ULUSLARARASI MÜSLÜMAN- HIRİSTİYAN DiYALOG

advertisement
ULUSLARARASI MÜSLÜMAN- HIRİSTİYAN DiYALOG
SEMPOZTIJMU
II
"İSLAM VE HIRİST!YAN KAYNAKLARINDA
HZ.
İSA"
YEŞİLKÖY 23-24 EYLÜL 2005
Sempozyumun yapıldığı yer:
Saint Etienne Misafirhanesi konferans salonu
Cümbüş sok., n.: 8,
34800 Yeşilköy İstanbul
Tel.: 0212.573.85.54
İTALYA-ROMA VE MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT
FAKÜLTESİ PROFESÖRLERİ
VE KAPÜSYEN RAHİPLERİNİN KATILIMI İLE DÜZENLENMİŞTİR
2
İSA MESİH'İN HIRİSTİY AN
TİNSELLiG İ VE T ASA VVUFUNDAKİ
YERİ VE ÖNEMİ
P. BORRMANS
Sempozyum 2005
Giriş
İsa Mesih'in hıristiyanlık açısından merkezi konumu, yapılan daha önceki
sunumlarda açıkça ortaya konmuştur. Allah'ın insanlar arasındaki muhteşem ifşası
olduğundan, İncil'in (Yeni Ahdin) tüm kitaplan salt Ondan bahsediyor ve böylece
O, bir 'yandan «eşsiz model» olarak sunulurken, diğer yandan ise, her insan onun
izininde yürmeye davet ediliyor. Günümüzde kilise babalan tabiriyle adlandınlan,
hem süryani, hem latin ve hem de yunan dünyasına ait, hıristiyanlığın ilk
dönemlerinde yaşayan tanribilimciler, bu sözkonusu çift gizem üzerinde yoğun bir
şekilde düşünüp, ilahi ve felsefi boyutlannı, klasik dediğimiz, yani orta ve modem
çağın, meşhur tanrİbilimcilerinin kendi kristolojik sentezlerini sunmalanndan çok
daha önce açıkladılar. Fakat bu sentezler, değişip, yinelenen kültürel ortam ve farklı
ifade tarzlanyla uyum sağlaması için daima tekrar gözden geçirilmelidir. Yalnız,
hangi çağda olunursa olsun, değişmeyen durum ise: hıristiyanlann, her tinsel
tecrübenin merkezi İsa'nın ardından, O'nu izlemeye davet edilmeleridir.
Aynı zamanda, İsa'nın merkezi bu konumu, katelik inanç doktrinini içeren,
"Katolik Kilisesi Din ve Ahlak ilkeleri" (1992) adlı eserde de onaylanıyor. Nitekim
eserin düzenieniş şekline bakıldığında bu hemen göze çarpmaktadır: ilk bölümünde
<<Hıristiyan İnanç İlkeleri Formiilii»'nü yorumlandıktan sonra, Kilise'yi, Rab'bi ve
Kurtancısı İsa Mesih'e benzeten yedi gizem üzerine <<Hıristiyan Ayini» başlıklı
ikinci· bölüm yeralmaktadır; «Mesih 'te Yaşam» başlıklı üçüncü bölümde ise
hıristiyan ahlakı ele alınıyor: bu sözkonusu ahiakın temeli, Sina Dağında Musa'ya
Tann tarafından verilen «on emir», İsa Mesih tarafından yapılan ve «Dağ Vaizi»
diye bilinen, «Gerçek Mutluluğun Sekiz» kuralı ve bir de Allah'ı ve Komşu'yu
sevmeyi huyuran çift emir üzerine kuruludur; son olarak da, Mesih'le birlikte ve
Mesih'te (kutsal liturji ve Rab'bin öğrettiği «Göklerdeki Babamız» duasını içeren)
<<Hıristiyan Du as m başlıklı bir dördüncü bölüm mevcuttur.
Böylece sözkonusu eser, II. Vatikan Konsili tarafından yayımlanan ve lman
Yasası Lumen Gentiıan adlı dokümanda, Kilise sım, Allah'ın Halkı ve Onun
organizasyonu üzerine bahsedilenleri bizler için açıklığa kavuşturuyor. Bu
dokümana göre, tüm hıristiyanlar aziz olmaya çağnlmıştır, çünkü «İlahi öğretmen ve
mükemıneliğin modeli, Rab İsa, hangi kesime ait olursa olsun, her öğrencisine,
kendinde gerçekleştirip, aynı zamanda tavsiye ettiği, azizlik hayatını şu sözlerle
281
ogretiyor: ··o halde. göksel Babanız yetkin olduğu gibi. siz de yetkin olun··uvıt
5.48)». Bu durumda. İsa Mesih'in tinsellikte ve hıristiyan tasavvufunda nasıl bir
yeri olduğunu şu soruyla ifade edebiliriz: herşeyden önce, acaba bu tinsellik ve bu
tasavvuf, «Kristosentrik» ("'Mesih merkezi konumda" anlamına gelmektedir) değil
mi? İkinci bir aşamada, tarih boyunca hıristiyan azizliğinin muhtelif şekillerde
gerçekleştirilmesini ve aynca çağ ve bölgelere göre İsa'nın izninde yürümenin ne
gibi kendine has özellikleri olduğunu ele alabiliriz. Fakat burada önemli olan, hem
riyazet, hem de hıristiyan mutasavvuflann tinsel tecrübelerinde, İsa Mesih'in
oynadığı başrolü anlamaktır. Bunlar geliştirmek istediğimiz, düşüncemizin üç
önemli noktasıdır ve İsa Mesih'in kişiliğinin zenginliğine böylece daha fazla
yaklaşabiliriz. Bu itibarla, hıristiyanlar, her ne kadar O'na daima sadık kalmasalar
da, O'nun izleyicileri ve öğrencileri sıfatını taşımaktadırlar.
I
Hıristiyan tinselliği ve İsa Mesih'in merkezi konumu
Bu tinsellik, Peder G. Dumeige'nin tabiriyle, Mesih'te «insan(hıristiyan) ile
"Kendini" açıklayan Teslis Allah arasındaki deneyimsel bir ilişki»dir. Allah, dürüst
vicdanlan ve kutsal hayatlanyla O'na benzerneleri için, bu biricik Oğlu'yla,
"evlatlığa kabul edilen kalabalık bir kadın ve erkek kitlesini" birleştirme planını
gerçekleşmeyi amaçlıyor. Nitekim, «benliğe dayalı insam>dan «Ruh'a dayalı insan»a
geçiş, İnsanlaşan Tann'nın Kelamı, İsa'nın «Görünmez Tann'nın mükemmel
görünümü» olabilmesindeki gerekli güçle yaşandığında, gerçekleşebilir. Bu nedenle,
hıristiyan tinselliğinde İsa 'nın merkezi konumu yani «Kristosentrizm»in altı
çizilmelidir. Aziz Pavlus ve Aziz Yuhanna'nın tinsel deneyimleri bunun bir örneği
olarak gösterilebilir.
Tinsel tecrübe; riyazet, günahlardan arınma, murakebe ve birleşme gibi değişik
kademelere sahiptir. Kutsal Ruh, «karizma» denilen, her bir değişik ölçülerde ruhsal
armağanlar verir. Bunlann ışığında hareket edenlerden bazılan tinsel tecrübenin
başlangıç noktasında, bazılan ise daha ileride olabilirler. Bu itibarla, aşağıda
öncelikle sözkonusu tinsel. tecrübenin özellikleri ve yapısı ele alınacak ve daha
sonra kullanılan araçlar üzerinde dunılacaktır.
1.1 Hıristiyan tinselliği ve «KristosentriznV>
«Hıristiyan inancına mensup olanların, İsa'nın gerçeğine radikal bağlılığı, her
yönden, hıristiyan fenomenolojisine ait bir özelliktim. Her hıristiyan iyi bilir ki
«Tann Oğlu'nun insanlaşmasıyla, Allah'ın insanlık tarihine giriş derecesi en yüksek
mertebededir. Tüm yaradılışın merkezi ve amacı, Görünmez Tann'nın görünümü,
her yaradılışın ilk doğanı, İsa Mesih'tir (Kol. 1,15-17). Kendi Kişiliği, kutsal görevi
ve nihai yazgısı sayesinde, O'na inananların hayatını değişime uğratıyor (Rom. 3,2126). Onunla yeni bir çağ başlıyor. Bu sözkonusu yeni çağ, Allah ile banşın (Rm 5,1)
banştırmanın (Rm 5, I 1), lütfun ve sevginin (Rm 5, 5-8), özgürlüğün (Rm 8,2),
282
Ruh·un (Rm
::l.9-ı ı).
merhametin (Rm
9.ı5-ı8).
tüm
yaradııışın
yeniden yeterlik
kazanmasının (Rm 8.19-2 ı) çağıdır.» Bu İsa tarafından mi.ijdclcnen ve kendisi
tarafından başlatılan hi.iki.imdarlıktır. «Yeryüzünde bir yolcu konumunda olan tüm
insanlar. günahlarından arınma ve, böylece, başlangıçtan beri yazılı, tinsel hayatı
yeniden fethetme ihtiyacı duyuyorlardı. Nitekim, Eski Ahid bu tinsel hayatın tekrar
keşifi için katedilmesi gereken uzun bir yolun tarihinden bahsetmektedir. Bu tarihe
göre, Allah tüm milletler arasından bir halk seçip, ona tanıklık ve barıştırmanın
evrensel misyonunu emanet etmiştir. «Kutsal Kitab'a göre insan», İsa Mesih'in
nihayet kendi şahsında gerçekleştirdiği, «tinsel insan» olmaya doğru yöneliyor:
O'nda benlik (yeryüzünde yaşayan ölümcül varlık), can (şahsı barakete geçiren
hayatsal dinamizm) ve ruh (kendi ilahi kaynağıyla birleşik hayat) bir bütün olarak,
yaşayan Tanrı'nın, tüm insanlar için düşündüğü, ebedi planıyla uyum sağlamaktadır.
