, kaçırılan kızlar!” Peki, bu “hassasiyet”lerinin sebebi ne?.. Bir “çıkar”ları mı var? BU HASSASĠYET NĠYE? 18 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Demir Ġnal; “Onu da sen araĢtır” dedi... Ama Ģunu da sor: “Amerika, kaçırılan bu 200 genç kız hakkında bu kadar hassasiyet gösteriyorsa, bu kadar insancıl bir çaba içinde görünüyorsa, aynı hassasiyeti niye Irak‟ta ve Afganistan‟da göstermedi?.. Niye Suriye‟de ve Filistin‟de ya da Myanmar‟da göstermedi?.. Irak‟ta 2,5 milyon insan katleden bu Amerika değil mi?.. O 2,5 milyon insan içinde yaĢlılar vardı, kadınlar vardı, çocuklar vardı, genç kızlar vardı... Afganistan‟da katledilen yüz binlerce insanın içinde de genç kızlar vardı... Suriye‟de öyle, Filistin‟de öyle, Myanmar‟da öyle!.. Peki, bu genç kızları katleden veya katledilmelerine göz yuman ABD ve Ġngiltere; Nijerya‟da kaçırılan 200 genç kız için niye seferber oldu?..” “Tamam” dedim Demir Ġnal‟a; “AraĢtıracağım.” BOKO HARAM NASIL BĠR ÖRGÜT? Efendim, olay Ģu: 14 Nisan günü; Nijerya‟nın kuzeyindeki Borno eyaletinde Boko Haram örgütünün militanları olduğu sanılan silahlı kiĢiler, 130 ila 150 civarında kız öğrenciyi kaçırmıĢlar... Ġsmini vermek istemeyen üst düzey bir yetkili; Chibok‟ta “yatılı bir ortaokul”a araçlarından ateĢ eden silahlı kiĢilerin daha sonra kızları zorla araçlara bindirdiğini açıklamıĢ!.. Ġddialara göre; Nijerya‟da kız öğrencilerin kaçırılmasını Boko Haram örgütü üstlenmiĢ... Yine iddialara göre, örgüt; kızları köle olarak satacaklarını açıklamıĢ!.. Adı “Batılı tarzda eğitim yasaktır” anlamına gelen Boko Haram, 160 milyon nüfusuyla Afrika‟nın en büyük ülkesi Nijerya‟nın kuzeyinde dine dayalı devlet kurmak istiyormuĢ... Boko Haram; kitlesel Ģiddet eylemlerini 2009‟da baĢlatmıĢ ve sadece bu yıl üç eyalette düzenlediği saldırılarda 1500‟den fazla kiĢinin ölümüne sebep olmuĢ... Nijerya CumhurbaĢkanı Goodluck Jonathan ise; kendilerine yardım için uluslararası güçlerle de temasa geçtiklerini belirterek; “Bize yardım edebileceğini düĢündüğümüz ülkelerle görüĢüyoruz. Bunların baĢında da ABD geliyor. BaĢkan Obama ile en az iki kez görüĢtüm” demiĢ... Obama, hemen devreye girip, 6 Mayıs günü açıklamasını yapmıĢ: “Boko Haram, bölgedeki en kötü terör örgütlerinden birisidir... Kız öğrencilerin bu örgütün elinden kurtarılabilmesi için, Nijerya‟ya özel bir heyet gönderdik... Bu heyette askerlerin yanı sıra, rehine pazarlığında uzman sivil personel de bulunuyor.” SEBEP PETROL MÜ? 19 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Obama‟nın bu açıklaması, “göz yaĢartan” bir açıklama... ġu hâle bakın; koskoca Amerika “200 kız öğrenci için” seferber olmuĢ!.. Hüngür!.. Hüngür!.. En baĢta dedik ya; Irak ve Afganistan‟da “milyonlarca insanı katleden” bir Amerika, “200 öğrenci” için niye teyakkuza geçiyor, Nijerya‟ya niye “kurtarma timi”gönderiyor?.. Bu teyakkuzun sebebi “insanî bir hassasiyet” mi, yoksa “ABD çıkarları”mı?.. Nijerya‟da “ne” var ki, ABD BaĢkanı Obama, bu kadar “duygusal”(!) davranıyor. Ben; bu “operasyon”un “insanî hassasiyet”le değil, “tamamen duygusal”(!) sebeplerle yapıldığına inanıyorum!.. Açık ve net söyleyeyim; Paralel Yapı‟nın gerçekleĢtirdiği “Kirli 17-25 Aralık operasyonları” nasıl ki“Hükümet‟e darbe” amaçlıdır ve “yolsuzluk-rüĢvet”le hiçbir ilgisi yoktur,“ABD‟nin Nijer Operasyonu”nun da “genç kızları kurtarmak”la ilgisi yoktur!.. Çünkü Nijerya‟da; “Ekonomi daha çok tarıma dayanır. Milli gelir 370 dolar civarındadır. Nijerya, yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengindir. 1960‟lı yıllarda bulunan petrol, Nijerya ekonomisini geniĢ ölçüde ferahlatmıĢtır. Dünyanın yedinci büyük petrol üreticisi durumunda olan Nijerya‟nın ihracatının büyük bir bölümünü, petrol ve yan ürünleri teĢkil etmektedir. Ayrıca doğalgaz bakımından da oldukça zengindir.” ġimdi anlaĢıldı mı “operasyon”un asıl sebebi?.. Obama‟nın Nijerya‟ya gönderdiği “asker”lerin amacı “genç kızları kurtarmak” değil, “petrol iĢini kotarmak”tır!.. Görürsünüz; Kokusu yakında çıkar!.. ZENGĠNLĠĞĠNĠZ VARSA! Demir Ġnal‟ın telefonu üzerine “Nijerya” meselesini yazmak üzere masaya oturmuĢtum ki, Anadolu Ajansı‟ndan bir haber geçti... Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ebubekir Sofuoğlu, dün Sakarya‟da düzenlenen “2. Abdülhamid Han‟ın Dehası Konferansı”nda konuĢmuĢ ve demiĢ ki; “Osmanlı tarihini Batılılardan öğrenmeye çalıĢanlar, Batı‟nın amigosu gibi konuĢmayı uygun buluyorlar... 20 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Sultan 2. Abdülhamid‟e karĢı direncin arkasında baĢka bir Ģey var... Gerçekten arı kovanına çomak sokmuĢtur. Arı kovanına çomak sokan bir padiĢah, tabii ki aĢağılanmaya çalıĢılır... Abdülhamid, elindeki imkanları kullanmaya baĢladı, baĢına bela aldı... Bazen, ülkelerin sahip olduğu zenginlikler çeĢitli sorunlara yol açabiliyor. Elinizde zenginlik olduysa tehlikeye açıksınız demektir... Osmanlı‟nın elinde Akdeniz var. Akdeniz, büyük bir hazine... Akdeniz‟in büyük kısmı hâlâ elimizde, hâlâ baĢımız belâda... Abdülhamid‟in baĢına bela olan Ģeyler, bu zenginlikleri kullanmasıydı... Sorun burada iĢte. ġimdi sizin idarecileriniz küresel güçlerin kovanlarına çomak sokmuyorsa, sorun yok. Çomak sokuyorsa, iĢte orada müdahale ederler... Osmanlı tarihinde, bakın Yakın Çağ‟a; 9 padiĢahın 6‟sı darbeyle indirilmiĢtir... Diğer 3 padiĢah öldürülmüĢtür. Bu 3 padiĢah arı kovanına çomak soktuğu için öldürülmüĢtür. Abdülhamid de öldürülecek 4‟üncü padiĢah olarak listeye girecekti... BaĢta Enver PaĢa olmak üzere Ġttihatçılar öldürülmesini istemiĢti. Muazzam Ģahsi serveti olduğu için o serveti kullanmak adına öldürmediler... Yoksa öldürülenler kervanına o da katılacaktı. Musul-Kerkük petrolleri, Abdülhamid‟in baĢına bela olan baĢka bir projesidir. Ġngilizleri dengelemek için Amerikan ve Alman bankalarıyla anlaĢma yaptı. Petrol çıkartmaya baĢlayacaktı. Avrupa, „Bu petrolü sana kullandırtmam‟ dedi ve onu darbeyle indirtti!” Hele söyleyin; Prof.Dr. Ebubekir Sofuoğlu‟nun tespitleri “bire bir doğru” değil mi?.. Bence, Sakarya‟daki konferansta söylediği en önemli söz Ģudur: “Elinizde zenginliğiniz varsa, BaĢınız belâda demektir!” TÜRKĠYE NĠYE HEDEFTE? Gerçekten de; Elinizde “Akdeniz” varsa, elinizde Musul ve Kerkük varsa, “baĢınız belâda”demektir!.. Daha da önemlisi; Elinizde “Türkiye” gibi bir ülke varsa, “baĢınız belâdan kurtulmaz” ve sürekli“baĢınızı ağrıtırlar!” “Gezi” ile ağrıtırlar, “17-25 Aralık operasyonları” ile ağrıtırlar, “seçimlerde kirli ittifak”lar kurarak ağrıtırlar!.. Hele “IMF‟ye borçlarını ödemiĢ ve IMF‟ye borç verecek bir seviye”ye gelmiĢseniz!.. Kendi “gemi”lerinizi, kendi “uçak ve helikopter”lerinizi, kendi“insansız hava araçları”nızı, kendi “tren”lerinizi, kendi “savaĢ gemileri”nizi ve kendi “uydu”larınızı yapmaya baĢlamıĢ ve artık “uydu ülke” olmaktan çıkmaya, yani “zenginliklerinizi 21 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI keĢfetmeye ve onları kullanmaya”baĢlamıĢsanız, “baĢınız belâda” demektir!.. Sizi asla rahat bırakmazlar!.. Çünkü Türkiye; “Türklere bırakılmayacak kadar önemli ve zengin bir ülkedir!” Türkiye üzerine kurulan“kumpas”lara,“yolsuzluk ve rüĢvet” kılıflı “darbe operasyonları”na bakarsanız; “Tayyip Erdoğan Türkiye‟si”ni de,“Sultan 2. Abdülnamid Han Osmanlı‟sı”nı da çok daha iyi anlarsınız!.. Ne diyordu Prof. Sofuoğlu; “Elinizde zenginlik varsa, BaĢınız belâda demektir!” Ya “uysal koyun” olup “zenginliklerinizin sömürülmesi”ne sesinizi çıkarmayacaksınız ya da “arı kovanına çomak sokmayacaksınız!” Aksi halde; “BaĢınız dertten kurtulmaz!” Osmanlı‟nın ve Türkiye‟nin baĢına gelenler; nasıl ki “zenginlik”lerinden dolayıdır, bugün Nijerya‟nın baĢına gelenler de; “petrol ve doğalgaz zenginliği”nden baĢka bir Ģey değildir... Türkiye‟nin baĢına bir zamanlar PKK‟yı, Ģimdi de Paralel Yapı‟yı “belâ” ettiler,Nijerya‟nın baĢına da Boko Haram‟ı belâ edenler “ABD ve Avrupa”dan baĢkası değildir!.. Fotoğrafa, bir de böyle bakın!.. “Kızlar” filân hikâye!.. Hoover öldüyse “kılavuz” olamaz mı? Dün bu köĢede; “FBI kurucusu John Edgar Hoover‟ın uyguladığı taktikler”ile “Fetullah Gülen‟in uyguladığı taktikler” arasındaki “benzerliğe” dikkat çeken ve “Gülen‟in akıl hocası FBI Ajanı” diyen yazım, birçok “internet sitesi”nde “manĢet” olmuĢ!.. Bazıları da; “Karakaya yine uçtu... Gülen, Hoover‟ı nasıl kılavuz edinir ki?.. Hoover, taa 1972‟de öldü” demiĢ!.. Bu “kuĢ beyinli”lere söyleyeceğim Ģu: Hitler, Mao, Lenin ve Karl Marx da“çook önceleri” öldüler ama, hâlâ onların “fikir ve taktik”lerini uygulayan nice“embesil” var!.. Demek ki; bir insan ölmüĢ olsa da, onun “fikir ve taktik”leri pekâlâ uygulanabilir, pekâlâ yaĢatılabilir!.. Hoover, “Rosenberg” adlı bir ekip kurmuĢ, onlar vasıtasıyla; “insanların donlarının desenlerine” varıncaya kadar izlemiĢ, fiĢlemiĢ, kasetlemiĢ ve bunu da “Ģantaj” aracı olarak 22 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI kullanmıĢ!.. Peki, Fetullah Gülen‟in kurduğu “Paralel Yapı” da “devlet içinde devlet” gibi çalıĢıp, “aynı taktikleri” kullanmıyor mu?.. Hoover; göreve geldiği 10 Mayıs 1924‟te, adamlarına “talimat” vermiĢ:“Bana herkesin açığını bulun!.. O kadar “açık” bulmuĢ ki; ona 48 yıl boyunca hiç kimse dokunamamıĢ... Zira,“tehdit” açıkmıĢ: “Gidersem, herkesi götürürüm!” Bugün “Paralel Yapı”ya ses çıkaramayanlar, bilesiniz ki; “götürülme korkusu” yaĢayanlardır!.. “Açığı olmayanlar” niye korksun ki? Güney Afrika‟da seçim yarıĢı- Ġbrahim Tığlı – Dünya Bülteni Güney Afrika'da 7 Mayıs ÇarĢamba günü devlet baĢkanlığı ve parlamento seçimleri yapılacak. Seçimlerin favorisi 20 yıldır iktidarda bulunan Afrika Ulusal kongre Partisi. Sürpriz bir değiĢiklik beklenmese de; ANC'nin ne kadar oy alacağı üzerinden bir yarıĢ olacak bu seçim. Afrika Ulusal Kongre Partisi, Apartheid rejime karĢı mücadele vermiĢ ve apartheid sonrası ülkenin Ģekillenmesinde rol oynamıĢ bir parti. Özellikle nüfusun yüzde 80'ninin oluĢturan siyahlar arasında oldukça popüler. Efsanevi lider Maandela'nın liderliği altında 1994'de girdiği ilk seçimleri yüzde 70'e yakın bir oy alarak kazandı. Daha sonra MBeki liderliğinde de aynı oy oranını korudu hatta biraz daha artırdı. 