Portföy Yönetimi Makro Bülten Dolar nereye gidiyor?: Kurdaki son gelişmeler yeniden “Déjà vu” dedirtiyor Son günlerin en fazla merak edilen sorularından biri “Dolar nereye gidiyor, sene sonu kaç olur?” dersek sanırız yanlış bir şey söylemiş olmayız. Baştan söyleyelim, bu raporun amacı bu soruya bir seviye ya da aralık belirterek direkt bir cevap vermek değildir. Özellikle risk iştahının aşırı uçlarda seyrettiği bugünkü gibi dönemlerde böyle bir çıkarsamada bulunmanın falcılıktan pek bir farkı olmadığının farkındayız. Ancak bu soruya cevap arayanlara, biraz matematik ve istatistik, biraz da iktisat bilimlerinden yararlanarak doğrudan bir cevap olmasa da, bir perspektif verebilmeyi amaçlıyoruz. 14/11/2016 Serkan GÖNENÇLER [email protected] Tel: +90 212 367 3832 Türk Lirası %20 değer kaybettiği 2015 yılının aksine, 2016 yılının büyük bölümünde önemli bir değer kaybına maruz kalmadıysa da, son 2 aydır yeniden bir değer kaybı sürecine girmiş durumda. $/TL kurunun Cuma günü 3,27 seviyesini de test etmesiyle (sepet kur da 3,41’i gördü), bu sürecin özellikle geçtiğimiz hafta ivmelendiği görüldü. TL’nin USD karşısındaki değer kaybı son 2 ayda %10’u bulurken, bunun %5’lik kısmı geçtiğimiz 10 gün içinde yaşandı. Son iki aylık dönemde, Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında para birimi en fazla değer kaybeden ülke oldu. Ürünlerimiz İçin İletişim: Büşra AYDOĞDU [email protected] Tel: +90 212 367 3834 Kaynak: TCMB 14/11/2016 TL değer kaybetmeye devam edecek mi? Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu soruya doğrudan verecek bir cevabımız yok, ancak biraz geçmişe ışık tutarak bu konuda sizlere bir perspektif verebilmeyi amaçlıyoruz. Cuma günü $/TL’de 3,27 ile yeni zirvenin görüldüğü haber manşetlerine taşındıysa da, bu aslında tam olarak doğru bir ifade değildir. Bu sadece TL’nin nominal olarak gördüğü en zayıf seviyeyi göstermektedir. Daha doğru bir değerlendirme yapabilmek için reel efektif kur endeksine (REER) bakmak gerekmektedir. Buna göre de, TL’nin (Ekim ayı itibariyle) daha önce gördüğü en zayıf seviyelerin halen uzağında olduğu görülmektedir. TL: Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100) 135 130 125 120 115 110 105 100 95 90 07/16 10/15 01/15 04/14 07/13 10/12 01/12 04/11 07/10 10/09 01/09 04/08 07/07 10/06 01/06 04/05 07/04 10/03 01/03 85 Kaynak: TCMB TÜFE bazlı reel efektif kur endeksi (REER) TCMB tarafından aylık olarak yayınlanıyor; REER değerleri de ilgili ayın ortalama kur seviyelerine göre ortaya çıkıyor. Dolayısıyla yukarıdaki grafikte görülen dip noktalar TL’nin en zayıf değerlerini göstermiyor olabilir. Bu nedenle, reel efektif kur endeksini günlük olarak hesaplayarak, TL’nin bugünkü reel seviyelerini yakın geçmişte test ettiği dip seviyeler ile karşılaştırmak istedik. TL: Günlük Reel Efektif Döviz Kuru; REER (2003=100) Chart T itle 115.0 112.5 110.0 107.5 105.0 102.5 100.0 97.5 95.0 92.5 90.0 87.5 85.0 82.5 80.0 15 Temmuz 2 Portföy