Vaftiz yoluyla (su ve Kutsal Ruh aracılığıyla günahlardan arınmanın eşsiz ve nihai
şekli) hıristiyan «Mesih ile yeni bir yaşam sürmek ve Onun dirilişine katılmak için,
Onun ile ölüme gömülüyar (Rm 6, 3-9). Böylece inanan şahıs bir bedene, Mesih'in
bedenine katılıyor (ICor 12, 12-27). Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı'nın sevgisini (Rm
5,5) ve Kutsal Ruh 'un, tüm herkese hizmeti için, kendi iradesine göre verdiği ruhsal
armağanları kabul etınekdim. Bunu yapınakla kişi, «benliğe dayalı insan»dan, «ruha
dayalı insana geçer ve böylece, yaşadıkları ümide dayalı olduğu halde, İsa'ya
benzer: «Dünyasal çadırda (bedende) yaşayan bizler, ağır yük altında
inliyorıız ... Öyle ki, ölümlü olan, yaşam tarafından yutulsun» (2Cor 5,4). Nitekim
"Oğul'da oğullar" (Gal 4,6-7) olan hıristiyanlar, kendilerini, Perler'in sevgisinden
doğan (I Yh 4, 7) ve aynı zamanda, insanlaşan Tanrı Sözü'nün suretini kendinde
tekrar üretmeye çağrılıp (Rm 8,29), Kutsal Üçlükğün karşılıklı kişisel ilişkilerini
kalplerinde yaşamaya davet edilmiş olarak kabul ediyorlar ve bunun nedeni ise
«Allah Ruh»'tur (Yuh 4,24).
1.2 İsa Mesih 'in yaşadığı tecriibeyi yaşamak
İsa'nın şakirti, Öğretmeni'nin yürüdüğü yolda yurumeye, tüm derinliğiyle
ruhsal bir değişim tecrübesini yaşamaya ve bir anlamda insanın "tüm varlığını
kapsayan bir değişim" aracılığıyla (mutasavvıflar buna "yeniden yaradılış" adını
veriyorlar), Onunla birlikte, tıpkı yaşadığı çarmıh tecrübesini yaşamak için, Onun şu
sözlerine kulak vermeye davet ediliyor: «Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek,
canını benim ve müjdem uğruna yitiren ise onu kurtaracaktım(Mark., 8,35). İlk
şakirtlerin nasıl bu tecrübeyi yaşadığını dikkate almak için, dört İncil yazarının
aktardıkları bilgilere irdelemek yararlı olacaktır. Burada, Aziz Pavlus ve Aziz
Yuhanna'nın yaşadıkları tinsel tecrübeler üzerinde duracağız.
Aziz Pavlus İsa'nın hayatını anlatmaktan çok, kendi yaşadığı Rab'binin Çarmıh
ve Diriliş tecrübesini açıkladı: Pavlus'un bu tecrübesi, kurtuluş ve inayet tecrübesi
olarak algılanabilir. Bir anlamda, Mesih modelinin beşeri ve ilahi boyutu, Pavlus
tarafından içten kabul edildi. Her hıristiyan tinselliğinin temelinde olması gereken
bu ilkeler, Pavlus'un şu ifadeleriyle özetlenebilir: «Artık ben Yaşamıyorum. Mesih
bende yaşıyor»; ve aynı şekilde, Mesih ile olan derin ilişkisini şu sözlerle itiraf
ediyor: «O'nun uğruna herşeyi yitirmeyi kabul ettim ... Öyle ki. Mesih'i kazanayım
283
ve Kutsal Yasaya dayanan kişisel doğnıluğa değil. Mesih 'c: iman etmekle kazanılan,
iman sonucu Tanrı'dan gelen doğnıluğa sahip olarak Mesih'te bulunayım>,(Fil 3,89); insanın günah karşısında zayıflığı konusunda ise «Ölüme götüren bu bedenden
beni kim kurtaracak>>(Rrn 7.24), «Mesih'le birlikte çarmıha gerildim>>(Gal 2,20) ve
şu sözlerle zayıflığını
itiraf edecek: «ne zaman guçsuzsem, o zaman
güçlüyüm>>(2Cor 12, 1O); insanların geleceğine yönelik ise, her insanın Mesih 'le
nihai bir karşılaşmaya çağrıldığından emin olduğunu şu sözlerle belirtiyor: «sonuza
dek Rab'le yaşayacağız>> (1 Sel. 4,17). Nitekim «Herkesin ortak yararı için herkese
Ruh 'u belli eden bir yetenek veriliyor» ( 1Cor 12,7) ve bu yetenek tüm insanlığın
yaranna verilmiştir. Pavlus bu konuda hıristiyanlanna «Tanrı'nın Ruh'u içinizde
yaşıyor>>(Rrn 8,9) diyor. Nitekim, sözkonusu Ruh hıristiyana ilahi oğullar olma
imkanını sağlıyor ve hıristiyan da «yaşam yeniliğinim> bilincinde, Tanrı'nın
Hükümranlığının gerektirdiği kurallar ışığında daha iyi yaşamaya çalışıyor.
Aziz Yuhanna, yaşadığı çağın hıristiyan doktrinine karşı yarattığı zorluklan iyi
kavrayıp, bir yandan entellektüel bilinicirlik akımına karşı, insanlaşmanın
paradoksal gerçeğini, diğer yandan ise, yahudi itirazlarına karşı, Tanrı'nın bütünüyle
"Kendini" Nasıralı İsa'da açıkladığını, vurgulamıştır. O'nun yaşadığı tinsel tecrübe
yazdığı İncil'in hemen Öndeyiş (Yuh. 1,1-18) bölümünde bulunmaktadır. Bu
bölümde, Allah olan Ebedi Söz'ün insaniaşmasından ve O'nun yüceliğinin görkemli
ifşasından bahsederek,
şu
şekilde
haykırıyor:
«Nitekim hepimiz O'nun
doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık. Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama
lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi>>. İsa Mesih gerçekten de «hayat
ekrneği»dir: İsa'nın Nikodim'e dediği gibi, hristiyan, daha iyi «görebilmek»,
hayranlıkla Mesih İsa'ya bakarak, O'nu model olarak tanıyabilmek için <<yukarıdan
dağmalıdım (Yuh 3,3). Bütün bunlar, O'nu son Akşam yemeğinden sonra yaptığı
dostça konuşmalarını dinlemeden önce gerçekleştirilrrielidir. Mesih İsa'nın da
tekrarladığı «Babamdan bütün işittiklerimi size bildirdim>> (Yuh 15,15), sözlerin
ışığında, her hıristiyan, Tanrı 'nın içsel sırlannda yaşamaya davet edilmektedir.
Ayrıca Aziz Yuhanna I.ci metubunun başlangıç bölümünde (lYuh 4), hıristiyan
tinsel tecrübesinin ne tür bir özü olduğundan bahsediyor. bu tecrübe, «İşi til en, gözle
görülen, seyredilip elle dokunulan>> İsa'nın kim olduğunu keşfedip, İman sayesinde
benimsernek suretiyle, Mesih'in gizemiyle gerçekleşen kişisel karşılaşma
neticesinde yaşanmaktadır. Mesih'le bu sözkonusu karşılaşma bulaşıcı bir niteliğe
sahiptir. Eğer şakirt, Baba ve Oğul ile Kutsal Ruh aracılığıyla «tamamİ paydaşlık»ı
gerçekleştirmek ve Tanrı ile tüm insanlar arasında da paydaşlığı istiyorsa, tanıklık
görevini üstlenmelidir.
B. Maggioni'nin yazdığı gibi, "Yeni Ahid'de tinsel tecrübenin referansıdaima
İsa Mesih'tir. Allah'ı, insanı, cemaati ve tarihi anlamak için, izlenmesi gereken yol,
Mesih'tir. Bu da, o kadar kuşku getirmez bir gerçek ki, Yeni Ahid'teki, Kilisenin
ortak imanını ifade eden, Amentülere bakıldığında, hepsi "Kristolojik" olduğu
görülür. Nitekim bu amentülerde şu gerçekler anılmaktadır:
-Mesih tarafından katedilen yol;
-O'nun kişilik yapısı (beşeri ve ilahi);
284
-Oğul sıfatıyla
Baba ile olan ilşkisi, Kutsal Ruh ile olan ilişkisi (Üçlü ve tek
gizemindeki yeri).
Şakirt bu üç ilkenin ışığı altında, Tanrı ve Kurtuluş arayışlarını gerçekleştirir.
Tanrı'nın
1.3 İsa 'nın tinsel tecrübesinin yapı ve safhaları
İsa Mesih 'le beraber, «benliğe dayalı insam>dan çıkıp, «ruha dayalı insan»a
nasıl geçiş sağlanabilir? Hıristiyan inancına göre, elbette «dirilişiyle, bedeninden
kurtulup bütünüyle Ruh olan Mesih, kendinin diriliş durumunu her insanla
paylaşabilme iktidarına ve bununla birlikte, Baba'ya olan sevgisini paylaşmaya
davet ederek, her insanı tinselleştirme yeteneğine de sahiptir». Ve bu, kademe
kademe evrensel kutsama ve ruhsal arınmayı sağlamak amacıyla Kilise'ye emanet
edilen, yedi kutsal gizem bağışı yani Vaftiz, Güçlendirme, Tövbe ve Barışma,
Efkaristiya, Hastaları Meshetme, Ruhhanlık ve Evlilik gibi gizemler sayesinde
gerçekleşmekte ve. böylece hıristiyanlar, İsa Mesih'in enerjisine katılmaktyadırlar.