2009'da halihazırdaki Devlet BaĢkanı Zuma döneminde ise oylarda kısmi bir düĢme olsa da yine seçimlerden zaferle çıkmayı bildi. Zuma ANC'nin tekrar devlet baĢkanı adayı fakat Zuma'nın iĢi Ģimdi 2009 seçimlerinde olduğu gibi rahat değil. Seçimlere iki ay kala hakkında yolsuzluk yapıldığına dair Güney Afrika omdusmanı tarafından Nkandla raporu yayınlandı. Rapor, devlet baĢkanının devlet imkanlarını kullanarak Nkandala bölgesinde kendisine lüks bir malikane yaptırdığını söylüyor. Aslında raporda doğrudan Zuma'ya karĢı bir suçlama olmasa da Zuma'nın bu yolsuzluğa göz yumduğu iĢaret ediyor. Devlet BaĢkanı hakkındaki yolsuzluk suçlamasının seçimlerin sonucunu pek etkilemeyeceği görülüyor. ANC bu seçimlerde yüzde 60 veya biraz üzerinde bir oy alarak Zuma'nn devlet baĢkanı olmasını sağlayacaktır. ANC'nin son 20 yılda Güney Afrika için yaptıklarını kimse inkar edemez. Yeni yollar, hastaneler, okullar, evler yapılarak siyah halkın beklentilerini büyük ölçüde gerçekleĢtirdi. Ülkenin Ģu an üç ciddi probleminde çok fazla ilerlemeler sağlanamamıĢsa da geçmiĢ yıllardan daha iyi konumda olduğunu söyleyebilir. iĢsizlik yüzde 30'lara ulaĢmıĢ gibi gözüküyor. Fakat bunun sorumluluğunu sadece 20 yıllık ANC iktidarında görmemek gerekli. Çünkü ANC, iĢsizlikle mücadeleye zaten çok yüksek bir oranla baĢladı. 23 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Apartheid döneminin ayrımcı politikaları nedeniyle siyahlar iĢsizlik oranına dahil edilmez nu yüzden çok düĢük gösterilirdi. ġimdilerde ise siyah halkın yüzde 50'sine istihdam sağlanmıĢ durumda. Çeteler hala ülkenin en büyük sorunu, Hırsızlık, gasp, cinayet olayları bir türlü önlenemiyor. Bu suçları iĢleyenlerin çoğunluğunu ise siyah ve melez halk oluĢturuyor. Eğer eğitim yoluyla yeni istihdam alanları sağlanabilir, Batı Cape eyaletinde olduğu gibi hizmet sektörü geniĢletilebilirse bu sorun çözülebilir gözüküyor. Güney Afrika için AĠDS hala bir sorun, bu sorunu hükümet aĢmada önemli çalıĢmalar yaptı fakat sorunu çözmek sanıldığı kadar kolay değil. Güney Afrika da her yıl 300 bin kiĢi AĠDS'ten ölüyor. AĠDS'li hasta sayısı yüzde 20'lerin üzerinde. ANC'nin 20 yılda en büyük baĢarısı Townshiplerde yaĢayan halkın hayat standartlarında iyileĢtirme yapması. 1994 öncesi halkın yüzde 60'ı elektriği, içme suyu, yolu olmayan bu Townshipler de yaĢarken bu sayı yüzde 20'lere kadar indi. Townshiplerde yaĢayanlara ucuz elektrik, içme suyu sağlanarak biraz daha iyi yaĢam koĢulları sağlandı. Townshiplerde yaĢayan halk için yeni evler yapıldı. Fakat hala bir çok Township'te evlerde tuvalet bulunmuyor, güvenlik sağlanamıyor, sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamıyor. Güney Afrika halkı özgürlüğü elde etti ama henüz daha iyi yaĢama koĢullarını elde etmedi. ANC artık apartheid rejimle hesaplaĢmak yerine kendisi ile hesaplaĢması, eksikliklerini tamamlaması, Güney Afrika halkına daha iyi hizmet sunabilmesinin adımlarını atması gerekiyor. güney Afrika'da apartheid dönemi yaĢamamıĢ yeni bir nesil var, oy vereceklerin yüzde 50'e yakınını oluĢturan bu kitle oylarını apartheid dönemde yaĢadıklarına göre değil ANC'nin kendilerine ne yaptıkları ve yapacaklarına göre vereceklerdir. Bu seçimin en sürpriz partisi ANC'nin gençlik kolu baĢkanı iken partiden ihraç edilen Julius Malema'nın geçen yıl kurduğu Ekonomik Özgürlük SavaĢçıları (EFF) partisi olacaktır. EFF özellikle Township ve siyah politikanın baskın olduğu Soweto'da etkili olduğu görülüyor. ANC'den yüzde 4-5 oranında bir oy kapacağı, oy oranının yüzde 10'a ulaĢacağı anlaĢılıyor. Eğer EFF bu oyu yakalarsa gelecekte ANC için ciddi bir rakip olacaktır. EFF'nin en büyük handikapı ise herhangi bir projesinin olmayıĢı, kendini tepki oylarına endekslemiĢ olması. Ana muhalefet Partisi Demokratik ittifak Partisi (DA) ise yüzde 20'lere ulaĢacak gibi gözüküyor. Aslında ülkede beyazların yüzde 10 olduğu düĢünülürse DA için bu oy oranı ciddi bir baĢarıdır. DA her seçimde oylarını bir iki puan artırmayı baĢardı. DA'nın bu baĢarısında kuĢkusuz ANC'nin özellikle melezlerde uyandırdığı hayal kırıklığı var. Melezler siyah yönetimden pek memnun olmadıkllarını neyazların etkin olduğu DA'ya yönelecekleri görülüyor. DA'nın tercih edilmesinde diğer bir etken elinde bulundurduğu tek eyalet olan Batı Cape de baĢarılı bir yönetim sergilemiĢ olması. sizlik oranı diğer eyaletlere oranla çok düĢük 24 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI olan Batı Cape de beyaz ve melezlerin siyah seçmenden daha fazla olması bu seçimlerde DA'dan yana bir tercihi sağlayabilecek. Fakat ANC'de diğer 9 eyalet de olduğu gibi bu Batı Cape eyaletinde de birinci parti çıkmak için daha fazla uğraĢtığı da görülüyor. Sendikalar ise ilk kez bu seçimde ikiye bölünmüĢ durumda. Ülkenin en büyük sendikası COSATU bu seçimlerde de ANC'ye oy vereceğini açıkladı. Diğer büyük sendika Maden ve Metal iĢçileri Sendikası ANC'yi desteklemeyeceklerini belirttiler. Ġleriki günlerde NUMSA kendi partisini kuracak gibi gözüküyor. Aslında bu bölünme gelecekte Güney Afrika'nın siyasi geleceğini de etkileyecek bir ayrılma. ANC 7 Mayıs seçimlerinin galibi olacak gibi görünmekte. Fakat yüzde 60'ın altında oy alırsa Zuma'nın liderliğindeki ANC, parti içindeki görüĢ ayrılıkları daha fazla ortaya çıkar ve Zuma baĢkanlığı kazansa bile parti ve güney Afrika halkı içindeki liderliği tehlikeye girer. AMERĠKA - ĠNGĠLTERE GÜNDEMĠ ABD, Somali Yarımadasında Stratejik Askeri Tesisin Devamlılığı için Yeni Kira Kontratı Ġmzaladı NY Times Pazartesi günü Obama hükümeti Cibuti‟deki askeri üssü için 20 yıllık kira sözleĢmesi imzaladığını açıkladı. Cibuti‟deki üs, kıtadaki tek Amerikan yerleĢimi ve Yemen ile Somali‟deki terör karĢıtı operasyonlar için de bir konaklama bölgesi. ABD Nijerya'da Kaçırılan Kızlar Ġçin Yardım Önerdi BBC ABD, Nijerya'da radikal Ġslamcı militan Boko Haram örgütü tarafından kaçırılan 200'ün üzerinde kız öğrencinin kurtarılması için yardım önerisinde bulundu. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, kaçırma olayının "öfkeyle karĢılandığı" belirtildi ve ABD'nin kurtarma çalıĢmalarında yardıma hazır olduğu ifade edildi. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, BaĢkan Barack Obama'nın konu hakkında bilgilendirildiğini söyledi ve ulusal güvenlik ekiplerinin geliĢmeleri yakından izlediğini belirtti. ABD Yemen'deki büyükelçilik faaliyetlerini askıya aldı Anadolu Ajans ABD'nin, Yemen‟de Ģiddet olayları nedeniyle baĢkent Sana‟daki büyükelçilik faaliyetlerini geçici olarak askıya aldığı bildirildi. ABD‟de Myanmar tasarısı kabul edildi Trt Türk ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu‟nda, Myanmar hükümetinin Rohingya Müslümanlarına yönelik iĢkenceyi sona erdirmesi ve ülkedeki tüm etnik ve dini azınlıkların insan haklarına saygı göstermesine yönelik karar tasarısı kabul edildi. 25 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Suriye Muhalefeti Delegasyonuna Diplomatik Statü Tanındı- NY Times Amerika desteğinin artırılmasını talep etmek için Washington‟a giden Suriye muhalefeti grubuna Pazartesi günü Obama hükümetinden diplomatik statü verildi ve 27 milyon dolar değerinde öldürücü nitelikte olmayan yardım yapıldı. Ġngiltere'nin etnik dokusu değiĢiyor- Times Times gazetesi, Ġngiltere'nin etnik geleceğine dair yapılan bilimsel bir araĢtırmaya geniĢ yer ayırdı. Haberde, 2050 yılına gelindiğinde her 3 Ġngiliz‟den birisinin etnik azınlık olacağı belirtiliyor. Policy Exchange tarafından yapılan araĢtırmada, son 10 yıl içerisinde Ġngiltere'nin beyaz nüfusunun neredeyse aynı kaldığı, buna karĢılık etnik azınlık nüfusunun ikiye katlandığı tespiti yapılıyor. Haberde, etnik dokudaki bu değiĢikliğin siyasi arenada muhafazakârlar için tehlike çanlarının çalması anlamına geldiği ifade ediliyor ve "Geleneksel olarak etnik azınlıklar ĠĢçi Partisi'ni destekler. Hint kökenlilerin sadece yüzde 17'si, siyahi Ġngilizlerin ise sadece yüzde 4'ü muhafazakârlara oy veriyor. Etnik doku değiĢtikçe muhafazakârlar da kendilerini yeni Ġngiltere'ye göre konumlandırmak zorunda kalacak" deniyor. ABD DıĢiĢleri Bakanlığı önünde Mısır protestosu AA Amerikalı Mısırlılar ve bazı Amerikalılar, ABD‟nin Mısır‟a yönelik askıya aldığı bazı askeri yardımları tekrar serbest bırakmasını ABD DıĢiĢleri Bakanlığı önünde tiyatro oyunu sahneleyerek protesto etti. Demokrasi ve Ġnsan Hakları için Mısırlı Amerikalılar ve Codepink gibi sivil toplum kuruluĢlarından küçük bir grup, ABD DıĢiĢleri Bakanlığı önünde toplandı. ABD‟nin Mısır‟a yönelik askıya aldığı bazı askeri yardımların yolunu tekrar açmasını protesto eden grup, Mısır‟da darbe karĢıtı gösteriler sırasında tutuklanan ve hapishanede açlık grevine baĢlayan Mısır kökenli Amerikan vatandaĢı Muhammed Sultan‟ın da serbest bırakılmasını istedi. Obama: Ekiplerimiz Nijerya'ya Yardıma Gitti BBC ABD, Nijerya'da kaçırılan 200'ün üzerindeki kız öğrencinin kurtarılabilmesi için bu ülkeye özel bir heyet gönderdiğini açıkladı. Heyette askerler ve rehine pazarlığında uzman sivil personel de bulunuyor. ABD BaĢkanı Barack Obama, "Son kaçırma olayının Boko Haram örgütüne karĢı uluslararası camiayı harekete geçirmesini ümit ediyorum" dedi. Radikal Ġslamcı militan Boko Haram örgütünü "Bölgedeki en kötü terör örgütlerinden birisi" olarak tanımlayan Obama, "artık uluslararası güçler harekete geçmeli" dedi. Amerikan DıĢiĢleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, ülkesinin yardım teklifinin Bakan John Kerry'den geldiğini açıkladı. 