İçindekiler

advertisement
FELSEFELOGOS DERGİSİ İÇİN YAZI ÇAĞRISI
İSLAM VE KADIN
Osmanlı İmparatorluğu’nda Batı karşısındaki gerilemenin engellenmesine yönelik
çabalardan biri olarak ortaya çıkan İslamcılık modernleşmeyle hesaplaşırken bunu kurumlar
üzerinden yapmıştır. İslamcılar için Batı karşısında otantikliği yaşatmanın temel kurumu
ailedir. Bu nedenle de İslam ve kadın konusu tartışmaların önemli bir noktası olmuş ve dönemin
önde gelen yazarları arasında kadın konusunda neredeyse söz söylemeyen kalmamıştır.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla yönünü Batı’ya dönen Türkiye, modernleşeme çizgisine uyumlu
politikalarla günümüzde çokça tartışılan “çağdaş kadın” profilini çizmiş ve kadınlar için
kamusal hayata katılımın önünü açarken sınırlarını da belirlemiştir. Bu sınırlar 1970’lerde
ortaya çıkan ve 1980’lerde yükselişe geçen İslamcılığın da etkisiyle İslam ve kadın
tartışmalarını yeniden gündeme sokmuştur. O dönem daha çok “türban/başörtüsü” çerçevesinde
yürütülen tartışmalar 2008’de türbanın/başörtüsünün üniversitelerde serbest kalmasının
ardından kademeli olarak tüm kamu kuruluşlarında uygulanmasına geçilmesiyle farklı bir yöne
evrilmiştir
Türkiye’de hükümetlerin genel politikalarına paralel ilerleyen kadın politikaları her
dönem makbul kadının sınırlarını belirlemeye çalışmıştır. 2002 yılından beri iktidarda olan AK
Parti hükümetleri döneminde de geçerliliğini koruyan bu durum 2007 seçimleri sonrası
politikalarıyla yeni bir ulus yaratma sürecinde AK Parti’nin İslam’ı başat değer olarak
konumlandırmasıyla tartışmaları yeniden İslam ve kadın alanına çekmektedir.
Dünyada 1980 sonrası ortaya çıkan İslam ve kadın tartışmaları daha çok feminist
perspektif içinde değerlendirilerek konu üzerinde söz söyleyenler Müslüman feminist ya da
İslamcı feminist olarak isimlendirilmişlerdir. İslamcı/Müslüman feministler İslam’ın kadın
hakları için olanaklılığını ya da olanaksızlığını akademik alanda göstermeye çalışmışlardır.
Bugün Türkiye’de de bu çalışmaların etkileri hissedilmekle birlikte adalet ve eşitlik tartışmaları
kadın politikalarının belirleyici noktası olma yönünde. Bu noktada söz konusu adaletin temeli
olarak gösterilen İslam içerisinde kadın sorununu yeniden ele almak önem teşkil etmektedir.
Bununla birlikte İslamcı/Müslüman/dindar kadınların kamusal hayata dahil olmaları sonucu
gündelik yaşamlarında meydana gelen değişikliklerin savunusunu yaparken Asr-ı Saadet ve
sahabelerin yaşamlarına atıflarda bulunması eylemlerinin meşruluğunu göstermede İslami
referansların önemini göstermektedir. Gündelik yaşamlarda ortaya çıkan değişikliklere paralel
olarak geçmişte yapılan bazı tartışmaların (en belirgini kadın sadece evde oturmalı ve
çalışmamalı ifadesi reel koşulların da getirisiyle dile getirilmemektedir) bugün geçerliliğini
yitirmesi kadınların İslam içerisindeki konumlarını da farklılaştırmaktadır. Bu bağlamda 18.
yüzyıldan itibaren dönemin şartlarıyla ele alınarak tartışılan İslam ve kadın konusunun bugün
yeniden ele alınması gerekmektedir. Bu çerçeveyi değerlendirmenizi mümkün kılan yazılarınızı
bekliyoruz.
Yazılar için son gönderim tarihi: 07 Kasım 2017
Yazılarınızı www.felsefelogos.com adresinden üye olarak gönderebilirsiniz.
Download