Bu da, bir anlamda kutsallaştıran inayet hayatı yani "Ruh'a dayanan hayat"tır.
Çünkü T. Goffı ifade ettiği gibi «Ruh, Mesih'in yaşamış olduğu sevgi içerikli
ilişkilerini, ruhianınıza aktarır. Ruh, Rab Mesih'in beşeri hayatını Teslis'in
kişilerarası ilahi ilişkileri içerisine sokuyor. Bu da, yaratılan bir varlığın varabiieceği
en yüksek mertebeye ait bir şekildir. Diyebiliriz ki, Ruh, Kurtarıcı'nın varlığına
doğaüstü sevgi tecrübesini aktarmış ve O'nun yaratılıştan kaynaklanan sınırları
aşarak, nihayet dirilmiş ruh görünümü almasını sağlamıştır. Bu tinsel tecrübe
sayesinde, Mesih, sevginin en yüksek ifade tarzı olan kendini bağış olarak sunmayı
ve bilhassa kendi hayatını başkaları uğruna feda etmeyi, insanlar için bir inayet
kaynağı olan Kurtarıcı'yı, Baba'nın içsel sevgisine, hem kendi hem de başkaları için
sadık kalmasını bilen Mesih'i, kendinde kişilikleştirdi. Ruh, Mesih'e aktarılan aynı
tinsel hali, insanlar üzerine de esinlem ektedir; onlara Rab İsa 'nın sevgisinin ta
kendisini bahşediyor; onları «Oğul sayesinde oğul» olmaya kadar yükseltiyor; İsa
Mesih'in Tanrı'ya karşı duyduğu hisler ışığında, onları da Tanrı'yla ilişkiler
kurmaya yöneltiyor; onların kalbinde Rab'bin Baba'ya olan şefkatini uyandınyor>>.
Bu ideal değişik safhalar gerektiriyor. Ve özellikle sürekli riyazet sayesinde bedenin
kutsallaştınlması, canın arındınlması ve ruhunun değişime uğratılması safhalarından
geçen, insanın amacı- nitekim bu açıdan Yuhanna çok mükemmel bir örnek teşkil
ediyor-, tinsel görünüme ulaşabilmektir. Tabi ki burada insanın belli bir çaba da
sarfetmesi gerkınesine rağmen, hıristiyan, bu tinsel tecrübenin sadece riyazet ve
kişisel bir çalışmanın ürünü olmayıp, Kutsal Ruh'un bir bağışı olduğunu iyi
bilmektedir. Kutsal Ruh bunu, imanlı'ya Mesih'in hayatının "tüm doluluğunu" (Kol
2,9) aktarmak suretiyle sağlamaktadır.
İncil (Yeni Ahi d) ısrarla, ruhsal değişimin, yani tövbenin, yaşama ilşkin sıkı bir
yapının, .nerede bunursa bulunsun kötülüğe karşı ruhsal mücadelenin ve Kutsal
Ruh'un özgürce hareket edebileceği kalbin, disiplinli olmasının gerekliliğinden
bahsediyor. Bunu İsa havarilerine şu sözlerle ifade etmişti: «Ardımdan gelmek
isteyen kendini inkar etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin» (Mt 16, 24-26) ve Aziz
Pavlus aynı şekilde öğrencilerine: «Mesih İsa'nın iyi bir askeri olarak benimle
sıkıntıya güğüs ger» (2 Tim 2,3), «Koşu alanında yarışanların hepsi koştuğu halde
285
bilıniyorımısunuz'? Öyle ko~uıı ki ödülü
eziyet çektirip onu köle ediyorum» ( 1 Kor 9,24-27) tarzında
ifadeleri kullandı. O halde, imanlı şah sı, Kutsal Ruh 'un bağışları karşısında, «amade
kılmak» için, hıristiyan riyazeti mecburi ilk safhadır, fakat tinsel ilerleme, ne riyazet
çabalarına ne de bu çabaların oranına bağlıdır. Burada pelagiusçuluk düşünce
akımının savunucuları (bu akıma göre herşey insanın göstermiş çabaya bağlıdır) ve
sekincilik düşünce akımının savunucuları (bu akıma göre ise önemli olan tek
davranış Kutsal Ruh'un girişimlerine insanın kendini "terk etmesi"dir.) arasında
kopan tartışmanın uzun tarihinin üzerinde durmak istemiyorum. Fakat bilinmesi
gereken önemli konu, Tanrı Söz'ün İsa Mesih'te insanlaşmasına sadakatle, her
hıristiyan bütün insani güçleriyle (hem bedensel hem de psikolojik) «tinsel
antrenman»a katılmalıdır. Bu sayede Öğretmen'inin ve Rab'binin neler yaşadığını
daima daha iyi bir şekilde kavramaya hazırlanmış olacaktır. Modem psikolojinin ve
ilerlemiş psikanalizin keşifleri, tarihi büyük dinlerin uygulamaya koyduğu ilkeler,
«İnananların tüm varlığının», insan girişimi ve yeniden yaratıcı Kutsal Ruh'un
müdaheleleri sayesinde, tektar bir modele kavuşturulmasının ne denli önemli
olduğunu vurgulamaktadırlar. Dolayısıyla, bedensel riyazet ve içgüdüsel şevhetten
vazgeçi türünden davranışlar geçerliliklerini halen koruyorlar. Çünkü «benliğe
dayalı insanı» tamamen özgür !alarak, nihayet İsa Mesih'in kendi görünümünde
«ruh'a dayalı insan» olmaya izin veren, arınma yolunda ilk safhayı teşkil
etmekdiri er.
Bu özgürlüğe kavuşmanın gayesi, acaba imanlı insana nihayet bir esrimeye
benzeyen tinsel görünümün veriği çoşkuyu tanımaya yardımcı olmak değil midir?
Elbette murakebe türü dua şekilleri muhteliftir ve bunlar her birinin tinsel
hazırlığının seviyesine göre de olsa, herkesin tecrübesine açık bir ibadet şeklidir:
örneğin, herkesin seviyesine uygun, ortak cemaatin bir ifşası olan liturjik dua, kişisel
murakebe türü duaya imkan tanıyan bir duadır. Soyut bir tanımadan çok, İsa
Mesih'in gizemine, yani O'nun beşeri ve ilahi varlığına doğru yöneltilen «sevgi
yüklü bir bakış»ın yansıtılmasıdır. Bu «bakış», özellikle O'nun mütevaziliği, iyiliği,
sabrı, bağışlayıcılığı, hizmetkar davranışı vb ... sıfatları üzerinde odaklanır. Böylece,
en iyi hıristiyanlar, onları "eşsiz model" İsa 'ya daha çok yaklaşınalarını sağlayan
gerçek iman sayesinde, tüm varlıklarını etkileyen bir değişime tabi tutulurlar.
Bazıları, ünlü İspanyol mistiği, Haç'lı Aziz Yuhanna'nın tabiriyle «karanlık
gece» denilen pasif bir günahtan arınma tecrübesi yaşarlar. Bu şekilde, sevginin
insanın arınmış kalbinde yayılması, onu belli bir «aydınlanma»ya doğru sürükler:
«Sevgiyle, insan tini kendinden dışarı çıkar ve sevilen nesnenin bulunduğu yönde
yer alır. Çünkü sevgi izini, sevenin kalbine sevilenle belli bir benzerlik sağlayarak,
bırakır. Bu ilke her tür sevgi, bilhassa murakebe neticesi doğan tinsel sevgi için
geçerli bir ilkedir. Mesih'in aracılığıyla, Allah'la birleşen tin, Allah'ın tarafına
geçer; O'nun hükümranlığına girer ve böylece değişime uğrar. Tanrı suretinde
yaratılıp, Mesih tarafından kurtarılan ve ayrıca ruhsal zenginiikierin çekicilik etkisi
altında kalan hıristiyan, böylece varlığının en derin arzusuna bir cevap bulur.
Murakabe sayesinde, hıristiyan tüm varlığıyla dinine daha çok bağlanım.
ödülü
bir
ki~inin
kazandığını
kazanasınız ... bedenime
286
1.4 Tinsel tecriihede ku/lwulun
uru~-lur
İsa·nııı deneyimini yapmak. yani Onun iznindc. İncilin sunınu~ olduğu ideali
yaşamak, hıristiyan
riyazetinin neticede gerçekleştirdiği tinsel arınınaya tanık olmak
ve O'nunla birlik içinde murakebeyle muhteşemlikleri kademe kademe sezinlemek;
bunların hepsi hıristiyanlar tarafından, her pazar ve yahut sık sık, aktif bir şekilde
katıldıkları etkaristiya ayini sayesinde az-çok yaşanmaktadır. Rab İsa'nın, «Kutsal
Akşam yemeği»olarak da tabir edilen, son akşam yemeği, 2000 yıldan beri
hıristiyanlar tarafından kutlanmakta ve tinsel hayatları için büyük önem
taşımaktadır. Hıristiyanlık inancına göre, insanlara kurtuluş sağlayan ve ölüme karşı
zafer kazanan, İsa Mesih'in kendini insanlık uğruna bir kurban olarak sunuşu,
esrarengiz bir şekilde, bu sözkonusu son akşam yemeği esnasında önceden
gerçekleştirildi. Aynı zamanda, her kutsal ayinde, hıristiyanlar Kutsal Kitab'tan
alınan okuma parçaları ve sonra, gizem şekli altında verilen, Mesih İsa'nın Teni'yle
beslenmektedir. Bunun yanısıra, kutsal ayin esnasında imanlılar topluluğu Rab 'bi ve
Allah'ı ile karşılaşıyor, Onu daha iyi tanımak ve daha yakından izlemek ve İsa'nın
düşüıqcelerini, sevgisini ve açıklamalarını benimsernek için, Ona daha· içtenlikle
bağlanıyor. Hıristiyan, «benliğe dayalı insan»dan çıkıp, «ruha dayalı insan»a geçişe
çağrıldığından, Ona şükranlarını (nitekim, yunancadan türetilen ·«etkaristiya»
kelimesi «şükran» anlamına gelmektedir) sunuyor. Bu itibarla diyebiliriz ki; her
hıristiyan tinselliği Efkaristiya'ya dayalıdır, çünkü etkaristiya anma, kurban ve
semavi bir şölendir: Bu ortamda mevcut İsa Mesih'in ta kendisi öğretiyer ve her ne
kadar günlük yaşamda hemen açıkça farkedilemiyorsa da, öğrencilerini «kendi
görünüm ve suretinde» değişime uğratıyor.
