ULUSLARARASI MÜSLÜMAN- HIRİSTİYAN DiYALOG SEMPOZTIJMU II "İSLAM VE HIRİST!YAN KAYNAKLARINDA HZ. İSA" YEŞİLKÖY 23-24 EYLÜL 2005 Sempozyumun yapıldığı yer: Saint Etienne Misafirhanesi konferans salonu Cümbüş sok., n.: 8, 34800 Yeşilköy İstanbul Tel.: 0212.573.85.54 İTALYA-ROMA VE MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ PROFESÖRLERİ VE KAPÜSYEN RAHİPLERİNİN KATILIMI İLE DÜZENLENMİŞTİR 2 İSA MESİH'İN HIRİSTİY AN TİNSELLiG İ VE T ASA VVUFUNDAKİ YERİ VE ÖNEMİ P. BORRMANS Sempozyum 2005 Giriş İsa Mesih'in hıristiyanlık açısından merkezi konumu, yapılan daha önceki sunumlarda açıkça ortaya konmuştur. Allah'ın insanlar arasındaki muhteşem ifşası olduğundan, İncil'in (Yeni Ahdin) tüm kitaplan salt Ondan bahsediyor ve böylece O, bir 'yandan «eşsiz model» olarak sunulurken, diğer yandan ise, her insan onun izininde yürmeye davet ediliyor. Günümüzde kilise babalan tabiriyle adlandınlan, hem süryani, hem latin ve hem de yunan dünyasına ait, hıristiyanlığın ilk dönemlerinde yaşayan tanribilimciler, bu sözkonusu çift gizem üzerinde yoğun bir şekilde düşünüp, ilahi ve felsefi boyutlannı, klasik dediğimiz, yani orta ve modem çağın, meşhur tanrİbilimcilerinin kendi kristolojik sentezlerini sunmalanndan çok daha önce açıkladılar. Fakat bu sentezler, değişip, yinelenen kültürel ortam ve farklı ifade tarzlanyla uyum sağlaması için daima tekrar gözden geçirilmelidir. Yalnız, hangi çağda olunursa olsun, değişmeyen durum ise: hıristiyanlann, her tinsel tecrübenin merkezi İsa'nın ardından, O'nu izlemeye davet edilmeleridir. Aynı zamanda, İsa'nın merkezi bu konumu, katelik inanç doktrinini içeren, "Katolik Kilisesi Din ve Ahlak ilkeleri" (1992) adlı eserde de onaylanıyor. Nitekim eserin düzenieniş şekline bakıldığında bu hemen göze çarpmaktadır: ilk bölümünde <<Hıristiyan İnanç İlkeleri Formiilii»'nü yorumlandıktan sonra, Kilise'yi, Rab'bi ve Kurtancısı İsa Mesih'e benzeten yedi gizem üzerine <<Hıristiyan Ayini» başlıklı ikinci· bölüm yeralmaktadır; «Mesih 'te Yaşam» başlıklı üçüncü bölümde ise hıristiyan ahlakı ele alınıyor: bu sözkonusu ahiakın temeli, Sina Dağında Musa'ya Tann tarafından verilen «on emir», İsa Mesih tarafından yapılan ve «Dağ Vaizi» diye bilinen, «Gerçek Mutluluğun Sekiz» kuralı ve bir de Allah'ı ve Komşu'yu sevmeyi huyuran çift emir üzerine kuruludur; son olarak da, Mesih'le birlikte ve Mesih'te (kutsal liturji ve Rab'bin öğrettiği «Göklerdeki Babamız» duasını içeren) <<Hıristiyan Du as m başlıklı bir dördüncü bölüm mevcuttur. Böylece sözkonusu eser, II. Vatikan Konsili tarafından yayımlanan ve lman Yasası Lumen Gentiıan adlı dokümanda, Kilise sım, Allah'ın Halkı ve Onun organizasyonu üzerine bahsedilenleri bizler için açıklığa kavuşturuyor. Bu dokümana göre, tüm hıristiyanlar aziz olmaya çağnlmıştır, çünkü «İlahi öğretmen ve mükemıneliğin modeli, Rab İsa, hangi kesime ait olursa olsun, her öğrencisine, kendinde gerçekleştirip, aynı zamanda tavsiye ettiği, azizlik hayatını şu sözlerle 281 ogretiyor: ··o halde. göksel Babanız yetkin olduğu gibi. siz de yetkin olun··uvıt 5.48)». Bu durumda. İsa Mesih'in tinsellikte ve hıristiyan tasavvufunda nasıl bir yeri olduğunu şu soruyla ifade edebiliriz: herşeyden önce, acaba bu tinsellik ve bu tasavvuf, «Kristosentrik» ("'Mesih merkezi konumda" anlamına gelmektedir) değil mi? İkinci bir aşamada, tarih boyunca hıristiyan azizliğinin muhtelif şekillerde gerçekleştirilmesini ve aynca çağ ve bölgelere göre İsa'nın izninde yürümenin ne gibi kendine has özellikleri olduğunu ele alabiliriz. Fakat burada önemli olan, hem riyazet, hem de hıristiyan mutasavvuflann tinsel tecrübelerinde, İsa Mesih'in oynadığı başrolü anlamaktır. Bunlar geliştirmek istediğimiz, düşüncemizin üç önemli noktasıdır ve İsa Mesih'in kişiliğinin zenginliğine böylece daha fazla yaklaşabiliriz. Bu itibarla, hıristiyanlar, her ne kadar O'na daima sadık kalmasalar da, O'nun izleyicileri ve öğrencileri sıfatını taşımaktadırlar. I Hıristiyan tinselliği ve İsa Mesih'in merkezi konumu Bu tinsellik, Peder G. Dumeige'nin tabiriyle, Mesih'te «insan(hıristiyan) ile "Kendini" açıklayan Teslis Allah arasındaki deneyimsel bir ilişki»dir. Allah, dürüst vicdanlan ve kutsal hayatlanyla O'na benzerneleri için, bu biricik Oğlu'yla, "evlatlığa kabul edilen kalabalık bir kadın ve erkek kitlesini" birleştirme planını gerçekleşmeyi amaçlıyor. Nitekim, «benliğe dayalı insam>dan «Ruh'a dayalı insan»a geçiş, İnsanlaşan Tann'nın Kelamı, İsa'nın «Görünmez Tann'nın mükemmel görünümü» olabilmesindeki gerekli güçle yaşandığında, gerçekleşebilir. Bu nedenle, hıristiyan tinselliğinde İsa 'nın merkezi konumu yani «Kristosentrizm»in altı çizilmelidir. Aziz Pavlus ve Aziz Yuhanna'nın tinsel deneyimleri bunun bir örneği olarak gösterilebilir. Tinsel tecrübe; riyazet, günahlardan arınma, murakebe ve birleşme gibi değişik kademelere sahiptir. Kutsal Ruh, «karizma» denilen, her bir değişik ölçülerde ruhsal armağanlar verir. Bunlann ışığında hareket edenlerden bazılan tinsel tecrübenin başlangıç noktasında, bazılan ise daha ileride olabilirler. Bu itibarla, aşağıda öncelikle sözkonusu tinsel. tecrübenin özellikleri ve yapısı ele alınacak ve daha sonra kullanılan araçlar üzerinde dunılacaktır. 1.1 Hıristiyan tinselliği ve «KristosentriznV> «Hıristiyan inancına mensup olanların, İsa'nın gerçeğine radikal bağlılığı, her yönden, hıristiyan fenomenolojisine ait bir özelliktim. Her hıristiyan iyi bilir ki «Tann Oğlu'nun insanlaşmasıyla, Allah'ın insanlık tarihine giriş derecesi en yüksek mertebededir. Tüm yaradılışın merkezi ve amacı, Görünmez Tann'nın görünümü, her yaradılışın ilk doğanı, İsa Mesih'tir (Kol. 1,15-17). Kendi Kişiliği, kutsal görevi ve nihai yazgısı sayesinde, O'na inananların hayatını değişime uğratıyor (Rom. 3,2126). Onunla yeni bir çağ başlıyor. Bu sözkonusu yeni çağ, Allah ile banşın (Rm 5,1) banştırmanın (Rm 5, I 1), lütfun ve sevginin (Rm 5, 5-8), özgürlüğün (Rm 8,2), 282 Ruh·un (Rm ::l.9-ı ı). merhametin (Rm 9.ı5-ı8). tüm yaradııışın yeniden yeterlik kazanmasının (Rm 8.19-2 ı) çağıdır.» Bu İsa tarafından mi.ijdclcnen ve kendisi tarafından başlatılan hi.iki.imdarlıktır. «Yeryüzünde bir yolcu konumunda olan tüm insanlar. günahlarından arınma ve, böylece, başlangıçtan beri yazılı, tinsel hayatı yeniden fethetme ihtiyacı duyuyorlardı. Nitekim, Eski Ahid bu tinsel hayatın tekrar keşifi için katedilmesi gereken uzun bir yolun tarihinden bahsetmektedir. Bu tarihe göre, Allah tüm milletler arasından bir halk seçip, ona tanıklık ve barıştırmanın evrensel misyonunu emanet etmiştir. «Kutsal Kitab'a göre insan», İsa Mesih'in nihayet kendi şahsında gerçekleştirdiği, «tinsel insan» olmaya doğru yöneliyor: O'nda benlik (yeryüzünde yaşayan ölümcül varlık), can (şahsı barakete geçiren hayatsal dinamizm) ve ruh (kendi ilahi kaynağıyla birleşik hayat) bir bütün olarak, yaşayan Tanrı'nın, tüm insanlar için düşündüğü, ebedi planıyla uyum sağlamaktadır. Vaftiz yoluyla (su ve Kutsal Ruh aracılığıyla günahlardan arınmanın eşsiz ve nihai şekli) hıristiyan «Mesih ile yeni bir yaşam sürmek ve Onun dirilişine katılmak için, Onun ile ölüme gömülüyar (Rm 6, 3-9). Böylece inanan şahıs bir bedene, Mesih'in bedenine katılıyor (ICor 12, 12-27). Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı'nın sevgisini (Rm 5,5) ve Kutsal Ruh 'un, tüm herkese hizmeti için, kendi iradesine göre verdiği ruhsal armağanları kabul etınekdim. Bunu yapınakla kişi, «benliğe dayalı insan»dan, «ruha dayalı insana geçer ve böylece, yaşadıkları ümide dayalı olduğu halde, İsa'ya benzer: «Dünyasal çadırda (bedende) yaşayan bizler, ağır yük altında inliyorıız ... Öyle ki, ölümlü olan, yaşam tarafından yutulsun» (2Cor 5,4). Nitekim "Oğul'da oğullar" (Gal 4,6-7) olan hıristiyanlar, kendilerini, Perler'in sevgisinden doğan (I Yh 4, 7) ve aynı zamanda, insanlaşan Tanrı Sözü'nün suretini kendinde tekrar üretmeye çağrılıp (Rm 8,29), Kutsal Üçlükğün karşılıklı kişisel ilişkilerini kalplerinde yaşamaya davet edilmiş olarak kabul ediyorlar ve bunun nedeni ise «Allah Ruh»'tur (Yuh 4,24). 1.2 İsa Mesih 'in yaşadığı tecriibeyi yaşamak İsa'nın şakirti, Öğretmeni'nin yürüdüğü yolda yurumeye, tüm derinliğiyle ruhsal bir değişim tecrübesini yaşamaya ve bir anlamda insanın "tüm varlığını kapsayan bir değişim" aracılığıyla (mutasavvıflar buna "yeniden yaradılış" adını veriyorlar), Onunla birlikte, tıpkı yaşadığı çarmıh tecrübesini yaşamak için, Onun şu sözlerine kulak vermeye davet ediliyor: «Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını benim ve müjdem uğruna yitiren ise onu kurtaracaktım(Mark., 8,35). İlk şakirtlerin nasıl bu tecrübeyi yaşadığını dikkate almak için, dört İncil yazarının aktardıkları bilgilere irdelemek yararlı olacaktır. Burada, Aziz Pavlus ve Aziz Yuhanna'nın yaşadıkları tinsel tecrübeler üzerinde duracağız. Aziz Pavlus İsa'nın hayatını anlatmaktan çok, kendi yaşadığı Rab'binin Çarmıh ve Diriliş tecrübesini açıkladı: Pavlus'un bu tecrübesi, kurtuluş ve inayet tecrübesi olarak algılanabilir. Bir anlamda, Mesih modelinin beşeri ve ilahi boyutu, Pavlus tarafından içten kabul edildi. Her hıristiyan tinselliğinin temelinde olması gereken bu ilkeler, Pavlus'un şu ifadeleriyle özetlenebilir: «Artık ben Yaşamıyorum. Mesih bende yaşıyor»; ve aynı şekilde, Mesih ile olan derin ilişkisini şu sözlerle itiraf ediyor: «O'nun uğruna herşeyi yitirmeyi kabul ettim ... Öyle ki. Mesih'i kazanayım 283 ve Kutsal Yasaya dayanan kişisel doğnıluğa değil. Mesih 'c: iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı'dan gelen doğnıluğa sahip olarak Mesih'te bulunayım>,(Fil 3,89); insanın günah karşısında zayıflığı konusunda ise «Ölüme götüren bu bedenden beni kim kurtaracak>>(Rrn 7.24), «Mesih'le birlikte çarmıha gerildim>>(Gal 2,20) ve şu sözlerle zayıflığını itiraf edecek: «ne zaman guçsuzsem, o zaman güçlüyüm>>(2Cor 12, 1O); insanların geleceğine yönelik ise, her insanın Mesih 'le nihai bir karşılaşmaya çağrıldığından emin olduğunu şu sözlerle belirtiyor: «sonuza dek Rab'le yaşayacağız>> (1 Sel. 4,17). Nitekim «Herkesin ortak yararı için herkese Ruh 'u belli eden bir yetenek veriliyor» ( 1Cor 12,7) ve bu yetenek tüm insanlığın yaranna verilmiştir. Pavlus bu konuda hıristiyanlanna «Tanrı'nın Ruh'u içinizde yaşıyor>>(Rrn 8,9) diyor. Nitekim, sözkonusu Ruh hıristiyana ilahi oğullar olma imkanını sağlıyor ve hıristiyan da «yaşam yeniliğinim> bilincinde, Tanrı'nın Hükümranlığının gerektirdiği kurallar ışığında daha iyi yaşamaya çalışıyor. Aziz Yuhanna, yaşadığı çağın hıristiyan doktrinine karşı yarattığı zorluklan iyi kavrayıp, bir yandan entellektüel bilinicirlik akımına karşı, insanlaşmanın paradoksal gerçeğini, diğer yandan ise, yahudi itirazlarına karşı, Tanrı'nın bütünüyle "Kendini" Nasıralı İsa'da açıkladığını, vurgulamıştır. O'nun yaşadığı tinsel tecrübe yazdığı İncil'in hemen Öndeyiş (Yuh. 1,1-18) bölümünde bulunmaktadır. Bu bölümde, Allah olan Ebedi Söz'ün insaniaşmasından ve O'nun yüceliğinin görkemli ifşasından bahsederek, şu şekilde haykırıyor: «Nitekim hepimiz O'nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık. Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi>>. İsa Mesih gerçekten de «hayat ekrneği»dir: İsa'nın Nikodim'e dediği gibi, hristiyan, daha iyi «görebilmek», hayranlıkla Mesih İsa'ya bakarak, O'nu model olarak tanıyabilmek için <<yukarıdan dağmalıdım (Yuh 3,3). Bütün bunlar, O'nu son Akşam yemeğinden sonra yaptığı dostça konuşmalarını dinlemeden önce gerçekleştirilrrielidir. Mesih İsa'nın da tekrarladığı «Babamdan bütün işittiklerimi size bildirdim>> (Yuh 15,15), sözlerin ışığında, her hıristiyan, Tanrı 'nın içsel sırlannda yaşamaya davet edilmektedir. Ayrıca Aziz Yuhanna I.ci metubunun başlangıç bölümünde (lYuh 4), hıristiyan tinsel tecrübesinin ne tür bir özü olduğundan bahsediyor. bu tecrübe, «İşi til en, gözle görülen, seyredilip elle dokunulan>> İsa'nın kim olduğunu keşfedip, İman sayesinde benimsernek suretiyle, Mesih'in gizemiyle gerçekleşen kişisel karşılaşma neticesinde yaşanmaktadır. Mesih'le bu sözkonusu karşılaşma bulaşıcı bir niteliğe sahiptir. Eğer şakirt, Baba ve Oğul ile Kutsal Ruh aracılığıyla «tamamİ paydaşlık»ı gerçekleştirmek ve Tanrı ile tüm insanlar arasında da paydaşlığı istiyorsa, tanıklık görevini üstlenmelidir. B. Maggioni'nin yazdığı gibi, "Yeni Ahid'de tinsel tecrübenin referansıdaima İsa Mesih'tir. Allah'ı, insanı, cemaati ve tarihi anlamak için, izlenmesi gereken yol, Mesih'tir. Bu da, o kadar kuşku getirmez bir gerçek ki, Yeni Ahid'teki, Kilisenin ortak imanını ifade eden, Amentülere bakıldığında, hepsi "Kristolojik" olduğu görülür. Nitekim bu amentülerde şu gerçekler anılmaktadır: -Mesih tarafından katedilen yol; -O'nun kişilik yapısı (beşeri ve ilahi); 284 -Oğul sıfatıyla Baba ile olan ilşkisi, Kutsal Ruh ile olan ilişkisi (Üçlü ve tek gizemindeki yeri). Şakirt bu üç ilkenin ışığı altında, Tanrı ve Kurtuluş arayışlarını gerçekleştirir. Tanrı'nın 1.3 İsa 'nın tinsel tecrübesinin yapı ve safhaları İsa Mesih 'le beraber, «benliğe dayalı insam>dan çıkıp, «ruha dayalı insan»a nasıl geçiş sağlanabilir? Hıristiyan inancına göre, elbette «dirilişiyle, bedeninden kurtulup bütünüyle Ruh olan Mesih, kendinin diriliş durumunu her insanla paylaşabilme iktidarına ve bununla birlikte, Baba'ya olan sevgisini paylaşmaya davet ederek, her insanı tinselleştirme yeteneğine de sahiptir». Ve bu, kademe kademe evrensel kutsama ve ruhsal arınmayı sağlamak amacıyla Kilise'ye emanet edilen, yedi kutsal gizem bağışı yani Vaftiz, Güçlendirme, Tövbe ve Barışma, Efkaristiya, Hastaları Meshetme, Ruhhanlık ve Evlilik gibi gizemler sayesinde gerçekleşmekte ve. böylece hıristiyanlar, İsa Mesih'in enerjisine katılmaktyadırlar. Bu da, bir anlamda kutsallaştıran inayet hayatı yani "Ruh'a dayanan hayat"tır. Çünkü T. Goffı ifade ettiği gibi «Ruh, Mesih'in yaşamış olduğu sevgi içerikli ilişkilerini, ruhianınıza aktarır. Ruh, Rab Mesih'in beşeri hayatını Teslis'in kişilerarası ilahi ilişkileri içerisine sokuyor. Bu da, yaratılan bir varlığın varabiieceği en yüksek mertebeye ait bir şekildir. Diyebiliriz