26 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Obama'dan idamlar için talimat Al Jazeera Amerika BirleĢik Devletleri BaĢkanı Barack Obama, Oklahoma eyaletinde bir mahkûmun idamı sırasında 40 dakika boyunca can çekiĢmesinin ardından ülkedeki idam uygulamalarından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Obama infaz sırasında yaĢananlardan "derin endiĢe" duyduğunu söyledi. Almanya'da BaĢbakan Angela Merkel ile yaptığı görüĢme sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuĢan Obama, "GeçmiĢte belirttiğim üzere toplu cinayetler, çocukların öldürülmesi gibi çok korkunç bir suç karĢısında ölüm cezasının uygun düĢebildiği belirli durumlar oluyor. Ancak Ģunu da söylemiĢtim: Bu ülkede ölüm cezasının uygulanmasında ırk ayrımcılığı, ölüm cezasının dengesiz olarak uygulanması, kimi idam mahkumlarının daha sonradan ortaya çıkan kanıtlarla masum olduklarının anlaĢıldığı durumlar gibi önemli sorunlar gördük. Tüm bunlar bence ölüm cezasının nasıl uygulandığı hakkında ciddi sorular uyandırıyor. Dolayısıyla Oklahoma'daki bu durum da bana göre buradaki önemli sorunların altını çiziyor." dedi. Obama, konuyu ABD Adalet Bakanı Eric Holder ve diğer ilgili yetkililerle görüĢeceğini ve kendilerinden sadece bu son yaĢanan vakada değil, bu konuda genel anlamda hangi adımların atıldığına dair rapor sunmalarını isteyeceğini belirtti. Obama, "Bence toplum olarak bu konulara dair kendimize bazı zor ve derin sorular sormalıyız" diye konuĢtu. Obama “Erdoğan‟ın parmağı”ndan mı korktu? – Hasan Karakaya, Yeni Akit Bugün 1. sayfamızda “manĢet”ten verdiğimiz SĠNPAġ Holding Yönetim Kurulu BaĢkanı Avni Çelik‟in sözleri, gerçeğin tam ifadesi... Avni Çelik demiĢ ki; “Ekonomik hamlelerin önü kesilmesin, gerilimler olmasın, istikrar devam etsin, önümüzdeki 20-30 yılı görelim, iĢte o zaman Türk iĢadamını kimse tutamaz!..” Doğru bir tesbit; “Bizi, kimse tutamaz!” Yani, bir “reklâm‟daki sloganın ifadesiyle; “Bu Türkkler de çok oldu”lar, bundan sonra da olacaklar!.. Peki, nasıl?.. “Ekonomik hamleler”in önü kesilmezse, “Gerilim” olmazsa, “Ġstikrar” devam ederse... ĠĢte o zaman, “20-30 yıl sonrasını görebileceğiz” ve bizi kimse tutamayacak!.. Mümkün mü bu?.. Elbette mümkün!.. GEZĠ ZEKÂLILAR‟IN GÖREMEDĠĞĠ Ne var ki; 27 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI “Batılılar”ın gözünde Türkiye, “Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülke” olduğu için, bizi elbette rahat bırakmayacaklar sürekli “engel” olmaya, “çengel” atmaya ve “diz çöktürmeye” çalıĢacaklar. Hiç Ģüpheniz olmasın ki; “7 ġubat MĠT krizi”nin altında, “Gezi KalkıĢması”nın altında, “Darbe amaçlı Kirli 17-25 Aralık Operasyonu”nun altında ve son olarak “Paralel Yapı ile Muhalefet arasındaki seçim ittifakı”nın altında, “Türkiye‟ye diz çöktürme” stratejisi yatmaktadır!.. Biliyorsunuz; “birkaç ağacın sökülmesi” üzerine baĢlayan “Gezi KalkıĢması”nda asıl amaç; “3. Köprü‟nün, 3. Havaalanı‟nın ve Kanalistanbul Projesi‟nin durdurulması” idi... Söyleyin Allah aĢkına; Bu ülkenin “yerli” insanları bu “proje”lere karĢı çıkar mıydı?.. Türkiye‟nin değiĢik bölgelerinde ve özellikle de Ġstanbul‟da “ağaç katliamları”na, “çevre felâketleri”ne gıkını çıkarmayan, “yeĢil katledilip villalar dikilmesine” göz yuman insanlar sırf “çevre kaygısı” ile bu projelerin durdurulmasını isterken “samimi” olabilirler miydi?.. Tek kelimeyle, hayır!.. Amaç, baĢkaydı!.. “3. Havaalanı, 3. Köprü ve Kanalistanbul projeleri”nden vazgeçilsin ki; Türkiye, “Batı‟nın dümen suyunda” kalmaya devam etsin, “kendi ayakları” üstünde duramasın!.. Maalesef bunu göremeyen “Gezi Zekâlılar” taifesi, “Batı‟nın oyunu”na geldiklerini fark edemediler!.. Özellikle Almanya; “Frankfurt Havaalanı bir transit merkezi” iken, Türkiye‟nin merkez olmasını hiç ister mi?.. 527 YILIN ĠNTĠKAMI! Geçenlerde, A Haber‟deki Yaz-Boz programında bir uzman diyordu ki; “BaĢbakan Tayyip Erdoğan; 3. Havaalanı, 3. Köprü ve Kanalistanbul projeleri ile, 527 yılın intikamını alıyor... Ümit Burnu‟nun keĢfi ile Batı‟nın eline geçen ticaret üstünlüğünü yeniden ele geçirmesinin adımlarını atıyor!.. 3. Havaalanı yapıldığında, uçuĢlar 1 saat kısalacak ve Ġstanbul transit merkezi olacak... 3. Köprü yapıldığında, ortasından geçecek demiryolu ile, Türkiye; Hindistan ve Çin‟den gelecek malların hiç duraksamadan ulaĢtırılacağı bir güzergâhın merkezi olacak... Kanalistanbul ise; daha önceki Boğaz sözleĢmelerini kısmen rafa kaldıracağı için, Türkiye, gemilere istediği Ģartları uygulayıp, gemilerden istediği parayı alabilecek! Kısacası Türkiye; Modern Ġpek Yolu‟nu yeniden diriltiyor ve Türkiye‟yi, yeniden ulaĢım güzergâhı haline getiriyor!” ÜMĠT BURNU‟NUN ÖNEMĠ A Haber‟de, Ergun Diler ve Bekir Hazar‟ın sunduğu Yaz-Boz programında konuĢan “uzman”ı dinlerken; “Erdoğan, 527 yılın intikamını alıyor” sözüne takıldı kafam... “527 yıl önce ne oldu” ve “Ümit Burnu‟nun keĢfi” ile ne değiĢti?.. Efendim, bir adı da Fırtınalar Burnu olan Ümit Burnu, Güney Afrika‟daki Cape Yarımadası‟nın güneydeki en uç noktasıdır. Tarih kitaplarında, Ümit Burnu‟nu ilk keĢfeden kiĢinin Portekizli kâĢif Vasco da Gama olduğu iddia edilse de, orayı ilk keĢfeden Müslüman denizci Ahmet bin Mâcid‟tir!.. 28 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Ümit Burnu‟nun keĢfi ile, uzun deniz yolu daha da kısaldı ve SüveyĢ Kanalı‟nın açıldığı 1869‟a kadar Avrupa ülkeleri ile Doğu ülkeleri arasında “tek deniz yolu” olarak kullanıldı. Ümit Burnu‟nun keĢfi ile “Baharat ve Ġpek Yolu‟nun önemi” azalmıĢ, Ümit Burnu yolu ile Portekiz‟in Lizbon Ģehrine getirilen Hint ve Çin ticaret malları, buradan Avrupa‟ya ulaĢmıĢtı. Uzun lâfın kısası; Ümit Burnu‟nun keĢfi ile “Osmanlı‟nın izni olmadan Hint ve Çin mallarına ulaĢamayan Avrupalılar”ın yüzleri gülmeye baĢlamıĢtır... Yüzleri gülmüĢtür, çünkü; “Osmanlı devredıĢı” bırakılmıĢ ve ticaret üstünlüğü Ġspanya ve Portekiz‟in Ģahsında Avrupa‟nın eline geçmiĢtir!.. SüveyĢ Kanalı‟nın açılması ile bu üstünlük bir nebze gerilese de, “deve kervanları”nın güzergâhı olan Baharat Yolu ve Ġpek Yolu tarihe karıĢmıĢtır!.. BaĢbakan Tayyip Erdoğan; “3. Havaalanı, 3. Köprü ve Kanalistanbul projeleri” ile, “Modern Ġpek Yolu”nu yeniden diriltmeye ve Türkiye‟yi yeniden “Ticaret merkezi” haline getirmeye çalıĢmaktadır!.. Tabiî ki, bu bir “ufuk” ve “vizyon” meselesidir ki, “Gezi zekâlılar” ile onların “tarih yazdığını” iddia eden muhalefette, böyle bir “ufuk ve vizyon” aramak, abesle iĢtigaldir... Zaten böyle bir “ufuk ve vizyon”ları olsaydı “iktidar” olurlar, ya da iktidar olabilmek için “Ġsrail ve ABD güdümlü Paralel Yapı” ile “kirli ittifak”lara girmezlerdi!.. ERDOĞAN‟IN PARMAĞI Erdoğan‟ın “Büyük Türkiye Stratejisi”ni anlayamayan sadece “muhalefet” değil... Maalesef, “Papyon kravatlı monĢer eskileri” de, hâlâ “Eski Türkiye‟de” kaldıklarından “Erdoğan‟ı anlamakta” zorlanıyorlar!.. 4 Mayıs Pazar günü, Fatih Altaylı‟nın köĢesinde; “bir eski diplomat”ın söylediklerini okudum da, hem üzüldüm, hem acıdım. DemiĢ ki; “Alman CumhurbaĢkanı Gauck, Batı dünyasının ortak fikrini aktardı... Amerika‟da da durum farklı değil... Meselâ geçen yıl, BaĢbakan‟ın ABD ziyareti, ikili iliĢkiler tarihinin en kötü ziyaretiydi... Daha kötüsü olamazdı! Erdoğan‟ın; Obama ile yaptığı son görüĢmede ABD BaĢkanı‟na parmak sallaması, toplantıda buz gibi bir hava estirmiĢ... Sırf bu yüzden belki de bir daha Obama ile karĢılıklı görüĢmeleri olmayacak. Bunların üzerine bir de Türkiye‟de olan biten her Ģeyin, kendisine yönelik her olumsuz tavrın altında Batı‟yı görmesi, Batı‟yı ĢeytanlaĢtırması, Batı‟daki Türkiye, daha doğrusu Türk hükümeti imajını yerle bir ediyor. ABD yönetimi, Çin‟e daha doğrusu transpasifik projesine odaklı. BaĢkan Obama da Ġran meselesini halletmek istiyor ve Ġran‟la barıĢıp Ġran‟a giden lider olmak istiyor. Aynı, Çin‟e giden Nixon gibi... Türkiye umurlarında değil... ĠliĢki sürer ama çok düĢük düzeyde gider. Zaten ABD, Ġran ile barıĢırsa, Türkiye‟nin stratejik önemi de yüzde 70 azalır. Çünkü herkes biliyor ki, Ġran bölgede çok daha etkin. Bölgede Ġran isterse barıĢ olabilir. (...) Benim gördüğüm Ģudur: Bundan böyle Avrupa‟da Türk hükümetinin elini sıkacak çok az lider vardır. Sıcakkanlılıkla sıkacak kimse ise artık yoktur.” ĠRAN, DĠK DURMASAYDI! Fatih Altaylı‟nın konuĢtuğu “diplomat eskisi” kimdir, bilmiyorum ama; bir “halt”tan anlamadığı ortada!.. “Obama‟nın Ġran‟la barıĢmak istediği”nden, çünkü, Ġran‟ın “bölgede etkin” olduğundan söz ediyor... 