Her Etkaristiya ayininin Kutsal Kitap'tan alınan okumalardan oluşan ilk bölümü
«Tanrı Söz'ü litujisi>>nde, temaşaya sunulan okuma parçası, bu tinselliğin en iyi
şekillerinden biridir ve bu da, manastır ve havarisel tarzda yaşantı biçimlerinin
gerçekleştirmeyi hedeflediği her yaşam programında mevcuttur.
Nitekim, «eşsiz model»i daha iyi tanımayı arzulayan her hıristiyan, İncil (Yeni
Ahit) ve bütün Kutsal Kitap ondan bahsettiği için, Eski Ahdin Onun hakkında ne
dediğini öğrenmek zorundadır. Bu nedenle, herkes bu «kalıcı ve sürekli Inci!' in
yayılırnmnın ne kadar önemli olduğunun kanısındadır. İsa'nın tanınıp, sevilmesi
amacıyla Kutsal Kitap her dile çevrilmiştir. Örneğin, bazı tinsel egzersizler, İsa'yı
ilgilendiren önemli "olaylar"ın ne tür anlam taşıdıkları üzerinde temaşaya
yöneltiyor. Tesbih duası (sözkonusu tesbih, 5 diziye bölünmüş, 50 taneden
oluşmakta ve büyük bir taneyle başlayan her dizi «Göklerdeki Pederimiz» duası
söylenmesine işaret ediyor,. diğer küçük tanelerle ise "Selam Sana" duası.)
hıristiyanları her Onlukta İsa'nın hayatına ilişkin olayları temaşaya davet ediyor:
sevinçli olaylar (Meleğin Meryem'e İsa Mesih'in kendisinden doğacağını
müjdelemesi; Meryem'in, Vaftizci Yahya'nın annesi, kuzeni Elisabet'i ziyareti; İsa
Mesih'in Beytlehem'de doğması; İsa Mesih'in Tapınağa sunulması; Yeruşalem'e bir
hac esnasında kaybolan oniki yaşındaki İsa Mesih'in tekrar bulunması); daha sonra
kederli olaylar (İsa Mesih'in Getsemani adı verilen Zeytin Dağı'nda acı çekmesi;
Ölüm cezasına çarptırılması; Kırbaçlanarak, işkence görmesi; Başına dikenlerden
yapılan bir tacın takılması; Çarmıha gerilerek, ölmesi); ve son olarak görkemli
287
olaylar (İsa ı\ksih ·in. Paskal ya günü. dirilmesi: Göğü çıkması: Pcııtckost yortusu
vaadedilen Kutsal Ruh ·un havariler üzerine inmesi: Aziz Meryem'in göğe
alınması; ve Onun göklerin Kraliçesi ilan edilip, taçlandırılması). Papa Il.ci Jeanpol,
bu olaylara, aydınlık olayları da kattı: Isa Mesih'in Şeria ırmağı'nda Vaftizci
Yuhanna tarafından vaftiz edilmesi; Celile'nin Kana Köyü'ne İsa Mesih'in ilk
mucizesini gerçekleştirmesi;Tanrı 'nın hükümranlığının duyurulması ve ona bağlı
olarak mutluluk kurallarını yayılması; Thabor Dağı İsa'nın Gürünüm değiştim1esi;
ve Son akşam yemeği esnasında, Efkaristiya sırrının kurulması.
Bir diğer tinsel egzersiz ise, Haçyolu adı verilen ve 14 istasyondan oluşan, İsa
Mesih'in Yeruşalem'de Kutsal Cuma günü davranışlarıyla verdiği son tanıklığın
öncesi ve neticesinde meydana gelen olaylar dizisi temaşa edilir. Bütün bunlar
hıristiyan tinselliğinde, İsa Mesih'in nasıl bir merkezi konuma sahip olduğunu
açıklamak içindir. Aynı durumla, ortodoks, protestan ve anglikan gibi diğer
hıristiyan gelenklerde de karşılaşıyoruz. Dolayısıyla, her hıristiyanın dine bağlılığı
bakışlarının, İnsanın oğlu ve Allah'ın oğlu, İsa Mesih'in "kutsal yüzü"nde
esnasında
odaklanmasıyla gerçekleşir.
II
Azizliğin modeli İsa Mesih
UOci Vatikan Konsili, Kilise nitelikleri içeriğini taşıyan ve Lwnen Gentiıon
denilen İman Yasasında, Tanrı Halk'ının hizmetine tabi olan Kilise'nin Gizemi'nden
bahsettikten sonra, «~ek aziz» olanın örneği ışığında, herkesin aziziliğe çağrıldığım
hatırlatılıyor. Nitekim, İsa'nın Kendisi öğrencilerine hitaben, Dağ üzerinde yaptığı
konuşmayı ,şu sözlerle noktalıyordu: «0 halde, göksel Babanız yetkin olduğu gibi,
siz de yetkin olun»(Mt 5,48). Petrus ve Pavlus aynı konuda ilk hıristiyan cemaatlara
şu şekilde sesleniyorlardı: «Evet Tanrı'nın isteği şudur, kutsal olmanız» (lSel 4,3;
1,4), çünkü «Sizi çağıran Tanrı kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda
kutsal olun. Nitekim şöyle yazılmıştır: 'Kutsal olun, Çünkü ben kutsalım'» (!Pet
1,15-16). Ve Konsil şunu hatırlatıyor: «Mesih'e inananiann tümüne, hıristiyan
hayatının bütün doluluğuyla yaşanınası ve sevginin mükemmeleştirilmesi çağrısı
yönehilmiştir [... ] Görevlerin ve yaşam biçimlerinin farklı olmasına rağmen,
Allah'ın Ruh'u vasıtasıyla yönetilenler tarafından izlenilen tek yol azizliktir. Bu
şahıslar, aynı zamanda Babanın sözüne itaat ederek, Ona azizlik ve ruhla tapınmak
suretiyle, mütevazi ve haçın altında ezilen, fakir Mesih'in ardından, Onun
Görkemine katılmaya hak kazanmak için yürüyorlam (LG 41). Ayrıca Konsil
«Rabb'in İncil'de Şakirtlerine sunduğu çeşitli öğütlem üzerinde ısrarla duruyor. Bu
yüzden fakirlik, iffet ve itaat gibi İncil'in vaatlerini nezreden «dini cemiyetiemin
«kristosentrizmi» nasıl gerçekleştirdikleri hakkındaki soruya cevap aradıktan sonra,
Mesih İsa'nın hayatına ilişkin özelliklerden birini seçip, onun üzerine yaşam stilini
kurmayı hedefleyen değişik tinsellik okulları ele alınacak ve son olarak da, Rab
Mesih'in izninde, Onu sıkı sıkıya takip eden bazı «çağdaş modeller » den
bahsedilecek.
288
2.1 inci/'in nasihat/arına hağlt olarak adamntş hc~ral ve lsa lviesi/ı
II.ci Valikan Konsili Petfectae Caritalis(miikemmel seı·gi). adlı bir
Kararnameyle «dini cemiyetlerin refomm ve yaşanan ortama uygun kılınma»
sorununu ele almaktadır. Bu sözkonusu karamameye göre. «İncil'in nasihatlarından
yola çıkılarak mükemmel sevginin aranışı, semavi Öğretmenin, öğreti ve yaşam
örneğinde kaynak bulmakta ve aynı zamanda Tanrı 'nın Egemenliği'nin parlak bir
belirtisi olarak görünmektedir». Nitekim « Tanrı tarafından İncil'in nasihatlarına
göre yaşam sürmeye çağrılan ve bunun için vaat nezredenler, iffetli, fakir (Mt 8,20;
Le 9,58) ve aynı zamanda itaatiyle çarmıh üzerinde ölümü bile kabul ederek (Fil 2,8)
insanları kurnıluşa götüren ve onları kutsallaştı ran, Mesih' i özel bir şekilde
izlemekle, kendilerini Rab'be adıyorlam. Bu itibarla, kadın ve erkek, bazı
hıristiyanlar, dikkatli ve kilişesel değerlendirmeden sonra, iffet, fakirlik ve itaat gibi
üç vaati nezrederek kendilerini İsa'ya adıyor ve böylece, nezrettikleri vaatlere sadık
kalmakta yardımını esirgemeyeceğinden emin oldukları «ilahi modeli» daha
yakından izleyebiliyorlar. Bu tümüyle kendini adama durumu, onların, Tanrı 'nın
gelecek'ti egemenliğinin bir işareti olmalarını sağlıyor.
Mesih'in izninde özgürce seçilen ve iffetli yaşam anlamına gelen, adanmış
bekarlık, hem bedensel hemde kalbin bakireliğini içermektedir. Bunun en iyi
örneğini İsa ve bakire annesi Meryem'in yaşam tarzlarında görebiliriz. Bu durum,
herkesin bir gün gerçekleştirmeye çağrıldığı «tinselleşme»ye tanıklık ediyor.