ki, Ruh, Kurtarıcı'nın varlığına doğaüstü sevgi tecrübesini aktarmış ve O'nun yaratılıştan kaynaklanan sınırları aşarak, nihayet dirilmiş ruh görünümü almasını sağlamıştır. Bu tinsel tecrübe sayesinde, Mesih, sevginin en yüksek ifade tarzı olan kendini bağış olarak sunmayı ve bilhassa kendi hayatını başkaları uğruna feda etmeyi, insanlar için bir inayet kaynağı olan Kurtarıcı'yı, Baba'nın içsel sevgisine, hem kendi hem de başkaları için sadık kalmasını bilen Mesih'i, kendinde kişilikleştirdi. Ruh, Mesih'e aktarılan aynı tinsel hali, insanlar üzerine de esinlem ektedir; onlara Rab İsa 'nın sevgisinin ta kendisini bahşediyor; onları «Oğul sayesinde oğul» olmaya kadar yükseltiyor; İsa Mesih'in Tanrı'ya karşı duyduğu hisler ışığında, onları da Tanrı'yla ilişkiler kurmaya yöneltiyor; onların kalbinde Rab'bin Baba'ya olan şefkatini uyandınyor>>. Bu ideal değişik safhalar gerektiriyor. Ve özellikle sürekli riyazet sayesinde bedenin kutsallaştınlması, canın arındınlması ve ruhunun değişime uğratılması safhalarından geçen, insanın amacı- nitekim bu açıdan Yuhanna çok mükemmel bir örnek teşkil ediyor-, tinsel görünüme ulaşabilmektir. Tabi ki burada insanın belli bir çaba da sarfetmesi gerkınesine rağmen, hıristiyan, bu tinsel tecrübenin sadece riyazet ve kişisel bir çalışmanın ürünü olmayıp, Kutsal Ruh'un bir bağışı olduğunu iyi bilmektedir. Kutsal Ruh bunu, imanlı'ya Mesih'in hayatının "tüm doluluğunu" (Kol 2,9) aktarmak suretiyle sağlamaktadır. İncil (Yeni Ahi d) ısrarla, ruhsal değişimin, yani tövbenin, yaşama ilşkin sıkı bir yapının, .nerede bunursa bulunsun kötülüğe karşı ruhsal mücadelenin ve Kutsal Ruh'un özgürce hareket edebileceği kalbin, disiplinli olmasının gerekliliğinden bahsediyor. Bunu İsa havarilerine şu sözlerle ifade etmişti: «Ardımdan gelmek isteyen kendini inkar etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin» (Mt 16, 24-26) ve Aziz Pavlus aynı şekilde öğrencilerine: «Mesih İsa'nın iyi bir askeri olarak benimle sıkıntıya güğüs ger» (2 Tim 2,3), «Koşu alanında yarışanların hepsi koştuğu halde 285 bilıniyorımısunuz'? Öyle ko~uıı ki ödülü eziyet çektirip onu köle ediyorum» ( 1 Kor 9,24-27) tarzında ifadeleri kullandı. O halde, imanlı şah sı, Kutsal Ruh 'un bağışları karşısında, «amade kılmak» için, hıristiyan riyazeti mecburi ilk safhadır, fakat tinsel ilerleme, ne riyazet çabalarına ne de bu çabaların oranına bağlıdır. Burada pelagiusçuluk düşünce akımının savunucuları (bu akıma göre herşey insanın göstermiş çabaya bağlıdır) ve sekincilik düşünce akımının savunucuları (bu akıma göre ise önemli olan tek davranış Kutsal Ruh'un girişimlerine insanın kendini "terk etmesi"dir.) arasında kopan tartışmanın uzun tarihinin üzerinde durmak istemiyorum. Fakat bilinmesi gereken önemli konu, Tanrı Söz'ün İsa Mesih'te insanlaşmasına sadakatle, her hıristiyan bütün insani güçleriyle (hem bedensel hem de psikolojik) «tinsel antrenman»a katılmalıdır. Bu sayede Öğretmen'inin ve Rab'binin neler yaşadığını daima daha iyi bir şekilde kavramaya hazırlanmış olacaktır. Modem psikolojinin ve ilerlemiş psikanalizin keşifleri, tarihi büyük dinlerin uygulamaya koyduğu ilkeler, «İnananların tüm varlığının», insan girişimi ve yeniden yaratıcı Kutsal Ruh'un müdaheleleri sayesinde, tektar bir modele kavuşturulmasının ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadırlar. Dolayısıyla, bedensel riyazet ve içgüdüsel şevhetten vazgeçi türünden davranışlar geçerliliklerini halen koruyorlar. Çünkü «benliğe dayalı insanı» tamamen özgür !alarak, nihayet İsa Mesih'in kendi görünümünde «ruh'a dayalı insan» olmaya izin veren, arınma yolunda ilk safhayı teşkil etmekdiri er. Bu özgürlüğe kavuşmanın gayesi, acaba imanlı insana nihayet bir esrimeye benzeyen tinsel görünümün veriği çoşkuyu tanımaya yardımcı olmak değil midir? Elbette murakebe türü dua şekilleri muhteliftir ve bunlar her birinin tinsel hazırlığının seviyesine göre de olsa, herkesin tecrübesine açık bir ibadet şeklidir: örneğin, herkesin seviyesine uygun, ortak cemaatin bir ifşası olan liturjik dua, kişisel murakebe türü duaya imkan tanıyan bir duadır. Soyut bir tanımadan çok, İsa Mesih'in gizemine, yani O'nun beşeri ve ilahi varlığına doğru yöneltilen «sevgi yüklü bir bakış»ın yansıtılmasıdır. Bu «bakış», özellikle O'nun mütevaziliği, iyiliği, sabrı, bağışlayıcılığı, hizmetkar davranışı vb ... sıfatları üzerinde odaklanır. Böylece, en iyi hıristiyanlar, onları "eşsiz model" İsa 'ya daha çok yaklaşınalarını sağlayan gerçek iman sayesinde, tüm varlıklarını etkileyen bir değişime tabi tutulurlar. Bazıları, ünlü İspanyol mistiği, Haç'lı Aziz Yuhanna'nın tabiriyle «karanlık gece» denilen pasif bir günahtan arınma tecrübesi yaşarlar. Bu şekilde, sevginin insanın arınmış kalbinde yayılması, onu belli bir «aydınlanma»ya doğru sürükler: «Sevgiyle, insan tini kendinden dışarı çıkar ve sevilen nesnenin bulunduğu yönde yer alır. Çünkü sevgi izini, sevenin kalbine sevilenle belli bir benzerlik sağlayarak, bırakır. Bu ilke her tür sevgi, bilhassa murakebe neticesi doğan tinsel sevgi için geçerli bir ilkedir. Mesih'in aracılığıyla, Allah'la birleşen tin, Allah'ın tarafına geçer; O'nun hükümranlığına girer ve böylece değişime uğrar. Tanrı suretinde yaratılıp, Mesih tarafından kurtarılan ve ayrıca ruhsal zenginiikierin çekicilik etkisi altında kalan hıristiyan, böylece varlığının en derin arzusuna bir cevap bulur. Murakabe sayesinde, hıristiyan tüm varlığıyla dinine daha çok bağlanım. ödülü bir ki~inin kazandığını kazanasınız ... bedenime 286 1.4 Tinsel tecriihede ku/lwulun uru~-lur İsa·nııı deneyimini yapmak. yani Onun iznindc. İncilin sunınu~ olduğu ideali yaşamak, hıristiyan riyazetinin neticede gerçekleştirdiği tinsel arınınaya tanık olmak ve O'nunla birlik içinde murakebeyle muhteşemlikleri kademe kademe sezinlemek; bunların hepsi hıristiyanlar tarafından, her pazar ve yahut sık sık, aktif bir şekilde katıldıkları etkaristiya ayini sayesinde az-çok yaşanmaktadır. Rab İsa'nın, «Kutsal Akşam yemeği»olarak da tabir edilen, son akşam yemeği, 2000 yıldan beri hıristiyanlar tarafından kutlanmakta ve tinsel hayatları için büyük önem taşımaktadır. Hıristiyanlık inancına göre, insanlara kurtuluş sağlayan ve ölüme karşı zafer kazanan, İsa Mesih'in kendini insanlık uğruna bir kurban olarak sunuşu, esrarengiz bir şekilde, bu sözkonusu son akşam yemeği esnasında önceden gerçekleştirildi. Aynı zamanda, her kutsal ayinde, hıristiyanlar Kutsal Kitab'tan alınan okuma parçaları ve sonra, gizem şekli altında verilen, Mesih İsa'nın Teni'yle beslenmektedir. Bunun yanısıra, kutsal ayin esnasında imanlılar topluluğu Rab 'bi ve Allah'ı ile karşılaşıyor, Onu daha iyi tanımak ve daha yakından izlemek ve İsa'nın düşüıqcelerini, sevgisini ve açıklamalarını benimsernek için, Ona daha· içtenlikle bağlanıyor. Hıristiyan, «benliğe dayalı insan»dan çıkıp, «ruha dayalı insan»a geçişe çağrıldığından, Ona şükranlarını (nitekim, yunancadan türetilen ·«etkaristiya» kelimesi «şükran» anlamına gelmektedir) sunuyor. Bu itibarla diyebiliriz ki; her