29 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Peki ama, niye sormuyor; Ġran, bu noktaya nasıl geldi?.. ABD ve Avrupa karĢısında “dik” durarak mı, “yamularak” mı?.. Ġran, son 35 yıldır “Emperyalist ABD ve Avrupa” karĢısında “dik” durdu ki, bugün ABD ve Avrupa, Ġran‟ın önünde “eğilme” noktasına geldi!.. Peki, Erdoğan‟ın Ģahsında Türkiye ne yapıyor?.. “Obama‟ya parmak sallayacak” kadar bir “özgüven”i var ki; ABD ve Avrupa bundan rahatsız!.. Erdoğan; “Yola gelmeyen, kontrol edilemeyen, diz çöktürülemeyen bir çılgın adam” ki; onun “projelerinin hedefi”ni gören ABD ve Batı,Ģimdi Ġran‟a yanaĢmaya” çalıĢıyor!.. Haa, yine “yanlıĢ” yapıyorlar, yine “hayal kırıklığı” yaĢayacaklar, o baĢka... Çünkü, “geleceğin dünyası”nda; içinde “Türkiye‟nin olmayacağı” hiçbir proje, hiçbir strateji baĢarıya ulaĢamaz!.. “Hayati projeler” gerçekleĢtirildiğinde, Avni Çelik‟in dediği gibi; “Türkiye‟yi kimse tutamaz!” Yeter ki; “Ġçeriden çelmeleme” ve “sırtımızdan hançerleme” olmasın!.. Türkiye, “çok olacak”, çoook... Bugün, “Obama‟ya parmak sallayan” Erdoğan, yarın “el sallayacak!” “Good bye America”. Tencere-Tava çalarken, AK Parti‟ye oy verince! Bugün, bana “ilginç” gelen bir olayı sizlerle paylaĢmak istiyorum... Ġstanbul‟un Büyükçekmece ilçesinde bir “aile” vardır... Bu aile, “tencere-tava” çalarak “Gezi kalkıĢması”na destek vermiĢtir. Ne var ki, “30 Mart seçimleri” öncesinde, bazı “gerçek”leri görmüĢler ve “180 derecelik bir dönüĢ” yaparak, “AK Parti‟ye oy vermeye” karar vermiĢler, seçim sürecinde hem “ev”lerini, hem de Cafe”lerini, “AK Parti‟nin mahalle toplantıları”na açmıĢlar, dolayısıyla, “ailece” tanıĢtıkları “CHP adayı Hasan Akgün‟ü fena halde kızdırmıĢlar”dır!.. Seçimleri tekrar Hasan Akgün kazanınca da!.. “Vayy, siz misiniz bize bunu yapan, o halde çekin cezanızı” denilmiĢ ve “AK Parti‟ye çalıĢan aile”nin çalıĢtırdığı “Cafe” kapatılmıĢ ve üstelik “9 bin lira da ceza” kesilmiĢ!.. “Aile”nin ve “Cafe”nin adını vermiyorum ki, daha fazla “zulüm” görmesinler!.. Bu olayı anlattım ki, “zihniyet farkı”nı göresiniz!.. Gördüğünüz gibi; “CHP‟ye oy vermeyen” AK Partililer, ceza üstüne ceza yerken; “AK Parti‟ye oy vermeyen” ve hatta “sırtından hançerleyen” Paralel Yapı elemanları, hâlâ at oynatıyor!.. Gerçekten “çok saf”ız!.. Freedom House ve CIA‟in yapmadığı – Ufuk UlutaĢ – AkĢam Gazetesi Türkiye‟de derecelendirme yapan uluslararası kuruluĢlara gereğinden fazla itibar gösterilir. Standard&Poor‟s veya Fitchgibi kredi derecelendirme kuruluĢları malum dıĢ yatırımcılar tarafından takip edilir de siyasi derecelendirmelere biraz fazla önem veriyoruz sanki... Geçtiğimiz hafta Freedom House‟ın basın özgürlüğü raporuyla geçti. Yattık kalktık statümüzün “kısmen özgür”den “özgür olmayan”a düĢüĢünü konuĢtuk. Bir gazeteci 30 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI abimizin deyimiyle mezkur raporun Türk basınında bu kadar geniĢ yer bulması bile raporun sağlıksızlığını ortaya koymakta. “Türk basını özgür değil” diyen bir rapor Türk basınında günlerce tepe tepe kullanılıyor ve bizden hâlâ rapora ÖYS (veya son olarak nasıl isimlendiriliyorsa, ben ÖYS‟de kaldım) sonuçları gözüyle bakmamız bekleniyor. Farkında olmayan vardır belki, Freedom House (Özgürlük Evi) sadece kurucuları tarafından seçilmiĢ akıllıca bir isim. Yani gerçekten de bir özgürlük evi değil. Hele kimin özgür kimin özgür olmadığına karar verecek nihai ve bağlayıcı bir merci hiç değil. ABD merkezli ve Amerikan yönetimiyle, Washington DC‟nin bilindik simalarıyla bağlantılı ve tek iĢi derecelendirme olmayan bir kuruluĢ. Amerika‟nın fiyaskoyla sonuçlanan “demokrasi ihracı” politikasının aktif uygulayıcılarından bir kuruluĢ. Bu uygulamayı da “özgürlük aĢkına” yapan değil, ABD yönetiminin örtülü operasyonlar için para aktardığı ve Nikaragua‟dan Ġran‟a kadar geniĢ bir coğrafyada ABD dıĢ politikasının aracılığını yapan bir kurum. Özgürlük heykeli değil Sitesinde kendi hakkında yazdığı “bağımsız ve özgürlükleri yaymaya çalıĢan bir gözlem kuruluĢu” ifadesi de ciddiyetle yaklaĢılabilecek bir ifade değil. Freedom House‟ın beslendiği National Endowment for Democracy‟nin kurucularından Allen Weintein‟in Washington Post mülakatında söylediği gibi bu kuruluĢların bugün yaptıklarını 25 sene önce CIA örtülü bir Ģekilde yapıyordu. Hayır, yaptıkları çalıĢmanın ve indekslemenin salt bir siyasi operasyon olduğunu söylemiyorum. Ġndekslemelerine vahiy edasıyla yaklaĢanların yanıldığını, Freedom House‟ın siyasi hesaplamalarının ve karanlık diyebileceğimiz bağlantılarının da olduğunu söylüyorum. Bir yönetim kuruluna göz atın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ġndeksleme tarzında da sorunlar olduğunu birkaç örnekle açıklayayım. Öncelikle kullandıkları dataların eski olması, 2014‟ün Mayıs ayında yayınlanan bir rapor için büyük bir sorun. Buna gazeteci kategorisinde değerlendirdikleri insanların kendi beyanlarını esas aldıklarını da eklediğimizde tablonun sorunlu hali daha net bir Ģekilde ortaya çıkıyor. Malum radikal sol cenahta herkes gazetecidir. Taksim‟de bir yürüyün sağınız solunuz radikal solun gazete ve dergilerini satmak isteyenlerle doludur. Bu hesaplamaya göre örneğin hayatı tüm uluslararası standartlara göre terörist faaliyetler üzerine kurulu olan bir DHKP-C‟li veya MLKP‟li elinde patlayıcı maddeyle tutuklandığında gazeteci kategorisinden Freedom House‟ın listesine giriyor. Alan memnun, satan memnun Gerçek Ģu ki Türkiye‟ye dıĢardan nasıl bakmak isteniyorsa öyle bakılıyor. Türkiye‟de gazeteciler serbest mi bırakılmıĢ, beyanın aksine gazeteci olduğunu söyleyen patlayıcı taĢıyan bir militan mıymıĢ bunların Türkiye‟ye “Gece yarısı Ekspresi” gözlüğüyle bakmak isteyenler için bir geçerliliği yoktur. Gelelim sorunun Türkiye‟ye bakan tarafında. Allah rızası için bir muhalif çıkıp “tamam basın özgürlüğünde sorunlar olabilir, ama Freedom House da fazla abartmıĢ” diyemez miydi? Bizde de yurtdıĢından birisi hükümeti suçlasa da biz de saçmalıklar kervanına katılsak 31 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI diye fırsat kollayanlar var. Daha acısı bunların bir kısmı raporda Türkiye‟nin suçlandığı bazı olayların gerçek müsebbibi paralel yapılanmadır. Bu zaviyeden bakarsak Freedom House‟ın paralellere notu oldukça düĢük olmuĢtur. Bu alıcısı ve satıcısı hazır fasit bir daire. Biz bu fasit daireye gereğinden fazla itibar ettiğimiz müddetçe de bu daire otoriter bir dille Türkiye‟ye parmak göstermeye devam edecek Freedom House ve Gauck'u aydınlatma sorunu – Yasin Aktay – Yeni ġafak Gazetesi Gezi hadiselerinden beri Türkiye'ye yönelik dıĢ algının ayrı bir muhalefet cephesi gibi çalıĢıyor olduğunu görüyoruz. Bu algı bir kez Türkiye aleyhine iĢlemeye baĢladığı andan itibaren alıcısı ile üreticisi arasında ilginç bir arz-talep iliĢkisi tesis ediyor gibi. Gerçekliğin ne olduğu önemli olmaktan çıkıyor, bir yerlerde ne duyulmak isteniyorsa ona uygun haberler yerli oryantalistlerimizce özensiz bir biçimde üretilip arz ediliyor. Gerçekliğin söylemsel inĢası döngüsü böylece tamamlanmıĢ oluyor. Ortadoğu'nun görebileceği en kanlı, en vahĢi ve en hoyrat askeri darbesinin ardından Mısır'da geçtiğimiz günlerde bir kaç gazeteci tutuklanmıĢ, bunun üzerine Ġngilizce yayın yapan ElCezire Türkiye'den bir akademisyen çıkarmıĢ olayları yorumlamak için. Sonradan Ġstanbul'dan da bir vakit CHP milletvekili adayı olduğunu öğrendiğimiz akademisyenimiz, halihazırda keyfi biçimde tutuklu onbinlerce insanın zindanlarda açlık grevi yaptığı, yüzlerce gazetecinin ülkesinden kaçmak zorunda kaldığı, onlarca gazetenin ve televizyonun kapandığı, 529 + 683 kiĢinin 15-20 dakika gibi bir süre içinde idama mahkum edilmiĢ olduğu bir darbe ülkesinde yaĢananları anlatmak yerine mevzuyu direk Türkiye'ye getirip, burada yaĢananların Mısır'dan farkı olmadığını söylemesin mi? Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir akademik ahlak anlaĢılır gibi değil. Mısır'da bugünlerde yaĢananlarla Türkiye'de tutuklu gazetecilerin varlığını karĢılaĢtırabilmek için vicdanını da izanını da kaybetmiĢ olmak gerekiyor. Normalde bu karĢılaĢtırmayı duyan Ġngilizce El-Cezire'nin moderatöründen bir uyarı gelmesi gerekirdi, değil mi? Oysa o da sanki son derece normal bir ĢeymiĢ gibi duyduklarına kulak kabarttı, Türkiye'nin haline ahlayıp vahladı. 'Bu kadar baskı varsa sizin ülkenizde, Ġstanbul'dan sen bunları nasıl söyleyebiliyorsun, senin baĢına nasıl bir Ģey gelmiyor?' diye basit bir test sorusu bile sormadı. Mısır'da tarihin kaydettiği en büyük vahĢet yaĢanırken bu karĢılaĢtırmaya geçit vermek suretiyle olup bitenlere samimiyetle ve cesaretle karĢı çıkan tek ülke olan Türkiye'nin sesini kısmak, Mısır'a muhtemel yardım elini bir de buradan kesmekten baĢka ne anlamı olabilir bunun? Benzer bir çıkıĢı Zaman Gazetesi'ndeki köĢesinden BaĢbakan Erdoğan'ın bir çocuğu canice yakarak katleden kiĢi için açtığı idam bahsi dolayısıyla ġahin Alpay yapıyor: 'BaĢbakan sadece Ġslamcıların idamına mı karĢı?' diye dahiyane bir soru soruyor. 32 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Bu soruyu sormakla, tecavüzcü, çocuk katilinin idamına mı karĢı çıkmıĢ oluyor, yoksa Mısır'daki, BangladeĢ'teki, tamamen siyasi ve her biri kendi çapında bir hukuk ve insanlık katliamı olan idam kararlarını mı savunmuĢ oluyor, varın siz tahmin edin. Bu arada, Mısır'da insanlar en temel haklarından mahrumlar. Darbeciler en cılız muhalif sesleri öyle böyle değil, gerçekten kısıyorlar. Türkiye'nin 12 Eylül'ünden bile çok daha beter Ģartlar altında Sisi 18 gün sonra seçimlere gidiyor ve yüzde doksanların üstünde bir oy alarak seçilecek. YanıbaĢımızda dünyanın tam bir ikiyüzlülükle ve kılını kıpırdatmadan seyrettiği bu hadiseler olurken, Türkiye'de tamamı gazetecilik dıĢı suçlardan dolayı tutuklu gazetecilerle dünyanın gündemini meĢgul etmeye çalıĢanlara da bunların sözlerini dinleyenlere de anlatacak sözümüz yok. Freedom House da bir rapor yayımlamıĢ ve tutuklu gazeteciler ve basın özgürlüğü ile ilgili klasmanda Türkiye'yi Mısır'la aynı kategoriye koymuĢ. Aslında bu onun olsa olsa Mısır'daki gerçek katliamların ve insan hakkı ihlallerinin suç ortağı olduğunu gösterir. Türkiye ile ilgili verileri nereden topladığını, aslında doğrusunun Ģu değil bu olduğunu söylemenin hiç bir anlamı yok. Besbelli kasıtlı, kötü niyetli, ve iĢin gerçeğiyle hiç ilgilenmeyen bir rapor bu. Doğrusunu duysa 'vah vah, nasıl da yanılmıĢız, demek gerçek baĢka türlüymüĢ' mü diyecek? ĠĢte Alman CumhurbaĢkanı Gauck... Bilgiden yana bir sorunu mu vardı? Var idiyse bütün