Nitekim İsa Mesih bu konuda şöyle diyordu: «dirilişten sonra insanlar ne evlenir ne
de evlendirilir, gökteki melekler gibidirlem(Mt 22,30). Netice itibariyle, adanmış
bekarlık, kristolojik (Mesih 'le ilgili), eklesyal (kiliseyle ilgili) ve eskatologyasal
(ahirette vuku bulacak olaylarla ilgili) üç anlam taşımakta ve Tanrı'nın
egemenliğinin beklentisi içinde olan herkese karşı, daha çömert ve daha şefkatli bir
tarzda yaklaşıma imkan sağlamaktadır.
İsa Mesih'in dağ söylevinde, gerçek mutluluk kurallarına ilişkin yaptığı
sıralamasında, Adanmış Fakirlik birinci mutluluk kuralına denk gelmektedir: buna
göre gerçek fakirlik «mal mülk eksikliğinden ziyade ruhun alçakgönüllüğü»dür.
Sözkonusu fakirlik, dünyevi malları düzensiz bir sahiplenmeden uzak durma,
ihtiyacı olanlarla kendi mallarını paylaşma, insanın hizmetine sunulan yaratılışın
kullanımında gösterilmesi gereken duyarlılık, usulsüz lüks bir yaşamdan vazgeçme
gibi özellikleri taşımaktadır. Bu nedenle İncil'in öğretilerine dayalı bir fakirlik,
sadece dünyevi malları kullanımda büyük bir kalp özgürlüğü sağlayan «tinsel bir
fakirlik» olarak yaşandığında mümkün olabilir. Bu da genellikle, Yeruşalemdeki ilk
hıristiyan
cemaatının
tecrübesi gibi (Elç. 4,32-37), «mal ortaklığıyla»
gerçekleşmektedir.
Dört İncil yazarının da bahsettiği, İsa'nın, Babası'nın isteğine devamlı uygun
yaşamını, adamış ilaatta aynı şekilde tekrar yaşamayı amaçlıyor. Bu itaat, İsa'nın
örneği ışığında (Fil 2,8), ölüm gizemini de kapsıyor. Bu erdem, kör veya sorumsuz
bir itaattan ziyade, hıristiyanın kendi akıl ve iradesini sadece Tanrı 'nın yetkisi altına
koymasıyla somutlaşıyor. Tanrı'nm bu yetkisi de, ortak yaşama hizmet eden, yetki
sahibi olanlar yöneticiler aracılığıyla gerçekleşiyor. Bu itibarla her hıristiyan İsa
289
Mcsih"iıı
isteğİn
Getsemani de yaşadığı tecrübeyi
olsun"' (Lk 22.42).
yaşayabilir:
.. Baba ... bcııim
değil.
senin
2.2 Tinsellik okullan ve İsa Mesih 'in izninde yürüme
Tanrıbilimcileri, tassavufçular ve Azizler, çağlar boyunca, tarihsel ortamlar,
kültürel ihtiyaçlar ve tinsel esinlemeler gereği, hıristiyan halka İsa 'nın gizemine
farklı farklı yaklaşım şekilleri sundular. Kilise Babalan 'nın, patristik yani ilk
çağlarda ve Klasik teoloji Öğretmenlerinin orta ve modem çağlarda nasıl, önce
Mesih'in kişiliği üzerine yaptıklan meditasyonları sunduklarını ve bunun ışığında
daha sonra, kendi çağlarındaki hıristiyanlar için, tinsellik üzerine öğretiler formüle
ettiklerinden yukarıda bahsettikGeçmişten günümüze kadar varan tarihsel süreçte
birçok insan kutsal bir hayat sürerek, azizlik mertebesine ulaşmıştır, fakat hiçbir
aziz, İsa'nın örnek hayatını tamamİyle kendinde gerçekleştirememiştir.
Augustinyan tinsellik okulu, Hippone episkoposu, Aziz Augustinus (354-430)
öğretilerinden esinlenmektedir. Bu öğretiler, Tanrı sevgisi ve Kutsal Ruh'un
armağanlarını içeren, gizemler üzerine kurulmuş ve hıristiyanın normal hayatında
geniş bir yer kaplamaktadır. Nitekim bu akıma göre «Tanrı insanlar için Oğlu'nu,
onları kendine bağlamak amacıyla, göndermesinden daha büyük bir annağanda
bulunamazdm. Bu tinsellik okuluna bağlı günümüzde birçok dini cemiyetler
mensupları, hayatlarını, öğretileriyle gençleri yetiştİnneye veya pastaral hizmetlere
adamışlardır.
Tek veya ortak yaşam üzerine kurulu doğu keşişliğinin mirasçısı, Benedikten
tinsellik okulu, Nursia'lı Benua'nın (480-547) yazmış olduğu tüzüğe dayalı dır. Bu
gruba mensup din· adamlarının, günümüze kadar gelen tecrübeleri bir övgü ve iş
tecrübesidir. Manastırlarda, kadın erkek, benediktenler, cistercienler ve trapistler,
dünyevi alemden uzaklaşıp, İsa Mesih'in yaşam tarzından örnek alarak, Onun
Baba'yı sürekli övme ve diğer insanlara hizmet arzusunu, yeniden kendilerinde
gerçekleştirme çabasındadırlar. Onların parolası "İbadet et ve Çalış" anlamına gelen
latinceden türetilmiş "Ora et labora"dır. Değişik saatlerde yapılan, Lituıjik saat duası
sayesinde, diğer insanlar adına da sürekli dua etmektedirler.
Osma'lı Dominik'in ardından, Dominiken tinsellik Okuluna mensup din
adamları, İncil'de belirtilen üç önemli nasihate (iffet, fakirlik ve itaat) göre yaşamış
olan İsa'yı izleyerek, Tanrı Egemenliği'ni müjdeme görevini üslenmişlerdir.
Darniniken rahip ve rahibeler, entellektüel çalışmaları ve dua aracılığıyla, ilahiyata
ve Kristoloji'ye hizmet etmektedirler. Ayrıca, vaiz göreviyle de hıristiyanlam
gerçekleri aktarma uğraşısı içindedirler.
Fransisken tinsellik okulu, zengin bir aileden gelmesine rağmen yoksul bir
hayat seçen, Assisi'li Aziz Francesko'nun tercübesine dayanmaktadır. Yoksulların
ve dışianmışların yaşamlarındaki zorlukları paylaşmayı amaç edinen Fransiskenler,
Kapusyenler, Klaris rabibeler ve rahip veya rabibe olmayan, ama Francesko'yu
izleyen üçüncü cemaat; İsa Mesih'in Dağdaki gerçek mutluluk üzerine yaptığı vaize
kendilerini çok yakın hissediyorlar. Bu grubu oluşturan «kardeşler için tüzük ve
hayat şekli şundan ibarettir: itaat içinde, iffettli ve kişisel hiçbir mala sahip
olmayarak yaşamak, ve Rabbimiz İsa Mesih'in öğretisini ve attığı adımları izlemek.
290
l\iitekim isa iYiesi h şöyle dedi: ·Eğer yetkin olmak istiyorsan. git neyin varsa sat.
yoksullara ver; böylece gökte hazinen olur. Sonra gel. beni izle.'»
Karme/it tinsellik okulu, İsrail topraklarında bulunan, Kamıel Dağı
yamaçlarında yaşamış münzevilerin (XII ci asır) tecrübesinden esinlenmekte ve
Karmelit rahip ve rahibelerin günümüzde izlediği bir okuldur. Bu sözkonusu
tinsellik okulu, ıssız çöl ve sükunet tecrübesi üzerine kunıludur. Ayrıca. bu dini
cemiyete mensup din adamlarına, İsa 'nın kendisinin de yaptığı gibi, «salt Tanrı için»
varolmayı öneriyor. Bu okulun en meşhur öğretmenleri ise Avila'lı Azize Teresa
(1515-1582) ve Haç'lı Aziz Yuhanna (1542-1591)dır. Onlara göre, tinsel seyir
üzerine kumlan hayatın sonunda gerçekleşecek «Tanrı'yla Birleşme» tecrübesini,
tinin Rab'le mistik evliliği sembolü ile ifade etmek mümkündür.
İgnazyan tinsellik okulu, tövbe etmiş İspanyol bir şahsın yani Layola'lı Aziz
İgnatius'un (1491-1556) tecrübesine dayanmaktadır. Aziz İgniatus'un kurduğu Dini
Cemiyet «İsa'nın topluluğu» anlamına gelen «Compagnia di Gesu'»dur. Bu
cemiyete bağlı Cizvitler, «Baba'nın havarisi» İsa'yı, temaşa ve Tanrı'nın
Hükümıranlığına hizmet eylemleri aracılığıyla izliyorlar. insani araçlara önem
vermek, umanizme ve kültüre açık olmak, tarihsel olaylara dikkat etmek, planlarda
evrenselliği aramak ve Papa'ya sadakat yemini etmek; bu dini cemiyetin özellikleri
arasındadır. ·
Bu tinsellik okuluyla birlikte XVII ci yüzyılda "Fransız asıllı okur' Oratorio
denilen dini cemiyet ve aynca Lazzaristler ve eudistler gelişmiştir. Bu fransız okulu
İsa'nın beşeri doğasına önem vererek, O'nun iyileştirme, hizmet ve öğreti görevleri
üzerinde ısrarla dunıyor ve böylece her hıristiyana yaşadığı çevre ortamında, İsa'nın
bir uzantısı olmayı öneriyor. Bu ideal, Cenevre ve Annesi episkoposu, Sales'li Aziz
Francesko (1567-1622) tarafından temeli atılan, Saleziyen tinsellik olm/u tarafından
da benimsenmiştir. Ona ve öğrencilerine göre, hıristiyan azizliği, «askerler arasında,
satıcıların dükkanlannda, prensierin saraylarında, evliler arasında» vb. gibi her
kesimden insanın yaşabiieceği bir gerçektir.