hıristiyan tinselliği Efkaristiya'ya dayalıdır, çünkü etkaristiya anma, kurban ve semavi bir şölendir: Bu ortamda mevcut İsa Mesih'in ta kendisi öğretiyer ve her ne kadar günlük yaşamda hemen açıkça farkedilemiyorsa da, öğrencilerini «kendi görünüm ve suretinde» değişime uğratıyor. Her Etkaristiya ayininin Kutsal Kitap'tan alınan okumalardan oluşan ilk bölümü «Tanrı Söz'ü litujisi>>nde, temaşaya sunulan okuma parçası, bu tinselliğin en iyi şekillerinden biridir ve bu da, manastır ve havarisel tarzda yaşantı biçimlerinin gerçekleştirmeyi hedeflediği her yaşam programında mevcuttur. Nitekim, «eşsiz model»i daha iyi tanımayı arzulayan her hıristiyan, İncil (Yeni Ahit) ve bütün Kutsal Kitap ondan bahsettiği için, Eski Ahdin Onun hakkında ne dediğini öğrenmek zorundadır. Bu nedenle, herkes bu «kalıcı ve sürekli Inci!' in yayılırnmnın ne kadar önemli olduğunun kanısındadır. İsa'nın tanınıp, sevilmesi amacıyla Kutsal Kitap her dile çevrilmiştir. Örneğin, bazı tinsel egzersizler, İsa'yı ilgilendiren önemli "olaylar"ın ne tür anlam taşıdıkları üzerinde temaşaya yöneltiyor. Tesbih duası (sözkonusu tesbih, 5 diziye bölünmüş, 50 taneden oluşmakta ve büyük bir taneyle başlayan her dizi «Göklerdeki Pederimiz» duası söylenmesine işaret ediyor,. diğer küçük tanelerle ise "Selam Sana" duası.) hıristiyanları her Onlukta İsa'nın hayatına ilişkin olayları temaşaya davet ediyor: sevinçli olaylar (Meleğin Meryem'e İsa Mesih'in kendisinden doğacağını müjdelemesi; Meryem'in, Vaftizci Yahya'nın annesi, kuzeni Elisabet'i ziyareti; İsa Mesih'in Beytlehem'de doğması; İsa Mesih'in Tapınağa sunulması; Yeruşalem'e bir hac esnasında kaybolan oniki yaşındaki İsa Mesih'in tekrar bulunması); daha sonra kederli olaylar (İsa Mesih'in Getsemani adı verilen Zeytin Dağı'nda acı çekmesi; Ölüm cezasına çarptırılması; Kırbaçlanarak, işkence görmesi; Başına dikenlerden yapılan bir tacın takılması; Çarmıha gerilerek, ölmesi); ve son olarak görkemli 287 olaylar (İsa ı\ksih ·in. Paskal ya günü. dirilmesi: Göğü çıkması: Pcııtckost yortusu vaadedilen Kutsal Ruh ·un havariler üzerine inmesi: Aziz Meryem'in göğe alınması; ve Onun göklerin Kraliçesi ilan edilip, taçlandırılması). Papa Il.ci Jeanpol, bu olaylara, aydınlık olayları da kattı: Isa Mesih'in Şeria ırmağı'nda Vaftizci Yuhanna tarafından vaftiz edilmesi; Celile'nin Kana Köyü'ne İsa Mesih'in ilk mucizesini gerçekleştirmesi;Tanrı 'nın hükümranlığının duyurulması ve ona bağlı olarak mutluluk kurallarını yayılması; Thabor Dağı İsa'nın Gürünüm değiştim1esi; ve Son akşam yemeği esnasında, Efkaristiya sırrının kurulması. Bir diğer tinsel egzersiz ise, Haçyolu adı verilen ve 14 istasyondan oluşan, İsa Mesih'in Yeruşalem'de Kutsal Cuma günü davranışlarıyla verdiği son tanıklığın öncesi ve neticesinde meydana gelen olaylar dizisi temaşa edilir. Bütün bunlar hıristiyan tinselliğinde, İsa Mesih'in nasıl bir merkezi konuma sahip olduğunu açıklamak içindir. Aynı durumla, ortodoks, protestan ve anglikan gibi diğer hıristiyan gelenklerde de karşılaşıyoruz. Dolayısıyla, her hıristiyanın dine bağlılığı bakışlarının, İnsanın oğlu ve Allah'ın oğlu, İsa Mesih'in "kutsal yüzü"nde esnasında odaklanmasıyla gerçekleşir. II Azizliğin modeli İsa Mesih UOci Vatikan Konsili, Kilise nitelikleri içeriğini taşıyan ve Lwnen Gentiıon denilen İman Yasasında, Tanrı Halk'ının hizmetine tabi olan Kilise'nin Gizemi'nden bahsettikten sonra, «~ek aziz» olanın örneği ışığında, herkesin aziziliğe çağrıldığım hatırlatılıyor. Nitekim, İsa'nın Kendisi öğrencilerine hitaben, Dağ üzerinde yaptığı konuşmayı ,şu sözlerle noktalıyordu: «0 halde, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun»(Mt 5,48). Petrus ve Pavlus aynı konuda ilk hıristiyan cemaatlara şu şekilde sesleniyorlardı: «Evet Tanrı'nın isteği şudur, kutsal olmanız» (lSel 4,3; 1,4), çünkü «Sizi çağıran Tanrı kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun. Nitekim şöyle yazılmıştır: 'Kutsal olun, Çünkü ben kutsalım'» (!Pet 1,15-16). Ve Konsil şunu hatırlatıyor: «Mesih'e inananiann tümüne, hıristiyan hayatının bütün doluluğuyla yaşanınası ve sevginin mükemmeleştirilmesi çağrısı yönehilmiştir [... ] Görevlerin ve yaşam biçimlerinin farklı olmasına rağmen, Allah'ın Ruh'u vasıtasıyla yönetilenler tarafından izlenilen tek yol azizliktir. Bu şahıslar, aynı zamanda Babanın sözüne itaat ederek, Ona azizlik ve ruhla tapınmak suretiyle, mütevazi ve haçın altında ezilen, fakir Mesih'in ardından, Onun Görkemine katılmaya hak kazanmak için yürüyorlam (LG 41). Ayrıca Konsil «Rabb'in İncil'de Şakirtlerine sunduğu çeşitli öğütlem üzerinde ısrarla duruyor. Bu yüzden fakirlik, iffet ve itaat gibi İncil'in vaatlerini nezreden «dini cemiyetiemin «kristosentrizmi» nasıl gerçekleştirdikleri hakkındaki soruya cevap aradıktan sonra, Mesih İsa'nın hayatına ilişkin özelliklerden birini seçip, onun üzerine yaşam stilini kurmayı hedefleyen değişik tinsellik okulları ele alınacak ve son olarak da, Rab Mesih'in izninde, Onu sıkı sıkıya takip eden bazı «çağdaş modeller » den bahsedilecek. 288 2.1 inci/'in nasihat/arına hağlt olarak adamntş hc~ral ve lsa lviesi/ı II.ci Valikan Konsili Petfectae Caritalis(miikemmel seı·gi). adlı bir Kararnameyle «dini cemiyetlerin refomm ve yaşanan ortama uygun kılınma» sorununu ele almaktadır. Bu sözkonusu karamameye göre. «İncil'in nasihatlarından yola çıkılarak mükemmel sevginin aranışı, semavi Öğretmenin, öğreti ve yaşam örneğinde kaynak bulmakta ve aynı zamanda Tanrı 'nın Egemenliği'nin parlak bir belirtisi olarak görünmektedir». Nitekim « Tanrı tarafından İncil'in nasihatlarına göre yaşam sürmeye çağrılan ve bunun için vaat nezredenler, iffetli, fakir (Mt 8,20; Le 9,58) ve aynı zamanda itaatiyle çarmıh üzerinde ölümü bile kabul ederek (Fil 2,8) insanları kurnıluşa götüren ve onları kutsallaştı ran, Mesih' i özel bir şekilde izlemekle, kendilerini Rab'be adıyorlam. Bu itibarla, kadın ve erkek, bazı hıristiyanlar, dikkatli ve kilişesel değerlendirmeden sonra, iffet, fakirlik ve itaat gibi üç vaati nezrederek kendilerini İsa'ya adıyor ve böylece, nezrettikleri vaatlere sadık kalmakta yardımını esirgemeyeceğinden emin oldukları «ilahi modeli» daha yakından izleyebiliyorlar. Bu tümüyle kendini adama durumu, onların, Tanrı 'nın gelecek'ti egemenliğinin bir işareti olmalarını sağlıyor. Mesih'in izninde özgürce seçilen ve iffetli yaşam anlamına gelen, adanmış bekarlık, hem bedensel hemde kalbin bakireliğini içermektedir. Bunun en iyi örneğini İsa ve bakire annesi Meryem'in yaşam tarzlarında görebiliriz. Bu durum, herkesin bir gün gerçekleştirmeye çağrıldığı «tinselleşme»ye tanıklık ediyor. Nitekim İsa Mesih bu konuda şöyle diyordu: «dirilişten sonra insanlar ne evlenir ne de evlendirilir, gökteki melekler gibidirlem(Mt 22,30). Netice itibariyle, adanmış bekarlık, kristolojik (Mesih 'le ilgili), eklesyal (kiliseyle ilgili) ve eskatologyasal (ahirette vuku bulacak olaylarla ilgili) üç anlam taşımakta ve Tanrı'nın egemenliğinin beklentisi içinde olan herkese karşı, daha çömert ve daha şefkatli bir