eksik bilgileri tamamlandı. YanlıĢ bildiği ve ölçüsüz biçimde ifade ettiği bütün duyumları yüzüne karĢı, hem sayın CumhurbaĢkanı hem sayın BaĢbakan tarafından normal bir insanı elli defa mahcup edecek kadar tashih edildi. Buna rağmen, hiç yeni bir bilgi almamıĢ gibi, ezberleriyle konuĢmaya devam etti Gauck. Bir konuĢma için gittiği ODTÜ'de az daha konuĢturulmayacak Ģekilde protesto edildi. Aslında muhalif Ģeyler söyleyeceği için kendisine konuĢma izni verilmiĢ olması bile onu uyandırmıĢ olması gerekmez miydi? Muhalefet nasıl bir baskıya maruz imiĢ ki, düĢünce özgürlüğüne baskı var diye hükümeti alabildiğine muhalifçe eleĢtirdiği ODTÜ'de hükümet yanlısı, hatta hükümete muhalif olmayan hiç kimsenin konuĢma imkan ve ihtimali bile olmuyor. Demek ki, sorun eksik bilgi sorunu değilmiĢ. Birileri kendi önyargılarıyla yaĢamaktan memnun, uyandırılmak istemiyor. Vahim olanı, onların bu oryantalistçe yaklaĢımlarını içerden besleyenlerin durumu tabi; onlara duymaktan çok hoĢlanacakları Ģeyler söylemeleri. Artık bunun adı neyse? ASYA – PASĠFĠK GÜNDEMĠ Çin'de 70 yaĢındaki kadın casusluktan gözaltında Dünya Bülteni 33 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Çin'de 70 yaĢındaki bir kadın devlet sırlarını sızdırdığı gerekçesiyle göz altına alındı. ġinhua ajansının polis yetkililerine dayandırarak verdiği haberde, Pekin'de yaĢayan Gao Yü adlı kadının "yüksek derecede gizli" birçok belgeyi yasa dıĢı elde ettiği bildirildi. Tayland'da yeni baĢbakan atandı Dünya Bülteni Tayland'da Anayasa Mahkemesi tarafından, yetkisini kötüye kullanmaktan suçlu bulunan ve görevinden alınan BaĢbakan Yinglak ġinavatra'nın yerine BaĢbakan Yardımcısı Niwatthamrong Boonsongpaisan'ın atandığı bildirildi. Türkmenistan Çin'e doğalgaz ihracatını artıracak Trt Türk Çin enerji Ģirketi CNPC tarafından inĢa edilen ikinci doğalgaz arıtma tesisi hizmete açıldı. Her yıl 9 milyar metreküp doğalgazın arıtılacağı 600 milyon dolarlık tesisin açılıĢına Türkmenistan Devlet BaĢkanı Gurbangulı Berdimuhamedov katıldı. Berdimuhamedov, tesiste yeniden iĢlenen Türkmen gazının Çin'e ihraç edileceğini belirtti. Ayrıca Berdimuhamedov, Çin ile enerji iliĢkilerinin stratejik boyuta ulaĢtığını kaydetti. AB Japonya zirvesi yapıldı:Serbest ticarette hedef 2015 AB Haber Avrupa Birliği ile Japonya arasındaki müzakerelere 2015′e kadar bir serbest ticaret anlaĢması imzalama hedefiyle devam edildi. Abe 2013 yılında baĢlayan müzakerelerin 2015′te tamamlanmasını umduğunu ifade etti. Avrupa Birliği anlaĢma sonucunda Japonya‟ya yapılacak ihracatın üçte bir oranında artmasını hedefliyor. Bunun Avrupa Birliği‟ne yüzde 0,6 ila 0,8′lik bir ek ekonomik büyüme getirmesi bekleniyor. 'Avrupa-Orta Asya ulaĢımı hızlanacak' Sabah Gürcistan-Türkiye-Azerbaycan üçlü zirvesi için 5 Mayıs'ta Gürcistan'a giden CumhurbaĢkanı Abdullah Gül, dün Gürcistan CumhurbaĢkanı Giorgi MargvelaĢvili ile görüĢtü. Gül konuĢmasında, "UlaĢtırmada, Sarp kapısının daha da hızlandırılmasıyla ilgili çalıĢmalar baĢlattık. Orada, ümit ediyoruz ki, tek pencere sistemine geçebileceğiz ve bütün Avrupa'nın, Türkiye'nin, Kafkaslar üzerinden Orta Asya'ya karayoluyla bağını daha da hızlandıracağız" dedi. Pakistan'da FBI ajanı gözaltına alındı Dünya Bülteni Pakistan‟ın Karaçi havaalanında önceki gün gözaltına alınan Amerikan vatandaĢının, Amerikan Federal SoruĢturma Bürosu (FBI) görevlisi olduğu ortaya çıktı. Karaçi‟den Ġslamabad‟a gitmek üzere uçakta yer ayırtan Joel Cox adlı Amerikan vatandaĢı, bagajında 9 milimetrelik tabanca ve 15 mermi bulunduğunun anlaĢılması üzerine havaalanı güvenlik görevlilerince gözaltına alınmıĢtı. 34 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Kuzey Kore: Ġnsan hakları açısından ABD bir cehennem Radikal BirleĢmiĢ Milletler (BM) Ġnsan Hakları SoruĢturma Komisyonu‟nun "devlet eliyle sistematik iĢkence", "köleleĢtirme", "cinsel Ģiddet", "ağır siyasi baskı" ve "dini ayrımcılık"la suçladığı Kuzey Kore yönetimi, ABD ‟ye benzer suçlamalar yöneltti. Kuzey Kore‟nin resmi haber ajansı KNCA, “En temel insan haklarının acımasızca ihlal edildiği ABD bir cehennem” değerlendirmesini öne süren bir haber yayınladı. Ulusal Güvenlik Ajansı‟nın (NSA) yasa dıĢı biçimde vatandaĢlarını izlediği, geçtiğimiz yıl fakirlik içerisinde yaĢayan Amerikalıların sayısının 46.5 milyona ulaĢması Kuzey Kore‟nin haklı olduğu konular arasında gösterildi. BM, Kuzey Kore‟de meydana gelen insan hakları ihlallerinin „günümüz dünyasında eĢi benzeri olmadığını‟ vurgulamıĢtı. Çin Asya`yı düĢürdü Vatan Asya borsaları Çin'de açıklanan zayıf PMI verisinin ardından bugün düĢerken, Ukrayna'da devam eden gerginlik devlet tahvilleri ve altında yüksek talebe neden oluyor. Çin'de imalat PMI'nın beklentilerin altında kalması, Asya piyasalarında satıĢ getirdi. Ukrayna'da yükselen gelirim küresel piyasalardaki tedirginini artırdı. Maksadımız projelerden alınan payın artırılması Anadolu Ajans CumhurbaĢkanı Abdullah Gül, Gürcistan ziyaretine iliĢkin, "Maksadımız 1,5 milyar dolar düzeyinde seyreden ticaret hacmimizin, 1 milyar dolara yaklaĢan Gürcistan'daki yatırımlarımızın ve firmalarımızın bu ülkedeki hidroelektrik santrali, otel ve toplu konut gibi altyapı projelerinden aldıkları payın artırılmasıdır" dedi. G.Kore: Batık gemide arama yapan dalgıç öldü BBC Türkçe Güney Kore'de 260 kiĢinin ölümüyle sonuçlanan gemi faciasının ardından arama çalıĢmalarına katılan sivil bir dalgıç hayatını kaybetti. NATO ve Japonya bireysel iĢbirliği programını baĢlatıyor Rusya‟nın Sesi Japonya ve NATO arasında ortaklık programı imzalanacak. Ġmzalama töreni, Japonya BaĢbakanı ġinzo Abe‟nin bugün Brüksel‟de NATO Genele Sekreterliği ziyareti sırasında düzenlenecek. Çin, Afrika'da yeni hedefler peĢinde Dünya Bülteni Çin BaĢbakanı Li Keqiang, dört Afrika ülkesine yapacağı ziyaretine Etiyopya‟dan baĢladı. Etiyopya, Nijerya, Angola ve Kenya‟yı kapsayan ve 1 hafta sürecek Afrika ziyaretinde Li, Etiyopya‟daki Afrika Birliği merkez binasında 54 üyeli Birlik üyelerine bir konuĢma yapacak. 35 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, yarın Etiyopya ile Cibuti arasındaki bağlantı karayolunun açılıĢına katılacak olan Keqiang, Desselines ve Etiyopya CumhurbaĢkanı Mulatu Teshome ile bir araya gelecek. GörüĢmelerde iki ülke arasındaki ticari iĢbirliğinin artırılması konularının ele alınması bekleniyor. Keqiang'ın ayrıca Çin'in inĢa ettirdiği ve 200 milyon dolara mal olan Afrika Birliği merkez binasını ziyaret edeceği ve Afrika Birliği Komisyonu BaĢkanı Nkosazana Dlamini Zuma ile yapacağı görüĢmede Afrika Çin iliĢkilerini ele alacağı belirtildi. Etiyopya'da yaklaĢık 500 Çin Ģirketi enerji, otoyol, demir yolu, tekstil, ayakkabı ve deri sanayi alanlarında faaliyet gösteriyor. Ġki ülke arasında 1,5 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunuyor. Çinli yetkililere göre, Çin‟in Afrika‟daki doğrudan yatırımları 2013 yılında 25 milyar dolara çıktı. Çin, son 5 yıldır Afrika Birliği‟nin en büyük ticaret ortağı konumunu sürdürüyor. Geçen yıl Çin ile Afrika Birliği arasındaki ticaret hacmi 210 milyar dolara ulaĢtı ve 2 bin 500 Çin firması kara kıtada faaliyet gösteriyor. Çin, ABD'nin ticaret anlaĢmalarından endiĢeli Trt Türk Çin'deki önemli düĢünce kuruluĢlarından Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Merkezi'nin yayımladığı raporda, ABD'nin okyanus ötesi serbest ticaret anlaĢmaları (STA) peĢinde olmasının, Çin'in ekonomik güvenliğine zarar vereceği ifade edildi. Obama yönetiminin Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) ve Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) için sarf ettiği çabanın hatırlatıldığı raporda, bu iki ortaklıkla birlikte ABD ile müttefiklerinin ekonomilerinin entegre olacağı kaydedildi. Tayland'da AYM'den baĢbakanın azli yönünde karar Dünya Bülteni Tayland Anayasa Mahkemesi, yetkilerini kötüye kullanmaktan suçlu bulduğu BaĢbakan Yinglak ġinavatra'nın görevinden alınması gerektiğine karar verdi. Yingluck, bir memurun görev yerini usulsüz Ģekilde değiĢtirmekle suçlanıyordu. Mahkeme, baĢbakanın atamayı 'gizli gündemle' yaptığına hükmetti. Yingluck'un taraftarları ise yargı sistemini hükümete darbe yapmakla suçluyor. Güney Çin Denizi'nde balıkçılara müdahale Dünya Bülteni Güney Çin Denizi'nde bir balıkçı teknesine silahlı kiĢileri taĢıyan bir gemi tarafından müdahale edildiği belirtildi. Resmî haber ajansı Xinhua, 11 balıkçıyla bağlantının kesildiğini duyurdu. Olayın meydana geldiği Spratly adaları üzerinde Çin'in yanı sıra Tayvan, Vietnam, Filipinler ve Malezya da hak iddia ediyor. Silahlı kiĢilerin bu ülkelerden biriyle ilgili olup olmadığı netleĢmedi. 36 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI ORTADOĞU GÜNDEMĠ Sisi: Ġhvan diye bir Ģey olmayacak Al Jazeera Mısır‟da 26-27 Mayıs'ta yapılacak cumhurbaĢkanlığı seçimi yaklaĢırken, en güçlü aday olarak gösterilen darbe lideri ve eski Genelkurmay BaĢkanı Abdulfettah Sisi, "Seçimi kazanırsam Müslüman KardeĢler artık Mısır'da var olmayacak" dedi. ABD'den Suriyeli muhaliflere diplomatik misyon onayı Anadolu Ajans ABD DıĢiĢleri Bakanlığı‟ndan yapılan açıklamada, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu‟nun (SMDK) ülkede resmi olmayan irtibat bürosunun statüsünün değiĢtirilerek resmi diplomatik misyon açmalarının onaylandığı bilgisi verildi. Esad Ġran'dan Klor Bombası Mı Alıyor?