Yukarıda bazı tinsellik okullarından bahsetmeye çalıştık. Bu okulların sunduğu
farklı tinsellikler arasından hıristiyanlar kendi tabiat ve yaşadıkları ortamın şartlarına
uygun olanı seçerek, Rab'lerinin isteğine, halen günümüzde bile cevap verebilme
imkanı bulabilirler.
parasını
2.3 İsa Mesih 'in izninde, çağımızda yaşamış bazı modeller
Hıristiyanlar açısından «eşsiz model», İsa Mesih zengin özelliklere sahiptir. Bu
nedenle, Onun günümüz beklentilerini de karşılayabilecek bazı özelliklerini bulmak
mümkündür. Nitekim bu özellikleri kendi hayatında somutlaştıran birçok örneğe
bulunduğumuz çağda da rastlayabiliriz. Bu örnekler arasında, sadece çok anlamlı
olanlan sizlerin dikkatine sunacağım.
Bazıları, Sahara çölünde münzevi, Şarl Kardeş'in yaşamı (Peder de Foucaud
1858-1916), İsa Mesih'in Nasıra' daki «çalışkan fakat saklm hayatının mükemmel
bir şekilde çağrıştırdığı kanısındadır. Bunun yanısıra, modern dünyanın yerleşim
bloklannda sade bir hayat sürdüren ve Tanrı 'nın hükümranlığının gelişini bekleyen
halkın, yaşam biçimlerini paylaşarak, onlar için «mütevazi kardeş» veya «mütevazi
291
kızkardeş» olma tercihi de isa·ya benzetilen yanlar arasındadır.
yazıyordu: «Damatımızın (İsa Mesih'in) kalbiyle birleşmenin en
Nitekim şu şekilde
basit ve en iyi yolu.
Onunla beraber ve Onun gibi yaparak, söyleyerek, düşünerek, Onun varlığının
daima önünde durarak, Onun izininde yürümektir.... Bununla beraber, her yapılanı,
söyleneni veya düşünüleni, aynı ortamın şartlarında, O ne yapıyordu, ne diyordu, ne
düşünüyordu? diye kendimize her seferinde sorarak, karşılaştırrnalıyız Benim
yerimde olsa, ne derdi, ne söylerdi, ne düşünürdü». Bu tinsellik nitekim sükunet,
karşısındakini dinleme ve onun keder ve seviçierini paylaşma gibi özellikler üzerine
kurulmuştur. Ayrıca, başka fakat önemli bir özelliği de, kutsal gizem,
Efkaristiya'daki İsa Mesih'in gerçek varlığı önünde sessiz bir tinsel seyire yer
vermesidir.
Bazıları ise, İncil' e dayalı yaşamları için, hıristiyanlığın gerçek tanıklığına karşı
meydan okuyan Ateist marksizm ve Agnostik. laikliğin ağır bastığı şehir
merkezilerini tercih ediyor. Maddalena Delbrel'e (1906-1964) göre «Allah'ın bizi
üzerinde yerleştirdİğİ bu dünya ve bu yol, azizliğin yaşanınası gereken mekandım.
Misyon toprağı, marksist şehir Paris'in işçilerin bulunduğu banliyösünde, daha iyi
yaşam sürdürrnektir Biz yolun halkı adına «ekmeği yediği gibi İncil'i de okuyom.
Birçokları «ateist bir ortamda yaşanan, inkar edildiği ve inanç sahibi olmayanların
yönelttikleri sorular yüzünden daima yenilenmesi gereken imaman üzerine kurulu
bu tür havarisel tinselliği paylaşıyor. Bu sözkonusu iman, aynı zamanda sabırlı bir
temaşa ve yoksullara karşı aktifbir dayanışma ile beslenmektedir.
Çeşitli ırkların birlikte yaşadığı bir ortamda, amerikalı Batİst Çoban Martin
Luther King ( 1919-1968) bazı hıristiyanları geleceğe yönelik «hayal kurma» ya ·
davet ediyor: «birgün bu millet yerinden kalkarak, kendi imanına göre yaşasın ...
Güreİstanın kırmızımsı yamaçlarında önceden köle hayatı yaşayanların oğulları ve
kölelerin bir zamanki sahiplerinin oğulları, biraraya gelerek aynı sofrada oturma
hayali» gerçekleştirilirse, İsa Mesih örneğinin izinde hareket edilmiş olur. Şöyle
devam ediyordu: «sorunları, şiddetli missilleme ile çözüme kavuşturmamalıyız.
Şiddeti, şiddet kullanmaksızın, karşılamalıyız... Nitekim İsa Mesih şöyle
haykırıyordu: 'Düşmanlarınızı sevin; size hakaret edenleri takdis edin; size
zulmedenler için dua edin' . Evet, işte bu düşünce hayatızı esinlemeli». Tabi ki,
hayal kırıklığı durumunda şiddet-karşıtı olan duraksamaksızın, Malıatma Gandhi'nin
dediği gibi, gerçekten geleri güç veya sevgiden gelen güç manasını taşıyan,
satyagralıa'yı, yaşaması gerekir. Eğer bir hıristiyan, İsa Mesih'in çarmıh üzerinde
kendini kurban olarak sunınasıyla «hem yakındakilere hem de uzaktakilere» barışı
getirdiğine inanıyorsa, aynı şekilde, bu tür tinselliğin gerçekleştirilmesi oldukça zor
olmasına rağmen, daima etkili olacağına inanmalıdır.
Başka bir tinsellik şekli de, halen günümüz bilim dünyasına seslenen,
paleontolog ve tanrıbilimeisi, cizvit peder Teilhard de Chardin'in (1881-1955)
sunmuş olduğu tinselliktir. Bu cizvit pederin gayesi, Allah'ın hizmetine vakfedilerek
kutsallaştırı1ma (dine dayalı) ile «dünyanın pozitif güçleri» (bilime dayalı) arasında,
İsa Mesih'te barışı gerçekleştirınektir. İncil, <Jnsan Fenomeni»nin bilimsel ve teknik
ilerlemeler karşısında zaferi için, hıristiyanlan da çaba sarfetlerneye davet ediyor.
Bu da <Jnsamn tabiattaki yeri» ne saygıyı gerektiriyor. Çünkü tabiat, insan açısından
292
«İlahi ortanmdır. Ayrıca. bu sözkonusu ortam. yaratıcısıyla barı~aıı tüm yaratılanları
«EıTenin
i/ahisi»ni söylemeye çağırıyor. Yukarıda altı çizilen if~ıdeler yazarın
ölümünden sonra basılan eserlerinin başlıklarıdır. Böylece araştınnacıya göre,
«görebilme yeteneğine sahip olanlar için. Yaratılış ve bilhassa insanlaşma sayesinde.
yeryüzünde hiçbir şey dindışı sayılamaz [... ] Kilise'ye bir göz attığımızda birçok
farklı gnıp görebiliriz ve bu gnıplara mensup olanlar. merhamet, dünyevi zevklerden
kendini çekme, görkemli kutsal ayinler, havarisel görevler ve temaşa gibi değişik
erdemleri yaşamaya çalışmaktadır. Aynı zamanda, bazıları ise yaşam tarzlarıyla,
insani çabaların genel olarak kulsaliaştırma örneğini vermektedir. Bunlar her tür
dünyevi çalışmalar içerisinde saklı, Tanrı'nın irade ve düşüncesini açıklamaya
çalışmaktadırlar. Birtakım sıkı özelliklere sahip, bu tinselliğin gayesi, İncil'in son
kitabı olan Esinleme kitabının (Yunan alfabesinin son harfi) "Omega" tabiriyle
tanımladığı İsa Mesih'in, tarihin bilimsel bütünlüğe erişmesindeki son tamamlayıcı
niteliğini gözler önüne sergilemektim.
Son olarak, bir diğer tinsellik ise, 1949 yılında N azi rejimine karşı direnç
esnasında Buchenvald'da 39 yaşında ölen, Luteran genç alman tanrıbilimeisi
Dietrich Bonhoffer tarafından sunulan tinselliktir. Bu tannbilimcisi, Felsefi
düşünürü Pascal'ın bir ifadesinden yola çıkarak, Kutsal Kitaba göre Allah, «felsefi
düşünürlerin Allah'ı değildir», diyordu. Tanrı'ya gerçek inanç, «Mesih İsa'yla
karşılaşarak, O'nda insan varlığının altüst edildiği gerçeğini kavramak, İsa Mesih'in
'sadece diğer insanlar için varolduğu' ve böylece Onun izninde yürümenin, adilee
yaşayarak, insanlar arasında dua edip, çalışmak anlamına geldiğini, bilmektir>>.
Yukarıda, klasik örneklerden sonra, büyük ihtimalle günümüz insanianna daha
çok «konuşabilen» birkaç tinsellikten bahsettik. Bütün hepsinin gayesi, İsa Mesih'in
eşsiz tecrübesinin temaşası ışığında sezinlenen özelliklerinden bazılarını güncel
hayatta tekrar gerçekleştirerek, tinsellik arayışı içinde olan modem insanımıza,
«yenilenmiş bir cevap» sunabilmektir. Acaba bu modem insan bekleyişlerine
karşılık verecek tinsel modeliere ihtiyacı yok mudur? Hıristiyan tasavvufu ona ne
gibi öneride bulunuyor?