tarzda yaklaşıma imkan sağlamaktadır. İsa Mesih'in dağ söylevinde, gerçek mutluluk kurallarına ilişkin yaptığı sıralamasında, Adanmış Fakirlik birinci mutluluk kuralına denk gelmektedir: buna göre gerçek fakirlik «mal mülk eksikliğinden ziyade ruhun alçakgönüllüğü»dür. Sözkonusu fakirlik, dünyevi malları düzensiz bir sahiplenmeden uzak durma, ihtiyacı olanlarla kendi mallarını paylaşma, insanın hizmetine sunulan yaratılışın kullanımında gösterilmesi gereken duyarlılık, usulsüz lüks bir yaşamdan vazgeçme gibi özellikleri taşımaktadır. Bu nedenle İncil'in öğretilerine dayalı bir fakirlik, sadece dünyevi malları kullanımda büyük bir kalp özgürlüğü sağlayan «tinsel bir fakirlik» olarak yaşandığında mümkün olabilir. Bu da genellikle, Yeruşalemdeki ilk hıristiyan cemaatının tecrübesi gibi (Elç. 4,32-37), «mal ortaklığıyla» gerçekleşmektedir. Dört İncil yazarının da bahsettiği, İsa'nın, Babası'nın isteğine devamlı uygun yaşamını, adamış ilaatta aynı şekilde tekrar yaşamayı amaçlıyor. Bu itaat, İsa'nın örneği ışığında (Fil 2,8), ölüm gizemini de kapsıyor. Bu erdem, kör veya sorumsuz bir itaattan ziyade, hıristiyanın kendi akıl ve iradesini sadece Tanrı 'nın yetkisi altına koymasıyla somutlaşıyor. Tanrı'nm bu yetkisi de, ortak yaşama hizmet eden, yetki sahibi olanlar yöneticiler aracılığıyla gerçekleşiyor. Bu itibarla her hıristiyan İsa 289 Mcsih"iıı isteğİn Getsemani de yaşadığı tecrübeyi olsun"' (Lk 22.42). yaşayabilir: .. Baba ... bcııim değil. senin 2.2 Tinsellik okullan ve İsa Mesih 'in izninde yürüme Tanrıbilimcileri, tassavufçular ve Azizler, çağlar boyunca, tarihsel ortamlar, kültürel ihtiyaçlar ve tinsel esinlemeler gereği, hıristiyan halka İsa 'nın gizemine farklı farklı yaklaşım şekilleri sundular. Kilise Babalan 'nın, patristik yani ilk çağlarda ve Klasik teoloji Öğretmenlerinin orta ve modem çağlarda nasıl, önce Mesih'in kişiliği üzerine yaptıklan meditasyonları sunduklarını ve bunun ışığında daha sonra, kendi çağlarındaki hıristiyanlar için, tinsellik üzerine öğretiler formüle ettiklerinden yukarıda bahsettikGeçmişten günümüze kadar varan tarihsel süreçte birçok insan kutsal bir hayat sürerek, azizlik mertebesine ulaşmıştır, fakat hiçbir aziz, İsa'nın örnek hayatını tamamİyle kendinde gerçekleştirememiştir. Augustinyan tinsellik okulu, Hippone episkoposu, Aziz Augustinus (354-430) öğretilerinden esinlenmektedir. Bu öğretiler, Tanrı sevgisi ve Kutsal Ruh'un armağanlarını içeren, gizemler üzerine kurulmuş ve hıristiyanın normal hayatında geniş bir yer kaplamaktadır. Nitekim bu akıma göre «Tanrı insanlar için Oğlu'nu, onları kendine bağlamak amacıyla, göndermesinden daha büyük bir annağanda bulunamazdm. Bu tinsellik okuluna bağlı günümüzde birçok dini cemiyetler mensupları, hayatlarını, öğretileriyle gençleri yetiştİnneye veya pastaral hizmetlere adamışlardır. Tek veya ortak yaşam üzerine kurulu doğu keşişliğinin mirasçısı, Benedikten tinsellik okulu, Nursia'lı Benua'nın (480-547) yazmış olduğu tüzüğe dayalı dır. Bu gruba mensup din· adamlarının, günümüze kadar gelen tecrübeleri bir övgü ve iş tecrübesidir. Manastırlarda, kadın erkek, benediktenler, cistercienler ve trapistler, dünyevi alemden uzaklaşıp, İsa Mesih'in yaşam tarzından örnek alarak, Onun Baba'yı sürekli övme ve diğer insanlara hizmet arzusunu, yeniden kendilerinde gerçekleştirme çabasındadırlar. Onların parolası "İbadet et ve Çalış" anlamına gelen latinceden türetilmiş "Ora et labora"dır. Değişik saatlerde yapılan, Lituıjik saat duası sayesinde, diğer insanlar adına da sürekli dua etmektedirler. Osma'lı Dominik'in ardından, Dominiken tinsellik Okuluna mensup din adamları, İncil'de belirtilen üç önemli nasihate (iffet, fakirlik ve itaat) göre yaşamış olan İsa'yı izleyerek, Tanrı Egemenliği'ni müjdeme görevini üslenmişlerdir. Darniniken rahip ve rahibeler, entellektüel çalışmaları ve dua aracılığıyla, ilahiyata ve Kristoloji'ye hizmet etmektedirler. Ayrıca, vaiz göreviyle de hıristiyanlam gerçekleri aktarma uğraşısı içindedirler. Fransisken tinsellik okulu, zengin bir aileden gelmesine rağmen yoksul bir hayat seçen, Assisi'li Aziz Francesko'nun tercübesine dayanmaktadır. Yoksulların ve dışianmışların yaşamlarındaki zorlukları paylaşmayı amaç edinen Fransiskenler, Kapusyenler, Klaris rabibeler ve rahip veya rabibe olmayan, ama Francesko'yu izleyen üçüncü cemaat; İsa Mesih'in Dağdaki gerçek mutluluk üzerine yaptığı vaize kendilerini çok yakın hissediyorlar. Bu grubu oluşturan «kardeşler için tüzük ve hayat şekli şundan ibarettir: itaat içinde, iffettli ve kişisel hiçbir mala sahip olmayarak yaşamak, ve Rabbimiz İsa Mesih'in öğretisini ve attığı adımları izlemek. 290 l\iitekim isa iYiesi h şöyle dedi: ·Eğer yetkin olmak istiyorsan. git neyin varsa sat. yoksullara ver; böylece gökte hazinen olur. Sonra gel. beni izle.'» Karme/it tinsellik okulu, İsrail topraklarında bulunan, Kamıel Dağı yamaçlarında yaşamış münzevilerin (XII ci asır) tecrübesinden esinlenmekte ve Karmelit rahip ve rahibelerin günümüzde izlediği bir okuldur. Bu sözkonusu tinsellik okulu, ıssız çöl ve sükunet tecrübesi üzerine kunıludur. Ayrıca. bu dini cemiyete mensup din adamlarına, İsa 'nın kendisinin de yaptığı gibi, «salt Tanrı için» varolmayı öneriyor. Bu okulun en meşhur öğretmenleri ise Avila'lı Azize Teresa (1515-1582) ve Haç'lı Aziz Yuhanna (1542-1591)dır. Onlara göre, tinsel seyir üzerine kumlan hayatın sonunda gerçekleşecek «Tanrı'yla Birleşme» tecrübesini, tinin Rab'le mistik evliliği sembolü ile ifade etmek mümkündür. İgnazyan tinsellik okulu, tövbe etmiş İspanyol bir şahsın yani Layola'lı Aziz İgnatius'un (1491-1556) tecrübesine dayanmaktadır. Aziz İgniatus'un kurduğu Dini Cemiyet «İsa'nın topluluğu» anlamına gelen «Compagnia di Gesu'»dur. Bu cemiyete bağlı Cizvitler, «Baba'nın havarisi» İsa'yı, temaşa ve Tanrı'nın Hükümıranlığına hizmet eylemleri aracılığıyla izliyorlar. insani araçlara önem vermek, umanizme ve kültüre açık olmak, tarihsel olaylara dikkat etmek, planlarda evrenselliği aramak ve Papa'ya sadakat yemini etmek; bu dini cemiyetin özellikleri arasındadır. · Bu tinsellik okuluyla birlikte XVII ci yüzyılda "Fransız asıllı okur' Oratorio denilen dini cemiyet ve aynca Lazzaristler ve eudistler gelişmiştir. Bu fransız okulu İsa'nın beşeri doğasına önem vererek, O'nun iyileştirme, hizmet ve öğreti görevleri üzerinde ısrarla dunıyor ve böylece her hıristiyana yaşadığı çevre ortamında, İsa'nın bir uzantısı olmayı öneriyor. Bu ideal, Cenevre ve Annesi episkoposu, Sales'li Aziz Francesko (1567-1622) tarafından temeli atılan, Saleziyen tinsellik olm/u tarafından da benimsenmiştir. Ona ve öğrencilerine göre, hıristiyan azizliği, «askerler arasında, satıcıların dükkanlannda, prensierin saraylarında, evliler arasında» vb. gibi her kesimden insanın yaşabiieceği bir gerçektir. Yukarıda bazı tinsellik okullarından bahsetmeye çalıştık. Bu okulların sunduğu farklı tinsellikler arasından hıristiyanlar kendi tabiat ve yaşadıkları ortamın şartlarına uygun olanı seçerek, Rab'lerinin isteğine, halen günümüzde