- Daily Telegraph Ġngiliz gazetesi, Ġran'ın Suriye'ye kimyasal silah sağladığı yönünde Ģüpheler olduğunu yazdı. Gazetenin haberinde, Suriye Hava Kuvvetleri'ne ait askeri kargo uçaklarının Ġran havalimanlarında uydu fotoğrafları ile görüntülendiği belirtiliyor. Ġran'ın Çin'den sipariĢ ettiği 10 bin klor bombası baĢlığının bir kısmının Suriye'ye sevk edilmiĢ olabileceği söylenen haberde, "Batılı yetkililer Suriye askeri kargo uçaklarının Ġran ile rutin kullanılan uçuĢ hatları oluĢturduğunu söylüyor" deniyor. Haberde Batılı güçlerin istihbaratlarına da yer veriliyor ve Esad rejimi ile Ġran arasındaki askeri kargo trafiğinin Ocak ayının sonunda baĢladığına dikkat çekiliyor. Esad rejiminin muhaliflere karĢı düzenli olarak klor bombası kullandığı yönündeki iddiaların BirleĢmiĢ Milletler gözlemcileri tarafından incelendiği de haberde hatırlatılıyor. Suriye'de 3 adayın baĢvurusu kabul edildi AA Suriye resmi haber ajansı SANA'da yer alan habere göre, Anayasa Mahkemesi sözcüsü Macid Hadra yaptığı açıklamada, devlet baĢkanlığı seçimi için adaylık baĢvurusunda bulunan 23 kiĢiden 3'ünün adaylık baĢvurusunun kabul edildiğini açıkladı. Hadra, adaylığı kabul edilen kiĢilerin Devlet BaĢkanı BeĢĢar Esed, Halep milletvekili Mahir Abdülhafız Haccar, eski bakan ve meclis üyesi Hasan Abdullah en-Nuri olduğunu bildirdi. Hadra, adaylık baĢvurusunda bulunanların pazartesiden itibaren 3 gün içinde itiraz haklarının bulunduğunu kaydetti. Barzani: DeğiĢim yoksa biz de yokuz Al Jazeera 37 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Barzani, seçimlerdeki katılım oranından memnuniyet duyduğunu belirterek, sonuçların açıklanmasının ardından ulusal bir ortaklık hükümeti kurma yönünde çalıĢılması gerektiğini belirtti. Iraklı Kürt lider, herkesin seçim sonuçlarına saygı duyması ve ortaya çıkan sonucu kabul etmesi gerektiğini belirtti. AB'den Filistin'e 16 milyon yardım Dünya Bülteni Avrupa Birliği (AB) ile bazı üye ülkelerin, Batı ġeria ve Gazze'de 70 bin Filistinli memur ve emeklinin maaĢlarının ödenmesi için 16 milyon avronun üstünde bağıĢta bulunduğu bildirildi. Kudüs'teki Avrupa Komisyonu Ofisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, söz konusu desteğin 7,05 milyon avrosunun AB, 5,36 milyon avrosunun Danimarka, 1'er milyon avrosunun Ġrlanda, Ġtalya, Lüksemburg ve 980 bin avrosunun ise Hollanda tarafından karĢılandığı belirtildi. Sisi'den Hamas ve Katar'a sert eleĢtiri Dünya Bülteni Mısır'da, cumhurbaĢkanı adayı eski Savunma Bakanı Abdulfettah es-Sisi, Katar'a "Mısır halkını daha fazla kaybetmeme çağrısında bulundu. Mısır televizyonlarının yayımladığı programda konuĢan Sisi, Suudi Arabistan, BirleĢik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt, Katar ve Cezayir'e yönelik açıklamalarda bulundu. Sisi, Katar'a yönelik mesajında, "Katar'a, 'Mısır halkını daha fazla kaybetme' diyorum. Halkın büyük çoğunluğu, daha önce hiç görülmemiĢ bir Ģekilde Katar ve Hamas'tan çok muzdarip" dedi. Ġsrail‟le yakınlaĢırken bilinmesi gerekenler... – Taha Kıvanç - Star “ġu sıralarda en fazla eleĢtirilen ülke hangisi?” sorusuna cevap vermenizi istesem, herhalde aklınıza“Ġsrail” gelmez. Tabii eğer geliĢmeleri yakından izlemiyorsanız... Netanyahu hükümetiĢu sıralarda içeriden ve dıĢarıdan eleĢtiri bombardımanı altında; düne kadar„müttefik‟ gözüyle baktığı, kendisine zarar vermeyeceklerini düĢündüğü çevreler, yazarlar, siyasiler ve bürokratlar birbiri peĢi sıra politikalarını yerden yere vurmakla meĢguller... Türkiye‟yle arasını düzeltmeye kendisine nefes aldıracağı için önem veriyor Ġsrail... Ġsrail kuruluĢunun 66. yıldönümünü kutluyor. Bugün öğle saatlerinde kornalar çalacak, herkes esas duruĢa geçecek Tel Aviv‟de; bizde 10 Kasım‟larda yapıldığı gibi... Bu yıldönümünü biraz da sıkıĢıklığını unutturma amaçlı kullanmak niyetinde hükümet... Ġlk beklenmedik hücum, herhalde duymuĢsunuzdur, ABD dıĢiĢleri bakanı John Kerry‟den geldi. Birileriyle konuĢurken, “Böyle giderse” demiĢ Kerry, “Ġsrail günümüzün Güney Afrikası olur;„apartheid devleti‟ne dönüĢür...” Ağır bir söz... Derhal kınamalar 38 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI yükseldi Netanyahu ve çevresinden; Kerry sözünü geri alır gibi oldu, ama etkisi hâlâ sürüyor... Ardından 1994‟ten beri Ġsrail‟le „barıĢık‟ Ürdün‟den beklenmeyen bir hücum geldi. 19911993 yılları arasında Ürdün hükümetinde dıĢiĢleri bakanlığı yapmıĢ Kamel S. Abu Jaber, Jordan Timesgazetesinde, içinde Hitler‟in adının da geçtiği „Büyük Siyonist yalanı ve önümüzdeki görev‟baĢlıklı zehir zemberek bir yazı yayımladı. Hemen yazının çıktığı gün Ürdün büyükelçisi eline nota tutuĢturulmak üzere Ġsrail dıĢiĢleri bakanlığına çağrıldı. Yazı „anti-Semitik‟ imiĢ... Ġsrail‟in Amman büyükelçiliği de, yazıyı yayımlayan gazeteye,“Derhal özür dileyin” baskısında bulundu. Büyükelçi “Ülkemde tatildeyim” dedi çağrıya; Jordan Times yayın yönetmeni Samir Barhoum da, “Ne özrü, az bile yazmıĢ” diye de yorumlanabilecek bir cevapla yetindi. Ürdün Gazeteciler Cemiyeti baĢkanı Tareq Momani de, “Burası özgür bir ülke; bugün de basın özgürlüğü günü” diye Ġsrail‟in giriĢimini protesto etti... En ağır darbelerden biri de, Amerikan medyasında Ġsrail‟in yakın dostlarından biri olarak bilinen New York Times yazarı Thomas Friedman‟dan geldi... Friedman, ABD‟deki kumarhanelerinden kazandığı milyarları Ġsrail‟e aktaran Sheldon Adelson üzerinden verdi mesajını, „Sheldon: Ġran‟ın en yakın dostu‟ baĢlıklı makalesi ile... “Ġran da Sheldon da Ġsrail‟in 2.7 milyon Filistinli‟nin yaĢadığı toprakları iĢgali altında tutmaya devam edip onlara devlet kurma izni verilmesini istemiyor ve dünyanın „Bu durumda Filistinlilere oy hakkı verilsin‟ talebine yol açıyorlar; Ġsrail buna direnince, dünyadan tecrit ediliyor” tezini iĢliyorFriedman... Kerry‟nin “Ġsrail eski Güney Afrika gibi „apartheid devleti‟ne dönüĢüyor” demesinin altındaFriedman‟ın tezi yatıyor... Abu Jaber‟in „büyük Siyonist yalanı‟ ile kast ettiği de bu; Ġsrail‟in „iki devletli‟ bir çözüme taraftarmıĢ görünmesi yani... Sırada Ġsrail istihbarat örgütü Mossad‟ın 1989-1996 arasında baĢkanlığını yapmıĢ Shabtai Shavitile iç istihbarat örgütü Shin Bet‟in eski baĢkanlarından Carmi Gillon var... Cumartesi günü katıldığı bir programda, Shavit, “Ġsrail kendi yasalarını uygulamayan hukuk-tanımaz bir ülke durumunda”deyince, onu dinleyenler arasında bulunan Gillon da, “Hükümet bu sorunu çözmek istese Shin Bet‟e talimat vermesi yeter; örgüt için „yapılamaz‟ bir Ģey yoktur, ancak „yapmam‟ derse hareketsiz kalır Shin Bet” diye eleĢtiriye destek çıkmıĢ... „Bu sorun‟ dedikleri, hızını son haftalarda iyice artırmıĢ radikal Musevilerin Filistinli hedeflere yönelttikleri saldırılar... Gazetelerde „fiyat etiketi‟ adıyla anılan bu saldırıların sonuncusu bir camiye yapıldı ve saldırganlar caminin iç duvarlarına Ġbranice çirkin sözler yazdılar... Netanyahu„fiyat etiketi‟ saldırılarına güya karĢı; ancak engellemek ve saldırganları cezalandırmak için kılını kıpırdatmıyor... Saldırganların amacı, Filistinlileri asırlardır yaĢadıkları yerlerden göçe zorlamak... Özet durum Ģu: Dünyanın gözünde değeri düĢüyor Ġsrail‟in... Genelkurmay istihbaratı ve Ġran Devrim Muhafızları – Gültekin Avcı - Bugün Ġran istihbarat topluluğu VEVAK'ın en belirleyici ve elit seksiyonu olan Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), silahlı bir askeri aparat olmakla birlikte oldukça etkili bir istihbarat servisidir. Ġran'ın Türkiye faaliyetleri, Devrim Muhafızları bünyesindekiKudüs Gücü tarafından Türkiye 39 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI ve TSK aleyhine yürütülmektedir. Yani Ġran'ın Türkiye aleyhine yürüttüğü espiyonaj faaliyeti Savama merkezli değil, askeri bir faaliyet olarak Devrim Muhafızları Komutanlığı merkezli yürütülmektedir. Türk askeri birimlerinin, karakolların ve kıĢlaların bilgi, kroki ve görüntülerinin Devrim Muhafızları'na akıĢı sağlanmaktadır. Ġran espiyonajı askeri bir faaliyet olarak TSK'yı da hedef aldığı için konu Genelkurmay Ġstihbarat BaĢkanlığı (J-2), tüm Kuvvet Komutanlıkları Ġstihbarat BaĢkanlıkları'nın görev ve yetki sahası içindedir. Bu faktörler Ģunu gösterir ki: MĠT, Ġran askeri istihbaratına karĢı kontrespiyonaj faaliyeti yürütmese bile, Türk askeri istihbarat unsurları Türkiye'deki Ġran faaliyetlerini MĠT'e rağmen yürütmek ve takip etmek zorundadır. Nitekim DMO Türkiye faaliyetlerinin ve Türkiye unsurlarının izinin sürüldüğü Tevhid-i Selam Terör Örgütü soruĢturması Genelkurmay Ġstihbarat BaĢkanlığı tarafından da yakından takip edilmiĢtir. Havuz medyası pür telaĢ Selam Terör Örgütü soruĢturmasını deĢifre ederek faal Ġran hücrelerine alarm vermiĢ oldu. Deliller karardı, devlet içindeki Ġran ajanları vaziyet aldı ve DMO/KG Türkiye Sorumlusu Naser Ghafari kaçtı. Devrim Muhafızları'nın Türkiye ve MĠT'teki faaliyetlerinin soruĢturulması alenen engellense de; DMO/KG ajanlarının Türkiye'deki irtibat ve iltisakları Genelkurmay Ġstihbarat ünitelerince iyi bilinmektedir. "Genelkurmay'ca malum" bu konularda ölümcül sorular var. 1- Seyed Ali Akar Mir Vekili, Ġran Devrim Muhafızları Komutanlığı'nda general rütbesiyle muvazzaf subaydır. Ġranlı General Mir Vekili ve 90'lı yıllarda DMO/Kudüs Gücü'nün Türkiye yapılanmasını oluĢturanHakkı Selçuk ġanlı, örgütsel bir plan dahilinde hareket ediyorlardı. Normal günlük telefonlar dıĢında, birbirleriyle haberleĢmek için özel telefonları vardı. Ġranlı bu generalin Muammer Aksoy, Ahmet Taner KıĢlalı, Uğur Mumcu gibi aydınları katleden Selam Terör Örgütü mensuplarıyla Türkiye'de yaptığı gizli toplantılar hususunda Genelkurmay Ġstihbaratı gereken takip ve tespitleri yapmıĢ mıdır? Bu vahim suç tablosu konusunda gerekli adli ve idari makamları bilgilendirmiĢ midir? 