Yönetimi 01/10/16 01/07/16 01/04/16 01/01/16 01/10/15 01/07/15 01/04/15 01/01/15 01/10/14 01/07/14 01/04/14 01/01/14 01/10/13 01/07/13 01/04/13 Kaynak: TCMB, Ünlü Portföy analizi FED'in güvercin mesajlarıyla faiz arttırım beklentilerinin ötelenmesi TCMB'den olağanüstü PPK toplantısı açıklaması 14/11/2016 TL reel olarak test ettiği dip seviyelerin halen %7 uzağında Yukarıdaki ilk grafikten de izlenebileceği üzere, TL özellikle 2013 Mayıs’ından beri ciddi değer kaybı baskısı altında. Mayıs 2013 sonrasında bugünküne benzer iki farklı değer kaybı dönemi yaşandı. Bunlardan ilki Mayıs 2013 ‐ Ocak 2014 arasında, ikincisi de Ocak 2015 ‐ Eylül 2015 arasında gerçekleşti. Dönem Başlangıç Bitiş 10/05/2013 ‐ 24/01/2014 13/01/2015 ‐ 14/09/2015 15/07/2016 ‐ 11/11/2016 REER Başlangıç TL Değer Kaybı Dönemleri Sepet Kur Bitiş Değişim Başlangıç Bitiş $/TL Kuru TL Değer Kaybı Başlangıç Bitiş TL Değer Kaybı 112.50 ‐ 88.15 ‐22% 2.07 ‐ 2.83 27% 1.80 ‐ 2.39 25% 109.60 ‐ 88.50 ‐19% 2.48 ‐ 3.26 24% 2.28 ‐ 3.07 26% 103.40 ‐ 94.30 ‐9% 3.05 ‐ 3.40 10% 2.88 ‐ 3.26 12% Kaynak: TCMB, Ünlü Portföy analizi Geriye dönüp baktığımızda, her iki dönemde de TL’deki toplam değer kaybının %25’lere ulaştığı görülüyor. Son dönemde TL’deki değer kaybı ise %10‐12 seviyesinde bulunuyor. Ayrıca hesaplamalarımıza göre, reel kur her iki dönemde de en fazla 88 seviyelerine kadar gerilemişti. TL’nin Cuma gün içinde gördüğü dip seviyeyi (sepet kur: 3,41) baz alırsak, reel kur 94 civarına kadar gerilemiş durumda. Dolayısıyla, daha önce görülen dip noktaların halen yaklaşık %7 kadar uzağında olduğumuzu söyleyebiliriz. REER’in bugünlerde 88 seviyesini test etmesi için sepet kurun kabaca 3,60, $/TL kurunun da kabaca 3,45 olması gerekiyor. Yaptığımız bu tespit, bu seviyelerin önümüzdeki günlerde mutlaka görülebileceği anlamına gelmemektedir. Yaptığımız, sadece daha önce TL’de gördüğümüz dip seviyelerin bugün hangi kur seviyelerine işaret ettiğini ortaya koyarak olaya farklı bir perspektiften bakmaya çalışmaktır. Ayrıca bu seviyeler önümüzdeki günlerde görülse bile, bunlar aşırı uç noktalara işaret etmektedir. Geçmiş deneyimler, TL’nin sonrasında bundan çok daha kuvvetli seviyelerde denge bulabileceğine işaret etmektedir. TL’deki dengelenme süreci hangi gelişme ile tetiklenebilir? 2014’te dengelenme sürecini başlatan TCMB’nin 24 Ocak’ta yaptığı olağanüstü PPK toplantısı açıklaması (ve sonrasında yaptığı yüklü faiz artışı) olmuştu. 2015’te ise Eylül ayı ortasında FED’den faiz artırım beklentilerinin ötelenmesi sonrasında TL yeniden değer kazanmaya başlamıştı. Bu kez TL’deki değer kaybı sürecinin nereye kadar süreceğini ve yeniden nasıl dengeye geleceğini ise hep beraber yaşayıp göreceğiz. 