bile cevap verebilme imkanı bulabilirler. parasını 2.3 İsa Mesih 'in izninde, çağımızda yaşamış bazı modeller Hıristiyanlar açısından «eşsiz model», İsa Mesih zengin özelliklere sahiptir. Bu nedenle, Onun günümüz beklentilerini de karşılayabilecek bazı özelliklerini bulmak mümkündür. Nitekim bu özellikleri kendi hayatında somutlaştıran birçok örneğe bulunduğumuz çağda da rastlayabiliriz. Bu örnekler arasında, sadece çok anlamlı olanlan sizlerin dikkatine sunacağım. Bazıları, Sahara çölünde münzevi, Şarl Kardeş'in yaşamı (Peder de Foucaud 1858-1916), İsa Mesih'in Nasıra' daki «çalışkan fakat saklm hayatının mükemmel bir şekilde çağrıştırdığı kanısındadır. Bunun yanısıra, modern dünyanın yerleşim bloklannda sade bir hayat sürdüren ve Tanrı 'nın hükümranlığının gelişini bekleyen halkın, yaşam biçimlerini paylaşarak, onlar için «mütevazi kardeş» veya «mütevazi 291 kızkardeş» olma tercihi de isa·ya benzetilen yanlar arasındadır. yazıyordu: «Damatımızın (İsa Mesih'in) kalbiyle birleşmenin en Nitekim şu şekilde basit ve en iyi yolu. Onunla beraber ve Onun gibi yaparak, söyleyerek, düşünerek, Onun varlığının daima önünde durarak, Onun izininde yürümektir.... Bununla beraber, her yapılanı, söyleneni veya düşünüleni, aynı ortamın şartlarında, O ne yapıyordu, ne diyordu, ne düşünüyordu? diye kendimize her seferinde sorarak, karşılaştırrnalıyız Benim yerimde olsa, ne derdi, ne söylerdi, ne düşünürdü». Bu tinsellik nitekim sükunet, karşısındakini dinleme ve onun keder ve seviçierini paylaşma gibi özellikler üzerine kurulmuştur. Ayrıca, başka fakat önemli bir özelliği de, kutsal gizem, Efkaristiya'daki İsa Mesih'in gerçek varlığı önünde sessiz bir tinsel seyire yer vermesidir. Bazıları ise, İncil' e dayalı yaşamları için, hıristiyanlığın gerçek tanıklığına karşı meydan okuyan Ateist marksizm ve Agnostik. laikliğin ağır bastığı şehir merkezilerini tercih ediyor. Maddalena Delbrel'e (1906-1964) göre «Allah'ın bizi üzerinde yerleştirdİğİ bu dünya ve bu yol, azizliğin yaşanınası gereken mekandım. Misyon toprağı, marksist şehir Paris'in işçilerin bulunduğu banliyösünde, daha iyi yaşam sürdürrnektir Biz yolun halkı adına «ekmeği yediği gibi İncil'i de okuyom. Birçokları «ateist bir ortamda yaşanan, inkar edildiği ve inanç sahibi olmayanların yönelttikleri sorular yüzünden daima yenilenmesi gereken imaman üzerine kurulu bu tür havarisel tinselliği paylaşıyor. Bu sözkonusu iman, aynı zamanda sabırlı bir temaşa ve yoksullara karşı aktifbir dayanışma ile beslenmektedir. Çeşitli ırkların birlikte yaşadığı bir ortamda, amerikalı Batİst Çoban Martin Luther King ( 1919-1968) bazı hıristiyanları geleceğe yönelik «hayal kurma» ya · davet ediyor: «birgün bu millet yerinden kalkarak, kendi imanına göre yaşasın ... Güreİstanın kırmızımsı yamaçlarında önceden köle hayatı yaşayanların oğulları ve kölelerin bir zamanki sahiplerinin oğulları, biraraya gelerek aynı sofrada oturma hayali» gerçekleştirilirse, İsa Mesih örneğinin izinde hareket edilmiş olur. Şöyle devam ediyordu: «sorunları, şiddetli missilleme ile çözüme kavuşturmamalıyız. Şiddeti, şiddet kullanmaksızın, karşılamalıyız... Nitekim İsa Mesih şöyle haykırıyordu: 'Düşmanlarınızı sevin; size hakaret edenleri takdis edin; size zulmedenler için dua edin' . Evet, işte bu düşünce hayatızı esinlemeli». Tabi ki, hayal kırıklığı durumunda şiddet-karşıtı olan duraksamaksızın, Malıatma Gandhi'nin dediği gibi, gerçekten geleri güç veya sevgiden gelen güç manasını taşıyan, satyagralıa'yı, yaşaması gerekir. Eğer bir hıristiyan, İsa Mesih'in çarmıh üzerinde kendini kurban olarak sunınasıyla «hem yakındakilere hem de uzaktakilere» barışı getirdiğine inanıyorsa, aynı şekilde, bu tür tinselliğin gerçekleştirilmesi oldukça zor olmasına rağmen, daima etkili olacağına inanmalıdır. Başka bir tinsellik şekli de, halen günümüz bilim dünyasına seslenen, paleontolog ve tanrıbilimeisi, cizvit peder Teilhard de Chardin'in (1881-1955) sunmuş olduğu tinselliktir. Bu cizvit pederin gayesi, Allah'ın hizmetine vakfedilerek kutsallaştırı1ma (dine dayalı) ile «dünyanın pozitif güçleri» (bilime dayalı) arasında, İsa Mesih'te barışı gerçekleştirınektir. İncil, <Jnsan Fenomeni»nin bilimsel ve teknik ilerlemeler karşısında zaferi için, hıristiyanlan da çaba sarfetlerneye davet ediyor. Bu da <Jnsamn tabiattaki yeri» ne saygıyı gerektiriyor. Çünkü tabiat, insan açısından 292 «İlahi ortanmdır. Ayrıca. bu sözkonusu ortam. yaratıcısıyla barı~aıı tüm yaratılanları «EıTenin i/ahisi»ni söylemeye çağırıyor. Yukarıda altı çizilen if~ıdeler yazarın ölümünden sonra basılan eserlerinin başlıklarıdır. Böylece araştınnacıya göre, «görebilme yeteneğine sahip olanlar için. Yaratılış ve bilhassa insanlaşma sayesinde. yeryüzünde hiçbir şey dindışı sayılamaz [... ] Kilise'ye bir göz attığımızda birçok farklı gnıp görebiliriz ve bu gnıplara mensup olanlar. merhamet, dünyevi zevklerden kendini çekme, görkemli kutsal ayinler, havarisel görevler ve temaşa gibi değişik erdemleri yaşamaya çalışmaktadır. Aynı zamanda, bazıları ise yaşam tarzlarıyla, insani çabaların genel olarak kulsaliaştırma örneğini vermektedir. Bunlar her tür dünyevi çalışmalar içerisinde saklı, Tanrı'nın irade ve düşüncesini açıklamaya çalışmaktadırlar. Birtakım sıkı özelliklere sahip, bu tinselliğin gayesi, İncil'in son kitabı olan Esinleme kitabının (Yunan alfabesinin son harfi) "Omega" tabiriyle tanımladığı İsa Mesih'in, tarihin bilimsel bütünlüğe erişmesindeki son tamamlayıcı niteliğini gözler önüne sergilemektim. Son olarak, bir diğer tinsellik ise, 1949 yılında N azi rejimine karşı direnç esnasında Buchenvald'da 39 yaşında ölen, Luteran genç alman tanrıbilimeisi Dietrich Bonhoffer tarafından sunulan tinselliktir. Bu tannbilimcisi, Felsefi düşünürü Pascal'ın bir ifadesinden yola çıkarak, Kutsal Kitaba göre Allah, «felsefi düşünürlerin Allah'ı değildir», diyordu. Tanrı'ya gerçek inanç, «Mesih İsa'yla karşılaşarak, O'nda insan varlığının altüst edildiği gerçeğini kavramak, İsa Mesih'in 'sadece diğer insanlar için varolduğu' ve böylece Onun izninde yürümenin, adilee yaşayarak, insanlar arasında dua edip, çalışmak anlamına geldiğini, bilmektir>>. Yukarıda, klasik örneklerden sonra, büyük ihtimalle günümüz insanianna daha çok «konuşabilen» birkaç tinsellikten bahsettik. Bütün hepsinin gayesi, İsa Mesih'in eşsiz tecrübesinin temaşası ışığında sezinlenen özelliklerinden bazılarını güncel hayatta tekrar gerçekleştirerek, tinsellik arayışı içinde olan modem insanımıza, «yenilenmiş bir cevap» sunabilmektir. Acaba bu modem insan bekleyişlerine karşılık verecek tinsel modeliere ihtiyacı yok mudur? Hıristiyan tasavvufu ona ne gibi öneride bulunuyor? III Hıristiyan mutasavvıfların tinsel tecrübesi ve İsa Mesih'in merkezi konumu Doğal ve doğaüstü her mistik tecrübesinin, «özel bir dini birlik-beraberlikmevcudiyet tecrübesi» olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu tecrübe, salt onu yaşayanlar tarafından ifade edilebilen, ama normalde sözle anlatılamaz bir tecrübedir. Hıristiyan inancına