III
Hıristiyan mutasavvıfların tinsel tecrübesi ve İsa Mesih'in
merkezi konumu
Doğal ve doğaüstü her mistik tecrübesinin, «özel bir dini birlik-beraberlikmevcudiyet tecrübesi» olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu tecrübe, salt onu yaşayanlar
tarafından ifade edilebilen, ama normalde sözle anlatılamaz bir tecrübedir. Hıristiyan
inancına göre, mutasavvıflar özel karaıteriere sahiptir. Bunlar: öncelikle bir
hıristiyan inancına mensup olarak, teolojide «kurtuluş ekonomisi» denilen, kurtuluş
tarihine derinden bağlıdır. Bu tarihin kesin ve nihai olayı İsa Mesih tarafından
gerçekleştirilmiştir. Eşi ve benzeri bulunmayan bu olaya inanan, esinlenmiş kutsal
söz (bu kutsal sözler nitekim Kutsal Kitap'ta yeralmaktadır) ve tarihsel inanlılar
293
topluluğu
Kilise'nin merkezinde bulunan. kutsal gizcınlerin hıtlanınası aracılığıyla
zamanda o. günahkar ve affcdilıniş insan ve merhametli Baba Allah
arasında, İsa Mesih 'in bir aktör olarak aracılığıyla gerçekleştirilen çift anlaşmanında
bütünüyle farkındadır. Bunun yanısıra, kendi tecrübesinin mutlak değil, bağlantılı
olduğunu, ve sadece sevginin öz değer taşıdığını iyi bilmektedir. Nitekim Aziz
Pavlus'la şöyle diyor: «Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntti gibi görüyoruz, ama o
zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bildinğim gibi
tam bileceğim. İşte kalıcı üç şey vardır: İman, umut, sevgi. Bunların en üstünü
sevgidir» (1Corl3,12-13).
Tasavvufi tecrübeleri sıralayan bir tipoloji mevcuttur. Yalnız ben bu tipolojinin
ulaşabilir. Aynı
detayına girmeyeceğim:
«Özün tasavvuji tecrübf,!si» (bu tür tecrübeye göre, yaratılan varlığın,
Orijinel Varlık'la birleşim tecrübesi olarak yorumlaiuyor. Bu tecrübede Kutsal
Üçlük'ün birlikgizemide yeralmaktadır),
«Tasavvufi düğünsel birliktelik tecrübesi» (altyapısı antlaşmaya ve evlilik
sembolüne dayalı bu tecrübede, amadelikle kendini karşılıklı armağan olarak
sunmakla kurulan beraberliği ifade etmektedir. Bu sayede «görünüm» den KelamOğul'un «sureti»ne geçisi, herzaman olduğu gibi, bu sefer de Tek Tanrı'nın, Teslis
gizeminin birlikteliğine katılarak gerçekleşir).
İnayet tarafından yönetilen hıristiyana, Rab'bi ve Kurtancısı İsa Mesih'i daha
iyi tanımasında ve böylece O'na daha çok benzemesinde, «Tasavvuf bilimi»nin ne
denli yardımcı olduğu hatırlanınası gereken bir husustur. Nitekim salt o durumda
tecrübe bir beraberlik olabilir ve bazen de bu beraberlik bir alışveriş sağlıyabilir. Bu
sözkonusu alışveriş, Aziz Francesko'nun örneğinde olduğu gibi, çarmıh üzerinde
ölen İsa Mesih'in çivilerin sebebiyet verdiği yaraların, birliktelik tecrübesini
yaşayanın bedeninde iz bırakmak suretiyle gerçekleşebilir. Nitekim hıristiyanın
imanına olan bağlılığı git gide çoğalarak, Kurtarıcı'nın Çannıh'ı ve O'nun insanlığa
olan sevgisinin bir işareti, delip geçilen Kutsal Kalbi üzerinde odaklanıyor. Ve
şimdi, tasavvufi tecrübelerinde İsa Mesih merkezi konumundan bahseden, bazı
meşhur mutasavvıfları dinleyel im.
3.1 «Tanrı bizlerle,
1542-1591)
Oğlu aracılığıyla
ve
Oğlu 'nda konuştıt» (Haçlı
Aziz Yuhanna
İspanyol Karmelitlerin bu büyük reformcusu, <<Karmel (dağına) çıkış» adlı
eserinde bizlere şöyle diyor: «Tanrı'nın son ve nihai Kelamı olan, Oğlu'nu bizlere
bağışlayarak, Tanrı, bizlere, bütün söylenınesi gerekenleri bir seferde söyledi ve şu
anda başka söylecek hiçbir şeyi kalmadı. Bu Aziz Pavlus'un ihranilere yazdığı
mektuba dayanan bir doktrindir: 'Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla
birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda Oğlu aracılığıyla bize
seslenmiştir'. Havari bizlere, Tanrı 'nın bir anlamda dilsize dönüştüğünü söylüyor.
Peygamberler aracılığıyla söyleyeceğini tek-tük beyannamelerle bildiren Tanrı,
Oğlu'nu insanlığa bağışlayarak, bizlere söylemnesi gerekenierin tamamını
bildirdiğinden, diyecek hiçbir şeyi kalmadı. .. bugün, tinsel vizyonlar veya vahiyler
294
araı etmek. Tanrı' ya bir anlamda hakaret etmek demektir. .. çünkü O, şu şekilde
cevap verebilir: Sizlere, Kclamım olan Oğlum aracılığıyla tüm söylemek
istediklerimi bildirdim. Bakışlarınızı onun üzerinde sabitleştirin, çünkü her şeyi
O'nda koydum, her şeyi onun aracılığıyla söyledim, her şeyi açıkladım ve böylece
O'nda arzu ettiğiniz ve aradığınız her şeye cevap bulacaksınız». Hıristiyanın
irdelemesi, kanıt aramadan, tanıması gerektiği tasavvuf serüveni işte budur. Nitekim
Haçlı Aziz Yuhanna bu serüveni şöyle ifade ediyor: «herkes Tanrı bilgeliğinin,
zenginliğinin ve tatlılıklarının derinliğine ulaşmayı arzu ediyor ama Tanrı'nın Oğlu
tarafından çekilen acı ve kederleri paylaşma azusu ise çok az kişi tarafından
istenmektedir: birçokları nitekim, katedilmesi gerekilen yolu ve kullanılması
gereken araçları hiçe sayarak, bir an önce hedefe varmayı amaç ediniyom.
3.2 "Rabbim İsa Mesih, sen yücesin" (İsveçli Azize Erigit 1303-1373)
İsveçli bu bayan mutasavvıf, «Vahiylen> adlı eserinde, tinsel seyire dayalı dua
biçiminde tecrübesini şu ifadelerle anlatıyor:
« Ey Rabbim Mesih İsa, ölümünü önceden bildiren Sen yücesin;
Bizleri kurtaran Bedeni'ni, son Akşam yemeğinde muhteşem bir şekilde
kutsallaştırdın [... ] ;
Çekeceğin çile ve ölümün yarattığı korku, senin masum bedeninden kanlı ter
akmasına neden olduğundan, Sana şerefler olsun, ey Rabbim İsa Mesih [... ];
Hakarate uğrayan Sana, şanlar olsun, ey Rabbim Mesih İsa[ ... ];
Sütuna bağlanıp, açımasızca kırbaçlanan, masum kuzu gibi, sonsuz bir sabırla
Pilatus'un mahkemesine kanlar içinde götürülmeye izin veren Sana övgüler olsun,
ey Rabbim İsa Mesih[ ...];
Kanlar içinde kalmış şanlı bedeninle, acı çekerek taşıdığın haçın üzerinde ölüme
mahkum edilen, Sana şerefler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ];
Ölümün dehşetine rağmen, tüm günahkarlara bağışlanma ümidi veren Sana,
ebedi Takdisler, ey Rabbim İsa Mesih [... ];
Canları kıymetli kanın ve aziz ölümün aracılığıyla insanları kurtaran Sen,
kutsalsın, ey Rabbim Isa Mesih[ ... ];
Bizlerin kurtuluşu için böğrünün ve kalbinin mızrakla delinmesine inin veren
Sen, yücesin, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ];
Kutsal bedeninin haçtan indirilip kederli annenin kucağına teslim edilmesini
isteyen Sana övgüler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ];
Üçüncü gün ölülerden dirilen Sana şerefler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ]
Kutsal Ruh'u öğrencilerinin kalbine gönderen sana, sonsuz sevinç ve övgüler
olsun, ey Rabbim İsa Mesih[... ]
İlahi şanında ve semavi krallığında oturan, ebediyen şan ve övgüye layık Sen
kutsalsın, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ];
ve böylece tüm ölüleri ve yaşayanları yargılamak için, yargı gününde
geleceksin». İsa Mesih'in ızdırabı hakkında dört İncil yazarı tarafından anlatılanları
okuduktan sonra, Birigit'in ruhundan gelen haykırmalar temaşa, murakabe, teselli,
yakarma gibi tinsel eylemleri içermektedir.
295
3.3 ... Eger bir örnek anyorsan ... ·· (Aquino ht Aziz Thomas 1225-1 174)
Azizc Srigit'in bu «meditasyonlarm. XIII.cü yüzyılda yaşamış büyük bir
hazırlamış olduğu yolda ilerleıncktedir. <<Amentii üzerine
kOi?feranslan> adlı eserinde, Thomas, Rab İsa'nın izninde yürümenin gerektirdiği
aşamaları şu şekilde özetliyordu: «Mesih'in ızdıraplan tüm hayatımız tüm
dönemlerini kapsayan bir örnek teşkil etmektedir.