3 Portföy Yönetimi 14/11/2016 EK: 2011 sonrası kritik para politikası adımları 2016 yılı içinde daha önce yayınladığımız raporlarımızda 2010 sonrasında birkaç kez tekrarlanan kısırdöngünün, yani “gevşek para politikası duruşu = TL’de değer kaybı = yükselen enflasyon = para politikasında zorunlu sıkılaştırma” denkleminin piyasaları yeniden bekliyor olabileceğini belirtmiştik. Bunun en önemli nedeni, geçmişte enflasyonda henüz bir gerileme görülmeden yapılan seri faiz indirimlerinin, bir noktada kaçınılmaz olarak kur şokları ile sonlanmasıydı. Farklı bir ifadeyle, geçmişte de uygulanmış aynı politikaların bugün farklı (olumlu) sonuçlar üretmesi için de bir neden görmememizdi. Bu açıdan, bugün kurda yaşanan gelişmeleri daha iyi değerlendirebilmek adına geçmiş para politikası kararlarını hatırlamak faydalı olabilir: Eylül 2012 – Mayıs 2013 arasında gecelik borç verme faizi 575 baz puan indirildi TCMB faiz koridorunun daraltılması denemesini ilk olarak 2016 yılı içinde başlatmadı. TCMB 18/09/2012 tarihli PPK toplantısında, faiz koridorun daraltılmasının finansal istikrarı destekleyeceğini belirterek gecelik borç verme faizini %11,5’ten %10’a çekerken, haftalık repo faizini ise %5,75’te sabit tuttu. TCMB daha sonra yaptığı seri indirimlerle Mayıs 2013’e gelindiğinde, gecelik borç verme faizini %6,5’e, haftalık repo faizini (ve fonlama maliyetini) de %4,5’e çekti. Bu dönemde ortalama enflasyon %7,1 olarak gerçekleşti. Buna karşın, FED ve ECB’nin parasal genişleme adımları ile artan küresel risk iştahı ve Moody’s’ten kredi notu artışı beklentileri sayesinde TL’de bir değer kaybı görülmedi. Mayıs ortasında dönemin FED Başkanı Bernanke’nin tapering açıklaması, sonrasında da Gezi olayları ve artan siyasi belirsizliklerle TL değer kaybetmeye başladı. TCMB değer kaybına tepki olarak Temmuz ve Ağustos PPK toplantılarında gecelik borç verme faizini %7,75’e çekerken, bunun sonucunda fonlama maliyeti de %6,0‐6,5 aralığına kadar yükseldi. Ancak bu noktadan sonra, TCMB Başkanı Erdem Başçı faiz silahını kullanmayacaklarını, atacakları konvansiyonel olmayan adımlarla ve döviz rezervleri ile TL’yi aslanlar gibi savunacaklarını açıkladı. TCMB fonlama maliyetini %6,5 seviyelerinde tutmaya devam etti. 17 Aralık soruşturması sonrası TL’deki değer kayıplarının hız kazanmasının ardından fonlama maliyeti %7,0’ye yükseltildi. Ancak Ocak ayının sonlarına doğru küresel risk iştahındaki bozulmanın da etkisiyle, TL’deki değer kayıpları kontrolden çıkmaya başladı. 24 Ocak 2014’te $/TL kurunun gün içinde 2,39’u görmesiyle, TCMB olağanüstü PPK toplantısı yapacağını duyurdu (olağan PPK toplantısından 3 gün sonra). TCMB 28 Ocak’taki PPK toplantısında gecelik borç verme faizini %7,75’ten %12,0’ye, haftalık repo faizini de %4,5’ten %10,0’a çekti. Mayıs 2014 – Şubat 2015 arasında haftalık repo faizi 250 baz puan indirildi Faiz artırımı sonrası dengelenen $/TL kuru Mayıs 2014’te 2,07’ye kadar geriledi. TCMB Mayıs PPK toplantısında, o sırada TÜFE enflasyonu %9,7 seviyesinde olsa da, risk primi göstergelerindeki iyileşmeye yaptığı vurguyla haftalık repo faizini %9,5’e çekerek yeni bir faiz indirim süreci başlattı. İlk birkaç toplantıda geniş faiz koridorunu tutarak sadece haftalık repo faizini indiren TCMB daha sonra gecelik borç verme faizinde de indirime gitti. Son olarak Şubat 2015’te faiz koridoru üst bandını %10,75’e, haftalık repo faizini %7,5’e getirdi. 