göre, mutasavvıflar özel karaıteriere sahiptir. Bunlar: öncelikle bir hıristiyan inancına mensup olarak, teolojide «kurtuluş ekonomisi» denilen, kurtuluş tarihine derinden bağlıdır. Bu tarihin kesin ve nihai olayı İsa Mesih tarafından gerçekleştirilmiştir. Eşi ve benzeri bulunmayan bu olaya inanan, esinlenmiş kutsal söz (bu kutsal sözler nitekim Kutsal Kitap'ta yeralmaktadır) ve tarihsel inanlılar 293 topluluğu Kilise'nin merkezinde bulunan. kutsal gizcınlerin hıtlanınası aracılığıyla zamanda o. günahkar ve affcdilıniş insan ve merhametli Baba Allah arasında, İsa Mesih 'in bir aktör olarak aracılığıyla gerçekleştirilen çift anlaşmanında bütünüyle farkındadır. Bunun yanısıra, kendi tecrübesinin mutlak değil, bağlantılı olduğunu, ve sadece sevginin öz değer taşıdığını iyi bilmektedir. Nitekim Aziz Pavlus'la şöyle diyor: «Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntti gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bildinğim gibi tam bileceğim. İşte kalıcı üç şey vardır: İman, umut, sevgi. Bunların en üstünü sevgidir» (1Corl3,12-13). Tasavvufi tecrübeleri sıralayan bir tipoloji mevcuttur. Yalnız ben bu tipolojinin ulaşabilir. Aynı detayına girmeyeceğim: «Özün tasavvuji tecrübf,!si» (bu tür tecrübeye göre, yaratılan varlığın, Orijinel Varlık'la birleşim tecrübesi olarak yorumlaiuyor. Bu tecrübede Kutsal Üçlük'ün birlikgizemide yeralmaktadır), «Tasavvufi düğünsel birliktelik tecrübesi» (altyapısı antlaşmaya ve evlilik sembolüne dayalı bu tecrübede, amadelikle kendini karşılıklı armağan olarak sunmakla kurulan beraberliği ifade etmektedir. Bu sayede «görünüm» den KelamOğul'un «sureti»ne geçisi, herzaman olduğu gibi, bu sefer de Tek Tanrı'nın, Teslis gizeminin birlikteliğine katılarak gerçekleşir). İnayet tarafından yönetilen hıristiyana, Rab'bi ve Kurtancısı İsa Mesih'i daha iyi tanımasında ve böylece O'na daha çok benzemesinde, «Tasavvuf bilimi»nin ne denli yardımcı olduğu hatırlanınası gereken bir husustur. Nitekim salt o durumda tecrübe bir beraberlik olabilir ve bazen de bu beraberlik bir alışveriş sağlıyabilir. Bu sözkonusu alışveriş, Aziz Francesko'nun örneğinde olduğu gibi, çarmıh üzerinde ölen İsa Mesih'in çivilerin sebebiyet verdiği yaraların, birliktelik tecrübesini yaşayanın bedeninde iz bırakmak suretiyle gerçekleşebilir. Nitekim hıristiyanın imanına olan bağlılığı git gide çoğalarak, Kurtarıcı'nın Çannıh'ı ve O'nun insanlığa olan sevgisinin bir işareti, delip geçilen Kutsal Kalbi üzerinde odaklanıyor. Ve şimdi, tasavvufi tecrübelerinde İsa Mesih merkezi konumundan bahseden, bazı meşhur mutasavvıfları dinleyel im. 3.1 «Tanrı bizlerle, 1542-1591) Oğlu aracılığıyla ve Oğlu 'nda konuştıt» (Haçlı Aziz Yuhanna İspanyol Karmelitlerin bu büyük reformcusu, <<Karmel (dağına) çıkış» adlı eserinde bizlere şöyle diyor: «Tanrı'nın son ve nihai Kelamı olan, Oğlu'nu bizlere bağışlayarak, Tanrı, bizlere, bütün söylenınesi gerekenleri bir seferde söyledi ve şu anda başka söylecek hiçbir şeyi kalmadı. Bu Aziz Pavlus'un ihranilere yazdığı mektuba dayanan bir doktrindir: 'Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda Oğlu aracılığıyla bize seslenmiştir'. Havari bizlere, Tanrı 'nın bir anlamda dilsize dönüştüğünü söylüyor. Peygamberler aracılığıyla söyleyeceğini tek-tük beyannamelerle bildiren Tanrı, Oğlu'nu insanlığa bağışlayarak, bizlere söylemnesi gerekenierin tamamını bildirdiğinden, diyecek hiçbir şeyi kalmadı. .. bugün, tinsel vizyonlar veya vahiyler 294 araı etmek. Tanrı' ya bir anlamda hakaret etmek demektir. .. çünkü O, şu şekilde cevap verebilir: Sizlere, Kclamım olan Oğlum aracılığıyla tüm söylemek istediklerimi bildirdim. Bakışlarınızı onun üzerinde sabitleştirin, çünkü her şeyi O'nda koydum, her şeyi onun aracılığıyla söyledim, her şeyi açıkladım ve böylece O'nda arzu ettiğiniz ve aradığınız her şeye cevap bulacaksınız». Hıristiyanın irdelemesi, kanıt aramadan, tanıması gerektiği tasavvuf serüveni işte budur. Nitekim Haçlı Aziz Yuhanna bu serüveni şöyle ifade ediyor: «herkes Tanrı bilgeliğinin, zenginliğinin ve tatlılıklarının derinliğine ulaşmayı arzu ediyor ama Tanrı'nın Oğlu tarafından çekilen acı ve kederleri paylaşma azusu ise çok az kişi tarafından istenmektedir: birçokları nitekim, katedilmesi gerekilen yolu ve kullanılması gereken araçları hiçe sayarak, bir an önce hedefe varmayı amaç ediniyom. 3.2 "Rabbim İsa Mesih, sen yücesin" (İsveçli Azize Erigit 1303-1373) İsveçli bu bayan mutasavvıf, «Vahiylen> adlı eserinde, tinsel seyire dayalı dua biçiminde tecrübesini şu ifadelerle anlatıyor: « Ey Rabbim Mesih İsa, ölümünü önceden bildiren Sen yücesin; Bizleri kurtaran Bedeni'ni, son Akşam yemeğinde muhteşem bir şekilde kutsallaştırdın [... ] ; Çekeceğin çile ve ölümün yarattığı korku, senin masum bedeninden kanlı ter akmasına neden olduğundan, Sana şerefler olsun, ey Rabbim İsa Mesih [... ]; Hakarate uğrayan Sana, şanlar olsun, ey Rabbim Mesih İsa[ ... ]; Sütuna bağlanıp, açımasızca kırbaçlanan, masum kuzu gibi, sonsuz bir sabırla Pilatus'un mahkemesine kanlar içinde götürülmeye izin veren Sana övgüler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[ ...]; Kanlar içinde kalmış şanlı bedeninle, acı çekerek taşıdığın haçın üzerinde ölüme mahkum edilen, Sana şerefler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ]; Ölümün dehşetine rağmen, tüm günahkarlara bağışlanma ümidi veren Sana, ebedi Takdisler, ey Rabbim İsa Mesih [... ]; Canları kıymetli kanın ve aziz ölümün aracılığıyla insanları kurtaran Sen, kutsalsın, ey Rabbim Isa Mesih[ ... ]; Bizlerin kurtuluşu için böğrünün ve kalbinin mızrakla delinmesine inin veren Sen, yücesin, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ]; Kutsal bedeninin haçtan indirilip kederli annenin kucağına teslim edilmesini isteyen Sana övgüler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ]; Üçüncü gün ölülerden dirilen Sana şerefler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ] Kutsal Ruh'u öğrencilerinin kalbine gönderen sana, sonsuz sevinç ve övgüler olsun, ey Rabbim İsa Mesih[... ] İlahi şanında ve semavi krallığında oturan, ebediyen şan ve övgüye layık Sen kutsalsın, ey Rabbim İsa Mesih[ ... ]; ve böylece tüm ölüleri ve yaşayanları yargılamak için, yargı gününde geleceksin». İsa Mesih'in ızdırabı hakkında dört İncil yazarı tarafından anlatılanları okuduktan sonra, Birigit'in ruhundan gelen haykırmalar temaşa, murakabe, teselli, yakarma gibi tinsel eylemleri içermektedir. 