2- Selam Terör Örgütü soruĢturmasında; Türkiye'den Ġran Devrim Muhafızları'na bilgi akıĢı koridorunda 4 kiĢilik derin çekirdek hücreden bahsedilmektedir. DMO/KG'nin Türkiye ve MĠT faaliyetlerini yöneten Ġranlı General Mir Vekili, Hakkı Selçuk ġanlı'nın yanında bu angaje 4 kiĢilik çekirdek hücre içinde eski bir milletvekilinin bilgisine ulaĢılmıĢ. Oğlunun adını Humeyni'den mülhem "Ruhullah" koyacak kadar Ġran sevdalısı bir milletvekili. Bu eski milletvekilini takibe alan adli kollukça, Ġran DMO/KG ile MĠT MüsteĢarlığı arasındaki iliĢkiyi koordine ettiği belirlenmiĢ. Adli soruĢturmaya göre; bu örgütlenme kendi aralarında birebir telefonlar kullanmakta ve belirli aralıklarla tüm telefonlarını değiĢtirmektedir. General Mir Vekili "Hamit" kod ismini kullanırken, eski milletvekili "Furkan" kod adıyla kayda geçmektedirler. Anılan kiĢiler arasında kod kullanma ihtiyacının sebebi nedir? Genelkurmay arĢivinde bu kod bilgileri mevcutmuĢ. Selam Terör Örgütü soruĢturmasında mahkeme kararlarına istinaden yapılan teknik takip, fiziki takip ve beyanlara bakıldığında görülen tablo bu. Bu tabloya sadece havuz medyası tarafından alelacele deĢifre edilip karartılan Selam soruĢturmasında tesadüf etmedim. SoruĢturma deĢifre edilmeden aylar önce, bazı askeri istihbaratçı dostlarımdan duymuĢtum. DMO Generali Mir Vekili, eski milletvekili F.K, Umut operasyonunun kilit ismi Hakkı 40 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Selçuk ġanlı (hapse mahkûm oldu) illegal ve elit istihbarat akıĢı sağladığını söylediler. Lakin Selam Terör Örgütü soruĢturmasında zikredilmeyen veya ulaĢıl(a)mayan bir Ģeyi daha söylediler ki... O da çekirdek ekibin desteklendiği ve himaye edildiği. Bu anlatımlar sübuta ererse, müebbetlik suçlardan bahsediyoruz farkında mısınız? Selam soruĢturmasını acaba bu sebeple mi kararttılar? Suriyeli mülteciler: Avrupa'nın borcunu hatırlatmak... – Ceren Kenar – Türkiye Gazetesi Ürdün'de Zaatari mülteci kampı yolunda... “1915'in tam tersi olarak düĢün” dedi bir yetkili Türkiye'nin mülteci politikasını anlatırken. “Benim dedemi Türkler öldürdü söylemini duyduk senelerce yurt dıĢında. Mahcup olduk, utandık. Oysa bu kamplar sayesinde ileride Orta Doğu'da çocuklarımız bambaĢka Ģeyler duyacak. Benim babamı Türkiye kurtardı, benim annem Türkiye'deki mülteci kampında doğdu anıları anlatılacak. Türkçe bilen nesiller Suriye'yi baĢtan kuracak. Türkiye mülteci kampı standartlarını değiĢtiren bir ülke olarak hatırlanacak.” Kolay iĢ değil. Daha önce böylesi bir mülteci akımı konusunda tecrübesi bulunmayan, onu geçtim 17 Ağustos depreminde kendi halkına yardım konusunda bile sınıfta kalan bir ülkenin, böylesi bir organizasyon kapasitesi geliĢtirebilmesi tek kelime ile bir baĢarı. Tüm uluslararası gözlemciler ve medyanın hemfikir olduğu bir gerçekten bahsediyoruz. New York Times tarafından “mükemmel” sıfatı ile tanımlanan, ziyaretçisi olan her diplomatın gördükleri karĢısında takdir dıĢında bir ifade belirtemediği mülteci kamplarından.... Bir yandan ciddi güvenlik riskleri ile uğraĢmak, diğer yandan mülteci karĢıtlığı pompalayan bir iç muhalefetle mücadele etmek kolay iĢ değil. Ġleride Ģükranla ve saygı ile anılacak emeklerin bugün takdir görmemesinin oluĢturduğu burukluk da cabası. Suriye'ye komĢu ülkeler toplantısının 3. durağı Ürdün Zaatari kampı... Kampı gezmemize müsaade edilmiyor. BirleĢmiĢ Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, Ürdün DıĢiĢleri Bakanı Nasır Cudeh, Irak DıĢiĢleri Bakanı HoĢyar Zebari, Lübnan Sosyal ĠĢler Bakanı RaĢid Derbas, Mısır DıĢiĢleri Bakan Yardımcısı Hamdi Loza ve Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Ahmet aaDavutoğlu ortak toplantıdan sonra basın karĢısına çıkıyor. Antonio Guterres Portekiz eski baĢbakanı. Uluslararası kamuoyunu mülteciler konusunda daha duyarlı olmaya ve bu yükü bölge ülkeleri ile paylaĢmaya çağırıyor. Bu çağrı aslında bir rica değil, özellikle Avrupa kamuoyundan bir lütuf beklentisi de değil. Zira Suriyeli yazar Abud DandaĢi'nin “Türkiye Avrupa'yı büyük bir insani kıyametten kurtardı” baĢlıklı yazısında belirttiği gibi, Türkiye'nin mülteci meselesindeki tavrı karĢısında müteĢekkir olması gerekenler sadece Suriyeliler değil. Eğer Ģu anda Avrupa ülkeleri Suriye krizini sokaklarında, Ģehirlerinin merkezlerinde hissetmiyorlarsa, bu Türkiye sayesinde oluyor. Bu mültecilere yaĢanabilir ve güvenli bir durak sağlayan Türkiye sayesinde... Eğer Türkiye, sınırlarını bu mültecilere kapatsa veya Türkiye'ye sığınan mültecilerin hayatını kasıtlı olarak zorlaĢtırsa bu mülteciler ne yapacaktı? DandaĢi'nin sorduğu gibi Akdeniz on binlerce mültecinin Avrupa'ya geçiĢini engellemeye yeter miydi? Halihazırda kendi göçmen sorununa çare üretememiĢ, derin ekonomik sorunlar ile boğuĢan, radikal sağın yükseldiği bir Avrupa, bugün Suriye meselesi konusundaki bu rahatlığının sebebi ne diye düĢünmek lazım değil mi? Bu konuda Türkiye'nin hayati rolünü 41 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI vurgulamak gerekli değil mi? Türkiye'nin Avrupa ülkeleri olan iliĢkilerinde ısrarla Avrupa'nın bu konuda Türkiye'ye borcunu hatırlatmak lazım değil mi? DandaĢi haklı. Bölge ülkeleri ve özellikle Türkiye, mültecilere ev sahipliği yaparak Avrupa'yı büyük bir insani trajediden koruyor. Türkiyeli aydınların bir kısmı, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin askıya alınmasını bir siyasi hedef olarak belirlemiĢ ve bu konuda hummalı bir çaba içine girmiĢ olabilir. KiĢisel egolar, siyasi hesaplar bir ülkenin geleceğinden daha önemli görülüyor olabilir. “Ben haklı çıktım” diyebilmek için, felaket senaryolarının gerçekleĢmesinden medet umuluyor olabilir. YanlıĢtır, ayıptır ama olabilir... Ancak Türkiye vatandaĢlarının vergileri ile gerçekleĢen, Türkiyeli memurların, bürokratların emeği, mesaisi sayesinde hayat bulan ve bu ülkenin gururu bu kampların kıymetinin bilinmemesi olmaz. Bu kamplar konusunda Batı kamuoyunun Türkiye'ye olan maddi manevi borcunu hatırlatmamak olmaz. Ulusal gurur veya millî çıkar gibi kavramlar yüzünden değil, hakkaniyet ve aydın sorumluluğunun gerektirdikleri yüzünden, olmaz... Irak seçimleri: 'Demokratik' istikrarsızlık Dünya Bülteni ĠĢgal sonrası 2005 ve 2010 genel seçimlerinin ardından Irak, 30 Nisan 2014‟te üçüncü kez parlamento seçimlerine gitti. Genel meclisteki 328 sandalye için 9 binden fazla adayın yarıĢtığı seçimlere katılım yüzde 60‟ta kaldı. Bir bakıma 2014 seçimlerinin belirleyici özelliği, hem katılımcı siyasi gruplara hem de seçmenlere yansıyan siyasi katılımdaki isteksizlik oldu. Siyasetten beklentinin önemli ölçüde azalmasının arkasında Maliki‟nin otoriterleĢip Bağdat‟ı muhalif gruplara „yasaklı‟ hale getirmesinden ülkedeki mezhepsel gerilim, siyasi istikrarsızlık ve çatıĢmalardan duyulan bıkkınlığa kadar pek çok sebep bulunuyor. Mezhepsel ve etnik dengelerin gözetildiği bir siyasal kurguya sahip olan ancak mezhepsel çatıĢmaların bir türlü sonlanmadığı Irak‟ta, 2010 seçimlerinde geniĢ siyasi ittifaklar yarıĢmıĢtı. 2014 seçimlerinde ise ġii, Sünni ve Kürtler kendi aralarında birlik sağlamayı baĢaramayarak seçimlere ayrı parti ve listeler halinde katıldı. ġiiler arasında BaĢbakan Nuri Maliki, Ammar Hekim, Sadr grubu ve Ġbrahim Caferi‟nin listeleri; Sünniler arasında Usame Nuceyfi, Iyad Allavi ve Salih Mutlak; Kürtler arasında ise Mesut Barzani‟nin KDP‟si, Celal Talabani‟nin KYB‟si ve NoĢirvan Mustafa‟nın Goran Hareketi yarıĢırken Iraklı Türkmenlerin en büyük siyasi hareketi olarak ErĢat Salihi‟nin liderliğindeki Irak Türkmen Cephesi de seçimlerde yer aldı. Böylelikle önceki seçimlerden farklı olarak geniĢ bir yelpazeye uzanan siyasi ittifaklar ortadan kalksa da, ayrıĢmalar ve yeni oluĢumlar yine Irak‟ın siyasi atmosferiyle uyumlu olarak etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinden gerçekleĢmiĢ oldu. Düzenin/Düzensizliğin Devamı 42 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Seçim sonuçlarının açıklanmasının haftalar süreceği tahmin edilmesine karĢın kesin olarak bilinen sonuç, seçimlerden Maliki‟nin güç kaybederek ama „kazanarak‟ çıkacağı. Maliki‟nin iktidarını koruyacak olması, Irak‟ın mevcut atmosferi dikkate alındığında bir çeliĢki gibi görünse de, ülke dinamiklerinin karmaĢıklığı dolaylı yoldan Maliki‟ye avantaj sağlıyor. Mezhepsel aidiyetin kimlikleri belirlediği ülkede Ģiddet yorgunu Iraklıların ülkenin geleceğini siyasetle değiĢtirebileceklerine olan inançlarını kaybetmesi, mevcut sistemi çözümsüzlükleriyle birlikte iĢler kılıyor. ABD askerlerinin 2011 yılı sonunda ülkeden çekilmesinin ardından Bağdat‟ın tek hakimi olma heveslisi BaĢbakan Maliki‟nin son yıllarda Sünnilere yönelik uyguladığı baskı politikaları önce geniĢ çaplı protestolara, ardından kanlı çatıĢmalara neden olmuĢtu. Ülkenin bir türlü inĢa edilemeyen altyapısı, sağlık ve eğitim gibi temel alanlarda var olamayan devlet kurumları, yılın beĢinci ayında halen parlamentodan geçmeyen bütçe tasarısı ve Erbil‟in gerisinde kalan ekonomisi ile Maliki‟nin Bağdat‟ı, Iraklılara çok Ģey vaat etmiyordu. Çözülemeyen sorunlarla devletin görünürlüğünün her geçen gün azaldığı ülkede, 2013 yılının sonunda hızla artan Ģekilde güvenlik sorunu tekrar baĢ gösterdi. Önce Sünnilerin Maliki‟nin ayrımcılığı tırmandıran uygulamalarına yönelik protesto hareketlerine ordunun müdahalesi, ardından çıkan çatıĢmalara aĢiretlerin ve El Kaide unsurlarının eklenmesi, Suriye sınırındaki Anbar vilayeti baĢta olmak üzere ülkeyi deyim yerindeyse düĢük yoğunluklu bir savaĢın eĢiğine getirdi. Irak ġam Ġslam Devleti Örgütü‟nün (IġĠD) Suriye‟deki Ģiddet eylemlerini Irak‟a yayması, Felluce ve Ramadi‟de halen kontrolü elinde tutması Maliki‟nin „teröristlere karĢı savaĢ‟ söylemi ile uluslararası alanda elini güçlendirdi. ABD, sırt çevirdiği takdirde tamamen Ġran‟ın kontrolüne terk etmekten çekindiği Maliki ile bağlarını zaten