4 Portföy Yönetimi 14/11/2016 Enflasyonda beklenen gerilemenin gerçekleşmemesiyle 2015’in başlarından itibaren başlayan TL’nin değer kaybı süreci 7 Haziran seçimleri sonrası koalisyon kurulamaması ile artan siyasi belirsizlikler ve Çin’de büyümede yavaşlama ve bunun sonrasında yaşanan devalüasyon ile küresel risk iştahının bozulmasıyla hızlanarak devam etti. TL’nin değer kaybı sürecinin durması ve yeniden dengelenmesi için bu kez TCMB’nin faiz artırımına gitmesine gerek kalmadı. Trendi değiştiren en önemli gelişme piyasanın Eylül ayı içinde FED’den faiz artırımı beklentilerini ötelemesi oldu. TCMB’nin FED’in faiz artırımı sonrası parasal sadeleştirmeye başlayacağı açıklamasını piyasanın o dönemde haftalık repo faizinde artış yapılacağı şeklinde yorumlaması da TL’nin yeniden dengelenmesine katkıda bulundu. TCMB Para Politikası Faizleri 13 12 11 10 9 8 7 6 Gecelik Borçlanma Gecelik Borç Verme Haftalık Borç Verme TCMB Fonlama Maliyeti 5 4 3 30/09/16 30/06/16 31/03/16 31/12/15 30/09/15 30/06/15 31/03/15 31/12/14 30/09/14 30/06/14 31/03/14 31/12/13 30/09/13 30/06/13 31/03/13 31/12/12 30/09/12 30/06/12 30/03/12 30/12/11 2 Kaynak: TCMB 5 Portföy Yönetimi 14/11/2016 Uyarı Notu: ÜNLÜ Portföy Yönetimi A.Ş. Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”) tarafından yetkilendirilmiş ve regüle edilmiş bir kurumdur. Bu rapor bilgi amaçlı olarak hazırlanmış olup içeriğindeki bilgiler kesinlikle gizli olarak kabul edilmelidir. Hiçbir şekilde kısmen ya da tamamen çoğaltılamaz, kopyalanamaz, amacı dışında kullanılamaz ve içeriğinde yer alan hiçbir bilgi üçüncü kişiler ile ÜNLÜ Portföy Yönetimi A.Ş.’nin ön izni olmadan hiçbir şekilde paylaşılamaz. Bu raporda yer alan bilgiler eksiksiz olduğu iddiasında değildir ve değişikliğe uğrayabilir. Bu rapor, şahsi tavsiye niteliği taşımamakta ve herhangi bir finansal ürünün, hizmetin, yatırım aracının veya menkul kıymetin alım‐satım teklifi ya da daveti anlamına gelmemektedir. Burada yer alan yatırımlar ve stratejiler tüm yatırımcılar için uygun olmayabilir. Yatırımcılar, bu raporda yer alan tüm hususlara ilişkin olarak gerekli araştırmaları bizzat kendileri gerçekleştirmeli ve görüşlerini kendi araştırmalarına dayandırmalıdır. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. SPK Mevzuatı gereğince, yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır ve herhangi bir yatırım aracının alım‐satım önerisi ya da getiri vaadi olmayıp mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize de uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Zarara uğramamak için gerekli basiret, dikkat ve özeni göstermelisiniz. Burada yer alan görüşlere güvenerek işlem yapmanız durumunda uğranılacak zararlardan ÜNLÜ Portföy Yönetimi A.Ş. sorumlu değildir. 6 Portföy Yönetimi