295 3.3 ... Eger bir örnek anyorsan ... ·· (Aquino ht Aziz Thomas 1225-1 174) Azizc Srigit'in bu «meditasyonlarm. XIII.cü yüzyılda yaşamış büyük bir hazırlamış olduğu yolda ilerleıncktedir. <<Amentii üzerine kOi?feranslan> adlı eserinde, Thomas, Rab İsa'nın izninde yürümenin gerektirdiği aşamaları şu şekilde özetliyordu: «Mesih'in ızdıraplan tüm hayatımız tüm dönemlerini kapsayan bir örnek teşkil etmektedir. Nitekim, kim yetkin bir hayat sürmek istiyorsa, Mesih'in haç üzerinde küçümsediğini, küçümsemekten ve Onun arzu ettiğini, arzu etmekten başka yapacak hiçbir şeyi yoktur[ ... ] Eğer sevginin bir örneğini anyorsan, haç üzerindeki Mesih'e bak[ ... ] Eğer sabrı arıyorsan, bütün doluluğuya onu haç üzerinde bulursun [... ] Eğer bir mütevazilik örneği arıyorsan, o halde haç üzerinde olana bak[ ... ] Eğer bir itaat örneği anyorsan, ölüme kadar dahi Baba'ya itaat edeni izle[ ... ] Eğer dünyev.i mallan hiçe sayan bir örnek arıyorsan, haç üzerinde hiçe sayılan ve çıplak olanı izle [... ] Kendini ne giyim eşyaları ve zenginliklere ne de yüksek görev ve dünyevi zevklere bağla[ ... ] Herşeyin bir çaresini Mesih'in çektiği ızdraplarda bulmak mümkündüm. Tüm bunları yukarıda bahsedilen İsveçli bayan mutasavvıf tarafından Roma'da keşfedilmiştir. Ayrıca XVII.ci yüzyılda yaşamış bir rahibe de aynı şekilde kendi tinsel seyrini haçın üzerinde odaklayacak. tanrıbilimcisinin 3.4. "Onun Kutsal Kalbi şerejlendirilsin ... "(1647-1690, Marguerite-Marie Alacoque) Bu Paray-le-Monial'lı bayan mutasavvıf, İsa Mesih'in mızrakla kalbinin delinmesiyle çektiği acıları keşfetme inayetine kavuştu ve bunu da yazdığı "Lettere" (mektuplar) adlı eserinde şöyle ifade ediyor: «Onun Kutsal Kalbi, mütevazi, boş, hemevi zevkten uzaklaşmış ve Onun arzusuna göre fedakarlık yapmaya hazır kalplere doğru akmak isteyen, sonsuz bir kaynaktır. Bitmez tükenmez bir kaynak olan bu ilahi Kalp'ten üç kanal çıkmaktadır: birincisi, üzerlerine pişmanlık ve tövbe ruhu akan günahkarlara yönelik merhamet kanalı; ikincisi, ihtiyaç durumunda olan tüm sefıllere doğru akan sevgi kanalı [... ] Üçüncüsünden ise, Onunla birlikte olmak isteyen yetkin dostlan için, kendi ilke ve ilimini iletmek amacını güden sevgi ve ışık kanaldır [... ] Bu Ilahi Kalp, iyiliği, sevinci, mütevaziliği, merhameti ve sevgiyi kapsayan çok derin bir uçurum gibidir. İlk başta, iyi hazılanmak ve hedefe ulaşılan son aşamada ise memnun kalmak için [... ]yaptığınız herşeyi Rabbimiz İsa Mesih'in Kutsal Kalbi'ne bağlanarak yapın. Her türlü eylemlerinizde şöyle deyin: 'Tanrım, yapacağım herşeyi veya çekeceğim tüm acıları, Sizin Oğlunuz'un Kutsal Kalbinde, onun isteklerine uygun hareket ederek gerçekleştireceğim. Aynı zamanda, sarfettiğim bu çabamı, isteklerimdeki uygunsuz ve kusurlu olan yanları onanlsın diye Size sunuyorum'. Eğer içinizde, keder, acı ve mahcubiyet doğarsa, kendinizi şöyle teselli edin: 'İsa Mesih'in Kutsal Kalbi'nin tüm gönderdiklerini, O'na bağlanmak için kabul et' [... ] Kendine ait bir iradeye sahip 296 olmaktan ziyade. İlahi Kalb'in iradesini kendi iradenin yerine koymak. selameti muhafaza etmenin tek yoludur». Bu açıdan bakıldığında, tasavvuf tecrübesi, hıristiyanın, Allah ile insan arasında tek aracı olan, İsa Mesih'le daha yakından birleşmesine yardımcı olur. Dolayısıyla. hem beşeri hem de ilahi doğaya sahip İsa Mesih, hıristiyanın Teslis gizemine girmesini sağlar. 3.5. "Ey ebedi tanrısa/!ık, ey ebedi Tes/is ... " (1347-1380 Siena 'lı Azize Katerina) Papa'nın Avignon'dan (Fransa) tekrar Roma'ya dönmesinde büyük rol oynayan, Aziz Dominik'in kurduğu üçüncü cemaata mensup bu Azize, <<Dia!oghi» (dialoglar) adlı eserinde mükemmel metinlere yer vermiştir: «Ey ebedi Tanrısallık, ey Ebedi Teslis, Biricik Oğlu'nun kanına, ilahi doğayla birlik içinde olmasından ötürü, büyük değer verdin! Sen, ey Ebedi Teslis, derin bir okyanus gibisin: ne kadar çok Seni ararsam, o kadar çok seni bulurum; ne kadar çok seni bulursam, o kadar çok seni aranın. Sen ruhumuzu doyurursun. Çünkü, senin uçurumunda, yoksul ve aç olan rufiumuzu o kadar çok doyuruyorsun ki, Senin ışığının aydınlığında Seni halen görmeyi arzu ediyor, ey ebedi Teslis'in ışığı [... ] Seni giyindiğimde, senin suretinde olacağıını gördüm. Çünkü, ey ebedi Baba, bana biraz gücünden ve bilgeliğinden veriyorsun. Bu bilgelik, Biricik Oğlu'na has bir özelliktir. Baba ve Oğul'dan çıkan Kutsal Ruh, bana sevmeye yardımcı olacak bir irade verdi [... ] Ey Uçurum! Ey Ebedi Teslis! Ey Tanrısallık! Ey derin Okyanus! Kendinden başka, bana daha büyük ne verebilirsin? Sen soğukluğu uzaklaştıran ateşsin, ruhlan aydınlatan ışıksın. Bu ışık sayesinde gerçeği tanıdım [... ] Benim çıplaklığımı örten bir giysisin, aç olanlan tatlılığınla doyurursun, çünkü Sen, acısız, tatlısın, ey ebedi Teslis». Hıristiyan geleneğine ait bu tasavvufi metinler, Tanrı 'nın gizemine girebilmek için, İnsanlaşması, haç üzerinde ölümü ve Dirilişi sayesinde kendini aramıza bu üç gelişiyle açıklayan, İlahi Kelam İsa Mesih 'in kişiliğinin, ne derece önemli olduğunu sergilemektedirler. Salt bu şekilde, sonuna kadar Mesih İsa'nın izninde yaşamaya çağrılan hıristiyanın, ne tür bir tinsel tecrübesi olduğu daha içten anlaşılabilir. Sonuç Malesef hıristiyan tinselliğinde, İsa Mesih'in merkezi konumunu sergileyen üçlü boyutun fazla detayına giremedik. Bu sözkonusu tinsellik, tüm insanlan Kendi gibi aziz olma çağıran Allah'a verilen bir cevaptır. Bu da, O'nu açıklayan İsa Mesih'i daha yakından izleyerek ve O'nun gücünden faydalanarak gerçekleşebilir. Herkes Rab'bine ve Öğretmeni'ne benzerneyi sağlayan, ve riyazet ve tasavvuf aracılığıyla, yaşayan Tanrı'nın gizeminin derinliklerine girmeye yardımcı olan, bu tinsel tecrübeyi yaşayabilir. Havari Aziz Pavlus bu gerçeği, Romalılara yazdığı mektubunda şöyle özetliyordu: «Tanrı'nın, kendisini sevenlerle, amacı uyarınca çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunuzu biliriz. Çünkü Tanrı önceden bildiği kişileri Oğlu'nun benzerliğine dönüstürınek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Oğul birçok kardeş arasında ilk doğan olsun. Tanrı önceden 297 belirlediği kişileri çağırdı, çağırdıklarını akladı ve akladıklarını yüceltti» (Rom 8,28- 30). Böylece Havari. «Tanrı'nın sevgisine yönelik İlahi»yi şu kelimelerle noktalıyordu: «hiçbir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa' da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir». O halde, hıristiyan tecrübesi çok sıkı bir şekilde İsa Mesih'in kişiliğine bağlıdır. İncil'de ve ilk patristik çağın Kilise babalarının yazılarında ve Kilise Tarihi boyunca «ilahiyatın özeti (Summa Theologiae)»ni içeren eserlerde, İsa Mesih daima merkezi konumdadır. Farklı tinselliklerin ifade tarzları ve özel mistik serüvenleri altında, Kutsal Ruh tarafından gerçekleştirilen evrensel kutsallaştırma sürecinin kalbinde, yine Onun kişiliği, bulunmaktadır. Günümüzde bazı kesimler tarafından becerikli reformcu, önceden görülmemiş orijinal bir vaizci veya paradoksal bir peygamber olarak görülmesine rağmen, İsa Mesih'in kimliği halen her çağda ve dünyanın dört bir yanında yaşayan insanların vicdanında sesleniyor. Bu insanlara İsa Mesih, öğrencilerine yönelttiği aynı soruyu yöneltiyor: «Sizce ben kimim?»(Mt 16,15). Bu soruya nasıl bir cevap bulursa bulsun, halen bügun de sunulan, Onun adalet, barış ve bağışlama mesajı hepimize yöneliktir. Öyle ki bu mesaj gürtümüzde de dialog ve buluşmalara devam etmeye çağırıyor. Bu dialog ve buluşmalar, bizleri bu barış ve sevgi mesajını daha iyi kavramıza yardımcı olacak ve tüm insanların iyiliği için, mesaj tarafından öngörülenleri uygulamaya sokmaya itecektir. 298