koparmamıĢtı. Ancak IġĠD tehdidi, bir yandan Sünnileri bastırma politikası uygulayıp diğer yandan ġii rakiplerini dize getirerek gücünü perçinleyen Maliki‟ye içeride ve dıĢarıda bir nevi meĢruluk söylemi kazandırdı. Maliki‟nin türlü sorunlarla boğuĢan, bütünleĢik olmaktan çok uzak ve güvenliğin sağlanamadığı Irak‟ta yıpranan iktidarını ayakta tutmaya yarayan Ģiddet ortamı dıĢında, muhalif gruplar arasındaki parçalanmıĢlığın da etkisi önemli ölçüde. ġii muhalif lider Mukteda Sadr, seçimlerden önce siyasetten çekildiğini açıklamıĢtı. Sünni liderler arasında Tarık HaĢimi, Sünni protestoların da çıkıĢ noktasını oluĢturan bir hamleyle gıyabında tutuklama kararı alındığı için halen sürgünde. Irak Ulusal Ġttifakı lideri Ġyad Allavi ise Irak‟tan daha çok yurt dıĢında vakit geçirdiği için ülke içinde eleĢtiri konusu oluyor. Sünni liderler arasında bu seçimlerde öne çıkan isim, Meclis BaĢkanı Usame Nuceyfi. Nuceyfi‟nin liderliğini yaptığı Muttehidun Bloku, Sünnilere yönelik Anbar operasyonunu protesto ederek parlamentodaki kırktan fazla milletvekilini çekmiĢti. Ancak bu durum, ülkenin ağır aksak iĢleyen ekonomisini daha da zora sokan bütçe krizi konusunda Maliki tarafından popülist bir 43 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI dille eleĢtirilmiĢ, parlamentonun iĢlemez hale gelmesinden ve dolayısıyla bütçe tasarısının onaylanamamasından Nuceyfi gibi muhalifler sorumlu tutulmuĢtu. BaĢbakan Maliki‟nin etkin bir Ģekilde olmasa da dolaylı yollardan iktidarda kalmasını sağlayacak Ģartlar, siyasi parti geleneğinin zayıf olduğu ve siyasetin etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinden yapıldığı Irak‟ta, örneğin Sünni ya da Kürt oylarını elbette ona kazandırmayacak. Ancak seçim öncesi ve gününde ardı ardına patlayan bombaların da kanıtladığı mevcut güvensizlik ortamının ve Iraklıların siyasetten beklentilerinin düĢmesine neden olan kronik istikrarsızlığın muhalif seçmenlerin sandığa gitmesinin önünde bir engel olduğu ve mevcut düzenin devamına katkı sağladığı da ortada. Irak Seçimlerinde Kürtler Irak siyasetinden umudunu kesenler sadece Sünniler ya da ġii muhalifler değil. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi‟nde (IKBY) de bütünleĢik ve istikrarlı bir Irak beklentisi ve Bağdat siyasetine yönelik umutlar azalmıĢ durumda. Ancak ülkenin kuzeyindeki bu düĢük beklentinin sebebi, ülkenin geri kalanındaki gibi sadece yıllardır süregelen savaĢ mağduriyeti ve istikrarsızlığın getirdiği hayal kırıklığı değil. Her geçen yıl daha da güçlenen ve Iraklılığın yerini hızla alan Kürtlük bilinci. IKBY BaĢkanı Barzani‟nin son zamanlarda daha sık dillendirdiği bağımsızlığın, Iraklı Kürtler arasında her an gerçekleĢmesi beklenen bir umut olduğu yadsınamaz. Iraklı Kürtler kendilerini Bağdat‟a değil, Erbil‟e ait hissediyor. Bağdat‟la üzerinde uzlaĢı sağlayamadıkları petrol gelirleri sayesinde Körfez modelli bir rant ekonomisi temelinde Ģekillenen Erbil, her ne kadar resmi söylemde Irak‟ın bütünlüğünü temel alsa da, Irak‟ın geri kalanının çözülmek bilmeyen sorunlarıyla artık uğraĢmak istemiyor. Iraklı Kürtler, 2014 seçimlerine 2010 seçimlerine nazaran hem finansal hem de diplomatik açıdan Bağdat‟tan bağımsız hareket etme kapasitesi artan bir bölgesel yönetimle girdi. IKBY Bağdat‟ı artık sadece Irak federal hükümetinin Kürt bölgelerine iliĢkin alacağı kararlar konusunda etkili olabilmek için önemsiyor. Sonuçları ay sonunda açıklanması beklenen Irak seçimlerinden her hangi bir siyasi grubun kesin bir zaferle çıkması mümkün görünmüyor. Ġlk gelen sonuçlar, Maliki‟nin Kanun Devleti Koalisyonu‟nun güç kaybetmesine karĢın birinci parti olarak çıkacağı yönünde. Diğer partilerin ise birbirine yakın sonuçlar alması bekleniyor ki böyle bir durumda yeni hükümetin kurulması aylar sürecek. Irak CumhurbaĢkanı Talabani‟nin rahatsızlığı nedeniyle uzun süredir görevini yapamadığı Irak‟ta cumhurbaĢkanlığı konusu da tartıĢmaların arasında yer alacak. Bağdat‟la derin ayrıĢmalar yaĢayan ve her an bağımsızlığa hazır bir Kürt Bölgesel Yönetimi, Bağdat‟la ipleri koparma yoluna gidebilir. Ayrımcılığa maruz kaldıkları için eylemlerine devam eden Sünnilerin özerk yönetim talepleri daha yüksek sesle dillendirilebilir. Bunlara ek olarak, Suriye‟den yansıyan Ģiddetin tırmanması da hesaba katıldığında merkezi yönetimin giderek kaybolacağı Irak‟ı ve Iraklıları daha da zor günler bekliyor gibi görünüyor. 44 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Freedom House Mısır için ne dedi? – Murat Aksay – T24 Ġnternet Sitesi Merkezi Washington'da bulunan sivil toplum kuruluĢu Freedom House‟un her yıl 195 ülke ve 14 bölge için “Özgürlük Raporu”hazırlıyor. Bu yıl yayınladığı raporun Türkiye ile ilgili bölümleri hükümet kanadında memnunluk yaratmadı ki, DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu raporu eleĢtirdi. EleĢtirilerin nedeni açık. Rapor Türkiye‟yi basın özgürlüğü konusunda „kısmen özgür‟ statüden „özgür değil‟ statüsüne düĢürüyor. Kendi içinde ülkelerin üç statüye ayrıldığını düĢünürsek; Türkiye, 2. Ligden 3. Lige düĢmüĢ oldu. ĠĢten atmalar arttı Raporda, medya üzerindeki siyasi baskının arttığı ve bunun Gezi süreci ile birlikte ivme kazandığı ifade ediliyor. Yine iĢten atılmaların da bu dönemle birlikte arttığını söylüyor. Yine raporda dünyada en çok tutuklu gazetecinin Türkiye‟de olduğunu iddia ediyor. Rapora göre Türkiye dünya sıralamasında 120. sıradan 134. sıraya geriledi. Türkiye‟nin dahil edildiği ülkeler grubunda Endonezya, Tanzanya, Kenya, Çin, Rusya, Ermenistan, Ekvator gibi ülkeler var. Aslında tek baĢına bu bile çok Ģey anlatıyor. DıĢ politikadaki baĢarısızlık Türkiye, çok değil birkaç yıl öncesine kadar ekonomik performansı ile demokratikleĢme yönünde attığı adımlarla AB‟nin, Batı‟nın ve Ortadoğu ülkelerinin gıpta ile baktığı ülkeydi. Ne olduysa Arap uyanıĢıyla oldu ve AK Parti, bu süreci Türkiye‟nin bölgesel liderliğini gerçekleĢtirmek için fırsat gördü. Bu fırsatı, Türkiye‟nin eksik de olsa demokratik deneyimi, laik toplumsal modeli, Batı ile olan iliĢkileri, AB aday üyeliği üzerinden değil sahip olduğu kültürel kimlik üzerinden mezhepçi bir politikayla gerçekleĢtirmeye çalıĢtı. Olmadı. Ne Mısır‟da ideolojik ve siyasal olarak destek verdiği Mursi baĢarılı oldu ne de Suriye‟de desteklediği Esad muhalifleri baĢarılı oldu. Mursi yapılan darbe ile devre dıĢı kalırken; bu darbenin en somut sonucu da Suriye‟de de Esad‟ın ömrünün uzaması oldu. Türkiye: Millet değil cemaatler topluluğu 45 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI AK Parti, dıĢ politikada uğranılan bu baĢarısızlığı, bu kez iç politikada aynı kültürel kimlik siyaseti üzerinden sürdürdü. BaĢbakan‟ın özellikle Gezi ile birlikte iradi olarak tercih ettiği sert bir üslup, gerginlik ve bunun sonucu toplumsal kutuplaĢma dıĢ politikadaki bu baĢarısızlığı konuĢamaz hale geldik. Tabanı konsolide etmek üzerine kurulan bu dil, bırakın dıĢ politikadaki baĢarısızlığı, ortaya çıkan yolsuzluk iddialarını bile konuĢmaz hale getirdi. Yerel seçimlerde elde edilen baĢarı AK Parti‟nin siyasal baĢarısıdır ama bunun maliyeti Türkiye‟nin orta vadede kaybıdır. Çünkü yaĢadığımız süreç, toplumsal ortak değerler üzerinden uzlaĢarak toplumsallaĢmayı değil, herkesin kendi cemaati içinde yaĢamaya geri dönüĢünü sağlıyor. Türkiye‟nin son 20 yıl içinde özellikle laik kesim ile muhafazakârlar arasında kurulan güven iliĢkisi, ortak bir topluma olma için kurulan diyalog kanallarının hepsi son bir yıl içinde neredeyse koptu. Bırakın millet olmayı giderek artan biçimde cemaatleĢtik. Bu açıdan Freedom House‟un raporu, bu gerçeklerin medya yüzünü bize anlatmaktan baĢka bir Ģey yapmıyor. Rapora tepki veren DıĢileri Bakanı Ahmet Davutoğlu; “Bu, son dönemde son dönemde Türkiye'ye karşı yapılan algı operasyonlarından biridir. Türkiye'yi orada yer alan ülkelerin içinde o kategoride ele alamaz. Türkiye'de her görüş zikredilebilmektedir, tartışılabilmektedir. Bu anlamda Türkiye'deki basın özgürlüğü kısmen özgür kategorisinde yer alan ülkelerden çok daha ilerdedir.” demiĢ. Elbette Türkiye dahil edildiği gruptaki ülkelerden farklı parametrelere göre önde olabilir ama bu, raporda ifade edilen gerçeği değiĢtirmiyor. ABD‟de herkesin merak ettiği konu Son bir hafta içinde gazetelerde SETA, Sabancı Üniversitesi, TÜSĠAD‟ın ABD‟de yaptıkları toplantılara katılan yazarların izlenimlerini okuyoruz. Bu toplantılara katılanların çoğu, ABD‟lilerin en çok düĢünce ve ifade özgürlüğü konusunu duydukları endiĢeleri paylaĢtıklarını yazdı. Yani sadece Freedom House değil ABD‟deki politikacılar da, medya mensupları da, STK temsilcileri de en çok raporda ifade edilen endiĢeleri Türklerle paylaĢıyor. Yine Davutoğlu bekleriz” demiĢ. verdiği tepkide; “Gazetecilerimiz bunu, raporu reddetmelerini Diyelim ki, raporu reddettik. 46 AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI Bu Türkiye‟de hangi gerçeği değiĢtirecek? O fotoğrafta biz varız Evet, uluslararası iliĢkilerde bu tür raporlar sadece birer objektif değerlendirme aracı değildir. Bu raporlar, güç iliĢkisine ve hiyerarĢiye bağlı olarak aynı zamanda birer siyasal yargılama metnidir. Ve bu tür kurum ve raporlar bir siyaset aracıdır. Ancak Freedom House‟un raporu kabul edelim ki, sadece bir fotoğraf çekiyor. Ve çektiği fotoğraf içinde olduğumuz bir anı gösteriyor. Unutmayalım ki aynı rapor, basın özgürlüğü konusunda en vahim geliĢmelerin Mısır‟da olduğunu ifade edip Ģu tespiti yapıyor;“Ülkede ilk kez seçimle iktidara gelen Muhammed Mursi’nin eski usül bir askeri darbe ile görevden uzaklaştırılmasına tanık olundu” deniyor. Hadi Türkiye‟nin ki algı yönetimi amaçlı. Ya Mısır için? 47