Nitekim, kim yetkin bir hayat sürmek istiyorsa, Mesih'in haç üzerinde
küçümsediğini, küçümsemekten ve Onun arzu ettiğini, arzu etmekten başka yapacak
hiçbir şeyi yoktur[ ... ]
Eğer sevginin bir örneğini anyorsan, haç üzerindeki Mesih'e bak[ ... ]
Eğer sabrı arıyorsan, bütün doluluğuya onu haç üzerinde bulursun [... ]
Eğer bir mütevazilik örneği arıyorsan, o halde haç üzerinde olana bak[ ... ]
Eğer bir itaat örneği anyorsan, ölüme kadar dahi Baba'ya itaat edeni izle[ ... ]
Eğer dünyev.i mallan hiçe sayan bir örnek arıyorsan, haç üzerinde hiçe sayılan
ve çıplak olanı izle [... ]
Kendini ne giyim eşyaları ve zenginliklere ne de yüksek görev ve dünyevi
zevklere bağla[ ... ]
Herşeyin bir çaresini Mesih'in çektiği ızdraplarda bulmak mümkündüm. Tüm
bunları yukarıda bahsedilen İsveçli bayan mutasavvıf tarafından Roma'da
keşfedilmiştir. Ayrıca XVII.ci yüzyılda yaşamış bir rahibe de aynı şekilde kendi
tinsel seyrini haçın üzerinde odaklayacak.
tanrıbilimcisinin
3.4. "Onun Kutsal Kalbi şerejlendirilsin ... "(1647-1690, Marguerite-Marie
Alacoque)
Bu Paray-le-Monial'lı bayan mutasavvıf, İsa Mesih'in mızrakla kalbinin
delinmesiyle çektiği acıları keşfetme inayetine kavuştu ve bunu da yazdığı "Lettere"
(mektuplar) adlı eserinde şöyle ifade ediyor: «Onun Kutsal Kalbi, mütevazi, boş,
hemevi zevkten uzaklaşmış ve Onun arzusuna göre fedakarlık yapmaya hazır
kalplere doğru akmak isteyen, sonsuz bir kaynaktır. Bitmez tükenmez bir kaynak
olan bu ilahi Kalp'ten üç kanal çıkmaktadır:
birincisi, üzerlerine pişmanlık ve tövbe ruhu akan günahkarlara yönelik merhamet
kanalı; ikincisi, ihtiyaç durumunda olan tüm sefıllere doğru akan sevgi kanalı [... ]
Üçüncüsünden ise, Onunla birlikte olmak isteyen yetkin dostlan için, kendi ilke ve
ilimini iletmek amacını güden sevgi ve ışık kanaldır [... ] Bu Ilahi Kalp, iyiliği,
sevinci, mütevaziliği, merhameti ve sevgiyi kapsayan çok derin bir uçurum gibidir.
İlk başta, iyi hazılanmak ve hedefe ulaşılan son aşamada ise memnun kalmak için
[... ]yaptığınız herşeyi Rabbimiz İsa Mesih'in Kutsal Kalbi'ne bağlanarak yapın. Her
türlü eylemlerinizde şöyle deyin: 'Tanrım, yapacağım herşeyi veya çekeceğim tüm
acıları, Sizin Oğlunuz'un Kutsal Kalbinde, onun isteklerine uygun hareket ederek
gerçekleştireceğim. Aynı zamanda, sarfettiğim bu çabamı, isteklerimdeki uygunsuz
ve kusurlu olan yanları onanlsın diye Size sunuyorum'. Eğer içinizde, keder, acı ve
mahcubiyet doğarsa, kendinizi şöyle teselli edin: 'İsa Mesih'in Kutsal Kalbi'nin tüm
gönderdiklerini, O'na bağlanmak için kabul et' [... ] Kendine ait bir iradeye sahip
296
olmaktan ziyade. İlahi Kalb'in iradesini kendi iradenin yerine koymak. selameti
muhafaza etmenin tek yoludur».
Bu açıdan bakıldığında, tasavvuf tecrübesi, hıristiyanın, Allah ile insan arasında
tek aracı olan, İsa Mesih'le daha yakından birleşmesine yardımcı olur. Dolayısıyla.
hem beşeri hem de ilahi doğaya sahip İsa Mesih, hıristiyanın Teslis gizemine
girmesini sağlar.
3.5. "Ey ebedi tanrısa/!ık, ey ebedi Tes/is ... " (1347-1380 Siena 'lı Azize Katerina)
Papa'nın Avignon'dan (Fransa) tekrar Roma'ya dönmesinde büyük rol
oynayan, Aziz Dominik'in kurduğu üçüncü cemaata mensup bu Azize, <<Dia!oghi»
(dialoglar) adlı eserinde mükemmel metinlere yer vermiştir: «Ey ebedi Tanrısallık,
ey Ebedi Teslis, Biricik Oğlu'nun kanına, ilahi doğayla birlik içinde olmasından
ötürü, büyük değer verdin! Sen, ey Ebedi Teslis, derin bir okyanus gibisin: ne kadar
çok Seni ararsam, o kadar çok seni bulurum; ne kadar çok seni bulursam, o kadar
çok seni aranın. Sen ruhumuzu doyurursun. Çünkü, senin uçurumunda, yoksul ve aç
olan rufiumuzu o kadar çok doyuruyorsun ki, Senin ışığının aydınlığında Seni halen
görmeyi arzu ediyor, ey ebedi Teslis'in ışığı [... ] Seni giyindiğimde, senin suretinde
olacağıını gördüm. Çünkü, ey ebedi Baba, bana biraz gücünden ve bilgeliğinden
veriyorsun. Bu bilgelik, Biricik Oğlu'na has bir özelliktir. Baba ve Oğul'dan çıkan
Kutsal Ruh, bana sevmeye yardımcı olacak bir irade verdi [... ] Ey Uçurum! Ey
Ebedi Teslis! Ey Tanrısallık! Ey derin Okyanus! Kendinden başka, bana daha büyük
ne verebilirsin? Sen soğukluğu uzaklaştıran ateşsin, ruhlan aydınlatan ışıksın. Bu
ışık sayesinde gerçeği tanıdım [... ] Benim çıplaklığımı örten bir giysisin, aç olanlan
tatlılığınla doyurursun, çünkü Sen, acısız, tatlısın, ey ebedi Teslis».
Hıristiyan geleneğine ait bu tasavvufi metinler, Tanrı 'nın gizemine girebilmek
için, İnsanlaşması, haç üzerinde ölümü ve Dirilişi sayesinde kendini aramıza bu üç
gelişiyle açıklayan, İlahi Kelam İsa Mesih 'in kişiliğinin, ne derece önemli olduğunu
sergilemektedirler. Salt bu şekilde, sonuna kadar Mesih İsa'nın izninde yaşamaya
çağrılan hıristiyanın, ne tür bir tinsel tecrübesi olduğu daha içten anlaşılabilir.
Sonuç
Malesef hıristiyan tinselliğinde, İsa Mesih'in merkezi konumunu sergileyen
üçlü boyutun fazla detayına giremedik. Bu sözkonusu tinsellik, tüm insanlan Kendi
gibi aziz olma çağıran Allah'a verilen bir cevaptır. Bu da, O'nu açıklayan İsa
Mesih'i daha yakından izleyerek ve O'nun gücünden faydalanarak gerçekleşebilir.
Herkes Rab'bine ve Öğretmeni'ne benzerneyi sağlayan, ve riyazet ve tasavvuf
aracılığıyla, yaşayan Tanrı'nın gizeminin derinliklerine girmeye yardımcı olan, bu
tinsel tecrübeyi yaşayabilir. Havari Aziz Pavlus bu gerçeği, Romalılara yazdığı
mektubunda şöyle özetliyordu: «Tanrı'nın, kendisini sevenlerle, amacı uyarınca
çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunuzu biliriz. Çünkü
Tanrı önceden bildiği kişileri Oğlu'nun benzerliğine dönüstürınek üzere önceden
belirledi. Öyle ki, Oğul birçok kardeş arasında ilk doğan olsun. Tanrı önceden
297
belirlediği kişileri çağırdı, çağırdıklarını akladı
ve
akladıklarını
yüceltti» (Rom 8,28-
30). Böylece Havari. «Tanrı'nın sevgisine yönelik İlahi»yi şu kelimelerle
noktalıyordu: «hiçbir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa' da olan Tanrı sevgisinden
ayırmaya
yetecektir».
O halde, hıristiyan tecrübesi çok sıkı bir şekilde İsa Mesih'in kişiliğine bağlıdır.
İncil'de ve ilk patristik çağın Kilise babalarının yazılarında ve Kilise Tarihi boyunca
«ilahiyatın özeti (Summa Theologiae)»ni içeren eserlerde, İsa Mesih daima merkezi
konumdadır. Farklı tinselliklerin ifade tarzları ve özel mistik serüvenleri altında,
Kutsal Ruh tarafından gerçekleştirilen evrensel kutsallaştırma sürecinin kalbinde,
yine Onun kişiliği, bulunmaktadır. Günümüzde bazı kesimler tarafından becerikli
reformcu, önceden görülmemiş orijinal bir vaizci veya paradoksal bir peygamber
olarak görülmesine rağmen, İsa Mesih'in kimliği halen her çağda ve dünyanın dört
bir yanında yaşayan insanların vicdanında sesleniyor. Bu insanlara İsa Mesih,
öğrencilerine yönelttiği aynı soruyu yöneltiyor: «Sizce ben kimim?»(Mt 16,15). Bu
soruya nasıl bir cevap bulursa bulsun, halen bügun de sunulan, Onun adalet, barış ve
bağışlama mesajı hepimize yöneliktir. Öyle ki bu mesaj gürtümüzde de dialog ve
buluşmalara devam etmeye çağırıyor. Bu dialog ve buluşmalar, bizleri bu barış ve
sevgi mesajını daha iyi kavramıza yardımcı olacak ve tüm insanların iyiliği için,
mesaj tarafından öngörülenleri uygulamaya sokmaya itecektir.
298
Download